bozan tarafından postalanan herşey
-
FETHULLAH GÜLEN'İN DİL MOTİFLERİ... (Fethullah Gülen’in ne yaptığı ile değil nasıl yaptığı ile ilgileneceğiz bu yazımızda. Ne söylediğine değil nasıl)
Emperyallizmin son 10 yıldır en büyük oyuncağı tüm geri kalmış ülkelerde ortaya çıkardığı ulusalcı takımdır.... bozan
-
sesleniş
Jön’e ‘’ halk mumcuyu unuttugu ıcın turkıye bu duruma geldı zaten.bız unutmadık unutmayacagızda.20 sınde neysek 60 ında da mumcuyu unutmayacagız.’’ Sen unutmamaya devam et, ama halk unutur, unutmalıdır, unutacaktır, bu çatlasak da patlasak da böyle olacaktır… Bu arada halk mumcuyu unuttuğu için Türkiye bu haldedir demek sizce de çocukça bir yaklaşım değil mi ? Bu arada Serdar dontaç, Ümit tözat, Yılmaz yerdoğan, Orhan Pamuk Nobeloğlu ve Mesut yılar’ın hakkını yemiş olmaz mıyız ? Bilimsel’ ( bu ne demekse ) ciye,benim anladığım gibi yazayım Bilimliciye ; Bay bozan,Bozamadın yine, tutturamadın !... Adını saydığın Türk aydınlarının bizlere bıraktığı demokrasi ve özgürlük meşalesi taşındıkça ; Özlemlediğiniz totaliter, şeri düzen biz kararlı Atatürkçüler tarafından püskürtüldükçe ; Asıl hayal kırıklığına uğrayan sen ve sen gibi "sömürünün yerli işbirlikçileri" oluyor sanırım. Buraya da tedirginliğinin, içinde bulunduğun ahval-ı ruhiye'ni yansıtıyorsun. İşte bu ahval içindeki ruhiye'ni biraz daha bozmak için, onların izinde olan bizlerin, hatırladığımız ve insan sevgisi, yurtseverlik konusunda yanına dahi yaklaşamayacağınız aydınların listesini yazacağım. M.Kemal ATATÜRK Nazım Hikmet RAN Uğur MUMCU Muammer AKSOY Necip HABLEMİTOĞLU Taner KIŞLALI Aziz NESİN Hiç bir zaman unutmayacağımız bu aydınlarımız, yeri doldurulmaz halk önderleridir Not: Son tahlilde, halk deyiminin de "sömürünün yerli işbirlikçileri" deyimiyle örtüşmediği anlaşılmıştır. Hoş ve boş bir yazı olmuş, daha uslüplu ve ciddi bir şeyler beklerdim…Oraya bir de 6 kişilik halı saha takımı kurmuşsun bak ben de sana bir takım kurayım ; Kalede ; Yılmaz Yerdoğan 2. Uğur mumcu 3. Miki mavus 4. Serdar Dontaç 5. Orhan Pamuk Nobeloğlu 6. Seda Sayamayan Bak benim takım seninkini yer ha ne dersin ? Gloria’ya ‘’ YAZDIĞINIZ YAZILARI HER OKUDUĞUMDA AKLIMA HEP ŞU SÖZ GELİYOR... NEDEN ACABA? Yaşayanlar için umut her zaman vardır. Umutsuzluk, ölüler içindir. THEOKRİTOS Nedenini bilmiyorum,bu arada çok gizemlisiniz, Tanrıların arabalarını falan mı okudunuz ? bozan
-
ATATÜRK GELECEĞİ Mİ GÖRÜYORDU?
