Zıplanacak içerik

irinçköl

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

irinçköl tarafından postalanan herşey

  1. Hediye almak için yılbaşına gerek yok ki. İnsanları tüketiciliğe sevkeden böyle günleri açıkçası hiç sevmiyorum. Neden hediye almak belirli günlerle sınırlanır . Yılbaşında hediye almaz ımısınız derseniz .Güzel yemek ve mezelerle dolu bir masa neyimize yetmiyor ki?
  2. Ben sizin gibi düşünmüyorum. Aslında yukarıda sn.İNTERLOCK söylemiş. Esed'in anlamı aslan,şir ve Hz Ali ,allahın aslanı olarak nitelenir. Yandaş medyanın yaptığı da ,iktidarın alevilik için söylediği " ne idüğü belirsiz mezhep" söylemini Esed diyerek bir başka biçimde dillendirmek.
  3. Barınakta en çok yürek yakan anlar bu hüzün dolu kurtarılmayı bekleyen ve neden diyen gözlerle karşı karşıya gelinen anlardır.Hepsinde aynı ifade , hepsinde aynı soru : Neden ? Eğer o gözlerdeki hüznü kaldırmak ve yerine ışıl ışıl gülen gözler getirmek isterseniz lütfen barınaklardan sahiplenin.Sahiplenemezseniz bile boş vakitlerinizde onları ziyaret edip sevin... Barınak canlarının sizden başka umudu yok
  4. İletişim: 0533 310 47 72 Yer:İstanbul ve Kocaeli Miya 5 haftalık uzun tüylü güzel bir kız.Ancak ne yazık ki tek gözü görmüyor .Sakin huylu , kum terbiyeli mırıl mırıl bu kızımız bir bahçede doğup büyümüş.Ancak önümüz kış ve onun tek gözü ile dışarıda yaşam savaşı vermemesi için bir yuva bulması gerekli.İstanbul ve Kocaeli'nden ona uzanacak bir el olur mu ?
  5. İletişim:0537 992 10 90 Yer:Kadıköy /İstanbul ''2-3 aylık dişi tedavi devam ediyor fakat muhtemelen iki gözüde göremeyecek belki biri ışığı algılayabilir ; algılamaları çok gelişmiş yemeğini buluyor tuvaleti buluyor yüksekliği algılayabiliyor. Diğer kedilere göre dışarıda yaşama şansı çok zayıf. Şu an veterinerde güvence altında olduğu için sürekli mırlıyor . Evde ya da muhafazalı bir bahçede bakılabilir
  6. İletişim: 0549 345 60 25 Yer:Ataşehir/İstanbul ''Bu miniği sokakta dolaşırken buldum öğrendiğime göre 4 kardeşten geriye bir tek bu ufaklık kalmış. Veterinere götürdük üst solunum yollarında enfeksiyon var tedavisi devam ediyor ancak malum havalar soğuyor ve daha fazla ne kadar sokakta kalabilir bilemiyoruz. evimizde kısır dişi ve az buçuk agresif bir kedimiz olduğu için besleme imkanımız yok. Annesiyle beraber ya da sadece ona evini ömürlük açmak isteyen iyi birilerinin olduğuna inanıyoruz.Lütfen ona yardım edin.
