Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey

  1. Başlayacağım ispata ya hu! Sana bin kere söyledim nereyi araştırman ve nereye bakman gerektiğini! Hem sen bize Kürtlerin Asimilasyonu ile ilgili ispat ve belge gösterdin mi ki istiyorsun? Kaldı ki 1000 yıllık sürecin tek bir belgesi mi olur be arkadaşım! Süreci incele diyoruz sana; Benden ferman ya da fetva göstermemi mi bekliyorsun sen? Gerçek olarak nitelemiyorum; Zaten olanlar bir gerçek. Sen hala Selçukluların nasıl yıkıldığını, Osmanlıların nasıl kurulduğunu ve Anadolu Beylikklerine karşı tavırlarını, 1402 Ankara Savaşı sonucu ve süreçlerini, Yavuz Selim döneminde Şah İsmail ile mücadeleleri ve İdris-i Bitlisi'nin Osmanlı ile ilişkisini nerede arayıp bulacağını bilmiyorsan ben sana ne diyeyim. Bana ispat göster diyor... Gir Yök'ün Tez bölümüne, konu ile ilgili tezler var... İndir oku! Ayrıca ne dediğim açıktır, bunu anlıyor olman lazım... "Kürtler, Osmanlının politikasına sığınarak Türkleri Asimile etmişlerdir." ya da "Osmanlı, Kürtler aracılığı ile Türkleri Asimile etmişlerdir." Hangisini alırsan al; doğrudur... Osmanlı'nın Türkleri asimile etmesi için illa ki bir Kürt Devleti olması gerekmiyor; Bu nasıl bir mantıktır Diyarbakırlı!? Kürt Aşiretlerinin o kadar da temiz ve masum bir geçmişi yok, boşuna umutlanmayın. Bu, bugün onlara düşman gözle bakmamızı gerektirmez tabii ki artık; Geçmiş geçmişte kalmıştır... Ancak şu var: Bugün hala Aşiret ve Kabile yaşantısı sürdüren Kürtlerin bu yaşamları, Bu Katı AtaErkil yaşam tarzı çağdışıdır... Bunu ister kabul edin, ister etmeyin... Ortaçağ'a ait feodal yapıdır ve o yapının yıkılması şarttır; devrim şarttır... "Asimile şarttır" demiyorum... Ama Doğunun bu ortaçağ feodal yapısı yıkıldığında, Kimse ile ilgili bir sorun kalmayacaktır... Sadece şunu sorgulamanız bile yeter, istediğiniz ispat açısından: Osmanlının ilk kere yıkıldığı 1402 sürecince oldukça sağlam bir yapıda olan Türk Beylikleri niçin bu güne kadar yaşayamamıştır; Ve o dönemde Türk Beyliklerinden çok daha güçsüz olan Kürt Aşiretleri, nasıl oluyorda özellikle 1500lerden sonra güçlenebilmişler ve bugün hala varlıklarını o dönemki gibi sürdürebilmişlerdir? Çok mu zekiydiler!!!? Çok mu yetenekliydiler!!!? Tanrı tarafından mı seçilmişlerdi!!!? Yoksa Osmanlı mı onları kayırdı ve Türk Beyliklerini yok ettiler Kürtler? Bana sadece bu soruyu cevaplayın, başka birşey istemem... Fakat sen bugün bana çıkıp, o tarihi yok sayarsan; Bende Kürtlere yapılanlara göz mü yumayım? Bu mudur yani? Ben de sana anlata anlata bıktım... Senin bu olguya sağduyu ile yaklaşabileceğini hiç sanmıyorum... Ben de ırkçı olsam, senin gibi davranırım... Konuya açıklık getirmesi açısından şunu yinelemek isterim: Kürtlerin, Osmanlı Sistemine bağlılık ile Türkleri asimile etmeleri konusunun açılmasının nedeni, Türkiye'nin Kürtleri sözde Asimilasyonuna, yine sözde Demokrasi ve sözde İnsanlık hakları yaftasını kullanarak Aslında Kürtçü ve Etnik-Milliyetçi yaklaşımlarla karşı çıkanların, Acaba kendi ırklarının yaptıkları Asimilasyona aynı İnsani ve Demokratik duygularla ve nesnellikle yaklaşıp yaklaşamadıklarını sınamak içindi. Ve açık ve net bir biçimde asıl dertlerinin aslında İnsancıllık ve Demokrasi olmadığı görülmüştür... Saygılarımla...
