sarıgöl tarafından postalanan herşey
-
Kurandaki çelişkiler
“O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?„ (Enbiya Suresi, 30) “Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz.„ (Zariyat Suresi, 47) Aksini "SOMUT" olarak ispat et...
-
Kurandaki çelişkiler
Kainatın oluşumu hakkında kesin bir veri sunarmısınız...
-
Darwin Yanlış Mıydı..?
Bu sözün söylenmesi en az darvin masalındanda vahim insana sorarlar "DELİLİN NE" en azından bir tane fosil...
-
Kurandaki çelişkiler
Aslında tarafsız doğru bir şeyi yanlış yazmış? sebebide inananlar "GÖRMEDİKLERİ FAKAT KESİN İNANDIKLARI AHİRETE İNANIRLAR" fakat inanmayanlar teorik masallarda olduğu gibi (kainatın oluşumu) veya gelecekte iki milyar yıl sonra vs vs gibi görmedikleri fakat görmek istedikleri şeyleri hayal ederler. ALGI;Bir şeye dikkati yönelterek o şeyin bilincine varma, idrak.TDK. Bilinç ve İdrak; neyi görür "ALGILARLA"... Saygılar.
-
Metafizik dünyadan vahy alma iddiası
İslam Peygamberi Hz. MUHAMMED a.s.v. son Peygamberdir dolayısı ile inanmayanla bu konuyu tartışmak abestir. Dünyada altı milyar veya fazlası İnsan yaşamaktadır aralarından böylesi meczuplar çıkabilir yani istisnalar kaideyi bozmaz. “PEYGAMBERLERİN” vahiy aldığını DÜNYA insanlarının ekseriyeti kabul eder (semitik inanç). Kıstas; inanmayanlar ilkel çorba ve tesadüf der. İNANANLAR İSE “O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?„ (Enbiya Suresi, 30) Diyen” VAHİYLE İNMİŞ KUR’AN’A VE DOLAYISI İLE PEYGAMBERİ HZ. MUHAMMED’E a.s.v. İNANIR”. Bu itibarla “Yerin bitirmekte olduklarından, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) yücedir.„ (Yasin Suresi, 36) DER...
-
ABDULLAH GÜL BENİM CUMHURBAŞKANIM VE BAŞBAKAN ERDOĞAN BENİM BAŞBAKANIM DEĞİL..(En yüce değerlerimizi ayaklar altında paspas yapanları"reddetme"hakkım)
Güzel "TÜRKİYE" mizin güzel İnsanlarına... "DÜN,DÜNDÜR,BU GÜN,BU GÜNDÜR".
-
ABDULLAH GÜL BENİM CUMHURBAŞKANIM VE BAŞBAKAN ERDOĞAN BENİM BAŞBAKANIM DEĞİL..(En yüce değerlerimizi ayaklar altında paspas yapanları"reddetme"hakkım)
Demokrasilerde çare tükenmez.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Gerçekten "KAREKTER" önemli birde Atatürk'ün manevi şahsiyetinin arkasına saklanılmasa...
-
ABDULLAH GÜL BENİM CUMHURBAŞKANIM VE BAŞBAKAN ERDOĞAN BENİM BAŞBAKANIM DEĞİL..(En yüce değerlerimizi ayaklar altında paspas yapanları"reddetme"hakkım)
Aslında olaylara bakışımız biraz objektif olsa hem kendimiz hemde başkaları rahat edecek doğrusu.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Öğrenmenin yaşı ve zamanı yok biraz gayretle her şey hallolur.
-
Ahzab Suresi, Ayet, 50-51-52:
Bir kadından süt emen kişinin “BEBEK” olması gerekmezmi doğal gelişmesi icabı. Aslında teorisyenlerin yazdıkları, söyledikleri hep miş,mışlı birde denedikleri "mutasyon olayı var labaratuar ortamında" sonuç meyve sineği denemesi ve sineğin ayakları kafasında çıkmış büyük başarı??? yani anlaşılacağı üzere inançsızların bütün üğraşılarına rağmen yaşam ve bilgi tabii seyrinde devam edip sonuca varacak.
