yam_yam tarafından postalanan herşey
-
Big Bang yeniden yaratılacak
Buyrun sayın kralx... http://www.milliyet.com.tr/2006/04/05/yasam/yas01.html
-
Big Bang yeniden yaratılacak
Bilim bugün, zamanında "yapılamaz" diye nitelenen pek çok şeyi gerçekleştirmiştir kralx... Canlıların kopyalanmasından yapay organa kadar zamanında tahayyül dahi edilemeyecek şeyler gerçekleştirilmiştir. Bilimi hafife almayın...
-
Güneş Sistemi
Rica ederim kralx... Beğendiğinize sevindim... Şu hidayeti işin içine karıştırmasak... Malum kendisiyle aramız pek iyi değil de...
-
Güneş Sistemi
Bu tür çalışmalar yapmaya devam etmeyi düşünüyorum. Elbette çalışmalarımı sizlerle de paylaşacağım sayın terapi... Sormuş olduğunuz sorunun yanıtı, "Sizce evren nasıl yok olacak" başlığı altındaki tartışmalarımızda verilmiştir. Eğer okuyabilirseniz, sorunun yanıtını da almış olacaksınız...
-
Güneş Sistemi
Beğendiğinize sevindim sayın Activate...
-
GÜLEN'İN ESKİ YAVERNDEN MÜTHİŞ İTİRAFLAR... (Biz 1970 yılında 12 insan yoksul öğrencilerin okutulması ve hayır işleri için yemin ederek yola çıktık..)
Ve hala birileri çıkıp "Türkiye'de irtica tehlikesi yoktur." gibi söylemlerde bulunmaya devam edecek...
-
Mühendislik Perspektifinden Kıyamet
Siz tam okumadınız galiba... "Yazili kagit tomarlarinin dürülmesi gibi gögü dürecegimiz günü düşün" Açık ve net olarak gök tavan inancının neticesi.. Hiç bir şekilde bilimsel açıklama bulmanız mümkün değildir. Zira gökyüzü bir tavan değildir...Evrenin yokoluşuyla ilgili hiç bir betimleme "kağıt gibi dürülme" şeklinde yapılamaz...
-
Güneş Sistemi
Arkadaşlar; Güneş Sistemi ile ilgili kendi hazırlamış olduğum bir sunuyu sizlerle de paylaşmak istedim. İçeriğinde önemli bilgiler ve belki daha önce hiç görmediğiniz fotoğraflar var... Beğeneceğinizden eminim. Dosyayı aşağıdaki linkten indirebilirsiniz... http://rapidshare.com/files/7585057/Guene_...am_yam.pps.html Eğer izlerken metinleri okuyamazsanız işte size metinler: Merkür Çıplak gözle görülebilen gezegenler arasında en az dikkat çeken Merkür’dür. Büyük olasılıkla onu görmemiş bir çok insan vardır, çünkü onu görebilmek için doğru saatte doğru yere bakmak gerekir. Şehirlerde ve endüstri bölgelerinde yaşayan kişilerin onu görebilme şansı neredeyse hiç yoktur. Merkür’ün çıplak gözle görülebildiği anlarda ufka çok yakın bir noktada bulunur, bu gözlemini zorlaştırır. Venüs Teleskopla bakıldığında hayal kırıklığına uğranır, çünkü gerçek yüzeyi kalın ve bulutlu atmosferinin arkasında kalır. Venüs üzerinde Mars’taki gibi sert ve keskin izlerin olmayışı dikkat çekicidir.