Zıplanacak içerik

democrossian

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

democrossian tarafından postalanan herşey

  1. Bu olsa olsa "1400 sene önceki Mekke muhalefeti, iktidarı ele geçirmek için doğru düzgün bir allah yaratamamış, küstüm onlara! Doğru düzgün bir allah yaratsalar da inansaydık, biz de iktidarı ele geçirirdik, bak biz başaramıyoruz işte, yarattıkları allah bu zamana uymuyor! İnsan geleceği de düşünüp doğru düzgün bir allah yaratır!" demek olabilir. O da en iyimser durumda...
  2. Bir kere üstünlük ayet verilmesinden kaynaklanıyorsa, burada nasıl inanca dayalı üstünlük olmuyor yahu? Bu ayet denen şey inanılan bir şey değil mi? Ona inanınca ayet oluyor, inanmaya bağlı. İnanmayınca zaten ayet olmuyor. İnsan sözü oluyor. Demek ayet olduğuna inanılarak üstün olunuyormuş değil mi? Dogmanın iddiası bu mu değil mi? Tabii ki bu! Dogmaya dogmayı kanıt gösteremezsiniz. Gösterirseniz (dogmatik)2 olursunuz.
  3. Ateş doğasında yanma olan bir olgudur ama ateşi körükleyenler de her zaman vardır.
  4. Dogmada çarpıtmanın sınırı yok demek oluyor yani... Doğru. Dogma, çarpıtmanın en iyi aracıdır. Kömürü ak, sütü kara göstermenin başka da bir yolu yoktur. Irkçılık yapar, insanlığa yararlı oldum dersin. Soykırım yapar, bahar temizliği dersin. İnanç ayrımı yapar, cennete adam topluyorum dersin...
  5. Yani, elbette isteriz ki bir uçan daire inip tüm gerçekleri açıklasın. Böyle hazır bilgiye kim itiraz ederdi? Ama yok...
  6. Doğru olduğunu söylemedim dedikten sonra bu neyin üstelemesi? "Tutunacak başka dalım kalmadı, süslü terminolojiye sığınıp bir laf ediyorum sanılsından başka çarem kalmadı" çırpınışı mı?
  7. Ne alaka, nerde tanrıdan evrensel bir mesaj beklerdim, evrensel bir mesaj göndermediği için tanrıya küstüm demişim?
  8. Çark ne çabuk yarım tur atıverdi? Az önce inanınca İsrailoğlu olunuyordu ve İsrailoğulları alemlere üstündü... Bari tam tur dönse de ağzından çıkanı bir parça daha savunma erdemi gösterse bundan iyiydi...
  9. Ben doğru demedim. İsrailoğulları diye bir kavram zaten benim lügatimde yok. Ben dogmanın iç çelişkilerini ortaya koyuyorum. Benim lügatimde allah diye bir kavram da yok... Birilerinin ırkçılık yapması için söyledikleri doğru kabul edilecek diye bir şart zaten hiç yok...
  10. Dogmatik varsayımlara dogmatik varsayımları kanıt göstermek de iyiymiş... Şıracının şahidi bari bozacı olaymış! Şıracıya şıracının şahit gösterilmesi biraz!!! abes oluyor... Bu mantıkla zaten Muhammed peygamberdir, çünkü Allah gönderdi. Allah var, çünkü Muhammed'i gönderdi... Ne süper mantık değil mi... İsrailoğulları dedin mi herkes bir kavmi anlar. İnandın mı İsrailoğlu olursun diye bir mantık dünyada dogmatik kafadan başka yer bulamaz... Kavramları dogma ile böylesine çarpıtmanın insanlığa getireceği hiç bir hayır olamaz! Hadi diyelim bu mantık bir an için doğru olsun. Üstün kavim olmanın inanca bağlanması yine bir fecaat olarak kalır. İnanmıyorsun, o halde üstün değilsin. Aşağısın. İnanırsan alemlere üstün olursun! Bunun ırkçılıktan ne farkı var? Irkçılıktan da beter... İnanmadın, o halde lanetlen ve **** maymunlar ol! Kendim yıldızladım, çünkü bu ayrımcı ırkçı dili aktarmayı bile kendime yakıştıramıyorum. Allahım diye iddia eden zamanın Mekke muhalifleri kendilerine yakıştırmış, yazmışlar, bir de allah böyle diyor demeye hiç utanmamışlar!
