-
İçerik Sayısı
9.358 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
58
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
politika tarafından postalanan herşey
-
Kuran dan İspat! Hz.Aişe'nin 9 yaşında evlenmesi İMKANSIZDIR !
politika şurada cevap verdi: Renaultferrari başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sen simdi bir baskasina Kur'an'a iftira ettin diye firca at ama sonra da LAIKLIK=DINSIZLIK diye haddini asan sözler söyle.Bir baskasina satasan birisi önce kendini elestirmelidir.Laikligi dinsizlik olarak yorumlayanlar dinden bihaber olan sahte softalardir.Laiklik dinsizlik degil inanclara saygidir.Ve bu saygi Islam dininin özünde de vardir.Bilmiyorsan ac ve oku. saygilarla -
BDP’den demokratik özerklik için şok hamle
politika şurada cevap verdi: Radya başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Iste,kendini Türk kabul etmek istemeyenlere "HAK VE ÖZGÜRLÜK""Demokratik Haklar"verilmelidir,diyenlerin ve bunu da üniter bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nden isteyenlerin ve böyle olmadigi icin bu cumhuriyeti "mesru"görmeyenlerin özlemini duydugu adim bu adimdir.Yani Türkiye'nin siyasi ve ileri asamada da cografi bölünmesidir. Daha acik bir anlatimla 2.SEVR'dir. Gerek AKP hükümeti gerekse,Kürtcü Fasistlerin istedikleri ve dayatmalarinin nedeni emperyalizmin 90 yil önce yedigi tokadin acisini cikarma cabalaridir. Dün yeni kurulmus olan cumhuriyete onun yasalarina karsi cikmak ve bu cumhuriyeti henüz daha güclenmeden bölmek isteyenleri kahraman onlarla mücadele edenleri katliamci olarak tanimlayanlar Türkiye Cumhuriyetini babadan ogula hazmedememis yabanci mandasinda yasayarak özgürce türban takmayi, onursuzluga degismeye hazir olanlardir. Iste bunlar,kan dökülmesin,analar aglamasin toprak icin savas olmasin ama bana oy verin diye yola cikanlarin savasidir.Eger bugün BDP özerklik ilanindan bahsediyorsa bunun sorumlusu,Kürt Sorunu var diyerek ülkeyi bölmeye calisanlarla koltuk pazarligi yapanlar ve onlarla mücadele edenleri darbeciler diye zindanlarda cürütenlerdir. saygilarla- 2 cevap
-
- BDP
- Selahattin Demirtaş
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Kuran'da İnsanlığa, Bilime, Evrenselliğe, Çağdaşlaşmaya Yönelik Bir Ayet Var mı?
politika şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık İslam ve Şeriat
Benim iddia etmediklerimi bana mal etmeye calismayin. Benim korkum filan yok ben sadece benim ilgi alanim olmadigini yazdim.Ve de öyledir.Ben bu basliklara her zaman girmem arada bir girer okur birkac yazi yazip cikarim. saygilarla -
Kuran'da İnsanlığa, Bilime, Evrenselliğe, Çağdaşlaşmaya Yönelik Bir Ayet Var mı?
politika şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık İslam ve Şeriat
Evet yanlistir yaklasiminiz siz Ateist olarak yaklasiyor ve tüm objektifligi bir kenara iterek aslinda hicbir bilgi sahibi olmadan Islami asagiliyorsunuz sizin derdiniz din degil Islamiyettir.Cünkü Islamiyet Ateizmin karsisinda onun tezlerini cürüten tek dindir. Benin ilgi alanim degil derken yanlis birsey söyledigimi sanmiyorum.Ancak benim ilgi alanim degil diye kalkipta milyonlarca insanin inandigi binlerce bilim adaminim olumlu yaklastigi Islamiyeti sadece siz istiyorsunuz diye kötüleyecek degilim. Herhangi bir arastirma yok,incelem yok,almissiniz ayeti elinize ha bak burada böyle diyor bu dayatmadir diye bir yol tutmus gidiyorsunuz.Siz beni ikna edebilmeniz icin önce Islam dini üzerindeki performansinizi belgelemeniz lazim yoksa ben Ateistim Kuran da böyle yaziyor bu dayatmadir demekle Islami öyle basite indirgeyemezsiniz sadece onun yüceligine ulasamamanin verdigi bir eksikligi disa vurmaktan öte gidemezsiniz. saygilarla saygilarla -
Kuran'da İnsanlığa, Bilime, Evrenselliğe, Çağdaşlaşmaya Yönelik Bir Ayet Var mı?
politika şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık İslam ve Şeriat
Bana Kurandaki evrensel,bilimsel,cagdasliga isaret eden ayetlerin neler oldugunu soranlar ,siz madem ki o kadar dogru biliyor ve herseyi gercek olarak cözümleyebildiginize göre Kuranda hangi ayetlerin istediginiz cevabi verdiginide arastirip bulabilirsiniz.Bu konuda ben sizinle fazla bir tartismaya girmiyorum cünkü benim ilgi alanim degildir.Ben sadece sizin yaklasimlarinizin yanlis oldugunu haksizlik yaptiginizi ifade etmeye calistim.Siz yine tartismaya devam edebilirsiniz. saygilarla -
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
politika şurada cevap verdi: manve başlık İslam ve Şeriat
Efendim Araplar Türkleri katletmis.E yani Kuranmi emretti Araplara Türkleri katledin diye.Hitler'de 12 milyon insanin ölümüne yol acan birisiydi ve ne isa'ya ne Musa'ya ne de Muhammed'e inaniyordu yani dinsisin tekiydi simdi kalkipta bakin dinsizler böyle mi katletti dememiz gerekiyor? Araplar Türkleri katlettiyse bunu Islama degil Araplari yönetenlere sorun.Pegamberin torunuda katlettiler Kerbela'da simdi kimi suclayalim? Birisi'de "hükümlerimi yerine getirmeyenler cehennemde cayir cayir yanacaklar"diye bir ayet yazmis belge olarak! Cehennem kavrami insanligin yaratilisi kadar eskidir.Tüm irklar veya toplumlar öldükten sonra iyi veya kötü hesaba cekileceklerine inanmislardir,Semavi dinlerde ise cehennem kavrami daha farkli olarak anlatilmis,cennet ve cehennem diye yerlerin varligi belirtilmistir.Cehennem kelimesi Arapcadir ancak kökeni Ibranice ve Yunancadir.Vadi veya cukur anlamina gelir.Simdi burada cehennemin tasvirini yapmaktan cok cehennem derken neyin anlatimaya calisildigini incelemek gerekir.Yasarken bile insanlar konulmu olan yasalara uymak zorundadirlar.Yani bana belge sunan forumdas sunu kendine sormaliydi:Trafik yasasi niye vardir,ceza yasasi niye vardir bunlar dayatma degil midir?Yoksa insanlarin bir düzen ve karsilikli saygi sevgi icinde yasamalari icin gerekli olan adimlarmidir? Inananlar icin de Allah insanlara bazi yasalar koymustur,ceza yasalari oldugu gibi ödüllendirme yasalarida vardir.Simdi burada fazla detaylara girmeye gerek yok,ben özet olarak arkadasin bana sunmus oldugu kendince belgenin ne oldugunu acikladim.Bu bir dayatma degildir,insanoglunun insanca yasamasi icin gerekli olan yasalardir.Eger suc islerseniz cezasini cekersininiz temiz bir kulsaniz mükafatlan görürsünüz. saygilarla -
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
politika şurada cevap verdi: manve başlık İslam ve Şeriat
Muhakkak ki peygamber önce Mekke'den ve cevresinden baslayacakti,burada cevresi denirken neden bunu illa Mekke'nin cevresi olarak iddia ettiginizide anlamakta zorlaniyorum.Farkli bir ayette biz bu ayetin anlami budur dedigimizde bize zorlama anlam veriliyor diye yanit verilirken neden simdi hemen kelimenin anlamiyla bu ayet yorumlaniyor.Sonra neden sadece bu ayet üzerinde duruyorsunuz,Kur'an in baska ayetlerinde peygamberin dolayisiyla Kur'anin tüm insanlik icin gönderildigi acik acik yazmaktadir.O ayeti degilde bu ayeti alip önümüze koymaniz bile bu tartismada objektif olunmadigini gösteriyor. Tabi ki Kur'an Arapca olacakti sonucta peygamber Arapti,Yani Kur'an TÜRKCE olsaydi Araplar buna nasil inanacakti? Bende biraz objektif olmayi denemeliyiz.Kimse kimseyi zorla müslüman yapmiyor yapmaya calismiyor sonucta bu bir tartismadir tartismalar ege objektif olursa yararli olu yok herkes benim dedigim dogrudurda israr ederse o zaman tartisma olmaktan cikip iddaaaya döner bu. saygilarla -
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
politika şurada cevap verdi: manve başlık İslam ve Şeriat
Yani yukarida acik acik yazilmis tüm insanligi uyarasin diye.Simdi burada bile kendinize göre yorum yapiyor gercek anlami kendinize göre carpitip hani minareyi calan kilifini hazirlar hesabina ceviriyorsunuz. Ben daha önceki yazilarimdan birinde söyle sormustum:Incil'de Ibranilere geldi ama bugün tüm hristiyanlik Incil'i okuyor.Yani neyi ispatlamak istiyorsunuz ki? Peygamberlerin gelis nedenleri ve geldikleri yerler hakkinda belliki bilincli olarak bir karartma yapiyorsunuz. Son ayette de gayet acik bir dille"EGER BIZ KUR'AN'i baska bir dille gönderseydik bu seferde baska dilde diye itiraz edeceklerdi anlaminda söyleniyor.Nedir bunun anlami:Bunun anlami Peygamberin neden Araplardan geldigini ve Kur'anin neden Arapca indirildigini kanitlamasidir.Kur'anin Arapca gelmesi Araplar icin geldi demek degildir.Arapca gelmesi Araplarin Kur'an da ne oldugunu anlamalari icindir ve peygamber Araptir bu nedenle Arapcadir Kur'an. Simdi siz ne tarafa evirip cevirirseniz evirip cevirin bir gercegi inkar edemezsiniz.Bu kainatin bir sahibi vardir.Bunu ilim bile kabul etmektedir.Ilmin icinden cikamadigi nokta bu sahibin kim veya ne oldugudur.Yoksa Ateistlerin iddiasi gibi kimse Atasinin maymun olmasina Ateistler kadar cesni olamaz.Insan yaratilmistir.Insanin evrilmesi icin önce var olmasi gerekir. saygilarla -
İlkokul öğrencilerine hurafelerle dolu kitap!
