Misafir karabekir Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 kişiye bir ülkenin kurucu liderini sevip sevmediğini sorması da bir gazetecenin anormal bir şey değildir. Başka bir ülkenin kurucu liderine hayranlığını dile getiren bir kişiye, kendi ülkesinin kurucu lideri hakkındaki düşünceleri sormak son derece normaldir. Bunun yanlış veya rahatsızlık yaratan ne gibi bir yanı vardır onuda anlamak mümkün değil. Muhtemelen en azından bu genç kızlar kadar dürüstçe cevap vermek yerine takkiye daha yaygın olduğu için olabilir. Türkiye'de anormal değildir haklısınız. Aslında mesele şudur. Bir kişi, bir ülkeyi bağımsızlığına kavuşturmak için canını ortaya koyar ve bir millete önder olursa onu o ülkede yaşayan insanların sevmemesi düşünülemez. Niye bu sevgide sorun var. Ya bu insanlara öğretilen birşey var veya gizli bir bilinç otomatikman oluşuyor. Her ikisi de mümkün. Kimileri tarihi araştırıp iyice tetkik ettikten sonra böyle bir bilince (yanlışı/kötüsü olabilir bilincin) sahip oluyor kimisi de birilerini takip ediyor. Humeyni-Atatürk kıyaslaması hayli bir zamandır yapılıyor ve hatta başörtülü ve eğitimli kızlara özellikle sorulan sorulardan bir tanesidir bu. Bu soru niye soruluyor. Herkes Atatürk'ü sevmek zorunda mı ki; Atatürk'ü seviyor musunuz diye soruluyor. Ben, yukarda ironik olarak bir metin koymuştum. Sanane ile bitiyordu bunun cevabı. O kızların Atatürk'ü sevip sevmediğini ben bilmek zorunda mıyım? Tersi Humeyni'yi sevip sevmediğini ben bilmek zorunda mıyım? Aslında o soru bir tuzak sorusuydu. Kızlar tuzağa düştüler. Yani takiyyeye geldik yine. Bu soru sorularak ve bu soruya cevap verilerek (vermemek mümkün mü) kızların söyleyeceği herşey bitti. Söyledikleri herşey. Şimdi bana söyleyin, Atatürk ve Humeyni dışında ne hatırlıyorsunuz o konuşmadan. Ben, bir-iki sayfa önceki metinden hiçbir şey hatırlayamıyorum ne yazık ki; CYRANO, devrim tarihine meraklı olduğumu biliyorsundur. Bu yüzden kimler ölmüş/kimler kalmış az-biraz bilgim var. Ben, Humeyni'nin yaptıkları doğruydu demiyorum ve dahası birşeyleri gizlemeye de çalışmıyorum. Daha önce; bir düşünce ne kadar iyi olursa olsun ona uygulayıcılar yön/anlam verir demiştim. Humeyni, iktidara gelirken inanılmaz vaatler, inanılmaz bir özgürlük getiriyordu İran Halkı için. Ama, iktidara geldikten sonra bahsettiğin hadiseler yaşandı. Ve başbelası bir savaş çıktı...Hasılı, bunlara girmek değil niyetim. Humeyni, Atatürk kıyaslaması da değil niyetim. Hangisi galip gelir bu savaştan o da beni ilgilendirmiyor. Kızlar haklı mı haksız mı o da değil. Bir arkadaşımız devrim tarihi yazmış ama devrim tarihi içerisinde bazı yerleri atlamış ve daha müslüman az müslüman olarak, cinsellikle ilgili bazı şeylere değinmiş... Ben de onlara ufak bir değinip geçme taraftarıyım...Ama, konu gıcıklaştı... Zaten, gıcıklaşmaması mümkün değil. Saygılar... Alıntı
Φ haveran Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 Yılmaz ÖZDİL I love Humeyni! "Humeyni?yi seviyorum. Atatürk?ü sevmiyorum. Maraş?ta Fransız askerleri Nene Hatun?un başörtüsüne uzandı. Sütçü İmam ilk ateşi açtı, böylelikle Kurtuluş Savaşı başladı. O dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz, cephedeki insanlar hep Müslüman... Atatürk olmasaydı, İngilizler olsaydı, haklarım daha geniş olacaktı." * Böyle dedi. * "Türbanlı böyle dedi" demiyorum; çünkü bütün türbanlılar böyle düşünmediği gibi, böyle düşünen türbansızlar da var. Demem şu... * Nene Hatun, Maraşlı değil. Erzurumlu. Savaştığı düşman, Fransız değil. Rus. Rus başörtüsüne saldırmadı. Aziziye Tabyası?na saldırdı. Milli mücadelenin mangal yürekli evladıdır ama, milli mücadelenin ilk kurşununu Sütçü İmam sıkmadı. Hasan Tahsin sıktı. Maraş?ta değil, İzmir?de. Takvime bak.. Hasan Tahsin?in tetiğe basmasıyla, Sütçü İmam?ın tetiğe basması arasında 6 ay var... Sütçü İmam, Fransız vurmadı. Ermeni vurdu. Maraş?ta düşmana ilk müdahaleyi yapan da, aslında Sütçü İmam değil. Çakmakçı Sait. Silahı yoktu. Yumruğuyla saldırdı. Şehit oldu. Maraş?ı önce kim işgal etti? Arkadaşın İngilteresi! Kim sesini çıkarmadı? Arkadaşın padişah efendisi! Kim kurtardı? Arkadaşa daha geniş haklar tanıyacak olan İngilizlerin gemisiyle kaçan padişah efendinin idam etmek için arattığı Atatürk! * O dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz, cephedeki insanların hep Müslüman olmadığını da görürsünüz... Bizzat Ordinaryüs Profesör Mazhar Osman?ın ağlayarak okuduğu "şehit listesi"ne göre, bu toprakları İngilizler işgal etmesin diye savaşan, can veren İstanbullu hekimler arasında, 140 Türk, 32 Ermeni, 25 Rum, 18 Yahudi var. Ve, dikkatinizi çekerim, hepsine birden "şehit" demişler... Çünkü şehitlik kavramı, "o dönemin sosyolojik yapısı"na göre, dinle alakalı değil, yurtseverlikle alakalı. * Uzatmayayım. Tehlike ne İran?dır, ne İngiltere... Kara cehalettir. Acaba başka söze hacet var mı ? Hem ezberletilmiş şeylerle hareket ederler ,ondan sonra da inancımızdan dolayı başımız örtülü derler . Kardeşim siz tarikat efendilerinizin izni olmadan tuvalete bile gidemezsiniz. Bari açın okuyun da tarih öğrenin biraz. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 ***** Humeyni Fransizlarin besleyerek Iran'a gönderdikleri ve halkin zaaflarini kulllanarak sah Riza Pehlevi'yi tahtindan eden adamdir,onun müslüman olup olmamasida tartisilir.Atatürk ise satilmis ve isgal edilmis bir ülkeyi hem isgal edenlerden hemde satanlardan kurtardi,satan müslümanlarin halifesiydi.Atatürk'ün iki türbanli kiz tarafindan veya Laiklik ve Cumhuriyet karsiti birileri tarafindan sevilip sevilmemesi pekte önemli degildir.Fare daga küsmüs dagin haberi yok hesabina benzer bu. Asil vahim olan sey ise hala ortacaga olan özlemdir,iste türban takanlarin neden cagdas olamadiklarina tipik bir örnek Fatih Altayli'nin konugu olan iki irtica modelini verebiliriz. Humeyni'yi sevenler belirli odaklardir,Iranda bile Humeyni'den nefret edilir ama gizli olarak,televizyonlarda Humeyniyi sevmiyorum demekle daragaci birbirine endekslidir.Bu nedenle imkansizdir öyle birseyin konusulmasi.Atatürk ise tüm dünyada sayilan ve sevilen bir önderdir,yani türbanlilarin onu sevmemeleri pekte eksi getirmez ona olan saygi ve sevgiye. saygilarla Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 Anayasa Mahkemesi’nin "TÜRBAN" iptal kararı tartışılıyor! Aslında Tartışılan sadece “iki farklı sistem”! Gerçekten hâlâ anlamadınız mı?... Sistemlerden biri, Anayasal sistem... 6. maddesi, “Türk Milleti, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” diyor... Başlangı’ında, “Türk Milleti, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” diyen… İkincisi ise, AKP’nin, destekçilerinin arzuladığı “sistem”.. Bu sistemde “milli irade” var. “Milli irade” dedikleri, Meclis’te oyçokluğunu ele geçiren iktidarların, her şeyi yapma hakkı olduğudur! Meclis’i tek yetkili kılan, burada alınan her kararı, “Arkasında milletin siyasi tercihi var” diyerek haklı, doğru ve kabul edilmesi şart... olarak dayatan... Bu kararlara karşı çıkanları da “darbeci, gerici, vesayetçi, faşizan” olarak nitelendiren... Ne kadar vahim bir durum... Vah vah ki vah vah... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 Anayasa Mahkemesi’nin "TÜRBAN" iptal kararı tartışılıyor! Aslında Tartışılan sadece “iki farklı sistem”! Gerçekten hâlâ anlamadınız mı?... Sistemlerden biri, Anayasal sistem... 