Canraşit tarafından postalanan herşey
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Efendim, iletimin alıntıladığınız bölümüne cevap verince ben öyle anladım, yanlış mı anlamışım ? Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
'' Sehven '' bir hata olmuş. Doğrusu: '' Cihanerin aday gösterilmemesini, cemaatçi birinin aday gösterilmesi ile bir tutmak da neyin nesi ? '' olacaktı. Saygılar sunarım.
-
Pink Floyd's dog sings the blues (Seamus)
-
köpekler neden ezan okunurken havlarlar.Cevap verirseniz sevinirim?
http://www.turkish-media.com/forum/topic/232178-video-pink-floyds-dog-sings-the-blues/ Saygılar sunarım.
-
Artık neden bu hayata geldiğimi daha fazla sorguluyorum…
Efendim, sayın umutgedikli'ye başsağlığı diliyor ve bu konu ile bağlantılı bir yazıyı paylaşmak istiyorum : Yalnız, yazıda karar vermeyin derken, yanlış anlaşılmasın; gelecek için iyi ya da kötü şeklinde bir yargıda bulunmanın yanlış olacağından söz ediliyor. Yani, bizdeki örneklere bakarsak, Yunus Emre'nin dediği gibi '' ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim...'' ya da Kırkpınar ağalarının manisindeki '' Altta kaldım diye yerinme ! Üste çıktım diye sevinme !...'' gibi.. Belki de insan kendi cehennemini de, kendi cennetini de dünyada kendisi yaratıyor... Saygılar sunarım.
-
İdam Cezası
Dediklerinizle bağlantılı olarak, sayın Evrensel'e cevaben şunları yazmıştım. Belki işe yarar : Saygılar sunarım.
-
İdam Cezası
Efendim, aynı şey değil. Kurban her zaman kurtulacağı yönünde bir umut taşır ama idam mahkumunun bu umudu asla yoktur. Saygılar sunarım.
-
İdam Cezası
Güzel, sizinle tartışmak zevkli. Fakat, bu cevabı verdiğiniz iletimin kenarındaki ok'a tıkladığınızda iletimin tamamına ulaşıp görseydiniz; dediğimi de okumuş olurdunuz. Yani, ilkesel olarak idamın olmaması gerektiğini savunmakla, Türkiye için idamın olmaması gerektiğini savunmanın bir farkı var değil mi ? Biz de toplumun genel vicdani bilinç düzeyini yükseltmeye çalışıyoruz işte efendim, kendi çapımızda nacizane... Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Efendim, öncelikle, "Ben diğer tanrılardan üstün olduğum gibi, örnek olarak hür de köleden üstündür." ile " Hür köleden uçurumlar kadar büyük farkla üstündür ya, işte ben de köle gibi hiçbir iradesi yetkisi olmayan, taştan yapılmış diğer tanrılardan uçurumlar kadar büyük farkla üstünümdür." demek farklıdır. Ayetteki anlam ikincisidir ve anlatım retoriktir. Bu anlatımdan, köleciliği onaylama gibi bir anlam çıkarılamaz. Sanırım anlaşamamızın temelinde, sizin, '' Tanrı'nın mesajının ideal evrensel bir toplumsal hukuk düzeni getirmesi gerektiği '' kabulünüz var. Oysa, karşınızda bunu savunan birisi yok ( tabii tersini savunan birisi de yok. Benim savunduğum yalnızca doğru mantık ve bilimsel bakış ). Yani, önemli olan, bunu savunan birisi olmasa bile böyle olması gerektiğini düşünmenizin yanlış olması. Baba Tanrı figürünün ortaya çıkışı ataerkil sosyal yapısının yerleşmesinden sonra ve onun sonucudur. Babaya bağlı kan ortaklığına dayanan kabilenin nüfusunun artmasıyla daha fazla toprağa sahip olmanın gerekliliği sonucu kabileler arası savaşların artması köleciliği gerektirmiştir. Kabileler arası ilişkilerin gelişmesiyle ticaretin yaygınlaşması da şehirlerin kurulmasını gerektirmiştir. Şehirlerin kurulması, ilk çağda görülen çok tanrıcılığın daha çok tarım toplumlarında rastlanan türü olan diğerlerinin yanında tek bir Ana Tanrıça figürünün ( Kibele, İsis gibi ), o şehirde üstün gelen kabileninkinin olmasını da kendiliğinden getirmiş, özel mülkiyete paralel olarak yerleşen ataerkil sosyal yapısının gereği olarak da mutlak egemen tek bir Baba Tanrı figürüne ( Aten gibi )evrilmesine yol açmıştır. Elbette, aristokrasinin tekelleşmesi ile sömürü nesnesi değişmemiştir ama bununla birlikte hem sömürü nesnesinin hem de sömürenin niteliği değişmiştir. Öte yandan, İslamın ortaya çıktığı Arap toplumunun İlk Çağ sonlarına doğru, hayvancılık ve ticaretle uğraştığını biliyoruz. Bu nedenle, Avrupa yani Batı tipi köleci toplumla, Arap toplumunun dahil olduğu Doğu tipi köleci toplum arasında önemli farklar vardır. Batı'da kölecilik tarım toplumlarında ortaya çıktığından üretim aracı olma işlevi daha önemlidir ve köleciliğin kaldırılması zaman almıştır. Oysa, özellikle hayvancılıkla uğraşan doğu toplumlarında hem asya tipi üretim tarzı nedeniyle hem de kölenin üretim aracı olma işlevi, ağırlıkla hayvancılıkla uğraşan bu toplumlarda daha önemsiz olduğundan, İslam'dan sonra daha çok askeri amaçlarla kullanımın gündeme gelmesi dolayısıyla, yalnızca askeri ve dini bir işlev kazanmıştır. Fakat, savaşlarda ele geçirilen esirleri köle yaparak asker olarak kullanmak, feodal mantığın gerektirdiği savaş olgusunu daha çok tetiklemiş olmasına rağmen diğer yandan köle azat etmeyi sevap hale getiren hükümler dolayısıyla kölelerin hür olmasının teşvik edilmesi, köleciliğin sömürü niteliğini asgariye indirmiştir ve giderek azalmasına yol açmıştır. Yani, Avrupadakinin aksine zenginleşmek için köleleri kullanmak değil, zengin olunca ev işleri için köle satın almak daha önemlidir doğuda. Ve azat olması da daha kolaydır. Mesela, Osmanlı'da "kurtulmalık" denilen parayı bir şekilde toplayıp, sahibine veren özgür bırakılırdı. Halk da bu parayı toplayan köleye yardım yapar, onu kendisi sahiplenmeye,stismar etmeye kalkmazdı. Her ideoloji kendi çağına göre, kendi bulunduğu anlayışa göre, getirdiği devrime göre değerlendirilir. Çünkü, devrim dediğimiz şey ileri doğru olur. Mesela, milliyetçilik ideolojisinin burjuvazinin çıkarları gereği şekillenmiş olması, aristokrasi tarafından ezilen serflerin özgürlüklerine kavuşmalarını görmememize engel değildir. Yoksa, bu mantıkla bakarsak, Türk Devriminin de, burjuvazinin sömürüsü amaçlı yapıldığını iddia edebiliriz. Onun için eleştirirken geriye dönük bakışla değerlendirmek gerekir. Bilimsel Sosyalizm, evet, sınıf sömürüsünü tamamen ortadan kaldırmak için üretilmiştir fakat yürüttüğünüz mantığın tam tersine uygulamalarına bakıldığında oligarşik sınıf sömürüsüne yol açtığını görüyoruz. Yani, her ne sebeple olursa olsun, uygulamada hem toplum bilinçlendiğinde yumuşak olan kurallar sertleşmiştir hem de sömürü olgusu bitmemiştir bilakis. O nedenle, Bilimsel Sosyalizmin de yarın bir gün aşılıp, onun da farklı bir sömürüye yol açtığını iddia eden bir ideolojinin ortaya çıkmayacağını bilemeyiz. Tabii onun işçi sınıfının sömürüsü için icat edildiğini öne süren tarihi ters yorumlayan kişilerin de... Elbette, topluma yönelik kurallar açısından, tek Tanrılı dinler, aynı zamanda feodal çağın ideolojileridir. Onların peygamber denilen bilge düşünürler tarafından üretildiğini de düşünebilirsiniz. Fakat, dinlerin özü için insanlığa getirdikleri temel ahlaki değerlerin bugün eriştiğimiz çağdaş anlayışlarla uyuşum içinde olduğu da söylenebilir. Yani, evrensel olan, topluma yönelik kurallar değil, iyi bir insan olmak, dürüst olmak, sevgi, adalet gibi insan vicdanına getirdiği temel doğrular olabilir. Kendisi de dini tercih olarak ateist olan, ideoloji olarak sosyalist ve ahlaki açıdan hümanist olan psikanalist ve sosyolog Erich Fromm'un bahsettiği konu da budur. Ateist olan Freud'u dindar olarak tanımlaması da bu nedenledir. Bir başkası ise, bunların peygamberler tarafından, Tanrı'dan alınan ilhamla söylendiğini düşünebilir. İşte, olayın inanç boyutu da budur. Belki de, bu tip dinlerin ortaya çıkışından sonraki çağlarda, Pozitif Bilim geliştiğinden, insanlar sonraki düşünürleri peygamber olarak algılamamış ve zaten onlar da doğal olarak kendilerini peygamber olarak sunma gereği duymamışlardır. Fakat, bilimin bugünkü geldiği noktada, Pozitivizmin aşıldığını da biliyoruz. Dolayısıyla, olayın inanç boyutunun gerekliliği de bugün hepten ortadan kalkmış değildir. Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Yanlış yapmışlar. Yandaş medyanın eline damardan işleyebilecekleri bir maden, güzel bir koz vermişler. Hayırlı olsun diyelim, n'apalım ? Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Efendim, benim mübah gördüğüm sokak jargonu kullanmak mı, merkez sağdan, ortadan oy almak için Haberal gibi insanları aday göstermek mi ? Sözlerimi neden çarpıtıyorsunuz ? Baykal İlhan kesiciyi alırken de aynı eleştiriyi yapıyor muydunuz ? Akademik dili insanlar anlamıyor diyorum, siz bana sokak jargonu mu kullansınlar manasında cevap veriyorsunuz. Yok mu ikisinin ortası ? Pamukoğlu'nun üzerine bir gidin bakalım, eminim sokak jargonu dağarcığı hepimizden daha gelişmiştir. İş dünyasında sokak jargonu hakim diyorsanız o sizin değerlendirmeniz derim. Ben stratejiden bahsediyorum yalnızca. Cihanerin aday gösterilmesini, cemaatçi birinin aday gösterilmesi ile bir tutmak da neyin nesi ? Parti meclisinde bir imamın yer alması cemaate yeşil ışık yakmak mı oluyor ? 80 öncesi Ecevit CHP'sinde eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan milletvekili değil miydi ? Cihaner'in aday gösterilmemesini nasıl ilkelerden taviz verilmesi olarak görürsünüz ? İzmir'den aday gösterilmesinin totalde CHP'ye hiç etkisi olmaz mı sanıyorsunuz ? Peki, sayın y.yılmaz, siz de gidin HEPAR'a oy verin o zaman. Fakat, sonra ağlamak yok ona göre. Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
.Efendim, kibarca yaptığınızın yanlış olduğunu söylemek istemiştim. Fakat, madem anlamadınız ve bu sizi çok eğlendirdi; BAŞKASININ YAZISINI KENDİ CÜMLELERİNİN ARASINA KATIP KENDİ BİLGİ DAĞARCIĞINDANMIŞ GİBİ SUNMAK EMEĞE SAYGISIZLIKTIR, ETİK DEĞİLDİR. Ben, '' var mi ? '' diye sormadım, ben '' bu denli geniş çapta var mıydı ? '' diye sordum. Yazım orda duruyor isterseniz bir daha okuyun. Bunlar ciddiye alınacak söylemler değil ama yine de cevap vereyim. Elbette, şikayet ve protesto mekanizmaları kullanılarak istifa kurumunun çalıştırılması, insanların görevlerinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmesi açısından son derece önemlidir. Balık baştan kokar diye boşuna söylemedim. Siz benim memurum işini bilir gibi söylemlere alışıksınız sanırım. Sınav iptalinin o kadar önemli olmadığı savını değerlendirmeye bile gerek duymuyorum, o kadar insanın hakkı söz konusu iken. Ben böyle bir şeye kalkışılmasının önemsiz olduğunu da söylemedim. Böyle bir haksız işe kalkışanların cemaat genişliğinde olduğunu ve verdiğiniz daha doğrusu alıntınızdaki verilerle kıyaslanamayacak boyutta bir hak ihlali olduğunu söyledim. Öyle belkilerle, eskiden de olmamışmıdırlarla tartışmak abes olur. Zanla hareket edilir mi ? Hatta '' zanla söylenenler yalandır '' gibi bir söz de vardır. Önemli olan, bugün olan hakkında değerlendirme yapmak, bu işe kalkışanların deşifre edilmesidir ki, ister ideolojik ister bireysel bir daha böyle bir hak ihlaline kalkışılmasın. Evet, iptalini isteyip, gerekirse öğretmeni de şikayet etmeniz gerekirdi. Zaten, şikayet mekanizmasını işletip hakkımızı aramayan kaderci bir toplum olduğumuzdan başımıza her türlü musibet gelmiyor mu ? Eğer Batı'da yaşıyorsanız, nasıl normal görebilirsiniz ki bunları ? Eh, o vakit size iyi eğlenceler dilerim ! Saygılar sunarım.
