Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

tülvent

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.806
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    81

tülvent tarafından postalanan herşey

  1. NELER OLMUŞ MEĞER! Meğer hayatta neler neler olmuş! Çiçekler açmış,çiçekler solmuş, Sevgiler birbirine ulaşmış,sevgiler genleşip kopmuş. Yağmurlar yağmış,yağmurlar dinmiş, Yaşam,acılar mutluluklar biriktirmiş. Gece gündüzü örtmüş, Kuşlar sıcak iklimlere göçmüş, Güneşler batmış,güneşler doğmuş. ........... Neler neler olmuş meğer! Mevsimler,deli rüzgarlar gibi esmiş Kimi yürekler hiç çocuk olmadan büyümüş Kimileri, asla yaşanmayan düşler görmüş, Kimileri de tüm ümitlerini alarak yanına,geleceğe süzülmüş. Deniz kumlu gel-gitleriyle sahili kucaklamış İki ayrı yerde yürekler aynı çarpmış, İki yürekse aynı yerde birbirine çok uzakmış. Pırıl pırıl gecelerde yıldızlar kaymış Bazısı,yerden kalmak için birilerine tutunmuş, Bazısı da korkmadan yere basmış. Meğer neler olmuş! Uzaktaki dost yüzler özlenmiş Aylar,yıllar,saatlar eskitilmiş, Günler zamansızlık ve ertelenenlerle geçmiş. Hayatlar başlamış,hayatlar bitmiş. Kimisi,kendisini en değerli zannetmiş, Kimisi de çok konuşup,hiç birşey söylememiş. ''Pazılın bir parçası hep eksik!''derken biri, Biri de eksik parçayı bulmak için didinmiş. Kiminin hayatı; küçük oyunlar,karmaşık söz dizimleriymiş Kimi de ellerini uzandığı yere güzellikler götürmüş. Neler neler olmuş! Fallar bakılmış,şarkılar tutulmuş Bazen yalnızlık en yakın dost, Bazen de bir yabancı olmuş.. Kimi,''Her gün diğerinin aynı''diye dertlenmiş, Kimi, hayatına yenilikler,keyifler getirmiş. Hiç bitmesin istenen anlar gelmiş, Alelacele geçsin istenen anlar da… Renkler hayata göz kırpmış Kimi, çıkmak için içindeki yerden, tünel kazmış, Kimi de kabullenip yenilgiyi,başını bile kaldırmamış. Neler olmuş meğer! Karlar yağmış,yollar kapanmış Kimileri,birlikte sevgi dolu bir dünya yaratmış, Kimileri de, kırık bir kalple yalnızlığına ağlamış. Biri,alıp fırçayı eline yaşamı sevdiği renklerle bezemiş, Diğeriyse;ismini,nerden geldiğini,her şeyi unutmak istemiş. Ömür kadehi yudum yudum içilmiş Kimi, içindekileri sözcüklerin kanatlarına yüklemiş, Kiminin de söylenmemişlerin ağırlığı ile omuzları eskimiş. Hayatta meğer neler olmuş neler!…
  2. tülvent

    Düşman Düşler

    DÜŞMAN DÜŞLER Korkuyorum uyumaktan, Başımı yastığa koymaktan... Uykumun derin ve uzak aleminde Düşler dünyamın kapıları aralanıyor. Gün boyunca saklanan duygularım, Buğulu ışıklara bürünüp çıkıyor. Bütünlemeye çalıştığım varlığım, İnsafsızca parçalanıyor. Kendi kendimle savaştığım, Kendi kendimi yaralayıp,kanatarak Parçalara ayırarak çıktığım savaştan, Varlığımdan ve kimliğimden kuşkuya düşerek Yorgun,tedirgin uyanıyorum. Niye bu kadar düşman düşlerim? Uykulaımda Derin uçurumlara düşüyor, Bitkin halde yukarı tırmanmaya çalışıyorum. Her sabah... Nefes nefese Yorganların altına saklanıyorum. Geceler ve düşler, Tazelendiğim değil,parçalandığım yerler... Ne hoş olurdu, Ilık bir sudan çıkar gibi çıkmak geceden. Kim olduğumu,ne olduğumu merak etmeden, Yatağın içine gömülmeden, Korkmadan yeni gelen günden Ve.. Sessiz gecelerden.
  3. tülvent