Üstelik Dünya’nın en yakın olduğu zaman yani iç kavuşum konumundayken karanlık yüzü bize dönüktür. Mars Gökbilimi ölçütlerine göre bize yakın sayılabilecek olan Mars’ın gözlenmesi düşünüldüğü kadar kolay değildir. Öncelikle çok küçüktür. Çapı 6790 km. kadardır. Yakın bir karşı konumda olmadığı sürece, yüzeyindeki şekilleri ayrıntılı olarak sadece büyük teleskoplar kullandığımızda görebiliriz. Zaten uzay çağı öncesinde çok çeşitli tartışmalara yol açması da bu yüzdendir. Jüpiter Jüpiter’in kavuşum dönemi yaklaşık 13 aydır. Bunun 5 ayında sabahları, 5 ayında ise akşamları görülebilir.Geri kalan 3 ay boyunca Güneşin diğer tarafındadır ve görülemez. Güneş, Ay ve Venüs’den sonra en parlak gök cismidir. Küçük teleskoplar ve dürbünler ile yuvarlak şekli kolayca görülebilir.Orta boy teleskoplar ile atmosferindeki bantlar ve “büyük kırmızı leke” (Dünya’ya dönük olduğunda) ayırt edilebilir. Jüpiter’in 4 Galilean uydusu dürbünle bile görülebilir. Jüpiter’in iyi bilinen uyduları 16 tanedir. Metis, Adrastea, Amalthea, Thebe, Io, Europa, Ganymede, Callisto, Leda, Himalia, Lysithea, Elara, Ananke, Carme, Pasiphae, Sinope. Ayrıca yeni bulunan pek çok ufak uydusu da bulunmaktadır. Jüpiter gezegeni tamamiyle gaz yapıdadır. Bu nedenle alıştığımız katı cisim dönmesinden farklı bir dönüş sergiler. Ekvator bölgesinin kutuplara nazaran hızlı dönüşü ve büyük manyetik alan etkisi bir araya gelince üzerinde hala araştırmaların devam ettiği kırmızı leke görünmektedir. Lekenin çapı Yer’in yaklaşık 4 katıdır. IO Jüpiter’in 4 büyük uydusundan biri olan IO sergilediği volkanik faaliyetlerle ilgi çeker Dünya’nın ilk zamanlarında gerçekleşen türden büyük tektonik hareketler gözlenmesi nedeniyle, IO’ nun ilerde yaşanabilir olacağı konusunda teoriler üretilmiştir. Fotoğrafta görülen ikinci nokta , Jüpiter üzerindeki gölgesidir. Cassini Gallileo Gezegenimizden hacmen yaklaşık 1000 kez büyük olan dev gezegen Jüpiter’in pek çok uydusu vardır. Bu uydulardan bazıları Plüto’dan daha büyük olmakla beraber Jüpiter’in yanında minicik kalırlar. Satürn Onu benzersiz yapan halkalarıdır. Bugün bütün devrelerin halka sistemleri olduğunu biliyoruz; ancak hiçbiri Satürn’le yarışamaz. Bu halkalar ilginin gezegenin kendisinden sapmasına neden olur. Zaten, yüzey şekillerinin etkileyici bir tarafı olmadığı da bir gerçek. Satürn temelde jüpiter’e benzer; onun da bulut kuşakları ve lekeleri vardır, ancak gözlemlenebilecek etkinlik çok daha azdır. Yoğunluğu suyun yoğunluğundan daha düşüktür. Halkaları ise buz yapıdadır. Satürn Halkaları Yıldızlara göre çok yavaş hareket etmektedir; bu yüzden ona hain sıfatını yakıştıranlar çıkmıştır. Ancak bir teleskopla bakıldığında, hiç tartışmasız gökyüzündeki en güzel cisim odur. Tam bir halkalı şeker. İçeri doğru gidildiğinde, G.D. Cassani tarafından 1675 yılında keşfedilen ve bu nedenle Cassini boşluğu olarak anılan bir aralık gelir. Genişliği 4000 km. kadar olan bu aralık, A halkasının genişliği yaklaşık 25.700 km olan parlak B halkasından ayırır. Uranüs Gökbilimci William Herschel’in Uranüs’ün nasıl keşfetdiğini anlatıyor; “Gemini takım yıldızı civarındaki yıldızlara bakarken, diğerlerindan daha büyük olan bir tane gördüm. Bu beklenmedik görüntü karşısında onu, Gemini