SimalyildiziNet tarafından postalanan herşey
-
BASINDAN SEÇMELER - KÖŞE YAZARLARININ GÜNDEMİNDEN
Budur! Mükemmel bir tespit...
-
K E R İ Z F E N E R İ
Tüm malum cenah konu üzerinde ısrarla "sizene" tavrı içinde... "Ben müslümandan yanayım" derken paraların gideceği "Kızılhaç"tan bahis yok! Halk resmen bu konuya sahip çıkıyor... "Fenerimdir, ister yer, ister içer" demektedir... http://www.penguen.com/kapak.asp?gun=20080916 Hep derim, bence en resmi ve gerçek haber için basılı yayın Penguen Dergisi...
-
OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR
Eeee o halde onca ÖZERK talep neden?
-
işte deniz feneri
Zahid Akman'a soruşturma 17 Eylül 2008 Ali VARLI / BERLİN DENİZ Deniz Feneri davası iddianamesinde birçok kez adı geçen RTÜK Başkanı Zahid Akman hakkında, Frankfurt Savcılığı başka bir suçtan şüpheli olduğu gerekçesiyle soruşturma başlattı. Frankfurt Savcılığı RTÜK Başkanı Akman hakkında dolandırıcılık ve iflası sürüncemede bırakmak şüphesiyle başlattığı soruşturma, Der Spiegel Dergisi'nin 'Spiegel Online' adlı internet sayfasında, "Türk medyasının en yüksek kademesindeki denetçi, Alman makamların hedefinde" başlığıyla duyuruldu. Erdoğan'ın yakını RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın 2003 Ağustos - 2006 Temmuz ayları arasında Offenbacher & Frankfurter Wohnungsbaugenossenschaft eG (Offenbach ve Frankfurt Konut İnşaat Kooperatifi) yönetim kurulu üyesi olduğunun Frankfurt Mahkemesi kayıtlarında geçtiğini yazan 'Spiegel Online', kooperatifin binlerce Türk yatırımcıyı dolandırdığını yazdı. Kanal 7'de 'Paranız ikiye katlanıncaya kadar keyfinize bakın, bekleyin' spotlarıyla para toplayan kooperatifin 2007 yılı Ekim ayında iflasını verdiğini hatırlatan 'Spiegel Online', Akman'ı, yakınlığı bilinen Başbakan Tayyip Erdoğan'ın RTÜK Başkanlığı'na getirdiğini duyurdu. 18 kişiye soruşturma 'Spiegel Online'da yer alan habere göre, Zahid Akman'ın yanı sıra 17 kişi hakkında daha soruşturma başlatıldı. Frankfurt Savcılık Sözcüsü Doris Möller-Scheu da, Akman hakkında soruşturmanın yapıldığını doğruladı. Sözcü Möller-Scheu açıklamasında Akman'ın diğer 17 kişi gibi kooperatifte dolandırıcılık ve iflası sürüncemede bırakmak suçlamalarıyla soruşturulduğunu kaydetti. Haberde, Zahid Akman'ın avukatı tarafından gönderilen açıklamada, iddiaların asılsız ve kanundışı olduğunun belirtildiği vurgulanarak, "Avukattan gönderilen açıklamaya göre, Akman 2004 yılında söz konusu kooperatife fahri üyeydi ve kendisi hiçbir toplantıya katılmadı" denildi.
-
OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR
Sayın Yakisikli; Hoca Nasreddin karısına demiş ki "Ciğer buysa, kedi nerede? Kedi buysa, ciğer nerede?"... Madem her kürt pekaka lı değil; bu kadar beslenme neden? Mersinde/Adana da alenen Türk bayrağına ve Atatürk e saldır neden? Gidin bakın kimler yapıyor bunu... Madem her kürt pekaka lı değil, mecliste bulunan TEMSİLCİLERİ neden kardeşlerimize "terörist demeyiz" diyorlar? Samimiyet arayacaksanız, objektif olacaksanız, ortada olup bitenlere kayıtsız kalmayacaksınız... Ne yani, bunca eylemi ben mi yapıyorum, çaputları benmi açıyorum???
-
işte deniz feneri
Açıkça, hangi hiristiyan ihtiyaç sahibine giden para değildir beni rahatsız eden; hiristiyan emperyalizmine ******* edilmek beni rahatsız ediyor... Aksi halde "insana hizmet, Cenab-ı Hakka hizmettir" şiari ile gerçekten ihtiyaç sahibi her kim olusa olsun yardım etmek evvela insan olarak baş görevimiz.. Irakta bunalıma giren(!) amerika askerlerine bu yardımların "terapi" olarak gönderildiğini düşünebiliyormusunuz? * * * Ben bu işlere çok kızıyorum... Halk ile devletin arasını üç kuruş menfaat ve makam için açanlara lanet ediyorum... Devletin bu vakif ve derbeklerle ilgili yaklaşımı tamamen akbabaların saldırmasına açık konumdadır! Bu kadar hak ve özgürlüklerle dolu oluşumlar, Türkiye gibi bir yerde bence çok büyük hatadır... Yomu devletin yardım mekanizmasını işletecek kurumları? Var! E bu ********* niye???
-
işte deniz feneri
Konu Rotes Jreuz değil zaten, konu müslümanlara yardım adına para toplayıp, hiristiyanların kullanımına teslim etmek!
-
ABD'den Dünya'ya
http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=721125 Sadece kısa bir başlangıç adımı atmıştım...
-
K E R İ Z F E N E R İ
Böyle bir takibatın bizim ülkemizde başlaması için snırım Adalet bakanlığının izni şarttır değilmi? Eğer aklı başında bir savcı(!) çıkıpta kafasına göre bir tahkikat başlatmassa TABİKİ! ne dersiniz böylemidir işleyiş?
