Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

tülvent

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.806
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    81

tülvent tarafından postalanan herşey

  1. tülvent

    VER ELİNİ AMERİKA!

    Yine yine çok haz veren, okurken beni alıp götüren bir yazın daha... Radya, kalemine doyamıyorum canım, sana da... Hem hayalerimizin kime ne zararı var, di mi canım? Yerim ben onun yüzüünü... Kimin mi, Kiraz' ın tabiii
  2. tülvent

    Yağmurlu Bir İzmir Gecesi

    Gerçekten de öyle yaptım tango. Taa içime, hem de... Sevgilerimle
  3. tülvent

    Yağmurlu Bir İzmir Gecesi

  4. tülvent

    Yağmurlu Bir İzmir Gecesi

    Sokaklar yine ıslak bu gece. Islak, parlak ve sahipsiz. Yine yağmur serpiştiriyor; sessiz, öylesine kendi halinde... Damlalar ince ince, dans eder gibi düşüyor karanlıklara, yanlız sokaklara. Küçüklüğümdeki gibi anlımı cama dayayıp; bir şarkı mırıldanarak yağışını izledim bir süre. Sonra da çıkıp yürümek, yaşama karışmak; günlerdir sıkışıp kaldığım şu duvarlardan kurtulmak istedim. Biraz nefes almak, kendimden bi parçacık uzaklaşmak için uzun uzun yürümek... Bu aralar kendimle o kadar başbaşa kalmıştım ki... Ama ne mümkün! Sonra da başladım yazmaya. Yazmak; sıkıntıdan, boşluktan kurtulmanın bir başka yolu... Hem de bedelsiz, hesap sormadan rahatlatan bir tarafı var yazmanın. Kalemim kağıda dokundukça kalbime dokunmuş gibi hissederim hep. Aksilik bu ya; kalemim yarenlik etmekte ayak diretiyor bu gece. Ne zamandır dip dibe olduğum kendimi, kendimden çok uzak hissediyorum. İçimde öyle kopuk kopuk, tanımlayamadığım, öyle başı boş duygular var ki... Bu halim kalemime de yansıyor elbet. Böyle anlarda zamanı durdurmak istiyorum. Zamanı durdursam; içimdeki boşluk da kapanacak, bu sahipsiz sızı dinecek, başı boş ve kimsesiz duygularım tanımlanacak sanki... Oysa ne zamandan kopabiliyoruz, ne de yaşamdan, duygularımızdan kaçıp saklanabiliyoruz. Biz zamandan kopmak, çalmak istedikçe zaman bizi daha çok acıtıyor. Duygularımızdan kaçıp gizlendikçe o kendini daha çok hatırlatıyor ve öyle ya da böyle ellerimizin arasından kayıp gidiveriyor yaşam... Evet, yaşam bazen bu İzmir gecesi gibi karanlık, ıslak, soğuk ve sıradan. Ama duygusallıklarımızdan daha sahici! İşte bazen de beklemediğimiz, ummadığımız güzelliklere de sürükler bizi, diye avutuyoruz kendimizi... Oysa yaşamın bizi sürüklediği falan yok! Önceden kurgulanmış bu yaşam oyununda, sahiplendiğimiz rollerle, hepimiz seçtiklerimizi yaşıyoruz. Yürüdüğümüz yolların taşını, harcını da kendimiz koyuyoruz. Herkes de geçeceği yolu kendi hazırlıyor böylece, hepsi bu! Kazandıklarımız, kaybettiklerimiz, özlemlerimiz, mutluluk ve mutsuzluklarımız, pişmanlıklarımız gibi... Bu gece anlımı çocukluğumdaki gibi cama dayayıp bir şarkı mırıldanmayı istemiştim oysa, sonra da çıkıp yürümeyi... Yaşamı irdelemeyi değil. İşte yaşam bazen; soğuk, sıradan ve yağmurlu bir İzmir gecesi gibi... tülvent
  5. tülvent

    GİZEM...

