Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bilim? Din? Ateizm? Hurafe?


Misafir YARASA

Önerilen İletiler

Son zamanlarda bazı konularda gelişen tartışmalar göstermiştir ki, bilim, bilimsel olabilmek, bilimsel felsefe, hurafe, din, ateizm ve tanrı gibi kavramlar insanların kafasında tam olarak oturmamış, üzülerek söylüyorum, oturmadığı gibi yanlış yorumlara ve hakarete varabilecek ithamlara yol açmıştır.

 

Öncelikle bilim ve ilgili kavramlardan başlayalım. Bilim bilmek kelimesinden türeyen doğayı anlama çabasından başka bir şey değildir. Bu çaba DOĞA üzerinedir. Tanımından da anlaşılacağı gibi DOĞAÜSTÜ kavramlara bilimde yer yoktur. Bu nedenle de yöntemi doğanın yani maddenin kendisidir. Yani, yöntemi diyalektik, felsefesi ise materyalisttir, materyalist olmak zorundadır. Doğaüstü kavramlara girdiğiniz anda, diyalektik ve materyalizmden uzaklaşıp idealist yöntem ve metafizik felsefeye bulaşmışsınız demektir ki, bu da bilim olmaktan çıkar. Bir başlıkta tanrı kavramının bilime olumlu/olumsuz etkilerini tartışmıştık. Bana göre, bu tanımlar doğrultusunda, tanrı veya ona tapınma sistematiği olan din gibi metafizik kavramların eninde sonunda bilime zararı olacaktır. Özellikle de yoları çakıştığı anda. Yolları çakıştığı anda diyorum, çünkü diğer türlü bir sorun yoktur. Sorun gizli kalır. Yani diğer bir değişle, tanrı gibi kavramlara inanan insanlar da bilim yapabilir, yapmaktadır. Ancak bu bir yere kadardır diyorum, çünkü yollar çakıştığı anda işin felsefesi bakımından gizli olan o sorun ortaya çıkacak ve bilime zarar verecektir.

 

 

Dil insanlar arasında diyalogu sağlar. Kelimeler de bunun aracıdır. O yüzden kendi kafamıza göre kelimeler ile oynamak, kelime oyunu anlamına gelir ve diyalogu sekteye uğratır. Kelimenin anlamını bilmiyorsak açar sözlükten bakarız. Sözlükler, kelimenin anlamını sabitleştirmeye ve kavram kargaşasını önlemeye yarar. Diğer taraftan kelimelere kendi kafamıza göre anlamlar yüklersek kelime oyunundan öteye gidemez, diyalog da kuramayız. Şimdi bunun bir örneğine bakalım ve gelelim "hurafe" kavramına:

 

"Hurafe, Boş, batıl inanışlar; asılsız rivayetler ve efsaneler, dinde olmayan ve sonradan dine eklendiği belli olan (bidat) asılsız inançlar, uğursuzlukla ilgili inanışlar ve yorumlar" diyor wikipedia'da. Başlangıçta dinde olmayan ve sonra dine eklenen diye başlıyor. Öyleyse hurafe terimini "bilimsel olarak açıklanamayan her şey" diye değiştiremeyiz. Bazı tartışmalarda, eşcinsellik, sapık ilişkiler, aldatma veya aldatılma gibi kavramlar hurafe ile aynı kefeye konulmuş. Bu aynı kefeye konulan terimlerin bazıları direkt olarak bilimsel yönden incelenip açıklanabilirken, bazıları ise dolaylı yönden bilimsel açıklamalara sahiptir. Bu bakımdan zaten "bilimsel açıklanamayan şeyler" kavramına uymaz, bu bir. Uysa da, adı hurafe olmaz, bu iki... Hal böyleyken "bilimsel olarak açıklanamayan şeyler" denilen şeyleri hurafe olarak görüp, toplumun değer yargılarıyla veya bilimsel bazı şeylerle karıştırmak hiç de doğru değildir. Diyalogu sekteye uğratmayalım?

 

Gelelim ateizm terimine.

"Ateizm veya tanrıtanımazlık, tanrı veya tanrıların varolmadığını kabul eden ve dinsel öğretiyi kabul etmeyen felsefi görüş. Bu fikri savunanlara ateist veya tanrıtanımaz denir. Ateizm, tanrı inancının yanısıra diğer metafizik inançları ve tüm ruhani varlıkları da reddeder" diyor wikipedia. Ancak ekliyor, tüm ateistlere atfedilecek bir ideoloji veya davranış biçimi yoktur. Genel olarak tanrı kavramını reddeden görüştür. Yani tüm ateistlerin ortak bir görüşü bulunmamakta. Aslında bunu forumlarda bile çok güzel görebiliyoruz. Tanrı kavramına inanan ancak dini reddeden görüşler var. Her iki kavramı reddeden görüşler var. Her iki görüşü reddedip bilimden nasibini alamamış görüşler var. Bilimsel olduğunu sanan ateist görüşler var. Ateist olmayıp bilimi çok iyi kavramış görüşler var. Yine geldik bilim kavramına. Dönüp ikinci paragrafı tekrar okumalı!

 

Peki, hangi ateizm?

İşte üzerinde en çok tartışılacak olan belki de bu. Ben şimdilik bu konuya kenara bırakıyorum.

 

Aynı tartışmaları yeniden başlatmak gibi bir amacım yok. Ancak bazı tartışmalarda geçen cümleler, yeni tartışma konuları açmakta. Yani benim ilgilendiğim ve dikkat çekmek istediğim konu başka. İşin bilimsel ya da bilimsel olmayan tarafına bakmak istiyorum. Bu nedenle başka bir konuda geçen bazı cümleleri buraya aktarmakta bir sakınca görmüyorum. Amacım aynı tartışmayı sürdürmek değil, odağından sapan bir konuyu başka bir tartışmada başka yönleriyle ele almak. Yani bir çıkış noktası:

 

"Bir insanın karısının başkası ile cinsel ilişkiye girmesini istememesinin bilimsel bir açıklaması yoktur" Demişti bir arkadaşımız. Aynı mantık çizgisi ile eşcinsel ilişkiye girmeyi ve aldatma konularını da irdelemişti. Hatta yeni sorular gelmişti "istersen hayvanlarla girmeyi de listeye katalım" diye...

 

Burada işin ilginç tarafı bu cümlelerin hurafe olarak nitelendirilmesidir. Sebebi de bilimsel olarak kanıtlanamayan irdelenemeyen şeyler olarak görülmesi! İlginç! Bu konuların bilimsel irdelemelerine girmeyeceğim. Zira bu zaten söz konusu tartışmada yapılmıştı. Benim amacım işin, bilimsel düşünme ve akıl yürütme kısmıyla ilgili. Bu nedenle sizlere hurafe terimini yukarıda açma gereksinimi duydum. Bakalım bunlar hurafemi yoksa değil mi?

 

Yukarıda bilimin de, bilimsel düşünüş yönteminin de hurafenin de tanımını verdik. Ateizm ile bağlamaya da çalıştık. Bir deklere vermek gerekirse, ben bilime inanan biriyim. Ateist miyim? Tanıma göre evet! Peki hangi ateist? Bilimsel olmak adına değer yargılarını hurafe olarak gören bir ateist mi? HAYIR!

 

Böyle düşünen arkadaşlara çok önemli bir tavsiye: madem bilimsel (!) olmak istiyorsunuz, tüm hurafe(!)lerinizden kurtulun...

 

 

Eğer ateizm, bilimsel olmak adına bilimden uzaklaşıp katı kurallar çerçevesinde, binlerce yılda kazandığımız değerlerimizi hiçe saymak ise ben ateist değilim!

 

 

Ben bilimsel düşünürüm. Bunda bir kaygım yok. Hurafe dediklerinizi ise hurafe olarak nitelendirmem. Zira değiller. Değer yargıları benim için önemlidir. İnsanlık önemlidir. Doğa önemlidir. Ne insana ne doğaya ve yaşayan canlılarına zararım olmaz. Olmamalı. İnsanlara zararım olmamalı. İnsanların düşünelerine zararım olmamalı. Topluma zararım olmamalı. BİLİMİN DESTEKLEDİĞİ DEĞER YARGILARIM OLMALI. Varsın, bilimsellik adına bunları hurafe bilenlerin olmasın!

