Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kuran'da Miras Paylaştırmada Matematiksel Hata.


TAKLAMAKAN

Önerilen İletiler

Sayın Sarıgöl,

 

Bu şekilde bir yere varamayız. Yazılarımın tümünü dikkate alırsanız ben determinizm eleştrisi yapıyorum zaten kaosu anlatıyorum ama üzerine basa basa da bilimin yönteminden bahsediyorum, bilimin yöntemi olan Determinizmden yani YÖNTEMDEN.

 

Siz bana Melekler Takyondur, olasılık, yaklaşıklık Külli iradedir, kelebek etkisi mucizedir diyorsunuz, kesin bir dille, ben ise olabilir ama bilimin yöntemi budur, bilim açısından bakıldığında böyle kesin bir yargıya varılamaz diyorum. Yani, öyledir-değildir tartışmasına girmek istemiyorum çünkü anlamsız, bunun sonu yok.

 

Saygılarımla.

sayın instantkarma

 

hayatınızı mahvediyorsunuz.kesin bir yargıya varılamaz demekde bir yargıdır.ama biz sadece akıldan ibaret değiliz.

“Vicdanın ziyası dini ilimlerdir. Aklın nuru medeni fenlerdir. İkisinin uyuşmasıyla anlaşmasıyla beraberliği ile hakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebenin çalışması pervaz eder.ayrıldıkları vakit birincisinde taassub, ikincisinde hile ve şüphe tevellüd eder”

Akılla biz sadece akıldan ibaret olmadığıdımızı anlayabiliriz.ve binlerle cihazat ile donatılmış bu insan sadece akılla bulduğu bir şeye bu hakikattır diyemez.demek ikisi ile beraber gidenler bize rehber olabilirler.yoksa aklı gözüne inmiş saati yapanı saatin içinde arayan birbirlerini yalanlayan insanları takp etmek onlar gibi hayatını mahvetmektir.bilimde ne kadar ilerlerseniz ilerleyin ancak ALLAHın bu kainattaki adetullah kanunlarını öğrenirsiniz.o ondan bu bundan şu şundan ama hep senin dediğin gibi belirsizlik.

şu anda benim var olmam ve şu an burda olmam mucize.evet bunu inkar edemeyiz.bu kadar büyük bir hakikat varken ahiret kesinlikle olamaz demek akılsızlıktır.şu anda kainattaki herşeyin var olması mucize. Bir isbat edici, çok nefyedicilere tereccuh ediyor.birşeyi ispt etmek için mesela hindistan cevizini yerini gösterirsin yada izlerini emarelerini gösterirsin.ama yok dersen bütün kainatı her yönüyle araman lazım.bu aklı gözüne inmiş insanlar ALLAH yoktur ahiret yoktur demeleri hiçbir bir anlam ifade etmez.Evet bir fende ve bir san'atta mütehassıs(uzman) bir-iki zâtın o fen ve o san'ata ait hükümleri ve fikirleri, onda ihtisası olmayan bin adamın, -hattâ başka fenlerde âlim ve ehl-i ihtisas da olsalar- muhalif fikirlerini hükümden ıskat ettikleri gibi sadece akıl gözüyle giden insanların sözleri bu maneviyatta geçerli değildir.

Hatta düşmanlarının ittifakıyla bile emin insan olarak söylenen ALLAH birdir ahiret vardır Ondan önce gelen bütün peygamberler kitaplarıyla sahifeleriyle ALLAH vardır ahiret vardır demeleri ve Ondan sonra gelen bütün bu meslekte söz sahibi Abdulkadiri geylani gibi düşmanlarının biz islamı inkar ederiz ama bu zatı inkar edemeyiz dedikleri zatın ve milyonlarca evliyanın imza attıkları aynı davaya inanmamak ne derece akıldan uzaktır.

işte önce ALLAHa iman ve diğer iman hakikatlarına iman gözüyle kainata bakarız.körü körüne inanarak değil bilm yoluyla milyarlar izlerini görürüz.

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnanmıyorum, şimdi internetten arattım ve aynı cevabı buldum..Bu inanılmaz bişey. Ben hep söylüyordum bunun basit bir dağılımı olmalı diye.. Ama ben internetteki "kendi devesini ekleyerek 18 olmuş" gibi bir mantıkla bulmadım cevabı..

 

Şimdi bir ana miras yani bütün, birde ,1 rakamına ulaştıran kat sayı düşünülürse,

kat sayı x olsun, miras y olsun..

x/2+x/3+x/9= 1 olmalı çünkü bir bütün paylaştırılacak.. o halde (9x+6x+2x)/18=1 ve x=18/17 çıkar

Mirasın tamamı 17 ise

17*x/2= 9 çıkar

17*x/3=6 çıkar

17*x/9=2 çıkar.

 

sonuç itibariyle ortada kesirli sayılar var. İşlemler yapılırken ,bu kesirli sayıların direk toplamı alınıyor,halbu ki bu sayılar aynı oranda azaltılıp çoğaltılarak 1 tam sayısını elde etmek için hangi katsayıya ihtiyacımız olduğunu bulmalıyız.Daha sonra bütünü teşkil eden rakam ile bu katsayılı oranı çarpmalıyız.

Miras konusundada, 27/24 =1.125 değil, 27/24*x=1 olmalı ilkesinden hareket edebiliriz. Mirasın tamamının 27 lira olduğunu farzedin ve hesaplayın.Bu süper bişey..Ve oranların adilliğinden bile bahsetmiyorum.Ne kadar ince ve güzel..

Kuran her zaman doğrudur,doğru kalacaktır..

 

Bu arada ben mesajımı yazarken bir konuyu atlamışım, Rabbimin vesile kıldığı, uyku sersemi ,yorgunlukla tam olarak anlattığı matematiği kafamda oturtamasamda, 1 e eşitle, 1 e eşitle sesini duymama vesile olan Hanif 42 kardeşime,ve o an farkında olmasa bile deve örneği ile sonuca ulaşmamda vesile kılınan Fuzuli kardeşime teşekkür etmek istiyorum.. Bu ilkeden hareketle o kadar çok farklı kişilerle ilgili denklem çözdüm ki, merhameti bol Rabbimize hamdolsun.

Sevgilerimle..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu arada ben mesajımı yazarken bir konuyu atlamışım, Rabbimin vesile kıldığı, uyku sersemi ,yorgunlukla tam olarak anlattığı matematiği kafamda oturtamasamda, 1 e eşitle, 1 e eşitle sesini duymama vesile olan Hanif 42 kardeşime,ve o an farkında olmasa bile deve örneği ile sonuca ulaşmamda vesile kılınan Fuzuli kardeşime teşekkür etmek istiyorum.. Bu ilkeden hareketle o kadar çok farklı kişilerle ilgili denklem çözdüm ki, merhameti bol Rabbimize hamdolsun.

Sevgilerimle..

 

 

:clover::clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Sarıgöl,

 

Bu şekilde bir yere varamayız. Yazılarımın tümünü dikkate alırsanız ben determinizm eleştrisi yapıyorum zaten kaosu anlatıyorum ama üzerine basa basa da bilimin yönteminden bahsediyorum, bilimin yöntemi olan Determinizmden yani YÖNTEMDEN.

 

Siz bana Melekler Takyondur, olasılık, yaklaşıklık Külli iradedir, kelebek etkisi mucizedir diyorsunuz, kesin bir dille, ben ise olabilir ama bilimin yöntemi budur, bilim açısından bakıldığında böyle kesin bir yargıya varılamaz diyorum. Yani, öyledir-değildir tartışmasına girmek istemiyorum çünkü anlamsız, bunun sonu yok.

 

Saygılarımla.

 

Sayın instantkarma.

Sizin; determinizm eleştirisi yapmanız veya kaosu anlatmanız,olayı çözmüyor, ( benim açımdan) ve bilimin yöntemi determinizmden, bahsettiğinizi (yöntem) yazıyorsunuz,şimdi hem,determinizmden bahsedip,hemde kaosu savunmak,zannedersem çelişki oluyor,malumunuz, kaos; determinizmi rafa kaldırır.

Şimdi olay şu; Kuran, evrenin yaratıldığını en detaylı şekilde, en çok ayetle ortaya koyan kitaptır. Üstelik Kuran, evrenin nasıl yaratıldığının ötesinde Big Bang’e de işaret eder. Kuran, Big Bang bilimsel olarak ortaya konmadan önce, Big Bang’i böylesine tarif eden Dünya’daki tek kitaptır.

