Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey

  1. Din

    Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    "Yapmaya Çalışıyorum" demiştim... Sayın Maraba... Ben görünen gerçeklerden hareket etmeye çalışıyorum. "Sadece İslam Kötüdür" sözünün neyi ifade ettiği ve tarafsız bir yaklaşım olmadığı ortada. Diğer inançlar nedir peki? Onları bu kadar iyi yapan nedir? Ya da o inançlar bahsedildiği gibi "İyi" ise Arkadaşımız niçin bir Putperest, Hıristiyan ya da Yahudi değildir, "İslam Kötü" diye İslam olmaktan çıkmışken? Bakın ben yazımı "İslam Savunuculuğu" yapmış olmak için yazmadım. Şimdiye kadar da hiç bir dini savunmadım; Çünkü dinlerin savunulmaya ihtiyaçları yoktur. Ortadadırlar pek bir... Sayın Maraba... Şimdiye kadar "Soyut Kavramların" var olup olmadıklarını ispatlama konusuna çok sık girmedim. Hatta var olsalar bile ispatlanamayacaklarını söyledim. Farklı ele aldığımı da söyledim. Ancak dinlerin şu an ele aldığımız yönü "Toplumsal", yani görünen yönleridir. "Haçlı/Hıristiyan Savaşları" "Kızılderililerin Katliamları" "Kast Sistemi" "Cihat/Müslüman Savaşları" vs... Bunlar yerel kültürler ve soyut kavramlar değildir. Medeniyetlerin bugünkü gelişimlerine etki etmiş somut gelişmelerdir. İşte bunların ele alınmasında Dürüstlük bekliyorum... Örnek verelim: Çanakkale savaşları "Milli bir bilinç" ile verilmiştir tartışmasız... Ancak Mustafa Kemal Atatürk birde der ki: “Bombasırtı Olayı çok önemli... ... Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiçbirisi kurtulmamacasına hepsi düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Bomba şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennet’e gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerinde ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.” Şimdi bu anlatıda "Kelime-i Şahadet" "Kur'an" "Ezan" gibi İslami terimler geçti diye, Ve karşı taraf, arkadaşımızın pek bir övdüğü "İyi Hıristiyan" ve "İyi Totem (putperest) Anzak" olduğuna göre Atatürk'ü ve Türk Askerini yadsımalı mıyız? Ya da başka bir örnek vereyim: Biliyorsunuz ki "Irak"a "Demokrasi Götüren" bir Abd var karşımızda... İyi Hıristiyan bir Abd... Öyle değil mi? "İyi" Ya da Afrika'da İyi Hıristiyanlıkla katliamlar yapan İyi Hıristiyan Abd. Cezayir'de Katliamlar yapan İyi Hıristiyan Fransa. Hindistan'ı acımasızca sömüren İyi Hıristiyan İngiltere. Veyahut Filistinde "Kötü Müslüman Arapları Katleden" "İyi Yahudi İsrail" Hitler'i nereye koyacağız burada? Henüz 60 yıl önce olmuş bir vaka Ve "İyi Hıristiyan"... Ya da Yavuz Selim'in "İslam" adına yaptığı katliamlardan da ben bahseyim! Ya da Şah İsmail'inkilerden... Bazı Oğuzların kılıç zoru ile Müslümanlaştırılmaya çalışılmasından! Tabii ki onlarda "Kötü Müslüman"... Ama elbette ki "Kötü"ler, bunu gerçek anlamında söylüyorum, Kinaye yapmıyorum... Taliban ve Saddam'da elbette "Kötü"ye örnektirler Müslüman olarak... İstediğim şey "Nesnel Tarafsızlık" Sayın Maraba... Madem ki "Bilimsel" davranacağız, Eminim ki siz yukarıdaki örnekler için "İyi Hıristiyan" Ve "İyi Yahudi" gibi kavramları yadsıyacaksınızdır. İşte burada bazı ahkamlar kesilirken arkadaşların "Amanda daha sert yazayım, abartayım... Belki daha çok hoşlarına giderim bizim tarafın" psikolojisi ile Atıp tutmamalarını istiyorum açıkçası... Sayın Maraba... Aslında size vereceğim cevabımı siz kendiniz vermişsiniz... Elbette ki "Evrensel Ahlak" anlayışı "Nesnel Doğrular"dan meydana gelecektir. Ancak her Bilim Adamı edindiği "Bilimsel Bilgi"den Kastettiğiniz "Ahlaki" anlayışı çıkarmayabilir öyle değil mi? Mesela Nazi Almanyasını düşünün... Nazi Bilim Adamlarını... Burada çok örneği verildi bu konuda... Mesela sanıyorum ki 1970 ya da 1980lere kadardı; Abd'de falan "İnsanlar üzerinde deneyler" yapılıyordu. Belki hala gizli kapılar arkasında da yapılıyordur, bilemeyiz... Bakın, insana yönelik olarak o bilim adamları "Bilimsel Ahlakı" edinememiş... Bakın öncelikle şunu söylemek isterim ki; Hiç bir toplumsal kuralın gökten zembille indiğine inanmıyorum. Dinlerde insani kabullerdir. Ahlaki kurallarda... Tabularda insani kabullerdir. Ateistlerin bir kutsal kitapları yok tabii ki... Dediğim gibi Ateistler şimdiye kadar böyle bir amaç içinde toplanmamışlardır. O yüzden onlara dair referanslar nelerdir eylem olarak pek bilemiyorum. Ancak "Yahudi" kökenli olduğu bilinen Stalin'i ne olarak ele alacağız? Ahıska Türklerine yapılan katliamları! Ya da Özbek ve Kazak Hanlıklarına yapılanları! Yine de son yazdığımı kanıt olarak ele almayınız. Çünkü dediğim gibi Ateizm'in bu yöndeki eylemlerinin kanıtları ne olabilir pek bilemiyorum. Ancak tek tek her Ateist bu "Bilimsel Ahlaki Kabulleri" Yani "Kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapma" kabulünü sergilemeyebilir. Son derece ve abartılıca "Pragmatist" ya da "Hedonist"te davranabilir... Ancak "İyi" "Kötü" kıyaslamasının "Hangisinde daha çok yazıyor, hangisinde daha az yazıyor" Şeklindeki bir mantıkla yapılacağına inanmıyorum. Eylemde var ise vardır, kötüdür o anlayış... Saygılarımla...
