gloria

TROÇKİ = THE TROTSKY IMDB: 6.9/10 Yapım: 2009, Kanada Tür: Komedi, Politik Yönetmen: Jacob Tierney Senaryo: Jacob Tierney Yapımcı: Kevin Tierney Görüntü Yönetmeni: Guy Dufaux Müzik: Malajube Oyuncular: Jay Baruchel, Jessica Pare, Emily Hampshire, Sarah-Jeanne Labrosse, Angela Galuppo Konusu: Leon Bronstein , 17 yaşında reenkarnasyona inanan ve hatta daha da ileri giderek kendisini Kızıl Ordu’nun kurucusu ve komutanı olan Lev Trotsky’nin reenkarnasyonu zanneden bir lise öğrencisidir. Trotsky’nin sözlerini, yaşam tarzını, aşklarını ve hayatıyla ilgili diğer tüm detaylarını ezberler ve bunu hem davranışları hem de konuşmalarıyla yaşamının her alanına yerleştirmeye çalışır. En büyük hayali tıpkı Trotsky gibi kendisinden 10 yaş büyük Alexander isimli bir sevgili bulmak ve Vladimir Ilyiç isimli birisiyle tanışıp ona “Lenin” demektir. Ailesiyle ilişkileri kriz halindedir, özel okula gitmek istememektedir. Babasının yanında işe başlar ve işe başladığının ikinci gününde açlık grevine başlayarak Trotsky olma yolundaki ilk adımını atar. Polisler tarafından tutuklanır, nezarete atılır, ardından babası tarafından cezalandırılarak devlet okuluna gönderilir ama o bunun için bir ceza değil ödül olur. Devlet okulundaki öğrencileri örgütleyip, onlarla bir öğrenci sendikası kurmak ve devrimini gerçekleştirmek üzere okul yönetimiyle ciddi bir mücadele başlatır. The Trotsky, mizahi bir açıdan yaklaşılmış, izlemesi oldukça keyifli bir toplum eleştirisi filmi. Espriler son derece hoş ve yerinde. Ben bu filmi 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde izlemiş ve çok beğenmiştim, izlerken de çok eğlenmiştim. Bence izleyin, pişman olmazsınız. Leon Bronstein is not your average Montreal West high school student. For one thing, none of his peers can claim to be the reincarnation of early 20th century Soviet iconoclast and Red Army hero, Leon Trotsky. When his father sends Leon to public school as punishment for starting a hunger strike at Papa's clothing factory, Leon quickly lends new meaning to the term 'student union', determined as he is to live out his pre-ordained destiny to the fullest and change the world.

SINIF FRAGMAN = KLASS TRAILER http://www.youtube.com/watch?v=Wo_LYkn88o8

SINIF=THE CLASS=KLASS IMDB: 8.1/10 Yapım: 2007, Estonya Tür: Dram, Psikolojik Gerilim Yönetmen: Ilmar Raag Senaryo: Ilmar Raag Müzik: Johan Söderqvist Oyuncular: Part Uusberg, Vallo Kirs, Lauri Pedaja, Paula Solvak, Joonas Paas, Karl Sakrits Konusu: Joseph, sınıf arkadaşları tarafından sürekli hor görülen, kötü muamele edilen, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz bırakılan bir öğrencidir. Sonunda Kaspar bu duruma daha fazla katlanamayacaktır. Öncelikle mecburen ardından da vicdanen Joseph’in yanında yer alacak ve birlikte bu gidişata bir dur demenin yolunu arayacaklardır. Kimi zaman dayanmaya çalışacaklar kimi zaman karşı çıkacaklar ama hiçbir defasında diğer öğrencilerin korkunç saldırılarından korunamayacaklardır. Ta ki herşey dayanılmaz bir hal alıncaya kadar… Film dramatik olduğu kadar insanın sinirlerini de zorlayan psikolojik bir gerilim filmidir. Gerçek bir olaydan yola çıkılarak senaryosu kurulmuş ve filme alınmıştır. İzleyin derim… Kaspar and the class pushover Joosep are 16 and life in high school isn't easy. Without meaning to, Kaspar defends Joosep against the bullying of his classmates, but every time Kaspar tries to him, it backfires, with the class taking it out on Joosep. Kaspar just wants his friends, his girl and his unassuming life back. Joosep wants to regain his dignity and the chance to switch to a high school far away. But their classmates are relentless, going further and further with each incident.