Sonuçta; siz nasıl inanırsanız inanabilirsiniz ve ,olasılık,yaklaşıklık,dediğiniz teorileri ve kelebek etkisini benim anlattığımdan farklı bir anlayışla,anlayıp yorumlamışsınız,en basiti kelebek etkisinin (bilimsel veri) determinizm anlayışının getirdiği neden,sonuç ilişkisini yaraladığından Dünyamızda, mücizeler olur kanıtının bilimsel verisidir (kelebek etkisi) ve "MÜCİZE VARDIR" üstelik bilimde bunu ciddi,ciddi tartışmaktadır. Takyon veya takyonlar, aynı zamanda, 5.BOYUT olarak, evrenimizi anlamlandıranın BİLİNÇ/RUH ve din terminolojisinde MELEKler olarak adlandırılan varlıkların "BOYUTUDUR" ve artık BİLİMSEL olarak açıklanabilir hale gelmektedirler. Yazmışım "TAKYON VEYA TAKYONLAR MELEK DEĞİL".

 

O (Allah) göklerin ve yerin yaratıcısıdır. O (Allah), bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir.

Kuran 2-Bakara suresi-117.

 

O’nun (Allah’ın) dışında, hiçbir şeyi yaratmayan, üstelik kendileri yaratılmış olan, kendi benliklerine bile ne zarar ne yarar sağlamayan, öldürmeye, yaşatmaya ve yeniden diriltip-yaymaya güçleri yetmeyen bir takım ilahlar edindiler.

Kuran 25-Furkan suresi-3.

 

O Allah ki yaratandır, kusursuzca var edendir, şekil verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu yüceltmektedir. O Üstündür, Bilgedir.

Kuran 59-Haşir suresi-24.

 

Saygılarımla...

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

9 6 2 ,,

1 e tamamla kat sayı bul,bulduğun katsayıyı ana sayı ile çarparak oranla falan.. nasıl oldu şimdi ben bile anlamadım... :)

 

 

 

mirasımızda 27 lira ise, 16 lira çocuklara, 4 lira anneye,4 lira babaya, 3 lira eşe.. ben nerde ne yapıyorum anlamadım şimdi..

 

Buyrun bana ıspatlayayın,ben başa dönüp cevabımı vermiştim..

 

Benim, Hanif kardeşimin anlatıklarını kafamda oturtamama sebebim ,matematkte ki sıkıntı değildi.. Benim o an tam anlamıyla dinleyemeyecek kadar yorgun oluşumdu. Hani karşınızdaki başlar anlatmaya,siz koparsınız bir yerde. Konuyu çok çok önemsediğim için,yine de elimden geldiğince sonuna kadar dinledim kardeşimi.Ve aslında bana aynı şeyi anlattığını şimdi düşünürsem, demek ki aklın yolu da bir oluyor. Kendisi , erkek evlat da katarak ,muhasabeci arkadaşlarıyla bir sonuç bulmuştu.Ben ertesi gün,gece tam anlamadığım için , erkeğe oranın 1 tamdan fazlalığını düşünüp yine bir sarsıldım ve sıkıntı yaşadım.Son nokta Fuzuli kardeşimden geldi.

Ispatlarken, bir bütün, bir mirası dağıttığınızı yeniden hatırlatayım.Oran dediğiniz kavramın da, eşitliğin her iki tarafında aynı oranda artırılıp çoğaltılarak,yani aynı sayı ile çarpılarak ,sadeleşme ilkesinden oranın bozulmadığını şimdi ki bildiğimiz matematiğin bildiğimiz kurallarından hatırlayın. Hadi bana ıspatlayın sözünüzün doğruluğunu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

100 lira miras var. Üç kız çocuğa bu mirasın 2/3, anneye 1/6, babaya 1/6 ve karısına 1/8 oranda, yani Kurânda yazdığı şekilde mirası paylaştırın. Bana lira cinsinden her hissedara düşecek para miktarını söyleyin.

 

Diyecektim, demedim. Çünkü bunları en başta söyledik, dön baba dönelim oynamanın bir alemi olmayacak. Yanılıyorsun Ftoyd, bu taksim yanlış ve sonsuza kadar yanlış kalacak...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

100 lira miras var. Üç kız çocuğa bu mirasın 2/3, anneye 1/6, babaya 1/6 ve karısına 1/8 oranda, yani Kurânda yazdığı şekilde mirası paylaştırın. Bana lira cinsinden her hissedara düşecek para miktarını söyleyin.

 

Diyecektim, demedim. Çünkü bunları en başta söyledik, dön baba dönelim oynamanın bir alemi olmayacak. Yanılıyorsun Ftoyd, bu taksim yanlış ve sonsuza kadar yanlış kalacak...

 

 

PAYDA; Bayağı kesirlerde birimin kaç eşit parçaya bölünmüş olduğunu gösteren sayı, mahreç:

"1/2 kesrinin paydası 2 sayısıdır.

PAY; Birden fazla kişi arasında bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm, hisse.

Kesir Matematikte bir birimin bölündüğü eşit parçalardan biri veya bir kaçı. Üçte bir yüzde bir gibi, c ve d herhangi iki tam sayı olmak üzere c/d oranına kesir denir. Bunun manası bir bütünün (d) kadar eşit parçaya bölünüp, © kadar parçasının alındığıdır. Bu çeşit kesre “bayağı kesir” denir. Kesirdeki d’ye payda, c’ye pay adı verilir.

Kesir çeşitleri: a) Basit kesir: Payı paydasından küçük kesirdir. Mesela; 3/5 bir basit kesirdir. B) Bileşik kesir: Kesrin payı, paydasından büyükse böyle kesirlere bileşik kesir denir. Mesela; 13/7, 9/4 gibi. c) Tamsayılı kesir: Bir bileşik kesrin payı, paydasına bölünerek elde edilen kesre tam sayılı kesir denir. Bileşik kesri tam sayılı kesre çevirmek için pay paydaya bölünür. Bölüm, tam kısmına; kalan, paya; bölen de paydaya yazılır. Mesela; 13/7= 1 tam 6/7’dir.

İki kesrin toplanması için önce paydaların ortak katlarının en küçüğü (O.K. E.K.) bulunarak paydaları eşitlenir. İşlem yapılırken kesrin genişletilmesi özelliğinden faydalanır. Sonra paylar toplanıp pay olarak yazılır. Ortak payda aynen konur.

Bileşik kesri tam sayılı kesre çevirmek için pay paydaya bölünür. Bölüm, tam kısmına; kalan, paya; bölen de paydaya yazılır. Mesela; 13/7= 1 tam 6/7’dir.

Şimdi; ateiste göre miras âyetlerinde belirtilen paylar hesapsız belirtilmiştir, bu yüzden uygulamada miras paylardan az olabiliyor ve bir kısım (sona kalan) mirasçılar pay alamıyor. "Payların mirastan fazla geldiği" ifade ve düşüncesi bilgisiz ateiste aittir, doğrusu ise payların, mirastan değil, hesap gereği olarak paydalar eşitlenince paydadan fazla olabildiğidir. Böyle bir "mirasçılar tablosu" karşımıza çıktığında çözüm, paylar toplamının payda olarak alınmasından ibarettir, Paylar toplamı 27 olduğuna göre payda da 27'ye çıkarılacak, miras 24'e değil, 27'ye bölünecek ve her bir mirasçı, Kur'ân'da belirtilen payını, 27'de 16, 4, 4, 3 olarak (bu oranlarda) alacaktır.

 

Saygılarımı sunarım..

 

Not.

1400 sene evvel "kesir" varmı idi. "KUR'AN NE DERSE O" ...

 

:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

100 lira miras var. Üç kız çocuğa bu mirasın 2/3, anneye 1/6, babaya 1/6 ve karısına 1/8 oranda, yani Kurânda yazdığı şekilde mirası paylaştırın. Bana lira cinsinden her hissedara düşecek para miktarını söyleyin.

 

Diyecektim, demedim. Çünkü bunları en başta söyledik, dön baba dönelim oynamanın bir alemi olmayacak. Yanılıyorsun Ftoyd, bu taksim yanlış ve sonsuza kadar yanlış kalacak...

 

Sevgili Demirefe, bu konuya her taraftan degindik. Birde boyle diyelim simdi ...

 

Kuran bize mirasi 1/3, 2/3 veya 1/6 a bolmemizi istiyor. Bu matematikte imkansizdir. Bu gibi sayilara biz matematikte, Oransız sayılar (ya da İrrasyonel sayılar) deriz. Kesin olarak ifade olunamiyan sayilardir. Ornek = 1/3= 0.333333333 sonsuz gider ve bitmez. Muhammedin Allahi bu irrasyonel sayilari bilmiyordu galiba.

 

Not: Ustelik, Kuranin soyledigi bolusmeler biraz daha acaip oluyor, eger miras bir altin bilezik olunca. Yalniz bir altin bilezik! Ne olacak o zaman?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1/3= 0.333333333 sonsuz gider ve bitmez.

Hayır, benim söylediğim bu değil. Örneğin kızlara 100 liranın üçte birini vereceğimizde, 66 lira 66 kuruş eder. Kimse "illa yarım kuruşumu ve hatta santimini de isterim" diye tutturmaz. Hatta 66 lira 65 kuruşu alır gider. Bir kuruşu da aramaz. Sorun bu değil. Böyle bir sorun her oranda, her paylaşımda çıkabilir. Sorunu bu olarak gösterirsek yanılmış ve yanıltmış oluruz.

