muki

AĞUSTOS ayında da yollarda olmaya devam ediyor… Yerleşik sahnelerinin yanı sıra, bu olanaktan uzak kalan çocuklara tiyatroyu taşıyan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu GEZİCİ TIR TİYATROSU’nda sahneleyeceği oyunlarla AĞUSTOS ayında köylerde olmaya devam edecek. Özellikle kırsal kesimde yaşayan ve tiyatro ile buluşmakta güçlük çeken çocukların, bu eksikliklerini giderebilmeleri amacıyla başlanan bu proje, meydanlarda, okul bahçelerinde, futbol sahalarında hayat buldu ve bulmaya da devam ediyor. Gittiği her noktada ve köyde çocuklar kadar yetişkinlerinde ilgisini çeken Gezici Tır Tiyatrosu bu yıl 3 oyunla seyirci karşısında… Bu yıl 22 Mayıs 2007 da start alan GEZİCİ TIR TİYATROSU, “Sokak Kedileri” adlı oyun ile Mayıs –Haziran aylarında okul bahçelerinde ve köy meydanlarında çocuklarla buluştu. 2 Ağustos’dan itibaren programına kaldığı yerden devam edecek olan Tır Tiyatrosu, bu sefer 3 oyunla seyircisinin karşısına çıkacak. Bu zamana kadar gerçekleştirdiği Tır Tiyatrosu projesi çerçevesinde köylerde çocuklar kadar yetişkinlerinde oyunlara ilgi göstermesi karşısında repertuarına birde yetişkinler için sahnelediği SINIR adlı oyunu kattı. BU YIL GEZİCİ TIR TİYATROSU’nda SERGİLENEN OYUNLAR : “HOŞUNUN UTANCI, (çocuk müzikali ) Yazan : Şinasi Ekincioğlu Yöneten : Zuhal Ergen “SOKAK KEDİLERİ”’ ( çocuk oyunu ) Yazan : Reha Bilgen, Yöneten : Veysel Sami Berikan “SINIR” (yetişkinler için) Yazan . Muzaffer İzgü , Mehmet Çevik Tiyatro izlemeyen çocukların sayısının azalması dileğiyle… Süleyman Demirel Kültür Merkezi Yahya Kaptan Gişe : 0 262 311 59 00 ( 124 ) Halk Eğitimi Merkezi Sahnesi- Gişe : 0 262 325 53 16 Halkla İlişkiler : 0 262 311 59 08- 311 59 00 (127-107) FAX : 0 262 311 59 08 - 0 262 311 59 15 www.kocaeli.bel.tr e-mail: [email protected] GEZİCİ TIR TİYATROSU -AĞUSTOS 2007 PROGRAMI- Tarih 02.08. Perş. KÖY /BELDE / OKUL - SUADİYE OYUN ADI - HOŞU’NUN UTANCI SAAT 21:00 Tarih 03.08. Cuma KÖY /BELDE / OKUL - AVLUBURUN KÖYÜ OYUN ADI -HOŞU’NUN UTANCI 21:00 Tarih 04.08. C.tesi KÖY /BELDE / OKUL - YALAKDERE KÖYÜ- OYUN ADI -HOŞU’NUN UTANCI 21:00 Tarih 05.08. Pazar KÖY /BELDE / OKUL - BAĞIRGANLI (festival) OYUN ADI -HOŞU’NUN UTANCI 20:00 Tarih 07.08. Salı KÖY /BELDE / OKUL - SOLAKLAR KÖYÜ OYUN ADI -HOŞU’NUN UTANCI 21.00 Tarih 08.08. Çarş . KÖY /BELDE / OKUL - KIRKPINAR AÇIKHAVA TİYATROSU- SAPANCA OYUN ADI -HOŞU’NUN UTANCI 20:00 Tarih 09.08. Perş. KÖY /BELDE / OKUL - KEFKEN OYUN ADI -HOŞU’NUN UTANCI 21:00 Tarih 10.08. Cuma KÖY /BELDE / OKUL - DEĞİRMENDERE OYUN ADI -HOŞU’NUN UTANCI 21:00 Tarih 14.08- Salı KÖY /BELDE / OKUL - DERBENT (Şirinsulhiye,Balaban,Nusretiye ) OYUN ADI - SINIR 20.30 Tarih 15.08- Çarş. KÖY /BELDE / OKUL - KIRKPINAR AÇIKHAVA TİYATROSU-SAPANCA OYUN ADI -SOKAK KEDİLERİ 20:00 Tarih 18.08. C.tesi KÖY /BELDE / OKUL - KOCAELİ FUARI OYUN ADI -SINIR 20.30 Tarih 20.08. P.tesi KÖY /BELDE / OKUL - UZUNTARLA OYUN ADI - HOŞU’NUN UTANCI 20:30 Tarih 21.08. Salı KÖY /BELDE / OKUL - İRŞADİYE KÖYÜ- OYUN ADI - HOŞU’NUN UTANCI 20:30 Tarih 22.08. Çarş. KÖY /BELDE / OKUL - KIRKPINAR AÇIKHAVA TİYATROSU.-SAPANCA OYUN ADI - BENİM GÜZEL PABUÇLARIM 20:00 Tarih 24.08. Cuma KÖY /BELDE / OKUL - AYVAZPINAR KÖYÜ OYUN ADI - HOŞU’NUN UTANCI 20:30 Tarih 25.08. C.tesi KÖY /BELDE / OKUL - KOCAELİ FUARI OYUN ADI - HOŞU’NUN UTANCI 20:30 Tarih 26.08. Pazar KÖY /BELDE / OKUL - NÜZHETİYE KÖYÜ- OYUN ADI - HOŞU’NUN UTANCI Tarih 28.08. Salı KÖY /BELDE / OKUL - KETENCİLER KÖYÜ OYUN ADI - HOŞU’NUN UTANCI Tarih 29.08. Çarş. KÖY /BELDE / OKUL - ZEYTİNBURNU KÖYÜ OYUN ADI - HOŞU’NUN UTANCI 20:30 Tarih 30.08. Perş. KÖY /BELDE / OKUL - EREĞLİ (festival) OYUN ADI - HOŞU’NUN UTANCI 17:00 Tarih 31.08. Cuma KÖY /BELDE / OKUL - KARAKEÇİLİ ULUSLAR ARASI KÜLTÜR ŞENLİĞİ – KIRIKKALE OYUN ADI - SINIR 20:30 Süleyman Demirel Kültür Merkezi Yahya Kaptan Gişe : 0 262 311 59 00 ( 124 ) Halk Eğitimi Merkezi Sahnesi Gişe : 0 262 325 53 16 Halkla İlişkiler : 311 59 08 - 311 59 00 (127-107) FAX : 0 262 311 59 08 - 0 262 311 59 15-