politika şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Asil en vahimi de ne hükümet baskanindan,ne Ic Isleri Bakanindan ne Milli Egitim Bakanindan ne Sivil Toplum Örgütlerinden hicbirinden bugüne kadar bir aciklama yapilmadi.Egitim-Sen sikayette bulunmasina ragmen hicbir sonuc alinamadi. TürkIye'de sessiz ve baski ile bir sivil darbe yapilmistir,Bu darbeye müdahale etmesi gerekenler susmustur.Asker artik Türkiye ile ilgilenmemekte sadece hükümetin basinin emrinde hareket etmektedir.YANI EMIR ERI olmustur.Ülkesinin batmasina seyirci kalan tek ordu TÜRK ORDUSUDUR. saygilarla -
AB;Türkiye'yi özellikle son 12 yildir müthis bir sekilde destekliyor. Peki neden bu dönüs?Neden AB Türkiye'yi oldugundan daha fazla destekliyor? Yazilanlari okuyorum gercekleri görenler var ama hala bazi duygusalliklar gösteriliyor.Daha dogrusu Türkiye'nin AB'ye alinmamasini Türkiye'ye cifte standart uygulamasi olarak gösteriyorlar.Türk Dis Isleri Bakani cikar kürsüye,AB'ye sitem eder;AB'den sorumlu Bakan cikar kürsüye AB'ye sitem eder,basbakan cikar kürsüye AB'ye sitem eder ve ilave eder;AB'nin Türkiye'ye Türkiye'nin AB'ye oldugundan daha cok ihtiyaci var der.Sonra yalanlari birbirini takip eder:Issizlik azaldi,Enflasyon düstü ve bunlara benzer bir sürü yalan dolan.Almanlar dinlerken Türkler alkislar basbakani."Helal Olsun Dünya Liderine nasi da konusuyor"diye karpuz ararlar koltuklarinin altina koymak icin ama perdeyi kaldirip arkasinda ne var kimse bakmaz. AB'nin Türkiye'ye ihtiyaci var derken basbakan dogru söylüyor:Cünkü AB'nin stratejik ve cografi ve ekonomik cikarlarinin önünde bir kale gibi duran Asyan'in Akdeniz'e at basi gibi uzanan parcasi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hic olmadigi tarzda kapilarini dünkü isgal güclerine acmistir.Talan serbesttir. Ancak AB'ne bu yeterli degildir.AB Türkiye'yi icine alip hazmedebilmesi icin onu kücük parcalara bölmesi gerekir.Ancak bölünmüs Türkiye hazmedilebilir.Peki bunu bugünkü ve 12 yillik AKP iktidari bilmiyor mu?Bilmez olur mu!Zaten bunu bildigi icin AB'nin kapisinda paspas olmaktadirlar.Ne kadar paspas olunursa o kadar AB'nin istekleri gerceklesecektir. AB'nin Türkiye'ye ekonomik olarak ihtiyaci vardir ancak bu ihtiyac icin Türkiye'yi AB'ye almak gerekmiyor.Cünkü bugün Türkiye'nin en ücra kösesinde bile AB'nin mallari vardir.Türkiye AB'nin acik pazari haline getirilmistir.Dr.Oetker'den tutunda Nescafe'ye kadar TÜRKIYE ele gecirilmistir.Peki daha gerek var mi Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasina? Basbakan Erdogan AB'ye muhtacti.Siyasi olarak muhtacti.Bu siyasi muhtac olmayi ekonomik adimlarla saglama aldi.Basbakan Erdogan,Laik ve Atatürkcü Türkiye Cumhuriyeti'nin demontajini yapabilmek icin AB'nin yardimlarina ihtiyac duyuyordu.Uyum Yasalari adi altinda bir gecede onlarca yasa AB muktesebatina uyduruldu.Bu basbakan icin büyü bir basariydi cünkü hedefine adim adim yaklasmaya baslamisti.AB'nin "kaldirin su Atatürk'ün resimlerini"sözünü tutarak milletin kalbinde cok büyük ve silinmeyecek bir yeri olan Atatürk'ün adi söylemleri devrimleri yavas yavas ortadan kaldirilmaya baslandi.Cünkü Atatürk demek Cumhuriyet demekti Atatürk demek bagimsizlik demekti. Yillarca Türk milletine acilar cektiren bölücü,taseron eli kanli terör örgütü PKK mesrulastirildi,Kürtcülere istekleri tek tek verilmeye baslandi birakin verimesini Öcalan'la TÜRK DEVLETI olarak pazarliklar yapilmaya baslandi ve Öcalan katillik mertebesinden SAYIN BASKAN mertebesine yükseltildi cünkü AB öyle istiyordu. Uzun lafin kisasi,AB hemen hemen isteklerinin hepsini elde etmis detaylar kalmistir.Bu 17 Aralik yolsuzluk operasyonlari iel kisa bir ara verilen Kürtcülük acilimi yeniden baslayacaktir bu baslangicin sonu Kürtlere Özerkllikle virgüllenecek ve ileriki dönemlerde sartlar olgunlasincada resmen Türkiye Kürdistani kurulacaktir. Türkiye'ye gelince Türkiye aslinda kullanildiginin farkindadir ama akli sira o da kullanmaya calisiyor AB'ni.Iste basbakanin Almanya gezisinin nedeni budur. Dün gece Alman Kanalinda Türkiye üzerine bir tartisma vardi.Hükümetin bir Bakani Türkiye'nin AB'ye bu sekilde giremiyecegini söylerken Yesillerden biriside siz Türkiye'den hep demokratiklesme isterseniz frenlemis olursunuz bunu istemeyin tam üyelik sözü verin o zaman olur diyordu. Iste Türkiye üzerinde oynanan oyunlarin bir perdesi. saygilarla
-
Kuran'da İnsanlığa, Bilime, Evrenselliğe, Çağdaşlaşmaya Yönelik Bir Ayet Var mı?
