Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

yam_yam

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.202
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    9

yam_yam tarafından postalanan herşey

  1. Burada bile mantık hatası yapıyorsunuz sayın kralx... Hem "sıfır hacimli" diyor, hem de "nokta" diyorsunuz... Sıfır hacimli nokta !!!! Yani "olmayan nokta".... Üstelik bana bu ifadenin hangi bilimsel makalede geçtiğini gösterebilir misiniz? Ayrıca olmayan bir şeyin nasıl patlayabileceği hakkındaki görüşlerinizi de merakla bekliyorum....
  2. Big Bang'in oluşumuna neden olan "nokta" nın çok yoğun olduğu tamam da, "sıfır hacim" ifadesi nereden çıktı? Bana, "yokluk" ifadesi verebilmek için kasıtlı olarak konulmuş gibi geliyor. Zira okuduğum hiç bir bilimsel makalede böyle bir ifadeye rastlamadım. Big Bang var olan bir maddenin patlamasıdır. Bunu göz ardı edip, nasıl olur da "ne zaman var,nede madde.." diyebiliyorsunuz? Big Bang'e neden olan şeyin ne olduğunu sanıyorsunuz? Yani olmayan bir şey patladı öyle mi? Olmayan bir şeyin yoğunluğu olur mu? Kusura bakmayın ama belli bir noktadan sonra konuyu bilimsel ve mantıksal açıdan saptırıyorsunuz... "Yani içinden çıkılabilecek tek yeterli açıkmala, zamana bir referans noktası izafe etmektir.." demişsiniz. Yani tam olarak şunu demek istemişsiniz : "Kafamızdaki tanrı fikrine ulaşabilmek için bunun böyle olması gerekir."
  3. Öncelikle bilimsel cümleler arasına sıkıştırılmış bir yanlışı düzeltmemiz gerekiyor. Uzayın yoktan varedildiğini de nereden çıkardınız? Hangi bilimsel makale big bang'in yoktan oluştuğunu söylemiştir? Big bang, enerjinin çok yoğun olduğu bir noktada çok büyük bir patlamadan bahseder. Yoktan varolma tamamen sizin inancınızın gereği. Hiç bir bilimsel temeli yoktur.. Kağıt gibi dürülme tasviri de tamamen "göktavan" inancının sonucudur. Uzayın kağıt gibi dürülmesi diye bir şey söz konusu değildir. Uzayın kendi içine kapanması durumu "dürülme" ile tasvir edilemez. Zira bu kapanma dışarıdan bir etki ile değil, kütle çekimin etkisi ile oluşacaktır. Eğer bir tasvir yapılacaksa, şişen bir balonun sönmesi tasviri çok daha gerçekçi olacaktır. Bu konu hakkında daha fazla araştırma yapmanızı öneririm...
  4. Demek ki neymiş ; sorgulamayacakmışsınız... Aldatılmak isteyen insanı aldatmak kolaydır. (Sözün sahibini hatırlayamadım)
  5. İddianıza dayanak gösterebilir misiniz?
  6. İlginç bir çalışma olmuş olmasına da, sanırım kralx bu sıralamayı surelerin iniş sırasına göre yapmamış. Kur'an surelerinin iniş sırası, günümüz Kur'anlarında bulunan sıralama ile aynı değildir. Bugünkü Kur'an'da bulunan sıralama da, büyük oranda ayet uzunluklarına göre yapılmıştır. Yani grafikte böyle bir görünüm çıkması kadar doğal bir şey olamaz. Anlayacağınız ortada secde edilesi bir durum söz konusu değildir. Kralx'den ricam, bir de iniş sırasına göre bir grafik oluştursun... Bakalım ortaya nasıl bir görünüm çıkacak...
  7. "Delil" diye önümüze konulan maddeler birer laf ve kavram karmaşasından başka bir şey değildir. Hiç bir mantıki ve ilmi geçerliliği de yoktur. Tamamen laf kalabalığı yaparak kafa karıştırmaktan ibaret... "1-İmkan Delili" denmiş. Burada tanrının varlığına ne gibi bir delil getirilmiş? Ben bırakın delili, bir ipucu bile göremedim. Anlayan beri gelsin... "2- Hudus Delili" denmiş... "Değişen her şey sonradan olmuştur. Bu bakımdan madde ezeli olamaz" deyip, sözde maddeyi tanrının yarattığının bir delili gibi göstermişler. Halbuki bu iki cümlenin de hiç bir geçerliliği yoktur. Tamamen dogmatik söylemlere dayanır. Maddenin ezeli olmasıyla ilgili