 

Sorun şu: Kızlara 66 lira 66 kuruşu verdik. Onlar çekildi. Anasına 16 lira 66 kuruş verdik, babasına da 16 lira 66 kuruş verdik, onlar da gitti. Karısına da 12 lira 50 kuruş vermemiz gerekiyor, fakat elimizde sadece 2 kuruş kaldı! O da küsür kuruşları yuvarladığımız için. Yoksa o da kalmayacaktı. Yani miras 120 lira olsun, küsür sorunu olmaz. Adamın eşine kuruş bile kalmaz o zaman.

 

Anapara, hisseler toplamını karşılamıyor, sorun bu! Bilezik sorununa hiç girmiyorum, oranlar tutsa, hiç sorun değil. Satar, parasını paylaşırlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu sorunuzun cavabı aşağıda gayet net olarak cevaplanıyor. Ama sonuna kadar sabırla okumanız lazım.

 

İslam'ın mirasla ilgili hükümlerini düzenleyen ayetler temel olarak Nisa suresi 11 ve 12. ayetlerdir. Bu ayetlerde mirasçıların hakları belli oranlar verilmek suretiyle düzenlenir. Aşağıda bu ayetleri veriyorum:

 

Nisa / 11-12 (Y. Nuri Öztürk)

Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan gelen bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.

Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. Eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri zevcelerinizindir. Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer. Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortaktırlar. Kimseye zarar verilmemelidir. Allah'tan bir öneridir bu. Allah Alîm'dir, Halîm'dir.

 

Bu ayetlerde verilen oranlardan yola çıkan bazıları kendi akıllarınca enteresan miras paylaşımı senaryoları üreterek İslam’a ve Kuran’a saldırmaktadırlar. Konuyu bir örnekle açıklayalım:"Bir adam ölür ve geride bir anne, bir baba, üç kız evlat ve bir de eş bırakır. Miras nasıl paylaşılacak?".Bu örneği ortaya atan kişiler çözümü de (!) kendileri verirler: "1/6 + 1/6 + 2/3 + 1/8 = 1,125". Yani oran 1,0 dan büyük, o halde Kuran uydurma bir kitap!

 

Benzer bir duruma ilişkin ilk problem Hz. Ömer zamanında ortaya çıkmış ve sahabeler bu problemi "avliyye" dedikleri bir yöntemle çözmüşlerdir. Bu yöntemin ne olduğunu anlatacak değilim, isteyen internette yöntemle ilgili kaynak bulabilir. Ancak bu yöntem inkârcıları (ve belki de bazı inananları) ikna etmemektedir. Onlara göre bu yöntem bir hileden başka bir şey değildir. Bu yöntem ilk başlarda benim de aklıma pek yatmamış ve ciddi bir şekilde Kuran'dan şüphelenmeme neden olmuştu.

 

Aslında problemin kaynağı Kuran’ın bu ayetlerinde verilen oranları “mutlak” oranlar olarak kabul etmekten kaynaklanıyor. Yani örneğin 3 kız kardeş için verilen 2/3 oranı “mutlak” bir oran farz ediliyor. İyi de gerçekten öyle mi? Bu oranlar mutlak oranlar mı, yoksa bir tür “tavan” ya da “taban” değerler mi? Bu oranların “mutlak” olmadığını iddia etsek bile, buna Kuran’dan delil getirmediğimiz takdirde kimseyi ikna edemeyeceğimiz çok açık…

 

Bu amaçla öncelikle Nisa/11 ve Nisa/12 ayetlerini incelememiz gerekiyor. Bu ayetlerin sonunda yer alan ifadeler bu açıdan oldukça önemli: “ferıdatem minellah” ve “vesıyyetem minellah”. Sadece 2’şer tane Arapça kelime! Bu ifadelerden yola çıkarak bu oranların mutlak olduğu kesinlikle iddia edilemez. Ancak buna rağmen bazıları örneğin A. Yusuf Ali İngilizce mealinde “bu sabit oranlar Allah tarafından emredilmiş/belirlenmiştir” şeklinde bir çeviri yapmış. Bu 2 kelimenin neresinde “sabit oranlar” lafzını gördü bilmiyorum, ona sormak lazım! Örneğin M.H. Shakir “ferıdatem minellah” ifadesini “bu Allah’tan bir buyruk/düzenlemedir” şeklinde çevirmekle yetinmiş. Yukarıya aldığım Nisa/11-12’nin Türkçe çevirileri ise Y. Nuri Öztürk’e aittir. Bu ifadelerle ilgili bir diğer nokta da şu: Her 2 ifade de verilen oranlardan hemen sonra gelmiyor. İlk ayette araya “Babalarınız var, oğullarınız var …” diye başlayan 2 cümle giriyor, ikincisinde ise arada “Kimseye zarar verilmemelidir” şeklinde bir ifade mevcut. Şu halde “Allah’tan bir buyruk” ya da “Allah’tan bir görev” olan şey nedir? Bu oranları sabit kabul edip aynen uygulamak mı? Babalar ve oğullar ve diğer mirasçılar arasında ayırım yapmayıp adaletli bir dağılım yapılmasına izin vermek mi? Bence ikincisi! Aslında bu “emrin” ne olduğunu anlamak için bu ayetlerin devamına bakmak gerekiyor.

 

Kuran’da bu oranların “sabit” ya da “mutlak” olmadığına dair delil hemen bu ayetlerin devamında mevcut… Surenin 13 ve 14. ayetleri aynen şöyle:

 

Nisa / 13-14

İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve onun resulüne itaat ederse Allah onu, altından nehirler akan cennetlere, orada sürekli kalıcılar halinde, sokar. İşte bu, en büyük başarıdır. Kim de Allah'a ve onun resulüne isyan eder, Allah'ın sınırlarını da aşarsa, Allah onu, içinde sürekli kalıcı olarak ateşe sokar. Artık onun için yere batırıcı bir azap vardır.

 

Sınır kelimesinin ne anlama geldiği herkesçe malum. “Aşılmaması gereken bir nokta, bir çit, bir değer”… Yani bu oranlar sadece birer sınır ve asıl olan bu “sınır” değerlerini aşmadan onlara yaklaşmak… Dolayısıyla bu oranların “mutlak” olduğunu iddia etmenin hiçbir temeli yok…

 

Şimdi sorun şu: Yukarıdaki ayetlerde geçen “emir” kelimesiyle aşağıdaki ayetlerde geçen “sınır” kelimesi birbiriyle nasıl bağdaşır? Aslında yanıt çok basit: Allah’ın emri olan şey bu sınırlara riayet etmek! Bu sınırlara riayet etmek ise onları aşmamak ve onlara mümkün olduğunca yaklaşmak ile olur. Yani “emrin” ne olduğunu anlamak için önce aşağıdaki ayetlere bakmak ve sonra dönüp “emri” buna göre değerlendirmek gerekiyor. Kısacası Allah’ın emri olan şey mirasçılar arasında ayrım yapmayarak verilen oranları birer “sınır” olarak alıp bunlara uymak! (Ama sonuçta bunların “sınır” olduğunu unutmamak şartıyla!)

 

Bu “sınır” olgusunun bu şekilde ifade edilmesinin de bazı sebepleri var: Örneğin 2’den fazla kadın ise 2/3 olarak verilen oran, “en fazla 2/3” ya da “2/3’e kadar” olarak verilebilir ve böylece bunun bir üst limit olduğu açıkça ortaya konabilirdi. Ancak bu durumda neler olacağını tahmin etmek güç değil. Bu tarz bir ifadeden istifade eden birileri mirasçı 3 kıza 2/3 oranında pay vermek yerine 1/10 ya da belki hiç pay vermeyebilirdi. Dolayısıyla Nisa/11 ve 12’de “en fazla 2/3” ya da “2/3’e kadar” tarzında ifadelerin kullanılmaması anlamlıdır.

 

O halde asıl olan bu oranlara mümkün olduğunca uymaya ve yaklaşmaya (!) çalışmaktır. Ancak sonuçta bunlar bir “sınırdır”. Yani mutlak oranlar değildir. Matematikteki limit kavramının buna çok benzer olduğunu bilenler bilirler. Bilmeyenler bilenlerden sorsun öğrensin!