  2. Din

    Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Aslında savunuları yaparken birazcıkta olsa içine dürüstlük katmak gerekir diye düşünüyorum... Ben bunu yapmaya çalışıyorum genelde... Burada da yapayım... İslamiyet Kılıç Dinidir denilmiş... Her zaman "Dinlerin, iktidarlarca bir araç olarak kullanılmaktan öteye gidemediği"ni söylerim. En masum inancı alın ve halkı yönlendirmek isteyen bir yönetimin eline verin... Tek bir kitap ve tek bir dini önder ile size katliamlar yapsınlar, yaptırsınlar... Çok basittir... Tıpkı "İyi" diyebildiğiniz "Hıristiyanlık" gibi... Hz. İsa "Sevgi"yi öğütlerken Hıristiyanlık adına "Endülüs"te; Daha sonraları Haçlılar eliyle "Anadolu"da, "Kudüs"te; Kilise eliyle Avrupa'da öldürülen insanların, Aforoz edilip öldürülen "Bilim Adamları"nın, "Cadı Avı" adıyla katledilen kadınların haddi hesabı yok... Bugünkü Sosyal Refahı iyi olan Avrupa'ya bakıp "O halde Hıristiyanlık iyidir" diyebilmek Bir çocuğun, eline şeker tutuşturan herkesin peşinden gidebilmesine benzemektedir... Musevilik mi iyi? Amerika kıtasını ilk bulanlar İspanyol Yahudileri idi... Ve her ne kadar hala bir iddiada olsa büyük ihtimalle doğruluk payı vardır ki Onlar Endülüs Katliamlarından bezen ve yeni bir yurt arayışına giren İspanyol Yahudileri idi... Amerika kıtasına gittiklerinde "Kızıl Derililer"in başına neler geldi altınları ve değerli madenleri için? Toprakları için? Acaba gerçekten Avrupa'dan Amerikaya sürülen "Suçlular/Mahkumlar"mıydı "Yeni Yurt" bulma sevdasında olan, Yoksa "Yeni Yurt" edinmek için kıyımlara maruz kalan, Ama buldukları Yeni Yurt'ta kıyım yapmaktan geri kalmayanlar mıydı? Bugün Yahudilerin "Zenginliklerinden" olsa gerek "İyi" olduklarını söylemişsiniz! Genel olarak Kızıl Derililerden aldıkları ganimetlerin parsasının bereketliliğinden olsa gerek? Yine Yahudilerin, Filistinde yaptıkları vaki... Bombaların üzerine "Günaydın" yazmalarını İslam dini emretmiyor elbette! Puta tapanlar iyi... Hindistanın binlerce yıldır kırılamayan "Kast" sisteminin en önemli nedenlerinden biriside "Totem" kaynaklı inanç sistemleridir... Her kast'ın ayrı ayrı ve aslında birbirlerinden çok farklı inançları vardır... Kast sistemi övülmeli mi? İnançlar hakkında yapılacak yorumlar "Nereden Baktığınız" ile doğrudan ilişkilidir. Ya görmek istediğinizi görüyor Ve inanmak istediğinize Gözünüzü kapatarak inanıyorsanız? Ve üstelik burada "Bilim Savunuculuğu" yapıyorsanız buna rağmen? "Nesnel" olamadığınız sürece "Bilimsel" olamazsınız... Her inanca eşit mesafede olabilmelisiniz... İslam İnancına sahip toplumlar kıyımlar yapmamıştırlar demiyorum, Ancak yukarıdaki safsata sıfatındaki iddianız o kadar temelsiz ve laf-ı güzaf ki Tepkisiz kalmak mümkün değil... Yazılarınızı yazarken içersine birazcıkta "Adalet" duygusu serpiştirmenizi tavsiye ederim... Ergen psikolojisinin en temel özelliğidir; Ergen "Ait olma" duygusu ile nesnelliğini yitirir Salr tepkisel ve sağduyusuz eylemlerde bulunur... "Bugün müslümanlar kötü durumda, öyleyse dinleri berbattır" lafı Sadece pek bir şey bilmeyen bir kimsenin dile getirebileceği bir önermedir. Orta Çağ'da doğu toplumlarının Hıristiyan Avrupa ve diğer Milletlerden daha iyi bir durumda olmasını nasıl açıklayacaksınız? Mevlana: "Biz bu topraklara Sevgi'den başka bir tohum ekmedik" diyor... Yunus'u kime nasıl anlatacaksınız? Her inanç için kıyımlar yapılmıştır. Buna İslamiyet'te dahil, Hıristiyanlıkta, Yahudilikte, Putperestlikte... Belki "Dinsiz" kimseler "Öldürme" amaçlı birliktelikler kurmadılar, Ve elbette ki "Ateistler" kıyımlar gerçekleştirmediler... Lakin "İnançsız Toplum" niyetindeki Rusya'nın yaptıkları da ortadadır... Bu "Özgürlük" idi değil mi? "Irkçılık" temellerini nereden almıştır... Nasıl gelişmiştir... Sonuçları ne olmuştur... Sadece "Bilim"e dayanmakta "İnsan" olmak için yeterli değil... İnsanda öncelikle "İnsanlık" olmalı. Yoksa tek başına "Bilim"de, "Din"de, "Totem"de, "Demokrasi"de bi canavar haline gelir... Sırf tepki vermiş olmak için verilen tepkiler Ve sırf karşı olmuş olmak için karşı olmakta bunun ilk adımıdır Sayın latifsener... Saygılarımla...
