Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GÜNÜN ŞİİRİ


TANİA HAYDE

Önerilen İletiler

KALBİM DİNAMİT KUYUSU

 

Beni, gözlerin götürür

Gözlerin

Aşkla, acıyla...

Kuşatmışlar

Sesimi, soluğumu

Kesilmiş

Tuz-ekmek payım

Vurgunum

Ve darda,

Gözaltındayım.

Dal, kor keser

Penceremde açarsa

Kuş, vurulur

Üzerimden uçarsa.

Ve hal böyle böyle,

Yol bu yöndeyken

Gelir,

Ki her gelişinde

Daha da içten

Gelir,

Soluk soluğa

Benim olursun.

Amansız sarmasında

Kollarımın

Esrik,

Çığlık çığlığa

Erir, kar gibi vücudun...

Nicedir,

***** ağzında

Bir salgın,

Bir deprem gibi künyemiz.

Nicedir,

Başımıza zindan dünyamız.

Biz ki

Yarınıyız halkın,

Umudu, yüzakıyız,

Hıncı, namusu...

Şafakları,

Taa şafakları

Hey canım,

Kalbim

Dinamit kuyusu...

 

AHMED ARİF

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Korkmuyorum Seni Sevmekten

 

Kaçmaya çalıştığın gerçek,

Birgün karşına çıkacak.

Ve işte o gün

Kaçacak yerin olmayacak.

Ben senin varlığını seviyorum,

Yokluğunu seviyorum

Sana ulaşamadığım dakikalarda.

Seni duymayı

Seni özlemeyi

Hiç görmesem bile seninle olmayı seviyorum.

Hiç korkmuyorum seni sevmekten.

Senin gülüşünü seviyorum.

Her bana bakışında

Gözlerinede okuduğum o duyguyu

Gözlerindeki gözlerimi seviyorum.

Gönlünü seviyorum

Özünü seviyorum senin

Dudaklarındaki sözlerimi seviyorum

Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Ben sendeki o sıcaklığı

Sana olan uzaklığı seviyorum.

Yanaklarından akan göz yaşlarını

En çok, dağınık olduğunda saçlarını

Beni arayan ellerini seviyorum.

Yalnızlığımı seviyorum sebebi sensen

Ayrılığını seviyorum,

En çok yalnız kaldığımda

Beni bulan gönlünü seviyorum.

Ben en çok senin bana olan

Sevgini seviyorum.

İçimden haykırmak geliyor.

Dünyaya sığdıramadığım seni

Kalbime sığdırmak geliyor.

Ağlamak geliyor seni görmezsem

Özlemek geçiyor içimden seni

Sevmek geçiyor.

İçimden sana doğru giden

Bin bir türlü yol geçiyor.

İçimden sen mutlu olacaksan

Ölmek bile geçiyor gülüm.

Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Ben yalnızca seni seviyorum,

Ne o muhteşem güzelliğin

Ne kalbimdeki özelliğin

Ne de sevdiğim için değil,

Seni yalnızca sen olduğun için,

Ruhun için

Kalbin için

Aklın ve sevgin için seviyorum seni.

Ben seni en çok kendim için seviyorum

Belki de ilk defa bencil oluşumu

Sana borçlu olduğum için.

Seni her şey için seviyorum.

Ve sahip olmadığım

Hiçbir şey için.

Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Her dakika seninle olmayı seviyorum.

Gözlerimi her açtığımda

Aklıma gelişini seviyorum.

Her gece uyumadan önce

Seni sevdiğim aklıma gelince

Sensiz uyumayı bile seviyorum

Uyumadan önce seni düşününce.

Ben seni en çok

Umutsuzluğumda beni bulduğun için seviyorum.

Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Ben seni bu şehirde olduğun için değil

Benimle aynı toprağa ayak bastığın için

Benimle aynı gökyüzünü paylaştığın için seviyorum.

Geceleri benim yüzüme vuran ay ışığı

Senin de gözlerine vurduğu için seviyorum.

Benim kemiklerimi ısıtan yaz güneşi

Sana da sıcaklık veriyor diye seviyorum seni.

