Zıplanacak içerik

bozan

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

bozan tarafından postalanan herşey

  1. Sevgili dipnot. Kendinizce bir dini inanca sahip olabilirsiniz. İsrailoğulları gibi ateş bize dokunmaz yalnızca biziz doğru olan gibi bir saplantıya sahip olabilirsiniz. Kendinizi müslüman başkalarını samimiyetsiz bulabilirsiniz, milliyetçileri samimiyetsiz bulduğunuz gibi. Uydurma hadisler konusunda malesef uzman da olmayabilirsiniz koskoca bir mevzu hadis külliyatı vardır bundan haberdar da olmayabilirsiniz. Mevzu hadis bilgisi ,siyaset bilgisi gibi gastelerden devşirme biri de olabilirsiniz. Bu başlığın doğrudan islamla ilgili olduğunu fakat yaptığınız alıntıların islamın farklı yorumlanması ile ilgili olduğunun da farkında olmayabilirsiniz. Hadis usulü bilmiyor olabilirsiniz, bir müslüman için kurana muhalif ve onunla çelişkili deli saçması hadislerin mevzu olduğunu ve bu nyüzden müslümanları bağlamadığını bilmiyor da olabilirsiniz. Camiye giden her adamı bilgisiz ve cahil addediyor da olabilirsiniz. Ama bütün bunlar büyük puntolu yazıyorsunuz diye sizin söylediklerinizi kimsenin bilmediği anlamına gelmez bu biirr İkincisi varsa bildiğiniz orjinal bir bilgi bizimle paylaşın da biz de müstefid olalım. Ve üçüncüsü lütfen müslümanları bilgisiz falan zannetme zehabına kapılmayalım, Şimdi islamla , bakın islamla diyorum islamın yorumlarıyla değil sıkıntınız nedir ? İslamın yorumlarıyla bir sıkıntınız varsa onu da yazarsınız biz de izah ederiz. Zira bilmiyorsak bağırmak değil, erdem olan bilene sormaktır..Buyrun... bozan Daha önce bu bölümde yazılmış şu başlığa da bir zahmet bakalım..... YENİ BİR ŞEY YOK....., KENDİMİZ ÜRETEMİYORUZ.
  2. Buyur sorgula bakalım, sorguladığının din mi, yoksa kendi malumatı nakısan mı göreceğiz, buyur... bozan
  3. Senin İslamla olan derdin ne kardeşim, anlat bakalım. İslamın nesi seni rahatsız ediyor ? Neymiş sorgulayacağınız öğrenelim ? bozan
  4. Amerikalı bir dostum, İP'si lideri sayın Perinçek'in son günlerdeki Peygamber aşkını ve maodan Hz Muhammede dönen yapısı hakkındaki taaccüplerini bildirdi. ben kendisine ''Doğrusu hiç şaşırmadım, zira dönecek daha çok köşe var''dedim.. Öyle ya bir yanı Tedhiş örgütü bir yanı devletçi olan, bir zamanlar burjuva dini dediği kemalizme sonraları Tanrı buyruğu gibi yaklaşan bir zihniyetten ben artık herşeyi beklerim. Durun bir de tahminde bulunayım çok değil 2 yıl sonra Doğu abi gider de Fethullah hocaya biat edebilir, ne dersiniz ? Mesele budur bundan sonraki vetirede Ulusalcı takımın gideceği bir adres daha kalmıştır Din.. Zira Milliyetçiliği, Atatürk'ü, devletçiliği, halkçılığı velhasıl hertürlü düşünceyi mündemiç bir harekete biraz da din sosu koyulduğu zaman artık tadından yenmez hale gelir.. Böylece son 5 yıldır ulusalcılık adına, milliyetçiğin, vatanseverliğin, atatürkçülüğün ve halkçılığın içine boşaltan bu adamlar bir de dinin içini boşaltır çok mu ? Ulusalcılar yüzünden miliyetçilikten, vatanseverlikten, atatürkçülükten ve devletten soğuyan halk böylece dinden de iyice soğur.. EEE geriye amerikan filim, efsane, fast fut ve boş yaşam idealleri kalır . yani bu milletin de içi tamamen boşalır, şayet öyle olursa da hiç şaşırmam.. Ulusalcılar sizin haberiniz yok siz daha devrimci sol iken biz zamanla sizi devletçi yaparlar demiştik, şimdi oldunuz, zamanla sizi dinci de yapacaklar işaretler belirmeye başlandı, en iyisi hiç vakit kaybetmeden bir ilmihal alıp okumaya başlayın, bu arada elifbayı da unutmayın...Yeni döneme hazır ve hızlı girmiş olursunuz... bozan
