-
İçerik Sayısı
3.724 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
30
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
GeceKuşu tarafından postalanan herşey
-
Türkiye Cumhuriyeti mi, İslam Cumhuriyeti mi?
GeceKuşu şurada cevap verdi: sardunyam başlık Güncel Konular
Sevgili kardeşim... Sana göre yok... Sana göre lafta yok... Aslında sende bal gibi biliyorsun... Cumhuriyetin Parlemantosunda Kimlerin alttan alta Cumhuriyetin Temel değerlerinin,ilkelerinin alttını oymak için ne amaçla neler söylediklerini... Ve de hatta senin bu forumun sayfalarında nasıl takkiyeler yaptığın her zaman okunuyor ve gözlemleniyor... Sardunyam'ın hem Cumhuriyet İlke ve değerlerine bağlı olması hemde inançlı olması seni oldukca şaşırtıyor öyle değil mi? Çünkü Cumhuriyetin temel değerlerini ve Demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerini kavrayamamış olmak bunu anlamakta zorluk verir insana... Çünkü Şeriatcı kafalarda demokrasi bir amaç değildir. Sadece araç olarak kullanılır, yeri geldiğinde rafa kalkmak üzere... Kavrayamadığın taraflardan biri de, Cumhuriyetin temel değerleri içinde inancıyla birlikte var olabilmek için, Demokrasi ve Laiklik bir amaçtır sardunyam gibi insanlar için. Senin cümle aralarında "kaba laiklik" olarak tanımladığın Laiklikte bu bütünün bir parçasıdır... Artık takkiye yapmayı bırakıp, Enes 34 yada Aslan 34 olarak iki farklı kişilik yerine kendin olmalısın... *tna -
Türkiye Cumhuriyeti mi, İslam Cumhuriyeti mi?
GeceKuşu şurada cevap verdi: sardunyam başlık Güncel Konular
Cumhuriyetin ve Atatürk'ün değerlerine yürekten ve beyniyle anlamış,kavramış,inanmış ve gereğini her koşul ve şartta yerine getirmek için elinden gelen çabayı ve örnek davranışı yılmadan yerine getiren sen sevgili Sardunyam... Sana selam olsun... Bizleri günlük yaşamın yılgınlılarından ve dertlerimiz çok boşver kolaycılığından çekip çevirmek için gerekli uyarıları yılmadan yerine getiren yazılarıyla örnek olmaya çalışan sevgili Sardunya... 14 NİSAN'DA Cumhuriyetin Temel değerlerinin yeniden yükseleceğine İnanıyorum... Bu Cumhuriyetin BİR KADIN yurttaşı olarak gerekenleri dile getirmişsin... Sana ilave olarak o yüce insanın Aşağıdaki Nutkunu buraya alıntı yapmak, içinde bulunduğumuz koşul ve şartları yıllar öncesinden nasıl dile getirdiğini anlamak için yeterli olacaktır sanırım... -
Ne kadar da haklısın, ekonomiden siyasete, bilime, insan haklarindan sosyal yasama ve her konuda yaşadağımız çağın çok çok ilerisinde olduğu için... Tüm islam ülkeleri, bu konularda önder,örnek ve gelişmiş ülkeler olarak karşımızda duruyor.
-
Tayyip Neden Cumhurbaşkanı Olmamalı?
GeceKuşu şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Güncel Konular
Başbakan, ekonomik forum toplantısı için Cidde'ye giderken, beraberindeki heyette götüreceği kişileri seçmek için partisinin Merkez Yürütme Kurulu'nda kimlerin henüz umre yapamadığını soruyor.(!) Ve böylece bu değerlendirneye bakarak 4 Genel Başkan Yardımcısı'nı yanına alıyor. * * * Partisinin milletvekilleri de Meclis Grubu toplantısında, kendisine doğum günü armağanı olarak "sadakat" sözü veriyor. * * * Bütün bu olayların nedeni neyle ve nasıl açıklanabilir? Bütün bu olup bitenlerin nedeni Başbakan'ın ve iktidarın çarpık demokrasi anlayışıdır. Başbakan "Madem seçildim, her şeyi yapabilirim" anlayışıyla, Cumhurbaşkanlığı'na da tek başına yürümekte kararlı olduğunu belirtiyor ve "Herkesin ayağını denk atması gerektiği" mesajını veriyor topluma. Ve Milletvekilleri de onları seçenlerin değil bu görüşün "sadık" destekleyicileri olduklarını belirtiyorlar. * * * Çarpık bir demokrasi anlayışına sahip inançları siyasal alanda istismar eden bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan'ın veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya'ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir. * * * *tna -
