İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı

[Φ y.yılmaz]

İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı

 

ANALİZ

 

Dikkatli okurlar hatırlayacaktır, üç hafta önce Masum Türker’le yaptığım bir sohbetten sonra seçim ittifakını konu alan bir yazı yazmıştım.

 

Konuyu biraz daha açabilmek için kısa bir özet yapayım.

Şu anda görüldüğü kadarıyla AKP, CHP ve MHP dışında ülke barajı olan yüzde 10’u aşabilecek bir parti yok.

 

Güneydoğu’da ise BDP yüzde 10 barajını yine bağımsız aday formülüyle aşmaya çalışacak.

 

Oysa toplamı yüzde 10’u geçen ama dağınık olarak siyaset yapan pek çok küçük parti var. Bu partilerin bir bölümünü bir araya getirerek yüzde 10’u aşma çalışmaları yapılıyor.

 

Masum Türker çatı partinin DSP olabileceğini ancak her türlü öneriye açık olduğunu belirtmişti. Ancak gördüğüm kadarıyla, eski hastalık yine nüksetti ve her parti “çatı parti olmak için” dayatmaya başladı.

 

Henüz bir anlaşma sağlanmış değil, çünkü “çatı parti olma kompleksi” hepsinin bünyesini sarmış durumda. Kimse fedakârlığa yanaşmıyor.

 

Tabii bir de “Bu partinin üyesi o partiye oy vermez” gibi bir inanış var. Örneğin çatı parti DSP olursa Saadet’in oy vermeyeceği ya da tersi durumda DSP’lilerin oy vermeyeceği ileri sürülüyor.

 

Bu biraz da demokrasi bilincinin eksikliğinden kaynaklanıyor.

 

İttifaka girecek partiler seçmenlerine şunu söylemeli: “Bu bir partiye oy vermek değil. Bu kendimize oy vermektir.

 

Barajı geçemiyoruz. O halde baraj sorununu aşacak bir formül bulmak zorundayız.”

 

Bunu iyi anlatmak için şu örneği de verebilirler. “Diyelim ki Burdur’daki listede bizim partimizin bir adayı yok. Ama İstanbul’da, Mardin’de, Muğla’da var. O halde senin Burdur’da vereceğin oy, İstanbul’daki, Mardin’deki, Muğla’daki partimizin adayını seçtirecek.”

 

İttifak planını yazdığımdan bu yana değişik tepkiler alıyorum. Olumsuz bulanlar şimdilik çoğunlukta. En çok söylenense “Bu bizde tutmaz.”

 

Oysa iyi anlatılırsa tutar ve çok da başarılı olur. Seçimden umudunu kesmiş milyonlarca seçmeni sandığa çeker, her siyaset Meclis’e girebileceği için de her parti çok yoğun biçimde çalışır.

 

Gelelim son önerime: Anlaşıldığı kadarıyla partiler “çatı parti” konusunda kuşkulu. O halde çatı yerine bir liste partisi bulunsun. Seçime katılma hakkı olan en küçük parti hangisiyse o partinin adı altında listeler yapılsın. Bu durumda “sağın seçmeni sola, solun seçmeni sağa oy vermez” söylemi de ortadan kalkar.

 

Bu tür bir ittifakın sanılanın aksine çok yararlı olacağını düşünüyorum. Üç parti dışında kalanlar bir araya geleceği için diğerlerinin “oylarımızı bölüyorlar” demesi de doğru olmayacaktır.

.

.

.

Can Ataklı/ gazetevatan.com/ 15.03.2011/ 20.03

 

 

Aklın yolu bir ama o bir yolu bile bulamıyoruz.

[Φ politika]

Hayir anlamadigim: Ileri demokrasi diye mangalda kül birakmayanlarin yandaslari olan kim varsa, bu baraj sorunu nedeniyle milyonlarca insanin mecliste temsil edilmedigi hukuksuzluguna ses cikarmamalaridir.

 

Bu anlasilmaz bir durum. Bu insanlar gercekten demokrasi icin mücadele veriyor, demokrasi icin Ergenekon senaryosunun kuyruguna takiliyorsa mecliste temsil edilemeyen halk kesimlerinin haklari icin de mücadele vermelidirler. Eger hem demokrasi diyip, hem de halkin temsile edilme hakkini savunmuyorlarsa bunlar yalanci demokratlardir. Adi kimligi ne olura olsun yalancidirlar.

