yam_yam

Arkadaşım yıldızlardan yön bulmak için faydalanmak başkadır, yıldızların yaratılış amacının yön bulmak olması başka. Elmalarla armutları karıştırmayalım lütfen.

1- O mantığı ben değil sen yürüttün. "Yıldızların yaratılış amacını o dönemin insanları anlayamayacağı için ayette öyle yazılmıştır" dedin 2- "1400 yıl önceki insanlar Kızıldenizde iki farklı su akıntısının birbirlerine karışmadıklarını bilmiyorlar ve bilemezlerdi " iddianız da yanlıştır. Zira tatlı ve tuzlu suyun karışmazlık ilkesi Hz.Muhammed' den yaklaşık 550 yıl önce yaşayan Romalı bir bilgin olan Gaius Plinius Secundus (M.S. 23-79) tarafından keşfedilmiş ve Naturalis Historia adlı eserde yer almıştır.

O zaman Kur'an için şöyle bir mantık yürütebilir miyiz? Aslında Kur'an da bazı şeyler söylendiği gibi değildir. Sadece o zamanki insanlar anlayabilsinler diye öyle söylenmiştir. Çünkü senin bahsettiğin bu. (Ayette kesin olarak yıldızların yaratılış amacından bahsetmiş)

Arkadaşım elbette yıldızlara bakarak yön tayin edildiğini biliyorum. Bunu ilkokul çocukları bile biliyor. Benim bahsettiğim nokta yıldızların yaratılış amacını belirten ayet. "O, sayelerinde, kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır." Evet yıldızlara bakarak yön tayini yapabiliriz. Ancak yıldızların, biz yönümüzü bulalım diye yaratıldığı iddiası, ancak 1400 yıl önceki insanlar için geçerli olabilir. Ne yani şimdi evrendeki milyonlarca yıldız, biz yönümüzü bulalım diye mi yaratılmış sence? Pardon unutmuşum.... Bir de şeytanları taşlamk için yaratılmışlardı...

Madem bizim anladığımız gök, neden gökler demiş? Ayrıca "O, sayelerinde, kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. (En'am Suresi 97) Vallahi bilimsellik fışkırıyor. Yıldızlar biz yolumuzu bulalım diye yaratılmış. Pes....

21 numaralı mesajımda vermiş olduğum linke bakarsanız eğer bu tür bir organizasyonun nasıl hüsranla sonuçlandığını ayrıntıları ile görebilirsiniz Not : Bu arada kesilen kurban sayısı olarak vermiş olduğum 8-10 milyon rakamı sanırım biraz abartılı oldu. kesin bir rakama ulaşabilirsem burada vereceğim. Yine de bir kaç milyondan aşağı olduğunu sanmıyorum.