politika şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık İslam ve Şeriat
Düsünebilen insan hem itaat etmeyi hem de sorgulamayi birlikte yapar. Siz bir ülkede yasiyorsunuz,o ülkenin yasalari size neye itaat etmeniz gerektigini bildirir.Siz itaat edersiniz etmezsiniz bu sizin bileceginiz bir keyfiyettir sonuclarinada katlanirsiniz.Yani bir ülkenin yasalari herkese göre olmaz toplum icindir.Kisiye göre yasa yapilmaz.Toplumun her üyesi o yasalara uymakla mükelleftir.Ben burada basit bir örnek verdim. Bu örnek icin bana birileri sunu sorabilir:Yasalar insanlara ne veriyor? Iste sorgulama burada baslar,ancak önce itaat gelir. Dinlerde böyledir.Din kitaplari insanlara dogru bir yol gösterirler,siz o yola gidersiniz gitmezsiniz bu sizin bileceginiz seydir ancak sonuclarina katlanirsiniz.Sonucu var veya yok onun tartismasi zaten olmaz ve buna kimse cevap veremez.Hic kimse bunun sonucu yoktur da diyemez vardir da diyemez.Eger inaniliyorsa sonuclari vardir inanilmiyorsa sonucu yoktur. Kur'an ayetlerinin icerisinde insanogluna lazim olan hersey vardir.Bunlari zamana uygulamak önemlidir yok eger siz bunlari zamana uygulamazsaniz asirlar öncesinde kalmaya mahkum olursunuz. Bugün yasanan Islamiyetin Islamla bir ilgisi yoktur cünkü bugün yasanan Islam Allahin Islami degildir. saygilarla -
Kuran'da İnsanlığa, Bilime, Evrenselliğe, Çağdaşlaşmaya Yönelik Bir Ayet Var mı?
politika şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık İslam ve Şeriat
Kur'anin ayetleri icinde bilime,evrensellige,laiklige isik tutan onlarca ayet vardir. Kur'ani objektif bir sekilde okuyup anlamak isteyenler onun hakkini vermektedirler.Kur'ani sadece inkar etmek icin okuyanlar bu hakki veremezler. saygilarla -
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
politika şurada cevap verdi: manve başlık İslam ve Şeriat
Kur'an da hicbir ayet bu kitabin Araplara ait oldugu yazmaz,bu kitabi inatla Araplastiranlarin Islamla degil yaratilisla sorunlari vardir. Kur'anin icinde Araplara ait olan ayetler Araplari yücelten ayetler degildir. saygilarla -
MÜSLÜMANLAR ÜZERİNDEKİ ÖNYARGI
politika şurada cevap verdi: Meral Koca başlık Dini Konular - Din - Dinler
Evrensel insan ben kendi kendimi kandirmiyorumda sen okudugunu ya anlamiyorsun ya da müthis bir carpitma yetenegin var.Kur'anin hic bir yerinde gidin vurun öldürün diye bir emir yoktur,öldürün emirleri tamamen nefs-i müdafaadir.Bunu bile carpitmaktan zevk aliyorsun.Ben senin samimiyetine nasil inanim ki? Kur'anda ki savas,öldürme emirleri tamamen savunma amaclidir,size saldirmadikca kimseye saldirmayin diye acik acik emredilmistir yani bunu kalkip ta inkar eden le neyi tartisacam ki? Kur'an da gecen ve her bilim dalini kapsayan ayetler 1400 yil önce ortaya cikmistir.Velev ki bu insan yazmasi olsun demekki bunu yazan insan cok kafali bir insanmis ki daha bilim adamlarinin yüz yil öncesine kadar bilmedikleri gercekleri odalga gectiginiz Kur'an da yazmistir. saygilarla -
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
politika şurada cevap verdi: manve başlık İslam ve Şeriat
Mekke de yeni bir din icad edildiginde insanlar putlara tapiyordular,Onlarin dinide putlardi.Islamiyet aciklandiginda bu putperestler Islami aciklayanlara karsi cephe aldilar onlari yok etmek icin her yola basvurdular. saygilarla -
MÜSLÜMANLAR ÜZERİNDEKİ ÖNYARGI
politika şurada cevap verdi: Meral Koca başlık Dini Konular - Din - Dinler
Kuranin hicbir yerinde müsrikleri gördügünüz yerde öldürün diye bir emir yoktur bu tamamen iftira ve yalandir. Kur'anin bir esi henüz meydana getirilememistir.Cünkü onun bir esini yapacak kapasitede beyin henüz yetismedi bugüne kadar. saygilarla -
KURANA GÖRE TÜRKLERE TÜRKÇE BİR KİTAP İNMELİDİR
politika şurada cevap verdi: manve başlık İslam ve Şeriat
Ne kadar tutarsiz bir yaklasim:KUR'AN Arapca geldigi icin sadece Araplar'in kitabi imis,Türklerede Türkce gelmeliymis! O zaman Incil'de Ibranice inmisti inanclara göre,ama Almanlara Almanca Incil gelmedi veya Fransizlar'a Fransizca Incil gelmedi. Yani Islami kötülemek icin her tarafindna kiviriyorlar.Simdi bunlara ben Ateist diyemem,Ateisler herhangi bir dine ait degillerdir ama onlarinda kendilerine göre bir inanclari vardir kalkipta baskalarinin inanclariyla bu denli ugrasmazlar.Eger ugrasiyorlarsa bunu baska bir nedene baglamak gerekir. "Kur'ani anlayasin diye Arapca indirdik"ayetindeki manayi cözemeyip burada ahkam kesmek abesle istigaldir.Peygamber Arapti Arap bir peygambere Türkce Kur'an niye indirecektiki Allah.Bunun da anlami Kur'ani anlamak isteyenler onu kendi dillerinde okumalidirlar.Bu gercegi saga sola cekip kabul etmemek icin milyonlarca müslümani aptal yerine koymak etik degildir. saygilarla -
MÜSLÜMANLAR ÜZERİNDEKİ ÖNYARGI
politika şurada cevap verdi: Meral Koca başlık Dini Konular - Din - Dinler
Yenilik nickli arkadas;Kur'anin ayetini ötekilestirmek olarak görmene sasirdim.Yani Tüm hiristiyan alemi Islam alemini ötekilestirirken senin Kur'anin ayetinde ötekilestirme tespit etmen gercekten cok önemli. O ötekilerstiriyor dedigin ayette müslümanlarin birbirine tutunmasi birbirini sevmesinden yani aralarindaki husumeti sona erdirmeleri öneriliyor.Yani fitne ve bozgunculuk sence olmasi gereken ama karsi cikilmamasi gereken bir keyfiyetmidir bunu anlayamadim. Fitne ve Bozgunculuk her toplumda inancli veya degil her millette mücadele edilen bir kötülüktür.Inkar edenler den ne anliyorsun bunu bilmiyorum ama barisa karsi olmak inkarla es anlamlidir.Insan olmaya davet etmek neden ötekilestirmek olsun ki?Cocuklarimiz okulda insanlik ögenmiyorlarmi,kötülerden sakinin denmiyormu cocuklarimiza peki o zaman bize kötülerden sakinin onlarla arkadas olmayin diyenler o kötüleri ötekilestirmismi oluyor? Bir seye muhalefet ederken kendi inanciniza göre degil objektif kalarak muhalefet edin ki inandirici olasiniz.Siz inanclilar derken bile ötekilestirdiginizi farkediyormusunuz.Hatta ve hatta disladiginizi! saygilarla -
MÜSLÜMANLAR ÜZERİNDEKİ ÖNYARGI
politika şurada cevap verdi: Meral Koca başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sevgili Kardesim,cok haklisin ancak asagida yazacaklarimi iyi oku: Allah diyosun haklisin;Allah müslümanlarin yasadigi topraklari en zengin yeralti zenginligi olan topraklar olarak yaratmis.Bak Islam Cografyasina Bati'da olmayan zenginlik Islam Cografyasinda saklidir.Peki Bati'lilar refah icinde huzur icinde kavgasiz dögüssüz birbiriyle anlasarak yasarken neden Müslümanlar birbirini kirmaktadir.Bati Cografyasina baktiginda kupkuru toprak görürsün.Hicbir yer altin zenginligi olmayan topraklar ancak üzerinde cok modern cagdas bir yapilasma ile yükselen sehirler caddeler yerlesim yerleri vardir.Hersey bir düzen icersinde yürür gider.Peki Islam ülkelerinde böyle midir?Kesinlikle HAYIR. PEKI NEDEN? 1500'lü yillarin ortalarina kadar Müslümanlar ve de Türkler tüm dünyada en ileri buluslari insanligin hizmetine sokmuslardir.Tib,Matematik,Astronomi,Edebiyat gibi alanlarda en ileri isimler Müslümanlar ve Türklerdeydi.Osmanli 700 yil Bati'yi hükmü altinda tuttu.Cünkü akilliydilar.Avrupali bunun nedenlerini arastirdi ve bunun akilla oldugunu anladi.Ve calismaya basladilar.Denge yavas yavas müslümanlarin aleyhine degismeye basladi,cünü müslümanlar ve Türkler nasil olsa hersey elimizde diyerek yan yattilar keyif ve sefa sürmeye basladilar.Ta ki eldeki zenginlik bitmeye baslayincaya kadar akillari baslarina geldiginde artik cok gecti.O zengin ve akilli milletler Bati'nin hegemonyasi altina girdi.Ve iste Islam Cografyasinin bugünkü akibetini yukaridaki cümlelerde aramak gerekir diyorum. saygilarla -
Ermeni Tarihi-1915-22 Yılları Arasında Ne Oldu?