  2. Size "Anlayışınız kıt" demenin haksızlık olacağını düşündüğüm için "Anlatamadım" demek istiyorum! Benim, Türk ırkını ya da menşeini övdüğüm tek bir iletimi gösterir misiniz? Sizin Etnik-Milliyetçiliğinizi yadsımam, benim Türk etnik-milliyetçiliği yaptığıma kanıt olamaz. Böyle bir mantık da olamaz. Kürtlere yapılmış bir haksızlığı her zaman "Kürt Menşeinizi" ön plana koyarak ve Kürt Menşeini kutsayarak dile getiriyorsunuz. İletiniz buram buram Kürt Menşeini kutsallaştırma ve yüceltme kokuyor. Ben Türk Irkını kutsamıyorum... Türk Ulusu, tüm etnik unsurları ile birlikte bir bütün olarak elbette kutsaldır. Aynı biçimde diğer başka bir Ulus'da Türk Ulusundan daha az değerli değildir. Ama ben Amerikan Ulusuna ya da Fransız Ulusuna mensub değilim, Elbette ki öncelikle kendi mensubu olduğum ulusun fertlerin sorunları beni ilgilendirecek. Ancak bu diğer ulusların acılarını aynı derecede paylaşmayacağım anlamına da gelmez... Siz, Kürtleri bu Ulustan ayrı görerek onları kutsama düşüncesindesiniz ve bu çok belli... Aynen Türk Etnik-milliyetçilerinin, 1980lerde o dili yasaklama kararını alanların düşündüğü gibi Kürtleri, Türklerden apayrı olarak düşünüyorsunuz... Siz de en az onlar kadar bölücü ve ayrılıkçısınız... İster Türk, ister Çerkez, ister Kürt... Kim olursa olsun, Etnik-Milliyetçilik yapan ve bir ırkı, diğerine üstün gören herkese kayıtsız şartsız karşıyımdır. Babam olsa tanımam... Ulusalcı mıyım? Elbette ki Ulusalcıyım... Ancak daha önce dediğim gibi, Ulusalcılıktan daha üst olarak "İnsan" paydasında buluşulmasının da bir gereklilik olduğunu düşünüyorum. Ancak siz "İnsanlık" adına ve "Demokrasi" adına "Etnik-Milliyetçilik" yapıyorsunuz. Örneğin Çin'de Uygurların gördükleri katliamlara tepki gösterilebilir ve her tepki gösteren haklıdır. Ancak bir Türk'ün çıkıp aynı gerekçelerle "Çin, benim ırkımdan insanları yok ediyor" demesi var; Birde diğer Türk2ün çıkıp da "Çin, orada, insanları katlediyor" demesi var... Siz ikincisini yaptığınız imajını çizerek, ilkini yapıyorsunuz... Bir Kürt olarak bir insanlık suçunun hesabını sorduğunuzu iddia ederek, Bir Kürt olarak Kürt Etnik-Milliyetçiliği yapıyorsunuz... Bu faili meşhulleri savunduğumu ya da inkar ettiğimi hiç gördünüz mü? Kürtçenin yasaklanmasını nerede normal görmüşüm söyler misiniz? Bu forumda, bu konuyu okuyan en ilgisiz forumdaş bile, Benim Kürtçenin yasaklanmasını bir "hata" ve "insanlık ayıbı" olarak gördüğümü ve her iletide bunu bastıra bastıra söylediğimi bilir... Sizin hala beni, o baskıyı savunan birisi olarak tanımlamanızı "Art niyetlilik"ten başka bir biçimde tanımlayamıyorum... Çok büyük ayıp ediyorsunuz... Ayrıca siz o dilin yasaklanmasına "İnsan" olarak değil, Bir "Kürt(çü)" olarak karşı çıkıyorsunuz... O dilin yasaklanmasına karşı çıkmanıza birşey demiyorum, hatta destekliyorum... Benim karşı çıktığım şey; Sizin o dilin yasaklanması uygulamasına karşı çıkmanıza neden olan Kürtçü bilinciniz, algınız ve altyapınız... Şöyle düşünün; Temiz su içeren bir kuyunun kapatılmasına ikimizde karşı çıkıyoruz... Ama ben, tüm herkes o kuyudan su içebilsin diye karşı çıkıyorum; Siz ise sadece sizin aileniz o kuyudan su içebilsin diye karşı çıkıyorsunuz... Umarım ama gerçekten umarım bu sefer anlamışsınızdır... Türkiye devletini hiçbir zaman "Hatasız" olarak adlandırmadım... Kürtlerin, Türkmenleri asimile ettikleri tarihi bir gerçekliktir. Siz bir Kürtçü olarak ve kendinizi Mazlum göstermeye alışmış birisi olarak bu gerçeği kaldıramıyorsunuz. Aklı başında ve bilinçli her Alevi-Türk, İdris-i Bitlisi'yi bile tanır ve nefret eder... Türklerin, Kürtleştirildiğinin de bilincindedir... Bunları bir tarafımızdan uydurmadık, araştırdık... Ayrıca Kürtlerin Türkleri asimle etmesi olayını sizin savunularınızı "İnsanlık ve Demokrasi" adına Kürtçülük yapmanıza karşılık olarak verdim. İnsancıl ve Demokrat birisinin, Kürtlerin Türkleri Asimile etmesi insanlık suçlarına karşılık Gerçektende ne kadar Demokrat ve İnsancıl olabildiğinizi görmek için... Ve hiç şaşırmadım... İş Türklere gelince "yalan, hikaye, asılsız iddia, uydurmaca" ve hatta "entegrasyon"... Ama Kürtlere gelince "insanlık suçu, asimilasyon" ve hatta "soykırım"...
  3. Benim gördüğüm şey; Birisinin Etnik-Milliyetçi bilinçle Kürtleri kutsaması... Ve diğerinin de aynı bilinçle bunu (güya) demokrasi adına alkışlaması...
  4. Bana, bu forumda, Kürtçe'nin yasaklanmasının bir hata olmadığını söyleyen kimseleri belirtir misiniz lütfen? Öyle bir propaganda yapıyorsunuz ki, gören herkes o yasaları 80 yıldır uyguluyor ve destekliyor sanır... Arkasında durduğunuz şeyin sadece en fazla 10 yıllık bir ömrü oldu ve 30 yıl öncesindeydi... Kimsenin Kürtlerle bir alıp veremediği yok...
