Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BlackWhite

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    147
  • Katılım

  • Son Ziyaret

BlackWhite - Başarıları

Ortak

Ortak (7/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

1

İçerik İtibarınız

  1. Sonsuz özgürlüğümden çaldılar beni, Bir bedene hapsederek yaşamaya mahkum ettiler. Ve unuttum özgürlüğü... Neydim,nasıl yaşardım doğmadan önce? Ne yazık hatırlamıyorum. Nasıl ikna ettiler beni yaşamaya? Ben hırçın bir cenindim,kızdığında rahmini bile terk edebilen. Yağmur yağıyor oysa ben baharı severim. Ama bahar geçmiş,ben fark etmedim. İçim hüzünlüydü hep. Sert,soğuk,hırçın kış rüzgarları gibi estim yalnızlığımın sokaklarında Buz gibi oldu ellerim,kendim bile acı duydum kızgınlığımdan. Kendi çığlıklarım göz yaşlarımı parçaladı. Duruldum mu artık? Yoksa derman mı kalmadı yüreğimde? Ben alışkın değilim böyle suskun gecelere,bilmiyorsunuzdur belki ama hep ağlardım. Ne oldu bana? Bembeyaz güller açardı önceden içimde ama dikenleri yüreğime battı Ve sevgilerim kanlara bulandı birer birer. Denizler,okyanuslar boyu estim ama acım dinmedi. Sonsuz papatya tarlaları vardı ve ben hırçınlığımın acısını onlardan çıkardım. Kalplerini kırdım belki ama kendimce haklıydım,ben istemedim doğmayı. Akşam sefaları gibi hep akşama,karanlığa açtım yapraklarımı. Ama ben istemedim,onlar çaldı beni sonsuz sevgiler diyarından ve ben bir daha hiç bulamadım o gizli kapıyı,girdapların arasından özgürlüğe açılan. Pişmanlıklar özgürlüğü kısıtlar. Hep korkudur acılar. Korku öfkeye açılır ve öfke nefrete, nefretse acıya... Neden sevgiye çıkmaz bütün yollar? Ve neden,neden ben seçildim bir kış sabahı doğmak için? Sormadılar bana,oysa ben baharı severdim...
  2. bana her bakışın aşk bulaştırdı üzerime, senin için umutlar büyüttüm çocuksu düşlerimde, sana gelirken yüreğimde umut vardı. şimdi bir demet hüzün bıraktın bende... ilk yıkılışım değil bu,ilk hayal kırıklığı,ilk kaybediş değil. mavi bir göğü olmadı hayallerimin, sen yüreğimi çaldın hırsız gözlerinle. bana kaldı hayat denilen intihar, bir demet hüzün bıraktın yüreğimde... oysa ben avuç avuç sevgi topladım yürüdüğün yollardan. görmedin sana titreyen dalı, yollarına serdiğim gençliğimin üzerine basıp geçtin... sen mahrem düşlerimi çaldın benim. dar günlere saklanmış umutlarımı,el gün için biriktirilmiş tebessümlerimi, biliyorsun,herkesin saklanmış bir yarası vardır hayatta.. sen bütün yaralarımı sattın çarşı-pazar, zaten yaralıydı yüreğimde,bir de sen... bir demet hüzün bıraktın bende... söyle neden?neden beni katladın üçe dörde? yüze beşyüze neden böldün beni? bir han gibi kilit vurdun yüreğime, neden bir demet hüzün bıraktın bende...? belki de ucuz kahramanlar gerek sana, ben yüreğimi bir kartvizit gibi yakamda taşımam ki... cebimde bozuk para değildir ki aşk... bir yanım çocuk masumluğudur bu yüzden, ben seni gerekçesiz ve neticesiz sevdim. ve nasıl sevmişsem seni,böyle dolu dizgin, ulu orta,öylece hüzne belenmişim işte! bir demet hüzün oldun bende... sen çocuksu düşlerimin katili, başı sonu belli bir cinayetin meçhul maktülü. üşüttün beni ateşlerde,yağmurlarda yaktın. hüzün oldun... bundan sonra ihlal ediyorum yürek yasalarını ve ilan ediyorum. sen bir demet hüzünsün yüreğimde büyüttüğüm... bak senin için şiir doldu gözlerim,şairce ağlayacağım. madem ki;söndürdün lanbaları, o zaman yakma!karanlığına alışacağım...