    Y. ÖZDİL 14 Şubat 2010 TEBRİKLER GİZEM...
  6. '' Ümidini kaybeden, her şeyini kaybetmiş demektir. '' sözünün çok acıklı bir anlatımı olmuş, dizeleriniz... Yüreğinize ve kaleminize sağlık, sevgili Alem-i sır.
  7. tülvent

    Dağ evi

    Daha önce kapısına bir gül bıraktığım o sevimli dağ evinin önüne geldim az önce... Bıraktığım gül sevgiyle içeri alınmış ve gönlünüzce bir yere konmuş... Mutlu oldum. Ben de teşekkür ediyorum. Hava oldukça sakin. Sanki o yaramazlıkları hiç o yapmamış, şimşeklerle yarışmamış, güneşi küstürmemiş gibi... Herkesin zaman zaman kaçıp saklanacağı, kendi kendine olmak, iç sesleriyle başbaşa kaacakları, her şeyden ve herkesten uzakta bir ''dağ evi'' olmalı diye düşündüm sonra, öyle çok ihtiyacımız var ki, buna... Şu an benim de çok ihtiyaç duyduğum gibi.
  8. tülvent

    Bugün, hep ''aşk''tan söz etmek geliyor içimden...

    Canımm sağol. Senin de, senin de...
  9. Cinsiyetimiz, kimliğimiz, statümüz ne olursa olsun; '' önce insan '' olabilmemiz gerekiyor.
  10. tülvent

    Bugün, hep ''aşk''tan söz etmek geliyor içimden...

    Çok incesin, Aries Anlamlı bulduğun ve ilgin için teşekkürler... Her şey gönlünce olsun.
  11. " Çaresiz kaldığım zamanlarda gider,bir taş ustası bulur,onu seyrederim. Adam belki yüz kez vurur taşa... Ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturmaz. Sonra birden, yüzbirincide taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki; taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir." Jacob Riis
  12. tülvent

