yam_yam tarafından postalanan herşey
-
Bilim, Yaratıcının Varlığını Kabul Ediyor
Çok güldüm bu yazıya yahu... Özellikle Einstein'in "Allah" inancına... Einstein müslüman olmuş da bizim haberimiz yok... Acaba Einstein Allah'ı hangi formülünün neresine koymuş? Bu biraz yabancı çizgi filmlere müslüman motifler ilave etmeye benzemiş. Madem bu insanların dini inancına çok güveniyorsunuz, beyler bu insanların hemen hepsi Hristiyandır. Ne olacak şimdi? Hristiyan mı olacaksınız?
-
BANA İKİ RAKI VER, ACİL
Madem tartışmak istemiyorsunuz size son bir soru sayın bekir... Cevap verip vermemekte serbestsiniz... "Şeriat yok diyelim ve ona göre davranalım" diyorsunuz... "ona göre davranmak" dan kastınızı açıkça ifade etseniz de, biz de ne istediğinizi bilsek...
-
ŞERİAT TEHLİKESİ NE ZAMAN BİTER
Bu yanar-döner halinizi anlamakta güçlük çekiyorum sayın bekir... Geçen hafta eski bir başlığı tekrar gündeme taşıdınız ve "tartışalım" dediniz... Sanırım başlığa müdahil olmakla kabahat işledik. Zira siz daha önce de benimle tartışmak istemediğinizi açıkça beyan etmiştiniz. Olabilir... Tarzımız birbirimize ters geliyordur, bunu istemeyebilirsiniz. Ama hem "tartışalım" deyip, hem de ilk iletiden sonra "selametle" demek de bana pek normal gelmiyor. Ben dün neysem, bugün de o yum... En iyisi ben susayım, mazallah kafanızın tası atarsa....
-
Türkler ‘evrim’e en az inanan millet
Birileri de kalkmış bizi "copy-paste" ci olmakla itham etmiş ya, en çok da buna güldüm... Evrim hakkında tek bildiği, sahtekarlığı ve motorculuğuyla ün salmış birinin safsatalarından oluşan birinin böyle bir ithamda bulunması ne kadar da vahim... Evrimcilerin itirafları gibi abuk sabuk şeylerle geldiler... Bunların birer aldatmaca olduğunu delilleriyle gösterdik, pişkinliğe vurup "sen onu bırak da buna cevap ver" gibi erişkinlik çağına ulaşmamış birinin vereceği türden cevaplarla geldiler... Bu adamın bilim çevreleri tarafından ciddiye alınmadığını, safsatalarıyla dalga geçildiğini örnek vererek gösterdik, görmezden gelindi. "Evrim teorisinin gerçek olmadığına ilişkin bir tane bilimsel makale getirin" dedik, yine gidilip malum şahsın sitelerine müracaat edildi. Bu işin bir numaralı muhatapları biyologlardan açıklama getirdik, o da görmezden gelindi... E insaf be arkadaş... Dünyadaki bütün bilim adamları sahtekar da, bir bu adam mı doğruyu söylüyor? Şapkayı önünüze koyup düşünün arkadaşlar... Bugün bir tane bilim adamı çıkıp da "evrim yoktur" gibi bir söylemde bulunmaz. Bunu yapsa yapsa H.Y gibi ******* yapar... Bu arada arkadaşın biri bilim adamlarının bir programa katılmadıklarından bahsetmiş. İlgili programı izlemedim, doğruluk payını bilmiyorum ama, bu adamı muhatap kabul edip evrim tartışmasına girmek bilime yarardan çok zarar verir...
-
HOCAM BUNLAR CAİZMİ DEĞİLMİ... [İlahi. Fak. Öğr. üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker, kadın ve erkeklerin düğünlerde birlikte oynamalarının ’haram’ olduğunu.)
