Zıplanacak içerik

politika

Φ Süper Üye -
  • Katılım

  • Son Ziyaret

politika tarafından postalanan herşey

  1. politika şurada cevap verdi: Ruination başlık Hababam Sınıfı
    Halk edebiyatinda cok kullanilan takma isim (MAHLAS)aslinda bircok gazeteci tarafindan da kullanilir.Padisahlarin bile takma isimleri vardi. Benim öyle fazla bir takma ismim olmadi,kücükken sisman oldugumdan bana hep sisko patates derlerdi,Okulda siir yazmayi denedigimde kendime mahlas yani takma bir ad vermistim ama onu yazmam burada.Sonralari her konuya girdigim icin bana Konfücyüz diyenler cikmisti.Hatta okudugum tibbi kitaplardaki verilere dayanarak arkadaslar arasinda saglik sikayetleri olanlara senin buyun var senin suyun var dedigim icin bir aralar bana doktor bey diye takilip gülüstügümüz olurdu. Simdi Politika takma adiyla yaziyorum. Politika cok yalan anlamina gelir,eski Yunanca iki sözcükten olusur.Poli Cok Tika Yalan demektir.Bu adi kullanmakla cok yalan mi söylüyorum Hayir bu adla politikanin nasil bir yalancilik meslegi oldugunu anlatmaya calisiyorum.Takma adimin tam aksine yazdiklarimin icersinde yalan yoktur belki yanlislar olabilir. saygilarla
  2. Istanbul'un belki sokaklari pisti bugünde pis,belki sokaklari eskiydi belki gökdelenleri yoktu ama Istanbul safti,temizdi insanlari kaliteliydi peki ya simdi??? saygilarla
  3. Atatürkcülük kisisellestirmektir,Kemalizm ise onun yolundan gitmektir.Aradaki farki kavrayamayanlar bugün icinde bulundugumuz bu kritik ortamin hazirlayicilaridir.Dinde bile bu yanlis yapilmaktadir.Muhammed'i kisisel olarak sevenlerle onun yolundan gitmenin farkini anlamayanlar Islamda sirk batagina batmislardir.Yani Mustafa Kemal nasil bilerek veya bilmeyerek istismar ediliyorsa ayni istismar din de de yasanmaktadir. Atatürkcülük ilk olarak DP ile baslamistir,Halbuki ondan önceki dönemde Atatürkcülük diye bir kavram yoktu.Ingilizler Mustafa Kemal'in yolundan gidenlere KEMALIST adini vermislerdi.Kemalizm devrimlerle isaret edilen yoldur.Bugün Atatürkcüyüm diyenlerin büyük cogunlugu Kemalist degildir.Handikap zaten burada. saygilarla
  4. Kemalizmin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk,filozof degildi ama yeryüzünde gelmis gecmis tüm filozoflari asan üstün bir kisilige sahipti. Kemalist Büyük Türk Devrimi'ni felsefeden uzak tutmayi düsünemeyiz.Cünkü Felsefi düsünce ile Kemalizm'in hedefi aynen örtüsmektedir. saygilarla
  5. Bence bu makalenin nereden alinmis oldugunu yani kaynagini vermelisin. Cünkü bu tarz tartismalar sadece belirli bir cevrenin israrla üzerinde durarak Kemalizmi kendi düsüncleri icine hapsedip ona farkli bir kimlik verme cabasindan baska birsey degildir.Bu düsünceler aslinda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin mevcudiyetine de karsi bir düsüncedir. saygilarla
  6. AKP Bir Amerikan projesidir.Bunun aksini iddia edenler AKP'nin dümen suyunda gidenlerdir. ABD'nin Orta Dogu projesi icin AKP gerekliydi.Her ne kadar ic dinamiklere dayanan bir siyasi hareket olsada iktidar gücünü daha cok dis dinamiklerden alir.Daha anlasilir olmasi icin;AKP ic ve dis dinamikler arasindaki örtüsme sonucu iktidara gelmistir. Ergenekon,Türkiye'nin ve bölgenin Amerikanci dönüsümünün önündeki engelleri kaldirmaya yönelik bir siyaset planlamasi Cemaat ve AKP ortakliginda devleti ele gecirme,toplumu esir alma ve fasist bir doktatörlük kurma operasyonuydu.Siyasi siddet kullanilarak tüm engeller ortadan kaldirildi.En büyük engel olan TSK safdisi birakildi ve teslim alindi,Silivriye hapsedildi.Daha acik bir ifadeyle Harbiye Imam.Hatib'e yenildi. Türkiye kollektif bir cinayete kurban edilmistir. Nasil ki Mossad Hamas'in önünü actiysa,MIT'te PKK'nin yani Kürtcülerin önünü acmistir. Bugünün Türkiye'sin de yasananlar akla hayale gelmeyecek olaylardir.Terör örgütleriyle isbirligi yapan bir iktidar ve halkina "düsman "diyen bir basbakan var ülkede.Kendisine biat etmeyen,gittigi yoldan gitmeyip karsi olan,gercek demokrasi isteyen,özgürlük diye bagiranlar bugünkü iktidarin düsmani sayilmakta ve iktidarin polis ordusu bu düsmanla savasmaktadir! Dün Diyarbakir'da yasanan komedi aslinda büyük bir trajedidir Türkiye adina.40 bin kisinin katilleri ile elele vermek bir trajedidir,kim olursa olsun.Eger basimizi devekusu gibi kuma gömersek bu gercekleri haykiramayiz.Türkiye satilmis feda edilmistir. "Not:Bir süre önce evimi polisler basti.Bir gazetenin haberine yapilan yorumlarda Cumhurbaskanina hakaret etmisim iddiasiyla laptopuma elkoydular emniyete götürüp ifademi aldilar ve gönderdiler.Simdi beklemedeyim.Cok acik söylüyorum.Muhakkak ki o anda irkiliyorsunuz,10 adet polis kapiniza gelmis sivilli resmi üniformali polisler evimde hem arama yapiyor hem de sorular soruyorlar.Ancak sunu acikca ifade edeyim ki;hakli oldugum her zaman sesimi cikarmaktan korkmuyorum." saygilarla
