sarıgöl tarafından postalanan herşey
-
Çarmıha germek
Din karşıtlarının yaşamı renklidir... Bu renkler doğal değildir doğal olana,olanı sevmezler hayatta çeşitlilik isterler üretirler kendilerince "DİN" deyipte inananlar gibi ahireti bekleyip,huri hayali kurmayıp bu dünyada yaşarlar, renkli yaşamlarını, nede olsa Ahiret,yok bu dünya var. Renkli yaşamlarını,yaşamak için ideoloji'de üretirler Kapitalizm,liberalizm,kominizm, vs vs sonra bu ideolojinin ürettiği sosyal yaşamı renkli,renkli yaşarlar olabildiğince mutlu ve umutlu olarak nede olsa Ahiret ve Din yok, vur patlasın, çal oynasın. Evrene bakılınca,görülür ki bir plan var... İnsan olarak bu planın biz neresindeyiz,hangi noktadayız... Hayır ve şer... Şimdi aslolan bu plan dahilinde "HAYIR VE ŞERRİ" kim üretiyor ve tüketiyor sorun burada... İnsan olarak aynı ağacın sonsuza uzanan kollarıyız.Ama renkli yaşam sahibi olan "Ahiret" falan anlamaz zaten yok kabul ettiğinden arzusunu fikir zannedip,anlamak istemediği şeyin düşmanı olur. "KÜÇÜMSER"... "iNSAN, yapamadığı,yapmak istemediği,yada anlamak istemediği şeyi,kaçmak için KÜÇÜMSER... Evet; bakışlar farklıdır,yorumlar farklıdır nasılki "SAHTE BİR AĞAÇ,HİÇBİR ZAMAN HAKİKİ AĞACIN VERDİĞİ MEYVELERİ VERMEZ'SE" renkli yaşam sahipleride ürettikleri tüm sistemler, "izm" ler gerçeğin ancak bir parçasını elinde tutar (zanneder). Bir kaç parlak sloganla " doğruyu" oynamaya çalışır... "AMA" ... Gerçeğin yanında kısadır "yalanın" ömrü... Kim zerre kadar hayır yaparsa onu görür. Kim zerre kadar kötülük (şer) yaparsa onu görür. (Zilzâl 7-8). Sizin en hayırlınız,İnsanlara en fazla yararı dokunandır. (Hadis). İnsan hayatının dönüm noktaları "AN" dır. Hayatın her ÂNI bir "KARAR" zamanıdır. "Şu gerçeği unutmayın;tek önemli vakit vardır; içinde bulunduğunuz an. O an en önemli vakittir, çünkü sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişi, kiminle beraberseniz odur, zira hiç kimse bir bir başkasıyla bir daha görüşüp,görüşemeyeceğini bilemez; ve en önemli iş iyilik yapmaktır, çünkü İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin tek sebebi budur" (Tolstoy). Renkli yaşam sahipleri böyle şeylere inanmaz sebebide "AHİRET" yoktur ve ürettikleri "İZM" ve sosyal yaşamın getirdikleri ile yapacaklarını bu dünyada yaparlar ürettikleri renkli yaşamla,renkli,renkli yaşar (doğal olmayan) ve KÜÇÜMSER, kendini daima ÜSTÜN görür ama kendi oluşumunu ( var oluş,İnsan) sordunmu kem,küm,tesadüf açıklamaya çalışır bu açıklamanın (açıklayamamanın) sonucu yaşantısı'da renkli olur daima. Yaşamın amacı ne olabilir ki? Gezmek? Eğlenmek? Bolca tüketim? Alış veriş? Hırslar? Tutkular? Kariyer? Makam? Mevkii? Şan? Şöhret?… “İnsan bu dünyaya bir kere geliyor olabildiğince zevklenip eğlenmeye çalışmalı”Hayatın içinde belki birer renk olabilecek bir takım iş ve uğraşlar adeta hayatın amacı haline getirilmiş vaziyette.(renkli yaşam sahiplerince). Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.. (Mevlana) bizim davamız "HAK" cefamız uğraşımızdır bu yolda, yoksa bir kaç inançsız,bir şey yazmış çizmiş önemli değil "KERVAN YOLDA" ve artarak gidiyor...