hayır tabiki.. sevgili dostum bak bugün engin abi büyük bir tesadüfle ne yazmış... '''Atatürk'ün bir üvey babası ve üvey kardeşleri olduğunu yazdığım zaman kıyamet kopmuştu... Hatta yaşlı bir faşist bana 'sapık' bile demişti. (Bunun daha da matrağı var: Bazı faşistler beni 'yılın faşisti' yarışmasında aday gösterdiler! Türkiye bir kara mizah cenneti değil midir?) Bu bilgi, gizli saklı bir bilgi değildi, üstelik son derece bayattı. Zübeyde Hanım'ın Ali Rıza Bey'in erken ölümü üzerine yeniden evlendiği ilkokullarda bile anlatılırdı... Azıcık mürekkep yalamışlar, Atatürk'ün bu yüzden anasını hiç bağışlamadığını ve aralarının soğuk olduğunu da bilirlerdi. Bunda da şaşılacak bir şey yoktu. Ben de olsam öyle yapardım, aynı tepkiyi gösterirdim. Sanki bütün bunlar ayıp ya da günahtı ha! Kavga şurada düğümleniyordu: Atatürk 'insanüstü' bir varlık mıydı, yoksa hepimizden üstün de olsa, sonuçta sizin benim gibi bir insan mı? Laik faşistler, onu yıllarca uzaylı gibi görmek ve göstermek istediler. Dinci faşistler de, en korkunç canavar gibi... Bu çift taraflı eşeklik şöyle işliyordu: Ona tapanlar özel hayatını yok sayıyorlardı. Kızkardeşi Makbule Hanım bütünüyle unutturulmuş bir kişiydi örneğin. Ellerinden gelse Latife Hanım'ı bile tarihten sileceklerdi de, o kadarına güçleri yetmemişti. Yıllar sonra Atatürk'ün hayatındaki Fikriye Hanım gerçeği hatırlatılınca bundan çok rahatsız oldular. Çok şükür Madame Corinne'i falan yalnızca bir avuç entellektüel biliyordu... Onlara göre Atatürk sevemez, üzülemez, yorulamaz, üşüyemez, acıkamaz, ağzına içki koyamazdı, tıpkı her Türk memuru gibi. Kimileri 'Gazi Mustafa Kemal Paşa' isminden bile rahatsız oluyorlar, Atatürk'ün 1921 yılından 1934 yılına kadar öyle çağırıldığını kabul edemiyorlardı. Yani tarihe de karşı geliyorlardı. Çanakkale savaşında albay rütbesinde olduğu hatırlatılınca da dehşete kapıldılar. Nasıl olurdu canım, öyle yüce bir varlık mareşalliğe teğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbay, albay, general gibi sıradan ölümlülere mahsus birtakım rütbelerden geçerek mi gelmişti yani?... Daha önce bir Osmanlı subayı da olamazdı, herhalde 19 Mayıs 1919 günü Samsun limanına doğru bir uçan daire alçalmış, Atatürk oradan Bandırma gemisinin güvertesine ışınlanmıştı. Bu zavallılık, Atatürk düşmanlarının ekmeğine yağ sürdü. Bizim 'yapmayın etmeyin' uyarılarımıza kulak asmadılar. Tam tersine, Atatürk düşmanlarına karşı çıkacak yerde bize gıcık kaptılar. Kara listeye aldılar. Öte yandan, eşeklik madalyonunun arka yüzünde yer alan yobazlar da, Atatürk'ün özel hayatını tartışma konusu yapmaktan ve işi hakarete vardırmaktan özel bir zevk duydular. Atatürk rakı içerdi... Ne vardı bunda, ben de içerim. Atatürk birçok kadın sevmişti, ne vardı bunda, ben de sevdim. Fakat yobazlara göre bütün bunların korkunç günahlar sayılması bile yeterli değildi, işi, Zübeyde Hanım'a en ********* hakaretleri etmeye kadar da götürdüler. Birçok budala, Selanik'ten yola çıkarak 'Atatürk'ün etnik kökenini' bile tartışma konusu edecek kadar saçmaladı. Mütareke döneminde İstanbul basınının atmış olduğu pisliklerin tozunu alıp yeniden piyasaya sürdüler. Daha başka çamurları, kanun izin vermediği için burada yazamıyorum. Neme lazım, beyinsiz serserinin biri çıkar, zikrettiğim için benim de öyle düşündüğümü sanıp mahkemeye vermeye kalkar. İşin yoksa uğraş dur. Eşeklik günümüzde şu boyutu kazandı: Birçok laik ahmak, bunları gündeme getirdiğim için 'benim de dincilerin safına geçtiğimi' sanıyor. Birçok dinci ahmak da 'bizim tarafa geldi' diye seviniyor! Oysa Atatürk'ü bir tanrı olarak görmekle şeytan olarak görmek arasında hiçbir fark yok, bunların her ikisi de geri kalmış ülkelerin geri kalmış beyinlerine özgü, akıl dışı yanlışlar. Bizde övgü, 'sensin yaratan, sensin olduran, Çankaya var Kabe gerekmez' zırvalığına, yergi de 'gök gözlü Deccal' dangalaklığına varıyor. (Azıcık da gülelim: İsmet de 'Deccal'ın veziri' oluyormuş...) İşte bu nedenle, Türkiye'de olmayan bir şeyi, akılcı burjuva kültürünü savunuyorum. Ama siz de bana bu yüzden 'ütopyacı' diyebilirsiniz, haklısınız. Üstelik 'sosyal tabanım' da yok. İyi öyleyse, yiyin birbirinizi!''''Engin ardıç bozan