127 SAAT = 127 HOURS Yapım: 2010, ABD, İngiltere Yönetmen: Danny Boyle Senaryo: Danny Boyle, Simon Beaufoy Senaryo (Kitap): Aron Ralston Yapımcı: Danny Boyle, Gareth Smith, John Smithson, Christian Colson Görüntü Yönetmeni: Anthony Dod Mantle, Enrique Chediak Müzik: A. R. Rahman Oyuncular: James Franco, Kate Mara, Amber Tamblyn, Lizzy Caplan, Clemence Poesy Konusu: Kaç gün hiçbir şey yemeden aç kalabilirsiniz ya da susuzluğa kaç gün dayanabilirsiniz. Çaresizlik, umutsuzluk, acı ve yalnızlık peki bunlar da eklenirse açlığınıza ve susuzluğunuza? Aron Ralston’ın gerçek hayat hikayesinden esinlenerek yazılmış olan filmde Ralston, genç bir dağcıdır ve hafta sonu için tek başına Utah yakınlarında bir kanyon yolculuğuna çıkar. Son derece güzel başlayan bu yolculuk Aron için nihayetinde bir ölüm kalım savaşına dönüşür. Ürpertici ne diyeyim başka, etkileyici de… A mountain climber becomes trapped under a boulder while canyoneering alone near Moab, Utah and resorts to desperate measures in order to survive.

ÖDÜLLERİ VE ADAYLIKLARI KAZANDIĞI ÖDÜLLER: 2011 Altın Küre Ödülleri: En İyi Erkek Oyuncu (Colin Firth) 2011 BAFTA Ödülleri En iyi Erkek Oyuncu (Colin Firth) En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Geoffrey Rush) En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: (Helena Bonham Carter) ADAYLIKLARI 2011 Oscar Ödülleri Adaylıkları: En İyi Erkek Oyuncu (Colin Firth) En İyi Film En İyi Görüntü Yönetmeni En İyi Kostüm En İyi Kurgu En İyi Orijinal Şarkı (Alexandre Desplat) En İyi Özgün Senaryo (Davis Seidler) En İyi Sanat Yönetmeni En İyi Ses Miksajı En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Geoffrey Rush) En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Helena Bonham Carter) En İyi Yönetmen (Tom Hooper) 2011 Altın Küre Ödülleri En İyi Film En İyi Orijinal Şarkı (Alexandre Desplat) En İyi Senaryo (Davis Seidler) En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Geoffrey Rush) En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Helena Bonham Carter) En İyi Yönetmen (Tom Hooper) 2011 BAFTA Ödülleri En İyi Film

ZORAKİ KRAL FRAGMAN= THE KING'S SPEECH OFFICIAL TRAILER (2010) http://www.youtube.com/watch?v=OAm7gRXFiRo

ZORAKİ KRAL = THE KING'S SPEECH (2010) IMDB: 8.5/10 Yapım:2010, Avustralya, İngiltere, Ukrayna Tür: Dram, Tarih Yönetmen: Tom Hooper Senarist: David Seidler Yapımcı: Iain Canning, Gareth Unwin, Simon Egan, Lain Cannig, Peter Heslop, Emile Sherman Görüntü Yönetmeni: Danny Cohen Müzik: Alexandre Desplat Oyuncular: Colin Firth, Helena Bonham Carter, Geoffrey Rush, Michael Gambon, Guy Pearce, Timothy Spall, Derek Jacobi Konusu: York Dükü Prens Albert, Kral V. George’un oğlu, Kral VIII. Edward’ın kardeşi ve Prenses Elizabeth (sonradan babasının yerine tahta geçecek olan II. Kraliçe Elizabeth) ile Prenses Margaret’in babasıdır. Prens Albert, 4 yaşından itibaren kekemedir ve kekemeliği onun için gittikçe daha büyük bir sorun haline gelmektedir. Kekemelikle ilgili sorununu çözmek üzere konuşma terapisti Lionel Logue ile çalışmaya başlamıştır. Aynı sıralarda abisi Kral VIII. Edward’ın tahttan feragat etmesi sonucu hiç istemediği halde Kral VI. George adıyla tahta çıkmak zorunda kalmıştır. The story of King George VI of Britain, his impromptu ascension to the throne and the speech therapist who helped the unsure monarch become worthy of it.