  5. Pes doğrusu... Nasıl da nemalanıyorsunuz hemen... Alkış...
  6. Aynı TSK'ın temelleri de yine Atatürk tarafından atılmıştır... Temellerini Kurtuluş Savaşından ve oradaki kadrodan alır... Alıp veremediğinizin ne olduğunu çok daha açık ve net olarak söylerseniz, Daha net tartışabiliriz... O değil, Atatürk'ü de Ergenekon'cu ilan etmenizi bekliyorum aslında... Ne de olsa o örgütte adı geçenlerin büyük bir kısmı, sözünü ettiğiniz TSK'nın üyesi... Bu bir yana aynı TSK'nın Uzman Er-Erbaş ve Astsubay statüsündeki askerlerinin önemli kısmı Fethullahçıdır... Örneğin onları da Atatürkçü olarak mı ele alıyorsunuz? Ya da aynı TSK'dan ayrılarak PKK'ya katılan askerler olmuştur... Onlar da mı Atatürkçüdür? Dediğim gibi; Derdiniz neyi eleştirmekse, onu eleştirin... "Atatürkçülük darbeciliktir, cuntacılıktır" diyecekseniz deyin açıkça ve bizde yanıt verelim... Değilse böyle inceden laf soktuğunuzu sandığınız sürece ortam gerginleşiyor... Öyle inceden laf sokmasını bizde biliyoruz...
  7. Dönemin darbeci zihniyetinin ve Evren paşanın kendilerini "Atatürkçü" olarak nitelemeleri, onları Atatürkçü yapmaz... Aynen ABD'nin "biz oraya demokrasi götürüyoruz" demesinin, Irak'a gerçekten demokrasi götürdüğü demek olmadığı gibi... O yüzden Evren'i ve dönemin darbecilerinin Atatürkçü olmadıklarını bildiğim gibi "Atatürkçü Evren" tanımına da katılmıyorum... Bunun dışında geçmişin daha doğru araştırılıp öğretilmesi konusuna katılıyorum...
  8. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Eğitim ve Öğretim
    He he... Bence de...
  9. Her tartışma böyle verimli olsa... Teşekkürler katkın için...
  10. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Eğitim ve Öğretim
    Ahha haaha haa Süper... Yok be abi, öylesi değil
  11. 80 darbecilerini ve Evren'i gerçekten "Atatürkçü" olarak mı nitelendiriyorsunuz? Peki ama öyleyse siz; Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Bahriye Üçok vs. Atatürkçülere haksızlık yapmış olmuyor musunuz? Ya da 80 darbecilerini ve Evren paşayı özellikle Atatürkçü olarak nitelemenizde bir amaç mı var? Umarım yanlış anlıyorumdur niyetinizi... Ayrıca Cumhuriyet öncesi geçmişi ne ölçüde önemsiyorsunuz merak ediyorum; İşinize geldiği ölçüde mi mesela!?.
  12. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Üyelerle Yapılan Röportajlar
    O biraz zor be... Ama ben aldığım istihbaratları sana aktarayım... Freyja: 55 yaşında. Muhtemelen Akdenizli; çünkü rahat birisi. Gençliğinde oto-lastik tamircisiymiş. O yıllarda comador64 ile başlamış bilişim dünyasına el atmaya. Derken burda Admin olmuş. Burada admin olmadan önce yolda ocakta kestane satıyormuş, karşısındaki rakip kestanecinin ocağını, elindeki abaküsle hackleyince çaprazındaki admin (o yıllarda kıyıda köşede gizli yetenekleri arıyordu simitçi gizli kıyafetiyle) onu farketti ve burada işe aldı. Cloud: Karadenizli kesinlikle; inatçı çünkü. Birde güven sağlama konusunda etkileyici; iletilerimi o kadar kararlılıkla siliyor ki, hakkaten hata yaptığıma inandırıyor beni! Şaka şaka, haksız yere silmiyor ama ben trip atınca "Saygılarımla" deyip alttan alıyor, gerçi ben uyuz oluyorum ama ses çıkarmıyorum. Zaten işini iyi yapmasa hala admin olarak kalmazdı burada. Muhtemelen 115 yaşında ve bir yandan klavyeye basıp, diğer yandan torunlarının torunlarına patik örüyor şömine başında. Burada işe başlamadan önce psikoknetik üzerine yoğunlaşmıştı ve bilgisayarı gözleriyle açıp kapatabiliyordu. Konya'daki evinden İkiz gökdelenlerdeki bilgisayarları kapatınca farkedildi ve burada işe alındı. Admin: Bu hiç renk vermiyor. Olasılıkla Kutuplarda yaşıyor. Tamam insan sıcaklığı var ama... Soğuk be abi (şaka şaka); adam ser veriyor sır vermiyor hakkında. Türkiye'de olmadığı kesin; bisiklet tartışmasında farkettim Sinemadan anlıyor; Atilla Dorsay olabilir kendisi diye düşünüyorum aslında. Hem ben Atilla Dorsay olsam, bende kimliğimi hiç belli etmezdim; o kadar profesyonel bir yazarken... Atilla Dorsay değilse bile kardeşi falandır; abisinden alıyordur sinema tiyolarını, izliyordur... Admin bilgisayar dünyasına Sayma fasulyeleri ile girmiş. ilk olarak 1909'da fasulyeleri 1 ve 0 biçiminde dizerek radyo sinyallerini keşfetti. Sonra onlara limon bağlayıp bu sinyalleri iletti elektrikle. Üzerine zeytinyağı dökülünce, sinyalleri daha iyi ve kaygan ilettiğini farketti. Birde paraziti emsin diye tuz dökünce de Piyaz haline gelmiş olduğu için dayanamadı ve yedi bu icadını; fizikteki kariyeri o an söndü işte. Bu sefer azmetti ve bir hesap makinesi aldı, sonra bilgisayar falan derken şimdi burada admin işte. Yaşı bilinmiyor; Wolverine gibi bişey bu; kolunu kessen yenisi çıkıyor falan. Kendisi aslında sorgulanmaya gelmiyor, samara gibi bilgisayar ekranından çıkıp sizi rahmete de kavuşturabilir yani... Öyle de tehlikeli bi adamdır kendisi; korkulasıdır... En olmadı üyeliğinizi siler mazallah! Öyle bi yetkisi var yani... Ben sadece bu üçünü tanıyorum, kimlikleri de ifşa oldu, canıma deysin...
