Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Uyumak Ve Yellenmek Abdesti Bozar mı


halukgta

Önerilen İletiler

Bizler inancımızı yaşarken, Kur’an merkezinden o kadar uzaklaşıp, hurafelerin etkisinde kaldık ki, bizlere öğretilen yanlış itikatları, Allah ın ayetleriyle anlatmaya, izah etmeye kalksanız bile, kabul görmez oldu. Çünkü Allah ın koyduğu, sınırların dışına çıktık.

Dini bir konuda konuşmak istediğinde, hemen öne sürdükleri, senin Arapça ilmin ne kadar ki din adına konuşabiliyorsun olmakta, böylece toplum susturulup, korkutulmaktadır. Böylece istedikleri inancı ve itikadı, topluma çok daha kolay kabul ettirebilmektedirler.

Lütfen şunu asla unutmayalım, Allah başka dillere tam olarak çevrilmeyen bir rehber gönderip, daha sonrada tüm kullarını bu kitaptan asla hesap sormaz. Birçok kez Allah ın yemin ederek, bu kitabı, bu dini sizler için kolaylaştırdım hükmünü lütfen unutmayalım, birilerin aldatmacalarına kanmayalım.

Elbette bu yanlışları yapmamızın asıl nedeni, Kur’an ın eğitiminden geçmek yerine beşerin, rivayetlerin, edindiğimiz velilerin eğitiminden geçmemiz, büyük etken olmuştur.


Allah Kur’an ın ipine sarılın, sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum dedikçe, bizler tam tersi düşüncelere inandırıldığımız için, Kur’an da her bilginin olmadığı, izah edilmediği fikrini kabul etmemiz, bizlerin inanılmaz yanlışlara yönlenmemize, inanmamıza neden olmuştur. Elbette bu yanlışlara inanmamız dinde bizlere, zorluklarda çıkarmıştır.

Bu yazımda sizlerin, üzerinde düşünmenizi istediğim konu, abdesti bozan şartlar nelerdir konusu üzerine olacak.

Allah Maide suresi 6 ve Nisa 43.ayetinde namaza başlamadan önce, nasıl abdest almamız gerektiğini, abdesti bozan durumları, açık bir şekilde anlatır. Ayrıca abdest in bozulma şartlarının örneklerini de verir, su bulamadığınızda bile ne yapmamız gerektiğini anlatır bizlere.

Abdest in bozulma hallerini, bu ayetlerden yola çıkarak, şunları söyleyebiliriz.

—Cünüpseniz, cinsel ilişkiye girdiyseniz temizlenin, yıkanın.
—Tuvaletten çıktığınızda yani küçük, büyük abdest yaptığınızda, namaza durmadan önce abdest alın.

Buradan da anlaşılıyor ki, Allah abdesti bozan durumları açıkça yazmıştır. Cinsel ilişki ve tuvalete girip ihtiyacımızı gördükten sonra, abdestin bozulduğunu, tekrar alınması gerektiği izah ediliyor.

Peki günümüzde bizlere, abdesti bozan şartlar olarak yalnız bunlar mı anlatıldı? Elbette her zaman olduğu gibi, her konuda yaptığımızı bu konuda da yaptık ve Allah ın rehberinde açıkça izah ettikleri, bizlere yetmedi, bunlarla yetinmedik ve emin olmadığımız bilgiler ışığında yapılan ilavelerle, Allah ın kolaylaştırdığı dini zorlaştırdık.

Bizlere öğretilen ve Allah ın asla abdesti bozan şartlar arasında saymadığı, iki konuyu gündeme getirmek istiyorum bu yazımda. Tabi bunlardan başka birçok ilaveleri de sayabiliriz. Her mezhepte bu ilavelerin farklı olduğunu da söyleyebiliriz. Yazımda gündeme getirmek istediğim, konu üzerinde konuşmak istiyorum.

—Uyumak ve yellenmek.

Uyumanın ve yellenmenin abdesti bozduğu anlatıldı bizlere. Ama bu bilgi ne yazık ki Kur’an dan onay almaz. Allah böyle bir hüküm vermemiştir. Gerçi günümüzde, Kur’an ın onayını arayan pek de yok zaten.
 

Yalnız Kur’an ile imanımızı yaşamayız, İslam ı tam olarak yaşayabilmemiz için, fıkıh kitaplarına da ihtiyacımız vardır diyerek, adeta Kur’an ı tek başına yeterli görmeyen bir toplum olduk.

