Zıplanacak içerik

sarıgöl

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sarıgöl tarafından postalanan herşey

  1. Müslüman olmayan "TÜRKLERİN" Dünyaya ne kattıklarını öğrenmek isterim ama şu var yaşadığımız "TÜRKİYEMİZİ" Müslüman olan Türkler "VATAN" yapmıştır ve Müslüman olmayı içine sindiremeyen Türklerde? bu vatanda yaşamaktadır bilmem anlaşıldımı. İlkel çorbadan çıktıklarında ilk anda kimin dişi,kimin erkek olduğunu anlayana kadar idare etmişlermi diyelim yoksa maymundan geldikleri için her şey mübahmı idi bende anlayamadım.
  2. Kuzen evliliği arap kültüründe normal görünmesi sapma imiş?.Mantık; "Yaratandan" genetik bilimini en iyi bilen kaynaktan gelmesi sebebi ile "mekruh" olması gerekir. Bunu yasaklamasada "mekruh" kategoresine sokmak gerekirdi "BİLİM" öyle gerektiriyor neden bilime göre tamamen yasaklanması gerekmez çünkü tek başına ele alındığında "kuzen" evliliğinin yanlış bir "GENETİK" sonuçlanma olasılığı çok yüksek değil,düşük. Şimdi başta kuzen evliliği "ARAP VE DİN OLDUĞU İÇİN SAPMA" üstüne,üstlük Yaratandan geldiği için mekruh (en iyi bilen olduğu için) gerekirdi.Ama "BİLİM" mekruh olduğunu söylediği halde? kuzen evliliğinin genetikle sonuçlanma olasılığını düşük görüyor burada biraz "MANTIK" sapması var madem sakıncası yoksa (genetik sonuçlanma olasılığı yüksek değil düşük) neden "BİLİM" mekruh sayıyor. Sonra geleneği nesiller boyu sürmesi "DAR BİR TOPLUMDA???" 50 senede atlas okyanusundan himalayalara uzanmış bir çok ırk ile karşılaşmış ve karışmış kuzen evliliğinin genetik sonuçlarını "VAHİM" demekte öngöremediğin inançın genetiği bildiğini ve kaynağın doğru olduğunu gösterir.Süt kardeşin bilimsel temeli belki yoktur ama "AHLAKİ" temeli vardır.
  3. Aslında Dayı,Amca,Teyze,Hala Kardeş değil ama evlenilecek kişide değil doğru bu kişilerden olan çocuklar (yeni adet "kuzen") kardeş değil biyolojik olarak ama kardeş gibi sevilir ve saygı görür benim ailem ile ilgili (büyütülme şeklim) bilmediğiniz için yaptığınız yorum abestir fakat islam öncesi Türk törelerinde dayı,amca,hala,teyze çocukları ile evlenmeme diye yazılı olmayan kulağa küpe belgeler? ilginç.
  4. Sorun ne sayın yersoy benim nacizane verdiğim yanıtlardan bana kontra soru sormak polemiktir eğer yazdığım iletilerdeki yazılar (kimseye hakaret yok) sizi sıktı ise yanıt yazmazsınız olur biter.
  5. Aslında samimi olarak buraya ileti yazarak değil kendi,kendinize bir hesap yapın bakalım ailenizin 4,5 kuşak ötesini yani aile şeceresini bulabilecekmisiniz Tartışma yapmak (bilgi alış verişi) tabiiki karşılıklı saygı çerçevesinde olursa tadına doyulmaz ama...
  6. Bana bir tane dünya çapında bilimsel makale yazın (dna molekül) hakkında bende size yazayım. Atatürkçülük maske yapılamaz,yapılmaz ve felsefedir yaşanır dersiniz tamam kişisel tercihtir veya yaşayanlar her kimse olabildiğince yaşasınlar ama bir sorun var "FELSEFE" ne demektir ve dogmamıdır "NEDEN" tartışılmaz.