6. maddesi, “Türk Milleti, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” diyor... Başlangı’ında, “Türk Milleti, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” diyen… İkincisi ise, AKP’nin, destekçilerinin arzuladığı “sistem”.. Bu sistemde “milli irade” var. “Milli irade” dedikleri, Meclis’te oyçokluğunu ele geçiren iktidarların, her şeyi yapma hakkı olduğudur! Meclis’i tek yetkili kılan, burada alınan her kararı, “Arkasında milletin siyasi tercihi var” diyerek haklı, doğru ve kabul edilmesi şart... olarak dayatan... Bu kararlara karşı çıkanları da “darbeci, gerici, vesayetçi, faşizan” olarak nitelendiren... Ne kadar vahim bir durum... Vah vah ki vah vah... Anayasa, Anayasa diyorsunuz; ama en basit aykırılığı dahi eleştirmek istemiyorsunuz ya da bilmiyorsunuz( o da ayrı mesele); tamam anladık sizce bu kararı eleştiren herkes Anayasa'ya düşman(!!! bu nasıl bir anlayışsa, alıştığım için bu laflara hiç üstüne gitmeyeceğim)... Ama Anayasa, evet bahsettiğiniz metin diyor ki: Kararları gerekçeli ya-yın-la-ya-cak-sın( anlaşıldı değil mi, ayrıntılıca defalarca yazıp metinden alıntıyla uzatabilirim meseleyi isterseniz)... Biz burada aslında sadece AYM'nin yetkisi konusunu tartışabiliriz şimdilik; he gerekçe yayınlandıysa haber verin lütfen bir an önce okumak istiyorum... Ve 82 Anayasası'na göre AYM Anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından denetleyebilir ve bu teklif ve oylama çoğunlukları, ivedilikle görüşülemeyeceği meseleleriyle sınırlanmıştır; hem de doğrudan Anayasaca, bakınız diğer başlıkta bu duruma nasıl gelindiğini de yazdım... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 Başörtüsü Kuran da yoksa İncil de var,her Kitap ehlinde bu kavram var..Ama diğer değindiğin noktalarda haklısın,belki de ses çıkıyordur ama çok çok az dan çıkıyordur.Sadece dindar olduğunu savunan değil,her kesimden insanımız için içler acısı gerçeğimiz bence olaylara ,yanlış kavramlara sessizliğimiz. kusura bakmayın geç gördüm yazınızı, Kuran'da yoksa İncil'de var demek bir müslüman için hoş bir savunma olamaz, malum bilmeniz lazım incil hükümsüz bir kitaptır yani uydurmadır... Müslüman için referans incil olmaz yani... Ayrıca diğer kitaplarda var olduğunu savunmak onları doğrulamaktır oysa Kuran onların hükmünü iptal etmiştir... Kuran'da bahsi geçen ayetin içeriğinde kelime olarak başörtüsü geçmiyor, himar isimli bir giysiden bahsediliyor, yorumcu ve tefsirciler çevirilerinde başörtüsü olarak kullandıkları için böyle kabul görmüş... sayın karabekir, Fatih Altay'lı da görmek isteriz çünkü o tv de bir program sunuyor, anlaşılması çok mu zor geldi de açıklama gereği duydunuz, tam cümle kurayım arzu ederseniz daha anlaşılır olur sizin için: sizide Fatih Altay'lının sunmuş olduğu programda konuk olarak görmek isteriz... nasıl oldu mu? benim sizin yazınıza karşılık vereceğim bütün yanıtların benzerlerini sevgili cyrano ve tengeriin boşig vermiş... bende onların yanıtlarının altına imzamı atıyorum, hani bana tavsiye etmiş olduğunuz şey var ya, Atatürk'ü bilmek ama Humeyni'yi bilmemek... Aslında bu iki ismin yanyana anılması bile beni rahatsız ediyor. Neyse, siz humeyni'yi ve görüşlerini benimsemiş olabilirsiniz ama lüften bilgi ile konuşun, sayın cyrano gerekli tespitleri yapmış, humeyni'nin iran'ı amerikan mangasından kurtarmadığını aksine iran halkının şahtan kaçarken humeyniye tutulduğunu tüm yalınlığı ile anlatmış, keşke sizde bilgi ile yorum yapıyor olsaydınız, eğer öyle olsaydı bugün Türkiye'de Amerikan mangacılığı yapan hükümetlerin ve tv de yorum yapmaya çalışan İngiliz egemenliğine sığınacak kadar ****** kızların düşüncelerinin humeyni ile çelişiyor olması gerekirdi... ama değil, Amerikancılar ve haçlıya sığınmayı marifet bilenlerin çoğunun dinci olmasıda enteresan bir rastlantı. (!) Humeyni Amerikan mangasını kovdu diyorsunuz, bunun doğrusu şu Amerika destekli Şah'ın yönetiminden duyulan halk rahatsızlığını kullanan Humeyni Amerikanın gizli desteğiyle İran'da iktidar oldu... Ve İran halkını emperyalizmin kollarına tam manasıyla teslim etti, çünkü emperyalizm böyle düşmanla beslenir... Atatürk ile ilgili doğru bilgilere sahip olsaydınız asıl gerçek antiemperyalist tepkinin Amerikan mangacılarını kurtuluş savaşına destek olmuş olsalarda "biz Amerikanın müttefikiyiz, Avrupaya karşı Amerikanın yanında olmalıyız" diye savunanları ülkenin idaresinden soyutlayan Atatürk'ün tepkisi olduğunu bilirdiniz. humeyni ile ilgili edineceğim bilgi bugün bildiklerimin üzerine katkı sağlamayacak. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Türkiye'de anormal değildir haklısınız. Aslında mesele şudur. Bir kişi, bir ülkeyi bağımsızlığına kavuşturmak için canını ortaya koyar ve bir millete önder olursa onu o ülkede yaşayan insanların sevmemesi düşünülemez. Niye bu sevgide sorun var. Ya bu insanlara öğretilen birşey var veya gizli bir bilinç otomatikman oluşuyor. Her ikisi de mümkün. Kimileri tarihi araştırıp iyice tetkik ettikten sonra böyle bir bilince (yanlışı/kötüsü olabilir bilincin) sahip oluyor kimisi de birilerini takip ediyor. Humeyni-Atatürk kıyaslaması hayli bir zamandır yapılıyor ve hatta başörtülü ve eğitimli kızlara özellikle sorulan sorulardan bir tanesidir bu. Bu soru niye soruluyor. Herkes Atatürk'ü sevmek zorunda mı ki; Atatürk'ü seviyor musunuz diye soruluyor. Ben, yukarda ironik olarak bir metin koymuştum. Sanane ile bitiyordu bunun cevabı. O kızların Atatürk'ü sevip sevmediğini ben bilmek zorunda mıyım? Tersi Humeyni'yi sevip sevmediğini ben bilmek zorunda mıyım? Aslında o soru bir tuzak sorusuydu. Kızlar tuzağa düştüler. Yani takiyyeye geldik yine. Bu soru sorularak ve bu soruya cevap verilerek (vermemek mümkün mü) kızların söyleyeceği herşey bitti. Söyledikleri herşey. Şimdi bana söyleyin, Atatürk ve Humeyni dışında ne hatırlıyorsunuz o konuşmadan. Ben, bir-iki sayfa önceki metinden hiçbir şey hatırlayamıyorum ne yazık ki; CYRANO, devrim tarihine meraklı olduğumu biliyorsundur. Bu yüzden kimler ölmüş/kimler kalmış az-biraz bilgim var. Ben, Humeyni'nin yaptıkları doğruydu demiyorum ve dahası birşeyleri gizlemeye de çalışmıyorum. Daha önce; bir düşünce ne kadar iyi olursa olsun ona uygulayıcılar yön/anlam verir demiştim. Humeyni, iktidara gelirken inanılmaz vaatler, inanılmaz bir özgürlük getiriyordu İran Halkı için. Ama, iktidara geldikten sonra bahsettiğin hadiseler yaşandı. Ve başbelası bir savaş çıktı...Hasılı, bunlara girmek değil niyetim. Humeyni, Atatürk kıyaslaması da değil niyetim. Hangisi galip gelir bu savaştan o da beni ilgilendirmiyor. Kızlar haklı mı haksız mı o da değil. Bir arkadaşımız devrim tarihi yazmış ama devrim tarihi içerisinde bazı yerleri atlamış ve daha müslüman az müslüman olarak, cinsellikle ilgili bazı şeylere değinmiş... Ben de onlara ufak bir değinip geçme taraftarıyım...Ama, konu gıcıklaştı... Zaten, gıcıklaşmaması mümkün değil. Saygılar... bekir burada bahsedilen insanlar birer edebiyatçı, şarkıcı, sporcu ya da başka birşey değil. Ülkelerinin kaderini tayin eden düşüncelere ve ideolojilere sahip siyasi liderler. Onlara duyulan sevgi, kişi olarak kara kaşlarına , kara gözlerine değil temsil ettikleri ideolojileri ve yaptıklarına duyulan sevgidir. Atatürk'ü sevip