 

 

saygilarla

[Φ y.yılmaz]

bu baraj sorunu nedeniyle milyonlarca insanin mecliste temsil edilmedigi hukuksuzluguna ses cikarmamalaridir.

 

Üstelik bu baraj, teröristlerin önünü kesmek için kurulmuştu, adamlar süper frikik kullanıyorlar, baraj, maraj tanımıyorlar.

Bu nedenle de baraj asıl işlevini yitirmiş ve tamamen ters tepmiştir. Ya burada büyük, çok büyük hukuksuzluk var, ben tamamen zıt görüşlü bir partiye oy veriyorum ama barajı geçemediği için benim oyum iktidara gidiyor, böyle bir şey olur mu, oyumu geçersiz say daha iyi. Hani hak, hukuktan bahseden AB var ya tüm ne kadar üye varsa kulakları çın, çın, çınlasın.

[Φ y.yılmaz]

Son günlerde bu konuda bazı adımlar atılıyor, akıl var mantık var, bir elin nesi var iki elin sesi var, sürüden ayrılanı kurt kapar tüm bu atasözleri atalarımız tarafından ispatlanmış gerçekler olduğu halde, tek tek seçime girip kutlara yem olmayı kabul eden zihniyetin asıl amacı ney olabilir? Bu devlete hizmet edemiyorsan niye particilik yapasın ki? Dışarıda kalabilecek partiler arasında en kuvvetlisi galiba HEPAR, Genel Başkan O.Pamukoğlu bu ittifaka destek verirse determinist seçmenler diğer partilerdeki dini inancı olan insanlarla aynı çatı altında toplanmayı kabul edecekler mi? Biz bu ülkenin geleceği için, ateistiyle, deterministiyle, komünistiyle, sağcısıyle, solcusuyla işbirliğine hazırız.

[Φ y.yılmaz]

Bir taraftan bu son seçim olabilir iddiasında bulunacaksınız, öbür yanda DP nin ittifak teklifini geri çevireceksiniz. Seçime kalmış üç ay, bir şeyler yapılmazsa eski tas eski hamam, batı cephesinde bir şey değişmeyecek ama yok, biz tak başımıza gireceğiz. Vatandaş düşünüyor, oylar bölünmesin diye yırtınıyor ama siyasiler bile bile lades demeye doğru hızla gidiyorlar. Anketler belli, senin oyların belli, dışarıda kalanların oyları belli, bu şekilde gidilirse sonu da şimdiden belli. ALLAH HEPİNİZE AKIL, FİKİR VERSİN.

[Misafir demirefe]

Determinist seçmen nedir? Böyle bir seçmen profili olduğunu hiç sanmıyorum. HEPAR’ın determinist seçmen profiline sahip bir parti olduğunu ise hiç düşünmedim bile, böyle bir durum söz konusu bile değil. Böyle bir şeyden hiç söz edildiğini duyan var mı? Sözü bile edilmemiş bir konudan sahiden varmış gibi söz etmek açıklanabilir mi? Benim dini inancı olanlarla en küçük bir sorunum yoktur ki bir çatı altında olabilmek için ittifaka ihtiyacım olsun? Laik olduğu sürece dini inanca sahip kişilerle en küçük alıp veremediğim yoktur. Benim inancım nedeniyle benimle alıp veremediği olana yapabileceğim bir şey yok.

 

Başındaki eşarp nedeniyle orduevine alınmayan bir arkadaşım vardı, o da HEPAR’a oy verecek. Dini inancı olanlarla bir araya gelemesem, dini inancı olanlar HEPAR’a gelmese bu olmazdı.

 

Şu anda Türkiye’de Osman Pamukoğlu’dan başka oy verilebilecek hiçbir lider yoktur. HEPAR’dan başka oy verilir parti de göremiyorum. Söylemi HEPAR ve Osman Pamukoğlu’ya denk tek bir parti ve lider gösterin, daha iyisinden vaz geçtim, hatta denk söylemden de geçtim, söylemi onu yakalayabilen bir parti ve lider gösterin, hemen onunla ittifak çağrısı ilan edeceğim.

[Φ y.yılmaz]

Determinist seçmen nedir? Böyle bir seçmen profili olduğunu hiç sanmıyorum.