 

SAYGILAR

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 430
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Son zamanlarda bazı konularda gelişen tartışmalar göstermiştir ki, bilim, bilimsel olabilmek, bilimsel felsefe, hurafe, din, ateizm ve tanrı gibi kavramlar insanların kafasında tam olarak oturmamış, üzülerek söylüyorum, oturmadığı gibi yanlış yorumlara ve hakarete varabilecek ithamlara yol açmıştır.

.

.

.

SAYGILAR

 

Ateizminde, kendi aralarinda firkalara ayrildigini soyleye bilirmiyiz,

sayin YARASA.

 

saygilar.

Evren.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ateizminde, kendi aralarinda firkalara ayrildigini soyleye bilirmiyiz,

sayin YARASA.

 

Hayır söyleyemeyiz. Ateizmi bile tanımlayıp sınırlarını koyamazken alt başlıklara ayıramayız.

Çünkü belirli bir sistematik yok. "Hangi ateizm?" derken ortada ateizm çeşitlerinin olduğu anlaşılmasın. A türü ateizm, B türü diye bir ateizm yok. İyisi kötüsü de yok. Yazımda ateizm ile bilimsellik kavramları için bir irdeleme yaptım.

Mühim olan bilimsel düşünceyi yakalamış olabilmek. Farklılık da belki buradan çıkıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

(Yarasa) "Hurafe, Boş, batıl inanışlar; asılsız rivayetler ve efsaneler, dinde olmayan ve sonradan dine eklendiği belli olan (bidat) asılsız inançlar, uğursuzlukla ilgili inanışlar ve yorumlar" diyor wikipedia'da. Başlangıçta dinde olmayan ve sonra dine eklenen diye başlıyor. Öyleyse hurafe terimini "bilimsel olarak açıklanamayan her şey" diye değiştiremeyiz. Bazı tartışmalarda, eşcinsellik, sapık ilişkiler, aldatma veya aldatılma gibi kavramlar hurafe ile aynı kefeye konulmuş. Bu aynı kefeye konulan terimlerin bazıları direkt olarak bilimsel yönden incelenip açıklanabilirken, bazıları ise dolaylı yönden bilimsel açıklamalara sahiptir. Bu bakımdan zaten "bilimsel açıklanamayan şeyler" kavramına uymaz, bu bir. Uysa da, adı hurafe olmaz, bu iki... Hal böyleyken "bilimsel olarak açıklanamayan şeyler" denilen şeyleri hurafe olarak görüp, toplumun değer yargılarıyla veya bilimsel bazı şeylerle karıştırmak hiç de doğru değildir. Diyalogu sekteye uğratmayalım?

 

Sayın yarasa,eğer bilimi referans alıyorsanız,bilimin açıklayamadığı şeylere ister istemez hurafe demek zorundasınız. Ama ben tartışmanın daha sağlıklı yürüyebilmesi açısından hurafe kelimesi itici olduğu için onun yerine tercih kavramının kullanılmasını öneriyorum.

 

İnsanların giyim kuşamından,yemek alışkanlığından cinsel arzulara kadar tercihleri farklıdır. Toplum derken hangi toplum? Bu soruyu Brainslapper arkadaşımızda sordu ama arada kaynadı ve hiç kimse cevap vermedi.

 

Ben et türü yemekleri severim,başkalarıda vejeteryan türü sever.Yani her insanın tercihi başkadır. Ben sportik elbiseleri tercih ederim,başkalarıda takım elbise ve kıravat takmayı tercih eder.Ben o tür yemekleri ve elbiseyi sevmiyorum hoşuma gitmiyor diye başka insanların tercihi yargılayamam,ahlaksızlık olarakta tanımlayamam. Böyle bir yetki ve selahiyetim yoktur Aksi takdirde insanları kendi çuvalıma sokmaya çalışıyorum demektir

 

İnsanların yemek ve elbise tercihi farklılığı konusunda kimseden tek bir kelime itiraz gelmezken,söz konusu cinsellik olunca neden kıyametler kopuyor? İşte bunu anlamak mümkün değil.

 

Zaten bütün karmaşa, içinde yaşanılan bir toplumun değer yargıları mutlak doğru imiş gibi algılanıp bir de buna bilimsellik süsü verilerek bu değer yargılarının dışından olan toplum veya kişilerin ahlaksız olarak aşağılanmaya çalışılmasından kaynaklanıyor.

 

Bu mantıkla, afrikada yarı çıplak yaşayan ve cinsel normları size uymayanları ***** mı ilan edeceğiz ?Bu toplum bilim dışı yaşıyormu diyeceğiz?

 

Avrupada swingerkulüp adında özel üyeleri olan mekanlar var.Bu mekanlarda, evli eşler kendi rızaları ile eş değiştiriyorlar.Dolayısıyla aldatma söz konusu değil.Türk toplumunun ahlak anlayışına % 100 zıt bir davranış. Bu tür kendi rızaları ile eş değiştirme olayı bilim dışıdır diyebiilrimisiniz? Avrupada çıplaklar kampı var,saunalarda hakeze öyle çırılçıplak girmek zorundasın,kuralı öyle.Bilim dışımıdır?

 

Şimdi onlarda kendi değer yargılarını ön plana çıkartarak bu değer yargılarına uymayan türk toplumunu ahlaksız ilan mı etsin?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

(yarasa)Eğer ateizm, bilimsel olmak adına bilimden uzaklaşıp katı kurallar çerçevesinde, binlerce yılda kazandığımız değerlerimizi hiçe saymak ise ben ateist değilim!

 

Ateizm size değerlerinizi hiçe sayın demiyor.Dediği çok açık ve net.

 

Kendi değerlerinizi tüm dünyaya dayatmayın,sizin değerlerinize uygun düşmeyen değerleri aşağılamayın der.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kendi değerlerinizi tüm dünyaya dayatmayın,sizin değerlerinize uygun düşmeyen değerleri aşağılamayın der.

 

Kimse kimseye bir şey dayatmıyor dayatmaz da... Aşşağılamıyor, aşağılamaz da...

Dayatılan bir şey mi var? Hayır...

 

Öneri vardır. Bilimsel öneridir. Uyarsınız ya da uymazsınız tercihtir. Toplum bunun kötü olduğunu düşünüyorsa ayıplar. Neden kötü olduğunu düşünür? Gözlem ve deneyimlerine bağlı olarak. Buda bilimdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanların giyim kuşamından,yemek alışkanlığından cinsel arzulara kadar tercihleri farklıdır. Toplum derken hangi toplum? Bu soruyu Brainslapper arkadaşımızda sordu ama arada kaynadı ve hiç kimse cevap vermedi.

 

 

Tercihlerin sebepleri vardır. Hepsinin de bilimsel açıklaması vardır.

Yanlış tercihler de bilim dahilinde incelenir, çözüm getirilir.

 

Ben et türü yemekleri severim,başkalarıda vejeteryan türü sever.Yani her insanın tercihi başkadır. Ben sportik elbiseleri tercih ederim,başkalarıda takım elbise ve kıravat takmayı tercih eder.Ben o tür yemekleri ve elbiseyi sevmiyorum hoşuma gitmiyor diye başka insanların tercihi yargılayamam,ahlaksızlık olarakta tanımlayamam. Böyle bir yetki ve selahiyetim yoktur Aksi takdirde insanları kendi çuvalıma sokmaya çalışıyorum demektir

 

Tercihlerinizin sebepleri vardır. Metafiziksel mi düşüneceğiz?

Tercihlerinizi tabii ki başkasına dayatamazsınız.

Burada sorun tercihlerin toplumsal değerlendirmesidir. Yanlış olarak nitelendirilen tercihler gökten inme şekilde değerlendirilmemiştir. Bin yılların verdiği gözlem ve deneyimlerin sonucudur. Bu da bilimsel bir yöntemdir.