-
GANDHİ KEMAL TUTMADI, CHE KEMAL VERELİM
Kılıçdaroğlu hakkında başlıca suçlamalar; 1. Kılıçdaroğlu SSK Genel Müdürü iken yakınlarına ihale dağıttı mı? SSK da Genel Müdür'ün ihale verme yetkisi yoktur.İhaleyi Sosyal Sigortalar Kurumu Yönetim Kurulu verir. O dönemki Yönetim Kurulu Kimlerden oluşuyor? 1.Genel Müdür - Kılıçdaroğlu 2.Genel Müdür Yrd. - Zekai Özcan (AKP Milletvekili) 3.Hazine Temsilcisi 4. Türkiye İşveren Sendikaları Temsilcisi 5.Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Temsilcisi 6.Türkiye İşçi Emeklileri Derneği Başk... En yetkili organ yönetim kuruludur ve genel müdür yönetim kuruluna karşı sorumludur. Onun üstünde de Sosyal Sigortalar Genel Kurulu vardır. Yönetim Kurulu, Genel Kurula 3 yılda bir hesap verir. Şu anda kadar tüm çabalara rağmen(!) Kılıçdaroğlu'nun usülsuz ihale verdiği tespit edilememiştir. 2. Kılıçdaroğlu, soyadını neden değiştirdi? Kılıçdaroğlu'nun soyadını rahmetli babası kendisi daha çocukken değiştirmiş. Ayrıca hiçbir zaman ailesinin eski soyadını gizlememiştir. Soyadı değişikliğinin Kılıçdaroğlu ile bir ilgisi yoktur. 3. Kılıçdaroğlu Almanya'da PKK lılarla yakalandı mı? İddialar şu yöndedir: Sayın Kılıçtaroğlu, Almaya'ya gitmiş. Önce bir saunaya gidip, saunadan çıktıktan sonra bir arabaya binmiş. Bu arabada PKK lılar varmış ve polis gelmiş tutanak tutmuş. İddia bu.. Kılıçdaroğlu'nun o tarihte ve saatte Türkiye'de Ankara-İstanbul havayollarında olduğu Türk Havayollarının bileti ile ispat edilmiş, ayrıca Almanya'da tutanak tuttuğu idda edilen öyle bir karakol ve polisin olmadığı Alman yetkililerce belirlenmiştir. Bu iddiaların sahte olduğu belgeleri ile mahkemede ortaya konmuş ve bu iddiayı ortaya atan AKİT Gazetesi sayın Kılçdaroğlu'na tazminat ödemiştir.Ayrıca bu nedenle AKİT Gazetesinin logo hakkı da Kılıçdaroğlu'na geçmiştir. KILIÇDAROĞLU SSK YI BATIRDI MI? KILIÇDAROĞLU SÖYLEŞİSİ: SSK genel müdürlüğünüz döneminde SSK’yı zarar ettirdiğiniz ve batırdığınız söyleniyor . Ne dersiniz?.. Cevap: 1976’da ben hesap uzmanlığı yaparken SSK’nın durumunu incelemek üzere gelen yabancı uzmanların raporu şunu diyordu. “En kısa zamanda SSK’nın rehabilitesi için kanunlar çıkarın. Yoksa bu kurumun geleceği çok karanlık. Batağa gidiyor.” SSK bir şirket değil ki karına zararına bakalım. SSK’nın açığı olmuştur. Bu açığı engellemek, gerekli kanunları çıkarmak görevi hükümetlerindir. Saygılar sunarım.