Vayyyy be... Duydunuz mu arkadaşlar, düğünlerde kadınların ve erkeklerin birarada oynamaları harammış... Gitti bir türk geleneği daha... Zaten erkeklerde kadınlarla bir arada oynamak için fırsat kolluyorlardı; "bir düğün olsa da kadınlarla yanyana oynayıp tahrik olsak"... Artık bunlardan midem bulanmaya başladı. "Kara taassub"un bundan daha iyi açıklaması olabilir mi acaba? Peki hocam oynayan kadınlar kara çarşaflar içindeyse caiz midir? Yani oynarken vücut hatları belirgin olmuyorsa bu haramı ortadan kaldırır mı, yoksa kadının orada bulunması haram için yeterli midir? Bir orta yol bulamaz mıyız? Zaten tahrik olduğumuz bir düğünler kalmıştı, onu da almayın elimizden...
-
BANA İKİ RAKI VER, ACİL
Daha önce de söylemiştim sanırım; sizin şu esprilerinize bir türlü ısınamadım sayın bekir... Neyse ki bayan değilmişsiniz... Bana aşık olma ihtimaliniz aklıma geldikçe karabasanlar çöküyor... Fethullah Gülen iddianamesini okudunuz mu sayın bekir? Söylediklerinize bakılırsa okumadınız. Fethullah'ın ne yapmaya çalıştığı aşikarken (bknz:kitapları, bant çözümleri) her yerde mantar gibi ışık evleri açarken, yandaş toplamak için seçtikleri yöntemler belliyken siz neye dayanarak irtica tehdidi yoktur diyebiliyorsunuz? Ya hiç bir şeyin farkında değilsiniz, ya da bizleri çok saf sanıyorsunuz... Burada bazı Fethullah destekçilerinin yazılarını hep birlikte görüyoruz. Kaç kişi iddianamenin içeriği ile ilgili savunma yaptı? "Hayır Fethullah'ın amacı bu değildir, tüm bunlar yalandır" diyeni de gördük de, iddialara cevap niteliğinde bir ileti gördünüz mü? Biz irtica tehdidi olduğunu söylerken dayanklarını söylüyoruz da, sizden aynı samimiyetle cevap göremiyoruz. Eğer söylediklerinizde samimiyseniz, Fethullah iddialarında da cevap verecek şekilde iddianızı desteklersiniz...
-
ŞERİAT TEHLİKESİ NE ZAMAN BİTER
Sayın bekir; dikkat ediyorum da, son dönemlerde her karşıt görüşlüye "seninle anlaşamıyoruz, haydi yoluna" gibi imalarda bulunuyorsunuz. Açıkçası bu tavrınızı anlayabilmiş değilim. Dahası samimiyetten de uzak buluyorum. Şeriatın tanımı bir kaç ileti üstte yapılmıştı. Kısaca İslam Hukuku... Siz "O halde müçtehidler çağdaş olmayan hukukçulardır." gibi bir gönderme yapmışsınız... Çağdaş sorunları 1400 yıl önceki toplumsal şartlara bakarak çözemezsiniz. Çözmeye kalkarsanız da buna "çağdaşlık" diyemezsiniz... Tabii sizin çağdaşlık anlayışınız 1400 yıl öncesinden ibaretse onu bilemem tabii... Yeniden ifade ediyorum ... Ne zaman ki bazı kesimler 1400 yıl önceki toplumsal şartlara göre değil de, çağa uygun şekilde yaşamak isteyecekler, işte o zaman şeriat isteğinden bahsetmeye gerek kalmayacak.
-
BANA İKİ RAKI VER, ACİL
Sayın bekir Fethullah'ın izinden yürüyor... "Ülkenin % 99’u Müslüman gibi sloganvari sözlerle gaflet ve gevşekliğe itiliyoruz. Bu tür sözlerin bize kazandıracağı hiçbir şey yoktur ve şimdiye kadar da hiçbir şey kazandırmamıştır. Bu sebeple muvakkaten de olsa azınlık düşüncesi ile hareket edilmesi şarttır." (Fasıldan Fasıla 1 Sayfa: 109). "O halde kuvvet dengesinin olmadığı durumlarda tekniğe, taktiğe başvurulmalıdır. Aksi taktirde karşı gelinemeyeceği muhakkak olan kuvvetlerle çarpışmaya kalkmak davaya en büyük ihanettir. (Prizma 1 Sayfa 86) Değil mi sayın bekir?
