Zıplanacak içerik

sarıgöl

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sarıgöl tarafından postalanan herşey

  1. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Dağlar, yeryüzü kabuğunu oluşturan çok büyük tabakaların hareketleri ve çarpışmaları sonucunda meydana gelir. Hareket eden iki tabaka çarpıştığı zaman daha dayanıklı olanı ötekinin altına girer. Üstte kalan tabaka kıvrılarak yükselir ve dağları meydana getirir. Altta kalan tabaka ise yeraltında ilerleyerek aşağıya doğru derin bir uzantı meydana getirir. Yani dağların yeryüzünde gördüğümüz kütleleri kadar, yeraltına doğru ilerleyen derin uzantıları da vardır. Yani dağlar manto denen tabakaya derinlemesine saplanmaktadır. yüzey şekillerinin jeolojik zaman boyutu içinde evrimi levha hareketleri çerçevesinde gerçekleşir. yer kabuğu ve hemen altındaki manto katmanının birleşmesinden oluşan taş küre (litosfer), yavaş bir hareketle yer değiştiren 12 ayrı 'levha' halinde, değişken bir yap-boz tablosu oluşturur. yarı akışkan astenosfer tabakası üzerinde yüzer durumda bulunan bu levhaların hareketi için gereken enerjiyi, astenosfer tabakasındaki konveksiyon akımları sağlar. levhalar birbirleriyle sürekli temas halinde olduklarından, hareketlerinin yön ve şiddetini, yerin derinliklerinden gelen itici gücün özellikleri olduğu kadar levhaların birbiri ile olan ilişkileri de belirler. böylece, kısa dönemde belirli bir düzen içinde süren levha hareketlerinin, zaman ölçeği büyütüldüğünde kaotik ve önceden belirlenemez bir biçimde gerçekleştiği gözlenir. levhaların hareketlerinde yer kabuğunun bütün bu özellikleri rol oynar. Manto, [Litosfer] ile [Çekirdek] arasında yer alan sıcak ve plastik bir kattır. Kalınlığı 2860 kilometreye yakındır. [ultra bazik kayaç ultrabazik] veya [ultramafik kayaç Ultramafik kayaçlardan oluşur] oluşur. Ağırdır; yoğunluğu 3,5 - 6 gr/cm3 arasında bulunur. Üç kısma ayrılır: Üst manto veya (atmosfer), Orta manto Alt manto. Litosferin altından 700 km derinliğe kadar uzanan kuşağa üst manto veya astenosfer denilir. Bu kuşağın yoğunluğu 3.3-4.3 gr/cm3 arasında değişmekte olup, bileşiminde ultrabazik ve ultramafik ([Olivin olivinli] veya (piroksin piroksinli), yani fazla miktarda [alkali] madde ve [mineral] içeren [magma] veya ergimiş malzeme bulunur, üst mantonun alt kısmında P dalga hızı yoğunluk artışından dolayı 10.7-11 km/sn'yi bulur. Yerkabuğu parçaları veya plakalar, üst mantonun üzerinde yüzerler. Çünkü bu seviyelerde mantonun bir kısmı ergiyebilir. Bunun için de, belli bir sıcaklıkta mantonun bir miktar su içermesi yeterlidir. Bu durum gerçekleşince, kısmen eriyen astenosfer hemen hiçbir direnç göstermeden biçim değiştirir. 700-2900 km derinlikleri arasında uzanan kısmında ise alt manto başlar; bu kuşakta [demir] ve [magnezyum] [silikat silikatları] egemen durumdadır. Bundan dolayı alt mantonun alt kısmında yoğunluk 5.5'e kadar çıkmakta ve P dalga hızı ise 13.6 km/sn'ye ulaşır. Orta manto kısmı Üst ve Alt manto arasında bir geçiş zonu oluşturur. Manto yerkürenin toplam hacminin %80 den fazlasını meydana getirir ve [yerkabugu] hareketleri (deniz dibi yayılması, [kıtaların kayması], [epirojenez], [orojenez], derin [deprem depremler]) ile volkanizma için gerekli enerjiyle iç kuvvetlerin kaynağım teşkil eder. Şimdi bana buradan "DAĞLARIN" depremi azaltma etkisi olmadığını bilimsel olarak kanıtlayabilirmisin yoksa zaten Dünya bir sanatımı icra ediyor kendiliğinden denilmeli... Saygılar.
  2. ***************** saygıdeğer demir efe. Yazdığım "TEZ" değil doğru olandı malumun tez (teori)dir fakat doğru olanı yazmak hakikati beyandır bu itibarla yazdığıma şunu desen biri tez ileri sürmüş,biri anti tez,başka biride "SENTEZ" doğrusu "SENTEZE UYARDI" oda ileri sürülen iki tez'e (teori) doğrulama olarak "SENTEZ" olurdu değilmi.. Doğru uyandırma "MEHTABI" aheste yap bezirganlığı... Bekle... Cevap yine muki'den...