  3. Bakın doğru cevabı alabilmek için doğru soruları sormak ve doğru tespitler yapmak lazımdır. Sorunuzu şu şekilde ele almak gerekiyor: "Madde, özelliklerini nereden almıştır ve kaynağı nedir?" Burada iki tez var binlerce yıldır: "Kaynağını İdealardan ya da Tanrı'dan alır ve Tanrı hep vardır." "Madde hep vardır ve özellikleri kendisine aittir." İki görüşte birbirini hiç bir zaman çürütememiş ve felsefe olmaktan öteye gidememiştir. Bugün sorduğunuz bu soru ve benzerleri, türevleri ilkçağdan beridir tartışılıyor... Kabullerden yola çıkalım: "Maddeden Ayrı Tanrı/İdea" anlayışına göre herşeyden önce Tanrı vardır. Maddeyi yaratmıştır ve maddeye özelliklerini vermiştir... "Materyalist" anlayışa göre her zaman madde vardır. Madde kendi özelliklerine, kendisi zaten sahiptir... Nasıl ki "Maddeden Ayrı Tanrı" anlayışına göre "Tanrı" sonsuz ve öncesiz ise "Materyalist" anlayışa göre de "Madde" ya da en saf hali ile "Enerji" aynı şekildedir. Her iki tarafın birbirlerine ithamı şudur: "Sen Tanrı'nın öncesiz ve baki olduğunu kavrayamıyorsun!" "Sen Maddenin/Enerjinin öncesiz ve baki olduğunu kavrayamıyorsun!" Kısaca; Bilimsel bir cevap isterken, aslında sizde bilimsel bir cevap vermekten yoksunsunuz. Çünkü "Bilim"in araştırma konusu ve ilgi alanı olmayan bir kavrama göre, "Tanrı" kavramına göre yorum yapmaya çalışıyorsunuz. Öyle ise size şu soruyu sorarlar: "Maddenin bu özellikleri Tanrı'dan aldığının kanıtı nedir?" Siz bu soruya elbette ki bilimsel bir cevap kesinlikle veremeyeceksiniz... Ancak yine de şu sorunun gelmesi kaçınılmaz: "Tanrı'nın varlığını Bilimsel olarak kanıtlar mısınız?" Yani iddia ediyorum ki sorunuz öncelikle sizi darda bırakacak bir sorudur... Saygılarımla...
  4. Aslında "Ayşegül"den dinlemiştim ben bu parçayı ilk olarak... Ve çok duygu yüklüydü. Ne yazık ki onun ağızından bulamadım. Bununla yetinin...
  5. Ulu Önder elbette sadece bir insandı... Her türlü hatası olabilirdi, Ve pişmanlıkları da vardı belkide... Ama onu biraz farklı kılan şey zekası idi bence... Cesareti idi birazda... Doğru kararlar verebilme yeteneği idi... Ama beni Ulu Önder'e hayran bırakan,, Ve hatta onu gözümde yücelttikçe yücelten çok güzel bir sözü vardır: "Gerçekleri Söylemekten Asla Korkmayınız..." Hayatını "Gerçeklere" adamış bir insan, Doğru olan yoldan başka bir yolda yürüyemez... Bence her sözü altın değerindedir. Bazen istemsizde olsa onun gözümde "Kutsallaşması"ndan Ve "Eleştirilemez" olmasından korkuyorum, Çünkü bu "Nesnel"likten uzaklaştırır insanı... Ancak yine de durduğu yerden aşağıya çekemiyorum... Ve bir şey itiraf edeyim, Ben Lise'ye giderken Ulu Önder'i Sanırım Ergen Psikolojisinin verdiği "Tepkisel" duygulardan olsa gerek Başka bir "Önder" arayışı nedeniyle pek sevmezdim. Ancak iyi ki Lisans'ta Tarih seçmişim... Nutuk ve Tarih ve diğer Önderlerin ÖzYaşam öyküleri Ulu Önder'i gözümde yıkılmaz yaptı... Saygılarımla...