-
ŞERİAT TEHLİKESİ NE ZAMAN BİTER
Size çok basit ve net bir cevap sayın bekir... Ne zaman ki çağdaş hukuka verilen değer müçtehidlerden daha fazla olur, işte o zaman şeriat tehlikesi diye bir şeyden bahsetmemize de gerek kalmaz... Sanırım siz ne demek istediğimi anladınız ...
-
DİNİ İNANCI OLANLAR-OLMAYANLAR... (Kemalistlerin, dindar kişinin cumhurbaşkanı olmasını istemediklerini ima ediyorlar. Kemalistlere dinsiz gözüyle ba)
Evet hava... Hem de "ülke gerçekleri" adlı balonun içindeki hava... Ama siz, önünüzdeki "tavşan"ın peşinde koşmaktan ayak bileğinize bağlı olan ve nereye giderseniz gidin arkanızdan gelen balonu farketmiyorsunuz. Ne zaman ki o balon patlayacak, işte o zaman içindeki havayı teneffüs edeceksiniz. Biz önümüzdeki tavşanı bırakıp balonu patlatalı ve içindekileri özümseyeli çok oldu da, belki diğerleri de ayak bileğine bağlı balonun farkına varır ve balonun içindekileri özümser diye bekliyoruz... En azından toplumu bir yerlere sürüklemek için kullanılan "tavşan"ın hükmü kalmaz...
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
Çok teşekkürler sayın -cannibal-... Aldık, kabul ettik.. Bunlar da sizin için...
-
FETHULLAH GÜLEN'İN DİL MOTİFLERİ... (Fethullah Gülen’in ne yaptığı ile değil nasıl yaptığı ile ilgileneceğiz bu yazımızda. Ne söylediğine değil nasıl)
Ben mahkemenin ne söylediğinden bahsettim zaten. Ancak siz benim verdiğim linke tıklayıp da içinde ne yazıyor, ne tür iddialar var ve bu iddiaların kaynağı nedir diye bakmak yerine köpükler saçarak sağa sola saldırıyorsunuz. Kalkıp bir de Fethullah'ın kitaplarından bahsetmişsiniz. Verdiğim linke tıklarsanız iddiların pek çok kaynağının Fethullah'ın kitaplarından ve kasetlerinden alındığını göreceksiniz zaten. Siz Fethullah'ın bunları gırgır olsun diye söylediğini sanıyorsanız çok safsınız...
-
FETHULLAH GÜLEN'İN DİL MOTİFLERİ... (Fethullah Gülen’in ne yaptığı ile değil nasıl yaptığı ile ilgileneceğiz bu yazımızda. Ne söylediğine değil nasıl)
Sevgili Dipnot yeterince açık ve net ifade etmiş... Biz buraya Fethullah ile ilgili belgeleri de getirdik ama nedense içeriğe bakılmak yerine Fethullah'ın aklandığından bahsedildi. Halbuki Fethullah, iddiaların doğru olmadığı gerekçesiyle beraat etmedi. Tek kişilik bir örgüt olamayacağı için beraat etti. Pek çok arkadaşımız Fethullah'ın vatan millet sevgisinden dem vuruyor... Vatanını seven bir adamın elin ABD'sinde ne işi var? Basit bir müezzin nasıl oldu da bu kadar güç sahibi oldu? Fethullah Gülen davası ile ilgili iddianameyi buraya tekrar veriyorum. http://www.belgenet.com/dava/gulendava_01.html Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın... Fethullah'ın ne olduğu bellidir.
-
DİYANETİN AİLE DANIŞMA BÜRASINDA BOŞANMAYA ÇÖZÜM REÇETESİ... (Bir bardan suya 100 felak, 100 nas oku! ve kocana içir... Allah yardımcınız olsun...)