    Yağmur

    YAĞMUR Gecenin kimsesiz sokaklarını ıslatıyor Gri bir yağmur. Sanki yeryüzüne değil İçime yağıyor. Tam da yüreğimin üstüne Kesik kesik.. Tıpkı hayatımız gibi! Islak ve karanlık sokaklarda, Damlalar hızlanıyor... Tıpkı tükettiklerimiz gibi!
  4. tülvent

    Ardından

    Ardından Yoksunluğumun acısını içime atarak, İyileşmez yaralarımı saklayarak yaşıyorum. Gözlerime vuruyor içimin boşluğu… Hüngür hüngür ağlamak istiyorum. Yasımı sessizce yaşayarak, Yokluğunun soğuğunu hissederek yaşıyorum. Gözbebeklerimi yakıyor gözlerinin anısı… Deli hasretinle başa çıkmaya çalışıyorum. Yanlızlığımı kucaklayarak, Sensizliklere sıçrayarak uyanıyorum. İçime çörekleniyor özlemlerin en koyusu… Yerine hiçbir şeyi koyamıyorum. Şimdi, sevgi denince... Aklıma yenilgi, yıkım geliyor. Duvarlarda parçalayasım geliyor ellerimi… Yaşama isteğimi yitiriyorum. Sensiz olmak susuzluk çekmek gibi… İçim yanıyor. Yaşlarımda bakışların, Kalbimde özlemin titriyor. Geri çevirmek istiyorum zamanı… Seninle yeniden tamamlanmak istiyorum.
  5. tülvent

    KISIR DÖNGÜ

    KISIR DÖNGÜ Ne zaman Vazgeçmek istesem senden, Kurtulamıyorum kahrolası çekiminden. Şu, üzerime yapışıp kalan; Kokundan, Nefesinden, Sesinden... Ne zaman '' Öldürdüm seni! '' desem, Oymaya başlıyorsun beynimi. Delip geçerek bedenimi; Sızıyorsun yüreğimin derinliklerine... Sinsice Ve İnatla Yaşamaya başlıyorsun yeniden. ... Yeniden bölük pörçük uykular, Yeniden sancılı sabahlar, Boğazımdan geçmeyen lokmalar… Kahredici bir çözümsüzlükle, Sürüyor kısır döngü! Ne zaman '' Gömdüm artık seni! '' desem, Hiç bir katilin kurtulamadığı gibi; İç sesinden, Ben de kurtulamıyorum İçimi eriten sözlerinden, Yüreğimi kemiren özleminden. Ve Bir türlü vazgeçemiyorum senden. Ne zaman Sana benzeyen birini görsem, İki büklüm oluyorum. Titriyor dizlerim, bacaklarım, Gücümü kaybediyorum. Mantığımın sınırları silikleşiyor Yeniden başa dönüyorum. Derin bir eziklik Ve çaresizlikle, Bir kez daha Yenik düşüyorum sana. Ne zaman '' Bitirdim seni! '' desem, Parçalara bölünüyor yüreğim. Ateşler düşüyor içime Koyulaşıyor özlemin. Bir nefes kadar yakınken, Uzağına düşmek... Her defasında! Gücüme gidiyor. Biliyorum; Sona ermeyecek bu kısır döngü, Kalbim attığı sürece Dinmeyecek bu üzüntü. Ne kadar didişsem de kendimle, Bitmeyecek bu sevgi. Bu can, bu tende durduğu müddetçe... Ne zaman '' Artık yaşamıyorsun! '' desem; Hep Katlanabilmek için seni görmemeye... Sen, Hala yaşıyorsun bende. Bense; Her gün yeniden ölüyorum...
  6. tülvent

