Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

politika

Φ Süper Üye -
  • İçerik Sayısı

    9.358
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    58

politika tarafından postalanan herşey

  1. Zülfü Livaneli'nin;bir yazisinda belirtmis oldugu gibi;Türkiye Cumhuriyeti'ni cökertmek icin müthis bir savas verilmektedir.Cumhuriyeti yikmak icin gerekli üc adim var.Bu adimlardan birisi:MUstafa Kemal'in partisini yikmak yani CHP'yi yikmak.Basbakan iktidara geldigi günden bu yana müthis bir performansla bu görevi yürütmektedir.Yani CHP'yi yok etme misyonu.Bunda da basarili olmustur,CHP'nin bugünkü durumu icler acisidir. Ikinci adim Mustafa Kemal'in ordusunu yok etmektir.Maalesef bu da basarilmistir,Ordunun hali ortadadir.Deniz ve Hava gücü zayitlatilmis,tüm deneyimli ve Atatürkcü generaller sahte belgeler ve satin alinmis GIZLI TANIKLAR vasitasiyla yargilanip hapse tikilmis ve dis dünya ile iliskileri kesilmis ömür boyu özgürlükleri ellerinden alinmistir. Ücüncü adim Mustafa Kemal'i silmektir.Simdiki mücadelenin hedefinde Mustafa Kemal'in silinmesi vardir.Mustafa Kemal eger milletin gözünden düsürülüp Hitler gibi bir konuma sokuldugu an Türkiye Cumhuriyeti'ne öldürücü darbe vurulacaktir ki bu darbe icin ön görülen tarih 2023 yilidir.Yani Cumhuriyetin 100.Yilnda tarihin sahifelerine GAYRI MESRU bir devlet olarak gömülecektir Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni gayri mesru bir konuma getirme cabasi sadece bizim Cumhuriyet ve Atatürk düsmanlarinin cabasi degildir.Dis gücler müthis bir katki saglamaktadir bizim Cumhuriyet düsmanlarina.Alman prof.Udo Steinbach her defasinda Türkiye Cumhuriyeti'nin GAYRI MESRU bir devlet oldugunu söyler.Kimlere söyler ?Bizim Cumhuriyet Düsmani ve Yurt disinda bulunan dincilere. NE MUTLU TÜRK'ÜM DIYENE diye daga tasa yazarak "ilkel bir toplum olduk"sözünü kim söylemisti:Abdullah Gül yani sözüm ona Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden kisi. Sen her tarafa "NE MUTLU TÜRK'ÜM DIYENE diye yazarsan onlarda "NE MUTLU KÜRT'ÜM DIYENE"diye yazar diyen kimdi:Erbakan ve onun talebesi basbakan Erdogan. AKP sayesinde "HEPIMIZ TÜRK OLMAKTAN KURTULDUK"diyen kisi de bir AKP milletvekilidir. Bu örnekler cogaltilabilir. Konuyu ODTÜ'den neden buralara tasidim cünkü ODTÜ'de ve TAKSIM"de yasananlar Türkiye Cumhuriyeti'nin kimlerin elinde oldugunu ve hedefin aslinda Türklük oldugunu anlatir. Bakin AKP'nin icinde ciliz seslede olsa ANIT KABIR'in bulundugu arazinin cok genis bir arazi oldugudur.Bunun anlamini herhalde anlatma geregi yoktur. saygilarla
  2. Söyle bir tarihin sahifelerine bakalim.Yol icin kim cami yiktirmis onu görelim. Adnan Menderes sadece Istanbul'da yol yapilacak bahanesiyle 50'nin üzerinde cami yiktirmistir. Simdi sorulabilir ki Menderes'le Basbakanin ne alakasi var! Basbakan:Yol icin cami yikariz derken aslinda Adnan Menderes'in cami katliamini aklamaktadir. Dikkat edersek basbakan ikide bir CHP'ye saldirarak;Camileri ahir yaptilar yalanini saf insanlara yedirmeye calisirken onu dinleyen 326 milletvekili'nin gözleri yasarir AKP'ye verenlerde yuh ceker.Basbakanin amaci zaten yuhalatmaktir. Halbuki;CHP hicbir camiyi ahir yaptirmamistir ama,kisla olarak kullandirmistir.Cünkü savas dönemidir ve savas dönemlerinde camiler askerlere kislalik yapabilirler.Bundan daha kutsal olan bir yer yoktur askerin savas durumunda konuslandirilmasi icin.Basbakan kutsalliktan bihaber oldugu ve akli fikri fitne fesatta oldugu icin siyasi shov yapmaktadir.Siyasi shovlar siyaset alaninda normaldir ancak iftira normal degildir,basbakan iftira etmektedir ayni sekilde Bezm-i Alem Camisi icin de iftira etmekte ve kendisini desteklemeyen müezzini sürgün ettirmektedir. Evet ne demistik;basbakan yol icin cami yikariz derken hem Menderes'i akliyor hem de gerektiginde yikacak oldugu camilere kilif hazirliyor. Yol icin cami yiktirilmamalidir.Eger yol güzergahi cami yiktirmadan yapilabilcekse caminin yikilmasi gerekmiyor.Yalovadaki "Yürüyen Kösk" buna bir örnektir.Agaclarin kesilmemesi icin Atatürk Köskü oldugu yerden teknik yöntemlerle yürüterek agaclari kurtarmistir.Tabii ki niyet cok önemldir.Tayvan'da ormani kesmemek icin tüneller yapilarak yol insa edilmistir.Orman bir ülkenin cigeridir,ODTÜ'de ABB'si ve AKP hükümeti sadece ve sadece intikam hirsiyla o güzelim agaclari keserek o araziyi cöle cevirtmis ve rant kapisi acmistir.Ama tekrar ediyorum;sadece ve sadece INTIKAM icin bunu yaptirmislardir.ODTÜ sadece Türkiye'nin degil dünyanin cok önemli bir üniversitesidir.Bunu hazmedemeyenler ODTÜ'ye saldirmis ve iclerindeki intikam atesini bir nebze olsun söndürmenin mutlulugunu yasamislardir. saygilarla
  3. Her kesimden haberdar olmak cok kolaydir,acarsin televizyonu görürsün ne olduklarini,girersin internete okursun yazdiklarini ve haberdar olursun..Ilaki para verip gazetelerini almak zorunda degil kimse.Ne yazik ki bu yöneticilere karsi olupta her gün onlarin gazetelerini alip okuyan milyonlar var hala.Zaten öyle olmasaydi o gazeteler coktan batip giderdiler onlari ayakta tutan aman bosver al oku zihniyetidir. saygilarla
  4. Yani 50 koruma esliginde Cuma namazina gidiyor diye,Allah Peygamber diyor diye,Kurandan pasajlar okuyor diye o'nu müslüman mi sanmistiniz yoksa.Acin Islam Tarhini bakin ki ne kadar sahte müslüman var.Müslüman gigi görünmek öyle zor bir zanaat degil,Kelime-i Sehadet getirdin mi sen müslüman olursun ancak kalbin önemlidir.Agzinla müslüman olmak hüner degildir kalble müslüman olunur.O nedenle her Allah diyeni sakin müslüman sanma.Müslüman,müslümani katlettirmez,müslüman müslümana zulmetmez,müslüman bu bizden bu bizden degil demez.Müslüman yalan söylemez,müslüman vatan hainligi yapmaz.müslüman askerini öldüreni kucaklamaz ondan talimat almaz.DAHA SAYAYIM MI? Bakin bizi yöneten müslümanlara bakin ki hangisi peygamberin veya ALLAHIN dediklerinden bir tanesini yerine getiriyor.HIC BIRI.Müslüman milletin vergilerini akrabalarina kizlarina cocuklarina yedirmez. saygilarla