-
Çarmıha germek
" GEL" Geldi,gelecek,gelen,gelebilir,gelmiş,gelenler,gelebilenler,gelemeyenler vs vs... ma salebu, yuslebi,yusallebu... Salb; Asmak,darağacına çekmek,çarmığa çekmek,(kemikten yağ çıkarmak)... Aslında olay basit kelimenin kökeni "SALB" sonuna başına eklenti yaptınmı istersen kemikten yağda çıkarabilirsin nasılki "GEL" yaz sonra ekle ister sonun,ister başına ve istediğin anlamı ver kendince...
-
AKP'YE KAPATMA DAVASI AÇILDI
Sayın sardunyam. 19. yüzyıl pozitivizmini İnsanlara yutturamıyorsunuz artık (sosyal demokrat diye) kral çıplak, Atatürk'ün arkasına saklanıp İnsanlara olmadık hakaretleri yapmak "İLERİCİLİKMİDİR" ce haş pe ve şürekalarının bu ülkeye yaptığı hayırlı bir işi yazarmısınız ve yahut inandığınız her ne ise "EVRENSEL" bir kabulü varmıdır "DEMOKRASİ" gelecek... Kısa ve öz... Dayatmalar olmayacak... Nede olsa 21. yüzyıl bilgi çağı... Vede artık hiç bir şey gizli kalmıyor,her şey meydanda... Kalmayacakta... Siz devam edin biz kaç kişiyiz olayına ve para kazandırın "KÖNTÜR" olarak yiğidim aslanıma...
-
Çarmıha germek
salebe (asmak) fiilidir. Salebe fiili "asmak, çarmıha germek ve idam etmek" gibi anlamlara gelmektedir. Bu fiil bazı ayetlerde şu şekilde kullanılmaktadır: ... Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar (ma salebu) ... (Nisa Suresi, 157) ... Biri efendisine şarap içirecek, diğeri ise asılacak (yuslebi)... (Yusuf Suresi, 41) ... Ancak öldürülmeleri asılmaları (yusallebu)... (Maide Suresi, 33) Yanlız "ÇARMIĞ" a germek'mi anlaşılır bu ifadelerden.
-
Çarmıha germek
AHZAB - 56 İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen). Muhakkak ki Allah ve melekleri, Nebî'ye (Peygamber'e) salat ederler. Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler), siz (de) O'na salat edin! Ve (O'na) teslim olarak salat edin! Allah Teâlâ rahmet ve nimet vermesi ile, melekler istiğfarları ile ve hizmetleriyle Peygambere daima ikram etmektedirler. Bu sayede yukarda "Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize melekleriyle beraber rahmetini gönderen Allah'tır. Buyurulduğu üzere müminlere ilâhî feyz inmektedir. Ey iman edenler! Sizler ona salat ve selam getirin, selamlayarak teslim olun. gibi dualarla onun üzerine Allah'ın salavatını, rahmetini ve bereketlerini niyaz edin. Ve selam vererek ona hürmet edin. İşin aslı bu...
-
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Ayrımsanmalar; "GELENEK" ve "DİN"... Ve karar; (içtihat) olanaksızdır?... İslam'da 9 yaşında evlenme diye kural yoktur ne Kur'an'da ne Hadis'te göremezsiniz bundan dolayı (9 rakamı geçmese bile) yazmak mecburiyetinden sonra zorlama bir yorumla "GELENEK" ortaya atıldımı iddia geçerliliğini kaybeder dolayısı ile bu olay kişi insiyatifindedir... Kişisel düşüncem (acizane) "BULUĞ" deyip 9 yaşında kız çocuğu ile evlenmek gereksizdir zaten ne Kur'an ne Hadis'te yok bilebildiğim kadarı ile ve mal bulmuş mağribi gibi davranmak zaten "çağdaşlarımıza" yakışmaz bu itibarla kişinin,kişilerin yaptıkları "DİN'İ" bağlamaz.