  3. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Sayın 'yersoy', KUR'AN da verilen "DAĞLAR" la ilgili Ayetler çok ve hepsinin'de cevabı var üstelik"Tabaka tektoniği" diye verilen bir teori var (bilimsel) oradan size kısa bir alıntı yazdım. Şimdi size yazacaklarımdanda tatmin olmazsanız aksini yazarsınız (bilimsel) olarak yoksa sorun aramamak gerekir. Dünyaca ünlü deniz altı jeologlarından biri olan Profesör Siaveda ise, dağların yeryüzüne kökler şeklinde saplı olduklarından bahsederken, şöyle bir yorumda bulunmuştur: Kıtalardaki dağlar ve okyanuslardaki dağlar arasındaki temel fark materyalindedir... Fakat her ikisinde de dağları destekleyen kökler vardır. Kıtalardaki dağlarda, hafif ve yoğunluğu az madde yerin içine doğru kök olarak uzanır. Okyanuslardaki dağlarda da, dağı kök gibi destekleyen hafif madde vardır… Köklerin fonksiyonu, Arşimed kanununa göre dağları desteklemek içindir. Ayrıca Amerikan Bilim Akademisi eski Başkanı Frank Press'in, dünya çapında pek çok üniversitede ders kitabı olarak okutulan Earth (Dünya) adlı kitabında, dağların kazık şeklinde oldukları ve yeryüzüne derinlemesine gömülü oldukları ifade edilmektedir. G. B. Airy, 1855'te yerkabuğunun su üstünde yüzen, keresteden yapılmış sallara benzetilebileceğini söylemiştir. Kalın kereste parçaları ince parçalara kıyasla su yüzeyinin daha üstünde yüzerler. Benzer olarak yerkabuğunun kalın kısımları da bir sıvı veya daha yoğun olan alt tabakalar üzerinde yüzecektir. Airy, dağların, düzlüklerde olmayan daha az yoğun kayalardan derin köklere sahip olduğunu savunuyordu. Airy, çalışmalarını yayınladıktan dört yıl sonra, J. H. Pratt alternatif bir hipotez sundu... Bu hipotezle dağlar altındaki kaya kolonlarının, düzlükler altındaki kaya kolonlarına göre daha uzun olmalarından ötürü, daha az yoğun olmaları gerekiyordu. Airy ve Pratt'in hipotezlerinin her ikisi de yüzeydeki düzensizliklerin, yerkabuğunun belirgin kısımlarındaki (dağlar ve düzlükler) kayaların yoğunluklarındaki farklarla dengelendiğini belirtmişlerdir. Bu denge durumu, "izostasi" olarak tarif edilmektedir. Bugün biliyoruz ki, yeryüzünün kayalık olan dış katmanı, derin faylarla kırılmıştır ve erimiş magma üzerinde yüzen plakalar halinde parçalanmıştır. Dünya'nın kendi ekseni çevresindeki dönüş hızının çok yüksek olmasından ötürü, yüzen plakalar eğer dağların sabitleştirici etkisi olmasaydı, hareket halinde olacaklardı. Böyle bir durumda yeryüzü üzerinde toprak birikmeyebilir, toprakta hiç su depolanmayabilir, hiçbir bitki filizlenmeyebilir, hiçbir yol, ev inşa edilemeyebilirdi; kısacası Dünya üzerinde hayat mümkün olmayabilirdi. Ancak Allah'ın rahmetiyle dağlar tıpkı çiviler gibi görev yaparak, yeryüzündeki hareketliliği büyük ölçüde engellerler. Görüldüğü gibi, modern jeolojik ve sismik araştırmalar sonucunda keşfedilen dağların çok hayati bir işlevi, yüzyıllar önce indirilmiş olan Kuran-ı Kerim'de Allah'ın yaratmasındaki üstün hikmete bir örnek olarak verilmiştir. Şimdi eğer 21. yüzyılda en azından benim bilmediğim başka jeolojik bulgular varsa yazarsınız yoksa... Saygılar.