-
OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR
Benim yazımdan alıntı yapmışsınız ama ben çıkıp ta böyle birşey demedim diye bir laf etmedim... Tükürdüğümüzü yalamamak için, tükmüğümüzü ağzımızda bir iki ceviririz ki tükürdükten sonra "eyvah" demiyelim -_-diye ... Yazımı bir kez daha okurmusunuz; ben tüm kürtler pekakalıdırı güzel açıkladım!!! varmı hata... İçlerin eğer %10-%20 gibi bir pekakalı olmayanlar varsa; elimde dürbün varda onlarımı ayıracağım? Ve bizim kürtlerden bir korkumuz filan yok olamazda... Ama kendice masum YALANlar arkasına saklanıp, insanlık onuru adına çok kötü şeyler yapıp, arkasından da "hak-hukuk" diyenlere de BAŞ EĞECEK değiliz değilmi? Bizde bir laf vardır! "Ölen gidi öldüren gidiye ne yaptı bakalım?"... Hiç kimse kalkıpta keyfinden hiç kimsenin üzerine gitmez... Her lafta "İstiklal Harbi ni beraber kazandık, omuz omuza çarpıştık" demek, bana göre alçaklıktır. İstiklal Harbinde memleketi ve vatanı için çarpışan hangi aklı evvel çarpıştığı düşmanla hemde 2-3 yıl içinde iş pişirip baş kaldırır? İhanet boyutlarını görün ve bu beraber savaştık yalanlarına da kanmayın... Bu ülke içinde Ali nin Veli den bir üstünlüğü yada ayrıcalığı yoktur. Kendisine ayrıcalık bekleyen (kürtler, aleviler, türbancılar...v.s.) ler daha çooook beklerler... Her ne kadar arkalarına aldıkları güç ABD gibi görünsede, uzun zamandır görmedikleri gerçek ABD gemisi su alıyor. Ambarları suyla dolmuş. Siz güvertede hoş beş ederken, gemi çoktan duruş açısını kaybetmiş.... Sadece yavaş battığı için hiç kimse olup bitenin farkında değil... Çok yakında ABD helikopterleri, hommer cipleri orada burada satılmaya başlarsa hiç şaşırmayın.. Durum bu kadar ciddi... Ha eğer ABD, 2008 bitmeden bir savaş daha başlatırsa belki yırtar... * * * Alt alta koyu renkle yazdım! kürtlerin bu ülke içinde her yerde olduklarını yazdım... tık çıkmadı! Eğer ayrım varsa yazığıma yalan demeniz gerekirdi; eğer ayrım yoksa neden utanmadan ayrım var diye yalan söylüyorsunuz... EDEP YAHU!
-
EMPERYALİSTLERİN TÜRKLERİ YOK ETME PLANI
Hay hay, biraz izan.... Yunanistan ve hedefleri avrupa için kutsaldır. Onlar, varlıklarının tüm doğma temelini Yunanistan olarak görmektedir.... Bu ayrı konu! Meselenin aslı şudur! Burada komplo teorisi üretilmioyor, yavaş yavaş gelen tehditler anlatılıyor... Avrupa, elbette pazarı için çalışmaktadır. Ancak avrupanın kendi içindeki madenleri yani üretimin temel taşları maalesef yeterli değildir. Bu nedenle yüzyıllar boyunca tüm dünya kaynakları sömürmüşlerdir. Bunca avrupalının kesesindeki altın, şunun surasında 200 yıl gibi sürede ortaya çıkan teknoloji devrinminin marifetimidir? Oysa avrupa 150 yıl öndece zengindi değilmi? Pazara girmek için elinde malın olmalı. Bu malı üretmek içinde hammadde... Yakın mesafeden, kolay işlenebilir ve dünyanın her köşesine kolayca nakledilir bir hammadde ihtiyacı sadece Anadolu da vardır. Siz bu ülkenin yeraltı kaynakları istatistiğine bakrsanız "biz neden fakir kaldık" diye isyan edersiniz... (Bkz: Prof.Haydar Baş ın ekonomi kitabı). Ki Yunanistan ın (yani AB nin) Kıbrıs için bastırmaları da Doğu Akdenizdeki doğalgaz rezervleri içindir. İnce ayak oyunları yani. Barış, kardeşlik, haklar, özgürlük gibi türküler düzülmeye başlanmışsa bilin ki orada yerlatı kaynakları var... Hülasa, daha derin derin yazıp kafa ütülemek istemiyorum. Özetle, tüm bu adımları "emperyalist hesaplaşma" ve alışılagelmiş avrupa el koyma stratejisi diye düşünüyorum.
