Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

muki

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.848
  • Katılım

  • Son Ziyaret

muki tarafından postalanan herşey

  1. Sayın sarıgöl, gene secde et birlikte ruku et diyor ve anlayana diyorsunuz. Kur-an'da günde şu kadar kez, şu kadar rekat diye bir şey yazmıyor. Evet Muhammed ile aynı yaşam dilimini paylaşanlar onunla yatıp kalkmışlar, ama Muhammed'in şekli ve şemaili ile namazın nasıl kılınması gerektiğini Kur-an'a aktarması gerekmiyormuydu? Yoksa, 'benden sonrakiler nasılsa hadis çıkartacaklar, benim bir de bununla uğraşmama gerek yok' mu dedi acaba? Böyleyse şayet, işin kolayına kaçmakla sonradan Kur-an'ın başına sorun açacağını hesaba katmamış olsa gerek.
  2. muki

    Yabancı dilimiz Türkçe

    DTP'nin desteklediği 19 bağımsız milletvekili dün TBMM'ye toplu halde gelerek kayıt yaptırdı. DTP'li bağımsızlardan aralarında eski genel başkan Ahmet Türk'ün de bulunduğu bir bölümü milletvekili bilgi formunu doldururken 'bildiğiniz yabancı diller' bölümüne 'Türkçe' yazdı. Bu nedenle TBMM yönetimi kayıt yaptıranların biyografilerini internet ortamına taşıma işlemini durdurdu. Bu uygulamanın yalnızca DTP'lileri kapsadığı izlenimi vermemek için de dün kayıt yaptıranların kısa biyografileri internette yer almadı. DTP'lilerin bu tavrının duyulmasından sonra partide toplantı halinde bulunan Türk ile arkadaşları çözüm arayışına girdi. Ahmet Türk, bu bilgiyi teyit ederken DTP'den "Yanlışlıkla olmuş, düzeltiliyor" bilgisi verildi. 16 yıl önce 1991 seçimleriyle TBMM'ye giren dönemin DEP milletvekilleri ise bildikleri yabancı diller bölümüne 'Kürtçe' yazmışlar, bu bilgi milletvekili albümlerine konulmamıştı. DEP'lileri temsilen Leyla Zana Kürtçe yemin etmiş ve bu da krize neden olmuştu. DTP'lilerin bu tavrı, Ankara kulislerini karıştrırken, Ahmet Türk kayıt işlemleri sırasında uzlaşmacı mesajlar vermeyi sürdürdü. TBMM'de MHP ile DTP'nin yan yana olacağı hatırlatılınca Türk, "Belimizde kılıç yok. Kılıçları kuşanmış değiliz. Parlamentoda gerginlik yaratmak için değil, var olan gerginliği ortadan kaldırmak için çaba göstereceğiz" diye konuştu. Hürriyet Bu daha başlangıç. Bakalım daha neler göreceğiz.
  3. Önyargısız ve iyi niyetli olmak önemli. Bunlar olduktan sonra gerisi çorak söküğü gibi gelir.
  4. Bir soyadının komik veya kötü bir yan anlamı varsa bu insanlar isterlerse mahkemeye başvurup değiştirebiliyorlar.
  5. Mesleğimden dolayı ülkemi adım adım biliyorum. Machi Picchu ve kuzey ışıklarını görmek için kuzeyde bir ülkeye gideceğim.
  6. muki

    Geleceği Yaratmak.