  7. UĞUR DÜNDAR'IN , Y.Özdil yorumu: "Yılmaz Özdil'in AKP iktidarına nasıl baktığı ortada. Yılmaz Özdil'in yazıları ortada. Yılmaz Özdil'in nasıl insancıl bir kalbi olduğu ortada. Yılmaz Özdil'in Hürriyet'teki köşesini okuyanların sayısı ortada. Yılmaz Özdil'i o sayfadan uzaklaştırabilmek, Yılmaz Özdil'in kalemini kırabilmek için ne gibi girişimler yapıldığı da ortada. Yılmaz Özdil, bir tek sözüyle değerlendirilemeyecek kadar bilinmesi gereken ve Yılmaz Özdil ile ilgili kanı, onun bir cümlesiyle sarsılmayacak kadar güçlü olması gerekir diye düşünüyorum. Yılmaz Özdil orada böyle bir röportaj yapılamaz şeklinde bir yaklaşım, yorum getirmedi. Ayrıca Ece Zereycan arkadaşımız da bir gazetecinin nasıl durması gerekiyorsa orada o duruşu sergiledi ve Beşar Esad'ın yüzüne karşı "Siz bir diktatör müsünüz?" sorusunu sordu. Dolayısıyla ben Yılmaz Özdil'in orada sadece ve sadece Başbakanlık makamını korumak ve Başbakanlık makamına kendisi tartışmalı, diktatör olup olmadığı tartışmalı, ulusuna zulüm yapıp yapmadığı tartışmalı bir liderin T.C Başbakanlık makamına hakaret etme hakkının bulunmadığını söyledi. Belki bu sözler ağır bir çerçeve içinde söylenmiş olabilir. İnsanlar bunu eleştirebilir. Eleştirme hakları da vardır ama bizim bir defa Antakya'ya Antakya'da yaşayan yurttaşlarımıza, Alevi vatandaşlarımıza, orada yaşan Nusayri vatandaşlarımıza bakışımız ortada. Ben kalkmışım İzmir'den tatilimi yarıda kesmişim Abdullah Cömert ve Ali İsmail Korkmaz'ın evlerine taziye ziyaretine gitmişim."
  8. irinçköl şurada bir başlık gönderdi: Türk Sineması
    Sosyal sorumluluk ödülünü “Halam Geldi“ filmi kazandı Altın Portakal Film Festivali çocuk gelinlere "hayır" dedi. Festivalin sosyal sorumluluk ödülünü "Halam Geldi" filmi kazandı. Çocuk gelinlerin dramını anlatan film, akraba evliliği ve engelli insanların durumuna da dikkat çekti. Altın Portakal Film Festivali'nde sosyal sorumluluk ödülünü "Halam Geldi" filmi kazandı. Filmin gala gösterimi dün Antalya Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleşti. Oyun çağındaki çocukların zorla evlendirilmesini anlatan film, kanayan başka bir yaraya da dikkat çekiyor. Akraba evliliği sebebiyle doğan engelli çocukların dramı, çarpıcı şekilde resmediliyor. Gerçek bir hikayeyi anlatan yapımın yönetmenliğini Erhan Kozan üstlendi. Çocuk oyuncuların performansları ise oldukça başarılı. Miray Akay, Melisa Celayir ve Tunç Oral film hakkında görüşlerini dile getirdi. Filmin yönetmeni Erhan Kozan, zorlu sahnelerin pedagog eşliğinde çekildiğini söyledi. Halam Geldi, Ocak ayında seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. http://www.youtube.com/watch?v=QHKm86YkNj8
  9. irinçköl şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    Osmanlıca önceden kullandığımız dillerden biri hayatımızın içinde olan .Hatta bi çok meslek dalında halen ağırlıklı olarak kullanılan. Bu yüzden Türkçeye uyarlanması gibi bir durum yoktur. TDK da böyle yazılmışsa yanlıştır. Ama İngilizce , Fransızca kelimeler içinbu geçerli değil. Dolayısıyla kıyaslama da pek doğru sayılmaz. Bloğunuzun tabiki konumuzla ilgisi yok.Bloğunuzla alakalı bir yorum yapmadım. Sadece başlığında Farsça bir kelime kullandığınız için örnek olarak verdim. Neyse fazla uzatmaya gerek yok. Özelinize müdahale etmek gibi bir niyetimde yok.