  5. Bunlardan hesap sorulacak gün ve hesap soracak bir babayigit mutlaka olacaktir.Bundan sakin süpheniz olmasin 30 yil sonra da olsa bunlardan illaki hesap sorulcaktir.Ya kacacaklar ya da hesap vereceklerdir Türk Milletine ve milletin yargiclarina cemaatin satin alinmis hakimleri degil milletin hakimlerine hesap verceklerdir.Nürnberg Mahkemelerinde nasil ki katillere insanlik düsmanlarina hesap sorulduysa gün gelecek icimizdeki ve iktidardaki katillere eli sopalilara onlarin efendilerine hesap sorulacaktir.Belki bu hesabin sorulacagi günleri göremeyenler olacaktir,eger sizler cocuklariniza bugünleri anlatip onlarin neyi sahiplenmelerini ögretirseniz inanin ki onlar bunlardan hesap soracaktir. saygilarla
  6. Yandas kanali izle reytingini arttir,yandas gazeteyi oku,gücünü arttir sonra da onlari okumaliyiz diye fikir beyaninda bulunuluyor.Hayir yandas medyanin ne retingine ne de maddi gücüne destek vermeyi ben yanlis buluyorum.Yandas medya gazete tirajlarini arttirabilmek icin her yola basvurmakta,hediyeler kuponlarla saf insanlari aldatabilmektedirler bunun önüne gecebilmek icin bizlerin seferber olmamiz gerekir. SÖZCÜ Gazetesi THY ucaklarina alinmiyor,cünkü anti-AKP yani ben ucaga bindigimde bakayim ne yaziyor diyerek YENI SAFAK'mi alayim yoksa ZAMAN'mi?O nlarda neler yazildigi zaten biliniyor.Ya CHP'ye karsi,ya Atatürk'e karsi,ya Cumhuriyet ve Laiklige karsi yazilarla AKP'yi göklere cikaran yaklasimlar.Bunlari bile bile o gazetelere verilen her kurusa yaziktir. Evet internette bütün gazeteler mevcuttur okuyabilirsiniz.Kitaplara gelince,valla gazetesini okumadigim bir kesimin kitaplarinida okumam onlara verdigim her kurus beni bogar.Ülkeme milletime ihanet edenlerin ne gazetesini okurum ne de kitaplarini satin alirim. Bunlar muhakkak ki benim kisisel görüsümdür.Basbakan olmadigim icin kimseye bu gazeteyi okuma demek benim haddime düsmüs degildir.Ancak görüslerimide aciklamayi bir görev bilirim. saygilarla
  7. Yaziklar olsun,böyle hakimlerden Türk insanlari adalet bekliyor,acaba bu hakim dün Gezi eylemcileri icin ALLAHSIZ diyen prof,taslagi icinde ayni hassasiyeti gösterecekmi?Sanmam cünkü seriata dogru yol alan bir devletin hakimleri baska türlü karar veremezler.Hitlerin hakimleride ayni böyleydi. saygilarla
  8. Rusen Cakir,tescilli bir yandas.Bakin NTV'da Rusen Cakir sadece yandas gazetecileri cagirir onlarla sabah söylesisi yapardi sonra malum.Vatan Gazetesi artik insanlarin "aha iste gazete gibi gazete "diyerek aldiklari bir gazete degildir artik.Vatan Gazetesi'ni alanlarin genelinde yandaslar vardir yani AKP'ye oy verenler ayrica neyin ne oldugundan haberi olmayan sadece elide bir gazete olsun diyenler,yani bilincli degil bu kategoride olanlar icin Vatan GAZETESI'nin icerigi degil adi önemlidir VATAN! Rusen Cakir zaten yandasti bu saatten sonra da farkli olacak degildi herhalde.Aslinda denebilir ki:Ya insan her gazeteyi okumali ve kim ne yazmis bilmelidir,dogru görünen bu düsünce bence cok yanlistir.Eger bir gazetede ne yazildigini ögrenmek isteniyorsa bu internet yoluyla da yapilabilir.Yandas bir gazeteye verilen her kurus yandasligin güclenmesine yarar. saygilarla
  9. Ne diyorduk hep?Despotluk Türkiye'de artik her alanda mervcuttur. Halkin olmasi gereken fakat hükümetin icra kollari gibi calisan belediyeler,Halkin olmasi gerekirken,despot icin calisan emniyet gücleri,Halkin olmasi gerekirken,hükümetin suc ortagi haline gelmis olan bir TSK. ODTÜ,Türkiye'nin dünyaca taninmis Bilim Ögretim Merkezi ODTÜ,Despot'un Belediye Baskani tarafindan organize edilen bir suc sebekesi ile gece yarisi bir baskinla cöle cevrilmistir.Gezicilere Ormana gidin diyen despot Orman kackinlari ile üniversite alanini bastirip eskiyalik yaptiriyor. Ülke resmen bölünüyor,aydin denilen fakat Osmanli'nin parali memurlari gibi olmaktan öte gecemeyenler,Ülkede onlarca hukuk fakültesi varken yasanan hukuksuzluklara sessiz kalarak despotu destekleyen hukukcu,prof.lar,docentler,rektörler,dekanlar. Bakin,Hollanda'da kurulmus olan,IÜR(Islamic University Rotterdam)'in rektörü olacak olan ne idügü belirsiz,müslüman oldugu bile süpheli kisi,GEZI EYLEMLERI'ni yapanlar icin "ALLAHSIZ,PKK'li,TERÖRISTvs."gibi laflar gevelemis.Hollanda ayaga kalkti ama bizde hala herkes oturuyor.Oturmamasi,konusmasi gerekenler oturuyor ve susuyor,yanlis anlasilmasin hükümetten bahsetmiyorum.Hükümet hükümet olma mesruiyetini coktaan kaybetmistir o nedenle despot diyoruz.HALKINI KIMYASAL SILAHLA ÖLDÜRTEN,YARALATAN,GÖZÜNÜ CIKARTTIRAN,YERLERDE SÜRÜNDÜREN BIR HÜKÜMET asla mesru sayilmaz despottur.Ona hizmet edenlerde ayni kimlige sahiptir,Valisi,Kaymakami,Emniyet Müdürü falan filan bunlar bence despotun isbirlikcileridir. Ne demistik?Despotun sözleriyle ne dedigimizi tekrarlayalim:Bizden olmayanlar Capulcudur,Valdaldir.Teröristtir.Bu terimlere simdi despotun bir yandasi tarafindan yenisi eklendi:ALLAHSIZLAR. Eger Hollanda Hükümeti bu kendini bilmez prof.taslagina haddini bildirmezse bunu Yurt disindaki Cumhuriyetciler ve Geziciler yapacaktir,bundan despot ve isbirlikcileri haberdar olabilirler. saygilarla