Beş bin yaşındaki bu dünyada

Benimle aynı zamanı paylaştığın için seviyorum.

Ben seni benimle yaşadığın için

Benden hiç gitmediğin için seviyorum

Beni hiç terketmediğin için.

Ellerini seviyorum tanrıya açıldığında

Kalbini seviyorum kapıları açıldığında

Ve gözlerini seviyorum

Her karşımda kapanıp açıldığında.

Bana baktığında

İçimde yakaladığın coşkumu seviyorum,

Her bana baktığında

Seni sevdiğimi hatırlamayı seviyorum.

Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Her kibrit çaktığımda

Alevin içinde seni görmeyi seviyorum.

Her sigara yaktığımda

Dumanın şeklinde seni görmeyi seviyorum.

Her bana baktığında

O kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi

Yalnızca sen olduğun için hayatımda

Kendimi bile seviyorum

Sen olunca aklımda.

Kalbimi seviyorum seni seviyor diye

Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye.

Ruhumu seviyorum, senin ruhuna

Bu kadar yakın diye.

Varlığımı seviyorum,

Sırf sana borçlu olduğum için

Mutluluğumu seviyorum.

Gülümsememi seviyorum seni düşününce

Ayakta kalışımı seviyorum sebebi sen olunca

Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Ben sana olan sevgimi yazan

Kalemimi seviyorum.

Senin adını yazdığım kağıdı seviyorum.

Sana olan sevgime benzettiğim

Her sevgiyi seviyorum.

Bana seni hatırlatan herşeyi

Sana giden yolları seviyorum.

O kadar çok seviyorum ki seni

Seni kaybetmek korkusunu bile,

İçinde yalnızca, sen olduğun için

Sana karşı duyduğum bir duygu olduğu için

Korkumun sebebinde sen olduğun için seviyorum.

Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Yine de korkmuyorum seni sevmekten.

Seni seviyorum.

 

Murat Apaydın

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SIRADAN AKŞAMLAR

 

Her gündüze uyandığımda

Yeni bir hayat derdim içimden

Gece ölümün soğukluğu

Ve bende acının korkusu

Sözler verdim... Tutamadım.

Bir zaman sonra ben oldum

Gündüze bakıp ağlayan

Gecenin karanlığında

Dünyayı sarmalayan.

 

ATAOL BEHRAMOĞLU

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aşk

 

 

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.

Gözlerin durur mu onlarda gidiyorlar. Gitsinler

Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin

Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık

Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı,

Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu

Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti

Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz

Sanki hiç olmamıştı

 

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu

 

Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullular

Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların

Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi ki sevmek

Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken

Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti

Çünkü iki kişiydik

 

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya

Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız

Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu

İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük

Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde

Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra

Sonrası iyilik güzellik.

 

 

Cemal Süreya

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DÖRT AŞK ŞARKISI

 

-I-

Senden ayrılıp sonra

Kavuşunca bu büyük güne

Gördüm, görmeye başlayınca

Herkesi neşe içinde.

Ve o akşam vaktinden beri

Bilirsin ya, hangisi

Dudaklarım daha bir güzel

Ve ayaklarım daha bir çevik şimdi.

Daha yeşil ağaçlar dallar ve çimen,

Duyumsayınca böyle

Ve su daha hoş serin

Üstüme dökününce.

 

-II-

Bana neşe verince sen

Düşünüyorum da bazen:

Şimdi ölebilirim diyorum işte

Ve hep mutlu kalırım böylece

Ta sonsuza dek.

Sen yaşlanınca sonra

Ve hatırlarsan beni

Görünürüm yine bugünkü gibi

Ve bir sevgilin olur senin de

Hala gencecik biri.

 

-III-

Yedi gülü var dalın

Altısını yel alır

Biri kalır geriye

O da bana adanır.

Yedi kez çağırırım seni

Altısında gelme kal

Ama yedincisinde söz ver

Tek bir sözcükle gel.

 

-IV-

Bir dal verdi sevdiğim

Üstünde sarı yapraklar.

