Zıplanacak içerik

Genel

Seçilmiş Blog Başlığı

Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz? Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz?   Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın? Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın?     Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye? Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye? Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren? Seni benden götüren, beni bir kuş gibi öttüren. Hangi kırılası eller dolanır, kırılası beline? Hangi rüzgar şarkı söyler, o ay tanr
Eflatun'a iki soru sormuşlar. Birincisi ; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir ? " Eflatun tek tek sıralamış : - Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler... - Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler... - Yarından endişe ederken bugünü unuturlar.Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar... - Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler... Sıra gelmi
Affedeceksin.Sevgin seni oraya götürecek düşe kalka ilerleyeceğin yollarda,taşlar kanatacak ayaklarını,ıssız karanlık ormanlardan geçeceksin yapayalnız.Sonra bir bataklık başlayacak gözünün alabildiğine.Omuzlarına kadar yapışkan çamurlara saplanacaksın.Durmadan yağmur yağacak üstüne,iliklerine kadar ıslanacaksın,üşüyeceksin.Ahtapot elleri gibi uzun,pis sarmaşıklar dolanacak ayak bileklerine.Dört yanın da kara bataklık kuşları dönecek çığlık çığlığa. geçmiş zamanı düşüneceksin,o bir daha yaşanı
Yarı uyur yarı uyanık geçirdiği gecenin sabahında, iki kişilik yatakta açtı gözlerini yeni güne. Tek başına.......Göz alabildiğine uzanan ovada yalnız yaşayan bir ağaç gibiydi. Büzülmüştü koca karyolanın kenarına. Öyle bir büzülmüştü ki, bomboş bir çekmecenin köşesine sıkışmış ince bir gömlek düğmesine benziyordu.Ya da, içi çoktan boşaltılmış kavanozun dibinde kalmış kırık bir pirinç tanesine... Yattığı pozisyonda kalkmıştı, demek ki gece boyunca hiç kıpırdamamıştı. Sağ tarafına yatmıştı. Sol ya
Bir gün renkler arasında tartışma çıkmış. Kendini üstün gören renkler, üstün buldukları yönlerini göstererek en önemli olduklarını anlatmaya çalışıyorlarmış. MAVİ: Ben huzur verici bir rengim, insanlar gökyüzüne baktıklarında yada denize baktıklarında beni görürler ve huzur bulurlar. İnsanların yaşama amacıda huzurdur. O açıdan ben en önemli rengim. SARI: Ben sıcaklığım Güneşin rengi benim, insanları ısıtırım. Benim gücüm olmasa insanlar soğuktan donar. KIRMIZI: Hayat demek ben demek, çünkü b
Çıplak dallara inen taneciklerinin, dokunduğu yere bembeyaz ve kalınca entariler biçtiği karın göz kamaştırıcı, şen şakrak manzarasında, kartopu oynayan mutlu ve mesut insanlardı onlar.   Bir kar yazısına bu cümlelerle başlayabiliriz pekala. Fakat şöyle de başlayabilirdik:   Yetim çaresizliklerine eş boşluktaki sobanın, soğuk ve kapkara sevimsizliğine iç geçirirken, nefeslerinin bu son sıcaklığını israf etmemek için, kat kat sarındıkları battaniyelerinin içine içine üflüyorlardı.   Başk
Güneş kadar sessiz bakıyorsun gözlerime, Rüzgâr gibi fısıldayarak esiyorsun yanımdan, Hani, hani bir gülüşün olurdu ya gamzelerin görünürdü, Ha işte o anı ne olur yüzünden hiç silme. Susuyorsun; Nefesin dipsiz kuyularda infaz mı bekliyor nedir? Neden suratın bu kadar asık bana karşı? Gözlerini yere indirme, bitkin durma bu kadar. Ya, ya senin için yazdığım onca şiir ne için. Susuyorsun; Son bir kez olsun dokunamaz mıyım ellerine, Yüreğime koy avuçlarını, hisset içim
Rıhtımları var kalbimin ve bekleme salonları. Ya bir bekleyiş yada bir ayrılık var hep hayatımda. Onların ortak noktası kavuşma sevinci ve ayrılma hüznü ise hep iç içe, hep aynı noktada ve hep aynı durağanlıkta. Her şey ya var ya yok, ya da öyle olması gerekir hayatta. Oysa benim kaimde yokluğun keskin çizgisinde varlığa dair çıkarımlar var an be an yansıyan. Sadece bir illüzyon var yokluğun içinde varlığa dair. Hayat denilen oyunda iki kelam etmek de hep yokluğa düşer baş aktör olarak bu durumd
Sevgi Yol'dur, Engel Olunamayan. Sevgi Barış'tır, Barikat Kurulamayan.   Sevgi Özgür'lüktür, Sınır Tanımayan. Sevgi Yürek'tir, Pas Tutmayan.   Sevgi Yarın'dır, Pazarlığı Olmayan. Sevgi Onur'dur, Emek'le Yoğrulan.   Sevgi, İçten Bir Merhaba'dır. Yanıt'sız Kalmayan. Sevgi Emek'tir.Yürekler de, Filiz'lenen Aşk'ın Umuda Yolculuğu. Sevgi Derya'dır.Seven Kalplerde.Sevgili Kürek Mahkumu.  