 

Siz seçmen değil misiniz, demek ki böyle bir profil varmış. Gün söylem günü değil, asgari müşterekte birleşme günü, eğer Sayın Pamukoğlu ve diğer ulusalcı geçinen partiler, büyük, küçük hepsi ülkeyi düşünüyorlarsa bir şeyler yapmaları gerekir. Can Ataklı nın neyine, adam çırpınıp duruyor, niye, kimin için? Kurtuluş Savaşı nı hatırlarsak, herkes aynı fikirde miydi, Mehmet Akif, Kazım Karabekir, Atatürk değişik fikirlerde olmalarına rağmen beraber hareket etmedikleri taktirde ne olabileceğini çok iyi bildiklerinden bir araya geldiler. AKP de herkes aynı fikirde mi, solcu bile var amaçta birlik olmuşlar koalisyon oluşturmuşlar, diğer partiler niye bunu yapamıyor? Mesela şu anda mecliste beni temsil eden bir parti yok, böyle bir ittifak olursa seve seve oyumu veririm, olmazsa sevmeye sevmeye bölgemdeki anketlere göre hareket etmeyi düşünüyorum, işi şansa bırakma niyetinde değilim. Sütten ağzım yandı bu kez yoğurdu üfleyeceğim.

[Misafir demirefe]

Mecliste beni temsil eden parti de yok. Sözü edilen ittifak da beni temsil etmez. Beni Saadet ile, DSP ile bir araya getirecek bir unsur göremiyorum.

 

Örneğin DP nin ittifak çağrısından bahsediliyor. Onun da söylemini gördük. Zorunlu askerlik kalkmalıymış! Yok ya? Başka arzuları? Zırva tevil götürmez. Zırva üzerine yorum yapmam, bu zırvadır der geçerim. Bu söylem bir zırvadır. İnsanlar ne söylediğini düşünüp, bilip söylemiyorlarsa bunun adına zırva denir. Osman Pamukoğlu böyle bir zırvanın söylendiği DP çatısı altında ittifaka girsin, derhal kendisine beslediğim tüm sempatim yok olur ve sıradan bir kişiye dönüşür.

 

Osman Pamukoğlu askerlik konusunda ne diyor? Herkes eşit biçimde sekiz ya da mümkün olursa altı ay askerlik yapacak. Budur. Dünya standardında bir savaşçı ister asker, ister gerilla, ister terörist olsun, dört ayda yetişir. Bunun misli ya da yarısı kadar da ideolojik, teorik eğitim öngörülür. Sadece savaş eğitimi dersen dört ay. En azı budur. Bu kesin bir dünya standardıdır. Türkiye bir lejyonerler ülkesi olamaz.

 

Ancak terörle mücadele uzmanlık işidir, jandarmaya bağlı gönüllülük esaslı profesyonel özel antiterör timi kurulacak, normal asker terörle mücadele etmeyecektir.

 

Osman Pamukoğlu ve HEPAR dışında, zırvadan başka bir söylem göremiyorum. HEPAR mevcut köhne yapıyı yıkmak için kurulmuş, 10 Kasım 1938 den sonra her gün 11 Kasım 1938 söylemi ile yola çıkmış bir devrim partisidir. Söylemi başka hiçbir partide yoktur.

 

Ömrüm boyunca hiç şüphe duymadan güvenebildiğim tek lider ve partidir. En küçük bir kuşku hissetmeden oy vereceğim. Başka bir düşünce aklımdan bile geçmiyor.

 

İnanç en büyük güçtür. Osman Pamukoğlu’ya inancım tamdır. Bu inanç ile tek başıma öleceğimi bilsem dönmek aklımın ucundan bile geçmez.

[Φ y.yılmaz]

Osman Pamukoğlu’ya inancım tamdır. Bu inanç ile tek başıma öleceğimi bilsem dönmek aklımın ucundan bile geçmez.

 

 

Herkes sizin gibi düşündüğü için ittifak, mittifak gerçekleşmiyor, Haziranda kimlerin hava aldığını göreceğiz.

[Misafir demirefe]

Beni hava da civa da ilgilendirmiyor. Hava alırsak daha iyi, içimiz açılır. Önemli olan aklın başa gelmesi, ister nasihatle, olmazsa musibetle... Bakalım neresinden incelmiş, görürüz...

 

Hayır yani, bana hangi söylem üzerine ittifak edilecek, onu bir gösterin. "Açılımı biz daha iyi yaparız" söylemi mi, "zorunlu askerlik kalksın" söylemi mi, "askerde katil olmayı öğreneceğine paralı parasız herkes askerlik yapmasın" söylemi mi? Hangisi?