  6. Yani siz "Maddenin kendi kendini organize edebilme özelliği"nin olduğunu Ancak bu özelliğinde "Tanrı" tarafından verildiğini mi kabul ediyorsunuz? Tabii ki bu anlayışa çeşitli yaklaşımlarla Çeşitli sorular sorulabilir lakin madem ki sorunuza illa ki bir cevap istiyorsunuz Arada kaynatmamak lazım... Benim kendi görüşümce; Tanrı herşey olduğuna göre, Hangi cevabı verirsem aynı kapıya çıkar... Saygılarımla...
  7. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti
    Ulu Önder'in bu sözünü ilk defa duydum... Ancak şüphesiz ki inanılmaz... Çok güzel...
  8. Sayın sadebiri... Belki çok kurnaz bir soru sorduğunuzu düşünüyorsunuz ancak bu soruyu sorduğunuz anda kendiniz ile çelişirsiniz... Savunularınızda öncelikle "Mantıksal Tutarlılık" olmak zorunda, Ve savunularınızı bir bütün olarak ele alın bence... Gelelim niçin çelişeceğiniz konusuna... "Kendini Organize Edebilme Özelliği" dediğiniz anda, "Tanrı'nın Bilincinden Özgür" olan maddesel bir devinimden bahsetmiş olursunuz. Oysa ki İslam inancında tek bir yaprak bile Tanrı'nın izni olmaksızın kımıldayamaz öyle değil mi? Umarım farketmişsinizdir... Diğer bir husus... "Maddenin kendi kendini organize edebilme özelliği" var ise eğer, Yani siz buna gerçekten inanıyorsanız Maddenin "Evrimi"ne inanmamanız için hiç bir neden yoktur. Çünkü kendi kendisini organize edebilen "Madde", "Uyum"un gerektiği koşullarda Bu özelliğini kullanarak "Uyum" sağlayacak Ve belkide milyonlarca yıl sonra evrim geçirecektir, Bu kaçınılmaz sonuç olacaktır... Dolayısı ile sorduğunuz soru kendi kabullerinizle en baştan çelişmektedir. Umarım bunu da farketmişsinizdir... Varlığı bir bütün olarak ele alırsanız eğer bu çelişkiden kurtulabilirsiniz... Saygılarımla...
  9. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    "Keşke din olmasaydı..." "İyi ki din var..." Hala "Din" denen şeyin "ToplumBilimsel" olarak ne olduğunun farkına varamadık ne yazık ki. Daha önce de bir çok kere söylediğim gibi insanlar "Toplum"ları oluştururken çeşitli birleştirici yapılar oluşturmuşlardır ve "Din" bunlardan sadece birisidir. İnsanlar "Totemlere Bağlı" birliktelikler kurmuşlardır. "Beslenme İhtiyacı" ile çeşitli "Avcı-Toplayıcı" topluluklar oluşturmuşlardır. Yine aynı nedenle "Tarım Toplumları" oluşturulmuştur. Ya da daha sonraları "Feodal Toplumlar" meydana gelmiştir. "Kan Bağı"na dayalı toplumlar oluşturulmuştur; Klanlar, Boylar, Aşiretler... "Din"de bu araçlardan birisidir sadece. Dikkat ederseniz dinler ortaya çıktıkları dönemlerin sosyal yaşamlarına göre bir takım değişiklikler yapmışlardır... Toplumlaşma bir yol almıştır ve "Dinsel Birliktelikler"de bunun duraklarından birisidir. Yukarıdaki toplumsal birlikteliklerden kimileri bazen bir arada, Bazende bir tanesi başlıbaşına etken olmuştur... Dinler için "Keşke Olmasalardı" demek, biraz bundan habersiz olmuş olmayı gerektiriyor gibime geliyor... Bugün ise Toplumsallaşmanın örneğini "Anayasal Düzen" almaktadır Ve "Dinsel Birliktelikler" artık yok olmaya mecburdur. Miyadını tamamlamışlardır yani... Dolayısıyla "Din Gereksizdi-Gerekliydi" gibi bir tartışma olamaz. Toplumlar dağılmaya başladıklarında, Onları bir araya toplayacak bir akım ya da düzen mutlaka ortaya çıkacaktır. Bu "Din"de olmuştur, "Milliyetçilik"te... "Anayasa"da olmuştur, "Kan Bağı" veyahut "Ülkü Birliği"de olabilmiştir... Ancak bugün "Din" denilen, Toplumsal önermeleri olan yapılar Artık "İnanç" olarak vicdanlarda yer almak zorundadır. Kişisel tercih olmak zorundadır... Kısaca: "Dinler" tarihin bir parçası ve gerçeğidir. Bugün için "Dinsel Toplumlar" oluşturma ereği İnsanlığın ulaştığı "Bilgi Düzeyine" göre daha eski bir döneme hitap ediyor olsa da, Unutulmamalıdır ki "Dinler" insanlık bu döneme ulaşana kadar toplumsallaşma örneği olarak tarihte yerini almıştır. Dinlerin "İnanç" yani "Ruhani" diye niteleyebileceğimiz unsurları bence kişisel tercih oldukları için pek bir tartışmaya kapalıdır. Ancak yukarıda bahsettiğim yönü ile bu tartışmanın bahis konusudur... Saygılarımla...