  5. Foruma yeni bir kavram kazandırdığınız için teşekkür ederiz yalnız ağaç. SDenin tezini destekler mahitteki yeniliğe kapalı satatükocuları tarif eden bir Engin Ardıç yazısını buaraya aktarıyorum, konuyla paralel ve okunması gerekli, tartışmayı umarım derinleştirecektir.. bozan Omurga Kulağıma geldiğine göre, bizim kuşağın ya da benden azıcık büyüklerin 'eski Dev-Genç' takımı arkamdan konuşuyor ve bana 'omurgasız' diyormuş... Beni görmeye gelen gençleri, yani çocuklarını 'o adamın evine gidilir mi' diye caydırmaya çalışıyorlarmış, olup bitenleri bilmeyen ve aklı ermeyen çocuk nedenini sorduğunda da düşünüyor ve bula bula 'Özal'ı tutttu' yanıtını buluyorlarmış... Dünyayı ve Türkiye'yi anlamamakta, neyin nereden gelip nereye gittiğini çözememekte ve gençlik hatalarında direnmek de 'omurgalılık' sayılıyor anlaşılan... Eskiden de slogan atmaktan hoşlanırlar, düşünmeyi sevmezlerdi. Nefret etsinler de haksızlık etmesinler. Belki günün birinde 'hıyar nostaljisinden' yorulup vaktiyle yanlış yaptıklarını kabul etmekle kalmayacaklar, yanlışlarını eleştirenlere de kin kusmaktan vazgeçeceklerdir. Dedim ama hiç umudum yok, yaşlandılar, iyice de yaşlanıp böyle böyle ölüp gidecekler. Yanlışlarını ancak şu şekilde algılayabiliyorlar: Çocuklarına öyle bir hava estirmeye çalışıyorlar ki, sanki bunlar otuz beş yıl önce devrim yapacaklarmış, buna ramak kalmışmış da namussuz Amerikan emperyalizmi son anda engellemiş (bunu isterseniz yirmi beş yıl öncesine de yansıtınız, çünkü 68 Kuşağı'ndan daha az ahmak olmayan bir de 78 kuşağı var, bu isim de özenti ve yakıştırma üzerine yumurtlanmıştı.) Bunları kafamda evirip çevirirken aklıma Süleyman Demirel geldi. (Hiç gündemde değil, umarım bir daha da olmayacak... Kusura bakmayınız, ayrıca bu yazıda Formula 1 yarışı da olmayacak Özkök Paşa da.) Yok, son yirmi yılın 'laga luga' Demirel'i değil, kırk yıl öncesinin daha genç Demirel'i. Bu adamdan ölesiye nefret ediyorduk. Neden? Zorla gelmemişti, onu halk seçmişti... Memlekette ciddi bir sanayileşme, özellikle de inşaat hamlesi vardı, ucundan ucundan ağır sanayi bile kuruluyordu (çimento, kağıt, petrokimya), turizm başlamıştı, enflasyon yüzde 3 gibi bir daha asla göremeyeceğimiz gülünç bir orandaydı, petrol sudan ucuzdu ('mecazi manada' değil, sözün gerçek anlamında), üstelik başımızda da 1961 Anayasası gibi, o güne kadar bu topraklarda asla görülmemiş ve bir daha da asla görülmeyecek kadar ileri ve özgürlükçü bir anayasa... Ücretler ve gerçek gelirler her yıl hissedilir oranda artıyor, yaşam kalitesi gelişiyordu... Türkiye'nin önü çok açıktı. Gerçi Demirel 'bu anayasayla ülke yönetilemez' diyordu ama tıkır tıkır da yönetiyordu işte... Demirel'den niçin nefret ediyorduk? AP, DP'nin 'devamı' olduğu için... Oysa, değildi. Yeni, başka bir oluşumdu ama biz bunu göremeyecek kadar toyduk. Nitekim Demirel 'eski demokratlarla' 1969 yılında kapışınca çok şaşırdık. Niçin nefret ediyorduk? Çünkü Menderes'in 'mirasçısıydı'... Peki, Menderes'ten niçin nefret etmiştik öyleyse? Biz CHP'li miydik? Hayır. CHP sol muydu? Hayır. (CHP sol idiyse, TİP niçin kurulmuştu?)