takımyıldızındaki yıldızlarla ve Auriga ile Gemini arasındaki küçük yıldızla kıyasladım, sonuçta hepsinden daha büyük olduğunu gördüm. Bu durumda onun bir kuyruklu yıldız olduğu sonucuna vardım.” Şüphesiz bu buluş Güneş Sistemi araştırmalarını hızlandırmıştır. Neptün Güneş Sisteminin derinliklerinde, Uranüs’ün 1,6 milyar kilometre ötesinde dev gezegenlerin sonuncusu olan Neptün bulunur. Neptünlü gökbilimciler –tabi eğer varlarsa- Dünya hakkında hiçbir şey bilmiyor olmalılar. Ama çok gariptir ki dünyalı gökbilimciler daha onu gözlemlememişken bile varlığından haberdarlardı. Uranüs gezegeninin hareketlerindeki daha dış yörüngedeki başka bir gezegenin çekim etkisini akıllara getiriyordu. Jüpiter’inki gibi lekeler Neptün üzerinde de görülmektedir. Gezegen üzerinde görülen en büyük oluşum, bugün Büyük Kara Benek olarak adlandırılan iri oval bir şekildir. Neptün üzerinde yer alan bu şeklin büyüklüğü, Büyük Kızıl Benek’in Jüpiter’ e oranıyla aynıdır. Bu iki leke enlemsel olarak da benzerlik gösteriyorlar. Neptün Bulutları Üst atmosferi, yüzde 85 hidrojen, yüzde 13 helyum, yüzde 1-2 arası metan oluşturur. Çeşitli bulut katmanlarına rastlanır. Bunlardan en sık görüleni büyük bir olasılıkla hidrojen sülfitten oluşmaktadır. Daha yukarıda ise onlardan ayrı ve alttaki bulutların üzerine ışığı süzerek ileten bulutlar vardır. Pluto Plüto’un durumu hala bir bilmece. Gezegene benzemiyor; normal bir asteroid de değil; gezegenimsi olduğundan da emin değiliz. Yirmi birinci yüzyıl içinde onu yakından inceleme imkânımız olacak. Gönderilmesi düşünülen sondanın planları hazır, ancak ne zaman yola çıkacağını henüz bilmiyoruz. Plüto’un hayal edebileceğimiz en yalnız ve ıssız dünya olması muhtemel ama yinede görülmeye değer olduğundan hiç kuşkum yok. GÜNEŞ Bize en yakın yıldız olan Güneş, 1 AB (Astronomik Birim) uzağımızdadır (149 milyon km). Güneş, kendi çevresindeki 105 AB uzaklığa kadar olan gezegen, uydu, asteroid ve kuyruklu yıldız gibi çeşitli gökcisimleri için bir enerji kaynağı ve çekim merkezi oluşturur. Isı ve ısık kaynağımız olan Güneş, kendi enerjisini kendi içinde üreten orta büyüklükte sarı bir yıldızdır. Diğer yıldızlardan tek farkı hemen yanı başımızda olmasıdır. Dünya'nın manyetik alan eğrilerinin açık olduğu kutup bölgelerinde görülen Auroraların (kuzey ışıkları) nedeni Güneş'te gerçekleşen patlamalar sonucunda Dünyaya ulaşan yüklü parçacıklardır. Aslında Güneşimizi kaynayan bir kazana benzetmek yanlış olmaz. Kazanda kaynayan zeytinyağı gibi madde önce yukarıya çıkar daha sonra soğuyarak aşağıya döner. Bu sürekli dönüşüm Güneş üzerinde bulgurlanma olarak adlandırdığımız Granül yapıyı ortaya çıkarır. Güneş enerjisinin üretildiği bölge, çekirdek tepkimelerinin yer aldığı merkez bolgesidir. Bu enerji dış katmanlara taşınmakta, oradan da uzaya yayılmaktadır. Flare ve prominence adı verilen dev patlamalar Güneş'in kenarında daha kolay algılanabilir.