    Hangi gelecek? Yalanlar üzerine kurulmuş bir gelecek mi? Daha küçüklükten yalana alıştırılıyor bu toplum. Nasıl mı? Genç kız erkek arkadaşı ile buluşmaya gidecektir. Annesinin/babasının buna karşı çıkacaklarını bildiği için yalana başvurur. İşe geç kalmıştır. Patronuna olmadık bir mazeret/yalan söyler. Ramazan ayıdır. Oruç tutmamasına karşın toplumun kendisini dışlamaması için tutuyorum diye yalan söyler. Okulu kaytarıyordur. Gene annesine/babasına açık açık bugün okula gitmek istemiyorum diyeceğine, evden normal saatte çıkar sokak sokak gezer. Şimdilik aklıma gelen yalanlar bu kadar. Çocuklarımızı ne konuda olursa olsun yalan söylemeye itmediğimiz, kendi gençliğimizi hatırlayıp, onların sorunlarına eğilip birlikte çareler arayıp, birlikte imkanlar yaratırsak, işte o zaman sardunyamın da dediği gibi; gösterişsiz, sıcak, samimi, içinde açılan kapıdan sizi cennet bahçelerine götürecek, kelimeleriyle başka alemlerde yüzdürecek, şekilden öte içsel zenginliğin farkında olan, binbir maske ile dolaşmayıp, sahte sözlerle aldatmayan, mevki sahibi olmak için her yola başvurmayan insanlar görme şansımız olacak.
  7. Pes etmekte buna derim yani. Bundan başka verecek cevap kalmadı galiba?
  8. Secde edenlerin kurtuluşa ermeleri, ya da onların secde ederken Allah'tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görünmeleri değil, soru 'nasıl, ne şekilde idi'. Yani secde etmek yatıp kalkmaksa, budist rahipler de tapınağa giderken 45 km gibi bir mesafeyi secde ederek gidiyorlar. Arkadaşım Tibet'ten yeni döndü ve bana birkaç resim gönderdi, ekledim belki görürsünüz.
  9. muki

    KİTLE VE DEMOKRASİ

    Kitle, hükmettiklerinden dolayı eleştiriyi engellerler. Kitle yoğun olarak etkili bir hal almıştır. Düzen işlevini dikte eder ve bu dikte edişin dışındakiler buna karşı gelemez ve kendini anlatamaz. İçine kapalı olduğundan kendi taraftarlarını çeker ve karşıtlarını iter. Çeşitli içeriksel fikirler üretmek yerine kendi fikirlerini savunmaya geçer. Bu kitle kendini oluşturduktan sonra problemleri çözücü olmamakla birlikte aslından kopup bir güç meydana getirir. Eşitsizlik durumundan dolayı baskın bir sistem biçimlendirir. Tekelçilik harekatında baskın belirleyiciliğe doğru gidiş vardır. Bu kitlenin yaşayabilmesi içın büyümesi gerekir. Kitlenin genişleme ve yayılması açısından hiç bir karşı görüse tahammülü yoktur. Karşı konulamaz argümanlarla gözleri kapalı olarak yoluna devam eder. Demokrasinin bir düşmanı varsa, o da kitledir, zira tohumu demokrasinin içindedir. Demokrasi demek; ne çoğunluk, ne de azınlık demektir. Demokrasi baskın gücün dengede tutulmasıdır. O yüzdendir ki, demokrasinin sağlıklı insan aklına ihtiyacı vardır. Sınırlayıcı olup ta işlevsiz bir hale dönüstürülmemelidir. Kandırıcı potansiyeli açıkça bellidir ve belirleyicileri de aldırışsızlık ve fırsatçılıktır. Demokrasi bıçak üzerinde danstır ve uzlaşmacılıkta çaba göstermesi şarttır. Sonunda bu azınlık kendisine katılsın diye, kitle bu azınlığı tedirgin eder ve dağıtır. Kitle yüzleşme yolundan kaçar, çatışma çıkarmaz ama sürgün eder. Demokratik koşullarda görmemezlikten gelme başarı yollarından biridir. Kitle ve azınlık oyunun içeriğinde düşmanca karşı karşıyaysa, hürriyet toleransını açık bırakır. Kitlenin Demokles kılıcı da da azınlığın tepesindedir.
  10. Atatürk dönemini yok sayıp, Fatih dönemine döneceğiz galiba. Ya bunlar ne yaptıklarının farkındalar mı acaba?
  11. Sayın boşig, hakikat varsa bile bazıları barışsal yoldan ve mantıksal açıklamaları kendisine rehber edinerekten, bir diğeri ise ezici bir güçle ulaşmaya çalışıyor. Dilerdim ki, bazı arkadaşlar da hiddetlenmeden ve inatlaşmadan tartışsınlar ve bilgilendirsinler.
  12. Az insanın idrak ettiği gibi 'hakikat' diye bir şey yoktur. Ancak olanaklar vardır. Kozmolojık bağlantıları bulmaktan çok, evrimin yaratıcı sürecinin tadını çıkartıyoruz. Aslında insan hakikat olmadığını, sadece olanakların olduğunu çoktan anladı, ama ne yazık ki daha bir çok insan hakikate inanıyor. Bu da ister istemez problem yaratıyor.
  13. muki

    Hiç Umut Yok mu?

