Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2007 -İslamiyete göre perşembe akşamı CİMA yapmak günahtır... Ayrıca; - Eğer perşembe akşamı* CİMA yapılırsa sonuçta doğan çocuğun salak olacağına inanılır. Ve ayrıca; - Erkek yabancı kadınlarla yalnız kalmamalıdır, çünku sonu hem çok fena hem de günahtır. Cimaya bak veledini tanı Meyve ağacı altında CİMA edenin veledi zalim olur. CİMA sırasında konuşanın veledi dilsiz olur. CİMA esnasında opusme ve konusma olmayacak. cunku bunlar cocugun sagir ve dilsiz olmasına yol acar. Yorganın altına girmeyip yıldızların altında CİMA edenin veledi münafık olur. Başkalarının yanında CİMA edenin veledi hırsız olur. İster zorla, ister rızayla yapılsın, hamamda CİMA edenin veledi ahmak olur. Ayın ilk gününde, on beşinde veya son gününde CİMA edenin veledi deli olur. Ama ayın ilk günü sabaha yakın CİMA edenin veledi cömert olur. Öğleden evvel ve sonra CİMA edenin veledi şaşı olur. Ramazan bayramı gecesi CİMA edenin veledi anaya ve babaya ási olur. Kurban bayramı gecesi CİMA edenin veledi dört veya altı parmaklı olur. Şaban ayının tam ortasının gecesinde CİMA edenin veledi münafık olur. Erle avratın bundan sakınmak için üzerlerini örtmeleri şarttır. Güneşe karşı ve ayakta CİMA edenin veledi altına işeyici olur. Baldızını düşünüp CİMA edenin veledi hünsá yani çift cinsiyetli olur. Cimada kadının cinsel organına bakan erkeğin veledi ya orta malı olur, yahut kör olur. Cimada öpüşenin veledi sağır olur, ezan okunurken cima edenin veledi yalancı olur. Yolculuğa çıkılacak günün gecesinde CİMA edenin veledi malını-mülkünü asilik yolunda harcayıcı olur. Karnı aç iken CİMA edenin veledi zayıf, tok iken cima edeninki ise şişman olur. Hasta avratla CİMA edenin veledi de zayıf ve hasta olur. CİMA sırasında hatıra ne gelirse, veled öyle yaratılır. Çirkin yüzler hayal edenin veledi çirkin ve ayıplı, güzelleri hatıra getirenin veledi ise güzel yüzlü olur’’ Alıntı
Φ 16yıldız Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 -İslamiyete göre perşembe akşamı CİMA yapmak günahtır... Ayrıca; - Eğer perşembe akşamı* CİMA yapılırsa sonuçta doğan çocuğun salak olacağına inanılır. Ve ayrıca; - Erkek yabancı kadınlarla yalnız kalmamalıdır, çünku sonu hem çok fena hem de günahtır. Cimaya bak veledini tanı Meyve ağacı altında CİMA edenin veledi zalim olur. CİMA sırasında konuşanın veledi dilsiz olur. CİMA esnasında opusme ve konusma olmayacak. cunku bunlar cocugun sagir ve dilsiz olmasına yol acar. Yorganın altına girmeyip yıldızların altında CİMA edenin veledi münafık olur. Başkalarının yanında CİMA edenin veledi hırsız olur. İster zorla, ister rızayla yapılsın, hamamda CİMA edenin veledi ahmak olur. Ayın ilk gününde, on beşinde veya son gününde CİMA edenin veledi deli olur. Ama ayın ilk günü sabaha yakın CİMA edenin veledi cömert olur. Öğleden evvel ve sonra CİMA edenin veledi şaşı olur. Ramazan bayramı gecesi CİMA edenin veledi anaya ve babaya ási olur. Kurban bayramı gecesi CİMA edenin veledi dört veya altı parmaklı olur. Şaban ayının tam ortasının gecesinde CİMA edenin veledi münafık olur. Erle avratın bundan sakınmak için üzerlerini örtmeleri şarttır. Güneşe karşı ve ayakta CİMA edenin veledi altına işeyici olur. Baldızını düşünüp CİMA edenin veledi hünsá yani çift cinsiyetli olur. Cimada kadının cinsel organına bakan erkeğin veledi ya orta malı olur, yahut kör olur. Cimada öpüşenin veledi sağır olur, ezan okunurken cima edenin veledi yalancı olur. Yolculuğa çıkılacak günün gecesinde CİMA edenin veledi malını-mülkünü asilik yolunda harcayıcı olur. Karnı aç iken CİMA edenin veledi zayıf, tok iken cima edeninki ise şişman olur. Hasta avratla CİMA edenin veledi de zayıf ve hasta olur. CİMA sırasında hatıra ne gelirse, veled öyle yaratılır. Çirkin yüzler hayal edenin veledi çirkin ve ayıplı, güzelleri hatıra getirenin veledi ise güzel yüzlü olur’’ ilginç fanteziler var. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 -İslamiyete göre perşembe akşamı CİMA yapmak günahtır... Ayrıca; - Eğer perşembe akşamı* CİMA yapılırsa sonuçta doğan çocuğun salak olacağına inanılır. Ve ayrıca; - Erkek yabancı kadınlarla yalnız kalmamalıdır, çünku sonu hem çok fena hem de günahtır. Cimaya bak veledini tanı Gecekuşu yazmayı unutmuş ben yazayım..Bizimkiler gen haritasını yatak odasında bulmuşlar adlı yazının sahibi Murat BARDAKÇI Hürriyet, 02. 07. 2000,neredeyse tüm ateist sitelerde bu yazıya rastlamak mümkün,sanıyorum Hacı Mustafa Rakım tarafından yazılmış çok eski bir metin,bazılarına katılsamda bir çoğu hurafedir.. Büyük bir ihtimalle ateist bir siteden kopyalanan bu yazı tartışma maksadı ile yazılmamış, o yüzden üzerinde fazla durmaya değmez. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 -İslamiyete göre perşembe akşamı CİMA yapmak günahtır... Ayrıca; - Eğer perşembe akşamı* CİMA yapılırsa sonuçta doğan çocuğun salak olacağına inanılır. Ve ayrıca; - Erkek yabancı kadınlarla yalnız kalmamalıdır, çünku sonu hem çok fena hem de günahtır. Cimaya bak veledini tanı Meyve ağacı altında CİMA edenin veledi zalim olur. CİMA sırasında konuşanın veledi dilsiz olur. CİMA esnasında opusme ve konusma olmayacak. cunku bunlar cocugun sagir ve dilsiz olmasına yol acar. Yorganın altına girmeyip yıldızların altında CİMA edenin veledi münafık olur. Başkalarının yanında CİMA edenin veledi hırsız olur. İster zorla, ister rızayla yapılsın, hamamda CİMA edenin veledi ahmak olur. Ayın ilk gününde, on beşinde veya son gününde CİMA edenin veledi deli olur. Ama ayın ilk günü sabaha yakın CİMA edenin veledi cömert olur. Öğleden evvel ve sonra CİMA edenin veledi şaşı olur. Ramazan bayramı gecesi CİMA edenin veledi anaya ve babaya ási olur. Kurban bayramı gecesi CİMA edenin veledi dört veya altı parmaklı olur. Şaban ayının tam ortasının gecesinde CİMA edenin veledi münafık olur. Erle avratın bundan sakınmak için üzerlerini örtmeleri şarttır. Güneşe karşı ve ayakta CİMA edenin veledi altına işeyici olur. Baldızını düşünüp CİMA edenin veledi hünsá yani çift cinsiyetli olur. Cimada kadının cinsel organına bakan erkeğin veledi ya orta malı olur, yahut kör olur. Cimada öpüşenin veledi sağır olur, ezan okunurken cima edenin veledi yalancı olur. Yolculuğa çıkılacak günün gecesinde CİMA edenin veledi malını-mülkünü asilik yolunda harcayıcı olur. Karnı aç iken CİMA edenin veledi zayıf, tok iken cima edeninki ise şişman olur. Hasta avratla CİMA edenin veledi de zayıf ve hasta olur. CİMA sırasında hatıra ne gelirse, veled öyle yaratılır. Çirkin yüzler hayal edenin veledi çirkin ve ayıplı, güzelleri hatıra getirenin veledi ise güzel yüzlü olur’’ Bağzılarına katılan arkadaş bile var... Ben şimdi meraktan çatlarım... :w00t: Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Cimaya bak veledini tanı Tersinden de bakılabilir: Veledine bak CİMA'nı hatırla... Alıntı