-
Hangisi Farklı
Kedidir kediii... Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Efendim, bu yönden AKP'leşti derseniz buna katılırım. Fakat, ben bunu olumsuz bir durum olarak değerlendirmiyorum, gayet normal buluyorum. Çünkü, nasıl ki, Saadet dahil Siyasal İslamcı tabanın oranı hepi topu %25 civarlarındaysa, Sosyal Demokrat tabanın da taş çatlasa %15'dur. Yani, hem AKP'nin hem de CHP'nin aldığı oyların en az yarısı ortadandır. O nedenle elbette, AKP'nin yaptığını, CHP'nin de yapması akıl ve mantık gereği, matematik bir konudur ve mübahtır. Haberal'ı aldı da neden Cihaner'i almadı derseniz, size, oy potansiyelinin düşüklüğü, artı, Cihanerin özel durumu dolayısıyla partiye zarar verme ihtimali üzerinden yanıt verebilirim. Şöyle ki, düşünün CHP, laikliği şiddetle savunmasının nedeni çarpıtılarak, son 8 senedir üzerine yapıştırılmaya çalışılan '' din karşıtı '' algısını artık söküp atmak için her fırsatı kullanmaya çalışırken, tutup da tarikatlerle uğraşan Cihaner'i aday yapması akla, mantığa sığar mı ? Ön seçim konusunda ise, hep partiyi suçlamak yerine biraz da tabanı suçlamak gerek. Çünkü, ben dahil hiç birimiz '' amaan ben mi kurtaracağım memleketi '' diyerek tembellikten, hayat gailesinden başımızı kaldıramadığımızdan, umutsuzluktan, ortak bir hedef yoksunluğundan vs. ne derseniz deyin, ne ön seçimi anlamlı kılacak oy sayısı için partiye üye olmayı aklımızdan bile geçirmiş, ne de demokrasilerde çok önemli yeri bulunan ve parti tavanlarına etkin baskı oluşturacak unsur olan herhangi bir muhalif sivil toplum örgütüne üye olmuş değilizdir. Sendikaların üye sayısına bile bir bakarsanız, tüm işçilerin içerisinde bir azınlıktır. Bu bağlamda, Kılıçdaroğlu, mevcut imkanlar dahilinde ön seçim yapmıştır ve bu Türk parti zihniyetinde küçük bir devrim bile sayılır bu koşullarda. Merkezden yapılan belirlemeleri de yukarıda anlatığım mantık çerçevesinde değerlendirmek doğru olur kanaatimce. Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Efendim, doğru, siz biliyor olabilirdiniz daha doğrusu gönlünüzden bunu geçirmiş olabilirsiniz ama ben Kılıçdaroğlu'na şans tanındığını hatırlamıyorum, özellikle yandaş medya cenahında. O olaya kadar da CHP içerisinde bir liderlik tartışması yoktu. Hatırlarsanız, olaydan sonra geçici olarak vekil Önder Sav geçmişti partinin başına ve Kılıçdaroğlu aday olmam demişti. Fakat, özellikle sizin gibi düşünenlerin isteklerinin yoğun itkisinin neden olduğu bir rüzgar onu önce aday yaptı, sonra da genel başkan. Netice itibariyle, Kılıçdaroğlu aptal değil, hesap adamı, bu potansiyeli görmeden maceraya atılmazdı. Hatırlarsanız, Erdoğan'ın Baykal'ı yermeye başlaması, Kılıçdaroğlu'nun genel başkan seçilmesinden sonradır. Ondan önce üzüldük, birileri komplo yapmış havasında bir şeyler söylüyor, timsah gözyaşları döküyordu. Yani, ne zamanki CHP'nin dağılmadığını, tam aksine toparlandığını gördü işte o zaman Baykal olayı üzerinden CHP'ye yüklenmeye başladı. Bu arada önemsiz bir ayrıntı ama belirtmeden geçmeyeyim : Y. Büyükerşen o tarihte CHP'de değildi, DSP'deydi ve CHP'ye geçişi şunun şurasında bir kaç ay oldu yanılmıyorsam. Şimdi, Onur Öymen'in Dersim vakasını biliyoruz. Her ne kadar sözleri doğru ise de, aynen Süheyl Batum gibi çarpıtılıp ortalık ayağa