  7. Türklügü ve de Türk Milliyetciligini dolayisiyla Atatürk Milliyetciligini karalamak adina bilimsel olmayan bilimsellikler üretiliyor. Cogunlugu Türk olan ve adi Türkiye olan bir devletin vatandaslarinin kimliklerinin Türk olmasi ve bu kisiler topluluguna da Türk Milleti denmesini hicbir bilimsel arastirma veya bilimsellik iddiasi ortadan kaldiramaz dolayisiyla Türk Milleti yok Millet var sacmaligida bu Türklüge karsi alinmis olan cephenin sloganlarindan baska birsey degildir. Tekrar edelim,Sevr ile bu ülkeyi parcalayamayanlar simdi birtakim absurd iddialarin arkasina saklanip bir de bu iddialara bilimsellik yakistirmasi yaparak Sevr'i yeniden gündeme oturtma gayreti icindedirler. Hersey LOZAN'in hazmedilememesinden kaynaklanan bir intikam yürüyüsüdür.Dün Sevr'i imzalayanlarin bugünkü uzantilari ve Türklügün ezeli karsitlarinin elele vererek yok etmeye calistiklari gercek TÜRK GERCEGIDIR. Bu yeni bir masal degildir:1912 yilinda Sebilürresat Dergisinde cikan yazida "TÜRK "kelimesinin kullanilmasi,dinsizlik kafirlik sayiliyordu. Cok merak eden bilimselciler arsivlere girerek bu gercegi yüzleri kizarmadan okuyabilirler. 1913 tarihli "Mecmua-i Ebuzziya"dergisinin 94.sayisinda,"Bizim Türklügümüz sembolizmden baska birsey degildir.Bizler yani Türkler Müslümanlik icinde erimisizdir.Türk falan degil sadece Müslümaniz"deniliyordu. Üniversitede profesörlük yapmis olan Ahmet Naim,1913 yilinda yazdigi "Islamda Dava-i Kavmiye"adli kitabinda Türke karsi savas acmis ve "Türk'ün gecmisini bilmesine ögrenmesine lüzum ve ihtiyac yok"diyordu. 1919-1920 yillarinda seyhülislamlik görevine getirilmis ve ülkeden kacmak zorunda kalmis olan Mustafa Sabri Efendi,"Türk'e Türklük benligini vermek isteyenleri "Soysuzluk"la sucluyordu.Türkiye'de Ingiliz Muhipler Dernegi'nin kurucularindandi ve Kuvay-i Milliye mensuplari icin ölüm fetvasi cikartan da o idi. Mehmet Akif ise,Türklükten söz eden Ziya Gökalp'a "kaltaban"sifatini yakistiriyordu. Tespitlere göre;Gök Türkler'den sonra "BEN TÜRK'ÜM"diyen hükümdar sayisi yalnizca yedidir. Allahskina bugün Türklüge Türk olmaya,Türk Milleti denmesine karsi savas acanlarin su yukarida anlatilanlarda adi gecenlerden bir ayricaliklari var mi dir acaba? Türk düsmanlari tarihler boyunca vardi ve bunlar her dönemde farkli farkli gerekcelerle bu düsmanliklarini sürdürmüslerdir ve de sürdürmektedirler. Türk'üm demeyi,irkcilik diye adlandiranlar,TÜRK Milleti denmesini dayatma olarak tanimlayanlar inanin ki Türklerin dostlari degildirler.Kendilerine TÜRK denmesinnden gocunup ben TÜRK DEGILIM BEN ::: diyenler yurt disinda yasadiklari ülkelerin vatandasi olabilmek adina türlü iki dümenler cevirmektedirler.Türkl olmaktan gocunanlarin nasil Alman,Fransiz,Ingiliz olm aya calistiklarini gördükce Türk olmaktan gurur duymaktayim. NE MUTLU TÜRK'ÜM DIYENE saygilarla
  8. "Hayaldi Gercek oldu"sözleri son dönemde moda haline getirilip,uykuda ve dizilerde yasamayi kendine siar edinmis olan Türk Milleti'ne hazmettirici ilac gibi yedirilmeye baslanmistir. Neyin hayal neyin gercek oldugunu irdeleme gibi bir ihtiyac hissetmemek gafleti maalesef bir uyusturucu gibi damarlara siringa edilerek koskoca bir ulus kandiriliyor. "Sen Türk'üm demeyeceksin,müslümanim diyeceksin"dayatmasi Osmanli'daydi,"Türk Milleti yoktur"dayatmasi ise AKP iktidari dönemindedir. Gelin hep birlikte neyin hayal neyin gercek oldugunu irdeleyelim. Marmaray hayal degildi,cünkü yüzyil önce düsünülmüs,Ecevit döneminde projesi bile hazirlanmisti.Hayal olmasi icin bir projenin akla gelmemesi gerekir.Dolayisiyla MARMARAY bir hayal degildi. Ayni sekilde Metro'da bir hayal degildi.Bunlarin hepsi düsünülen ancak finansmani mümkün olmayan projelerdi. AB'ye verilen tavizler sonucu,AB fonlarindan verilen paralar o zamanlar yoktu.Cünkü o zamanlar,Türk Milleti ve Ordusu ve Emniyeti PKK Bölücü Terör Örgütü'yle mücadele ediyordu.PKK ile mücadele etmemek,Güneydogu'da Özerk