Φ restpektif Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gecekusu, ateistlerin din konusuna yaklasimlarindaki hatalara cok guzel bir ornek vermis bu alintiyla, ne diyeyim.. Bir dine yonelik elestirinin duzeyi bu mu olmali? Su forumda hicbir ateist biraz olsun yaniltmayacak mi?.. Ordan burdan asirilan kirintilarla; israiliyat, hurafe uydurma hadislerle; onu, arkasi belirsiz ayetlerle; butunlugu bozup bir yonunu ortaya koyarak gunluk hayattan mantiksal kurgulamalarla vs din tartisilmaz kardesim. Hicbir ideoloji, din, dusunce bizim mantigimizin sinirlariyla basitlestirilmemeli. Evet acikca soylemek lazim; "Biz basit yaklasiyoruz, basit anliyoruz diye hicbir sey basit olmaz!" Sorun da buradadir zaten. Ilkokul duzeyini asamayan bir yaklasimla olacak is degil bu. Biri kendi dusunce sinirlari icinde bilimi, dini, evrimi, demokrasiyi vs basitlestiriyor diye bunlar basitlesmez ancak oznel bir yetersizlik olarak kalir. Dini ve kurallarini ben de elestiririm ve kurallarinin sosyal ve politik alanlara uyarlanmasina siddetle karsiyim. Ama en azindan, dine yaklasimdaki su ilkokul duzeyini biraz asalim derim. Selam ile.. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gecekusu, ateistlerin din konusuna yaklasimlarindaki hatalara cok guzel bir ornek vermis bu alintiyla, ne diyeyim.. Bir dine yonelik elestirinin duzeyi bu mu olmali? Su forumda hicbir ateist biraz olsun yaniltmayacak mi?.. Ordan burdan asirilan kirintilarla; israiliyat, hurafe uydurma hadislerle; onu, arkasi belirsiz ayetlerle; butunlugu bozup bir yonunu ortaya koyarak gunluk hayattan mantiksal kurgulamalarla vs din tartisilmaz kardesim. Hicbir ideoloji, din, dusunce bizim mantigimizin sinirlariyla basitlestirilmemeli. Evet acikca soylemek lazim; "Biz basit yaklasiyoruz, basit anliyoruz diye hicbir sey basit olmaz!" Sorun da buradadir zaten. Ilkokul duzeyini asamayan bir yaklasimla olacak is degil bu. Biri kendi dusunce sinirlari icinde bilimi, dini, evrimi, demokrasiyi vs basitlestiriyor diye bunlar basitlesmez ancak oznel bir yetersizlik olarak kalir. Dini ve kurallarini ben de elestiririm ve kurallarinin sosyal ve politik alanlara uyarlanmasina siddetle karsiyim. Ama en azindan, dine yaklasimdaki su ilkokul duzeyini biraz asalim derim. Selam ile.. Sevgili arkadaşım,bizim ateistlerimizin din hakkında en ufak bir fikirleri yoktur,ne hadis bilirler ne ayet nede sunnet,zaten konuları takip ediyorsan sende fark etmişsindir,bu tip yazıları kendi zihniyetindeki sitelerden kopy yaparak eğlenmeye çalışırlar.. Haaa birde en büyük özellikleri nedir biliyormusun?ayetleri kendi mantık çerçevelerinde yorumlamaya çalışmaları benide işte bu çok eğlendiriyor hangisine sorarsan "bende bir zamanlar müslümandım"diye sözlerine başlarlar sizde birşey bildiklerini sanıp tartışmaya girersiniz sonra bakarsınız kiiiii tııısssssssssss Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gecekusu, ateistlerin din konusuna yaklasimlarindaki hatalara cok guzel bir ornek vermis bu alintiyla, ne diyeyim.. Bir dine yonelik elestirinin duzeyi bu mu olmali? Su forumda hicbir ateist biraz olsun yaniltmayacak mi?.. Ordan burdan asirilan kirintilarla; israiliyat, hurafe uydurma hadislerle; onu, arkasi belirsiz ayetlerle; butunlugu bozup bir yonunu ortaya koyarak gunluk hayattan mantiksal kurgulamalarla vs din tartisilmaz kardesim. Hicbir ideoloji, din, dusunce bizim mantigimizin sinirlariyla basitlestirilmemeli. Evet acikca soylemek lazim; "Biz basit yaklasiyoruz, basit anliyoruz diye hicbir sey basit olmaz!" Sorun da buradadir zaten. Ilkokul duzeyini asamayan bir yaklasimla olacak is degil bu. Biri kendi dusunce sinirlari icinde bilimi, dini, evrimi, demokrasiyi vs basitlestiriyor diye bunlar basitlesmez ancak oznel bir yetersizlik olarak kalir. Dini ve kurallarini ben de elestiririm ve kurallarinin sosyal ve politik alanlara uyarlanmasina siddetle karsiyim. Ama en azindan, dine yaklasimdaki su ilkokul duzeyini biraz asalim derim. Selam ile.. İlkokul düzeyinde olduğumuzu belirtiyorsun... Eyvallah.... Pekin bu durumda sen kendi düzeyinde bahsedebilirmisin... Bütün bunları gözlerde ve beyinlerde büyütmek insanın ideolajik zincirinden başka birşey asla olamaz... Ne yani 1700 yıllara mı dönelim, O öğretileri bugüne mi monte edelim, o yaşam biçimini bu günlerdemi yaşayalım, o kılık kıyafeti bir zorunluluk olarak mı görelim, kaldı ki sevgili gecekuşu'nun belirtiği biryığın, hatta binlerce safsatayı hemen doğru olaraka mı kabul edelim... Olacak şey değil... Neyse... Sahi senin düzeyin ne... Seyleyebilirimisin... Alıntı
Φ restpektif Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 İlkokul düzeyinde olduğumuzu belirtiyorsun...Eyvallah.... Pekin bu durumda sen kendi düzeyinde bahsedebilirmisin... Bütün bunları gözlerde ve beyinlerde büyütmek insanın ideolajik zincirinden başka birşey asla olamaz... Ne yani 1700 yıllara mı dönelim, O öğretileri bugüne mi monte edelim, o yaşam biçimini bu günlerdemi yaşayalım, o kılık kıyafeti bir zorunluluk olarak mı görelim, kaldı ki sevgili gecekuşu'nun belirtiği biryığın, hatta binlerce safsatayı hemen doğru olaraka mı kabul edelim... Olacak şey değil... Neyse... Sahi senin düzeyin ne... Seyleyebilirimisin... Aslinda polemige girmekten nefret ediyorum ama nedense cogu zaman da kacamiyorum bundan. Sevgili Dipnot, yazdiklarima bir kez daha bakmani oneririm. Senin soyle veya boyle mi yapalim cikarimlarinin kiyisindan dahi gecemeyecek aciklikta yazdim ne demek istedigimi. Ama cevap verme amacim bu degil asil. Hersey acik oldugu halde kalemden kaleme kaymasi muhtemel bir hususu gorulmemesinde israr edilir endisesiyle acmak istedim biraz; Duzey derken genel anlamda kisilik duzeyinden bahsetmedim. Kisinin duzeyi kendine. Benim ilkokul duzeyinden kastim din konusundaki bilgi duzeyidir. Bu konudaki bilgisizlige vurgu yaptim. Ve ayrica bu salt ateistler icin de gecerli degil, dindarlar icin de ayni durum sozkonusu. Bunu da eklemeliyim. Selam ile.. Alıntı