-
OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR
Kesinlikle haklısınız... Aslında konu uyuşturucu trafiğine "pekaka bu işi yapmaz"dan geldik.. Konunun temeli "her kürt pekakalımıdır"dı aslında.... Madem konu buraya geldi ben biraz kuracalamak istiyorum müsaadenizle; M.Ağar, A.Çatlı gibi isimler dışında daha bir sürü isimler var. Sedat Bucak piyasalardan sessiz sedasız çekildi. Sanki buhar olup uçtu. Ne takip,ne dinleme.. Türkiyede siyasete bulaşmış ve karanlık işler yapmayan insanlar elbette oldukça fazla var. Ama Tansu Çiller isminin bile uyuşturucuya karıştığı işlerde var (Bkz: ulu bilge google Ara:"Derya Tulga"). Bunları neden yazıyorum. Uyuşturucu işi sadece pekaka nın tekelinde değil. Ancak arada derin bir taşeron olduğu kesin. Tüm mal temini, sevkiyatı ve dağıtılmasında çok büyük bir rol üstleniyor... Bu rol içinde oyuncuları yöneten isimler kim? Zaten bu isimler ortaya çıkarılıp, yeni bir "Ümraniye Soruşturması" patlatılırsa, teröristin Türkiye ayağı biter... Hatırlayın, Rahmetli Uğur Mumcu "çok ses getirecek isimlere ulaştım" demişti. Ve kısa bir süre sonra öldürülmüştü... Keza Rahmetli Eşref Bitlis Paşam da "ben pekakayı çözdüm, bitireceğim" dedikten 1 hafta sonra öldürülmüştü.... Demekki pekaka nın devlet içinde de yapılanması var... Yani bu sonuç çıkıyor... Ama milliyetçi görünen cephe içinde bazı ihanetleri affetmeyenlerde var sanırım. Zira Susurluk kazası(!) enteresan çapraşık ifadeler içinde arada kaynadı gitti... Yok kamyonla yol kesilmiş. Yok yoldan çıkarmak isteyen başka bir araç varmış. Yok kazadan sonra araç otomatik silahlarla taranmış; ki bunu kazanın olduğu yerdeki işletmeciler söylüyor... Falan filan... * * * pekaka nın sadece gelirini uyuşturucu ile sınırlamak hata olur. En büyük gelir kaynaklarından biriside tetikçilik ve tehdittir. Ayrıca, Antakya, Adana, Mersin, Kıbrız, Antalya bölgesi başta olmak üzere; kendi çalıştırdığı otellerde/apartlarda beyaz kadın ticareti yapmaktadır... Bunu da özellikle kış dönemi yapmaktadır(!)... * * * Burada asıl mesele şudur arkadaşlar; pekaka kürtlerin askerimidir, teröristmidir! Bu aradaki fark çok büyüktür. Ne zaman kürtler çıkar pekaka yı tanımyoruz (biraz sıkar ya) der, hah o zaman samimiyet ortaya çıkar. Elbette yardım ve yataklıklarda da bu sözün arkasında durmak kaydıyla. Bakın bakalım o zaman neler değişiyor, neler oluyor... Ama topyekün tüm kürtleride tutuklayamacağına göre; ve pekakaya sürekli arka çıkıldığına göre... "her kürt pekakalıdır " lafı hiçte mesnetsiz olmuyor!
-
Merhaba Arkadaşlar
SimalyildiziNet şurada cevap verdi: alpnoyan başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımBu saatte uyanık olan "nöbetçi üye" formatı bende olduğundan, size hoşgeldiniz demekte sanırım bana düşüyor.. Bahsettiğiniz başlığın sahipleri mutlaka size özel mesaj geçeceklerdir; diye umuyorum, Sayın "Şaman" arkadaşım Sefalar getirdiniz...
-
EMPERYALİSTLERİN TÜRKLERİ YOK ETME PLANI
18.09.2008 Elde edilen gizli bilgileri Halkımıza anlatmak görevimizdir. Amerika’da Hukuk Profesörü Ali Niyazi eldeettikleği bilgileri Halkımıza iletmem için göndendi. Annan Planında köşe başlarını tutan İŞBİRLİKCİLER ve köşe başlarını ele geçiren AJANLAR milyarlar harcanarak devreye kondu. Bu AJANLARIN kimlikleri elimizde, hangi kanaldan geldiği sır gibi saklanan milyonlarca doların akış kanalları elimizde. Şimdi Halkımıza soruyoruz: ABD’DEN, AB’DEN ve SOROS vakfından (Soros: Meşhur TÜRK DÜŞMANI) milyarlarca dolar içimizdeki İŞBİRLİKCİLERE ve AJANLARA neden pompalanıyor?. Bu pompalanan paraların karşılığında yapılmak istenen nedir?. Elbette bu milyarlarca dolar Kıbrıs Türk Halkını sevdiklerinden dolayı verilmiyor. Halkımıza bir hususu açıklamak görevimizdir: Emperyalist güçlerin parasıyla organize edilen "iki toplumlu etkinliklerde Kıbrıs Türklerinin menfaatine herhangi bir oluşum veya Kıbrıs Türklerinin lehine en küçük bir karar veya herhangi bir davranış göremezsiniz. Misal olarak Rumların Kıbrıs Türklerine uyguladığı SPOR AMBARGOSU kaldırılsın. Veya Kıbrıs Türklerine uygulanan TURİZİM AMBARGOSU kaldırılsın. VB Kısaca şunu söylemek istiyorum: Rumlarla Türkler arasında yapılan etkinliklere bakınız. 1. Türk ve Rum çocuklarının katılımı ile "iki toplumlu futbol karılaşması" düzenlendi… 2. "İki toplumlu köy etkinlikleri düzenlendi. 3. Baf′ın Yeroşibu köyünde "Yerokipa Festivali" çerçevesinde "iki toplumlu etkinlik düzenlendi. 4. "Kıbrıs′ta Yol Güvenliği" konulu "iki toplumlu etkinlik" düzenlendi. 5. Bazı Kıbrıslı Türk ve Rum sanatçıların ortak organizasyonu ile düzenlenen "Cypriot Puzzle" sergisi. ŞİMDİ Halkımıza soruyorum: Rumlar ve Türkler arasında yapılan bu etkinlikler neden şimdi iki toplumlu görüşmeler yapılırken devreye kondu. Rumlar, ABD, AB, içimizdeki İşbirlikçiler paralı AJANLAR Kıbrıs Türklerini çok sevdiklerinden mi bu çalışmaları yapıyorlar. Bu etkinlikleri düzenlemek için EMPERYALİSTLERİN milyarlarca dolar harcamaları elbette Türkleri sevdiklerinden dolayı değildir. Halkımıza açıklamak istediğim en önemli husus şudur: Yapılan bu etkinliklerde Kıbrıs Türklerinin menfaatine en küçük bir oluşum göremezsiniz.. Bu yapılan uyduruk etkinlikler Annan Planında da aynen uygulanmıştı. Halkımızın büyük çoğunluğu Kıbrıs Türklerine oynanmak istenen oyunu anlamıştır. Bu yapılanlar Kıbrıs Türklerini “BİRLEŞİK KIBRIS” safsatasına razı ederek çoğunluk içinde azınlıkları yok etme yani “OSMOSİS” planının uygulanması içindir. Kıbrıs Türklerini güç kullanarak (SİLAH ZORU ) ile çökertemeyeceklerini anlayan RUMLAR VE EMPERYALİST güçler Kıbrıs Türk halkını para ile satın alamaya çalışıyorlar. KIBRIS TÜRK HALKI BU OYUNA GELMEYECEKTİR. KKTC’İ YIKMAK İSTEYENLERİ MÜCAHİT TÜRK HALKI YIKACAKTIR. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE TANJU MÜEZZİNOĞLU Yeni VOLKAN GAZETESİ
-
Her gün, "Gizlenen bir Atatürk" le karşılaşıyoruz..