    Karamsar olmaya itiliyoruz adete. Korku'dan korkmak günün moda hastalığı. Ama bunun biliçli olarak üretildiğine inanıyorum. Ne kadar çok korkarsan o kadar kolay yönetilebilir, yönlendirilebilirsin. Maalesef bu korkudan korkma hastalığını yayanlar da güçleri ellerinde tutmak isteyenlerden oluşuyor.
  14. Sevgili sardunyam, ancak yol mol kalmadığından yola devam değil, batmaya devam. Eh artık, Tayyip'in oğlunun bir gemiciği var, tayfasını da alır uzaklara açılır, olan da Vatan'a olur.
  15. Ancak şu var ki, ben bu yazıda açıklayıcı bir cevap bulamadım. Ya siz, diğer okuyucular???
  16. Birce, olay nedir biliyor musunuz? Türkiye'de insanların yararlı işlere/uğraşlara ayırdıkları zaman hemen hemen hiç yok. Nerede düğün orada bayram mantığı ile yaşıyoruz. Gönüllü olarak yararlı olabileceğimiz o kadar çok uğraş var ki aslında. Ramazan ayında verilen, senede bir defaya ait fitre ile vicdanımızı rahatlatıyoruz. Ama bizler bu vicdan rahatlatma olayını aşıp, senenin diğer günlerinde nasıl yararlı olabilirim diye düşünmemiz lazım. Şu da var ki, diğer insanları sevindirmek sadece para demek değildir. Devletimiz de bu gönüllü kurum/kuruluşlara parasal yardımda bulunmayı bırakın, bu kuruluşların isimlerinden dahi haberleri yoktur sanırım. Olsa bile 'onlar kendi yağlarında kavrulsunlar' mantığı ağır basıyor herhalde. O yüzdendir ki, açılan yardım kurum/kuruluşları hem devletten, hem de özel kişilerden gelmeyen maddi ve manevi yardımlarla dökülüyorlar ve sonunda pes edip kapılarını kapatıyorlar. Tabii 'bir elin nesi var, iki elin sesi var'dır. Düşünsenize, bir de bu eller çok fazla olunca kaç ses çıkacak. Misal olarak benim yaşadığım Rotterdam şehrinden bir çok örneğin içinden iki örnek vereyim: Gilde diye belediye destekli bir gönüllü yardım kuruluşu var. Ben buraya üyeyim. Bunların her sene çıkan bir tanıtım broşürleri var ve bu broşürler okullara, üniversitelere, kütüphanelere, diğer yardım kuruluşlarına postalanır ve oralarda insanlar bu gibi bir yardım kuruluşunun varlığından haberdar edilir veya kulaktan kulağa duyurulur. Bu broşürde kimin hangi ugraş ile gönüllü olarak yardımda bulunmak istediği yazar. Benim broşürde üç ayrı dilde ders verebileceğim kayıtlıdır. Bir başkası bir el becerisi ile, bir başkası yaşadığı savaş anılarını anlatarak, bir başkası kendi kültürünü tanıtmak için okullarda, yaşlılar evlerinde ve gruplara tanıtım yapar, bir başkası gene isteyen 8-88 yaş arası gruplara dünya literatüründen masallar okur, bir başkası dünya denizlerindeki zenginliklerinin dia ve resimlerini paylaşır, vs. vs. vs. Ve bu insanlar bununla övünmez, dile dahi getirilmez çünkü senin ders verdiğin bir insan da muhakkak başka bir gönüllü işi ile meşguldür. Müzikte de aynen böyle. Sadece Rotterdam'da 40 tane koro var. İnsanlar bir araya gelerek tek veya çok sesli müzik eserlerini seslendirirler. Fakat bunun için haftanın bir günü kiralanmış bir salona provaya giderler. Altı ay, veya bir senenin sonunda gene kiralanmış bir