Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GÜNÜN ŞİİRİ


TANİA HAYDE

Önerilen İletiler

unut unutani

Yıkılıp kalmışsın bir aşk yüzünden,

Yaşlar sel misali akar gözümden

Seni unutanı sil at gönlünden

Yoksa benim gibi sende yanarsın

Bende senin gibi yıllarca sevdim

Sevmiyen birine gönül verdim

İçip kahretmeyi ondan öğrendim

Unut unutanı bırak kader utansın

İnanki onsuzda mutlu olursun

Başka bir dost sevgili bulursun

Bir leyladan sana nasihat olsun

Yoksa benim gibi sende yanarsın

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gönlümdeki Gurbet

 

Dost ülkeler duman duman önümde

Dağların alnında gurbet yazılı

Göv göcekler firez oldu gönlümde

Çamların dalında gurbet yazılı

 

Ilgıt ılgıt yeller eser ovadan

Kuşlar tüm tedirgin kalkar yuvadan

Özümüz gövünür yanık havadan

Sazların telinde gurbet yazılı

 

Gene yanar oldu bağrımın başı,

Nasıl söner bu sevginin ateşi?

Oğuzlar soyunun savaş yoldaşı

Atların nalında gurbet yazılı

 

Bir canım olsa da yurt için versem

Ufka nakış nakış kanımı sersem

Kalk gardaş sılaya gidelim desem

Ötüken yolunda gurbet yazılı

 

Abdurrahim Karakoç

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Derler ki;

bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında.ama

kadını yürekten ağlatmak zordur.eğer bir kadın

yürekten ağlıyorsa,ağlatan onun yüreğine ulaşmış

demektir.

 

Gidene ağlamaz kadın! gidenin giderken kopardığı

yerdir onu ağlatan,orada bıraktığı yaradır..(aziz nesinin güzel bir şiiri)

 

 

 

işte sevgilim,sayende ben bunların hepsini yaşadım..

şimdi ise gidişine değil yüreğimde açtığın

ince yaraya ağlıyorum..

 

sen..aniden çıkıp gelen..izinsizce yaşamıma girip,

ümitler vaat eden,sorumsuzca umarsızca yüreğime

sevgi tohumları serpen,sonra yeşermesine izin vermeden,acımasızca,onursuzca,

hoyratça çiğneyip yok eden..

 

bir zamanlar avuçlarımda ısıtmak istediğim zalim yüreğini artık serbest

bırakıyorum.inan bende artık bende seni istemiyorum

 

söyle..! şimdi mutlumusun????

istediğin bir değil bin çiçekse..

artık özgürsün..

yolun açık olsun..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KADERİNDE HÜZÜN VARDIR SEVDANIN

 

Mutluluk acı bir oyunu , hatıralar ise yemi olur aşkın... /

-------------------------------------------------------------------------------

 

Yalnızdık,

Tutuktuk inceden bir hayale

Kalplerimizin karanlığında birbirimizin aydınlığına bulanırdık

Yanılırdık....

Şaşırırdık belki sevgimize...

Ben bir martıya emanet ederdim kalbimi bazen

Kopup gelsin sana diye yakamozlu İstanbul gecelerinden...

Bazen eski bir hatıradan koparamazdım onu

Kimbilir belki Ege Kıyısından

Belki Anadolu’nun yıpranmış raylarında giden bir trenden...

 

 

 

Oysa kaderinde hüzün vardır sevdanın...

Bunu unuttuğum anlardı hep yenildiğim

Sevdanın göğsümde bir bıçak,

Boğazımda bir yumruk,

En çok da ruhumda bir yük olduğunu hissettiğim...

Ve ben dönüp dolaşıp

Gitmekle kalmak, nefes almakla yaşamak arasındaki

O eski yerdeyim...

Birden yalnızlığın bildik ve buruk tadını hissederim dudaklarımda

Ve aynada o çok tanıdık gelen

Ama adını çıkaramadığım eski dostlardan biri daha..

Sevdiğim, sevildiğim

Ruhumu kalbime katıp seviştiğim

Ruhunu kalbini benimsediğim sevgilim...

Bense kağıt üzerinde x ve y’lere bağlı bir denklemim...