  4. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Sayın 'yersoy', KUR'AN da verilen "DAĞLAR" la ilgili Ayetler çok ve hepsinin'de cevabı var üstelik"Tabaka tektoniği" diye verilen bir teori var (bilimsel) oradan size kısa bir alıntı yazdım. Şimdi size yazacaklarımdanda tatmin olmazsanız aksini yazarsınız (bilimsel) olarak yoksa sorun aramamak gerekir. Dünyaca ünlü deniz altı jeologlarından biri olan Profesör Siaveda ise, dağların yeryüzüne kökler şeklinde saplı olduklarından bahsederken, şöyle bir yorumda bulunmuştur: Kıtalardaki dağlar ve okyanuslardaki dağlar arasındaki temel fark materyalindedir... Fakat her ikisinde de dağları destekleyen kökler vardır. Kıtalardaki dağlarda, hafif ve yoğunluğu az madde yerin içine doğru kök olarak uzanır. Okyanuslardaki dağlarda da, dağı kök gibi destekleyen hafif madde vardır… Köklerin fonksiyonu, Arşimed kanununa göre dağları desteklemek içindir. Ayrıca Amerikan Bilim Akademisi eski Başkanı Frank Press'in, dünya çapında pek çok üniversitede ders kitabı olarak okutulan Earth (Dünya) adlı kitabında, dağların kazık şeklinde oldukları ve yeryüzüne derinlemesine gömülü oldukları ifade edilmektedir. G. B. Airy, 1855'te yerkabuğunun su üstünde yüzen, keresteden yapılmış sallara benzetilebileceğini söylemiştir. Kalın kereste parçaları ince parçalara kıyasla su yüzeyinin daha üstünde yüzerler. Benzer olarak yerkabuğunun kalın kısımları da bir sıvı veya daha yoğun olan alt tabakalar üzerinde yüzecektir. Airy, dağların, düzlüklerde olmayan daha az yoğun kayalardan derin köklere sahip olduğunu savunuyordu. Airy, çalışmalarını yayınladıktan dört yıl sonra, J. H. Pratt alternatif bir hipotez sundu... Bu hipotezle dağlar altındaki kaya kolonlarının, düzlükler altındaki kaya kolonlarına göre daha uzun olmalarından ötürü, daha az yoğun olmaları gerekiyordu. Airy ve Pratt'in hipotezlerinin her ikisi de yüzeydeki düzensizliklerin, yerkabuğunun belirgin kısımlarındaki (dağlar ve düzlükler) kayaların yoğunluklarındaki farklarla dengelendiğini belirtmişlerdir. Bu denge durumu, "izostasi" olarak tarif edilmektedir.
  5. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    TÜRKLERE GÖRE "DÜNYA DAĞI" "Türklere göre Dünya dağı": X. ve XI. yüzyıllarda, büyük devlet kuran Türkler, oldukça realist bir düşünce içine girmişlerdi. Böyle gerçekçi, bir düzene girmelerinde, şüphesiz ki İslamiyetin de büyük tesirleri olmuştu. Buna rağmen, Türk atasözlerinde ve şiirlerinde eski inançların izleri de görülmüyor değildi. Şu eski Türk atasözü konumuz bakımından büyük önem taşımaktadır. "Yer basrukı tag, budun basrukı beg", yani "Yerin baskısı dağ, budunun baskısı ise, bey veya hükûmdardır". Bu eski atasözünü, başka bir şekilde de türkçeye aktarabiliriz: "Yeri tutan dağ, milleti tutan ise beğdir". Bu atasözüne göre, "Eğer dağlar olması idi, yer, yer olamayacaktı. Belki de dağılıp gidecekti. Tıpkı hükûmdarların toplumları tuttuğu gibi". Tabiî olarak bunu yapan da Tanrı idi. Bu konuda başka bir atasözü de şöyle diyor: "Tengri, tag birle yerig basurdı". Yani "Tanrı, dağ ile yeri bastırıp daha sağlam yaptı". Türk mitolojisi. Alıntı. Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler... (Neml Suresi, 88) Yer kabuğu ve üst mantodan oluşan 100 km kalınlığındaki Dünya yüzeyi "tabaka" adı verilen parçalardan oluşmuştur. Dünya yüzeyini oluşturan altı büyük tabaka ve sayısız küçük tabaka vardır. "Tabaka tektoniği" adı verilen teoriye göre bu tabakalar kıtaları ve okyanus tabanını da beraberinde taşıyarak Dünya üzerinde hareket ederler... Kıtasal hareketin yılda 1 ile 5 cm civarında olduğu hesaplanmıştır. Tabakalar bu şekilde hareket ettikçe Dünya coğrafyasında değişiklikler meydana gelir. Örneğin, Atlantik Okyanusu her sene biraz daha genişlemektedir. Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta da şudur: Allah dağların hareketini ayette "sürüklenme" olarak bildirmiştir. Nitekim bilim adamlarının bugün bu hareket için kullandıkları İngilizce terim de "continental drift" yani "kıtasal sürüklenme"dir. Denildi ki: 'Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.' Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: 'Uzak olsunlar' denildi. (Hud Suresi, 44) Allah'ın indirdiği ve tahrif edilmemiş tek kutsal kitap olan Kuran'da, Tufan olayı, Tevrat'ta ve çeşitli kültürlerde geçen Tufan anlatımlarından çok daha farklı bir biçimde aktarılmaktadır. Tahrif edilmiş olan Tevrat'ta bu tufanın evrensel olduğu ve tüm dünyayı kapladığı söylenir. Oysa Kuran'da Tufan'ın evrensel olduğu şeklinde bir ifade yoktur. Aksine ilgili ayetlerden Tufan'ın yöresel olduğu ve tüm dünyanın değil, sadece Hz. Nuh'u yalanlayan kavmin cezalandırıldığı anlaşılmaktadır. Helak olanlar Hz. Nuh'un tebliğini reddeden ve isyanda direten kavimdir. Bu konudaki ayetler şöyledir: Andolsun, Biz Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara) 'Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıp korkutucuyum. Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size (gelecek olan) acıklı bir günün azabından korkarım' dedi. (Hud Suresi, 25-26) Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları da suda-boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi. (A'raf Suresi, 64) Görüldüğü gibi Kuran'da tüm dünyanın değil, sadece Nuh kavminin helak edildiği bildirilmektedir. Tahrif edilmiş Tevrat ve İncil'deki izahların düzeltilmiş gerçek hallerinin aktarılması da Kuran'ın bütünüyle Allah Katından gönderilen bir Kitap olduğunu kanıtlamaktadır. Tufan'ın Arkeolojik Delilleri. Mezopotamya Ovası'nı etkisi altına alan Tufan'ı araştırmak için yapılmış birçok kazı vardır. Bölgede yapılan kazılarda başlıca dört şehirde, büyük bir tufan sonucu gerçekleşmiş olabilecek sel felaketinin izlerine rastlanmıştır. Bu şehirler Mezopotamya Ovası'nın önemli şehirleri Ur, Uruk, Kiş ve Şuruppak'tır. Bu şehirlerde yapılan kazılar, bunların tümünün MÖ 3000'li yıllar civarında bir sele maruz kaldıklarını göstermektedir. Ur şehrinde yapılan kazılarda ortaya çıkartılan arkeolojik bulgular, buradaki medeniyetin çok büyük bir sel felaketi sonunda kesintiye uğradığını, daha sonra zaman içinde tekrar yeni uygarlıkların meydana çıkmaya başladığını göstermektedir. Leonard Woolley, British Museum ve Pennsylvania Üniversitesi tarafından ortaklaşa yürütülen bir kazı çalışmasına da başkanlık etmiştir. Sir Woolley'in kazıları Bağdat ile Basra Körfezi arasındaki çölün ortalarında gerçekleşti. Reader's Digest dergisinde Woolley'in kazıları şöyle anlatılmaktadır: Woolley, tek bir zaman diliminde oluşmuş böylesine büyük bir kil kütlesinin sadece çok büyük bir sel felaketinin sonucu olabileceğini belirterek; Sümer Ur'u ile Al-Ubaid'in boyalı çanak çömlek kullanan halkı tarafından kurulan kenti ayıran sel tabakasını, efsanevi Tufan'ın kalıntıları olarak tanımladı. ( Max Mallowan, Noah's Flood Reconsidered, Iraq) Olay bu isteyen istediği gibi (google) araştırıp kendi inandığı gibi foruma asar fakat 20, 21. yüzyılda meydana çıkan (bilimsel veriler) 6. yüzyılda nasıl biliniyordu doğrusu hayret değilmi.
  6. Zaten benim yazdığım iletiler ya anlaşılırda, anlamamazlığa verilir veyahut; gerçekten anlamazda işi polemiğe vurur kişi,kişiler sağlık olsun nede olsa karşımdaki insanlar filoloji uzmanı üstelik "TÜRKÇEDE" deha. Kusurum bu imla yanlışlarını düzeltsem bile yazıştığım insanların başka kulp takacaklarına eminim (kişisel düşüncem) dolayısı ile hasbelkader yazmaya devam...
  7. Aslında yazdığım iletiden çıkarılan "MANA" tam bir anlamadığını,anlayamayan mantığı dolayısı ile size iyi günler ve mutlu yaşamlar. doğru söze ne denir.
  8. İnternet forumunu “MÜSLÜMAN” ilan etmedim dikkatli gözler görür (isteyen inanır,istemeyen inanmaz) sözünden hareketle “müslüman” ların fazla olduğu imasını yaptım sonra bu fazlalık nitelilkli fazlalık olduğu halde “HÖŞGÖRÜLÜ” davrandığını yazdım malum inançsızlar yazacak bir şey bulamadımı müflis tüccar gibi eski (kopya)ları karıştırıp hakaretemiz yazı yazarlar. Saldırıya uğrayan “CUMHURİYET” yazarları katogorisine (Danimarkali karikaturcu, veya Hollandali Theo van Gogh, Ingiliz Salman Rüşdi,) girermi acaba? Üstelik sırf “TAHRİK) amacı güden emperyalist,kolonyalist kafa ürünü insanlardır bunlar dert etmeğe değmez aslında bunlarla entellektüel bir tartışma yapılsa ne olduklarıda meydana çıkar sonra turan dursun’da öldürülmesi yanlış keşke katledilmese idi fikri kalibresinin ne olduğu daha bir meydana çıksaydı (o zamanda belli idi zaten) dolayısı ile gel böyle. Bize “İKİ SALLAR BİR BAĞLAR” demekle kendinize önemmi atfediyorsunuz buradanda belli “aslında bu söylem ve istek iddia ettikleri bilimsel ve demokrat tavıra hiç uymaz üstelik pol pot tavrıdır fakat bilmediklerinide, bilmezler neyse...” detone,mazo takılmalar. Ey dostum, ey dostum, ey başka sığınağa gerek duymayan dostum, ey dilberim, ey gönül bağım olan dostum, ey mahrem ve sığınağım. Ey yeryüzünde bize ay olan, ey gece yarılarında bize seher olan, ey tehlikede bize siper olan, ey şekerler dolu bulutumuz. Ruhumda çok güzel yol alıp yer edindin sen, derdime çok güzel ilaçsın sen ey din ve imanım, ey cevherler dolu okyanusum. Ey karanlık gecelerin aydınlık ışığı, ey yolunu şaşırmışların yol göstericisi, ey her kafilenin kıblesi, ey kervanımın klavuzu. Sen bana Musa’nın Tur’usun, sen bana İsa’nın sıkıntıları giderenisin, hem nurumun nurunun nurusun, hem Ahmed-i Muhtar’ımsın sen . MEVLANA. Not. Ahmed-i Muhtar kim olaki eğer mevlana var ise “ALLAH c.c.ve PEYGAMBER a.s.v.” sevgisi ve saygısı ile vardır gerisi teferruattır.