bir Kürt Yönetimi,Ege'de Yunanli'ya boyun egme;Kibris'i Rum Adasi olarak kabul etme,Atatürk'ü silme,Cumhuriyeti yikma tavizlerine karsilik AB Fonlari AKP'ye akmaya basladi. Bu fonlar,AKP'nin iktidarda kalmasina payanda olacak fonlardi.Metro yapacak,Marmaray yapilacak,duble yollar derken irdeleme gibi bir sorunu olmayan halk yiginlari aldatilacak,gözleri boyanacak ve AKP'ye oy verecekti ve nitekim böyle de oldu.Dini siyasetine alet ederek,kendi gibi düsünmeyenleri dislayarak,halki ikiye bölmekle kalmadi halki birbirine onlar-bunlar diye düsman etti.ISTE HAYAL OLAN buydu ve bu HAYAL GERCEK OLDU. Molla Mustafa Barzani,yillar yili Genc Cumhuriyetle mücadele etti,Kürdistan hayalleri bu mücadelenin motoruydu.Ancak Türkiye Cumhuriyetini kanla kurmus olanlar bu mücadelede basarili oldular.Öyle ki Molla Mustafa Barzani Ingilizlere basvurarak "Ben artik daha fazlasini yapamiyorum,artik siz buna bir cözüm bulun"diyerek Ingilizlerden Kürdistan icin yardim talep etti. Molla Mustafa Barzani'nin oglu olan bugünkü Barzani babasinin biraktigi yerden devam ederek Türkiye Cumhuriyetini bölmek icin mücadeleye basladi.Basarili olamayinca da kendini sadik bir Türk dostu olarak gösterip Türkiye Cumhuriyeti'nin himayesinde diktatör Saddam'a karsi mücadele etmeye basladi.Elinde Türk Devleti'nin pasaportunu tasiyordu,Ankara'ya gel denildiginde tipis tipis geliyor,tekmil verip gidiyordu,bunun haricinde muhataplari sadece bascavuslardi. ABD'nin oyunlari ve yöneticilerin basiretsizligi sonucu yikilan Ecevit Hükümetinden sonra AKP iktidara tasindi.AKP'nin iktidara tasinmasi belirli bir misyon geregiydi.Bu misyon yukarida da bahsettigim gibi;Türkiye Cumhuriyeti'nin sonunu hazirlamak,Laikligi sona erdirip seriati getirmek,Güneydoguda Özerk bir Kürt Devletinin kurulmasina önayak olmak,ülkede yasayan diger etnik gruplari Türk Milleti olmama yolunda azmettirmek ve ülkedeki BIRLIK VE BÜTÜNLÜGÜ bozarak kardesi kardese düsman ederken bununa adina da DEMOKRASI deme misyonuydu. Atatürk'ün devrimleri tek tek silinip onun yasakladigi ve anayasada suc olan gerici hamleleri yeniden sahneye koyarak Türkiye Cumhuriyetine ihanet baltasi vuruldu. Atatürk devrimleri'nin tek tek silinmesi ilk bakista ona karsi olan gücler tarafindan mümkün olabilirdi.Hayal olan bu devrimlerin silinmesinin hayata gecirilebilmesinin mümkün olamayacagiydi,cünkü herkes "BEN ATATÜRKCÜYÜM "diyordu,ancak gördük ki Hayal oldugunu sandigimiz yikimlar gercek olmaya baslamisti. Muhatabi,bascavuslar olan ve ancak cagrildiginda Devlet büyükleriyle görüsebilen Türkiye Cumhuriyeti'nin ezeli düsmani Barzani;hem Kuzey Irak'ta AKP hükümeti'nin isbirligi ile bir Özerk Kürt Bölgesi kurup onun baskanligini üstleniyor hem de AKP'nin Basbakani tarafindan devlet töreni ile hem de Kürdistan'in baskenti diye söylenen Diyarbakir'da agirlaniyor.Yani Türk Bayragi'nin yaninda Barzani'nin bayragi yer aliyor.Bu görüsmenin perde arkasinda Kürdistan'in sekillendirilmesi yatmaktadir.Suriye'de de ayni sekilde bir Kürt Bölgesi olusturuldu.Sira Iran'dadir.Iste Hayal olan Türkiye'yi yöneten kadrolarin ve Türk Milleti'nin gözbebegi ordunun böyle bir isbirligini gerceklestirmis olmasidir.Iste gercek olan hayal budur. Elinde bayrak olana,Atatürk posteri acana karsi AKP'nin polisi tarafindan reva görülen zulüm bir hayaldi ama gercek oldu. Onuncu Yil Marsina Fasist bir mars deme cüretini gösterebilmek bir hayaldi gercek oldu. Okullarda gururla okudugumuz andimiza irkci damgasini vurma cüretini gösterebilmek bir hayaldi gercek oldu. Türk bayragi kiskirtici oldugu icin gönderden indirilsin deme cüretini gösterebilmek hayaldi gercek oldu. Türk Milleti yoktur,millet vardir deme cüretini gösterebilmek hayaldi gercek oldu. Bütün bu ihanet hamlelerine karsi milletimizin güvendigi Ordu'nun bu olanlari olumlu karsilamasi hayaldi GERCEK oldu. Ne Marmaray ne Metro,ne duble yol ve ne de düsünülen ücüncü köprü bunlarin hicbirisi hayal degildi yapilmis veya yapiliyor olmalari da hayallerin gerceklesmesi degildir,bu slogan saf yiginlari aldatmak icin kullanilan bir slogandir.Asil hayal sandigimiz ama gercek olan gercekleri yukarida siraladim. saygilarla