... CHP babamızın partisi miydi? CHP'yi kapatsa bize ne, açsa bize neydi yahu? Ne gerek vardı durduğumuz yerde tepişmeye? Çünkü bürokrasi beynimizi yıkamış, bize kendi dünya görüşünü ve kendi çıkarlarını 'ilericilik' diye yutturmuştu. Bugün Cumhuriyet Gazetesi aynı 'çizgide' direniyor ama yetmiş bin kadar köy kökenli yarı-aydından başkasını etkileyemiyor. 'Güdük devlet kapitalizmini' de gene sosyalizm diye dayatıyor ama artık bunu yutan ahmak sayısı azaldı. ********* yemeseydik, siyasi kavgaları sokağa taşırıp Amerikan gizli servislerinin oyuncağı olmasaydık, bürokrasinin Demirel'i ezmesine alkış tutmasaydık Türkiye çok daha başka bir yoldan yürüyecek, daha ileri bir noktaya gelmiş bulunacaktı. Belki o zaman dinci tepki de liberal kapitalizmin içinde 'absorbe' olacaktı. Menderes'in de Demirel'in de yapmaya çalıştıkları bundan başka bir şey değildi, halkı sistemin içinde tutmak, laik cumhuriyet karşıtlarının sistem dışı özlemlerini dizginlemek... Bizim ahbap çavuşlar Özal'dan da böyle nefret ettiler, çünkü bürokrasi, kapitalizmin rayına oturmasını, dünya kapitalizmine eklemlenmesini istemiyor, kendi çarpık düzenini aptal solculara gene ilericilik diye dayatıyordu. (Bugün de istemiyor da, sol bittiği için 'mugalata' şimdi faşizme döndü. Gene 'koydu mu oturtacak' ve bizi ilerilikten koruyacak demir yumruk aranıyor.) Bu miyopluk onları Saddam'ı 'tutmaya' bile götürdü. Şimdi de Hizbullah yanlısı bir aymazlık içindeler. Amerikan emperyalizmine karşı ya... Adolf Hitler de Amerika'ya karşıydı, sorsan bu zavallılar belki onu da beğenirler. Omurga iyidir de, kemikler kireçlenmiş ve birbirine yapışmış olmayacak. Sonra esneyemezsin, kırılırsın. Dönem dönem kırıla kırıla 'kırılma arsızı' olmuşsan, bak ona bir diyeceğim yok. engin ardıç
  6. Sevgili dostum bekir, tebrik ediyorum çok güzel bir yazı olmuş. sanırım yavaş yavaş bu forumda entellektüel bir hava oluşmaya başlıyor.... bozan
  7. bozan şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Bir sevgili arkadaşımın ( gugukcuk ) dediği gibi coğrafyayı sevmek mühimdir, bir adım öte onun da izniyle ben bu kültürü sevelim diyorum. Bir arada yaşamayı başarmış, en azından bunun için belli bir müddet direnmiş bir insanlar topluluğunun çocuklarıyız. Kâh dini algılayışımız da olsun, kâh millet algılayışımız da olsun pek mühim müşterek noktalarda buluşmayı başarmış bir milletiz. Bugün için bahsetmiyorum ama dün bunu başardık neden bir defa daha yapamayalım ? Ben yalnızca İlber abinin ( ortaylı ) tanzimat misalini vermeyeceğim, ve biz yalnızca İstanbulda da değil pek çok anadolu kasabasında farklılıklar içinde mesut ve anlayışlı yaşlayan insanların çocuklarıyız ve bu onların çocukları olmaklığımızı da kan bağı olarak görmeyelim bu kültür bağıdır.. Daha evvel bir kaç yerde zikrettiğim gibi o nesil tükendi hem savaşlarda hem de göçlerde fakat anladığım kadarı ile yavaş yavaş yeniden anlayışlı, ve değer sahibi insanlara kavuşuyoruz bu forum bunun en güzel örneklerinden birisi. Tabi bu zihin aşamasını geçemeyen iptidai düşüncelere de rastlayabiliriz. Nihayetinde adamın biri ''ne olursan ol gel'' derken öteki zevk için şehir yakıyordu..Olsun biz bunu aşacağız, bu kader ihtimalidir... Şu forumda Bekir diye bir adam var elbette bu zeka bize Tanrının bir lütfu tüm insanlar gibi. Hal böyleyken birlikte yaşama ve ötekini anlama hususunda neden endişeye kapılayım ki !!!! Peki hangi müşterek noktalarda buluşuruz diye soran mı oldu ? 