Yıl desen,geçer gider

Sevdaysa yeni başlar.

 

BERTOLT BRECHT

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HİKAYE

 

Senin dudakların pembe

Ellerin beyaz,

Al tut ellerimi bebek

Tut biraz.

Benim doğduğum köylerde

Ceviz ağaçları yoktu,

Ben bu yüzden serinliğe hasretim

Okşa biraz.

 

Benim doğduğum köylerde

Buğday tarlaları yoktu,

Dağıt saçlarını bebek

Savur biraz.

 

Benim doğduğum köylerde

Şimal rüzgarları eserdi,

Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır

Öp biraz.

 

Benim doğduğum köyleri

Akşamları eşkiyalar basardı

Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem

Konuş biraz.

 

Sen Türkiyem gibi aydınlık ve güzelsin

Benim doğduğum köylerde güzeldi,

Sen de anlat doğduğun yerleri

Anlat biraz.

 

Cahit KüLEBi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yalnız İnsan

 

Yalnız insan merdivendir

Hiçbir yere ulaşmayan

Sürülür yabancı diye

Dayandığı kapılardan

Yalnız insan deli rüzgar

Ne zevk alır ne haz verir

Dokunduğu küldür uçar

Sunduğu tozdur silinir

Yalnız insan yok ki yüzü

Yağmur çarpan bir camekan

Ve gözünden sızan yaşlar

Bir parçadır manzaradan

Yalnız insan kayıp mektup

Adresimi yanlış nedir

Sevgiler der fırlatılır

Kim bilir kim tarafından

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Özletiyor Seni Bu Yağmurlar

 

 

Burada yağmur yağıyor

Aralıksız yağıyor günlerdir

Ama sen yine de şemsiyeni

Almadan gel ilk otobüsle

Buğulanan camlara usulca

Yüzünü çiziyorum ki yüzün

Bir yağmur damlası olup

Düşüyor yapraklarına gülün

Güller de bozamıyor bu uzun

Karanlık sessizliğini kentin

Anılarını yitiriyor sokaklar

Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları

Tarih de kekemeleşiyor bazen

Ki o zaman aşktır tek bilici

Aşksa yürümek gibi bir şey

Duyabilmek kuşların gelişini

Anısı bizsek eğer bu kentin

Unuttuğu türküler bizsek

Acıyı rehin bırakıp bir güle

Anımsatmalıyız bunları bir bir

Sonra yürümeliyiz seninle

Sokaklara caddelere çıkmalıyız

Belki bir aşktır bu kentin

Belleğini geri getirecek olan

Burada yağmur yağıyor ama sen

Şemsiyeni almadan gel yine de

Özletiyor bu çılgın sağanak seni

Sırılsıklam özletiyor biliyor musun

.

 

Ahmet Telli

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SENİ AŞKA YAZMALI

 

Gecenin karasında soluğum ayaz

Şehrin ışıklarıda ısıtmaz beni

Hicranımı yollara dedim diyeli

Dilimdeki her şarkı söylüyor seni

 

Hey bakışı sevdalı

Hey duruşu yaralı

Seni kimden sormalı

Sen aşka yazmalı

 

Yılların yorgunuyum başım çileli

Dört mevsim on iki ay kuşanmaz beni

Her cevapsız soru benden sorulur

Uğradığım adresler bilmiyor seni

 

 

Ahmet Can Akyol

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEVMEYİ ÖĞRENİYORUM ANNE

 

Sevmeyi ilk annemle öğrendim.

O; beyaz yüzlü, güzeller güzeli kadından.

Seveceksin, herşeyi der,

Sevmenin anlamını, yüceliğini

Anlatırdı kırık kelimelerle.

 

Sevmeyi hala öğreniyorum.

Kuşları, böcekleri, çirkinlikleri,

-hamam böceklerini bile,,,

Birtek ikiyüzlü

Dostlları,

İhaneti,

Ve yalanı sevemedim.,

Bağışla beni anne.

Kurşunlayanı sevdim,

Dağlarda yaşayanları sevdim .

Dostluğa ihaneti sevemedim anne.