    Bu satırlar birgün kucağına bırakılıvermek için

    Satırlarınızı okurken, kocaman bir ağırlık geldi tam orta yerine oturuverdi göğsümün. Yazık ki zaman istediğimiz anların dışında, daha bir hızla kayıp gidiyor avuçlarımızdan ve biz menzile az daha yaklaşıyoruz. Gitmekten değil de, sevdiklerimizden ayrı kalacak olmaktan korkuyoruz en çok... Doyamadıklarımız ve yaşayamadıklarımızı geride bırakarak ve gözümüz arkada... Yüreklerimizin yaşlanmaması, yazacaklarımızın bitmemesi ve nice mutlu ''Sevgililer Günü '' dileğiyle, sevgili Saudade...
  13. Bugün 14 Şubat! Herkesin farklı yorumlar yapma ihtiyacı duyduğu '' Sevgililer Günü '' Bu günün, kırmızı balonlarla kalplerin uçuştuğu; kıpkırmızı güllerin ve hediye paketlerinin ötesinde bir anlam ve önemi var benim için. Şiddetin, düşünce, inanç ve yaşam farklılıklarından doğan sıkıntı, olumsuzluk ve mutsuzluğun; yüreklerin çıkar ve maddenin de insanca değerlerin önüne geçtiği günümüzde; nasıl ve hangi nedenle olursa olsun aşkın var olduğunun hatırlanması, konuşulması çok önemli çünkü! Çünkü aşk, söz ettikçe var ve toplum olarak da aşka ve sevgi sözcüklerine çok ihtiyacımız... Bugün, hep ''aşk''tan söz etmek geliyor içimden... Bu kendi küçük, ama anlamı büyük kelimenin kaynağı da çok anlamlıymış meğer… '' Aşk '' Arapça kökenli olup, orijinali '' Işk ''! Işk ise '' Sarmaşık '' mış. Yani, nasıl ki sarmaşık sarıldığı şeyi sarıp sarmalıyorsa hani... Farsçası da '' Sevda '' , yürekteki karanlık nokta yani... Kadın ve erkeğin yaratılışıyla birlikte var olan, en ilkel, ve en doğal duygu, çok insanca. İnsana, dolayısıyla topluma dair. Mutluluğun da en yüksek derecesi, aşk! Öylesine şiirsel, öylesine duygu yüklü ve öylesine erotik. Zihni bir eylem aslında, ama bedeni de yanında isteyen... Aşkın tek bir ifadesi de yok. Kişiye göre ve herkesin yaşadığı kadar... İçinde mutluluk, hüzün, heyecan, kaygı, ihtiras, kıskançlık, keder gibi birçok duyguyu barındıran o kadar çok söz, o kadar çok şey ki; aşk! Hesabı, kitabı, formülü de yok. '' Ben şu kişiye aşık olmalıyım '' ya da '' tanıdıkça aşık oldum '' diye bir şey de yok!... Tanıdıkça sevmiş olabilirsiniz, ama aşık asla! Aşk, sevgiden çok farklı, çok öte şeydir çünkü. Bu nedenle aşkın yakasını '' sevgi '' den koparmak lazım. Sevgi; bir durumun, yakınlığın getirdiği bir sonuç. Hatta bazen mecburiyetlere, yakın olmalara katlanır olmanın hoş yanı. Birçok şeyi ve insanı aynı anda sevebilirsiniz; çiçekleri, böcekleri, iyi ve anlaştığınız için de birilerini... Ama aşk böylesi sosyal bir duygu değildir ve olamaz! Sevmek için bir neden, hatta seveceğiniz bir şeyler arayabilir; muhtemelen de bulursunuz, ama aşk aramakla bulunmaz; gelir. Bazen hiç farkında bile olmadan, bazen kim ve ne olduğunu, neden aşık olduğunuzu bile bilmeden... O' nu bir başka gözle gördüğünüz için seversiniz. Yaşamınızın merkezindedir artık ve O varsa her şey başkadır. O' nunla var olduğunuzu hisseder, kaybetme korkusu ve kıskançlıkla baş etmeye çalışırsınız. O varsa mutlusunuzdur ya da O' nu kaybetmek yaşamı kaybetmek gibidir. Aşk asla garantici değildir, belki de bu yüzden karşılıksız, yaşanmayan veya yarım kalan aşklar kendilerini çok daha iyi geliştirirler. Ya imkansız bir aşka kapılır acı çekersiniz ya da yanınızdakine alışır, aşkı kaybedersiniz. Aşkı kaybettiyseniz veya '' aşk yok '' diyorsanız eğer, orada yaşamla ilgili bir şey de yoktur aslında, mutluluk da! En önemli yaşam kaynağımız mutluluk, aşkla tamamlanır ve çoğalır çünkü. Aşk güne mutlu uyanmanın ve mutlu başlamanın en baş nedenidir ve mutlu insanlar da bir toplum için en önemli güç! Mutlu olmayan, aşkı ve sevgiyi bilmeyen ve yaşamayan bir toplum mutlu olamaz. Aşkın, her şey için ne büyük bir güç olduğunu bilemez ve elbette aşkı onaylamaz, hatta hatta küçümser. Aşkı göstermek, yaşatmak ve anlatmamız gerek! Gerek ki; sabahları karşılaşan yüzler gülüyor olsun ve birbirine gülerek baksın, yaşama mutlulukla karışsın. Bu nedenle, toplumun duygularına dokunmak lazım. Çünkü aşk, insana ne kadar aitse, bir o kadar da topluma! Onlarca sorun, huzursuzluk içinde boğuşurken, öylesine yorgunuz, öylesine huzura ihtiyacımız var ki; toplumca sadece huzur arar olduk. Aşkın küçümsendiği, kısıtlandığı, hakça yaklaşılmadığı bir ortamda yargılanmaktan, onaylanmamaktan, dolayısıyla da getireceği huzursuzluk ve yeni sorunlardan kaçıp, saklanır olduk. Çünkü aşk; baş kaldırmayı, mücadeleyi gerektirir. O, tüm dengeleri ve ölçüleri değiştirir. Aşık olan kendiyle yüzleşir, yaşamla güreşir. Ne yazık ki biz, aşktan korkar kaçar, hatta yok sayar olduk. Hissetmeyen, heyecan duymayan, çok zaman da yaşamayan, mutsuz bireyler olarak; nefes almayan ilişkilerin, alışageldiğimiz garantici düzenin o sözde huzur bahçelerine kaçıp saklanır olduk. Aşk zor ve riskli bir yolculuktur çünkü. Onun stresini yaşamaya hiç hazır ve gönüllü değiliz. Toplumsal sorunların ve şiddetin bittiği, aşka bakış açısının değiştiği, sevginin ne kadar önemli bir güç olduğunu ve yaşamayı ne çok hak ettiğimizi kavradığımız bir zamanda belki... Duygu düşünce özgürlüğünün yaşandığı, şiddete, her türlü baskıya karşı duran bir Türkiye ' de, aşkın da özgürce, cesurca, içimizden geldiği gibi yaşanacağı inancı ve umudu ile; '' Sevgililer Günü '' nüzü kutluyor, aşkın her şeyin üstesinden gelmesini diliyorum. Sevgilerimle tülvent
  14. tülvent