-
kurana göre bilginin kaynağı
'TARAFSIZ' Bilim ne diyor kainatın,insanın,aklın hakkında... KUR'AN; İnkar edenler Evren(Gökler) ve yer birbirleriyle bitişik iken onları ayırdığımızı, her canlıyı sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Yine de onlar inanmayacaklar mı? Enbiya Suresi 30.Ayet. DER. Modern bilim ne der.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
İSRA-36. Ayet. Bilmediğin şeyin ardına düşme; çünkü, işitme duyusu, görme duyusu ve kalp, bunların hepsi [Hesap Günü'nde] bundan sorguya çekilecektir! Açıklama. Yahut: "Bilmediğin konuda fikir beyan etme" [veya "bilmediğin şeyin ardından gitme"]. Bunun, olaylar ya da insanlar hakkında ileri sürülen mesnetsiz iddialara (ve dolayısıyla iftira ve yalan şehadete), olaylarla doğrulanmayan, tahmine dayanan beyanlara ya da elde doğru değerlendirmeye yetecek veriler olmadığı halde birtakım toplumsal olay ve oluşumlara karışma tavrına işaret eden bir ifade olduğu söylenebilir.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Ayette ikişer,üçer,dörder ALIN. Diyor ve noktaya dikkat neyse... Kavşak örneğinde verilen gibi orada veya “DÜNYADA KADINLARIN DÖRT KİŞİ OLDUĞUNU ÇIKARAN KİM” şöylemi yazılsaydı daha uygun olurdu “İKİ KİŞİYE KADAR, ÜÇ KİŞİYE KADAR,DÖRT KİŞİYE KADAR ALIN” o zaman her “KADAR” bir sınır olduğundan kavşakta veya dünyada kadınları sınırlamak olmazmı sonra ikimi,üçmü,dörtmü hepsinde sınır olması dolayısı ile kavram kargaşası olmazmı idi. Değilmi.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Lafzen, "sağ ellerinizin sahip oldukları" -Yani, Allah yolunda girişilen bir savaşta esir alınanlar . Açıktır ki "ikisi, üçü veya dördü (ile); ama ... korkarsanız" ibaresi, hem cümlenin ilk bölümünde değinilen hür kadınlar, hem de esirler -çünkü bu her iki isim de "evlenin" emir-fiili ile bağlantılı olarak kullanılmaktadır- ile ilgili bir yan cümleciktir. Böylece cümlenin tümü şu anlama gelir: "Size helal olan [diğer] kadınlar arasından veya meşru şekilde sahibi olduklarınız [arasın]dan biri ile evlenin; [hatta] ikisi, üçü ya da dördü [ile]. Ama onlara adil bir tarafsızlıkla muamele edemeyeceğinizden korkarsanız, [sadece] bir tane [ile]". Bununla, kadınların hür mü yoksa menşe itibariyle esir mi olduğuna bakılmaksızın evlenilecek kadın sayısının dördü geçmemesi îma edilmektedir. Yaygın görüşün ve geçen yüzyıllardaki pek çok Müslümanın uygulamasının aksine, ne Kur'an ne de Hz. Peygamber'in örnek hayatı, evliliğe dayanmayan cinsel ilişkiye hiçbir şekilde izin vermemektedir. Birden fazla (azamî dörde kadar) evliliğe izin verilmesine gelince, bu, "Onlara adil bir tarafsızlıkla muamele edemeyeceğinizden korkarsanız, o zaman [sadece] bir tane ile [evlenin]" hükmü ile öylesine sınırlandırılmıştır ki böylesi çok evlilikten yalnızca çok istisnaî durumlarda ve istisnaî şartlar altında söz edilebilir. Aynı iznin neden kadınlara verilmediği de sorulabilir. Ama cevabı basittir: Kadın-erkek ilişkilerini etkileyen ruhsal sevgi faktörüne rağmen cinsel isteği belirleyici biyolojik faktör, her iki cinste de üremedir; ve kadın bir defada sadece bir erkekten hamile kalıp diğerine hamile kalmadan önce dokuz ay beklemek zorunda olduğu halde bir erkek her kadınla birlikteliğinden çocuk babası olabilir. Böylece eğer kadına fıtraten çok-evlilik içgüdüsü verilmiş olsaydı sadece israfta bulunulmuş olurdu; ama erkeğin çok-evlilik eğilimi, biyolojik bir temele sahip bulunmaktadır. Açıktır ki biyolojik faktör, evlilikteki sevginin unsurlarından yalnızca bir tanesidir ve elbette her zaman en önemlisi değildir; ama yine de temel bir faktördür ve bu nedenle de evlilik kurumunun belirleyicisidir. İnsan tabiatını daima hesaba katan bir geniş-görüşlülükle İslam Şeriatı, erkeğin birden fazla kadın sahibi olmasına izin verip kadının bir defada birden fazla erkek ile evlenmesine müsaade etmeyerek sadece evliliğin sosyo-biyolojik işlevini (neslin korunması da dahil) korumayı amaçlar; oysa ölçülemez olan ve bu nedenle hukukun kapsamı dışında kalan evliliğin ruhsal yönü, tarafların tercihine bırakılmıştır. İslam'da evlilik tamamen serbest bir sözleşmeye dayandığından, boşanma başvurusu, her iki tarafa da daima açıktır. Not. yenilere,yeniden eskilere tekraren yazmak sorun değil sorun avara kasnak gibi anlayamadığınıda,anlamayana bir şeyler anlatmaya çalışmak zordur olsun çabamızda bunun için zaten.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
Beni niye katıyorsun sonra bir kadının 4 erkekle evli olamayacağınıda bilerek kişiselleştirip sanki "ahlak" abidesi gibi davranmak zaten "ETİK" değil,değilmi.