 

 

İnsanların yemek ve elbise tercihi farklılığı konusunda kimseden tek bir kelime itiraz gelmezken,söz konusu cinsellik olunca neden kıyametler kopuyor? İşte bunu anlamak mümkün değil.

 

Giyim tercihi ile cinsel tercihleri öyle basite indirgeyerek değerlendirip aynı kefeye koyamazsınız.

Sarışın beğenmek ve esmer beğenmek ise dediğiniz doğrudur. Bu bir tercihtir ve bunlarında sebebi vardır.

 

Eşcinsellikten bahsediyorsanız bu bir hormonal bozukluktur. Tercih meselesi değildir. Tercih olarak algılansa da adlandırılsa da somut nedenleri vardır. Nedenlerini hormonlarda bulabilirsiniz.

 

Zaten bütün karmaşa, içinde yaşanılan bir toplumun değer yargıları mutlak doğru imiş gibi algılanıp bir de buna bilimsellik süsü verilerek bu değer yargılarının dışından olan toplum veya kişilerin ahlaksız olarak aşağılanmaya çalışılmasından kaynaklanıyor.

 

Kimse toplumla sınırlı doğruları tartışmıyor burada.

Tartışılan konular toplum üstüdür. Evrenseldir. Bilimle sınanabilir. Toplumsal olsa bile bunlar da bilimle incelenebilir.

 

Bu mantıkla, afrikada yarı çıplak yaşayan ve cinsel normları size uymayanları ***** mı ilan edeceğiz ?Bu toplum bilim dışı yaşıyormu diyeceğiz?

 

Hayır birşey ilan etmeyeceğiz. Bunu nereden çıkarıyorsunuz anlamıyorum.

Biz burada insan davranışlarının, tercihlerinin, eylemlerinin bilimsel olarak irdelenebileceğini söylüyoruz.

Yanlış şeylerin bilimsel olarak da açıklandığını söylüyoruz.

Ayrıca, uç örnekler verecem diye konu dışına çıkmayalım.

 

Avrupada swingerkulüp adında özel üyeleri olan mekanlar var.Bu mekanlarda, evli eşler kendi rızaları ile eş değiştiriyorlar.Dolayısıyla aldatma söz konusu değil.Türk toplumunun ahlak anlayışına % 100 zıt bir davranış. Bu tür kendi rızaları ile eş değiştirme olayı bilim dışıdır diyebiilrimisiniz? Avrupada çıplaklar kampı var,saunalarda hakeze öyle çırılçıplak girmek zorundasın,kuralı öyle.Bilim dışımıdır?

Şimdi onlarda kendi değer yargılarını ön plana çıkartarak bu değer yargılarına uymayan türk toplumunu ahlaksız ilan mı etsin?

 

Avrupadaki toplumsal değer yargılarını Avrupa insanlarına, Avrupa toplumlarına göre değerlendirirsin. Bilimsel olarak incelerken de bunu yaparsın. Referans olarak o bölgeyi alırsın. Tutup Türkiye'yi değil!

"Bilimsel olarak doğru ya da yanlış" olaylardan bahsederken konuyu "hangi ahlaka göre?" tartışmasına çekerek sapkınlıkları meşru terchler olarak gösteremezsiniz. Neyi tartıştığımızı önce bir belirleyelim. Kelime oyunu yapmayalım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın yarasa,insanlığın daha bilimden farklı pek çok bilgi kaynağı vardır.Örneğin ben “insanlara adaletli ve merhametli davranmak gerekir” önermesinin doğru olduğunu biliyorum. Beni buna ikna eden hiç bir fizik kanunu, kimya formülü veya biyoloji teorisi yok.Ya da 'yapılan bir kötülüğe iyilikle karşılık vermek' gibi bir erdemi bilim hiç bir zaman üretemeyecektir!Peki bu tür değer yargılarını nerden öğrendim ben?Vicdan,gelenek ve senin hiç ama hiç hazzetmediğin 'vahiy' öğretti bunları bana.

 

Zaten 'bilim dışında insanlığın hiçbir bilgi kaynağı yoktur' safsatası sadece felsefi bir iddiadır.Bu önermeyi ne deney ne gözlemle açıklayabilirsiniz.Dolayısıyla bu önerme bilimsel değildir!

 

Aslında dünya bunları göreli ve senin savunduğun 'kaba pozitivizmi' aşalı çok oldu.Umarım sende bu aşamaya ulaşırsın.Ama önce bir hayli ezber bozman gerekecek...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şu an konu sadece swinger clup ile sınırlı ise, bilim ne der? Bir düşünelim. Yasaklama önereceğini sanmam. Önerse de pek umursayan olacağını sanmam. Kulüp üyeleri sanırım bildiklerine devam ederler. Böyle bir şeyin yasaklama ile yüzde yüz önlenmesi zaten imkansızdır, onu geçtik... Başka ne diyebilir? Bazı uyarılarda bulunabilir. Örneğin bugün hiç bir korunma tekniğinin %100 koruma garantisi içermediğini söyleyebilir. İnsan bünyesi daima bazı oyunlar oynayabilecek karmaşıklıktadır. Sonra yarın elinizde kan örneği, kapı kapı babalık testi için dolaşmayın diye uyarabilir. Tüm canlılarda kendi yavrusuna yatırım yapma eğilimi vardır. Kendi DNA larını kopyalama eğilimi evrensel bir eğilimdir. Bu kaygıyı sadece erkek çeker. Dişi birey için ise daha iyi, daha kaliteli DNA yı kopyalama eğilimi söz konusudur. İlişkilerde bu iki eğilim dengelenir.

 

Bilim olası psikolojik sorunlara dikkat çekebilir. Bunun içinde çocuğundan şüphe duyma, yabancı bir gene yatırım yapma isteksizliği, çocuğun hiç suçu olmayan bir neden yüzünden dışlanma nedeniyle bunalım yaşaması... gibi bir çok sorun bakımından uyarılar yerinde olur. Sakın bu eğilimleri temelsiz hurafe diye nitelemeyin. Doğanın içinden gelen, aslanın et, ceylanın ot yemesi gibi bilimin belirlediği ve uzun bir evrim sürecinde oluşmuş olgulardır. Gelecekte bin yıl sonra değişirmiş, onu bilemem. Hiç bir şey değişmeden kalamaz, o ayrı. Belki yarın insan kuluçkalıkları çıkacak, üreme tamamen cinsellikten bağımsız, makine işi bir mekanik olacak, onu bilemem.

 

Son olarak devlet bu kulüplere bakkal dükkanı gibi ruhsat vermez, elinden geldiğince kısıtlama yapmaya çalışır, çünkü bilimin bahsedilen uyarıları toplumsal açıdan bir çok sorun yaratma kapasitesindedir. Hatta hiç izin vermemeyi tercih de edebilir. Bu kişisel bir sorumluluk değil çünkü, dünyaya ola ki eskaza gelmesine neden olduğunuz, fakat sonra reddederek bunalıma ittiğiniz bir günahsız yavru olsun. Her çocuk huzurlu bir aile ortamı, anne baba sevgisi ve korumasını hakeder. Bir tek çocuk bir gün swinger clup ürünü olduğunu öğrendiğinde travma yaşarsa, bunun vebalini kim ödeyebilecek?

 

Ancak dünya her olumsuzluğun yasaklanarak önlenebildiği bir yer değil. Olumsuzluklar kısıtlanma yoluyla asgaride tutulmaya çalışılır, "yaparsanız asarımla keserim"le olmaz tabii ki.

 

Bilim araştırır, teorik, deneysel, istatistiksel verilerini ortaya koyar. Üniversiteler ve araştırmacılar bunun için var. Toplum bu verileri tartışır, yasa koyucu değerlendirir, kamuoyundan, sivil toplum örgütlerinden gelen sesleri değerlendirir, gerekirse bilimcilere konferans, seminer düzenlettirir, enine boyuna tartışır ve bir yasa yapar yani. İşler böyle yürüyor.