Birileri fena öfkelenmiş ve külhanbeyi havalarına gelmiş. "Az kaldı yakında küfür edeceksin" Bu sözü hatırlıyor musun kralx? Neyse... Görüyorum ki, seviyeni gittikçe düşürmeye başlamışsın... Hadi onu da geçtik de, başkalarının entellektüelitesini sorgulama hakkını nerede buluyorsun? Yok bunun dersini verebilirmişsin de, yok üstüne diploma da hazırlarmışsın da... Burasının 9 yaşındaki çocukların atışma yeri olduğunu mu sanıyorsun? Hadi sen kendini öyle hissedebilirsin de, emin ol karşındakiler öyle değil. Foruma dön de bir bak bakalım, tartıştığın insanların içinde bu tür yaklaşım sergileyen bir başkası var mı... Ayrıca ibret linki yerinde dururken, "içindeki ezikliğin dışa vurumu" gibi ifadeler kullanman da pek bir ironik olmuş doğrusu...
-
YAŞAMI ZEHİR EDEN ZAMLARA VE PAHALILIĞA KARŞI 1 DAKİKA KARANLIK EYLEMİ
Şu şükürcülüğümüz yok mu, ne gelirse başımıza bundan geliyor. Sanki yüksek enflasyon oranlarının önceki dönemlere nazaran düşük olması, dünyanın en pahalı benzinini almamızı legalleştiriyormuş gibi. Sanki enflasyon oranının düşmesi, halkın alım gücünü büyük oranda artırmış gibi... Hala işsizlik yüksek seviyelerde seyrediyor. Dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz. Konut kiraları çoğu yerde asgari ücretin çok üzerinde. Hala halkın alım gücü çok iyi değil.. Dolaylı vergilerden belimiz bükülüyor. Pek çok ülkede bir otomobil sahibi olmak lüks sayılmazken, bizim ülkemizde otomobil sahibi olmanın ne demek olduğunu biliyorsunuzdur herhalde... Daha iyisiyle kıyaslamak varken, neden hep daha kötüsüyle kıyaslayıp bulunduğumuz yerden memnun olmaya çalışırız? Bence sevgili bilimselci'nin buraya taşıdığı öneri, demokratik bir toplumda olması gereken haklı eylemlerden biridir. Bizim Türk halkı olarak ne tür bir ayrıcalığımız var ki dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz?
-
CANIMIZ VÜCUDUMUZUN NERESİNDE BULUNUR
Babil yazıtlarında ve kutsal metinlerdeki mübalağalı ifadeleri saymazsak, günümüzde ortalama insan ömrü, geçmişe nazaran çok daha yüksektir...
-
CANIMIZ VÜCUDUMUZUN NERESİNDE BULUNUR
Konuyu buraya çekmeye çalışacağınızı anlamıştım da, bir başka başlık altında yazmış olduğunuz iletide bunu açıkça dile getirmişsiniz, ben de yeni farkettim. Bir kaç iletinizde samimi davranarak evrim teorisini tartışacak düzeyde olmadığınızı, bu tartışmaya girmeyeceğinizi belirtmiştiniz. Ben de çoğu zaman aynı şeyi yaptım ve evrim tartışmalarından uzak durmaya çalıştım. Ta ki, buraya sahtekarlıklar taşınana kadar. Günümüzde teolojinin sarılabileceği pek az şey kaldı. Zira bilimsel verilerin çık kısıtlı olduğu dönemlerde dinler insanların merak ettiği konulara bir şekilde açıklamalar getirmiş, başka açıklama olmadığı için de insanlar bunları sahiplenmişlerdi. Gel zaman git zaman bilim, yavaş yavaş teolojinin açıklama getirdiği konulara müdahil olmaya başladı. Bilim bazı konuları teolojiden daha iyi ve kapsamlı açıklamaya başlamıştı. İşte bu durum bazılarını fena halde rahatsız etti. Pek çok bilim adamı teolojik kaygılarla susturulmaya çalışıldı, hatta ölüme mahkum edildi. Ancak bu durum bilimin gelişmesine engel olmadı. Bilim her geçen gün bilinmeyen