    Fırtına

    FIRTINA SONUNDA... FIRTINA DİNDİ. YAVAŞCA ARALIYORUM GÖZLERİMİ HER ŞEY HARAP, HER ŞEY VİRAN. HER YANIMDA FIRTINANIN İZLERİ. BİR YANIMDA YIKILMIŞ HAYALLER, YARALI İKİ YÜREK. BİR YANIMDA PARÇA PARÇA UMUTLAR, KIRIK DÖKÜK İKİ HAYAT. DÖRT YANIMA SAVRULMUŞ HER BİRİ. YANLIZCA ANILARIMIZ DİPDİRİ... SEVDAMIZ AĞLIYOR, YÜREKLERİMİZ KANIYOR, ANILARIN BOYNU BÜKÜK, HAYATLAR CAN ÇEKİŞİYOR. NEREDEN BAŞLASAM, HANGİ BİRİNİ KURTARSAM? ÜZERİMDE KOPKOYU BİR AĞIRLIK... SIMSIKI SARILIP ANILARIMA, '' FIRTINA SONRASI SENSİZLİĞİ '' YAŞIYORUM MAHSUNCA .
  7. tülvent

    BİR YAZ GECESİ RÜYASI

    Kendimi en rahat hissettiğim bir zaman dilimiydi ki; büyük bir istek ve merakla oturdum bu gece PC' nin başına, Yaren' i en ön sıradan izlemenin keyfi ile... Arada minik bir şey (!) ayaklarımı minik minik ısırmasa keyfime hiç diyecek yoktu ya, neyse... Evet, olmuş! Bu iş olmuş sevgili Yaren. Işığın bana kadar ulaştı, karşımdaki beyaz camı aşıp. Yolun ve şansın her anlamda açık olsun güzel kızım. Ve bu su damlası kadar berrak kızın annesi; seni de tüm kalbimle tebrik ediyorum. Desteğini, yüreğini anneliğini...
  8. tülvent