 

Kürtaj bile enine boyuna tartışılıyor ve bir sonuç üretmek, hiç bir kısıtlama olmaksızın kürtajı tamamiyle serbest bırakmak olası görülmüyor. Bir hekimler kurulu kürtaj başvurusunu inceleyip karara varmak zorunda. Hiç kimse giderim, sorgusuz sualsiz herhangi bir hekim tek başına hiç bir sorumluluk taşımaksızın, kimseler bilmeksizin kürtajımı yasal olarak yapar diye kendini yüzde yüz güvende hissetmemeli. Bu bir travma, psikolojik ve fizyolojik sonuçları var. Bir canı candan, bir kanı kandan çatır çatır söküp çıkarıyorsunuz. Boru değil bu. Annelik dünyanın en güçlü duygularından biridir. Hiçe sayamazsınız. Bizler tavuk gibi yumurtlayarak üremediğimiz gibi, karmaşık ve gelişkin bir fizyolojiye olduğu kadar, duygusal karmaşalara sahip canlılarız.

 

Yüzeysel bakmazsak, karmaşaya dikkat edersek, ayrıntılara inersek, bilim bize kestirip atmaların hiç de kolay olmadığını söylemektedir. Keşke her şey basit, kestirip atmacı kurallarla yönetilebilseydi.

 

"Tüm kısıtlama ve kurallar kalkmıştır, ne haliniz varsa görün" denemiyor, bu kadar basit değil...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilim sadece fizik, kimya ve biyolojiden ibaret değildir.

 

Değildir tabi buna itiraz eden yok.'Yapılan kötülüğe iyilikle karşılık vermek' gibi bir yargıyı bilimin hangi dalı üretir o zaman buna cevap veriniz.Artı ben bir bilimadamıyım ve bana göre adalet ve merhamet aptalca şeylerdir.Şimdi senin gibi bilimperestler benim sözümü dinleyip adalet ve merhameti terkederler ha!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

?insanlara adaletli ve merhametli davranmak gerekir? önermesi deneyimle doğrulanan ve "insan ektiğini biçer, yaptığına maruz kalır" deneyimleri ile toplum belleğine kazınan bir kültür değeridir. Böyle kesin bir deneyimin vahyedilmesine hiç gerek yok. Bunu Tolstoy, Balzac veya Goethe de belirtebilir ve hepimiz onaylarız. Belki edebiyat bilimin dışında görülebilir, ama edebiyatın yayılmasına hizmet eden matbaa, yayın araçları, hatta yazı karekterlerinin keşfi teknolojiktir ve bilim ürünleridir.

 

Vahiy kutsallığı ezberlerini bozunuz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlişkilerde tercih olduğu sanılan bir çok konu dahi bimsel olarak açıklanmaktadır.

Kadınların, erkeğini seçerken binlerce yılda kazanılmış şeylere dikkat etmekte. Yakışıklı olması, güçlü olması, örneğin maddi durumu. Bunların tümü doğacak çocuğu ve onun büyümesini yakından etkileyecek şeyerdir. Bunlarla ilgili çok güzel belgeseller izlemiştim. Eşinin güzel olması konusu bile tercih değil, ileriye yönelik bir adımdır. Bunlarla ilgili ciddi çalışmalar var. Deneyler bile yapıyorlar. Koku testleri gibi...

 

Çok eşlilik, tek eşlilik. Yaşaan insanları alır değerlendirirsin, Psikolojik testlere tabi tutarsın. İstatistiksel değerlendirmeler yaparsın. Doğan çocukları incelersin. Psikolojilerini incelersin. Doğru mu? yanlış mı? bilimsel olarak karar verirsin. Bu iş bizim köyün doğrusunu dayatmak değildir! Ha bireyler buna uyar mı uymaz mı? Orası tercihtir. Olayın sonucuna da katlanırlar, tepki göreceklerse de göze almışlardır. Sigara ve içki zararlı mı? Zararlı. İçiyorsak göze almış, kişisel tercihimizi koymuşuz demektir. Getirdiği zarar ne sizin ne bizim köyleri dinlemez. Bilim bunu baştan söylemiştir.

 

Bu durumda neyin doğru neyin yanlış olduğunu tabiiki de bilimsel olarak açıklayabiliriz. Her birisini açıkladık mı? Hayır. "Bilimin açıklayamadığı davranışlar hurafedir" demek kulağıma hiç de yabancı olmayan bazı söylemleri hatırlatıyor:

 

- Evren nasıl meydana geldi? İlk canlı nasıl meydana geldi?

- Bilmiyoruz...

- Biz biliyoruz. Yaratıldı... Bilim herşeyi çözemez.

- Henüz bilmiyoruz kardeşim... Zamanla çözeceğiz.

 

İnsanların davranış biçimleri bile bilimsel olarak inceleniyor. Hurafe diye nitelendirdiğiniz şeylerin çıkış noktaları bellidir. Çalışırsan bulursun...

 

Bizim köyün doğruları...

Bizim köyün doğruları bizim köyün doğrlarıdır. Sadece o köye has doğrulardır. O köye özgü olaylar sayesinde gelişmiş doğrulardır. Başkasına göre yanlış gelebilir. Gider incelersin, bilimsel açıdan doğru mudur? değil midir?, sakıncalı mıdır? yoksa değil midir? Öyleyse hangi köy bizim olmalı? Bizim köy evrenin kendisi. Bilimin kendisi. Sizinki neresi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değildir tabi buna itiraz eden yok.'

 

Biraz önceki yazında itiraz vardı.

 

Yapılan kötülüğe iyilikle karşılık vermek' gibi bir yargıyı bilimin hangi dalı üretir o zaman buna cevap veriniz.

 

Psikoloji ve sosyolojide bunları inceleyebilirsiniz. Bunu toplumun kendisi binlerce yıllık deneyimi ile üretmiştir. Yazılanları tekrar dikkatlice okursanız sorularınıza cevap bulabilirsiniz.

 

Artı ben bir bilimadamıyım ve bana göre adalet ve merhamet aptalca şeylerdir.

 

Şimdi senin gibi bilimperestler benim sözümü dinleyip adalet ve merhameti terkederler ha!

 

Bilimperestler olarak niyelendirdiğin insanlar, dine inanan insanlar gibi körü körüne tapmazlar. Sorgularlar.

 

Ayrıca, böyle diyen bir bilim adamının sanırım ünvanı elinden alınır, itibar görmez, hatta hastaneye yatırılabilir. Bence denemeyin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu tartışmayı yeniden açtığı için arkadaşımıza teşekkür ediyorum.

 

Son zamanlarda bazı konularda gelişen tartışmalar göstermiştir ki, bilim, bilimsel olabilmek, bilimsel felsefe, hurafe, din, ateizm ve tanrı gibi kavramlar insanların kafasında tam olarak oturmamış, üzülerek söylüyorum, oturmadığı gibi yanlış yorumlara ve hakarete varabilecek ithamlara yol açmıştır.

 

Haklısın, öncelikle hakarete uğrayan ve "bilimselci takılan arkadaşlar tarafından afaroz edilen kişi" olarak benim bu konuların açığa çıkmasından en çok memnun olacak kişi benim.

 

Bilim bilmek kelimesinden türeyen doğayı anlama çabasından başka bir şey değildir. Bu çaba DOĞA üzerinedir. Tanımından da anlaşılacağı gibi DOĞAÜSTÜ kavramlara bilimde yer yoktur. Bu nedenle de yöntemi doğanın yani maddenin kendisidir. Yani, yöntemi diyalektik, felsefesi ise materyalisttir, materyalist olmak zorundadır. Doğaüstü kavramlara girdiğiniz anda, diyalektik ve materyalizmden uzaklaşıp idealist yöntem ve metafizik felsefeye bulaşmışsınız demektir ki, bu da bilim olmaktan çıkar.

 

Aynen katılıyorum.

 

Bilim doğayı anlama ve anladığınız bilgilerden yararlanma çabasından başka bişey değildir.

Bilim nükleer enerjiyi araştırır, bilimsel olarak nasıl yapay olarak ortaya çıkartılabileceğini de söyler.

 

Bilim, nükler enerjiyi insanların tepesine bomba olarak atarmısınız, atmaz mısınız, yoksa elektrik üretiminde mi kullanırsınız buna karışmaz. Nükleer enerjiye iyi veya kötü damgası vurmaz. Sadece belirler.