  9. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    MADDE; ağlarmı,gülermi,duyguları varmı. DNA; Maddemidir "BİLİNCİ" varmı. Yokmu...
  10. Bakara. 190. SİZE savaş açanlara karşı Allah yolunda savaşın, ama (amacınızı aşıp) saldırganlık yapmayın; doğrusu Allah saldırganları sevmez. 191. Onları karşılaştığınız her yerde öldürün ve sizi sürdükleri yerden siz de onları sürün; zaten zulüm ve baskı, öldürmekten daha kötüdür. Onlar size savaş açmadıkça Mescid-i Harâm civarında onlarla savaşmayın; ama eğer sizinle savaşırlarsa onları öldürün; hakikati inkar edenlerin cezası böyle verilecektir. 192. Ancak vazgeçerlerse (siz de bırakın,) unutmayın ki Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır. 193. O halde, artık zulüm ve baskı kalmayıncaya ve yalnızca Allah'a kulluk edilinceye kadar onlarla savaşın; ancak vazgeçerlerse, [bilinçli olarak] zulüm işleyenlerin dışındakilere karşı tüm düşmanlıklar sona erecektir. 216. HOŞUNUZA gitmese de savaşmak size farz kılındı; mümkündür ki nefret ettiğiniz bir şey sizin için iyi olabilir ve yine mümkündür ki hoşlandığınız bir şey de sizin için kötü olabilir: Allah bilir, ama siz bilmezsiniz. ENFAL. 12. Hani, Rabbin [inananlara ulaştırılmak üzere] meleklere: "Mutlaka sizinle beraberim!" [mesajını] vahyetmişti. [Ve meleklere]: "İmana erenleri [benim şu sözlerimle] yüreklendirin: Hakkı inkara kalkanların kalplerine korku salacağım; öyleyse [ey inananlar] onların boyunlarını vurun, parmaklarını kırın!'" 30. VE [HATIRLA, ey Peygamber,] hakikati inkara şartlanmış olanlar seni [tebliğden alıkoyup] durdurmak, öldürmek yahut sürgün etmek için sana karşı nasıl ince tuzaklar kuruyorlardı: onlar [hep] böyle tertipler peşinde koşarlarken Allah onların bu tertiplerini boşa çıkarttı, çünkü Allah bütün o tuzak kuranların üstündedir. MUHAMMED. 4. İMDİ, [savaşta] hakikati inkara şartlanmış olanlar ile karşılaştığınız zaman onları alt edinceye kadar boyunlarını vurun ve sonra iplerini sıklaştırın; ama sonra ya bir lütuf olarak yahut fidye karşılığı [onları serbest bırakın] ki savaşın izleri tamamiyle silinebilsin: [yapmanız gereken] budur. Ve [bilin ki] Allah dilemiş olsaydı onları [bizzat kendisi] cezalandırabilirdi; ama [O, mücadele etmenizi istiyor ki] sizi birbiriniz aracılığıyla sınasın. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını zayi etmeyecektir: NİSA. 74. Öyleyse, bu dünya hayatını ahiret ile takas etmek isteyenler Allah yolunda savaşsınlar! Allah yolunda savaşan herkese, ister öldürülmüş olsun ister zafer kazansın, zamanı geldiğinde büyük bir mükafat ihsan edeceğiz. 78. Nerede olursanız olun, ölüm gelip sizi bulacaktır, göğe yükselen kulelerde olsanız bile." Onlar güzel şeylere kavuştuklarında, bazıları "Bu Allah'tandır!" derler; ama başlarına bir kötülük gelince, "Bu senin yüzündendir [ey arkadaş]!" diye feryad ederler. De ki: "Hepsi Allah'tandır!" O halde bu insanlara ne oluyor da kendilerine bildirilen hakikati kavramaya yanaşmıyorlar? 95. Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, oturanlardan üstün kıldı. Allah onların hepsine de cenneti vaad etmiştir. Bununla beraber Allah mücahitlere, oturanların üzerinde büyük bir ecir vermiştir. TÖVBE. 107. VE [birtakım] zararlı eylemlerde bulunmak, dinden çıkmayı örgütlemek, müminler arasına ayrılık sokmak ve başından beri Allah ve O'nun Elçisi'ne karşı savaş tavrı içinde bulunanlara bir gözetleme yeri sağlamak için [ayrı] bir mâbed kuran [münafık]lar [var]. Bunlar [ey inananlar, size] muhakkak ki, şöyle yemin edecekler: "Biz (bununla) sadece iyilerin iyisini yapmak istemiştik!" Oysa, Allah onların yalancılar olduğuna [bizzat] tanıktır. 