sarıgöl tarafından postalanan herşey
-
NAAT
Meded pîrim benim ol dest-i girim Eğer pîrim bana eylerse himmet Zuhura getirem birkaç meâni O'dur aslım benim fer'i mukayyed O'dur dil şehrinin nuru imanı Görünür cebhesinde nur-u Ahmed Olardır vâris-i peygamberani Olar kaimmakam-ı Mustafa'dır Olardır şehr-i ilmin pasubanı Olar can ilinin bülbülleridir Bütün olmuş oların aşiyanı Oların ruhlarının yok kararı Dolaşırlar zemin ü asumanı Olar bu alemi devran ederler Ararlar derde düşen natuvanı Bular bu alemin hem berzahında Esir etmiş durur çok pehlivanı Kişiye derd büyük sermayedir bil Düşürür yola ahir karubanı Heva-yı nefsine tabi olanlar Bular kande bulur dârü'l-emanı Alamazlar özün nefsin elinden Beşerdir daim ol eyler ziyanı Ömür bir cevherdir kadri bilinmez Sakın gafletle geçirme zamanı Cihanda şimdi kâl ehli çoğaldı Söz ile kandırırlar çok civanı Sürüyü büsbütün kendileri yer Ederler maskara her dem çobanı Bular benzer koyun başlı kilaba Buların dünyadır dini imanı Sefinen yok ise kalma karada Ara bul sen dahi bir keştibanı Hudâ hazır diye ikrar edersin Kimin yanında söylersin yalanı Ya dersin birdurur Hallak-ı alem Beğenmezsin filan oğlu filanı Benim gözümde görürsün hilali Senin gözünde görmezsin giranı Helak etmek dilersin mar-ı nefsin Ya sen beslersin ol ejder yılanı Eğer derdin olaydı ey birader Bulurdun sen de bir Hızr-ı zamanı Hakikat güllerin görmek dilersen Arayıp sen de bul bir bağçevanı O kim âma-durur çeşm-i basiri Göremez Pîr-i Sami gibi canı Cihanda mürşid-i Rabbani Ol'dur Der'i asilerin darü'l-emanı Kamu derdlilerin dermanı Ol'dur Bu asrın hem O'dur kutb-u zamanı Füyuzatı erişir şarka garba Sarıbdır nisbeti cümle cihanı Meded pîrim benim ol dest-i girim Ziyalandır kulub-u aşıkanı Derunum pak edip hubb-u sivadan Münevver eylemek şanındır anı Bu ten-i Yakub'un ref et hicabın Görünsün Yusuf'un vuslat nişanı Seni Hak bilmeyen ol geçreviler Buluğa ermez anların imanı Kelam-ı Hakk'a güş olmayanlar Alamaz feyzi himmet-i pîranı Senin sayende salihdir bu Salih Ki senden gayrı yoktur mihribanı Şair: Erzincanlı Tufekcizade Salih Baba Divanı (Rabıta-i Nakşi Hayali) Yazan: salihbaba.
-
İslamiyetin çöküşü
muki. BENİM İÇİN BU KONU KAPANMIŞTIR SEBEBİDE YAZDIKLARIM ORTADA FAKAT YİNE AYNI SORULAR TEKRAR EDİLİYOR EĞER GERÇEKTEN ANLAMAK,ANLAŞILMAK İÇİN YAZIŞMA OLSA KOLAY YAZARIM AMA İŞTE OLAY BU MAKSAT ÜZÜMMÜ YEMEK BAĞCIYIMI DÖVMEK KENDİNİZE İYİ BAKIN SAYGILAR. 48/29 Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları RÜKUA VARIRKEN, SECDE EDERKEN, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vaat etmiştir. Saygılar ve hürmetler.
-
İslamiyetin çöküşü
muki. Size saygılarımı sunar bir ilmihal kitabı almanızı tavsiye ederim nacizane ve "İSLAM" hakkında temel bilgileri öğrenmiş olursunuz böylece (kısa ve öz). Hadis,Sünnet,Siyer ne demektir öğrenmek içinde biraz zahmet göstermek yeter (GOGLE) ve klavye bayağı bir kolaylık sağlıyor. Öbür yazdıklarınız sizi bağlar cevap yazmaya gerek yok.