 

Doğaüstü kavramlara girdiğiniz anda, diyalektik ve materyalizmden uzaklaşıp idealist yöntem ve metafizik felsefeye bulaşmışsınız demektir ki, bu da bilim olmaktan çıkar. Bunda da haklısınız.

 

"Evlilik" veya "uyulması gereken cinsel kurallar" gibi, doğada gözlemleyemediğimiz, sadece ve sadece insanlararası ilişkilerde gözlemlediğimiz vakaları pozitif bilimler incelemezler. Bu alanlar hakkında bilgi derleyen sosoyal bilimler ise, bu ilişkilere iyi veya kötü demez. Hukuk ve ahlak haline gelmiş olan davranışlar, sosyal bilimler iyi veya kötü dediği için değil, belirli bir ortak geçmişe sahip insanlar arasında "ortak zemin" oluşturdukları için hukuk ve ahlak haline gelmişlerdir.

 

Bir başlıkta tanrı kavramının bilime olumlu/olumsuz etkilerini tartışmıştık. Bana göre, bu tanımlar doğrultusunda, tanrı veya ona tapınma sistematiği olan din gibi metafizik kavramların eninde sonunda bilime zararı olacaktır. Özellikle de yoları çakıştığı anda. Yolları çakıştığı anda diyorum, çünkü diğer türlü bir sorun yoktur. Sorun gizli kalır. Yani diğer bir değişle, tanrı gibi kavramlara inanan insanlar da bilim yapabilir, yapmaktadır. Ancak bu bir yere kadardır diyorum, çünkü yollar çakıştığı anda işin felsefesi bakımından gizli olan o sorun ortaya çıkacak ve bilime zarar verecektir.

 

Tapınma sistematiği olmayan, "doğrulanması gereken ilahi doğruları bulunmayan" ve bilimsel temele dayanmayan inançlarının farkında olan bir kişi bilim yapabilir. Buradaki kıstas, bilimsel metodu bilmesi ve neyin bilimsel, neyin bilimsel sayılamayacağının farkında olmasıdır.

 

Dil insanlar arasında diyalogu sağlar. Kelimeler de bunun aracıdır. O yüzden kendi kafamıza göre kelimeler ile oynamak, kelime oyunu anlamına gelir ve diyalogu sekteye uğratır. Kelimenin anlamını bilmiyorsak açar sözlükten bakarız. Sözlükler, kelimenin anlamını sabitleştirmeye ve kavram kargaşasını önlemeye yarar. Diğer taraftan kelimelere kendi kafamıza göre anlamlar yüklersek kelime oyunundan öteye gidemez, diyalog da kuramayız. Şimdi bunun bir örneğine bakalım ve gelelim "hurafe" kavramına:

 

"Hurafe, Boş, batıl inanışlar; asılsız rivayetler ve efsaneler, dinde olmayan ve sonradan dine eklendiği belli olan (bidat) asılsız inançlar, uğursuzlukla ilgili inanışlar ve yorumlar" diyor wikipedia'da. Başlangıçta dinde olmayan ve sonra dine eklenen diye başlıyor. Öyleyse hurafe terimini "bilimsel olarak açıklanamayan her şey" diye değiştiremeyiz.

 

Şimdi arkadaşımızın göremediği şey, bir taraftan bilimselci takılıp, öbür taraftan hurafi tanımlarken "dinde olmayan ve sonradan dine eklendiği belli olan (bidat) asılsız inançlar" kullanan bir sözlüğü ciddiye almasıdır.

 

Şimdi ben burada sormazmıyım "Dinde olanlar hurafe değil mi?" diye?

 

Hurafenin tanımını dincilere bırakan bir bilimci, yukarıdaki sorunun getireceği çıkmazla karşı karşıya kalmak zorundadır.

 

Bazı tartışmalarda, eşcinsellik, sapık ilişkiler, aldatma veya aldatılma gibi kavramlar hurafe ile aynı kefeye konulmuş. Bu aynı kefeye konulan terimlerin bazıları direkt olarak bilimsel yönden incelenip açıklanabilirken, bazıları ise dolaylı yönden bilimsel açıklamalara sahiptir. Bu bakımdan zaten "bilimsel açıklanamayan şeyler" kavramına uymaz, bu bir. Uysa da, adı hurafe olmaz, bu iki... Hal böyleyken "bilimsel olarak açıklanamayan şeyler" denilen şeyleri hurafe olarak görüp, toplumun değer yargılarıyla veya bilimsel bazı şeylerle karıştırmak hiç de doğru değildir

 

Tamamen yanlış bir paragraf.

 

Bilim eşcinselliğin, çokeşliliğin vs. gerekçelerini açıklar veya açıklamaya çalışır. Bilim bu ilişkilere iyi veya kötü etiketi yapıştırmaz.

 

O etiketi insanlar yapıştırırlar. İnsanların bu etiketleri yapıştırırken kullandıkları gerekçelerin bilimsel açıklaması yoktur.

Bu nedenle, bazı davranışların iyi veya kötü olarak nitelendirilmeleri "bilimsel olarak açıklanamaz", bu bir.

Hurafe sahibi olmak, başkalarına dayatmadıkça ve başkalarını kendi hurafelerini "bilimsel gerçeklik" diye satmadıkça sorun olmaz, bu iki.

Burada dinlere karşı yazı yazmamızın nedeni, "ilahi hurafelerin" evrensel doğrular olarak yutturulmasına karşı çıkıştır, bu üç.

 

"Ateizm veya tanrıtanımazlık, tanrı veya tanrıların varolmadığını kabul eden ve dinsel öğretiyi kabul etmeyen felsefi görüş. Bu fikri savunanlara ateist veya tanrıtanımaz denir. Ateizm, tanrı inancının yanısıra diğer metafizik inançları ve tüm ruhani varlıkları da reddeder" diyor wikipedia. Ancak ekliyor, tüm ateistlere atfedilecek bir ideoloji veya davranış biçimi yoktur. Genel olarak tanrı kavramını reddeden görüştür. Yani tüm ateistlerin ortak bir görüşü bulunmamakta. Aslında bunu forumlarda bile çok güzel görebiliyoruz. Tanrı kavramına inanan ancak dini reddeden görüşler var. Her iki kavramı reddeden görüşler var. Her iki görüşü reddedip bilimden nasibini alamamış görüşler var. Bilimsel olduğunu sanan ateist görüşler var. Ateist olmayıp bilimi çok iyi kavramış görüşler var. Yine geldik bilim kavramına. Dönüp ikinci paragrafı tekrar okumalı!

 

Hem ilah kavramını hem de, dinleri reddedip, bilimden nasibini alamamış, kendi "iyi ve doğru" kavramlarını başkalarına dayatmaya çalışan, "başkalarının davranışlarına "sapıklık" diyen ve bunun bilimsellik olduğunu iddia etmeyi sürdüren arkadaşları gördük, haklısın.

 

Bu arkadaşların bilimselliği şunun gibidir, hurafelerini bilim diye satmaktır:

 

Eski Türklerde bir bilimci: 7 kuşak akraba içinden evlenmek sapıklıktır.

Araplardan bir bilimci: Kuzenler ile evlenilebilir, sapıklık değildir. Amca, dayı, teyze, hala, süt kardeş ile evlenmek sapıklıktır.

İsveçli bir hukukçu: Akıl sağlığı olan herkes, gönüllülük esasına göre herkesle evlenebilir, cinsel ilişkiye girebilir.

Amsterdamlı bir bilimci: Eşcinsel ilişki sapıklık değildir.

 

Bakarmısınız, bu arkadaşların hepsi bilimci. Ama yanıldıkları ortak nokta, "bizim böyle bir değerimiz var, bilimsel bir gerekçemiz yok, ama böyle bir değerimiz var" demekten aciz olmaları ve kendi mallalli değerlerini evrensel diye, hem de bilim adına satmaya kalkmalarıdır.

 

İttiraf et, "bilimsel bir dayanağı yok bu davranışımın, ama bu benim kültürümdür, anlayışımdır, ben böyle yaşarım, kimse kabul etmek zorunda değildir" demeyi başar, sorun kalmasın. Ama bilimsellik adına malahhi değerleri evrensel değerler diye satmaya kalkma.