-
TAYYİP'İ ÜZMEK ALLAHI ÜZMEKTİR... Şeriat çağrısı yapan kitap camilerde... Atatürk'e ve başı açık kadınlara hakaret dolu bir kitap...
Aslında olay belli "ÜLKEYİ KİM YÖNETECEK" değilmi... Çobanmı kardeşim "MEDYA" varken... İddialar'da bayağı ciddi "MEDYA'DAN"... Bu yönetim biçiminde "LAİK"lik varmı veya nasıl "VAR"...
-
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Talak-4. 4 - Ay hali görmekten kesilen ve hiç ay hali görmeyen kadınlarınıza gelince, onların iddeti, -eğer [onun süresiyle ilgili] bir şüpheniz varsa- üç [takvim] ay[ı] olacaktır; hamile olanların iddetleri ise, doğum yaptıklarında sona erecektir.Allah, kendisine karşı sorumluluk bilinci taşıyan herkese, buyruklarına uymayı kolaylaştırır. Sayın 'hoppa' yine döktürmüş! nereye sanala ama bir şeyi atlamış bu "ADET" görme halinin "HAMİLELİK" ile ilgili olduğunu ya görmemiş veya "ANLAYAMAMIŞ" hızını alamamış Adet görme yaşının ortalama 10 olduğunu yazmış sonra vaz geçip 9 yaşta karar kılmış üstelik "KUR'AN" izin veriyor demiş... Ne diyelim " DEMİŞ..." Her zaman böyle "DERMİŞ..." Döktürmek için...
-
ABD ve taşeronları......
Merak eder dururum; acaba bu ilerici,çağdaş,ulusalcı, forum sakinleri bahsettide (yazdı) ben görmedim "NEDEN;" ergenokon'dan yazmazlar sebep "BOP" olmasın sakın yani "ÜÇ MAYMUNLAR"... Saygılar...
-
İnkarcılara Güzel Bir Cevap... Buyrun
Mükemmel olmayan insanların ??? hastalıklarını "MÜKEMMEL" olan ??? İnsanlar (bunlar ayrı yaratık) yenmek için işe koyuluyorlar... Demekki "MÜKEMMEL" olan (İnsan) lar ayrı bir katagorik varlık... Ve bu "MÜKEMMEL" ler "DUA" etmezler,yemek yemezler,nefes almazlar,belkide tesadüfen meydana gelmiş yapay varlıklardır... Üstelik "DÜŞÜNBİLİYORLAR" dır... "DNA" larıda vardır... Ama bunlar "DUA" etmezler... Değilmi...
-
Kur'an son ve ebedi geçerli evrensel kitaptır iddiası
Açıklama. yukarıdaki Kur'an pasajını yorumlama bu ayetin, Yahudilerin ve Hristiyanların Kitâb-ı Mukaddes'in yerini alan herhangi bir vahyi kabul etmediklerini ifade eden önceki pasaj ile bağlantılı olarak okunması halinde derhal ortadan kalkar: çünkü onu bu şekilde okumamız halinde, neshin, bizzat Kur'an'ın herhangi bir bölümü ile değil, sadece geçmiş ilahî mesajlar ile ilgili olduğunu görürüz. Anlaşılması dileği ile... "SİYAK,SİBAK"...
-
İnkarcılara Güzel Bir Cevap... Buyrun
Dini konuda yazan her kim ise karşısında cevap yazan mutlaka çıkar,çıkacaktır sorun inanıp,inanmama olayı değil sorun; cevap yazan "İNANÇSIZIN (ate)" yazdığı cevabın ne kadar "MANTIK" süzgecinden geçip geçmediğidir. Misal; adam derki ben sizin inandığınızdan şöyleyim,böyleyim (HAŞA) ama ona sorulduğunda kendi oluşumun nasıl oldu,bilimsel olarak açıklayabilirmisin veya Dindar İnsanların (inananlar) inandığına karşı onlardan daha bir tutarlı bir açıklama yaparmısın (İnsan ve Canlı oluşumu) "TIK YOK" ve zaten cevap yazamazlar... **************** Şimdi bu durumda onların yazdıklarına karşı biz ne yapmalıyız (inananlar) aldırmamak gerekir sebebide;bilginin tükendiği yerde ya argo başlar (yapabilene) yada "TAHRİK VE HAKARET" bu itibarla inanan olarak haklı olduğumuzu bildiğimizden olaya "İBRET" gözü ile bakmamız gerekir üstelik 21. yüzyıl bilgi çağında gelişen teknolojik ilerleme (her alanda) İnanan İnsanları doğruluyor... Sonuç; ...