  13. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Eğitim ve Öğretim
    Teşekkür ederim
  14. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Eğitim ve Öğretim
    Hehhe he:) Güzel cevap... Valla benim lise hayatım süperdi... Her ders saati, her teneffüsü ve her okula gidişi/dönüşü mükemmeldi... Geçen hafta, Liseden üç arkadaşımla buluştuk; Birisi hostes olmuş, ülke ülke dolaşmış... Ötekisi şimdi belediye başkanının kalemi mi, sekreteri mi ne ama öncesinde Amerika'ya falan gitmiş, geri gelmiş... Diğeri kendi işini kurdu zaten... Bende yakında başlıyorum... 10 yıl önce düşünsek, bu yerlere geleceğimize olasılık vermezdik... Zaten herkes mesleğini anlattıkça şaşırdık! Düşünsenize; o kadar ülke görmüş, gezmiş falan ama umrunda değil... Sakin bir deniz kenarında evi olsa yeter! İnsanların hayattan aldıkları tatlar çok farklı... Birisi için çok anlamlı gelen şey, Aynı şeyi yaşayan/yaşamayan başkası için hiçbir anlam taşımıyor... Dün, 5 yıldır yalnızca msn'den görüşme prensibimizi bozmadığımız arkadaşımla Bu kararı sonlandırmaya karar verdik ve ilk defa buluştuk. Ayrıldığı erkek arkadaşından söz ediyorduk ve dedim ki; "O kendisini dünyanın merkezi sanıyor ama bak!, etrafımızda yüzlerce insan var; Ve o, bu insanların bir tanesinin bile şeyinde değil! Kaldı ki dünya onun etrafında dönüyor olsun..." Ama lisede öyleydik... Gerçi hala lise kafası ile yaşayan insanlar var yüksek yaşlarına karşın... Ama lisede öyleydik be abi... Dünyanın merkezi bizdik... İleride kimin ne olacağı zerre kadar umrumuzda değildi... Ama şimdi bir bakıyorum; Bugün işi olmayan arkadaşlarım için üzülüyorum. Daha iyi şeylere layık olduklarını düşünüyorum. Dünya, bizi, onun merkezi olmamızdan azad etmiş; Daha doğrusu, hiç bizim etrafımızda dönmemiş... Bunu farkediyorum...
  15. Bu konuda bir ayraç atmak istiyorum yalnızca... İnsanlarda Bilinç faktörünün olması, insanlar açısında İçgüdü'nün tanımını zorlaştırmaktadır. Çünkü örneğin Annelik İçgüdüsel Davranışı her kadında vardır ancak bu davranışa uymayan, bunu gerçekleştirmeyen kadınlar da vardır. İçgüdü'nün en önemli özelliği; Türe özgü olması, karmaşık bir davranış örüntüsüne sahip olması ve öğrenilmemiş (doğuştan gelen) bir davranış olmasıdır. Bunlardan birisi eksikse; içgüdü değildir... Ayrıca birey, içgüdüyü terk edemez... O yüzden insanların davranışları için "İçgüdü" yerine "İçgüdüsel (davranış)" kavramı kullanılır. Evrim sürecindeki yeri ise İçgüdü'nün nasıl evrildiğinden farklı değildir; Farklı olan şey yalnızca Bilinç faktörüdür, Çünkü insan diğer hayvanlardan farklı olarak, bilinci sayesinde içgüdü temelli davranışları terkedebilmektedir... Adlandırmadaki ayrıntıyı hatırlatmak istedim... Saygılarımla...
  16. Bu mesajı bir dostumdan aldım... Sonra yazımı tekrar okudum ve bir sağduyu ile yazmadığım gibi eksik bilgi ile de yazdığımın farkına vardım... Tayyip Erdoğan'ın Doğu Türkistan'da yaşananlara tepkisizliğinden hoşnut olmamama karşın, Yazdığım iletide PKK ile Filistinlileri haksız ilişkilendirmek bakımından düştüğüm hatadan dolayı özür dilerim... Saygılarımla...