- Hayatı daha ne kadar ıskalayacağız Olric? - Oklarımız bitene kadar Efendim...

2010 yılı “En İyi Yabancı Film” Oscar Ödülü’nü alan filmin konusu kısaca şöyle; Sorgu müfettişi Benjamin Esposito, Buenes Aires’teki bir tecavüz ve cinayet vakasını araştırmak üzere görevlendirilir. Tecavüze uğrayarak öldürülen kadın henüz 28 yaşında, yeni evli ve öğretmenlik yapan bir kadındır. Espasito için bu olay bir dönüm noktasını olacak ve hayatının geri kalanı olduğu gibi bundan etkilenecektir. 25 yıl sonra Espasito emekli olduğunda bu vakayı bir roman haline getirmek isteyecek, bu da onun aynı zamanda geçmişi sorgulaması için bir fırsat olacaktır. Film seyri itibariyle biraz yavaş, fakat lütfen bu sizi filmden koparmasın çünkü finali son derece çarpıcı hatta müthiş… Bu benim bu zamana kadar gördüğüm en iyi finallerin içinde ilk 5’e kesinlikle girer. Şiddetle tavsiye edeceğim tabii ki

Filmi, Türkçe dublajlı izledim ve çok bence hiç de iyi yapmadım. Çünkü hem seslendirmeleri yapan kişiler hiç doğru kişiler değildi hem de filmin bütün doğallığını yok etmişti. Sanki bir ABD filmi izliyor gibi hissettim kendimi, konsantrasyonumu bir türlü sağlayamadım bu filme... Orjinal dilinde tekrar izlemek istiyorum tabii ki...

AŞK SARHOŞU FRAGMAN = LOVE AND OTHER DRUGS OFFICIAL TRAILER http://www.youtube.com/watch?v=XBADNs49iqI

AŞK SARHOŞU = LOVE AND OTHER DRUGS IMDB: 6.4/10 Yapım: 2010, ABD Yönetmen: Edward Zwick Senaryo: Edward Zwick, Marshall Herskovitz, Charles Randolph Senaryo (Kitap): Jamie Reidy Yapımcı: Edward Zwick, Pieter Jan Brugge, Scott Stuber, Marshall Herskovitz, Charles Randolph, Alexa Faigen, Mary Parent, Margaret Riley Görüntü Yönetmeni: Steven Fierberg Müzik: James Newton Howard Oyuncular: Anne Hathaway, Jake Gyllenhaal, David Morse, Gabriel Macht, Hank Azaria, Nikki Deloach, Oliver Platt, Brenna Roth, Jeffrey Jones, Christina Fandino Konusu: Erkek işinde son derece başarılı ve geleceği çok parlak olan bir tıbbi mümessildir. Kadın ise birinci aşama bir Parkinson hastasıdır. Gelecekte de bu hastalıkla yaşayacak, hatta yaşam şartları iyice kalitesizleşecek, bir süre sonra kendi işlerini dahi göremeyecek hale gelecektir. Her iki kişi de daha önce hiç aşık olmamış, kimseye bağlanmamıştır. Fakat işler bu defa biraz farklı olacaktır. İlişki ilerleyecek, aşk nihayetinde onları etkisi altına alacaktır. Ama bu defa da başka bir sorun onları beklemektedir. Erkeğin işinde ilerlemeye başlaması kadının hastalığı nedeniyle onun önünde bir engelmiş gibi durması ve bunlardan kaynaklı sorunlar ilişkiyi bitirme noktasına doğru götürecektir. Anne Hathaway ve Jake Gyllenhaal daha önce de Brokeback Mountain isimli filmde birlikte rol almışlardı. Bu onların beyaz perdedeki ikinci buluşmalarıdır. The Last Samurai, Defiance, Blood Diamond gibi Oscar’lı filmlerin yönetmeni Edward Zwick ise genel olarak yarattığı trajedileriyle adından söz ettiren bir yönetmen olduğundan birazcık ajitasyona da hazırlıklı olunuz. Sonuç olarak "Love and Other Drugs" hem yönetmeni hem de oyuncularıyla dikkat çeken bir film… Azıcık gözüm gönlüm açılsın istiyorsanız izleyin tabii ama çok bir şey beklemeyin derim Ha bu arada film fazlasıyla cinsel içerikli olduğundan çocuklarla izlenmesi uygun olmayabilir. Maggie (Hathaway) is an alluring free spirit who won't let anyone - or anything - tie her down. But she meets her match in Jamie (Gyllenhaal), whose relentless and nearly infallible charm serve him well with the ladies and in the cutthroat world of pharmaceutical sales. Maggie and Jamie's evolving relationship takes them both by surprise, as they find themselves under the influence of the ultimate drug: love.