-
BEN OLSAM O DUVARI ÇÖKERTİRİM......
Sır, ancak sırrı bilenle eşittir. Sır, onu inkâr edenin kulağına söylenmez. Mevlana.
-
Kurandaki çelişkiler
Yahut: "bir tek Benim yarattığım ..." Yukarıdaki cümle her iki şekilde de anlaşılabilir. Bu iki anlam, "tek" (vahîd) ifadesinin Allah'a -ve böylece Yaratıcı olarak O'nun eşsizliğinin vurgulanmasına- yahut yaratma eyleminin özel nesnesi olan, hayatını tam bir yalnızlık içinde başlayıp bitiren insana yönelik olmasına göre değişir . Her iki durumda da insanın Allah'a kaçınılmaz bağımlılığı gerçeğine dikkatimiz çekilmektedir. Bunun dışında, üzerinde durduğumuz ifade, daha ileri bir anlam taşımaktadır: "Benim kendisinin Yaratıcısı ve Rabbi olduğumu unutan insana ne yapılacağına karar vermeyi yalnız Bana bırak" -böylece, "hakikati inkar edenler"e karşı beşerî cezalandırma yolu yasaklanmış olmaktadır.
-
İslamiyet ortaya çıkışıyla ilgili bazı bilgiler.
Doğru kimsenin kutsalı ile dalga geçilmez,geçilmemesi gerek... "KOPYA" oda sizin sui zannınız... Saygı; karşılıklı... Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla 1.De ki: O Allah, birdir. 2.Allah, Samed'dir (herşey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır). 3.O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. 4.Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir. Fark,farkedenlerce bilinir...
-
İslamiyet ortaya çıkışıyla ilgili bazı bilgiler.
Ahura mazda'nın ateşi İran feth edildiği zaman "DÜŞTÜ"... Şimdi " komada"... "ATEŞ" yok... "KÜL" var... Geçmiş olsun...
-
Uyarsan da uyarmasan da;
Aslında "FARK" burada kendin pişir,kendin yorumla ****...
-
Uyarsan da uyarmasan da;
Benim mantığım horus'un tarihin tozlu sayfalarında kaldığıdır ve aynı teraneler hep tekrarlanır ( zeus'a) sıra ne zaman gelecek...Sonra farkında isen horus doğmuş ve akrabaları varmış? 21. yüzyıl Dünyasında kimsesi kalmamış birde kendinden bir haber İnsanlar yazmasa,çizmese kimsenin haberi olmayacak taş ve toprak kendilerinden haberleri yok yani taşa toprağa (limon)... Sonra ben "CANLIYIM ÜSTELİK ÖZGÜR İRADEM VAR" horusta varmı tabiiki yok... Daha yazabilirim ama gereksiz anlayan,anladı... Takyon; Matematikte eksi sayıların bulunması, geometride soyut uzayların olduğunu ve fizikte de antimadde denen eksi bir maddenin var olduğunu bildiriyordu. Örneğin, Kuantum teorisyenlerinden Schrödinger'in denklemlerinin artılı çözümünden başka eksili çözüm verdiğini gören Dirac eksi yüklü elektronun bir de artı yüklüsünün (pozitron) olduğunu göstermiştir. Evrende her şey matematiktir ve sayılara dayanır ve matematiğin var dediği her şey, eninde sonunda bulunur (mesela Antimaddenin bulunuşu). Soyut kütle bu durumda, bildiğimiz evren cetvel, saat ve terazisiyle ölçülemez. Çünkü terazilerimiz sıfırdan daha aşağısını, cetvellerimiz eksi 177 cm.yi, soyut bir uzayın eksi kaç metrekare yada eksi kaç metreküp olduğunu ölçemezler. Takyonlar bu soyut âlemin yapıtaşı anlamındadır. Yani, evrenimizi kuantlar/sicimler; soyut evreni de takyonlar kurmaktadır. Şimdilik bu kadar yanlız şöyle bir yazı yazmışsın ( Bilim bugünkü imkanlarla takyon parçacığının varlığını ispatlayamamıştır. Ancak şu sonuca varmıştır. Teorik olarak var sayılsa bile Takyon parçacığı bilgi taşıyamaz.) merak ettiğim