klisede veya konser salonunda o bir sene boyunca prova ettikleri eserleri sahneye koyarlar. Maliyet yani, kiralanan salon, seslendirilen eserde müzik aletleri gerekiyorsa bunları çalanların ücretleri, veya dışarıdan tutulan soprano ve/veya tenorun ücretleri hesaplanır ve giriş ücreti buna göre ayarlanır. Koroda şarkı söyleyenler sadece provalar için kiralanan salonun ve koro şefinin ücretlerini öderler. Ve sonunda koronun eserini dinlemek isteyen insanlar pek fazla bir ücret ödemeden salonu doldurur ve güzel bir kaç eser dinlemiş olur. Bu da insanlara bir hizmettir. İnsanın insan için var olması güzel bir duygu. Ve bu var olmak bir başka insanın mutluluğu ve memnuniyeti ile ilgili ise var olmak daha başka bir anlam kazanıyor. Karşımdaki kişiyi tanımasam da ne konuda olursa olsun 'ben senin için varım' mesajını vermek insana yakışan bir özelliktir diye düşünüyorum.
  17. O karizmaya çoktan çizik attı bile kendisi Sayın Öcalan Ananı da al git Askerlik yan gelip yatılacak yer değil Kelleler ve daha niceleri Lakin bunu görüp, duyup anlayan insan sayısı ne yazık ki azınlıkta kaldı. Nedenleri malum...
  18. Birileri; Müslüman olsun çamurdan olsun..., derken Birileri; Merhametten bahsederken... Birileri; Ramazan ayında gündüzleri aç gezip, iftar vakti sofralarında bir tek kuş sütü eksikken... Birileri; Kesem dolsun, gerisinden bana ne derken... Bir de diğer tarafa bakın Ah çocuk, öyle bir dünyaya doğdun ki... Daha yaşam nedir bilmeden, tanımadan, Umut denen şey, gözyaşların oldu. Ah çocuk, insanlık senin yarınını çaldı... Bir lokma et yemeden sen, Akbabalar etrafını sardı. Ah çocuk, sana verebilecek o kadar çok şey var ki... Ama yürekler taştan oldu, Vakit, senin için ölümü bekler oldu.
  19. İyi ki merhamet adına emredilen kavramlar kadar merhametlisiniz. Akıllıca veya *******, ama düşünebilen ve bu düşünce ve tahlil sonucunda ister inanan ya da, ister inamayan bir insanı sadece Muhammed öyle istiyor diye 'sonsuza kadar yanmalarında bir sakınca yok' diyeceksiniz, diğer taraftan Allah'ın varlığından haberi olup olmadığını bilmediğiniz, veya varsa bile, evet var, veya yok diye cevap veremeyecek bir sivrisineği öldürmeden yakalayıp camdan serbest bırakacak kadar merhamet göstereceksiniz. Bir de dinsizler ve ateistler merhametsiz demiyor musunuz, güleyim sizin merhametinize.
  20. Lilo Friedrich. Alman vekil. Seçimi kaybetti. Evlere temizliğe gidiyor... Leyla Zana. Eski DEP'li. Bölücülükten hapse girdi. Ona devlet bakıyor. Almanya'da öyle Dünya zengini Almanya'da 2 dönem meclise giren Lilo Friedrich, seçilemeyince, milletvekili maaşı kesildi. İş bulamadı. Evlere temizliğe gitmeye başladı. Utanmıyor, "Alın terimle kazanıyorum" diyor! Türkiye'de böyle Yoksul Türkiye'de durum tersi. Vekillikleri "bölücülükten" düşen Leyla Zana, Hatip Dicle, Sedat Yurttaş, Orhan Doğan, Selim Sadak, Naif Güneş, Sırrı Sakık, Ahmet Türk'e hâlâ devlet bakıyor! Mesih bile maaş alıyor ATATÜRK'e hakaret eden, "Ben mesihim" diyen eski Refahlı Hasan