  11. Darwin'in sakatları öldürün diye bir şey demesi olanaksız. Çünkü Darwin'in teorisinde böyle bir söylem yok. Darwin'in teorisinde doğal seçilim var. Yani başarısız bireylerin doğal olarak ayıklanması. Eğer evrimin yürümesi için tanrı başarısız bireyleri öldürdü demiş olsa, Hitler "ben de tanrı gibi yapayım o zaman" derdi! Darwin böyle bir eleme öngörmedi. "Naturel seleksiyon"!!! Adı üstünde. Bunu çarpıtmanın bir yolu yok! Naturel diyor adam, evrimi bununla temellendiriyor. Sakatları yaşlıları öldürmek, tüm savaşçı toplumlarda, Darwin'den çok önce, ilk çağlarda da görülmüştür. Bu tamamen stratejik bir davranış. Yaralı askerlere bakmak için asker ayırmak ve ön cephedeki savaşan asker sayısının böylece azalmaması için yaralıları öldürmek gibi. Bunu kimse Darwin'den öğrenmedi. Düşünün, İskender'siniz ve dünyayı fethe çıkmışsınız. Yolda her gün bir savaşa giriyorsunuz nerdeyse. Her savaşta yüzlerce yaralı var. Kolu olmayan, bacağı olmayan. Yanınızda yaralı dolu seyyar bir hastaneyle nasıl sefere devam edebilirsiniz? Yok şimdi böyle yapın diye tavsiye etmiyorum. Doğrusu bu demiyorum. Dediğim, bu davranışları hiç kimseye Darwin filan öğretmemiştir.
  12. Şimdi Kuranda kıyamet alametlerinden bahis var. İki tane. Biri, yerden çıkacak olan bir hayvanın (dabbetül arz) insanlara, allahın ayetlerine hakkıyla inanmadıklarını söylemesi. İkincisi, settin arkasına Zülkarneynin hapsettiği iki kavmin (Yecüc ve Mecüc) setti aşıp her tepeden saldırıya geçmesi. Kuranı yazan adamların aklında Mehdi diye bir şey olsaydı, bunlardan bahsedip ondan bahsetmemeleri olanaksız olurdu. Bu, islamdaki sayısız çelişkili inançtan sadece biri. Örneğin bir diğeri de kuran'da zinaya seksen sopa ceza verileceği yazarken, Muhammed dahil tüm islam tarihinde zinaya recm uygulanmasıdır. Her şeyin karmakarışık edildiği, bu din yaratılırken hiç bir sistematiğin oturtulamadığı, bu adamların sistematik diye bir şeyden hiç anlamadıkları apaçık ortada. Ne mirası hesaplayıp içinden çıkabilmişler, ne söylediklerinin vahim inanç, cinsiyet, hür-köle ayrımlarına yol açacağını düşünmüşler... Tek düşündükleri yarımadanın mutlak hakimi olmakmış! Başka bir çuval inciri berbat ettikleri konular da var. Evlenilmesi haram olanlar tek tek tek sayılır, ama torun söylenmez! Kimse diyemez ki torun evlat gibidir, söylemeye gerek yok. O zaman ayrıntılı liste yapmayacaktı, hala, teyze diye ayrı ayrı saymayacaktı. Madem tek tek sayıyorsun, hepsini unutmadan sayacaksın. Sistematik yok. Hiç düşünülmeden o anda nasıl bir ayet gerekliyse rasgele söylenivermiş. Önü arkası düşünülmemiş. Kuranda örtünün başı örteceği yok, daha ne olsun? Tamam örtü de, kapsamı ne? Yakalara inecekmiş. Tamam yakalara inecek de, örtüyü yakalara indirmenin bin çeşit tarzı var. Yok şimdi ,müslümanlar buna dayanarak geniş olsalar, yine aklım erecek. Kuranda apaçık yazmadığına göre, insanlar geniş bırakılmış deseler, anlayacağım. Ama o da yok! Kurana bakıyorsun, olmuyor. Müslümanlara bakıyorsun, olmuyor. Arada bir örtüşme var mı, yok... Kuran bir kutupta, müslümanlar bir kutupta. Böyle olmaz, Kuranda ne yazıyorsa onu yapalım deseler, mümkünü yok. İnanç ayrımcı, cinsiyet ayrımcı, hür-köle ayrımcı, beden bütünlüğünü bozan insan haklarına aykırı cezalar öneren bu kitabı hayata geçirmenin hiç bir olur yanı yok. Mecburen Kuranı çarpıtıp uygulamaları lazım. Özetle bu çelişkinin içinden çıkmanın hiç bir yolu yoktur. Tek yol, bu dinden çıkmak...