1. Öncelikle her zaman serinkanlı olabilmeyi öğrenmemiz elzemdir. 2. Yanıbaşımızdaki kişileri ve insanları giyimlerinden, dillerinden, dinlerinden, mezheplerinden, renginden, sosyal sınıfından naşi tehlike olarak görmekten vazgeçmeliyiz. herkes bir hayat yaşar yanlış da yapan olur ve kanunlar bunun için vardır. 3. Ötekine sırt çevirmek onu anlamaktan her zaman daha kolaydır, kolaycılığa kaçmayalım. 4. Herkes Fenerli, Kamyoncu, Hanefi ya da Cemalist olmayabilir, zaten olmamalıdır da hayat farklılıklarla güzeldir, renk budur, birden çok olduğunda biz bir diğerinin tadını daha çok alabiliriz. Keşki bu yazıya katkıda bulunanlar da olsa..... bozan
  8. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    ALINTI Daha önceden de anlatmıştım yukarıda sosyolog numuneleri için türkiye malesef bir araştırma cenneti falan değildir, Türkiyede toplum yoktur bu yüzden sosyoloji de olmaz sosyolog hiç olmaz... Bu ülkede bürokrasi ve onlara göre adam edilmesi gereken köylü ve bürokrasinin gasteci tahlilcileri vardır, bir de edepsiz tehlikeciler.... bozan Bu kadar işte. (IMG:style_emoticons/default/clover.gif) (IMG:style_emoticons/default/clover.gif) Bir ülkenin temel taşlarını okey taşlarına dönüştürürseniz sonucu bu olacaktır elbet.İşin enteresan yanı ise birçok forumda gördüğüm ise tahammül sınırının sürekli daralması. Turkiyede islami hareket dinsel değil ,sınıfsaldır iddianız fevkalade dogrudur.İslam ülkemizde gerçekten sınıfsallaştırılmıştır ve elbetteki sınıflaştırıldığı takdirde siyasallaşacaktır. Rant ekonomisi ile gemilerini dolduranların geride bıraktıkları sintineden etkilenen kısım eger bir sınıfa kadar uzanırsa,ters dönüşler kaçınılmaz olacaktır.Asıl ürküten tepkilerden oluşan duyguların akılın yerini almasıdır. Galiba birşeyleri yazmamanın yazmaktan iyi olduğu günlere doğru gidiyoruz. Hoşgeldin sevgili bozan. (IMG:style_emoticons/default/smile.gif) Sevgili gugukcuk, size bu yazının yazılma nedenleri şunlardır ; 1. Bu yazıyı en kötü ihtimalle bir kişi anlayacaktır, sen, bu yüzden mutlaka anlaşılmak için yazılmamıştır..Her ne kadar heydeger ağzını açan anlaşılmak ister dese de şimdilik bu yazının anlaşılması mevzuunu en kötü ihtimalle seninle sınırlı tutuyorum. 2. Bu arada bir şeyler yazmamanın daha iyi olduğu günler de o şeyin yazmak durumunda daha iyi olduğu tarafı tarafımızdan kullanılmaktadır. Yani biz bu durumda şeyi diğer parçasını kullanıyoruz. Mesele siyasi tarafların rengini kaybetmesi ve neyi savunduğunun ya da ne olduğunun yavaşça kaybolması, 1970’lerde bir böyle mevzuyu konuşmazdık zira o dönemde saf değiştiren kişi ya da bölük ‘’Dönek’’damgasını yer ve siyasi arenadan elenirdi..Fakat bugün kimin neyi savunduğu belli değildir bölükler bir bütün olarak kullanılmaktadır.1960’lardan sonra hep belli bir taraf kullanılırdı, sağ ya da sol.. Şimdi her bölük kullanılıyor.. Dikkati calip tuhaflıklar ; Sol ; teşkili ve kendisini meydana getiren tabii şartlar ve zemin itibari ile otoriteye ve iktidara karşı halkı savunması gereken, daha