Φ abraham Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Sevgili arkadaşım,bizim ateistlerimizin din hakkında en ufak bir fikirleri yoktur,ne hadis bilirler ne ayet nede sunnet,zaten konuları takip ediyorsan sende fark etmişsindir,bu tip yazıları kendi zihniyetindeki sitelerden kopy yaparak eğlenmeye çalışırlar..Haaa birde en büyük özellikleri nedir biliyormusun?ayetleri kendi mantık çerçevelerinde yorumlamaya çalışmaları benide işte bu çok eğlendiriyor hangisine sorarsan "bende bir zamanlar müslümandım"diye sözlerine başlarlar sizde birşey bildiklerini sanıp tartışmaya girersiniz sonra bakarsınız kiiiii tııısssssssssss evet biz deliyiz cennette keyif yapmayı bilmiyoruz cennette ne varki bütün hacı hocalar hep orda naomi kempıl cehennemde sindy cehennemde demi more cehennemde benim ne işim var cennette işte ben bukadar biliyorum ben safım sen akıllı Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 evet biz deliyiz cennette keyif yapmayı bilmiyoruz cennette ne varki bütün hacı hocalar hep orda naomi kempıl cehennemde sindy cehennemde demi more cehennemde benim ne işim var cennette işte ben bukadar biliyorum ben safım sen akıllı O zaman sana cehennemde mutluluklar,ama unutma o saydıkların sana göre cehenneme gidecekse ki benim böyle bir iddiam olmaz yakışıklı aktörlerde orda olacak demekki ee bu durumda senin pek bir şansın olmayacak gene,makus talihine küs ne yapalım Alıntı
Φ abraham Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 O zaman sana cehennemde mutluluklar,ama unutma o saydıkların sana göre cehenneme gidecekse ki benim böyle bir iddiam olmaz yakışıklı aktörlerde orda olacak demekki ee bu durumda senin pek bir şansın olmayacak gene,makus talihine küs ne yapalım onlar hristiyan cennete gitme şansları sıfır kuranı kerime bakarsan idda etmelisin yakışıklılara sıra gelince şansım olsun olmasın en azından gözüm gönlüm açılır Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Sevgili arkadaşım, bizim ateistlerimizin din hakkında en ufak bir fikirleri yoktur,ne hadis bilirler ne ayet nede sunnet,.................. İnançlıların cima konusu ve aile konusunda edindiği ahlak, ortaçağdan kalma arap ahlakıdır. Atalarımız araplardan din adına sandıkları, hiçbir zaman da everensel değerlerle güncelleşmeyecek arap kültürünü almışlardır. Biz ateistler, ilk okul düzeyindeki zekamızla tüm hadis ve ayetleri tüm detayları ile inceledik. Ama üstün zekalı arkadaşlarımız, ne yazıkki din adına halen anne, baba öğretileri ile konuşup hüküm yürütüyorlar. Kütüb-i Sitte :* Utbe İbnu Abdi's-Sülemi radyyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz hanımıyla cima edeceği vakit örtünsün, eşekler gibi çırılçıplak soyunmasın." * Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın fercine hiç bakmadım, görmedim. * Yine Hz. Aişe (r.a) anlatıyor: Resulullah (a.v.); Kadının suyu erkeğin suyuna üstün gelirse, çocuk dayılarına benzer; erkeğin suyu kadınınkine üstün gelirse, çocuk amcalarına benzer '' buyurdular.'' * Bir kadın alaka çekici şekilde koku sürer ve erkekler de ona bakarsa, evine gelesiye kadar Allah’ın gazabında olur. Hz.Meymune (r.a.) * Kadın avrettir; ve dışarı çıkınca şeytan onu gözler. Kadının ALLAH’ a en yakın olduğu zaman ise evinin en derin yerinde olduğu vakittir. Hz.İbni Mesud (R.A.) Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Bu yazıyı gerçekte kim yazmıştır bilemiyorum ancak bu yazıyı daha önce bir kitapta okuduğumu hatırlıyorum. Belki bir Tarih dergisi falanda olabilir, emin değilim. Lakin şunu söylemek istiyorum, bu "Yasaklar" dini ya da inançsal şeyler değil. Tamamen "Arap Kültürü" ile ilgilidir. Mesela bu yazıdaki en önemli ipuçlarında birisi "Öpüşmek"... CİMA esnasında opusme ve konusma olmayacak. cunku bunlar cocugun sagir ve dilsiz olmasına yol acar. Bildiğim kadarıyla "Öpüşmek"ten en eskiden beri bihaber olan toplumlardan biriside Araplardır ve "Dudaktan Öpüşme Kültürü" diğer kültürlerden önce Batı kaynaklıdır diye biliyorum. Doğu toplumları öpüşmeyi sonradan görmüşlerdir. Dikkat ederseniz, doğu insanında hala dudaktan öpüşmek adeti pek yoktur ya da pek bilinmez, bilmezler bunu ve ayıp karşılarlar hatta. Şunu demek istiyorum ki Araplarda da bu böyle görülmekte bildiğim kadarıyla ve zamanında kimin kafasına estiyse artık, kendi kültünün etkisiyle böyle bir şey uyduruvermiş gibime geliyor... Güneşe karşı ve ayakta CİMA edenin veledi altına işeyici olur. Bu da "Güneş Kültü" kaynaklı bir inanış olabilir. Her neyse, hepsini teker teker irdelemek yersiz. Çünkü şimdiye kadar böyle bir listenin çeteresini tutupta ona göre ilişkiye giren kimseye hiç rastlamadım. Saygılarımla... Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Bu yazıyı gerçekte kim yazmıştır bilemiyorum ancak bu yazıyı daha önce bir kitapta okuduğumu hatırlıyorum. Belki bir Tarih dergisi falanda olabilir, emin değilim. Lakin şunu söylemek istiyorum, bu "Yasaklar" dini ya da inançsal şeyler değil. Tamamen "Arap Kültürü" ile ilgilidir. Sevgili 'Tengeriin boşig'; "Arap Kültürü" ile ilgili ifadene tamamen katılıyorum... Bu başlığı açmanın tek bir nedeni vardı... O da arap kültürünün toplumumuzun üzerindeki olumsuz etkilerini sergilenmesi amacıydı... Beni anlayışla karşılayacağını ümit ederek, yazılanları tersten okuyarak polemik yaratanlarla muhatap olmamak için sana hitaben, çarpıtılan bazı noktalara açıklık getirmek istiyorum... Daha sonrada bu ifadeleri kim kaleme almış onlarıda açıklayacağım... sevgili 'Tengeriin boşig' yazılanları tersten okuyarak en derin anlamları anında kavrıyan bizim inançlıların yaptıkları değerlendirmelerin tam tersi onların ateistleri olarak bu başlık din hakkında en ufak bir fikir ileri sürmek için açılmamıştır... - Birazdan yazının kaynağı ve yazarın biyografisinden de anlaşılacağı gibi...Yazarın yaşadığı dönemlerde inananların inançlı olmanın temelini arap kültürünü, kendi kültürlerinin önünde tutarak, yaşam tarzlarını hatta en doğal ihtiyaçlarını bile yerine getirirken ne kadar yozlaşmaya yöneldiklerini, hatta bu günlere kadar uzanan hurafe de dediğimiz inançsal değerlendirmelerin ne kadar safsatalarla dolu olduğunun öne çıkması amaçlanmıştır... - Yazıları tersten okuyarak anlam çıkartmakta uzmanlaşan kafaların bir dönemin inançlıları tarafından dikkatle ve günah olduğu savıyla uygulanan bu yaklaşımları günümüzünün gerçekleriyle karşılaştırdıklarında komik bulanlar...Bu gün inançlarından dolayı günah yada dinsel yasaklar savıyla hala daha inanarak devam ettirdikleri davranışlarının gelecekte de başka inançlılar tarafından o dönemin gerçeklerini göz önüne aldıklarında ne kadar komik durabileceklerinin değerlendirmesini bu günden yapabileceklermidir...Aslında bizim formun ateistleri işte şöyledir böyledir değerlendirmesi yerine, bu başlığın amacını kavramaya çalışarak kendilerine bu soruyu sormalı ve inançlarına dayalı hurafelerle dolu davranışlarını bu açıdan sorgulamayı öğrenmelidirler... *** bazılarına katılsamda bir çoğu hurafedir.. Diyen arkadaşın bahsettiği yazıyı aşağıya alıntılıyorum herkes tarafından istenirse okunabilir... Dediği gibi başlık yazısında ifade edilenlerin hepsi hurafedir...Ama ona göre bir çoğu hurafedir ve bazılarına katılmaktadır... Neyse uzatmıyalım adı geçen yazıyı alıntılayalım... Bizimkiler gen haritasını yatak odasında