konuyu bilim forumunda yeterince tartıştık. Dileyen oraya bakabilir. "3- Hayat Delili" denmiş. Burada da dogmatik söylemlerden başka bir şey yok. Sözde hayat “Beni var edip yaratan ancak Allah'tır (cc)” der.. " miş... Şu teistlerin de "fabl"ları çok hoşuma gidiyor yahu... Konuşturmadıkları (ağlatmadıkları) ne bir ağaç kütüğü kalıyor, ne de bir karınca... "4-İntizam Delili" denmiş... Sözde her şey ahenk ve bütünlük içerisindeymiş. Halbuki bu tamamen teistlerin görüşü.. Gerçi çoğu zaman bu söylemlerini yalanlayan ifadelere rastlasak da, her zaman kılıfına uydurmasını başarabiliyorlar... Örneğin, "Özürlü doğan bir çocuğun neresi muntazamdır?" diye bir soru yöneltildiği vakit, "İmtihanın tecellisindendir" gibi bir cevap almak olasıdır. Ya da doğal afetlerin ne tür bir ahengin neticesi olduğunu sorabiliriz... Alacağımız cevap da yine imtihan ve uyarı gibi cevaplar olacaktır. Ya da karadeliklerin hikmetini sorabiliriz. Elbette buna bir teistin verebileceği bir cevap yoktur. Ben alternatif bir cevap üreteyim... Gökyüzünü tutan direklere, bir asteroidin çarpıp yok etme ihtimaline karşılık bir sigorta görevi görmektedirler.... Görüyorsunuz ya; bir düzen ve ahenkten söz edilemezken, teist düşünce yapısı her şeye bir kılıf bulup, bu kılıfı da düzenin ve ahengin bir parçası yapabiliyor. Ve işin trajik tarafı, bunu bize tanrının bir delili olarak sunabiliyor (Aslında bunu bize değil de, hedef kitleye sunuyor. Zira bunların geçerli olmadığını kendileri de biliyor)... "5- Sanat delili" denmiş... Özürlü yavrular, hilkat garibesi canlılar bu böyyüüük sanatın en güzel göstergesidir. Demek ki zaman zaman tanrı da iş kazası yapabiliyormuş. Fırça darbelerinin dozajını kaçırıp, olması gerekenden fazla gölge efekti koyabiliyormuş... "6- Hikmet ve Gaye Delili " denmiş... Her varlığın bir gayesi varmış ve israf sayılacak herhangi bir durum müşahade edilememiş. O sizin müşahadesizliğinizden... Yoksa tanrı bol keseden israf etmiş... Örneğin gökyüzüne gereğinden fazla kandil koymuş... Halbuki insanların o kadar yıldıza ihtiyacı yok. Bir tane ısınmak ve aydınlanmak için, bir tane yön bulabilmek için, bir tane de şeytan taşlamak için yeterli olurdu... Neden trilyonlarca yıldız olsun ki? Ama teist düşünce yapısına göre her şeyi tanrıya bağlamak o kadar kolaydır ki... Aklın ermediği bir şeyle karşılaşırsın ve "Vardır bir hikmeti... Allah'ın hikmetinden sual olunmaz" dersin olur biter... Aksi halde her şeyin bir faydası,gayesi ve neticesi vardı da bugüne kadar neden milyonlarca çeşit canlının yok olduğunu açıklasınlar bize de görelim... "7- Şevkat-Merhamet ve Rızık Delili" denmiş... Yalan... Külliyen yalan... Açlıktan ölen milyonlarca insanın gözüne baka baka "kimin neye ne kadar ihtiyacı varsa, o keyfiyet ve miktarda karşılanmaktadır." diye yalan söyliyebilmektedirler... Yalandan kim ölmüş? "8-Yardımlaşma Delili" denmiş.... (madde numarasını unutmuşlar... Ben ilave edeyim dedim) Tamamen laf kalabalığı... Ciddiye alınabilecek, elle tutulabilecek bir tarafı yok... Bakterilerden, solucanlardan bahsetmiş... Ne gereği vardı ki? Aynı bakterilerin bırakın yardımı, bir çok yaşama son verdiğinden hiç bahsedilmemiş... "9-Temizlik Delili" denmiş... Vaayyyy bea... semada kara delikler ha... Hem de temizlik için. Yaw hayranım şu insanlara... Hedef kitleye ulaşırken yazıları süslemek için kullanmayacakları materyal yok... öffffffffffffffffff................... Tam da 15 delilin cevabını yazıyordum ki sehven "esc" tuşuna basınca yazdıklarımın yarısı silindi... Gecenin bu saatinde yeniden yazamayacağım... Sonra devam edeceğiz artık...
  8. yam_yam