-
İslamiyetin çöküşü
Sayın katakuta. Osmanlı döneminde "ABDÜLHAMİD" bir karar alınacağı vakit sadrazama git sor bakalım "RUS" elçisine bu karar hakkında ne der,dermiş ve sonunda rus elçisinin söylediklerinin aksini yaparmış. Şimdi bu olayı yazmaktaki maksadımı anladınızmı,anladığınızı umarım bu yazdıklarımda sizi tahkir etmek değil bilakis bu forumlara takılanlar bilirki siz ve şürekalarınız konu islam oldumu "İSLAMA" karşı her yol mübahtır taktiğini güdüyorsunuz bu itibarla "SECDE" hakkında bir soru sordunuz muhatabınıza bekledim bir cevap versin diye baktım cevap yok bende hasbelkader "GOGLE" ve az olan bilgimle size yanıt verdim fakat gördümki siz yine aynı durumunuzu koruyorsunuz yani aldığınız cevap sizi tatmin etmiyor şimdi sizin sorupta benim cevaplarımı buraya asacağım bakalım olay nasılmış. Yazmışsınız.Bende cevabi yazımda. 3/43 Ey Meryem! Rabbine ibadet et; SECDE ET VE RUKU EDENLERLE BİRLİKTE RUKU ET. 9/112 Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, RUKU EDENLER,SECDE EDENLER, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın koyduğu sınırları gözetenlerdir. Mü'minleri müjdele! 22/77 Ey iman edenler; RUKU EDİN,SECDE EDİN, Rabb'inize kulluk edin ve hayırlı fiiller işleyin ki kurtuluşa eresiniz. 25/64 Ve onlar ki Rableri için SECDE EDENLER VE KIYAMDA BULUNANLAR olarak gecelerler. 48/29 Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları RÜKUA VARIRKEN, SECDE EDERKEN, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vaat etmiştir. ANLAYANA. Yazmışım.Şimdi ben konuyu açan (cantürk'ün) yazılarını okumadım ve bu sitede her yazı yazana cevap yazmak ve yazılarını okumak diye bir kuralda yok dolayısı ile sizin rumuzunuzu gördüm ve yukarıda yazdıklarımdan dolayı size cevap yazmak lüzumunu hissettim anlatbilmişimdir umarım. Şimdi bir daha size derimki "KUR'AN'a" göre secde nasıl yapılırı şu an müslümanlar "PEYGAMBER'inden a.s.v." nasıl görmüşlerse öyle yapıyorlar "BİLİRMİSİNİZ BİLMEM İSLAM PEYGAMBERİ "MUHAMMED" a.s.v. YAŞAYAN BİR KUR'AN DI" bu itibarla KUR'AN da yazanı en iyi şekilde tatbik edende o peygamberimiz a.s.v. olduğuna göre demekki sorun yok şimdi benim bu foruma gönderdiğim iletilerdende bilinir ne olup olmadığım sonra ben kendimden eminim sen kendine bak olurmu sana yaşantında sağlık ve mutluluk diler saygılarımı sunarım katakuta.
-
Kuranda kötü bir uygulama yok diyenler
katakuta. Evvela şunu anlamakta yarar var ben "İSLAM ALİMİ DEĞİLİM" bu bir. Yahya35'in yazdıklarına bakmadım ne yazdığını bilmiyorum fakat önemli olan senin yaklaşımın. Şimdi "TALMUD"daki hükümlere benziyor diye uydurma olan "HADİS VEYA HADİSLER" hangileridir veya benzerliklerini neye dayanarak yazdı bilmiyorum. Şimdi bir kaç kere "HADİS İLMİ" ilgili yazı yazdım sana İsrailiyat dedim olmadı Hadîs-i Müfterâ yazdım olmadı'ki konuyla alakası olan yanlız bunlar değil bu arada hadis metodolijisinden ufak bir alıntı yaptım olmadı şimdi buraya yazacağım. Hadîs Âlimi (Muhaddis), Hadîs İmâmı, Hadîs-i Âhâd, Hadîs-i Âmm, Hadîs-i Cibrîl, Hadîs-i Garîb, Hadîs-i Hâs, Hadîs-i Hasen, Hadîs-i Kavî, Hadîs-i Kudsî, Hadîs-i Maktû', Hadîs-i Mensûh, Hadîs-i Merdûd, Hadîs-i Meşhûr, Hadîs-i Mevdû, Hadîs-i Mevkûf, Hadîs-i Mevsûl, Hadîs-i Muddarib, Hadîs-i Muhkem, Hadîs-i Mu'allak, Hadîs-i Munfasıl, Hadîs-i Müfterâ, Hadîs-i Mürsel, Hadîs-i Müsned-i Münkatı', Hadîs-i Müstefîz (Müstefîd), Hadîs-i Müteşâbîh, Hadîs-i Mütevâtir, Hadîs-i Nâsih, Hadîs-i Sahîh, Hadîs-i Şâz, Hadîs-i Zaîf. Şimdi "HADİS ALİMLERİNİN" oluşturmadığı kuralı hangisidir yukarıda yazdığım hadis türlerini ne anlama geldiğini biliyormusun türevleri nedir biliyormusun zannetmiyorum açıklamalı iki örnek verdim (israiliyat,ve Hadis-i müfterâ) daha hala verdiğim örnekleri kabul etmiyorsun üstelik böyle bir kural yoktur diyorsun "HANGİ KURAL NEYİN KURALI HADİS METODOLİJİSİNDE ADI NEDİR" yanlız yazdığın böyle bir kural yok kanıtlayamadınız sayın katakuta sen evvela neye itiraz ediyorsun sonra İsrailiyat nedir ve yukarıda yazdığım hadis ilmi ile alakalı küçük nottaki yanlız (muhaddisin) ne olduğunu öğren ondan sonra soru sor. Aslında hadis ilmi çok geniş bir konu birde Arapça ve osmanlıca bilinmedimi açıklamalı olması dolayısı ile bayağı bir uzun oluyor bu itibarla anlamak istediğini veya sorunu daha bir anlaşılır yazarsan cevabını alırsın evvela sorduğun soruyu anlamak lazım değilmi sayın katakuta. katakuta. "TALMUD" hakkında yazdıkların (fıkıh,ilmihal) doğru yanlız (aynı zamanda tefsir) dir birde bu konu üzerine yazmaya başlarsak olay uzar. Saygılarımı sunarım sayın katakuta.