-
CANIMIZ VÜCUDUMUZUN NERESİNDE BULUNUR
Sevgili dostlarım . Ben de mesele hakkında bir kaç hususu yazayım.. Kuran'da bilindiği gibi kan domuz eti leş ve allah'tan başkası adına kesilen adaklar haram kılınmıştır fakat zaruret halinde bunlar da yenebilir, burada dikkate edeceğimiz şey zaruret yani ızdırar durumudur.. ( innemâ harrama aleykumu meytete ve'd-deme ve'l-lahme'l hınzıri ve ma ühille li gayrillahi bih. Femen izturra gayra bağin vela âdi.. ) Mesele budur fıkıhta ıztırar halinin durumu açıkça izah edilmiştir... Fıkıhta bazı arkadaşların bildiği kiminin bilmediği buyüzden kafadan attığı üzere daraltma ve açma vardır.. Iztırar hali yalnızca aç kalmaktan ibaret de değildir. Zaruret hastalık da yolda kalmışlıkta vesaire diğer tabii olmayan durumlarda vakidir.. Bozan
-
Çılgın Türklere Nasihatlar
Sevgili Erkalist, anlık çözümlere inanmıyorum, biz aklı başında ve dürüst insanlar yetiştiremediğimiz sürece 10 terör örgütü bitirsek 40 tanesi daha meydana çıkacak. Hele hamasetle hiç birşey olmuyor, çökeriz alırızla olmuyor... En güzeli doğru bütün insan yetiştirmek, bu da en az iki nesil demek, yanılıyor muyum ? bozan
-
Çılgın Türklere Nasihatlar
pek sevgili genç dostum...Sizin tahayyüllerinizdeki dvlet bilinciyle uğraşmak istemem, zira neye isterse ona inanır insan...fakat şunu söyleyelim..Partide ya da ocakta anlatılanlarla dönmüyor dünya...yanşi şunu ifade edeyim, Giremez, gidemez, uyaramaz, düzenleyemez, icraat yapamaz, çökemezsin... neden mi ? Çünkü şimdiye kadar hiçbirşey yapamadın ve taşlar yerine oturuncaya kadar yapamayacaksın...İstersen bu konuya devam edebiliriz misallerle ne dersin ? bozan
-
ATATÜRK GELECEĞİ Mİ GÖRÜYORDU?
1. Yazılanların hepsini okumuş ve öylece yanıtlamıştım sevgili dostum... 2. Okudum ve şunu bir defa daha anladım şeyh uçmaz müriti uçurur... 3. Bir insana insan üstü, tabiat üstü nitelikler vermek kadar bilim dışı bir deli saçması fikir olacağını zannetmiyorum, bu en az faşizm ve stalinizm kadar ciddi bir hastalık ve tehlikedir...Etrafınızda böyle kişiler varsa onları Türk hekimlerine emanet ediniz... 4. Entellektüel falan değilim ben Bozan'ım.. Bu yüzden bozarım... 5. Yazılarımı anlamaya çalışmak için özen göstermeniz benim için tek birşeyi ifade eder o da''hiçbirşey'' Çünkü yaklaşımınızı, tanrılaştırıcı, bilimden uzak ve gereksiz buluyorum... Saygılarımla.. bozan
-
Made İn Turkey
Avatarın hala korkunç.. daha sevimli bir kız çocuğu bulamıyormusun a kuzummm!!!... Bu arada nerelerdesiniz sevgili made ??? özlettiniz kendinizi .. Bak beni bir daha buralara kadar yorma...Saygılar.. bozan
-
Her Gün Bir Üye Analizi..
Şu forumda fasit dairemiz dışına çıkıp yeni birşeyler getiren kaç kişi var kralx sedattan başka ? Ellerine sağlık ne desem bilemiyorum.. Çok güzel olmuş, forumda yeni bir alan açılmış, ve ilki ben olmuşum tanıtımların ... Sevgili Kralx ellerin dert görmesin, kesinlikle emeğe saygı.... saygılar... bozan
-
peygamberlerin hatalı olmaları meselesi
Hayri hi ve şerri hi minallahi tealaa... Buysa dediğniz buarada neyi anlamadanız anlamadım.. hayrın ve şerrin Allah'tan olmasıyla ilgili sorununuz nedir ? bozan
-
CANIMIZ VÜCUDUMUZUN NERESİNDE BULUNUR