    Son Düğüm

    Son Düğüm Ben çaresizliğin böylesini yaşamamıştım hiç. Hiç böylesine sızlamamıştı yüreğim yokluğunda. Belki yoktun yanımda; Ellerin yoktu ellerimde, ama Bir şeyler vardı aramızda sımsıcak Hani anlatılmaz… Sen hayatımdaydın ya; Hiç o kadar yaklaşmamıştım bulutlara… Unutmaya başlamıştım En içli ezgileri, hüzünleri… Yıldızlar başucumuzdaydı sanki! Sen kanıma girmiştin ya; İstememiştim senin kadar hiçbir şeyi... Tek tek bağlıyorduk düğümleri. Sen yoksun ya; Ne yapacağımı bilemiyorum şimdi Sensiz, gözlerinsiz... Dokunduğun zaman yüreğini hissettiğim ellerinsiz… Ben böylesini tatmamıştım hasretin Susuzluğun böylesini duymamıştım. Dilimde, unuttuğum içli ezgiler... Bir parçam şimdi hüzünler. Tek tek çözülüyor bağladığımız düğümler. Susma öyle! Kahrediyor susuşun, İliklerime dek işliyor soğuğun. Bir de ayazın ekleniyor yokluğuna. Bilmiyorsun... Çaresiz sıkıca bürünüp anılarıma, Daha bir gömülüyorum yalnızlığıma. Yüreğim parçalanırcasına arıyorum; Bakışlarında yaşadığım sevgini. Sesini, yüzünü, gülümsemeni... Elimde değil çok özlüyorum seni. İster miydim hiç böyle olsun? Böylesine Utancını duymak ister miydim yenilmişliğin... Belki yoksun yanımda, Gözlerin gözlerimde değil, ama Hep son bakışın var aklımda. Madem bildiğini okuyor zaman, Madem geleceğe yazmamış, yazan… Bırak, Gözlerin yine yüreğime yaşadığını hatırlatsın! Gözlerim yine gözlerinde ateşler yaksın! Çözme n'olur! Bırak, son düğüm bağlı kalsın! tülvent
  9. Gölgen sıyrıldığından beri gölgemden, Yarımım! Uçsuz bucaksız kollarıyla sardığından beri yokluğun, Sende, yarım aklım. İçimde biriktirdiklerimle Hareket edemeyecek kadar ağırım artık. Ellerin çekildiğinden beri ellerimden Kolum kanadım, soluğum yarım! Yalan, zamanın ''ilaç'' olduğu. Ayazıyla yaktığından beri rüzgarın Yarımım! Yarım yanan bir mumun ışığında, Anılarda, düşlerde hep aynı resim. Gitgide uzaklaşacağıma Gitgide yakınlaşıyorum sana! Yüreğimi eziyor sensizlik, Yüzümü, yüzüne sürmek istiyorum. Kanatların çekildiğinden beri üzerimden Yarımım! Sensizliğin dipsiz kuyusuna bıraktığımdan beri kendimi, Yarımın kaldığı yerde hep aklım. Sevincim, gülüşlerim, uykularım, Bir zaman seninle tamamlanan hayatım, Doldurduğum bardak bile, Her şey... Her şey yarım! Diğer yarısına hasret hep bir yarım! Bir dalgada sürüklendiğimden beri apansız , Dinmedi sızım. Kalbimde kocaman, karanlık bir boşluk; Açık bir yara, Tenimde hasretinin dudak izleri, Yarım kalan sevdamın hüznüyle Notaları yarım bir şarkı gibi Şimdi yarımım! Ellerim, hep seni sakladığım yere dokunuyor. Orada benimle yaşayıp, benimle yaşlanıyorsun. Sende kalan; Hala senin olan sol yanım, Geri kalan hayatım, Aldığım nefes bile... Dedim ya; her şey yarım! Suskunluklarıma tutsak edilmiş düşlerimde, Dönülmez sınırlarda, Hala senin olan sol yanımla Tükeniyorum! Merak ediyorsan...
  10. tülvent

    BAĞIMLIYIM!

    BAĞIMLIYIM! VAZGEÇEMEDİKLERİM VAR, ELBETTE BAĞLILIKLARIM DA. AMA... BAĞIMLILIK BAMBAŞKA! YÜREĞİM SEVDA YANIĞI. PARMAKLARIM TÜTÜN SARISI, BİR NEFES SİGARA GİBİ İHTİYAÇ DUYUYORUM SANA. ÇOK DENEDİM BIRAKMAYI, OLMUYOR, BIRAKAMIYORUM. AKLIMDAN ÇIKARMAYA ÇALIŞSAM DA HER GEÇEN GÜN DAHA BAĞIMLIYIM... ''BU SON!'' DİYEREK SÖNDÜRDÜĞÜM SİGARA GİBİ HER DEFASINDA YENİK DÜŞÜYORUM SANA. KABUL EDİYORUM BAĞIMLIYIM SANA; TENİNİN KOKUSUNA, SESİNLE UYANMAYA, BAŞIMI YASLADIĞIM OMZUNA... YOKLUĞUNUN ACISINA BİLE BAĞIMLIYIM. NE SENSİZ BİR FİNCAN KAHVEYE, NE SENSİZ YÜRÜMEYE, NE DE SENSİZ GECEYE ALIŞAMADIM. HER ŞEYİMLE BAĞIMLIYIM İŞTE, ANLASANA! OLMAZSA OLMAZLARIM VAR, ALIŞKANLIKLARIM DA... BAĞIMLILIĞIM SANA! VAZGEÇEMİYORUM.
  11. tülvent

    Kimseciğim Seni Çok Seviyorum...

  12. tülvent

    Kimseciğim Seni Çok Seviyorum...