    Yıllık İzin

    Yaz geldi... Yoğun bir çalışma döneminden sonra tatile de öyle bir ihtiyacım vard ki... Bu akşamdan itibaren bunu gerçekleştirmek üzere kendimi yollara vuracağım. 2 hafta süre için aranızda olamayacağım arkadaşlar. Umuyorum ki güzel bir tatil beni bekliyor. Sizi özleyeceğim. 2 Hafta sonra görüşmek üzere...
  9. Yapma kralx... "Bükülmek" ten bahsetmiyoruz... "Dürülmek" ten bahsediyoruz... Kur'an gökyüzünü bir tavan olarak nitelendirmemiş olsa idi, bir ihtimal bu konuyu benzetme şeklinde değerlendirebilirdiniz. Ancak bunun bir benzetme olamayacağını Kur'an'ın gökyüzü hakkındaki tasvirlerinden anlayabilirsiniz.
  10. Sayın shankara ; bu forumda Kur'an'ın, gökyüzünü eski inançların etkisiyle tavan olarak nitelendirdiğine dair pek çok örnek verdim. Bu ayet de o örneklerden biridir. Kur'an daha göktavan inancını aşamamıştır, siz hangi spiralden bahsediyorsunuz? Evrenin sonu ayrı bir tartışma konusudur. Lütfen bir şeyin kağıt gibi dürülebilmesi için nasıl olması gerektiğini bir düşünün, sonra da göktavan inancına bir göz atın... Hala anlayamıyorsanız sizin için yapabileceğim bir şey yok. Neye inanmak istiyorsanız inanın ama, inandığınız şey ile bilimi birbirine karıştırmayın.
  11. Sevgili sardunyam ve sevgili tan_vakti ; Düğününüzün hayırlı olmasını dilerim... O mutlu gününüzde yanınızda olmayı çok isterdim. Ancak ayrı şehirlerde bulunmamız sebebiyle biraz zor gibi görünüyor. Ancak mutluluğunuzu paylaşacağımı bilmenizi isterim. Selam eder, sünnet çocuğumuzun gözlerinden öperim...
  12. O da olacak kralx... Belki yarın, belki 10 yıl, belki de 100 yıl sonra... Ama o da yapılacak endişelenme...
  13. Buyrun sayın kralx... http://www.milliyet.com.tr/2006/04/05/yasam/yas01.html
  14. Bilim bugün, zamanında "yapılamaz" diye nitelenen pek çok şeyi gerçekleştirmiştir kralx... Canlıların kopyalanmasından yapay organa kadar zamanında tahayyül dahi edilemeyecek şeyler gerçekleştirilmiştir. Bilimi hafife almayın...
  15. yam_yam