politika şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Türk Tarihi
Eger Ermeniler bir hak talebinde bulunuyorlarsa basvurduklari adres yanlistir.Ermeniler kaybettiklerini iddia ettikleri haklarini ancak SEVR'i kabul edenlerden istemelidirler.Türkiye'den degil. saygilarla -
Laiklige karsi yapilan bu saldirilarin temelinde yabanci parmagi vardir.Laiklik karsiti sahte müslümanlar (sahte müslüman diyorum cünkü müslüman zaten laiktir) Laikligi dis güclerin Islami yok etmek icin kullandiklari bir yöntem olarak göstererek aslinda bu dis gücleri korumaktadirlar cünkü bu dis gücler Türkiye'de laikligin Islama karsi oldugu yalanini dile getirmektedirler.Asagida verecegim bir kac örnek buna belgedir:Eger bu forumda laiklik karsiti müslüman gecinenler de varsa bu belgeleri okusunlar belki yararli olur,kimlerin Türkiye ile ugrastigi konusunda. NEDEN TÜRKIYE? Islam'in yeni yüzyilda en güclü ve akilli kalesi görünümü veren Türkiye'nin belinin kirilmasi ve kendi caninin derdine düsürülmesi,Bati'nin temel stratejilerinden biri gibi görünüyor. Neden Türkiye? Ilk akla gelen cevap su:Öteki "islam ülkeleri"nin isi coktan bitirildi de ondan..cevabi biraz daha acmak istersek sunlari söyleyecegiz: Türkiye,yeni yüzyilda basarili olabilecek,öne gecebilcek insan potansiyeline sahiptir. Ve Türkiye,sahneden kovulmasi karara baglanan Islam'in en iyi,en akilli,en gelecek vaat eder bicimde yasandigi tek ülkedir. Yani Türkiye bir degil bir cok bakimdan "büyük engeldir"asilmalidir,Kirilmalidir. Nasil olacak bu?cevap besbellidir. Türkiye'yi her seye ragmen öne geciren neyse onun islemez hale getirilmesi lazimdir.Bu "farkli kilan sey"Atatürk Cumhuriyeti'dir"Özellikle bu Cumhuriyet'in omurgasini olusturan laiklik... ...... Almanya bu "kirma isinin"kotarilmasini üstlenmis görünüyor. Omurgayi kirmak icin iki koldan saldiri vardir.Bir yandan din adina,bir yandan demokrasi adina...Birinci kulvardakiler bagiriyor:Kafir laiklik,kafir "Kemalizm dini"Allahin dininiezi<or,yerine geciyor;dinimiz elden gidiyor,yürüyün! Ikinci kulvardakiler seslerini söyle yükseltiyor:Biz dinle-diyanetle ilgili olmasak da cagdas,demokrat,insan haklarina saygili kisileriz.Bu dinci kesimin demokratik hak ve özgürlükleri laiklik adi altinda "laikcilik"yapilarak cigneniyor.Bunlara destek olalim,ikinci cumhuriyeti kuralim,tam özgürlük tam demokrasi gerceklessin!... Bu iki kulvarin ortak sesi olan ic ve dis mihraklardan biri olan Yargitay Eski Baskani SAMI SELCUK'un 1999 yili adli yili acilis konusmasi Almanya'da yürütülen "laiklik ve cumhuriyeti"etkisiz kilma operasyonu'nun dayandigi anlayisla da ilginc bir benzesme arz ediyor. Geneldde tüm Bati,özel olarak Almanya,onlarca vakif,dernek ve enstitü ile bu stratejiyi hedefine vardirmak icin calisan bir ülke manzarsi arz ediyor. Türkiye Cumhuriyeti'ne saldirmayi bir tür din haline getirmis olan oryantalist Udo Steinbach bu yikici güclerin basinda gelir.Bir zamanlarin Alman Disisleri Bakanligi'nin ünlü Ortadogu Danismani Udo Steinbach. Udo Steinbach ve ekoldaslari (Gisela Kraft;Peter Heine,Martin Beck,Günter Seufert,Renate Kreile,Reiner Albert,Hartmet Dreier,Guido Kraemer,Gustav Adolf Sonnenhol,Rita Breuer,Michael Lüders,Serif Mardin,Sabri Sayari,Fikri Adanir...) Türkiye'de ki tüm Marksist ve dinci bölücülerce kullanilan Cumhuriyet ve Atatürk aleyhtari tüm slogan ve söylemlerin yaraticilaridirlar.Bunlar Almanca basin ve literatürü izleyen arastiricilarca tek tek belirlenmis bulunuyor. Steinbach kadrosu'nun,Türkiye ici ekipleri tarafindan kullanilan sloganlarinin önde gelenleri sunlardir:"Mustafa Kemal Atatürk,hilafeti kaldirarak Islam'a öldürücü bir darbe vurdu."(bk.Bacinoglu;LAIKLIK ILKESI VE ALMAN KARSITLARI) Sormazlarmi:Hilafet Islam'in lehine idiyse sizin aleyhinize demektir;o halde aleyhinize olacak bir kuruma neden böylesine destek veriyorsunuz?" Bir baskasi:Kemalizmle birlikte Tanri kaybolup gitmis;zira ona ne zaman birakmislar ne de vesile..."(BACINOGLU-AYNI YER) Sormazlar mi siz Tanriya cok mu vesile ve zaman biraktiniz? Kiyafet ve sekli neredeyse ilahlastiran saf ve duygusal kitleyi cidirtabilcek su kiskirtmaya bakin:"Kadinlar Kemalizm sayesinde,en üst görevlere gelebilmisler,doktor,milletvekili,profesör olabilmislerdir.Fakat bunun agir bir bedeli olmustur:Erken gibi giyinmek..."GÜNTER SEUFERT-BACINOGLU-AYNI YER Bu sözü okuyan da Alman hanimlarinin carsafla dolastigini sanir. Protestan Hartmet Dreier olaya su provakasyonla katliyor:"LAIKLIK DINSIZLIKTIR" Katolik Guido Kraemer'in su bölücülük sloganina bakin:"Türkler ya Müslümandir ya da KEMALIST-LAIK Ayni oryantalistlere göre,"Türban namuslu kadinlarin sembolüdür"(Peki türban takmayan Alman kadinlari namussuz mu?) Bi rde yurt disinda olup ta bu koroya katilan Türk kimlikli ama Türk olmaktan uzak olanlar vardir. Bochum Üniversitesi'nden uzman sifatli Fikret Adanir;Atatürk ve Cumhuriyet düsmanlarinin kullanimina su sloganlari armagan ediyor:1-Kemalizm,özgür ibadet hakkini asla tanimamis fakat kendisi bizzat dine dönüsmüstür.(iNSAF TÜRKIYEDE YÜZBINI ASKIN CAMI VAR VE BUNLARA HERGÜN BIR YENISI EKLENIYOR)2-Islamcilar hakki olarak Atatürk'ün kendilerini aldattigini hissediyorlar.(Bacinoglu) Alman Gazetesi ama müslüman kimlikli Muhammed Salim Abdullah : "Kemalizm hic kusku yok ki,demokratik bir sistem degildir.Kemalizm totaliter özellikler tasimakta olup sadece dinle alakasini kesmis insanlarca hazmedilebilir.Zira Kemalizm sözde dinsel bir olgu olup Türk Anayasasinda dokunulmaz degistirilmez bir miras olarak korunmaktadir.(BACINOGLU) Bu belgeler cogaltilabilir.Benim burada vurgulamak istedigim nokta sudur:Ülkemizde Cumhuriyet;laiklik ve Atatürk karsitligi yapanlarin,Ikinci Cumhuriyetcilerin,,Bölücü Kürtcülerin destekcilerinin,Ermeni yandaslarinin söylemlerine ve sloganlarina eger dikkat ederseniz bu sloganlarin kaynaginin kim ve neresi oldugu ortaya cikar.Cünkü Türki aydini ithal aydindir.Üretmez ithal eder.Yani fikir ithali yapar.Udo Steinbach ne söylemisse Türk Aydini onu kapmistir-Olayin özü budur,Basbakan Erdogan'in,Abdullah Gül'ün ve zaman zaman AKP icinden bir prof veya milletvekilinin Cumhuriyet,Laiklik ve Atatürk ve Inönü karsiti söylemlerine onlarin tarihcilerinin yazdiklarina dikkatle bakarsaniz bunlarda nasil bir ithal düsünce oldugunu anlamak zor olmaz. saygilarla