 

Bu “sınır” kavramına başka ayetlerde de rastlıyoruz. Örneğin oruçla ilgili bir ayet olan Bakara/187’de de bazı sınırlar konuyor:

 

Oruç günlerinin gecesi kadınlarınızla ilişkide bulunmanız size helal edildi. Onlar sizin için bir giysi, siz de onlar için bir giysi durumundasınız. Allah nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Şimdi onlarla ilişkide bulunun, Allah'ın sizler için yazdığını isteyin ve fecrin beyaz ipliği siyah iplikten sizce seçilinceye kadar yiyin, için, sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz, mescitlerde itikaf halinde iken onlarla ilişkide bulunmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; sakın onlara yaklaşmayın! Allah böylece, sakınıp korunsunlar diye insanlara ayetlerini iyice açıklıyor

 

Yukarıdaki ayette yiyip içme için ve cinsel ilişki için bazı sınırlar konulmuş. Bu ayette yiyip içmeyle ilgili sınırın “kadar” denilerek verildiğine dikkat edin. Çünkü burada “kadar” ifadesinin kullanılmasının miras ayetlerinde olduğu gibi bir risk oluşturmadığı açık…

 

Bir başka ilginç nokta da Nisa suresi ayet 14 ile yukarıdaki Bakara/187’yi karşılaştırınca ortaya çıkıyor. Bakara187’de Allah’ın sınırlarına “yaklaşılmaması” emrediliyor. Oysa Nisa/14’te “aşılmaması”. Eğer Nisa/14’te de “yaklaşmayın” denseydi benim yaptığım tüm bu yorumlar geçersiz olurdu! Hele hele matematikteki limit kavramı ile kurduğumuz benzerlik tamamen geçersiz hale gelirdi. Ne dersiniz? Neden burada “yaklaşmayın” denmiyor da “aşmayın” deniyor? Şans mı? Hiç sanmam!

 

Ne ilginçtir ki mirasla ilgili ayetler bize bu oranların “mutlak” olmadığı çıkarımını yaptırabilecek şekilde devam ediyor. Tabii bir inkârcıyı bu bile ikna etmeye yetmez. O bunu kelime oyunu olarak görecektir. Kuran’ın bu çıkarımı yapabilmemize imkân vermesini ise ya hiç değerlendirmeyecek ya da sadece “şans” olarak değerlendirecektir. Bunun farkındayız. Ama önemli olan bizim huzur bulmamız…

 

Bu “sınır” çıkarımı aynı zamanda Hz. Ömer zamanında yapılan “avliyye” uygulamasının da son derece yerinde ve makul bir yöntem olduğunu göstermektedir. Çünkü her ne kadar Kuran’da verilen oranlar bire bir elde edilmese de, konulan “sınır”lar asla aşılmamaktadır. Avliyye uygulamasında mirasçılar Kuran’da verilen oranlardan daha düşük bir pay almakta ve Kuran’ın “sınırları” bir tür “tavan (üst limit)” görevi yapmaktadır ve “sınır” (aşağıdan yukarıya) aşılmamaktadır.

 

Reddiyye ise bunun tam tersi durumlarda uygulanan bir yöntemdir. Yani mirasçıların Kuran’da verilen paylarının toplamı 1,0 dan daha düşük çıkmaktadır. Bu durumda da mirastan artan kısım yine mirasçılara Kuran’daki payları ölçüsünde bölüştürülmektedir.

 

Reddiyye işlemindeki paylaşım oranlarına itiraz etmek için sadece mantıkla düşünme hastalığına yakalanmış olmak ve sağduyudan yoksun olmak gerekir. İçimize sinmese de biz yine de böyleleri için de bir açıklama yapalım: Reddiyye işleminde Kuran’da verilen “sınır”lar bir tür “taban (alt limit)” görevi yapmaktadır. Sonuçta da “sınır”lar aşılmamakta (bu defa sınır yukarıdan aşağıya!), kimsenin hakkına tecavüz edilmemektedir.

 

Meseleyi bir Kuran ayetiyle noktalamak istiyorum:

 

Bakara / 26

Allah bir sivrisineği, hatta üstündekini örnek vermekten sıkılmaz. İman edenler bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. Kafirler ise: "Allah böyle bir örnek ile ne demek istemiş?" derler. Evet! Allah onunla bir çoğunu da şaşırtır, yine onunla bir çoğunu yola getirir. Onunla ancak fasıkları şaşırtır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Bir bayağı kesrin paydası 10’un herhangi bir kuvveti ile ifade edilebiliyorsa, ondalık kesir olarak da gösterilir. Ondalık kesirler, diğerlerinden farklı şekilde yazılır. Mesela; 38/100= 0,38, 163/100= 0,163 gibi. Ondalık kesirler devirli ve devirsiz olabilir. Mesela; 0,333... kesri sonsuza kadar devam eden devirli ondalık kesirdir.

 

Bir devirsiz ondalık kesri bayağı kesre çevirmek gerektiğinde paya virgülden sonraki sayı yazılır. Paydaya da 1 yazılıp sağına virgülden sonraki rakam sayısı kadar sıfır yazılır. Örnek; 3,267= 3267/1000 gibi. Devirli ondalık kesiri bayağı kesir şeklinde yazmak için de, devreden sayı paya yazılıp, devreden sayının rakam sayısı kadar dokuz paydaya konur. Örnek; 0,242424...= 24/99 gibi. Daha genel halde aşağıdaki formül kullanılır:

 

a,bcdedede...= a,bcde= abcde-abc/9900.

 

Bayağı kesri ondalık kesir biçiminde yazmak gerektiğinde pay, paydaya bölünür. Örnek; 3/8= 0,375 gibi.

 

Burada irrasyonel sayı veya atıf varmı.. Varsa nedir. Sorunu "Payların mirastan fazla geldiği" tezi ile açıklayıp, payların, mirastan değil, hesap gereği olarak paydalar eşitlenince paydadan fazla olabildiğidir. Böyle bir "mirasçılar tablosu" karşımıza çıktığında çözüm, paylar toplamının payda olarak alınmasından ibarettir, ( İki kesrin toplanması için önce paydaların ortak katlarının en küçüğü (O.K. E.K.) bulunarak paydaları eşitlenir. İşlem yapılırken kesrin genişletilmesi özelliğinden faydalanır. Sonra paylar toplanıp pay olarak yazılır. Ortak payda aynen konur.) Bileşik kesir: Kesrin payı, paydasından büyükse böyle kesirlere bileşik kesir denir.

 

 

 

Sorun şu: Kızlara 66 lira 66 kuruşu verdik. Onlar çekildi. Anasına 16 lira 66 kuruş verdik, babasına da 16 lira 66 kuruş verdik, onlar da gitti. Karısına da 12 lira 50 kuruş vermemiz gerekiyor, fakat elimizde sadece 2 kuruş kaldı! O da küsür kuruşları yuvarladığımız için. Yoksa o da kalmayacaktı. Yani miras 120 lira olsun, küsür sorunu olmaz. Adamın eşine kuruş bile kalmaz o zaman.

 

Anapara, hisseler toplamını karşılamıyor, sorun bu! Bilezik sorununa hiç girmiyorum, oranlar tutsa, hiç sorun değil. Satar, parasını paylaşırlar...

 

Böyle bir "mirasçılar tablosu" karşımıza çıktığında çözüm, paylar toplamının payda olarak alınmasından ibarettir, Paylar toplamı 27 olduğuna göre payda da 27'ye çıkarılacak, miras 24'e değil, 27'ye bölünecek ve her bir mirasçı, Kur'ân'da belirtilen payını, 27'de 16, 4, 4, 3 olarak (bu oranlarda) alacaktır.

 

Bileşik kesir: Kesrin payı, paydasından büyükse böyle kesirlere bileşik kesir denir. Tamsayılı kesir: Bir bileşik kesrin payı, paydasına bölünerek elde edilen kesre tam sayılı kesir denir. Bileşik kesri tam sayılı kesre çevirmek için pay paydaya bölünür. Bölüm, tam kısmına; kalan, paya; bölen de paydaya yazılır. Mesela; 13/7= 1 tam 6/7’dir.

 

:)

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

miras 24'e değil, 27'ye bölünecek ve her bir mirasçı, Kur'ân'da belirtilen payını, 27'de 16, 4, 4, 3 olarak (bu oranlarda) alacaktır.

İyi yani işte, denk gelmeyen oranlar denk getirilecek, yani avl yapılacak, yani matematik hata giderilecek. Yani matematik hata, var.

 

Olmayan hatayı gidermek için niye avl yapıyor, niye oranları değiştiriyorsunuz? Miras paylaşılamaz, ortada kalır diyen mi oldu? Avl yapınca tabii paylaşılır. Ama verilen oranlar değişerek! 2/3 hissesi olana, 16/27 veriyor, Kurânı ihlal ediyorsunuz. 2/3= 0,66 yani %66 ederken 16/27= 0,59 yani %59 hisse veriyorsunuz. Kuran 1/6= 0,16 yani %16 hisse verin derken, siz 4/27=0,148 yani %14,8 veriyorsunuz. 1/8 verin dediğine de 1/8=0,125 %12,5 yerine 3/27= 0,11 yani %11 veriyorsunuz.

 

Harfi değişmez dediğiniz kitabın nelerini değiştirdiniz!