CENNETİN RENGİ FRAGMAN = COLOR OF PARADISE (RANG-E KHODA) OFFICIAL TRAILER http://www.youtube.com/watch?v=VViiJNVAnoA

CENNETİN RENGİ = COLOR OF PARADISE (RANG-E KHODA) IMDB: 7.8/10 Yapım: 1999, İran Tür: Dram, Aile Yönetmen: Majid Majidi Senaryo: Majid Majidi Yapımcı: Ali Ghaem Maghami, Mehdi Karimi Görüntü Yönetmeni: Mohammad Davudi Müzik: Alireza Kohandairy Oyuncular: Behzad Rafi, Elham Sharifi, Farahnaz Safari, Hossein Mahjoub, Kamal Mirkarimi, Mohammad Rahmani, Mohsen Ramezani, Morteza Fatemi, Salameh Feyzi Konusu: Mohammed, Tahran’daki bir körler okulunda eğitim görmektedir. Yaz tatili nedeniyle tüm çocuklar üç aylığına evlerine dönerler. Mohammed babasının kendisini gelip almasını bekler ama babası çok gecikir. Uzun bir bekleyişin ardından babası nihayet gelir fakat aslında amacı Mohammed’i almak değil, onu okulda bırakmaktır. Mohammed’in babası eşini yıllar önce kaybetmiş ve yeniden evlilik planları yapmaktadır. Özürlü bir çocuğun evliliğiyle ilgili planlarına zarar vereceğini düşündüğünden bu sorunu çözmenin yollarını aramaktadır. Cennetin Çocukları filmiyle 1997 yılında Amerika’da Akademi Ödülü’ne aday gösterilen Majid Majidi, bu filmiyle de 1999’da ABD’de gişe rekorları kırmış ve dikkatleri yeniden üzerine çekmeyi başarmıştır. Filme çeşitli yarışmalarda 10 ödül verilmiş ve 8 defa da aday gösterilmiştir. Film İran dışında ilk kez yine 1999 yılında Kanada’da Montreal Film Festivali’nde gösterilmiş ve bu festivalde “Büyük Amerikan Ödülü” Majid Majidi’ye verilmiştir. Mohammad, a boy at Tehran's institute for the blind, waits for his dad to pick him up for summer vacation. While waiting, he realizes a baby bird has fallen from its nest: he chases away a cat, finds the bird, climbs a tree, and puts it back. His father finally comes and takes him to their village where his sisters and granny await. The lad is a loving student of nature and longs for village life with his family, but his father is ashamed of him, wanting to farm the boy out to clear the way for marriage to a woman who knows nothing of this son. Over granny's objections, dad apprentices Mohammad far from home to a blind carpenter. Can anything bring father and son together?