Bekir'e yanıtım.... En az 15 yıl evveline taşıdı beni yazınız... O zamanlar henüz ilk basımıydı, İbn-i tufeyl'in hay bin Yakzan'ının... İnsan yayınlarıydı hatırlamamam imkansız.. zira öyle bir kapak tasarımı vardı ki bundan çok daha sonraları basılan yky'nin ibn-i sinalı Hay bin yakzanının kapak tasarımı bile boy ölçüşemezdi insan yayınlarının baskısıyla... Bekir, umarım hemen elinden bırakmazsın Hay'ı.. Ben peşpeşe 3 defa okumuştum...Kutlu'nun akıl ve Vahiy adlı kitabıyla birlikte değerlendirdiğinde daha keskin ve enteresan neticeler elde edebilirsin belki de yapmışsındır bunu... Orada kalbi açtığında bir parça havanın dışarı çıkması işlenmişti, elbette bu bir temsildi, Tufeyl aslında bir başka şeyin daha ehemmiyetli birşeyin peşindeydi...Buraya ulaşmışsındır diye tahmin ediyorum...Neden ıssız bir ada, ve neden bir yol göstericisi yok, bir kitabı yok, bir Hâdi'si yok...Yalnızca aklı var... zaten kitabın özeti de bu ... Akılla başka bir yardımcı olmadan da Tanrı bulunur, bulunabilir...Ya elçiler !!!! Bu soru orada boştur...Ben doldurayım ..İnsan Hay gibi bomboş bir adada yaşamıyor elbette, o Hâdi'ler pek çok olumsuz okun hedefi olan insana diğer taraftan bir yön veriyor ve yeniden ortalıyor insanı...Tabi o Bekire inanmadan da müslüman olunabilir mi diye az tartışılmadı orta dönemlerde...Hatta Bekir'e sıddık diyen O Ehemm bile olmadan teslim olunabilir miydi ?.. Şimdilik seni saygıyla selamlıyorum.. Sevgili Bekir insanların seni anlamamalarını sakın dert etme..seni anlayan insan sayısı çok değilse işte doğru yoldasın demektir...Bunu bir ihtiyar olarak tecrübemle söylüyorum...Eksar'un-Nâs'ı bilir misin ? ( literatürü bildiğini düşünüp teknik yazıyorum ) O eksar'un-nas la yalemundur, bu yüzden yani bilmediklerinden laYüminundur, buyüzden de La yeşkurundur.... Yani yola devam.....( e yahsebu'l insâne en yütrake südâ ? yanıtım tabiki hayır, bu arada işte tam bunu Muhammet rifattan tavsiye ederim, taş plak yoksa rapitten atabilirim... ) Bu arada bu akşam yalnızca Yanni gider Nostalgia benim için bir defa dinle... Dinle demişken...Bu dinle kelimesini necip abiden dinle...Akşamı getiren sesleri dinle / dinle de gönlümü alıver gitsin......Diye devam eden... Türkçenin şüphesiz en güzel şiirleri sıralamasında benim ilk 12 şiirime girer. ( 10 değil 12 bütün dünya sıralamayı 10'dan yapsa ben 12 yaparım....) bu arada biraz dağıttık ama iyice bakıldığında aslında herşey aynı şeyi niteliyor.... bozan
-
Tutku ( İftiharla Sunarım )
O zaman buradan devam edelim... Yıl 1961, yer uzak bir menfa.... Bozan'ın sesinden bir Bozan şiiri.... Ve bu şiir kimseye kendisinden bahsetmeyeceğime söz verdiğime gitsin... http://rapidshare.de/files/30137503/kendi__iirim.WAV.html Bozan.....
-
SIKILMADINIZMI?
Aslında benim mevzuyla bir ilgim yoktu ama adım geçmiş fiil halinde .. Yani ister istemez taraf oldum... ben sevgili xlark tades dostumun yorumlarına gönülden katılıyorum, diğer yorumlara da gülerek katılıyorum . Hepinize selamlar iletiyorum...kolay gelsin diyorum... bozan
-
Kıbrıs Meselesi
Doğru tespit...Zira hadiseleri neticeleri itibariyle değerlendirmek her zaman için bize gösterileni değil olanı anlatır...Ya taksim Ya ölüm mitinklerinden birinde heyecan dolu bir adam var şimdi yanımda onunla sohbet ediyoruz...Şöyle diyor bana kan ter içinde, ya taksim ya ölüm, Kıbrısı hiç kimseye kaptırmayacağız, Kıbrıs bizimdir bizim kalacak, kahraman ordumuz rumları dağıtacak... Bu hoş fakat boş düşünceler içerisindeki kardeşlerimiz meselenin neticesini değerlendiremediği için her zaman ayakları gaz pedalında bekleyecekler, yeri geldiğinde gazları boşaltılsın diye.. bozan
-
Hadi Bakalım
Bu Bozan yazısı da diğer pek çoğu gibi okunduktan kısa bir müddet sonra Kâriunun bir tarafında patlayacaktır..Okurken paparazzilere yakalanmayalım PATLARIZ diyorsanız o başka…EEE ayşe Fatma yaparsa Ruspâ olur Pınar yaparsa Devrimci olur bağımsızlığını yediğimin ülkesinde… Ey halk düzenciler düzdüğünde ses çıkarmıyorsan bozan bozduğunda da sesini çıkarmayacaksın…Bu biiirr. İkincisi de Aha Yalçın küçük de ibraniymiş sen de İbrani misin diyenlere yanıtımız hayır İbrani, Kemalist ya da Kamyoncu değilim olacaktır… Bu arada geçen Pazar sabahı yola çıktığımda halkı yine bulamadım ; bütün