 

Hepsinin "ABD gelsin, biz seyre bakalım, toprak mı, ver gitsin, noolacah yaaav" çizgisine öyle veya böyle getirildiği, tek bir onurlu duruş kaldığı, AB nin belgeli direktifinde bir tek parti biçin "bu partiyi durdurun" talimatı verdiği ayan beyan ortada değil mi?

 

Milletin verecek toprağı varsa, bu toprakları artık eskisi gibi kanla değil gübreli suyla suladığını düşünüyorsa, şehitlerinden utanması, arı onuru, ulusal duyguları kalkmışsa kendi bilir. Bu değerler beyinlere enjekte ile kazandırılmaz.

[Misafir demirefe]

"Doksanüç senesi haziranı idi. Öğle vakti tarladan yeni dönmüştüm. Muhtar silah altına çağrıldğımızı söyledi. Hemen eve gidip hanımımla, çocuklarımla helalleştim. Ayaklarıma bu günler için sakladığım sağlam potinlerimi geçirdim. Sabah git diye yalvardılar, dinlemedim. Çünkü muvazzaf iken yüzbaşım Abdullah efendinin sözleri dün gibi aklımdaydı.

 

"Çocuklar, vatan için silah altına çağrıldığınızda dakika kaybetmeyin, çünkü düşman sizden önce hudutta toplanırsa vatan toprağını düşman çizmesi çiğner, ecdadımız size lanet eder" demişti.

 

Akşam üstü Manastır'a toplanma yerine ulaştım. İlk gelen ben olmuştum. İhtiyat binbaşı kalktı, alnımdan öptü, hayır dualar etti.

 

........

 

Düşmana yüz metre yaklaşınca hepimiz süngü taktık. Ekmek torbamda sakladığım son mermileri kullandım. Teğmen Halil efendi hücum emri verdi. Hepimiz siperlerden fırladık. Etrafımızda bombalar patlamaya başladı. Kulaklarımız duymaz oldu.

 

........

 

Hepsi hepsi kırk iki kişi kalmıştık. Düşmanın binbeşyüz ölüsü sayıldı. Elli kadar esir vardı. Esirlere suyumuzu ve son peksimetlerimizi verdik..."

 

Manastırlı Ali Efendi hatıratından Osman Pamukoğlu "Ey Vatan"

[Φ y.yılmaz]

 

Hayır yani, bana hangi söylem üzerine ittifak edilecek, onu bir gösterin.

 

Ey demirefe, bu son seçim olabilir, vatan elden gidiyor, uyan!

Bu olabilir mi?

[Φ y.yılmaz]

şehitlerinden utanması

 

Şehit nedir?

[Misafir demirefe]

Şehit nedir?

Bu tür sorulara alışkınım ve cevabını duraksamadan veririm,, hiç zahmet edip sormasanız da olurdu. Kavramlar hiç kimsenin tekelinde değildir. Gökten inmiş bir dil yoktur. Tüm dillerdeki tüm sözcükler insanlığın ortak kültür mirasıdır. Kimse hiç bir sözcüğe sahiplenip patentini alamaz... Hiç kimse, bin sene önce de beşbin sene önce de hiç kimse...

 

Son seçim olabileceğini ben de düşünüyorum, uykuda olmak bir yana uykularım kaçıyor. Uyuduğumda da rüyalarımda işgal orduları görüyorum. Ben vatan için hazırım, umarım bu yeryüzündeki zamanım o vakte kadar dolmaz da yatakta ölmem...

[Φ y.yılmaz]

Bu tür sorulara alışkınım ve cevabını duraksamadan veririm

 

Ama cevabı alamadık.

[Misafir demirefe]

cevabı alamadık

Sözlük veya google varken bana niye soruluyor anlamadım. Yine de cevaplayayım. Şehit şahit ile aynı kökten gelir. Görmek kavramı ile ilintilidir. Eriştiği yüce mertebeyi gördüğüne inanıldığı için bu ad verilmiştir.

 

"En yüce mertebeyi gören, ona ulaşan kişi" diyebiliriz.

[Φ y.yılmaz]

Sözlük veya google varken bana niye soruluyor anlamadım. Yine de cevaplayayım. Şehit şahit ile aynı kökten gelir. Görmek kavramı ile ilintilidir. Eriştiği yüce mertebeyi gördüğüne inanıldığı için bu ad verilmiştir.