-
Tanrı nerede?
MADDE. Madde aç kapa,aç kapa förmülüne dayanır yani madde zaten var ve devamlı kendini aç kapa,aç kapa förmülüne dayandırıyor. Bu fikir bu sitede yazan bir ateiste aittir ne fikir değilmi ama. Peki bu aç kapa förmülünün bir başlangıcı yokmudur dendiğinde tık yok. Bu yazıları yazmaktaki maksadım maddecilerin her şey maddedir dedikleri halde en basitinden bir insan veya hayvanın DNA Molekülünü nasıl tasarladığını yazamamalarıdır ama iş teori üretmeye gelince bunların üzerine yok her konuda ahkam keserler şimdi yine soruyorum Toprak,Ateş,Su,Hava yani madde canlımıdır; eğer canlı iseler bir bilinçleri (AKIL) varmıdır yok eğer Toprak,Ateş,Su,Hava yani madde cansız ise bu canlılık doğa,İnsan'da nasıl meydana gelmiştir. Kısa ve öz yanıt verilirse memnun olurum yoksa yine geyik muhabbeti ve polemike kaçılırsa'ki olacağı o gözüküyor sorun yok biz buradayız. Saygılar.
-
Kuranda kötü bir uygulama yok diyenler
katakuta. Baştan bir cevap yazayım sonra devam ederiz. Hadîs-i Müfterâ: Müseylemet-ül-Kezzâb'ın ve ondan sonra gelen münâfıkların (kalbiyle inanmayıp, sözleriyle inandık diyenlerin), zındıkların (kâfirlerin), müslüman görünen dinsizlerin uydurma sözleri. Ehl-i sünnet âlimleri (Resûlullah efendimiz, dört halîfesinin ve ashâbının arkadaşlarının yolunda olan âlimler), müfterâ hadîsleri aramış, bulmuş ve ayırmışlardır. Din büyüklerinin kitablarında böyle sözlerden hiçbiri yoktur. Birde İsrailiyat diye bir alan vardır belki bilirsiniz sonra "TALMUD" nedir ve sonra kişi,kişiler hata yapar bu demek değildirki hata "DİN'DE HAŞA" vardır bende sizden yukarıda geçti ve dini bilginize güvenerekten sormak istiyorum "TALMUD" u açıklarmısınız kime gelmiş ehemniyeti nedir islamda bir karşılığı varmıdır. Malumaliniz yazdığınıza göre evvelden Müslümanmış; imişşiniz sonradan caymışsınız yani dini bilginiz pek fazla imiş??? Saygılarımı sunarım.
-
Tanrı nerede?
Güzel bir felsefe olmuş teşekkür ederim. "Elmalarla,armutları karıştırmamak lazım". Yazılarını ilgi ile okuyorum herkes düşüncesinde hürdür tabiki saygı çerçevesinde.
-
Örümcek ağı.
Aslındı sende doğru söylüyorsun katakuta bak bilim İnsana neler öğretiyor örümcek gerçekten mücizevi işler yapıyor,yapıyorda acaba örümcekte "AKIL" varmı yaptıklarını nasıl beceriyor tesadüfenmi? birde örümcekte olan mücizevi işleri keşfeden kim "İNSAN" ve insan bu becerisini ne ile yapıyor "AKIL" ile galiba. Kişi bir şeye karşı olur veya sevmez doğaldır o kendisinin sorunudur fakat kendi yazdıkları veya söylediklerini kör bir taassupla doğru olduğunu iddia etmek "AKIL" kârı değildir sebebide " ANKEBUT" Suresinde geçen; 39. Karun'u, Firavun'u, Hâmân'ı da öyle yaptık. Yemin olsun, Mûsa onlara açık-seçik kanıtlarla geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi. 40. Herbirini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı. 41. Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki örümceğin evidir. Keşke bilselerdi! 42. Allah, onların, kendisinden başka ne gibi bir şeye yalvardıklarını/kulluk ettiklerini bilir. O'dur Azîz, O'dur, Hakîm. 43. Bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez. 44. Allah gökleri de yeri de hak olarak yaratmıştır. Kuşkusuz, bunda, iman sahipleri için mutlak bir mucize vardır. 45. Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı da kıl! Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın zikri/Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor. Burada örümcek evinden kast edilenin ne olduğunu hayatında hiç KUR'AN okumamış bir kişiye "OBJEKTİF" olması koşulu ile okutulursa (ankebut suresi 39-45.Ayet) bakalım ne der buradan hareketle inanmayan,inanmadığı ile kalır ve kimseninde umurunda olmaz inananlarda müsterih olur. Sizin ilahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun dışında İlah yoktur. O, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır.(Taha Suresi, 98)
-
İslamiyetin çöküşü
muki. Benim neye cevap yazdığımı bilirseniz "KONTRPİYE'de" kalmazsınız bakalım neye cevap yazmışım. Anlaşılmıştır umarım.