ziyade yoksul ve yoksun kesimlerin ümidi olması icap eden sol bugün ülkemizde varsılların ve emperyalistlerin oyuncağıdır..Sol’un anlamadığı şudur, emperyalist güçler kendilerini düşman olarak gösterirken sol’u kendi devletine sözde ulusalcılık anlamında sürekli yaklaştırmaktadır.. Kendi devletleri umumi manada emperyalizme boyun eğdiği için böyle ülkelerde emperyalizme karşı olan sol kendi devletine ulusalcılık manasında destek olduğu anda emperyalizme yaklaşmış olmaktadır ve fakat bu hakikat bir türlü anlaşılmak istenmemektedir.. Milliyetçi sağ ; sağ tabii olarak milliyetçidir fakat bizim burada mevzu ettiğimiz milliyetçi düşünceyi temel alan oluşum.. isim vermeyelim onu bir sonraki yazıdan devam ederiz…daha milli talebe birliği zamanlarında kurulan bir yapı vardı, fakat milliyetçi politikayı Mehmet ağabeynin de aralarında bulunduğu ( Niyazi özdemir ) milliyetçi köylü partisinden başlatabiliriz …Burada mevzu şudur kendi şartları içerisinde devletçi, milliyetçi ve muhafazakar olan ve mukaddesata sahip çıkması lazım gelen ve bilhassa dini meselelere hassas olan Türk milliyetçisi bugün neden sırf ulusçu ve profan bir yapıya doğru akmaktadır…Bunun belki de en ehemmiyetli nedeni kürt ırkçılığının böyle bir yapı da olması.. daha da tuhafı Türk milliyetçiliği sanki tek sorunu pkk imiş gibi davranmaktadır.. Bu da yapıyı amaçsızlaştırmaktadır.. Milliyetçi cephenin altından alınan yapısı yani dini yapısı bugün onu cemaatlere karşı bilhassa fethullah gülen hareketine karşı bir duruma getirmiştir. Zira Türk milliyetçisi Türk solunun yediği kazığı yemiştir emperyalistlerden ve de yemektedir. ( tümü olmasa da kahir-i ekseriyeti ) yani Türk milliyetçisi pek çok şey olmayabilir ama asla ulusalcı denen abd maşası hiç olamaz olmamalıdır… Neticede gugukcukun da dediği gibi taşlar yerinden oynamıştır, Türk milliyetçisi profan ulusalcı, Türk solu devletçi olmuştur yani zokayı yutmuştur hadi hayırlısı... bozan
  9. bozan şurada cevap verdi: jeune başlık Güncel Konular
    Sayın bozan; Sayın taurusmutis Yazılarızda bir kültür birikimine sahip olduğunuz belli oluyor.Yalnız bu kültürünüzle,insanlara yaklaşım tarzınız pek paralel gitmiyor.BOZAN nickini seçerken düşündüğünüz neydi acaba merak ettim.Ne bozan? Düzen mi,oyun mu,kafa mı,sinir mi,vs.. Sevgili Taurusmutis, Bozan'ın ne manaya geldiğini bundan evvle pek çok yerde izah etmiştim. Bir defa daha izah ediyorum, bozan bozmak fiilinden isimdir. İnsanların kalıp düşünceleri, bilimum Tanrılar ve sinirler tarafımızdan özenle bozulur, hani şu organizetörlük vardır ya bizimki onun tam tersi oluyor... Üslubunuz hiç hoş değil.İnsanların çokça yanıldığı bir tavır içersindesiniz; ''Ben dobrayım,korkmadan çekinmeden doğrularımı söylerim.Bu benim'' Hayır efendim,korkmalısınız insanları kırmaktan,çekinmelisiniz nefret kazanmaktan,bilmelisiniz,üzdüğünüz insanlarla,o insanları sevenleri de üzdüğünüzü.. Uslübum hususundaki düşüncenizi saygıyla karşılıyorum, fakat bu forumda uslübumu seven pek çok arkadaş da var ben de seviyorum, ve bir de sevilmek için yazmıyorum, insanların kırılmasından, darılmasından, korkan , çekinen kişi zaten hiçbirşey yazmamalı..kalıp düşüncelerden farklı düşüncelerin olması bizatihi insanı bozar..Hele ki Türkiye gibi bütün farklılıklara kapalı