-
Mühendislik Perspektifinden Kıyamet
Pardon ??? Bunu benim yazıma cevap olarak yazmadınız sanırım... Zira uzaktan yakından alakası yok...
-
En cok sevdiginiz uye kimdir?
Siz üzerinize alınmayacaksınız da, başka kim alınacak arkadaşlar... Hepinize kucak dolusu sevgilerimi ve saygılarımı yolluyorum...
-
En cok sevdiginiz uye kimdir?
Bilmukabele...
-
ALLAH YOKTUR!
Kralx; en yakın zamanda kafene uygun bir klima taktırmanı öneririm. Zira sıcak seni bayağı bir etkilemişe benziyor...
-
BİR ATEİST'İN PSİKOLOJİSİ..
Sanırım imzam zoruna gitmiş... İmzamla ilgili açıklamayı bir başka yerde yapmıştım. Bul ve oku.. Darmadağın olmak mı Neyse ahlak hakkında gerekli açıklamaları yaptıktan sonra arkadaşın anlamakta zorluk çektiği diğer konulara geçelim... İnsan neden vicdan azabı duyar, neden merhamet eder.... Neden diğer canlılarda bu duygu yoktur da, insanda vardır. vs.vs Bunun tek sebebi "bilinç"tir. Hayvanlar içgüdülerine göre hareket ederler. Bu içgüdüler doğuştan gelen, öğrenilmemiş, ne için yapıldığının farkında olunmayan davranışlardır. Dolayısıyla farkında olunmayan davranışlardan dolayı merhamet ya da vicdan azabı duyulamaz. Bir ceylanı avlayan aslan, ceylana merhamet etmez. Zira aslan için o fiil, beslenmek için avlanma içgüdüsüdür. Ceylanı yedikten sonra da bir pişmanlık duymayacaktır. Zira yaptığı şeyin farkında değildir. Yalnızca bir av bulmuştur ve yemiştir. Fakat insan öyle değildir. Yaptığı her davranışın farkındadır . Ancak bazen insanlar da içgüdülerine göre hareket edebilirler. Örneğin hayati tehlikenizin bulunduğu ve o korku ile ne yaptığınızı bilmediğiniz bir anda çevrenizdekileri düşünmeyecek, belki onların ölümüne bile sebep olabileceksiniz. (Örneğin boğulmak üzereyken sizi kurtarmaya çalışan, ya da tesadüfen orada bulunan birini boğmanız muhtemeldir.) Bu hayatta kalmak için içgüdüsel bir davranışınızdır. Burada bizi diğer canlılardan ayıran nokta, fiilden sonra ne yaptığımızın farkına varabilmemizdir. Yani ne yapıldığının farkında olmak. Yani sizin hatanızdan dolayı bir başkasının zarar görmüş olduğunu bilmek sizi manevi olarak huzursuz eder. İşte bunu sağlayan da bilinçtir. Ancak bu bilincin tanrı ile bir alakası yoktur. Böylesi bir durumda hiç kimsenin aklına ilk olarak tanrı gelmez. Eğer merhamet ve vicdan denen duyguların rahatsız olmasını gerektirecek bir duruma sebep olur da, ilk aklınıza gelen şey tanrıya karşı olan yükümlülüğünüz olursa, siz o olay için merhamet ya da vicdan azabı çekmiyorsunuz demektir. Zira düşündüğünüz şey, zarar verdiğiniz kişi ya da nesne değil, direkt kendinizdir. Böylesi bir durumda da merhamet ya da vicdandan söz edilemez. Üstelik merhamet ve vicdan da izafi kavramlardır. Örneğin şeri hükümlerle idare edilen ülkelerde uygulanan ve fiziksel şiddet ihtiva eden cezalar için, benim ceza uygulanana karşı merhamet duygularım kabarır. Ancak işlediği suça karşılık bu size doğal gelebilir, gördüğü