buldular Murat BARDAKÇI Hürriyet, 02.07.2000 İnsanın gen haritasının çıkartıldığının açıklanması beni hiç mi hiç heyecanlandırmadı. Genler hakkında günlerdir yazılıp çizilenler aklıma pek yatmadığı için genetik konusunda güvendiğim tek kaynaktan sizleri de haberdar edeyim dedim. İşte benim genetik rehberim: Hacı Mustafa Rakım isminde bir zatın bundan tam 128 sene önce yayınladığı ‘‘Mürşîd-i Müteehhilîn’’, yani ‘‘Evlileri İrşad’’ isimli kitap. Hacı Efendi bugün bütün dünyanın yeni bir buluşmuş gibi üzerine titrediği gen meselelerini taaa o zamanlarda çözmüş... İnsanın gen haritasının çıkartıldığının açıklanması, ortalığı birbirine kattı. Elde edildiği söylenen ama sır gibi saklanan gen bilgilerinin insanlık tarihinde tekerleğin icadından yahut aya ayak basılmasından da büyük bir buluş olduğu iddia ediliyor, başta kanser gelmek üzere birçok derdin birkaç sene içinde halledileceği anlatılıyor. Sırada artık ‘‘áb-ı hayát’’ın yani ölümsüzlük iksirinin bulunması var ve herkes o günün gelmesini iple çekiyor. MARİFETNÁME’NİN MARİFETİ Bendeniz, bu yazılıp söylenenlerin hiçbirine inanmıyorum. Yok 23 numaralı kromozom cinsiyeti tayin edermiş de, bu kromozom XX ise çocuk dişi, XY ise erkek olurmuş da, 21 numaralısı bunaklık yaparmış da, feşmekán numaralısı adamı kanser edermiş de, vesaire vesaire... Benim rehberim, Hacı Mustafa Rakım isminde bir zat tarafından kaleme alınan ve İstanbul'da, Mercan Yokuşu'ndaki Pastırmacı Hanı'nda bundan tam 128 sene önce basılan ‘‘Mürşîd-i Müteehhilîn’’, yani ‘‘Evlileri İrşad’’ isimli kitap. Hacı Efendi kendisinden 100 küsur sene önce yaşamış olan tasavvuf álimi Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın ‘‘Marifetnáme’’ isimli kitabından anlaşıldığı kadarıyla bir hayli istifade etmiş, sonra bugün bütün dünyanın yeni bir buluşmuş gibi üzerine titrediği genetik meselesini herşeyiyle çözmüş ve doğacak çocuğun kaderini, edineceği huyları ve kişilik özelliklerini neredeyse bütün ayrıntılarıyla anlatmış. Hem de öyle DNA yahut kromozom gbi teferruata da girmeden... Tek bir fiziksel gerçeği temel almış: Erkekle kadın arasında çocuğun doğmasıyla neticelenecek ilişkisinin yerini ve zamanını... CİMA VE AVRAT NE DEMEK? Yandaki kutularda Hacı Mustafa Rakım'ın bugünün genetik devrimine parmak ısırtacak olan 128 sene önceki buluşlarının bir bölümü yer alıyor. Hacı Efendi'nin söylediklerini anlayabilmek için ‘‘cima’’ dediği işin cinsel ilişki, ‘‘veled’’in çocuk, ‘‘avrat’’ın kadın, ‘‘er’’in erkek, ‘‘meni’’nin de sperm demek olduğunu bilin, yeter. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Bir dine yonelik elestirinin duzeyi bu mu olmali? Yanılıyorsunuz ... Bu bir eleştiri değildir... Bu konuların ele alındığı ve aşağıda adı geçecek olan yazarların kitaplarında kullandıkları ifadelerin bire bir alıntısıdır... Örnek mi istiyorsunuz? Adı geçen yazarın yayınlanan kitabının bilgileri aşağıdadır... EVLİLERİ İRŞAD (MÜRŞİD-İ MÜTEEHHİLİN): İSLAMİ AÇIDAN EVLİLERE AİT LÜZUMLU BİLGİLER El - Hac Mustafa Rakım Doğan Güneş Yayınevi , 1965 , İstanbul Ne hazindir ki, Yayınlanan bu kitabı okuyarak cinsel yaşamına yön verenler olduğu gibi... Bunların hurafe olduğunu kabul ettikleri halde bir kısmına katıldıklarını ifade edenler vardır aramızda... *** Hacı Mustafa Rakımâın haftalık cima çizelgesi âPazartesi gecesi cima edenin veledi álim ve sofu olur. Salı gecesi cima edenin veledi cömert ve şefkatli olur. Çarşamba gecesi cima edenin veledi katil ve kavgacı olur. Perşembe günü öğleden evvel cima edenin veledi álim olur ve şeytan o çocuktan kaçar. Cuma namazından evvel cima edenin veledi ya cennete girer yahut şehid olur. Cuma gecesi cima edenin veledi ise ibadetine düşkün, içten ve samimi olur. Cumartesi gecesi cima edenin veledi şárib-i hamr (şarap içici, bugünkü anlamıyla alkolik) olur. Pazar gecesi cima edenin veledi eşkiya olup yol keser. İşte, dokuz ayın gerçek öyküsü Hacı Efendi insanın henüz yeni ortaya çıkartılan genetik haritasını bundan 128 yıl önce yazmakla kalmamış, ana rahmindeki ceninin gelişme kademelerini bile o devirlerde gün gün, hafta hafta, ay ay anlatmış. İşte, Hacı Efendi'nin kaleminden dokuz ay on günlük bu maceranın bazı noktaları günümüzde bile henüz bilinmeyen bilimsel öyküsü: ââAvratların 'uşaklık' denilen rahimlere kese gibi birşeydir. Bir parça et, biraz sinir ve biraz da damardır ve vücudun sağ tarafındadır. Rahmin ön tarafında erin menisini çekmeye yarayan iki kanada benzer bir nesne bulunur. Kanatların biri erin menisini avratın menisiyle karıştırır, öteki kanat da bu sırada içindekiler dökülmesin diye rahmin ağzını kapatır. Şimdi, yaratılmanın nasıl olduğunu görelim: Yaratma öncesinde ebeveyn cima eder. Meni rahmin içine girince erkeğin menisi avratın her organına, her bir tüyünün dibine ve derisinin her bir noktasına kadar uzanır. Kırk gün bu vaziyette bekler, sonra kan olur ve avratın rahmine iner. Derken, avratın rahminde vazifeli olan melekler meniyi ellerine alırlar. Eğer veled yaratılmayacaksa rahme bir avuç kan atarlar, yok eğer yaratılacaksa ellerine bir miktar da toprak alırlar ve meniyi o toprak ile yoğururlar. Bu toprak, doğacak olan çocuğun öldüğü zaman gömüleceği mezarın toprağıdır. Melekler hazırladıkları bu karışımı kırk gün sağ ellerinde tutarlarsa karışım çamur olur. Sonra sol ellerine alırlar, bu defa kemik olur ve organlar ortaya çıkar. İlk ortaya çıkan kemik pazu kemiğidir ve kabirde en son çürüyen kemik işte budur. Derken sırasıyla sağ elin şehadet parmağı, sol el ve ayaklar ortaya çıkar. Dört gün sonra tam 248 edet kemik, sinirler, 360 adet damar ve damarlardan akan kan yaratılır. Beşinci ve altıncı gün tüylerle tırnaklar ortaya çıkar. Yedinci gün burunla ağız şekillenir. Onuncu gün ise baş parmaktan içeriye ruh üfürülürâ Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 Mârifetname 300 YIL ÖNCE YAZILAN MÁRİFETNAME'DEN CİNSEL DERSLER İbrahim Hakkı Erzurumlu kimdir? 