  10. irinçköl şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    şeb-i yelda 'da Farsça . Farsça mı konuşuyoruz ki
  11. irinçköl şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    Aslen kelime arapçadır ve doğrusu muzdarib'tir hatta ve hatta muztarib bknz Osmanlıca Türkçe herhangi bir sözlük muztarib,mustarib :Sıkıntı içinde bulunan ; rahatsız çırpınıp duran
  12. irinçköl şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    Doğru, haklısınız yanlış yazmışım. Aslında kullanırken muzdarib diye kullanırım. Bu dil sürçmesinden ziyade klavye sürçmesi olmuş.Teşekkür ederim düzelttiğiniz için. En azından bu kelimeyi bilmeyenler doğrusunu öğrenmiş oldular.
  13. 'Anneme bombayı ellerimle verdim' Evine gönderilen bombalı paketle katledilen Bahriye Üçok'un kızı Kumru Üçok, "Bombayı anneme ellerimle verdim. İnsan her şeye alışıyor ama bu olaya alışmam mümkün değil" diyor Türkiye'nin aydın kadınlarından biri olan ve "çağdaş ilahiyatçı" olarak bilinen Prof. Dr. Bahriye Üçok'un ölümü, 6 Ekim 1990'da kızının elinden aldığı kitapla geldi. Kargoyla gönderilen kitabı alan Bahriye Üçok, tuzaklanan bombanın patlaması sonucu can verdi. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde yıllarca öğretim üyesi olarak ders veren Bahriye Üçok, önemli bir İslam uzmanıydı ve henüz 6 yaşında Kuran'ı hatmetmişti. Ölümünden iki yıl önce kendisiyle yapılmış bir söyleşide her gün namaz kıldığını belirtiyordu. İslam dininin yanlış yorumlanmasına karşı çıkan Üçok, İslam'a göre oruç tutmanın zorunlu olmadığını, başörtüsü kavramının bulunmadığını söylüyor, kadınların tümüyle kapatılmasının yanlışlığını vurguluyordu. Üçok cinayetini, Turan Dursun, Çetin Emeç, Muammer Aksoy cinayetlerinde de olduğu gibi radikal İslami görüşte olduklarını söyleyen kişiler üstlendi. Ancak dönemin DGM Başsavcısı Nusret Demiral, 'İslami Hareket' diye bir örgütün bulunmadığını, Hizbullah'ın uzantılarının cinayeti işlemiş olabileceğini söyledi. Bahriye Üçok'un öldürülmesinden önce eve gelen tehdit telefonlarında "Cehennemdeki yerinizi ayırttık" dendiği de biliniyordu. "RÜYALARIMA GİRİYOR" Bahriye Üçok cinayetiyle ilgili çok şey yazıldı, çok şey söylendi. Kızı Kumru Üçok, içine gömdüğü 20 yıllık acısını SABAH'a anlattı. Üçok'un tek çocuğu olan avukat Kumru Üçok, söze, "Bombayı anneme ellerimle verdim" diye başladı ve şunları söyledi: "Kargo şirketi anneme gönderilen paketi evimize iki kere getirmiş. Bizi evde bulamamışlar. İkinci gelişlerinde eve ihbarname bırakmışlar. Ben de kargo şirketine gidip paketi aldım ve eve getirdim. O paketle de 15 dakika kadar seyahat ettim. Paketi anneme verdikten sonra arkamı döndüm ve aşağıdaki ustalara bakmak üzere alt kata yöneldim. Annem o sırada paketi açmaya çalışıyordu. Arkamı döner dönmez bir patlama sesi duydum." Olay yaşandığında 36 yaşında olan Kumru Üçok, "Annemle beraber yaşıyorduk. Annem çalışkan, zeki, otoriter, icabında çabuk da sinirlenebilen biriydi. O günden sonra çok şey değişti hayatımda. İki kişi yaşıyorken tek başıma yaşamaya başladım. Yemek pişirmeyi öğrenmek zorunda kaldım. Bu olayı unutmak mümkün değil. Her gün her