  7. Yukarıdaki alıntı (HY'dan değil) bir proteinin oluşma olasılığının kısa bir tanımı. darvin veye miller hakkında buraya uzun,uzun yazmayacağım yanlız bir tek şey yazacağım "DNA" zannedersem yeter. İman "ATATÜRK" olduğunda doğrumu olur ve Atatürk'ün manevi şahsiyetini maske yapmayın
  8. Dindar bir İnsan "BİLİM" yapabilirmi veya neden yapamaz bu bir. Bilim darvinistlerin ve ilkel çorbacıların tekelindemi iki. Bu sitede görülen en azından bazı kişilerde laik,Atatürkçülük vs vs deyip her şeyi tekelinde görme zihniyeti üç. Bu kişiler laik Atatürkçü (bazıları genel değil) enternasyonel bir başarıları varmı her alanda dört. Şimdilik bu kadar. "DOĞRU" Saygılar.
  9. Aslında çanakya demekle (çankaya'yı) kapısındaki şahıslada Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını (şeçimle,şeçilerek) gelmiş kişiyide "kendi kafandaki Atatürkçülük,laikçilik,Demokratikçilik" kıstaslarına göre yorumlayıp birde "TÜRK" milleti adına yargılayıp karar vermek üstelik ulvi bir iş olan "İNSANLIK" için seni aşar ve yandaşlarınıda aşar ama bilmiyorsan yazayım bu Ülkeye amerikan emperyalizmini ve siyonist israil işbirlikçiliğini getiren kimlermiş bil evvela 1946 senesi İnönü dönemini araştır birde yakın tarih 28 şubat'ta israille yapılan hükümete rağmen askeri işbirliği anlaşmasını bul ama aslında konu bu değil sorun dindar (mütedeyyin) anadolu İnsanı ve kalkınmaması birde okuyup bilim,ilim yapmaması yoksa itham ettiğin kişilerin ve kişinin (yaptı diye) "TAKİYYENİN" alasını demokratik,laik,Atatürkçü geçinen kesim yapmıştır ama sorun değil nasılsa kral çıplak olduğunu herkes gördü ne kadar prokatif eylem,söylem yapılırsa yapılsın "DEMOKRASİ" gelecek İnsanımız ,İnsanca,Şeffaf bir yönetimle,yönetilecek gerisi teferruat.
  10. Sayın dipnot. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (seküler,laik) bir yargı organı ve oradan çıkan kararda belli şimdi neden bir kişi oraya baş vuruyor bez parçası dediğiniz (sizin) olaydan dolayı farkındamısınız? (hamaset değil) bilmem o bez parçalı İnsanların evlatları şehit oluyor vatanları için eğer bu"VATAN ONLARIN VE ONLAR GERÇEK SAHİBİ DEĞİLSE KİM GERÇEK SAHİBİ" buradan şunu yazmak istiyorum ÜLKEMİZ TÜRKİYE bu aralar kritik karar aşamalarında böyle günlerde dahi İnsanlarımızı katagorize edip kendi görüşüne göre sınıflandırmak ayıptır ve bu "ÜLKE İSMİ ÜZERİNDE TÜRKİYE BAYRAĞIDA AL BAYRAK AY YILDIZLI BAYRAK" bende ve o beğenmediğiniz bez parçalıda "TÜRK" olduğuna göre bu ülkenin gerçek sahibidir " ırkçılık yok kendini böyle hisseden herkes için geçerli" değilmi.
  11. "ÖLÜMDEN" önce yaşam (yaşamın) varmıdır, yokmudur olup,olmadığı gerçekten anlayamadım zaten yaşam olmaz ise ölüm olmaz bu itibarla ölen yaşar ölümünden evvelki yaşamı bittiğinde yok eğer ölümden evvelki yaşamında nasıl yaşadığı rahat edip etmediği acaba dünyaya tesadüfenmi geldiği yoksa yaratıldığımı o zaman başka...
  12. Aslında takiyye,takiyyeci kim... Birde yanlız karşı eleştiri yapmak kendini sütten çıkmış ak kaşık sanmak ne kadar doğrudur ve "BİLİMSELDİR" ve itham ettiği İnsanlarında bu ülkenin vatandaşı üstelik gerçek sahibi olduğunu unutarak.