  17. Türkiye'nin başbakanı sağolsun, sadece, zamanında PKK'yı eğiten Filistinliler için numaradan racon kesip adamlık taslamayı bilir... Diğer ezilen halklar umrunda olmaz; çünkü prim yapmaz...
  18. Zaten Türk olan insanları daha ne kadar Türkleştirebilecek Osmanlı? Osmanlı'nın Türkleştirmek gibi bir politikası yoktur. Asıl amacı; Anadolu'da kendisinden hoşnut olmayan ve Selçukluya, 1402de Osmanlıya karşı olduğu gibi yine Osmanlıya karşı birleşebilecek Türkleri dağıtmak ve Avrupa ile arasında bir tampon bölge oluşturmaktır. Yerleştikleri/yerleştirildikleri yerde kimliklerini kaybeden Türklere Asimilasyon politikası uygulanmıyor oluyorsa; Biryerlere yerleştirilen/yerleşen Kürtlerin kimlikleri söz konusu olunca nasıl oluyor da Asimile politikası oluyor? Onların avantajı Kürt olmaları mı? Çünkü Osmanlının Politikası tam anlamıyla bir Asimilasyon politikasıdır... Ve çünkü Türkiye'nin bir asimilasyon politikası güttüğünü iddia ediyorsunuz... Karşılaştırın bakalım, bir Asimilasyon politikası tam anlamı ile nasıl oluyormuş... Yukarıda örneklemesini yapmıştım... İttihat ve Terakki'nin bu türlü politikaları yönlendirebilecek önderleri 1926da İzmir Suikasti girişiminin ardından idam edildi... İdam edilmeyenler Siyasetten, askeriyeden ve memurluktan men edildi... Nasıl oluyor da onların bu politikası güdülmüş oluyor? Ya da devlet bu politikaları güdecekti madem; O politikaları (size göre) en iyi yürütebilecek kadroyu neden yok etti? İdam edildikleri halde bu kadronun politikaları nasıl devam edebildi? "Kürt Raporları" dediklerin Umumi Müfettişliklerin raporlarıdır sanırım ve aşağıda örneğini vermişsin... O raporlar da gizli değildir... Ayrıca maden bu Asimilasyon politikası İttihat ve Terakkiden beridir var; Neden dili yasaklamak için 1980e gelinmesini -yani 1907den beridir 73 yıl- bekledi bu İttihatçılar? Hem de 1926da hepsi idam edilmiş olarak! İnönü'nün raporu, Şeyh Sait isyanı ve sonrasında bölgede isyan çıkaran veya destek veren unsurlara karşı hazırlanmış rapordur. Diğeri de -yani sanırım "gizli" dediğin rapor bu-; Abidin Özmen'in yanlış hatırlamıyorsam Türkiye genelinde görevlendirilmiş olan Umumi Müfettişliklerde Müfettişlik yaptığı ya da Bitlis Valiliği sırasında hazırladığı rapordur. Uygulamaya geçtikleri anlamına gelmez... Bölgede isyan çıkarmış ya da isyana destek vermiş kitlelere yöneliktir... Zaten maddelerin içeriklerine bakıldığı zaman bu açıkça bellidir... Aynı dönemde mesela Mahmut Esat Bozkurt'un "Türkiye de Türk olmayan herkesin tek yapabileceği şey; Türklere köleliktir" biçiminde de savunuları ve iddiaları olmuştur... Peki o diğerleri, Türklere köle mi yapılmıştır devlet politikası ile? Kişilerin hazırladığı her rapor, devletin o politikayı yürüteceği anlamına mı gelir? Ya da devlet bu raporları bütünüyle uygulamış mıdır? Atatürk Tahsin Mayatepek'i Meksika'ya yollamıştı "Mu" kıtası ile ilgili rapor hazırlasın diye... Devlet'in "Mu" kıtası ile ilgili gizli amaçları var anlamına geliyor mudur örneğin? Madem ki Türkiye çok istikrarsız ve hatta işe yaramamış, hatta dile getirdiğin gibi geri tepmiş bir Asimilasyon politikası uygulamıştır... Peki ama siz neyin hesabını soruyorsunuz öyleyse? Niçin işe yaramadığını mı? Niçin istikrarsız olduğunu mu? Niçin geri teptiğini mi?