 

"Bir insanın karısının başkası ile cinsel ilişkiye girmesini istememesinin bilimsel bir açıklaması yoktur" Demişti bir arkadaşımız. Aynı mantık çizgisi ile eşcinsel ilişkiye girmeyi ve aldatma konularını da irdelemişti. Hatta yeni sorular gelmişti "istersen hayvanlarla girmeyi de listeye katalım" diye...

 

Burada işin ilginç tarafı bu cümlelerin hurafe olarak nitelendirilmesidir. Sebebi de bilimsel olarak kanıtlanamayan irdelenemeyen şeyler olarak görülmesi! İlginç! Bu konuların bilimsel irdelemelerine girmeyeceğim. Zira bu zaten söz konusu tartışmada yapılmıştı. Benim amacım işin, bilimsel düşünme ve akıl yürütme kısmıyla ilgili. Bu nedenle sizlere hurafe terimini yukarıda açma gereksinimi duydum. Bakalım bunlar hurafemi yoksa değil mi?

 

"Dine sonradan eklenenler" hurafe, dinde olanlar hurafe değil mi? Sen önce bunu yanıtla, diğer soruların yanıtını da bulursun.

 

O konuların bilimsel incelemesine girmek istesen de giremezsin. neye neden dolayı kötü, neden dolayı iyi dendiğini bilimsel yöntemle açıklayamazsın. Zira değer yargısı dediğin şey, mahallidir, görecelidir, bilimsel bir temeli yoktur.

 

Yukarıda bilimin de, bilimsel düşünüş yönteminin de hurafenin de tanımını verdik. Ateizm ile bağlamaya da çalıştık. Bir deklere vermek gerekirse, ben bilime inanan biriyim. Ateist miyim? Tanıma göre evet! Peki hangi ateist? Bilimsel olmak adına değer yargılarını hurafe olarak gören bir ateist mi? HAYIR!

 

Böyle düşünen arkadaşlara çok önemli bir tavsiye: madem bilimsel (!) olmak istiyorsunuz, tüm hurafe(!)lerinizden kurtulun...

 

Eğer ateizm, bilimsel olmak adına bilimden uzaklaşıp katı kurallar çerçevesinde, binlerce yılda kazandığımız değerlerimizi hiçe saymak ise ben ateist değilim!

 

Ne güzel. Turnusol ortaya çıktı, renkler belli oldu.

Sen kabul etmiyorsun diye, müslümanın, hristiyanın, putperestin değerlerine acımasızca saldır, sonra senin değerlerine birisi saldırınca ateistlikten de vazgeç, bilimsellikten de.

 

*

 

"Hurafem yok" diyen adama tavsiye et, bütün hurafelerinden kurtulmasını.

Benim hurafelerim var ve bunların farkındayım. Farkında olduğum için, dorun yok.

****** sorun olan bu hurafeleri, evrensel doğrular, bilimsel doğrular, ilahi doğrular daı altında başkalarına dayatmaktır.

 

Ben bilimsel düşünürüm. Bunda bir kaygım yok. Hurafe dediklerinizi ise hurafe olarak nitelendirmem. Zira değiller. Değer yargıları benim için önemlidir. İnsanlık önemlidir. Doğa önemlidir. Ne insana ne doğaya ve yaşayan canlılarına zararım olmaz. Olmamalı. İnsanlara zararım olmamalı. İnsanların düşünelerine zararım olmamalı. Topluma zararım olmamalı. BİLİMİN DESTEKLEDİĞİ DEĞER YARGILARIM OLMALI. Varsın, bilimsellik adına bunları hurafe bilenlerin olmasın!

 

Yukarıdaki sözleri yazan birisinin, başkalarının dinini, inancını sorgulama hakkı yoktur.

Zira, bir müslüman da "şeytan taşlama"yı hurafe olarak nitelendirmez.

Şeriatin getirdiği değer yargıları onun için önemlidir.

 

*

 

Bilimin desteklediği değer yargısı olmaz, olabilemez. Adı üstünde "yargı". Yani subjektir. Yani değerlendirene göre değişir.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biraz önceki yazında itiraz vardı.

 

O yazıda 3 bilim dalından bahsettim.Bilim yalnız bunlardan oluşur demedim.Bırakın da bilelim o kadarını..

 

Psikoloji ve sosyolojide bunları inceleyebilirsiniz. Bunu toplumun kendisi binlerce yıllık deneyimi ile üretmiştir. Yazılanları tekrar dikkatlice okursanız sorularınıza cevap bulabilirsiniz.

 

Psikoloji..Kimin psikolojisi?Sosyoloji..Türk sosyo-kültürel sistemi mi,batı sosyo kültürel sistemi mi??

 

Bilimperestler olarak niyelendirdiğin insanlar, dine inanan insanlar gibi körü körüne tapmazlar. Sorgularlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bizim köyün doğruları...

Sen böyle deyince aklıma geldi değerli yarasa... Önceki başlıkta değinmiştim. Anadolu'da başlangıçta gelenek yüzünden dışarı kız alıp vermeyen, sonra bu yüzden genetik bozuklukların artması nedeniyle daha da içine kapanmış ve artık isteseler de kimse kız alıp vermediği için genetik olarak yalıtılmış bir kaç köy vardır. Bunlarla ilgili üniversiteler araştırma yapmış ve tüm çocukları özürlü, bir tek sağlam çocuğu olmayan aileler çoğunlukta olduğu gibi, ömür ortalamasının çok düşük olduğu belirlenmişti. Bu olgunun nedeni, akraba evliliklerinin asırlar boyu sürmesi. Demek ki neymiş? Doğa kurallarını ve onları keşfeden bilim kurallarını hiçe sayıp kafana göre koyduğun veya vahiyle aldığın! kurallarla çiftleşemiyormuşsun!

 

Ne din, ne dinsizlik. İlla bilim!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değildir tabi buna itiraz eden yok.'Yapılan kötülüğe iyilikle karşılık vermek' gibi bir yargıyı bilimin hangi dalı üretir o zaman buna cevap veriniz.Artı ben bir bilimadamıyım ve bana göre adalet ve merhamet aptalca şeylerdir.Şimdi senin gibi bilimperestler benim sözümü dinleyip adalet ve merhameti terkederler ha!

 

Ahlak bilimi (Etik) en yalın tanımıyla, yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışır.

İnsan davranışının etiksel temellerinin oluşumu her sosyal bilime yansır:

 

Antropoloji: Bir kültürün bir diğeriyle ilişkilendirilmesinde yer alan karmaşıklıkların tahlili ve sonuçları.

Ekonomi: kaynakların, üretimin, tüketimin paylaşımının içeriği.

Siyaset bilimi: Gücün tahsisindeki rolü.

Sosyoloji: Grupların dinamiklerinin köklerindeki yerini.

Hukuk: Etik yapıların ilke ve kanunsallaştırılmasını.

Kriminoloji: Etik davranışı öven etik olmayan davranışı kötüleyen halleri,

Psikoloji: İse etik olmayan davranışı tanımlayış, anlayış ve tedavi edici roller üstlenirler.

 

Adı geçen bilim dalları kaynağını evrensel genel geçer değerlerden almaktadır. Herhangi bir toplumun değerlerine bağlı kalmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hurafenin tanımının din bazında yapılması elbette geçersiz. Sanırım bu durum gözünden kaçmış Yarasa... Tanımlar aynen alınır, tartışılmadan kabul edilir diye bir bağlam elbette yok. Bir çok tanımı yeniden tartışabiliriz. Bu kaynak gösterme konusu biraz tartışmalı. Bazen kaynak göstersen kabahat oluyor, bazen göstermesen... Neyse... Ama din bazında hurafe tanımı tabii ki geçersiz.