    Hiç bir şey için geç değil, sevgili made in turkey! Gitarını da kutusundan çıkar ve sakın susma! Olmaz mı?
  13. tülvent

    Ahh Mazi!

  14. Kadın ile Erkek Arasında Aşk, Alışkanlık, ''Ev''lilik Sevginin “ateşi”ni söndürmeyecek bir ilişki için en iyi yol nedir? Ayrı evlerde yaşamak mı? Sürekli özlemek mi, yoksa alışkanlığın tatlı sıcaklığı mı? Günümüz beraberliklerinde kafa kurcalayan sorular bunlar. Aşk başlangıçtır, başlangıçta kalmaktır, derim ya hep... İnsan sevince, başlangıçta sevdiğinden bir saniye bile ayrı kalmak istemez ya... Yine de bu sorular bir kenarda sinsice sırasını bekler. Bazen sessizce içten içe, bazen yüksek sesle sorulur. Medyada da durum pek farklı değildir. Ara ara “fırtınalı aşklar mı, huzurlu alışkanlıklar mı?” diye anketler çıkıverir ortaya. ...... * Oysa düzenli ilişkilerin ister ayrı evlerde ister aynı evde yaşansın, tek bir problemi var ve kimse bunu görmek istemiyor. Sorun “ev”lenmede, evde değil. Sorun DÜZEN’de... Çünkü aşk düzen işi değildir. Hafif anarşik, çokça asosyal bir yapısı vardır aşkın. Âşığın “ev”e ihtiyacı düzen arzusundan değil, sosyal hayatın yıpratıcı etkilerine karşı dışa kapanıp doyasıya aşkı yaşama arayışından kaynaklanır. Âşık ayrı ev, aynı ev falan düşünmez, tartışmaz. O, sevdiğini yanında değil “içinde” ister. Fakat... Biliriz... Hayat başlangıçlardan (aşk) ibaret değildir. Öykü gibidir hayat. Eninde sonunda giriş bölümünü gelişme ve (Tanrı gecinden versin) sonuç bölümleri izler. Ve tabii aileler, işler güçler, faturalar, projeler, “üçüncü tekil ve çoğul şahıslar ; derken efendim çocuklar, yükümlülükler, sorumluluklar, baştan çıkmalar, yoldan sapmalar, daha neler neler vardı. Ayrı ev... Aşkın, sevmenin, özlemenin sigortası değildir. Öyle anlatanlar hem kendilerini hem de başkalarını yanıltıyor. Ayrı ev nedir, neden önemlidir, biliyor musunuz? Biliyorsunuz da ortalık yerde itirafı münasebetsiz buluyorsunuz. Haklısınız. Kafa dinleme yeri falan değildir ayrı ev. Özlem içinse mesafe gerekmez. Gerçek âşık zaten sevdiği yanındayken bile içindeki özlemi dindiremeyendir. Bir ilişkiyi ayrı evlerde yaşamak, ilişki hayatın gerçekleriyle çarpışıp yenildiği anlar için geçici ya da kalıcı sigorta- sığınaklara sahip olmaktır. Güvendir, kaçış güvencesidir ayrı evler; “yıkılmam, ayakta kalırım” demenin sessiz fakat güçlü ifadesidir. Hatta biraz da aşkla uyumsuz biçimde ego-santrizmdir. Gerisi hikâyedir! * Asıl şu alışkanlıktan söz etmeli. Hepimiz aşktan veya kendine aşk süsü vermiş beraberliklerden söz etmeye bayılıyoruz da iş alışkanlığa, sevenlerin “kardeşçe” beraberliğine gelince suspus oluyoruz. En acıtıcı, ama en yaygın gerçekliğe çomak sokup ortalığı karıştırmamak için mi? Belki... Yoksa cinselliğe dokunmaktan korktuğumuz için mi? Çünkü ilişkiler alışkanlığa dönüştüğünde bundan en çok etkilenenen cinselliktir. Aynı kişide hem dert çıkarmayan bir kardeş, hem terk etmeyen bir ebeveyn, hem de aldatmayan bir âşık bulma umuduyla birbirimize koşuyoruz. Sonra hayatın çarkları işlemeye başlıyor. Alışkanlık baş köşeye kuruluveriyor. Daha doğrusu ilişki o sayede paçayı kurtarıyor. O halde daha yakından bakmalı ona, hak ettiği değeri verip biraz üzerinde durmalı! Öyle değil mi? Babaoğlu Kadın ile Erkek Arasındaki Farklılıklar