sorulara yeni cevaplar üretiyordu. Örneğin eskiden insanlar yağmur ve doğa olaylarından bir meleğin sorumlu olduğunu düşünürken, bilim bu işleyişi bir meleğe ihtiyaç olmadan açıklamayı başarmıştı. Teoloji nedir ? Neden insanları kendine bu kadar bağlamıştır? Bu soruların cevabı aslında basittir. İnsanlar meraklı canlılardır. Her zaman için cevabı bilinmeyen sorular üretmeyi başarmışlardır. İşte teoloji insanın bu yönüne hitap eder. İnsanları bir şekilde tatmin eden cevaplar üretmiş, bu yönüyle insanları kendine bağlamayı başarmıştır. Bu yönüyle de binlerce yıldır rakipsiz kalmıştır. Ama artık bir rakibi var. Tabii bu "bilim bir din midir" tartışmasının içeriği değildir. Bilim, dinin binlerce yıldır insanların bilinmeyenlerine getirdiği cevaplara artık taraf olmuştur. Bilim, cevaplar getirdikçe teoloji bilinmeyenler tarafına çekilmiştir. Bilim, cevaplar getirdikçe teolojinin gücü zayıflamıştır. Artık teoloji talnızca belli başlı konularda insanları tatmin ediyor. Onların da hemen hepsi felsefi sorulardan ibaret. Bugün teolojiyi ayakta tutan "İnsan nedir" , "Neden buradayız" , "Hayatın anlamı nedir" gibi sorulara getirdiği cevaplardır. İşte geldik zurnanın melodiyi bozan deliğine. En sık tartışılan, ancak cevabı hep iyimserce karşılanan soruya; "Bilim ve din yanyana mı, karşı karşıya mı?" Cevabı çoğu zaman iyimserce karşılanıp her ikisinin de birbirleri ile ilişkisinin olmadığı yönünde cevabı verilen soru. Acaba öyle mi? Bence değil... Zira öyle bir zaman gelecek ki, artık bilim teolojinin verdiği cevapların çok daha fazlasını inkar edilemeyecek biçimde vermeye başlayacak. Öyle bir zaman gelecek ki, teolojinin arkasına sığınabileceği bir soru kalmayacak. Elbette bilim, teolojiyi bir rakip olarak görmez. Bilimin teolojik kaygıları yoktur. Bilimi rakip olarak gören teolojidir. Zira bilim, teolojinin varlığını tehdit etmektedir. Neyseki artık teolojinin eskiden olduğu gibi bilimi baskı altına alacak gücü ve etkisi yoktur. Sizce evrim teorisine neden bu kadar çok saldırılıyor? Bilim, teolojinin elindeki en önemli cevaplardan birini insana vermeye çalışmaktadır; "İnsan nasıl varolmuştur ?". Elbette bu durum, teolojik kaygılar nedeniyle teistlerin kabul edemeyeceği bir durumdur. Zira teolojinin ayakta kalmasını sağlayan en sağlam bir kaç kolondan biri de bilim tarafından yıkılmak üzeredir. İşte bu yüzden evrim teorisine bu kadar saldırılıyor, onun için sahtekarlıklara başvuruluyor. Sayın bekir; bu yazıda "evrim neden ölüme çare bulamamıştır" sorusunun yanıtını sizi tatmin edecek kadar alamayacaksınız. Zaten maksadınızın da sizi tatmin edecek bir cevap bulmak olduğunu sanmıyorum. Eğer gerçekten öğrenmek isterseniz, evrim hakkında pek çok bilimsel kaynaktan tarafsız olarak bilgi edinebilirsiniz. Bunu yaparsanız, evrimin her zaman ileriye gitmediğini,zaman zaman duraklayıp zaman zaman geriye döndüğünü, evrimin bir tanrı olmadığını ve canlılığa ölümsüzlük vadetmediğini göreceksiniz. Emim olduğum bir şey var, bilim yarın insanın belki de en çok istediği şeye, ölüme çare bulma noktasına gelse bile, bu duruma teolojik kaygılar nedeniyle engel olunmaya çalışılacaktır.