-
Kuranda kötü bir uygulama yok diyenler
"HADİS" Hadis ilmi dünyada yalnızca müslümanlara has bir ilim olup tarihçilere parmak ısırtmış, bu ilmi değersiz göstermek isteyen müsteşrikleri de bir çok sıkıntılara sokmuştur. Dünya tarihinde, peygamberimizden başka, hayatı ve risaleti, bütün ayrıntıları ile ve çok titiz metodlarla günümüze kadar ulaşan başka hiç bir şahsiyet yoktur. Bu sebeple, hadis ilmi müslümanların medar-ı iftiharları olup aynı zamanda sünneti bize ulaştırdığı için ona sahip çıkmak, onun metodolojisini, bize bıraktığı muhteşem ilmi mirası sonraki nesillere aktarmak vazifemiz olmalıdır. Hadislerden bahsederken de, uluorta ve kulaktan dolma şeyleri değil, muteber kitaplardan aldığımız hadisleri söyleyerek, ilmimiz az da olsa, sünnete aşık, mesuliyetini müdrik bir müslümana yaraşır titizlik gösterilmelidir. Ayrıca, muhaddislerin hadis rivayeti ve metin/sened tenkidi metodlarından bugünkü haber alma/verme ve değerlendirmede öğreneceğimiz bir çok dersler vardır. Hadîs Âlimi (Muhaddis), Hadîs İmâmı, Hadîs-i Âhâd, Hadîs-i Âmm, Hadîs-i Cibrîl, Hadîs-i Garîb, Hadîs-i Hâs, Hadîs-i Hasen, Hadîs-i Kavî, Hadîs-i Kudsî, Hadîs-i Maktû', Hadîs-i Mensûh, Hadîs-i Merdûd, Hadîs-i Meşhûr, Hadîs-i Mevdû, Hadîs-i Mevkûf, Hadîs-i Mevsûl, Hadîs-i Muddarib, Hadîs-i Muhkem, Hadîs-i Mu'allak, Hadîs-i Munfasıl, Hadîs-i Müfterâ, Hadîs-i Mürsel, Hadîs-i Müsned-i Münkatı', Hadîs-i Müstefîz (Müstefîd), Hadîs-i Müteşâbîh, Hadîs-i Mütevâtir, Hadîs-i Nâsih, Hadîs-i Sahîh, Hadîs-i Şâz, Hadîs-i Zaîf. Buraya yazdığım “HADİS” türleridir birde “HADİS’lerin” türevleri vardır yani “İLİM,İHTİSAS SAHİBİ” anlar dolayısı ile inananlar “MUTMAİNDİR”.
-
İslamiyetin çöküşü
3/43 Ey Meryem! Rabbine ibadet et; SECDE ET VE RUKU EDENLERLE BİRLİKTE RUKU ET. 9/112 Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, RUKU EDENLER,SECDE EDENLER, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın koyduğu sınırları gözetenlerdir. Mü'minleri müjdele! 22/77 Ey iman edenler; RUKU EDİN,SECDE EDİN, Rabb'inize kulluk edin ve hayırlı fiiller işleyin ki kurtuluşa eresiniz. 25/64 Ve onlar ki Rableri için SECDE EDENLER VE KIYAMDA BULUNANLAR olarak gecelerler. 48/29 Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkarcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları RÜKUA VARIRKEN, SECDE EDERKEN, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün. Onlar, yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. İşte bu, onların Tevrat'ta anlatılan vasıflarıdır. İncil'de de şöyle vasıflandırılmışlardı: Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkarcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vaat etmiştir. ANLAYANA.
-
Örümcek ağı.
“ALLAH” Teala (c.c.) onların (müşriklerin) putları dost edinmelerini Örümceğin yuva yapmasına benzetmiş fakat örmesine benzetmemiştir.Örümceğin yuvasını (evi) örüşünün bir faydası vardır çünkü bü örüp dokuma işi olmasaydı hiçbir şey yakalayamazdı (sinek vs vs) fakat en ufak bir rüzgar veya dokunuş örümceğin yuvasını (ev) tarumar eder bu durum müşriklerin puta tapmaları veya dost edinmelerine “ MUHTEŞEM” bir örnektir sebebide bütün KAİNAT “ALLAH” karsışında başkalarını dost tutanların (veli) aynen “ÖRÜMCEĞİN YAPTIĞI YUVA (EV) GİBİ EN UFAK BİR RÜZGAR VEYA DARBEDE YIKILACAĞIDIR” yoksa örümceğin ağının sağlamlığı veya örülmesi veya soğuktan korunması veya çiftleşmesi yahut yavruları nerede meydana getirmesine bir atıf yoktur. "ANKEBUT-43. Ayet. Bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez. "İLİM SAHİPLERİNDEN KASIT NEKİ ACABA?.