Acaba bu tavrımıza Yüce Rabbimiz ne diyordur diye hiç düşündük mü? Hadi bir benzerini getirsinler bakalım, diyen Rahmanın zikrini hatırlatırım.


Kur’an da her şeyin olmadığına inandığımızda, elbette ucu açık, sonu gelmeyecek birçok dine ilavelere de inanmamız, bu durumda hiç zor olmayacaktır.

Allah abdestin bozulma şartlarını anlatırken, uyumanın ve yellenmenin abdesti bozduğunu söylememiştir. Kur’an da hiç bahsedilmediği halde, bizler bu konudaki ilavelere, söylenenlere inanmakta, birçok konuda yaptığımız gibi, bir sakınca- kusur görmemişiz, Çünkü Kur’an ın da bir sınırları olduğu, emin olmadığımız bilgilerden kaçınmamız gerektiği, öğretilmemiş bizlere.

Şimdi de bu konu ile ilgili rivayet hadislere bakalım. Acaba Allah ın koymadığı bir kuralı-hükmü koyarak, kendi nefsimize çıkardığımız zorluklara çareler, bakalım nasıl aramışız. Her nedense, bu rivayet hadisleri topluma anlatmazlar. Benim sizlere hatırlatmamın nedeni, üzerinde Kur’an ın ışığında düşünmeniz adınadır.

6106 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) horlayıncaya kadar uyudu. Sonra kalkıp namaz kıldı.''
6107 - İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın o uykusu, kendisi yani Hz. Peygamber oturur iken olmuştur."

Aslında yukarıdaki örnek, çok dikkat çekici ve düşündürücüdür. Bizler Allah ın vermediği bir hükmü vererek, zorlaştırdığımız dini, daha sonra rivayetlerle esnetmeye çalışmamız, Kur’an ın sınırlarını aştığımızda olacaklara, güzel bir örnektir.

Eğer uyku abdest bozuyorsa, bunun yatarak ya da oturarak olmasının, farklı olduğunu söylemek, yaptığımız yanlışlara kılıf aramaktan öte gitmez. Bildiğiniz gibi, uyumanın abdesti bozduğunu söyleyenler, uyuduğumuzda kendimizden geçtiğimizi ve bu durumda farkında olmadan yellenebileceğimiz anlatılır.

Bu konu ile ilgili, rivayet hadislerden örnekler vermeye ve üzerinde düşünmeye devam edelim.

 

3648 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah'ın ashabı uyurlar, sonra abdest almadan namaz kılarlardı:
(Enes'ten bunu rivayet eden) Katade'ye:
"Bu sözü Enes'ten bizzat işittin mi?" diye sorulmuştu:
"Vallahi evet!" diye te'yid etti."
Müslim, Hayz 125, (376); Ebu Dâvud, Tahâret 80, (200); Tirmizi, Tahâret 58, (78).

3651 - İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)'ın anlattığına göre, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ı secde halinde uyurken görmüş ve hatta Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) horlayıp solumuş, sonra kalkıp (abdest almadan) namaz kılmıştır.
İbnu Abbas der ki:
"Ey Allah'ın Resulü dedim, siz uyudunuz, (abdestiniz bozulmuş olmalı değil mi)?" Bana şu açıklamayı yaptı: "Abdest, yatarak uyuyana gerekir. Zira yatarak uyuyunca mafsalları rahâvet basar.''
Tirmizi, Taharet 57, (77); Ebu Dâvud, Tahâret 80, (202); Nesâi, Ezân 41, (2, 30).


Dikkat ederseniz aynı konuda, çok örnek var. Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Aslında biraz düşündüğümüzde, yaptığımız yanlışların dinde zorluklar çıkarmasının, bizlerde yarattığı etki-tepki çok net anlaşılıyor.

Şimdi yazacağım rivayet hadis, hadis naklinin çelişkilerini ve bir o kadar da, çok dikkatli olmamız gerektiğini gösteren, güzel ve düşündürücü bir örnek.

3650 - Hz. Ali (radıyallahu ahh) anlatıyor: "Gözler, halkanın bağıdır, öyleyse uyuyan abdest alsın."
Ebu Dâvud, Tahâret 80, (203).

Ne dersiniz, sizce Hz. Ali böyle bir şey söylemiş olabilir mi? İşte dine ilaveler ne yazık ki böyle günden güne çoğalıp gidiyor. Eğer Kur’an ın onayını almadan, her rivayete inanır ve inancımızı bunlara göre yaşarsak, sizce gittiğimiz yol, bizleri Allah a ulaştırır mı?