Buyrun....Memleketimden Kurban manzaraları. Eline bıçağı geçiren sokağa çıkınca... Kurban Bayramı'ndan günler önce başlayan çevreye saygılı, hayvanlara merhametli Kurban Bayramı uyarıları yine lafta kaldı. Otoyol kenarlarındaki kan revan manzaraları azalsa da hijyenik olmayan ortamlarda, 'acemi kasapların elinde' hayvana hiçbir kural gözetilmeksizin eziyet çektirilen kesimler objektiflere yakalandı. Şirinevler'de dört-beş kişinin zaptettiği hayvanlar, canlı olarak önce urganla boyunlarından ve ayaklarından bağlandı. Bazı hayvanlar gözleri bağlanmadan kesildi. Tokat'ta bir kamyonetin arkasına bağlanarak kesim yerine götürülmek istenen iki danadan biri kayarak düşünce, metrelerce yerlerde sürüklendi. Kayseri'de sahiplerinin elinden kaçan boğanın kesimi, tam bir vahşete sahne oldu. Bir gecekonduda kıstırılan boğayı, yoldan geçen kasap iki arka ayağına bıçak atıp sinirlerini keserek, güçsüz bıraktı. Kanlar içindeki hayvan kırılan iki ayağının üstünde direnirken, yarım saatlik mücadele ardından güçlükle kesilebildi. Aksaray'da sahibi İsmail Akça'nın elinden kurtulan kurbanlık danaya yapılmadık işkence kalmadı. İki saat boyunca sokaklarda kovalanan dana, belediye görevlilerinin attığı uyuşturucu iğnelere rağmen kaçınca, ayaklarına av tüfeğiyle ateş edilerek durduruldu. Yakalandığı yerde kör bıçakla kesilemeyen dana, boğazının yarısı kesilmiş halde yeniden ayağa kalkıp kaçmaya çalıştı. Van'da birçok kişi direnen kurbanlık hayvanları sürükleyerek kesim yerlerine götürdü. Antalya'da Yeni Emek Mahallesi'nde toplu kesim merkezine gitmek yerine buldukları bir dozerin kepçesine bağladıkları üç koyunu kesenler, tepki topladı. Meltem Mahallesi'nde kesilen kurbanlar ise basketbol potalarında yüzüldü. Bazı pota direkleri, ağırlığı kaldıramayınca yan yattı. Çevreyolu'nda Gazi Bulvarı'nda sahiplerinin elinden kaçan keçi ve koyunlar, trafikte tehlikeli anlar yaşattı. -------------------------------------------------------------------------------- Kurban kesiminde üç ölü, 2 bin 500 yaralı Kurban kesimi sırasında üç kişi hayatını yitirdi. Kütahya'da dana kesen 51 yaşındaki işçi emeklisi Ahmet Ali Kazak, bıçağın elinden kayması sonucu atardamarını kesti. Kazak, hastaneye kaldırılırken kan kaybından öldü. Rize'de de bayramlarda kasaplık yapan 46 yaşındaki Ömer Hut, kurban etini parçalarken kalp krizi geçirdi. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nden emekli üç çocuk babası Hut, SSK Rize Bölge Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Üç yıldır amatör kesim yapan 27 yaşındaki Yasin Özarslan, Zonguldak'ın Kozlu Beldesi İhsaniye Mahallesi'nde kurban kesmeye hazırlandığı sırada fenalaşarak yere yığıldı. Özarslan'ın kaldırıldığı hastanede kalp krizi nedeniyle hayatını yitirdiği belirtildi. Öte yandan dün ilk belirlemelere göre, yurt genelinde 2 bin 500'ü aşkın 'acemi kasap' kişi hastanelere başvurdu. İstanbul'da el, kol ve bacak kesikleri veya kurbanlık hayvanların darbesi sonucu ortopedik travma ve kafa travması geçiren 214 kişi başvurdu. Ankara'da kurban kesimi sırasında 107 kişi, dikkatsizlik ve acemilik sonucu yaralandı. Antalya'da, kurban keserken kan kokusu sindiği için köpekler tarafından ısırılan 16 kişiye, kuduz ve tetanos aşısı yapıldı. Kaynak : http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=140939 Evet....O yüzden de yukarıdaki haberleri her yıl izleyeceğiz. Sonra da bize "barbar" diyenlere küfür edeceğiz..

Bakalım yazdıklarım ne kadar mesnetsizmiş.... "Benzer durum büyükbaş hayvan için de geçerli. Çetinkaya'nın aktardığına göre, büyükbaş hayvan işleyecek bir tesisin kurulmasında günlük kesim miktarı için getirilen zorunluluk ise üç haneli rakamlara ulaşıyor" kaynak : http://www.sabah.com.tr/2004/08/31/yaz01-50-110.html Burada bir tesisin kurulabilmesi için günlük kesim miktarının 3 haneli rakamlara ulaşması gerektiğinden bahsediliyor. Yani en az 100 adet. Hadi biz büyük firmalar için 200 adet diyelim. Küçükbaş hayvanlar için de 1.000 adet olsun. Şimdi hesabını yapalım 15 firma günde 1.000 adetten 15.000 adet yapar. 3 gün için 45.000 adet. Buyrun rakamlar ortada. Türkiyede ise 3 günde kesilen kurban sayısı yaklaşık 8-10 milyon adet. Türkiye'de sadece 10-15 firma 10 günde 8-10 milyon hayvan kesse bir-iki ay içinde memlekette hayvan kalmaz. Lütfen karşınızdakini itham ederken biraz mantıklı düşünün

Bu saydığın ayetlerin bilimle ne alakası var anlayamadım doğrusu. Bilakis 7 kat gök inancının belirtisi olarak "gökler" ifadesi kullanılmış. Bunun da bilimsellikle bir alakası yoktur. (Lütfen atmosferden bahsetmeyin.Zira Kur'an da gökler ifadesinin atmosfer için kullanılmadığı açıktır.)