  10. Sağol ablacım şiir için... Yanımdasın di mi hep...
  11. Arkadaşlar "Şapka ve Kıyafet Devrmini"nin özü toplumun dini ritüellerin kullanımı ile bölünmesinin ve bu ritüelleri kullananların imtiyazlanmalarının önlenmesi amacı ile çıkmış toplumsal bir yasadır ve bu açıdan kapsamı Anayasa kapsamına girmektedir... Zaten Devriminin özü bu olduğu için anayasa bu açıdan kılık ve kıyafete karışmıştır... Ancak ne Türk Anayasası ne de herhangi bir Çağdaş Anayasa teker teker kişilerin kıyafetleri ile ilgilenmemelidir. Ve Anayasa "Aman şunun türbanına karışayım, şunun takkesinde gözüm var" dememektedir. Ve Anayasa "Ben İslam/Hıristiyan/Yahudi dinine uyuz oluyorum, illa ki ne olursa olsun karşısındayım" gibi bir niyette gütmez, her inanca eşit uzaklıkta olmak zorundadır ve öyledir... Dinlerle bir bağıntısı yoktur, materyalisttir, öyle olmak zorundadır... Kurallarını Tanrı'dan değil, sosyal gerçekliklerden alır... Anayasa açık ve net olarak aynı toplumun bireylerini kitle kitle bölecek kamplaşmalara ve bunu sağlayacak unsurlara karşı olarak yasalar koymuştur. Şapka ve Kıyafet Kanunu ilan edildiği tarihte kadınların kapanmaları konusunda, bu türlü giyim hiç bir tarafça halkı bölecek nitelikte bir bayrak ya da simge olarak kullanılmıyordu. Ve birileri oy kaygısı ile arı kovanına çomak sokana kadar da sorun olmadı. Ancak o birileri gerek arka bahçe yaratmak ve gerek halkı bazı oyunlarla bölmek için bu sorunu yarattı. Bu sorunu yaratanlar her iki taraftır kanımca... Yani her iki tarafta bu sorundan pay kapmak niyetindedirler ve propaganda/kışkırtıcılık yapmaktadırlar. Ve gördüğünüz gibi Anayasa'nın "halkın dini bir simge ve ritüeller ile bölünmesini engellemek" niyetiyle ilgili içerdiği maddeyi savunanlarda, karşısında olanlarda yine Anaysa'ya aykırı olarak halkı kaçınılmaz olarak yine dini ritüellerle bölmektedirler ve bu çok komik bir ironidir aslında... Bence Milli Görüşüçüler bu kuşamı simgeleştirmeye çalışırken, buna karşıt olanların vereceği en güzel tepki bir karşıtlık yaratmak yerine sağ duyulu davranıp demokrasinin kurallarını işletmek olmalıydı. "Kardeşim bir yerlerinden sorun yaratma, yok öyle bir sorun" demeliydi, çünkü yoktu... Yanlış hatırlamıyorsam ilk Türban eylemi 1980lerde Ankara'da yapılmıştı, doğrusunu bilen var ise belirtsin rica ederim... Bir gazete de okumuştum... O günlere kadar niye yoktu yahu bu sorun? Türbanı arka bahçe olarak kullanmak isteyenlere verilen karşı tepki bugün halkı "Türbana Karşı Olanlar" ve "Türban Yanlıları" olarak bölmüştür, bu çok açık... Kimisi: "Sen türban giyemezsin dinini simgeliyor" diyor... Kimisi: "Ben türban giyerim, dinim bunu gerektiriyor" diyor... Bu Anayasanın bahsettiğim ruhuna aykırı değil midir? Halk bölünmüyor mu bu yüzden? AKP bunun parsasını toplamadı mı? CHP bunun parsasını toplamadı mı? Ancak artık şu vardır ki ister taraftarı olun ister karşısında olun "Türban" dediğiniz giyim ve kuşam artık toplumu bölen bir simge halini almış ve bu nedenle Anayasanın ilgili maddesinin kapsamına girmiştir... Olay bundan ibarettir... Belki Türban giyenlerin hoşuna gitmeyecek Ve belki Anayasanın insanın kuşamına kadar inmesi yadırganacak bir şey ancak kaçınılmaz gerçek budur. Ve bu gerçeği ortaya çıkaranlar "Türban"ı bayrak haline getiren simsarlardır bu da çok açık... Hani şu var birde ve bence gözden kaçırılan önemli bir noktadır; Kur'an bir Kutsal Kitap olarak hep "Türban"ı emreder şekilde lanse ediliyor ya hani? "Kur'an giyim kuşama kadar inananın herşeyine karışır" imajı vardır ve forumda da sık sık rastlıyoruz... Peki hiç düşündünüz mü, ki gerçi hergün gözümüze sokuluyor: "Anayasa Türban'ı Engelliyor" deniliyor... Bakın burada çok önemli bir kasıt var ve hep gözlerden uzak tutulmaya çalışılıyor bu yönü... Belli bir zaman gelene kadar tabii ki; Anayasa değiştirilinceye kadar... "Anayasa giyim kuşama kadar vatandaşın herşeyine karışır" imajı yaratılıyor artık... Kur'an ile Anayasayı birbirlerine koşut olarak lanse ediyorlar. Aynı ringteki iki dövüşçü gibi... "Ya Kur'an, Ya da Anayasa..." imgesi yerleştiriliyor insanların bilinçaltlarına, psikolojilerine Ve bu ileride ortaya çıkacak göreceksiniz. Eğer bir referandum falan olursa, insanlar; "Ya ToplumBilimsel Anayasa, Ya da Kur'ansal Anayasa" arasında seçime sürüklenecek ve tabii ki ikinciyi seçecekler. Çünkü bu artık iyice kazınıyor bilinçaltına. Orientalizm görevini çok iyi yapıyor ve biz sadece "Sen Türban giydin, ben şuramı açtım, senin burnunda sinek var, kafanda zaten ampul gibi" kavgası yapıyoruz... İş çok daha ciddi bir boyutta bence... Arkadaşlar; Demokrasiye sarılmak lazım... İster savunsun, ister karşısında olsun, Giyim kuşamı bayrak yapanlara prim vermemek lazım... Hepsi aynı şeye hizmet ediyor bunların, Gün gibi ortada... Saygılarımla...