18 Mayıs 1703'te Erzurum'un Hasankale ilçesinde doğdu. Babası Derviş Osman, Erzurum'un tanınmış kişilerinden. Annesi Hanife Hatun'un soyu ise kendisini peygamber ilan eden İslamiyet'in kurucusu Muhammed'e kadar uzanıyor. İlk eğitimini babasından alan İbrahim Hakkı, yedi yaşındayken annesini kaybetti. Derviş Osman, eşinin ölümünden sonra Tillo'ya giderek burada yaşayan Kadiri şeyhlerinden İsmail Fakirullah'ın müridleri arasına katıldı. İbrahim Hakkı dokuz yaşındayken amcası Ali Efendi onu babasının yanına, Tillo'ya götürdü. İbrahim Hakkı, Tillo'da tefsir, hadis ve fıkıh eğitimi gördü. Babasının arkadaşı Molla Muhammed al-Suhrani'den astronomi ve matematik dersleri aldı. İbrahim Hakkı, tasavvuftan edebiyata, dil, kelam ve ahlak konularından astronomiye kadar birçok eser veren İbrahim Hakkı, 18. Yüzyıl klasik İslam kültürünün Osmanlı'daki son temsilcilerinden biri sayılıyor. İbrahim Hakkı Erzurumlu, 18.yüzyılda yazdığı Marifetname adlı kitabında, "İslamî cinsel öğütler" de veriyor. Okuyalım bakalım cinsel öğütler neleri içeriyor? Cimada öpüşenin çocuğu sağır doğar Erkek, iç gömleğinden başka bütün elbiselerini soyacak. Kadın da aynı şekilde soyunacak. Cima esnasında öpüşme ve konuşma olmayacak. Çünkü bunlar, çocuğun sağır ve dilsiz olmasına sebep olabilir. Erkeğin suyu indikten sonra kadınınki de ininceye kadar karnı üzerinde durmak lazımdır ki kadın ikinci cimaya kadar tıkanıp tembel kalmasın. Yani erkek cimada horoz gibi davranmasın, birleşme bir anlık olmasın ve erkek kendisi kadar eşinin de cimadan lezzet duymasını sağlayacak şekilde hareket etsin. Cima çocuk ve hayvan yanında yapılmamalıdır. Cimadan sonra muhakkak idrarını yapmak lazımdır ki meninin son damlaları mesanede kalmasın ve onda tedavisi imkansız bir hastalık yapmasın. Yabancı kadınlarla yalnız kalmamalıdır. Çünkü hem haram hem de sonu fenadır. Bir şair şöyle diyor: Kadınlar, bizim için şeytan olarak yaratılmışlardır. Şeytanların şerrinden ise Allah'a sığınırım. Öğleden sonra yapılan çocuk şaşı gözlü olur Yeni ayın ilk günü cima yapılırsa çocuk güzel olur. Öğleden evvel cima yapılırsa çocuk hakim ve kerim olur. Pazartesi gecesi cima yapılırsa çocuk Kur'an hafızı olur. Salı gecesi cima yapılırsa çocuk cömert ve merhametli olur. Perşembe gecesi cima yapılırsa çocuk alim ve amil olur. Cuma gecesi cima yapılırsa çocuk ábid ve arif olur. Cuma namazından evvel cima yapılırsa çocuk mutlu ve ölümünde şehid olur. Kadının rızası dışında cima yapılırsa çocuk ahmak olur. Yeni ayın ilk gecesi veya onbeşinci veyahut da son gecesi cima yapılırsa çocuk deli olur. Pazar gecesi cima yapılırsa çocuk yol kesici olur. Çarşamba gecesi cima yapılırsa doğacak çocuk öldürmeye eğilimli olur. Gündüz öğleden sonra cima yapılırsa doğan çocuk şaşı gözlü olur. Ramazan bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk serkeş, inatçı olur. Kurban bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk altı veya dört parmaklı olur. Cima ayakta yapılırsa doğan çocuk uykuda yatağına işer. Erkek, yanılır da baldızıyla sevişir ve cima yaparsa doğan çocuk hünsa (kendisinde hem erkek hem de dişi alameti olan) olur. Cima meyve ağacının altında yapılırsa çocuk zalim olur. Kadının sesi kocadan fazla çıkmayacak Kocası kapıdan içeri girince hemen ayağa kalkıp karşılamak. Karı kocasına merhaba efendim, hoş geldiniz demeli. Karı kocasının her emrine itaatli olmalıdır. Karı kocasının cinsi arzu ve isteklerine karşı gelmemek, nefsini teslim etmekte gecikmemek şeklinde hareket etmelidir. Kadın sesini kocasının sesinden fazla yükseltmeyecek. Kadın kocası için bazı zararsız maddeler sürünüp süslenecektir. Kadının hainliğinden sakınmak lazımdır Erkek eşine rıfk ile muamele edecek, iyilikle idare edecek. Çünkü kadın eğri kaburga kemiğinden yaradılmıştır, aklı ve dini eksiktir, kocasına sığınmıştır. Güleryüzle sohbet için alınmıştır. Erkek, karısının öfkesi karşısında susmalıdır. Ta ki kadın pişmanlık duyup kocasından özür dileyinceye kadar. Çünkü kadın ruhen zayıftır. Susma onu yener. Kadının hainliğinden, aldatma ve tuzaklarından sakınmak lazım. Çünkü Hz. Adem, eşi Havva anamızın aldatmasıyla Allah'a asi olmuştur. Erkek, karısıyla şakalaşmalı, güldürücü sözler söylemeli. Yalnız kadın kıyafetine girmeyip başka şekilde nezih eğlenceler yapmalı. Erkek karısına üzüntülerini, kederlerini, düşmanlarını ve borçlarıyla alacaklarını söylememelidir. Yumurtası sıcak olmayan erkeğin sakalı olmaz Erkeklerin husye kasları dört tanedir. Bunlar husyeleri korumak ve uyarmak için yaratılmışlardır. Ta ki yavaşça bir uzantı olmasın, gevşeme ile aşağı inmesin ve çarpmalardan yumurtalar korunsun. Torbadaki yumurtalar katıdır, tabiatları sıcak olduğundan duman yaymakta ve bundan erkeklerin yüzünde sakal bitmektedir. Çünkü yumurtaları olmayanların veya yumurtası sıcak olmayanın sakalı olmaz yahut yumurtalar kesilip alınsa, sakalı varsa dökülür kalmaz. *** Her iki yazarında ayrı ayrı kitaplarında anlattıkları birbiriyle ne kadar da örtüşüyor... Hatırlatmak isterim bu alıntılar birer eleştiri değil... Bazılarımızın aynı düşünce formatına sahip olduğu yüzyıllarca önce yaşamış yazarların kitaplarından bire bir alıntıdır... Kimsenin alınmasına gerek yoktur... Alınmak yerine bu tür safsata ve hurafeleri sorgulamak daha yerinde olur... Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Yazının katıldığım kısımları var demiştim evet bazılarına ama çoğunluğu hurafe demiştim evet bu sözümünde arkasındayım.. Eski söylentilere baktığımız zaman bazı yanlışlara dikkat çekilceği zaman bu tip uyarılara rastlarız,yani şöyle yapma,böyle olur türünden,bunlar caydırıcı bir yöntem olarak kullanılan söylemlerdir. Mesela ben çocukken çok duyardım taradığımızda dökülen saçlarımızı sokağa atarsak başımız ağrır gömmemiz yada yakmamız gerekirmiş,ben tercihimi çöp kovasından yana kullanırdım ama düşünmeden de edemezdim neden kopan saçımız başımızı ağırtsınki... Sonradan işin sırrını kendim çözmeyi başardım saç doğada yok olmayan nadir şeylerden biri,bu niye tembihlenirdi bize çevre temizliği yüzünden,anlayabiliyormusunuz ince detayı dikkat edilmesi için yapmaya zorunlu hale getirmek. Mesela yukardaki metinde şöyle bir yer var. Cima meyve ağacının altında yapılırsa çocuk zalim olur. Şimdi bu durumda çocuk zalim olurmu olmazmı burasını bilemeyiz,ama ortalık yerde cinsel ilişkiyi önlemektir bana göre bu kısım ve buna katılıyorum. Kadının rızası dışında cima yapılırsa çocuk ahmak olur.Yine aynı şey burdada söz konusu kadını zorlayarak cinsel ilişkiye girmenin yanlışlığıdır aslında anlatılmak istenilen. Yazılanları birde bu yönünden düşünmeye çalışsak aslında neler buluruzda bazılarımızın işine gelmiyor ne hikmetse konu üzerinden tartışmak istiyorsun sonra tamamen yanlışlığını savunuyorsun o zaman neyin tartışmasını yapacaksın,her yazıda doğru ve yanlış mutlaka vardır,bizim yapmamız gereken mantığımız çercevesinde okuduklarımızı değerlendirmeye almak,benim daha küçük bir çocukken yaptığım gibi... Kısacası alimlerin taktiklerinden biridir bu yanlışı uyarırken sonunda bir felaket gösterilirki kişiler daha dikkatli davransın,yada doğruyu anlatırken sonunda güzellikleri vaad etmek gibi.. Şimdi siz bu yazının tamamı safsatadır diyebilirmisiniz?Mutlaka içerisinde katıldığınız ve belkide farkında olmadan uyguladığınız kısımlar vardır. Cima çocuk ve hayvan yanında yapılmamalıdır.Yanlışmı? Erkek, karısının öfkesi karşısında susmalıdır. Ta ki kadın pişmanlık duyup kocasından özür dileyinceye kadar. Çünkü kadın ruhen zayıftır. Susma onu yener. Ruhen zayıftır demek bence kadının duygusallığını ifade etmek için kullanılmış ee bu yanlışmı? Kocası kapıdan içeri girince hemen ayağa kalkıp karşılamak. Karı kocasına merhaba efendim, hoş geldiniz demeli. Yanlışmı? Vaktim olsa daha çok incelerdim ve daha çok detay bulurdum ama şimdilik bu kadar yeter... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Sevgili suheda, Bozuk saat de günde 2 kez doğru zamanı gösterir. Marifetnamede bazı doğru şeylerin olması, bu hurafeler külliyatının değerli kılmaz. Kuran'da da bazı doğru şeyler vardır. Ama yanlışlarla karşılaştırınca bunların da bir değeri kalmıyor. Sürekli yanlış tedavi yapan bir doktorun, ara sıra bazı hastaların iyileşmesini sağlaması o doktora iyi doktor dememizi sağlamaz. Saygılar. Alıntı