Dört tarafı suyla ma'mur, mağrur bir okyanustu sürgün. Mavi, umutla aramızda menzildi, özlemler devrişirirdi kah hüzünlü, kah heyecan kokan. Bizim halat çekmekten nasırlaşmış ellerimiz, boş kaldığı demlerde zulalardan ne hatıralar, ne düşler, ne rüyalar çıkarırda bir görsen. Güverte bayram yerine dönerdi.   Ayın on dördüne adanmış beyaz bir sayfasına seyir defterinin, büyük tufanlardan kalma ne kadar tezat kalmışsa gönülde, yazardık bir bir. Hepsinden birer çift olmalıydı muhakkak. Nuh'un gem
Bir zamanlar bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış. Mutluluk, Üzüntü, Bilgi, Aşk ve tüm diğerleri. Bir gün adanın batmakta olduğu duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar. Adada en son kalan Aşk olmuş. Çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş. Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde gelmekteymiş. Aşk: "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?
Bugün olduğu gibi yarın da, yarından sonra da, Ondan sonraki günlerde de gözlerimdeki yerinin değişmeyeceğine...Seni bir ömür seveceğime...Kelebeklerin renklerinin insanı büyülemesi gibi, yarınımda da hep sevginle yaşayacağıma... Her bakışında okuduğun o gözleri her zaman yanımda göreceğine, en yakın dostun, en yakın sırdaşın, en yakın arkadaşın olacağıma... Sıkıntının sıkıntım; üzüntünün üzüntüm olacağına...Her kızgın anını çiçeğe dönüştüreceğime...Her üzgün anında tebessümün geri gelmesi için
Abi ya nedir bu aşk der yıllardır herkes ama ne bilen var ne de gerçekten aşkı yaşayan bu aşk ne, ne değil .? bütün güzel kelimeleri bir araya getirip sevdiğine[veya öyle sandığına] en iyi, en güzel şeyleri anlatmak mı? yoksa onunla her şeye rest çekebilmek mi? Nedir bu, böyle insanın özünde doğasında olup ta gerçekliğine tam olarak kavuşamamış kavram..Neden insanları bu kadar zorluyor..Veya insanlar birbirlerini zorluyor, aşk yerine..Aşkı diğer her şeyden bu denli ayırtan özelliği hala
Aşk Bu Dünyanın Ölçüleriyle Açıklanamaz Sevgili O İlkel Bir Acıdır, Yaban Bir Ağrıdır. Gelir ve İçimizdeki O Çok Eski Bir Şeye Dokunur. Sonra Bir Perde Açılır ve Yolculuk Başlar Bu Yolculukta Artık Para, Tarifeler Beklentiler, Randevular, Taksitler, İş, Anneler ve Korkular Yoktur Aşkın Kendi Gerçekliği Vardır Sevgili. İnsan Başka Bir Işığa Teslim Olur, Daha Derinden Anlamaya Başlar, Bilgeleşir Hiç Bilmediği Sezgileriyle Buluşur Yükü Çok Ağırdır, Kendiyle Buluşmuştur Hem D
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, İkincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, Çok az şeyi Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim bir çok yere giderdim. Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali
Anlar Gibiydin. Oysa sen, onlar gibi değildin... Anlar gibiydin. Zaman aktı, geldikleri gibi gitmesini bilen cinslerden. İnsanlar konuştu, uzun uzun ve sık sık. Gözlerim uzun süre gittiğin noktada bakakaldı, ayak izlerine. Kaybolmayan sevgin gibiydi gözlerim, yokluğunun aksine. Uzun zaman geçti. Sen biteli... Ve ansızın çekip gideli... Uzun zaman geçti. Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar dakikalar. Yavaş aktı yokluğunu düşündüğüm anlardaki cümlelerim. Ve hiçbir şey diyemeyişim. Y