 

Sonrasındaki eleştirilere verilecek yeni yanıtım yok. Swinging konusunda yeterince irdeleme yaptım sanıyorum. Kısaca: Bilim nedenleri, sonuçları ve olası sonuçları enine boyuna irdeler, ortaya koyar. Her şeye de höt böt yassah mantığı, asarım keserim tehdidi getiremez. Bazı şeyler de hani eski deyimiyle "kerhen" desteklenir. "Aman aman iyi, yapın, yapın, serbest, daha çok yapın, sınırsızca, özgürce yapın, bir şeycik olmaz" denmez yani... Her şeyin nedenleri, sonuçları var ve olgular karmaşıktır. Bizler karmaşık bir dünyada bilimin peşinden çok da sendelemeden, yalpalamadan gitmeye, en azından düşmemeye, en olası doğruyu bulmaya çabalıyoruz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahlak bilimi (Etik) en yalın tanımıyla, yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışır.

İnsan davranışının etiksel temellerinin oluşumu her sosyal bilime yansır:

 

Antropoloji: Bir kültürün bir diğeriyle ilişkilendirilmesinde yer alan karmaşıklıkların tahlili ve sonuçları.

Ekonomi: kaynakların, üretimin, tüketimin paylaşımının içeriği.

Siyaset bilimi: Gücün tahsisindeki rolü.

Sosyoloji: Grupların dinamiklerinin köklerindeki yerini.

Hukuk: Etik yapıların ilke ve kanunsallaştırılmasını.

Kriminoloji: Etik davranışı öven etik olmayan davranışı kötüleyen halleri,

Psikoloji: İse etik olmayan davranışı tanımlayış, anlayış ve tedavi edici roller üstlenirler.

 

Adı geçen bilim dalları kaynağını evrensel genel geçer değerlerden almaktadır. Herhangi bir toplumun değerlerine bağlı kalmaz.

 

 

Peki o zaman.Olaya sosyolojik yönden bakalım:Mardin'de yaşayan bir köylü evinde yapmış olduğu börekleri komşularıyla paylaşıyor.Kapı kapı gezerek yaptığı börekleri komşularına ikram ediyor.Bu davranışı sergileye köylüye komşularının bakışı şu olacaktır:Ne cömert adam!

 

Bir de Almanya'da yaşayan Hans var.Hans da kek konusunda uzman.O da paylaşmayı seviyor,yaptığı kekleri komşularıyla paylaşıyor.Bu durum karşısında komşularının tavrı:Enayiye bak!

 

Sosyoloji bilimi bu konuda ne söyler?Hans mı enayi,yoksa mardinli köylü mü cömert?Saygıyı hakeden hangisi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kriminoloji:

Bu katkı önemli, teşekkürler maraba, kriminoloji bilimi, suç bilimidir. Suç kapsamına giren fiilleri ve girmeyen fiilleri, nedenleri, sonuçlarıyla ayrıntılı olarak irdeler, sınıflandırır. Bilim evrensel olduğu için de, bu bulgular da evrensel olur. Senin benim köyümün gelenekleri sorunu böylece ortadan kalkar. Örneğin o kadar geleneksel bir toplum olduğumuz halde zina, evrensel kabuller doğrultusunda TCK da suç kapsamından çıkarılmış, ancak boşanma nedeni sayılmıştır. Yani şu an TCK ya göre zina nedeniyle bir insanı hapse atamıyorsunuz.

 

Hayır yani, bilim de gökten hazır inmiyor canım, gelişen, dinamik bir yapı. Hop, gökten bir indi, ak kara şak diye apaçık belli oldu! Böyle bir şey yok! Araştırılacak, deney, gözlem yapılacak, istatistik veri toplanacak, literatür oluşacak da bir düzeye gelecek. Ama bu işin yolu da bu yani, bırakalım her köy kendi doğrusunu yapsın dersen, bakmışsın genetik mutasyonlu özürlüler köyü doğmuş... Bakmışsın sevgisiz, şefkatsiz büyümüş, kimin olduğu, hangi çarpık ilişkinin ürünü olduğu belirsiz çocuklar tiner çekip adam bıçaklamış...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu tartışmayı yeniden açtığı için arkadaşımıza teşekkür ediyorum.

 

Rica ediyorum…

 

Şimdi öncelikle şu çelişkileri ortadan kaldırır mısınız? Birinci çelişki:

 

Bilim doğayı anlama ve anladığınız bilgilerden yararlanma çabasından başka bişey değildir.

 

Bilim, nükler enerjiyi insanların tepesine bomba olarak atarmısınız, atmaz mısınız, yoksa elektrik üretiminde mi kullanırsınız buna karışmaz.

 

Yararlanma? Nerede kaldı o yarar? İnsan yararı?

 

Burada yeni bir konu çıkar: Bilim kötü emeller için kullanılmalı mı?

 

::::::::::::::::

 

"Evlilik" veya "uyulması gereken cinsel kurallar" gibi, doğada gözlemleyemediğimiz, sadece ve sadece insanlararası ilişkilerde gözlemlediğimiz vakaları pozitif bilimler incelemezler.

 

Aşkın kimyasını bile çözmüşken incelemez tabi. Kimya da pozitif bir bilim değildir. Doğru…

 

Şimdi arkadaşımızın göremediği şey, bir taraftan bilimselci takılıp, öbür taraftan hurafi tanımlarken "dinde olmayan ve sonradan dine eklendiği belli olan (bidat) asılsız inançlar" kullanan bir sözlüğü ciddiye almasıdır.

 

Bunu ben değil, sözlük böyle tanımlıyor.

Din ve hurafe terimleri insanların kafasında belirli kavramlar için kullanılır. Din terimi sana göre (hatta bana göre) hurafe olabilir. Aslı olmayabilir. İkinci çelişki:

 

Dini hurafe olarak algılıyorsunuz ve bunu insanlara dayatmaya çalışıyorsunuz. Hani nerede kaldı sizin antidayatmacı görüşleriniz?

 

“Hurafe sahibi olmak, başkalarına dayatmadıkça ve başkalarını kendi hurafelerini "bilimsel gerçeklik" diye satmadıkça sorun olmaz, bu iki.

 

Diyorsunuz, sonra dini hurafe olarak kendi doğrularınıza göre değerlendirip ben dahil herkese dayatıyorsunuz. Evet bana göre de hurafedir. Ama hurafe başka bir terimdir, din başka bir kavramdır…

 

Şimdi ben burada sormazmıyım "Dinde olanlar hurafe değil mi?" diye?

 

:) Dayatma yapmayalım. Bu sizin köyün doğrusudur. Başkalarının köyünde geçerliliği yoktur!

 

Hurafenin tanımını dincilere bırakan bir bilimci, yukarıdaki sorunun getireceği çıkmazla karşı karşıya kalmak zorundadır

 

Hurafenin tanımı bellidir. Dincisi bilimcisi olmaz. Sözcük oyunlarına devam ediyoruz…

 

Bilim eşcinselliğin, çokeşliliğin vs. gerekçelerini açıklar veya açıklamaya çalışır. Bilim bu ilişkilere iyi veya kötü etiketi yapıştırmaz.

 

Yanlışlığını ortaya koymaktan bahsediyoruz. İyi kötü etiketi değil. Doğru/yanlış etiketi!

 

O etiketi insanlar yapıştırırlar.

 

Gözlem ve deneyimlerine yani bilime göre yapıştırırlar.

 

İnsanların bu etiketleri yapıştırırken kullandıkları gerekçelerin bilimsel açıklaması yoktur.

 

Varmış demekki…

 

Hem ilah kavramını hem de, dinleri reddedip, bilimden nasibini alamamış, kendi "iyi ve doğru" kavramlarını başkalarına dayatmaya çalışan, "başkalarının davranışlarına "sapıklık" diyen ve bunun bilimsellik olduğunu iddia etmeyi sürdüren arkadaşları gördük, haklısın.

 

Konuda anlattıklarımı tekrar gözden geçiriniz.

 

Bu arkadaşların bilimselliği şunun gibidir, hurafelerini bilim diye satmaktır:

 

Bilim hurafe midir???

 

Eski Türklerde bir bilimci: 7 kuşak akraba içinden evlenmek sapıklıktır.

Araplardan bir bilimci: Kuzenler ile evlenilebilir, sapıklık değildir. Amca, dayı, teyze, hala, süt kardeş ile evlenmek sapıklıktır.