SİYAH KUĞU FRAGMAN = BLACK SWAN OFFICIAL TRAILER http://www.youtube.com/watch?v=5jaI1XOB-bs

SİYAH KUĞU = BLACK SWAN IMDB: 7.9/10 Yapım: 2010, ABD Tür: Dram, Gerilim Yönetmen: Darren Aronofsky Senaryo: Darren Aronofsky, Andres Heinz, John McLaughlin, Mark Heyman Yapımcı: Darren Aronofsky, Jon Avnet, Mike Medavoy, Brad Fischer, Brian Oliver, Arnold Messer, Scott Franklin Görüntü Yönetmeni: Matthew Libatique Müzik: Clint Mansell Oyuncular: Nathalie Portman, Winona Ryder, Mila Kunis, Vincent Cassel, Sebastian Stan, Toby Hemingway, Janet Montgomery, Barbara Hershey, Ksenia Solo, Tim Lacatena Konusu: Kuğu Gölü Balesi için seçmeler yapılmaktadır. Bu sefer farklı olarak hem Beyaz hem de Siyah Kuğu’yu aynı balerinin canlandırması kararlaştırılır. Nina, Beyaz Kuğu için yeterince iyidir fakat Siyah Kuğu’yu canlandırmak onun için oldukça zor olacaktır buna rağmen Kuğu Kraliçesi Nina seçilir. Önünde artık zorlu bir çalışma dönemi vardır, Beyaz Kuğu saflığın, duruluğun ve iyiliğin yanıdır ve Nina zaten son derece saf, duru ve iyi bir genç kızdır.Siyah Kuğu ise tam tersi, nefretin, ihtirasın ve kötülüğün yanıdır ve Nina bu duyguları daha önce neredeyse hiç yaşamamıştır. Ama kusursuz bir Siyah Kuğu olabilmek için Nina’nın önünde karanlık tarafa geçmekten başka hiçbir şans yoktur. Gelelim filmin yönetmenine; Filmin yönetmeni olan Darren Aronofsky, Requiem for a Dream (Bir Rüya için Ağıt), Pi, Wrestler (Şampiyon), The Fountain (Kaynak) gibi filmlerin de yönetmenidir. Ben hep onun takıntılı bir yönetmen olduğunu düşünürüm. Belki biraz da paranoyak… Filmlerinde hep bir güvensizlik, telkinsizlik vardır. İnsanın kendisini en güvende hissetmesi gereken evlerindeki en tanıdık nesneler bile onun filmlerinde bir anda bir tehdit unsuruna dönüşebiliyor. Requiem for a Dream’ı hatırlayın, buzdolabı, televizyon nasıl da canavarlaşıyordu. Pi, Siyah Kuğu’da da böyle paranoyakça görüntüler mevcuttu… Görüntü Yönetmeni olan Matthew Libatique ise Darren Aronofsky’nin 16 yaşından bu yana tanıdığı bir arkadaşıdır ve bu zamana kadar yaptığı filmlerden Wrestler hariç diğer tüm filmlerinin görüntü yönetmenliğini üstlenmiştir. Ve tabii Clint Mansell, yine Darren Aronofsky’nin vazgeçemediği kişilerden birisidir. Requiem for a Dream, Pi, Wrestler, The Fountain, Siyah Kuğu vs. vs. filmlerinin müzikleri de hep Clint Mansell’e aittir. Siyah Kuğu’daki rolüyle Altın Küre ödülünü alan Nathalie Portman, En İyi aktrist dalında Oscar’ı da alacağa benziyor. Filmde de dediği gibi o kesinlikle mükemmeldi… Bence bu ödülü sonuna kadar hak ediyor. A ballet dancer wins the lead in "Swan Lake" and is perfect for the role of the delicate White Swan - Princess Odette - but slowly loses her mind as she becomes more and more like Odette's evil sister, Odile, the Black Swan.