Her gün, "Gizlenen bir Atatürk" le karşılaşıyoruz.. HASAN DEMİR / yeniçağ Yıl 1926'dır. Daha önce (1924) Mekke'yi ele geçirip Hz. Peygamber(s.a.v)'in kızı Fatım'a'nın doğduğu ev ile Peygamberin namazgâhını tahrip edip, ilk Müslümanların Mekkeli müşriklerden gizlice toplandıkları Erkâm'ın evi kapısına kilit vuran Vehhabiler, Medine'ye yöneldiler. Vehhabi Faysal, Arabistan'ın en fanatik Vehhabilerinden olan Faysal Derviş'i Medine üzerine gönderdi. Mesele uzun... Netice olarak on ay kadar süren bir kuşatmadan, Vehhabi kuşatmasından sonra direnemez hale gelen Medine, düştü. Fanatik Vehhabi kadı Abdullah bin Büleyhid, Medine'de "şirk ve bidat odağı" olarak değerlendirdiği mezar ve türbe taşlarını yerle bir etmeye başladı. Baki Kabristanı da bu yıkımdan nasibini aldı. Sıra Hz. Muhammed Aleyhisselam'ın türbesine gelmişti ki, İbni Suud buna mâni oldu. İşte tam bu noktada biz, bizden gizlenmiş bir Atatürk'le daha karşılaşıyoruz. Devamını, ART'de anlatan Nevzat Yalçıntaş'tan dinleyelim. Bir gün, Dışişleri Bakanlık Arşivi'nde araştırmalar yapan Münir Bey telefonla Yalçıntaş'ı arar: "- İlginç bir belgeyle karşılaştım, bunu size mutlaka göstermem lâzım!" "O sırada" der Yalçıntaş, "Benim çalıştığım Başbakanlık binası ile Dışişleri binası aynı yerdeydi. Münir Bey atlayıp geldi. Çok heyecanlıydı" Yalçıntaş da Münir Bey'in gösterdiği belgeyi görünce çok şaşırır. Belge, bir "Telgraf metni" dir. Henüz kurulan Suudi Devleti kralına gönderilmiştir. Altında Atatürk'ün imzası vardır ve şöyle demektedir: "- Hazreti Muhammed'in mezarının yıkılacağını derin bir üzüntüyle öğrendim. Bu kutsal emanete asla dokunamazsınız. Bir tek taşının bile zarar gördüğünü duyarsam, orduyu aşağıya gönderirim!" İşte Türk milletinden gizlenen Atatürk bu. Laik ve Atatürkçü geçinenler de bu Atatürk'ü Türk milletinden gizliyorlar, Suudi dostları, Büyük Ortadoğu Projesi taşeronları da.. Birilerine göre Atatürk'ün Allah(c.c.) ve Muhammed(s.a.v)'le hiç alakası yok, ötekilere göre ise Atatürk "Deccal!", Vatikan'ın elini öpenler ve "Ankara'nın şerrinden Brüksel'in şefaatine sığınıp, "Süpürmeyin kullanın" diyenler ise mücahit.. Yani her iki taraf da Atatürk'ü dinsiz göstermek, yani milletten koparmak için ittifak halindeler de, farkında değiller; yahut da farkındalar da, biz bu işlerin farkında değiliz?! 1937 yılında Bombay Chronicle gazetesinde rahmetli Atatürk'ün 1937 yılında TBMM'de yaptığı bir konuşma bakınız nasıl haberleştiriliyordu: " Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz, vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık, fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslâmiyet'in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzu altına girmesine mâni olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki, buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz! Yani, Müslüman yurdunda Yahudi devleti kurdurtmayacağız, diyordu rahmetli. Devam ediyordu: "Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslâmiyet'e lâkayd olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamber'in son arzusu, yani mukaddes toprakların daima İslâmiyet hâkimiyetinde kalmasını temin için, hemen bugün kanlarımızı dökmeye hazırız. Ceddimizin Selâhiddin-i Eyyûbi idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri toprakların, yabancı hâkimiyeti ve nüfuzu altında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, -Allah'ın inayetiyle- kuvvetliyiz.." İşte "Gizlenen Atatürk'ümüz" bu.. Bu kararlılığı da öldürülme sebebi oldu. Yani o, Allah-u âlem, şehittir. Öyle olmasaydı son sözleri, "Ve aleykümselam" olur muydu.. O, öldü yahut öldürüldü, Türkiye'ye bir haller oldu. Ne haller olduğunu da Hindistan'ın kurucusu Mahatma Gandi çok güzel özetler: "-Biz Türkiye Cumhuriyeti'ni, dünyanın en güçlü devletlerini dize getiren bir büyük devlet olarak tanıdık. Türk Milleti'nin emperyalistlere karşı verdiği mücadeleden ilham da aldık. Fakat Atatürk öldükten sonra Türkiye küçük bir Balkan devleti derekesine düştü!" İnsanın içi yanıyor...