  9. Alman kimlikli bir Fransiz ben Fransizim demez.Kimligi Alman kimligi oldugu icin soruldugunda ben Alman'im der.Türkiye de de ayniydi ta ki bölücüler ve ümmetciler ayni yola beraber adim atincaya kadar.Bir ülkenin birlik ve bütünlügünü demokrasi diyerek etnik ayrimcilik yapanlar bozmustur. Bir ülkeye cogunlugun adinin verilmesi sadece Türkiye'ye özgü degildir.Dogal sartlarda bu böyledir.Dünkü Sevr'cilerin bugünkü uzantilari;meydani bos bulduklari icin rahatca hareket edebilmekte ve demokrasi kandirmacasi ile ülkenin birlik ve bütünlügünü bozmakta milletin arasina nifak tohumlari sacmaktadirlar. NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE demeyi Türklestirmek olarak görenlerin hicbiri ama hicbirinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bekasini düsünmedigi noktasinda asla süphem yoktur.Türk Milleti'nin klasik ve tarihi düsmanlarinin bugün demokrasi aldatmacalari ile milleti nasil böldüklerini görüyoruz.Türk Ulusu ikinci bir Kurtulus Savasi vermelidir ancak bu savas dün bizi isgal edenlere karsi degil onlarin bugün icimizdeki isbirlikcilerine ve demokrasi havarilerine karsi vermelidir ve bu savas er veya gec verilecektir. saygilarla
  10. Türkiye "Demokratiklesme Paketi"yalani ile bir "DIN DEVLETI "olma yolunda son hizla yol almaktadir.Yurttas yerine Dindas'ligi yerlestirmeye calisan basbakan Van Üniversitesi'nde bir grup beyni yikanmis gencin "ODTÜ'yü bosver biz seninleyiz"tarzi sloganlar atmasi Van'li Hüseyin Celik'in bu üniversiteye siyasi baski yaptigi süphesini doguruyor. Türbanin özgürlük maskesi arkasinda tüm alanlarda serbest birakilmasi Türkiye'nin Laiklik yolundan alinip seriata dogru yönlendirildiginin belgesidir. Ne yazik ki;bu basbakan hakkinda sorusturma baslatacak ne vatansever ne de cesur bir savci yoktur.Aslinda bu görev Yargitay Bassavcisindir ancak ne hikmetse Bassavci bu görevi ihmal etmektedir anlasiliyor ki Yargitay; Türkiye'ye ihanet edenlerin izinde yürümektedir. Diger yandan soruyorum:Türkiye'ye yapilan bu ihaneti sorgulayacak savcilarin icinde bir tane TÜRK yok mudur? AKP'nin icinde bu gidise karsi duracak tek bir TÜRK yokmudur? saygilarla
  11. Dogru haklisin,AKP'yi savunmak anlamlidir!Aksi ise anlamsiz. saygilarla
  12. Yenikapi'da SKYTÜRK'ün kameramani ve muhabiri metrodan inenlerle röportaj yapiyordu.Birisi bir süre bekledik dedi bir digeri hemen atilip hayir tami tamina 27 dakika bekledik dedi ki bu dogrusuydu.Muhabirin yanina yaklasip aynen sunu söyledim:Bu Röportaji flltrelemeden verin ,o da bana bakariz yanitini verdi. TCDD Genel Müdürü dogruyu söylemiyor.Bunlar hicbirzaman dogruyu söylemediler. saygilarla
  13. Marmaray hizmete girdi.Basbakanin yapmis oldugu kurnazligin daha dogrusu oy kazanma stratejisinin hedef tarihi Cumhuriyetin 90.Yildönümü kutlamalari oldu.Görünürde basbakan sanki önceleri yaptigi hakaretleri unutmusta günah cikarmak isteyen bir kimlige bürünmüs Cumhuriyetin ilk 10 yilinda yapilan demiryollarinndan övgüyle bahsederek bu demiryollarinin katlana katlana bugünkü konumuna getirildigini ifade etmistir. Basbakan ayrica Marmaray Projesini bir hayal olarak tanimlayip bu sayede Osmanli'yida göklere cikaran bir yaklasim sergilemis,Rahmetli Ecevit'in yapmis oldugu anlasmayi atlayip,misafirlere Osmanli'nin projesi olan Marmaray'in resimlerini hediye etmistir. Muhakkak ki objektif bir bakisla degerlendirirsek Marmaray gercekten alkislanmasi gereken bir hizmettir.Sonucta halka hizmet edecektir.Ancak halka hizmeti secim kampanyasi haline dönüstürüp shov yapmak bütün o alkislanmasi gereken hizmeti tamamen bir prestij kampanyasi haline dönüstürmüstür.Yerel Secimlere 5 ay kala böyle bir shov basbakana muhakkak ki oy getirecektir. Hizli tren faciasini hepimiz hatirlayalim.Bir an önce Hizli Treni hizmete acip milletten oy gaspetmek sevdasina düsen basbakan,maalesef o feci kazada onlarca insanimizin hayatini kaybetmesine neden olmustur,suclanan sadece zavalli makinist oldu.Asil suclular hala koltuklarinda piskin piskin oturmaktadirlar. Dünkü secim shovundan sonra bugün Marmaray ile yolculuk yapmak icin Kozyatagi'ndan Metro'ya bindim ve Ayrilik Cesmesi'nde inerek Marmaray metrosuna bindim.Üsküdar'a kadar fazla bir yolcu yoktu,Üsküdar'da Metronun tüm vagonlari hincahinc doldu,Allahtan ki oturacak yer bulmustum metroya ilk bindigimde. Tabii ki herkest mevcut olan merak ve heyecan bende de vardi.Saka degil denizin altindan gidiyorduk.Heyecan olmamasi mümkün degildi.Tam 60 Metre derinlige geldigimizde Marmaray aniden durdu.Demiryollarinda hep yasanan duraklamalar gibi bir iki dakika icinde tekrar hareket edecegimizi düsünerek bekledim.Hayir o bir iki dakika tam 27 dakika oldu.Yolcular huzursuz oldular,daha dogrusu bekleme süresi uzadikca korkular basladi.Ayakta veya oturan yolcularin bazilari Selavat getirmeye basladilar.Bunlar gercekten saka degil aynen yasadim bunu bugün.Bir ara kapilar acildi insanlar disari döküldü sonra görevliler ikaz edince yine iceri girdiler.yine bekleme süreci basladi.