  13. Türkler orta asyada (İslamdan önce) 7 kuşak akrabalarıyla evlenmezmiş bu kadar delilsiz ispatsız sanki yaşamış gibi birde ortaya belge kanıt koymadan yazı yazmak zannedersem tam bir *********** ürünü. Dikkat ediyorum "DİN" karşıtı yazı yazan kişilere eleştiri yaparken kendi yazdıkları hep kişisel fikirleri yada cevabı verilmiş yanıtlarada tekrar servis edip anlam kargaşası yaratmak bu açıdan ben kendi hesabıma derimki ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın olay bitmiştir sebebide inanmayanların ortaya sürecekleri hiç bir inandırıcı gerekçeleri,delilleri yok ve olmayacak dolayısı ile... .
  14. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Aslında sorun burada siz gülden vaz geçtim diyorsunuz fakat sizin vaz geçmeniz bir şey ifade etmez ve bedavadanda değil tesadüfte hiç değil. Bakara-26- Muhakkak ki Allah bir sivri sineği, hatta daha üstününü misal getirmekten çekinmez. İman edenler bilirler ki, o şüphesiz haktır, Rabb'-lerındandır. Ama küfre saplananlar: "Allah böyle bir misal ile ne demek istedi?" derler. Allah onunla birçoklarını şaşırtır, yine onunla birçoklarını yola getirir. Onunla ancak o fasıkları şaşırtır. Hac -73 “Ey insanlar! Size bir misal getirildi; şimdi onu dinleyin: Sizin Allah’tan başka, dua edip çağırdıklarınızın (Bâtıl ilahlarınızın) hepsi bir araya gelseler, bir sineği yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, onu da geri alamazlar. İsteyen de âciz, istenene de!” Not. Acaba inanmayanlar neye sahipleniyorlar "SAHİDEN" delilleri ne????
  15. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Sayın demirefe. Bana yanlız "AKLI" anlat ve soyutmu,somutmu onu yaz sonra evreni (şu anki algılarımıza göre) anlayan (algılayan) nedir onuda bir tarif et sonra yazışırız değilmi. Nerden biliyorsunda bu kadar serbest yazıyorsun ha evrenin oluşumunu ve sonunun hesaplarını yapan bilimsellik? ne ile olur ve neden ayrı öyle ya bilimseliz ya kişisel inanma başka o kişinin sorunu fakat bir şey yazacağım veya yazdım illa benim yazdıklarım doğrudur demek sizin gibi bilimsel düşünceye inanan kişiye yakışırmı neyse...
  16. “Dünyada sadece üç devletin anayasasında “şahıs adı” (bir insanın ismi) geçiyor. Bunlardan biri İran, diğeri Kuzey Kore. Üçüncü ülke acaba hangisi?
  17. Ölümden önce yaşamın olup olmamadığı,Ölümden sonrada olacağının bir göstergesi değilmidir mantıken değilmi.
  18. Farabi’nin ontolojisi ve felsefesinin temelini onun Tanrı hakkındaki görüşleri oluşturun Buna göre, gerçeğin zirvesinde «zorunlu varlık» (vâcibü’l-vücüd) olan Tanrı bulunur. 0, Bir’dir ve bir bakıma her şeydir. Çünkü, O, bütün varlıkların dayanağı ve varlık nedenidir; varlığın başka hiçbir şeye borçlu değildir; tersine her şeyin varlığı O’ndan gelmektedir. Çünkü bir varlık ya «mümkün» veya «zorunlu» (vücib) olur; üçüncü bir şık düşünülemez. Mümkün olan, var olması için kendisinden önceki bir nedene (illet) muhtaçtır. Mantıksal olarak nedenler dizisi bir ilk nedende durmak zorundadır ve bu İlk Neden’in de bir nedeni olmayacağı için O, zorunlu ve nedensiz varlıktır; bundan dolayı da sonsuz varlıktır; yine 0, ezelden beri etkindir; salt gerçek ve salt iyidir. Var olan her şey, kozmolojik bir düzen içinde ve zorunlu olarak O’ndan taşmaktadır (feyz, sudür); O’nun «bilgisi, inâyeti ve cömertliği»nln sonucudur. O, bütün düşünce ve tasavvurların üstünde bir gerçektir; bu yüzden O’nun ne olduğunu değil, ne olmadığını düşünebiliriz. Farabi'den örnekleme eski dahi olsa anlayamayan "tesadüf ve aç kapa artemaya" takılır bu itibarla gereksiz tartışmaya gerek yok.