materyalist,darvinist,evrimci teorisyenler "MADDE" asıldır der ve İnsan BEYNİ'ni de MADDE sayar işin ilginç yanı bu madde olan beyin'in "BİLİNÇ" nesidir dendiğinde ıvır,zıvır bir sürü terane sıralanır o zaman şu sorulmazmı teorik olarak var sayılsa bile "TAKYON" bilgi taşımaz diyen testmi yapmış labaratuar ortamında TAKYONU, sen evvela var olan gördüğün MADDE OLAN BEYİNDEKİ BİLİNÇİ ÇÖZ ... GEÇ... Yahudi hukukunda 3 yaşındaki bebekle evlenilebiliri anladıkta (KANIT) yok, BELGE yok, sen dedindemi oldu... Hz Aişe Cübeyir bin Mut?im ile 3 yaşında nişanlanması mümkün yazman doğrudur anlamımı taşır dikkat edersen hep kendin pişir kendin yaz mantığı neyse... Bana verdiğin İran Medeni hukukunu birde "TÜRKÇE" yazarmısın İngilizce maval değil gerçeği görelim o zaman bende karşılığını yazayım ha... Sen beni düşünme dolayısı ***** "DİN; İSLAM Takvim "HİCRİ" Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl evli kalmışlardı. Peygamberimizin vefatı esnasında İse 27 yaşında idi. Peygamberimizden sonra da 48 yıl yaşamış ve hicri 58. yılda ve 74 yaşında vefat etmiştir. Sondan başa doğru gidersek 74 ten 48 i çıkartıp kalandan da evli olduğu yılı çıkartınca evlendiği yaşı bulmuş oluruz. 74 ? 48 = 26; 26 ? 9 = 17 kalır ki yaklaşık 17 veya 18 yaşında evlendiği gerçeği ortaya çıkar sonra yanlız 74 yaşı yeterli matematik kuvvetli... Atatürk'ün manevi şahsiyeti arkasına sığınmadan olmaz
-
İslamiyet ortaya çıkışıyla ilgili bazı bilgiler.
"ALLAH c.c." Kâinatın ve kâinatta bulunan tüm varlıkların yaratıcısı, koruyucusu olan tek varlık, ibâdet edilmeye lâyık tek Rab, Mevlâ, Huda'ya ait özel isim. En yüce varlık olarak inanılan, bütün kemâl sıfatları şahsında bulunduran ve her türlü noksan sıfatlardan uzak olan gerçek Ma'bud. Varlığı zorunlu olan tek yaratıcıya ait yüce bir isim. Bu isimle çağrılan bir başka varlık olmamıştır, olmayacaktır da. İsim, ifade ettiği ilâhî manasıyla yalnız Allah'a aittir ve hiçbir kelime bu ismin manasını ve muhtevasını ifade gücüne sahip değildir. Bu isim başkası için de kullanılamaz Allah; kendi iradesiyle evreni yoktan var eden, ona belli bir düzen veren, gökleri ve yerleri ve bunlarda en küçüğünden en büyüğüne kadar canlıları yaratan, onlara hayat ve rızık veren, öldüren-dirilten, dilediğini dilediği şekilde idare ve tasarrufu altında bulunduran, varlığı bir başka etkenle değil, kendinden olan, her şeyi bilen, gören, işiten, yarattıklarında en ufak bir çarpıklık ve dengesizlik bulunmayan, herşeye gücü yeten, bütün mülkün gerçek sahibi, emir ve hüküm koymaya tek yetkili; övülmeye, itaat edilmeye, şükredilmeye gerçek lâyık, bir benzeri daha bulunmayan, bütün varlıkların, güneşin, ayın, gök ve yer cisimlerinin itirazsız itaat ettiği, boyun eğdiği, ismini ululadığı, ibadet edilmeye lâyık Hak mabud. Allah, mabud olduğu için Allah değil, Allah olduğu için mabudtur. Onun İlâh oluşu, ibadete lâyık oluşu, bir başka sebepten değil; kendi 'zat'ının yüceliğindendir. insanlar zaman zaman putlara, ateşe, güneşe, yıldızlara, millî kahramanlara veya hakkında korku ve ümit besledikleri herhangi bir şeye tapınmışlar; bu hâlleriyle de onları ilâh ve mabud edinmişler, bilâhare bunlardan cayarak, onları tanımaz ve tapınmaz olmuşlardır. O zaman da daha evvel