 

Bağışla beni anne.

Sevmeyi sen öğrettin

Bir bir yapıyorum dediklerini,

Sevmeyi daha çok seviyorum anne.

İhanetler olmasa, dostluklar bozulmasa,

Ne çok seveceğim daha anne.

 

Sevmeyi daha da çok sevdim anne.

Sen ne dedinse yaptım.

Birtek kalleşliği,

Hainleri,

Arkadan bıçaklamaları sevmedim.

Bağışla beni anne.

Seninle sevmeyi özledim.

 

 

 

 

Abdülvasi Köse

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yerin derinliklerinden geldiler, ellerinde

susmak bilmeyen bir yer altı güneşiyle, ne kadar

diplere bastırılsa o kadar boğulmak bilmez yankısıyla

yüreklerinin.

 

Ağır ağır geldiler, karanlık sarnıçlardan sıza sıza,

sağır küplerde birike birike, yararak kaslarının içine

yuvarlanmış sızıları ve ciğerlerinde yer etmiş

ışıksız lekeleri.

 

Geldiler bir büyük sesin harfleriyle ağızları dopdolu,

suskun çamuru küremek için kentin gölgeli

sokaklarından, sıyırıp almak için yıllardır gökyüzüne

birikmiş pası, ovmak için isli alnını sabahın.

 

Anıt bildiler sıradan ve gösterişsiz bir günü, diyecek

sözleri varsa anıt bildiler, akacak bir yatağı varsa

ırmaklarının ve atacak köprüleri varsa anıt bildiler,

toplandılar o anıtın çevresine.

 

Sonra her gün geldiler, artarak geldiler, kadınları

çocukları ve alkışlarıyla, yoğurt mayalar gibi geldiler,

pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi, su gibi, ateş gibi.

 

Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına, yeni

yollarla tanıştı ayakları, her gün yeni kabuklar çatladı,

yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini, bir kent

oldular sonunda

 

ve adını değiştirdiler ülkenin.

Kemal ÖZER

 

(Zonguldak'ın kaçak madenlerinde çalıştırılan, kaçak köle çocukların ölümünün ardından, bir rapor dahi yazılmayan Zonguldak' ın Yaşsız Emekçilerine...)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Unutmak mümkün olsaydı,

söyler ve unuturdum;

unutmaya tutunurdum,

hatırladıklarımda…

 

Ne hatırlatır bir anda;

yüreğimin orta yeri okyanus gölgesi,

sahil tuz buz bir çakıl taşı

nasıl da fırlatılır damarlarımın en kılcalına?

Küçücük,

minicik,

seke seke koynumda beş yara

beşi kendinle çarp

kaç bela?..

 

Beynimin üçüncü sayfasında kelime beldesi

harflerini vurmuşlar

her birinin gözünde kana banmış bant

"ah" bile diyememiş a

h uzağında yatar

elini de kırıp

manşete savurmuşlar...

Dilimi yaşamla çarp

kaç ölüm?..

 

Ne hatırlatır o anda

söylemekte unutmanın sesi

sev, unutma

öp, unutma

saçlarından okşa bir aslanı

parmak parmak tokalaş rüzgarın yelesinden

yağmur iç

deniz biç

gözlerin harman iskelesinden...

 

Ah şu olmayan liman vapurları

sirenlerinde martı beklediğim sessizliğin müptelası

kendini kendinle çarp

kaç zulüm?..

 

Söyler ve unuturum.

Ne şarap içerim hatıra sabahına,

ne günü uğurlar hüzün bensiz...

bir sessiz damladır bu

damarın dalgasında bir an işte

nedensiz

bahçeyi bahçıvanlığımla çarp

kaç karanfilim soldu ellerimde

kaç gülüm?..

 

Haklısın,

kafası her zaman karışıktır sözün

oysa her sabah tazedir simitçide gülüş simitte güneş

ne buğday unutur güvercin gagalarını

ne güvercinler uçar buğdaysız

serçeyi kanadıyla çarp

kaç bilim?..