cezayı hakettiğini düşünerek merhamet etmeyebilirsiniz. Demek ki, merhamet ve vicdan da kişiden kişiye değişebiliyormuş. Kırsal bir bölgede yetişmişsinizdir, ya da babanız kasaplık yapıyordur. Büyük bir ihtimalle bir süre sonra siz de hayvan kesmeye başlayacak, bunu yaparken de hayvana merhamet etmeyecek ve vicdan azabı da duymayacaksınız. Ancak tüm bunlara alışkın olmayan biri için aynı şeyi söylemek söz konusu değildir. Bu tamamen kişinin yetişme tarzı, karakter ve bilinç yapısıyla ilgilidir. Şimdi tüm bu açıklamalardan sonra konunun muhatabı arkadaş bu açıklamaları yok sayacak (zira tüm dayanağı, bunların tanrıdan başka bir açıklaması olmadığı yönündedir) "peki o vicdanı insana kim koymuş" diye sorarak beni yeni bir dumura uğratacaktır.
-
BİR ATEİST'İN PSİKOLOJİSİ..
İyi de kralx, senin getirdiğin ayetlerde kadınların buna itiraz edebileceğine dair bir ifade yok... Tamamen erkeklere yönelik ifadeler. Kadınlar için böylesine önem taşıyan bir durumun Kur'an'da yer almaması düşünülemez. Erkek "Ben kendime güveniyorum. 4 kadını idare edebilirm" dedikten sonra dini açıdan bir engel yok. Kur'an'daki hükümlerde kadının itiraz edebileceğine dair bir ifade de yok. O zaman kadın, buna neye dayanarak, nasıl itiraz edecek?
-
En cok sevdiginiz uye kimdir?
Bizim de hemen hemen aynı sebeplerden seni sevdiğimize emin olabilirsin sevgili sardunyam... Hoşgeldin...
-
BİR ATEİST'İN PSİKOLOJİSİ..
Bunu diğer başlıkta da sormuştum kralx... Yanılıyor olabilirim ama, ben Kur'an'da kadının buna itiraz edebileceğine dair bir ayet hatırlamıyorum. Bana Kur'an'dan kadının buna itiraz edebileceğine dair bir ayet getirebilir misin?
-
ALLAH YOKTUR!
Giyenler de moda olsun diye giyiyorlar zaten.. Kadının neden kapatıldığını izah ederken, içinde "şehvet" ve benzer kelime geçmeyen bir cümle kurabilir misin? Yazımın hangi kısmında müslümanların sex filmi çevirmemelerini elştirmişim acaba? Ya da şimdiye kadar yazdığım bin küsür iletiden hangisinde pornografik yayınları normal karşılamışım? Bilimsel olarak pornografik ürünler zararlıdır... Bunu kasıtlı mı yapıyorsun kralx? 4 kadınla evlenmenin yalnızca peygambere has olduğunu ima ettiğin ikinci cümle oldu bu... Tekrar ediyorum; 4 kadınla evlenmek peygambere has bir hak değil, tüm müslüman erkeklere tanınmış bir haktır. Ve siz kadınlara öyle haklar verdiniz, öyle bir noktaya getirdiniz ki, kadınlar buna itiraz edebilecekler... Bu arada yanılıyor da olabilirim ama, Kur'an'da kadının buna itiraz edebileceğine dair bir ayet hatırlamıyorum. Bana Kur'an'dan kadının bu konuya itiraz edebileceği dair bir ayet getirebilir misin? Ah kralx ah... Kendi değerlerini savunmak adına benim hiç bir yerde sahip çıkmadığım konuları önüme getiriyor ve "bunlar ilericilik mi" diye soruyorsun... Bu söylediklerini ben nerede savunmuşum? Eş değiştirmenin ve grup sex partilerinin ilericilik ve gayet normal olduğunu söylediğimi nerede gördün?