Sevgili dip not; Açtığın bütün başlıkları takip ediyorum... Kişilerin tartışabilecekleri başlıklar açmakta oldukça yeteneklisin... İrdelenmeye açık, her görüşten kişinin yorum yapabileceği güncel konuları... Kendine has üslup ve sunumunla foruma taşıyorsun... *** Ve forumdaki bir çok kişide bunu elinden geldiğince iyi değerlendirip Ruhasal dengelerini huzura kavuşturacak rahatlamalar üretiyorlar... Kişiselleştiriyorlar... Polemikler yaratıyorlar... Çatıştırıyorlar... Sonrada sesizliğe bürünüp...Çatışamalarda kışkırttıkları kişileri uzaktan izleyip başarılarının tadına varıyorlar... *** Bu başlık altında da aynı yaklaşımların üretildiğini gözlemliyorum... Sevgili marcus ve diğer arkadaşlar arasında yaratılan bir çatışma var... Marcusun kendi penceresinden kendi haklılığını anlatmaya çalıştığı ifadelerindeki sertliği farkeden Başta bozan olmak üzere bazı arkadaşlar... Karşı oldukları görüşlere kendi haklılıklarını ispatlayacak kişisel görüşlerini üretmek yerine Önce sunumda ki bir kaç cümleyi cımbızlayarak kişselleştirdiler... Ardından yapılan bu saptırmalarla polemik ürettiler... Bu polemik yaklaşımlarla yarattıkları uzlaşmazlık ve gerginlik ortamında Çatışma üretmek adına yazısına sahip çıktılar... Marcus ve karşı görüşler arasında çatışmanın alt yapısını oluşturdular... Ve şimdi ortada yoklar... Çatıştırdıkları kişiliklerin yıpranmasını bekliyorlar... Düşünceye karşı kendi haklılıklarını üretecek fikir üretmek yerine bu tür ****** ***** tezgahlarla yapıyorlar yapacaklarını... *tna
-
Tamam sedat... Ben eleştirimi yaptım... Bu ifadelerinle anlatmaya çalıştığın yaklaşımın makul ve kabul edilebilir bir durum... O zaman seninde hassasiyetinine saygı duyarak tepki duyduğun o satırı geri alıyorum... Ama sende anlatmaya çalıştığım yaklaşıma yönelik görüşlerimi belirttiğim zaman ... Bunu kişisel olarak algılama ileriye sürdüğüm düşüncelerime yanıt ver... Ve benim görüşlerimin değil kendi düşüncelerinin neden haklı olduğunu anlatmaya ve ikne etmeye çelış... Benden de sana saygılar.. *tna
-
Sevgili sedat bütün samimiyetimle ifade ederek söylemek istediğim ve senden de beni bu konuda artık gerçekten anlamanı rice etiğim bir şey var... 1- Benim seninle kişisel olarak hiç bir sorunum yok ve olamazda... 2- Yine kişisellik bağlamıyla birlikte ele almamız gereken... kişisel olarak yerine getirmeye çalıştığın inançlarınla ilgilide hiç bir sorunum yok ve olamazda... 3- Forumda yada dışarıdan beni tanıyanlar bilir inançlarınızı kullanarak yaptığınız temenni ve iyi dileklerinizde beni rahatsız etmez... ve bu temenniler karşımdakini mutlu ediyor ve kendisini daha iyi ifade edebiliyorsa, dayatmadan uzak samimi yaklaşımlar her zaman kabulumdür... Bunun dışında kişisellikten uzak ifadelerle yaptığım eleştiri yaklaşım ve görüşlerimin bu çerçevede ele alınarak anlatmak istediklerimin değerlendirilmeyerek kişisel yaklaşımlarmış gibi değerlendirilmesi verilen yanıtların amacını aşıyor... *** Bu yazıda da ne senin nede aslanın kişiliğinizi değil başlığın bütününde varılan sonuçlara ilişkin görüşlerimi belirttim... Bu nedenle "Siz benim her adımıma ","bende sizin her adımınıza" şeklinde bir yaklaşım üretmek bana göre yanlış... Çünkü bu bakış açısıyla yazmadım... *** 4- Mesleğin yada yaptığın iş seni değerlendirmemde birincil intibam olamaz... "Bir kafeci bunları ne bilir demeyin.." ifadesi bu anlamda haksız yargılama olur... Ayrıca sürekli elinin altında internet olan bir mesleğinin olması benim için her zaman gıbtayla baktığım ve bir şans olarak gördüğüm bir durum... *** "Size msn adresimi vereyim canlı canlı görüşelim olur mu..?" benim açımdan bu teklifin sevinçle kabul edebileceğim bir durum... Çünkü seninle fırsat buldukça görüşmek her zaman tercih edeceğim sosyal ilişkilerimden biri olacaktır diye düşünüyorum... benim msn adresim bloğumda ve profilimde görünüyor kendini hazır hissettiğin anda beni msn'ine eklersen seninle görüşüyor olmaktan mutluluk duyarım... *** Maddenin bölünmesi ve madde yok başlıklarında ortaya koyulan görüşlerinize karşı düşüncelerimde bir değişiklik olmadığını... çünkü aynı bakış açısıyla "inançlarınıza, olamayan dayanakları zorlamayla yaratmaya çalışan fantaziler üretme" çabası içerisinde olduğunuzu düşünüyorum... BU benim değerlendirmem... Bunun böyle olmadığını siz ürettiğiniz düşüncelerle kendinizi ifade ederek göstereceksiniz... Yani özetle kişiselleştirilecek bir durum yok... Bu gün katılmadığımız düşüncelerimize yarın aynı doğrulardan bahsettiğimizde birbirimizi anlayabilir... Evet aynı şeyleri düşünüyoruz noktasında olabiliriz... Bu benim açımdan kesinlikle böyle... Artık sizinde bunu böyle değerlendirmemizi rica ediyorum... *tna
-