Mutluluk acı bir oyunu ,

Hatıralar ise yemi olur aşkın...

Bu sahnede yerim çoktan ayrılmış,

olmayan bir şey peşinde koşan bir şaşkın

.........................

Kaderinde hüzün vardır sevdanın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gül yüzün aklımdan çıkmıyor bir an

Hasretin içimi yakıyor gülüm

Yıldızlar uykuya dalarken bile

Hayalin hep bana bakıyor gülüm

 

Kaybolup giderken seher yıldızı

İçimi kemirir hala bu sızı

Neyleyim ben sensiz baharı yazı

Yokluğun boynumu büküyor gülüm

 

Yanımda olmadan gülermi yüzüm

Ne gecem bellidir nede gündüzüm

Kahrede kahrede geldi bak güzüm

Şaçlarımda şafak söküyor gülüm

 

 

 

Uğur Yeniler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SIĞINAK

 

 

Yedeğimde hep bir şiir olmalı

Korusun diye beni,

Sarsın

Solusun diye...

 

Yedeğimde hep bir şiir olmalı

Dileğimce değiştirebildiğim

Değiştikçe beni de değiştiren

Yüreğimle sindiğim,

Kimsenin bilmediği,

Acısına başka acı

Sevincine başka sevinç değmemiş,

Canım gibi

Yok etmek hakkını kendimde gizlediğim

Ömrümce çılgın, gönlümce engin,

Yeni doğmuş bebeklerin sesiyle

Yankısı ufkuma dokunurcasına yakın

Soluğumda kıvılcım, dudağında gül

Yaşamaya düğümlü,

Goncalar kadar körpe

Dalgalar kadar hırçın

Kavuşmamız olanaksız birine sakladığım,

Mahrem, bağışıksız,

Mazlum bir şiir

 

Yedeğimde hep bir şiir olmalı;

Çırpındığım geceler

Yetişip yatıştıran

Esinlenip dindiğim,

Duygusu sağılmamış,

Üşüse soluverecek,

Pürüzsüz, bir başına incecik,

Gülüşü gülüşüme denk, andıkça parıldayan

Andıkça parıldadığım,

Kanmayan, kandırmayan;

Öfkesi kirlenmemiş,

Zehri gibi kendi hayatımın

Ayrılık yaralarını sarılır sanmış,

Sürgün, ürkütülmüş,

Üzgün bir şiir.

 

Yedeğimde hep bir şiir olmalı

Yuvasında ilk kez uçan serçe gibi telaşlı,

Şafakta kuzulamış karaca gibi baygın,

Ulaşınca çılgınlığa kırılan dallarda ömrün

Yanarak uğuldayan

Yanarak uğuldadığım...

 

Yine daldım da kendi düşüme

Hasretin kanayışı bitermiş sandım...

Beni şiirler bağışlasın!

 

Nihat Behram

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Senmiydin..!

Senmiydin o, yalnızlığımı unutturan ve ansızın yanımdan kaybolan,

Bana esrarengiz bir anda hiç tatmadığım hayat öpücüğü olan,

Ve her seferinde bilmediğim düşlere beni çekip alan,

Bakışlarıyla gönlümü alıp, bana sadece kendimi bırakan...

 

Senmiydin o, gizemli bir yaz yağmuru gibi tenime dokunan,

Yıldızlar kadar uzak, gecemi aydınlatan ayışığı kadar benim olan,

Olmadığın zaman gün batımında, denizin ufkunda fırtınalar koparan,

Ve beklediğim iskeleye, özgür martılar gibi sadece uğrayan...

 

Sendin belkide, gördüğümde, yüreğimde işte o derken zamanı durduran,

Geçmişi ve gelceği unutturup, yalnız benim ol demeye korkutan,

Kayıtsız kaldı herşey, uzağız belkide, küflenmiş asırlar ve eskimiş zaman,

Söylemek isterdim sevdiğimi, çünkü sensin o, gerçeksin hayat yalan..!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Binmediğim hiç bir otobüs

Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde

Gittikçe azalıyor hayat

Neyi erken yaşadıysam

Hep ona geç kalıyorum

Sana göçüyorum her sonbahar

Yolların çıkmıyor aşkıma

Unuttuğun yağmurların adı saklımda

Seni içimden terk ediyorum

 