111. BİLESİNİZKİ, Allah yolunda savaşan, öldüren ve öldürülen müminlerden Allah canlarını mallarını satın almıştır; hem de karşılığında onlara cenneti vaad ederek: Bu O'nun, yerine getirilmesini Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da bizzat güvence altına aldığı gerçek bir vaattir. Kimdir verdiği sözü Allah'tan iyi tutan? Sevinin öyleyse, O'nunla böyle bir alış veriş yaptığınız için; çünkü budur en büyük bahtiyarlık! ALAK. 1. Yaratan Rabbinin İsmi ile oku. 2. İnsanı bir alaktan (embriyodan) yarattı. 3. Oku ve senin Rabbin, sonsuz kerem sahibidir. 4. Ki O, kalem ile öğretti. 5. İnsana bilmediği şeyleri öğretti. 6. Hayır, muhakkak ki insan gerçekten azgınlık yapar. 7. Kendini müstağni görmesi(Allah'a ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanması) sebebiyle. 8. Muhakkak ki dönüş Rabbinedir HAŞR. 11. Nifak çıkaranları (münafıklık yapanları) görmüyor musun? Kitap ehlinden, inkâr eden kardeşlerine: “Eğer siz gerçekten (yurdunuzdan) çıkarılırsanız, biz de mutlaka sizinle beraber çıkarız. Sizin aranızdaki, size karşı olan bir kimseye hiçbir zaman itaat etmeyiz. Ve eğer sizinle savaşırlarsa, mutlaka size yardım ederiz.” derler. Ve Allah, onların gerçekten yalancı olduklarına şahadet eder. 12. Eğer gerçekten (yurtlarından) çıkarılsalar, onlarla beraber çıkmazlar. Ve eğer gerçekten savaşsalar, onlara yardım etmezler. Ve gerçekten onlara yardım etseler bile, mutlaka arkalarını dönerler (savaştan kaçarlar). Sonra onlar yardım olunmazlar. 16. Münafıkların size vaadleri), şeytanın (vaadlerinin) durumu gibidir. İnsana: “İnkâr et (kâfir ol).” demişti. Fakat, inkâr ettiği zaman: “Muhakkak ki ben senden uzağım, elbette ben, âlemlerin Rabbi Allah'tan korkarım.” dedi. 22. O Allah ki, O'ndan başka İlâh yoktur. Gaybı (görünmeyeni) ve görüneni de O bilir. O; Rahmân'dır, Rahîm'dir. 23. O Allah ki; O'ndan başka İlâh yoktur, Melik'tir (hükümrandır), Kuddüs'tür (mukaddestir), Selâm'dır (selâmete erdirendir), Mü'mindir (emniyet verendir), Müheymin'dir (koruyup gözetendir), Azîz'dir (yücedir), Cabbar'dır (cebredendir), Mütekebbir'dir (pek büyük olandır). Allah, şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır). 24. O Allah ki; Yaratan'dır, Bâri'dir (yokken var eden), Musavvir'dir (şekil verendir), güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nu tespih eder. Ve O; Azîz'dir (yücedir), Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir). İslâm, güzel ahlâktır. (Hadis) İsteyen inanır,istemeyen inanmaz Fakat kahir ekseriyeti "MÜSLÜMAN" olan bir toplumda İslama ve dolayısı ile Müslümana yapılacak en basitinden bir yakıştırma bir forumdaşın iddia ettiği gibi (Musluman toplumlarinin serbestce biribirleri ile bu konulari tartismak zihniyetlerinde olmamasidir. Diger dinler de, serbest. Islam dini bu yuzden cok tehlikeli dir.) sanalda'da olsa " zırvadır" sebebi inançsız olduğu halde bu yakıştırmayı yapabilmesidir (Müslüman bir toplumda) daha ne istenirki "İNANDIĞIMIZ HER ŞEY "İNANÇSIZ" NEZDİNDE İYİ DEĞİL (HAŞA) VE BU DÜŞÜNCESİNİ RAHATÇA YAZABİLMESİ" aslında istedikleri körükörüne kendilerinin yaşam ve söylemlerini yapmamız, yanlız kendileri eleştiri yaparlar, yanlız onlar bilimseldir,yanlız onlar demokrattır,yanlız onlar bilirler??? aslında bu söylem ve istek iddia ettikleri bilimsel ve demokrat tavıra hiç uymaz üstelik pol pot tavrıdır fakat bilmediklerinide, bilmezler neyse... Herkesin ürktüğü, kaçtığı ölüme bile acı acı gülümserler. Kimsecikler, onların gönüllerine bir zarar veremez; sedefe zarar gelir, inciye gelmez. MEVLANA.
