tülvent tarafından postalanan herşey
-
Hayvanat Bahçeleri
Yazıyı okuduktan sonra içime bir garip duygu çöktü. Acaba dedim, evde beslediğimiz hayvancıklar için de (balık ve kuşlar hariç, onlar nasılsa doğada yaşayamazlar) evlerimiz doğal yaşam alanları olmadığı için hapishaneleri miydi?
-
İlker Başbuğ tutuklandı
- Guzel sey aile olmak...
Sevgili crazy mom, daha yaşlı bir anne olarak düşüncem şu ki; bebeğinin en ilgiye, bakıma, anneye ihtiyaç durduğu zamanları yaşıyorsun. Yaşıyorsunuz demiyorum, çünkü bu yaşlarda bebekler, bebelerin ve de babaların doğaları gereği hep anneleriyle olmak durumundalar. Yorucu ve zor bir dönem. Şu an yaşadığın bu yoğunluk geçecek elbet (hatta keşke o yaşlarda kalsaymış bile diyebilirsin daha sonraları...) ve sen yapmak isteyip de yapamadıklarına kavuşacaksın, sıkma kendiniiii... Bak, ne harika bi tatilmiş canım. Paylaştığın için teşekkürler.- Yaman Çelişki
Ben de durumu farklı bir bakışla değerlendireyim, sevgili Radya ; '' Çekip gittikleri zaman hiçbir şey kaybetmezsiniz...'' deyişine bakılırsa C. Bukowski belki de güven sorunu yaşıyordu ve terkedilmekten korkuyordu. Terkedilme korkusundan olmasın...- Hangi DuyguLarınızı KontroL etmekte zorlanırsınız ?
Oyum hayırlara vesile olur inşaallaaahh...- Büyük Aşkınız Küçük Küçük Kaybolmasın!
- İzmir'de kar
2 Şubat günü sabah saatlerinden itibaren 21 yılın sonrasında kar yağışı başladı. Beyaz örtü İzmir’de hayatı olumsuz etkilese de İzmirliler karın keyfini çıkardı. Öğle saatlerinde rüzgarın lodos yönüne dönmesiyle birlikte yağış önce karla karışık yağmura, akşam saatlerinden itibaren de sağanak yağmura döndü. İzmir'de en son etkili kar yağışı 29 Aralık 1991 yılında görülmüş... İzmir' in kardan adamları bile başka...- Ha Ayşe.. Ha Ella...
İçindeki çocuğu öpüyorum sevgili Aries. Ve Sevgili jön, çok haklısın. Sanırım düğüm burada: ''nasıl bir hayat yaşarsan yaşa kendinle barışık olacaksın.''- Kendi ''French'' ini Kendin Yap! (Çok da Pratik)
Öncelikle french yapmak için gerekli olan iki renk beyaz oje. Kireç beyazı ve kırık beyaz... - Kullanacağımız kireç beyazı olan ojeyi avucumuzun etli olan kısmına enlemesine sürüyoruz. - Tırnağımızın french olacak kısmını yani ucunu; avucumuza sürdüğümüz ojeye bastırıyoruz, sanki oraya soldan sağa bir çizik atar gibi. Ucundaki beyazı kalın ya da ince yapmak sizin elinizde. Zaten avucumuzdaki ojemizin üzerinde tırnağımızın hilal gibi şekli çıkıyor. - Ucuna sürdüğümüz beyaz oje kuruduktan sonra, üzerine kullanacağımız kırık beyaz ojemizi sürüyoruz. İki kat sürerseniz dayanıklı oluyor ve rengi daha güzel oluyor. İşte frenchlerimiz hazır, sanki kuaförde yapılmış gibi oluyor. Bunu mutlaka evinizde deneyin, birkaç denemeden sonra çok memnun kalacaksınız. Alıştıktan sonra inanılmaz pratik bir şekilde, iki dakikada ve kusursuz yapmaya başlayacaksınız. Herkese kolay gelsin. S. Erbil- Ha Ayşe.. Ha Ella...
Teşekkürler Denemeli bence de, ne kaybederiz...- Yalnızlık...
- Söylemezsem çatlarım!
Katılmadım. Genelleme yapılmamalı bence... Bu kişilikle ilgili bir durum değil midir?- Barış Manço - Müze Evi
Rahmetli Barış Manço' nun Kadıköy-Moda' daki bugün muhteşem bir müze haline getirilmiş evi: -http://www.nagmelodi.com/baris-manco-muze-evi/-- Ha Ayşe.. Ha Ella...