sevmediği şeklindeki bir soru. Onun düşünceleri ve yaptıklarını sevip sevilmediğiyle ilgili bir sorudur. Herkes sevmek zorunda değildir. Ancak bu genç kızların yaptığı gibi yalanlar ve çarpıtmalarla onu karalamamak zorundadır. O soru hiçte tuzak bir soru değildi. Altaylı Humeyni'ye olan sevgisini dile getiren bir genç kıza, Atatürk hakkındaki görüşlerini sordu bu soruyla. Genç kızda Atatürk hakkındaki görüşlerini cehaletinide beraber ortaya koyarak sundu. Nesi bir tuzaktı? Genç kızlar Atatürk , onun kurduğu laik cumhuriyet, ve yaptıkları hakkındaki görüşlerini koydular ortaya. İşte mesele o. O genç kızların laiklik, laik cumhuriyet, ve atatürkçülük hakkındaki görüşlerini açık açık söylemelerini sağlıyacak bir soru sormak "tuzak soru" ise bunu anlamak mümkün değil. O konuşmada Atatürk ve Humeyni dışında çok şey gördüm ve bunlarıda yazdım. İngiliz hakimiyetinde olmayı, laik cumhuriyete yeğleyen iki genç kız vardı o programda. Laik Cumhuriyeti despotlukla, dayatmacılıkla itham edip. Ortadoğunun en despot ve dayatmacı rejimlerinden birisine olan hayranlıklarını dile getiren iki genç kız vardı orada. Kendi ülkelerinin yakın tarihi hakkında beyinleri yalanlar ve çarpıtmalarla doldurulmuş ve cumhuriyete düşman edilmiş (fikri bağlamda) iki genç kız vardı orada. Ben meseleye bu iki hanımefendi merkezli bakmıyorum. İnternette bu genç kızlara yönelik terbiyesiz ve ahlak sınırları dışındaki yakıştırmaları tümden kınıyorum. Mesele dediğim gibi gençlerin din istismarcılığıyla nasıl zehirlenebileceğidir. Kurtuluş savaşını bir din devleti kurma savaşı, kurtuluş savaşının başlama sebebini türban olarak gören, Atatürk'ü "Padişahtan din adına savaşmak için aldığı yetkiyi laik cumhuriyet kurarak kötüye kullanan" birisi olarak gösteren iki genç kız başka bir şeyin göstergesidir. Gençlerimiz zehirlenmektedir. Bunu yapanların güvenceleride cehalettir. Gençlerin kendi tarihleri hakkında bu kadar bilincsiz olmalarıdır. Altaylı bu genç kızları ithamlarını öne sürerken sürekli en basit bilgi hatalarını bile düzeltmeye çalıştıkça "neyse önemli değil" diyorlardı. Mesele o, bir şeye şartlanmışlar ve onu iddia ederken, kullandıkları argümanların ilkokul düzeyindeki tarih bilgisine bile aykırı olup olmaması önemli değil o gençler için. Humeyni, dünyada "ben yüzbinlerce ve hatta milyonlarca kişiyi öldüreceğim, diktatörlük kuracağım, bizden olmayan herkesi ya katledeceğim ya ülkeden kaçıracağım" diyerek iktidara gelen yoktur. Humeyni iktidara geldikten sonra, İran'da katledilmeyen Humeyni'ciler dışında hiçkimse yoktur. başta kendi müttefikleri ardından , Sağcılar, solcular, liberaller, ve hatta Humeyni ile aynı cephede olmadan ikinci kanat Ayetullahlara kadar herkes katledilmiştir siyasi renk olarak. Ardından bir diktatörlük kurulmuştur. Humeyni hayranlığında var olan nedir? Hangi özelliği humeyni'nin, özgür ve demokratik bir ülke kurması mı? Ülkesini çağdaşlaştırması mı? demokrasi ve insan hakları konusunda örnek teşkil etmesi mi? Hayır, bir şeriat diktatörlüğü kurması. Humeyni'ye o vaatlerle destek vere milyonlarca insan, Şah rejimini mumla arar hale gelmiştir devrimden bir kaç yıl sonra. Şah rejimi Behrengi'yi kaçırıp öldürdü. Mollalar kaçırmadık adam bırakmadı, ölüm fetvaları verdi. Ülkeden kaçmakta yetmedi , kaçtıkları yerlerde bile öldürdüler insanları. Murat Özyüksel hoca İran devrimi ile ilgili çok güzel bir şey söylemişti "Rusya'da ki bolşevik ihtilalinden sonra Rusya'nın komşusu bir ülkede yaşıyorsanız, bir sürü menşevik siyasi sürgün görürsünüz ülkenizde. Çin'deki komünist ihtilalden sonra Çin'e komşu bir ülkede yaşıyorsanız, bir sürü milliyetçi sürgün görürsünüz ülkenizde. Almanya'daki nazi ihtilalinden sonra, bir sürü yahudi sürgün görürsünüz ülkenizde. İspanyadaki falanjist devrimden sonra bir sürü cumhuriyetçi. Ama 1979 senesinden sonra İran'a komşu bir ülkeyseniz sağcı, solcu, milliyetçi, şah yanlısı, liberal, tutucu, ilerici, islamcı, batıcı her düşünceden ve siyasi hareketten sürgün insan görürsünüz." Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Tüm bu olup bitenlere baktığımızda maalesef bizde şöyle sakat, galat, tehlikeli bir görüş var. ?Meclis?teki çoğunluk ulusal iradeyi temsil eder. Her istediğini de yapar.? Zaman zaman bu köşede yollama yapılan, James Buchanan?ın dediği gibi; demokrasilerde hükümetlerin her eylemini mubah sayan ******** görüş zihinlerden derhal silinmelidir. Sırası gelmişken yenilemekte fayda var Demokrasiyi, ulusal iradeyi, belli bir anda çoğunluğu temsil eden siyasal gücün hatta kişinin her istediğini yapmasına indirgemek, ucuz bir halk avcılığıdır. Bu ucuz halk avcılığı tehlikeli sonuçlara, kişi, zümre tahakkümüne, en azından oligarşiye yol açar. Ki AKP bunu oynamaktadır... Sonuç olarak; Anayasa Mahkemesi?nin iptal kararı, siyasal değil, kuruluş amacına uygun bir karardır... Kaldıkı Avrupa insan hakları mahkemesinin verdiği kararlarla tamamen örtüşmektedir... Saygılar... Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Neyse, siz humeyni'yi ve görüşlerini benimsemiş olabilirsiniz ama lüften bilgi ile konuşun, sayın cyrano gerekli tespitleri yapmış, humeyni'nin iran'ı amerikan mangasından kurtarmadığını aksine iran halkının şahtan kaçarken humeyniye tutulduğunu tüm yalınlığı ile anlatmış, keşke sizde bilgi ile yorum yapıyor olsaydınız, eğer öyle olsaydı bugün Türkiye'de Amerikan mangacılığı yapan hükümetlerin ve tv de yorum yapmaya çalışan İngiliz egemenliğine sığınacak kadar ****** kızların düşüncelerinin humeyni ile çelişiyor olması gerekirdi... ama değil, Amerikancılar ve haçlıya sığınmayı marifet bilenlerin çoğunun dinci olmasıda enteresan bir rastlantı. (!) Humeyni Amerikan mangasını kovdu diyorsunuz, bunun doğrusu şu Amerika destekli Şah'ın yönetiminden duyulan halk rahatsızlığını kullanan Humeyni Amerikanın gizli desteğiyle İran'da iktidar oldu... Ve İran halkını emperyalizmin kollarına tam manasıyla teslim etti, çünkü emperyalizm böyle düşmanla beslenir... Cordaba ile tartıştığımız bir metinde Humeyni'nin nasıl iktidara geldiğini teferruatı ile anlatmıştım. İsterseniz oradan bakabilirsiniz. Biraz daha kızdırırsanız linkini de gönderebilirim. Sizin google'den aratarak bulabileceğiniz birçok bilgiyi ben zaten oraya aktardım. Humeyni'nin Amerika'nın gizli desteğiyle vs. vs. *************** Ben de Amerika'dan nefret ediyorum ama her şeyin arkasında da Amerika var demiyorum. En azından iktidara geldikten kısa bir süre sonra Irak denilen meşum devletin bu devlete açtığı (kim tarafından) bilgisiyle bunu söylüyorum. Humeyni ve görüşlerini benimsediğimi de çıkarmışsınız ya o engin hayal gücünüzle...Yazılarımı bir daha okuyun demekten vazgeçiyorum ve sakın ha diyorum...Sakın, yazılarımı okumayın... Emperyalizmin kucağına teslim de etmedi. Bir savaşla boğuştular. Siz hiç savaş gördünüz mü? PKK demeyin ama dandik bir PKK bile bizde 300 milyar dolara mal oldu. İran-Irak Savaşı nelere mal olmuştur isterseniz araştırın. İran Devrimi hakkında ne kadar bilgiye sahip olduğum hakkında hiçbir fikriniz yoktur. CYRANO; ben, buraya alıntılanan konuşma metni üzerinden değerlendirmemi yaptım. Ve dedim ki; kimin daha müslüman kimin az müslüman olduğunu bilemezsiniz ve bu size de düşmez. Kimin daha çok cinselliği ön plana aldığını bilemezsiniz bunun ayrımı size de düşmez. Kızları