-
CANIMIZ VÜCUDUMUZUN NERESİNDE BULUNUR
Sanırım siz "Madem evrim vardı da, ölüme neden çare bulamadı" gibi abuk bir soru sormaya kalkacaktınız ki, son anda bundan vazgeçtiniz. İyi de yaptınız sayın bekir... Zira bu, evrimin bir çıkmazı değildir... Evrimin ölüme çare bulmak gibi bir misyonu yoktur. Aynı mantıkla "Madem evrim vardı da, bunca zamandır insanlar neden sürekli hasta oluyorlar" gibi bir soru da sorabilirsiniz...
-
DİYANETİN AİLE DANIŞMA BÜRASINDA BOŞANMAYA ÇÖZÜM REÇETESİ... (Bir bardan suya 100 felak, 100 nas oku! ve kocana içir... Allah yardımcınız olsun...)
Duayla kim bir şeyler elde etmiş ki, dua öneriliyor? Dua etmeyenler umut ettiklerini elde edemiyorlar mı? Bir ateist olarak çok uzun zamandır umut ettiklerim için dua etmiyorum. Ancak müslüman halimle ateist halim arasında umut ettiklerimin gerçekleşme orantısı değişmedi. Diyanet bu yaptığıyla vatandaşı hacı-hoca-üfürükçü takımına emanet etmiştir. Müslüman vatandaşlara hayırlı olmasını temenni eder, hacı-hoca-üfürükçü takımına bol kazançlar dilerim...
-
CANIMIZ VÜCUDUMUZUN NERESİNDE BULUNUR
Sayın bekir'in böyle bir konuyu neden din başlığı altında açtığını merak ettim doğrusu... Ölümü, ruhun bedenden ayrılması olarak tanımlamak doğru bir yaklaşım ise, hayvanlarda da bir ruhtan bahsetmek gerekir ki, bu İslam'ın öğretisine aykırıdır. Öyleyse böyle bir yaklaşımda bulunmak doğru olmayacaktır. Ölümden bahsederken,ölümün farklı şekilleri ve sebepleri var elbet. Ben ölümü şöyle tanımlayabilirim; "Bilinç durumunun bir daha geri gelmemek üzere kapanması." Elbette bu tanım tıbbi ölümü anlatmaz. Zira insan beyin ölümü gerçekleşse dahi, tıbbi makinalar sayesinde bedenen bir süre daha yaşatılabiliyor. Tabii buna ne kadar "yaşamak" denilebilirse... Ölümün farklı şekilleri ve sebepleri olsa da, temel olarak durum aynı , "Beyin ölümü". Beynin faaliyetine devam edebilmesi için oksijene ihtiyacı var. Herhangi bir sebeple beyne giden oksijenin belli bir zaman için (3-5dk) kesilmesi, beynin ölümüne, ya da ciddi şekilde zarar görmesine neden oluyor. Sayın bekir 5 dk olarak hatırladığını söylemiş. Doğrudur... Ancak 3. dakikadan sonra beyin hasar görmeye başlıyor. Daha sonra beyne oksijen gitmesini sağlasanız bile, beyin geriye dönüşü mümkün olmayacak şekilde hasar görmüş oluyor. Böyle bir durumda, en iyi ihtimalle hayatınızın geri kalanını felçli geçirmek zorunda kalıyorsunuz. Doğal yoldan ölümlere (yaşlılık) gelirsek, hücrelerimizin her birinin yaşam süresi sınırlıdır. Yaşlandıkça kromozomlar kısalıyor. Bunun nedeni, uçlarındaki "telomer "denilen bölümlerin, her hücre bölünmesinde biraz daha kısalması. Kromozom boyu kritik bir uzunluğa erişince, hücre daha fazla bölünemiyor ve ölüyor. İnsan vücudundaki hücre ölümleri kritik bir noktaya gelince de insan bedeni için ölüm kaçınılmaz oluyor. Aslında bu hücre ölümlerini engellemenin bir yolu var. Yani hücrenin sürekli bölünmesi sağlanalarak hücre ölümsüzleştirilebilir. Ancak bu durumun bir başka adı daha var; o da "kanser". Kanser hücreleri sonsuz bölünme yapar ve büyümesi durdurulamayan tümörler oluşturur. Bu, hücrenin ölümsüzlüğü anlamına gelse de, bedenin ölümüne giden yolu hazırlıyor. Sayın bekir 5 dk. içinde ne olduğunu sormuş... 