    Güneş Sistemi

    Rica ederim kralx... Beğendiğinize sevindim... Şu hidayeti işin içine karıştırmasak... Malum kendisiyle aramız pek iyi değil de...
  16. yam_yam

    Güneş Sistemi

    Bu tür çalışmalar yapmaya devam etmeyi düşünüyorum. Elbette çalışmalarımı sizlerle de paylaşacağım sayın terapi... Sormuş olduğunuz sorunun yanıtı, "Sizce evren nasıl yok olacak" başlığı altındaki tartışmalarımızda verilmiştir. Eğer okuyabilirseniz, sorunun yanıtını da almış olacaksınız...
  17. yam_yam

    Güneş Sistemi

    Beğendiğinize sevindim sayın Activate...
  18. Ve hala birileri çıkıp "Türkiye'de irtica tehlikesi yoktur." gibi söylemlerde bulunmaya devam edecek...
  19. Siz tam okumadınız galiba... "Yazili kagit tomarlarinin dürülmesi gibi gögü dürecegimiz günü düşün" Açık ve net olarak gök tavan inancının neticesi.. Hiç bir şekilde bilimsel açıklama bulmanız mümkün değildir. Zira gökyüzü bir tavan değildir...Evrenin yokoluşuyla ilgili hiç bir betimleme "kağıt gibi dürülme" şeklinde yapılamaz...
  20. yam_yam