E hani, erkeklere vaad edilen şeffat elbiseli hurilerin karşıtları nurilerden hiç bahsetmiyor. Yukarıda sizin aktardıklarınız ancak bu dünya ile ilgili ve ucundan köşesinden cennetteki ırmaklarla damaklara bal çalınıyor.

E valla fft çocuk gibisiniz. Bana ne, bana ne, bana ne, atalarım, atlarım ve atlarım... Muhammed'e 'kadınlarını sıraya koy, sıralarında adaletsizlik yapma' dediği ve bu söylediğini 'benim kitabım Kur-an'a yaz' dediği Allah'tan şüphe duymak lazım bence. Allah'ın Muhammed'in uçkuru ile uğraşacak vakti varmış demek ki. E işte, Muhammed'in İslam'ı nasıl yaşadığı Kur-an'da yazıyor, siz okusanız da, okumasanız da.

Flew'un Allah'a iman etmesi onun İslam dinini seçtiğini göstermiyor. Zira, o bir deist oldu, ama müslüman olmadı.

Abdullah Gül çok değıl bir hafta önce Vakit Gazetesine ne demişti hatırlayın: ''Benim babam küçük esnaf ve sakallı olduğu için beni Cumhurbaşkanlığına layık görmediler.'' Sakallı babanın Cumhurbaşkanlığına seçilmek için engel değil, klasik bir AKP istismarı olduğunu Sayın Demirel'in sakallı babalarını hatırlatılarak çürütülmüştü. Geriye kalıyor zavallı esnaf istismarı.. Heyhat, o da büyük bir çarpıtmaymış.. Gazetelerdaki habere göre, meğer Abdullah Gül'un babası Ahmet Hamdi Gül beyefendi öyle zavalli bir esnaf filan değilmiş. Tersine kökleri 1972 ye dayanan bir şirkete ASTEKSAN ve 4000 metre kare kapalı alanı olan devasa bir fabrikaya sahipmiş.. Bitmedi... Abdullah Bey'in zavallı dediği babasının İstanbul'da da KİTOKO iç ve dış Tic.LTd. diye de ayrı bir şirketi varmış. Bütün bu şirketlerin Adana ve Romanya'da şubeleri bulunuyormus. Abdullah Gül'ün babası fabrikasında ne imal ediyor.. Şehir, park ve bahçe mobilyaları, çöp kutuları, otobüs durakları, aydınlatma elemanları ve reklam bilboardları. Peki, zavalli esnaf Hamdi Gül bunları nerelere mi satıyor? ASTEKSAN in internetteki web sayfasına bakalım... AAAAAAAAA o da ne! 42 AKP'li belediyenin referansları var orada. Keza İstanbul büyükşehir belediyesine bağlı İETT ve İSTON da var.. bu listede... Referans ne anlama geliyor.... ASTEKSAN 42 AKP'li belediyede iş yaptı ve bitirdi anlamına geliyor.. Görüyormusunuz Abdullah Gül un zavalli esnaf babasını... Peki, bütün bu işlerin alınması, ya da verilmesinde Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül' ün payı ya da katkısı var mı? Bunu ihaleye giren diğer şirketlere sormak gerek... İstanbul'un 2300 bilboardunu 5 trilyona Abdullah Gül'ün babası yapacak.. Şimdi soruyoruz... Abdullah bey bunlara ne diyorsun..? 42 AKP'li belediyenin babana verdiği ihalelelerin hesabını vermek durumundasın.... TÜRBANI DİNDAR CUMHURBAŞKANI HİKAYESİNİ VE 367 İSTİSMARINI BIRAK GEL, HESAP VER.... BABAN 42 AKP'Lİ BELEDİYEDEN BU İHALELERİ NASIL ALDI? BUNLARI TÜRBAN İSTİSMARI, YA DA CUMHURBAŞKANLIĞI MAĞDURİYETİ MASALI İLE ÖRTEMEZSİN. Alıntıdır

Daha ne örneği istiyorsunuz? Forum bu örneklerle dolu. Yeni üye olduğunuz için bu forumun bu örneklerle dolu olduğuna bakmadınız, görmediniz herhalde. Biraz forumdaki başlıklara ve içeriklerine bakın derim ben size.

Sayin son akıncı, herkimse kendinden bahsederken 'biz'li mi konuşur? Bazılarının üç dört ismi oluyor, gene de bu bazılarının kendinden bahsederken bizli konuştuğuna şahit olmadım. Ama bu Allah, madem insanlar bana 99 isim vermişler, ben de bu isimlerden istifade edeyim deyip kullanmış olabilir, öyle değil mi! Ha bir de, bu isimlerin yabancı lisanla başka dinlerde olması da başka bir mesele...