 

"En yüce mertebeyi gören, ona ulaşan kişi" diyebiliriz.

 

hangi mertebe, öldü işte, oradan öteye köy var mı acaba?

[Misafir demirefe]

Ben nereden bileyim, "fincancı katırlarını ürkütmezsen pek bir şey yok" demiş hoca!

 

O ulaştığı mertebeyi görmezse de zararı yok, biz görüyoruz ya, yeter...

[Φ y.yılmaz]

 

O ulaştığı mertebeyi görmezse de zararı yok, biz görüyoruz ya, yeter...[/font]

 

İnşallah görüyordur! Yalnız itiraf edeyim cevap çok güzel.

[Misafir demirefe]

Yani, inanç konularında ayrıştırıcı değil, birleştirici olmalıyız. Ben selam verilince alırım, hatta selam verilmesini istediğini bilen birine selam da veririm, inşallah maşallah bile derim yani, kaçınmam. Savaşta taarruz ederken allahallah diye de bağırırım. Bir dini ritüele de katılabilirim, bunları hep söylemiştim. Bunlar hep "gayb"a atamalardır, gayba atama da yapsak, taş da atsak bir şey değişmez. Adı üstünde "gayb".

 

Yeter ki kimse üzerime gelip inanç konusunda sıkıştırmaya, üstelemeye kalkmasın. O zamana kadar bir sorun çıkmaz. Ama üsteleme olduğunda ne yapacağımı, ne tepki vereceğimi ben bile kestiremem. Bu konuda kırdığım çok fazla kalp var ve yıkıp yerle bir ettiğim çok gönül var. Tek atış, yerle bir... Onikiden vururum, hiç affetmem. En kutsalına, en dokunulmazına, acımasızca... Kimse üzerime gelmeye kalkışmasın...

[Misafir £vrensel]

İnanç en büyük güçtür. Osman Pamukoğlu’ya inancım tamdır. Bu inanç ile tek başıma öleceğimi bilsem dönmek aklımın ucundan bile geçmez.

 

Ölesiye inanç tamamlanmış. Geriye çeket eteği öpmek, ayak yıkamak ve suyunu içmek kalmış.

[Misafir demirefe]

suyunu içmek

Iyyy, bu ne ya? Mide kaldırma hobiniz mi var, bu da nerden çıktı yahu? Hayırlara vesile ola bari! Bir yaşıma daha girip erken yaşlanmamı mı sağlamaya çalışıyorsunuz?

[Misafir £vrensel]

Iyyy, bu ne ya? Mide kaldırma hobiniz mi var, bu da nerden çıktı yahu? Hayırlara vesile ola bari! Bir yaşıma daha girip erken yaşlanmamı mı sağlamaya çalışıyorsunuz?

 

Gerçekleri vurgulama hobim var. Kişilere inanan müridler öyle yaparlar. Siz hiç duymamışsınız galiba. Bundan böyle aklınızda olacağından, sık sık duyacağınızdan eminim.

 

Geçmiş yazılarınızı okudum da.. Belki on yerde şeyhinize(Pamukoğlu) inancınızdan bahsediyorsunuz. Benim de aklıma bu fikir geldi. Bir mübarek cumartesi sabahı, kuşluk vakti midenizi kaldırdığım için üzgünüm. Ama sevabı daha üstündür. Şeyhiniz bu denli inancınıza mutlaka mağfiret edecektir. Kazançlısınız.

 

Bu inanç ile tek başıma öleceğimi bilsem dönmek aklımın ucundan bile geçmez.

[Misafir demirefe]

Ama sevabı daha üstündür.

Bu kadar düşünceli olduğunuz için nasıl teşekkür etmeliyim şaşırdım, çok duygulandım.

 

Ama boşa zahmet etmişsiniz ya, söyledikleriniz bana öyle uzak şeyler ki, gaipten mırıltılar geliyor gibi geldi, öyle uzak...

 

Şeyh ha!!! Ben nerde şeyh varsa "severim" çok! Sabah sabah iyi geldi bu, sağolasınız...

[Misafir demirefe]

Neyse ben sözü bağlayayım:

 

"Türkiye; şeyhler, dervişler, müridler ülkesi olmayacaktır." Mustafa Kemal Atatürk