  10. Türker Ertürk: GÜLSUYU DARBESİ 19 Ekim 2013 Michael Rubin 10 Ekim 2013 tarihli yazısında Yargıtay’ın Balyoz kararını acımasızca ve biraz da alaya alarak eleştiriyor, daha doğrusu yerden yere vuruyor. Yazar “ Yargının tamamen Erdoğan ve destekçilerinin elinde olduğunu, hapiste olanların politik hükümlü olduklarını, laik oldukları, din ve devletin ayrı tutulması gerektiğine inandıkları için oralara tıkıldıklarını “ söylüyor. Rubin “ Erdoğan’ın Türkiye’yi Padişah gibi yönettiğini, muhaliflerini içeriye attırdığını, polisin tamamen onun faşist birlikleri haline geldiğini “ anlatıyor ve “ Erdoğan gerçekten darbecilerin liderini görmek istiyorsa ihtiyacı olan tek şeyin aynaya bakmak olduğunu “ yazıyor. Darbenin lideri Erdoğan Yazının sonuç bölümünde ise “ Erdoğan’ın sonunun Perulu lider Alberto Fujimori gibi olacağını, kaçacağı ülkenin Suudi Arabistan olacağı konusunda iddiaya bile girebileceğini, bugün Türkiye’de 1960’da ve 1980’de olduğu gibi darbe yapıldığını ve liderinin Erdoğan olduğu “ anlatıyor. Michael Rubin’in Washington Post, The New York Times, The Wall Street Journal, National Review ve The Weeekly Standard adlı gazete ve mecmualarda Türkiye ve Ortadoğu ile ilgili yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca Amerikan Girişim Enstitüsü ( American Enterprise Institute ) adlı kuruluşta çalışmakta, Amerikan Deniz Kuvvetleri Akademisi’nde ( Naval Postgraduate School ) öğretmenlik yapmakta olup geçmiş dönemlerde ABD Savunma Bakanlığı’nda danışmanlık yapmıştır. Yüzde 73 destek bile alır! Michael Rubin yazısında Erdoğan’ı benzettiği Japon asıllı Alberto Fujimori 1990-2000 arasında Peru Devlet Başkanlığı yapmıştır. Fujimori Peru’da iktidara gelir gelmez bankaları, stratejik sanayi tesisleri ve demir yolları dahil iğneden ipliğe her şeyi özelleştirir. Fakat bu ekonomik politikanın yıkıcı etkileri çok büyük olur. Halk aşırı yoksullaşır, işsizlik artar ve gelir bölüşümündeki adaletsizlik feci boyutlara ulaşır. Buna karşın Fujimori iktidarını güçlendirmek için hükümet darbesi yapar, sandıktan ezici çoğunlukla çıkmayı iktidarının asli meşruiyeti sayar, yargısız infazlar yaptırır, hukuku siyasallaştırır, muhaliflerini içeri arttırır, yetkilerini olağanüstü derecede arttıran anayasa değişiklikleri için referandumlar yaptırır hatta yüzde 73 destek bile alır. Ama sonunda halk ayaklanır, gösteriler başlar, muhalefet birleşir ve Fujimori baskılara dayanamayarak bir bahane ile 13 Kasım 2000’de yurtdışına kaçar. İstifasını Japonya’dan veren Alberto Fujimori 23 Eylül 2007’de İnterpol gözetiminde önce Şili’nin başkenti Santiago’ya getirilir daha sonra ülkesi Peru’ya iade edilir. Halen hapishanede cezasını çekmekte ve kanserle boğuşmaktadır. Fark ağır dinsel istismar Erdoğan liderliğinde AKP iktidarının 2002’den beri emperyalizmi arkasına alarak ve cemaatin ateş desteği ile ülkemize yaptığı yadsınamaz kötülükleri düşünürsek emin olun Fujimori masum bile sayılabilir. Tam 3 yıldır Türkiye’de esas darbeyi Erdoğan’ın yaptığını söylemeye çalıştık. Bu darbenin amacının karşı devrim olduğunu, bunun emperyalizm tarafından sahneye konan “ Renkli Devrimler “den tek farkının ağır dinsel istismar olduğunu, bu nedenle “ Gülsuyu Darbesi “ olarak adlandırdığımızı yazdık, çizdik, gittiğimiz her yerde anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz. Yok hükmündedir! Rubin yazısında 2003’de yazılan darbe planının 2007’de piyasaya çıkan MS Word sürümü ile yazılmış olması rezaletine de değinir. Biz de bu durumu 2007 model bir araba ile 2003’de kaza yapmaya benzetmiştik. Yargımız bu aleni sahtekarlığı görmüyor veya göremiyorsa kararı da Yüce Türk Ulusu için yok hükmündedir. Halen Türkiye’de nihai amacı rejim değişikliği olan karşı devrim sürecinde Cumhuriyetimizin kurumlarına karşı “ Gülsuyu Darbesi “ yapılmaktadır. Darbenin içindeki din motifi geniş halk kitlelerinin kandırılması ve uyuşturulması içindir. Balyoz bu darbe içinde geçilmesi gereken önemli bir aşamaydı. Bu darbeye direnmek, itiraz etmek ve engellemek için mücadele etmek demokratlığın, yurtseverliğin ve ahlakın gereğidir ILK KURSUN saygilarla
  11. Vatana en büyük hizmet AKP'yi iktidardan indirmek onun Türkiye genelinde ele gecirdigi tüm kurumlarda ki ve medyadaki kadrolarini hesaba cekmekle olur. saygilarla
  12. Sayin Efendi Türkler'i kutluyorum,cok ciddi ve düsünülmesi gerekli bir konuya parmak basmis. Müslümanlik peygamberin vefatindan sonra,tam bir kaosa sürüklendi.Kur'an ayetleri herkesin kendi kafasina ve bilgi derecesine ve de yasam sartlarina göre anlatilmaya yorumlanmaya baslandi.Müslümanlara dayatilan din hadis dini oldu.Yani ALLAHI birak Peygambere tapin.Nitekim öyle oldu.Asirlar boyunca insanlar hurafelere din diye inandirildi.Bunu yapanlarda tarikat köselerinde inzivaya cekilip kendilerine Allahtan vahiy gelmiscesine insanlara dini carpitarak anlatanlardi. Okul deme kafir olur dinden cikarsin diyen bir tarikat seyhinin pesinden gidenlerin müslümanligida ancak o tarikatcidan ögrendigi müslümanliktir.Veya anskilopedileri okuma dini kitaplari oku diyen din adamlarinin ögrettigi müslümanlik müslüman olma kriteri kabul edildi. Yilllar yili esinin her tarafina bakmasi helal olan kocanin;esi öldükten sonra yüzünü görmesi günah sayilan bir müslümanlik türedi.Bu örnekler cogaltilabilir ve bu örnekler bize müslümanligin nasil siradanlastirildigini yozlastirildigini ve amacindan saptirildigini anlatir. Efendi Türkler''in "kac gram müslümansin"baslikli yazisi gercekten ülkemizde müslümanligin ne kadar basite indirgendiginin sorusudur. Islamda olmayan Türbani müslümanligin sembolü olarak dayatan ve bu yetmiyormus gibi bir de türbani kadinin özgürlügü olarak yorumlayanlarin müslümanligi kilo ile degil ancak gramla ölcülür.Türban özgürlük simgesi degil kadinin kölelestirilmesinin sembolüdür.Inancim geregi basimi örtüyorum diyen bir kadin özgürlügünü kendi elleriyle teslim eden kadindir. Türbana Islamin geregidir diyen bir zihniyet recm'ide savunan bir zihniyettir.Bunu kadinlarin savunmasida kendi elleriyle ve istekleriyle taslanarak öldürülmeyi de kabul etmeleri anlamina gelir.. Insanlarin dinlerini adam gibi ögrenmelerinin önünü kesenlerin kac gram müslüman olduklari tartisilmalidir.Dinlerini gercek anlamda ögrenmek yerine haci ve hocalarin ögretilerine basvuranlarin ögrendiklerini hicbir mantik testine tabi tutmuyor olmalarida ayri bir tartisma