Sayın sarıgöl, sizde bulunan şu acizlik kisvesi altındaki ****** hiç hoş değil. Müslümansınız ya, bu mu yakışır bir müslümana? Ayrıca, şimdiye kadar yapılan fikir tartışmalarında ortaya inandırıcı ne koydunuz ki, sorarım size?

Sayın son akıncı, neden anlamak istemiyorsunuz? Ne diyor? Rahman'dan başka tapılacak tanrılar yapmış mıyız? Yazdığınız bütün yorumlar ve Allah'ın 99 ismi oluşu vs. sorulan bu soruya cevap değil. Rahman'dan başka tapılacak tanrılar yapmamış olanlar kim? Siz sevgili katakuta'nın sorduğu bu soruya, ama sadece bu soruya cevap verin. Evelemeye gevelemeye gerek yok sanırım.

Rica ederim. Ama bir de şunu düşündüm bu arada. Bizde depreme dayanıklı binalar yok ki. Hadi yaptırdın diyelim, ilk büyük bir depremde bina yıkılacak ve insanlar da bu binaların altına gömülecek. Bu yüzden de insanlar -paraları olsa dahi- çatılarına fotomontaj hücreleri monte ettirmeyi düşünmek değil akıllarından dahi geçiriyor olamazlar.

Bu yayınlar var ve daha da çoğalacak eminim. AKP ile artık önleri açıldı, ver yansın yapacaklar. Ancak AKP'nin bu durum karşısında sergileyeceği tutum önemlidir. Bakalım Tayyip ve tayfası tabanda ve tavanda bulunan bağnazlarla nasıl başa çıkacak ve en önemlisi başa çıkmak isteyecek mi. Fakat ben, başa çıkmak isteseler dahi başa çıkabileceklerini sanmıyorum. Çünkü tarikatlar, tekkeler vs. aldı başını gidiyor buna dur demek istese bile dur diyebilecek mi Tayyip efendi, göreceğiz bakalım. Kendilerini Kemalist sananlar da, kapıldım gidiyorum AKP'nin rüzgarına şarkısını söylemekten uyandıkları zaman deve hendeği çoktan atlamış olacak.

Fazla bilim kurgu da seyretmek iyi değil galiba.

Ya benim anlayamadığım nokta, Kur-an'ın Allah'ı biz insanları hak talep etmek için mi yarattı. Benim bir oğlum var ve ben onu emek sarf edip büyüttüm ama ondan zerre kadar hak talep etmiyorum. Şimdi, benim ona, seni doğurdum/yarattım bana hamd etmelisin, her dediğimi yapmalısın, günde 5 defa ziyaretime gelmelisin mi demem lazım? Mantığa bakın, Yaratan hem yaratacak hem de, 'hadi seni yarattım, yapacağın tek şey bana hamdetmek ve minnet duymak ki seni cennetime alayım' diyecek. Olacak şey mi bu?

Korku başa bela, sarıl dine, sarıl kitaba. Bir insanda suçluluk duygusu olursa elbette korkar. Ve din kitapları da insanda o kadar çok suçluluk duygusuna neden oluyorlar ki, gel de korkma. ******* ******** ***********

Esas sorun galiba bu okumuş geçinen dindarlar. Ellerinde Kur-an'la kendi halinde saf insanları kışkırtıp emellerine nail olacaklar.

Anadolu Ajansı, Gül'ün adaylığını şu cümleyle duyurdu: "Kayseri Milletvekili Abdullah Gül AKP'nin cumhurbaşkanı adayıdır. AKP uzlaşma yerine gene dayatmayı seçti ve yargı önünde aklanmayan bir adamı, Abdullah Gül'ü, aday gösterdi. Yazık yazık, bu ülkeye yazık! Bu ülkenin bir sürü derdi varken ekstradan dert eklemenin ne anlamı var acaba.

Sevgili katakuta, sizin gözünüzden de hiçbir şey kaçmıyor

Ne komik, sanki ateistlerin düşünce dünyası yoz ve kalpleri fakir. Manen cihadda başarılı olamayınca ne yapacaksınız merak ediyorum.