  13. Bir ırkın lanetlenmesinden nasıl bahsedilebildiğini aklım almıyor! Hiç ırk lanetlenir mi yahu? Böyle bir ırkçılığı makul görmek, ancak dogmatik zihin yapısı ile mümkün olabilir. Apaçık İsrailoğullarını alemlere üstün kıldım desin, yok ırk kastedilmiyor diye çarpıtmanın en akıl almazı yapılsın. Dönsün bu kez bu ırkı lanetledim desin, yok hepsini lanetlemedi diye işin içinden sıyrılınmaya çalışılsın. Çarpıtmanın, körü körüne dogma savunuculuğunun bu kadarına söyleyecek laf bulamıyorum. Davranış, kendinin ne olduğunu açıkça söylüyor zaten. Benim adını koymama hiç gerek yok. Bu ifadeler başka bir kitapta yer alsa, denmedik bırakılmaz, yerden yere vurulurdu. Ama 1400 sene önceki bazı adamlar yazınca nedense dokunulmazlığı oluyor. Çifte standardın böylesine imza atacak tek şey vardır: Dogma!
  14. Tersine dil bir insanlık kültürüdür. Kamuoyu dilin gelişiminde direk etkilidir. Bir sözcüğü benimsemezsek kullanımdan düşer. Irk, din, cinsiyet ayrımcı sözcüklere bu elemeyi yapmamız gerekiyor. İnsanoğlu diyerek elbette insanlık kastediliyor ama niye cinsiyet ayrımcı bir sözcükle bu belirtmeyi yapalım ki? Sanki asıl insanlar oğullarmış, kızların insanlığa katkısı önemsizmiş gibi niye yapalım? Niye elimizi yıkamak varken temizmiş gibi yapalım da? Aynısı... Yanlış... Bu betimleme dilden yok olup gitmeli. Tamamen unutulup yok olmalı. Aksi halde cinsiyet ayrımcı bir kültür devam eder. Gelişmiş bir insanlık kültüründe ırk, din, cinsiyet ayrımının kalıntılarının bile temizlenmesi gerekiyor.
  15. Şu "insanoğlu" lafını bir dilinizden, kafanızdan kovun! Böyle bir şey yok. İnsanların sadece oğulları değil, kızları da var. İnsan nesli deyin, insan türü deyin, ama insanoğlu demeyin. Bu cinsiyetçilik...
  16. Sorun, insanların kendi kafalarından şöyle bir tanrı olsaydı, böyle bir tanrı olsaydı diye herkesin değişik bir tanrı siparişi vermeleri değil. Adına tanrı denebilecek bir şey olsaydı, bu nasıl bir şey olurdu? Bu konuda tüm insanların ortaklaşacağı bir düşünce biçimi vardır. Tanrı olsaydı nasıl olmalıydı sorusunun yanıtları aşağı yukarı ortaktır. Adil olmalıydı, merhametli olmalıydı, zeki olmalıydı... gibi. Doğaya hükmeden böyle bir varlık olduğuna dair en küçük belirti ise göremiyoruz. Doğa tamamen kendi iç dinamikleri ile çalışıyor.
  17. Şıracıya bozacıdan bari şahit getirmek lazım. Şıracının şahidi şıracı olmaz. Kuranı yazan adamlar hristiyanlıktaki üçlemenin elemanlarını bile bilmiyorlarmış. Bu üçlü tanrı, isa ve ruhülkudüs şeklindedir. Tanrı ruhunu yeryüzüne göndermiş, bu ruh isada bedenlenmiş. İnanç bu. Meryem'in ilah olduğu inancı hristiyanlıkta yoktur. Meryeme dua edilmesi onu ilah yapmaz. Bu davranış müslümanlarda da var, bir kişiyi aracı yaparak dua etmek. Teslisin elemanları bellidir. Bu hristiyanlığın temelini oluşturuyor. Bu kadar bilinen bir konuyu dahi bilmeyip bir de kutsal kitap yazmaya kalkışmak. İşte o günün Mekke muhalif ekibinin bilgi düzeyinin göstergesi... Adamların tek hedefi var, yarımadanın kaynaklarını yağma yoluyla ele geçirmek. Başka hiç bir konuyu umursamamışlar. Bu uğurda akıllarına yalan yanlış ne geldiyse yazmışlar.