 

Unutmak mümkün olsaydı,

söyler ve unuturdum;

unutmaya tutunurdum,

hatırladıklarımda…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mavi, Maviydi Gökyüzü

 

 

Mavi, maviydi gökyüzü

Bulutlar beyaz, beyazdı

Boşluğu ve üzüntüsü

İçinde ne garip yazdı...

 

Garip, güzel, sonra mahzun

Iıkla yağmur beraber,

Bir türkü ki gamlı, uzun,

Ve sen gülünce açan güller.

 

Beyaz, beyazdı bulutlar,

Gölgeler buğulu, derin;

Ah o hiç dinmeyen rüzgar

Ve uykusu çiçeklerin.

 

Mor aydınlıkta bir çınar

Veya kestane dibinde;

Mahmur süzülen bakışlar

İkindi saatlerinde....

 

Birden gülümseyen yüzün

Sabahların aynasında

Ve beni çıldırtan hüzün

İki bakış arasında.

 

Kim bilir imdi nerdesin?

Senindir yine akşamlar;

Merdivende ayak sesin

Rıhtım taşında gölgen var.

 

 

Ahmet Hamdi Tanpınar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aşk İçin Teşekkür Ederim

 

Teşekkür ederim

bana ilk defa aşkı tattırdığın için

bana severek yaşamayı öğrettiğin için

hayata sımsıkı sarılmayı gösterdiğin için

Teşekkür ederim

bana sevgiyi hasreti acıyı tattırdığın için

beni kıskanç ve nazlı bir kız yaptığın için

bana bir bakışınla hayatı toz pembe gösterdiğin için

Teşekkür ederim

az da olsa bana kalbinde bir yer ayırdığın için

beni birazıcık olsun sevdiğin için

bana unutulmazlığı kanıtladığın için

Teşekkür ederim

gözlerimi açtığın için

son kez teşekkür ederim kalbimde kapanmayacak bir yara açtığın için

BU TEŞEKKÜRLER AZ BİLE

.

 

Ümit Yaşar Oğuzcan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Göğü kucaklayıp getirdim sana

kokla

açılırsın

 

solmuşsun

benzin sararmış

yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün

öyle bükük bakma bana

 

çam kolonyası getirdim sana

kentli dağlıların haklı sevdasını

bolu ormanlarından çarpan bir koku

sanki köroğlunun ter kokusu

aman kokusu, billah kokusu

canlarım, canım benim

 

üzme kendini bu kadar

sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var

bak yeryüzü ne kadar geniş

ne kadar dar

 

Dur

akıtma gönlüm yaşını

gözünden öpecek bir yer bırak

oy bana en yakın

bana en uzak

sevgili yar

Hasretine vur beni

 

Giyecek çamaşır getirdim sana

adettir diye değil, sevdim diyedir

bağışla, eski biraz

bedenim uygundur diye bedenine

elimle yıkadım, ütüledim

elma ağacında kuruttum

 

Günler sarmal bir yay gibi

bunu unutma

Bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir

bunu unutma

Seni ben her yerinden öperim

bunu unutma

 

kadere inansaydım

sana inanırdım

Düşürmem sigaramın ucundaki külü ben

 

öyle kırık bakma bana

Caddeler nasıl da genişliyor

sana bunu söyleyecektim

Bileyli bir makas vardı yanımda

sana bunu söyleyecektim

Hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri

sana bunu...

Oyy nasıl söyleyebilirim

deliren sevdamızın kısrak huyunu

 

Elimi tut

tuttururlar, o kadarına izin verirler

kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu

Bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız

 

sen içerde

Ben dışarda...

Oyyy mahpusluk mahpusluk...

 

Arkadaş Zekai ÖZGER... (seni kucaklayarak sayıyoruz/

Yıldızları

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MERDİVEN

 

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak

Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak

 

Sular sarardı yüzün perde perde solmakta

Kızıl havaları seyretki akşam olmakta

 

Eğilmiş arza kanar, mutasıl kanar güller

Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

 

Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta

 

AHMET HAŞİM...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEVGİ BAŞTAN

 

açık kapıları ardında bırak, dalgalarla yürü

bir kuzey rüzgarı ol, serinliğinle gel

susmak bilmeyen koca deniz anlatsın

bütün kuşaklara o yitik efsaneyi

orfe, orfe! sevgi baştan!