-
işte deniz feneri
Ah ahhhh.... asıl acı aşağıda!... hele bi oku! * * * Vatikan sizinle gurur duyuyor/ Yılmaz Özdil Yazmaya fırsat bulamamıştık... Kısmet bugüneymiş. * Ermenistan maçına 500 küsur Türk seyirci gitmişti... Bunların 20 kadarı, Gürcistan üzerinden Ermenistan'a mal taşıyan kamyon şoförlerimizdi. Geldiler stadın kapısına, biletlerini aldılar, tam içeri girecekken, Türkçe, yani anladıkları dilden "hoşgeldiniz" diyen Ermeni gençlerinin konukseverliğiyle karşılaştılar. Sevindiler tabii... Çünkü Ermeni gençleri, sadece "hoşgeldiniz" demekle kalmıyor, üzerinde İngilizce ve Ermenice yazılar bulunan tişörtler dağıtıyordu. Bedava... Avanta tişörtleri alan kamyoncular, ekstra sevindiler... Giydiler hemen... Tam turnikelerden geçiyorlardı ki, "Bi dakka hemşerim, n'aapıyorsunuz siz" diyen Türk gazeteciler tarafından durduruldular... Ve, n'aaptıklarını o zaman öğrendiler... Çünkü, avanta diye kapıp giyiverdikleri tişörtlerin üzerinde, "Soykırımı Tanıyoruz" yazıyordu! * Cehalet işte böyle bi şeydir. * Gelelim Deniz Feneri'ne... * En çok kimin adı geçiyor? Zahid "Ak"man. Zekeriya "Kara"man. Ak mı, kara mı, bugün yarın çıkacak ortaya... Deniz Feneri suçlu bulunursa, ne olacak? Malına-mülküne Alman devleti tarafından el konulacak... Peki, ne olacak o mal-mülk? Yani... Takkeli-takunyalı vatandaşlarımızın, Mehmetçik Vakfı dururken, "Bunlar Müslüman çocuklar" diyerek, cami avlusunda teslim ettiği paracıklar nereye gidecek? Sıkı durun... Kızılhaç'a! * Evet, Kızılhaç'a verilecek. * Hadi cümleten hayırlı ramazanlar... Yılmaz Özdil / Hürriyet
-
OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR
Budur... teşekkürler!
-
OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR
Daha kamyonu yokuş aşağıya salmadım! isterseniz bırakayım lambur lumbur aksın aşağıya ama buraya yazacağım sayfalarca yazıyı okumayacağınıza da nedense eminim... Zira siz zaten neyin ne olduğunu çok iyi bilmektesiniz; de işinize gelmeyince böyle oluyor.... Sonrada "bunlarla konuşulmaz" tripleri atıyorsunuz... Ne dersiniz... yazayımmı? Yetermi?
-
OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR
UyuŞturucu Madde KaÇakÇiliĞinda DiŞ BaĞlantilari ! -------------------------------------------------------------------------------- 1. YUNANİSTAN BAĞLANTISI Kıbrıs'ın Güney kesimi, terörün beslenmesi için çok uygun bir üs olmuştur. Ortadoğu'dan batıya uyuşturucu, batıdan ise Ortadoğu'ya silah kaçakçılığının merkezi durumundadır. Güney Kıbrıslı kaçakçılar, ortaklık kurdukları PKK terör örgütü mensuplarının yanı sıra Arap ve Ermeni kaçakçılarla Güney Kıbrıs üzerinden Avrupa ve ABD'ye her çeşit uyuşturucu yollamakta, karşılığında aldıkları silahları Ortadoğu'daki teröristlere satmaktadır. Güney Kıbrıs yönetimi de, yaratılan bu ortamdan yararlanmış, adanın bir terör üssü haline gelmesine göz yummuştur. iç savaş nedeniyle Lübnan'dan kaçan Ermeni militanlara kucak açmış, korumuş ve Ermeni silah ve uyuşturucu kaçakçılarını kullanarak, onları Türkiye aleyhine kışkırtarak cinayetlerine ortam hazırlamıştır. Ermeni terör örgütü ASALA, Avrupa'da örgütlenmeden önce uyuşturucu kaçakçıları, Avrupa'nın önemli başkentlerine yerleşmişler ve piyasaya ucuz fiyatla büyük parti uyuşturucu sürmüşlerdir. Güney Kıbrıs'ta ve Ege Denizi'ndeki ıssız adalarda depolanan uyuşturucular, terör örgütü PKK'nın Yunanistan'a iltica etmiş yandaşları tarafından Avrupa ülkelerine kaçırılmakta ve orada yine terör örgütü PKK'nın kurduğu uyuşturucu ağları kanalıyla piyasaya sürülmektedir. Uyuşturucu kaçakçılığından terör örgütü PKK'nın 1990 yılındaki payı, 300-400 milyon dolar olarak hesaplanmaktadır. Terör örgütü PKK'nın Hollanda, İspanya, İngiltere, Almanya, Fransa, Danimarka, Yunanistan, Güney Kıbrıs ile bağlantıları bulunmaktadır. Bu ülkelere mülteci olarak yollayıp görevlendirdiği adamları, o ülkede uyuşturucu ticareti yapan kaçakçılarla işbirliği yapmakta, onlara pazarladıkları uyuşturucuya karşılık, para ve silah almaktadırlar. 