  11. Müslümanlığı kabul eden bütün milletler önceki dönemlerinden daha iyi olmuşlardır aksini ispat eden varsa yazsın ben iki tane yazayım "OSMANLI,ENDÜLÜS" varmı başka izahı.
  12. Duygu. Duyularla algılama, his: "Bitkilerde duygu var mı Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim Önsezi (maymunda varmı) Nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden değerlendirme yeteneği. (maymunu avlayana sormalı) Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik Birleşik Sözler; suçluluk duygusu, utanç duygusu, aşağılık duygusu, üstünlük duygusu vs vs ... Duygulu “İNSAN” “VİCDAN” alakası varmıdır veyahut şöyle soralım pozitivizimde “DUYGU,AHLAK,VİCDAN” tanımı varmıdır varsa kim açıklayacak.
  13. Sayın efendi türkler sizi demir efenin yazısına havale ediyorum o yazıyı okuyup ondan sonra benim yazdığıma kafa yorun.
  14. Olay burada koptu şimdi öğrenmek için soruyorum "İNSAN" yok farzedelim "ALLAH" için ne farkeder hiç zaten "ALLAH c.c. her şeyin yaratıcısı ve sahibi (Mutluluk ve yaşam) sonra "DİN" hayvanatın veya nebatatın mutluluğu içinmi var İnsanın olmadığı bir Dünyada zaten "AHLAK" olmaz İnsanda tesadüf olmadığına göre demekki "ALLAH" her şeyi İnsan için yaratmıştır (emrine vermiştir) dolayısı ile "GÜZEL AHLAK VE MUTLULUK" İnsan içindir.
  15. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Burada determinist anlayışada bir cevap var fakat anlayana.
  16. HÛRÎ, HÛRİLER Gözleri iri ve siyahı çok siyah, beyaz kısmı da çok beyaz kızlar. Arapça'da "hûr" kelimesi "havrâ"nın çoğulu. Türkçe'de teklik gibi ve çok kere bu ifadeyi taşıyan nisbet "î" si ile "hûrî" şeklinde kullanılır. "Hûrileri" ifade edene Kur'ân âyetlerinde geçen "îyn", "ayn" (göz) dan türemiş bir kelime olup iri gözlü kadınlara atfen kullanılır. Istılah olarak "hûrî", Cenâb-ı Allah'ın, cennetliklere vadetmiş olduğu güzel kızlardan her biridir. KUR’AN da “Huri” nin dişil olduğuna kesin kanıt yokmuş??? Birde illa konuşacak zaten konuşsada onada bir kulp takardı lal aydınlar. kalet nemletün ya eyyühen neml... Bir diyalog esnasında maksat kadın konuşmacıyı işaretlemek ise “kalet” sözcüğü kullanılmakta, yok eğer erkek konuşmacı işaretlenecek ise, “kale” sözcüğü kullanılmaktadır. Şimdi huri konuşmadı ya (KALET) değil ve bir sürü lafazanlık sonrasında’da Dünyada sağlanamayan kadın erkek eşitliği tafrası ve polemik ve “AKIL AŞINDIRMASI” acaba “AKLIN AŞINMASI” nasıl olur soyutmı,somutmu yoksa anlaşılması için bir “mecaz’mı” neyse...
  17. “AHLAK ve AHLAKSIZ” göreceliği toplumların Evrensel geleneklerine (kabulune) göre değişir tamam fakat “GÜZELLİĞİ” sonradan olmaz İnsan gibi sosyal bir varlığın “Eşrefi mahluk” fıtratı gereği güzel ve çirkini “AHLAK” yaradılış gereği baştan beri vardır bu itibarla bilim konferansının hangi konuda olduğunu tertipleyen akedemisyenlere bildirmemişse akedemisyen’de ali ve veli olarak yanıt verir buda izafi değil kaostur sebebide izafi gibi görünen (deklare edilmemiş bir konuda) kimin hangi konuda ne yanıt vereceği zaten birbirine uymaz çünkü konu belli değil bu itibarla “İZAFİ” değil olay tamamen kişinin “Ali ve Veli” insiyatifidir (kapasite ve bilgi derecesine göre)... Vicdan özgürlüğü ihlali ve hukuk; “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” hukuki bir dayatma değil teşviktir “güzel ahlaka” yoksa kişi “İradi” olarak zaten “iyi ve kötü” dür “FITRAT” gereği hukuk burada yaptırım yapmaz tamam,tamamda “VİCDAN” nedir İNSANDAN BAŞKA HANGİ CANLIDA VARDIR Evrensel bir kuralmıdır yoksa sonradan olma bir “güzellikmidir” veyahut bir tas çorba verdim bak sen vermedin toplum olarak seni mahkemeye “hukuk” havale ettik demek zaten absürt sonra seküler hukuk’ta vicdan varmıdır ve “KANUN” nedir neyi vaz eder “İÇTİHAT” yaparmı “VİCDANİ OLARAK” buradan “ŞERİ” hukukta neyin var,neyin var olmadığını bilerek veya bilmeyerek araştıracağımıza “seküler medeni hukuk’un” gelipte “VİCDAN” muhasebesinde takılması (üstelik pozitisvist determinist kafa) galiba “MANİDARDIR” bu itibarla “AHLAKI GÜZEL OLAN İYİDİR AHLAKSIZLIK KÖTÜDÜR”... Uzay’ın yaşı (zaman) tahmini 15 Milyar yıl kendi içinde genişliği (boyutu) nedir tahminide olsa bilinmiyor Einstein galiba haklı. Zariyat.47. Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz.
