Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
Kalbim bir çiçektir, gündüzler ölgün;
Gelin, gelin, onu açın geceler!
Beni yadedermiş gibi, bütün gün
Ötün kulağımda, çın çın geceler!
Geceler çekmeyin benim için hüzün,
Gelin siz, ruhumu tenimden süzün;
Bırakın naşımı yerde gündüzün,
Gölgemi alın da kaçın geceler
NECİP FAZIL
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla – ha düştü, ha düşecek –
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.
Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
Geldi mi de gidici – hep, hepp acele işi! –
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
Atlastan bakardım nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.
Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40’ı geçerse ateş, çağ’rırlar İstan
Her dönüşün bir bedeli varmış
Atılan her kahkahanın anlamı
Ve kalbe akan gözyaşının
Ölümüm
Her dönüşün
Bedeliymiş hiçlik
Hep bir adım öndeymiş sonsuzluk
Düş kaplıymış ayak izlerim
Sevdanın adıymış gülüşün
Altın yaprakmış saçlarını süsleyen
Dünyaymış yaşam
Ve her ışık sorarmış
Yeniden ,
Yeniden...
Neredeyim
Ben!
Ben neredeyim?
Hangi anındayım boşluğun.
Hangi bakışta
Hangi dokunuşta
Gizli
Ben?!
Sevdanın adıymış
Gülüşün anlarda saklı
Suyun bir damlası doldurunca okyanu
Ben mişim---neymiş?---su sesiymiş
Oymuş---cam kırıkları gibi gövdemi yakan---
Yanağında sardunya kokusuyla yazdan
Kimmiş o gelen ya giden kimmiş
Bir yabancı mı, yoksa bir ermiş
Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan.
Güneş mi batarmış bir özel isim bitirir gibi
Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan
Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan
Kim koparmış dalından bu yabani incirleri
Ya kimmiş kıyıya çeken hayalet gemileri
Ne yazılmış nereye bu garip kargaşadan.
Yıldızlar
Çiçek ile Suyun Hikayesi
Sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek yetmez...
Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.
İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder
birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.
Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan
içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.
İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar,
"Sırf senin hatırın için ey su" diye...
Öyle zaman geli
Kadın sevdiği adama sorar: ' Neden Ağlıyorsun? '
Adam cevap verir: ' Seni sevemediğim için.'
İşte bu yüzden bir kez daha iyi ki varsın diyorum sana.
Senin de beni sevmeni elbette çok isterim. Belki de inanmayacaksın ama, olmasa da olur. Çünkü yıllarca sevgimin öyle çok düşmanı, öyle çok muhafızı vardı ki, ben seninle onları aştım, inan varolman bile yeterli ve seni seviyor olmak bile büyük bir nimet benim için.
Ve şunu bil ki bu sevgime asla çoklarının yaptığı gibi yeteneksizlikleri
Mektup
Bu gün bendeki resimlerini ve mektuplarını yakıyorum.
Küllerini sana göndereceğim. İşte! Hepsi önümde
duruyor. Şu resim çekilirken karşında ben vardım,
hatırladın mı? Üzerini diyerek
imzalamışsın. Bu seni en çok anlatan resimdi
biliyorum. Bana en yakın olduğun resimdi... Karşında
ben vardım, gözlerin gözlerimdeydi... İçin benimle
doluydu, bakışların gibi. Önce bu resmini yakacağım,
bu en çok sen olan resmini. Sonra da diğerlerini
yakacağım. Hepsi birer birer kıvrılıp kül o
Ben Kimim
Ben kimim yaramaz bir çocuk
Sessizliğiyle kendine gizlenen
Bugün bile simyacılar iyi kötü
Bir şeyler bulup çıkarmak isterken
Ben kimim zamanın kıyısında direnen
Uçaklar uzaklara kanat vururken
Ben kimim kırılıp kalmış
Eski bir tekne gibi
Ben kimim çocuk düşlerinden
Anlaşılmaz ülkülere uzanmış
Ben kimim bilemiyorum
Açlığıyla olmadık sevgilerin
Bir küçücük bakışta oyalanan
Ben kimim olur olmaz zamanlarda
Kendine ve her şeye ağlayan
Afşar Timuçin
Unutulduguma degilde,
Unutulacak kadar az sevildigime yandim!
Ke$ke inanmasaydim okadar,
ucmasaydim gokyuzunun en tepesine..
Yikmasaydim kumdan kalelerimi bir UNUTAN icin!
Ke$ke yagmur olup yagsaydim,
firtina gibi esmeseydim bo$ yere!
Bu sevdaya umut baglamasaydim,hayat kaynagimdir diye!
Bana $imdi maziye daldigimda bukadar aci veren bu a$ka,
Tutulmasaydim ke$ke delicesine!
Unutamamaya degilde,
Unutmayacak kadar cok sevdigime yaniyorum $imdi..
Degermiydi bukadar cok
Seni seviyorum diye
Gelişine kadar rötar yapmış hayatımı
Seninle yaşamaya hazırlanırken
Sana uzanan yollarımı kapaman niye?