5 dk. önce kalp, fonksiyonunu yerine getirerek beyne kan ile oksijen gönderiyordu. Kalp, fonksiyonunu yitirince beyne giden oksijen kesildi ve ilk bir kaç dakika için beyin, kan içinde bulunan oksijen ile idare etti. Ancak oksijen sağlanımı devam etmediği için beyin hücreleri çok hızlı bir şekilde öldü ve beyin de faaliyetini yerine getiremez hale geldi. Bu da insanın ölümü demek. Üst beynin ölmesi bedenin ölmesi anlamına gelmiyor. Zira insanın nefes alma, vücut sıcaklığını ayarlama, kalp atışını düzenleme gibi faaliyetler beynin alt bölgesiyle ilgilidir. Bu yüzden insan, bilinci bir daha yerine gelmeyecek olsa bile bu faaliyetlerin devam etmesi ile bedenen yaşayabiliyor. Acaba bu anlattıklarım içinde "ruh" nerede? Ruh, tamamen beyin faaliyetleri sonucu insanda oluşan "bilinç" durumuna verilen addır...
-
Türkler ‘evrim’e en az inanan millet
Evet öyle... 50 yıl sonra dinler evrim teorisini de ihtiva edecekler. 50 yıl sonra Kur'an'dan 2 ayet bulunup, evrimin 1450 yıl önce Kur'an'da yazdığı bunun ise gerçek bir mucize olduğundan dem vurulacak...
-
Türkler ‘evrim’e en az inanan millet
Ne zaman ki bilimsel yayınları H.Y yerine bilimsel kaynaklardan takip edersiniz, işte o zaman sizinle aynı dilden konuşmaya başlayacağız. Sahtekarlıklarla dolu bir siteden yapılan copy-paste lerle yeterince uğraştım. Artık bu zırvalıklara ayıracak vaktim yok...
-
TÜRBANINI ÇIKARTANLAR BAŞÖRTÜSÜYLE GİREBİLECEKLER MİDİR GİRMEK İSTEDİKLERİ YERE
İnanamıyorum yahu...Uzunca bir yazı hazırlamıştım. "Yanıt ekle " ye bastım ve sayfa hata verdi. Yazdıklarımımn hepsi gitti... Bir dahaki sefere sayın bekir...
-
Türkler ‘evrim’e en az inanan millet
Neye inanıp neye inanmadığınız sizleri bağlar. Bir cevap istediniz getirdik. Şimdi de "armudun sapı üzümün çöpü" bahaneleriyle karşı çıkıyorsunuz. Oradaki yazı elbette "Bir gün" diye başlayacaktı... Yoksa "Milattan Önce 16 Temmuz 1.499.743.652 saat 14:30 " gibi bir tarih mi bekliyordunuz? H.Y sağolsun bilimsel verileri çarpıtmayı milletin içine işlemiş... Kralx sanki hücre o güne kadar çoğalmıyormuş da, o günden sonra çoğalmaya başlamış gibi bir anlam çıkarmış.. Halbuki orada, o zamana kadar hücrenin mitoz bölünme yoluyla çoğaldığı ifade ediliyor. Dahası erkek dişi ayrımına neden olan olay da açıkça anlatılıyor... Çok biliyorsanız çıkar "Bu olay biyolojik açıdan mümkün değildir, çünkü..." diye başlayan cümleler kurarsınız. İşin asıl ironik tarafı, masallarla yaşadığınız halde, inancınız dışındakilere masal gözüyle bakmanız. Eeeee kılavuzu karga olanın....
-
Türkler ‘evrim’e en az inanan millet
Madem kabul etmeyeceksin de, ne diye cevap isteyip bizi de uğraştırıyorsun arkadaşım? "Ben buna inanmıyorum ; bilim ne derse desin" dersin olur biter... Sanırım sen cevap gelmeyeceğinden bahisle böyle bir soru sordun, baktın ki olmadı, "tukaka"... Olmuyor kralx....