-
Zakkum ve Kuran
Zakkum (Nerium oleander), Apocynaceae familyasından Haziran-Eylül ayları arasında beyaz veya pembe renklerde çiçekler açan 2-5 m yüksekliğinde ZEHİRLİ BİR BİTKİ TÜRÜ. Dere yataklarında ve su kenarlarında yetişir ve kışın yapraklarını dökmez. Ayrıca bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir. Gövdeleri dik, esmer renkli ve silindir şeklindedir. Yaprakları mızrak şeklinde, kısa saplı, karşılıklı veya üçlü dairesel durumlarda dizilmiştir. Çiçekler, yalancı şemsiye durumunda toplanmış, güzel kokulu, büyük çiçeklerin sapları tüylü ve oldukça kısadır. BİTKİ ZEHİRLİDİR. Bitki kardiotonik glikozitler taşır. Dahilen idrar arttırıcı ve kalp kuvvetlendirici etkisi vardır. Fazla miktarda alındığında zehirlenmelere sebep olur. Haricen zeytinyağı ile yoğrulmuş olan yapraklar bilhassa uyuza karşı kullanılır. Bir gram kuru yaprak, insanlarda tehlikeli zehirlenmelere yol açar. ZEHİR ETKİSİ KURUTMA VE KAYNATMAYLA ORTADAN KALKMAZ. BU BİTKİYİ YİYEN ÖLMÜŞ HAYVANLARIN ETLERİDE ZEHİRLİDİR. "http://tr.wikipedia.org/wiki/Zakkum"'dan alındı Zakkum ağacından yemek isteyen afiyetle yiyebilir. Cehennemede "ZAKKUM" ağacı olmadığını kim biliyor veya gidipte testmi etmiş iddia edenler. Antik yunanda şöyle olmuş yok yahudiler ona (zakkum) kudsiyet veriyormuş hepsi iddiacıyı bağlar ve doğruluğu su götürür. Zakkum'mu yiyecek olarak iyidir yoksa bal,süt meyva vs vs mi KUR'AN da verilen "TEŞBİH,MECAZ" kavramları birde" siyak,sibak" kavramlarını bilmeyen,bilmediğini bilmeyen konumuna düşüp kendiliğinden kıvırma pozisyonuna düşer ve kendinde olanıda başkalarında yapacağını zanneder bu itibarla,itibar edilmez. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
Madde; “ görünen reel” ateist düşünce gördüğüne yani reel ve test edebildiğine inanır bu itibarla göremediği ve test edemediği şeye inanmaz şimdi buradan hareketle “İNSAN” bir “MADDE” oluyor ve “İNSANI”varedende (ateist düşünceye göre) Toprak,Su,Ateş,Hava kısacası “MADDE” dir ateist düşünce bir felsefi akımdır ve İnsan düşüncesinin bir ürünüdür bu itibarla İnsan düşünür,üretir yani akıleder peki Toprak,Su,Ateş,Hava düşünebilirmi hayal kurabilirmi,Sanrı görebilirmi,felsefe yapabilirmi yani “MADDE; İNSAN GİBİMİDİR İRADESİ VARMIDIR VARSA NEDİR?”. “MADDE” nin oluşumunu ateist düşünce nasıl açıklar yani “MADDE” yi test ederek oluşumunu açıklayacağı bilimsel bir verileri varmı yoksa yalnız ispat edilmemiş absürt bir teorimidir. Ateist düşüncenin “MADDE” hakkındaki görüşleri. Var olan üzerine konuşmak,yazmak bilgi üretmek kolay fakat “Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü, nedenin kendisi, oluşandan öncedir." prensibince “ MADDE’yi oluşturan “NEDEN” i açıklayabilirmi ateist düşünce?. Şimdi bir ip ucu verelim DNA; (DNA'da yer alan bilgilerin ne kadar hassas bir düzen ve dengeye sahip oldukları gözönünde bulundurulduğunda , tesadüfen oluşumun ne kadar imkansız olduğu daha da iyi anlaşılır. Üç milyar harften oluşan DNA'daki bilgiler, A-T-G-C harflerinin birbiri ardına özel ve anlamlı bir sıra içinde dizilmesi ile oluşur. Ancak bu sıralamada tek bir harf hatasının dahi yapılmaması gerekir. Ansiklopedide yanlış yazılmış bir kelime ya da harf hatası önemsenmez, hatta çoğu zaman fark edilmez bile. Buna karşın, DNA'da herhangi bir basamaktaki, örneğin 1 milyar 719 milyon 348 bin 632'nci basamaktaki bir harfin yanlış kodlanması gibi bir hata bile, hücre için, dolayısıyla insan için korkunç sonuçlara yol açabilir. En gelişmiş bilgisayar bile, onu en ince ayrıntısına dek dizayn eden, tasarlayan, onu çalıştıracak programları yazıp ona yükleyen ve kullanan bir akıl ve zekanın ürünüdür.) Şimdi bu itibarla “MADDE” denilen “Toprak,Su,Ateş,Hava nasıl olurda böyle “MUAZZAM” bir DNA yı tasarlayabiliyor ve üretiyor yoksa ateist düşüncenin sığınacağı “TEORİ TESADÜF’mü olacak” şimdi bizde hasbelkader ateist düşünceden basit bir yanıt bekliyoruz acizane cevabınız “NEDİR” vereceğiniz cevaplar “TEST EDİLMİŞ” olması makbulumuzdur nede olsa görmediğinize inanmıyorsunuz gördüğünüz ve test ettiğiniz cevabı “AKILLI” bir şekilde verin. Saygılar.