Fizik araştırma alanları Hızlandırıcılar fiziği, Akustik, Astrofizik, Atom , molekül ve optik fiziği, Bilgisayar fiziği, Katı hal fiziği (ya da Yoğun madde fiziği), Kozmoloji, Sirogenik, Sıvı hal fiziği, Sıvıların dinamiği, İstatistik fizik,Polimer fiziği, Optik, Malzeme fiziği, Nükleer fizik, Plazma fiziği, Parçacık fiziği (ya da Yüksek enerji fiziği), Araç dinamiği İlgili alanlar Astronomi Biyofizik Elektronik Mühendislik Jeofizik Malzeme bilimi Matematiksel fizik Tıbbi fizik Fiziksel kimya Hesap fiziği Ana kuramlar Fizik kuramları Klasik mekanik, Termodinamik, İstatiksel mekanik, Elektromanyetik, Özel görecelik, Genel görecelik, Kuantum mekaniği, Kuantum alanı kuramı, Standart model Sıvıların dinamiği,... şeklide sıralanabilir. Önerilen kuramlar Herşeyin kuramı, Büyük birleştirici kuram, M-kuramı, Sarmal kuramı, Döngüsel kuantum yer çekimi, Proses fiziği Birleşik alan kuramı. ... bazı önerilen kuramlar arasındadır. Fizik kavramları Madde Antimadde Temel parçacık Bozon Fermiyon Simetri Hareket Korunum yasası (fizik) Kütle Enerji Momentum Açısal momentum Spin Zaman Uzay Boyut Uzayzaman Uzunluk Hız Kuvvet Tork Dalga Dalga fonksiyonu Kuantum içiçeliği Harmonik salınıcı Manyetizma Elektrik Elektromanyetik ışın Sıcaklık Entropi Fiziksel bilgi Vakum enerjisi Sıfır noktası enerjisi Faz geçileri Kritik fenomenler Kendi kendini örgütleme Ani simetri bozulması Süper iletkenlik Süper akışkanlık Kuantum fazı geçişleri Temel kuvvetler/alanlar Kütleçekim kuvveti Elektromanyetizma Zayıf nükleer kuvvet Güçlü nükleer kuvvet Fizik yöntemleri Bilimsel yöntem Fiziksel nicelik Ölçüm Ölçüm aletleri Birim çözümleme İstatistik Ölçeklendirme *** Maddeyi ...Atomu...ve nereye kadar parçalanabilirliğini Bilimsel yöntemlerin içinde kalarak araştırmak ve bir şeyler söyleyebilmek için.... Fizik biliminin yukarıda sıralanmış bilimsel yapısına uygun yaklaşıma ... Gerekli bilgiye dayalı donanıma sahip olarak tezler üretmek gerekir... Bunun dışında bu başlıkta yapılamaya çalışılan ve varılan nokta bu bakış açısı ve yaklaşımdan uzak... Tv lerde Spor programları yorumlarında izlediğimiz polemik varsayımlardan öteye gitmez... Burası bilim başlığı beyler... Maddeyi, Atomu ve Taşı yeniden keşfetmeye gerek yok... Yüzyıllardır fizik bilimi kendi alanında gerekli verileri araştırarak sonuçlarını ortaya koymuş... En azından bir orta okul Fizik kitabını açıp okuyarak gerekli düşünsel alt yapı üretilebilir... Gerisi burada olduğu gibi... Bu mantıkla açmış olduğunuz diğer başlıklarda da olduğu gibi bilimin sonuçlarını öğrenmek amacında olmayan, Bilimsel yaklaşımlardan uzak gereksiz vakit kaybı ve Dinsel inanşlarınıza olamayan dayanakları zorlamayla yaratmaya çalışan fantaziler üretmektir... *tna
-
DİNCİLİK VE MİLLİYETÇİLİK KOMPLO TEORİSİNİ DESTEKLİYOR Geçen hafta bu sütunda Türkiye'nin dörde bölünmesini öngören bir komplo teorisinden söz etmiş ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı'nın ulus-devlet konusundaki uyarılarının bu teoriden etkilenip etkilenmediğini sorgulamıştım. Doğrusu bu teorinin somut sonuçların bir hafta içinde ortaya çıkacağını düşünmemiştim. * * * Pek çok kişi, bu teorinin uluslararası temelinin çok geçerli olduğunu, Sovyetlerin çökmesinden sonra Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu bölgelerinde olup bitenlerin bunu açıkça gösterdiğini söyledi. Peki ama, uluslararası temeller geçerli de olsa bu komplo teorisi Türkiye'ye nasıl uygulanabilirdi ki? Türkiye'nin etrafı "ateş çemberi" ile çevrili de olsa, ABD komşu Irak'a yerleşmiş de bulunsa, Doğu'da ve Güneydoğu'da etnik bir ayrılıkçı ayaklanmanın kıvılcımları Amerikan işgali altındaki Kuzey Irak'tan desteklenerek devam etse de, dünya devletleri birbiri ardından Ermeni Soykırımı'nı kabul eden yasa tasarılarını kabul etseler de, Lozan'dan beri (Kıbrıs'taki hukuksal dayanakları geçerli olan ve oradaki Türklerin canlarını kurtaran yerel harekat hariç) barış içinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti nasıl bölünecekti? * * * Siyasal bölünmenin temelleri kültürel (farklılıklarda değil) ayrılıkçılıkta yatar: Dili, dini, mezhebi, ırkı, milliyeti, farklılıkları vurgulayarak ayrılıkçılık amacıyla gündeme getirdiniz mi, Küresel Yeni Dünya Düzeni'nde bunun gideceği yer siyasal özerklik, yani ulus devletin sonudur. Bunu ister çoğunluk adına "birlik beraberlik" için yapınız, isterse azınlık adına "haklar" için yapınız, dinci ve milliyetçi ideolojiler son tahlilde ayrılıkçı işlev görür. * * * Türkiye'de dini, mezhebi, ırkı, milliyeti politikada kullanmanın sonu kaçınılmaz olarak kamplaşmalar, ayrılıkçı eğilimlerin güçlenmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmesi olacaktır. * * * Hrant Dink'in katili, tetiği çeken kim olursa