Sayın kaplan, mesajımın alındığına sevindim. Ama galiba biraz tersten alınmış gibi geldi bana. Mesajı bence şöyle algılamalıydınız. ''Toplumda yozlaşmaya, yobazlaşmaya karşı yüksek sesle konuşmazsak alt edilip karanlıklara gömüleceğiz.'' Son örnek olarakta şu yağmur duasını örnek alabilirsiniz mesela.

Sayın kaplan, acaba bu forumda bu güne kadar hangi dinsiz ve ateist bir arkadaş başka bir dinin propagandasını yaptı? Gene bu forumda kaç imanı zayıf olan bir arkadas dinsiz ve ateist bir arkadaş tarafından başka bir dine davet edildi sorarım size? Bir de şu Kur-an denilen kitap **** ****** çıkarılıpta okunmuş olsa, o zaman çelişkilerin bizlerin kafasında olmadığı ancak Kur-an'da olduğu anlaşılacak. Evet, İslam dini bir'dir ama İslam'ın kitabı Kur-an sayılamayacak kadar çok çelişki içerir.

Toplum kendisi gibi olmayanı hoşgörmüyor! Eşcinsellerden, evlenmeden aynı evde oturan çiftlerden rahatsız olanların oranı yüzde 50'nin üstünde çıktı. Ramazanda oruç tutmayanlardan rahatsız olanların oranı ise yüzde 36... Türkiye genelinde yapılan bir araştırma, Türk toplumunun kendisinden farklı düşünen ve yaşayanlara ne kadar hoşgörüsüz olduğunu ortaya çıkardı. Eşcinsellerden, evlenmeden aynı evde oturan çiftlerden, bar, diskotek ve gece kulüplerine gidenlerden, küpe takmış erkeklerden ve açık giyinen kadınlardan rahatsız olanların oranı yüzde 50'nin üstünde. Ramazanda oruç tutmayanlardan rahatsız olanların oranı yüzde 36, namaz kılmayanlardan rahatsız olanların oranı yüzde 28, başını örtmeyen kadınların görüntüsünden rahatsız olanların oranı ise yüzde 24 çıktı. Açık Toplum Enstitüsü ve Boğaziçi Üniversitesi'nin (B.Ü) proje desteğiyle, BÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Yılmaz'ın yöneticiliğinde yapılan kamuoyu araştırması, 15 ilin kentsel ve kırsal yerleşim birimlerinde, 18 yaş üstü 1644 kişiyle, hanelerde yüz yüze görüşme yöntemiyle yapıldı. Şalvarlı rahatsız ediyor "Türkiye'de Muhafazakârlık: Aile, Din, Devlet, Batı" başlıklı araştırmanın, "Hangi dinsellik görüntülerinden rahatsız olunuyor?" bölümünün sonuçları oldukça düşündürücü. Ramazanda oruç tutmayanlardan rahatsız olanların oranı yüzde 36, namaz kılmayanlardan rahatsız olanların oranı ise yüzde 28. Başını örten kadınlardan rahatsız olanların oranı yüzde 7'yken, başını örtmeyen kadınların görüntüsünden rahatsız olanların oranı yüzde 24. Sakallı, takkeli ve şalvarlı erkeklerin görüntüsünden rahatsız olanların oranı yüzde 39, çarşaflı kadınların görüntüsünden rahatsız olanların oranı ise yüzde 38 oldu. Müslüman kadın kapanır "Kendisine 'Müslümanım' diyen her kadın başını örtmelidir" düşüncesine katılanların oranı yüzde 42. "Başını örtmeyen kadınlar Müslüman sayılmazlar" düşüncesine katılanların oranı ise yüzde 19. Kadının işi hizmet etmek Araştırmada, "Kadınlar ve erkekler siyasette, iş hayatında, toplum içinde ve aile hayatında her bakımdan eşit haklara sahip olmalıdır" diye düşünenlerin oranı yüzde 87 olsa da, "Kadının esas görevinin kocalarına evde hizmet etmek olduğu fikrine katılanların" oranı yüzde 71. Hatta, araştırmaya katılanların yüzde 67'si 'Hizmeti aksıyorsa, o zaman işi bırakmalı ve ev kadını olmalıdır' düşüncesini taşıyor. 