bir hafta komşusunu kazıklamaktan, milletin kızına musallat olmaktan ve rüşvet alıp vermekten bir hayli bitkin düşen halk yine yataklarında en iyi bildikleri işi yapmakla meşguldü… Meteorolojinin yağmur uyarılarını dikkate alıp sokağa şemsiye ile çıkan ayşe teyze yağmurun yağmadığını görünce şemsiyeyi uygun bir yerine koyup evine kadar taşımak zorunda da kaldı elbette.. Bu sırada her 17 ağustosta olduğu gibi bu yılda gölcük depremi Türkiyede, yavru vatan Kıbrıs’ta, ve tüm dış temsilciliklerde anıldı…Yani panik yapmağa gerek yok deprem olursa yanıtımız hazır eee biz anma törenleriyle zelzeleye anuklanmıştık ya !!!! ( Ey tehlikeciler anuklanmak küfür falan değildir, Türkçe hazırlanmak demektir…bak bundan sonra Arapçadan geçme hazırlanmak kelimesi yerine kullanırsın bunu böylece vatanı işgalden de kurtarırsın, bu kıyağımı da unutma… Eskiden bazı godolar vardı dünya kelimesi yerine Türkçe zannettikleri acun kelimesini kullanır bununla da övünürlerdi halbu acun Türkçe değildi, hatta dünya daha Türkçeydi.. ) Ümit Tözat futbolu, serdar dontaç şarkıcılığı, mesut yılar siyaseti bırakmadığına göre bizden sporcu, şarkıcı ya da siyasetçi olmaz…Kafamız bastığı için tehlikeci, jakoben de olamayız …en iyisi biz de en iyi bildiğimiz rolü oynayalım ; bozan’ı…. bozan
-
Ayakta ve Hayatta Kalabilmek
Türk siyasi tarihi bir değişimler ve uyumlar tarihidir. Millet olarak belli bir coğrafyada tutunmak zor bir zanaattir ve fakat millet olarak coğrafyanız belli değilse, sürekli yer değiştiren bir yapıdaysanız ayakta ve hatta kalabilmek neredeyse imkansızdır ; biz bunu başardık. ( hamaset yapmadan ilerliyorum ) Millet olarak bu kadar çok sosyal kırılma yaşamamıza rağmen ayakta kalabilmeyi başarmamızın sebeplerine bakalım... Önce bazı sosyal kırılmalarımız ve siyasi duruşlarımız.... Türk adının daha ilk kez metinlerde geçtiği yıllarda kendisine Türk diyen kişiler topluluğunun bir ırktan ziyade bir ırklar topluluğu olduğunu unutmayalım...Bana göre de gümilefin kabul ettiği gibi Türk olarak bize ismini bırakmış topğluluk ndaha erken zamanlarda terk-i diyar etmişti..Burada kaşgarlının Türkler böyle der oğuzlar böyle şeklindeki izahlarını gözden kaçırmayalım..O kendisini Türklerden kabul ediyordu...Yani tarihte ırkçı anlamda bir Türk düşüncesi hiç varolmamıştır, bu ayakta ve hatta kalabilmenin önemli bir kademesidir. ( bu manada bu milleti bitirmek isteyen kişileri iyi gözlemleyelim onlar ırkçıdır...) Daha Kapkan zamanında belli bir iç çatışmanın yaşandığını biliyoruz, muhtemelen şimdiki Çılgınlar o zaman yaşasalardı Tunyukuk tarafını tutacaklardı fakat kazanan sağduyu oldu, Bilge kağan olsun Uygur kağanları olsun yanlarında Türk inancı savunanlarıyla beraber farklı inançların savunucularını da hep bulundurmuşlardır...Hatta gerektiğinde ayakta kalabilmek için Tanrıya tapış ve Onu övüş biçimlerini de değiştirmişlerdir ; Roux'un arada bir aniden ortaya çıkan milliyetçilik rüzgarı tarifini doğru buluyorum...Bu merkeze karşı siyasi bir manevradır, en güçlüsü ise büyük deha Tunyukuktur, her ne kadar fikirlerini savunmasam da.... Yani Türklerin ayakta ve hayatta kalabilmelerinin en mühm nedenlerinden biri de farklı inanç ve düşüncelere saygılı olmalarıdır. ( Bu manada etrafımızı iyi gözlemleyelim, kör dinci ve ideolojiciler bu milleti bitirmek isteyenlerdir.. ) Türkler Merkezi Asyadan Balkanlara,Sibirden Yemen çöllerine yayılırken pek çok hususiyetlerini kaybettiler, dinleri değişti, dilleri değişti, tipolojileri değişti fakat asla hayata bakış açıları değişmedi. Her zaman değişime intibak etmeyi başardılar. Yani Türklerin bu kadar geniş bir coğrafyada hala tutunuyor olamaları değişime ayak uydurabilmeleri ile mümkün oldu..( yani bugün etrafımıza iyi bakalım Türk milletini yıllar öncesine götürmeye çalışan tehlikeci zihniyet bu milleti bitirmek isteyen zihniyettir..) Ey Türkler kendinizi iyi ve doğru okuyun atalarınızı iyi okuyun, sizler hoşgörüsüz, gerici ve gerizekalı bir atalar topluluğuna sahip olsaydınız bugün bu coğrafyada olmazdınız, değişime ayak uydurmaya direnen atalarınız olsaydı bugün hiçbiriniz yoktunuz, atalarınızı incitmeyin.... bozan