  15. Kadın ile erkek arasındaki en temel fark nedir biliyor musunuz? Örneğin, önümüze gelen konuları bir kutu olarak ele alalım... Erkekler ellerindeki kutunun kapatılma vakti geldiğinde kapağını kapatır, alır koyulması gereken yere koyar ve unuturlar o kutuyu. Biz kadınlar ise kutuların kapaklarını kapatsak bile, asla koyduğunuz yeri unutmayız. O kutularda delikler açılır zaman zaman ve o kutu asla kapanmaz tam anlamıyla. İşte, en temel farkımız bu! N' apalım... Şimdi de buyrun, kadınlar ve erkekler arasındaki minik farklılıklara... - Kadın beyni hacim açısından erkek beyninden daha küçük olmasına rağmen, genel kültür ve bilgi birikim konusunda kadınlar erkeklere %3'lük bir fark atmışlardır... Ayıptır söylemesi, bu anlamda çoğu kadının erkeğini bozmamak için bilerek "aptal"' ı oynadığı ortaya çıkmış... - Kadınlar birer "ayaklı radar" dır... Bu yüzden erkekler onlara yalan söylerken çok zorlanır. kadınlarda "vucut dilini, mimikleri, cümlelerin alt (gizli) anlamlarını algılayabilme" yeteneği erkektekinin 2 katı olarak belirlenmis... Bu nedenle erkekler "söylediğini anlamıyor" diye hiç bir kadını suçlamamalı, anlaşılamamasının nedenini kendi ifade yetersizliğinde aramalıdır... - Erkekler bir kadına kur yaparken sesini alçaltıyor, kadınlarsa yükseltiyor... Bu da erkeklerin o sırada kendilerini ne kadar aciz, kadınların ise ne kadar güçlü ve kendine güvenlerini de tam hissettiklerini gösterir... - Kadınlar yüksek sesle konuşmayı ve sesli düşünmeyi seviyor (hem de fazlasıyla), erkeklerse her ikisini de içinden yapmayı tercih ediyor... Bu yüzden kadınlar erkekleri "duygusuz bencil yaratıklar" olarak görürken, erkekler de kadınları "sürekli kafa ütüleyen başbelaları" olarak görüyor... - Kadın, problemlerini birlikte olduğu erkeğe açınca kendini daha rahatlamış hissediyor... Bu yüzden sürekli konuşma çabası içinde... Erkek ise, kadından duymak istediği şeyi duyamayacağını biliyorsa konuya bile girmiyor... Bu yüzden daha çok tv izlemeye ve gazete okumaya odaklanmış durumda... - Konuşmak ve kelimeleri özenle seçmek; erkek beyninde özel bir yetenek olmadığından, kendilerini sözcüklerle ifade etmekte çoğu zorlanır... Ah efendim, bunu yazarken elimiz titriyor lakin biz demiyoruz ki bunu bilim diyor... - Çoğu kadının erkeğini terketme nedeni ondan somut anlamda fazla sey alamaması değil, erkeğin onun duygularını anlayamadığını düşünmesi... - Kadınlar iletişim kurmak için günde 20.000 kelime, mimik ve jest kullanırken bu sayı erkeklerde sadece 7.000... Bu da erkeklerin ne kadar kitap okuduklarının göstergesi... - Erkek derisi kadın derisinden daha ince... bu yüzden kadinların kırışıkları erkeklerden fazla oluyor, bu da demektir ki transseksüeller çok geç yaşlanacaklar... Erkekler dokunma duyusunun hassaslığını daha ergenlik çağında kaybediyor... Peki o hassasiyet bundan sonra hangi bolgede yoğunlasıyor dersiniz? - Bir kadın, ilişkisi iyi gitmiyorsa işine konsantre olamıyor... Bir erkek ise işi iyi gitmiyorsa ilişkisine konsantre olamıyor... - Sevişmek icin kadınların bir nedene ihtiyacı var, erkeklerin ise sadece bir ortama... - Erkekler bir seferde sadece bir tek işi yapabiliyor... mesela yol haritasına bakmak için arabayı kenara çekip radyoyu da kapatıyorlar. Kadınların beyni ise "multi tasking" (aynı anda birden çok işlem) yapmaya daha uygun, mesela telefonla konuşurken aynı anda hem tv'deki diziye hem fırındaki yemeğe bakabiliyorlar... Ne yazık ki bu da çok doğrudur hatta daha fazlasını yapan becerikli Türk kadınları da mevcuttur efendim... - Çoğu erkek, 20 dakikalık bir alışveriş turunun ardından çok çok hafif yollu bir beyin sarsıntısı geçiriyor. Bilindiği üzere kadınlara dokunmasanız hayatlarını alışveriş merkezlerinde geçirebilir.... * Kadın - Kadın 1. Kadın: Ah şekerim saçını mı kestirdin? Ne kadar güzel olmuşsun! 2. Kadın: Ay sahi mi söylüyorsun? Ben pek emin olamıyorum. Ay çok mu kısa oldu acaba? 