-
Tanrı nerede?
"MADDE" NASIL OLUŞMUŞTUR. Ad ver verme oluşumu nasıl olmuştur kendi kendinemi yani tesadüfenmi yoksa zaten varmı idi? soru bu yoksa isteyen istediği gibi inanır. Aynı şey "OLANIN YANİ (MADDE) ÜZERİNE" tekerleme yapmak kolay esas olan şu " GÖKLERİN VE YERİN YARATILMASI" yani "Madde" nasıl oluşmuş yoksa "ALLAH" zaten her şeyi yoktan var etmiş ve belli bir düzene bağlamış "BİLİM,İLİM" var olanın üzerine yazmak yerine NASIL OLUŞMUŞ MADDECİLERİN BUNU AÇIKLAMASI GEREKMEZMİ.? Hayat (yaşam) karma felsefesi değildir (en azından ben inanmıyorum) ama burada önemli bir şey var "HAYAT" (Madde'midir) veya "HAYAT" nasıl oluşmuştur ve eğer bir felsefe üretiyorsa (HAYAT) o zaman "toprak,su,ateş,hava" niye bir felsefe üretemiyor yani düşünemiyor yanlız "HAYATI OLAN İNSAN DÜŞÜNÜP ÜRETİYOR". Beyin "MADDE'DİR" Akıl beynin ürünüdür tamam fakat madem maddeci görüş gördüğüne inanır o zaman beynin ürettiği "akıl" görülürmü veyahut şöyle yazalım (BİLİNÇ,İRADE) nedir şu anki "NOROLOJİ" 21. yüz yılda "AKIL,BİLİNÇ'İ" görüntülemiş veyahut kesin bir kanıya varmışmıdır.
-
Tanrı nerede?
SEZGİYLE,BİLGİNİN MERCEĞİYLE BAKMAZSAN,SADECE OLAYLARI İZLEMEYE MAHKUMSUN." Ey insan! yeri doldurulamayacak bir estrümansın sende... Yerini, görevini, değerini iyi bil... Kendine ait parçayı çalmak için bu muhteşem konserde,koş sende yerini al. EY İNSAN! dışta kalmamalısın. Eğer bu ahenkten kopar da ayrılırsan,hiçliğin ortasında yapayanlız kalırsın! Bir rüya gibi geçer ,burada günlerimiz...Yerini,görevini,değerini iyi bil... İnsanın çalacağı parça,onun geride bırakabileceği tek iz!!! Her şey yaratılış gereği belirli bir yol izler. Amaç kelebekse, tırtılı nasıl ihmal eder edebilir insan??? "KÜÇÜK DİKKATTE GİZLENİR, METODUN BÜYÜK GİZİ." Küçük şey yoktur.
-
Tanrı nerede?
Aslında yanlız "MADDE" nasıl oluşmuştur ve nedir'i açıklamadan bir sürü "FANTAZİ,TEORİ" sıralamak ve hiç bir bilimsel kanıt sunmamak zaten absürt'tür. Birde "VAHDETİ VUCUD'a" sığınmak tam bir ikilemdir ha "PANTEİZM" denilse belki'ki oda zaten açıklayamadığı yığınla olay var bu itibarla absürt teori bile olmayan görüşlerle yanlız bilgi kirliliği olur. "ALLAH" vardır ve kanıtı eserleri olan "KAİNAT VE İNSANDIR" yanlız İnsan beyni ve "AKLI" " ALLAH'ın (c.c.) VARLIĞININ TEK BİR KANITIDIR" "MADDE'yi" esas alan düşünce beynin oluşmasını (nasıl ve nerede) açıklasın yeter fazla yazmaya ve söze gerek yok. Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde süzülen gemilerde, Allah’ın gökten indirip yeri ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgarları ve yerle gök arasında emre amade duran bulutları döndürmesinde düşünen kimseler için âyetler vardır."(Bakara-164.
-
Madalyonun diğer yüzü...