Biliyorum haykırışlarım boşuna
Şahin pençesinde asılı serçe gibi
Nafile tüm çırpınışlarım
Boşuna sesleniyorum duymayacağını bile, bile
Seni beklemem nafile Gözlerinde zifir siyah bir perde
Alkış tutuyorsun alabildiğine
Şamdandaki mum gibi eriyip bitişime
Sen kulaklarını değil
Yüreğini tıkamışsın sana seslenişime Oysa ben
Tüm yokluğuna inat varlığın
İnceden inceye bu vuryor bu deli rüzgar yüreğime,
Saçlarıma dokunmuyor da yüreğimde ne varsa dağıtıyor...
Sana geldiğim bütün yolar bana dar geliyor,
Yüreğim kabarıyor,boğazım düğümleniyor...
Elimde sıkı sıkıya tuttuğum gül fidelerinin dikenleri batıyor,
Batıyor batmasınada sensizliğin acısı kadar acıtmıyor canımı...
Oysa ne ilk gelişim sana ne de son...
Fakat her seferinde dizlerimin bağı çözülüyor,
Titriyorum...
Giriş kapısında oturup uzun uzun soluklanıyorum,
Bütün cesaretimi toplay
Batıkentte sevgilisinin babasını, annesini ve ablasını öldüren Kamil Bayındır hakkında 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Olayla ilgili soruşturma tamamlandı ve Bayındır hakkında iddianame hazırlandı.
İddianamede, Kamil Bayındır'ın sevgilisi Gülçin K. ile 2005 yılında tanıştığı, o tarihten sonra sık sık görüştükleri ve bir süre sonra da cinsel ilişkiye girdikleri, Gülçin K'nın da Bayındır'dan şikayetçi olmadığı belirtildi.
Gülçin K'nın Kamil Bayındır
Dinle özlenen…
Bir yürek sıkımıdır seni özlemek;
Boğazımda bir yumrudur, yutkunamadığım,
Özgürlüğün sona ermesidir taş bir hücrede...
İki damla gözyaşıdır, boş kalmış avuçlarıma akan;
Düşlemektir seni; mekânsız, sınırsızca...
Nefes diye seni çekmektir, içime...
Zamansız ölüm gibidir seni özlemek;
Azrail’in sunduğu beyaz elbisede...
Toprağın ağır kokusudur, gidilen sonsuzlukta...
Bir yudum sudur sana kavuşmak;
İçim yanarken yudumladığım çağlayan...
Çölde serabımdır sana ka
AŞKA VE SEVGİYE DAİR
Aşk ikidir sevgi bir;
Aşk yalan,sevgi gerçektir.
Aşk sudur,sevgi susuzluk.
Bu yüzden sevgi hasrettir,
Özlemektir,beklemektir.
Asıl maharet:
Susuzken suyu içmek değil
Karşısına geçip seyretmektir.
Aşk haykırmaktır,sevgi ağlamak;
Aşk açmaktır,sevgi katlamak.
Sevgi saklamaktır
Yüreğini,gözlerini
Ve de ellerini saklamak
Bahar geldiğinde…
Bir çiçeğe,yeşile,çimene
Aşık olamazsın ama seversin.
Arkadaşına aşık olamazsın
Ama seversin.
Toprağa fidanı aşkla değil
Hasret ağacının gölgesinde hüzün yatar şimdi,
Bir vakitler benim dizlerine yatıpta saçlarımı okşadığın,
O Hasret ağacı işte...
Çoğu zaman güneşin batışını izlerdik,
Gülüşlerimize ortak olan serçeler ile birlikte...
Bir hüzün sarardı bu gülüşlerin ardından beni,
Uzaklara dalardım,gözlerim dolardı da sana belli etmezdim,
Ama sen her seferinde bunu hisseder ve,
O gül kokulu ellerinle damlamaya hazır gözyaşlarımı silerdin...
İçim burkulurdu,bir sancı saplanırda nefesim kesilirdi bazen,
El
Acılar Denizi
Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana; herkes içime dökmüş artıklarını
bu karanlık bitse ar
İLK AŞK
Seni unutmak zor
Yaşamak çekiyor beni sana
Güneş açsa saçların geliyor aklıma
Ellerimle kapatıyorum gözlerimi
Uzun yol kamyon şöförünün güneşliği gibi
Göz kapaklarımın arkasında resmin
Ayırmıyorum seni bakışlarımdan
Bir tek sen kaldın
Planlar yapmadan yollarını beklediğim
Bembeyaz yüzünün üstündeki
Pembe dudaklarınla utanarak bana güldüğünde
mutlu olduğum
o ilk yaşlarımdan...
Ceyhun YILMAZ
Elveda 35 Yılım
Hani bazı anlar vardır.
İçimizde korkular canlanır.
Yürek coşkunun yerini,
Kaygılara bırakır.
Soruşturmalar başlar.
Gerçekleşmeyen hedefler,
Ön plana çıkar.
Ben de şimdi soruyorum;
Hayat bana ne vermişti?
Aynalara bakmaya korkuyorum.
Oysa çocukken hayallerim vardı.
Balonlarla semalarda uçar,
Gökkuşağından kayarken,
Kuşlarla yarışırdım.
Masallardaki peri kızı olur,
Hastaları iyileştirir,
Yetimlere yuva olurdum..
Sihirli değneğime dokunup,
İnsanlara mutlulu