olsun, dinci, mezhepçi, ırkçı, milliyetçi, yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını kimlik bağlamında birbirine düşüren politikalardır. Nitekim yakalanan zanlının kimliği ve ilişkileri (şimdilik de olsa) dinci-milliyetçi çizgiyi işaret etmektedir. * * * Dışardan da önemli bir siyasal, kültürel ve parasal destek alan ayrılıkçı akımlar ve suçlamalar ülkemizde gün geçtikçe güçlenmektedir: Alevi-Sünni ayrılığı sürekli gündemde tutulmakta, Alevi kardeşlerimiz Sünni baskısı altına alınmaya çalışılmaktadır. Türk-Kürt farklılığı ayrılıkçı etnik terör bağlamında vurgulanmaktadır. Toplum din ekseninde örgütlendikçe, Müslüman olmayan vatandaşlarımız üzerindeki baskı artmaktadır. Anti-semitik bağlamda Yahudi düşmanlığı körüklenmekte, örneğin artık hiçbir toplumsal gerçekliği ve geçerliliği kalmamış olan Sabetayistlik (Selaniklilik veya dönmelik) üzerinde, içi yalanlarla dolu ciltlerce kitap yayınlanmaktadır. Bütün bunların üzerinde, AKP iktidarı sırasında artık rejimi iyice tehdit eder hale gelen dinci siyasal örgütlenme ve eğitim, kendi içinde ve kendi başına bölücü bir işlev sahibi olmuş görünmektedir. * * * İşte Hrant Dink'in öldürülmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin karşı karşıya olduğu bütün bu bölünme eksenlerini içte ve dışta güçlendiren, derinleştiren bir etkiye sahiptir. Cinayet zanlısının aşırı dinci-milliyetçi kimliği komplo teorisinin hangi kaynaklardan beslendiğinin bir işaretidir. Bu cinayetle Türkiye Cumhuriyeti bölünmeye bir adım daha yaklaşmıştır. kaynak: Emre Kongar ( Aydınlanma yazıları_ Cumhuriyet )
-
YANIT- [ 3 ] Sayın BOZAN; Toplumlar birdenbire değişmiyor, temizlenmiyor, kirlenmiyor. Her şey yavaş yavaş, tedricen oluyor. Her toplum geçmişin kalıntıları, geleceğin filizleri ile birlikte yaşıyor. Tam da bu nedenle! Bizlere göstermeye çalıştığınız aydın kimliğinizle, Yazılarınıza ve size önem atfedenlere yol gösterici olmanızın gereğini Demokratik milliyetçiliğe yönelik tutarlı yazılarınızla yapmanızın zamanı geldi de geçiyor bile.. Biliyorum ki, aslında sizde bu sorumluluğunuzun farkındasınız... Çizmeye çalıştığınız, aydın, yönlendirici ve bir bilen tarzınızla, Bu son cinayeti anlatırken, demokrasi adına, Çok değer verdiğinizi ve sevdiğinizi söylediğiniz ülkemizin geleceği ve değerleri adına ULUSALCILARI ele alarak yapmaya çalıştığınız saptamaların yanına "DEMOKRATİK MİLLİYETÇİLİK ile FAŞİST MİLLİYETÇİLİK" Arasındaki kesin çizgilerle varolan ayrımları ele alarak gerçekleri vurguladığınızda ... Aydın kişiliğinle göstereceğiniz sorumlu tavır ve yaklaşımlarınız... Bilinçsizce Ümmetçi Dinciliğe ve Faşist Milliyetçiliğe destek verenleri uyandırır mı dersiniz?. *tna
-
YANIT- [ 2 ] Sayın Bozan; "Ben insanları bilinçli yapıp ettikleri iyi yahut da kötü işlere göre değerlendiririm" diyen iddialı bir söylemin sahibi olarak Ele aldığınız Ulusalcılıkla birlikte , "DEMOKRATİK MİLLİYETÇİLİK ile FAŞİST MİLLİYETÇİLİK" Arasındaki kesin çizgilerle varolan ayrımları ve... Kendini ulusalcı olarak tanımlayan kişiler arasında da bu ayrımın var olduğunu Bu nedenle her iki anlayışa sahip ulusalcıların hepsini bir çizgide göstermenin gerçekleri saptırmak olduğunu da çok iyi bildiğinizden eminim... Günümüzde geleceğin filizleriyle tohumlanmış"Demokratik milliyetçilik", eşitlikçidir, adaletçidir, laiktir, Kendine gösterilmesini istediği saygıyı öteki kimliklere de gösterir, savaşa ve sömürüye karşıdır. OYSA, Kendi geçmişinin kanlı mirasıyla lekelenmiş "Faşist milliyetçilik", kendini öteki kimliklerden üstün görür, ayrılıkçıdır, ümmetçidir, saldırgandır, sömürüden yanadır. Dünyanın her yerinde Faşist milliyetçiler birbirini besler. Irkçı, Faşist Milliyetçi ideolojiler, milletlerin birbirleriyle ebediyen çatışmasını isterler. Çünkü varolabilmek için düşmana ihtiyaçları vardır. Irkçı, Faşist Milliyetçilerin ideolojileri birbirlerinden beslenirler. Birbirlerinin sözlerini alıp, Türkler ya da Ermeniler yada kürtler böyle diyor diye Kendi kitlelerinin ötekine olan düşmanlığını artırırlar... * * * Ümmetçi Osmanlı toplumundan Ulus devlete dayalı Türkiye Cumhuriyeti'ni yaratan Mustafa Kemal Atatürk'ün Çizdiği Milliyetçilik, Demokratik Milliyetçiliktir. Yolu, geleceğe dönüktür. Oysa, Günümüzde Yaşanan Tehlike, Ümmetçi dincilikle, faşist milliyetçiliğin ittifak halinde Türkiye'yi bu yoldan saptırmasındadır. Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar,Trabzonda papazın öldürülmesi, Danıştay'a karşı girişilen silahlı saldırı ve Yargıç Mustafa Yücel Özbilgin'in öldürülmesi ile Hrant Dink cinayeti bu bağlamda görülmelidir. * * *