  19. Çok sağol mavi... Elbette ortak paydalarımız vardır
  20. Osmanlı sadece Fatih'e kadar Türk kimliğindedir. Daha sonra yalnızca İttihat ve Terakki hükümeti döneminde Türkçülük edinmiştir ancak devlet hala Türk değildir. Etnik bir kimliği yoktu elbette Osmanlı'nın; ancak Türkmenleri asimile etme amacı gütmediği anlamına gelmiyordu bu. Osmanlı vergiyi kimden alacak? Elbette ki yerleşiklerden... Türkmenler göçebe idiler ve zaten Selçuklularla da Türkmenler bu yerleşiğe geçip geçmeme dayatmasından dolayı anlaşamadılar ve Oğuzların isyanı ile yıkıldı Selçuklular. Osmanlı (Yavuz ile birlikte) bu süreci ve 1402 sürecini iyi biliyor; bu bilinçten yoksun değil... Yani iki amacı var: -Türkmenleri yerleşik hale getirip toprakla uğraşan, vergi veren ve işgal edilen yerleri Osmanlı'ya bağımlı kılan bir kimliğe bürümek... -Türkmenleri, 1402de ve Beylikler döneminde olduğu gibi kendisine karşı bir güç oluşturacak özellikten uzak tutmak... Bunun da iki süreci var: -Türkleri, oldukları yerde yerleşikleştirerek, daha önceden yerleşik bulunanlara tabi kılmak; Asimilasyon... -Türkleri Balkanlara göndererek yeni işgal bölgelerinde iskana tabi tutarak yerleşikleştirmek. Bu süreçte Şah İsmail'in göçebe Alevi/Türk kimliğini ön plana çıkarması, Şafii/Kürtlerin Osmanlıyı desteklemesi ile hızlanmıştır ve Türkler ile ilgili sözünü ettiğim süreç doğmuştur. Yeniçerilik öyle küçümsenecek birşey değil... Bu çocuklar Enderun'da yetişip çok büyük yerlere gelebilme olasılığına da sahipler... Osmanlının büyük devlet adamlarının hemen hepsi Devşirmedir; Sokullu vs... Ha tabii ki bir çocuğun ailesinden koparılması kötü; Sonuçta o devşirmeler arasında böyle büyük adam olamayıp, Savaş alanında ölmek durumundan kalanlarda vardı ve çoğunluktaydılar... Bu farklı bir Asimilasyon türü; Bir topluma yönelik değil çünkü... Aldığı bireyleri, kendi yararına yetiştirip, asıl benliklerinden uzaklaştırıyor... Sokullu'nun kardeşi ile görüştüğü bilinmektedir mesela ve Sokullu müslümanken, kardeşi bir papazdı... Bakın, bir etnik kimliği hedef alan Asimilasyonu bırakın bir kenarı; Osmanlı bünyesine katılan küçücük çocukların Asimilasyonu bile çok masraflı. O yönde bir eğitim sistemi, o yönde bir ekonomik yapılanma, o yönde bir askeri yapı, o yönde bir ideolojik temel, o yönde bir kadrolaşma gerektiriyor... Türklerin Asimile edilmesine bakın; Bu unsurların hepsi vardır... Ama Türkiye'nin Kürtlere yaptığı iddia edilen Asimilasyon!'da bunların hiçbirisi yoktur... Çünkü Asimilasyon yapacak yapıdan fersah fersah uzaktır Türkiye... O işte son derece istekli olsa bile yapabilecek altyapısı yoktur... Hamidiye Alayları konusunda ise, bu alaylar için açılan okullar ile bu farklıdır. Hamidiye Alaylarının başındaki beylerin ve ileri gelenlerin çocuklarının gönderildikler İstanbul'daki Okullar, Daha sonra Kürtçülük akımının ortaya çıkmasına ve Kürtçü kökenli ayaklanmaları çıkaran kuşağın yetişmesine neden olmuştur. Yani Enderun Osmanlıya sadık devlet adamları yetiştirirken, Hamidiye mektepleri Kürtçü bireyler yetiştirmiştir... Ama aralarında Osmanlı Ordusunda yararlı askerler de çıkmıştır elbette... Şöyle düşün: Kürt Aşiretleri yüzlerce yıl Osmanlı tarafından kayırılmış... Topraklar, Vergi hakları ve Paşalık/Beylikler verilmiş... Bölgedeki Küçük ve farklı etnik aşiretler onlara bağlı kılınmış... Devlete Yavuz'dan beridir Sünnilik ile bağlı yapılandırılmışlar... Yeni devlete bakalım: Aşiretlerin ellerinden bu ayrıcalıkları alıp, Ulus/Vatan bilinci veriyor... Osmanlı yıkılma sürecine girdiği için bu aşiretlerin Paşalık ve Beylikleri yok oluyor; bu ayrıcalıkları kaybediyorlar... Bölgedeki Küçük ve farklı etnik aşiretler (Aleviler özellikle) eski boyunduruk karşısında Yeni Devlete destek veriyor... Yavuz'dan beridir süre gelen Dini bağlılık sona erdirilip, yerine Laik/Vatandaşlık bağı getiriliyor... Ve bu süreçte Kürtler, Türklerden daha önce "Milliyetçilik" bilincine ulaşıyorlar... Ve bu kayıplarının sorumlusu olarak Yeni Türk Devleti'ni görüyorlar... Acaba en büyük bedeli Kürtler mi ödemiştir? Yoksa en büyük bedeli Kürtler mi ödeTmiştir? Olay, baskı gördüğünü iddia ettiğiniz aşiretlerin; -Kayırılmışlıklarının son bulmasını sindirip sindirememeleri meselesidir... (İnsan olarak; bir etnik-kümenin kayırılmasına karşısınız diye düşünüyorum!) -Dinsel Kimlik/Bağlılık yerine