konusudur.Yani falan hoca böyle dedi dogrudur demek yerine bu söylenenleri önce mantik testine tabi tutmalari,bu konular üzerinde yazilmis olan ciddi arastirma ve inceleme yazilarini okumalari gerekirken duydugu ile yetinenlerin de müslümanliklari ancak gramla tartilabilir. Ezanin Türkce okutulamsini "din düsmanligi"olarak yorumlayanlar dincilerdir yani insanlari asirlar boyunca aldatmis mankurtlastirmis olan zihniyettir.Ne var ki siradan insanlarinda bu hezeyanlari dogru kabul etmelerini nasil yorumlamamiz gerekir.Iste okumamanin,düsünememenin sonucu olarak dogru olan bircok sey yanlis diye kabul görmektedir. Irak'ta milyonlarca insan müsriklerce katledildi,Misirda,Libyada,Tunusta ve Suriye'de ayni seyler yasandi yasaniyor.Yüzbinlerce insanin hayati mahvolmus bir durumdadir.Evlerinden koparilmis ac biilac yabanci ülkelerin himmetine muhtac edilmislerdir.Bu saydigim ülkelerin hepsi müslüman ülkelerdir ve bu ülkelerde müslümanlar birbirini öldürüyor.Öldürtenler müsriklerin taseronu olan sahte müslümanlardir. Dünkü isgalciler bugün dostumuz olmuslar dün bize el uzatan yardim edenler ise düsman olarak tanitilmislardir.Bunu yapanlarda müslüman gecinen münafiklardir.Bunlara sirasi geldiginde "kac gram müslümansin"diye soramiyorsak daha ne ise yariyoruz ki? saygilarla
  13. "sacinin tek teli görünmeyecek"büyük bir yalandir ve Allah'a es kosmaktir cünkü Allahin öyle bir emri yok. Gelelil Laiklige:Laiklik demek demokrasi demektir,demokrasinin olmadigi yerde fasizm veya din fasizmi vardir,ayrica laiklik Islamin kendisinde de vardir,Dinciler her ne kadar Laikligi bir din olarak görür ve laiklik dinsizliktir deseler de laiklik Islamin özünde vardir bunu da ancak müslüman olanlar bilir,müslüman olmayanlar ise sahte müslümandir yani hem Islama hem de demokrasiye karsi olan dincilerdir. Laiklik degistirilemez bu ibare dinciler icin cok ölümcüldür cünkü amaclarina ulasmayi engeller.Bu amaca ulasabilmek icin halki kullanirlar aslinda halk pek te umurlarinda degildir,onlar icin önemli olan karanliklara daha cok batmaktir ve halkida peslerinden sürüklemektir. Demokrasi paketi diye laikligi yok edecek adimlarin atilmasi en cok sahte müslümanlari sevindiriyor.Cünkü laiklik kalkinca yobazlik devreye girecek,palali sopali fedailer Allah ugruna CIHAD'a !kalkacaklar. Dincilerin yani laiklik karsiti sahte müslümanlarin en sevdikleri meslek kan akitma meslegidir,kan akitabilmek sadece Kurban Bayramini beklemezler aslinda onlar insan kani akitmak icin bir isaret beklerler,aynen Suriye'de ki Esad karsiti müslüman kiliginda ki kan iciciler gibi.Insanlari öldürüp cigerlerini cig cig yemek sahte müslümanlarin cihat rituelleridir. saygilarla
  14. politika

    KIRMIZI PAZARTESI veya..

    Bir ülke kollektif bir cinayete kurban ediliyor.Bu cinayete herkes karsi,cinayeti islemek isteyenler bile bu cinayetin önlenmesini bekliyorlar ama heyhat kimse kilini kipirdatmiyor,herkes seyrediyor.Yuan Yuanlarin,Naymanlardan tutsak aldiklari insanlarin kafasina deve derisi gecirerek onlara iskence edip kölelestirdikleri,mankurtlastirdiklari gibi,"Biiinci kusatilan,Iradesi teslim alinan ve sistematik bir sekilde cahillestirilen bir toplum diri diri gömülüyor. Bi kasabada bir cinayet islenecek,herkes bir cinayet islenecegini biliyor ama kimse önlem almiyor,cinayeti isleyecek olanlar da bu cinayetin islenmesini birilerini önlemesini bekliyor ama herkes susmus bekliyor.Bir ölü sessizligi cökmüs kasabanin üstüne. Gabriel Garcia'nin "KIRMIZI PAZARTESI"isimli eseri ile,Cannes'te ödül kazanan;Nuri Bilge Ceylan'in "Bir Zamanlar Anadolu"bu cinayeti isleyen iki eserdir. Türkiye,bir komplonun sarmalinda gözleri kapali sirtina saplanacak öldürücü darbeyi bekleyen, bir boga misali matadorun sinsi ve hileli oyiunlarina teslim olmus.Tribünlerde matadoru seyreden ve seyrettikce cosan yiginlar.Polisi,jandarmasi,askeri ile matadorun öldürücü darbeyi vurmasini bekliyor.Kimse matadorun elinden mizraklari ve kiliclari almak icin adim atmiyor.Herkes büyülenmis seyrediyor seyrediyor. Özgürlük Savascisi,Gazeteci tutuklu Merdan Yanardag'in bu aci gercekleri dile getiren "TÜRKIYE NEDEN FEDA EDILDI"isimli eserinde Türkiye'nin neden bu cinayete kurban edildigi tüm detaylariyla anlatiliyor. saygilarla
  15. Cami cikislarinda,tekbir getiren kalabalik kaygananin kac yumurtadan yapildigini bilmeyen bir kalabaliktir,onlara birileri cikinca hep bir agizdan tekbir getirecegiz deniyor ve onlarda getiriyor.Yani kimsenin gerceklerden haberi yok bilgisi yok ve de ögrenmekte cok zor geliyor onlara bu nedenle isin kolayina kaciyor ve tekbiiiir diye bagiranin pesinden tekbir getiriyorlar.Islam dünyasinin handikabi,insanlarin genelde cahil birakilmis olmasi yani düsünme yasagidir.Düsünmeyeceksin,bir bilen! ne diyorsa sen onu yapacaksin seklinde gelisiyor olaylar. Kuran insanlarin okumasi icindir ama heyhat gel gör ki;Kuran'i birileri okuyup cogunluga kendi versiyonunda anlatiyor,cogunlukta kafa sallayip ah vah ediyor. saygilarla
  16. AKP'lilerin basbakani icin millet, kendisine oy verenlerdir,geri kalanlar capulcudur,(kendisi söyledi) Eger AKP'li degilseniz,müslümanim diye takiyye yapmiyorsaniz,türban carsaf,takke salvar giyiyorsaniz,Atatürk'e saldiriyorsaniz,TSK'nin tasviye edilmesini,seriatin gelmesini,Türkiye'nin bölünmesini,bayraginin degistirilmesini,Istiklal Marsindaki bazi cümlelerin degistirilmesini,Cumhuriyet döneminin yok sayilmasini istiyorsaniz siz basbakanin milletine dahilsiniz degilseniz millet olma hakkini kazanamamissiniz demektir. Basbakan'in milleti olmaniz icin yukaridaki kriterlerin yani sira;Onun düsman oldugu herseye her ülkeye her lidere düsman olmalisiniz.Aksi takdirde siz hicbirsey degilsiniz! Iste basbakan "MILLETE SORDUK"derken bu yukaridaki kriterlere sahip olanlari kastetmekdedir. saygilarla