Mezarcı, aylık bin 304 YTL tazminat alıyor. Sınırsız sağlık hizmetinden yararlanıyor. Şevki Yılmaz'a da aynı kıyak yapılıyor. Vekil eskilerinin devlete sadece sağlık faturası 2005'te 30 milyon YTL oldu... O milletin vekili 2 dönem vekilliğin ardından seçimi kazanamayan, iş de bulamayan Alman, temizlikçi oldu: Çalışmak ayıp değil. Yalnızca 7 ay maaş aldı... Almanya'da 2 dönem milletvekilliği yaptıktan sonra seçimi kaybeden Lilo Friedrich'in öyküsü, Türk vekilleri "korkutacak" türden 1998-2005 arasında parlamentoda bulunan Friedrich, koltuğu kaybedince, hayatında yeni bir sayfa açtı. Yasaya göre, vekillik yaptığı 7 yıla karşılık 7 maaş aldı. Bu süreçte hayatını nasıl kazanacağını düşündü. 'Ömür boyu vekil olamayız' 56 yaşında olduğu için iş bulması kolay olmadı. Hastanelere, huzurevlerine, modaevlerine, aklına gelen her yere 100'den fazla başvuru yaptı. Ancak sonuç alamadı. Bunun üzerine "temizlikçiliğe" soyundu ve küçük çaplı bir firma kurdu. Eşiyle bizzat temizlik de yapan Friedrich'e göre, "Alın teriyle para kazanmak ayıp değil". Lilo Friedrich, "Vekillik ömür boyu sürecek değil" görüşünü dile getiriyor. Türkiye'de yaşasa binlerce YTL kazanacaktı HAKARETE MAAŞ ATATÜRK'e hakaret eden Hasan Mezarcı da her ay devletten bin 304 YTL alanlardan. Eski RP'lilerden Şevki Yılmaz ve İbrahim Halil Çelik'e, bu rakamın dışında bir de 200 YTL "emekli imam maaşı" ödeniyor. Ancak vekillerin mesaileri bir türlü son bulmuyor. Son düzenlemelerle, emekli vekillerin maaşları 3 bin 440 YTL'ye çıkartıldı. BÖLÜCÜLÜĞE ÖDÜL TÜRKİYE'de ise "bölücülük" ten hapse giren Leyla Zana bile devletten para alıyor. Zana ile birlikte Orhan Doğan, Selim Sadak, Naif Güneş, Hatip Dicle ve Sırrı Sakık'a her ay bin 304 YTL temsil tazminatı ödeniyor. Bu isimler ömür boyu da tedavi yardımı alacaklar. Ahmet Türk'e ise 4 bin YTL ödeniyor. 42 MİLYON AYRILDI 2 YIL Meclis'te kalan, emekliliği hak ediyor. Üstelik, diğer çalışanlardan farklı olarak, çalışsa bile emekli maaşını alıyor. 2005'te 2 bin 171 eski vekil, 4 bin 355 kişilik aile fertleri ve 3 bin 749 dul ve yetimleri için 30 milyon YTL harcama yapıldı. 2006 için ayrılan ödenek ise 42 milyon 941 bin YTL.
  21. Aşağıdaki fotoğraftaki sancak dünyadaki tek esir Türk sancağıdır. Türk ordusunun 57. alayının sancağıdır. Sancak türk ordusunun şerefidir. Son neferi şehit olana kadar düşmana teslim edilemez. Ve öylede olmuştur; Resimdeki sancak, Çanakkale Savaşı’nda son erine kadar şehit olan Kahraman 57nci Alay'ın Sancağıdır. Hâlen Melbourne-Avusturalya müzesinde sergilenmekte olan sancağın tanıtım plâketinde şöyle yazmaktadır: "Bu Alay Sancağı Gelibolu savaş alanından getirtilmiştir, ama esir edilmemiştir. Türk Ordusu'nun geleneklerine göre bir alayın sancağı, alayın son eri ölmeden teslim edilemez. Bu sancak, sonuncu muhafızın da altında ölü olarak yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur. Kahramanlık timsali olarak karşınızda duran bu Türk Alayı Sancağını selâmlamadan geçmeyin"
  22. muki