İnsan bir baksın, hangi şeyden yaratıldı? (Tarık Suresi, 5) “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır.” (AL-İ İMRAN,19O) “Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız! Onda hiçbir çatlak da yok. Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk. Orada gönül açan her türden (bitkiler) yetiştirdik. Allah'a yönelen her kula gönül gözünü açmak ve ibret vermek için (bütün bunları yaptık).” (KAF;6-8.) “Aklın nuru medeniyetin fenleridir, vicdanın ışığı din ilimleridir, ikisinin uyuşmasıyla hakikat ortaya çıkar, ayrıldıkları vakit birinden taassup, diğerinden hile ve şüphe doğar” (Bediuzzaman) Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Allah'tır. O, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. İşte Allah budur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz? (Enam Suresi, 95) Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Diriltir ve öldürür. O, herşeye güç yetirendir. (Hadid Suresi, 2) Şüphesiz, müminler için göklerde ve yerde ayetler vardır. Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır. (Casiye Suresi, 3-4) Gelin hep birlikte hayatı, hayat tabakalarını tek tek aralayarak inceleyelim, bakalım en ortada bizi neler bekliyor. İsterseniz organizma olarak insanı, organ olarak da deriyi seçelim. Biraz detaya indiğimizde deriyi meydana getiren epidermis dokusunu buluyoruz. Baktığımız boyutu, milimetreden (metrenin binde biri), mikrometreye (metrenin milyonda biri) indirdiğimizde epidermis dokusunun binlerce küçük hücrecikden meydana geldiğini görüyoruz. Bu hücreciklerin her biri bizim gibi beslenir büyür, çoğalır, yaşlanır ve ölürler. Yani her bir hücrenin kendine ait bir hayatı var. Bazen düşünmeden edemiyorum, eğer fen derslerinde öğretilmeseydi vücudumun binlerce küçük hücreden yaratıldığından bÎhaber yaşayacaktım. Vücudum yaşayan ve ölen binlerce küçük canlıdan yaratılmış iken, ben kendimi nasıl onlardan farklıymış gibi, bir bütün olarak “Yıldız” olarak hissediyorum? Aslında bu da düşünülmesi gereken bir muamma değil mi?.. Her neyse biz yine hayat yolculuğumuza geri dönelim. Hücrelerde her biri değişik vazifelerle görevli organeller vardır. Bu organellerden biri olarak hücrenin enerji üreten santrallerini mitokondrileri ele alalım. Mitokondriler de iç ve dış zar/membran vardır. Bu zar yapılarını incelediğimizde ise bunların lipid dediğimiz yağ molekülleri ile proteinlerden meydana geldiğini görüyoruz (şekil 1). Peki bu lipidler veya proteinler neden yapılmış? Proteinler ve lipidler başlıca karbon, oksijen, azot ve hidrojen içeren dev moleküllerden ibarettir. Yani mitokondri organeli tamamen cansız atomların oluşturduğu moleküllerin bir araya gelmesinden yapılmıştır. Son yüzyılda insanoğlu öğrendi ki, etrafında canlı olarak gördüğü herşey (kendisi de dahil) aslında tamamen cansız atomlardan yaratılmış. Hayattar bir varlığı, kendimizi büyük boyuttan küçüğe incelerken işte son durağımıza geldik. Ve ne garipdir ki bu son durakda cansız atomlardan başka bir şey bulamadık! ararken o bizim ellerimizin arasından uçup gidiverdi. Evet bu gerçek de gösteriyor ki; hayat perdesiz ve vasıtasız, doğrudan doğruya bir Kudret elinin eseri olarak, diğer varlıklar gibi görünür sebeplerle perde edilmeden, Hay isminin sahibi tarafından yaratılmış müstesna bir mahluktur. Din, bilimle değil evrimle çelişir. DNA'NIN SIR DOLU YAPISI Teknolojik bir ürünün veya tesisin yapımı ve yönetiminde insanoğlunun yüzyıllar boyunca elde ettiği tecrübe ve bilgi birikimi kullanılır. Dünyanın en ileri ve karmaşık tesisi olan insan vücudunun inşası için gereken bilgi ve tecrübe ise DNA'da saklıdır. DNA, hücre çekirdeğinde titizlikle korunan oldukça büyük bir moleküldür ve bu molekül insan vücudunun bir nevi bilgi bankasıdır. DNA'da korunan bilgiler, insanın saç ve gözlerinin renginden, boyunun uzunluğuna kadar tüm fiziksel özellikleri ile birlikte, hücrelerde ve vücutta meydana gelen binlerce farklı olayı ve sistemi de kontrol eder. Örneğin, insanın kan basıncının alçak, yüksek veya normal olması bile DNA'daki bilgilere bağlıdır. Burada vurgulanması gereken önemli nokta, daha ilk insandan itibaren milyarlarca insanın hücresinde yer alan trilyonlarca DNA'nın şimdiki mükemmellik ve karmaşıklığıyla birlikte varolageldiğidir. Akıllara durgunluk veren yapı ve özellikleriyle, böyle bir molekülün, evrimcilerin öne sürdüğü gibi tesadüfler sonucu oluşmasının ne derece mantık dışı olduğu bellidir. DNA'da kayıtlı bulunan bilgi pek hafife alınacak gibi değildir. Öyle ki, insanın tek bir DNA molekülünde tam bir milyon ansiklopedi sayfasını veya başka bir deyişle yaklaşık 1000 kitabı dolduracak miktarda bilgi bulunur. Dikkat edin; tam 1.000.000 ansiklopedi sayfası veya 1000 kitap... Yani, her bir hücrenin çekirdeğinde, insan vücudunun işlevlerini kontrol etmeye yarayan bir milyon sayfalık bir ansiklopedinin içerebileceği miktarda bilgi kodlanmıştır. Bir benzetme yapmak istersek, dünyanın en büyük ansiklopedilerinden birisi olan 23 ciltlik "Encyclopedia Britannica"nın bile toplam 25 bin sayfası vardır. Bu durumda, karşımıza inanılmaz bir tablo çıkar. Mikroskobik hücrenin içindeki, ondan çok daha küçük bir çekirdekte bulunan bir molekülde, milyonlarca bilgi içeren dünyanın en büyük ansiklopedisinin 40 katı büyüklüğünde bir bilgi deposu saklı durmaktadır. Bu da yaklaşık 1000 ciltlik, dünyada başka eşi, benzeri olmayan dev bir ansiklopedi demektir. Her gün, 24 saat boyunca, hiç durmadan, her saniyede insanın gen bilgilerinden bir tanesi okunacak olsa, bu işlemin tamamlanması için 100 yıl geçmesi gerekmektedir. DNA'daki bilginin kitap haline getirildiğini varsaydığımızda ise, bu kitapları üst üste koyduğumuz takdirde, kitapların yüksekliği 70 metreye erişecektir. Yapılan tesbitlere göre ise, bu dev ansiklopedi yaklaşık 3 milyar farklı "konu"da bilgiye sahiptir. Eğer DNA'daki bilgileri kağıt üzerine yazılı hale getirseydik, kağıtların uzunluğu Kuzey Kutbu'ndan Ekvator'a kadar uzanacaktır. Bugüne kadar yaşamış, gelmiş geçmiş her canlı türünün bütün özellikleri bilgi olarak DNA'ya yüklense toplam DNA hacmi bir çay kaşığının ancak küçük bir kısmını doldururdu. Dahası geriye şu ana kadar yazılmış bütün kitapları saklayabilecek kadar boşluk kalırdı Sizleri biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı biz miyiz? (Vakıa Suresi, 57-59) O Allah ki, yaratandır, kusursuzca varedendir, şekil ve suret verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakim'dir. (Haşr Suresi, 24)
-
ÜLKE SOYULUYOR...