-
Keşke Yazının devamını bekleseydiniz sevgili sardunya... Üstelik yanıt bir diye de yazmıştım... Benim anlatmak istediğim sizin yanıtlamaya çalıştığınız ifadeler değil... Yazının bütününü değerlendirerek bir sonuca varmanızı isterdim... *tna
-
YANIT- [ 1 ] ( Neden yanıt bir çünkü uzun yazıların okunmadığını artık biliyorum!.) Hrant Dink cinayeti, milliyetçilik tartışmalarını yine gündeme getirdi. Cenazede taşınan "Hepimiz Hrant Dink'iz", "Hepimiz Ermeniyiz" pankartları, "Şehit cenazeleri kalkarken neredeydiniz?" sorusunun sorulmasına yol açtı. * * * Din ve milliyet. İnsanların kimliğinin iki önemli ögesi. Bireylerin seçme şanslarının olmadığı, ama bütün ömürleri boyunca onlarla birlikte yaşayan ögeler. Kimlik ögesi oldukları için politikacıların ağızlarını sulandıran iki ideolojik öge. Tarih boyunca, bırakın bireyleri, devletlerin bile kimliklerini belirlemiş, uğrunda savaşlar yapılmış, milyonlarca kişinin kanını dökmüş iki öge. * * * İnsanlığın gelişme aşamaları açısından da belirleyici iki öge: Tarım Devrimi, Tek Tanrılı Dinler, Din devletleri. Birinci Dünya Savaşı'nın kanlı bilançosu bu döneme noktayı koymuş. Endüstri Devrimi, Milliyetçi İdeolojiler, Ulus Devletler. İkinci Dünya Savaşı da bu dönemi kapatmış. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sosyalist Devletler ve Kapitalist Devletler dönemi, Soğuk Savaş başlamış, Sovyetler'in yıkılmasıyla, artık "İnsan Haklarına Dayalı Demokratik Devlet" ayakta kalan tek ideal model olmuş. Fakat Kapitalizmin, sömürü, eşitsizlik, adaletsizlik, emperyalizm, savaş gibi bütün hastalıkları Günümüzde de devam etmekte ve "İnsan Haklarına Dayalı Demokratik Devlet" ideal modelini lekelemektedir. Soğuk Savaş döneminde, dinci ve ırkçı ideolojilerin Sovyetler'e karşı kullanılması, bu ideolojileri ne yazık ki tehlikeli birer siyasal silah haline getirdi; Sovyetler'in çöküşünden sonra bu tehlikeli silahın, Balkanları, Kafkasları nasıl kana boyadığını hepimiz gördük. * * *
-
Tayyip Neden Cumhurbaşkanı Olmamalı?
GeceKuşu şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Güncel Konular
Sorunlar Askıda, Kıbrıs sorunu çözümsüzlükte kitlendi. Türkiye-AB ilişkileri askıda. ABD'nin Irak'taki varlığı Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit etmeye devam ediyor. Ülke artık iyice Başbakan'ın istediği ve söylediği gibi "dindarlar-dindar olmayanlar" diye bölündü, yaşam ise haremlik-selamlık. Başbakan Erdoğan ve çevresi artık Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı Nisan ayını "Hayırlı ay" ilan ettiler. Meclis başkanı Arınç'ta Başbakan da artık konuşmalarında Cumhurbaşkanı olacağını açıkça telaffuz etmeye başladılar. Toplum da buna alıştırıldı. CHP de Erdoğanı çankaya'ya gönderip "Özal sız" Anap gibi Lidersiz AKP'yle başetme hesaplarında... Hayırlı uğurlu olsun! Sorunlar Askıda, Başbakan Çankaya'da. *** Bu süreç Cumhuriyetin, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti özelliklerini çökertecektir. İnançları siyasal alanda istismar eden bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan'ın veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya'ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir. -
Size tamamen katılmak isterdim...Yazınızda katılmadığım noktalar çok... Ama bunları değil iki tespitinize hak verdiğimi ifade etmek istiyorum... Diğer ayrıştığımız noktalarda da elbet bir gün, bir yerde birbirimizi anlamaya ve hak vermeye çalışarak, Ülkemiz için, yaşam için, tüm insanlık için daha yararlı şeyler yapabilme şansını yakalayacağımıza inanıyorum... "Türkler ve Kürtler kardeştirler " "Kürdü ve Türkü birbirine düşürmek isteyen ne Türk ne de Kürt dostudur, ****** " Evet bu tespitlerinize katılıyorum... Ama ülke sorunları söz konusu olduğunda ve insanların yaşamı,kimlikleri, ilişkileri öne çıktığında Bu sloganlar çözümleri üretmekte yeterli olamıyorlar... Yaşamın bu karmaşası, bu kadar farklılaşmışlık içerisinde, birbirimizi duymaMaya çalışıyor, Anlamak için, hak verebilmek için yakınlaşamıyorsak... Çözüm değil çözümsüzlük üretmek kaçınılmaz oluyor... Neden mi?... Eğer bir yaklaşım, bir ifade, insani değerleri içeriyor, kardeşlik ve birlikte yaşamın doğrularından bahsediyorsa... Ve aslında o söyleme,yaklaşıma katılıyor evet diyorsak... Bu yaklaşımı ve söylemi