an aklımda. Her gün rüyalarıma giriyor" diyerek, 20 yıllık acısını vurguladı. Evlenmeyi düşünmediğini belirten Üçok, "Aynı evde yaşamaya devam ediyorum. Oldukça zor, ama insan her şeye alışıyor. Zaman her şeyi değil belki ama kısmen hallediyor. Annemin öldürülmesiyle ilgili gerekenlerin yapılmadığına inanıyorum. Şüpheli, katil kimse bulunmadı ki gereken yapılsın. Annem Türkiye'de görüşlerinden dolayı suikasta kurban giden tek kadın. Neden öldürüldüğü ortada. Türkiye'de bazı şeylerin değişeceğine inanmıyorum" ifadesini kullandı. Kumru Üçok son sözleriyle hem metanetini hem de yılgınlığını ifade etti: "Yakınlarını teröre kurban veren aileler hep aynı şeyi sorduklarını söylüyorlar kendilerine: Neden biz? Ben sormadım. Neden sorayım? Uğraştığı iş, üzerinde çalıştığı konular bu sonucu getirdi. Annemin fazla konuşmamasını tercih ederdim. Ama olan oldu. Zaman geriye işlemiyor." Bahriye Üçok 1919'da Trabzon'da doğdu. Yüksek öğrenimini Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Ortaçağ Türk-İslam Tarihi Bölümü'nde tamamladı. 1964'te "İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı teziyle doçentliğe yükseldi. 1983'te Halkçı Parti'nin kurucu üyesi oldu ve aynı yıl Ordu milletvekili seçildi. Öldürüldüğünde, SHP'nin hazırladığı "Laiklik Raporu"nun çalışmalarını yürütüyordu...
  14. irinçköl şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    Valla ben de şekerden muzdarip olduğum için hepsine evet diyemiyorum ama hepsine evet diyenlere afiyet şeker olsun
  15. irinçköl şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    AKP “polis paketi” hazırlıyor. Pakete göre, polis eylem yapma olasılı gördüğü kişileri gözaltına alma yetkisini kazanıyor. Paketin demokratik bir süsü de var: ‘Kolluk Kuvvetleri Denetim Kurulu’ Hürriyet’ten Nuray Babacan’ın haberine göre, Demokratikleşme Paketi’nin ardından, polisin yetkilerini artıran paket hazırlıyor. Paketin en önemli özelliği, daha önce hâkim ve savcı talebiyle uygulanan önleme gözaltılarını bundan böyle 12-24 saate kadar polis yetkisiyle yapılmasına izin vermesi. Polis, eylem yapma ve olay çıkarma olasılığı olanları, direkt gözaltına alabilecek. Gezi Parkı eylemlerinin ardından gündeme gelen polisin yetkisinin arttırılması çalışması biçim değiştirerek güvenlik güçlerine yönelik tüm çalışmaların bir paket haline dönüştürülmesi kararlaştırıldı. Bu nedenle, daha önce Demokratikleşme Paketi’nde yer alacağı dile getirilen ‘Kolluk Kuvvetleri Denetim Kurulu’ bu çalışmaya dahil ediliyor. Adalet ve İçişleri Bakanlıkları’nın ortaklaşa yürüttüğü çalışmaya göre, eylem yapma ve olay çıkarma potansiyeli olan örgütler izlemeye alınacak. İstihbarat raporlarının bu faaliyetleri doğrulaması durumunda, örgüt üyeleri hâkim ve savcı talebi olmadan doğrudan polisin isteği üzerine 12 veya 24 saat gözaltında tutulabilecek. Bu süre hâkim kararıyla uzatılabilecek. Mevcut uygulamada önleyici gözaltı için hâkim veya savcının talebi gerekiyor. 