BIUTIFUL OFFICIAL TRAILER = FRAGMAN http://www.youtube.com/watch?v=bMP1lKSlQaE

BIUTIFUL Yapım: 2010, İspanya, Meksika IMDB: 7.6/10 Tür: Dram Yönetmen: Alejandro Gonzales Inarritu (Paramparça Köpekler ve Aşklar, 21 Gram, Babel) Senaryo: Alejandro Gonzales Inarritu, Nicolas Giacobone, Armando Bo Yapımcı: Guillermo del Toro, Alejandro Gonzales Inarritu, Alfonso Cuaron, Jon Kilik, Fernando Bovaira Müzik: Gustavo Santaolalla Oyuncular: Javier Bardem, Martina Garcia, Ruben Ochandiano, Cheikh Ndiaye, Cheng Tai Shen, Diaryatou Daff, Eduard Fernandez, Felix Cubero, Guillermo Estrella, Luo Jin, Manolo Solo, Maricel Alvarez Filmle ilgili yorumlara baktığımda birçok insanın bu filmi Javier Bardem için izlediğini gördüm. Oysa bu film Javier Bardem için değil, Alejandro Gonzalez İnarritu için izlenmeliydi diye düşünüyorum. Onu tanıyanlar bilir; Paramparça Aşklar ve Köpekler, 21 Gram, Babel gibi filmlerin de yönetmeni olan İnarritu’nun filmlerine hep biraz kasvet hakimdir. Öyle ki insanın içini şişirir. Film bittikten sonra dışarı çıkıp bir çığlık atasınız gelir. Inarrutu’nun filmleri, yorucudur, insanın psikolojisini zorlar. Filmlerinde yaşanılanlar son derece gerçektir ve hatta öyle gerçektir ki kahramanlarından birisi gibi hissedersiniz kendinizi; “ lanet olsun bu hayata” dersiniz… İşte Biutiful da hayatı lanetleyeceğiniz bir Inarritu filmi… Javier Bardem’e gelince; zaten Inarritu’nun hangi filminde yanlış bir adam oynamıştır ki bunda da oynasın… Gael Garcia Benal, Sean Penn, Brad Pitt ve sonunda Javier Bardem… Her biri rollerinin adamıydı, her biri filmleri için seçilmiş en doğru adamlardı… Zaten onun filmlerinde kadın karakter değil, erkek karakterler hep daha önemlidir. Filmin kısaca konusuna da değinmek gerekirse, kanser hastası olduğunu öğrenen bir babanın hem çocuklarına hem de topluma karşı sorumluluklarını yerine getirme çabasıdır bu film… Çok da fazla anlatamıyorum aslında, konusunu anlamadığımdan değil, anlatamadığımdan… İfade etmek zor bu filmi, izlemek gerekir… Böyle işte… This is a story of a man in free fall. On the road to redemption, darkness lights his way. Connected with the afterlife, Uxbal is a tragic hero and father of two who's sensing the danger of death. He struggles with a tainted reality and a fate that works against him in order to forgive, for love, and forever.

SÖĞÜT AĞACI = THE WILLOW TREE (2005, İran) IMDB: 6.9/10 Yapım: 2005, İran Tür: Dram Yönetmen: Majid Majidi Senaryo: Majid Majidi, Nasser Hashemzadeh, Fouad Nahas Yapımcı: Majid Majidi Görüntü Yönetmeni: Mahmoud Kalari, Bahram Badakshani, Mohammad Davudi Müzik: Ahmad Pezhman Oyuncular: Mohammad Amir Naji, Afarin Obeisi, Ahmad Gavaheri, Dawlat Asadi, Fouad Nahas, Leila Outadi, Mahmoud Behraznia, Melika Eslafi, Parviz Parastui, Roya Taymourian Konusu: Yusef, 8 yaşındayken geçirdiği bir kaza sonucu gözlerini kaybetmiş, 45 yaşında üniversitede edebiyat profesörlüğü yapan bir adamdır. Kendisini çok seven ve her konuda yardımcısı olan bir karısı ve küçük de bir kızı vardır. Yusef, gözlerinin açılması için sürekli Tanrı’ya dua eder ve bir gün duaları kabul olur. Paris’te yapılan kornea nakli sonucu artık görmeye başlamıştır. Yusef’e yeni bir hayat, yeni bir şans sunulmuştur. 8 yaşından beri görmediği dünya tüm renkleri ve güzelliğiyle onu beklemektedir. Gördüğü her şey onun için yepyeni ve ilgi çekicidir. Peki Yusef kendisine verilen bu şansı nasıl değerlendirecektir? Youssef, a blind university professor, is suddenly diagnosed with a fatal disease and must undergo treatment in France. Back home, will he find the life he had before?