Dikkat ederseniz verdiğim hadislerin hepsi, bir başkası tarafından, yine bir diğerine nakli kanalıyla oluyor. Bu yolla ulaşan bilgilerin, yüzlerce yıl sonra değişikliğe uğramadan, bizlere ulaşması mümkün değildir. Lütfen bu gerçeği göz ardı etmeyelim.

Kendimize şu soruyu neden sormuyoruz? Peygamberimiz bizlere, neden direk hitap etmek, ilk elden bilgi vermek adına, bu bilgileri kendisi bizzat yazdırmamışta, yüzlerce yıl sonra, toplanmaya çalışılmış? Bu sorunun doğru cevabını nefsimize verebilirsek, sanırım her şey çok net anlaşılacaktır.

Şimdide yellenme konusuna gelelim. Daha önce söylediğim gibi, Kur’an yellenmenin abdesti bozduğu konusunda bir hüküm vermez. Peki, rivayet hadisler bu konuda neler söylüyor. Gelin şimdide onlara bakalım ve üzerinde düşünelim. Bizleri doğruya ulaştıracak, her bilgiden faydalanmalıyız, yeter ki Kur’an ın onayından geçsin.

3625 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ses ve koku olmadıkça abdest alınmaz.''

Bir rivâyette şöyle gelmiştir: "Biriniz mescidde iken, kabaları arasında bir yel hissetse ses işitmedikçe veya koku duymadıkca dışarı çıkmasın.''

3626 - "Sizden biri, karnında bir şeyler hissetse ve fiilen çıkıp çıkmadığı hususunda tereddüd içinde kalsa, bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça mescidden çıkmasın."

 

3627 - Ebu Dâvud'da şöyle gelmiştir: "Biriniz namazda iken, dübüründe bir hareket hissetse ve abdestinin bozulup bozulmadığı hususunda tereddüde düşse, bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça mescidi terketmesin."
Müslim, Hayz 99, (362); Tirmizi, Tahâret,56, (74, 75); Ebu Dâvud, Taharet 68, (177).

3628 - Abdullan İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu veselâm'a, namazda iken hayaline abdesti bozuldu gibi gelen bir adamdan bahsedilmişti. Şöyle ferman buyurdular:
"Sesi işitip kokuyu duymadıkça namazı sakın terketmesin.''


3629 - Ebu Dâvud bir rivâyette şu ziyadede bulunmuştur: "Biriniz mescide girince, kabaları arasında bir şey hissedecek olsa, çıkanın sesini işitmedikçe sakın mescidden dışarı çıkmasın.''
Buhari, Vudü 4, 34, Büyü 5; Müslim, Hayz 98, (361); Ebu Dâvud, Tahâret 68, (176); Nesâi, Tahâret 116, (1, 99).

Dikkat ederseniz, bu konuda birçok rivayet hadis, Kur’an ın hükmü doğrultusunda kısmen toplumu yönlendiriyor. Yani camide, mescitlerde namaz kılarken, çevreyi rahatsız etmediği durumda, abdestimizin bozulmayacağı açıklaması yapılıyor. Dikkat ederseniz toplum bu konuda, adeta belirli bir eğitimden geçiriliyor düşüncesi hasıl oldu bende.

Hadislere dikkat ederseniz, toplum içinde kılınan namazlarda, yellenme konusunda daha dikkatli olmaları konusunda, adeta toplum uyarılıyor, eğitiyor. Ama yellenmenin, aslında abdesti bozmadığı anlatılmaya çalışılıyor. Lütfen rivayet hadisler üzerinde, dikkatle düşünelim.

Her zaman olduğu gibi, şimdide yukarıdaki birçok rivayetin, tam tersi olan bir hadis nakletmek istiyorum sizlere.

3630 - Ali İbnu Talk (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Biriniz namazda yellenirse derhal namazdan çıksın, abdest alsın ve namazı iade etsin."

Ne dersiniz dostlar, kafanız karıştı değil mi? Bizler imanımızı emin olmadığımız bilgiler ışığında düşünmeden yaşarsak, daha çokkkkk kafamız karışacaktır, bunu unutmayalım.

Elbette toplu kıldığımız namazlarda, yellenme konusunda camide bulunanları, rahatsız edecek bir durum hâsıl olmuşsa, camiden dışarı çıkmak en doğrusu olacaktır.