-
Ahzab Suresi, Ayet, 50-51-52:
Aslında benim ifadelerimden hiç bir şey anlamadığınız meydanda “YOĞURT’TAN KAB,KACAĞA” gelmeklede aynı mantığı ileri sürmek arasında hiç bir fark olmadığını kavrayamayanla (yoğurt’ta kap veya kasede yenir) aynı “MEME”den süt içmenin arasındaki farkı anlayamaz ve mantığada takla attırır. Evlatlık –Ata ilişkisini İslama ve dolayısı ile Müslümanlara bir nakısa olarak yamamak isteyen zihniyete verilen cevapları veya benim kişisel olarak yazacağım fikirlerim malum fikir yapısına sahip insanlarda ahlaki veya fikri hiç bir derinlik yaratmaz sebebide nötr’dürler yani dogma bu itibarla verilecek olan cevap zaten verildiği halde illa sorguladığını zannettiği (ahlaki) boyutun gelişimini irdelemez (sosyolojik,psikolojik) dünyanın gelişiminin insani boyutunu 21. yüzyılda ve elimizdeki bilgi birikimine rağmen hala “İLKEL ÇORBA VE TESADÜF” gibi hikayelere inanan insan veya insanlara bazı olayları anlatsanda anlamazlar ve her yaşanılanı (olay) seks olarak algılayıp kendilerini dar bir alana hapsederler bu itibarla eşrefi mahlukattan ((amaç olarak) birhaberdirler dolayısı ile “AHLAK” enternasyonal bir kriterdir sana göre, bana göre olmaz evvela karşı fikrin veya inancın söylediklerinin samimiyetine inanıp empati’de yaparak bilimsel verileride kullanarak (bir sürü örnek verilmiştir en azından biyolojik kriter ve toplumsal adet) eleştiri yapılır yoksa inandırıcılığını kaybeder 21. yüzyılda olduğu gibi yani istisnalar kaideyi bozmaz onun için aldırmamak lazım. İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: Utanmadıktan sonra dilediğini yap! sözüdür. Hadis.
-
İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsade etmesinin gerekçesi
İLEL : (İllet. C.) İlletler. Esaslar. Temeller. Sebebler. * Sakatlıklar. Hastalıklar İLEL Ü EMRAZ : Hastalıklar ve sakatlıklar. İLE-L-AN : Şimdiye kadar, bu âna kadar. İLELEBED : Sonsuza kadar. İLE-L-EBED : Ebede kadar. Nihayetsiz. İLEL-İ MUHTELİFE : Türlü illetler ve sebepler, çeşitli hastalıklar. İLEL-İ MÜSTEVLİYE : Tıb: Salgın hastalıklar. L-İ MÜTESELSİLE : Birbirine bağlı olan sebepler İLEL-İ SÂRİYE : Tıb: Bulaşıcı hastalıklar. Sâri illetler. İLETMEK : Götürmek, nakletmek, aktarmak. İLEYH : Ona. (Erkek olan tek kimse için) MERAFIK : (Mirfak. C.) Dirsekler. * Ev kilerleri. * Mutfaklar. TDK. kadar edat Arapça ®adar Ölçüsünde, derecesinde: "Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır." (Nisa Suresi / 3) Ayette açıkça görülmektedir ki, birden fazla 2,3 nihayet 4 kadınla evlenme; mutlaka yapılması gerekli farz ve vacib kabilinden bir emir değil, bir müsaadedir. Ancak bu izin, kadınlar arasında tam bir adalet yapmaya bağlanmış, Bir tek zevce ile yetinmenin, adalete en yakın ve en doğru yol olduğu belirtilmiş; adaleti yerine getiremeyeceğinden korkanın, tek kadınla yetinmesi emredilmiştir. "KADAR".