Susmaktan yoruldum

Kuşlar ve şarkılar,

bu şehri terk edeli

Efkar demliyorum gözlerimde

yaşlarımı,

yanağıma varmadan öldürüyorum

Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi

Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp

SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM

 

Ne unutacak kadar nefret ettin

Ne hatırlayacak kadar sevdin

Yıkık bir duvar kadar bile

Pişman değilsin biliyorum

Beni hep bulmamak için aradın

Yanıldığımdın

Yangınımdın

Yangındın

 

Sensizliğe yenilmek

Sana yenilmekten zor olsada

Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak

Seni içimden terk ediyorum

 

Şimdi

İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan

İki yarım kaldık

Tamamlayamadık bizi

Elinden tutamadık yanlızlığımın

Saçlarımıda uzaklarına gömdün

 

İçimin mavisi senin okyanusundandı

Al! geri veriyorum.

Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun

Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim

Sana bensizliği terkediyorum

 

"Yarime uzanmayan bütün dallar kırık" demiştin

Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

 

Ne tuaf değil mi?

İçimi acıtanda sendin

Acımı dindirecek olanda.

"Ya öldür beni"dedim

Ya da ğit benden.

İçi bulanık bir sevdanın ucunda

Seni kaybettim.

Aldırmadın aldırmalarıma

Bir gecede yakıp yarini

Şafaklara sattın ihanetini

Küllerime basanlar bile utandı yaptığından

İşte soluk bir ömrün son nefesi

Benden

İçimden

Terkediyorum.

 

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kaosun izdüşümlerinde

metaforların yarıçapında

zincirlenmiş beynim

ben onun o benim içimde

 

düşünce heyulasından çıksam da

ulaşsam hiçliğin diyarlarına

ruhum sakinleştirilmiş bir at gıbı nefes alsa

boşluğun coğrafyasında

 

Sedelina :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yangınlar,

***** fakları,

Korku çığları

Ve irin selleri, aç yırtıcılar,

Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.

Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!

Pusatsız, duldasız, üryan

Bir cana bir de başa

Seher vakti leylim - leylim

Cellat nişangahlar aynasındasın.

Oy sevmişem ben seni...

 

Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!

He canım...

Çiçekdağı kıtlık, kıran,

Gül açmaz, çağla dökmez.

Vurur alnım şakına

Vurur çakmaktaşı kayalarıyla

Küfrünü, Medetsiz, Munzur.

Şahmurat Suyu kan akar

Ve ben şairim.

 

Namus işçisiyim yani

Yürek işçisi.

Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,

Ne salkım bir bakış

Resmin çekeyim,

Ne kınsız bir rüzgar

Mısra dökeyim.

Oy sevmişem ben seni...

 

Ve sen daha demincek,

Yıllar da geçse demincek,

Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,

Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,

Yaran derine gitmiş,

Fitil tutmaz, bilirim.

Ama hesap dağlarladır,

Umut, dağlarla.

 

Düşün, uzay çağında bir ayağımız,

Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri

Düşün, olasılık, atom fiziği

Ve bizi biz eden amansız sevda,

Atıp bir kıyıya iki zamanı

Yarının çocukları, gülleri için,

Koymuş postasını,

Görmüş restini.

He canım,

Sen getir üstünü.

 

Uy havar!

Muhammed, İsa aşkına,

Yattığın ranza aşkına,

Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!

Benim de boş yanım hançer yalımı

Ve zulamda kan - ter içinde asi,

He desem, koparacak dizginlerini

Yediveren gül kardeşi bir arzu

Oy sevmişem ben seni...

 

Ahmet Arif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Anlatamıyorum

 

Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz,

Göz yaşlarıma, ellerinizle?

 

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.

 

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.

 

Orhan Veli Kanık

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kaosun izdüşümlerinde

metaforların yarıçapında

zincirlenmiş beynim

ben onun o benim içimde

 

düşünce heyulasından çıksam da

ulaşsam hiçliğin diyarlarına

ruhum sakinleştirilmiş bir at gıbı nefes alsa

boşluğun coğrafyasında

 

Sedelina :clover:

 

Ey güzel insan,benim canım kardeşim

Tek tabancasın bu aralar

Dostların vardı senin,sevdiğin bir kız

Nerdeler şimdi,neredeler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir Nefes Düş Gibi

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Bazı duygular vardır anlatılamaz, anlaşılır sadece.