  18. ********************** Türkiye Cumhuriyeti "MARDİN" Vilayeti iyi bir örnektir "inançsız" taifeye. Yoksa "HİNDİSTAN" mı denilmeli idi veyahut "TÜRKİYE" nin tamamınımı örnek vermek gerekir malum Türkiye'de inançsızlar çok az olmalarına rağmen en çok bağıran oldukları halde "İNANANLAR" tarafından hoşgörü ile karşılanırlar tabi bu yazdıklarım "polemikçi inançsızlardır" yoksa Ülkemizde Demokrasi isteyen (gerçek) pek çok inançsız var ve saygı değer insanlardır.
  19. Acaba "DEMOKRASİ" de olabilirmi "TÜRKİYE" de bir türlü anlaşılamıyor "laisizm" bezirganlarınca.
  20. ********** Determinist bilimsel düşünce? ve polemik'te olsa yazık.
  21. Bazı Ayetlerde yazan (pınar,gökten sofra inmesi) doğrudur o zaman yaşanan olaylardır. Ve İnananlar bu olaylara inanır. Afrikada yaşayan İnsanlar ile irtibat kurup kul olup olmadığını sorgulamak tam bir inançsız mantığı DÜNYAYA" niye geldik "İMTİHAN" nasıl pol pot milyonlarca insanı katlederken "ALLAH" anında cezasını vermedi ve sonu ne oldu kaçabilecek neresi var veya vardı İlahi adalet en sonunda tecelli edecek. Bu itibarla Afrikada yaşanan drama sebep olan"İNSAN" ve bu durumu istismar edip "ALLAH c.c." hakkında buraya yazamayacağım hitabı edende "İNSAN" dır. "ALLAH c.c." acelesi yok "ZAMAN'DA ONUN, İNSAN'DA,KAİNAT'TA" ... Ve kendi kendilerine: "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azab etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir. (Mücadele Suresi, 8) İşte bu, sizin yeryüzünde haksız yere şımarıp-azmanız ve azgınca ölçüyü taşırmanız dolayısıyladır. İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Artık mütekebbirlerin konaklama yeri ne kötüdür. (Mü'min Suresi, 75-76)
  22. Yazdığım iletileri dikkatli oku. Teşekkür ederim iltifatına üstelik sizin gibi "ALLAME" den olursa bayağı bir keyifli oluyor?... Yukarıya iki iletinide alıntıladım şimdi yazacağım sizin iletinizden (Hadslerden yola çıkarak,daha doğrusu hadisleri kendince şahit tutarak (sanki oaradaymış gibi) Kurandaki öğretiye yakıştırmalar yapıyor.) Lütfen dikkat...
  23. sarıgöl şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Bayağı bir ******** iddiayı yapan "İSLAM'IN" İsa dan evvel 4000 yıl veya bir tarih verdiğini nereden çıkarmış yazsada öğrensek... Bilimsel verilerle ?DÜNYA? yaşı tahmini olarak yazılır ve kabul görür aksi ispat edilene kadar doğru ama ?Canlıların evrimi ve İnsanın ortaya çıkışı? safsatasını 21. yüzyıda sanki gerçekmiş gibi sunup üzerinede ?İSLAM? bu konuda ne diyor demek zaten anlamadığını, anlayamayanın sergilediği bir durumdur bu itibarla Adem ve Havva?nın Yaşı nedir yazmak polemik bile olmayan bir durumdur şimdi yazarsam 1000 yaşındadır ve İstanbul?da yaşamışlardır ?AKSİNİ? nasıl belgeleyeceksin. Evet tüm İnsanlık Adem ve Havva?nın soyundandır varmı başka bir izahı aksini iddia eden kanıtını ortaya koyar. KUR?AN?I KERİM?DE Dünyanın yaşı yazmaz. Fosiller Evrimcilerin ?ÇIKMAZIDIR? İnananlar sorun yok bir şey söylemeye gerekmi var. Bir nesil neden yok olur (hangi nesil yerine ne gelmiş) yeni tür hangisidir ?KANIT?. Fosillerin ?KRONOLOJİK? değişimi masaldır DİN fosillere bakmaz DİN alimi bakar ve isteyen ?GOOGLE? vasıtası ile araştırır öğrenir buraya alıntılayıp asmak iletiyi uzatır ve insanlar okumaz.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.