Kadın her yerde kadın! Değişik evlerde, farklı şehirlerde yaşasalar da kadınların öncelikleri, genelde aynı. Özellikle bir evi çekip çevirme, annelik sorumluluğunda olanlar için bu hiç değişmiyor. Avrupa'da da, Amerika'da da... Türkiye'de Ayşe, Amerika'da Ella olmuşsun hiç farketmiyor. Hepsi minik farklılıklarla aynı hayatları yaşıyor. Ne ilginç! Kısır bir döngü sürüp gidiyor işte! Ayşeler için de Ellalar için de... ( Ella: bkz. Aşk- Elif Şafak) Bir öncekinin tekrarı olan günler ve otomatik pilota alınmış uğraşlar... Zamanla yarışan bir atlet misali kadınlar! Son sürat koşuşturan ve her şeye yetişmeye çalışan bu kadınlar; gergin, sinirli, öfkeli bir ruh haline giriyor, kendine ve ruhuna zaman ayırmak yerine yüklenmeyi artırdıkça da, psikolojik sorunlar yaşama olasılıkları da yüksek oluyor elbette. Sonra ne mi oluyor? Ella gibi bir gün bir bakıyor, her gün aynı şeylere onca zaman ayırırken, hiç önemsemeyerek, öylesine yoksaymış ki kendini; adeta yaşamını boşa geçiriyor hissine kapılarak, bu kadar geniş bir ailesi varken, nasıl olup da kendini böyle yanlız ve kimsesiz hissettiğini sorguluyor. Farkında bile olmadan kendine acıyor. Tek düze geçip giden hayatına bir renk gelmesini istiyor. Ta derinlerde bir yerde hisseden, yaşayan, gün geçtikçe büyüyen bir boşluk taşıyan, kelimelere ihtiyaç duyduğunu fark eden o kadını keşfedivermiş. Eyvah ki ne eyvah! Sonuç mu? Ya her şeye yetişebilmek ve herkese zaman ayırabilme arzularıyla, kendisi arasında bir denge kuruyor. Yaşam ritmini düzeltip kendini, gününü dolayısıyla da yaşamını doğru yönetiyor, yaşamına küçük, sade, sıradan, basit ama gerçek bir değişiklik katıyor ya da problemli bir süreç başlıyor. İlaçlara sarılıyor, kendine ait dünyasında, kendi içinde yaşıyor. Daha da olmazsa; bireyselleşip rollerinden arınarak, kendi kaderini çizme yetisine sahip olduğuna karar veriyor. Hal böyleyken, hala bir yarım saatimizin olamayacağını mı düşünüyorsunuz, kendimize ayırabileceğimiz? Dinlenmek için bile olsa! Elbette bu süre içinde dünyanın sonu gelmez, işler arap saçına dönmez, evdekiler ölmez ki yarım saat, bir saat veya o günü kendimize ayırdık diye! Hiç bir şey de mükemmelliğe ulaşmaz; çalmadık diye rutinden. Kadın olmak, sadece koşuşturmaktan, hep bir şeylere yetişmekten, ev işlerinden ibaret değil ki… Elbette bize uygun ve iyi gelecek seçeneklerle de dolu. Günlük hayatın koşuşturması biter mi hiç! Üstelik birçoğu da gündelik ve olmazsa da olabilecek şeyler… Ucundan çalmaya çekindiğimiz. Bizi içine çeken bir girdap olmuş, farkında değiliz. Bu bir kader değil elbette, altından kalkamayacağımız bir sorun hiç değil. Tamamen bir yaşam şekli, alışkanlık… Yaşam sadece koşuşturmaktan, hep bir şeylere yetişmekten, ev işlerinden ibaret değil aslında. Yeter ki kendimize ve yeteneklerimize güvenelim! Bunu tersine çevirmek elbette mümkün. Biliyorsunuz devamlı yaptıklarımız bir bakarız alışkanlığımız olmuş. Birkaç kez zorladık mı kendimizi (E, bu saatten sonra biraz zorlanmak gerekecek haliyle) bir de bakmışız kendimize, ruhumuza zaman ayırmak bir alışkanlık, ardından da yaşam şeklimiz oluvermiş. Deneyelim mi, ne dersiniz? Bence değer. tülvent- Hesaplaşma