Laik/Vatandaşlık kimliğinin benimsenip benimsenememesi meselesidir... (Umarım Laik'sinizdir) -Ekonomik kayırılmaların ve ayrıcalıkların son bulup, eşit haklara sahip olma meselesidir... (Ekonomik kayırılmışlıklara karşısınızdır umarım!) Yani olay; Osmanlının yıkılması ve Yeni Türk Devletinin kurulması durumu ile Kürt Aşiretlerin bir takım ayrıcalıkları kaybetmesi ve bunu sindirememeleri sorunudur... Soruyu hep yanlış soruyorsunuz... Doğru yanıtlara, doğru sorularla ulaşılır: Niye Osmanlının kayırdığı büyük Aşiretler (özellikle şafii ve nakşibendi nitelikli) Türkiye'ye karşı direnirken, Osmanlının kayırdığı Aşiretlere tabi kıldığı küçük (özellikle Alevi nüfuslu) aşiretler Yeni Türk Devleti'ne destek vermişlerdir? Bugüne uzanan süreç bunun devamıdır... Bugün o aşiretler hala devlet ile barışık değillerdir ve kan davası gibi bunu gütmektedirler; Çünkü Derebeyi zihniyetinden kurtulamamışlardır; Ortaçağdadırlar... Bunu kabul edersiniz ya da etmezsiniz... Bugünün sorunlarının kökenini geçmişte aramayan hiç kimse Tutarlı bir bakış açısını ortaya koyamaz... Asimilasyon; iki kültürden birini yok saymak değildir... Bir etnik kümeyi, diğer bir etnik kümeye üstün görerek, Asimile edilecek etnik kümenin, kayırılan etnik kümeye tabi kılınması Ve kimliklerini tamamen yitirip Tabi kılındıkları kimliği, kendi kimlikleri olarak benimsemeleri ile olur... Ve bu çok karmaşık bir uygulamadır. Türkiye'nin bunu uygulayacak ne ideolojik, ne ekonomik, ne askeri ve ne de toplumsal altyapısı vardır... Bunu yapmaya niyetli olacak olan adamlar da, heralde bunu yapıp yapamayacaklarını az-çok bilecek kadar zekidirler... Evet denedim ve uyum sağladım... Üniversite son sınıfta Kürt arkadaşım ülkücülerden dayak yemesin diye ben dayak yemiştim... Hatta üniversite birinci sınıfta, odamızı basan ülkücülerden; Kürt arkadaşlarımla birlikte dayak yemiştim... Biz 5 kişiydik ve ülkücülerin12 kişisinden sonrasını saymaktan vazgeşmiştim... Üniversite üçüncü sınıfta Muş/Malazgirtli bir Zaza, Diyarbakır/Ergani'li bir Kurmançi ve Van/Muradiye'li bir başka Kürt, Kars'lı bir (annesi Azeri, babası Kürt) Kürt arkadaşımla aynı evde kaldım... Onları anlamam için yeterlidir sanırım mavi... Bunlar yapılan hatalardır... Asimilasyon değildir... Asimilasyon; dili yasaklamak ile sınırlı basit bir uygulama değildir... Çok daha fazlasıdır ve emin olun ki Türkiye Ekonomisinin kaldıramayacağı kadar masraflıdır... Türkiye'nin Asimilasyon yapabilmesi için, askeriyeye ayırdığı %60-70 kadarlık bütçe boyutunda bir bütçeyi de Eğitime, iskana, kültüre, ideolojik alt yapıya, ideolojik alt yapı çerçevesinde teşkilatlanmaya teker teker harcaması gerekir... Sadece "Ahanda dili yasakladılar; aboooo hele hele asimilasyon vaaar!" demekle Asimilasyon olmuyor... Bakın Osmanlının nasıl asimile ettiğine; Anlarsınız... Çok basit!
  21. Türkiye Cumhuriyeti, Kürtler karşısında Türk kökenli insanlara ayrıcalıklar, topraklar, ekonomik kayırmalar vermemiştir... Osmanlı Devleti, Türkmenler karşısında Kürtlere topraklar, ekonomik ayrıcalıklar ve beylikler/paşalıklar vermiştir... Türkiye Cumhuriyeti, Kürtler karşısında salt Türklerden oluşan ve Türk Beylerine çok büyük haklar tanıyan silahlı oluşumlar kurma yetkisi vermemiştir... Osmanlı Devleti, Türkler karşısında salt Kürt Beylerinin önderliğinde oluşturulan ve Türkleri onlara bağımlı kılmaya zorunlu bırakan Silahlı birlikler kurdurmuştur (Hamidiye alayları). Türkiye Cumhuriyeti, (1980 dönemini tüm Cumhuriyete mal etmemekle ve Kürtçenin haksızca yasaklanmasını dışarıda tutmakla birlikte) "Kürt" adını, "Türk" adı karşısında "Aşağılama" sıfatı olarak kullanmamış ve kullandırtmamıştır. Osmanlı Devleti, Ermenileri (millet-i sadıka), Kürtleri, Arapları (Peygamber milleti) yüceltirken yüzlerce yıl "Türk" adını küçültücü, aşağılayıcı bir sıfat olarak kullanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, Kürt olduklarına bakmaksızın Kürtlerden Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, Generaller, Milletvekiller, Bakanlar, Memurlar, Öğretmenler atamıştır, seçmiştir, görevlendirmiştir. Osmanlı Devleti kökeni Türk olan kimseyi devlette görevlendirmemiş ya da çok az görevlendirmiştir; Türkleri okullara almazlarken, Kürt Beylerinin çocuklarına İstanbul'da özel olarak okullar açılmıştır ve Kürtlere paşalıklar verilmiştir. Ermeniler