bir ülkede kişinin sevilmesi kadar sevilmemesi ne kadar da tabii !!! Elbette yazın fikrinizi,demokrasinin en büyük nimeti bu değil mi?Ama az daha izanla az daha dikkatle seçilmiş sözlerle lütfen. Nasıl yazacağı ve hangi sözleri seçeceği belirlenmiş biri olarak yazmak doğru mu sizce ? Neden herkes belirlenmiş olmalı...Ne giyeceğime, ne yazacağıma, ne diyeceğime karar verilmişse yaşamak neden ? Bütün bunların özgür düşüncede yeri yoktur.. Son olarak insanları bilgileri için değil karakterleri için sevdiğimizi de unutmayın.O alaya aldığınız insanların,pırlanta gibi insan olduklarını ben biliyorum.Ki Bilimselci ile benim de tartışmam olmuştur ve sonradan çok üzülmüşümdür bu yaptığım tartışmalara.Jön,Bilimselci ve Gloria bu forumun olmazsa olmaz renkleridir benim için ve birçok arkadaşımda bu yazdıklarıma imza koyar emin olun.İstediğim biraz daha saygı lütfen.. Eğer yaptığım yorumlardan dolayı beni sevmeyecek arkadaşlar olacaksa yolları açık olsun, zira farklı yazan kişiler yeri gelir dışlanır yeri gelir sürülür yeri gelir dünyası değiştirilir ama özgür düşüncenin önünde en muhkem kaleler bile önünde sonunda yok olur.. Özgür düşüncenin önünde değişimin önünde ne kadar tanrı yaratmışsa insanoğlu, ne kadar izm yaratmışsa, ne kadar insandan tanrı edinmişse bir de onun fikir ve kitaplarını okumuşsa durmadan, rüzgarın önündeki yaprak misali dağılıp gidecektir.. Saygı ve sevgilerimle.. saygı ve sevgiler bizden...Bozduysak kusura bakmayın... Bozan
  10. Sual ; bu sizin kaderden ne anladığınızla ilgilidir... Bu durumda buyurun... bozan
  11. Öncelikle bu yazının bu bölümde yer almaması lazımdı...Artık başlık burada açıldığına göre devam edelim ama bence buradan kesinlikle taşınmalı bunun iki nedeni var ; 1. Başlık her ne kadar dinli kelimler içerse de muhteviyat tamamen siyasi, güncel bir yazıdır, forum yöneticilerinin farkına varacağına inanıyorum... 2. Muhteviyatın uygun olmamasından başka, din bölümü gibi ciddi bir yerde komik yazıların bulunmaması gerekmez mi ? Eğlence bölümüne konulsa daha tutarlı olmaz mıydı ? Her neyse biz devam edelim madem ki buradayız... 1. Allah ile kul arasına girilmez değildir aslında cümle!!! çünkü zaten girilemez ve bu yüzden bir kemalcinin, televolecinin ya da kamyoncunun dinli olmadığı söylenemeyeceği gibi dinli olduğu da söylenemez, bu arada kamyoncunun dinli ya da dinsiz olması onu yüceltmez yücelik özgürlüklere saygı duymakla başlar... 2. Ve bir de doğrudur kamyonculuk yurdumuzda olduğu gibi dünyanın her köşesinde yedi iklim ve dört mevsimde mevcuttur.. Bitirirken yineliyorum mevzunun dinle ilgisi yoktur en azından siyaset ve eğlenceyle ilgisi daha fazladır mevzu taşınmalıdır... bozan
  12. Tebrikler dostum, bu bakış açısı kesinlikle geliştirilmeli, asla farklılıktan korkmayacaksın, insanların farklı davranışları sizi korkutmayacak, insan hata yapabilir, yapar, yapacaktır ama hataları düzeltmenin metodu dövmek sövmek toplumdan itmek, dışlamak ya da alay etmek değildir... Hele ki en ufak bir farklılık da askeri, jandarmayı, polisi vazife başına çağırmak gibi edepsizce jakobenik ve oxist davranmak ancak ve ancak kişiliği gelişmemiş darbeci tehlikecilere mahsustur...Ve son olarak askere kurşun sıkıp terör faaliyeti düzenlemekle, topluma korku salmak aynı işin başka görünümüdür her ikisi de tedhişçi bir terörist tavırdır... Toplum mütabakatı sivil insiyatif gerektirir, oxisistlik değil... ( Bu oxsist tehilikecilerin fiillerinin bozan literatüründeki tanımıdır ; Türkçeye öküzlük olarak tercüme edilebilir, lütfen silinmesin bu sosyolojik bir tanımdır...) bozan