    Güneş Sistemi

    Arkadaşlar; Güneş Sistemi ile ilgili kendi hazırlamış olduğum bir sunuyu sizlerle de paylaşmak istedim. İçeriğinde önemli bilgiler ve belki daha önce hiç görmediğiniz fotoğraflar var... Beğeneceğinizden eminim. Dosyayı aşağıdaki linkten indirebilirsiniz... http://rapidshare.com/files/7585057/Guene_...am_yam.pps.html Eğer izlerken metinleri okuyamazsanız işte size metinler: Merkür Çıplak gözle görülebilen gezegenler arasında en az dikkat çeken Merkür’dür. Büyük olasılıkla onu görmemiş bir çok insan vardır, çünkü onu görebilmek için doğru saatte doğru yere bakmak gerekir. Şehirlerde ve endüstri bölgelerinde yaşayan kişilerin onu görebilme şansı neredeyse hiç yoktur. Merkür’ün çıplak gözle görülebildiği anlarda ufka çok yakın bir noktada bulunur, bu gözlemini zorlaştırır. Venüs Teleskopla bakıldığında hayal kırıklığına uğranır, çünkü gerçek yüzeyi kalın ve bulutlu atmosferinin arkasında kalır. Venüs üzerinde Mars’taki gibi sert ve keskin izlerin olmayışı dikkat çekicidir.Üstelik Dünya’nın en yakın olduğu zaman yani iç kavuşum konumundayken karanlık yüzü bize dönüktür. Mars Gökbilimi ölçütlerine göre bize yakın sayılabilecek olan Mars’ın gözlenmesi düşünüldüğü kadar kolay değildir. Öncelikle çok küçüktür. Çapı 6790 km. kadardır. Yakın bir karşı konumda olmadığı sürece, yüzeyindeki şekilleri ayrıntılı olarak sadece büyük teleskoplar kullandığımızda görebiliriz. Zaten uzay çağı öncesinde çok çeşitli tartışmalara yol açması da bu yüzdendir. Jüpiter Jüpiter’in kavuşum dönemi yaklaşık 13 aydır. Bunun 5 ayında sabahları, 5 ayında ise akşamları görülebilir.Geri kalan 3 ay boyunca Güneşin diğer tarafındadır ve görülemez. Güneş, Ay ve Venüs’den sonra en parlak gök cismidir. Küçük teleskoplar ve dürbünler ile yuvarlak şekli kolayca görülebilir.Orta boy teleskoplar ile atmosferindeki bantlar ve “büyük kırmızı leke” (Dünya’ya dönük olduğunda) ayırt edilebilir. Jüpiter’in 4 Galilean uydusu dürbünle bile görülebilir. Jüpiter’in iyi bilinen uyduları 16 tanedir. Metis, Adrastea, Amalthea, Thebe, Io, Europa, Ganymede, Callisto, Leda, Himalia, Lysithea, Elara, Ananke, Carme, Pasiphae, Sinope. Ayrıca yeni bulunan pek çok ufak uydusu da bulunmaktadır. Jüpiter gezegeni tamamiyle gaz yapıdadır. Bu nedenle alıştığımız katı cisim dönmesinden farklı bir dönüş sergiler. Ekvator bölgesinin kutuplara nazaran hızlı dönüşü ve büyük manyetik alan etkisi bir araya gelince üzerinde hala araştırmaların devam ettiği kırmızı leke görünmektedir. Lekenin çapı Yer’in yaklaşık 4 katıdır. IO Jüpiter’in 4 büyük uydusundan biri olan IO sergilediği volkanik faaliyetlerle ilgi çeker Dünya’nın ilk zamanlarında gerçekleşen türden büyük tektonik hareketler gözlenmesi nedeniyle, IO’ nun ilerde yaşanabilir olacağı konusunda teoriler üretilmiştir. Fotoğrafta görülen ikinci nokta , Jüpiter üzerindeki gölgesidir. Cassini Gallileo Gezegenimizden hacmen yaklaşık 1000 kez büyük olan dev gezegen Jüpiter’in pek çok uydusu vardır. Bu uydulardan bazıları Plüto’dan daha büyük olmakla beraber Jüpiter’in yanında minicik kalırlar. Satürn Onu benzersiz yapan halkalarıdır. Bugün bütün devrelerin halka sistemleri olduğunu biliyoruz; ancak hiçbiri Satürn’le yarışamaz. Bu halkalar ilginin gezegenin kendisinden sapmasına neden olur. Zaten, yüzey şekillerinin etkileyici bir tarafı olmadığı da bir gerçek. Satürn temelde jüpiter’e benzer; onun da bulut kuşakları ve lekeleri vardır, ancak gözlemlenebilecek etkinlik çok daha azdır. Yoğunluğu suyun yoğunluğundan daha düşüktür. Halkaları ise buz yapıdadır. Satürn Halkaları Yıldızlara göre çok yavaş