 

şafakta sessizliğe salınan o ezgi

mahmur özlemleri büyütsün usul usul

uzak dağların havası, akarsuların büyüsü

tütsülerin ağır yüküyle çöksün iç duvarlarına

bütün toyluğunla uykuların bölünsün, gecelerin uzansın

uzanıp uzanıp kopar gibi güç kavuşalım sabahlara

düşlerime baskın ver, adını değil yüzünü istiyorum

ilk ışıklarla koşalım çılgın yamaçlara

ırmak boylarına, otların yumuşacık koruganına

orfe, orfe! sevgi baştan!

 

o şehri yeniden kuralım

o şehri ve büyük aşıkların tarihine gömülmüş sevda şehirlerini

 

yeniden roman olmak, şiire dökülmek için

alanlarda anıtlara karşı öpüşelim

tenha gecenin koynunda düşelim o büyük boşluğa

yıldızlar ansızın peydahlanıp büyüsünler, gözlerimiz kamaşsın

 

orfe, orfe! sevgi baştan!

 

ölü demirlerle örülmüş sınırları geçelim bir bir

toprağın buğulu yüzü gülsün gönensin

sıcak merhabalarla sıkalım ellerini cümle aşıkların

bahar köpürsün kuytulardan, o uğultu duyulsun

taşkın yeşil, gümrah su

orfe, orfe! sevgi baştan!

 

HÜSEYİN YURTTAŞ

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BAŞIM--GÖNLÜM

 

 

Başım dedi dinlen

Gönlüm dedi koş

Başım dedi durul

Gönlüm dedi coş

Başım yüreksizdi

Gönlüm ise boş

Varlığım orada kaynadı gitti

 

Başımla gönlümü edemedim eş

Biri yüz yaşında biri yirmibeş

En sonunda sardı bacayı ateş

 

Varlığım orada kaynadı gitti

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HER SABAH SENİNLE BAŞLAR

 

Önce gözlerin girer odamdan içeri

Sonra ellerin, saçların dudakların

Bir bir hatırlarım

Her sabah senin olan ne varsa

Yüzüm aydınlanır

Şarkılar söylemek gelir içimden

Yakında bir kuş öter

Uzaklarda bir tren sesi

Sonra kornalar, çocuk ağlamaları

Vapur düdükleri

Sesler bir uğultu halinde yükselir büyük şehirlerden

Ve alışılmış bir yaşamaktır çöker omuzlarıma

Sarar benliğimi birden

Büyük, devamlı dalgalar halinde duygularım

Her sabah seninle başlar

Ve ben her sabah

Ta içimde bir ağrı gibi yokluğunu duyarım

 

Her sabah

Rezil insanlar bekler her köşebaşında beni

Yüzleri, yürekleri kadar kirlidir

Biri gider, biri gelir

Biri gider, biri gelir

Yakamda duygusuz i.renç elleri

Ve soğuk gözbebekleri gözlerimde

O alışılmış yaşamak ki her sabah

İğreti bir elbise gibi durur üzerimde

Bir isyandır sarar içimi

Her şeyi üzerimden çıkarıp atasım gelir

Fakat insanlar, insanlar bırakmaz beni

Biri gider, biri gelir

 

Hep aynı ses, aynı şarkı

Aynı sağır gökyüzü

Dilsiz bir deniz

Kör bir düzen

Hep aynı kör döğüşü

Yalancı yüzler, aptalca bakışlar

O iki yüzlü selamlar

Hep aynı tempoda geçen manasız bir gün

Hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri

Ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar

Ya o geceler satılmış, utanç dolu

Büyük avizelerin aydınlattığı sefil yüzlerimiz

Renkli kumaşlar, altın kol düğmeleri

Kristal kadehlerde kral içkiler

O hesaplı dostluklar

Satın alınmış sevgiler

 