1992 Ocak ayında İspanya’da gerçekleştirilen bir operasyonda terör örgütü PKK'ya gelir sağlamak için uyuşturucu kaçakçılığı yapan 2 kişi yaklaşık 2 milyon dolar değerinde ***** ve 60 bin dolar para ile yakalandılar. İspanyol polisinin büyük bir titizlikle bir yıl sürdürdüğü izleme sonucu yakalanan Abdullah Keçeciyan ve Veci Kahveci'nin ***** ticaretinden elde ettikleri parayı silah alımında kullanabilmesi için teröristlere ulaştırdığı, polis tarafından açıklanmıştır. 2. İRAN BAĞLANTISI Ortadoğu bölgesinde yapılan uyuşturucu kaçakçılığında, son 20 yıl içerisinde büyük bir artış kaydedilerek, münferit olaylardan sistemli ve profesyonelce yürütülen uluslararası boyuttaki kaçakçılık faaliyetlerine dönüşüm olduğu göze çarpmaktadır. Silah kaçakçılığında olduğu gibi, bölgesel ve uluslar arası uyuşturucu kaçakçılığında da, terör örgütlerinin baş rolü oynadığı görülmektedir. Bu konuda terör örgütü PKK da, uyuşturucu ticaretini Avrupa'ya yerleştirdiği profesyonel aracılarla yürütmekte ve bu yolla finansman ihtiyacını karşılamaktadır. Türkiye'de yakalanan ***** maddesinin menşei itibariyle %90'dan fazlasının Iran, Irak ve Suriye Bekaa'daki uyuşturucu merkezlerinden ülkemize girdiği ve Avrupa'ya sevk edildiği bilinmektedir. Terör örgütü PKK, İran’da sağlanan uyuşturucu maddelerinin ticari organizasyonu için Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'ı görevlendirmiştir. 18.12.1992 tarihinde Akdeniz'in uluslararası sularında batırılan Kısmetim 1 gemisindeki uyuşturucunun, terör örgütü PKK'ya ait olduğu açıklanmıştır. Ortadoğu'daki terör hareketlerine damgasını vuran İran’ın da, terör örgütleri ile olan bağlantısı oranında uyuşturucu kaçakçılığına adı karışmaktadır. Aynı zamanda, İran’da meydana gelen rejim değişikliği sonucu, ülkelerinden ayrılarak Amerika ve Avrupa ülkelerine yerleşen İranlıların, İran’daki akrabaları aracılığı ile uyuşturucu kaçakçılığına başlamış olmaları, uyuşturucu kaçakçılığı organizasyonundaki İran’ın etkisini arttırmıştır. Ortadoğu'da afyon sakızı maddesinin işlenmesi ve tüketilen bölgelere sevk edilmesinde, İranlıkaçakçıların ön plana çıktığı görülmektedir. 3. SURİYE BAĞLANTISI Suriye, Türkiye ve batıya karşı izlediği "Şantaj Politikasını' geçmişte çok iyi uygulamış ve işgal altında tuttuğu Lübnan'ı uluslararası terörizm için bir barınak, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı açısından da bir liman haline getirmiştir. Suriye'nin yönlendirdüği uyuşturucu trafiğinde 1988'den itibaren terör örgütü PKK da önemli bir yer tutmaktadır. Suriye'den G.Kıbrıs'a oradan da Rum gemileriyle Avrupa ve ABD'ye gönderilen uyuşturucu kaçakçılığında terör örgütü PKK mensupları dağıtıcı rolündedir. Suriye'nin çıkarları için farklı birçok alanda hizmet gören terör örgütü gençleri, ölme ve öldürme için Türkiye'ye sokarken Suriye adına taşeronlu6una soyunduğu uyuşturucu taşımacılığında da, özellikle bu gençler arasından seçtiği kadınları kullanmıştır. Güvenlik güçlerince Aralık 1990'da Adana'da yakalanan 4 kadın militandan Öznur Dağ ve Zahide Özbek ifadelerinde, "Bekaa'da eğitim gördükten sonra seçilip, uyuşturucu kaçakçılığında yer aldıklarını" açıklamışlardır.