Sevenin sevdiğini bilmesi kadar, sevilen de anlar sevildiğini.

Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez.

Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile...

Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu

sevme hakkından alıkoyamaz.

Sevmek çoğu zaman var olmaktır.

Sonunda bizi yok olmaya götürse bile.

Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum.

Sen bile buna karşı koyamazsın.

Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim.

Bir zaman başkalarında aradım seni,

başka yüzlerde, başka ellerde aradım.

Aldandım, fakat birgün seni bulmak ümidini kaybetmedim.

 

Nasıl olsa gelecektin birgün.

Ve işte geldin de!

Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya,

bilmediğim kederleri öğretmeye geldin.

Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım

hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana.

Birgün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim.

 

Bu selin akışını hiçbirşey duduramaz artık.

Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma.

Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller gibi geldin,

mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri

beraberinde sürükleyerek gideceksin.

İşte o zaman yoklukların

en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım.

 

Ergeç gideceksin; beni anlayamadan,

beni sevemeden gideceksin.

Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden,

tesellisiz bir hüzün kalacak.

Yıllardır aradığım sendin

ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım.

Gelmeyecek bile olsan, ömrümün sonuna kadar arardım seni

Ama geldin bir kere; ister bilerek gelmiş ol, ister bilmeden...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben Seni Neden Özlüyorum...

 

İsimsiz acıları seviyorum

Sen varsan içinde

Senli şiirleri seviyorum

Kanın bulaşmışsa dizelere

 

Özledim desem uluorta

Sormazlar mı adama

Kimi

Diye

Neye

Diye

 

Utanıyorum

Susuyorum

Adın yanıyor dudaklarımda

 

Sahi

Ben seni neden özlüyorum

Ben seni neden...

 

Ah!

Sır tutmaz dilimi eşekarıları sokası

Ah!

Şu kin tutmaz yüreğim parçalanası

 

Kocaman puntolarla yazmak vardı ya şimdi burada adını

Sayfanın tam ortasına

Büyük harflerle

Ne güzel olurdu..!

Ne

Güzel

Olurdu..!

 

Korkarım

Kan

Tutacak yine

_____senin için* li şiirleri

 

Korkarım!

Bir çocuk gibi

 

Sahi

Ben seni neden özlüyorum

Ben seni neden...

 

Hiç geçtiğin yolları gözlemedim ki

Bilmedim ki..!

Hangi rüzgar olabilir düşkıran mavi

Sen kokan gülüşleri

Getirmiş olsun bana anılardan

Yok ki..!

 

Neden bu kadar güzel söyletiyor bu acı öyleyse beni

Bu acı ki paylaşımsız

Ki yapayalnız

Bu acı ki baştanbaşa öksüz

 

Sahi

Ben seni neden özlüyorum

Ben seni neden...

 

Başım dönüyor biliyor musun aklıma geldiğinde

Dönme dolap gibiyim soruların merkezinde

 

Sesin geliyor uzaklardan

Çok uzaklardan

Savaş artığı üç beş radyonun cızırtısından duyulan

 

Sesin

Gece

Ve

Sen

 

Gülümsüyorum

 

Benimlesin

 

İçimin titremesi o gecenin mirası sanma

Nedenini sorma

Bilmiyorum

 

Sahi

Ben seni neden özlüyorum

-izin ver üç noktaları tamamlayayım-

Ben seni neden...

 

Hiç başka işim yokmuş gibi...

Nurten Altınok

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

beni nereye koyuyorsun böyle?

neresinde yaşıyorum yüreğinin?

var mıyım senin için,

gecelerinin masalsı düşü ben miyim

yoksa kendin misin?...

beni sığdırabiliyor musun içine?

hangi yana baksam tünel;

sonsuz uçurumlar gibi dipsiz ve kuyu

hani içinin aynasıdır ya sevdiğin,

benim aynamda karanlık aksetmekte...