mabudlaştırdıkları varlıkların mabudluk vasıfları yok olur. Hülâsa Allah'ın dışındakiler ancak insanların mabudlaştırmalarıyla mabud telâkki edilebildikleri hâlde Allah, bütün beşer ona inansa da, inanmasa da; ibadet etse de etmese de o, zatıyla Allah olduğu için ibadete lâyıktır. Beşerin inkârı onu Allah olmaktan uzaklaştıramaz. a) Vâcibu'l-Vücûd: Varlığı mutlak gerekli olan, olmaması mümkün olmayan varlık. Bu da sadece Allah Teâlâ'dır. Mümkinu'l-Vücûd: Varlığı mümkün olan, yani, varolması da, olmaması da mümkün olan varlıklardır ki Allah'ın dışında tüm yaratıklar böyledir . c) Mümteniu'l-Vücûd: Varlığı mümkün olmayan. Allah'ın eşi ve benzerinin olması gibi. Allah'ın eşi ve benzerinin olması mümkün değildir. HAŞR. O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Gaybı da, müşahede edilebileni de bilendir. Rahman, Rahim olan O'dur. (22) O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir; Kuddûs'tur; Selam'dır; Mü'min'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'dır; Mütekebbir'dir. Allah, (müşriklerin) şirk koştuklarından çok yücedir. (23) O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (24) YA RAB SENİ TENZİH EDERİM... *****************************
-
Uyarsan da uyarmasan da;
Bilimsel metod hakkında bilgim varki şu soruyu soruyorum madem inanmıyorsun bizim inandığımıza, senin kanıtın nedir inanmaman için ve "TAKYON" hakkında ne biliyorsun... sonra şöyle yazan ( İnsanın duyu organlaruyla veya duyu organlarının kapasitesini arttıran cihazllarla algılanamayan şeylerin var olduğunu iddia edersen, bunu ispat etmek sana düşer. Bunlar yok diyene düşmez.) Yok diyen neye istinaden yok der ben dedim oldu "BİLİMSEL" düşünceye yakışırmı... Çağdaş vaiz'ler ekürü olmuş haberimiz yok ? sonra LAİK'lik "AHLAKI" varmış onuda öğrendik... Arap ülkeleri,Afganistan,pakistan'da göremediklerimizi çağdaş vaiz olarak "DELİL" li ( senaryo,kurgu) bize sunuyorsun belge olmadan sonra belgeli yazıyı kabul etmiyorsun "LAİK" sosunuda katarak üstelik 8-10-9 vs yaş olayının YAHUDİ hukukunda yatmakta olduğunu nedeni'de YAHUDİ ler öyle demiş 9 yaşındaki bir kız evlenebilirmiş ama çağdaş vaiz konuştuğumuz "DİN" in İslam olduğunu unutarak... 6 Yaşında nişanlanan kız evvelki nişanını kaç yaşında yapmıştır ( Hz. Aişe validemiz henüz peygamberimizle evlenmeden önce Cübeyir bin Mut’im ile nişanlanmıştı.) buradanda anlaşıldığına göre ( Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl evli kalmışlardı. Peygamberimizin vefatı esnasında İse 27 yaşında idi. Peygamberimizden sonra da 48 yıl yaşamış ve hicri 58. yılda ve 74 yaşında vefat etmiştir. Sondan başa doğru gidersek 74 ten 48 i çıkartıp kalandan da evli olduğu yılı çıkartınca evlendiği yaşı bulmuş oluruz. 74 – 48 = 26; 26 – 9 = 17 kalır ki yaklaşık 17 veya 18 yaşında evlendiği gerçeği ortaya çıkar.) 9 yaş olayı safsatadır... Sonra İran medeni hukuku yazılmış "İNGİLİZCE BİR METİNDEN ALINTI) ŞU UNUTULMUŞ, KIZ VE ERKEK BULUĞ ÇAĞINDAN EVVEL EVLENEMEZ ÜSTELİK BABA NIN RIZASI OLMADAN OLMAZ.... Not. Buluğ ne demektir... İşin ÖZÜ şu ne dersen de, ne yazarsan yaz, kişi bilgisi kadar anlar... KUR'AN NE YAZARSA DOĞRUDUR,DOLAYISI İLE AHMED MUHAMMED MUSTAFA a.s.v. NE SÖYLEMİŞ İSE GERÇEKTİR... AMENNA VE SADDAKNA...