  3. Gittin... Ben arkandan sadece baktım. Oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki... ’’gidersen, iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini. Gidersen, sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak. Gidersen, karanlığa mahkum edeceksin günlerimi. O karanlıkta yolumu kaybedeceğim...’’ diyecektim sana. Konuşamadım... Gittin... gidişini görmemek için gözlerimi kapattım. Öğlesine acıdı ki içim, tutup koparsalardı kolumu, bacağımı bu kadar acı duymazdım. Acım yaş olup akmalıydı gözümden. Ağlayamadım... Gittin... gidişini önlemek için tutmalıydım ellerinden. Ellerim değilmiydi her dokunuşunda seni ürperten?! ürperirdin yine biliyorum. Bir kez dokunsam, bir kes tutsam ellerini, gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu. Tutamadım... Gittin... bir yıkım gibiydi gidişin. Sen adım, adım uzaklaşırken benden çöküp kaldı bedenim olduğu yerde. Nice terk edişlere dayanan bu yürek bu kes yenilmişti. Bu kadar zayıf değildim ben, kalkmalıydım. Kalkamadım... Gittin... oysa ben geldiğin gün gideceğini biliyordum. Hazırdım gidişine. Kaçak zamanları yaşıyorduk. Zaman bitecek ve sen gidecektin. Bense gidişinin ertesi günü hayatıma kaldığım yerden devam edecektim. Edemedim... Başlayamadım... Gittin... bir şey söyledin mi giderken? ‘KAL’ dememi istedin mi? Son bir kez ‘ SENİ SEVİYORUM ’ dedin mi? ‘BEKLE BENİ DÖNECEĞİM’ dedin mi? Beynim öylesine uğulduyordu ki... Duyamadım... Gittin... Nereye gittiğin önemli değildi. Binlerce kilometre uzaklarda dahi olsan, iki metre ötemde de fark etmiyordu. Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu. Kurtulmalıydım senden, bu yokluğun duygusundan kurtulmalıydım. Kurtulamadım... Gittin... unutulanların arasına katılmalıydın. Anıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım. Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim. Yapamadım...
  4. Uzat gözlerini bana! Dibi olmayan uçurumların kenarında olsan da; Buğulu gözlerini aydınlatacak, Seni geniş bozkırlara adımlatacak bir umut alevi Yanıyorken bakışlarımda...! Korkma! Uzat gözlerini, Duman altı olmuş ruhunun, Bir karabasandan çıkma çırpınışlarıyla, Tükenmesine izin vermeden, bana uzak! Bakışların, sen dolu bir beni değil Ben diyebildiğim beni sevgilerken Bakışların, yarına hayal misali değil Kararlıca kararsızlıklardan sürgün olmuş bakarken ...Ve bakışlarım seni hiç bu kadar sahiplenmemişken ta ezelden ... Uzat gözlerini gözlerime sevdalım! Yüreğin dokunsun ellerime, Tenim işitsin sesini, Kokun yankılansın... Öylesine yer etmiş bu katran siyahı bakışlar bende! Toprak, toprak uzaklaşmış olsam da senden, Demek ki en derine, gizliye kusmuşum ki aşkını Yine bendesin ya, yine bende...
  5. BlackWhite