hareket etmektedir; bu yüzden ona hain sıfatını yakıştıranlar çıkmıştır. Ancak bir teleskopla bakıldığında, hiç tartışmasız gökyüzündeki en güzel cisim odur. Tam bir halkalı şeker. İçeri doğru gidildiğinde, G.D. Cassani tarafından 1675 yılında keşfedilen ve bu nedenle Cassini boşluğu olarak anılan bir aralık gelir. Genişliği 4000 km. kadar olan bu aralık, A halkasının genişliği yaklaşık 25.700 km olan parlak B halkasından ayırır. Uranüs Gökbilimci William Herschel’in Uranüs’ün nasıl keşfetdiğini anlatıyor; “Gemini takım yıldızı civarındaki yıldızlara bakarken, diğerlerindan daha büyük olan bir tane gördüm. Bu beklenmedik görüntü karşısında onu, Gemini takımyıldızındaki yıldızlarla ve Auriga ile Gemini arasındaki küçük yıldızla kıyasladım, sonuçta hepsinden daha büyük olduğunu gördüm. Bu durumda onun bir kuyruklu yıldız olduğu sonucuna vardım.” Şüphesiz bu buluş Güneş Sistemi araştırmalarını hızlandırmıştır. Neptün Güneş Sisteminin derinliklerinde, Uranüs’ün 1,6 milyar kilometre ötesinde dev gezegenlerin sonuncusu olan Neptün bulunur. Neptünlü gökbilimciler –tabi eğer varlarsa- Dünya hakkında hiçbir şey bilmiyor olmalılar. Ama çok gariptir ki dünyalı gökbilimciler daha onu gözlemlememişken bile varlığından haberdarlardı. Uranüs gezegeninin hareketlerindeki daha dış yörüngedeki başka bir gezegenin çekim etkisini akıllara getiriyordu. Jüpiter’inki gibi lekeler Neptün üzerinde de görülmektedir. Gezegen üzerinde görülen en büyük oluşum, bugün Büyük Kara Benek olarak adlandırılan iri oval bir şekildir. Neptün üzerinde yer alan bu şeklin büyüklüğü, Büyük Kızıl Benek’in Jüpiter’ e oranıyla aynıdır. Bu iki leke enlemsel olarak da benzerlik gösteriyorlar. Neptün Bulutları Üst atmosferi, yüzde 85 hidrojen, yüzde 13 helyum, yüzde 1-2 arası metan oluşturur. Çeşitli bulut katmanlarına rastlanır. Bunlardan en sık görüleni büyük bir olasılıkla hidrojen sülfitten oluşmaktadır. Daha yukarıda ise onlardan ayrı ve alttaki bulutların üzerine ışığı süzerek ileten bulutlar vardır. Pluto Plüto’un durumu hala bir bilmece. Gezegene benzemiyor; normal bir asteroid de değil; gezegenimsi olduğundan da emin değiliz. Yirmi birinci yüzyıl içinde onu yakından inceleme imkânımız olacak. Gönderilmesi düşünülen sondanın planları hazır, ancak ne zaman yola çıkacağını henüz bilmiyoruz. Plüto’un hayal edebileceğimiz en yalnız ve ıssız dünya olması muhtemel ama yinede görülmeye değer olduğundan hiç kuşkum yok. GÜNEŞ Bize en yakın yıldız olan Güneş, 1 AB (Astronomik Birim) uzağımızdadır (149 milyon km). Güneş, kendi çevresindeki 105 AB uzaklığa kadar olan gezegen, uydu, asteroid ve kuyruklu yıldız gibi çeşitli gökcisimleri için bir enerji kaynağı ve çekim merkezi oluşturur. Isı ve ısık kaynağımız olan Güneş, kendi enerjisini kendi içinde üreten orta büyüklükte sarı bir yıldızdır. Diğer yıldızlardan tek farkı hemen yanı başımızda olmasıdır. Dünya'nın manyetik alan eğrilerinin açık olduğu kutup bölgelerinde görülen Auroraların (kuzey ışıkları) nedeni Güneş'te gerçekleşen patlamalar sonucunda Dünyaya ulaşan yüklü parçacıklardır. Aslında Güneşimizi kaynayan bir kazana benzetmek yanlış olmaz. Kazanda kaynayan zeytinyağı gibi madde önce yukarıya çıkar daha sonra soğuyarak aşağıya döner. Bu sürekli dönüşüm Güneş üzerinde bulgurlanma olarak adlandırdığımız Granül yapıyı ortaya çıkarır. Güneş enerjisinin üretildiği bölge, çekirdek tepkimelerinin yer aldığı merkez bolgesidir. Bu enerji dış katmanlara taşınmakta, oradan da uzaya yayılmaktadır. Flare ve prominence adı verilen dev patlamalar Güneş'in kenarında daha kolay algılanabilir.