-
İslamiyet ortaya çıkışıyla ilgili bazı bilgiler.
Kısa bir alıntı neresini düzeltmek gerek İnsan bir şey yazarken biraz "DÜŞÜNÜR"... Bekliyoruz yeni "İNCİLERİ"...
-
Çıplaklığın utancı...
Yeryüzüne indiler... Çıplak olduklarını nereden biliyoruz... Adem'den Başka Erkek varmı... Sonra İndirildiklerinde ilk anda berabermi idiler... bence Tesettür polyester idi... ve yahut tabii olarak keten olabilir... doğrusu keten,pamuklu türü bir şey olurdu... Değilmi...
-
İSLAM KARŞITLIĞININ BÖYLESİ!
Aslında cevap yazmaya gerek yok ama okuyan olayı yanlış anlamasın diye yukarıda "HAMAN" örneğini verdim "KUR'AN" ın tekrarlarında muhteşem bir BELAĞAT,HİKMET,ÖĞÜT vardır misal; . ANLATAN-ANLATIM-ANLATILAN ANLAYAN-ANLAMA-ANLAŞILAN. DOĞRU ANLAM-YANLIŞ ANLAM,SÖZ`ÜN TABİİ BAĞLAMI,KELİME,CÜMLE İLİŞKİSİ GİBİ... Yoksa kişi oturduğu yerden hiç bir dil bilimden habersiz (filoloji) ahkam keserse üstelik neye, nasıl inandığınıda yazmadan birde yanlız eleştir,eleştir ama somut elle tutulur bir şey yok yanlız mış,miş,falan,filan... GEÇ...
-
İslamiyet ortaya çıkışıyla ilgili bazı bilgiler.
Her zamanki gibi kendin pişir, kendin söyle... "KANIT"...
-
Uyarsan da uyarmasan da;
İnsanlarda OLMADIĞINI, inanmadıkları bir şeyi İSPAT ETMESİ lazım madem inanmıyorsun , inanmadığının ispatı "NEDİR" ben görmediğime inanmıyorum dersen ve "BİLİMSEL" takılıyorsan o zaman "TAKYON" nedir izah etmek gerekir... Herkes bir şeyi kendi "KANITI" olduğunu öne sürer esas önemli olan şu anın "KANITI" nedir İNAÇSIZLIĞIN ve zeus'muş şuymuş,buymuş geç, taştan misal adı üstünde madem bilimsel takılıyor İNANÇSIZ 21. yüzyılda İNANÇSIZLIĞININ BİLİMSEL KANITI NEDİR yoksa bütün yazılanlar kendini aldatmaktır aynen eskilerde olduğu gibi TAŞA,TOPRAĞA (LİMON) TAP sonrada benden böyle de GEÇ... Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl evli kalmışlardı. Peygamberimizin vefatı esnasında İse 27 yaşında idi. Peygamberimizden sonra da 48 yıl yaşamış ve hicri 58. yılda ve 74 yaşında vefat etmiştir. Sondan başa doğru gidersek 74 ten 48 i çıkartıp kalandan da evli olduğu yılı çıkartınca evlendiği yaşı bulmuş oluruz. 74 – 48 = 26; 26 – 9 = 17 kalır ki yaklaşık 17 veya 18 yaşında evlendiği gerçeği ortaya çıkar. Matematiği iyi olan bilir... Hz. Aişe validemiz henüz peygamberimizle evlenmeden önce Cübeyir bin Mut’im ile nişanlanmıştı. Bu olayda yine Hz. Aişe’nin peygamberimizle evlenmeden önce evlilik çağına geldiğini ve nişanlandığını göstermektedir Mişkât sahibi der ki: Hazreti Âişenin hemşiresi