'Bir erkek karısına gerekli görürse dayak atabilir' düşüncesine katılanlar ise yüzde 23 oranında. 'Erkeğin şerefinin karısının namusuna bağlı olduğunu' düşünenlerin oranı ise yüzde 73. Eşcinsellere hoşgörü yok Homoseksüellerden rahatsız olanların oranı yüzde 76, evlenmeden aynı evde oturan çiftlerden rahatsız olanların oranı ise yüzde 65. Bar, diskotek ve gece kulübüne gidenlerden rahatsız olanların oranı da yüzde 63. Küpe takmış erkeklerden rahatsız olanların oranı yüzde 56 olurken, açık giyinmeyi, gençlerin flört etmesini, tek başına yaşayan ve boşanmış kadınları rahatsız edici bulanların oranı da ciddi boyutta çıktı. Aykırı görüntülere tolerans gösterilmiyor Doç. Dr. Hakan Yılmaz: Araştırmanın başörtüsü üzerine yapılmış bir araştırma olmadığını söyleyen Doç. Dr. Hakan Yılmaz, genel görüntüler karşısındaki ilk tepkileri ölçmeyi amaçladıklarını söyledi. Yılmaz araştırmayı şöyle yorumladı: "İnsanların yüzde 7'si başını örten kadınlardan rahatsız olacağını söylerken, örtmeyen kadınlardan yüzde 24'ü rahatsız oluyor. Bu önemli bir rakam. Neredeyse üç katından fazlası. Başını örtmeyen kadınları Müslüman saymayan yüzde 19 oranında insanımız var. Bu da bence azınlıkta olsa bile toleranssızlık göstergesi. Yüzde 42'si, 'Bir kadın Müslümanım diyorsa başını örtmeli' diye düşünüyor. Bu ciddi bir rakam. Modern kentsel cinsellik görüntüleri karşısında çok muhafazakârız. Kendimize göre aykırı görüntülere karşı hoşgörülü değiliz. Ama bu konularda içe kapalı ve toleranssız olduğumuz anlamına gelmiyor. İyimser olmaya yol açacak veriler de çıkıyor. En başta kadın - erkek eşitliğine olan inanç." Din, hayatın her alanında... Araştırmaya göre dini inançlar hayatın her alanında etkili oluyor. Araştırmaya katılanlardan yüzde 65'i, seçimlerde oy vereceği siyasi parti liderini seçerken dinsel inançlarını dikkate alıyor. Dostlarını ve arkadaşlarını seçerken dinsel inançları dikkate alanların oranı yüzde 70. Dinsel inançların, evleneceği kişiyi seçerken etkili olacağını söyleyenlerin oranı ise yüzde 85. Katı din ve töre anlayışı yüzünden Sosyolog Prof. Dr. Nilüfer Narlı, bu çalışmayı şöyle yorumluyor: Bu çalışmada yüzde 30 oranındaki insanlar geleneksel değerleri ve katı dini anlayışları nedeniyle, başı açık kadına, yalnız oturan kadına, evlilik dışı ilişkilere, ayrı cinsler arasındaki ilişkiye, dini gerekçeyi yerine getirmeyenlere karşı toleranssız olma eğilimindeler. Niçin rahatsızlar, geleneksel değerlerinden, daha katı bir töre ve din anlayışlarından dolayı başı açık kadına, dini vecibelerini yerine getirmeyenlere toleranssızlar. Avrupa Birliği (AB) sürecinde Türkiye'de toleransın artırılması çok önemli. Daha fazla diyaloğa, dışa açılmaya ihtiyaçları var. Milliyet Gerçi eski bir haber ama dün ile bugün arasında fark göremiyorum, ya siz?