  17. Iktidarin polisine yeni silahla alindi.Bu silahlar Türklere karsi bir önlem olarak alinmistir.Silahin özelligi birkac dakika bayginlastirmasi(Polisin verdigi bilgi bu yönde)Halbuki bu silahlarin öldürücü güce sahip oldugu dünyada bazi ülkelerdeki deneyimlerle ispatlanmistir. Bir hükümet düsünün ki kendisine karsi yapilmasi muhtemel protestolari önlemek icin her yola basvuruyor.Ele gecirdigi yargi ile,güvenlik gücleri ile,ögrencileri okuldan uzaklastirmak seklinde ve daha bircok degisik yöntemlerle demokratik olan ne varsa yok etmeye calisiyor. Biber Gazi,Gaz fisegi,Toma'lar yetmedi,palalilar türedi,beyzbol sopalilar cikti ortaya.Simdi de bayiltan silahlarla donatiliyor polis. Biber gazinin tehlikeli oldugunu bile bile bunu halkin üzerinde acimasizca denediler.Ic Isleri Bakani biber gazi zararsizdir diyip gecti yani yalan söyledi.Simdi de yeni alinan silahlar icin bunlarin zarari yok sadece birkac dakika serseletiyor bayiltiyor diyerek o silahlari savunuyorlar.Halbuki o silahlarin icabinda ölümcül oldugu belgelenmistir. Peki bu silahlar kimlere karsi kullaniliyor ve aliniyor sorusuna verilecek tek cevap:Türklere karsi.Cünkü biber gazina,gaz fisegine,Toma'nin kimyasal karisimli suyuna muhatap olanlar ellerinde ay yildizli ve Atatürklü bayraklar olanlardir,Yani Türkler.PKK bayragi tasiyanlara,Seriat bayragi tasiyanlara, biber gazi,gaz fisegi,Toma suyu kullanilmadi bugüne kadar. O zaman soruyoruz:Nedir Türklere karsi bu kinin nedeni? saygilarla
  18. Sevgili Democrossian,öyle bir dönemde yasiyoruz ki dün inandiklarimiz bugün sadakatsiz cikiyor.Sanki Kilicdaroglu,TESEV'in kurucularindan oldugunu yeniden hatirlamis gibi zikzaklar yapiyor.CHP nereye kosuyor diye bazen kendime sormuyorum degilim,CHP'nin gecmisiyle sadece basbakan degil bizzat Kilicdaroglu bile ugrasiyor,kime hizmet veriliyor ne amacla bunlar yapiliyor anlamkta zorlanmasam bile yakistiramiyorum. Müjdat Gezen'e karsi bir cephe filan alinmis degil ben isterdim ki;Müjdat Gezen,Yilmaz Özdil'in Ece Zereycan'a karsi takindigi agressif tavira karsi bir tavir alsin.En azindan Zereycan'in gazetecilik basarisini alkislasin.Müjdat Gezen sadece dinledi ve hatta destek bile verdi Yilmaz Özdil'e haklisin anlaminda.Her neyse... Kilicdaroglu bence,saniyor ki CHP;nin gecmisini böyle olumsuz yakistirmalarla etiketlersem oy oranimi yükseltirim.Halbuki tam bunun tersi olacak;secmen CHP'nin su anda icinde bulundugu anlasilmaz gidisi bu partiye oy verilmez seklinde degerlendirecektir. Düsünebiliyormusunuz CHP'nin icinde Atatürk karsiti kesim var,CHP'nin icerisinde,Kürt isyanlarini hakli gösteren kesim var.Yani CHP bugünkü durumuyla AKP'den belki bir gömlek daha az CHP karsitligi yapar bir konumdadir. Yeni Anayasa icin hala o komisyonda oturulmasi bile CHP'nin temel ilkelerine karsi bir adimdir.Türklügün,Türkiye Cumhuriyeti ibaresinin tartisildigi,Andimizin sorgusuz sualsiz kaldirildigi,türbanin resmen kamuda serbest birakildigi bir ortamda Kilicdaroglu CHP'ye karsi söylemler üretiyor,Basbakanin misyonuna su tasiyor. MHP'yi anlayabilirim,cünkü MHP Islamci bir partidir dolayisiyla türban,salvar takke MHP icin önemli degildir olmasi gereklidir.MHP zorlama bir Atatürkcülük sergilemektedir.Eger öyle olmasaydi,Türkiye de hükümetin attigi bircok adim basarisiz kalirdi.MHP kendi milletvekiline bile sahip cikmayarak AKP'nin yargisini dolayli olarak desteklemistir. Beni üzen tam da birlik olunmasi gereken yerde kopukluklar yasiyoruz.Basbakani savunmak adina,Ece Zereycan'i elestirip asagilamak ondan basbakanin hesabini sormak gercekten yakisik olmadi. saygilarla
  19. Atatürk'ün babasi da dedesi de sülaleside bellidir.Atatürk'ü ve onun soyunu baska kaliplara sokmaya calisanlarin cogusu devsirmedir.Yani ne olduklari bilinmez adlarina bakilirsa hepsi müslümandir ama iste amasi var. Bu anlamda,IBRAHIM CANDAN'in yazmis oldugu inceleme ve Arastirma eseri olan "SENI ANLASAYDIK BU HALE GELMEZDIK"kitabin okunmasini tavsiye ederim saygilarla
  20. O programi ve röportaji canli olarak izledim,cok hosuma gitti,Ugur Dündar'in ustaligi ve Zereycan hanimin cesareti ve gazetecilik basarisina. Yilmaz Özdil,basbakani sevdiginden mi,yoksa Besar Esad'in basbakanla ilgili sözlerine bozuldugundan mi bilmiyorum Zereycan hanima karsi cok kabaca bir tavir sergilemistir.Bunu inkar etmek veya baska kaliplara yerlestirmeye,ulusalciliga saymaya gerek yok,objektif olmak gerekiyorsa Yilmaz Özdil belki reklam arasinda Zereycan'a söylemesi gereken veya söylemek istediklerini söyleyebilirdi,bunu ekranda kameralar karsisinda yapmasi sanki birilerine yag ceker gibi geldi bana acikcasi. Hem Besar Esad,basbakana öyle agir hakaretlerde yapmadi,en azindan basbakanin kendisine karsi sarfettigi tarzda sözcükler kullanmadi. Besar Esad Türk halkinada hakaret etmedi aksine Türk halkina saygisi oldugunu söyledi.Yani Besar Esad'in o söyleside hedefinde basbakan vardi ki bu da dogaldi. Yilmaz Özdil,o geceki davranisiyla,sanki birilerinden aferin almak istermis gibi bir tutum icersindeydi.Esad'a yaptigi hakaretler basbakanin hakaretlerinden hem daha agir hem de gereksizdi ve anlamsizdi.Bu davranisiyla Yilmaz Özdil acik acik,basbakanin Esad politikasini desteklemistir yani savas politikasini. Zereycan'a söyledigi sözler aslinda hakaret iceren sözlerdi."ONLARI ESAD'A SÖYLESEYDIN "diyerek resmen Zereycan'a cephe almistir. Yilmaz Özdil,evet igneli yazilar yazan birisidir ama acaba hic düsnüyormuyuz,Hürriyet'ten o kadar gazeteci gönderildi de Yilmaz Özdil nasil hala orada yazabiliyor diye? Yilmaz Özdil,Zereycan'i bu basarisindan dolayi tebrik etmesi gerekirken tam aksine neden gittin diye neredeyse kizi dögecekti orada,rengi falan kizardi yüzünü sekli degisti,sanki etinden et kopardilar gibi oldu. Müjdan Gezen,ne yapti orada,ne konustu düsünüyorum da iki üc kelime disinda bir o yana bir bu yana bakmaktan