1 Mayıs ve Nevruz kutlamaları ile futbol maçları öncesinde hâkim kararıyla halen uygulanan önleyici gözaltı uygulaması, zaman zaman eleştirilere hedef oluyordu. Düzenlemeyle, polise mukavemet ve kamu malına zarar vermenin cezaları da artırılacak. Türk Ceza Kanunu’nun “Mala zarar vermenin nitelikli halleri” başlıklı 152’nci maddesiyle, “Görevi yaptırmamak için direnme” başlıklı 265’inci maddesi yeniden düzenlenecek. Bu maddelerde öngörülen cezalar artırılacak. Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla ‘cebir veya tehdit’ kullananlara verilen hapis cezasının da arttırılması düşünülüyor. Taslak çalışmaya göre, molotof kokteyli “Yanıcı ve parlayıcı madde kullanılarak oluşturulmuş, el yapımı saldırı veya savunma aracı” olarak tanımlanacak ve taşıyan, bulunduran kişiye 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası gündeme gelebilecek. Molotof kokteyli, suç işlemek için kurulmuş bir örgüt tarafından kullanılırsa, cezalar yarı oranında artırılacak. Toplumsal olaylar ve eylemler sırasında, kimliği gizlemek için yüzün örtülmesi halinde de daha fazla ceza verilmesi planlanıyor. Pakete, ceza sınırı 2 yılın altında olan suçlarda tutuklama yapılamaması nedeniyle, suçun tekerrürü halinde tutuklamaya olanak sağlayacak hüküm konulacak. Taslakta yer alması planlanan ‘Kolluk Kuvvetleri Denetim Kurulu’ düzenlemesi, insan hakları ihlalleriyle gündeme gelen güvenlik güçlerini denetlemeyi amaçlıyor. STK’lar, polisi denetlemek için kurulacak kurulun, sivil ve tarafsız üyelerden oluşturulmasını talep ediyor. Hükümetin, bu maddeyle ‘polis devleti’ eleştirileri göğüslemek için denge oluşturmayı planladığı söyleniyor. Kaynak: Hürriyet
  16. irinçköl şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    Günaydın .Pazar günü iyi bir kahvaltıya sanırım kimse hayır demez.
  17. İletişim: 0507 873 55 40 Yer:İzmir 1 yaşında dişi terrier İzmir/Bostanlı'da bulunmuştur.Üzerinde siyah üzeri pembe tasması var tuvalet eğitimli.Kayıp olabileceği düşüncesi ile öncelikle sahibi aranmaktadır.Sahibi bulunamaz ise İzmir içi acilen ömürlük yuva aranıyor.
  18. İletişim: ekerergin@@gmail.com Yer: İstanbul/ Maltepe Bu minik, cadde ortasında arabaların arasında kalmışken bir üyemiz tarafından bulunarak eve alındı. Ancak miniğimiz ve evdeki diğer kedi hiç anlaşamıyorlar. Büyük kedi yavruya çok baskı kuruyor ve onu sürekli dövüyor. Bu yüzden yavrumuza yuva aranıyor.
  19. İletişim: [email protected] Yer:Bakırköy /İstanbul Üyemizin bahçesinde yaşamaya çalışan 2,5-3 aylık civarı bu yavrucaklar önümüz kış olduğundan ve caddeye çıkma heveslerinden dolayı başlarına bir şey gelmeden ömürlük yuvalarına gitmek istiyorlar.İç-dış parazitleri yapılan yavrulardan siyahlı olan dişi diğerleri erkektir.
  20. İletişim: kopuzozge93@@gmail.com Yer:Ankara Louie sokakta yaralı halde bulunmuş ve yuva arıyordu, ancak kimse istemedi ve üyemiz onun bu durumuna kayıtsız kalamadı evinde geçici olarak misafir etti.4 yaşında, iç-dış parazitleri yapılmış,kısırlaştırılmış , bazı komutları bilen ev hayatına oldukça uyumlu ve tuvalet eğitimi vardır..Kolundaki ve kulağındaki yaralar günden güne yapılan tedavi sonucu iyileşen bu cana şimdi acil olarak yuva aranmaktadır.Zira evde bir can daha var ve üyemiz öğrenci olduğundan her ikisinin bakımı ağır gelmektedir.