    Suya müzik dinletmişler

  23. Güneşle Elektriğe Devlet Engeli Elektrik faturasından veya kesintilerden bunaldınız mı? Ya da bağ evinizde, dağ evinizde elektriksiz mi yaşıyorsunuz? İşte size sevindirici bir “güneş enerjisi” haberi… Çatıya veya camlara yerleştirilen “fotovoltaj hücreleri” sayesinde elektrik üreterek, evdeki tüm enerji ihtiyacını karşılamak mümkün. Fotovoltaj hücreleri ya da güneş pilleri, ışınları doğrudan elektriğe çeviriyor; bataryalarını gündüz doldurarak 24 saat boyunca elektrik ihtiyacına cevap veriyor. Dağ ve yayla evleri, yatlar, GSM şebekeleri, deniz fenerleri ve şehir merkezindeki ev ve iş yerleri bile güneş elektriğinden kolayca faydalanabiliyor. Avrupa’da kimi fabrika, site ve stadyumların aydınlatılmasında kullanılan fotovoltaj hücrelerinin yakın gelecekte enerji sektörünün en önemli ayaklarından biri olması bekleniyor. Avrupa’daki elektrik ihtiyacının yüzde 2’si yenilenebilir enerji kaynaklarından güneş ile sağlanıyor. Her yıl yüzde 25 büyüyen bu alana en çok ilgiyi ise BP gibi petrol devleri gösteriyor. Geleceğin enerji sektörüne yön verecek fotovoltaj hücreleri, bu şirketin yatırımları arasında başı çekiyor. Hatta, İspanya ve Almanya’da yeni yapılan binalara fotovoltaj hücrelerinin yerleştirilmesi zorunlu tutuluyor. Fransa’da ise sistem maliyetinin sadece yüzde 20’si tüketici tarafından karşılanıyor. Baraj ve santrallerle elektrik üretimine ağırlık veren Türkiye ise alternatif enerji kaynaklarını şimdiye kadar neredeyse yok saymış. Özel sektörün ilgisi ise bu açığı kapatmaya yetmiyor. Bunlardan Sunpower, Ankara Emirdağ’daki NATO Uydu Haberleşme Sistemi Enerji Santralı’nı elektrik idaresinden bağımsız olarak devreye soktu. Şirket, 212 panel ile 18 kilovatlık enerji üretiyor. Muğla Üniversitesi Kampusu’nda güneşten üretilen 54 kilovatlık elektrik, kütüphane ve kafeteryanın ihtiyacını karşılıyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığı da telsizlerinde bu sistemi kullanmak için denemelerini sürdürüyor. Sunpower Genel Müdür Yardımcısı Esra Canpolat, fotovoltaj hücreleriyle bir evin ihtiyaç duyduğu 3-4 kilovatlık elektriğin üretiminin mümkün olduğunu kaydediyor; ancak devletin desteği olmadığı için uygulama maliyetinin yüksek geldiğini belirtiyor. 3 kilovat enerji üretecek fotovoltaj hücreleri 25 bin YTL’ye mal oluyor.
  24. LÖSEV İçin BEDAVA KANSER İLACI Son yıllarda ülkemizde kanser hastalıkları inanılmaz artmıştır. Minicik bebeklerden, 80 yaşındaki delikanlılara kadar binlerce insan bu hastalıkla mücadele etmektedir. Türkiye’de her yıl 150 bin yeni kişi bu canavara yakalanmaktadır. Tedavileri ve ekonomize maliyetleri KİŞİ BAŞINA 275.000 (ikiyüzyetmişbeşbin) US dolarıdır. Parasızlıktan ve bürokratik engeller nedeniyle binlerce insan tedavi olamamaktadır. Hastaları, hastanelerin ONKOLOJİ servislerinde ve kapılarında dinlerseniz, sorunların ne kadar büyük olduğunu görürsünüz. Bu konulara dikkat çekmek ve ilaç bulamayan hastalara yardımcı olabilmek için ekte sunduğumuz listedeki kanser ilaçlarını ve tıbbi malzemelerimizi ihtiyacı olan yoksul hastalara TAMAMEN PARASIZ vermek istiyoruz. İlaçların hepsi tedavisi biten veya tedavi sırasında kaybedilen kanser hastalarına aittir. Bu hastalar ilaçları çöpe atmak veya kullanılmayacak şekilde ziyan etmek yerine LÖSEV-LÖsante hastanemize makbuzla bağışlamaktadır. Bağışlanan ilaçlardan, hastanemizde tamamen parasız tedavi gören lösemili çocuklarımız için kullanılabilenler dışındakiler, heyet