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, Arkalarında doldurulması Mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.   Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, En güzel yerde başlatılsaydı eğer.   Utanılacak bir şey değildir ağlamak, Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer   Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,çalınan birinin kalbiyse eğer.   Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, İnsan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.   O kadar da yürek burkmaz
Otuz beşime bastım geçen hafta... İlk yarı bitti: Hayat: 1 - Ben: 0!.. Ama belliydi böyle olacağı… Nicedir başlamıştı belirtiler: Yolda çocuklar "Amca şu topu atıversene" diye seslendiklerinde kuşkulanmıştım ilkin… Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta göründüğünü, Baktım; lise fotoğraflarım sararmış, sınıf arkadaşlarım yaşlanmış. Eş dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuşulur olmuş, seyahat ve aşk yerine... Gök gibi gürlemeye alışkın müzik setimin ses düğmesini k
başka birşeydi anlatmaya çalıştığın ya ben anlamadım ya da zaman yetmedi gözlerinle başlamıştı herşey son bir bakış daha istedim ....... olmadı ....... ne gördüğüm düşleri anlatabilirim sana ne de görmek istediklerimi yanlış anlama ben şair değilim sadece sevdalıyım hayata   bir daha söyle ne olursun duymak istiyorum bir kere de içinden geldiği gibi konuş cezan neyse ben çekerim bağır dünyaya ağla ağladığına ağla ....... zamanı değildi ....... oysa hangi düşüncelerd
Gerçekten Sevmek   O durmadan kaçıyor; sen ardından gitmiyorsan; o günün her saatinde saklanıyor, sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan; o sana acıların en büyüğünü tattırıyor sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan; boşuna aldatma kendini, onu sevmiyorsun demektir. Elindeki içki kadehinde, dudağındaki sigarada , okuduğun kitapta, mırıldandığın şarkıda, söylediğin şiirde, gördüğün rüyada ve yaşaman için ciğerlerine doldurduğun havada o yoksa; Onun vazgeçi
  • ERBAY
şaidim olsun şahidim olsun bu gökyüzü bu deniz bu hırçın dalgalar şahidim olsun gökteki yıldızlar yıldızlara eşlik eden ay bana bakan bir çift göz şahidim olsun yüreğimdeki sarhoşluk, dilimden düşmeyen tek isim tek kişi ruhumdaki heyecan badednimdeki ateş yüreğime düşen sen şahidim ol sana sokulduğumda yüreğimin limanına esen rüzgar kopan fırtına ellerini tutan ellerim şahidim olsun olmadı senden sonrası girmedi kalbime senden başkası bu yürek sevmedi bir başkasını seni sevdi
Ağır ağır çektim perdeleri Çekmeceye gizledim çocuksu sevinçleri Büyüdüm sanki harcadım yılları Umduğumdan olgun yaşadım ayrılığı   Beyaz örtüler örttüm eşyaların üstüne Kapadım kapıları Topladım anıları döktüm denizlere   Yar terki diyar yollarında şimdi kalbim Tuzla buz oldum; incindim,örselendim Elimde tek kalan darmadağın ümitlerim Başardın en sonunda oldu bak istediğin Yaralı hayallerim...   Nihan _ Terk-i Diyar      
Cömertlik'de ve yardım etmede akar su gibi ol, Şefkat ve merhamet'de güneş gibi ol, Başkalarının kusurunu örtme'de gece gibi ol, Hiddet ve asabiyet'de ölü gibi ol, Tevazu ve alçakgönüllülük'de toprak gibi ol, Hoşgörülülük'de deniz gibi ol, Ya olduğun gibi görün, Ya göründüğün gibi ol...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.