kimin gösterdiği ve ifade ettiğinin ne önemi olabilir.? Doğru söz ve yaklaşım kim söylerse ve gösterirse doğrudur... Evet bu doğru ama şu söyledi inkar ederim refleksi aslında kendi içimizdeki çözümsülüktür... Başlığı takip ederken önemsediğim görüş ve kişilerin bu refleks içindeki tespitlerini yüreğim burkularak okudum... Elbette, yaşanan gerçekler içinde dost olmayan ajitasyonlarla kirlenerek yaklaşımlar üreten bir dolu insanımız var... Bunlar Kürtler içinde olduğu gibi...Türkler içinde de var... Bu insanlara bakarak doğru tespit ve ifadeleri dışlayacak yorumlar üretmekle...Aslında bizler de Bu insanların kafalarında karşıtlığı üreten siyasi ve kültürel yaklaşımın söylemlerine destek üretmekteyiz... Kim olursa olsun...Kim ifade ederse etsin... İnsanlarımız arasında sevgi, kardeşlik, ve dostluk mesajlarına sahip çıkabilmeliyiz... O nedenle Yaşar Kemal iyi demiş...doğru demiş..."Türk'ün Türk'ten başka dostu Kürt'tür" ve bu yüzyıllardır böyledir... Yakın tarihte emperyalizmin tuzağına düşen şu yada bu kim olduğu önemli değil... Önemli olan bu tuzağın sonuçlarını yok edemeyen bizler,Kürtler, Türkler, diğerlerimiz... Özetle hepimiz, gelecek kuşaklarımıza ayrımsız, kardeşlik yüklü bir gelecek yaratabilmek için.... Elbirliğiyle...O,bu,şu demeden birbirimizi anlamaya,duymaya,hakvermeye çalışarak... yüzyılların getirdiği kardeşliğimize, dostluğumuza, inanarak ve güvenerek... Emperyalist ve milliyetçi tuzakları yok etmeyi becerebilmeliyiz... "Türkün Türkten başka dostu yoktur " sloganı... Irklar arasında, insanlar arasında, halkalar arasında kardeşliği ve dostluğu önlemek isteyen, varlığını ancak karşıtlıklar ve düşmanlıklardan alan çağ dışı milliyetci söylemden öte bir şey değildir... Çünkü dünyanın her yerinde milliyetçiler birbirini besler. Milliyetçi ideolojiler, milletlerin birbirleriyle ebediyen çatışmasını isterler. Çünkü varolabilmek için düşmana ihtiyaçları vardır. Çünkü Milliyetçilerin ideolojileri birbirlerinden beslenirler. Birbirlerinin sözlerini alıp, Türkler yada Kürtler yada Ermeniler böyle diyor diye Kendi kitlelerinin ötekine olan düşmanlığını artırırlar... Yaşar Kemal tarihten gelen bir tesbiti tekrarlamış... "Türk'ün Türk'ten başka dostu vardır. Malazgirt'ten bu yana Kürtler Türklerle dosttur" O dedi diye, yanında biz yoktuk diye, Kürtler kelimesi, Türklerle kelimesinden önce söylendi diye... Kuşkuyla bakacak ve bu gerçeği yok mu var sayacağız... Yoksa hepimiz için sağduyulu olan, bu kardeşlik ve dostluk ifadelerine elbirliğiyle sahip çıkmak mıdır? Yoksa emperyalizmin tuzaklarına düşerek ve milliyeçiliğin ırkçı söylemleriyle yok etmek midir geleceğimizi? *tna
-
Bu değişim nedir kavramaya çalışıyorum sevgili marcus... Birilerinin kişiliğine... Diğerinin inançlarına bakarak öz değerlerini değiştirmek anlamında bir sonuca varabilir mi? Özetle; kızarak, yadsıyarak, inanç farklılıklarını öne çıkararak kendini tam olarak ifade edememişsin... Bence de bugüne değin yazdığın en garip yazılardan biri olmuş... Bütün bunlardan sıyrılarak kendini tekrardan ifade etmelisin... Çünkü, bu yaklaşımını ve yazını eleştiriyor olsakta, hepimiz seni anlamak ve hak vermek istiyoruz... Yine bu anlamda, bir başka başlıkta sana şu soruyu yöneltmiştim... "Sence ve bence bu ne kadar kabul edilebilir bir durumdur.?" gözünden kaçmış olmalı ki bir yanıt alamadım... Ama görüyorsun işte tam da anlatılmak istendiği gibi hemen, bu başlıktaki yazın alıntılanıp... Altına da Şöyle yazılmış... "Bu sözlerin üzerine eklenecek başka bir söz yok mükemmel bir yazı olmuş tebrikler." Ve tekrar aynı ifadeyi yöneltmek istiyorum... Haklı olduğumuz noktalarda birbirimizi anlamak ve kavramak adına... " Sence ve bence bu ne kadar kabul edilebilir bir durumdur... Asla Öyle Değil mi? " *** Yerinde ve doğru bir tespit.. *tna
-
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
GeceKuşu şurada cevap verdi: kralx başlık Dini Konular - Din - Dinler