  18. İsrailoğulları deyince tüm insanların kastedildiği şeklinde bir çarpıtmayı ömrümde duymamıştım! Dogmada çarpıtmanın bir sınırı olmadığının en güzel kanıtı bu acayip çarpıtma olmuş.
  19. En acayibi doğmamış çocuğa don biçer gibi daha neyin nesi, kimin fesi olduğu belli olmayan, meçhul bir adama hz. filan diye atamalar yapmak. Ne bu hızlı mehdi filan mı demek? Yoksa hazır (instant) mehdi mi? Belki de hızar mehdidir, asıl mesleği doğramacılıktır ha? Bu müslüman milletinin 21. yüzyılda hâla hazreti diye bir kimselerin olmadığını anlayamayışlarına ben ne diyeyim. Böyle hazreti kafasında gidildiği sürece, efendi kafasında, şeyh kafasında gidildiği sürece sömürü kaçınılmaz. Hazreti, şeyh, efendi... Bunlar yoktur. Bunlar var sanıldığı sürece bir milim yol alınmaz.
  20. Bir de bunlar özgürlük savaşçısı, Suriye'ye demokrasi getirecekler ha? Akıl ancak bu kadar yitirilir. ABD den bile daha hevesli savaş çığırtkanlarının bir kambur olarak daha ne kadar taşınmaya devam edeceği doğrusu büyük merak konusu. Bakalım akıl tümden mi yitirilmiş, tamamen mi dogmaya teslim edilmiş, yoksa hâla biraz çalışabiliyor mu, eğer sandık meydana konulursa herhalde göreceğiz. Herhalde sandık ortaya konacaktır. Gerçi bu derece akıl tutulmasında en olmayacak şeyin bile olabileceğinden şüphe edilebilir. Çünkü ortada artık akıl yok, dogma var. Akıl dogmanın elinde esir tutuluyor. Beklenmeyecek kötülük olamaz. Olabileceğin en kötüsü ne? Dünya savaşı mı? Dogmanın bunu çıkarmaya çanak tutması hiç sürpriz olmaz. "Dogmayı tepemde tutacağım, siyasete, emperyalizme çok güzel alet ediliyor, çok şahane oluyor" diye inatla direnen bir toplum kesimi olması görülebilecek kabuslar içinde en kötüsü...
  21. Ayet, Kuranı yazan adamların bilgisizliğinin ne boyutta olduğunu ortaya koymuş. Hristiyanlar hiç bir zaman Meryem'e ilah demediler.
  22. Evet, bu iyi soru. Adem cennetten dünyaya indirildi, Havva ile birlikte. Kaç yılıydı? Bunun yaklaşık da olsa yılının verilebilmesi lazım. Hadi yaratıldıkları yılı boşverdik. Dünyaya ne zaman indiler? Bin yıllık yaklaşıklığa razıyım. Yedi bin yıl önce mi? Sekiz bin yıl önce mi? Kaç bin yıl önce oldu bu iş, onun bari bilinmesi gerekir.
  23. Yanıtların tatmin edici olmaktan çok uzak olmalarıyla anlaşıldı ki, İslam dininde ırkçılık varmış. Bir ırkı canın isteyince yücelt, canın isteyince maymuna çevir. Böyle bir keyfilik var mı? Olabilir mi böylesi dogmatik bir tutum? Yahudiler ise İslam'ın yarımadaya egemen olmasıyla asimile ve soykırıma maruz bırakılmışlardır. Zaten İslam dini bu amaçla yaratılmıştır. Öyle ki, etekleri açılıp bakılarak ergen olduğuna karar verilen çocukların dahi kafası kesilerek öldürüldüğü ve soykırım çukurlarına dolduruldukları, bizzat islam tarihi kaynaklarında yazar. Savaşa kışkırtıp, katliam yapabilmek için yahudilerin hurmalıklarının tahrip edilmesi, bizzat Kuran'da yazar. Bu kışkırtmaya gelmeyip savaşmadıkları halde toplu kıyımla soykırıma uğratılmışlardır. Ama tarihe karşı borçlarını ödediler. Birleşik Arap ordularını iki kere (1967 ve 1973 de) çok ağır tokatlayarak hezimetin en acısına uğrattılar. Keşke dünyada her ulus böyle onurlu olabilse... Yahudiler onurlarını en iyi şekilde kurtarmış ve tarihe onurlu bir ulus olarak geçmeyi başarmışlardır. Şimdi bizi bölme planları yapsalar da bu gerçek değişmez. Düşmanım da olsa hakkını teslim ederim. Onurlu ol da sen de onurunla tarihe geç. Onlar başardı. Biz başaramazsak onlar bizden onurlu olur. Maalesef emperyalistlerin kuyruğunda, kafayı dogma ile bozmuş halimizle gidişatımız iyi görünmüyor...