Ögrendigim kadariyla yolculardan birisi imdat freni ile oynamis veya kapinin otomatik kilidi ile.Ve 27 dakika sonra tekrar hareket ederek Yenikapi'da indim. Simdi olabilir birisi yanlislikla imdat freni veya kapi otomatigiyle oynamis olabilirdi ancak aksam haberlerinde basbakanin yapmis oldugu konusmada"Birileri imdat freni ile oynuyor haliyle metro duruyor,bunu da abartarak basarimizi karalamak istiyorlar"gibi bir ifade gecti.Bu ifadeyi duyunca aslinda metronun durmasin in nedeninin imdat freninin cekilmesi degil ciddi bir arizanin mevcudiyetinden oldugunu düsündüm. 60 Metre derinlikte bir vagonun icindesiniz ve yüzlerce insan ayni kaderi paylasiyor.Oy hesaplariyla ve bindirilmis kitalarla shov yaparak alelacele böyle bir projenin hizmete sokulmasi tam bir ciddiyetsizlik ve sorumsuzluk örnegidir.Yapilan onca uyariyi sadece kiskanclik diyerek kulak arkasi yapmak ise tam anlamiyla bir katliam tesebbüsüdür. Bu tecrübeden sonra artik bir daha Marmaray'a binmemek üzere geri dönüsümü klasik yöntemlerle yani TURYOL'un motoru ile gerceklestirdim,en kötü ihtmalle denize atlayip yüzme imkanim vardir tehlike aninda. saygilarl
  14. Ben yine de hala sahlanamayan Cumhuriyet ve Atatürk sevdalilarini özlüyorum.Bu sahlanis 90 Cumhuriyet ve Atatürkcü Aydin'dan ve aylardir polis zulmüne boyun egmeden ellerinde Atatürk Posterleri dillerinde Andimiz olan belki 1,belki 2 belki de 3 milyon gencle sinirli olmamaliydi.Bu kadar miyiz yani BIZ?! saygilarla
  15. politika şurada cevap verdi: irinçköl başlık Gezi Parkı Direnişi
    Zülfü Livaneli'nin;bir yazisinda belirtmis oldugu gibi;Türkiye Cumhuriyeti'ni cökertmek icin müthis bir savas verilmektedir.Cumhuriyeti yikmak icin gerekli üc adim var.Bu adimlardan birisi:MUstafa Kemal'in partisini yikmak yani CHP'yi yikmak.Basbakan iktidara geldigi günden bu yana müthis bir performansla bu görevi yürütmektedir.Yani CHP'yi yok etme misyonu.Bunda da basarili olmustur,CHP'nin bugünkü durumu icler acisidir. Ikinci adim Mustafa Kemal'in ordusunu yok etmektir.Maalesef bu da basarilmistir,Ordunun hali ortadadir.Deniz ve Hava gücü zayitlatilmis,tüm deneyimli ve Atatürkcü generaller sahte belgeler ve satin alinmis GIZLI TANIKLAR vasitasiyla yargilanip hapse tikilmis ve dis dünya ile iliskileri kesilmis ömür boyu özgürlükleri ellerinden alinmistir. Ücüncü adim Mustafa Kemal'i silmektir.Simdiki mücadelenin hedefinde Mustafa Kemal'in silinmesi vardir.Mustafa Kemal eger milletin gözünden düsürülüp Hitler gibi bir konuma sokuldugu an Türkiye Cumhuriyeti'ne öldürücü darbe vurulacaktir ki bu darbe icin ön görülen tarih 2023 yilidir.Yani Cumhuriyetin 100.Yilnda tarihin sahifelerine GAYRI MESRU bir devlet olarak gömülecektir Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni gayri mesru bir konuma getirme cabasi sadece bizim Cumhuriyet ve Atatürk düsmanlarinin cabasi degildir.Dis gücler müthis bir katki saglamaktadir bizim Cumhuriyet düsmanlarina.Alman prof.Udo Steinbach her defasinda Türkiye Cumhuriyeti'nin GAYRI MESRU bir devlet oldugunu söyler.Kimlere söyler ?Bizim Cumhuriyet Düsmani ve Yurt disinda bulunan dincilere. NE MUTLU TÜRK'ÜM DIYENE diye daga tasa yazarak "ilkel bir toplum olduk"sözünü kim söylemisti:Abdullah Gül yani sözüm ona Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden kisi. Sen her tarafa "NE MUTLU TÜRK'ÜM DIYENE diye yazarsan onlarda "NE MUTLU KÜRT'ÜM DIYENE"diye yazar diyen kimdi:Erbakan ve onun talebesi basbakan Erdogan. AKP sayesinde "HEPIMIZ TÜRK OLMAKTAN KURTULDUK"diyen kisi de bir AKP milletvekilidir. Bu örnekler cogaltilabilir. Konuyu ODTÜ'den neden buralara tasidim cünkü ODTÜ'de ve TAKSIM"de yasananlar Türkiye Cumhuriyeti'nin kimlerin elinde oldugunu ve hedefin aslinda Türklük oldugunu anlatir. Bakin AKP'nin icinde ciliz seslede olsa ANIT KABIR'in bulundugu arazinin cok genis bir arazi oldugudur.Bunun anlamini herhalde anlatma geregi yoktur. saygilarla
  16. politika şurada cevap verdi: irinçköl başlık Gezi Parkı Direnişi