Φ abraham Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Yazının katıldığım kısımları var demiştim evet bazılarına ama çoğunluğu hurafe demiştim evet bu sözümünde arkasındayım.. Eski söylentilere baktığımız zaman bazı yanlışlara dikkat çekilceği zaman bu tip uyarılara rastlarız,yani şöyle yapma,böyle olur türünden,bunlar caydırıcı bir yöntem olarak kullanılan söylemlerdir. Mesela ben çocukken çok duyardım taradığımızda dökülen saçlarımızı sokağa atarsak başımız ağrır gömmemiz yada yakmamız gerekirmiş,ben tercihimi çöp kovasından yana kullanırdım ama düşünmeden de edemezdim neden kopan saçımız başımızı ağırtsınki... Sonradan işin sırrını kendim çözmeyi başardım saç doğada yok olmayan nadir şeylerden biri,bu niye tembihlenirdi bize çevre temizliği yüzünden,anlayabiliyormusunuz ince detayı dikkat edilmesi için yapmaya zorunlu hale getirmek. Mesela yukardaki metinde şöyle bir yer var. Cima meyve ağacının altında yapılırsa çocuk zalim olur. Şimdi bu durumda çocuk zalim olurmu olmazmı burasını bilemeyiz,ama ortalık yerde cinsel ilişkiyi önlemektir bana göre bu kısım ve buna katılıyorum. Kadının rızası dışında cima yapılırsa çocuk ahmak olur.Yine aynı şey burdada söz konusu kadını zorlayarak cinsel ilişkiye girmenin yanlışlığıdır aslında anlatılmak istenilen. Yazılanları birde bu yönünden düşünmeye çalışsak aslında neler buluruzda bazılarımızın işine gelmiyor ne hikmetse konu üzerinden tartışmak istiyorsun sonra tamamen yanlışlığını savunuyorsun o zaman neyin tartışmasını yapacaksın,her yazıda doğru ve yanlış mutlaka vardır,bizim yapmamız gereken mantığımız çercevesinde okuduklarımızı değerlendirmeye almak,benim daha küçük bir çocukken yaptığım gibi... Kısacası alimlerin taktiklerinden biridir bu yanlışı uyarırken sonunda bir felaket gösterilirki kişiler daha dikkatli davransın,yada doğruyu anlatırken sonunda güzellikleri vaad etmek gibi.. Şimdi siz bu yazının tamamı safsatadır diyebilirmisiniz?Mutlaka içerisinde katıldığınız ve belkide farkında olmadan uyguladığınız kısımlar vardır. Cima çocuk ve hayvan yanında yapılmamalıdır.Yanlışmı? Erkek, karısının öfkesi karşısında susmalıdır. Ta ki kadın pişmanlık duyup kocasından özür dileyinceye kadar. Çünkü kadın ruhen zayıftır. Susma onu yener. Ruhen zayıftır demek bence kadının duygusallığını ifade etmek için kullanılmış ee bu yanlışmı? Kocası kapıdan içeri girince hemen ayağa kalkıp karşılamak. Karı kocasına merhaba efendim, hoş geldiniz demeli. Yanlışmı? Vaktim olsa daha çok incelerdim ve daha çok detay bulurdum ama şimdilik bu kadar yeter... mantıkla bakalım diyorsun fakat dini kurallarla ve toplumun kurallarıyla düşünüyor cevap veriyorsun mantıkla böyle bakılır suheda mesela meyve ağacı altında cima olursa ne olur? hiçbirşey olmaz, cima kötü birşeyse hiçbiyerde yapmamak gerekir saçlar çevreyi kirletiyorsa saç pis birşeydir kafaları kazıtmak lazım çocukların yanında cima yaparsan ne olur? çocuklar bu cimayı hiç yapmayacaklarmı ? günü geldiğinde onlarda yapacak ama kimden neyi saklayacağız aksine faydası bile olabilir mesela cima yapmayı öğrenirler ve bu işi ayıp olarak benimsemez ve türlü yasaklar çıkmamış olur beyinlerinde hayvan yanında yapsan ne olur hayvan anlamsız anlamsız durur oralarda belkide bakmak bile bakmaz karısının öfkesi yanında değil tüm öfke hallerinde susmak zaten en sağlıklısı öfkeyle kalkan zararla oturur fakat bu durum görecelidir mesela kadın çıldırmışsa elinede satırı almış geliyorsa gene susacakmıyız Alıntı
Misafir magician Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Gecekusu, ateistlerin din konusuna yaklasimlarindaki hatalara cok guzel bir ornek vermis bu alintiyla, ne diyeyim..Bir dine yonelik elestirinin duzeyi bu mu olmali? Şimdi düzeyi gösterelim bakalım nasıl oluyormuş? 1-Ateistler için insanın herhangi bir ulvi yönü olmadığı için cimada da herhangi bir sınır olmamalıdır. Değil mi? 2-Çeşitli hayvanlarla yapılan cima bir fanteziden ibaret olduğu için herhangi bir sakıncası yoktur, ateistlere göre. 3-Kadınlarla erkeklerin yalnız kalmalarında bir sakınca olmadığı gibi karı koca olmayanların ya da başkalarının eşleri olanların cimada bulunmasının da bir sakıncası yoktur, ateistlere göre. 4-Ateistlere göre herhangi bir ulvi değer olmadığı için oldukça gündemde olan çocuk istismarının tartışılmasının da bir yararı yoktur. Bunlar normal şeylerdir. 5-Ateistlere göre yine uyacağımız herhangi bir cinsel ahlak kuralı olmadığından karı koca arasında ilerleyen yıllarda cinsel soğukluk başladığında eş değiştirilen partilere katılmakta herhangi bir sakınca yoktur. Bunlar faydalıdır cinsel hayatın renklenmesi ve canlanması için. Daha devam edeyim mi? Yoksa restpektifin işaret ettiği düzeyinizi gördünüz mü? Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Şimdi düzeyi gösterelim bakalım nasıl oluyormuş?1-Ateistler için insanın herhangi bir ulvi yönü olmadığı için cimada da herhangi bir sınır olmamalıdır. Değil mi? 2-Çeşitli hayvanlarla yapılan cima bir fanteziden ibaret olduğu için herhangi bir sakıncası yoktur, ateistlere göre. 3-Kadınlarla erkeklerin yalnız kalmalarında bir sakınca olmadığı gibi karı koca olmayanların ya da başkalarının eşleri olanların cimada bulunmasının da bir sakıncası yoktur, ateistlere göre. 4-Ateistlere göre herhangi bir ulvi değer olmadığı için oldukça gündemde olan çocuk istismarının tartışılmasının da bir yararı yoktur. Bunlar normal şeylerdir. 5-Ateistlere göre yine uyacağımız herhangi bir cinsel ahlak kuralı olmadığından karı koca arasında ilerleyen yıllarda cinsel soğukluk başladığında eş değiştirilen partilere katılmakta herhangi bir sakınca yoktur. Bunlar faydalıdır cinsel hayatın renklenmesi ve canlanması için. Daha devam edeyim mi? Yoksa restpektifin işaret ettiği düzeyinizi gördünüz mü? Devam edebilirsiniz tabi ki. Ateist veya dinsiz anlayışın savunduğu şey şudur: bir eylem akli yeterliliği olan insanlarla, gönül rızası ile, herhangi bir zorlama yapmadan gerçekleştirilirse, bu eylem, suç, ayıp veya günah değildir. Yani Kendi başına karar verebilecek yaştaki, yani akli yeterliliğe kavuşmuş insanların kendi iradelerini dikkate alır. Yukarıdaki sorularına cevap vereyim: 1. Ateistler ve dinsizler için cima'nın sınırı vardır. Birşey zorlama ve rıza dışı olmaya başladığı an, o iş suça girer. 