  19. Amacım bir dilin başka bir dile üstünlüğünü ispatlamak değil yanlız her olaya ideolojik ve din karşıtı yaklaşanlara bir nebze olayların öyle olmadığını göstermektir yoksa durum meydanda fazla iletiye gerek yok saygılar.
  20. Dünyada yaklaşık 215 milyon insanın anadili olan Arapça, bir milyarı aşkın müslümanın ibadet dili olması yanı sıra, Suudi Arabistan, Yemen, Birleşik gibi 22 Arap ülkesinin resmi dilidir. Bu dilin dünyadaki önemi ve rolünün büyüklüğü sonucunda, Birleşmiş Milletler Örgütü 1974'de Arapça altıncı resmi dil kabul etmiştir. Arapça büyük medeniyet, kültür ve imparatorluklar doğuran dillerdin başında gelir. Günümüzde yaygın olan pek çok dil Arapça'nın zengin söz varlığından pek çok kelime almıştır. Türkçe'de pek çok Arapça kökenli kelime bulunmaktadır. Ayrıca İngilizce'ye, birçoğu Arapça'nın ön eki -al ile başlayan birçok kelime katmıştır. Bunlardan bazıları; algebra, alcohol, alchemy, alkali, alcove, ve albatrostur. Diğerleri ise; mosk, minaret, sultan, elixir, harem, girate, gazelle, cotton, amber, sofa, mattress, tariff, magazine, arsepial, syrup, sherbet ve artichoke. "Coffee" (kahve) de İngilizce'ye Türkçe ve İtalyanca yoluyla giren Arapça bir sözcüktür. "Assasin" (suikast) sözcüğü "haşhaş bağımlıları" anlamındaki benzer bir Arapça sözcükten gelir. VİKİPEDİ.
  21. Hayat var doğru Evrende var doğru nasıl oluşmuş "TESADÜFEN" bu yanlış. "Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü, nedenin kendisi, oluşandan öncedir." Farabi. Gerisi teferruat.
  22. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Robot'u yaptın? tamam işkencesi nasıl oluyor yani robot acı duyuyormu "HİSLERİ" varmı hizmet ettiği İnsanlar onlar kim onları kim yaptı? ha o robotlardan her hangi biri ben kendiliğin den (TESADÜFEN) oluştum İnsanda kim diyebilirmi derse delili ne olur " LAFAZAN FELSEFE" mi bırak robotu İnsan denilen eşrefi mahluk tek bir aynısının tıpkısı bir "GÜL YAPRAĞI" yapsın yeter yapamaz ve böyle asparagas teoriler üretir.
  23. Semitik "DİN" lerde tesettür anlayışında temelde fark yoktur. Seküler yaşamda "TESETTÜR" varmıdır veya niçin yoktur.
  24. Şimdi yukarıya aldığım alıntıdaki iddialı yazının sahibi vakti zamanında Tevrat'tan "TEKVİN'İ" Kur'an Kerimden "TEKVİR" suresi ile karıştırmıştır dolayısı ile kaale alınmaz ve ego'nun Arapçadaki karşılığı "HEVA" imiş bakalım öylemi. HEVÂ) Şahinin inişi gibi hızla süzülüp inmek; düşmek; yukarı fırlamak; yıldızların doğuşu ve batışı; mahvolmak; rüzgarın esmesi; kabın boş olması; hava gibi anlamlara gelir. Ayrıca boş, hava dolu, sonuçsuz, değersiz gibi anlamlara da gelir. Hevâ, nefsin şehvetlere eğilimi, keyfe düşkünlük, şehvete düşkün ve ilim sahibi olmadan sahibine hükmeden nefs anlamında Kur'anî bir kavramdır. Şimdi birde "NEFS"e bakalım. NEFS)Cahiliye dönemi Arap şiirinde daha çok birşeyin özünü, kendisini belirten zamir olarak kullanılan nefs kelimesi zamanla yirmiyi aşkın anlamı dile getirecek biçimde kullanılmaya başlandı. Ruh, can, kan, benlik, kalb, iç, kimse, büyüklük, yücelik, cevher, nefret, irade, kem göz, nefs kelimesinin dile getirdiği başlıca anlamlar arasındadır. Kur'an'da zamir biçiminden başka, ruh, can, iç ve kalb anlamlarında kullanıldığı da görülür. Felsefi düşüncenin