savunmak değil di derdim, Humeyni'yi savunmak hiç değil. Humeyni'yi sevenler onun iktidarı dönemince yapılan kötülükleri görmezden gelirler. Ben ise bunları belirtiyorum. Bir Humeyni aşıklığım yok. Şia'dan ise nefrete varan bir duyguyla gıcık kapıyorum. Kızların kültür seviyesi de beni ilgilendirmiyordu. Belirttiğin gibi; hangi alt beyin iteklemesiyle İngiliz hakimiyetinde olmayı kabul edersiniz. Böyle saçma bir yaşantı olur mu? Yurt dışında okumakla ilgili bir meseleye burada kısaca değineyim. Daha önce; Dinin gereklerine tam manasıyla itaat etmeyi esas alanlar bu dine en fazla zarar vermiş mütegalibenin topraklarına yaşamayı kendine zull addetmelidir ve hemen oradan ayrılmalıdır demiştim. Yani; Türbanı nedeniyle buralarda eğitim göremeyen kızların sadece derslere başörtüleriyle girebilmek için gavur üniversitelerine gitmelerini içime sindirememiştim. CYRANO, bana Humeyni'nin yaptığı kötülükleri anlatmana gerek yok. Ben, daha önce Ömer Turan'ın kitabından bu konuda hayli bir alıntıda bulunmuştum. İran Devrimi ve sonrasında olanları 3-4 farklı kaynaktan daha önce incelemiştim. Buraya geldiğimizde hala ben o sorunun bir tuzak sorusu olduğunu düşünüyorum. Bu şu sorular gibidir; 1- Üniversiteye baş örtülü kızların başörtüleriyle girmesini istiyor musunuz? 2- Müslüman mısınız? Mesela bu iki sorunun bazılarına sorulduğunu düşünün. Örnek; Yazılarıyla kesine yakın şekilde ateist olduğunu düşündüğünüz birine milyonların izlediği (bu cümleye de bayılıyorum ha) bir esnada "müslüman mısınız" diye sorduğunuzda cevap garip gelebilir. Ben de burada birşeyi merak ediyorum; tam da Anayasa Mahkemesinin türban hakkında karar verdiği bir esnada türbanlı kızların çıkarak Humeyni'yi seviyorum ama hakkım varsa Atatürk'ü sevmiyorum demeleri manidar geliyor. Pekiyi o kızlar şöyle bir bilgiye mi sahipler; Humeyni, gerçek bir İslam'ı getirecekti ama Savaş ve dini elden götürecek olan muhalefet nedeniyle baskıya saprtı. Atatürk ise; Türk halkını arkasına dini ve halifeyi koruyacağını belirterek aldı ancak daha sonra hem dini kaldırdı hem halifeliği kaldırdı hem de bugün bizim yurt dışında okuyor olmamızın nedeni getirmiş olduğu sert/katı laiklik anlayışı mı diyorlar. Bazı şeyleri bilmiyorlardır veya yanlış biliyorlardır. Olabilir; o zaman onları yerden yere vurmadan önce öğretilmiş bilgilerinin yanlışlığını ortaya koymak zorundayız. Yukardaki bilgide Humeyni adına eksiklikler vardır Atatürk adına da fazlalıklar... Herkes; ****/****bilgisiz olabilir. Buna hükmettiğimizde onlara bilgi verilerek bu çözülebilir. Bilgiçlere bu da verilemez. (bu kısmı da Sardunyama ithaf olsun). Hasılı; Ben, Humeyni ile Atatürk arasında bir kıyaslama yapılmasından yana değilim ve bundan da rahatsızım. Her ülkede iktidara gelen herkes birbirinden farklıdır çünkü her ülkenin kendi şartı farklıdır. Hitleri iktidara taşıyan süreçle Humeyniyi taşıyan bir değildir. Sonuç da aynı değildir. Fatih Altaylı aynı soruyu Fatma K.Barbarosoğlu'na sorsaydı acaba ne cevap alırdı. Nasıl haşlanırdı onu merak etmekteyim. CYRANO; başörtülü kızlara sorulan bir soru daha var. -Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyetini seviyor musunuz? Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Canlı yayında konuştu sonra ağız değiştirdi Katıldığı televizyon programındaki sözleriyle Atatürk’e hakaret ettiği ileri sürülen Nuray Bezirgan hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturmanın arkasından Hilal TV'ye konuşan Bezirgan ise adeta ağız değiştirdi. Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığınca açılan soruşturmanın, 5816 sayılı "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun"un 2. maddesi uyarınca başlatıldığı ve Basın Savcılığınca yürütüleceği öğrenildi. SÖZLERİM ÇARPITILDI Hilal TV Haber Müdürü Gazeteci Arzu Erdoğral’a demeç veren Nuray Bezirgan Atatürk düşmanı olmadığını ve sözlerinin çarpıtıldığını söyledi. Haber Milliyet Gazetesinden alınmıştır. Yorumlardan biri şöyleydi... dünayada "sevmiyorum" diyen bir kişiyi soruşturmak da bize düştü ya, helal be savcı... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Haber Milliyet Gazetesinden alınmıştır. Yorumlardan biri şöyleydi... İyi de "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun"unu sizin ve Tayyip Erdoğan'ın pek sevdiği, örnek aldığı, "Siz isteseniz Hilafeti dahi getirirsiniz!" diyen Adnan Menderes Hükümeti çıkarmıştır diye biliyorum... Yani kişinin sopası, dönüp yine kendisini mi vuruyor acaba sonunda? Ben tekrar sormak istiyorum; O kadın, o söylediklerini, Humeyni için İran'da söyleyebilir miydi? İran'da buna dair hangi kanunlar var? Alıntı
Φ Odris Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 İyi de "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun"unu sizin ve Tayyip Erdoğan'ın pek sevdiği, örnek aldığı, "Siz isteseniz Hilafeti dahi getirirsiniz!" diyen Adnan Menderes Hükümeti çıkarmıştır diye biliyorum... Yani kişinin sopası, dönüp yine kendisini mi vuruyor acaba sonunda? Ben tekrar sormak istiyorum; O kadın, o söylediklerini, Humeyni için İran'da söyleyebilir miydi? İran'da buna dair hangi kanunlar var? Bravo. Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 İyi de "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun"unu sizin ve Tayyip Erdoğan'ın pek sevdiği, örnek aldığı, "Siz isteseniz Hilafeti dahi getirirsiniz!" diyen Adnan Menderes Hükümeti çıkarmıştır diye biliyorum... Yani kişinin sopası, dönüp yine kendisini mi vuruyor acaba sonunda? Ben tekrar sormak istiyorum; O kadın, o söylediklerini, Humeyni için İran'da söyleyebilir miydi? İran'da buna dair hangi kanunlar var? Adnan Menderes Hükümetini benim sevdiğime nasıl hüküm verdiniz anlamadım doğrusu. Bu cümlenin tersi sevmiyorum değildir. Kişinin sopasını filan bilemem, İran'da söyleyebilir miydi onu da bilemem. Türkiye'de söyleyemediğini biliyorum. İran'da kanun olmasa da söyleyemeyebilir zira sizin de dediğiniz gibi orası İran. Bir Hukuk Devletinden bahsetmiyoruz. Ama buraya ne diyoruz. Hukuk Devleti. Bir tarihte bir adam "Atatürk'ün cenaze namazı kılınmamıştır" demişti. 2 gün sonra birileri Atatürk'ün cenaze namazının kılındığını ancak bunun küçük bir toplulukla beraber gerçekleştirildiğini bu yazara bildirmiş ve yazar da gazetesindeki köşesinde "Özür dilerim, Atatürk'ün cenaze namazı kılınmıştır yanlış biliyormuşum" demişti. Bir kişinin cenaze namazının kılınıp-kılınmadığını söylemek nasıl oluyor da hakaret oluyor da biri bu yazıdan dolayı hapis yatıyor. Dahası adam çıkıp yanlış biliyormuşum özür dilerim diyor... Daha önceki Türk Ceza Kanununda çeşitli maddeler vardı. Dince kutsal sayılan bazı şeyleri korumak amaçlı. Orada Peygambere hakaret de düzenlenmişti. Eleştiri sınırı aşılmadıktan sonra mesele yoktu. Ama o sınır aşıldığında tabi ki bazı koruma kanunları olabilir. Atatürk'ü koruma kanunu (Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun - Tarih:1951) da böyle bir kanundur. Ancak, bu kanunun Madde 1- Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. bu maddesi hakareti ve sövmeyi düzenlemiş vaziyette. Türk Ceza Kanununda hakaret ve sövme suçu o kadar basit düzenlenmemiştir ve bu suçlardan ceza verilmesi hayli mesele olmasına rağmen bahsini ettiğimiz bu kanun kapsamında aşırı bir uygulama vardır. Bravo filan çekmeden önce; onlarda bizdekinden daha kötüsü var demeden önce bazı şeylere dikkat etmek zorundayız. Biz onlar değiliz, biz hukuka bağlı olmak zorundayız. Onlarda çok daha kötüsünün olması bizdeki kötüyü meşrulaştırmaz. Atatürk'ü koruma kanunu olabilir ancak bir kimseyi tarihi perspektif içerisinde eleştirmeyi (biliyorsunuz eleştiri iyi-kötü olabilir)engelleyecek bir yapı hukuka da, muasır medeniyet anlayışına da uygun değildir. Siz komple bir engel koyarsanız saldırı da komple olabilir. Ancak, serbest tartışma ortamında eleştirileri (illaki akademik olmak zorunda değil) doğrularla bertaraf edebilirsiniz. Yoksa, hiçbir şekilde tartışılmaz doğrular ancak dogmalarda olur. Tarih dogma değildir hele de yakın tarih hiç değildir... Selamlar... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Daha önceki Türk Ceza Kanununda çeşitli maddeler vardı. Dince kutsal sayılan bazı şeyleri korumak amaçlı. Orada Peygambere hakaret de düzenlenmişti. Eleştiri sınırı aşılmadıktan sonra mesele yoktu. Ama o sınır aşıldığında tabi ki bazı koruma kanunları olabilir. Atatürk'ü koruma kanunu (Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun - Tarih:1951) da böyle bir kanundur. Ancak, bu kanunun bu maddesi hakareti ve sövmeyi düzenlemiş vaziyette. Türk Ceza Kanununda hakaret ve sövme suçu o kadar basit düzenlenmemiştir ve bu suçlardan ceza verilmesi hayli mesele olmasına rağmen bahsini ettiğimiz bu kanun kapsamında aşırı bir uygulama vardır. Bravo filan çekmeden önce; onlarda bizdekinden daha kötüsü var demeden önce bazı şeylere dikkat etmek zorundayız. Biz onlar değiliz, biz hukuka bağlı olmak zorundayız. Onlarda çok daha kötüsünün olması bizdeki kötüyü meşrulaştırmaz. Atatürk'ü koruma kanunu olabilir ancak bir kimseyi tarihi perspektif içerisinde eleştirmeyi (biliyorsunuz eleştiri iyi-kötü olabilir)engelleyecek bir yapı hukuka da, muasır medeniyet anlayışına da uygun değildir. Sayın karabekir... Aslına bakarsanız, bu türlü kanunlara bende karşıyım... Temel olarak Anayasalarda "Kişilere Özel" kanunlar ve hükümler olamaz, olmamalı... Ben Atatürk Kanunundan, Atatürk'ün sorumlu tutulmasından şikayet ediyorum... Kadın Atatürk'e laf söylüyor, tamam söylesin... Bir kanun uyarınca hakkında soruşturma açılıyor, tamam açıldı... Ama sanki bundan Atatürk sorumluymuş gibi lanse ediliyor... Aynı zamanda teorik olarak soruşturmaya neden olan davranış Anayasal bir maddeye dayandığından, Hukukidir zaten... Ve şu da var ki, Kaçınılmaz bir gerçek olarak, Mustafa Kemal Atatürk'ün kişiliği Korunması gereken bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır... Aslına bakarsanız Kurtuluş Savaşına katılmış tüm silah arkadaşları da o şekildedir... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Valla açıkçası, o genç kızın söylediği sözler arasında ben "çarpıtılacak" herhangi birşey göremiyorum. son derece net ve açık ifadeler. Bir ikincisi "sevmiyorum" dediği içinde soruşturma açılmamıştır. Bunu bu şekilde sunmak çok yanlış. Metni bir kez daha okuyalım. Atatürk nelerle itham edilmiş orada bakalım. ceza alınacak bir durum yok ortada bence. Ama soruşturma açılması normal. bir ikinci nokta "biz" "biz" dersen sen bunları söylerken. Devlette "hayırdır siz kimsiniz?" diye bir yoklar dimi. Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Sayın karabekir... Aslına bakarsanız, bu türlü kanunlara bende karşıyım... Temel olarak Anayasalarda "Kişilere Özel" kanunlar ve hükümler olamaz, olmamalı... Ben Atatürk Kanunundan, Atatürk'ün sorumlu tutulmasından şikayet ediyorum... Kadın Atatürk'e laf söylüyor, tamam söylesin... Bir kanun uyarınca hakkında soruşturma açılıyor, tamam açıldı... Ama sanki bundan Atatürk sorumluymuş gibi lanse ediliyor... Aynı zamanda teorik olarak soruşturmaya neden olan davranış Anayasal bir maddeye dayandığından, Hukukidir zaten... Ve şu da var ki, Kaçınılmaz bir gerçek olarak, Mustafa Kemal Atatürk'ün kişiliği Korunması gereken bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır... Aslına bakarsanız Kurtuluş Savaşına katılmış tüm silah arkadaşları da o şekildedir... Atatürk'ü koruma kanunu olarak bilinen kanundan Atatürk'ü sorumlu tutmak hukuken mümkün değil ama insanlar da Cumhuriyet Savcılarını sorumlu tutmak yerine birilerini arıyorlar işte. Demokrat Partiyi tutabiliriz bu kanun gereğince ama ondan sonraki tüm yönetimleri de tutabiliriz. Hiçbir iktidar bu kanunu kaldıramaz...Kimin sorumlu tutulacağını bilemiyorum...İlk kim çıkardıysa onu...Ama, Atatürk döneminde de koruma uygulaması vardı...150'likler davası ve Kurtuluş Savaşının kahramanlarının yargılandığı davalardan bahsediyorum. Maaşı kesilenlerde oldu... Yani ki; Kurtuluş Savaşına katılmış tüm silah arkadaşlarını koruma amacını güden bir kanun...Hayli korkutucu bir meseledir... Atatürkü sevmeme hakkı var mı? Başıma bir iş gelmeyecekse ben sevmiyorum.Atatürk'ün yetkiyi padişahtan alırken yani saraydan alırken laik bir Cumhuriyet kurmak için aldığını düşünmüyorum. Halk o zaman islami değerler için savaştı. Fatih Altaylı: Peki bu ülkenin Kurtuluş Savaşı'nı örgütleyen bir adamı niye Humeyni kadar sevmiyorsun. Bunu merak ettim. Eğer Atatürk olmasaydı burada belki de İngilizler vardı, Fransızlar vardı. Nuray Bezirgan: Yani İngilizler olsaydı benim haklarım daha geniş olacaktı. Zaten mesele bu yani. İnsanlar bana Atatürkçülük adına zulmediyorlarsa benden Atatürk'ü sevmemi bekleyemezsiniz. . . . Müslümanlar haklarını elde etmek için gece gündüz çabalarlar. Birileri gelir parlementonun azıcık bir özgürlük tanımlamasına bile Atatürk adına, Cumhuriyetcilik adına, demokrasi adına ne adına olursa olsun özgürlüklerimizi elimizden alır. Ben, bu metin üzerinden söyledim. Çarpıtma derken, Teke Tek bir TV programı değil mi? Bu kızlar herkesin önünde konuşmuyor mu? Eğer, bir konuşma kulağa ulaşırken farklılaşabiliyorsa mümkün ama konuşmanın böyle olmaması gerekiyor. Çarpıtma derken Atatürk düşmanı olarak gösterilmelerine değinmiş olabilir. Yukardaki metinde Atatürkçülük adına yapıyorlarsa sevemem gibi bir ifade geçiyor. Orası bir anlamı barındırıyor (bir Kemalizm diyoruz o da ayrı hikaye). CYRANO; bu suçlamayla suçlananlar genelde ceza alıyorlar. Yukarda bir örnek belirttim. O örnekte, savcı mütaalasını geri alıp Hakan Albayrak'ın bu suçu işlemediğini ve beraatini talep ediyor ancak hakim hapse hüküm veriyor. Bu çok nadir görülebilecek bir şeydir. İddia makamı talep etmediği halde ceza kararı veriliyor. Çok eski bir yıl değil yanılmıyorsam 2004'teydi. Eğer metin buysa, başka dava açılmasını gerektirecek, en azından Atatürk'ü koruma kanunu kapsamında, bir neden yoktur. Ama anlaşılan o ki, soruşturma bu kanuna göre açılmıştır... Ben de, kendime hep biz diye hitap ederim. Başkalarının size saygı duyması için ilk önce kendinizle aranıza mesafe koymanız gerekir diyordu bir ağabeyim. O kız, kendisi gibi gördüğü başörtülüler için demiştir ihtimal biz kelimesini... Hasılı, ben de seyretmediğim programlar için amma da çok konuşuyor ha... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Atatürk'ü koruma kanunu olarak bilinen kanundan Atatürk'ü sorumlu tutmak hukuken mümkün değil ama insanlar da Cumhuriyet Savcılarını sorumlu tutmak yerine birilerini arıyorlar işte. Demokrat Partiyi tutabiliriz bu kanun gereğince ama ondan sonraki tüm yönetimleri de tutabiliriz. Hiçbir iktidar bu kanunu kaldıramaz...Kimin sorumlu tutulacağını bilemiyorum...