Hesaplaşma Bu gece Tüm anılarımı Anılarımın tanıklarını Hatta en kıyamadığım anları Durup durup seni hatırlatan ne varsa Birer birer... Toplayıp yakmak, Külleriyle savurmak istiyorum her şeyi! Baktıkça derinleşen Baktıkça içine çeken bir fotoğraf Ellerimde titrek bir hüzne dönüşüyor Bir reddedişle teslimiyetin kesiştiği noktada Dile getiremediğim hislerle Kar gibi eriyorum. Avucumuzdan kayıp giden onca yıldan sonra Hayatın satır başına dönmemiz imkansız ne yazık ki! Bu gece, Bir ritüel havasında Tek tek vedalaşarak anılarımla Toplayıp yakmak istiyorum İçimi acıtan her şeyi! Allak bullak düşüncelerimi, Geçmişin satır aralarındaki Keşkelerimi, ümitlerimi, hayallerimi Ve sana ait tüm izleri! Bunu vefasızlık sayma sevgili! Yokluğuna dayanmaktan, Dönüp dönüp ardına bakmaktan Gönlüm, beynim, duygularım, Gittikçe ağırlaşan özleminle Yüreğim yorgun. Artık durulmak istiyor ruhum.- Günün Sözü
Aşk; Herkesi O' na benzetip, Kimseyi O'nun yerine koyamamaktır... Can Yücel- Dilek Önder' le '' Kadın ve Erkek Üzerine''
- Yurdum İnsanı
Çook güzellerdi GeceKuşu. Koptuuuuk Gürol' la- Uğur Mumcu Öldürülmüştü
Türkiye anıyor Uğradığı bombalı suikast sonucu 24 Ocak 1993'te yaşamını yitiren araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu, ölümünün 19. yılında evinin önünde düzenlenen törende anıldı. ANKA Ankara- Uğradığı bombalı suikast sonucu 24 Ocak 1993'te yaşamını yitiren araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu'nun evinin önünde düzenlenen anma törenine CHP, DSP, İşçi Partisi, Eğitim-İş, Birleşik Büro-Sen, Atatürkçü Düşünce Derneği, Türkiye Gençlik Birliği ve Beşiktaş Çarşı taraftar grubunun yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Törene katılanlar, "Hepimiz sakıncalı piyadeyiz", "Unutmadık, unutturmayacağız" yazılı pankartlar taşırken, "Kahrolsun faşizm" sloganları atıldı. Tören sırasında, sanatçı Selda Bağcan'ın "Uğurlar Olsun" adlı parçası da çalındı. Tören alanına yerleştirilen yansıdan, Mumcu'nun görüntüleri ve konuşmaları paylaşıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Mumcu'nun evine gelerek, Mumcu'nun eşi ve TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu'ya taziyelerini iletti, kızı Özge Mumcu ve oğlu Özgür Mumcu ile bir süre sohbet etti. Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil, TBMM Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi ile Emine Ülker Tarhan, CHP Genel Başkan Yardımcıları Nihat Matkap, Sezgin Tanrıkulu, Gürsel Tekin, Atila Emek, Gökhan Günaydın ve CHP'li bazı milletvekilleri de Mumcu'nun evini ziyaret etti. 'Binlerce Uğur Mumcu'ya ihtiyacımız var' Kılıçdaroğlu, Uğur Mumcu'nun evinden çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, "19 yıl geçti katilleri bulunamadı, namus sözü verildi gereği yapılmadı. Bizler de sabırla bekliyoruz. Uğur Mumcu'yu pusuya düşürüp katledenler bulunsun, adalet yerini bulsun. İstediğimiz bu" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, basın mensuplarının sorusu üzerine Uğur Mumcu'nun Türkiye için "bağımsızlığı, özgürlüğü ve hukukun üstünlüğünü" ifade ettiğini belirterek, "Uğur Mumcu özgür ve bağımsız bir Türkiye'yi tanımlıyordu. Bugün geldiğimiz noktada bir değil, binlerce Uğur Mumcu'ya ihtiyacımız var" dedi. Kılıçdaroğlu, "Katillerin bulunması yönünde umudunuz var mı" şeklindeki bir soru üzerine de "Her zaman umudumuzu koruyacağız, umutsuzluk bizim kitabımızda yok" diye konuştu. Ardından Kılıçdaroğlu, Güldal Mumcu, kızı Özge Mumcu ve oğlu Özgür Mumcu ile birlikte evin karşısındaki Uğur Mumcu anıtına mum ve karanfiller koydular. Saygı duruşunda bulunulmasının ardından, yurttaşlar tören boyunca ellerinde tuttukları, üzerinde Uğur Mumcu'nun fotoğrafının yer aldığı ve "Unutmadık, unutturmayacağız" yazan beyaz balonları gökyüzüne saldı. 24 Ocak 2012 Katledilişinin 19. yılında seni saygı ve özlemle anıyoruz; Erdem timsali insan, Büyük gazeteci.- Askeri Tesislerde Rütbe Farkı Kalkıyor