öyleyse anlarım ki ben de yokum sen de.

beni nerede yaşatıyorsun söyle?

cennetin miyim senin,

amber kokulu bahçelerinde gezindiğin?

yoksa kaybolduğun kör kuyun mu,

dehliz yalnızlıklarını yitirdiğin?

artık anlamsız geliyor tüm sorular

yanıtlarını bir gün verecek olsan bile

ben de bir şeyler buram buram,

ben de çok şey ılık ılık,

ben de sen acıtarak, kanayarak

eksiliyor...

ben seni bunca zamana ağırlayamazken ruhumda

aitsizliğim çaresiz çoğalıyor...

ve görüyorum aynada yüzü silinmiş suretimi

sen bende herşeysin belki ama

ben sende yitiyorum için için...

beni nerelerde arıyorsun öyle?

yüreğine sor bir de

mutlaka cevabı gelecektir sessizliğinin...

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

*TERENNÜM

 

Gördüm, seni sevdim güzelim gonce-yi tersin;

Sevmek mi güzel, yoksa sevilmek mi ne dersin?

Ben ağlıyorum...sen de mi bitab-ı kedersin?

Sevmek mi güzel, yoksa sevilmek mi ne dersin?

 

Fark eyledim aşkınla bugün nur ü zalâmı;

Sensin geceler manzaramın mah-ı tamamı.

Lûtf et! Bana anlat bu muamma-yı garamı;

Sevmek mi güzel, yoksa sevilmek mi ne dersin?

 

H.Hüseyin Özsever :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sen gittin ben bittim..

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Gitmem demiştin yüreğinden..

Acılarıma; hayal kırıklığı eklemeyecektin, söz vermiştin,

Sonbaharda yaprakları dökülen bir ağaç gibi kalmayacaktım.

Yüreğime taş basıp, içimdeki hüznü yazmayacaktım..

 

Kara yaşlar dökülüyor şimdi göz bebeklerimden.

Hayallar, bulut gibi uçuştu bak, bağrımın en tepesinden,

Söyle; mutlu musun, sensin beni dipsiz okyanuslara iten,

Ellerim boş, gözlerim buz, silemem seni nefesimden..

 

Gitmem demiştin söz vermiştin yüreğimden,

Yalan aşk masalıyla sendin başımı döndüren,

Zehrini boşaltan bir karadul gibi, sendin içimi kemiren,

Yavaş yavaş beni yok eden, öldüren, bitiren..

 

Gitmem demiştin yüreğinden,

Yıldızlar kaydı sen giderken gökyüzünden,

Yüreğimin kıyıları dövüldü çığlığımın şiddetinden,

Sen gittin bu rüya bitti, sen gittin ben bittim..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Keşkeleri Çıkardım Hayatımdan

Keşkeleri çıkardım hayatımdan

eyvallahlar bana göre değil artık

bana göre değil pişmanlıklar

keşkeleri çıkardım hayatımdan.

ben seni unuturum sevdiğim

ela gözlerini bir bardak rakıya gömerim

anıları içime

yıllar önce bir temmuz gecesinde

zamansız bir yağmur altında başlayan

o zamansız aşkımızı unuturum

ben seni unuturum sevdiğim

zaten hayat bir yalan.

gece ağır ağır sırtını vermekte sabaha

üzerimde eskiden kalma bir sevdanın yorgunluğu

yüreğimin kara kaplı defterinde

sararmış sayfaların arasında

bir adamın yıllar arkasında kalmış

suskunluğu var

ve küskünlüğü hayata

o ki kapanmış bir kapı umutlarıma

çaresizliğe bir geçit

durma hadi gözlerimden de çekip git

çek git gecelerimden

bir daha girme düşlerime

kanıma girme artık

yeter git.

kimseler bilmez geceden başka yine yalnızım

sokaklar dolusu insan içinde

bir ben bir ben yalnızım.

gece ağır ağır sırtını vermekte sabaha

ne fırtınalar kopar yine içimde

bu sevda yakar yüreğimi

yıkar derinden

susar içimdeki ağıtlar

geceler inadına susar

ben susarım.

an gelir

zamanlar dolusu ağlarım

ağlarım çocuk gibi

ihanet karası gecelerde

kıvrandırır bir sancı

***** bir kurşun gibi

arkadan vurur yalnızlık

sabahlara kadar ağlarım

ağlarım ölesiye.