Mecliste en önemli yerlere gelebilmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti, Türklere ayrı ve Kürtlere ayrı vergilendirme sistemi getirmemiştir. Osmanlı Devleti, Kürt Aşiretlerine Mültezimlik vermiş ve bunu silahlı oluşumlarla desteklemiştir. Osmanlıda çıkan üç-beş Kürt isyanı da daha çok vergi toplayacak toprak elde etmek için çıkmıştır -ki bu topraklarda Türkmenlerin de yaşadıkları umursanmamıştır-. Kürtler bazı vergilerden muaf bile tutulmuştur Osmanlılar döneminde, özellikle Hamidiye alaylarının oluşturulduğu dönemde. Türkiye Cumhuriyeti, Kürtleri örneğin terörle mücadeleye sürüp öldürmeyi amaçlamamış ve Türkleri ise askere almayıp yaşamda bırakmayı amaçlamamıştır... Osmanlı Devleti, Kürtlerin sadece kendi yaşadıkları bölgede savaşmaları yönünde yasalar ve örgütlenmeler kurmuştur. Kürtler, tüm koskoca Osmanlı devletinde yalnızca yaşadıkları bölgede savaşmışlardır. Türkler ise tüm Osmanlı tarihi boyunca hep Uçlara ve savaş alanlarına yerleştirilmişlerdir; Balkanlara bakabilirsiniz... Osmanlının son dönemlerinde ise Türkler Osmanlı dışındaki bile cephelere gönderilirken, Kürtler başka cephelere gönderilmemişlerdir; Sinaya ya da Suriyeye bile Türkler kadar Kürt gitmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Kürtlere karşı Türkleri silahlandırıp, Türk din adamlarına Kürtler karşısında fetva verdirip katletmemiştir. Osmanlı Devleti Türklere karşı Kürtleri kayırmış, silahlandırmış, örgütlemiş ve İdris-i Bitlisi'nin desteği ile Türkleri/Alevileri katletmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, ailesi suç işlemediği ya da isyana karışmadığı halde hiç bir Kürt ailesi ya da Aşiretini sürmemiştir. İsyan çıkaran ya da isyanlara destek veren Kürt ailelerini, o ailelere can kaybı vermeyecek bölgelerde iskana tabi tutmuştur. Osmanlı Devleti, sırf Anadolu Beylikleri ile kan bağları var diye Anadoludaki Türkleri suç işlemedikleri ve isyan çıkarmadıkları halde Balkanlara, savaş alanlarında iskana tabi tutmuştur ve bu insanlar her haçlı seferinde; balkan harplerinde, Dünya savaşında katledilmişler, öldürülmüşler ve yok edilmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti, Kürtlerin inançlarına dokunmamış ve yaşam tarzlarını değiştirmemiştir. Osmanlı Devleti, Türkleri Sünnileştirmiş ya da Kürtleştirmiştir. Göçebe Türkmenleri ise zorla ya da kanlı bir biçimde yerleşikliğe zorlamıştır. Örnekler onlarca uzatılabilir... Hakikaten de Osmanlı ile Türkiye'nin uygulamaları arasında hiçbir fark yokmuş be Dünyahepimizin! Sen her olay ve olguyu kafana ve işini gelişine göre yorumla; Sonra da bana gel "değişik gözlükler takıyorsun" de... Ne kadar iyi niyetli ve tarafsız olduğunuz çok belli... Bana gelip de iyi niyetten ve tarafsızlıktan söz edebilecek en son kişi bile olmadığınıza kesinlikle inanıyorum... Birazcık insaflı ve adil olun... Saygılarımla...
  22. Osmanlılar Türkmenleri, Kürtler aracılığı ile Kürtleştirmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin bir Asimilasyon politikası bulunmamaktadır...
  23. Şükür be Diyarbakırlı... Bu iletine şapka çıkarırım... Devletin bir Asimilasyon Politikası güttüğüne inanmamama karşın, Atatürk'ün o söylemlerini "Etnik-Milliyetçilik Aracı" olarak kullananların olduğu konusunda sana katılıyorum. İkinci paragrafındaki ifadene de katılıyorum... Keşke en baştan böyle açık ve net olsaydın! Saygılarımla...
  24. Diyarbakırlı, Eğer gerçekten bu biçimde ise düşünceniz ve ben yanlış anlamışsam (ki öyle görünüyor; itiraf etmeliyim) [her ne kadar Dünyahepimizin samimiyetime inanmayacak olsa da] kusura bakmayın... Ama bakın şimdi siz böyle derseniz olmaz... Etnik-Milliyetçilik ile ilgili tartışmamızda Atatürk'ün "Bir Türk dünyaya bedeldir" ya da "Ne mutlu Türküm diyene" deyişlerini isim vermeden alıp, bu deyişlerin Irkçı/Etnik-Milliyetçi bir nitelikte olduğunu vurgulayıp küçümsemediniz mi? İlgili yazınızı kısa bir tarama ile alıntılayabilirim. Ha ama tabii ki Atatürk'ü sevmek zorunda değilsiniz... Düşüncelerini elbette ki paylaşmak zorunda da değilsiniz... Ancak O'nun ortaya koyduğu düşünceleri, olduğu gibi aktarmak zorundasınız... O'nun düşüncelerini, aslında öyle olmadığı bir biçimde lanse edemezsiniz... Bunu ayrıntılamama gerek bile yok ama isterseniz doğrudan sorarsanız tartışabiliriz...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.