2. Hayvanlarla yapılan cinsel ilişkiyi ateistler/dinsizler tasvip etmez, zira hayvanların bu işe olumlu yanıt verebilecek iradeleri yoktur. 3. Başkalarının eşleri ile cima yapmak, evlilik sözleşmesini ihlal ettiği için, evlilik dışı ilişki sözleşmenin bozulması anlamına gelir. Evlilik sözleşmesini her iki taraf anlaşarak sadakat maddesini kaldırmışlarsa, bizce bir sorun yok. Bir taraf evlilik szöleşmesinde sadakat maddesi olmasına rağmen, sadakatsızlık yapmış ise, sözleşmeye sadık kalan tarafa tazminat ödemekle yükümlüdür. 4. Çocuklarla yapılan cinsel ilişkiyi ateistler/dinsizler tasvip etmez, zira çocuklar bu işe olumlu yanıt verebilecek akli olgunluğa erişmemişlerdir. (Hz. Ayşe işine ateistlerin takmış olmasının nedeni budur. Evlilik kurumunun anlamını dahi bilmeyen bir çocukla evlenmek) 5. Eşlerin hepsi gönül rızası (kendi iradeleri ile) ile "eş değiştirme" eylemine katılıyorlarsa, zorlama yoksa, eş değiştirmek onların bileceği iş. Bize bişey demek düşmez. Suç değildir. Bu işe girmiş olan insanların kendi tercihleridir. Ben devam edeyim: 1. Bir insan evli olsa dahi, eşi istememesine rağmen onla cinsel ilişkiye girerse, bu suçtur. 2. Bir kadına tecavüz etmek, onu iradesi dışında cinsel ilişkiye zorlamak olduğundan, suçtur. 3. Savaş esirleri arasındaki kadın askerlere, cinsel ilişki karşılığında özgür bırakma teklifi yapmak suçtur. Kadın kurtulmak amacıyla bu teklife onay verse dahi, bu dururm, teklifi yapanın suçunu azaltmaz. Zira tutsaklık mı yoksa özgürlük ve seks mi gibi bir zorlama tercihle başbaşa bırakılmıştır. 4. Bir işverenin, işe alacağı kadınlara "benle cinsel ilişkiye girersen seni işe alırım" demesi suçtur. kadın bu teklife olumlu yanıt verse dahi suçtur. Zira, normal şartlar altında onay vermeyeceği bir ilişkiye, işsizlik korkusuyla onay vermiştir. Dinsiz/Ateist/Agnostist ahlak böyle bir anlayıştır. Umarım anlamışsınızdır. Alıntı
Misafir magician Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Devam edebilirsiniz tabi ki.Ateist veya dinsiz anlayışın savunduğu şey şudur: bir eylem akli yeterliliği olan insanlarla, gönül rızası ile, herhangi bir zorlama yapmadan gerçekleştirilirse, bu eylem, suç, ayıp veya günah değildir. Yani Kendi başına karar verebilecek yaştaki, yani akli yeterliliğe kavuşmuş insanların kendi iradelerini dikkate alır. Yukarıdaki sorularına cevap vereyim: 2. Hayvanlarla yapılan cinsel ilişkiyi ateistler/dinsizler tasvip etmez, zira hayvanların bu işe olumlu yanıt verebilecek iradeleri yoktur. Kim tasvip ediyor peki bu işi. Bu işi yapan bayanların fotolarından para kazananlar kimlerdir? Böyle davranmakla sadece para kazanma amaçları var yoksa dejenerasyona mı yol açmak istiyorlar. 3. Başkalarının eşleri ile cima yapmak, evlilik sözleşmesini ihlal ettiği için, evlilik dışı ilişki sözleşmenin bozulması anlamına gelir. Evlilik sözleşmesini her iki taraf anlaşarak sadakat maddesini kaldırmışlarsa, bizce bir sorun yok. Bir taraf evlilik szöleşmesinde sadakat maddesi olmasına rağmen, sadakatsızlık yapmış ise, sözleşmeye sadık kalan tarafa tazminat ödemekle yükümlüdür. Erkek -Benimle evlenir misin? Kadın -Evet ama sana sadık kalamam. Beni bayar böyle tek adamla her gece o yüzden sadakat maddesi olmasın. Beni herkesle paylaşmaya hazırsan evleniriz. Erkek -Şey kem, küm nasıl? Hadi inanmadığın şeyler bunlar zorlama kendini slapper. Ultra modern batılılar bile anladılar durumun vahametini. 4. Çocuklarla yapılan cinsel ilişkiyi ateistler/dinsizler tasvip etmez, zira çocuklar bu işe olumlu yanıt verebilecek akli olgunluğa erişmemişlerdir. (Hz. Ayşe işine ateistlerin takmış olmasının nedeni budur. Evlilik kurumunun anlamını dahi bilmeyen bir çocukla evlenmek) Hz. Ayşe işine epey takmışsınız doğru. Ama bilmemek ayıp değil bu adam doğru söyler dediklerinizin fikirlerine saplanmaktır ayıp olan. Aşağıdaki link şimdilik işine yarar umarım. Yoksa başka kaynaklar da veririm. ****************************** 5. Eşlerin hepsi gönül rızası (kendi iradeleri ile) ile "eş değiştirme" eylemine katılıyorlarsa, zorlama yoksa, eş değiştirmek onların bileceği iş. Bize bişey demek düşmez. Suç değildir. Bu işe girmiş olan insanların kendi tercihleridir. Bunlar normal yani. Peki. Benim yaşam tarzım sana göre bir tehditse ben de şöyle diyorum: Bu eş değiştirmeli zevk partilerini medya aletlerinde hoş bir yaşam tarzı olarak sunanlar benim yaşam tarzım için bir tehdit teşkil etmiyor mu? O kendi hayatının propagandasını yapabilecek ama ben yapamayacağım öyle mi? Umarım anlayacaksınız bizi her geçen gün daha fazla içine çektikleri yaşam biçiminin ne olduğunu. Ve bunu neden yapmaya çalıştıklarını. Tercih tercih diye diye nerelere gideceğiz bakalım. Ne olmazlar normalleşecek bu ülkede çok merak ediyorum. Ve bu olmazlar bize ne faydalar sağlayacak bakalım. Yarın birgün hani suç mu bilmiyorum suçsa da suç olmaktan çıkarılsa yahu bu doğal ihtiyaçtır. Sokakta da cima edilebilmelidir denilse Herhalde bu da normal karşılanacaktır. Hayvanların iradeleri yoktur ama bu işten zevk alıp almadıklarını ölçebiliyoruz. Bu yüzden onlarla da ilişki bir gün normal karşılanabilir. Daha da İLERİ bir adım olarak kadınlarla kadınların evlilikleri erkeklerle erkeklerin evlilikleri meşru hale getirilse (Ki birkaç ülkede yasalaştı sanırım). Daha da İLERİ bir merhale olarak kadınlar çocuk doğurmak sıkıcı bir iş deseler biz bu işten vazgeçiyoruz deseler. (kadın ve erkek eşit ya) gibi sıradışı arzuları biter mi sence insanın? Hayattan hiçbir zevk almıyorum çünkü bütün zevkleri tattım. deyip intihar edenler arttıkça batının almaya çabaladığı önlemleri okuyabilirsin yukarıdaki sitede. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Kim tasvip ediyor peki bu işi. Bu işi yapan bayanların fotolarından para kazananlar kimlerdir? Böyle davranmakla sadece para kazanma amaçları var yoksa dejenerasyona mı yol açmak istiyorlar. Birilerini zorla soyup fotoğrafını çeken var mı? Varsa da bunlar kanun önüne çıkartılıyor. Gamze bilmem ne olayında olduğu gibi. Erkek -Benimle evlenir misin? Kadın -Evet ama sana sadık kalamam. Beni bayar böyle tek adamla her gece o yüzden sadakat maddesi olmasın. Beni herkesle paylaşmaya hazırsan evleniriz. Erkek -Şey kem, küm nasıl? Hadi inanmadığın şeyler bunlar zorlama kendini slapper. Ultra modern batılılar bile anladılar durumun vahametini. Sözleşme şartları üzerinde anlaşma olmamış, evlilik o0lmaz. Bu kadar basit yani. Evlendiler, sonra yine taraflar mutabık kalarak, evlilik sözleşmesinin şartlarını değiştirebilirler. Kendimi zorladığım falan yok. Özgür irade diye birşey var. Zorlama olmadıkça problem yok. Hz. Ayşe işine epey takmışsınız doğru. Ama bilmemek ayıp değil bu adam doğru söyler dediklerinizin fikirlerine saplanmaktır ayıp olan. Aşağıdaki link şimdilik işine yarar umarım. Yoksa başka kaynaklar da veririm. Taktım, çünkü akli ergenliğe ulaşmamış insanları elma şekeri verip kandırmak doğru değildir. Sübyancılık doğru değildir. Verdiğin linkteki arkadaşlara söyle, Hz. Ayşe'nin ağzından gerdeğe alındığında 9 yaşında olduğunu beyan eden hadisleri de alt alta yazsınlar bu hadisler şu şu şu nedenle uydurmadır desinler. Daha tutarlı olur. Bunlar normal yani. Peki. Benim yaşam tarzım sana göre bir tehditse ben de şöyle diyorum: Bu eş değiştirmeli zevk partilerini medya aletlerinde hoş bir yaşam tarzı olarak sunanlar benim yaşam tarzım için bir tehdit teşkil etmiyor mu? O kendi hayatının propagandasını yapabilecek ama ben yapamayacağım öyle mi? Zorlama olmadıkça, normal. Sen de propagandanı yap. Ama kimseyi sana inanmadığı, senin inançlarına uymadığı için kesemeye, yakmaya kalkma. Örnek: Sorgun olayları. İlkelliğin daniskası. Umarım anlayacaksınız bizi her geçen gün daha fazla içine çektikleri yaşam biçiminin ne olduğunu. Ve bunu neden yapmaya çalıştıklarını. Tercih tercih diye diye nerelere gideceğiz bakalım. Ne olmazlar normalleşecek bu ülkede çok merak ediyorum. Ve bu olmazlar bize ne faydalar sağlayacak bakalım. İnsanların özgür iradelerine saygı göstermeyi, başkalarına zorla birşey yaptırmamayı öğreneceğiz. Yarın birgün hani suç mu bilmiyorum suçsa da suç olmaktan çıkarılsa yahu bu doğal ihtiyaçtır. Sokakta da cima edilebilmelidir denilse Herhalde bu da normal karşılanacaktır. Hayvanların iradeleri yoktur ama bu işten zevk alıp almadıklarını ölçebiliyoruz. Bu yüzden onlarla da ilişki bir gün normal karşılanabilir. Daha da İLERİ bir adım olarak kadınlarla kadınların evlilikleri erkeklerle erkeklerin evlilikleri meşru hale getirilse (Ki birkaç ülkede yasalaştı sanırım). Daha da İLERİ bir merhale olarak kadınlar çocuk doğurmak sıkıcı bir iş deseler biz bu işten vazgeçiyoruz deseler. (kadın ve erkek eşit ya) gibi sıradışı arzuları biter mi sence insanın? Hayattan hiçbir zevk almıyorum çünkü bütün zevkleri tattım. deyip intihar edenler arttıkça batının almaya çabaladığı önlemleri okuyabilirsin yukarıdaki sitede. Aleni seks yapılabilir. Bunu yapanların sorunudur. Yapmayanları ilgilendirmez. Ama aleni seks sırf birilerini rahatsız etmek amacıyla yapılıyorsa, mesela özellikle kilisenin/caminin önüne gelip yapıyorlarsa, bu eylemi kendileri için değil, başkalarına zarar vermek maksadıyla yaptıkları tespit edilebilir ve bu kişiler cezalandırılır. Başkalarının haklarının haklarına tecavüz etmeden, kendi tercihlerini yaşaman esastır. Yasağın sınırını belirlemek güçtür ve keyfi bir işlemdir. Sokakta seks yasak olsun dersin, başkası çıkar, sokakta öpüşmek yasak olsun der. Öbürü çıkar sokakta el ele tutuşmak yasak olsun der. Bir başkası çıkar kokakta kadınlar olmasın der. Yani bunun sınırı yok. Taraflar memnun ise, lezbiyen ilişki ve gay ilişki bizi ilgilendirmez. O insanlara ahlaksız gözüyle bakmaya hakkımız yok. Senin tercihlerin arasında yoksa, yapmazsın, olur biter. Ben kokoreç, kabuska, midye yemem. Ama bu yiyecekler yasaklansın diyemem. Yiyenin kendi tercihidir. Bana maydonoz olmak düşmez. Saygılar. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2007 Sevgili 'Tengeriin boşig'; "Arap Kültürü" ile ilgili ifadene tamamen katılıyorum... Bu başlığı açmanın tek bir nedeni vardı... O da arap kültürünün toplumumuzun üzerindeki olumsuz etkilerini sergilenmesi amacıydı... Beni anlayışla karşılayacağını ümit ederek, yazılanları tersten okuyarak polemik yaratanlarla muhatap olmamak için sana hitaben, çarpıtılan bazı noktalara açıklık getirmek istiyorum... Sizi tekrar buralarda görmek güzel Sayın GeceKuşu... Arap Kültürü'nün "Türk Toplumu" üzerindeki olumsuz etkilerini ve hatta Türkleri Araplaştırmaya öykünen her türlü nüveyi gözler önüne sermeyi her ne şekilde olursa olsun destekleyebilirim. Bu tür şeylerin "İnançtan" ziyade bir takım art niyetler barındırdığını düşünmekteyim ve bu türlü duygular "İnançlar"la birleştirilerek topluma "Zorla" benimsetilmektedir. Sadece "Cima" konusu değildir ki önemli olan. Sadece Cinsellikte Araplaştırılmıyoruz ki? "Mesela"larımı sıralayayım size ve dahi apaçık bir şekilde gözler önüne sererek... Sayın BrainSlapper biliyorlardır sanıyorum ki pilavı falan "el ile" yemek Araplara has bir şey değil mi? Lise yıllarımda "Fethullah Gülen"in "Abi" adlı simsarları arkadaşlarımı "Ders Anlatmak, ÖSS'ye Hazırlamak" bahanesiyle toplarlardı. Bu takımın İzmir kolunu Körfez Dershaneleri oluşturmaktadır. Son derece kümelenmişlerdir. Neyse, yaptıkları toplantılardan birine katılmıştım ve kaşık/çatal bir kenarda dururken elle yemeye başlamışlardı. Şaşırmıştım ve tok olduğumu söyleyip yememiştim. İşin ilginci bunu "Peygamberin Sünneti" bahanesiyle yapıyorlar ve iç acıtan taraf ne biliyor musunuz? Bu çocukların tek bir tanesinin atasında dahi Araplık yoktu... Aradan zaman geçti ve kendisini dahada kaptıranlar artık ceplerinde "Misvak" taşımaya başlar oldular. "Temizliğin Simgesi" imiş. Damarlarında tek bir damla Arap kanı olmayan bir çok kimse, artık Arap olmuştu... Dahası mı? Sonra bir gün otobüse bindim... Arka sıralarda takkeli, kahverengi cübbeli ve elinde tesbihli bir şahıs... Bilin bakalım kim? Kendisini "ÖSS'ye Çalışmak" martavalları ile o akıma kaptıranlardan bir şahıs... Yazık... Oysa belkide hayatında tek bir Arap dahi görmedi bu çocuk ve evlendiği kızcağızı da kara çarşafa bürümüş... "Örnek Müslüman" Bundan başka üniversitede rastladıklarım çok daha komikti doğrusu. Bir eleman vardı ki aynı tayfanın sadece bir örneği idi; Sevgilisini ya da onlara göre nikahlısını, ki imam nikahı kıyarlar mulaka "zina olmaya" diye el ele tutuşmaları bile, üç-beş adım arkasından yürütürdü... Bu olayı üniversite de görmek beni dehşete düşürmüştü... İki kısım vardı; Birincisi Kur'andaki bir ayete dayanarak saçlarını kısacık tıraş edenler, Diğeri de Hz. Muhammed'in sünnetidir diye saçları omuzuna kadar uzatanlar ve çember sakal bırakanlar... Bilemiyorum yaa... İnsanlara neler oluyor hakikaten bilemiyorum... "İnanç" neyse, kişinin kendi tercihi... Gerçi giyim kuşam da öyle ama "Araplaşmak" niye be kardeşim? Çarşaf niye? Sevgilini üç-beş adım arkadan yürütmen niye? Saç-Sakal niye? Cübbe-Tesbih niye? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.