neden içi karanlıktı bu kadar gecelerin

neden geceler umut taşımaz sabaha

ve neden ağlatır beni bu uzun yolculuklar

yeter artık yeter

buraya kadar

keşkeleri çıkardım hayatımdan

eyvallahlar bana göre değil

bana göre değil yerli yersiz ağlamak

madem ki bir kez yaşanıyor bu hayat

kılıcımı çektim kınından

kuşandım cesareti

ve bitirdim esareti

gömdüm denizlere.

keşkeleri çıkardım hayatımdan

eyvallahlar bana göre değil artık

anladım ki insan her an sevebilir

mevsimsiz açan bir çiçek gibi

dirilir yeniden

keşkeleri çıkardım hayatımdan.

geleceksen bugün gel

yarın çok geç olabilir.

 

 

 

Şebnem Kısaparmak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

belki anlatılır,belki anlatılmaz,

bu karamsarlığın nedeni.

unutmaya yüz tutmuşken,

neden tekrar aklımdasın

gecelerimde,gündüzümdesin,

 

özlemek değil bu

güzel olan bir kaç anı anımsamak

ama gözleri yaşlı ama kalbi buz kesmiş,

şimdi sensizliğe yelken açmışken,

neden haber getiriyor kuşlar?

neden ağaçlar tatlı tatlı fısıldıyor adını,

 

dün ilk kez uyuyamadım

sensizliğin ardından,

gözlerim karanlığın içinde,aydınlığını aradı,

birde akşam rüzgarı eşlik etti yalnızlığıma.

belki o an sesini duysam

kendimi uykunun derinliğine bırakabilirdim..

 

herşey,herkes,tüm dünya girdi aramıza,

boş kollarda aradın paha biçilmez mutluluğunu.

bendeki aşkı hiçe saydın,

senin gibi bir dünya servetine kanmadım,

gidipte beş para etmez insanlarla,aramızdaki aşkı öldürmedim..

 

sen şimdi rahatmısın??

eğlenebiliyormusun sahte gülüşler etrafında,

ya da eğlandirebiliyormusun yalanlarınla.

hala eskisi gibimisin?

hiç mi değişmedin?

biliyorum seni değiştirmeye hiç hakkım olmadı,

günlerce yazabilirim seni,

ya da bir anda silip atabilirim.

ya gelir tekrar koynuna girerim,

ya da sensizliği dost bilir

sarılırım boş bir hayaline

savrula savrula uzaklara göçerim.

 

sensiz değeri yok geçen zamanın,

içimde senden kalan bir hüzün,

dilimde sessiz adın

kimseler duymuyor artık sen ve beni,

onlarda benimle birlikte alıştılar bu terkedişe.

ne güzel bir resminin olamaması,

kendimi bu şekilde alıştırabilmek herşeye.

 

aynı şehirde kocaman bir yalan olarak yaşamak,

ve dönüp dönüp karlı kaldırımlara bakmak,

ulaşabileceğim bir numaran varken,arayamamak

ne bileyim

unutmadım mı acaba seni

neden yazıyorum sanıyorsun

sevmesem niye karalayım kağıdı kalemi..

 

özlediğim bişeyler var,

senden de benden de öte

bir sıcaklık bölsün rüyalarımı

bir nefes ver

birde kokunu bırak ellerime,

sen gitsende kokun kalıyor yastığımda,

itiraf etmeliyim ki özlüyorum seni,

bende bilmek isterdim senin tarafından özlendiğimi,

vede beklerdim kapımı çalışını,

sensizlik vurmadan zamana,

sen gel,

sen gel...

 

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Gelemem

 

 

 

( Güneş asırlardır neden böyle kavruluyor , belli ki kızgın yitirdiğine ...)