İlk kim çıkardıysa onu...Ama, Atatürk döneminde de koruma uygulaması vardı...150'likler davası ve Kurtuluş Savaşının kahramanlarının yargılandığı davalardan bahsediyorum. Maaşı kesilenlerde oldu... Yani ki; Kurtuluş Savaşına katılmış tüm silah arkadaşlarını koruma amacını güden bir kanun...Hayli korkutucu bir meseledir... Hahha ha haaaa, Süpermiş yaaa... "150likler Davası" ile "Kurtuluş Savaşının Kahramanlarının Yargılandığı Davalar" nasıl bir benzetme oluyor anlamadım? 150likler midir Kurtuluş Savaşı Kahramanları? Bence bu konuda pek birşey bilmiyorsunuz, kusura bakmayın... Şu an 150likler ile ilgili ciddi bir Akademik Tez üzerine çalışıyorum, isterseniz ve merak ediyorsanız biraz bilgi edinmeniz için paylaşabilirim bazı bilgileri... Pek birşey bilmediğiniz ortada olduğu için bu iletinize yorum yapmıyorum... Kusura bakmayın... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Cordaba ile tartıştığımız bir metinde Humeyni'nin nasıl iktidara geldiğini teferruatı ile anlatmıştım. İsterseniz oradan bakabilirsiniz. Biraz daha kızdırırsanız linkini de gönderebilirim. Sizin google'den aratarak bulabileceğiniz birçok bilgiyi ben zaten oraya aktardım. Humeyni'nin Amerika'nın gizli desteğiyle vs. vs. *************** Ben de Amerika'dan nefret ediyorum ama her şeyin arkasında da Amerika var demiyorum. En azından iktidara geldikten kısa bir süre sonra Irak denilen meşum devletin bu devlete açtığı (kim tarafından) bilgisiyle bunu söylüyorum. Humeyni ve görüşlerini benimsediğimi de çıkarmışsınız ya o engin hayal gücünüzle...Yazılarımı bir daha okuyun demekten vazgeçiyorum ve sakın ha diyorum...Sakın, yazılarımı okumayın... Emperyalizmin kucağına teslim de etmedi. Bir savaşla boğuştular. Siz hiç savaş gördünüz mü? PKK demeyin ama dandik bir PKK bile bizde 300 milyar dolara mal oldu. İran-Irak Savaşı nelere mal olmuştur isterseniz araştırın. İran Devrimi hakkında ne kadar bilgiye sahip olduğum hakkında hiçbir fikriniz yoktur. bu kısmı bana yazılmamış ama. Bende Bekir'in Humeyni rejimini övdüğüne dair bir şey görmedim yazdıklarından. Ancak Humeyni o savaşı fırsat bilip ne insanları katletti. Cephede Irak ordusuna karşı kahramanca savaşan kimi askerler evlerine dönünce ailesini katledilmiş buldu. bir şeyin ne kötü olması için illa ABD tarafından desteklenmesi gerekir. Ne de iyi olması için ABD karşıtı olması yeterlidir. Humeyni ortadoğunun en büyük özgürlük hareketlerinden birisi olan iran ayaklanmasını, kanlı bir diktatörlüğe çevirdi. CYRANO; ben, buraya alıntılanan konuşma metni üzerinden değerlendirmemi yaptım. Ve dedim ki; kimin daha müslüman kimin az müslüman olduğunu bilemezsiniz ve bu size de düşmez. Kimin daha çok cinselliği ön plana aldığını bilemezsiniz bunun ayrımı size de düşmez. Kızları savunmak değil di derdim, Humeyni'yi savunmak hiç değil. Humeyni'yi sevenler onun iktidarı dönemince yapılan kötülükleri görmezden gelirler. Ben ise bunları belirtiyorum. Bir Humeyni aşıklığım yok. Şia'dan ise nefrete varan bir duyguyla gıcık kapıyorum. Bende sadece mantığı ortaya koyuyorum, gençlerin nasıl zehirlenebileceğini. Kemalizmden baskıcı ve dayatmacı diye şikayet eden bir gencin. Ortadoğunun en baskıcı ve dayatmacı rejimlerinden birisinin kurucusuna hayran olmasını. Kızların kültür seviyesi de beni ilgilendirmiyordu. Belirttiğin gibi; hangi alt beyin iteklemesiyle İngiliz hakimiyetinde olmayı kabul edersiniz. Böyle saçma bir yaşantı olur mu? Valla bunu ilk söyleyen bu genç kızlarda değil. Daha milli mücadele yıllarında "ingilize kurşun sıkan kafirdir" diye fetvalar verildi. İngiliz savaş uçaklarından atıldı bu fetvalar. Mustafa Kemal'in fikirleri ve ideallerindense İngiliz hakimiyetini tercih eden çok adam çıktı. Bunların içindede önemli bir bölümü din bezirganlarıydı. Yani bunlar bu genç kızların ağzında duyunca sadece "saçmalık" olarak görülecek bir şey değil. Halen bu fikirlerin gençleri etkileyebildiğinin işareti. Yurt dışında okumakla ilgili bir meseleye burada kısaca değineyim. Daha önce; Dinin gereklerine tam manasıyla itaat etmeyi esas alanlar bu dine en fazla zarar vermiş mütegalibenin topraklarına yaşamayı kendine zull addetmelidir ve hemen oradan ayrılmalıdır demiştim. Yani; Türbanı nedeniyle buralarda eğitim göremeyen kızların sadece derslere başörtüleriyle girebilmek için gavur üniversitelerine gitmelerini içime sindirememiştim. Türbanla ilişkilendirirsek bu konuyu. Bu genç kızlara bakınca gördüğümüz şey türban ve onun yasaklı olması mı? Bu genç kızların olayı türban yasağı mı? Yoksa türban üzerinden bir rejimle hesaplaşmak mı? Ben bu iki genç kızı iki şahıs olarak görmüyorum. Türkiye'de halen etkinliğini sürdüren ve yokmuş gibi davranılmasının bir kesim tarafından yaygın olduğu tehlikeli bir görüşün ulaşabildiği gençler olarak görüyorum. CYRANO, bana Humeyni'nin yaptığı kötülükleri anlatmana gerek yok. Ben, daha önce Ömer Turan'ın kitabından bu konuda hayli bir alıntıda bulunmuştum. İran Devrimi ve sonrasında olanları 3-4 farklı kaynaktan daha önce incelemiştim. O halde sen nasıl görüyorsun. "Baskıcılık ve dayatmacılık" tan şikayet eden bir kişinin, bırak "dinsiz"i , "düşmanı" diktatörlüğü kabul etmeyen mollaları bile katleden bir rejimin kurucusuna hayranlık duymasını ? Buraya geldiğimizde hala ben o sorunun bir tuzak sorusu olduğunu düşünüyorum. Bu şu sorular gibidir; 1- Üniversiteye baş örtülü kızların başörtüleriyle girmesini istiyor musunuz? 2- Müslüman mısınız? Mesela bu iki sorunun bazılarına sorulduğunu düşünün. Örnek; Yazılarıyla kesine yakın şekilde ateist olduğunu düşündüğünüz birine milyonların izlediği (bu cümleye de bayılıyorum ha) bir esnada "müslüman mısınız" diye sorduğunuzda cevap garip gelebilir. Soru birden sorulmuyor farkındaysan. Humeyni hayranlığı ile humeyni rejimi arasındaki kıyas yapılıyor. Ve ardından Atatürk'le ilgili soru soruyor. Direk lak diye alakasız bir konuda "sen atatürk'ü seviyor musun" diye bir soru değil bu. Ben de burada birşeyi merak ediyorum; tam da Anayasa Mahkemesinin türban hakkında karar verdiği bir esnada türbanlı kızların çıkarak Humeyni'yi seviyorum ama hakkım varsa Atatürk'ü sevmiyorum demeleri manidar geliyor. nesi manidar geliyor bekir? Yani Türkiye'de görülmedik çok ender bir fikir mi? Takkiye yapmamaları mı manidar geliyor? o refleksleri boşverelim bence. Sadece açık sözlü ve samimi davrandılar. ne düşünüyorlarsa söylediler bir kısmında. Ötesinde ise bilgisizlikle bezeli ithamlarda bulundular. Pekiyi o kızlar şöyle bir bilgiye mi sahipler; Humeyni, gerçek bir İslam'ı getirecekti ama Savaş ve dini elden götürecek olan muhalefet nedeniyle baskıya saprtı. Atatürk ise; Türk halkını arkasına dini ve halifeyi koruyacağını belirterek aldı ancak daha sonra hem dini kaldırdı hem halifeliği kaldırdı hem de bugün bizim yurt dışında okuyor olmamızın nedeni getirmiş olduğu sert/katı laiklik anlayışı mı diyorlar. 1- Humeyni'ye muhalefet yoktu. Ülke savaştaydı kimsenin ne Humeyni'ye ne de iktidara muhalefet ettiği yoktu. İnsanlar gönüllü orduya yazılıp savaşıyorlardı. İran devriminden sonra katledilen insanlarla aynı görüşte olanlar halen neden Humeyni'ye muhalefet etmediniz diye eleştirilir. Humeyni'nin iktidara geldikten sonra neler yapacağını çok uzun zaman önce planladığı, hazırlıklarını tamamladığı, kimin nasıl yok edileceği konusund adamlarını eğittiği ayrıntılarıyla bilinen gerçeklerdir. 