-
BİR ATEİST'İN PSİKOLOJİSİ..
O yazının hedefi peygamber değildi kralx... 4 kadın ve dilediği kadar cariye peygambere mahsus bir hak değildir.(Biliyorsun Muhammed' daha fazlası verilmiş, sonradan o hak geri alınmıştır.) Bu , tüm müslüman erkeklere tanınmış bir haktır. Dolayısıyla kendi ahlak anlayışı içerisinde böyle bir olguyu yadırgamayanların, bizi ahlaksızlık ile itham etmelerinin ne kadar doğru olabileceğine ilişkin kullanılmış ifadelerimdir. Yanlış değerlendirmişsiniz... Yoksa bahsettiğin konuları daha önce tartışmıştık zaten...
-
...İSLAMİYET KABUK DEĞİŞTİRİYOR...
İnsanlık hep 1400 yıl önceki arap bedevi çağında kalacak değil ya... Hayat şartları da hep 1400 yıl önceki gibi kalacak değil... Demek ki neymiş ; değişmeyen tek şey, değişimin kendisiymiş... Size kalan , bu değişimin neresinde olacağınıza karar vermek...
-
ALLAH YOKTUR!
Tabii, toplumsal şartların değiştiğini göz ardı ederek, yaşam şeklini (ve dahi başkalarının yaşam şeklini) 1400 yıl öncesine uyarlamaya çalışmak size göre gericilik değil de "dini hakkıyla yaşamak" anlamına geliyor. Kara çarşafa girmek gericilik değil, dini hakkıyla yaşamaktır... Kadınları bir seks objesi sayarak kapanmaya zorlamak gericilik değil, dini hakkıyla yaşamaktır... Genel hukuk kurallarının göz ardı edilerek hırsızların elinin-kolunun kesilmesini istemek gericilik değil, dini hakkıyla yaşamaktır. 4 kadınla evlenip üstüne cariyeler edinmek gericilik değil, dini hakkıyla yaşamaktır. Kısasa kısas istemek, kan parası istemek gericilik değil, dini hakkıyla yaşamaktır. vs.vs... Haklısın kralx.... Biz de dini hakkıyla yaşamak isteyenlere haksızlık ediyormuşuz. Bunların gericilikle falan alakası yokmuş meğer... Şimdi yoldan geçen ilk kara çarşaflıdan gidip özür dileyeceğim. (Gerçi bu özür yüzünden akşam kocasından "kimdi o adam" ın cevabını alabilmek için yiyeceği dayak yüzünden kendimi affetmeyeceğim ama ne yapalım... Bir özür borçluyuz artık.)
-
BİR ATEİST'İN PSİKOLOJİSİ..