    Söyle bir tarihin sahifelerine bakalim.Yol icin kim cami yiktirmis onu görelim. Adnan Menderes sadece Istanbul'da yol yapilacak bahanesiyle 50'nin üzerinde cami yiktirmistir. Simdi sorulabilir ki Menderes'le Basbakanin ne alakasi var! Basbakan:Yol icin cami yikariz derken aslinda Adnan Menderes'in cami katliamini aklamaktadir. Dikkat edersek basbakan ikide bir CHP'ye saldirarak;Camileri ahir yaptilar yalanini saf insanlara yedirmeye calisirken onu dinleyen 326 milletvekili'nin gözleri yasarir AKP'ye verenlerde yuh ceker.Basbakanin amaci zaten yuhalatmaktir. Halbuki;CHP hicbir camiyi ahir yaptirmamistir ama,kisla olarak kullandirmistir.Cünkü savas dönemidir ve savas dönemlerinde camiler askerlere kislalik yapabilirler.Bundan daha kutsal olan bir yer yoktur askerin savas durumunda konuslandirilmasi icin.Basbakan kutsalliktan bihaber oldugu ve akli fikri fitne fesatta oldugu icin siyasi shov yapmaktadir.Siyasi shovlar siyaset alaninda normaldir ancak iftira normal degildir,basbakan iftira etmektedir ayni sekilde Bezm-i Alem Camisi icin de iftira etmekte ve kendisini desteklemeyen müezzini sürgün ettirmektedir. Evet ne demistik;basbakan yol icin cami yikariz derken hem Menderes'i akliyor hem de gerektiginde yikacak oldugu camilere kilif hazirliyor. Yol icin cami yiktirilmamalidir.Eger yol güzergahi cami yiktirmadan yapilabilcekse caminin yikilmasi gerekmiyor.Yalovadaki "Yürüyen Kösk" buna bir örnektir.Agaclarin kesilmemesi icin Atatürk Köskü oldugu yerden teknik yöntemlerle yürüterek agaclari kurtarmistir.Tabii ki niyet cok önemldir.Tayvan'da ormani kesmemek icin tüneller yapilarak yol insa edilmistir.Orman bir ülkenin cigeridir,ODTÜ'de ABB'si ve AKP hükümeti sadece ve sadece intikam hirsiyla o güzelim agaclari keserek o araziyi cöle cevirtmis ve rant kapisi acmistir.Ama tekrar ediyorum;sadece ve sadece INTIKAM icin bunu yaptirmislardir.ODTÜ sadece Türkiye'nin degil dünyanin cok önemli bir üniversitesidir.Bunu hazmedemeyenler ODTÜ'ye saldirmis ve iclerindeki intikam atesini bir nebze olsun söndürmenin mutlulugunu yasamislardir. saygilarla
  17. Her kesimden haberdar olmak cok kolaydir,acarsin televizyonu görürsün ne olduklarini,girersin internete okursun yazdiklarini ve haberdar olursun..Ilaki para verip gazetelerini almak zorunda degil kimse.Ne yazik ki bu yöneticilere karsi olupta her gün onlarin gazetelerini alip okuyan milyonlar var hala.Zaten öyle olmasaydi o gazeteler coktan batip giderdiler onlari ayakta tutan aman bosver al oku zihniyetidir. saygilarla
  18. politika şurada cevap verdi: irinçköl başlık Gezi Parkı Direnişi
    Yani 50 koruma esliginde Cuma namazina gidiyor diye,Allah Peygamber diyor diye,Kurandan pasajlar okuyor diye o'nu müslüman mi sanmistiniz yoksa.Acin Islam Tarhini bakin ki ne kadar sahte müslüman var.Müslüman gigi görünmek öyle zor bir zanaat degil,Kelime-i Sehadet getirdin mi sen müslüman olursun ancak kalbin önemlidir.Agzinla müslüman olmak hüner degildir kalble müslüman olunur.O nedenle her Allah diyeni sakin müslüman sanma.Müslüman,müslümani katlettirmez,müslüman müslümana zulmetmez,müslüman bu bizden bu bizden degil demez.Müslüman yalan söylemez,müslüman vatan hainligi yapmaz.müslüman askerini öldüreni kucaklamaz ondan talimat almaz.DAHA SAYAYIM MI? Bakin bizi yöneten müslümanlara bakin ki hangisi peygamberin veya ALLAHIN dediklerinden bir tanesini yerine getiriyor.HIC BIRI.Müslüman milletin vergilerini akrabalarina kizlarina cocuklarina yedirmez. saygilarla
  19. politika şurada cevap verdi: irinçköl başlık Gezi Parkı Direnişi
    Bunlardan hesap sorulacak gün ve hesap soracak bir babayigit mutlaka olacaktir.Bundan sakin süpheniz olmasin 30 yil sonra da olsa bunlardan illaki hesap sorulcaktir.Ya kacacaklar ya da hesap vereceklerdir Türk Milletine ve milletin yargiclarina cemaatin satin alinmis hakimleri degil milletin hakimlerine hesap verceklerdir.Nürnberg Mahkemelerinde nasil ki katillere insanlik düsmanlarina hesap sorulduysa gün gelecek icimizdeki ve iktidardaki katillere eli sopalilara onlarin efendilerine hesap sorulacaktir.Belki bu hesabin sorulacagi günleri göremeyenler olacaktir,eger sizler cocuklariniza bugünleri anlatip onlarin neyi sahiplenmelerini ögretirseniz inanin ki onlar bunlardan hesap soracaktir. saygilarla