Kime atalım peki suçu. Hz.Muhammed döneminde bu işlem kolaydı. Nüfus azdı ve zaten hayvancılık ile uğraşıldığından hayvan kesebilen kişi sayısı da fazlaydı. Ama artık bu işler öyle kolay değil. Hayvan kesebilecek kişi sayısı nüfusa oranla çok az. Şehirleşme yaygınlaştığından kesim yapılabilecek alanlar da az. 10 yıl sonra daha da azalacak. O zaman ne olacak peki?

Amaç eğer fakirlerin et yemesi ise bu daha kolay bir şekilde yapılabilir. Eti satın alır götürürsün bir fakire olur biter. Sizce ben tanrıdan daha mı akıllıyım? Ama amaç kan akıtmak. Biz ateistler bunu anlayabiliyoruz. En eski ibadet şekli olan kurbanı da islam diğer eski ibadet şekilleri gibi kendi bünyesine dahil etmiştir. Tamam sonuç itibariyle sosyal açıdan faydalıdır. Ama "yok illa biz eti satın almayacağız ibadetimiz gereği hayvanı kendimiz keseceğiz ya da birine kestireceğiz" dediğiniz zaman iş değişiyor. Bu sefer olumsuz sonuçlar çıkıyor ortaya. Ve bu olumsuzlukların önlenmesi de çok çok çok zor.Bilmem anlatabildim mi?

Sayın kralx, öncelikle belirtmeliyim ki bu foruma ilk katıldığım günlerdeki makul tartışmacı kişiliğinizden çok uzaksınız. Biz burada doğal bir dengeden bahsetmiyoruz. İdeal bir kesim için bir itirazımın olmadığını baştan belirtmiştim. İdeal bir kesimin olamayacağını da...Bunu sen de biliyorsun. Yoksa konuyu saptırmaya mı çalışıyorsun? Hayvanlara yapılan eziyetler, senin için "ucuz birer suçlama" ise, senin de fokları kürkü için kafasına odunlarla vurarak, ya da kürkleri için hayvanları yere çarpa çarpa öldürenlerden bir farkın olmadığını düşüneceğim. İnsanların eziyet ettiği ve birer figüran olarak gördüğünüz hayvanların acı çekmedikleri iddiası, koskoca bir YALAN dan başka bir şey değildir. Bu sizin kendi suçluluk duygunuzu bastırmak için uydurduğunuz bir saçmalık. "15- 20 büyük et-balık şirlketlerinin 10 günde kestiği hayvanlar kadar bile değildir.." iddianız abesle iştigalden başka bir şey değildir.Ya bile bile yalan söylüyorsunuz, ya da durumun farkında değilsiniz. Sence Türkiye'de kaç tane kasap var ve bunlar ihtiyacın ne kadarını karşılıyor? Neden günümüzde ideal bir kurban kesimi yapılamayacağı gerçeğini kabul etmiyorsunuz. Yoksa sizin bununla ilgili bir planlamanız var mı? Varsa bizimle paylaşır mısınız? Neden herkes Kurban Bayramlarında yaşananlardan rahatsız da, sizler bu konudan rahatsız değilsiniz? Yoksa görmezlikten mi geliyorsunuz? Dininiz vicdanınızı mı köreltti?

Arkadaşlar itiraz ettiğim konu ehliyetliler tarafından kesilen hayvanlar değildir. Ehliyetsiz ve beceriksiz kişilerce yapılan kesimlerdir. Bunlarda istisnai durumlar değil elverişsiz koşullar nedeniyle sık yaşanan durumlardır. Televizyonlarda gösterilenler sadece bir kaç vak'a , gösterilmeyenleri sen düşün artık. Ve bunların önüne geçilmesi de mümkün değildir. Şimdi bu durumu göz önüne alarak kurban ibadetini bir sorgulayalım istiyor ve bu noktada inançlı arkadaşların görüşlerini merak ediyorum.