-
Kıbrıs Meselesi
Benim anlatmak istediğim işte tam da buydu aslında... Buna Tarih de dahildir ve bence sanat olarak hem de ama tüm bilimler için de aynısını söyleyebiliriz ; okuduklarımızın bizleşmesi ve bizden aksetmesi...Bu yüzden yanlış da olsa hatta deli saçması da olsa farklı düşüncelere saygımız her zaman olacaktır.. Ve yine fakat meseleler yalnızca bir tarihi başlangış kabul edip bu tarihin öncesi ve sonrası olmaksızın incelenemez, böyle yaparsak şapka kanununda kalan gerici tehlikecilerden ne farkımız kalır ? Kıbrıs meselesi vetiresini iyice süzmeden yaptığımız yorumlar resmi tarihi tasdik ve ikrardan başka tek bir şeydir o da ''hiçbirşey''. Örneğin Şeyh şamil'i inceleyen bir Rus Bebesi ona bir asi gözüyle bakabilir bu oldukça kolay ve basit bir yöntemdir, bu Rus Bebesinin zihni dar ve tembel olduğu için resmi ideolojinin kendisine dayattığı kör faşizmden başka hiçbirşeyi göremez..ona göre tarih hainlerle doludur... Kıbrıs meselesi adlı ilk yazımızda Osmanlı dönemi ve sonrasındaki ingiliz yerleşimini izah etmiştik...Sonradan meseleye dahil olmamızın nedenini , bir müddet unuttuğumuz adanın bir anda yeniden nasıl hatırlatıldığını izah etmiştik...Bakış açımız Türk bebelerine faşizmin icat ettiği tarihten başka bir şeyi yani ''herşeyi''ifade ediyordu ..Kimisi anladı kimisi anlamak üzere, kimisi ise hala direnmekte.. Anlamakta direnenler olabileceği için bu arkadaşlara şunu anlatmıştık ; Kıbrısta neticesi abd lehine gelişecek, Yunanistandaki dengeleri abd lehine döndürecek bir harekete ihityaç vardı, bizimkiler atıldı...hepsi budur...Soydaşlarımız , canlarımız, ya taksim ya ölüm yiyen için kocaman birer palavradan ibarettir..Bu tezimizi de şununla desteklemiştik Neden Kerkük'e girmediniz ? Sıkmadı mı ? Yoksa Kıbrıs'a gir diyen adamlar buna müsade etmedi mi ? KIbrısta etnik temizlik olabilirdi ama Kerkükte ihtimali değil gerçeği yaşadık ve oldu neden giremediniz ? Kıbrıslılar soydaş da Kerküklüler patlican mı ? Aynı şeyleri Bulgar soydaşlarımız için de yazıp yazıyı uzatabiliriz fakat nafile...Anlayana sizvrisinek saz anlamayan için nasılsa faşist bürokrasi birşeyler uydurur, uydurur, uydurur, Kerküke de bir yalan uydurur.... bozan
-
Güncel Tekrarlar
Çılgınlar yeni bir yer bulamadılar girecek zannediyorsam.Ben bir hedef göstereyim bari... Moğolistana girelim hadi hem geçmişin intikamını alırız hem de orta asyaya hakim oluruz ne dersiniz ? Gitmişken oradan peynir, süt, koyun ,keçi falan da alırız sanayi yapamadık bari tarım yaparız kötü mü olur ? bozan
-
Çılgın Türklere Nasihatlar
Bir defa daha sağduyu galip çıktı... Yukarıdaki yazıyı okuyanlara şimdi sorularım var... 1. Ne oldu Kerkük'e girdik mi ? 2. Ne oldu mangalda kül bırakmayan gazeteler köşe yazarları nerede şimdi ? 3. Terör bitti mi, yoksa devam mı ediyor ? peki ne oldu da bir anda gözmüze sokulanlar kayboldular ortadan....?? Çünkü hepsi bir siyasi hesaptan başka hiçbir şey değildi... bozan
-
Yerim senin bağımsızlığını
Lafla peynir gemisinbin yürümeyeceğine inanmıyorum, zira hiç denemedim amaa şunu çok iyi biliyorum ''zor başarılır imkansız zaman alır''yani hallederiz... Ne yapmalıyız demişsiniz ben size üzüm yemenizi tavsiye ediyorum ben öyle yapıyorum halimden de gayet memnunum.. Devletin malı deniz deniz mi bilmem devletle mal anlamında bir ilikişkim yoktur devletin malını yiyenin hayvanatın hangi kısmına tekabül ettiğini de bilmem devletle mal ilişkisi olanla ilişkim yoktur.. Tabi ki kime güveneceğinizi söyleyebilirim : Bozan'a... ben pek şaşırmadan izliyorum, hep böyle olmuştur zira... bozan
-
Tehlikecinin farkında mısınız ?