  12. Tengeriin boşig şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Fan Club
    En mükemmel eseri budur: Bende Öte, Benden Ziyade... Bu aksam yine garip bir hüzün çöktü üstüme Hücrem soğuk bir tek sen varsın düşlerimde Demir kapı yine kapandı ağır ağır üzerime Kelepçeler yine vuruldu kilit kilit yüreğime Derin derin soluyorum seni gecelerce Duvarlara kazıdım ismini her köşeye Dudakların şeker gibiydi Baldan öte baldan ziyade Pembe pembe yanakların Gülden öte gülden ziyade Sabret gönül sabret Sakın isyan etme Bir gün elbet bitecek bu çile İsyan etme Dört kitaptan başlayalım istersen gel söze Orda öyle bir isim var ki Kuldan öte kuldan ziyade O'nu düşün o'na sığın O senden öte benden ziyade Bir sabah elbet güneş de doğacak penceremde Ama bil ki ateşin hala yanacak yüreğimde Gözyaşlarım akıp gidecek Selden öte selden ziyade Bir canım var vereceğim Maldan öte maldan ziyade Sabret gönül sabret Sakın isyan etme Bir gün elbet bitecek bu çile İsyan etme Dört kitaptan başlayalım istersen gel söze Orda öyle bir isim var ki Kuldan öte kuldan ziyade O'nu düşün o'na sığın O senden öte benden ziyade Bir ben var ki benim içimde Benden öte benden ziyade Bir sen var ki senin içinde Senden öte senden ziyade...
  13. Hımm... Çok güzel film değil mi? Hele müzikleri...
  14. Bana kuzenim BumbleBee'nin oyuncağını vermişti orta okula giderken. Kaybetmiştim. Ama o zaman avucuma sığacak kadar küçüktü. Şimdi ise üç parmağımın ebatlarından bile küçük olurdu eğer kaybetmeseydim... Çok pratikti o oyuncak, çok güzel şekil değiltiriyordu. Birdaha hiç bulamadım... Çok özlüyorum kendisini...
  15. Animasyonları çok severim... Hele müzikleri çok hoş... Pocahontas'ı ben alıcaktım ama neyse... Neden acaba? Evdeki canavardan dolayı mı? Çocuk altyazılı falan nasıl olursa olsun izliyo yav
  16. Tengeriin boşig şurada bir başlık gönderdi: Yabancı Sinema
    Transformers... Onların Savaşı, Bizim Dünyamız... Çocukluğumuzun en güzel çizgi filmlerinden birisiydi... Transformers... Her çocuk arabalara ve dinozorlara meraklıdır... Onlar hem böyleydi hem de Robot... Filmi çıkar çıkmaz gittim tabiiki... Ve çok eğlendim... Optimus Prime sevdiğim en sağlam karakterlerden birisi... Jazz: Neden insanları korumak için savaşıyoruz ki? Optimus Prime: Çünkü ilkeller, şiddetle savaşıyorlar. Biz farklı mıydık? Onlar genç türler. Öğrenecek çok şeyleri var. Ama onların içindeki şevki gördüm. Özgürlükleri tamamen duygusal olmalarında. İnsanların, bizim hatalarımızın bedellerini ödemelerini istemiyorum. Bu sözleri, insanların robotlardan öğrenecekleri çok şeyleri olduğunu ortaya koymuyor mu? Jazz ise asıl favorimdi ama filmde ne yazık ki öldü... Hayat tarzı çok hoşuma gidiyordu; "Eğer bir şeyi tarz ile yapmıyorsan, yapmaya değer değildir" diyen bir Robo-Rocker... Alta özellikle rahmetli Jazz'ın resimlerini koydum... Megatron'un ise canilik anlayışı ne kadar olumsuzsa da tutarlı: Megatron: İnsanoğlu yaşamayı hak etmiyor. Optimus Prime: Kendi seçimlerini yapmayı hak ediyorlar. Megatorn: Sen de onlarla beraber öleceksin! Durma onlara katıl ve öl! Hala zayıflık için savaşıyorsun, bu yüzden kaybediyorsun. Autobot'lardan BumbleBee çok iyi bir karakter mesela Ama Decepticon'lardan Barricade'nin üzerinde yazan yazı dehşet verici: "to Punish and Enslave... - Cezalandır ve Köleleştir..." Bence çocukluğumuzu hatırlatacak müthiş bir film... Çizgi filmlerden uyarlama Filmler arasında en çok hoşuma gidenlerden...