2- Atatürk'ün halifeye isyan ettiği, halife tarafından idama mahkum edildiği, Atatürk'ü yakalayıp öldürümeleri için nice insana görev verildiği, bizzat halifenin şeyhleri, memurları, valileri, kaymakamları tarafından sokaklarda tellal gezdirilerek ilan edilen biglilerdi. Halk Mustafa Kemal'in arkasında, Halife tarafından idam kararı verildiği halde durdu. Bu anlamlıdır ve önemlidir. Mustafa kemal daha bir şehre varmadan, çoktan hafiyeler, istanbul hükümeti yanlısı görevliler Mustafa Kemal'in halifeye başkaldırmış bir hain olduğu propagandasını yapıyordu. Buna rağmen halk her gittiği şehirde onu coşkuyla karşılıyordu. Hem padişah, hem halife olan bir insan tarafından hain ilan edilen, idama mahkum edilen bir kişiyi yani. bir ülkenin iç ve dış meselesi iki ayrı konudur. Düşmanlara ve işgalcilere karşı yurdun o anki idaresini korumak ayrı bir konu. Ülke içindeki iktidar mücadelesi ayrı bir konudur. Bunları birbirine karıştıran. Ülke içi iktidar değişimi için işgalcilerin iktidarı yoketmesinden medet ummak ancak alçakların işidir. Atatürk ve arkadaşları ise bunları birbirinden ayıran insanlardı. Ben AKP'ye karşı bir insanım. AKP'nin iktidarda olmasını istemiyorum. Ancak sallıyorum danimarka Türkiye'ye saldırsa, ben "iyi ne güzel AKP iktidardan iner" diye mi düşünücem? Hayır İktidardaki AKP de olsa. Başbakanı ve devletin diğer kurumlarını korumak için savaşıcam. Atatürk Hilafet Makamının düşman elinde olduğunu ve oradan bir hayır gelmeyeceğini söylemiştir kongre konuşmalarında. Sonuna kadar doğrudur. Vahdettin'in yaptıklarındanda bahsetmemiştir. Çünkü ortada kazanılması gereken bir savaş, işgal altında olan bir ülke vardır. Ülke içi iktidar mücadelesi zaferden, bağımsızlıktan sonraki konudur. Atatürk kurtuluş savaşı boyunca , osmanlı hanedanı ya da halifeye karşı düşmanca bir tutum içine girmemiştir. Vahdettin'in milli mücadele ordusuna karşı ingilizlerden yardım taleplerini yaptığı gizli anlaşmaları bildiği halde bunlardan bahsetmemiştir bile. Bunu halkın desteğini kaybederim diye mi yapmıştır? Hayır. Halk o kadar saf değildir. Halife'nin ölüm fetvası verdiği bir adamın arkasında dururken , neyin karşısında durduklarınıda bilmektedirler, en azından ileri gelenleri. Halife'nin savaşmayın, kurşun sıkmayın dediği bir düşmana karşı savaşmayı kabul edenler o rüzgarla pek iplemezlerdi halifeyide. Atatürk dini korumuştur. Türkiye'nin %99 u müslümandır hala (aman sayı tartışmasına girmeyelim kimseyle) bir ingiliz, fransız, italyan sömürgesinde 5 yılda en az %20-30 katolik/protestan azınlık oluşurdu. Tüm dünyada olduğu gibi. Bazı şeyleri bilmiyorlardır veya yanlış biliyorlardır. Olabilir; o zaman onları yerden yere vurmadan önce öğretilmiş bilgilerinin yanlışlığını ortaya koymak zorundayız. Yukardaki bilgide Humeyni adına eksiklikler vardır Atatürk adına da fazlalıklar... Herkes; ****/****bilgisiz olabilir. Buna hükmettiğimizde onlara bilgi verilerek bu çözülebilir. Bilgiçlere bu da verilemez. (bu kısmı da Sardunyama ithaf olsun). bekir daha ilk kurşunu kim sıkmıştır, nene hatun nerede yaşamıştır, sütçü imam hangi ülkenin askerlerine ateş etmiştir gibi temel bilgilerden yoksun olup, bu kadar iddiacı ve ithamcı olmak ****. sadece bilgisizlik değil ****. Çünkü şartlanmışlıkla bilgiye kapalı olmakta *****. Görülen bu genç kızlar bu kadar emin olduklarına konulara bir göz atma ihtiyacı dahi duymamışlar. Hasılı; Ben, Humeyni ile Atatürk arasında bir kıyaslama yapılmasından yana değilim ve bundan da rahatsızım. Her ülkede iktidara gelen herkes birbirinden farklıdır çünkü her ülkenin kendi şartı farklıdır. Hitleri iktidara taşıyan süreçle Humeyniyi taşıyan bir değildir. Sonuç da aynı değildir. Yoo yapılır. bundada kötü bir yan yoktur. 1920'lerde halktan bile talep yokken bir cumhuriyet kuran liderle. Özgürlük için yıllarca şaha karşı mücadele etmiş bir halkın mücadelesini 1980'lerde diktatörlük kurarak sonuçlandıran iki lideri kıyaslarsın. Hemen komşu olan iki ülkenin kurucu liderlerini. Zira bu Atatürk'ün değerini ve başardığının ne kadar önemli olduğunu verir. Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Ben Fadime Şahin değilim! Humeyni hayranı kızlara soruşturma açıldı Fatih Altaylı’nın ’Teke tek’ programında yaptığı açıklamalarla bir anda gündeme oturan Nuray Canan Bezirgan'ın başlattığı tartışma bugün de sürüyor. Son olarak Cumhuriyet Başsavcılığı Bezirgan hakkında soruşturma başlattı. “Humeyni’yi seviyorum, Atatürk’ü sevmiyorum” sözleriyle olay yaratan Bezirgan açıklamasının kamuoyunda büyük tepki görmesi karşısında “Ben Atatürk’e karşı değilim. Fanatik birileri bana zarar verebilir. Ben saygısızlık etmedim” sözleriyle kendisini savundu. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, bir televizyon programına katılan Nuray B. hakkında, buradaki bazı sözlerinden ötürü, Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığınca soruşturma açıldı. Soruşturmanın, 5816 sayılı "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun"un 2. maddesi uyarınca başlatıldığı ve Basın Savcılığınca yürütüleceği öğrenildi. "BEN FADİME ŞAHİN DEĞİLİM" Humeyniyi severim Atatürk'ü sevmem diyen türbanlı kadın savunmaya geçti. Hilal TV Haber Müdürü Gazeteci Arzu Erdoğral’a demeç veren Nuray Bezirgan Atatürk düşmanı olmadığını ve sözlerinin çarpıtıldığını söyledi. " "ATATÜRK DÜŞMANI DEĞİLİM" Benim daha önce Kanada’da olduğum yeni ortaya çıkmış gibi davranılması hayret verici… Atatürk düşmanı değilim. Altaylı ısrarla sordu “Fikirlerim uyuşmadığı için sevmiyorum” dedim. Düşmanlık demek çok yanlış… Humeyni’yi seviyorum cümlesi de tamamen çarptırıldı. “Şah’ın zulümlerine karşı başkaldırı olduğu için, iyiyi hakim kılmak kötüyü ortadan kaldırmak için sadece liderlik vasfını seviyorum” dedim "NASIL OLUR DA FADİME ŞAHİN’E BENZETİRLER" ‘İngiliz mandası’ olduğumu söylüyorlar. Kendi yorumları ile, nasıl yaparlar bunu. 3 çocuk annesi evli biriyim ailem var. Kardeşlerim var. Nasıl olur da beni Fadime Şahin’e benzetirler? Fadime Şahin olmayı asla kabul edemem. Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin benzetmesini ne hakla bana yaparlar. Bunu yapanlar iftiralarından vazgeçmez ise dava açacağım. Uğur Dündar bile yorum yapmasına rağmen en azından aradı, fikrimi sordu ama hakkımda asılsız haber yapanlar bunu yapmadı… KÖŞE YAZARLARI BEZİRGAN İÇİN NE YAZDI? Nuray Canan Bezirgan'ı bugün ünlü gazeteciler de köşelerine taşıdı. İşte "Atatürk'ü sevmiyorum, Humeyni'yi seviyorum" sözlerinin yankıları... ............................... Ben Atatürk’e karşı değilim. Fanatik birileri bana zarar verebilir. ozaman soralim bizlerden sizlere ne zaman zarar geldi? Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Hahha ha haaaa,Süpermiş yaaa... "150likler Davası" ile "Kurtuluş Savaşının Kahramanlarının Yargılandığı Davalar" nasıl bir benzetme oluyor anlamadım? 150likler midir Kurtuluş Savaşı Kahramanları? Bence bu konuda pek birşey bilmiyorsunuz, kusura bakmayın... Şu an 150likler ile ilgili ciddi bir Akademik Tez üzerine çalışıyorum, isterseniz ve merak ediyorsanız biraz bilgi edinmeniz için paylaşabilirim bazı bilgileri... Pek birşey bilmediğiniz ortada olduğu için bu iletinize yorum yapmıyorum... Kusura bakmayın... Memnun olurum, listesi varsa alabilir miyim? Saygılar... Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 kusura bakmayın geç gördüm yazınızı, Kuran'da yoksa İncil'de var demek bir müslüman için hoş bir savunma olamaz, malum bilmeniz lazım incil hükümsüz bir kitaptır yani uydurmadır... Müslüman için referans incil olmaz yani... Ayrıca diğer kitaplarda var olduğunu savunmak onları doğrulamaktır oysa Kuran onların hükmünü iptal etmiştir... Kuran'da bahsi geçen ayetin içeriğinde kelime olarak başörtüsü geçmiyor, himar isimli bir giysiden bahsediliyor, yorumcu ve tefsirciler çevirilerinde başörtüsü olarak kullandıkları için böyle kabul görmüş... Tam tersine ben hoş buluyorum.Diğer yazılarımı pek okumamışsınız sanırım ama açık ve net yeniden söyleyim,ben Muhammed e yani bize indirilene,İbrahim e ,İshak a ,Yakup ve Yakup oğullarına,Musa ya ve İsa ya indirilenlerin hepsine iman ettim,onların hiç birini diğerinden ayırmam.Bana göre İncil değişmemiştir,tüm bu konuda açık ve net söylemimin sebebi de inandığım ve her ayetine iman ettiğim Kuran dır.Ancak ve ancak,Kuran-ı Kerimde bana ayet gösterirseniz İncil in değiştiğine dair,işte o zaman fikrim değişir ki,malesef bunu yapamazsınız.Ben de gerek rüya aracılığıyla,gerek hristiyan forumu takip etmekten,dediklerimin doğruluğuna şahidim bu arada. Bana göre diğer Kitap ehlinden kardeşlerimle aramızdaki tek sıkıntı,kliselerin ellerinde ,Kitapta olmayan şeylerin,tıpkı bizim hadisler gibi,olmazsa olmaz tarzı öğretilmesidir.Bana göre ,onların Kitabındaki din de İslamdır bu arada,hristiyanlık dinin değil,İncil ehlinin ismidir.Öyle olmasa,onlardan kurtulacak tek kişi dahi olmazdı ki,elbette onlardan da cennete gidecek insanlar vardır.Kitaplarına uydukları sürece.Bu anlamda da ,Kitaplar birbirini tamamladığı için,hepsini de referans alırım... Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Hahha ha haaaa,Süpermiş yaaa... "150likler Davası" ile "Kurtuluş Savaşının Kahramanlarının Yargılandığı Davalar" nasıl bir benzetme oluyor anlamadım? 150likler midir Kurtuluş Savaşı Kahramanları? Bence bu konuda pek birşey bilmiyorsunuz, kusura bakmayın... Şu an 150likler ile ilgili ciddi bir Akademik Tez üzerine çalışıyorum, isterseniz ve merak ediyorsanız biraz bilgi edinmeniz için paylaşabilirim bazı bilgileri... Pek birşey bilmediğiniz ortada olduğu için bu iletinize yorum yapmıyorum... Kusura bakmayın... Beklediğim metin gelmediği için cevap yazmak zorundayım. Hafta sonu yokum bu sebeple ben kısaca keseyim. 150'likler içerisinde Kurtuluş Savaşının asıl kahramanları olarak gördüğüm bazı isimler vardır. 150'likler davası ve Kurtuluş Savaşının kahramanlarının yargılandığı davalardan bahsediyorum. İlgili cümlem budur. 150'likler davası ve ayrıca Kurtuluş Savaşının kahramanlarının yargılandığı davalardan bahsediyorum. İki ayrı vakıa. Ha, siz 150'likler davası yazıma mı takıldınız. Yani, 150'likler için bir dava açılmıştır filan diye mi yazdığımı düşünüyorsunuz. Yok kardeşim. Öyle bir şey hiç aklımdan geçmez...Kimlerin niye af dışında bırakıldığı benim için önem arzediyordu. Bu arada hangi Kurtuluş Savaşı kahramanları yargılanmıştır bunun hakkında bir tez var mı elinizde...Muhalefetten kimlerin kellesinin gittiğini gösterir bir metin...Maalesef ben de yok...Bazı kişiler hakkında akademik olmayan bilgileri içeren birkaç eften-püften kitap... Siz listenin hazırlanma şeklini de biliyorsunuzdur... Akademik tez üzerinde çalışıyormuşsunuz ya...Liste nasıl hazırlanmış bir belirtin...Bazı muhaliflerin nasıl tasfiye edilmekte olduğuna bakın...Mustafa Müftüoğlu'nun "Cumhuriyet Tarihinde Mühim Olaylar" diye bir kitabı vardı çekmecemde olan. 75.-86. sayfaları arasındaymış biraz evvel tekrar baktım. 11 sayfa olunca pek fazla teferruat yok maalesef. Tez'den bir kopya gönderebilir veya bilgisayarınızda kayıtlı ise belirtebilirseniz çok memnun olurum. Selamlar... Alıntı
Φ chncngz Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Lümpen proleterya...teşekkürler anayasa mahkemesi... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Televizyona bir kiz cikiyor,kendisi türban taraftari,türban davasini Türkiye disina tasimak icin Kanada'ya iltica etmis ama aradigini bulamayinca yine Türkiye'ye dönmüs,ve cihat yapar gibi kameralrin karsisinda Humeyni'yi sevdigini Atatürk'ü sevmedigini itiraf ediyor.Sözüm ona kendini türbanlilar ugruna feda ediyor,yani yalanci kahraman. Bu kiz bu kadarlada kalmiyor,daha ileri gidip aynen atalari gibi oda Ingilizlere olan askini ilan ediyor,hatirlarsiniz Isgal günlerinin bazi seyhulislamlari ve din adamlari padisahlarida dahil olmak üzere hepsi Ingiliz hayraniydilar,öyleki Ingliz ucaklarindan Atatürk'ün *********** padisaha ve Ingilizlere karsi geldigi icin yakalanip idam edilmesinin caiz oldugunun fetvasini dagitiyordular millete,Nurcu asiretinin lideri Kürt Said nami diger Saidi nurside onlarla beraberdi.Ne büyük benzerlik degilmi,Saidi nursi müridlerine savasa gitmemelerini ögütlüyor(bakiniz kitaplari)Istanbulda Ingiliz muhipler dernegi Ingiliz hayranligini halk arasinda yaymaya calsisiyor,Tayyip Erdogan Iraktaki Amerikan askerlerinin sagsalim evlerine dönmeleri icin duaci oldugunu söylüyor aynen Saidi Nursinin Türklerel savasirken ölen Ermeniler icin onlar birer sehittir demesi gibi. Evet televizyonda adi Bezirgan olan bi türbanli en sonunda türban savasi verenlerin özlemlerini dile getirerek Ingilizler bizi yönetseydi türbanim serbest olurdu diyor,yani onun icin ülke bir yana türban bir yanadir,bu nedenle Türbanin asla ve asla hicbir devlet kurumunda hicbir okulda serbest olmamasi gereklidir.okumak isteyen Ingiltereye gidebilir türbani ile,nasil olsa Kralice hazretleri Osmanli'nin özelliklede Vahdettinin dostuydu.Biz ülkemizde Ingilizleri seven onlarin yönetmesini isteyenleri istemiyoruz,Ingilizler nereyi yönetiyorlarsa oraya buyursun gitsinler.Ama Türkiyeyi Türkler yönetecektir AKP ye ragmen. saygilarla Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Beklediğim metin gelmediği için cevap yazmak zorundayım. Hafta sonu yokum bu sebeple ben kısaca keseyim. 150'likler içerisinde Kurtuluş Savaşının asıl kahramanları olarak gördüğüm bazı isimler vardır. Akademik tez üzerinde çalışıyormuşsunuz ya...Liste nasıl hazırlanmış bir belirtin...Bazı muhaliflerin nasıl tasfiye edilmekte olduğuna bakın...Mustafa Müftüoğlu'nun "Cumhuriyet Tarihinde Mühim Olaylar" diye bir kitabı vardı çekmecemde olan. 75.-86. sayfaları arasındaymış biraz evvel tekrar baktım. 11 sayfa olunca pek fazla teferruat yok maalesef. Tez'den bir kopya gönderebilir veya bilgisayarınızda kayıtlı ise belirtebilirseniz çok memnun olurum. Arkadaşım, o kadar iddialı iseniz Açın 150likler hakkında bir konu başlığı, orada tartışalım... Ama o kadar iddialı iseniz, Zabıt Ceridelerinden tutun Hatıratlara ve Nutuk'a kadar tüm kaynaklara inerim ben... Nasıl tespit edildiklerini, kimler olduklarını, sayılarının niçin bu kadar az ve sınırlı olduğunu açıklarız merak etmeyin... Öyle bir kitabın bilmem kaçıncı sayfasına dayanarakta yapmam bunu... Bilmediğim bir konu hakkında konuşmam... Siz o 150likler arasında Kahraman olarak gördüklerinizi yazın, bende karşı tezimi ortaya koyayım... Olur mu? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.