Dostum bekir. Adana güzeldir. Ben daha ziyade karaisalı köylerini pek severim. Yagıbasan, tereli, salbaşı vesaire....Güzel üzüm olur, çatalan barajında yüzmenin keyfine de varabilirsin pekala...Yorumların için teşekkür ederim.. Sevgili gugukcuk dostum, size de yorumlarınız için teşekkür ederim..nereli olduğunuzu bilmediğimden yaşadığınız yerle ilgili yorum yapamayacağım...saygılar... bozan A-s******* üzerine... Adamın birinin dediği gibi bütün kötü ve olumsuz ifadeleri sevmediğimiz bir düşünce, fikir, siyasi hareket üzerinde yoğunlaştırabiliriz, ve fakat yaptığımız iş bir türlü ilgi görmez ve çölde yağmuru nafile bekleyen bir adam gibi başını gökyüzüne çevirmiş neden kimse benim yazdıklarıma yanıt vermiyor diye düşünebilirz. Bu mümkündür amma akıllı adamın işi değildir. Örneğin biz Laik sosyal hukuk devleti olduğu7muz için biz de hırsızlık çoktur, yolsuzluk çoktur demek nasıl bir kepçelikse batılılar hristiyan olduğu için her atarafı bombalıyorlar demek o kadar çomçalıktır.. Ve yani yolsuzluk ve hırsızlık gibi ehemmiyetli bir husus ele alırken örneğin solcuysanız bütün sağcı iktidarlar hırsızdır ya da sağcıysanız bütün solcu iktidarlar yolsuzdur demek, Hırslığın, yolsuzluğun, daniskasıdır bunu da buraya dipnot olarak yazıyorum.. Ve zira ki tehlikecilerin en önemli yolsuzluklarından birisi yeterince tahlil yapmadan sığ, gereksiz ve ilkel bilgileri topluma empoze etmeye çalışmaktır, bir de böyle adamların yırtındığını görürsün benim gastem neden az satıyor ben neden okunmuyorum, bana neden yorum yazılmıyor diye ... Aslında cevap meydandadır, sığsın, samimiyetsizsin, ve artık afişe edilmişsin yani o şarkıda dendiği gibi sen bir entel *******...( lütfen silinmesin bir şarkı sözüdür ) bozan
-
Kıbrıs Meselesi
Daha evvel yukarıda Kıbrıs meselesine dair görüşlerimi uzun uzun izah etmiş ve düşüncelerimi açıklarken bazı sorular da ilave etmiştim. Umumiyetle yanıtlar benim düşüncelerime karşı fakat sorularımı yanıtsız bırakır mahiyette oldu. Bunu mühimsemiyorum. Yelpazeyi biraz daha açarak yeni bir bab yeni bir cephe oluşturmak istiyorum. Böylece tartışmamızın daha esnek ve daha geniş çaplı olacağı kanaatindeyim.. Kıbrısı kullanarak devam edelim...Askerler yalnızca birer piyondur savaş, siyasilerin bir siyaset yapma biçimi, uslubudur.Dolayısı ile Türklere ait bir zafermiş görüntüsü yalnızca kamuoyu elde etmekten başka birşey ifade edebilir o da ''Hiçbirşey''dir... KIbrıs'a Şanlı Türk milletinin azılı Rumların elinden kurtardığı bir kara parçası, Kıbrıslı Türklere de düşmandan kurtarılan mazlum Türkler olarak bakmak yalnızca ne kadar kör olduğumuzu ispat için çırpınmak yarışından başka bir şey ifade etmez... Kıbrıs'a bakarken hala oradaki ingiliz üssünü görmezden gelmek meseleyi gerçekten ne kadar da dar tahlil ettiğimizi gösterir yalnızca... Kıbrıs meselesine dahil olmamız, meseleye taraf olmamamız, bugün uluslararası hukuka göre işgalci devlet olmamız ( garantör olsak da ), fiili durumumuzu hukuki bir neticeye kavuşturamamamız hep bu arka plandaki büyük oyunla ilgilidir. Buna Kıbrıslı Türklerin Türkiye ile değil de Rum yönetimi ile birşleşmek arzusunu da ekleyebiliriz ki bu da gayet mantıklı ve insanca bir istekten ibarettir. Biz Türkler olarak istediğimiz yeri işgal ederiz ya da biz aldık vermeyiz, şanlı milletimiz büyük ordumuz yücedir gibi hamasetle gideceğimiz tek bir yer vardır o da ''hiçbiryer''... Bu fiili durum elbette devam edebilir buna itirazım hiç yok fakat bizim de artık sınırların değişebileceğine olan inancımızın artması gerekmez mi ? Kıbrıstaki fiili durumu kabul ediyoruz da neden ıraktaki oluşacak yeni oluşumlar için bu kadar tedirgin oluyoruz ? Bize tehlike olarak kabul ettiğimiz kimi değişimler başkalarını ilgilendirdiğinde bize neden bu kadar tuhaf geliyor ? yakında sınırlar değişecektir, hep değişmiştir zaten ziara sınırlar insanlar tarafından yapılır insanlar tarafından değiştirilir...Tüm ulusalcılara, kendilerini Türkçü, vatansever addedenlere, ve dahi tüm jakobenlere bir haberim var ; çok yakında ortadoğuda sınırlar değişecek ve bu bizim ülkemizi de etkileyecek, akıllı bir siyasi manevra ile kazançlı da çıkabiliriz, ama bu değişime dur diyemeyiz. Sınırlar değişecek hazır olun...... bozan
-
Tutku ( İftiharla Sunarım )
İşte döndün, Seni onların ellerinden kaçırdım, Onların düşlere düşman sözlerinden, Seni anlamayan gözlerinden, Bu mavi denizin dalgalarındaydı aklım, İşte döndün, Seni onların ellerinden aşırdım... Şimdi İzmirin balkonları şenlendi, O kadınlar her zamankinden daha mesut, Böylece bir kere daha gün döndü, Yağmur indi yeryüzüne, şaşırdım, Yüreklerimizde bir başka umut, Balkonları o şehrin SENLENDİ... Ne Güzel Geldin bozan
-
Tehlikecinin farkında mısınız ?