  17. Sayın Godzilla... Açıkçası Mc Gaywer en sevdiğim ve hiç bir bölümünü kaçırmadığım belki de tek dizidir... Gözümü kırpmazdım izlerken... O dizi yüzünden bugün evimde üç tane İsviçre Ordu çakısı var... Evin üstündeki büyükçe kutudaki bir çok ıvır zıvırı hiç saymıyorum bile. Ama şunu söylemek isterim ki; O dizi insana pratik düşünmeyi öğreten mükemmel dizilerden birisi ve belkide tek dizidir... Neyse; Madem ki tezahürat yapasınız geldi anlatmayayım da abartmayalım değil mi? Hani para harcamam diyorum ya? Sırf o diziden etkilenip bozduğum radyolara verdiğimiz paraları görmezden geilyorum...
  18. Atlantis... Bu türlü kayıp uygarlık şeysilerine pek bir meraklı olduğum için gözümü kırpmadan izlemiştim bu animasyonu...
  19. Paradan nefret ediyorum desem! Şimdiye kadar yapabildiğim hiç bir şeye para vermedim mesela. Yürüyebileceğim her yere yürürüm. Kitap aralıklarımı kendim yaparım. Evimi kendim boyarım. Tamirini kendim yaparım bozulan herşeyin. Hatta yapabildiğim sürece kendi kendimi tedavi ederim. Kendi evimizi bile kendimiz yaptık, çalıştık... Yani bu cimrilikten ya da tutumluluktan değil... Paranın elime değmesini ve hayatımın her şeyinde yer almasını sevmiyorum. Zevklerimizi bile paraya mahkum olarak geçiriyoruz... En büyük zevkim Gemi Maketi yapmaktır. Baktım malzemeleri para ile... Bende önce bir zamk aldım. Sonra tahta çubuklar yerine bildiğiniz dondurma çubuklarından topladım. Ve yaptım... Sadece bir zamk fiyatına Çubukları toplaması ayrı bir zevkti, çünkü sonunda herşeyiyle bana aitti... Şimdi de bilirsiniz tahta çay kaşıkları vardır... Onlardan buldum tesadüfen bir kutu ve tam aradığım esneklikte. Sonra bir iki bozuk telefon geçti elime Titreşim motorlarını falan aldım içinden. Yeni bir gemi yapacağım... Bisikletimi hiç götürmedim mesela tamirciye... Gerçi artık yerinde yeller esiyor. Resim çizmeyi severim mesela... Gidip pahalı araçlar almadım hiç. Elimdekilerle en güzelini yapmaya çalıştım. Hatta kendi tarzımı yarattım ama meşhur olamadım Lisede ve orta okulda hep başkalarının kitapları ve giysileriyle okudum... Tabi bu mecburiyettendi... Kitaplarımı hep bakkal poşetleri ve gazete kağıtları ile kapladım. Daha güzeldiler... Resim işi dersinde elişi kağıdı yerine, Küpürleri kullandım dergilerdeki... Daha estetik oluyor dedim, Öğretmenimiz el işi kağıdına para vermemizi yasakladı sonunda... Okula lisans hayatım boyunca ve şimdi bile hep otostop ile gidip geliyorum... Askerdeyken bir çantaya ihtiyacım oldu. Topladım eski kamuflajları... Annem bana terzilik öğretmişti, Çok güzel bir çanta diktim... Hala kullanırım. Terzi bir askerim bile modelini ona da çizmemi istemişti... Arkadaşlarımı paraları ile ölçmedim. Sevgililerimi para ile kıyaslamadım. Ama para için gidenlere sahne oldum, Ne yalan söyleyeyim... Paradan daha da nefret ettim... Kendi kuyruğunu sağlama almak tabii ki para ile değil mi? Herkes "seviyorum" dediğini bile terkediyorsa bu yüzden... Ama bir anlık, bir kaç dakikalık hazlara bile feda etmiyorlar mı zaten birde!? Paraya etmişler çok mu? Birde bu yönü var... Açıkçası parayı hayatımdan olabildiğince uzak tutuyorum. Ama insanlar paraya o kadar mahkum olmuşlar ki, Ciğerlerini satılığa çıkarmışlar... Tabi o da "Beş para" bile etmiyor... Yazık... Neyse... Para bu benim için... Hiç-Bir-Şey...
  20. Tengeriin boşig şurada yorum gönderdi blog başlığına bir yorum içinde Radyanın günlüğü
    Ben size şimdiden geçmiş olsun diyorum... Yandınız siz, eve Acil Yardım ve Kurtarma ekibi falan tedarik edin şimdiden. Alp'e baksana... Yeni fırlamalıklarına ortak buldu...