1. Kadın: Aman ne alakası var. Benim yüzüm bu kadar geniş olmasa aynı kesimi ben de denerdim? Benim şu saçım klasik oldu artık, yeni bir modele hiç cesaret edemiyorum. 2. Kadın: Ay yapma Allah aşkına nesi varmış yüzünün... Bak şöyle şuralarından kat verdirsen, harika olur! Benim de boynum uzun olmasa ayni seninki gibi bir model yaptırırdım. 1. Kadın: Ah şekerim sen de bir alemsin... Keşke benim de boynum seninki gibi olsa. En azından şu çökük omuzlarımın dikkat çekmesini engellemiş olurdum. 2. Kadın: Ayol sen ne diyorsun?... Senin omuzların gibi omuzları olsun isteyen bir sürü kız var... Giydiğin her şey sana öyle yakışıyor ki... Bir de benim şu kısa kollarıma bak... Omuzlarım seninkiler gibi olsaydı, giydiğim bluzlar üstümde emanet gibi durur muydu? * * Erkek - Erkek 1. Adam: Saçını mı kestirdin? 2. Adam: Evet 1. Adam: Sıhhatler olsun abi... 2. Adam: Sağol... * * Kadın: "Canım naber? 2 gündür nerelerdesin bakiim? Özledik valla, ama yarın okula geliyosun dimi? Şey dicektim matematik defterini getirebilir misin geliyosan…" Erkek: "Yarın matematik defterini getirsene!" * * Kadınlar dedikodu yapmayı sever, erkeklerse dinlemeyi… * Hatun kişi üşür, erkek kişi üşümez; hatta erkek kişi ceketini çıkarır hatun kişiye verir. * Kadınlar detaylara takılır (dokuz kusurlu hareket), erkekler olayın geneline bakar. * Erkek 1 liralık bir şeyi, ihtiyacı olduğu için, 2 liraya satın alabilir. Kadınsa ihtiyacı olmadığı halde 2 liralık bir şeyi, sadece indirimde olduğu için 1 liraya satın alabilir. * Bir kadın evlenene kadar geleceği için endişelenir, erkek ise evlendikten sonra... * Kadınlar, çirkin bir erkeğe sırf zeki ve akıllı olduğu için tahammül edebilirler... Erkekler ise salak bir kıza sırf guzel olduğu için… * Erkekler affetmez, ama unutur; kadınlar affeder, ama unutmaz. * Erkek yemeğin tadıyla ilgilenir, kadın nasıl sunulduğuyla, Erkek yemeğin miktarıyla ilgilenir, kadın nasıl göründüğüyle Erkek yemeğin fiyatıyla ilgilenir, kadın içerdiği kalori miktarıyla…
  16. Öylesine Benimlesin ki! Saat gecenin bir yarısı olmuş yine, Ne gam! Sensiz uyanacaksam sabaha Ne anlamı var uyumanın? Sesini duymanın heyecanı olmayacaksa, Yeni bir güne başlamanın? Sonunda sana kavuşmak yoksa Bir anlamı var mı yolculukların? Seni göremeyeceksem hele, Pekii... Ya yaşamanın? Her beklentimin anlamı,, Her sorumun cevabı Sana geliyor dayanıyor. Biliyorum kurtuluşu yok bunun! Her şeyin başında, içinde ve sonundasın. Öyle bütünleşmişim ki seninle; Şimdi parça parça bölünüyorum hiçliklere. Alışamıyorum bir türlü '' Artık olmadığın'' düşüncesine... Sarılmak istiyorum Hiç sarılamadığım kadar sıkıca, Ama yoksun. İstediğim an sana uzanamayan ellerimi Bir yerlere sığdıramıyorum. Nereye gitsem seni de götürüyorum, Öylesine benimlesin ki... Anlattığım her şeyi merakla dinleyişini, Yaptığım her şeyi önemseyişini özlüyorum. Her şey her şey içimde kalıyor; Sevinçler üzüntüler... Kimseler yerini tutmuyor Olmuyor yapamıyorum. Öylesine içimdesin ki; Sen bende, ben oldun. Yüreğimin en derin çatlaklarına Sımsıcak bir duygu doldurdun. Öylesine benimlesin ki; Gerçek gibi, şimdi hayal olan dokunuşların. Sesin kulaklarımda, Kokun burnumda, Çok özlüyorum seni Kahredici yokluğunda. Bazen isyanımsın, bazen sabrım Bazen de gücümsün sırtımı dayadığım. Hayatımda eksik olan ne varsa tamamlayan, Beni, benden bile iyi tanıyan Yüreğine âşık olduğum adam! Varlığını hissetmek yaşama gücü veriyor. Dayanabiliyorsam; Yaşadığını bildiğimden. Öylesine içimdesin ki; Seni sakladığım yeri bile bulamıyorum bazen. Öyle korkuyorum ki bu yüzden; Ya, seni degötürüverirsem ölürken...
  17. tülvent