    Günün Türküsü

    Ağrı dağın eteğinde uçan güvercin olsam Türkü olsam dillerde cano diyar diyar dolansam Başımdaki sevdayı karlı dağlaramı yazsam Bu bendeki aşk değil cano söyle bana nere gidem Oy ben nidem nasıl edem başım alıp nere gidem Bu bendeki aşk değil cano söyle bana nere gidem Sen orada ben burada başım yine belalarda koyma beni buralarda cano söyle bana nere gidem Başımdaki sevdayı karlı dağlaramı yazsam Bu bendeki aşk değil cano söyle bana nere gidem Oy ben nidem nasıl edem başım alıp nere gidem Bu bendeki aşk değil cano söyle bana nere gidem pufffffffffffff
  6. ben sana hastasın demedim hasta insanların gösterebileceği bir tavırdır dedim bu bir. ikincisi ben başka nickle buraya yazmıyorum ve seni tanımıyorum fakat kaldıki tanısam bile bu saf olduğum anlamını taşımaz ve sana da karşındakine saldırma hakkı vermez. Madem bir şeyler yaşamışsın bu bariz bir şekilde canını yakmış bunu bir topic açarak buradan o kişiye hakaret edeceğine o kişinin kendisiyle çözsen daha medeni bir hareket olmazmı sence ?. Neden direk saldırıyorsun sadece bir topic açmışsın ve fikirlerimizi merak etmişsin ve bizlerde yazınca sana saldırma hakkı mı vermiş oluyoruz bunada ayrıca yanıt verirsen sevinirim. Ve ne yaşadığımı bilmeden diyorsun ki haklısın da ne yaşadığını bilemem ama sen ne yaşadığını bizim bilmememize karşın buraya bunu topic olarak açıp küfürler yazıyorsun şimdi sence hangimizin yaptığı yanlış.. Her ne olursa olsun bence hakaret etmemelisin en azından kendine olan saygın var ise bunu yapmamalısın. Ve son olarak ben safım bu küfürlü konuşmaktan iyidir sanırım....
  7. Çok kötü benzetmeler yapmışsınız sırf siz benimsemiyorsunuz diye onun görüşmesi size bunları söyletebiliyorsa bu çok düşündürücü Ayrıca sizden nefret eden insanlarla bence birebir kendiniz muhatap olmalısınız ve karşınızdaki insana da bunun ayrımını yapma fırsatı vermelisiniz ben konuşmuyorum nefret ediyorlar benden sende küs konuşma gibi davranışlar sadece hasta insanların gösterdiği bir tawırdan başka da birşey değildir bence. Hayatın içinde herkez sizi sewecek diye bir kural yoktur sizin sewmedikleriniz yada sizi sewmeyenler mutlak olacaktır ama unutmayın sizin anlaşamadığınız insanla karşınızdaki gayet iyi anlaşabilir bu onu sürtük yapmaz yada f....şe...... Bence bencillik yapıyorsunuz
  8. Tanrı istemezse yaprak düşmezmiş Tanrı istemezse insan ölmezmiş Sen Tanrı mısın beni öldürdün Eşime dostuma beni güldürdün Vicdanının sesini dinle bak ne diyor Senin için bir can gidiyor Vicdanının sesini dinle bak ne diyor Senin için bir can ölüyor Allah öldürür dünyadan alır Sen beni öldürdün hayatta bıraktın Cehennem ateşi ahirette olur Sen beni dünyada ateşe attın Senin için herkes kötü söylüyor Söylemesi kolay bir de bana sor Seninle yaşamak güzel şey ama Senden ayrılmayı gel de bana sor tabiki sezen söylemeli