MAJİD MAJİDİ'NİN ÖDÜLLERİ: 1997 Fajr Film Festivali En İyi Film (Cennetin Çocukları) 1997 Montreal Film Festivali Akademi Onur Ödülü (Cennetin Çocukları) Jüri Özel Ödülü (Cennetin Çocukları) Sinema Başarı Ödülü (Cennetin Çocukları) 1999 Montreal Film Festivali Jüri Özel Ödülü (Cennetin Rengi) 2000 Cinemanila Film Festivali Akademi Onur Ödülü (Cennetin Rengi) 2001 Fajr Film Festivali En İyi Film (Baran) En İyi Yönetmen (Baran) Sinema Başarı Ödülü (Baran) 2001 Montreal Film Festivali Jüri Özel Ödülü (Baran) 2008 Fajr Film Festivali En İyi Yönetmen (Serçelerin Şarkısı)

SERÇELERİN ŞARKISI FRAGMAN = THE SONG OF SPARROWS OFFICIAL TRAILER http://www.youtube.com/watch?v=JNgYEsKdCTI&feature=fvw

SERÇELERİN ŞARKISI = THE SONG OF SPARROWS (Majid Majidi, İran, 2008) IMDB: 7.7/10 Yapım: 2008, İran Tür: Dram, Aile Yönetmen: Majid Majidi Senaryo: Mehran Kashani, Majid Majidi Yapımcı: Majid Majidi Görüntü Yönetmeni: Tooraj Mansoori Müzik: Hossein Alizadeh Oyuncular: Hamed Aghazi, Karman Dehghan, Maryam Akbari, Neshat Nazari, REZA Naji, Shabnam Aklaghi Konusu: Amir, sorumlusu olduğu devekuşu çiftliğinden bir devekuşunun kaçması nedeniyle işten çıkarılır. Üç tane çocuğu vardır ve çocuklarından birisi, kulakları duymadığı için işitme cihazı kullanmaktadır. Amir’in işten çıkarılmasıyla aynı günlerde kızının işitme cihazı da bozulmuştur. Amir, işitme cihazını tamir ettirmek için Tahran’a gider ve Tahran’da hiç beklemediği bir anda kendisine yeni bir iş kapısı açılır. Filmin yönetmeni, senaristi ve aynı zamanda yapımcısı olan Majid Majidi, çok küçük yaşta babasını kaybetmiştir. Bu nedenden olsa gerek filmlerinde genelde baba karakteri baskın bir karakterdir. Majidi’nin filmlerinin en güzel tarafına gelince; anlatılmak istenen her şey öyle duru ve sade bir şekilde anlatılır ki insan hiçbir şeyden etkilenmezse bu duruluktan etkilenir. Son olarak diyeceğim şudur ki; sıcak, samimi, saf, tertemiz bir öykü “Serçelerin Şarkısı” izlenmeli tabii ki When an ostrich-rancher focuses on replacing his daughter's hearing aid, which breaks right before crucial exams, everything changes for a struggling rural family in Iran. Karim motorbikes into a world alien to him - incredibly hectic Tehran, where sudden opportunities for independence, thrill and challenge him. But his honor and honesty, plus traditional authority over his inventive clan, are tested, as he stumbles among vast cultural and economic gaps between his village nestled in the desert, and a throbbing international metropolis

BARAN OFFICIAL TRAILER = BARAN FRAGMAN http://www.youtube.com/watch?v=T5UGItdsqUI