Tek bir duyu organımızla bilemeyiz... Cam örneğini ele alırsak... Dokunduğumuz da deniyor... Yani sadece dokunarak anlamaya çalışıyoruz... Gözümüzü... kulağımızı... başkaca duyu organlarımızı kullanmıyoruz... Kör ve sağır bir insana daha önce hiç bilmediği, algılayamadığı cam kavramının kavratılıp, öğretilmesinine benzemiş... Oysa yine normal bir insan beş duyusunu kullanarak yaşamı algılar... Normal bir insana da olmayan bir camı varmış gibi algılatmak isteniyorsa... Ve O' da öyle kabulleniyorsa... Bu illizyon yada onun yaşadığı halisinasyon dur... Alıntı yaptığın "camın olmadığı yerde cam varmış hissi hasıl olur." ifadesi bir hipotezdir... Bilimsel bir veri, sonuç ve ispatlanabilmiş durum değildir... *** Sevgili sedat; Söylemek istediğim bir şey daha var... Baştan ön kabullerle bilimsel bir araştırma yada tartışma yapılamaz... "Maddenin gerçekten var olduğunun kanıtlarını arıyorum.." diyorsun ama.. Senin aradığın ifadende geçen maddenin gerçekliği değil.. Aslında yanıtını da yine kendin vermişsin... "Amacım sadece maddenin varlığı yada yokluğu değil, Buradan Kur'an-ı Kerim'in bazı işaretlerine varmak yada o işaretleri doğrulamak.." Bu yöntem ve yaklaşımlarla varacağın nokta... Gerçekler değil senin olmasını istediğin varsayım yada ön kabullerine kılıf olacaktır... Bu da senin gibi herşeyi merak eden ve kavramaya çalışan biri için... Eğer doğru, gerçek değer ve bilgilere ulaşmak istiyorsan... Üzerinde düşünüp düzeltmen gereken bir yöntem ve yaklaşım... Bu yaklaşımla varacağın sonuçlar yaşamın gerçekleri, gerçek bilgiler değil olmasını istediğin sonuçlar olacaktır... Bu mantık altın elde etmek isteyen simyacıların bilimsel bakış açısıdır... Ve bir sonuç vermemiştir... -
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
GeceKuşu şurada cevap verdi: kralx başlık Dini Konular - Din - Dinler
İroni yapmadım sevgili sedat, Seni,beni, herkesi normal birer insan görerek yazdım o satırları.... Sana "en çok sen bilirsin" diye bir yaklaşımım da yok... Tartışmayı yürütüş şeklinden dolayı biran önce açılımın sağlanmasıydı düşüncem... o nedenle konuyu sen açtığın için Uzman sensin dedim.. *** Konuyu nereye taşımayı düşünüyorsun sen daha iyi biliyorsundur... Belki yamyamın dediği yere varacaktır... Yada başka... Ama sonuç nereye varırsa varsın bilimsel bir tartışma değil bu bana göre... Sonuçta bu da aynı yere varıyor... Hem bazılarımız inançlarının tartışılmasını istemiyor...Hem de Tartışmaya açılıyor... O zaman da birilerinin söyleyeceği şeyler de çıkıyor elbet... Senin varmaya çalıştığın nokta... "Maddeyi gördük...Tanrıyı duyduk...Var olduğunu kabullendik" gerçeğinin dışında... "aksine Allah var madde yokmuş.." ifadelerine dönüşünce... tartışma bilimsel olmaktan çıkıyor kendiliğinden ... Bu noktadan sonra her kim ne söylerse kişiselleşiyor ve alınganlıklar başlıyor... Üstelik "Bazı arkadaşlarımız normal insan anormal insan gibi sözler sarfetmeye başladılar.." gibi Çıkarımlara kadar gidilebiliyor... Durum bundan ibaret...Algıladığın gibi bir İroni ve ulaştığın çıkarımlar geçerli değil ... *tna -
Tayyip Neden Cumhurbaşkanı Olmamalı?
GeceKuşu şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Güncel Konular
Evet hepimiz kişisel ve siyasi duruşumuzla üç aşağı beş yukarı böyle düşünüyor yada onu destekliyoruz... Ama onlar, onu ve bizi yönetmekle kendilerini yükümlü görenler ne düşünüyor? Her zaman ve her koşulda karizması, zekası,lider kişiliği, insanları ikna kabiliyeti olan... Ama yönetebilecekleri birilerini her dönem bulup çıkarıyorlar... Bize de,peşinden gitmek yada reddetmek rolü kalıyor... Aslında herşey planlı programlı yürüyor, yürütülüyor... A planı tutmazsa B yada C planı devreye girecek... Birinde peşindekiler,diğerinde reddedenler sevinecek yada üzülecek... Latsoulun, güncelde son açtığı başlığı okumuşsunuzdur... Gündemin akışı tamda orada olduğu gibi akıyor... *** Bir de şu var lider olmak sıradan bir kişilik değil... Ama bir ATATÜRK olmak ta hiç kolay değil... Biri var olmasının gereğini, halkının geleceği için doğru kararlar verip, koşulları değerlendirirken, Diğeri, birilerini adına var olabilmenin gereği olarak, Halkının kazanımlarının geri alınmasına önayak olabiliyor ... Hemde tüm benliğiyle inanarak ve inandırılarak halkının çıkarlarının tersine kararlar alabiliyor.. Bu yüzden, hepimiz Erdoğan'ın kararını merakla bekliyoruz..! *** Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu sürecin bir temsilcisi ve bugünkü siyasal lideri olduğu için, kendisi veya işaret edeceği bir kişi Cumhurbaşkanı olmamalıdır; yoksa bu süreç Cumhuriyetin, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti özelliklerini çökertecektir. *** inançları siyasal alanda istismar eden bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan'ın veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya'ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir. *tna -
Dikkat..! Allah Var, Madde Yok..