 

Kalbime gömüp seni yaşarım belki

Belli mi olur

Parçalanmış yağmurlar yağmaz

Yaşlı güneş doğmaz olur

Yitik denizler çekilir

Yorgun yıldızlar yok olur

Bütün çiçekler solar

Kuşlar ötmez olur

Issız gezegenler başka galaksilere gider

Kuyruklu yıldız dünyaya çarpar

İşte o zaman beni bekleme

gelemem

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

*ESİN

 

Tüneğinden

bir yumurta bırakıveriyor

tavuk

 

düşüncesizlik işte

bir an dalgınlık

ama düşüyor yumurta pattadak

samanın içine:

öngörülüydü çiftlik sahibi kadın

 

ne çok kırık şiir vardır kimbilir

hiçbir kitapta yoplanmayan

 

Raymond Queneau (Teoman Aktürel-Çeviri) :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi geri dönüşü olmayan bir yoldayım

İçim hep senden yana olsa da

İçim hep kan ağlasa da

Bir tarafım asla der gibi

Böler beni ikiye

An gelir haykırmak isterim seni deli gibi sevdiğimi

Hala unutamadığımı

An gelir yaptıkların geçer gözümün önünden film şeridi gibi

Şu an ne yaptığını bilmem , duymam, görmem

Sorarım kendime

Ben ona bir şeyler yazarken

Acaba gelir miyim aklına

O da benim gibi çareler arar mı

Her telefon çalışında içi acır mı

Benzetir mi başkalarını bana

Benim onu benzettiğim gibi

Artık geri dönüş yok bilirim

Eksikliğini hissetsem de

Özlemeyi sayende çok iyi bilsem de

Unutmak yerine istemeden, çaresizce kabullensem de

Bilirim artık çok geç

Ne sen dönebilirsin geri ne de ben gel diyebilirim sana

Seni seviyorum tek diyebildiğim bu...

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yalnız Bir Opera

 

 

Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda

Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim

Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim

Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

 

İmrendiğin, öfkelendiğin

Kızdığın ya da kıskandığın diyelim

Yani yaşamışlık sandığın

Geçmişim

Dile dökülmeyenin tenhalığında

Kaçırılan bakışlarda

Gündeliğin başıboş ayrıntılarında

Zaman zaman geri tepip duruyordu.

Ve elbet üzerinde durulmuyordu.

Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,

Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.

Başlangıçta doğruydu belki.

Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp,

Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren,

Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.

Ve hala bilmiyordun sevgilim

Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana

Bütün kazananlar gibi

Terk ettin.

 

Yaz başıydı gittiğinde, ardından,

Senin için üç lirik parça yazmaya karar vermiştim.

Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.

Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.

Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.

Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu

Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından

Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine

Çerçevesine sığmayan

Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine

Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.

 

Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs.

Seni bir şiire düşündükçe

Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi

Uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.

Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük

Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,

Belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.

Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha.

Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?

"Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda.

Altına saat:16.00 diye yazmıştın, ve 16.04'tü onu bulduğumda.

Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını

Takvim tutmazlığını

Aramızda bir düşman gibi duran zamanı

Daha o gün anlamalıydım

Benim sana erken

Senin bana geç kaldığını.

 

Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.

Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı.

Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay,

Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı.

Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza.

Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi

bakışıyorduk.

Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık.

Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.

Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.

Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.

Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.

Şimdi biz neyiz biliyor musun?

Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.

Birbirine uzanamayan

Boşlukta iki yalnız yıldız gibi

Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz

Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca

Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız

Ne kalacak bizden?

Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim

Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında

Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden

Bizden diyorum, ikimizden

Ne kalacak?

 

Şimdi biz neyiz biliyor musun?

Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.

Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada

Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi

Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek

Herşeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.

 

Kış başlıyor sevgilim

Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor

Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan

Oysa yapacak ne çok şey vardı

Ve ne kadar az zaman

Kış başlıyor sevgilim

İyi bak kendine

Gözlerindeki usul şefkati

Teslim etme kimseye, hiçbir şeye

Upuzun bir kış başlıyor sevgilim

Ayrılığımızın kışı başlıyor

Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.

 

Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,

Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,

Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...

Böyle zamanlarda herşey birbirinin yerini alır

Çünkü herşey bir o kadar anlamsızdır

İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun

Para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar

Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz

Çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığımız anlar,

Eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar

Korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,

Çağrışımlarla ödeşemezsiniz.

 

Dışarda hayat düşmandır size

İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz

Bir ayrılığın ilk günleridir daha

Herşey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta

Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup

Kulak verdiğiniz saat tiktakları

Kaplar tekin olmayan göğümüzü

Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç

Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz

Bakınıp dururken duvarlara

Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek,

Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,

Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında

Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi

Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi

Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,

Başımıza gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya

Kendimizi hazırlar gibi.