  21. Ya hayır yaaa... Benim yakalamam lazımdı... Neyse bükemediğimiz bileği öpeceğiz artık. Tebrikler valla ne diyeyim... Hazır elinde kanıtların varken kopar koparabildiğini Gloria'dan...
  22. Tengeriin boşig şurada yorum gönderdi blog başlığına bir yorum içinde Radyanın günlüğü
    Ya abla git yaaa... Bende tam sana mail atcaktım "yeğenciimi görmek istiyorum" artık diye... Özledim yav keratayı? Bugün iş erken bitti ama Alp yok ki? Neyse, Şu fırlamanın bir iki fotoğrafını koy yaa... Lütfeeeennn... Tatilde hiç mi çektirmediniz?
  23. Yazılarımı takip eden daha doğrusu önemseyen herkese öncelikle teşekkür ederim. Açıkçası benden kat ve kat daha güzel yazdığını düşündüğüm kimseler var ve yukarıdaki tartışmaya katılmak istemiyorum aslında... Çünkü sonuçta açılan bu konuyu bir "Jest" olarak görüyorum Ve adı geçmeyen arkadaşların gücenmeyeceğinden adım gibi eminim. Çünkü eminim ki kendileri yeterli olgunluğa erişmiş olmalıdırlar. Geçen gün iş arkadaşımla aramızda bir konuşma geçti... İş konusunda bir şaka yaptık bir arkaşımıza ve alındı... Arkadaşım, alınan arkadaşa şu cevabı verdi: "Yaptığın işten emin olsaydın eğer, alınmazdın..." Burada yazdığı yazılarından ve paylaşımlarından emin olan hiç bir kimsenin Alınganlık gösterip; "Benim adım yazılmamış, bende artık yazı yazmam" Gibi çocukça bir tepkide bulunacağını hiç mi hiç sanmıyorum açıkçası... Sanmak bir yana hatta eminimde... Şimdi... Her zaman söylerim ki Sayın Cyrano ve Bilimselci benim forumdaki idollerimdir. Yazılarını hiç kaçırmam. Gerçi Bilimselci artık bıraktı sanırım, üzücü... Şimdi ise bir Demirefe'dir var aramızda... Yazılarından bilgi fışkırıyor, o derece... Gloria var mesela... Zeka küpü... Taurusmutis desen öyle... Ve tabi bilmeceler konusunda yarışamayacağım diğer arkadaşlar... Aslan34 var birde... Pek bir zıtlaşıyoruz ama yazılarını okumak gereği hissediyorum nedense... Muki'yi zaten okuyorum... Öğretmenim o benim... Demokrasi anlayışım onunki kadar olgun olsa, şanslı addederim kendimi... Keskinkalem kardeşim... Bazen yazılarını okuduğumda bir bakıyorum ki karakterleri falan aynı. Avatara ve Nick'e bakma ihtiyacı hissediyorum "Acaba ben mi yazmıştım" diye. Yazılarımın karakterini bu yüzden değiştirdim... Figgaro ve Lostsoul... Ben yazdığımı sanırdım ama hakikaten belki de "EN AZ" benim kadar dolu insanlar... Yazıları ve şiirlerini örnekliyorum açıkçası... Sardunyam iyi yaa... Okumamazlık etmiyorum doğrusu... Hele ablam... Ra_dya... Ben çocuğuna bağlı iki anne gördüm, Birisi benim annemdi, diğeri ablam... Gerçi her anne öyledir ama ablam bir başka yaa... Diloş'da iyi... Neşeli biri gibi geldi bana, Numaracı mı ne? Lil... Oyunbaz, reklamcı... Ama biri eksik... Cerenimoo... Gerçi onun burada sık görmüyoruz ama açıkçası bu kadar "anti" birisi daha yoktur. Ne desem zıt... Pes yani... BrainSlapper ile iyi kapışıyoruz ara sıra. O da iyidir bakmayın siz... Kafa dengidir aslında Katakuta .......... Agresif abi... Üzüldüm... Kopyacı Freyja ADMİN'i unutuyodum... İllaki çatmasam olmaz... Başka... Başka... Başka... Herkes bir anda aklıma gelmiyor ki! Ama herkes bilmeli ki, Herkesi yeri apayrı... Ve ismi yazılmayanların gücenmeyeceğini biliyorum. Çünkü herkesi yazmak gibi bir mesaimiz ne yazık ki yok. Zaten "Anı Defteri"nde yazıyoruz hep değil mi? Herkes biri diğerinin yerine koyulamayacak kadar değerli. Çünkü herkes başlı başına bir değer... Yeter ki verebildiklerinden emin olsunlar... Saygılarımla...
  24. Hiç kimseye güvenmemem gerektiğini öğrendim ama Yine de herkesi sevmeyi bir zorunluluk olarak görüyorum. Çünkü insanı bitiren iki şey varsa birisi "Nefret ve Öfke" Diğeri de "Gam"dır... Herkesi sevebilmeyi öğrendim desem aslında en doğru cevabı vermiş olurum... Kimseye güvenmiyor olsamda hayatta sırtımı gözüm kapalı ve şüphesiz dayayabileceğim tek bir kişi var O da kardeşimdir, aslında nunu anladım... Aslında çok şey anladım ama hepsini de yazamam ya!?

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.