Arkadaşlar, kurban konusu derin ve ince bir konu olduğu için burada takip etmeyi uygun gördüm. Her yıl kurban bayramlarında yaşananlar malumunuz. Türkiye'de 70 milyon insan yaşıyor ve her yıl milyonlarca hayvan kurban ediliyor. Kurban Bayramı 4 gün olmasına rağmen kesimler ilk 3 gün yapılıyor. Bununda %70-80 i ilk gün kesiliyor. Özellikle metropollerde ideal bir kurban kesimi yapılması mümkün değildir. Zira bunun için ne uygun bir yer, ne de ehliyetli insan sayısı yeterli değildir. Durum böyle olunca da ehliyetsiz ve beceriksiz kişilerce kesim işlemi yapılmakta ve biz de bunun sonuçlarını her Kurban Bayramında haberlerde izlemekteyiz. Bizler ateistler olarak kurban ibadetinin en eski ve ilkel ibadet şekli olduğunu bilmekte ve hala günümüzde bu ibadetin gerçekleştirilmesini garipsemekteyiz. Ancak inançlı arkadaşlar için dinleri gereği bir zorunluluk olan bu ibadet maalesef kötü sonuçlar vermektedir. Bazı inançlı arkadaşlarımız kesim şekillerinden kaynaklanan sorunlar olduğunu kabul etmekle birlikte, bunlar için belediyelerden çözüm beklemektedir. Ancak dediğim gibi özellikle metropollerde belediyelerin de yapabilecekleri pek fazla bir şey yoktur. En fazla bir kaç kesim noktası gösterebilirler o kadar. Bu da sorunun çözümü için yetersizdir. Bence artık bu konuda bir şeyler yapılmalı. Nüfus arttıkça bu sorun katlanarak büyüyecek. Evet sonuçları itibariyle faydalı gibi görünen bir gelenk olabilir. Ancak artık bu hayvanlara bu kadar eziyet etmeyelim. Kurban parası ile erzak alınıp ihtiyaç sahiplerine de dağıtabilirsiniz. Nedir bu kan akıtma azmi. Bırakalım artık bu vandalist geleneği. İnançlı arkadaşlarımın bu konudaki samimi görüşlerini bekliyorum.

Bu konunun önemli olması sebebiyle yeni bir konu başlığında işlemeyi düşündüm. Özellikle inançlı arkadaşların samimi düşüncelerini bekliyorum

Yani bu derece egoizm...Pes... Sayın Kralx bu yorumunuzdan sonra söyleyecek pek bir şeyim kalmıyor. Demek o hayvanlar acı çekmiyor olabilirler öyle mi? Siz imtihanınız için hayvan katletmeye devam edin. Ceviz 'e : Ben kurbanlık hayvanların nesillerinin tükenmesinden bahsetmiyorum. Siz beni daha anlayamadınız. Türkiye'de 70 milyon insan yaşıyor. Her Kurban Bayramında milyonlarca hayvan kesilmek zorunda (Bundan daha ilkel bir ibadet düşünemiyorum). Malum Kurban Bayramı 4 gün ve kurban ilk 3 günde kesiliyor. Kesimlerin %70-80 i de ilk gün yapılıyor. Düşünün 1 günde kaç tane hayvan kesiliyor. Türkiye'de sizce kaç tane kasap, kesim için uygun kaç yer var? Bunların asla yeterli olamayacağından bahsediyorum. Böyle olunca da hayvanlar ehliyetsiz, beceriksiz, amatör kimseler tarafından ulu orta katlediliyorlar. Memleket pis bir mezbaha yerine dönüyor. Çocuğunun televizyonda bir kadının göğsünü görmesinden rahatsız olan (bunun doğru olup olmadığı ayrı bir konu) insanlar aynı çocuklarının yanında bir hayvanı boğazlamaktan çekinmiyorlar. Üstelik neler yaşandığını hep birlikte görüyoruz. Din, vicdanınızı bu hayvanlara yapılan eziyetleri göremeyecek ya da hoş görecek kadarda mı körleştirdi. Yazık...çok yazık.

Siz öyle diyorsanız.....

Yahu o laf Mevlana'nın değil miydi?

Bölgesel değildir yorumunuz geçersizdir. Zira kutuplarda oruç tutmaya kalkarsanız ibadet ederken ölen nadir insanlardan biri olursunuz. (Muhtemelen de cenneti garantilersiniz) Tabii Hz.Muhammed döneminde kutuplar bilinmediği için (halbuki tanrının bilmesi gerekirdi) bununla ilgili bir hüküm de getirilmemiştir. Ancak sonradan islam ulemaları bunun da çaresini bulmuşlar. "Oruç tutulabilecek en yakın yerin saatleri baz alınabilir." demişler. Geçerliliği tartışılır. (Zira Kur'an hükmü ya da sünnet değil) Oruç tutması zor gelen müm'in arkadaşlarım Ramazan ayını kutuplarda geçirebilir.