baska hicbirsey yapmadi. Biz aydinlari egilip bükülmeyen olarak biliriz,demek ki son dönemlerde aydin olmanin icerigi degisti. Basbakanin Suriye'ye saldirma hirsi bir türlü gecmek bilmiyor.Misir'i kaybetti,Libya'yi kaybetti,bir ikisi disinda tüm Araplari kaybetti.Iran'la aramiz tatli sert.Suriye'de Esad hala iktidarda ve BM'le anlasmis durumdadir.Onlarin ve ABD'nin kendisine vermis oldugu sansi degerlendiriyor,bizim ki ise tamamen psikolojik bir saplanti icindedir.Esad'i koltuktan indirememis olmanin verdigi öfke ile ke kadar terör örgütü varsa hepsiyle dost olmustur.Hedef Esad olunca terörisle kanka olmak farz oluyor. Suriye halkinin yüzde 90'i Esad'i destekliyor gercekten destekliyor.Onun diktatör olmasina ragmen bu oranda bir halk sevgisine sahip.Peki bizim ki halkin yüzde kacinin destegini aliyor,yüzde 49,9'unun.Bunun yüzde 25'i Kürtcülerden olusur geri kalan yüzde 29,9 ise dinin ne oldugundan bihaber olanlardir.Bu yüzde 29,9'a Cumhuriyet ve Atatürk düsmanlari ve SEVR yandaslarida dahildir.Geri kalan yüzde 50 basbakana karsidir,karsi oldugu icin özel mahkemeler kurulmus ve karsi olanlar terörist damgasiyla o mahkemelerde iskence görmektedirler.Simdi bu gercekler ortada iken acaba kim daha terörist oluyor? ESAD MI?YOKSA? Yilmaz Özdil kendine yakisani yapmistir,Müjdat Gezen anlasilmaz bir tavir sergilemistir,buna ragmen yolumuza devam edecegiz. saygilarla
  21. ATV;Basbakanin televizyon kanalidir.Gerci sadece ATV degil ancak ATV'nin özel bir konumu vardir, Hüseyin Celik,sadece AKP'nin vizyonundan bir maddeyi ortaya atmistir bu vizyon,acik toplumdan kapali topluma gecisin aheste aheste gerceklestirilmesidir.Acik toplumdan kastim,cagdas ve modern toplumdur,Beyinleri dümura ugramis,müslümanligi kapanmak ve sac teline indirgeyen,cagdasliktan asirlarca uzak kalmis bir zihniyetin ülkeyi nasil cendereye almis olduklarini hep birlikte seyrediyoruz. ABD,Savunma Bakani Powell'in "Müslüman Türkiye"demesini o günlerde medya hep dil sürcmesi olarak düzeltmeye calisip AKP ve ABD'nin Türkiye üzerindeki planlarini örtbas etmek istemislerdir.Ilimli Islam diyerek örnek ülke olduk diye göbek atanlar vardi.Bu göbek atanlar gercekte AKP'nin yoldasi olan gazetecilerdir.Yani Laiklik karsiti ve Türkiye Cumhuriyetinden allerjisi olanlar.Aslinda Powell'in Müslüman Türkiye demesi bosuna degildi,yani dil sürcmesi filan degil bir projeydi.Bugün AKP'nin uygulamalari aynen bu yöndedir.Ilimli Islami birakip koyu bir taasuba dogru yol almaktadir AKP. Alkol yasaklari,Türban Carsaf takke,salvar,gibi giyeceklerin özgürlük sayilarak serbest birakilmasi yani kamuda serbest birakilmasi,kadin erkek ayirimi,okullarda kiz ve erkeklerin ayni merdivenleri kullanamamasi,Imam Hatip okullarindaki patlama, ve daha buna benzer bir sürü uygulama seriat devletine dogru yol aldigimizi bize acik acik göstermektedir. Aman olsun yeterki baris olsun diyenlerin oraninin Hayir olmasin diyenlerden fazla oldugu artik anlasilmistir.Yani bu saatten sonra hicbirsey geri getirilemez.Tren kacmistir,Sari Öküz teslim edimistir.Atatürkcüyüz diye gecinenlerin kulaklari cinlasin.ATATÜRKCÜLER YENILMISTIR cünkü onlar Kemalist olamamislardir. saygilarla
  22. Buz daginin görünmeyen kismi da buzdur.Orman olacak degildi herhalde. Distan yorum yapmak derken,bugüne kadar Ergenekon ve Balyozla ilgili olarak özellikle yalaka ve yandas medya hep disardan yorum yapti.Sahte sahitlerle iddianame hazirladi savcilar,bu iddianameleri özel tutulmus hakimler kabul etti,etmeyenler sürüldü. Alman Cumhurbaskani Wulf linc edildi,hem Alman halki hem de Alman medyasi tarafindan cünkü ahlak disi para alisverisleri olmustu.Istifa etmek zorunda kaldi daha dogrusu istifa etmeye zorlandi.Hic kimse tutuklanmadi,hicbir gazeteci iceri atilmadi,hicbir polis WULF ISTIFA DIYEN halka biber gazi ile saldirmadi. Erbakan trilyon davasinda,Basbakana Cankaya'da noterlik görevini yürüten Abdullah Gül tarafindan affedildi,birlikte götürdükleri trilyonun hesabini vermeyi hic düsünmediler,ama 28 Subat'i yargiliyorlar.Erbakan öldü.Gül Cankaya'da hayatinin en mutlu günlerini yasiyor cünkü Cankaya onlar icin Kemalistlerden ele gecirilmisti bundan büyük bir zafer olamazdi. Trilyon davasinda Cumhurbaskani Gül yargilanabilir diyen SINCAN AGIR CEZA MAHKEMESI BASKANI OSMAN KACMAZ sürüldü. Basbakan cikmis demokrasi paketinden bahsediyor sözümona cok önemli birseyler yapmis gibi halbuki yaptigi sadece Cumhuriyetin temel ilkelerini teker teker yok etmekti.Kürtcülere tavizler vererek oy hesaplari yapti,cünkü secim yakindi oy hesabi yapilmasi gerekiyordu. Buz daginin öteki yüzüde buzdur.Ilker Basbug bir komplo ile tutuklanmis yargilanmistir.Istiklal Mahkemelerini hakaret ede ede tatmin olmayanlar Özel mahkemeler kurarak Istiklal Mahkemelerinin intikamini almislardir. saygilarla
  23. Erdoğan Neden Abdülhamid Olamaz?-Fatma Sibel Yüksek/ Açık İstihbarat Abdülhamid olmak için, olanı dağıtmak değil, dağılmakta olan vatanı bir arada tutmak gerekir; Abdülhamid olmak için, önüne gelenin elini öpmek değil, daha 8 yaşındayken babası Abdülmecid'in İngiliz sefirinin elini öpmesi isteğine karşı koymak gerekir.. Sen böyle bir Abdülhamid ol, biz zindanlarında seve seve yatalım... *************************** Recep Tayyip Erdoğan'ın,iktidarının son dönemlerinde kendisine bir "padişah" edası vermeye çalışması toplumun gözünden kaçmıyor. Bakanları "vezirleri" , bürokrasiyi "mabeyini" gibi görmek; bir talimatıyla toplumun şekilleneceğini zannetmek..