  9. İPLERDEN BAHSETMİŞSİN SEVGİLİ TANİA HAYDE HAYATIN İÇİNDE İPLERİ DİZGİNLERİ KENDİ ELİNDE TUTMAK BU KADAR KOLAYMIDIR SANIRSIN. MADEM BU KADAR KOLAYDIR NEDEN AŞK ACISI ÇEKER İNSANLAR DİZGİNLERİ ELLERİNDE TUTSALAR YA.. yANİ İPİN UCUNUN KİMDE OLDUĞUNUN HAYAT KARŞISINDA PEK BİR ÖNEMİ YOK BENCE GÜÇLÜ DUR DERSEN ANLARIM BUNU FAKAT İPLER HER ZAMAN BENİM ELİMDE DERSEN HELEDE BU İPLERİ DUYGULAR OLARAK ELE ALIRSAK ASLA İPLER ELİMİZDE OLMUYOR BE TANİA.İLİŞKİLERDE BÖYLE DEĞİL İŞ HAYATI OLSA OLUR BAK İPLER HER ZAMAN ÜST LERİN ELİNDEDİR AMA İKİLİ İLİŞKİLERDE İP YOK DİZGİN YOKTUR ÇÜNKÜ KARŞINDAKİNİN BİR SONRAKİ HAREKETİNİ ASLA BİLEMEZSİN VE DOLAYISIYLA DA ELİNDE TUTTUĞUN İPİN HİÇ BİR ÖNEMİ KALMAZ.SEN SANIRSIN Kİ İPLER BENİM ELİMDE, O SANIRKİ ONUN ELİNDE ASLINDA İPİN UCU NE SENDEDİR NEDE ONDA.BAZEN KARŞINDAKİ KİŞİ DAHA BASKIN BİR KARAKTERDE OLABİLİR.OLAYLAR KARŞISINDA DEĞİŞİK REAKSİYONLAR GÖSTERİR DAHA GÜÇLÜ DURUR YADA DAHA PASİF AMA İNAN BANA BU İPLERİN ONUN ELİNDE OLDUĞUNU GÖSTERMEZ. ama son nefes tükenmeden kurtuluş var demeli.(BAZEN KURTULUŞ O SON NEFESLE GELİR BİLİYORMUSUN ) bence yeni başlangıçlar bulmalıyız kendimize (ZATEN BİTİŞLER YENİ BAŞLANGIÇLARI ÖNÜMÜZE SEREREK BİTER SANIRIM YENİ BAŞLANGIÇLAR BULMAKTAN ZİYADE DOĞRU KARARLARI VERMEK GEREKİYOR ) SEVGİLER..
  10. öle tarif ver kaç yok pişirinde yiyelim maharetinizi bir de orada görelim
  11. İster sewin bu cümleyi ister sewmeyin fakat herşeyin nihayi bir sonu vardır....
  12. Ben hayatı ya siyah yada beyaz görürüm benim için gri yok..duygularımın renklerine gelirsek farkındaysanız hep hüzün seviyorum ayrılık seviyorum yalnızlığı seviyorum bu duyguların renk dili olsaydı ya siyah yada beyaz olurdu ama kesinlikle rengarenk olmazdı zira renklerin al benisi sadece gökkuşağındadır. Beğendiğin için ayrıca teşekkürler perseus
  13. Adı Hüzündür, Yalnızlıktır......... İşte böyledir hazan. “Güzeldir ama nazlıdır. Çirkindir ama sevimlidir. Solgundur ama sadedir. Üşütür ama sıcaktır. Sonbahar bir şiirle karşılar, bir denemeyle konuk edilir, bir masalla uğurlanır. Onu tanımadığınız adreslerde ararken susuzluğunuzda bulur, vahalarda yüreğine dokunur, son nefesinize yetiştirdiği kuru bir yaprakla kaybedersiniz”. … Artık çok sesliliğin ritmik sıkıntılarını, mevsimini yitirmiş güneşin omuzlarına yükleyip ufuklardan uğurlarken, telaşlı bulutlarla birlikte yalnızlık şarkıları söyleme vakti gelmiştir. Adı hazandır, hüzündür = yalnızlaştırır. … Hepimiz, göğünde yıldızı olmayan gecelerin sabahına zoraki tebessümler dağıtan kanatları kırılmış titrek bir hayatın çaresiz çocukları gibiyiz. Bir bağbozumunda daha özlemlerimizin arkasına gizlenip, kendi yalnızlığımızın kıyılarında soluklanarak içimizi ısıtacağımız hüzünlü mevsimlerin eşiğindeyiz. Sakın! sıcaklığını yaza teslim eden güneşin size sahte gülücükler dağıtan cilveli duruşuna aldanmayın. Bundan böyle, vaktini kuşanmış zamanın kollarında bitmek bilmez açmazlarınızı