Sevgili gecekuşu; yaklaşık bir yıldır bu forumdayım ve maalesef bir çok teistten aynı yaklaşımı gördüm. Bu tamamen dogmatik inanç yapılarının bir özelliği. Kendi dinleri inanmayanları ne şekilde tarif ediyorsa, onlarda bizleri öyle biliyorlar. Zalim, hayvandan da aşağı, ahlaksız, düzenbaz ve aklına getirebileceğin daha pek çok aşağılama ifadesi... Ben buraya her gelen teiste ahlak dersi vermekten bıktım. Zannediyorlar ki, ahlak yalnızca dinlere, özellikle İslam'a özgüdür, tanrıya inanmayan herkes ahlaksızdır, onlardan her şey beklenir... Bahse girerim ki, cezaevlerinde yatan insanlar arasındaki ateistlerin sayısı, toplumdaki ateist oranına göre çok daha küçüktür. Ama bunu teistlere anlatamazsın. Zira onlarda, hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da şartlanmışlık vardır. Ne olursa olsun ateistler tanrılarının söylediği gibi olmalıdırlar... Ahlaksızlar, zalimler.. Vay Allahsızlar.. Sonra da bunlardan birisi, "peki neden kanunlara uyuyorsunuz neden insanlara kötülük etmiyorsunuz?" gibi zeka düzeyi erişkinlik çağına gelmemiş bir çocuğun sorabileceği türden bir soruyla karşımıza çıkabiliyor. İşin kötüsü, ne dediğinin de farkında değil ve ciddiye alınamayacak bir soru olduğunun söylenmesine rağmen, dediklerini akıl süzgezinden geçiremiyor ve karşısındakini cevap verememekle suçlayabiliyor. Şimdi gel de sen bu vatandaşa anlat bakalım, insanın sosyal bir varlık olduğunu, bir toplum içeresinde yaşamak zorunda olduğunu, her toplumun dirliği için belli kuralların olduğunu, bu kuralların zamana ve mekana göre değişiklik gösterebildiğini ve daha iyi bir yaşam sürebilmek için bu kurallara uyulması gerektiğini... Bre aymaz, ne diye durup dururken bir başkasına kötülük yapayım? İnsan temelli bir ahlak anlayışına ne zaman ulaşabilecekler bilemiyorum... Trajikomik olan, aynı anda 4 kadın ve pek çok cariye ile birlikte olmayı normal karşılayan zat-ı muhteremlerin bizi ahlaksızlıkla suçluyor olabilmeleri. Demek ki ahlak, 1400 yıl önceki bedevilerin çöl zihniyetinden ibaretmiş. İyi bir yemek tarifleri kitabı tadı tuzu yerinde bir yemek hazırlamak için gereken tüm durum ve koşulları belirt(e)mez. Yaşam da öyle... Sonlu sayıda bir takım kuralı bir araya getirip "işte ahlakın kesin temel taşları bunlar" demek bir yerde imkansız. Çünkü insan doğası sabit değil, toplumsal olarak koşullanıyor. Peki bu gerçeği ne zaman kavrayabilecekler? Ahlak denen kavramın ve kurallarının 1400 yıl önce yazılmış, konuları kopuk kopuk, bir yığın tekrarlarla dolu bir kitapta olduğunu ve bu kuralların değişmeyeceğini düşünmek en büyük gaflet değil midir? Buna inanmak insanlığın gelişimini inkar ve buna ayak direme değil midir? Değildir kardeşim...1400 yıl önceki kurallarla yaşasınlar da, varsın çamur içinde yaşasınlar... Yoksa toplumsal gelişim, çağdaş yaşam, insan ve insanlık olgusu onların umurunda değil. Onların insana saygısı cennet rezervasyanu için... İnsana insan olduğu için değer vermek onların kitabında yok...
-
Mühendislik Perspektifinden Kıyamet
Rica etsem, bir de aşağıdaki kıyamet ile ilgili ayeti bilimsel yönden irdeleyebilir misiniz? 21/104- Yazili kagit tomarlarinin dürülmesi gibi gögü dürecegimiz günü düşün. Başlangiçta ilk yaratmayi nasil yaptiysak, -üzerimize aldigimiz bir vaad olarak- onu yine yapacagiz. Biz bunu muhakkak yapacagiz. Kolay gelsin...
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
Çok teşekkür ederim sevgili tan_vakti... Bunlar da senin için
-
En cok sevdiginiz uye kimdir?
Çok teşekkür ederim sevgili taurusmutis... İnsanı, sevmek, sevildiğini ve takdir edildiğini bilmek kadar mutlu edebilen kaç olgu vardır acaba? Beni anladığın, acımı hissedebildiğin ve seviyeni ortalamanın çok üzerinde tutabildiğin için sana kucak dolusu sevgi ve saygımı gönderiyorum... Teşekkürler...
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
Döndüğüne sevindim... (Döndün değil mi?) Doğum günün kutlu olsun...