-
OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR
UYUŞTURUCU, TERÖR VE PKK!.. Avrupa Birliği ve ABD'nin terör örgütleri listesinde ilk sıralarda yer alan PKK'nın, en tehlikeli mafya örgütlenmesi olduğu ve uyuşturucudan topladığı paralarla terör eylemlerini finanse ettiği bir kez daha belgelendi. Kısa adı DEA olan Amerikan Uyuşturucuyla Mücadele Ajansı tarafından Eylül 2007 tarihinde yayınlanan raporda, Kuzey Irak'ta üslenen PKK'nın asıl gelir kaynağının uyuşturucu olduğuna ve Avrupa'da eroin pazarının kontrolünü ele geçirdiğine dikkat çekilerek, Avrupa ülkelerinin narkotik birimlerine PKK'nın uyuşturucu faaliyetlerine karşı daha somut tedbirler almaları yönünde uyarıda bulunuldu. PKK'nın, Kuzey Irak'taki eroin işinin Cesim kod adlı örgüt sorumlusu tarafından yürütüldüğü belirtilen DEA Raporu'nda, Afganistan'dan gelen uyuşturucu hammaddesinin Kuzey Irak'taki örgüt kamplarında işlendiği, buradan Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İtalya üzerinden Avrupa ülkelerine sevk edildiği vurgulandı. Avrupa'daki uyuşturucu ticaretinin kontrolü nedeniyle Arnavutluk mafyası ile PKK mafyası arasındaki hesaplaşmanın giderek tırmandığına yer verilen DEA'nın raporunda, son dönemde PKK'nın daha öne çıkmaya başladığı vurgulandı. Nitekim, Sırbistan'da yayınlanan Republika Gazetesi'nde (9 Eylül 2007) yayınlanan bir haberde, uyuşturucunun Avrupa alanına dağıtım güzergahını elinde tutan Arnavut mafyasının yerini, PKK mafyasına bıraktığı belirtilerek, şöyle denildi; "Özellikle Yunanistan'daki eroin pazarını PKK'ya kaptırmaya başlayan Arnavut mafyası büyük sıkıntı yaşıyor. Yunanistan'daki zehir tacirleri Yunanistan ile Arnavutluk arasındaki siyasi sorunlar nedeniyle PKK'yı tercih ediyorlar. Özellikle milliyetçilerin bakısından korkan Yunanlı zehir tacirleri, PKK'ya yakın durarak, Yunan milliyetçi yöneticilerinin müsamahasına nail oluyorlar. Yunanistan'ı neredeyse tamamen PKK'ya kaptıran Arnavut mafyasını en çok kızdıran şey ise, Yunanistan ile birlikte İtalya, Almanya ve Romanya'daki bazı yetkililerin de PKK'nın uyuşturucu ticaretine göz yummaları. Arnavutluk mafyasının önemli liderlerini tek tek tutuklayan İtalyan polisinin, özellikle Caltanisetta, Cataria ve Siracusa kentlerinde Arnavutluk mafyasının yerine öne çıkan ve 'Kürt mafyası' adı altında nam salmaya başlayan PKK'lılara karşı sessiz kaldıkları görülüyor. Çok yakın zamanda Avrupa'daki uyuşturucunun kontrolü tamamen PKK mafyasının eline geçecek." Yine, Avrupa Polisi EUROPOL tarafından geçen ay Avrupa Birliği ülkelerinin İçişleri Bakanlarına gönderilen mektuplarda, Avrupa için en ciddi tehlikeyi uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti, yasa dışı göç ve sahte para basımının oluşturduğu vurgulanarak, PKK'nın en tehlikeli mafya yapılanması olduğuna dikkat çekilmişti. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve İlgili Suçlar Dairesi (UNODC) tarafından Cenevre'de açıklanan (27 Haziran 2007) raporda, Afganistan'dan gelen eroinin, PKK terör örgütü tarafından Kuzey Irak, Güney Kıbrıs, Yunanistan, İtalya ve Romanya üzerinden Avrupa ülkelerine taşındığı ve örgüt mensupları tarafından satılarak, önemli miktarda finansman sağlandığı vurgulanmıştı. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Mali Eylem Görev Grubu tarafından (7 Mayıs 2007) yayınlanan benzer bir raporda ise, PKK'nın, gelirinin büyük bölümünü uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı, kara para aklama, haraç gibi organize suç faaliyetlerinden elde ettiği belirtilerek, son dönemde Türkiye'de tırmanan terör eylemleri ile birlikte örgütün Avrupa ülkelerinde organize suç faaliyetlerini uyuşturucudan sağlanan gelirle finanse ettiği vurgulanmıştı. Uyuşturucu kaçakçılığı, kökleri bir çok ülkeyi sarmış sistemli ve organize bir suçtur ve onunla mücadelede başarıya ulaşmak için uluslararası işbirliği kaçınılmazdır. Bugün Avrupa'nın büyük şehirlerinde milyonlarca genci zehirleyerek terör eylemleri için finansman temin eden PKK mafyası, uyuşturucu pazarını bölüşemediği için hem Avrupa kökenli mafya örgütleriyle çatışıyor. Avrupa ülkelerinin yetkilileri, hangi isim altında olursa olsun, PKK mafyası için Avrupa'nın sığınılacak bir mekan olmasına izin vermemelidir. PKK mafyasının bugün "en tehlikeli mafya" örgütü haline gelmesinin altında yatan neden, Avrupa ülkelerinin yıllardır terör örgütüne gösterdikleri müsamahadır. Son cümle: Çözüm; teröre karşı, uyuşturucu tacirlerine karşı kesin tavır almaktır. Bugün uzaktan kumandayla bomba patlatanlar, trenleri, otobüsleri yakanlar, çobanları, işçileri kaçıranlar, gençleri uyuşturucuyla zehirleyenler ve onları alkışlayanlar, göz yumanlar, demokrasinin ipine sarılmak yerine halen şiddetten medet umanlar, aslında kendi tükenmişliklerini de ilan ediyorlar... Nail Amudi