raporu ve reçete karşılığı ihtiyacı olan kanser hastalarına ÜCRETSİZ olarak verilmektedir. Sevgili doktorlarımız hastalarınızı Vakfımıza veya www.losev.org.tr adresimize yönlendirirseniz mutlu oluruz. Tüm amacımız kanser hastalıkları oluşmadan önlemektir. Saygılarımızla, Pediatrik Hematolog Dr. Üstün EZER Yönetim Kurulu Başkanı NOT: BAŞVURULARLA BİRLİKTE, DOKTORUNUZUN AD SOYAD VE ULAŞABİLMEMİZ İÇİN GEREKEN İLETİŞİM BİLGİLERİNİ, İLACA İLİŞKİN REÇETE VE RAPORU FAKS OLARAK YA DA E-POSTA EKLİ BELGESİ OLARAK BİZLERE ULAŞTIRMANIZ SÜRECİ HIZLANDIRACAKTIR. SAYIN ONKOLOJİ HASTA VE YAKINLARINA RİCAMIZDIR. SON KULLANMA TARİHİ GEÇMEMİŞ KULLANMADIĞINIZ VE BU KAMPANYA ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİNİ İSTEDİĞİNİZ KEMOTERAPİ İLACINIZ VARSA LÖSEV LÖSANTE LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR HASTANESİNE ULAŞTIRABİLİRSİNİZ. TÜM DUYARLI VATANDAŞLARIMIZA ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDERİZ. LÖSANTE LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR HASTANESİ TURGUTLU SK. NO:30 GOP ANKARA [email protected] (lütfen tanıdıklarınıza iletiniz) İLAÇ LİSTESİ İÇİN TIKLAYINIZ... http://www.losev.org.tr/duyurular/kanserilaci.htm
  25. Tübitak Kurumun işlevleri: • Türkiye’nin bilim ve teknoloji politikalarını belirlemek; • Akademik ar-ge desteği vermek, özendirmek ve izlemek; • Endüstriyel ATG ve yenilikleri desteklemek, özendirmek ve izlemek; • Üniversite sanayi ilişkilerini geliştirmek; • Ulusal öncelikler doğrultusunda ATG çalışması yürüten ar-ge enstitüleri işletmek; • Ar-ge faaliyetleri için kolaylık ve teknik hizmet sağlayan birimler işletmek; • Geleceğin bilim adamlarını keşfetmek ve teşvik etmek; • Bilimsel mükemmelliği teşvike yönelik yıllık ödüller vermek; • Uluslararası bilimsel ve teknolojik işbirliklerini organize etmek ve yürütmek; • Bilimsel dergiler, popüler bilim kitapları ve dergileri yayımlamak. OLİMPİYATLAR Bilim İnsanı Destekleme Daire Başkanlığı (BİDEB) tarafından yarışmalar ve Bilim Olimpiyatları gibi çeşitli programlar yürütülmektedir. Destek programlarına her yıl olduğu gibi 2006 yılında da yoğun ilgi ve başvuru olmuştur. Aşağıda bu programların bazıları listelenmiştir. Ulusal İlköğretim Matematik Olimpiyatı (2201) Ulusal İlköğretim Matematik Olimpiyatı, 1996 yılından bu yana her yıl matematikte özel yetenekleri keşfetmek için düzenlenir. Ulusal Bilim Olimpiyatları (2202) Ulusal Bilim Olimpiyatları, 1993 yılından bu yana her yıl temel bilimler konularında özel yetenekleri keşfetmek için düzenlenir. Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji ve Bilgisayar dallarında iki aşamalı olarak gerçekleşir. Uluslararası Bilim Olimpiyatları (2203) Uluslararası Bilim Olimpiyatları, Bilgisayar, Biyoloji, Matematik, Fizik ve Kimya dallarında düzenlenir. Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması (2204) Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması, Bilgisayar, Biyoloji, Fizik, Kimya, Matematik ve Yerbilimi dallarında özel yetenekleri keşfetmek için düzenlenir. Ortaöğretim Öğrencileri Arası Enerji Verimliliği Proje Yarışması Enerji Verimliliği Proje Yarışması, her yıl, konut, sanayi, ulaşım ve tarım sektörlerinde, enerjinin verimli kullanılması konusunda bilincin oluşturulması için düzenlenir. TÜBİTAK Buluş Şenliği TÜBİTAK Bilim ve Toplum Daire Başkanlığı, 2001 yılından bu yana yaratıcılığı desteklemek ve ilköğretim öğrencilerini buluş yapmaya özendirmek amacıyla her yıl