  20. Yandas kanali izle reytingini arttir,yandas gazeteyi oku,gücünü arttir sonra da onlari okumaliyiz diye fikir beyaninda bulunuluyor.Hayir yandas medyanin ne retingine ne de maddi gücüne destek vermeyi ben yanlis buluyorum.Yandas medya gazete tirajlarini arttirabilmek icin her yola basvurmakta,hediyeler kuponlarla saf insanlari aldatabilmektedirler bunun önüne gecebilmek icin bizlerin seferber olmamiz gerekir. SÖZCÜ Gazetesi THY ucaklarina alinmiyor,cünkü anti-AKP yani ben ucaga bindigimde bakayim ne yaziyor diyerek YENI SAFAK'mi alayim yoksa ZAMAN'mi?O nlarda neler yazildigi zaten biliniyor.Ya CHP'ye karsi,ya Atatürk'e karsi,ya Cumhuriyet ve Laiklige karsi yazilarla AKP'yi göklere cikaran yaklasimlar.Bunlari bile bile o gazetelere verilen her kurusa yaziktir. Evet internette bütün gazeteler mevcuttur okuyabilirsiniz.Kitaplara gelince,valla gazetesini okumadigim bir kesimin kitaplarinida okumam onlara verdigim her kurus beni bogar.Ülkeme milletime ihanet edenlerin ne gazetesini okurum ne de kitaplarini satin alirim. Bunlar muhakkak ki benim kisisel görüsümdür.Basbakan olmadigim icin kimseye bu gazeteyi okuma demek benim haddime düsmüs degildir.Ancak görüslerimide aciklamayi bir görev bilirim. saygilarla
  21. Yaziklar olsun,böyle hakimlerden Türk insanlari adalet bekliyor,acaba bu hakim dün Gezi eylemcileri icin ALLAHSIZ diyen prof,taslagi icinde ayni hassasiyeti gösterecekmi?Sanmam cünkü seriata dogru yol alan bir devletin hakimleri baska türlü karar veremezler.Hitlerin hakimleride ayni böyleydi. saygilarla
  22. Rusen Cakir,tescilli bir yandas.Bakin NTV'da Rusen Cakir sadece yandas gazetecileri cagirir onlarla sabah söylesisi yapardi sonra malum.Vatan Gazetesi artik insanlarin "aha iste gazete gibi gazete "diyerek aldiklari bir gazete degildir artik.Vatan Gazetesi'ni alanlarin genelinde yandaslar vardir yani AKP'ye oy verenler ayrica neyin ne oldugundan haberi olmayan sadece elide bir gazete olsun diyenler,yani bilincli degil bu kategoride olanlar icin Vatan GAZETESI'nin icerigi degil adi önemlidir VATAN! Rusen Cakir zaten yandasti bu saatten sonra da farkli olacak degildi herhalde.Aslinda denebilir ki:Ya insan her gazeteyi okumali ve kim ne yazmis bilmelidir,dogru görünen bu düsünce bence cok yanlistir.Eger bir gazetede ne yazildigini ögrenmek isteniyorsa bu internet yoluyla da yapilabilir.Yandas bir gazeteye verilen her kurus yandasligin güclenmesine yarar. saygilarla
  23. politika şurada cevap verdi: irinçköl başlık Gezi Parkı Direnişi
    Ne diyorduk hep?Despotluk Türkiye'de artik her alanda mervcuttur. Halkin olmasi gereken fakat hükümetin icra kollari gibi calisan belediyeler,Halkin olmasi gerekirken,despot icin calisan emniyet gücleri,Halkin olmasi gerekirken,hükümetin suc ortagi haline gelmis olan bir TSK. ODTÜ,Türkiye'nin dünyaca taninmis Bilim Ögretim Merkezi ODTÜ,Despot'un Belediye Baskani tarafindan organize edilen bir suc sebekesi ile gece yarisi bir baskinla cöle cevrilmistir.Gezicilere Ormana gidin diyen despot Orman kackinlari ile üniversite alanini bastirip eskiyalik yaptiriyor. Ülke resmen bölünüyor,aydin denilen fakat Osmanli'nin parali memurlari gibi olmaktan öte gecemeyenler,Ülkede onlarca hukuk fakültesi varken yasanan hukuksuzluklara sessiz kalarak despotu destekleyen hukukcu,prof.lar,docentler,rektörler,dekanlar. Bakin,Hollanda'da kurulmus olan,IÜR(Islamic University Rotterdam)'in rektörü olacak olan ne idügü belirsiz,müslüman oldugu bile süpheli kisi,GEZI EYLEMLERI'ni yapanlar icin "ALLAHSIZ,PKK'li,TERÖRISTvs."gibi laflar gevelemis.Hollanda ayaga kalkti ama bizde hala herkes oturuyor.Oturmamasi,konusmasi gerekenler oturuyor ve susuyor,yanlis anlasilmasin hükümetten bahsetmiyorum.Hükümet hükümet olma mesruiyetini coktaan kaybetmistir o nedenle despot diyoruz.HALKINI KIMYASAL SILAHLA ÖLDÜRTEN,YARALATAN,GÖZÜNÜ CIKARTTIRAN,YERLERDE SÜRÜNDÜREN BIR HÜKÜMET asla mesru sayilmaz despottur.Ona hizmet edenlerde ayni kimlige sahiptir,Valisi,Kaymakami,Emniyet Müdürü falan filan bunlar bence despotun isbirlikcileridir. Ne demistik?Despotun sözleriyle ne dedigimizi tekrarlayalim:Bizden olmayanlar Capulcudur,Valdaldir.Teröristtir.Bu terimlere simdi despotun bir yandasi tarafindan yenisi eklendi:ALLAHSIZLAR. Eger Hollanda Hükümeti bu kendini bilmez prof.taslagina haddini bildirmezse bunu Yurt disindaki Cumhuriyetciler ve Geziciler yapacaktir,bundan despot ve isbirlikcileri haberdar olabilirler. saygilarla