  21. Mesele Y.Özdil'i sevip sevmeme meselesi değil ki.Seversiniz sevmezsiniz , takip edersiniz etmezsiniz. Ben sevmediğim insanları da takip ederim mesela. Kendi görüşümden olmayan insanları da .Onların bakış açısını anlamak adına. Ama burada bana göre şu vardır. Başka bir ülkenin başbakanı ,benim ülkemin tvlerini ve gazetecilerini kullanarak RTE ye değil Türkiye Cumhuriyetine hakaret etmektedir. Çünkü bunun ,devletler hukuku dilindeki anlamı budur.Bunu yapan adam da ortadoğu kasabıdır. Bu durumu da bana gazetecilik başarısı olarak sunmaktalar. Çok mu umurunda Ece hanıma röportaj vermek onun için. Eğer, RTE kendi ülkesi üzerinde bunları yapmamış olsaydı belki de kapısına bile yaklaştırmazdı .Esad, RTE den çok daha akıllı bir adam.Bu durumu çok güzel kullandı
  22. Görürsünüz görmezsiniz o ayrı bir konu.Ben sadece bu kadar büyütülecek bir şey olarak görmüyorum.... adam yanlış bir şey söylemiyor. Bazı insanların okuduklarını nasıl anladıkları konusunda ******* ciddi şüphelerim var. Söz meclisten dışarı bu arada sizin için söylemiyorum. İnsan harcamak bu ülke de çok kolay.
  23. Aslında ben tartışmanın heyecanı içersinde çokta kasden yapıldığını düşünmüyorum bu söylemin. Tartışmanın bir yerinde "sizin sorduğunuz sorulara bir sözüm yok ta "dedi. Ama bir de şu yönden bakın bu olaya, dediğim gibi bu hakaretler RTE ye değil TC ye yapılmıştır .Zira RTE ,TC yi temsil eder. Amerikadaki gazeteciler bu fırsatı verirler miydi Esad'a? Yılmaz Özdil de zaten savunmuyor RTE yi ya da Esadın söyledikleri haksızdır demiyor. Ama Esad da bize anlatıldığı gibi demokrat değil. Halkına zulmeden bir lider. Ama bu sadece halkını ilgilendirir değiştirecek olan onlar .Dışardan ithal demokrasi olmaz. Olur diye yutturulan örnekleri görüyoruz. Ayrıca pkk için " onlar desteklediler ama onları özgürlük savaşçısı olarak görüyorlar " gibi de bir savunma getirdi."O zaman biz de RTE nin desteklediği ÖSO militanlarını özgürlük savaşçısı olarak görelim" diyebilirdi.. .Böyle bir itirazı yapamamak niye ? Ayrıca bana göre bu olay, bir gazetecilik başarısı falan da değil. Esad Suriye devlet başkanı ve isteyen herkes randevuyu alır ve görüşür. Bulunduğumuz ve yaşadığımız ortamdan dolayı böyle olduğu ve cesaret işi olduğu düşünülüyorsa eğer, o zaman şunu sormak gerekiyor: PKK nın ve liderlerinin terör örgütü sınıfında görüldüğü , en kanlı çatışmaların yaşandığı ortamda ,gidip onlarla görüşen gazetecilerin yaptığı şey neydi ? Bu mantıkla bakıldığında onların ki daha büyük bir gazetecilik olarak görünmüyor mu? Esed ve esvedin anlamı konusunda ise ; ben de yaklaşık 35.000 kelime ve 15.000 deyimden oluşan bir Osmanlıca -Türkçe sözlük mevcut.Kelimelerin kökleri ve nereden geldikleri ile ilgili bilgiler içeriyor. Bu iki kelime konusunda iddia ettiğiniz şey yok.
  24. Tutunamayanları okumuştum .O halde bu kitabı da listeme alayım.Teşekkürler

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.