-
OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR
Terör örgütü PKK’ya maddi destek sağlamak amacıyla uyuşturucu madde, silah ve para kaçakçılığı yapan Ermeni, Süryani asıllı teröristler Mehmet Sami Geniş (Ermeni asıllı) : Büyük dedesi Serkis ve ninesi Şuşi Ermeni asıllıdır.1977 Diyarbakır doğumlu PKK terör örgütü mensubu Mehmet Sami Geniş yasadışı PKK terör örgütü adına faaliyetlerde bulunmak suçundan cezaevinde yatmıştır. Terör örgütü PKK’ya maddi destek sağlamak amacıyla uyuşturucu madde kaçakçılığı yapan Mehmet Sami Geniş 11/12/2002 tarihinde İstanbul;6.DGM mahkemesinde CK/405 ve CK/403 : Uyuşturucu madde ticaretinden yargılanarak 6 yıl 8 ay ağır hapis cezasına çarptırılmıştır. Özgür Erbil (Ermeni asıllı) : Büyük dedesi Akup ve ninesi Lüsye Ermeni asıllıdır. 1975 Afşin doğumlu Özgür Erbil sahte belgeler ile yurtdışına çıkıp Almanya’da PKK terör örgütü adına uyuşturucu madde kaçakçılığı yapmaktadır. İhsan Kaya (Süryani asıllı): Büyük dedesi Görgis ve ninesi Şemuni Süryanidir. 1969 Kurtalan doğumlu PKK terör örgütü mensubu İhsan Kaya Romanya’da terör örgütü adına işçi simsarlığı, uyuşturucu, silah ve para kaçakçılığı yapmaktadır. İhsan Kaya Romanya’da sahte pasaport ve kimlikle yakalanmıştır. Kutbettin Akşula (Ermeni asıllı) : Büyük dedesi Vartan ve ninesi Zelha Ermeni asıllıdır. 1968 Muş doğumlu PKK terör örgütü mensubu Kutbettin Akşula 1992 yılında Muş ilinde PKK terör örgütüne maddi yönden destek sağlamak amacıyla silah kaçakçılığı yapmaktan yakalanmıştır. Kutbettin Akşula çürük raporu alarak askere gitmemiştir.
-
ABD'den Dünya'ya
Buraya yaklaşık 2 hafta önce bir yazı atmıştım. Kimse ilgi göstermedi. Oysa enerji üretimi için dünyaya karbon gazı salmaya gerek yok. Sera gazı etkisi, bu hızla ki katlanarak artan bir etkisi var, geriye doğru çok geç tamir oluyor... Neyse, bir enerji kaynağı ürettim. Yaklaşık14 aydır çalışıyor.. Hiç bir yakıt kullanmıyor! Su dahil hiç bir katkıya ihtiyacı yok... Bakalım daha büyüğünü yapabilecekmiyim!
-
ABD'den Dünya'ya
Çin sürekli süspanse ediyor.. Bu nedenle ABD deki kriz yavaş yavaş derinleşiyor. ABD nin bu krizleri atlatabilmesinin tek yolu savaşlardır. Bu nedenle Karadeniz de boy gösteriyor. ABD tarihine bakın, hep kriz dönemlerinde bir yerlede savaş başlatmıştır. Bunun mantık açılımı yaparız isterseniz. Şuan ABD deki şirketler kapanıyor. İş bankalara kadar geldi çattı. Halk çadırlarda yaşamaya başladı! yani bu bilinen 300-500 işsiz değil. Neredeyse 30 milyon insanın durumu bu şekilde. Avrupa bu gidişi durduramıyor. ABD yılların veridği açlıkla hala dünya petrolünün neredeyse yarısını içmeye devam ediyor. Ama bunuda hala borçla yapıyor. Sonuç olarak, Türkiye, ABD ekonomisine endeksli olduğundan aynı krizi çok sert şekilde yaşıyor. Bu 2000 krizi gibi birşey değil. Doğal kaynakların bitmesi, küresel ısınmadan dolayı ortaya çıkan kıtlık ve global anlamda kriz, Türkiye nin kolayca altından kalkabileceği bir durum değildir... Üstelik hükümetin bu krize karşı ön hazırlık yaptığı bir proğramda yoktur!! Açıkça.... battık!
-
OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR
Konya nın Cihanbeyli, Kulu, Yunak ilçeleri ve köyleri çok eskiden beri kürtlerin olduğu yerlerdir... Bu bölgeden herhangi bir nakliyeci, günedoğuya gittiğinde tartaklanır. Çokta insan ölmüştür. Neden biliyormusunuz? "Siz bozulmuş kürtlerisiniz, devlet size arazi verdi, bizden çok kazanıyorsunuz, siz Türkleşmişsiniz".... Ha gerçekten Konya nın o bölgesindeki insanımız çok samimidir. Ağalık yada aşiret sistemi aralarında yoktur. Bu nedenle de kimsenin kazancını elinden alan da yoktur. Olay da yoktur. Bir kaç köy dışında sempati duyan da yoktur.... Bu insanlar kürt değilmi? Neden bu insanlarda devlete baş kaldırmıyor?
-
OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR
İnsan Hakları Evremsel Beyannamesi neden sadece sizin için geçerli? Onca katledilen masum insanlar insan değilmiydi? Bunca pislikten sonra, karşımızda bu belgeyi konuşmak samimiyetmi sizce? Türkiye nin neresinden kürtler kovuldu? Hiç bir kürt, gittiği hiç bir yerde hiç bir olayla karşılaşmadı; bilakis gittikleri her yer karıştı! Yalanmı? Kapkaç yapsınlar diye kiralanan çocuklar yalanmı? Ama ben Diyarbakıra gittiğimde, "burada fazla kalmasan iyi olur" lafı yedim... Hıh...masumlarmış! kendinize bir hayal dünyası çizmizsiniz ve bunun penceresinden bakıyorsunuz. Tamamen faşistçe yaklaşıyor, bir de utanmadan TSK bomba yağdırmasın diyosunuz... diyorum ya; karşınızda iyiki Türk Askeri var, dua edin...