-
Ahzab Suresi, Ayet, 50-51-52:
Neden bir kadın kendi sütünü eliyle sağsın? değilmi yoksa inekten sağılan sütlede çocuk beslenir o zaman ineklede süt kardeşmi olunur demekki aynı "memeden" süt emmek aslolan ve sütte önemli "MEMEDE" .
-
kurana göre bilginin kaynağı
Rahman ve Rahim olan ALLAH adıyla. “O gökleri ve yeri yoktan var edendir...„ (En'am Suresi, 101) “KUR’AN” bilginin kaynağıdır “HAKTAN” geldiği için ve teorik masallar gibi olasılıklar üzerine söz söylemez direk gerçeği söyler O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?„ (Enbiya Suresi, 30) Dolayısı ile tez veya, anti tez değil hakikati söyler bundan dolayıdırki (inançsızlar) her zaman aynı şeyi söyler dururlar bunlar (eskilerin söylencesidir) derler fakat şunu söyleyemezler “KAİNAT VE İNSAN NASIL YARATILMIŞTIR” dayandıkları tek şey “TESADÜFTÜR” iyide tesadüfün bile meydana gelmesi için bir ilk “NEDEN’İ” olması gerekir ve “KUR’AN” bilginin kaynağı olduğunu yanlız “Yaratan Rabbin adıyla oku. O, insanı bir "alak"tan yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir.„ (Alak Suresi, 1-3) Ayeti ile ispat eder. Gerisi teferruattır.
-
kurana göre bilginin kaynağı
“Yerin bitirmekte olduklarından, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) yücedir.„ (Yasin Suresi, 36) Fazla söze gerek yok.
-
Ahzab Suresi, Ayet, 50-51-52:
Sütü kaseden veya kaptan içmekle “MEME’DEN” içmenin farkı nedir veya “MEME’DEN YOĞURT AKARMI” diyebilirmiyiz mesela?.
-
kurana göre bilginin kaynağı
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. ZARİYAT. 7. İçinde yörüngeleri olan göğe andolsun ki, 8. Siz çelişkili sözler söylüyorsunuz. 9. Ondan (Kur'an'dan veya imandan) dönen döndürülür (engellenmez). 10. Kahrolsun o koyu yalancılar! 11. Onlar koyu bir cehalet içerisinde kalmış ******. NAHL.90. Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. 105. Allah'ın âyetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. İşte onlar, yalancıların kendileridir. VAKIA.51. Sonra siz ey ******, yalancılar! 82. Allah'ın verdiği rızka karşı şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz? 83. Hele can boğaza dayandığı zaman, 84. O vakit siz bakar durursunuz. 85. (O anda) biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz. 86. Madem ki ceza görmeyecekmişsiniz, BAKARA. 168. Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yeyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır. 169. O size ancak kötülüğü, çirkini ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder. 170. Onlara (müşriklere): Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler? 171. (Hidayet çağrısına kulak vermeyen) kâfirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler. FURKAN. 41. Seni gördükleri zaman: "Bu mu Allah'ın peygamber olarak gönderdiği!" diyerek hep seni alaya alıyorlar. 42. "Şayet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten bizi neredeyse tanrılarımızdan *******" diyorlar. Azabı gördükleri zaman, asıl kimin yolunun **** olduğunu bilecekler! 43. Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Sen (Resûlüm!) ona koruyucu olabilir misin? 44. Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da ********. ARAF. 175. Onlara (yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku. 176. Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı ******* durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler 181. Yarattıklarımızdan, daima hakka ileten ve adaleti hak ile yerine getiren bir millet bulunur. 182. Âyetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helâke götüreceğiz. 183. Onlara mühlet veririm; (ama) benim cezam çetindir. 184. Düşünmediler mi ki, arkadaşlarında (Muhammed'de) delilik yoktur? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır. 185. Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar? MÜDDESİR. 17. Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım! 18. Zira o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. 19. Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti! 20. Sonra, canı çıkasıca tekrar (ölçtü biçti); nasıl ölçtü biçtiyse! 21. Sonra baktı. 22. Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. 23. En sonunda, kibirini yenemeyip sırt çevirdi. 31. Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını atrttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini ******** bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür. 44. Yoksulu doyurmuyorduk, 45. (Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk, 46. Ceza gününü de yalan sayıyorduk, 47. Sonunda bize ölüm geldi çattı. 48. Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez. 49. Böyle iken onlara ne oluyor ki, öğütten yüz çeviriyorlar? 50. Kaçan yaban ****** gibi, 51. Âdeta arslandan ürkmüş. AHKAF.5. Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapık kim olabilir? (Oysa) onlar, bunların tapmalarından habersizdirler. 15. Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım.