İsveçli bir hukukçu: Akıl sağlığı olan herkes, gönüllülük esasına göre herkesle evlenebilir, cinsel ilişkiye girebilir.

Amsterdamlı bir bilimci: Eşcinsel ilişki sapıklık değildir.

 

Bilimden ne anlıyorsunuz bilmiyorum… Ama bu saydıklarınızı görüşlerinize destek olarak göstermeniz ne anladığınızı göz önüne sermekte.

 

Eski Türklerden bahsediyorsun. Sadece gözlemlediklerine göre bir genelleme yapmışlar. Bilimleri bu kadar. Doğru mu söylemiş? Eğer verileri doğru ise evet doğru demiş. Demek ki 7 kuşağa kadar sakatlıklar görmüşler. Değişir mi değişir! Bilim kendi kendini yalanlayıp gelişir!

Araplardan biri kuzenler arasında sakatlık olmayacağını görmüş. Doğru mu? Gözlemleri doğru ise doğru söylemiş. Değişir mi değişir! Bilim kendi kendini yalanlayıp gelişir! İsveçli akıl sağlığından bahsetmiş. Akıl sahibi olan insan zaten yakın akrabalar ile evlenmez. Sonucunu bilir! Amsterdamlı eşcinselliği sapıklık değildir demiş. Sapıklık nedir? Kötü anlamda argo anlamda konuşuyorsak sapıklık değildir. Sapıklıktan kastımız, normalden sapmak ise evet sapıklıktır. Zira eşcinsellik hormonlarda görülen bir bozukluk sonucu ortaya çıkan normalden sapmaktır!Kelimelerle oynamayalım lütfen…

 

Bakarmısınız, bu arkadaşların hepsi bilimci. Ama yanıldıkları ortak nokta, "bizim böyle bir değerimiz var, bilimsel bir gerekçemiz yok, ama böyle bir değerimiz var" demekten aciz olmaları ve kendi mallalli değerlerini evrensel diye, hem de bilim adına satmaya kalkmalarıdır.

 

Evet, bunlar kendi çaplarında bilimsel konuşmaya çalışmışlar ve becermişler. Ama yüzyıllar sonra bile anlaşılamamışlar. Ne yazık!!!

 

İttiraf et, "bilimsel bir dayanağı yok bu davranışımın, ama bu benim kültürümdür, anlayışımdır, ben böyle yaşarım, kimse kabul etmek zorunda değildir" demeyi başar, sorun kalmasın. Ama bilimsellik adına malahhi değerleri evrensel değerler diye satmaya kalkma.[/b]

 

Ne sattığım ortada. Alan alır beğenmeyen almaz. İtiraf ediyorum, bunların bilimsel dayanağı var! Kendin alıntılayıp yazmışsın ama ne demek istediğini sen de anlamamışsın… Hepsi de bilimsel maalesef…

 

“Dine sonradan eklenenler" hurafe, dinde olanlar hurafe değil mi? Sen önce bunu yanıtla, diğer soruların yanıtını da bulursun.

 

Dinde olanlar sana ve bana göre hurafe. Gerçek anlamıyla ise hurafe değil. Dinin gerçek anlamı ne? Hurafe mi? Din bilimi Hurafe bilimi mi? Tanrıya ibadet biçimleri. Biz hurafe olarak niteleyebiliriz. Halüsilasyon diye niteleyebiliriz. Bu dinin halisülasyon terimi ile aynı olduğu anlama mı gelir? Bilimsel açıdan bakalım. Bilisel açıdan din insanların uydurmasıdır. Gerçek anlamı ile hurafe değildir. Hurafe ile kastedilen şey başkadır. Batıl inançtır. Dinlerde yoktur. Türk Dil Kurumuna bakalım: DİNE SONRADAN GİRMİŞ BOŞ İNANÇ.

 

Ne güzel. Turnusol ortaya çıktı, renkler belli oldu.

Sen kabul etmiyorsun diye, müslümanın, hristiyanın, putperestin değerlerine acımasızca saldır, sonra senin değerlerine birisi saldırınca ateistlikten de vazgeç, bilimsellikten de.[/b]

 

Ne demek istediğimi anlamamışsınız bile…

Yazımı tekrar okuyunuz. Eğer şartı ile başlayan bir cümle göreceksiniz… Kelime oyunlarına artık son verelim…

 

 

"Hurafem yok" diyen adama tavsiye et, bütün hurafelerinden kurtulmasını.

Benim hurafelerim var ve bunların farkındayım. Farkında olduğum için, dorun yok.

Ayıp olan, sorun olan bu hurafeleri, evrensel doğrular, bilimsel doğrular, ilahi doğrular daı altında başkalarına dayatmaktır.

 

Burada çok haklısınız. Birincisi, hurafelerinizin (hurafe ise tabi) olması sizin sorununuz. Bunları da kimseye dayatmamalısınız. Benim de dayattığımdan bahsetmeyin.

 

Yukarıdaki sözleri yazan birisinin, başkalarının dinini, inancını sorgulama hakkı yoktur.

 

Ben bilimin ışığında insanların sorgulaması ve doğruyu bulması için çalışırım.

 

Zira, bir müslüman da "şeytan taşlama"yı hurafe olarak nitelendirmez.

 

Evet, aynen öyle…

 

Şeriatin getirdiği değer yargıları onun için önemlidir.

 

Yanlış değer yargılarını ancak bilimin yardımı ile düzeltebiliriz…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Evlilik" veya "uyulması gereken cinsel kurallar" gibi, doğada gözlemleyemediğimiz, sadece ve sadece insanlararası ilişkilerde gözlemlediğimiz vakaları pozitif bilimler incelemezler. Bu alanlar hakkında bilgi derleyen sosoyal bilimler ise, bu ilişkilere iyi veya kötü demez. Hukuk ve ahlak haline gelmiş olan davranışlar, sosyal bilimler iyi veya kötü dediği için değil, belirli bir ortak geçmişe sahip insanlar arasında "ortak zemin" oluşturdukları için hukuk ve ahlak haline gelmişlerdir.

 

Sosyal bilimler de en az pozitif bilimler kadar pozitiftirler, somut olgulara dayanmaktadırlar. Kaynağı maddeseldir, insandan, doğaya uyumundan, sağlıklı üretim ve tüketiminden almaktadır. Sosyal bilimler de pozitif bilimler gibi evrenseldir.

 

Sosyal bilimler akademiktir, tüm toplumların ortak tarihsel deneyimleriyle evrensel düşünen bilim adamlarının kabulleri sonucudur. Yöntemlerinde bilimsel metodların geçerliliği söz konusudur. Üniversitelerin ve bilim adamlarının ortak kabulleridir.

 

Sosyal bilimler, bazı lokal kültürlerin etkisinde kalan fikir adamlarının kişisel, toplumsal görüşlerinden etkilenmezler. Bir önceki iletimde belirttiğim sosyal bilimler metodolojiktir.

 

İnsan davranışının etiksel temellerinin oluşumu her sosyal bilime yansır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peki o zaman.Olaya sosyolojik yönden bakalım:Mardin'de yaşayan bir köylü evinde yapmış olduğu börekleri komşularıyla paylaşıyor.Kapı kapı gezerek yaptığı börekleri komşularına ikram ediyor.Bu davranışı sergileye köylüye komşularının bakışı şu olacaktır:Ne cömert adam!

 

Bir de Almanya'da yaşayan Hans var.Hans da kek konusunda uzman.O da paylaşmayı seviyor,yaptığı kekleri komşularıyla paylaşıyor.Bu durum karşısında komşularının tavrı:Enayiye bak!

 

Sosyoloji bilimi bu konuda ne söyler?Hans mı enayi,yoksa mardinli köylü mü cömert?Saygıyı hakeden hangisi?

 

Bizim burada tartıştığımız; etiğe yakışmayan sapkın sosyal davranışlar hurafemidir? Bilim bu davranışları nasıl değerlendirir?

 

İnsanlara zararı olmayan yöresel, insancıl kültürel yapılar tartışılmıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.