-
OKUDUĞUNUZ KİTAPLAR
politika şurada cevap verdi: sardunyam başlık Kitap, Kitaplar, Edebiyat, Öykü ve Şiirler
"AVRUPA ILE ASYA ARASINDAKI ADAM" Dagobert Mikusch Mustafa Kemal'in hayatta oldugu yillarda kaleme alinmis olan bu biyografi,O'nun hayat hikayesini,düsünce ve görüsünü ve eylemlerini nesnel bir acidan ortaya koymayi amaclamistir. Kitap,Türk okuyucusu icin degil,Avrupali okuyucu icin kaleme alinmistir.Yazar,bu okuyucuya bir noktayida belirtmeye büyük önem vermistir.Bu önemli nokta,Mustafa Kemal'in yogun savasimlarla dolu hayatinda özellikle Kurtulus Savasi yillarinda ülkesinin ve kendisinin icinde bulundugu cok zor ve agir kosullardir.Mustafa Kemal'in basarilamaz denileni basarmasinin,kazanilamaz denilen savaslari kazanmasinin,yapilamaz denilen devrimleri yapabilmesinin asil hayranlik duyulmasi gereken olaylar ve gercekler oldugunuda vurgulamistir.Burada yazarin,cok ayrintili gözlemlere dayanarak ilgi cekici degerlendirmelere yönelen bilim adami kisiligide ortaya cikiyor. Okunmasini öneririm. saygilarla -
Ermeni Tarihi-1915-22 Yılları Arasında Ne Oldu?
politika şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Türk Tarihi
Simdi hükümetlerin birtakim gerekcelerle Ermeni iddialarini meclislerine tasiyan ülkelere karsi basiretli bir siyaset takip etmemeleri muhakkak ki Türk Toplumunun az da olsa mevcut olan sayginligini daha cok yok etmektedir.Fransa ile iliskilerimiz bozulur,falan ülkeyle dostlugumuz bozulur diyerek kuru gürültüyle siyaset yapmak sayginlik getirmez.Sayginlik agirlik koymakla mümkündür.AKP'ye kadar gelmis iktidarlarda olmak üzere bu Ermeni yalanlarina karsi etkili hicbir siyaset takip etmemislerdir.AKP'ye gelince:AKP sadece ekonomik düsüncelerle degil,ülkede baslatmis oldugu yikimin Fransa vb ülkeler tarafindan gülümsemeyle karsilanmasinin verdigi rahatlikla o gülümsemenin eksilmemesi icin onlarin dümen suyunda gitmis ve gitmektedir. AKP ile Türkiye'nin DIs Politikasi tamamen cökmüstür.AB'ne gidip Avrupa Birligi'nin Türkiye'ye ihtiyaci var diye nutuk atanlarin konu Ermeni Yalanlarini TürkiyeCumhuriyeti'ne karsi bir koz olarak kullanmak isteyen ülkelere "ekonomik iliskilerimiz bozulur"diye tavir alamamak iki yüzlülüktür. saygilarla -
Ermeni Tarihi-1915-22 Yılları Arasında Ne Oldu?
politika şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Türk Tarihi
Etyen Mahçupyan, Ovanes Kaçaznuni, Ara Baliozyan, Georgi Vanyan ve Ekrem Eylisli 15.02.2013 12:30 Yerel saatı | 10:30 Dünya saatı Zaman gazetesinin 14 Şubat 2013 tarihli sayısında Ermeni kökenli köşe yazarı Etyen Mahçupyan’ın ‘Sulha ses verenler için’ http://www.zaman.com.tr/etyen-mahcupyan/sulhe-ses-verenler-icin_2053565.html başlıklı köşe yazısı yayımlanmıştır. Etyen’in yazılarını ara sıra okurum. Aynen Hrant Dink çizgisinde bir edebiyat sergilemektedir. Ama Dink’ten daha diplomatik bir üslup benimsemiş, ondan farklı olarak ‘Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan’la kuracağı asil damarında mevcuttur.’ tarzı acemice ifadelerden ustaca kaçınarak Türk milletinin birlik ve beraberliğini zayıflatacak, ihanet edenleri kahraman olarak tanıtacak strateji ile hareket etmektedir. Etyen, kelimeleri ne zaman ve nerede kullanacağını çok iyi biliyor, kelimelerle oynamaya da usta tiyatro oyuncusu kadar hakim olmuştur. İlk bakışta en büyük demokrat ve insan hakları savunucusu gibi gözüküyor. Ama Etyen’in arka bahçesine baktığımızda demokrat ve insan hakları savunuculuğunun yalnızca tek taraflı olduğu, Türkiye’deki etniklerin avukatı gibi kalem salladığı belli olmaktadır. Peki, Türkiye’de sadece etniklerin mi insan hakları ihlal edilmektedir. Türklerin hiç mi sosyal, ekonomik, kültürel sorunları yok? Vardır elbette. Ama Etyen’in işi gücü başta Ermeniler olmakla diğer etniklerin problemlerini gündemde tutmaktır ve bu görevini mütareke basını aracılığıyla başarıyla yerine getirmektedir. Etyen, ‘Sülhe ses verenler için’ adlı yazısında Azerbaycan yazarı Ekrem Eylisli’nin ‘Taş uykular’ romanı ile ilgili görüşlerini dile getirmiştir. Eylisli romanında Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerini ve Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını tek taraflı-Ermenilerin çıkarları çerçevesinde kaleme aldığı için Azerbaycan kamuoyunda ciddi tepkilerle karşılaşmıştır. Etyen, Eylisli’yi desteklemekte, ona karşı görüş bildirenleri ise eleştirerek, onları milli olandan insani olana geçememekle itham etmektedir. Etyen yılların gazetecisidir ama halen olaylara ‘at bakışıyla’ bakmaktadır ve demokrat ve insan hakları savunucusu olarak görünse de, sadece ‘kendisinin veya kendisine yakın olarak’ gördüklerinin avukatlığını yapmaktadır. Etyen, sözde Ermeni soykırımı konusunda da birçok yazılar yazmıştır. Bu yazıların hiç birinde Ovanes Kaçaznuni ve onun 1923 yılında Taşnak Partisi’nin konferansında rapor olarak sunduğu ve daha sonra kitap olarak yayımlandığı eserinden bahsetmemiştir.Çünkü Birinci Ermenistan Cumhuriyeti’nde (1918-1920) parti lideri ve başbakan olmuş Kaçaznuni bu eserinde Taşnak Partisi’nin, Birinci Ermenistan Cumhuriyeti’nin Türkiye’ye yönelik politikasının yanlışlıklarını o kadar mantıklı bir şekilde anlatıyor ki, Etyen bunları anlatmaya cesaret edemez. Kaçaznuni raporunda aşağıdakileri vurgulamaktadır: -Gönüllü Ermeni silahlı birliklerin oluşturulması hataydı; -Kayıtsız şartsız Rusya’ya bağlanmışlardı; -Türklerden yana olan güç dengesini hesaba katmamışlardı; -Tehcir kararı amacına uygundu; -Türkiye, savunma içgüdüsüyle hareket etmişti; -İngiliz işgali, Taşnakların umutlarını yeniden kabartmıştı; -Ermenistan’da Taşnak diktatörlüğü kurmuşlardı; -Denizden denize Ermenistan projesi gibi emperyalist bir talebe kapılmışlar, bu yönde kışkırtılmışlardı; -Müslüman nüfusu katletmişlerdi; -Ermeni terör eylemleri Batı kamuoyunu kazanmaya yönelikti; -Taşnak yönetimi dışında suçlu aranmamalıydı; -Taşnak Partisi’nin artık yapacağı bir şey yoktu; intihar etmeliydi.