yaygınlaşmaya başlamasından sonra kelime daha çok ruh karşılığında kullanılmaya başlandı; kelami, tasavvufi ve felsefi nazariyelerin konusu durumuna geldi. Kur'an'da nefs kelimesi çoğulu olan enfüs ve nüfûs biçimleriyle birlikte genellikle çeşitli varlıkların kendilerini belirtmek üzere kullanılır. Ama zaman zaman hayat ilkesi anlamında ruh, kalb ve iç anlamlarında kullanıldığı da görülür. Aslında "NEFS" in başka kullanımlarıda vardır şöyleki (Nefs'i Emmare,Nefs'i Levvame, Nefs'i Mutmaine, Nefs'i Radiye) dir. Şimdide "EGO" ya bakalım Türk dil kurumu (sözlük). EGO) isim, felsefe Latince. Şimdi birde "EGO"nun geniş bir tanımını yapalım bakalım "NEFS'E mi yakın yoksa HEVA'yamı". EGO) Latince bir kelime olan Ego, ben, benlik, kendilik demektir. Ego, egoizm, bencillik, id ve superego kelimeleriyle ilişkilidir. Egonun, bireyi diğerlerinden ayırt eden göreceli, soyut bir varlığı vardır. Ego insanın hem özne boyutunu tanımlayan irade, bilinç ve vicdanı hem de onun nesne boyutunu tanımlayan, dürtülerini, iç isteklerini, tutkularını, içsel enerji kaynaklarını içine alan çok boyutlu komplekstir. Yapısı emergent özellikte olduğundan, parçaların bütünleşmesi, etkileşimi ve gelişimi sonucunda görünür hale gelen misali varlıktır. Göreceli hakikatler üzerinden kıyas yoluyla, mutlak gerçekliği, anlama aracı olan egonun varoluş fonksiyonları, organizmanın kendi sınırlarını bilme kapasitesinden, deneyimlerinden bilgi toplayıp çıkarımlarda bulunmasından, içinde yaşadığı çevreye uyum sağlama kapasitesinden türevlenir. Bu kapasiteler, içgüdüsel olarak, dürtüler halinde diğer canlılarda değişik seviyelerde bulunur. Ancak insanda bu kapasiteler, dürtüler, istekler, eğilimler, biyopsikososyal gelişim esnasında ego dediğimiz bir yapı şeklinde kristalize olup örgütlenirler. Ego, hem öznel hem de toplumsal yaşamında, bireyin kendini tanımlayıp, anlamlandırabileceği ve koruyabileceği içsel olarak işleyen bir referans noktası oluşturur. İnsan benliğinin(kendiliğin) bir bileşeni olan Ego, sosyal çevreye uyumla ve sosyo-kültürel etkilerle modifiye edilip şekillenen kristalize olan(inşa edilmiş) benlik katmanıdır. Dinamik bir matriks olan ego çevreden gelen uyarıları, bilgileri filtre edip, yapılandıran işlemlerden oluşur. İnsanda arka planda otomatik olarak işleyen algılayıcı, seçici, düzenleyici ego sistemi, gerçekliğin filtresi ve editörüdür. Çevreden insana gelen uyarılar, ego filtrelerinde süzülüp, kontrolden geçtikten sonra, cevap üretilir. Egonun kendisi değil, düşünce, duygu ve davranış tarzları şeklinde etkileri gözlenebilir. Egonun şekillendiği sosyokültürel çevrenin inanç sistemleri ve ahlak anlayışı, onun gerçekliği filtre ve kontrol etme fonksiyonlarını etkiler. Bireyi ötekine karşı içsel koruyucu ve düzenleyici olan ego, iç ve dış gerçekleri, ya göz ardı eder, ya inkar ya da tahrif eder. Otomatik olarak işleyen ancak irade ve bilinçle kontrol edilebilir olan bu mekanizmalar, psikolojide ego savunma sistemleri olarak adlandırılır. İnsanların her biri, farklı ego filtrelerine ve kişilik ekranlarına sahiptir. Dolayısı ile böyle üstün körü yazılara itibar etmemek lazım Arapça biliyorum diyen herkesede aldanmamak gerekir.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.