  24. Huntington'ın yazdığı kitaptan beri, müslümanları yavaş yavaş, adım adım, dünya savaşı fikrine alıştırdılar. Öyle bir hava yarattılar ki, kıyamet yaklaştı, artık ne olacaksa olacak. Mehdi de gelecek, İsa da gelecek, kafir mümin belli olacak. Ya Deccal askeri olacaksın, ya Mehdi! Bu propagandalarla yapılmak istenen şey belli. Müslümanları harekete geçirip sonra da ekin biçer gibi biçmek. Bu oyuna gelen gelir de, Atatürk Türkiye'sinin, şeyhlerin, derviş ve meczupların ülkesi olmaması için çabaladığımız, hayatta en hakiki mürşidi bilim olarak seçmiş, çağdaş uygarlık düzeyini hedef seçmiş Türkiye Cumhuriyeti'nin geri uluslar ligine layık görülmesi ve oraya itilmesi, hesabının onlarla birlikte kesilmesi bizi rahatsız eden! Biz bu tuzağa nasıl düştük, nasıl düşeriz? Biz bu dogma belasından nasıl olur da yakamızı sıyıramayız? Atatürk devrimleri bu kadar geriye nasıl götürülür? Bizim derdimiz bu. Yoksa islam tokat yiyecekmiş, sömürülüp çiğnenecekmiş, kendi düşen ağlamaz. Belki o zaman anlarlar allah diye bir şeyin olmadığını, ne yaparlarsa kendilerinin yaptığını... Kafalarına başka türlü dank edeceği, uyanacakları yok! Ama biz bu ikinci lige nasıl düşürüldük? Beni kahreden bu... Bakın göreceksiniz. Ne Rusya, ne Çin Suriye'ye yeterince sahip çıkmayacaklar. Emperyalistler anlaşır ve ganimeti bölüşürler. Ama Suriye üzerinden nemalanmaya gelince çatacak ve bölüşecek yeni yerler bulmak için Suriye'yi bahane edecekler. Maalesef komşularla sıfır sorun diye başlayan yalan propaganda, göz göre göre buraya getirildi. Savaş tamtamları çalmak, savaş çığırtkanlığı yapmak yeni moda... Aymaz bir ulus olduk ve bedelini ağır ödeyeceğiz...
  25. Hatta ben bu eski komünistlerin "allahı inkar ettiğimiz için başımıza bunlar geldi" diye suçluluk duyup şimdilerde günah çıkarmaya çalışıyor olmadıklarından da emin değilim. Böyle bir şey olur mu, olmaması lazım ama oluyor gibi geliyor bana. Koskoca Sovyetler Birliği'nin, dünyanın ikinci süper gücünün gümbür gümbür yıkılması, Lenin heykellerinin parçalanıp eritilmesi, geçmişin izlerinin yok edilmesi, Berlin'deki utanç duvarının halk tarafından paramparça edilmesi, bunlar kolay kaldırılabilir travmalar değil. Hatta bu eski tüfekler, Lenin'in başına gelenlerin aynen Atatürk'ün de başına gelmesini ister olmuşlardır. "Madem biz yandık, onlar da yansın" mantığı... Bu travma bir süre daha olumsuz sonuçlar vermeye devam edecek. Kolay değil, yiten, umutları sönen, tüm fikir dünyaları başlarına yıkılan yitik bir nesil ortaya çıktı. Fakat dermansız dert yoktur. Hepsini Atatürk devrimciliğinde kenetlenmeye çağırıyorum. İddia ediyorum Atatürk dünyanın en büyük devrimcisidir. Onun başarabildiğini hiç kimse başaramamıştır. Atatürk'te bulamayıp başka liderlerde bulabileceğiniz hiç bir şey yoktur.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.