kaldırıldığında, ne dediğini kimseye anlatamadı. Sözlerinin arkasında duramadı. Ve CHP'ye haksız biçimde vurulan ırkçı-faşist yaftasını daha bir pekiştirdi. Ben buna iyi siyasetçi demem, çok değerli bir diplomat olsa da, fikirlerini gerçekten önemseyip yararlansam da. Çünkü, siyaset başka bir sanat. Keza, H. Süha Okay'ın da ben şahsen şimdiye kadar hangi konu olursa olsun ne anlatmaya çalıştığını anlamış değilim, tıpkı Baykal gibi uzun cümleler kullanıp, akademik üslupla konuşuyor. Buna karşın, dikkat ederseniz, AKP'lilerin sözcüleri olsun, ağır topları olsun genellikle piyasa adamları, iş dünyasından gelmeler. Bu önemli bir ayrıntı. Dolayısıyla, kıvırma, retorik, ikna sanatlarını çekirdekten kapmış, bu konularda ustalaşmış adamlar. Ama, CHP'den geçme Ertuğrul Günay'dan epey farkları var, değil mi ? Siyaset dediğimiz sanat da iş hayatından farklı değil. Bürokratlar ve akademisyenlerin, piyasa adamlarına göre, bu konuda başarı şansı azdır, genel olarak tabii, istisnalar kaide bozmaz. Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Sayın y.yılmaz kim düşünmüş efendim bunu ? Lafınız banaysa, bakın '' haksız '' demişim, '' algı '' demişim, değil mi ? Efendim, ben de eskiden CHP'yi eleştiren ama şimdi biraz daha olumlu bakanlardanım ama gerçek anlamda, statükocu olmayan, kısır olmayan, yenilikçi, etkili siyaset üreten akılcı ulusal politika ile de, ülke ve millet bütünlüğü ile de bir sorunum yok. Fakat, Baykal döneminde bu etkili siyaseti göremedik maalesef. Açılımın bu noktaya gelmesinde onun da payı var. Bakın söyledikleri yanlış demiyorum, nasıl söylediği ve alternatif olarak ne ürettiği önemli diyorum. Buna rağmen, ona yapılan komplonun amacı CHP'yi bölerek bitirmekti. Ancak, hesaplamadıkları biçimde Kılıçdaroğlu faktörü devreye girdi. Neden yandaş medya, Kılıçdaroğlu'nun parlamasından itibaren, onun hakkında akla, vicdana sığmayan balon iddiaları üretip durdu sanıyorsunuz ? Bunları bir düşünmek gerek yorum yapmadan önce, değil mi ? Kılıçdaroğlu'nun, CHP içindeki, her ne kadar alanlarında değerli olsalar da köhne imaj yaratan, heyecan vermeyen, lider sultasını pekiştiren örgütçü, zaman zaman gafçı eski siyasetçileri tasfiye edebilmiş olması başlıbaşına bir başarıdır. Bugünkü kadro, bu anlamda Kılıçdaroğlu dahil çok mu mükemmeldir, değildir tabii, ancak, en azından siyasette biraz daha pişebilirlerse gelecek vaadettiklerini söyleyebilirim. AKP'lileşmek falan bunlar yandaş medyanın inceden işledikleri, vatandaşa '' aslı varken suretine yüz vermeyin '' mesajı verme çabalarıdır. Ben Kılıçdaroğlu'nda Kuvvayi Milliye ruhunu görebiliyorum. Bir de arada kekelemese ve gereksiz gaflar yapmasa etkili olacak ama o da zamanla. Öte yandan fazla zaman da kalmadı, bu da hayatın bir gerçeği... Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Sayın Mondieu, şunu yapıştırmaya çalıştınız herhalde : Şimdi, efendim ben size '' bu kadar geniş çaplı bir kopya girişimi olmuş muydu ? '' diye sormuştum. 