 

Sorun çok basitti, 1/2+1/8+1/8+1/4 = 0,5+0,125+0,125+0,25 şeklinde tutan oranlar verilecekti, tamam. Biz de hiç tartışmıyor olacaktık. Tabii bu tutan oranları verebilmek için kitabı yazan kişinin ilkokulu üçten filan terk etmiş olması gerekiyordu en azından...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İyi yani işte, denk gelmeyen oranlar denk getirilecek, yani avl yapılacak, yani matematik hata giderilecek. Yani matematik hata, var.

 

Olmayan hatayı gidermek için niye avl yapıyor, niye oranları değiştiriyorsunuz? Miras paylaşılamaz, ortada kalır diyen mi oldu? Avl yapınca tabii paylaşılır. Ama verilen oranlar değişerek! 2/3 hissesi olana, 16/27 veriyor, Kurânı ihlal ediyorsunuz. 2/3= 0,66 yani %66 ederken 16/27= 0,59 yani %59 hisse veriyorsunuz. Kuran 1/6= 0,16 yani %16 hisse verin derken, siz 4/27=0,148 yani %14,8 veriyorsunuz. 1/8 verin dediğine de 1/8=0,125 %12,5 yerine 3/27= 0,11 yani %11 veriyorsunuz.

 

Harfi değişmez dediğiniz kitabın nelerini değiştirdiniz!

Sayın Demirefe, harfi deniliyor, rakamı denilmiyor ki ama... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayır, benim söylediğim bu değil. Örneğin kızlara 100 liranın üçte birini vereceğimizde, 66 lira 66 kuruş eder. Kimse "illa yarım kuruşumu ve hatta santimini de isterim" diye tutturmaz. Hatta 66 lira 65 kuruşu alır gider. Bir kuruşu da aramaz. Sorun bu değil. Böyle bir sorun her oranda, her paylaşımda çıkabilir. Sorunu bu olarak gösterirsek yanılmış ve yanıltmış oluruz.

 

Sorun şu: Kızlara 66 lira 66 kuruşu verdik. Onlar çekildi. Anasına 16 lira 66 kuruş verdik, babasına da 16 lira 66 kuruş verdik, onlar da gitti. Karısına da 12 lira 50 kuruş vermemiz gerekiyor, fakat elimizde sadece 2 kuruş kaldı! O da küsür kuruşları yuvarladığımız için. Yoksa o da kalmayacaktı. Yani miras 120 lira olsun, küsür sorunu olmaz. Adamın eşine kuruş bile kalmaz o zaman.

 

Anapara, hisseler toplamını karşılamıyor, sorun bu! Bilezik sorununa hiç girmiyorum, oranlar tutsa, hiç sorun değil. Satar, parasını paylaşırlar...

 

kuruşlar önemli değilse sevgili Demirefe,

kızlara 59.259259259=== 59.25

anne 14.814814814===14.81

baba " " "" 14.81

eş 11.111111111===11.11

toplam 99.999999998 99.98

 

2/3 + 1/6 + 1/6 + 1/8 = 27/24

24/27 * (2/3 + 1/6 + 1/6 + 1/8) = 24/27*27/24 soralım ilk durum ile ikinci durum eşit midir değil midir?

parantez içindeki sayıları mirasçılara dağıtırken hepsini aynı oranda azaltıp aynı sayı ile çarparsam oran bozulur mu?

olmayan birşeyi dağıtamayacağımı bilen dindar kardeşlerim için,

tamamen hepsinden aynı oranda azaltıp çoğaltıyorsam, dini esaslara göre hak yemek söz konusu olur mu olmaz mı?

siz bu düşüncelerinizden hareketle deve örneğinde deveyi keser kilo kilo dağıtırsınız 3 kardeşe, biz kesilemeyecek 1 devesini ,1 olarak bırakırız,çünkü kesilmeyecek işte.Vasiyet bu..O develer bir bütün,bütün olarak kalacak.. 1, 1 tam sayısı olarak kalacak..

Yine daha önce üzerinde durduğum neden tereke(bırakı) deniliyorda miras denmiyor noktasında durabiliriz tekrar. Ortada bırakı var ve o bırakıya insanın biçtiği değer var.. Atıyorum annem öldü,ev kaldı,ev bırakı iken ,evin değeri 150 bin lira miras diyebiliriz.Bu oran 160 da olabilir ,malum ev bakımlı.. ama yok yok, bilmem neresi çok kötü evin , iyisi mi değeri 140 olsun... Bilmem anlatabildim mi.. Değeri ne biçeceksek biçelim,evin ev olduğu,evin bir bütün olduğu gerçeği asla değişmez,ama evin değeri değişir,oranlar ve dağılım değişmez,ama oranların katsayı değeri değişebilir.Aynı oranda eşit,, düşen ya da artan katsayı, yani değer oranı ise, eşit azalıp çoğaldığından ,mirastan pay alan kişiyi üzmez..

Daha da açayım,biz 5 kardeşiz. Annem ölse medeni kanuna göre ev 200 bin e satılır.. Olaki satamadık ve tuttuk 190 a sattık en sonunda.. Kimse çıkıp banane benim payım 40 olacak, 38 almam ,hakkımı helal etmem demez.. Yürüttüğünüz aynen bu hesap sadece.. Tutturdunuz 38 olmaz diye,ya kardeşim canım ablam bacım,ev satılmıyor işte o fiyata,bırak inadı artık..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kesrin payı, paydasından büyükse böyle kesirlere bileşik kesir denir. Bir bileşik kesrin payı, paydasına bölünerek elde edilen kesre tam sayılı kesir denir. Bileşik kesri tam sayılı kesre çevirmek için pay paydaya bölünür. Bölüm, tam kısmına; kalan, paya; bölen de paydaya yazılır. Mesela; 13/7= 1 tam 6/7’dir.

 

 

 

 

 

İyi yani işte, denk gelmeyen oranlar denk getirilecek, yani avl yapılacak, yani matematik hata giderilecek. Yani matematik hata, var.

 

Olmayan hatayı gidermek için niye avl yapıyor, niye oranları değiştiriyorsunuz? Miras paylaşılamaz, ortada kalır diyen mi oldu? Avl yapınca tabii paylaşılır. Ama verilen oranlar değişerek! 2/3 hissesi olana, 16/27 veriyor, Kurânı ihlal ediyorsunuz. 2/3= 0,66 yani %66 ederken 16/27= 0,59 yani %59 hisse veriyorsunuz. Kuran 1/6= 0,16 yani %16 hisse verin derken, siz 4/27=0,148 yani %14,8 veriyorsunuz. 1/8 verin dediğine de 1/8=0,125 %12,5 yerine 3/27= 0,11 yani %11 veriyorsunuz.

 

 

Sayın demirefe.

Dikkat ediyorum aynı nakarat devam ediyor ve salt olayı "KUR'AN" şunu veriyor ve niye "AVL" yaparak oran değiştiriyorsunuz,

yazıyorsunuz ve istisnai “mirasçilar tablosu” karşımıza çıktığında ( Harfi değişmez dediğiniz kitabın nelerini değiştirdiniz!) diyede yazabiliyorsunuz. Şimdi ne değişmişki "KUR'AN" ortada ve "APAÇIK" üstelik verdiğim onca "KESİRLİ" çözümlerde Hz Ömer zamanında yapılan "AVL" uyuşuyor,üstelik hiç bir mirasçı mahrum kalmıyor buradaki sorun zannedersem "ZİHNİYET" meselesi ve bir daha şu avl'lın tarifini yapalım AVL:

İslâm mîrâs hukûkunda belirli hisse (pay) sâhiplerinin, mîrâstan alacakları payların toplamının ortak paydadan fazla olma hâli.

Şimdi'de 21. yüzyıl'dan bir tarif, " Bileşik kesir: Kesrin payı, paydasından büyükse böyle kesirlere bileşik kesir denir." Bileşik kesri tam sayılı kesre çevirmek için pay paydaya bölünür. Bölüm, tam kısmına; kalan, paya; bölen de paydaya yazılır. Daha ne yazayım...

 

:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu arada,Şanslı Kurabiye kardeşimin vesile kılınmasıyla aklıma takılan ve sizden cevap beklediğim başka bir mevzu..Hadi bu oranlara takıldınız ve illa kızlar,ebeveyn ve eşe dağılım yaptınız.Olaki 1/3 ten fazlasını vasiyet hakkı bulunmayan bu adam ,tuttu bir de ona yıllardır bakan dadısına,terekenin 1/3 ünü vasiyet etti.. Bir de bu adamın yıllardır saklanan oğlu meydana çıktı ,herkes biliyormuş yeni çıktı piyasaya.. yani kızlarla birlikte 2 katı alacak bir de oğlu olsun adamın.. Bölün bölebilirseniz sizin hesaplarla.. Ay pardon,birde o esnada terekeden pay vereceğimiz miras taksiminde orda bulunan akrabalar falan var.. Eğer yaptığımız 1 e tamamlamanın adı ise avliye denilen ,pardon da biz mi daha hayatın olasılıklarında paylaşımcıyız,siz mi?

 

Ben odama odam demem,odadır o ,ben kiracı..

Var sahibi bu evin,sanılsada tapu annemin.