[1] Bütün bu hususlar Ermenistan'ın ilk başbakanı, Taşnaksutyun Partisi’nin kurucusu Kaçaznuni’nin görüşleridir. Rapor ilk önce Ermenice, 1927’de Rusça, 1955 yılında ise bazı bölümleri İngilizce olarak basılmıştır. İlginç olan ise bu kitabın Ermenistan’da yasaklanmasıdır. Yayınların Avrupa’daki kütüphanelerden Taşnaklar tarafından toplatıldığı da bilinmektedir. Kitabın yabancı dillerde yayımlanan basımları Avrupa kütüphanelerinden toplatılmıştır. Yabancı devletlerdeki kütüphanelerde kitabın kataloglarda adı var, ancak raflarda bulunmaz. Etyen neden bu konuda yazsın ki? Etyen büyük bir ihtimalle Kaçaznuni’nin bu raporu yayımlandıktan sonra toplatıldığını da bilmiyordur. Etyen, 75 yaşındaki Ermeni yazar Ara Baliozyan hakkında da tek bir kelime yazmaz. Baliozyan Atina’da doğmuştur ve şu an Kanada’da yaşamaktadır. Baliozyan yazdığı eserlere göre çeşitli ödüller alsa da, Ermenistan’da bir kitabı bile bulunmaz. Nedeni ise Baliozyan’ın Ermeni ulusal propagandasına uygun şekilde kitap yazmamasıdır. Baliozyan kendi durumunu şu şekilde ifade etmektedir: ‘Ermeni propagandasına hizmet etmediğim için ‘hiç kimse’ oldum, nefret edilen ‘hiç kimse’, vatan haini...’ Etyen, İrevan’da faaliyet gösteren ‘Kafkas Barış İnisiyatifi Merkezi’nin Başkanı Georgi Vanyan hakkında da da yazmamakta kararlıdır. Neden yazsın ki? Vanyan Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal ettiğini kabul ediyor, ‘Ermeni soykırımının’ olmadığına inanıyor. Hocalı soykırımını yapan Ermeni siyasilerin ve askerlerin cezalandırılmasını talep ediyor. Vanyan ‘STOP’ projesi çerçevesinde Ermenistan’da Azerbaycan filmlerini yayınlamaya çalışırken devletin baskıları sonucunda hiç bir sinema salonunu kiralayamadı. Projeyi kahvelerde hayata geçirmeye çalıştığında ise kahveler yağmalandı ve ateşe verildi. Budur Ermenistan devletinin toleranslığı! Etyen, Kaçaznuni, Baliozyan ve Vanyan’ın Ermenistan’da aforoz edildiğini bilse de, onları insan olarak görmediği için elbette haklarını da savunmaz ve savunmayacaktır. Çünkü Baliozyan ve Vanayan ‘denizden denize Ermenistan’ ve Hay Dat (Ermeni Davası) davasına hizmet etmiyor. Etyen, muhtemelen yazdığı eserlerden bir tek satırını okumadığı Eylisli’yi savunmaktan kendisini alıkoyamamıştır. Nedeni ise Eylisli’nin ihanet ederek Ermenilerin yanında yer almasıdır. Etyen`in Ekrem Eylisli`nin tarzıyla ilgili şu vurgusu da çok yanlış: “Söylediği şey basit: `Bu bölgede Ermeni halkı ile barış içinde yaşamak ve Karabağ Ermenilerinin de bu ülkenin vatandaşı olduğunu göstermek için bir şeyler yapmalıyız.`” Maalesef Ekrem Eylisli`nin “söylemeye çalıştığı” o değil. Keşke o olsaydı…. Doğal olarak yoğun itirazlar da buna değil. İtirazların odağında neden taraflardan birini sürekli yücelterek diğerini aşağıladığı hususu var. Barış istemek görüntüsü altında taraflardan birini aşağılamak ve diğerini yüceltmek girişimleri asla barışa katkı yapmaz, tam aksine karşıtlığı tetikler. Ekrem Eylisli`nin yaptığı da aslında budur… Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı 15 Şubat 2013 F.V saygilarla -
Ermeni Tarihi-1915-22 Yılları Arasında Ne Oldu?
politika şurada cevap verdi: evrensel-insan başlık Türk Tarihi
Barış, Türkiye’den daha çok hem Ermenistan hem de Erivan’ın topraklarına göz diktiği bölge ülkeleri için gereklidir, ama… ©Prof.Dr.Osman Metin Öztürk I. Ermeniler, bugünkü Ermenistan hariç, tarih boyunca, hiç bir zaman bağımsız, birleşik ve sürekli bir devlete sahip olmamışlardır. Çeşitli imparatorlukların ve büyük devletlerin nüfuzu altında yaşamışlardır. Bu imparatorluklar ve devletletler arasındaki nüfuz mücadelesinde sık sık taraf değiştirdikleri için de, acılar yaşamış ve bir çok kez zorunlu göçe tabi tutulmuşlardır. Türklerin Anadolu’ya gelişleri, Ermenileri Bizans baskısından kurtarmıştır. Selçukluların Bizansı yenip Anadolu topraklarını ele geçirmesi, Ermenilerin toplum olarak varlıklarını, din ve kiliselerini korumalarına hizmet etmiştir. Ermeniler, Osmanlı Yönetimi altında, oldukça rahat bir yaşam sürmüşlerdir. Ancak Osmanlı’nın 17. yüzyıldan itibaren gerilemeye başlaması ve özellikle İngilizlerin ve Rusların Osmanlıyı hadef almaları karşısında, Ermenilerin tarihten gelen alışkanlıkları yeniden harekete geçmiş ve Ermeniler, İngilizlerin ve Rusların Osmanlıya yönelik politikalarının bir parçası haline gelmişledir. Ermeni komiteleri ve kiliseleri, bütün 18. ve 19. yüzyıl boyunca Anadolu’da İngilizler ve Ruslar tarafından Osmanlıya karşı kullanılmıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasına imzalanan Ayestefanos ve Berlin Anlaşmalarında, Osmanlı Devletinden, hem Ermeniler lehine ıslahat yapılması, hem de Kürtler ve Çerkesler karşısında Ermenilerin güvenliklerinin sağlanması, istenmiştir. Ermeni komitelerinin ve kiliselerinin eylemleri, 20. yüzyılın başında, Osmanlıya isyana dönüşmüş ve bu isyan, Türklerin katledilmesi şeklinde kendisini göstermiş, ancak sadece Türklerle sınırlı kalmamıştır. Ermeniler, İngilizlerden ve Ruslardan aldıkları destekle, Trabzon dolaylarındaki Rumları ve Hakkari yöresindeki Musevileri de katletmeye başlamışlardır. Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devleti bir çok cephede savaşırken, Ermenilerin Anadolu’nun doğusunda giriştiği isyan ve ayaklanmalar, Osmanlı Devletinin Ruslar karşısında savaşı kaybetmesine neden olmuş; Ermeniler, 1915’te o günkü Van’ı ele geçirip halkı kılıçtan geçirerek şehri Ruslara teslim etmişledir. II. Ermenilerin Osmanlı Devletinin yönetimi altında olduğu yıllar, “Büyük Ermenistan” emelini şekillendirdikleri yıllar olmuştur. Çünkü, Osmanlı Devletinin gücünden istifade ile ekonomik olarak ve siyaseten güçlenmişlerdir ve bu durum, Ermenilerin müstakil bir devlet kurma düşüncelerini beslemiştir. Osmanlı Devletinin Avrupa’nın ilerlemesi karşısında gerilemesi ve bunun 17. yüzyılın sonu ve 18. yüzyılın başından itibaren kendisini belli etmesi, Ermeniler tarafından, müsatkil bir devlet kurmak için, bir fırsat olarak görülmüştür. Ermeniler, bu fırsatı değerlendirmek için, Osmanlı Devletine karşı, İngilizlerle ve Ruslarla işbirliği yapmaya yönelmişlerdir. Osmanlı Devletine karşı, İngilizler ve Ruslar dışarıdan çalışırken, Ermeniler de içeriden çalışmışlardır. Osmanlı Devletinin Birinci Dünya Savaşını kaybetmesi sonrasında ortaya çıkan 20 