Sevgili dostum üzüm dedin mi orada duracaksın. Bu fakirin o hususta tecrübesi fazladır.. Şu anda nerede olduğuna bağlı olarak üzüm önerebilirim. İmparatorluk başkentindeysen bizim gibi yenilecek şu andaki en iyi üzüm İzmir üzümü olarak bilinen küçük taneli çekirdeksiz şekerli üzümdür...Bir müddet devam et. tarsus beyazı çıkınca oradan gidersin, bu arada mevsim sonuna doğru yalova incisini kaçırma.. İlla siyah üzüm diyorsan onu erzurumdan getirteceksin... Sevgilerle kal dostum...( tehlikeli üzümlere dikkat....) bozan
-
Tehlikecinin farkında mısınız ?
Bu yazı gugukcuk'a ithaf olunur..... Üzerinde durmamız gereken bir ehemmiyetli husus daha belirdiği için bu başlığı açmak zorunda kaldık. Konu Y.ERDOĞAN Mİlisçioğullarıyla ilgili değil tabi ki.. Bu akşam hangi mankeni yemeliyim diye düşüneceğine köylere gidip milletin ne yediği ile ilgilenseydi belki kendisini samimi bulabilerdik.Ve fakat vaziyet böyle değil...Zaten hiç böyle olmadı..hariçten gazel okumakla hallolmuyor meseleler çünkü... Mevzumuz bilimin, özgürlüğün, düşüncenin, adaletin, eşitliğin ( nasıl sözde halkçılar gibi oldu mu ? ) karşısında olan jakobenizmle ilgili. Bu adamlara göre tehlike her zaman var olmalıdır, zira tek kazançları tehlikelerle örülü bir ortamda yaşadığını hissttirmektir millete. Herşey tehlikelidir, sol, sağ, dinci, hömeyni, şeriat, uzaylılar ( bu tür tehlike ülkemize yabancıdır, abededeki jakobenlere mahsustur, onlar halkını uzaylıyla korkutur, bizimkiler sıkmabaşla.....adamların korkutaçları bile cafcaflı beee )) Terör ne kadar insanlık dışı ise Tehlikecilik de o kadar insanlık dışı bir psikolojik yıpratmadır.. İnsanların kanını dökmekle kanını dondurmak arasında fark yoktur..Bunu yapma cıs, onu deme fıs, onu giyme kaka, buna deme o kahraman gibi korkutmalarla halkı tedhiş etmekle bomba patlatıp milleti korkutmak arasında da fark yoktur... Tümü özgür düşüncenin karşısındadır, sen bilmezsin biz biliriz, sen düşünemezsin biz düşünürüz, sen giyinemezsin biz sana giydiririz, sen seçemezsin biz sana seçtiririz gibi ahlaksız bir düşünce ancak jakoben, tehlikeci, darbeci zihniyetin bir ürünüdür. Yahu İsrail neden bomba yağdırıyor ? Yahu peki sen neden bu halkın zihnine tehlike yağdırıp, korku bombardımanı yapıyorsun ???? Tehlikenin farkındasınız değil mi ? Bu halkın sindirilişinin farkındasınız değil mi ? Yoksa hala gerçekten her köşede usame mi arıyorsunuz ? usâme ( bizim büyük basın roytersten Osama diye aktarır haberi ) nerededir ? Üsame Abedenin çıkarının olduğu her yerdedir. aramaya gerek yok mesela petrole yakın heryerdedir. Peki iritca nerededir, Faşist bürokrasinin çıkarının olduğu her yerdedir .... İsrail için hizbullahın heryerde olduğu gibi... Yineliyorum, özgür bir düşünür olarak savaşı, darbeyi, tehlikecileri, jakobenleri, miki mausu ve serdar dontaçı kınıyorum.... Şimdi asıl tehlikenin, asıl kapatılmanın, asıl irticanın, asıl baskıcıların farkında mısınız ? Pek zannetmiyorum, farkında olsaydık şimdi en az hindistan kadar olurduk, uzaya çıkabilerdik mesela.... bozan