Var bu bedeninde sahibi ,sanılsada bedenim benim..

İyisimi siz bölüşün,

Ben bu gece ibadetteyim..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kızlara 59.259259259=== 59.25

anne 14.814814814===14.81

baba " " "" 14.81

eş 11.111111111===11.11

toplam 99.999999998 99.98

Olmadı, siz de Kurânda verilen oranları ihlal ettiniz Ftoyd... %66 hissesi olana %59, %16 hissesi olana %14 ve %12 hissesi olana %11 veriyorsunuz.

 

Bu 100 lira değil 100 milyon Euro olduğunda seyreyle sen gümbürtüyü... 125 000 Euro alacak kadının eline 110 000 Euro tutuşturunca 15 000 Euroluk kaybı olan kadın doğru AİHM'de alır soluğu. 30 000 YTL eder, büyük bir çoğunluğun yıllık gelirinden fazla para...

 

Ayrıca konu para da değil, bir oranları denk getirmeyi beceremeyen bir taksimat yapılmış olması. Varsayımlarla, tokgözlülükle konuyu geçiştirmeyin. KONU PARA DEĞİL!

 

Konu, ilkokul üçten terk biri payda eşitlemeyi bilir ve oranları denk getirebilirken, ayette denk gelmemesi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olmadı, siz de Kurânda verilen oranları ihlal ettiniz Ftoyd... %66 hissesi olana %59, %16 hissesi olana %14 ve %12 hissesi olana %11 veriyorsunuz.

 

Bu 100 lira değil 100 milyon Euro olduğunda seyreyle sen gümbürtüyü... 125 000 Euro alacak kadının eline 110 000 Euro tutuşturunca 15 000 Euroluk kaybı olan kadın doğru AİHM'de alır soluğu. 30 000 YTL eder, büyük bir çoğunluğun yıllık gelirinden fazla para...

 

Ayrıca konu para da değil, bir oranları denk getirmeyi beceremeyen bir taksimat yapılmış olması. Varsayımlarla, tokgözlülükle konuyu geçiştirmeyin. KONU PARA DEĞİL!

 

Konu, ilkokul üçten terk biri payda eşitlemeyi bilir ve oranları denk getirebilirken, ayette denk gelmemesi...

 

Hayır ,konu, Kuranı Muhammed ve ekibinin yazdığına inanan siz ateistlerin, onları kafası çalışmayan, ticaretten anlamayan, bol kafadan yazan ,hatta belkide yazarken eroin bile çekmiştir diyebilecek kadar ne dediğini,nasıl küçümsediğini,nasıl nerden saldırdığını bilmediği çelişkileriniz. Bu insanlar 1 elmayı 3 e dörde 5 e bölemiyorsa sizin anlamlandırmalarınıza göre, illa günümüz ilkokuluna gitmeleri gerekiyorsa sizin anlamlandırmanıza göre, 60 yaşına kadar bi de hala ve hala değiştiremeyecek kadar bilgi edinemediyse bu insan,,bunun böyle olduğuına mı inanmak daha kolay, sizin hesaplarınızda bir hata olduğuna mı inanmak daha kolay? Sorun sizin küfrünüzü arttıran ayetlerdir,halbuki bizim imanımızı arttırır.. boşuna konuşuyoruz, biz mantığımıza uygun gördük,imanlıyız.. Siz de devam edin aynı yolda.. Allahtan Allah hayatımızda,siz A mıdır B midir var mıdır yok mudur uğraşın.. Ben de kısa bir süre olsun foruma veda etsem iyi olacak..Demek ki sizin mantıksal kavramlarınızla bizimki arasında aşılamaz bir sorun var, niye birbirimize laf anlatıp duruyoruz ki... yeri geldi mantık hatası yaptım,üzerine düşünmeden anlamlar çıkardım,doğru,inancımdan ötürü önyargılı yanlış yerlerden girdim konulara.. genelliklede hata yaptığımı kabullenip devamında yeni arayışlara girdim.. Bu konu ,Kuranı ilk okumaya başladığım dönemlerde,ayeti geçiştirdiğim için hiç yakamı bırakmamıştı.. Nihayet bu da oturdu kafamda.Mirası 50 kişi paylaşacak olsa,sorun yok artık.. Sizde nasıl olsa medeni hukuktan sorumlusunuz,bırakın biz nasıl istersek öyle davranalım.Siz kanunlarınızla yaşayın,biz Allahın hükümleriyle.. Arada sıkılırsam havadan sudan takılırım artık.. En azından yorgunluğuma deva olur..

Hayatta iyi eğlenceler size...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran'ı yanlış anlayan arkadaşlara göre dağıtım:

 

3 kız çocuğa toplam 2/3

Anneye 1/6

Babaya 1/6

Eşe 1/8

 

Kuran'a göre doğru hesap yapılırsa miras dağıtımı şöyledir:

 

3 kız çocuğa toplam 2/3

Anneye 1/6

Babaya 1/6

Eşe pay verilmez ve toplam paylar da 2/3+1/6+1/6=1 dir.

 

Çünkü ilgili ayet der ki:

 

Nisa / 11-12 (Y. Nuri Öztürk)

Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan gelen bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.

Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. Eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri zevcelerinizindir. Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer. Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortaktırlar. Kimseye zarar verilmemelidir. Allah'tan bir öneridir bu. Allah Alîm'dir, Halîm'dir.

 

Kırmızılı alanlar dağıtımı gösteren kısımlardır.

...Alıntıdaki birinci kısıma göre; 3 kız çocuğa ölenin bıraktığının 2/3'ü verilir.

...Alıntıdaki ikinci kısıma göre; anne ve babanın her biri ölenin geride bıraktığının 1/6'sını alır.

...Alıntıdaki üçüncü ve yanlış anlamaya yol açan kısıma göre; ölenin bıraktığının demez ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın 1/8'ini eş alır der (çocuklar, anne ve babanın payı verildikten sonra geriye kalanın). 3 çocuk, anne ve babanın sağ olduğu durumda, tüm miras dağıtılır ve geriye kalan olmadığından, eş de pay alamaz. Çünkü 0'ın 1/8'i sıfırdır.

 

Anlaşılan konuyu açan arkadaş, kuranda yazılanı tam anlayamamış ve eşin doğrudan diğerlerinden bağımsız olarak, 1/8 pay alacağını zannetmiş. Bütün sıkıntı budur. Kuran'da da hiçbir matematik hata yoktur, sadece Kuran'da ne yazdığını anlayamayan arkadaş matematik hata yapmıştır. Bu arada avliye de uygulanmaz, çünkü avliyeye gerek yoktur. Zaten avliye oranları değiştirdiğinden Kuran'a müdahele eder, bu yüzden yanlıştır.

 

Sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn Patates Sogancı.

 

Yazınızdakı ana tema olan ESE PAY YOKTUR , hal boyle olursa , hata da yoktur yargısı YANLISTIR.

 

Ölen kişinin eşine pay olmalıdır. Vardır.

 

Eğer sizin dediğiniz doğru olsa idi , Ömer neden avliye uydurmasına gerek duydu denirdi.

 

Ayrıca Ölenin mirasından , ayette önce behsetti diye , öncelik kızlara , sonra ölenin ana basına pay verip , ESİNE , sana bişey kalmadı demek te doğru değildir.

 

Diğer yandan , ölenin borcları dağıtıldıktan sonra kalan MİRAS dağıtılır ifadesinden , kızlara ve ana bayaya dağıtılan ŞEY ölenin kızlarına ve babasına BORCU değil mirasın ta kendisidir..

 

Dağıtılan mirasıtan kızlara ve ana babasına verılen kısmı , BORC gıbı dusunemez sınız.

 

Borc ayrıdır , miras hakkı ayrıdır.

 

Son olarak ölenin yaşayan eşine pay vermemek , fakat ölenin ana baasına pay vermek te nekadar mantıklı olurdu ki.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın BookLess

Sn Patates Sogancı.

 

Yazınızdakı ana tema olan ESE PAY YOKTUR , hal boyle olursa , hata da yoktur yargısı YANLISTIR.

 

Ölen kişinin eşine pay olmalıdır. Vardır.

 

Eğer sizin dediğiniz doğru olsa idi , Ömer neden avliye uydurmasına gerek duydu denirdi.

Kuran'da eşe her halükarda pay olmalı diye bir şey yoktur. Bu yüzden, eşin her zaman pay olması da gerekmez. Tek ölçü Kuran'dır. Ömer ve sizler gibi her tür kul hata yapabilir. Onun yaptığı hata Kuran'da yazanın üstünde değildir. Kaynak Kuran'dır. Ömer'in ne Kuran'a, ne de bir başka kula karşı en ufak üstünlüğü de yoktur. O elinden geldiğince islami kuralları, anladığı ölçüde uygulamaya çalışmış olan, Allah'ın bir kuludur ve her yaptığı doğru demek değildir. Burada esas Kuran'da yazanların doğru olması esasıdır. Bugün kü İslama ait olduğu zannedilen pek çok hatalı yargı, bu tür insani yorumların Kuran'a mal edilmesindendir. Ne yazık ki bazen kişiler Kuran'la eşdeğer tutulmaktadır.