Son bir hafta özelleştirmelerin hızlanması "AKP" nin tekrar tek başına iktidara geleceğinin belgesi yoksa "cehape,mehape"gelirse tekrar Ecevit,Bahçeli,Yılmaz troykası zamanınıda olanları bildiğinden yabancı sermaye ve Türk iş adamlar bu özelleştirmelere girerlermi. Elektrik çalışmaları nedeniyle bazı kanalların yayını engelleniyorsa "ULUSALCILARIN ERKE DÖNERGECİ YOKMU" hani füzyon gibi devamlı enerji hiç bir yerede bağımlı değil.
-
ÜLKE SOYULUYOR...
Bodrum'da arazi pazarlaması yapan " ÖYMEN" kimki acaba üstelik şeyh Makdum'a.
-
Örümcek ağı.
yamyam. Fazla detaya girmeyeceğim sebebide "GEYİK" olacağı ha şunda haklısın orta çağ değilde "Aristo"dan beri dahada eski olabilir bu "HURAFE" fakat madem ileti gönderdiniz sizin yanılgılarınızıda yazmak gerekir. "Abiyogenez" canlı varlıkların cansız ortamlardan kendiliğinden ve birdenbire ortaya çıktığı görüşüdür" yazıyorsunuz. Birdenbire ortaya çıkışı ile tesadüfen bir araya gelmesi arasındaki fark nedir. Sayın yamyam belki şunda haklı olabilirsiniz "ARİSTO" balık hikayesi belkide "İLKEL ÇORBA"olayını anlatıyor yazdıklarınız onu doğruluyor çünkü( "Abiyogenez" , canlı varlıkların cansız ortamlardan kendiliğinden ve birdenbire ortaya çıktığı görüşüdür.) diye yazıyorsunuz bu itibarla ilkel çorba masalına daha çok uyuyor. Saygılar.
-
Müslüman bayanların dikkkatine.
Soruyu sorduğunu zannedene "SORU" Madde nedir,nasıl oluşmuştur. Bilimsel kanıtı nedir. Tek başına bir kadının "İSLAM'A" girişi kabul edilir sayın katakuta bakalım neye müsade etmeyeceksiniz bekliyoruz. Bazı yazdıklarına cevap yazmıyoruz diye zannetmeki yazdıkların doğru.
-
Kuranda kötü bir uygulama yok diyenler
muki. ÂD kavminde fırtına sökmeden ağaçları, SEMÛD kavmine inmeden müthiş sayha, MEDYEN yakıp kavurmadan sıcak, EYKE halkının başına yağmadan yıldırımlar, LÛT kavmini silmeden sahneden o zelzele, POMPEİ Roma'ya kusmadan acı lavı ÖNCEDEN DÜŞEN ACI GÖLGELERDİR. " TEDBİRİNİZİ ALIN!" Nisa-71. Kişiye anlayacağı veya yaptığı polemiklere göre cevap verilir.Katakuta'nın yazdığı iletilerde ancak böyle yanıtlanır.
-
Örümcek ağı.
Cansız maddelerin tesadüfen bir araya gelerek canlı bir organizma oluşturacağına inanan görüştür. Ortaçağdan beri süregelen batıl bir inanıştır ve spontane jenerasyon teorisi olarak da bilinir. Abiyogenez (Abiogenesis) teorisi Yaşamın ilkel bir su birikintisinde başladığı iddiası sadece ideolojik olarak ayakta tutulmaya çalışılan bir safsatadır. İlkel çorba masalı. Yamyam. Abiyogenez,ilkel çorba tarifini verdim karar sizin. Pasteur abiyogenez'i geçersiz kılmakla artı parantez başka neyi çürütmüştür bilgilendirirseniz memnun olurum bu arada engin bilginizden istifade ederiz.