Sevgili omar; İyi niyetiniz için teşekkürler.
İnsanlara yardımcı olmaya çalışmak, yardım sever olmak iyi bir şey...
Ama iyilikler karşılıksız olunca bir değer taşıdığını da kabul edeceğinizee inanıyorum...
Çevremizde bu tür iyilikler yaparak Allah katına yakın olmak ve sevap kazanmak isteyen o kadar çok insan var ki, sırf bu nedenle kızı, eşi, kardeşi veya bir tanıdığının kendi inançlarına uygun yaşamadıkları için günaha girme korkusuyla hep bu kaygıyı taşıyorlar. Senin de yaptığın gibi insanları, senin inançlarına, senin inandığın gibi inanmaları gerektiğini düşünüp dine davet etmek ve ardından pişmanlıkla göz korkutmaya kalkmak maksadını ve amacını aşıyor. Hatta bazıları için bu amacını öylesine aşıyor ki, ölüdürmeye varan şiddete yönelimler ortaya çıkabiliyor. Sen de böylesin anlamında yazmıyorum. Ancak dinsel inanışlar söz konusu olduğunda bir çok inançlı 'kaş yapayım derken göz çıkarabiliyor'.
Ve bunu yine inançları adına hatta bilinçli olarak yapabiliyorlar.
Allah'a inanmak sizin için hayatınızda pozitif bir etkiye sahip olabilir. Bu sizin için kendi kendinize hiçbir açıklamayı gerektirmeyecek anlaşılır bir durum olabilir. Ancak başkalarına kendi görüşlerinizi kabul etmeleri için "sizi de büyük bir pişmanlıktan kurtarmak için yardımcı olmaya çalışıyorum." şeklinde bir önerme, iman sahibi olduklarını iddia edenlerinin, başkalarını da 'inandırmak ya da ikna etmek' adına yaptıkları dayatma ve baskılara dönüştüğü taktirde bu yaklaşım iyi niyeti bir kenara bırakan dinsel kaygılardan başka bir anlama gelmiyor.
O nedenle sen istersen inancını dolu dolu yaşa bunun için önünde bir engel yok, kimse sana inanmamalısın diye bir baskıda bulunmuyor. Tam tersine ifade ettiğin gibi 'inanmalısın, inanmazsan pişman olursun' diye baskılar söz konusu.
Allah'ın var olduğu varsayımı, bu düşünceye akılcı bir sorgulama yapmadan sempatiyle bakan, dinsel inançları benimsemiş kişilere ne kadar uygun ve tutarlı görünse de, öne sürdüğün böylesine karakteristik özellikleri olan 'Allah' gibi çok özel tanrıların varlığına dair tüm popüler argümanlar, yanlış ön kabullere ve/veya sonuçlara ve ispatlanamayan varsayımlara dayanmaktadır. Milyarlarca geçersiz argümanı topladığımızda tek bir geçerli kanıt oluşturamazlar.
O nedenle belli sebepler bir inancı kendinize haklı çıkarıcı görünebilirken ne kadar ihtiraslı savunulursa savunulsun kesin ve geçerli kanıtlar olmadığı, geçerli bir dayanak gösterilmediği sürece diğer insanlar için geçerli değildir.
Kullanmış olduğunuz bu ifade için ilk olarak size yöneltmem gereken soru:
"Bilgili insan'dan kastınız nedir?"
Bu kadar iddialı bir cümle kurduğunuza göre, iddianızın tutarlı ve geçerli olması için,
'Bilgiden' neyi kastetdiğinizi açıklamanız gerekiyor..
Bu soruları neden soruyorum?
Bende -iyi niyetli ve entelektüel bir tartışma çabası- içinde bir kişilik olarak bıraktığınız intibanızın bir yanılgı olmadığını anlamak istiyorum.
'Aklınızı kullanın' derken gerçekte sizin aklınızı ne kadar kullandığınızı göstermenizi istiyorum.
'Sizin gibi düşünüp algılayan ve inananlara akıllı, diğerlerine Cahil mi demek istiyorsunuz?' kavramak istiyorum.
Çünkü biliyorum ki, yazdığınız bu kadar iddialı cümlenin ifade ettiği anlam aynı zamanda sizin içinde geçerlidir.
Siz de bunun farkında mısınız, sizi de bağladığının bilincinde misiniz?
Buna dürüstçe 'evet beni de bağlıyor' diyebilecek misiniz görmek ve bilmek istiyorum.