-
Ahzab Suresi, Ayet, 50-51-52:
Saygı değer 4mevsim "DEVAM,DEVAM" dan kastım belki biraz anlaşılmıştır sebebide inanmayanlar dikkat edilirse evvelce sorulupta cevabını almadığı hiç bir soruları yoktur bu itibarla devamlı aynısının,tıpkısı "KOPYA" sorular ve ajite ile uğraşır fakat kendilerine "İNANÇSIZLARIN NEYE İNANDIKLARI HAKKINDA SORU SORULDUMU" hemen "BİLİME SIĞINIP SANKİ TEKELLERİNDE İMİŞ GİBİ ?" bilimselde olmayan "İLKEL ÇORBA,TESADÜF VEYA TEORİK MASALLARA" sığınırlar bu itibarlar aldırmayıp yine devam,devam ve saygılar.
-
Madem Allah Bu Kadar Kudretli,Kuvvetli Herşeye Gücü Yeter , Kendi Gücünde Yeni Bir Allah Yaratabilir mi ?
"zeus,horus,marduk,osiris,apollon " bunların tümünü İnsanlar uydurmuştur ve hepsi şimdi "ARKEOLOJİ" nin ilgi alanındadır. Ve bunları uyduran insanlar 21. yüzyılda "SEMİTİK" dinlere inanıyorlar aslında işin en tuhaf tarafıda inançsızlar bu putları kendilerince inananları yermek için kullanırlar ve bilimsel görünüm elde ettiklerini zannederler halbuki inanmayanlar (ateist veya bir izm taraftarı) putlardan medet umacaklarına kendi inandıkları her neyse onlarla cevap verseler daha bir gerçeklik olmazmı bence olmaz çünkü inandıkları her ne ise hepsi teorik masal ve uydurmadır birde bu güne kadar yapılan her ne bilimsel buluş yapıldı ise zannederlerki inançsızlar yapmıştır bundan dolayıda "BİLİMİ" kendi tekellerinde zannederler üstelik 21. yüzyıldada bu günkü teknolojik ilerlemeye rağmen hala yerlerinde saymaktalar neden böyle yazıyorum sebebide şu eğer ellerinde kendi inançsızlıklarını destekleyecek bir tek delilleri olsa kıyameti koparırlar dolayısı ile inananlar müsterih olsun bunlar ancak teori ve polemik üretirler. Arkadaşın kulağını kaşıyarak dilek tutması ve fb nin kazanacağını iddia etmesini ve kazanınca sahiplenmesini misal verip "AKLA" uygunluğunu sorgulamak doğru zaten "AKLI" örnek gösterip hurafelere inanmamakta inandığı "AKLINI" gösteremeyen ateiste benzer. "ALLAH" yoktan varedendir var olandan (hıdrojen,oksijen) labaratuar ortamında bir araya getirip su yapmak eğer bilimselse'ki bilimdir çok büyük başarı diye sunmak abestir kafir denilen bilim adamı aynısının tıpkısı bir "KIL" yapsın görelim yapamaz sonra o kafir bilim adamının ürettiği su şişeye doldururmu bak küresel ısınma dolayısı ile yakında su savaşları çıkababilir haydi var olandan ürettiği suyu çoğaltsında insanlar "SUDAN" savaş yapmasınlar değilmi.