Allah bizlere namaz kılmamızı ve namazdan önce abdest almamızı emrettiyse, bu konuda bizlerin bilmesi gerekenleri açıklamış, izah etmiş olması gerekmez mi? Bilgilendirmediği, hüküm vermediği bir konudan, detaydan sizce Rahman, bizlerden hesap sorar mı?

Allah ın herhangi bir konuda verdiği açık hükümlere, geleneklerimizin yaptığı ilaveler, dinde verilen ana hükmün şartlarından sayılır mı?

Eğer evet sayılır diyorsak, lütfen bugün mezheplere, hatta tarikatlara bölünmüş ve birçok konuda dine yapılan, ama her birinin bir diğerinden çok farklı ilaveleri, nasıl açıklarız? Sanırım açıklayamadığımız için olsa gerek, birbirimize düşman olmuş, hatta bir birimizi öldürecek kadar da, nefret etmişiz.

Verdiğim rivayet hadisleri okuduğunuzda, şöyle düşünebilirsiniz. Yaşlı bir kişi düşünün, kulağı az işitiyor, burnu az koku alıyor. Bu durumda, yellendiğinden şüphe eden bir kişi, ne ses duyabilir, nede kokuyu. Her yellenenden de, koku duyulacak da değildir zaten.


Ne dersiniz, iyice kafanız karıştı değil mi? Kafaları karıştıran, aslında bizlerin doyumsuz nefsimizdir. Eğer nefsimizi aklın ve Kur’an ın kontrolünden çıkartırsak, bu sonuç kaçınılmaz olacaktır. Nefsimize hükmetmesini öğrenmediğimiz sürece, her zaman aynı şüphede yaşamaktan asla kurtulamayız.

Yaradan bu kitabı, yemin olsun ki sizler için kolaylaştırdım diyor da, bizlere kolaylaştırılmış bir yol, yöntem gösteriyorsa, lütfen bu hak yolu, batılla zorlaştırmayalım.

Yaradan sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum diyorsa, gelin Rabbimizin söylediklerinin ve bizler için çizdiği sınırların dışına çıkmayalım. Sınırları zorlayıp, kendimize eziyet etmeyelim.

Allah açıkça hüküm verip, bizlerin bütün şan ve şerefimizin Kur’an da olduğunu söylüyor da, biz Kur’an da hiçbir eksik bırakmadık diyorsa, sizce bizleri ilgilendiren, bizlerin sorumlu olduğumuz her şey, Kur’an da yok dersek, Rabbimize ve kitabına saygısızlık yapmış olmaz mıyız?
 

Yorum ve karar sizlerin. Hepimiz imtihandan geçiyoruz. İmtihan olduğumuz kitap ta yalnız Kur’an olduğunu söylüyorsa Yaradan, bizlere düşen imtihanımızı, elde Kur’an, aklımızla düşünerek yaşamak olmalıdır.
 

Aklını kullanmayanı, PİSLİK İÇİNDE BIRAKIRIM diyen Rabbimize, lütfen kulak verelim. Yoksa pislikten, Allah ın lanetinden kurtulamayız.


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 Birçok kez Allah ın yemin ederek, bu kitabı, bu dini sizler için kolaylaştırdım hükmünü lütfen unutmayalım, ....

Kardesim, sen beni "yemin eden Allah" tan bahsettikten sonra kaybettin. Sen niye kayip olmadin ki? Kos Koca evreni yaratan Allah kime yemin ediyor? Sen bir soz verince yemin etmeyi ogrenmissin, deger verdigin seyler uzerinde. Allah kimin uzerine yemin ediyor ki, senin gibi? Insan gibi? Belki de Muhammed gibi olmasin?

 

Ama yinede "Allah" sagolsun bizim icin dini kolaylastirmis.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Halukgta kardeşimiz ateistlere cevap vermez. Teistlere hitaben yazar ve gider. Aslında sorgulayıcı kişiliği de var. Mesela Emevi ve Abbasi müslümanlığını kıyasıya sorgular. Başarılıdır da.. Ama ne yazık ki, daha öncesine gidip mitolojinin yine insanlarca din haline getirilmişliğini sorgulamaz/sorgulayamaz. Bu korkuyu aşamamış olsa gerek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran'ın ya da Tanrı'nın dayatmacı olduğunu mu söylemeye çalışıyorsunuz?

 

original.gif Nerden çıkardınız bunu ? Ben Halukgta Beye karşı yapılan zorlamanın dayatmacılık olduğunu söylüyorum. Bir insan bir insanla muhatap olmak istemiyorsa onu zorla tahrik edip iletişime zorlamak dayatmacılıktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben Halukgta Beye karşı yapılan zorlamanın dayatmacılık olduğunu söylüyorum. Bir insan bir insanla muhatap olmak istemiyorsa onu zorla tahrik edip iletişime zorlamak dayatmacılıktır.