General masası kalkıyor Genelkurmay, TSK'ye ait sosyal tesisler ve orduevlerinin kullanım şartlarını değiştirdi. Yeni uygulama ile yemek salonlarında, kuaförlerde, plajlarda rütbe farkı ortadan kaldırıldı. Genelkurmay Başkanlığı, yıllardır şikâyet konusu olan ortak kullanıma açık “orduevlerinde rütbe ve sınıf ayrımı” uygulamasını sona erdirdi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in emri ve Genelkurmay 2’nci Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın imzasını taşıyan 16 Ocak 2012 tarihli “hizmete özel” duyuruyla, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait orduevleri ile diğer sosyal tesislerdeki yemek salonlarında, kuaförlerde, plajlarda vs. rütbe farkı ortadan kaldırıldı. Birlikte tıraş ve yüzme Hürriyet'in haberine göre, yapılan değişiklik ile, asker arasında rütbeye göre oturma yeri ayrımı kalkacak, herkes istediği yerde oturabilecek. Bir general ile bir subay tesisten eşit şekilde yararlanabilecek. Uygulama orduevi ve sosyal tesislerin genel kullanıma açık her noktasında geçerli olacak. Bu amaçla oda, masa, koltuk grubu, asansör, plaj, kuaför gibi yerlerdeki statü göstergeleri de kaldırıldı. Yeni durumda askerin yaz tatili için özellikle tercih ettiği ortak kullanıma açık orduevleri ile yaz kamplarında orgeneral ile çavuş denizde beraber yüzebilecek, yan yana tıraş olup, asansöre birlikte binecek. Ancak yeni uygulama, otel ve lokanta kullanımında üst düzey rütbe ve makama sahip personel için orduevleri veya diğer sosyal tesislere ait otel veya lokantalarda rezervasyon imkânı tanıyor. İşte yeni uygulamalar Yazıda yer alan tarihi nitelikteki yeni uygulamalar şöyle: Tesislerde genel kullanıma açık tüm yerlerde statüleri belirtilen (general, üstsubay, subay) ‘bölümleme yapılmayacak’tır. Otel, oda, masa, koltuk grubu, asansör, plaj, yemek salonu, berber, kuaför, vb. yerlerde statüleri gösteren her türlü yazı ve işaret kaldırılacaktır. Otel, lokanta vb. kullanım alanlarından istifade etmek isteyen rütbe ve makam sahibi personel için rezervasyon yaptırılabilecektir. Özel misafirler, yabancı konuklar ve resmi toplantılar için ayrılan özel salonlar muhafaza edilecek, rütbe ve makam sahipleri ile yerli/ yabancı misafirlere tahsis edilebilecektir. Söz konusu uygulama ile personel arasındaki sevgi, saygı ve bağlılığın artırılmasına katkı sağlayacak sonuçlara ulaşılmasının, bu tesislerin kuruluşlarında oldukları komutanlıkların ilgi ve yaklaşımına bağlı olduğu, bu konudaki en önemli görev ve sorumluluğun tesis yöneticilerinin üzerine düştüğü göz önünde tutulacaktır. Orduevleri, askeri gazinolar, sosyal tesisler ve TSK özel, özel/ yerel, yerel ve kış eğitim merkezlerinde statü farklılıklarının etkisinin en aza indirilerek tesislerden azami ölçüde yararlanılmasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gelenek ve göreneklerine uygun tavır ve davranışta bulunmaları hususunda, personel ve aileleri gerekli hassasiyeti, gösterecektir. Cumhuriyet Haber Portalı - 24 Ocak 2012- Yurdum İnsanı
Ben bu fotoların aralarını ayarlayamıyorum, yukarı çekerken siliniyor, bişiiler oluyor... Hiç sevmedim (- Yurdum İnsanı
- Guzel sey aile olmak...
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.