Öfke, belâgat ve celâdetin etkili bir yönetim tarzı olduğuna inanmak; işi giderek adına vakfıyeler, ibadethaneler,mâbetler yaptırmaya kadar götürme girişimleri, böyle bir yönelimin açık örnekleri olarak dikkat çekiyor. Özel hayatında ve yakın çevresi ile ilişkilerinde daha ne tür davranışlar sergilediğini ise bilmiyoruz. Gelen haberler ve kulaktan kulağa yayılan şayialar, iyi- kötü demokrasi görmüş bir toplumu irkiltecek nitelikte. Böyle bir kişilik eğilimi, heveslisine "padişahlık" efekti kazandırır mı bilemiyoruz. Bildiğimiz, bu tuhaf davranışın şu anda kendisine tapınanlarda korku, tapınmayanlarda ise mizah duygusu yarattığı. İnsan, mizah dergilerine ne kadar sık konu olursa, padişahlık hayalinin o kadar suya düşmesi kaçınılmazdır.. Tayyip Erdoğan'a padişahlık şehveti nasıl zerkedildi? Tarih okuduğunu ve kendisini oradaki şahsiyetlerle bütünleştirdiğini sanmıyoruz; daha doğrusu tarih filan okumadığını iyi biliyoruz. Ancak belli ki arka planda, Tayyip Bey'in padişahlık düşlerini besleyen,diri tutan etkiler var. Bu etkilerden birisinin, kendisine vâdedilmiş olan "İslam âlemi liderliği" olduğu tahmin edilebilir. Büyük Ortadoğu Projesi, Tayyip Bey'in zannettiği gibi hakikât olsaydı, Türkiye Cumhuriyeti vilayetlerden ve 'hinterland' dan müteşekkil federe bir Osmanlı mülkü; kendisi de hem bu mülkün hem de İslam aleminin sözüm ona yegâne lideri olacaktı! Oysa Büyük Ortadoğu Projesi, ortadoğuyu paylaşma planının adıydı, sadece bir araçtı. "İslam alemi liderliği" gibi yaftalar ise bu plana tuzlukla koşanlara verilmiş içi boş rüşvetten başka bir şey değildi. Tayyip Bey eğer tarih okusaydı, Osmanlı padişahlarının halifelik makamınını düvel-i muazama'nın planları içinde ve desteğiyle değil, aksine düvel-i muazzama'ya rağmen edindiklerini, dahası "düvel-i muazzama"nın bizzat Osmanlı'nın kendisi olduğunu bilirdi. Halifelik, İmparatorluğun yıkılma döneminde bile II. Abdülhamid tarafından Batılı devletlere karşı güçlü bir koz olarak cansiperâne elde tutuldu. Osmanlı hazinesi tamtakırken, açlık çeken İstanbul halkı boş tencere ve tavalarla Yıldız Sarayı önünde nümayiş yaparken, Arap vilayetlerine yatırım yapmanın sebebi buydu. Bu tarihi gerçeklerden habersiz olan Erdoğan, şimdi hayallerinin yıkılmasının öfkesini nereden çıkaracağını bilemiyor. Kendisine "İslam alemi liderliği" vâdedenlere karşı yürüttüğü yel değirmeni savaşınıı, kamuoyuna "Büyük devletlere kafa tutan, onurlu lider" diye yutturmaya çalışıyor. Tekrar göze girme fırsatı çıktığında ise- Suriye'ye müdahale ihtimalinin belirmesi gibi- kafa tutan lider tiplemesini anında terkedip, "Biz de varız" diyerek koşturuyor. Tayyip Erdoğan tarih okumuyor ama belli ki tarihi yanlış okuyan birileri, bu muhteris bünyeden epeyce post çıkarmak istiyor. Mısır ve Suriye üzerinden kendisine "halifelik" rüyası gördürüyorlar. Zihninin arkasında bir "imparatorluk toprağı" illüzyonu yaratıp, davayı bu kadar aşırılıkla sahiplenmesini sağlıyorlar. Oysa tekrar söyleyelim ki Sultan Abdülhamid halifelik makamını, bu postu Mekke'ye aldırmak isteyen İngilizlere karşı dahiyane siyasi taktiklerle ayakta tutmuştu. Balkan yenilgisinden sonra İmparatorluğun merkezini Arap vilayetlerine kaydırmak istemiş, bu yolda halifeliği de, İslam kültürünü de, cemaat ve tarikatları da, dini eğitimi de devletin bekası için bir araç olarak kullanmıştı. Dolayısıyla, Tayyip Erdoğan'ın ipleri batı istihbaratlarının elinde olan halifelik rüyası ile Osmanlı padişahlarının gerçek halifeliği arasında hiç bir tarihi, siyasi, ahlaki bağlantı yoktur. Buraya şuradan gelmiştik: Birileri, tarih bilgisi olmayan fakat imparatorluk hırsları olan Tayyip Erdoğan'ın egosu üzerinden emperyal planlarını yıllarca yürüttü. Tayyip Bey'in arıza yaptığı tek nokta, kendisine verilen sözlerin tutulmayacağını hissettiği noktadır. Bunu hissettiğinde tehditkâr bir havaya bürünüyor, esip gürlemeye; Türklerin, Kürtlerin ve İslam aleminin kudretli lideri pozları kesmeye başlıyor. Peki kendisine bu misyonları ve düşleri aşılayanlar,bu numaralardan etkileniyorlar mı? Asla! Şimdi de Türkiye'nin AB ile bağları tarihte hiç olmadığı kadar kopmuşken, Arap coğrafyası bu derece karışmışken, Tayyip Bey'in tanımadığı, okumadığı, siyasetine vakıf olmadığı bir Abdülhamid karakterine, -daha doğrusu Abdülhamid karikatürüne- bürünmeye çalıştığını görüyoruz. Güya Mısır vilayetini savunuyor...Güya Suriye vilayetinin başına musallat olan zalim şeyhe savaş açarak buradaki tebasını kolluyor, güya "Ey Birleşmiş Milletler" diyerek düvel-i muazzama'ya kafa tutuyor! Düvel-i muazzama, Suriye'ye müdahale kararı alınca da, daha dün "Ortadoğunun kanını ve petrolünü içtiler" dediğine bakmadan, heyecanla "Biz de varız!" diye atılıyor.. Birileri belli ki, Rumeli eyaletlerini birer birer kaybeden Osmanlı'nın yüzünü Arap coğrafyasına dönmek zorunda kaldığı tarihi dönemlerle; Avrupa Birliği ile ipleri koparan Tayyip Bey idaresinin umudu Mısır'a ve Ortadoğu'da çıkacak bir karışıklıktan post kapmaya bağlamasını mukayese edip, "tarihin tekerrürü" olarak göstermeye çalışıyor.. Ortaya gerçek bir Abdülhamid çıkamayacağı için de tarih sahnesine karikatürünü sürüyorlar.. Tayyip Erdoğan'ı sözümona "Abdülhamidleştirme" planı alttan alta sinsi bir biçimde örülüyor. Tarihimizin en zeki, en stratejik ve taktiksel düşünen, en kurt ve de en tartışmalı imparatoruna hiç olmadık bir vücutta yeniden hayat verilmek isteniyor... Bunun kamuoyununun gözünden kaçan küçük işaretleri var. Örneğin, Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, geçen gün "27 Ağustos1908 yılı bugun Abdulhamid Han'ın çılgın projesi, Hicaz Demiryolu hizmete girdi. Hızlı demiryolu da bizlere nasip olur inşaallah" şeklinde bir tweet attı. (Türkiye Cumhuriyet Başbakanlığı Özel Kalem Müdürü'nün tweetlerini genellikle Arapça attığına dikkat çekelim) Bu tweet'e takipçilerinden "Devletin hasta adam olmadığı imajı vermesi açısından da çok önemlidir..Hicaz demiryolu hızlı tren hattı, kutsal topraklara anadoluyu bir daha kopmamalı üzere birbirine bağlar" şeklinde mukabelede bulunanlar oldu... Hicaz demiryolu, bu yazının kapsamını çok aşacak bir konudur ancak, Kalem-i Mahsusa'nın tweet'i akıllardan geçen "çılgın