 

Burada yine trübünlere oynamışsın dostum. smile.png

 

Bilmediğin hatta kasti olarak bilmez göründüğün şu gerçek var ki; buraya yazı yazmak, "kimden gelirse gelsin, herkese karşı tartışmaya açığım" anlamındadır. İspatı ise forum kuralları ve şu aşağıdaki banner'dir. Dayatma elbette olamaz.

 

forum_635112197377330625.JPG

 

Kişi ortaya bir fikir koymuşsa, onu tartışmayı/savunmayı da göze almış demektir.

 

 bir kere olsun Kuran açıp, okumak zahmetine katlanmış olsaydınız

 

Okumaktan ziyade kavrayıp sorgulamak çok daha fazla önemli. Emin ol ki, kast ettiğin insanlar senden çok daha fazla okumuş, kavramış ve sorgulamışlardır.

 

Ayrıca; bu konuda kendilerinin yetkili olduğunu iddia eden prof'lar dahi farklı mealler yapmaktalar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kardesim, sen beni "yemin eden Allah" tan bahsettikten sonra kaybettin. Sen niye kayip olmadin ki? Kos Koca evreni yaratan Allah kime yemin ediyor? Sen bir soz verince yemin etmeyi ogrenmissin, deger verdigin seyler uzerinde. Allah kimin uzerine yemin ediyor ki, senin gibi? Insan gibi? Belki de Muhammed gibi olmasin?

 

Ama yinede "Allah" sagolsun bizim icin dini kolaylastirmis.

 Allah yemin etmiyor fakat yanlış anlaşılma olmuş. Kuran'da ben,siz,O diye geçen ayetler birbirine karıştırılıyor. "Ben" bazen Allah'ın direkt kelamı olabildiği gibi "and olsun ki" ile başlayan ayetlerde konuşan Cebrail ve diğer meleklerdir. Ayetin gidiş şekline göre durum değişir.

 

"And olsun ki, Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?" Kamer Suresi / 40

 

Bu ayetteki Biz ; Cebrail ve meleklerdir. Allah tekil konuşur, biz- li ayetler Cebrail ve Cebrail planın insanlara hitap ettiği ayetlerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ayetlerde konuşan Cebrail ve diğer meleklerdir. Ayetin gidiş şekline göre durum değişir.

 

İnancına göre çok büyük günah işliyorsun Cell dostum. Hatta şirk yapıyorsun. Kurandaki tüm hükümler yalnızca bana aittir der Tanrınız. Hatta başkasının sahip çıkması halinde onun şah damarını keser.

 

Oradaki "biz" kelimesi, saygı babından "ben" kelimesinin kullanılmadığındandır.

 

Ayrıca Allah bir çok doğa nesnesinin üzerine yemin eder.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnancına göre çok büyük günah işliyorsun Cell dostum. Hatta şirk yapıyorsun. Kurandaki tüm hükümler yalnızca bana aittir der Tanrınız. Hatta başkasının sahip çıkması halinde onun şah damarını keser.

 

Oradaki "biz" kelimesi, saygı babından "ben" kelimesinin kullanılmadığındandır.

 

Ayrıca Allah bir çok doğa nesnesinin üzerine yemin eder.

 

:) Merak etmeyin yazdıklarımın arkasındayım, Allah Kuran'ı Cebrail aracılığı ile indirmiştir ve diğer meleklere de görevler vermiştir. Melekler de o görevleri hakkı ile yerine getirmiştir. Biz diye başlayan ayetler bu görevleri yerine getiren meleklerin ifadesidir. Kuran Allah kelamıdır buna kimsenin itirazı olamaz. Allah izin vermedikçe hiç bir şey yapılamaz. Allah bu görevi vermiş ise melekler de itiraz edemez.

 

Ayeti yazarsanız ona göre konuşalım hangi ayetten bahsediyorsunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayeti yazarsanız ona göre konuşalım hangi ayetten bahsediyorsunuz?

 

Hangi konuda, hangi ayetten misal? Konu fazlalaştı..

 

1- Yemin konusu.

2- Hüküme cebrailin, meleklerin karışmadığı.

3- "Hüküm yalnız benimdir" konusu.

4- Şirk konusu.