Ağustos 1920 tarihi Sevr Anlaşması, Anadolu’nun doğusunda bağımsız bir Ermenistan devletinin kurulmasını öngörmüştür. Bu, “Büyük Ermnenistan” idealinin geldiği noktayı ve kapsadığı coğrafyayı ifade eder. III. “Büyük Ermenistan” emeli mağduriyet psikolojisi üzerine kurulu olduğu, silahlı mücadeleyi ve gücü çıkış noktası aldığı için, acımasız, vahşeti içeren, kin üzerinden işleyen, kendi özgücüne dayanmaktan çok başkalarının gücüne bel bağlayan, eylemde ve hedefte sınır tanımayan bir emeldir. Ve bu emel, Ermeni siyasal kültürünü de etkisi altına almıştır. Hocalı Katliamı, bu emele ve bu emelin şekillendirdiği Ermeni siysal kültürüne işaret eden, en somut, en yakın ve en ciddi örnektir. Arkasındaki emel ve bu emelin şekillendirdiği siyasal kültür bu olduğu için, “Büyük Ermensitan” emeline, sadece Sevr’de tanımlanan coğrafya çıkış noktası alınarak bakılması, doğru bir bakış açısı olmayacaktır. Koşullara/konjonktüre bağlı olarak, bu emelin kapsamındaki coğrafyanın değişebileceğini kabul etmek gerekir. Çünkü “Büyük Ermenistan” emelinin içinde saklı olan coğrafyayı anlatmak için, “denizden denize Ermenisatan” ifadesi de kullanılmaktadır. Bu ifade ile, Hazar Denizi’nden Karadeniz’e kadar olan coğrafya anlatılmaktadır. Ancak, Hazar Denizi’ne ve Karadeniz’e açılımın coğrafi bir sınırı da yoktur. Yani “denizden denize Ermenisatn” ifadesi, soyut bir ifadedir; kapsamı ve sınırları, konjonktüre, Ermenilere verilecek dış desteğe ve Ermenilerin gücüne bağlı olarak değişebilecektir. Azerbaycan’ın bütün topraklarının, “Büyük Ermenistan” emelinin kapsamına dahil olduğunu söylemek için kahin olmaya gerek yoktur. Bunun bir nedeni, Azerbaycan’ın “denizden denize Ermenistan” söyleminde Hazar Denizi’ne açılım yolu üzerinde yer alması ise, diğer nedeni de Azerbaycan’ın zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarıdır. Ermenilerin “Büyük Ermenistan” emelinin dışarıdan destek görmesinin herhalde en önemli nedenlerinden biri, Azerbaycan’ın zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip olmasıdır. Ayrıca “Büyük Ermenistan” emelinin sürdürülmesi ve mümkün olan en geniş ölçüde hayata geçirilmesi de yine petrol ve doğal gaz zenginliğine bağlıdır. “Denizden denize Ermenistan” olarak da ifade edilen “Büyük Ermenistan” emelinin Karadeniz’e açılım yolundaki en güçlü ülkeler, Türkiye ve Rusya’dır. Rusya’nın Karadeniz’e açılan Krasnodar bölgesindeki Ermeniler, Rusya’nın bu bölgesini özellikle “Büyük Ermenistan” emelinin kapsamına dahil etmektedir. Bu da, “Büyük Ermenistan” emelinin, Rusların, Karadeniz’e açılım imkanını tamamen ortadan kaldırma ve Hazar Denizi’ne açılım imkanını da kısmen ortadan kaldırma potansiyelini içerdiği anlamına gelmektedir. Ermenistan Bilimler Akademisi üyesi ünlü Ermeni tarihçi Rafael Hambarsumyan’ın, Nisan 2006’da, Erivan’da düzenlenen, sözde Ermeni soykırımıyla ilgili basın toplantısında söylediği sözler, bu açıdan oldukça anlamlıdır. Hambarsumyan’ın, “Şu ana kadar Ermenilerin kendilerine ‘yasak’ bildikleri gerçekleri açıklamanın zamanı geldi, biz Ermeniler, Türkleri suçluyor ve Osmanlı’da Ermenilere karşı soykırım yapıldığını söylüyoruz. Hâlbuki Ermeni milletini yeryüzünden silmeye ve bütün Ermenileri yok etmeye çalışan devlet Türkiye değil, Rusya idi. Osmanlı’dan 30 yıl önce Ruslar Ermenileri katletmeye başladılar.” sözleri, oldukça önemlidir. Çünkü bu açıklamadan yola çıkarak, Putin sonrasında Rusya’nın yeni bir kaosa sürüklenmesi halinde, “Büyük Ermenistan” emelinin süratle Rusya topraklarını içeren bir mecraya kayması, sürpriz sayılmamaktadır. Türkiye’nin Doğu Karadeniz kıyılarının ve Doğu Anadolu’nun bir kısmının, “Büyük Ermenistan” emelinin kapsamına dahil olduğu bilinmektedir. Yani “Denizden denize Ermenistan” söyleminin Karadeniz’e açılım kısmında da Türk toprakları da vardır. Ancak, Ermenilerin Karadeniz’e açılım yolu üzerindeki asıl ülke Gürcistan’dır. Çünkü Gürcistan’ın Cavaheti bölgesindeki Ermeni nüfus ve Gürcistan’ın içinde bulunduğu genel durum, Ermenistan’ın özellikle Gürcistan üzerinden Karadeniz’e açılımını kolaylaştırabileceği değerlendirmesine neden olmaktadır. “Büyük Ermenistan” veya “denizden denize Ermenistan” emeli, soyut, değişime açık ve koşullara bağlı içeriği ile, bir bütün olarak Kafkasya’yı da içine almaktadır. Bunda, hiç şüphesiz, Kafkasya’nın güncel jeopolitiğinin çok değerli olmasının ve Hazar Bölgesi enerji kaynaklarının etkisi vardır. Ve hiç şüphesiz Karadeniz’e açılımı içeren Ermeni emeli, Karadeniz’deki mevcut dengeleri değiştirme, Rusya’yı Batıdan koparma ve Doğuya itme potansiyelini de içinde barındırmaktadır. IV. Toplam üç milyondan az bir nüfusa sahip Ermenistan’ın ve ülke dışında yaşayan bir o kadar Ermeni topluluğunun, kendi imkanları ve güçleri ile “Büyük Ermenistan” veya “denizden denize Ermenistan” emelini hayata geçirmeleri beklenemez. Bu, onların gücünü aşan bir şeydir. Yani Ermeniler için, amaç- araç dengesizliği söz konusudur. Bu dengesizlik, Ermenileri, bölge dışı büyük güçlerin ilgi ve etki alanına itmektedir. Bu noktada, Ermenilerin “Büyük Ermenistan” veya “denizden denize Ermenistan” emelinin, sadece Ermenileri büyük devletlerin ilgi ve etki alanına ittiğini değil, aynı zamanda Ermenilerin kendi yalnızlıklarını ve güçsüzlüklerini gidermesine hizmet ettiğini de düşünmek gerekir. Hatta söz konusu emelin kapsamının soyut tutulmasının, özellikle bu son amaca yönelik olduğu da akla gelmektedir. Buna bağlı olarak veya benzer şekilde, kendi güçlerinin “Büyük Ermenistan” veya “denizden denize Ermenistan” emelini hayata geçirmeye yetmeyeceğinin farkında olan Ermenilerin, bu emele, varlıklarını sürdürmelerine aracılık etme işlevini yüklemiş oldukları da yine akla gelmektedir. V. Hocalı Katliamı, Ermenilerin “Büyük Ermenistan” veya “denizden denize Ermenistan” emeli bağlamında görülmesi gereken çok önemli bir olaydır. Özellikle topraklarının bir kısmına veya tamamına bu ideal kapsamında Ermeniler tarafından göz dikilmiş olan ülkeler, Hocalı Katliamına bu gözle bakmalıdırlar. Hocalı Katliamı, bu ülkeler için, Ermenilerin ve Ermenistan’ın sorgulanmasına neden olmalıdır. Daha önce başka imparatorlukların ve büyük devletlerin yönetimi altında yaşarken, onlardan büyük eziyet görmüş ve acılar yaşamış olmalarına rağmen, Ermenilerin özellikle Türk düşmanlığını işlemelerini ve canlı tutmak istemeleri, Ermeni emelinin hayata geçmesine yönelik stratejinin Türklerden ve Türkiye’den yol çıktığına işaret etmektedir. Ermeni tarihinin babası olarak bilinen Horenatsi’nin “Her Türkü, doğduğu anda ölüme mahkûm edin. Onlara doğma şansı vermeyin. Çünkü doğmuş her Türk, bize facia getirir” sözü; keza, Ermeni yazar Silva Kaputikyan’ın, 1988’de Erivan’da düzenlenen bir mitingde yaptığı konuşmada söylediği “…yeni doğan her Ermeni bebeğinin kulağına – ‘Ey Aram! Türkler senin düşmanındır.’ demek gerekiyor ki, düşmanının kim olduğunu tanısın” ifadesi, yine yakın geçmişte Türk diplomatlarını öldüren katillerin Ermeniler tarafından birer kahraman olarak görülmesi ve benzeri daha birçok örnek, Ermenilerdeki Türk düşmanlığının çok somut işaretleridir. Türk düşmanlığı, Ermenilerin, “Büyük Ermenistan” veya “denizden denize Ermenistan” emelinin önünde, aşılacak ilk büyük engel olarak Türkleri gördüklerine işaret eder. Bu nedenle, Hocalı Katliamının, münhasıran Azerbaycan Türklerini hedef alan bir katliam olarak alınması, eksik bir yaklaşım olacaktır. Ermeni emelleri bağlamında Türkler hakkında dile getirilen ve birkaç tanesine yukarıda değinilen ifadeler, Hocalı Katliamının gerçekte Türk Dünyasının hedef alındığına işaret eder. Türk Dünyasının jeopolitiği, bu coğrafyanın sahip olduğu zengin enerji kaynakları ve Türklerin Müslüman kimliği dikkate alındığında, Hocalı Katliamının, Türk Dünyasını Ermeniler ile meşgul etmek amacına yönelik olduğu da akla gelmektedir. Onun içindir ki, Hocalı Katliamının, yalnız başına Ermeniler tarafından planlanmış ve gerçekleştirilmiş olduğu düşünülememektedir. Katliamın insanlık dışı bir şekilde, bir vahşet olarak işlenmiş olması, sadece Ermenilerin Türk düşmanlığı ile açıklanamaz diye değerlendirilmektedir. Hocalı katliamındaki vahşet, Ermenilerin hareket serbestisini kısıtlama, Ermenilerin geri dönüş yollarını tıkama ve Erivan Yönetimini etkiye açık tutma amaçları bağlamında görülmesi gerek bir durum olarak kıymetlendirilmektedir. Katliamdaki vahşet, aynı coğrafyada, birlikte barış içinde bir arada yaşama olanağını ortadan kaldırma, soruna süreklilik kazandırma ve böylece bölge dışı aktörlere bölgeye sürekli müdahale imkanı verme amacına yöneliktir. Bu noktada, eğer yaşananlar büyük bir sürecin küçük parçası olarak görülür ve “denizden denize Ermenistan” emelinin soyut muhtevası dikkati alınırsa, bugün Türkiye’yi ve Türkleri hedef alan Ermeni düşmanlığının, yarın bölgede daha da güçlenmiş olarak, bölge dışı aktörler tarafından başka bölge ülkelerine yönlendirilebileceğini söylemek mümkündür. Hocalı Katliamı, Ermenilerin ve Ermenistan’ın, bulundukları bölgede yaşamalarını dış güçlerin desteğine daha çok bağımlı hale getirmiştir. Ermeniler, bölge dışı büyük güçlere daha çok muhtaç hale gelmişlerdir. Daha önce de ifade edildiği üzere, katliama seyirci kalınmasının, katliamın dünyanın gözü önünde cereyan etmesinin ve katliama destek verilmesinin arkasında, Ermenileri ve Ermenistan’ı kendilerine daha çok muhtaç hale getirme düşüncesi vardır. Hocalı katliamı, kendilerinin Kafkasya’ya, Hazar Bölgesine ve Orta Asya’ya yönelik politikalarında Ermenileri ve Ermenistan’ı daha kolay ve daha etkin olarak kullanmayı öngören, Ermenilerin figüran olduğu senaryoların ürünüdür. Bugün gelinen noktada, hem Hocalı Katliamı sırasındaki yaklaşımlarını, hem de bölge dışı aktörlerin Ermenistan’a olan ilgilerini, “denizden denize Ermenistan” emelini hatırlayarak, bölge ülkelerinin bir öz eleştiri yapmaları gerekir. Hocalı Katliamına, bütün Ermenileri bir araya getirme işlevinin yüklenmiş olduğu da ileri sürülebilir. Bunun anlamı, Hocalı Katliamının, içe dönük olarak da görülmesi gerektiğidir. Ermenilerin, tarihten gelen, mağduriyet psikolojisi üzerine kurulu, silahlı mücadeleyi ve şiddeti öngören (esas alan) bir siyasal kültüre sahip olduklarını ileri sürmek mümkündür. Hocalı Katliamı, belirtilen Ermeni siyasal kültürünün çok somut ve en güncel örneği niteliğindedir. Bir yönüyle, Hocalı Katliamının bu kültürün ürünü olduğunu ve bu kültüre işaret ettiğini; diğer yönüyle de Hocalı Katliamının bu kültürü beslenmiş olduğunu söylenebilir. Diaspora Ermenileri ile Ermenistan’daki Ermeniler arasındaki ilişki açısından bakıldığında, Hocalı Katliamı, Ermenistan’daki Ermenileri, diaspora Ermenilerine her zamankinden daha fazla muhtaç/bağımlı hale getirmiştir. Bu, Hocalı Katliamı ile birlikte, diaspora Ermenilerinin, Ermenistan’ın iç işleri üzerindeki etkisinin artmış olduğu anlamına alınabilir. Esasen diaspora Ermenilerinin, sorundan beslendikleri ve “davulun sesi uzaktan hoş geldiği” için daha “şahin” oldukları düşünülürse, Hocalı Katliamının, Ermenistan Ermenilerinin muhtemel barış eğilimlerini önleme, bunun önünü kesme amacına yönelik olduğu bile ileri sürülebilir. Daha önce de değinildiği üzere, Hocalı Katliamı, Ermeniler açısından, “Büyük Ermenistan” veya “denizden denize Ermenistan” emelinin, canlı tutulmasına da hizmet etmiştir. Ancak bu emelin canlı tutulması Ermeni halkına, ekonomik durumun kötüleşmesi olarak yansımış; günlük yaşamın iyileştirilmesi için kullanılabilecek ekonomik kaynaklar, artan savunma ve güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması için kullanılmış; Ermenistan halkı, kendisine tepeden bakan diasporaya daha çok muhtaç hale gelmiş; Erivan Yönetimi, dış etkilere daha açık hale gelmiştir. Bölgede Ermenistan’a müzahir ülkeler ise, farkında olarak ve/veya olmayarak, bölgede kalıcı istikrarsızlığa, bölgede yaşanabilecek diğer olumsuzluklara ve sonuçta bölgeye bölge dışından müdahalelere, kapı aralamışlardır. Barış, bölgede Türkiye’den ve Türklerden çok, Ermenistan’a ve Ermenilere gerekli iken, barış ortamının hep Ermenistan ve Ermeniler tarafından bozulmasının ve barışa giden yolun hep Ermeniler tarafından tıkanmasının, başta toprakları Ermeni ideallerinin kapsamına dahil olan bölge ülkeleri olmak üzere, bütün aktörler tarafından iyi görülmesi gerekir. BÜYÜK ERMENİSTAN EMELİ” VE HOCALI KATLİAMI 23 Şubat 20 saygilarla