Esma, Hicret esnasında 27 yaşında idi. Aişeden on yaş büyüktü. Hazreti Aişe de, Esmadan on yaş küçük olduğuna göre, Hicrette onyedi yaşındaydı: (Asrı Scâdet, C: 2, S: 1010.)Rasül-i Ekremle evlendiği zaman, 18 yaşında bulunuyordu.Hazreti Âişenin altı yaşında nişanlandığı, dokuz yaşında nikahlandığı hakkındaki rivayetler doğru değildir, tarihî hakikitlere aykırıdır.Hz. Aişenin ablası Esma, ondan yaklaşık 10 yaş büyüktü. Hz. Aişe evlendiğinde Hz. Esma’nın yaklaşık 30 yaşında olduğu rivayet ediliyor. Buradan Hz. Aişenin evlendiğinde 18-20 yaşlarında olduğu sonucuna varılmaktadır. Dikkatli gözler belgeyide görür. (Asrı Scâdet, C: 2, S: 1010.)... Araplarda kız çocuklarını diri,diri gömmek "ADETİ" vardı bu demek değildirki her arap kız çoçuğunu gömüyor sonra "ADETİ" vardı "KURAL,EMİR" değil... Alûsî, Bezzar, Hâkim "Kûnâ"da ve Beyhakî "Sünen"de Hz. Ömer (r.a)'in şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: Temim kabilesinden Kays b. Asım Resulullah (s.a.v)'a geldi ve: "Ben, dedi, cahiliye döneminde sekiz kızımı diri diri toprağa gömdüm." Hz. Peygamber (s.a.v): "Herbirine karşılık bir köle azat et." buyurdu. Kays: "Benim develerim var." dedi. Hz. Peygamber (s.a.v): "O halde her birine karşılık bir deve kes." buyurdu. "İslâm, kendisinden önce olanları keser atar." olmasına göre bu emir, tevbenin sahih olması için bunu yapmanın vacip olduğunu ifade etmez, bunun müstehap ve mendup olduğunu gösterir. Bunda kız çocuğunu diri diri toprağa gömmenin pek büyük bir suç olduğuna ayrıca bir uyarı vardır. Bununla beraber Araplar içinde kız çocuğunu bu şekilde toprağa gömmeyi çirkin görenler de vardı. Ferezdak'ın dedesi Sa'sa'a b. Naciye el-Mücaşi kendi kavmi olan Beni Temim'den toprağa gömülecek kız çocuklarını fidye ile kurtarırdı. Ferezdak şu beytinde: "Çocuklarını diri diri gömen kadınları yasaklayan dedem hakkı için! Dedem bu şekilde gömülecek olanın yaşamasını sağladı da gömülmez oldular." diye dedesiyle iftihar etmiştir. Taberanî adı geçen bu Sa'sa'a'dan şöyle rivayet etmiştir: "Ey Allah'ın Resulü! dedim. Ben cahiliyye devrinde bazı işler işledim. Onlarda bir ecir ve sevap var mıdır? Diri diri gömülecek olan üçyüzaltmış kız çocuğunun hayatını kurtardım. Her birini iki tane on aylık gebe deve ile satın alırdım. Bunlarda bana bir ecir var mıdır? Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: "Sana onun ecri var. Çünkü yüce Allah sana nimet olarak İslâm'ı verdi." İslam tarihini İSLAM OLMAYANLAR BİLMEZ ve anlayamaz... Dikkat "BELGELİ"...