Ayrıca Ölenin mirasından , ayette önce behsetti diye , öncelik kızlara , sonra ölenin ana basına pay verip , ESİNE , sana bişey kalmadı demek te doğru değildir.

Kuran bir önceki mesajımda alıntıladığım, üç kırmızı işaretli kısımdan ilk ikisinde, "ölenin bıraktığının" demiş ve "borcunu kapattıktan sonra" lafını kullanmamıştır. Bu laf sadece, eşle ilgili olan üçüncü kısımda geçer ve burada "geriye kalanın" ibaresiyle birlikte söylenir. Yani eşe pay dağıtılacaksa, öncelikle mirastan alınacak bütün payların alınmış olması şartı getirilmiştir. Çünkü diğer paylar bu şarttan muaf olduğundan eşin payından daha önce, ölenin bıraktığından dağıtılmak durumundadır. Eşin payındaki "geriye kalanın dağıtımı" nüansı sebebiyle öncelikle borçların dağıtılmış olması gerekmektedir.

Diğer yandan , ölenin borcları dağıtıldıktan sonra kalan MİRAS dağıtılır ifadesinden , kızlara ve ana bayaya dağıtılan ŞEY ölenin kızlarına ve babasına BORCU değil mirasın ta kendisidir..

 

Dağıtılan mirasıtan kızlara ve ana babasına verılen kısmı , BORC gıbı dusunemez sınız.

 

Borc ayrıdır , miras hakkı ayrıdır.

Demin bahsettiğim sebeplerden, Kuran'daki sıralama:

1-Çocuk, anne, baba paylarının ölenin bıraktığından verilmesi

2-Tüm borçların bitirilmesi (Mirastan kimin alacağı varsa hepsinin ödenmesi)

3-Son olarak da eşin payının verilmesidir.

Bu sıralamadan dolayı, çocuk, anne ve babanın miras hakkı tıpkı diğer borçlar gibi artık bir borçtur, öncelikli verilmesi gereklidir. Eşe gelinceye kadar tüm borcun harcın temizleneceği, gibi bunlar da temizlenmelidir. Çünkü sıralama sebebiyle artık bu miras hakları, borç sayılmaktadırlar.

Son olarak ölenin yaşayan eşine pay vermemek , fakat ölenin ana baasına pay vermek te nekadar mantıklı olurdu ki.

Gayet mantıklıdır. Zira bu bir sistemdir ve zaten Kuran'a göre çocuklar anne ve bablarına bakmakla yükümlüdür. Ayrıca çocukları ölünce kendi miraslarından, ebeveynlerine zaten pay verecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Söylenenlerin konu ile hiç ilgisi yok. Bir kere 12. ayet farklı bir durumun açıklamasına geçiyor. Yani 11. ayetteki açıklamalar bitiyor, yeni açıklamalar başlıyor. Yeni açıklamalar, birbirlerinden olmayan çocukları bulunan eşlerle ilgili. Yani önceki eşinden çocukları olanlarla ilgili. Bunu nerden anlıyoruz, "sizin çocuklarınız" ve "eşlerinizin çocukları" diye iki ayrı açıklama yapıyor.

 

Zaten bu farklı durum için yeni oranlar veriyor. Bu bakımdan öne sürülen mazeret tümüyle geçersiz.

 

Borç tamamen ayrı bir konu. Borcu varsa zaten her durumda borç ödendikten sonra miras taksimine geçilir. Ona kalırsa ölenin bıraktığının tamamı borçlarına giderse herkes havasını alır, kimse kuruş alamaz. Niye sadece eşi mahrum bırakıyorsunuz?

 

Dini savunmak uğruna kadını hepten yok saydınız ya, bravo. Hakkaten "kadının adı yok" oldu tam bu iş. Rezalete bak: Herkes payını alıyor, en çok alması gereken, hayat arkadaşı zırnık alamıyor. Bu mu dahiyane çözümünüz?

 

Şunu itiraf etmek zorundasınız: Ömer bir bakmış Kurâna kendi elleriyle yazdıkları oranları iyi düşünerek yazmadıklarını farketmiş. Ayeti de yeniden yazamaz, çünkü Muhammed ölmüş, vahy geldi diyemeyecek, mecburen avl yapmış. Tıpkı şunun gibi:

 

Hadis No : 1577

Ravi: İbnu Abbas

Tanım: Hz. Ömer (ra)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti: "Allah Teala hazretleri Muhammed (sav)'a hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitaba indirdi. Bu indirilenler arasında recm ayeti de vardı! Biz bu ayeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resulullah (sav) zina yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkara sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalalete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinaları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- sübüt bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teala' nın kitabına ilavede bulundu" demeyecek olsalar, recm ayetini (Kitabullah'a) yazardım."

 

Kaynak: Buhari, Hudud 31, 30, Mezalim 19, Menakibu'l-Ensar 46, Megazi 21, İ'tisam, 16; Müslim, Hudud 15. (16

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Söylenenlerin konu ile hiç ilgisi yok. Bir kere 12. ayet farklı bir durumun açıklamasına geçiyor. Yani 11. ayetteki açıklamalar bitiyor, yeni açıklamalar başlıyor. Yeni açıklamalar, birbirlerinden olmayan çocukları bulunan eşlerle ilgili. Yani önceki eşinden çocukları olanlarla ilgili. Bunu nerden anlıyoruz, "sizin çocuklarınız" ve "eşlerinizin çocukları" diye iki ayrı açıklama yapıyor.

 

Zaten bu farklı durum için yeni oranlar veriyor. Bu bakımdan öne sürülen mazeret tümüyle geçersiz.

Sayın Demirefe

 

O zaman Nisa 11'de eşe bırakılan miras hakkında bir bilgi olmadığına göre, eşe 1/8 bırakılması gerektiğini nereden çıkartmıştınız peki. Çünkü bu iddiayı ortaya atan kişi hesabın yanlış olduğunu gösteren açıklamasında bu iki ayeti göstererek, eşe 1/8 pay verileceğini iddia etmiş. Bu 1/8 oranı sadece Nisa 12'de geçiyor, Nisa 11'de geçmiyor. Sizin dediğiniz gibi olsa zaten eşe hiç pay verilmemesi gerekirdi. Görülen o ki, Taklamakan durumu sizden daha iyi anlamış ama yine de eksik anlamış. Zaten sure içindeki ayetlerden bir kaçı aynı konuyu tarif etmeye devam eder. Nisa 11 ve 12 mirasla ilgilidir ve birbirini bütünler.

 

Şimdi gelelim "önceki eşinden çocukları olanlarla ilgili" iddianıza! Bunun için 12. ayeti tekrar veriyorum;

Nisa 12. Ayet: Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. Eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri zevcelerinizindir. Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer. Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortaktırlar. Kimseye zarar verilmemelidir. Allah'tan bir öneridir bu. Allah Alîm'dir, Halîm'dir.

Gördüğünüz gibi, 12. ayet kesinlikle önceki eşlerden veya başkasından olan çocuklardan bahsetmiyor. İslamda birden fazla eş helaldir. Zaten ayet "zevceleriniz" der. Burada "onların çocukları varsa" derken; eşlerin mirastan yararlanırken, çocuğunun olup olmamasına göre farklı oranlarda faydalanacağı anlatılır. Bunun sebebi o çocukların hakkının da mirasa dahil edilmesidir. Sizin ya da onun çocukları denmesi, kim ölmüşse onun mirası dağıtılacağı için durumun kişiye özel betimlenmesidir. Başka hiç bir anlamı da yoktur. Hele hele, önceki eşten olan çocuklar gibi...

 

Başka oran vermiyor. Çünkü 11. ayet gerçekleştirildikten ve 12. ayetteki borçların ödenmesinden de sonra eşlere ait dağıtımın, borcun ödenmesinden sonra geriye kalan mirastan dağıtılması söylenmiştir. Bu durumda eşle ilgili tüm oranlar zaten geriye kalıp kalmamasına göre verilecek ya da verilmeyecektir. Bu da geriye kalanından 1/4'ü, 1/8'i gibidir.

 

Eğer 12. ayeti dikkatle tekrardan okursanız şunu görürsünüz: Eşler arası mirasın "bocun ödenmesinden sonra geriye kalanın" şartı sadece çocuklu olma halleri için geçerlidir. Çocuk yoksa zaten en baştan çocuklara gidecek olan 2/3 mirasta kalmaya devam eder ve eş payını alır. 2 ye kadar olan çocuk sayısında da bu payı alır. Ama 2'den çok, örnekteki gibi 3 çocuk olduğu durumda geriye kalan olmadığından eş pay alamamış olur.