Mistik arkadaşımın verdiği linke tıklarsanız eğer, karşınıza insanlar tarafından hayvanlara kürkü için sergilenen vahşetin görüntüleri çıkacak. Resmen insanın vicdanını sızlatan görüntüler. Evet soru şu : Hayvanlara bu eziyetler yapılırken Tanrı nerede? Eğer bu insanlar hayvanlara yaptıkları bu eziyet için cehennem ile cezalandırılacaklarsa ve bu onlar için bir imtihan ise bu hayvanların günahı ne? Hadi insanlar kendilerine yapılacak eziyetler için sebat edecekler ve karşılığında da cennet'e gidecekler. Bu hayvanlar birer figüran mı ? Böyle sadist bir tanrı olabilir mi? "İnsan düşünen bir hayvandır." Bu dünyayı paylaşmak konusunda, diğer canlılardan hiçbir ayrıcalığımız yok. Din, ya da para uğruna bu hayvanları vahşice katletmeye de hakkımız yok. Bizi (erkekleri...Ne de olsa tanrı için kadınlar da erkeklerin yararlanacakları bir nimet. Bence Kur'an'da "kadınlarınıza iyi davranın" ile "hayvanlarınıza iyi davranın" arasında ifade açısından bir fark yok) diğer canlılardan üstün kılan bir tanrı da yok. "Rabbin bal arısına şöyle ilham etti: 'Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.' " " 'Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir.' Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir (toplum) için bir ibret vardır." (Nahl Suresi 68-69) Hayır efendim ne münasebet, bal arıları insanlara faydalı olsun diye bal yapmazlar. Kış aylarında yeni oluşan larvaların yemesi için yaparlar. Ancak insanoğlu bu balı keşfetmiş ve bundan faydalanmıştır. (Laf aramızda sadece insanlar değil, ayılar da bunu keşfetmişlerdir ) Söylemek istediğim; Tanrı insanlığı egoizme yönlendiriyor. "Ben sana dünya nimetlerini verdim, sen de bana tapacaksın" diyor. Dünyadaki canlı çeşitliliğine bir bakın. Sizce hepsi insan için mi? Soruyorum, böyle bir egoizm olabilir mi? Dünyadaki her canlının ya da varlığın, insanın imtihanı için birer figüran olduğu fikrinin kabul edilebileceğini sanmıyorum. Evet tanrı insanlara "hayvanlara eziyet edin" demiyor. Ancak bu anlayışın getirdiklerini de hep birlikte görüyoruz. En büyük örnek Kurban Bayram(!!!)ları. Yapmayalım arkadaşlar.... Bu dünya sadece bizim için değil. Biz sadece bu dünyayı diğerleriyle paylaşıyoruz. Dini inancımız için (diğer sadist ruhlulara söyleyebilecek bir şeyim yok) hayvanları katletmeyelim. Günümüzde asla uygun kurban kesimi yapılamaz. Bunun için ne kasap, ne de kesimevleri yeterli olamaz. Evet yardımlaşmak güzel bir olay. Ancak bunu hayvanları katlederek yapmayalım. Bu gün bir kurbanlık hayvan 300-500 YTL arasında. Bu parayla erzak alıp ihtiyaç sahiplerine dağıtabilirsiniz. Ya da direkt olarak nakden verebilirsiniz. Lütfen bunu bir düşünün. O hayvanlar bizim hayatımızda birer figüran değiller. Saygılar

Bir ateist olarak bu konuda katıldığım nokta, dünyadaki bazı dengelerin insan eliyle bozulmasıdır. Her dünyalı gibi bu konu benim de canımı sıkıyor. Atmosfere zararlı gazlar, orman yangınları (%97 si insanlardan kaynaklanıyor), doğada uzun zaman boyunca çözülemeyecek atıklar (poşetler, pet şişeler vs), orman alanlarının hesapsızca kesilmesi (arsa temini, hammadde ihtiyacı vs) , fabrikalardan yayılan zehirli atıklar, tehlikeli madde taşıyan deniz araçlarının kaza yapması ve bu maddelerin denize yayılması vs.vs. gibi sebepler doğaya büyük zararlar vermektedir. İnsanoğlu (sanayi ülkeleri) kendi çıkarları için maalesef buna izin vermektedirler. Umarım iş işten geçmeden bir çözüm yolu bulunur. Lütfen kişisel olarak üzerimize düşeni yapalım ve en azından poşet, pet şişe gibi doğada uzun süre çözülemeyecek maddeleri çevreye atmayalım.