Haziran ayında, Ankara'da TÜBİTAK Buluş Şenliği'ni düzenliyor. Şenliğe, Türkiye'nin dört bir yanından ilköğretim öğrencileri buluşlarıyla katılıyor. Şenlikte, öğrencilere yönelik çok sayıda atölye çalışması gerçekleştiriliyor; bu atölye çalışmalarında çocuklar hem eğleniyor, hem de bilimin ve buluş yapmanın heyecanını yaşıyorlar. Buluş Şenliği hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız. 01.01.2007 TÜBİTAK Gökyüzü Gözlem Şenliği TÜBİTAK Bilim ve Teknik ve Bilim Çocuk dergileri, 1998 yılından bu yana her yıl, amatör gökbilimcileri bir araya getiren bir gökyüzü gözlem şenliği düzenliyor. Gökyüzü tutkunlarını bir araya getirmeyi amaçlayan bu şenliğe katılabilmek için, gökyüzüne ilgi duymak dışında bir önkoşul yok. Gökyüzü gözlem şenliklerinde, gökbilime ve amatör gökbilimciliğe yönelik çeşitli etkinlikler yer alıyor. Bilgilendirici seminerler, gösteriler, atölye çalışmaları, gözlemevi gezileri ve yarışmalar bunlar arasında. Amatör gökbilim toplulukları ve gökbilimciler de şenliğe katılıyorlar. Gökyüzü gözlemleri, çıplak gözle ve teleskoplarla, uzman gözlemciler eşliğinde yapılıyor. Ulusal gökyüzü gözlem şenlikleri, Bilim ve Teknik ile Bilim Çocuk dergilerinde duyuruluyor. Şenliğe başvuru, yine bu dergilerde verilen başvuru formları aracılığıyla yapılabiliyor. Daha fazla bilgi için: http://www.biltek.tubitak.gov.tr/etkinlikl...ozlem/index.htm 30.01.2007 TÜBİTAK Bilimle Uğraşıyorum Gösterisi Bilimin yaygınlaşması amacıyla başlattığımız "Bilimle Uğraşıyorum" gösterimiz, 2005-2006 yılları arasında gerçekleşti. Bu gösteride "Bilim Nedir?", Bilimsel Yöntem Nedir?", "Buluş Nedir?" sorularının yanıtlarını düşünerek, gözlem, deney ve hatta buluş yaparak birlikte aradık. Bu arada çok eğlendik. Çünkü, bilim gerçekten çok eğlenceli. Gösterimize yaklaşık 1200 öğrenci katıldı. Bilimle ilgili gösterilerimize sonraki yıllarda devam ettirmek istiyoruz. 15.04.2007 Madalyonun diğer yüzü Hafızlık Yarışmaları Güzel Kuran Okuma Yarışmaları ... ESSELEMÜALEYKÜM ben hafızlığa başlamak istiyorum ama biraz içimde ezberleyememe korkusu oluşuyor sizce ne yapmam lazım kimseye söylemekte istemiyorum.Çünkü bırakmak isteyen tanıdıklarım var nerdeyse yarısına gelmiş.Bende acaba bunlardanmı korkuyorum bilmiyorum.Aydınlatırsanız sevinirim.Bu arada geçmi erkenmi bilmiyorum ama ben 19 yaşındayım yani ezberleyebilir miyim? Cevap Tabiiki ezberleyebilirsiniz kuranin bir mucizevi yönü de ezberlenmesidir hicbir kitab kurani kerim gibi olamaz ve ezberlenemez gayret ederseniz mutlak olacaktir. Sorular: a. Peygamberimiz (s.a.v.) "Dünya kadınlarının efendisi dört kadındır" buyurmuştur. Kimdir bu kadınlar? b. Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen tek kadın kimdir ? c. Peygamber olmadığı halde, Hz. Cebrail ile konuşma şerefine nail olan kadın kimdir ? Haydi! Cevapları bekliyorum.Bu soruları bildiğiniz taktirde devamı da gelecek. Cevap: Allah razı olsun kardeşim güzel test..... Aleykümselam o zaman sorayım. 1.İslamın anlamı nedir? 2.İslam dininin mertebeleri kaç tanedir? 3.Şirk-i ekber (en büyük şirk) nedir? 4.Küçük şirk (şirk-i asgar) ne demektir? 5.İlk rasûl kimdir? Bunun yanında ödüllü yarişmalar düzenliyoruz burdaki amacımız gönüllere inebilmek ve gönüllerdeki yatan cevherleri uyandırmaktır... Bu sefer "İslamiyeti anlatan" şiir ve yazılarınızı bekliyoruz.... Haydi kardeşlerim kalemlerinize sarılın... ( aslında parmaklarınız klavyede )
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.