    AFFETMİYORUM

    İnsanlar mı gitgide kötüleşiyor yoksa ben mi yaşlanıyorum bilmiyorum, fakat emin olduğum birşey var; sevgili Radya' cım... Ben artık hayvanları çok, daha çok seviyorum ve kızınca '' hayvan!'' diye bağıranlara da çok sinir oluyor; ''İNSAN!'' diye bağırmalarını söylemek istiyorum. Evet, insan! Beni ne kadar iyi anlayacağını biliyorum canım, sevgilerimle...
  15. tülvent

    SİZ SİZ OLUN...:)

    Çook tatlıydı, akıcı ve hoş bir dille... Bayıldım bayıldım. Kalemine sağlık olsun, canım yaa...
  16. tülvent

    sevinc ve keder üzerine -( alinti )

    Kalbimiz, küçücük tipine rağmen o kadar geniş ve dayanıklı ki, içinde hüzün, keder, coşku, mutluluk, yas... Her türlü duyguyu barındıracak, hem de bazen hepsini bir arada idare edebilecek kadar... İnsanoğlu gerçekten çok derin ve kompleks... Teşekkürler lennartim.
  17. '' İstanbul, 2010 Avrupa Kültür Başkenti! '' Tiyatroya yapılan bu çağ dışı hareketle, yukarıdaki cümle büyük bir uyum gösteriyor gerçekten. Sadece sanata değil, laikliğe, çağdaşlığa, Atatürk devrimlerine de indirilmiş bir balyozdur bu! Şu an kapatıyorlar, yarın eli sopalı bir güruhun basmayacağını kim garanti edebilir? Yıl 2010, İst. Avrupa Kültür Başkenti vee '' Vurun Kahpeye '' ... İnanılır gibi değil! Bu olayı yalayıp yutmamak lazım.
  18. tülvent

    Sen, içten bir gülümsemeye değersin

    '' Hep güzel, mutlu ve umutlu değildir yaşam... '' Yaşam, kendine özgü akışı içinde; bazen durağan, bazen coşkulu, bazen de boz bulanık akar gider... Bazen arkasından baka kalır, bazen de ayak uydururuz akışına. Tekdüze değildir hiçbir zaman. Kim bilir, belki onu anlamlı kılan da bu değil midir, sevgili modenjames? Yaşam tekdüze ve hep güzel olsaydı, hiç sıkıntı ve üzüntü çekmeseydik; nasıl bilebilirdik ki mutluluğun değerini... Yaşam iniş çıkışlarıyla anlamlı ve değerli. Ve her şeye rağmen gülümsemeye değer... Sevgilerimle
  19. tülvent

    YÜZLEŞME

    Harika bir saptama, sevgili odisseus... Harika! Tamam, bundan sonra yapıcam bunu fazlasıyla... Bu arada, bloğunu heyecanla bekliyorum.
  20. Ümit en son kötülüktür. Çünkü işkenceyi uzatır. Nietzsche
  21. tülvent

    YÜZLEŞME

    Evet canım, çok zor olsa da evet! Yapmalıyız bunu...
  22. tülvent

    YÜZLEŞME

    Teşekkür ediyorum, hoşbuldum... Yürekten istiyorsan neden olmasın, sevgili enginar... Başarılar
  23. tülvent

    YÜZLEŞME

    Evet, gerçekten de canım. Benzer ruhlarda eş duygular... Konuşalım bunu, ne dersin? Her katil cinayet mahalline mutlak dönermiş. Hoş buldum. İlgine çok teşekkürler ediyorum.
  24. '' slm dılınıze saglık oyle güzel anlatınızkı sankı benı tarıf etınız ınan ki tşkl'' cümlenizden neyi kast ettiğinizi anlayamadım, üzgünüm. Ve tanıyor muyum sizi? Sevgilerimle...

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.