 

Borç tamamen ayrı bir konu. Borcu varsa zaten her durumda borç ödendikten sonra miras taksimine geçilir. Ona kalırsa ölenin bıraktığının tamamı borçlarına giderse herkes havasını alır, kimse kuruş alamaz. Niye sadece eşi mahrum bırakıyorsunuz?

 

Dini savunmak uğruna kadını hepten yok saydınız ya, bravo. Hakkaten "kadının adı yok" oldu tam bu iş. Rezalete bak: Herkes payını alıyor, en çok alması gereken, hayat arkadaşı zırnık alamıyor. Bu mu dahiyane çözümünüz?

Benim anlatmak istediğim 11. ayetin önce gelmesi sebebiyle, buradaki işlemlerin önce yapılacağıdır (Yemek yaparken tarifine göre yaparsınız, önce ekmeği pişirip, sonra hamuru yapamazsınız). Borçlar tabi öncelikli verilir. Ama 11. ayette geçen miras hakları da artık, birer borçtur ve ödenmelidir. Çocuklu Eşe kalan dağıtım daha sonra "borçlardan sonra geriye kalan" üzerinden, çocuksuz eşe dağıtım ise ölenin bıraktığı üzerinden yapılmaktadır.

 

Eşin 3 çocuklu iken mirastan mahrum olmasının sebebi Kuran'da yazmaz, ben sadece yorum yapabilirim. Benim yorumum ise 3 çocuğunun veya daha çok sayıdaki çocuğunun, Kuran'a göre karşılamak zorunda oldukları tek ebeveyninin bakımını rahatlıkla karşılayabilecek sayıda olmalarındandır. Bu kadar çok bakacak kişi var iken, paya gerek duyulmamıştır. Ayrıca çocuklar önce ölürlerse, ebeveyn tek kaldığı için zaten onlardan 1/3 pay alacaktır. Sizin gözden kaçırdığınız nokta çocukların anne ve babaya bakmakla olan yükümlülükleridir. Hayat arkadaşı pay alamasa da, ona bakmak zorunda olan en az üç çocuğu vardır. Bu Kuran'ın söylediği bir sistemdir. Bugün kü hukuk sisteminden farklı bir sistemdir.

Şunu itiraf etmek zorundasınız: Ömer bir bakmış Kurâna kendi elleriyle yazdıkları oranları iyi düşünerek yazmadıklarını farketmiş. Ayeti de yeniden yazamaz, çünkü Muhammed ölmüş, vahy geldi diyemeyecek, mecburen avl yapmış. Tıpkı şunun gibi:

 

Hadis No : 1577

Ravi: İbnu Abbas

Tanım: Hz. Ömer (ra)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti: "Allah Teala hazretleri Muhammed (sav)'a hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitaba indirdi. Bu indirilenler arasında recm ayeti de vardı! Biz bu ayeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resulullah (sav) zina yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkara sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalalete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinaları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- sübüt bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teala' nın kitabına ilavede bulundu" demeyecek olsalar, recm ayetini (Kitabullah'a) yazardım."

 

Kaynak: Buhari, Hudud 31, 30, Mezalim 19, Menakibu'l-Ensar 46, Megazi 21, İ'tisam, 16; Müslim, Hudud 15. (16

Birincisi geldik Kuran'ın değil de, kulların ne dediğine. Kuran'daki hata değil de, kullardaki hataya.

İkincisi bu hadisiniz sahih hadislerden değildir.

Üçüncüsü hiç bir hadis Kuran'ın üstünde değildir.

Dördüncüsü çoğu hadisler insanların çarpıttığı uydurmalardan oluşur. Kuran'la çelişen pek çok hadis vardır.

Beşincisi bu hadis eğer doğru kabul edilseydi recm ayetinin bilinçli olarak Kuran'a sokulmadığı anlamı çıkardı. Recm ayeti gelmiş ama Ömer kafasına göre bu ayeti Kuran'a yazmamış. Bu hadisin ne kadar inandırıcılıktan uzak olduğunu gösterir size herhalde. Yok hadis doğru olsa bile ve bunu gerçekten yapmış olsa, bu sefer de Ömer'in verdiği yanlış kararlara bir örnek teşkil eder ve dediğimi doğrular (Avliye yapmasında olduğu gibi, başka hataları da olduğunu gösterir).

 

Saygılar, sevgiler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nisa 11 ve 12 mirasla ilgilidir ve birbirini bütünler.

Tabii ki. Benim buna itirazım yok. İkisi arasındaki bağlantıyı tümden koparmak benim aleyhime olur, zaten de yapamam, ikisi de miras hakkında olduğuna göre...

 

"onların çocukları varsa" derken; eşlerin mirastan yararlanırken, çocuğunun olup olmamasına göre farklı oranlarda faydalanacağı anlatılır.

Bunu da kabul edelim. Bunların konunun aslıyla hiç ilgisi yok çünkü. Aslına bakılırsa konuyu ilgilendirmeyen bu noktaları ortaya hiç atmamam gerekirdi. Bunlar konuyu etkilemeyen ayrıntılar. Asıl konu şu:

 

12. ayete göre, çocuk yoksa 1/4, çocuk varsa 1/8 eşin oluyor. Eşin pay almamasını gerektirecek hiç bir durum söylenmiyor. Bizim avl gerektiren örneğimizde 3 kız çocuk bulunduğuna göre, çocuk var ve eşin payı 1/8. Bunu hiç bir zaman borcun ödenmesini veya vasiyetin yerine gelmesini mirasın paylaştırılması olarak gösterip eşe bir şey kalmadı şeklinde yorumlayamazsınız.

 

Zaten miras taksimindeki oranlar borçlar ödendikten ve bir vasiyet varsa yerine getirildikten sonra gündeme gelir. Adamın 200 lirası var. 50 lira da borcu var. Bir de hayır yapılsın diye 30 lira dağıtılmasını vasiyet etmiş diyelim. Borcu ödenir, 150 lira kalır. 30 lira hayra verilir, kalır 120 lira. Şimdi bu parada her mirasçının hakkı vardır. Örneğimizdeki eşin de 1/8 hakkı vardır.

 

Bu hakkı hiç bir şekilde yok saymanızın bir yolu yoktur. Yani bu o kadar anlamsız bir yorum ki, yanlışlığı apaçık ortada. Böyle bir şey olabilir mi, boşu boşuna verilmeyecek bir 1/8 oranından niye bahsetsin, zaten verilmeyecek. "Üç çocuğu olan eşe miras yoktur" der çıkardı kestirmeden. Böyle bir yorumu yapabilmenizin hiç bir yolu yok.

 

geldik Kuran'ın değil de, kulların ne dediğine. Kuran'daki hata değil de, kullardaki hataya.

Recm konusunu da bu şekilde geçiştiremezsiniz. Buhari hadisi de sahih değilse bu hadis denen olay niye var? Peki o zaman Muhammed hayatı boyunca Kurândan başka kelam etmemiş ve mum gibi susup durmuş, dolayısıyla ondan hiç şöyle dedi böyle dedi diye hiç bir rivayet gelmemiş. Bunu mu kabul edelim? Her işine gelmeyene sahih değil deyip çıkarsak bunun bir ölçüsü olabilir mi? Tarihle ilgili tüm rivayetleri çöpe mi atıp sadece Kurânı mı kabul edelim? Bahsedilen hadis tarihi gerçeklerle tam örtüşüyor. Bu hadis durduk yerde ortaya çıkmıyor:

 

Muhammed recm yaptırmış mı, yaptırmış. Ayet var mı? Yok. Allahın o kadar çok işi varmış ki, bir insanın kıvranarak, acılar içinde işkence edilerek öldürülmesinin yapılıp yapılmayacağı gibi çok önemli bir konuda ayeti postaya vermeyi unutmuş ya da postada kaybolmuş, Muhammed de o yana dönmüş, bu yana dönmüş, ne haber var ne birşey, mecburen Tevrat'a göre taşlattırmış. Allah da "eh madem, bu böyle gitsin" deyip ayet göndermekten vaz geçmiş öyle mi? Bunu mu kabul edelim?

 

Lütfen konulara nalıncı keseri mantığı ile değil, akılcı ve objektif yaklaşalım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eşin 3 çocuklu iken mirastan mahrum olmasının sebebi Kuran'da yazmaz, ben sadece yorum yapabilirim. Benim yorumum ise 3 çocuğunun veya daha çok sayıdaki çocuğunun, Kuran'a göre karşılamak zorunda oldukları tek ebeveyninin bakımını rahatlıkla karşılayabilecek sayıda olmalarındandır.

Hiç bu kadar garip bir yorum duymamıştım. Ya ölen genç öldüyse de çocukları küçükse, tam tersine kadın çocuklara bakmak zorundaysa ne olacak? Çocuklar büyüyecek de annelerine bakacaklar.

 

Nasrettin hocanın merkebi de "yaz gelecek, yonca bitecek" diye avutarak tam açlığa alıştırmak üzereyken ölmüşmüş ya, o hesap...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.