    BİR YAZ GECESİ RÜYASI

    Canım, başlığını görünce dayanamadım açtım, ama baş ağrım sanırım Yaren' imi izlememe izin vermeyecek. Yarın ilk işim, güzel kızımı gurur ve keyifle izlemek olacak... Baş ağrım ve ben yatmaya giderken şu bir kaç satırı yazmadan edemedim. Yaren gibi bir kızın olduğu için ne kadar şanslı olduğunu bilmem söylememe gerek var mı? Hiç üzerine alma tamam mı, bu kalp O' na Radya' cım... Seni seviyorum, zarif ve tatlı Yaren!
  18. "Sevdaların bir anlamı olsun istiyorum…" Diyen, o güzel yüreğe
  19. Yüreğinize...
  20. Ne mi düşünüyorum... ''Kendiniz olarak yaşamak kadar güzel bir şey yoktur.'' diyor, ChatMaster imzasında. Bunun üzerine nasıl düşünmem...

    1. Admin

      Admin

      Hah, yeni gördüm beni alıntılamışsınız... Eh yani :)

  21. Yaşlandıkça hayvanlara daha çok mu bağlanıyorum ne??? Biz insanlardan daha vefalı oldukları için olabilir mi?

  22. Emeklerin için çok ve de hep teşekkürler, sevgili Legendary
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.