  21. Pardon ??? Bunu benim yazıma cevap olarak yazmadınız sanırım... Zira uzaktan yakından alakası yok...
  22. Siz üzerinize alınmayacaksınız da, başka kim alınacak arkadaşlar... Hepinize kucak dolusu sevgilerimi ve saygılarımı yolluyorum...
  23. Bilmukabele...
  24. Kralx; en yakın zamanda kafene uygun bir klima taktırmanı öneririm. Zira sıcak seni bayağı bir etkilemişe benziyor...
  25. Sanırım imzam zoruna gitmiş... İmzamla ilgili açıklamayı bir başka yerde yapmıştım. Bul ve oku.. Darmadağın olmak mı Neyse ahlak hakkında gerekli açıklamaları yaptıktan sonra arkadaşın anlamakta zorluk çektiği diğer konulara geçelim... İnsan neden vicdan azabı duyar, neden merhamet eder.... Neden diğer canlılarda bu duygu yoktur da, insanda vardır. vs.vs Bunun tek sebebi "bilinç"tir. Hayvanlar içgüdülerine göre hareket ederler. Bu içgüdüler doğuştan gelen, öğrenilmemiş, ne için yapıldığının farkında olunmayan davranışlardır. Dolayısıyla farkında olunmayan davranışlardan dolayı merhamet ya da vicdan azabı duyulamaz. Bir ceylanı avlayan aslan, ceylana merhamet etmez. Zira aslan için o fiil, beslenmek için avlanma içgüdüsüdür. Ceylanı yedikten sonra da bir pişmanlık duymayacaktır. Zira yaptığı şeyin farkında değildir. Yalnızca bir av bulmuştur ve yemiştir. Fakat insan öyle değildir. Yaptığı her davranışın farkındadır . Ancak bazen insanlar da içgüdülerine göre hareket edebilirler. Örneğin hayati tehlikenizin bulunduğu ve o korku ile ne yaptığınızı bilmediğiniz bir anda çevrenizdekileri düşünmeyecek, belki onların ölümüne bile sebep olabileceksiniz. (Örneğin boğulmak üzereyken sizi kurtarmaya çalışan, ya da tesadüfen orada bulunan birini boğmanız muhtemeldir.) Bu hayatta kalmak için içgüdüsel bir davranışınızdır. Burada bizi diğer canlılardan ayıran nokta, fiilden sonra ne yaptığımızın farkına varabilmemizdir. Yani ne yapıldığının farkında olmak. Yani sizin hatanızdan dolayı bir başkasının zarar görmüş olduğunu bilmek sizi manevi olarak huzursuz eder. İşte bunu sağlayan da bilinçtir. Ancak bu bilincin tanrı ile bir alakası yoktur. Böylesi bir durumda hiç kimsenin aklına ilk olarak tanrı gelmez. Eğer merhamet ve vicdan denen duyguların rahatsız olmasını gerektirecek bir duruma sebep olur da, ilk aklınıza gelen şey tanrıya karşı olan yükümlülüğünüz olursa, siz o olay için merhamet ya da vicdan azabı çekmiyorsunuz demektir. Zira düşündüğünüz şey, zarar verdiğiniz kişi ya da nesne değil, direkt kendinizdir. Böylesi bir durumda da merhamet ya da vicdandan söz edilemez. Üstelik merhamet ve vicdan da izafi kavramlardır. Örneğin şeri hükümlerle idare edilen ülkelerde uygulanan ve fiziksel şiddet ihtiva eden cezalar için, benim ceza uygulanana karşı merhamet duygularım kabarır. Ancak işlediği suça karşılık bu size doğal gelebilir, gördüğü cezayı hakettiğini düşünerek merhamet etmeyebilirsiniz. Demek ki, merhamet ve vicdan da kişiden kişiye değişebiliyormuş. Kırsal bir bölgede yetişmişsinizdir, ya da babanız kasaplık yapıyordur. Büyük bir ihtimalle bir süre sonra siz de hayvan kesmeye başlayacak, bunu yaparken de hayvana merhamet etmeyecek ve vicdan azabı da duymayacaksınız. Ancak tüm bunlara alışkın olmayan biri için aynı şeyi söylemek söz konusu değildir. Bu tamamen kişinin yetişme tarzı, karakter ve bilinç yapısıyla ilgilidir. Şimdi tüm bu açıklamalardan sonra konunun muhatabı arkadaş bu açıklamaları yok sayacak (zira tüm dayanağı, bunların tanrıdan başka bir açıklaması olmadığı yönündedir) "peki o vicdanı insana kim koymuş" diye sorarak beni yeni bir dumura uğratacaktır.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.