Ben alışılmış şeyleri sevmem, bilirsin

Yaşamaksa dilediğim gibi yaşamalıyım

Sevmekse gönlümce sevmeliyim

Kendi ellerimle yazmalıyım alın yazımı

Ölmekse istediğim anda ölmeliyim

ve yaşıyorsam

Her şey bambaşka olmalı seninle

Alışılmış şeylerden öte

Yalanlardan, düzenlerden uzak

Yeter, yeter artık

Dönmesin o eski plak

Her şey gölümüzce olsun

Bulsun

Dilediği zaman ellerim ellerini

Paylaşalım seninle bütün geceleri

Sabahları, akşam üzerlerini

Görülmemişi görelim, tadılmamışı tadalım

Şarkılar söyleyelim kimsenin bilmediği

Yüzüm her zaman aydınlık olsun aydınlığında

Her zaman sevgiyle gülsün gözlerimin içi

Yeter artık, yeter

Kırılsın o çemberler

Sarsın her yanımızı bir yaşama sevinci

Ayrılıklar, kederler, gözyaşları bitsin

Bütün bir ömür boyunca

Seninle başlayan sabahlarım

Seninle sürüp gitsin.

 

 

Ümit Yaşar Oğuzcan

 

 

Alisilmis seylerden öte sevmeliyim seni .....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

GÖZLERİN

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

ister hapisaneme, ister hastaneme gel,

gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte,

şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte

Antalya tarafında ekinler seher vakti.

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

kaç defa karşımda ağladılar

çırılçıplak kaldı gözlerin

altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,

fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün

sevinçli bahtiyar

alabildiğine akıllı ve mükemmel

dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa'nın

ve yaz yağmurundan sonra yapraklar

ve her mevsim ve her saat İstanbul.

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

gün gelecek gülüm, gün gelecek,

kardeş insanlar birbirine

senin gözlerinle bakacaklar gülüm,

senin gözlerinle bakacaklar.

 

 

NAZIM HİKMET RAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

GİZLİ SEVDA

 

 

Senin gözlerin öyle acı

Bir ışık geçer ki bazen...

Melek mi şeytan mı belli olmaz,

Bakar pusularda uzaktan.....

 

Senin ellerin öyle narin

Bulutlar gibi yüzsün varsın

Takıp pençeni yüreğime,

Baştan başa yırtarsın...

 

Masallarda iki tel birbirine,

Sürtülürse;yardıma devler koşar

Senin saçların öyle gür ki,

Rüzgar esse kıyamet kopar...

 

Alıp başımı delicesine,

Koşmak isterim nere olursa olsun...

Tutarsın devler gibi yolumu

Neyana koşsam durdurursun....

 

Cahit KULEBİ

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEVGİ DUVARI

 

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa

kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi

dilimizde akşamdan kalma bir küfür

salonlar piyasalar sanat sevicileri

derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni

yakanda bir amonyak çiçeği

yalnızlığım benim sidikli kontesim

ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık

önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi

aramızda görevliler ekipler hızır paşalar

sabahları açıklarda bulurlardı leşimi

öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri

çöpçülerin elleriyle okşardın beni

yalnızlığım benim süpürge saçlım

ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak

bol çelik bol yıldız bol insan

bir gece sevgi duvarını aştık

düştüğüm yer öyle açık seçik ki

başucumda bir sen varsın bir de evren

saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi

yalnızlığım benim çoğul türkülerim

ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

 

 

CAN YÜCEL

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gözlerin hep derinlerde

Kayıp giden bir yıldız gibi

Gözlerin bir hüzün sarkısı

 

Bir masal kuşu konar düşlerine

Açılır kapısı çocuk yalnızlığıdır

Kendini dinlemekten yorgun düşmüş

İnsanlar

Kendi izini arayan umarsız bir dünya

Bak nasıl da sancılı

Bak nasıl da çözülüyor

Bak nasıl da fırtınalı

Yeniden ulaşmak için kendine<<<

 

Metin Kemal KAHRAMAN...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.