Arkadaşlar burada seviyeyi koruyarak bir tartışma ortamı oluşturmaya çalışıyoruz. Evet buradaki konular teist arkadaşlar için kutsal kabul edilen değerler. Karşıt düşünceliler için ise tanrının , peygamberin ya da kitabın bir değeri yok. Bunun için kimseyi suçlamanızın da anlamı yok. Size göre Hz.Muhammed peygamberdir, bize göre değil. Siz Kur'an ın Tanrı tarafından gönderildiğini, biz ise Hz.Muhammed tarafından hazırlandığını söylüyoruz. Bu konuların tartışılmasını kutsal değerlerinize bir hakaret olarak algılıyorsanız lütfen bu foruma girmeyiniz. Biz burada kimseyi aşağılamıyoruz. Eleştirilerimiz, yorumlarımız kişisel değil. Arman nickli şahısla muhatap olmayayım diyorum ama, şu yazdıklarına bir bakın hele "Keşke fikirlerini empoze etemeye çalışsalar hiç değilse en azından seviyeyi yakalamak için bir umudumuz olurdu ama o arkadaşların tek dertleri var o da sadece içlerindeki öfkeyi nefreti inançlı insanlara karşı duydukları kibiri ve hor görmeyi foruma boşaltmak başka bişi değil ama bunu yaparlarken öyle komik hallere düşüyorlarki hani insan bunları ciddiye alıp kızamıyor bile... Gülüp geçmek gerek" Dikkat edin bu şahsın 2 mesajından birinde "komik oluyorsunuz" "size gülüyorum" "zaten sizi kimse ciddiye almıyor" gibi ipe sapa gelmez ifadelere rastlarsınız. Eğer forumda bir seviyesizlik varsa, bu tür sataşmalardan kaynaklanan ağız dalaşmalarıdır ki, ben de dahil bir kaç arkadaş bu tuzağa daha önce düşmüş ve nahoş mesajlaşmalara sebep olmuştuk. Tekrar belirtmek istiyorum. Buradaki seviyeyi korumak da bizim elimizde. Şahıslarla bir alıp veremediğimiz yok. Fikirler üzerine tartışıyoruz. Hangi düşünceden olursa olsun seviyesiz mesajlaşmalara prim vermeyelim. Lütfen yöntemimiz şu olsun ; Bir arkadaş ortaya bir fikir, bir yorum attığı zaman eğer karşıt fikirdeysek, hangi kısmına ve neden muhalefet ettiğimizi belirtelim. Yoksa bunu yapmayıp da "komiksiniz" "sizi kimse ciddiye almıyor" "size gülüyorum" gibi saçma sapan ifadelerle bir yere varamayız. Saygılar

İlginç...Bir gün satanistlerle bir tutulacağım hiç aklıma gelmezdi doğrusu.

Yahu hala ateizm ile satanizmi karıştıranlar var.Biz şimdi bunlara ateistliği nasıl anlatalım. Arkadaşım hatırlatayım biz şeytan diye bir varlığı da kabul etmeyiz.

En çok sıkıntı çektiğimiz konu bu. Ortaya bir fikir, bir yorum atıyoruz. Bunu da destekler bazı argümanlar getiriyoruz. Ancak arkadaşlar bu fikirlerin ya da yorumların üzerine tartışacaklarına," arkadaş sen böyle diyorsun ama şu noktada, şu-bu sebepten dolayı yanılıyorsun" diyeceklerine fikir ya da yorumu yazan şahsa "sen zaten şöylesin, sen zaten böylesin, bu sizi ilgilendirmez" gibi abuk sabuk cevaplar ya da yorumlar getiriyorlar. Arkadaşlar; burası bir forum, bir tartışma noktası. Elbette herkes fikirlerini söyleyecek. İtiraz ettiğiniz nokta varsa nedenleriyle belirtin. Fikirlerle uğraşın, şahıslarla değil. Böyle olduğu takdirde forumun kaliteside yükselecektir.