düşünürken, aralık duran pencerenizden teninize değen soğuk rüzgarlarla irkileceksiniz. Ve hazan yüzüne kapanan her pencereyle biraz daha kuşatacak yaşamınızı. Ne düşünmesi gerektiğini düşünen kararsız ruh halinizin boşlukta bıraktığı anlamsız izler, bakışlarınızla birlikte balkon demirlerinin aralıklarından sıyrılıp sararmış yapraklarla sokaklara saçılacak. Bekleyen de-beklenen de, gelen de-getiren de, giden de-götüren de yaşamınızın kuytu köşelerinde yankılanan cılız, ama zarif bir ses gibi en beklenmedik anda her köşe başında karşınıza çıkan sonbahar olacak. … Gelen hazandır, hüzündür = yalnızlaştırır. Serseri kaldırımlarda hayatlarının gölgesine basmadan yürüyen telaşlı insanlar, heyecanlı bulutların beklenmeyen gürültülerinden ürkerek üzerlerine boşalttığı yağmurdan süratle kaçarken, kalplerini bile yormadan düşüncelerinizi çiğneyecekler. Cümlelerinizin canı yanacak, yaşamlarınızın kenarını göz yaşlarınız ıslatacak!. Yine de, düşüncelerinizle aşık olduğunuzu, düşüncelerinizle , ağladığınızı, düşüncelerinizle mest olduğunuzu, düşüncelerinizle yıkıldığınızı, düşüncelerinizle yalnızlaştığınızı hazandan başka kimseler bilmeyecek. Hayatınız kendine küsse bile kimse size yeni bir hayat hediye etmeyecek. Ama, kıyıda-köşede kalan siyah beyaz fotoğraflarımıza bakıp geçmişteki taze hayatlarımızı özlemek en çok bu mevsimde yakışacak bizlere. Ve hepimiz, önümüzde duran fotoğraf karesine yaşamını bırakarak dönemeyeceği diyarlara göç edenlerin bugün aramızda olmayışını, karşı parktaki ağaçlardan topraklara savrulan yapraklarla anımsayacağız. Belki de bu, gidenleri son görüşümüz. Ve gidecek olan kendimize, geride kalacak son bakışımız. Bir sonraki sonbahara bizsiz kavuşacak dostlarımızla baktığımız son fotoğraf karesi. Kim bilir, belki de bu SON VEDA … Sonbahar, üzerinde ayak izlerinizi belli etmeden sessizce yürüdüğünüz mevsimin adıdır. Hangi kapıyı çalmaya yeltenseniz hüzün kapı aralıklarından size bakıp yalnızlığı yanınıza yoldaş edecektir. Ve siz, başını iki elinin arasına alıp güneşin batışını üşüyerek izleyen insanların sımsıcak özlemler büyütmesi gibi umutla bakacaksınız hayata. Bütün yolları ölümle kesişen yaşamların otobüs camlarına başlarını yaslayıp uzun uzun hayaller kurması gibi anlık bir yansımayla geçecek günleriniz. Hayallerinizin sınırsızlığına yetişemeden son durağa varacaksınız. Ve yaşamınız, iki damla gözyaşıyla topraklara savrulacak!. Eninde sonunda her şey, yitiğini arayan sahipsiz aşklar gibi güz olup, solgun renkleriyle sessizliğe bürünecek. Sakın! olan-biten her şey için güz geçimlerini, bağbozumlarını ve kaybettiğiniz masum yüreklerinizi suçlamayın. Sonbaharın bunca telaşı, çekip gidenlerin ardından kılcal damarlarında aşk dolaşmayan ve konuşacak sözü olmayan adamların elinde hayatlarımızın adresi belirsiz mektuplar gibi ortalarda kalmaması içindir
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.