projeleri" göstermesi bakımından ilginçtir. Şimdilik şunu söyleyelim; Hicaz demiryolu inşa etmek kim, siz kim? Sultan Hamid, Hicaz demiryolunu inşa ederken, Basra'dan Hindistan'a kadar olan bir hat üzerinde imparatorluğun egemenliğini korumaya çalışıyordu, hem de devletin en güçsüz düştüğü şartlarda! Daha da önemlisi, bunu imparatorluğun kendi toprakları üzerinde, halifelik postuna sığınarak ve de İngilizlere karşı yapıyordu.. Siz Washington'dan izin alacaksınız da, NATO'dan onay çıkacak da, Bağdat'taki ABD'li garnizon kumandanı başınıza çuval geçirmeyecek de..Hicaz Demiryolu inşâ edeceksiniz öyle mi? Burnunuzun dibinde işgal edilen Irak'a terörist kovalamak için bile giremediniz; şimdi de Barzani'nin özel izniyle giriş çıkış yapıyorsunuz..Kaldı ki size binlerce kilometre demiryolu inşâ ettirecekler, öyle mi? Tayyip Bey'i "Abdülhamidleştirme" projesi kapsamında, ileride heybeden çıkarılabilecek bir diğer turp da Ayasofya'nın ibadete açılması, daha doğrusu ortalığa böyle bir tehdidin savrulması olabilir. Bunu da nereden anladık? Hatırlayın, Gezi Parkı olaylarının ilk günlerinde, Tayyip Bey yaptığı mitinglerden birinde, kalabalıktan "Ayasofya cami olsun" diye seslenilmesi üzerine, "Merak etmeyin o da olacak" demişti.. Yapabileceğinden değil, böyle bir konu üzerinde spekülasyon yaparak siyasi prim elde edecek. Ayasofya, cami yapılacaktı da 11 yıl niye beklendi? İşin kötüsü, böyle tehlikeli ve kafa karıştırıcı gündem maddeleri karşısında Atatürkçü, laik,solcu vs. kesimin tuzağa düşme riski yüksektir. Ayasofya'nın cami yapılması veya Hızlı Hicaz Demiryolu salvosuna, eldeki ilk "ilerici" ezberlerle tepki gösterilecek, Erdoğan "gericilikle" suçlanacak, "Araplara hizmet ediyor" klişesi altında ekmeğine yağ sürülecektir. Oysa gerçek Kemalistlerin, "Yapmazsan namertsin" demesi ve seccadeyi alıp Tayyip Bey ve avanesinden önce Ayasofya'da namaza dikilmesi lazımdır.. Emperyalist devletlere rağmen, Hicaz Demiryolu inşa edecek olan da Kemalistler tarafından alnından öpülmelidir.. Ama yapamaz, yapmaz; kimse merak etmesin. Sadece ortalığa hafif esanslı kokular yayıp, bundan siyasi rant elde etmeye çalışıyor.. Bu konuların daha çok su kaldıracağı kesin. Muhteşem Yüzyıl dizisinin terzileri, Tayyip Bey'e evde ayna karşısında giymesi için istedikleri kadar Abdülhamid kıyafeti dikebilirler.. Abdülhamid olmak için, verilen her hediyeyi yutmak değil kimisini kabul etmeyecek, kimisini de devletin envanterine kaydettirecek bir ahlâka sahip olmak gerekir; Abdülhamid olmak için, şehzadelerin gemicik sahibi olmaması, büyük şirketlere ortak yapılmaması, damatların medya şirketlerinin başına getirilmemesi gerekir; Abdülhamid olmak için az konuşmak, saygınlığını korumak; çene düşmesi hastalığına tutulmamak gerekir; Yılda 120 kez dış devletlere yüz sürme hevesine kapılmamak, yerinde oturmayı bilmek gerekir; Abdülhamid olmak için İslamı da, halifeliği de, Arapça eğitimi de "amaç" değil, devletin bekası için "araç" olarak görmek gerekir. Abdülhamid olmak için yedi cihanla satranç oynayacak zekâya, kılıç gibi taktik ve stratejiye, mangal gibi kompleksizliğe sahip olmak gerekir... Ve de en önemlisi, Abdülhamid olmak için düvel-i muazzama'nın ortadoğu bayisi değil, tam tersine düvel-i muazzama'ya rağmen ayakta durabilen devlet adamı olmak gerekir. Sen böyle bir Abdülhamid ol, biz zindanlarında seve seve yatalım... Fatma Sibel Yüksek-www.acikistihbarat.com
  24. Aciklanan "Sözde Demokrasi Paketi"sadece milletin birlik ve bütünlügüne,üniter yapiya karsi ve de yobazliga acilan bir kapidir. Andin kalkmasi sasirtici degildir.90 yildir bu adamlar Atatürke ve onun getirdigi özgürlüklere,cagdas olmaya karsi mücadele vermektedirler. Demokrasi paketi diye aciklanan maddeler Türkiye'nin kalbine sokulan bir hancerdir. Dikkat edilirse o paketten BBC'nin söyledigi gibi KÜRT PAKETI cikmistir. Bu devleti kuranlara karsi mücadele verenlerin Kürtcülük davasina destek olmalari yeni degildir. PKK istediklerini tek tek yavas yavas elde etmektedir ki zaten PKK ve basbakan arasindaki anlasmada bu yöndeydi."acele etmeyin,hepsini size verecegiz arada bir sakaciktan tehidtler savurun ki isbirligi yaptigimiz anlasilmasin" Ileri Demokrasiden bahsedipte ülkedeki muhalif medyaya sansür uygulamak kelimenin gercek anlamiyla Fasizmdir. Yani beni alkislayan bana yalakalik yapan kim varsa davet edin ama kim bana karsi yaziyor ciziyorsa onlara davetiye yok.Hitler örnegi gibi. Dis Medya bu pakete Erdogan'dan daha cok sevindi anlayabildigim kadariyla öyle görünüyor yaniliyor olabilirim.Dis Medya Türkiye'de ki demokratiklesmelerle degil,üniter yapiya zarar verecek gelismelerle daha cok ilgileniyor ve alkis tutuyor. Andimizdan rahatsiz olanlar artik Misir Carsisina gidebilirler özellikle Suat Kilic , Egemen Bagis ve Necdet Özel acele etsinler cünkü kina satislari karaborsa olabilir. Andimizdan kimler rahatsiz oluyordu:Bölücüler,dis destekli mihraklar,dinciler cünkü asirlar boyu Türk'e Türk demeyi yasaklamislardi.O kaldirilan and aslinda insan olabilmenin ipuclarini veriyordu.Yarin Istiklal Marsini kaldirir veya bazi misralarini degistirirlerse kimse sasirmasin cünkü Türk düsmanlarindan bunlar beklenmelidir. saygilarla
  25. Güneysu'lu bir arkadas ne kurtarirsam kardir hesabi basbakani korumaya atamis kendisini ve Mustafa Kemal'i ism vermeden sucluyor.Arsivler yalan söylemez bu nedenle ben GECE KUSU arkadasin yazdiklarinin dogru oldugu kanaatindeyim.Ayrica Hasan Mezarci Rize'lidir onun Düzce'de ikamet etmesi onu Düzceli yapmaz.O zaman Trabzon'dan Rize'den Düzce'ye yerlesmis olanlarin hepsi Düzceli sayilsin var mi böyle mantik. Anlyorum arkadas hem basbakani hem,Rize'yi savunmak adina mücadele veriyor ama bu mücadeleyi verirken seref ve namusumuzu kurtaran Mustafa Kemal'i sucluyor. saygilarla
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.