Yiğidi ***** hakkını yeme... Biz birbirimizden öğrenmişiz almayı vermeyi. Dedikodu bol da olsa, komşunun kapısını çalıp eksiğimizi gidermeyi. Bu cennet vatanda yaşayanlar etnik kavgaları yapıp ülkeyi böleceklerine bu vatanın yaşanmaya değer bir vatan olmasına katkıda bulunmaları daha akıllıca olur. Bölmeler. bölünmeler bu vatanda yaşayanların işine yaramayacağı gibi bazılarının ekmeğine yağ sürülmüş olur. Havasına suyuna taşına toprağına Bin can feda bir tek dostuma Her köşesi cennetim ezilir yanar içim Bir başkadır benim memleketim Anadolum bir yanda yiğit yaşar koynunda Aşıklar destan yazar dağlarda Kuzusuna kurduna Yunus'una Emrah'a Bütün alem kurban benim yurduma Mecnun'a Leyla'sına erişilmez sırrına Sen dost ararsan koş Mevlana'ya Yeniden doğdum dersin derya olur gidersin Bir başkadır benim memleketim Gözü pek yanık bağrı türkü söyler çobanı Zengin fakir hepsi de sevdalı Ben gönlümü eylerim gerisi Allah kerim Bir başkadır benim memleketim Havasına suyuna taşına toprağına Bin can feda bir tek dostuma Her köşesi cennetim ezilir yanar içim Bir başkadır benim memleketim Bir bayrak altında yeri gelir hepimiz Kürt, yeri gelir hepimiz Laz, yeri gelir hepimiz Çerkez, yeri gelir hepimiz Ermeni, yeri gelir hepimiz Rum, ama öyle bir yeri gelir ki, hepimiz gene o bayrak altında, bir can bir kan olup Türk oluruz.

Demek ki Muhammed'in kendisi de masal anlattığının o kadar farkında ki, durmadan her ayette 'öncekilerin masallarından başka bir şey değildir' misalleri verip hemen arkasından kendisine inanmayanları Allah'ın cehennem ateşi ile tehdit ediyor. Olmadı, tersine çevirmişsiniz. Siz hiç -inanç hariç- başka bir önü açık yolun kendi içinde körkütük saplanıp kaldığını düşünebiliyor musunuz? Ben düşünemiyorum. Nereye çekerseniz çekin, nasıl düzenlerseniz düzenleyin, asırlar önce neyse, şimdi de o. İslam'ı rasyonelleştirmeye çalışanlar bile yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar. Ayrıca benim yurtdışında yasamamın kime ne söylediğimle ne alakası var? Yurtdışında yaşamam beni yabancı mı yapıyor da İslam dinini veya başka bir dini sorgulamamı engelliyor? Bir bağlantı kuramadım ya neyse...

Bir de şu dilemeyen Allah'ı nasıl diler hale getireceğiz onun formülünü verseydi ya Muhammed. Ama sakın ola ki iman demeyin, çünkü iman etmemi ve görmemi dilemeyen Allah. Ayrıca sizlerin yaptığı biraz haberdar etmek değil de, Muhammed'in masallarını başkalarına dikte etmek oluyor. Hem ayrıca yeri gelmişken gene yazayım, bizler başka gezegenden gelipte İslam'dan haberdar olan yaratıklar değiliz. Sizlerin geçtiği körkütük inanç yollarından bizler de geçtik ve mantık ve vicdanımız bizlere bu yolda yalanlar/yanlışlar olduğu sinyallerini verdi. Vermeseydi zaten biz biz gibi olmayıp sizler gibi masallara inanır olacaktık.