  24. Türker Ertürk: GÜLSUYU DARBESİ 19 Ekim 2013 Michael Rubin 10 Ekim 2013 tarihli yazısında Yargıtay’ın Balyoz kararını acımasızca ve biraz da alaya alarak eleştiriyor, daha doğrusu yerden yere vuruyor. Yazar “ Yargının tamamen Erdoğan ve destekçilerinin elinde olduğunu, hapiste olanların politik hükümlü olduklarını, laik oldukları, din ve devletin ayrı tutulması gerektiğine inandıkları için oralara tıkıldıklarını “ söylüyor. Rubin “ Erdoğan’ın Türkiye’yi Padişah gibi yönettiğini, muhaliflerini içeriye attırdığını, polisin tamamen onun faşist birlikleri haline geldiğini “ anlatıyor ve “ Erdoğan gerçekten darbecilerin liderini görmek istiyorsa ihtiyacı olan tek şeyin aynaya bakmak olduğunu “ yazıyor. Darbenin lideri Erdoğan Yazının sonuç bölümünde ise “ Erdoğan’ın sonunun Perulu lider Alberto Fujimori gibi olacağını, kaçacağı ülkenin Suudi Arabistan olacağı konusunda iddiaya bile girebileceğini, bugün Türkiye’de 1960’da ve 1980’de olduğu gibi darbe yapıldığını ve liderinin Erdoğan olduğu “ anlatıyor. Michael Rubin’in Washington Post, The New York Times, The Wall Street Journal, National Review ve The Weeekly Standard adlı gazete ve mecmualarda Türkiye ve Ortadoğu ile ilgili yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca Amerikan Girişim Enstitüsü ( American Enterprise Institute ) adlı kuruluşta çalışmakta, Amerikan Deniz Kuvvetleri Akademisi’nde ( Naval Postgraduate School ) öğretmenlik yapmakta olup geçmiş dönemlerde ABD Savunma Bakanlığı’nda danışmanlık yapmıştır. Yüzde 73 destek bile alır! Michael Rubin yazısında Erdoğan’ı benzettiği Japon asıllı Alberto Fujimori 1990-2000 arasında Peru Devlet Başkanlığı yapmıştır. Fujimori Peru’da iktidara gelir gelmez bankaları, stratejik sanayi tesisleri ve demir yolları dahil iğneden ipliğe her şeyi özelleştirir. Fakat bu ekonomik politikanın yıkıcı etkileri çok büyük olur. Halk aşırı yoksullaşır, işsizlik artar ve gelir bölüşümündeki adaletsizlik feci boyutlara ulaşır. Buna karşın Fujimori iktidarını güçlendirmek için hükümet darbesi yapar, sandıktan ezici çoğunlukla çıkmayı iktidarının asli meşruiyeti sayar, yargısız infazlar yaptırır, hukuku siyasallaştırır, muhaliflerini içeri arttırır, yetkilerini olağanüstü derecede arttıran anayasa değişiklikleri için referandumlar yaptırır hatta yüzde 73 destek bile alır. Ama sonunda halk ayaklanır, gösteriler başlar, muhalefet birleşir ve Fujimori baskılara dayanamayarak bir bahane ile 13 Kasım 2000’de yurtdışına kaçar. İstifasını Japonya’dan veren Alberto Fujimori 23 Eylül 2007’de İnterpol gözetiminde önce Şili’nin başkenti Santiago’ya getirilir daha sonra ülkesi Peru’ya iade edilir. Halen hapishanede cezasını çekmekte ve kanserle boğuşmaktadır. Fark ağır dinsel istismar Erdoğan liderliğinde AKP iktidarının 2002’den beri emperyalizmi arkasına alarak ve cemaatin ateş desteği ile ülkemize yaptığı yadsınamaz kötülükleri düşünürsek emin olun Fujimori masum bile sayılabilir. Tam 3 yıldır Türkiye’de esas darbeyi Erdoğan’ın yaptığını söylemeye çalıştık. Bu darbenin amacının karşı devrim olduğunu, bunun emperyalizm tarafından sahneye konan “ Renkli Devrimler “den tek farkının ağır dinsel istismar olduğunu, bu nedenle “ Gülsuyu Darbesi “ olarak adlandırdığımızı yazdık, çizdik, gittiğimiz her yerde anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz. Yok hükmündedir! Rubin yazısında 2003’de yazılan darbe planının 2007’de piyasaya çıkan MS Word sürümü ile yazılmış olması rezaletine de değinir. Biz de bu durumu 2007 model bir araba ile 2003’de kaza yapmaya benzetmiştik. Yargımız bu aleni sahtekarlığı görmüyor veya göremiyorsa kararı da Yüce Türk Ulusu için yok hükmündedir. Halen Türkiye’de nihai amacı rejim değişikliği olan karşı devrim sürecinde Cumhuriyetimizin kurumlarına karşı “ Gülsuyu Darbesi “ yapılmaktadır. Darbenin içindeki din motifi geniş halk kitlelerinin kandırılması ve uyuşturulması içindir. Balyoz bu darbe içinde geçilmesi gereken önemli bir aşamaydı. Bu darbeye direnmek, itiraz etmek ve engellemek için mücadele etmek demokratlığın, yurtseverliğin ve ahlakın gereğidir ILK KURSUN saygilarla
  25. politika şurada cevap verdi: irinçköl başlık Gezi Parkı Direnişi
    Vatana en büyük hizmet AKP'yi iktidardan indirmek onun Türkiye genelinde ele gecirdigi tüm kurumlarda ki ve medyadaki kadrolarini hesaba cekmekle olur. saygilarla

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.