92'deki ve 99'daki olaylar münferitttir ve üstelik sınavlar iptal edilmiştir. Bir de geçen seneki olay var. Ama o olayın sonunda ÖSYM Başkanı istifaya zorlanarak, istifa etmiştir, hatırlatırım. Bu seneki olayda ise, hem kopya girişiminin çapının cemaat genişliğinde olduğu anlaşılmış, üstüne üstlük büyük bir yüzsüzlük örneği gösterilerek ne sınav iptal edilmiş, ne ÖSYM başkanı istifa etmiştir. Konumuz insanımızın ne denli üç kağıtçı, kopyacı, hak yiyici olduğu değil, kurumsal yapının ideolojik çizgide nasıl yozlaşabildiği, '' ulvi amaca '' giden yolda kul hakkının bile mübah görülmesi üzerinden bir kesimin ne denli bayağılaşabildiğidir. Zira, öğretmen örneğinizi yukarı doğru ötelersek, balığın nasıl baştan koktuğu bellidir. Eleştirilerinizi eğlenerek dile getirmek tarzınız olabilir ama neden bu yönde eğlenceli bir eleştiriniz yok merak ettim açıkçası ? Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Efendim, niye köleliğin kaldırılmamış olduğu konusu ayrı bir konudur( Ki İslam'da köle edinme eskiye nazaran zorlaştırılmıştır ve kölenin niteliği geçilen feodal sistem gereği değişmiştir ) Fakat, önemli gördüğünüz sosyal eşitsizlik vurgusu, bu dinin sömürü amaçlı üretildiğinin bir kanıtı değil ki. Elbette, köleci bir toplumdan, pat diye burjuva değerlerine sahip kapitalist topluma geçilmesi beklenemez. Çünkü, üretim ilişkilerini üretim araçları belirler. Oysa, kölenin kendisi zaten bir üretim aracı. Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Neresi çatlamış mevcut atın efendim ? Gayet güzel koştuğunu siz de biliyorsunuz. Mantık dışı bir iddia bu. Bir neden, bir bağlantı ortaya koymuş değilsiniz, '' ben diyorum, öyle ''den başka bir şey dediğiniz yok. Mezar ziyaretlerine gelince, elbette sizinle ilgili kısmı bir ironi yalnızca. Fakat, herkes de sizin gibi değil. Baykal döneminde haksız biçimde yerleşmiş '' ırkçı CHP '' algısını değiştirmek için her fırsatın değerlendirilmesi fikrini önemsiyorum. Zira, siyaset algılar üzerinden yapılır. Her ne kadar beceriksizce yapılan siyasetin olumlu sonuç vereceği konusunda kuşkularım varsa da... Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Efendim, bu söylediğiniz hem gerçeklerle uyuşmamakta hem de nedensiz olduğu için mantıksız. Siz de ben de çok iyi biliyoruz ki, iktidara gelmenin yolu, en temelde ABD tarafından dolaylı yoldan kiralanmış kalemşörlerin ve laf ebelerinin yoğun desteğini görmek, onun dışında ağzıyla kuş da tutsa bir kulp takılır. Var mı böyle bir şey CHP için ? Üstelik, Halk TV bile kapatılmadı mı ? AKP'ye toz kondurmayıp, CHP'nin eleştirilmedik yerini bırakmayanlarla mı olacak bu iş ? ABD, BOP planı için neden AKP'den vazgeçsin ? Bir neden var mı ? Hem bir yandan bu planın '' tikir tikir '' işlediğini söylüyorsunuz, öte yandan CHP'ye anlamsız eleştirilerde bulunuyorsunuz. Yoksa...yoksa... siz de mi.....??? Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın mezarlarını ziyaret etmenin toplumsal barışa nasıl bir hizmeti var halihazırda, güncel durumda ? Merkez sağın böyle bir jeste ihtiyacı mı var ?Yoksa, ziyaret etse oyunuzu CHP'ye mi vereceksiniz ? A.Kaya olayı ile Menderesleri kıyaslamak da abes. Kılıçdaroğlu, Paris'e özellikle A.Kaya için mi gitti de, özellikle tutup Mendereslerin mezarlarına gitsin ve hatta hızını alamayıp Özal'a da bir fatiha okusun ? Ha Menderes ha Özal. Saygılar sunarım.
-
DİN, DOGMALAR VE BİLİM
Sayın y.yılmaz, ne ilgisi var, onu açıkladık ya efendim : Saygılar sunarım.
-
İttifakçılar bir çatı partisi değil liste partisi bulmalı
Sizce hiç açılım gerekmiyor mu sayın demirefe ? Saygılar sunarım.