 

Hangisi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O zaman bir çok ayette Allah kendi kendi ile konuşmuş olur bu sizce mantıklı mı? Doğaya yemin ediyor dediğiniz ayet Cebrail'in tekil ifadesi de olabilir. Hangi ayet onu yazarsanız daha sağlıklı cevap yazabileceğim.

 

 

Yazarım yazmasına da Cell dostum.. Bana öyle geliyor ki sen Kuranı okumamışsın. Önce bir oku. Sonrada beni yanlışla.

 

Kuranmeali.com linkini aç ve "andolsun" yaz ve ara. Hepsini sana verecektir. Veya ne ararsan ara..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hüküm yanlız Allah'ındır. Tebliğ mekanizması hükmü sadece tebliğ ediyor, ikisi farklı şeyler.

 

Peki o zaman bunun üzerine yoğunlaşalım. Sen bazı ayetlerin cebrail tarafından mı söylenildiğini iddia ediyorsun?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazarım yazmasına da Cell dostum.. Bana öyle geliyor ki sen Kuranı okumamışsın. Önce bir oku. Sonrada beni yanlışla.

 

Kuranmeali.com linkini aç ve "andolsun" yaz ve ara. Hepsini sana verecektir. Veya ne ararsan ara..

 

Önyargıların olduğu bir ortamda tartışmanın pek bir anlamı yok galiba. Okumadığım bir Kuran hakkında yorum yazabilecek kadar akli dengemi yitirmiş biri olabileceğimi düşündüğünüz için teşekkür ederim.

 

Hangi ayet diye sorma sebebimi açıkladım. Her ayette hitap eden değişiyor. Siz hangi ayeti örnek verirseniz onun üzerinden cevap yazacaktım.

 

Anlaşılan o ki siz bu konuları merak ettiğiniz için değil kişiyi yalancı çıkartma çabası ile cevaplıyorsunuz.

 

Kuran'ı okumamış biri bu tip konulara yorum yazabiliyorsa o kişinin amacı başkadır. Ben o kişilerden değilim çok şükür. Bu tartışma benim için kapanmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peki o zaman bunun üzerine yoğunlaşalım. Sen bazı ayetlerin cebrail tarafından mı söylenildiğini iddia ediyorsun?

 Ben iddia etmiyorum. Kuran'ı baştan sona okuduğunuz zaman ben,sen,o ifadeli ayetler ile karşılaşırsınız. Bu ayetlerdeki ifadelerin bazıları Cebrail ve Cebrail planına aittir. Bu Allah'ın izni ile sizin de ifade ettiğiniz gibi hükmü tebliğdir.

 

Allah yemin ediyor zannettiğiniz tekil ayetler Cebrail'in tebliği olabilir. Hangi ayettten bahsettiğinizi bilmediğim için olabilir diyorum.

 

Bu konularda çok fazla araştırma yapmadan yorum yapan kişiler yanılıyorlar maalesef fakat şimdi bakınca duruma araştırma yapmadan konuşan o kadar çok kişi var ki hangisine neyi anlatacağım diye kendime kızdım ve vazgeçtim.original.gif Sizler tartışmaya devam edin bakalım Haluk bey ne yazacak bu konuda onunda görüşü önemli çünkü ifade ona ait görünüyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben de bir şeyi bahane edip küsen birisi ile tartışmaya pek meraklı değilim. Adresi gösterdim oradan bulabilirsin. Kaldıki, Tanrı doğadaki bir çok nesnelere yemin ediyor diye de yazdım. Daha ne yapayım? Bu cevap değil mi?

 

Küsmedim bunu nereden çıkarttınız? Fazla önyargılısınız sadece onu hatırlattım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu tartışma benim için kapanmıştır.

 

Bunun adına bizler küsme diyoruz. İnsanlar karşı fikirlere hep ön yargılı davranırlar. Senin de de diğer iletilerinde var.

 

Kaldı ki tartışmaya devem edecek argümanları koydum. Yukarda bakabilirsin. Neyse sen bilirsin. Zoraki olmaz tabiki.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilmiyorsun diyince kızıyorsun dostum. Cebrailin buradaki görevi ulaklıktır(postacılık). Peygamber ise tebliğcidir. Senin yazdığın Kuranın bir çok yerinde geçer ve peygambere atfen De ki; sözcüğüyle başlar. Yani burada her deyiş tanrıya aittir. Başka kimseye ait olamaz. Tabi bunlar dini inanışlar.

 

Kaldı ki tanrı sözü başkasına verirse 2. plana düşmez mi? Bu mu mantık?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.