 

Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi

Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,

Ve kazanmış görünürken derinliğimizi

Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde

Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar

O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi

Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar

Göremeseniz de, bilirsiniz

Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar.

 

Bana zamandan söz ediyorlar

Gelip size zamandan söz ederler

Yaraları nasıl sardığından, ya da herşeye nasıl iyi geldiğinden

Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.

Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.

Dahası onlar da bilirler.

Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler.

Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki

hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak

kolay değildir elbet.

Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.

Zaman alır.

Zaman alır sizden bunların yükünü

O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe

çöker.

Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.

Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.

O boşluk doldu sanırsınız

Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

 

Gün gelir bir gün

Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide

O eski ağrı

Ansızın geri teper.

Dilerim geri teper.

Yoksa gerçekten bitmişsinizdir.

 

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi

kavranır.

Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.

Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.

Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık

Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan

Herşeye iyi gelen zaman sizi kanatır olmuş

Saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla

Günlerin dökümünü yap

Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini

Kim bilebilir ikimizden başka?

Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış

Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,

Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği

Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız herşeyi bir düşün

Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya

Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor

Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla

Bunlar da bir işe yaramadıysa

Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.

 

Bu şiire başladığımda nerde,

Şimdi nerdeyim?

Solgun yollardan geçtim.

Bakışımlı mevsimlerden

İkindi yağmurlarını bekleyen

Yaz sonu hüzünlerinden

Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim

Geçti her çağın bitki örtüsünden

Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından

Bakarken dünyaya

Yangınlarla bayındır kentler gibiyim:

Çiçek adlarını ezberlemekten geldim

Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların

Unuttuklarını hatırlamaktan

Uzun uzak yolları tarif etmekten

Haydutluktan ve melankoliden

Giderken ya da dönerken atlanan eşiklerden

Duyarlığın gece mekteplerinden geldim

Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti

Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları

Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.

 

Bu şiire başladığımda nerde,

Şimdi nerdeyim?

Yaram vardı, bir de sözcükler

Sonra vaat edilmiş topraklar gibi

Sayfalar ve günler

Işık istiyordu yalnızlığım

Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum

İlerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde

Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.

Karardı dizeler.

Aşk...Bitti. Soldu şiir.

 

Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden

Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım

Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde

Aşk yalnız bir operadır, biliyordum:

Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım.

Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim

Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu

El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk

Birlikte çıkılan yolların yazgısıdır:

Eksiliyorduk

Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim

Her otelde biraz eksilip, biraz artarak

Yani çoğalarak

Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin

Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında

Ağır ve acı tanıklıklardan

Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.

Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum

Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu

Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...

Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları

Ve açık hayatları seviyordu.

Buraya gelirken

Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim

Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri

Ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi

Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri...

panayır yerleri...

Ölü kelebekler...

Ölü kelebekler...

Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.

 

Adım onların adının yanına yazılmasın diye

Acı çekecek yerlerimi yok etmeden

Acıyla baş etmeyi öğrendim.

Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?

İpek yollarında kuzey yıldızı

Aşkın kuzey yıldızı

Sanırsın durduğun yerde

Ya da yol üstündedir

Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar

Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar

Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.

 

Aşkın bir yolu vardır

Her yaşta başka türlü geçilen

Aşkın bir yolu vardır

Her yaşta biraz gecikilen

Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler

Gözlerim

Aşkın kuzey yıldızıdır bu

Yazları daha iyi görülen

Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler

İlerlerim

Zamanla anlarsın bu bir yanılsama

Ölü şairlerin imgelerinden kalma

Sen de değilsin. O da değil

Kuzey yıldızı daha uzakta

Yeniden yollara düşerler

Düşerim

Bir şiir yaşatır herşeyi yaşamın anlamı solduğunda

Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında

Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler

Yaşamsa yerli yerinde

Yerli yerinde herşey

Şimdi herşey doludizgin ve çoğul

Şimdi herşey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi

Şimdi herşey yeniden

Yüreğim, o eski aşk kalesi

Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden

Dönüp ardıma bakıyorum

Yoksun sen

Ey Sanat! Herşeyi hayata dönüştüren.

 

Murathan Mungan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.