GeceKuşu şurada cevap verdi: kralx başlık Dini Konular - Din - Dinler
Böyle bir durum bizim gibi normal insanları aşar... Uzman sensin gerçekliğini sen ispatla.! Bizim gibi sıradan insanlar böyle bir durumda şu şekilde düşünür ve cevap verirler... "Maddeyi gördük...Tanrıyı duyduk.!" "Maddenin varlığını anladık...Tanrının da olduğunu varsaydık.!" *** Ayrıca sıradan normal insanlar... Rüyalarla, var saymayla, sanmaların, gerçeklerden çok farklı şeyler olduğunu düşünürler... *** Yanıtı yine sen vermişsin değerli arkadaşım... *tna -
" Derin devlet nedir? " " Derin devlet aslında kontrgerillanın başkalaşmasıdır? Her ülkede farklı adlarla anılan örgüt, NATO tarafından organize edilir. Faaliyetleri tüm ülkelerde Başbakan ve Cumhurbaşkanı düzeyinde izlenir. Elemanları, ağırlıklı olarak Panama ve Amerika'da eğitim görürler." 11 Eylül sonrasında NATO tarafından revizyondan geçirilmiş ve ellerindeki teknoloji iyileştirilmiştir. Şu an kendilerine ait özel hapishaneleri de vardır. " Bu örgütler; sol siyasi güçlere karşı gizli bir savaş yürüttüler... Bir dizi terörist saldırı ve insan hakları ihlallerinde yer alıp, trenlerde ve pazar meydanlarında gerçekleştirilen bombalı katliamlardan (İtalya), Rejim karşıtlarına sistematik işkence uygulanmasına (Türkiye), Sağ kanat askeri darelerin desteklenmesinden (Yunanistan ve Türkiye) Muhalif grupların paramparça edilmesine uzanan geniş bir saldırı yelpazesinde kullanıldılar."
-
Tayyip Neden Cumhurbaşkanı Olmamalı?
GeceKuşu şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Güncel Konular
Türkiye toplumdan topluluğa, cemiyetten cemaate, ulusaldan yerele, vatandaşlıktan müritliğe doğru, tarihin akışına, insanoğlunun uygarlaşmasına ve özgürleşmesine ters bir süreç yaşıyor. Bu garip oluşumun ardındaki belirleyici ögeleri soğukkanlı bir biçimde çözümlemezsek, olayı anlamamız ve tabii sorunu çözmemiz olanaklı olmaz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu sürecin bir temsilcisi ve bugünkü siyasal lideri olduğu için, kendisi veya işaret edeceği bir kişi Cumhurbaşkanı olmamalıdır; yoksa bu süreç Cumhuriyetin, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti özelliklerini çökertecektir. * * * inançları siyasal alanda istismar eden bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan'ın veya işaret edeceği bir kişinin Çankaya'ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir. *tna -
ATATÜRK İLERİCİYDİ, SİZ GERİCİSİNİZ... (Yüzleşelemmi?...)
GeceKuşu şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
İlericilik ve Gericilik aşağıdaki dört farklı ölçüte göre tanımlanabilir: [1-] İnsanoğlunun tarihsel gelişim sürecine göre. [2-] Üretim ilişkilerine göre. [3-] Tüketim ve paylaşım ilişkilerine göre. [4-] Siyasal rejimlere göre. [1-] İnsanlık tarihsel gelişim sürecine göre; Toplayıcılıktan avcılığa, avcılıktan tarıma, tarımdan endüstriye, endüstriden bilişime doğru yol almıştır. Bu çizgiye uygun bir değişmeyi amaçlayan ilerici, Onu durdurmaya veya tersine çevirmeye çalışan gericidir. [2-] Üretim ilişkileri; İlkel, köleci, feodal, kapitalist, sosyalist olabilir. Her bir üretim ilişkisini ileri götürmek isteyen ilerici, Durdurmak veya geri döndürmek isteyen gericidir. [3-] Tüketim ve paylaşım ilişkileri; Gelir ve servet dağılımını adil olmayan bir biçimde merkezileştiren, sosyal adaleti bozan, veya bunun tersine, fırsat eşitliğini sağlayan, sosyal adalete uygun olan bir yapıda olabilir. fırsat eşitliğinden, sosyal adaletten yana olanlara ilerici, Gelir ve servet adaletinin bozulmasından yana olanlara gericidir. [4-] Siyasal rejimler; Temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan laik ve demokratik ilkelere dayalı veya, çeşitli gerekçelerle temel hak ve özgürlükleri askıya alan anti-demokratik uygulamalara dayalı olabilir. Demokratik ve laik rejimlerden yana olanlar ilerici, Anti-demokratik rejimlerden yana olanlar gericidir. *tna -
Demek sizce insanların manevi duyguları.."ruh, melek, şeytan,cin gibi ifade edilen metafizik varlıklar" vardığınız sonuç ve çıkarımınız müthiş doğrusu... Yaşamı ve insanları algılarken üretebildiğiniz mantık, empati anlayışınız buysa... Ne denebilir, size kolay gelsin... Kendi söyleminize verdiğiniz yanıt...(!)