  13. bozan şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Tehlikecilerin tehlikesi... Madem gugukcuk da katılmış biz bazı iddialarımızı yineleyelim... tehlikeci mantık terörcü mantıkla önemli bir noktada buluşur o da topluma korku salma mantığıdır. Ve yani terör yani tedhiş faaliyeti gösterenlerle topluma korku salan, tedhiş, dehşet, öcü, gibi makalelerle, köşe yazarları ile, gazetelerle aslında terör örgütleri arasında bir fark yoktur.. Toplum mutabakatına ulaşmadaki en ciddi tehdit, tehlike işte bu tehlikecilerdir...Şimdi yukarıda yazılan yazıları saygıyla bir defa daha okuyalım, ve tekrar soralım tehlikecilerin farkında mısınız ? bozan
  14. bozan şurada cevap verdi: Ulyanov başlık Politika Bilimi
    Sevgili yurtsever cephe arkadaşlarım. ne oldu yurdu kurtarmaktan vazmı geçtiniz ? epeydir görünmüyorsunuz , özlettiniz kendinizi...bari ben size yardımcı olayım boş kalmasın buralar.. Bu ülke satılık değildir, kahrolsun emperyalizm, gençlik ülkeyi sattırmayacak, bu ülke emperyalizme yem olmayacak, yaşasın devrimci, özgürlükçü, eşitlikçi, halkçı ve bilimum olumlu ne kadar kelime varsa ondan olan mücadelemiz... sizin kadar olmasa da ben de yurtsever cepheye bir katkıda bulunayım dedim... bozan
  15. Tanrılar gökteki yıldızlar gibidir, güneş çıkınca hepsi kaybolurlar... bozan
  16. Sevgili Cyrano şunu da hatırlatıyorum, ve bitiriyorum, zira bana gelen mesajlarda meselenin anlaşıldığı anlaşılıyor '' E ve lem yekfihim enne enzelne aleyke'l-kitabe yutla aleyhim'''... ( Ey nebi ) Kendilerine okunmakta olan kitabı ( Kuran ) sana indirmemiz onlara yetmiyor mu hala ?, yani sevgili dostum yoksa sen de başkaları gibi bana kuranda yazması yetmez mi diyorsun ? Ya da peygambere mekkelilerin dediği gibi biz bu kuranı beğenmedik bize başaka kitap getir mi diyorsunuz ? Allahın ayetini yazdık bir önceki ileti de ve izah ettik bundan mutmain olmadıysanız bu sizin bileceğiniz bir şey... bozan
  17. bozan şurada cevap verdi: grejuva başlık Güncel Konular
    Cyrano'ya maser ve bozan kusura bakmayın rufai misiniz ? Sevgili cyrano ben kendi adıma yanıt vereyim, Rufai değilim, kemalci değilim kamyoncu da değilim…Ben özgürlükçüyüm..Bunun ne demek olduğunu elbette baskıcı tek tipçi hitlercilere anlatamam….Bu arada siz bana Rufai miyim diye sormuşsunuz bu durumda ben de size bir soru sorabilirim, Kamyoncu musunuz ? ( bir şeyi daha ilave etmeliyim, kuyruk acısı dün birini tahkire yöneltti ve o birinin yazısı silindi, bu manada sevgi dolu olalım ne dersiniz ? ) Gece kuşuna… Sığ .............. gerek.!. Baş edemeyince bu şekilde tahkir edici, kişisel yazılar yazan bir arkadaşın yazısı dün maalesef silindi . Ben size aynı tarzda yani aşağılayıcı, hakaretamiz, insaniyet dışı bir yazı yazmayacağım, zira öncelikle ben insanım ve bununla gurur duyuyorum, kendimi ayaklar altına atamam…Size de saygılar sunuyorum…Yukarıda yazdığım gibi kuyruk acısı kimseyi tahkire yöneltmesin… bozan
  18. Hakikaten bu sorunuza yanıt almak ister misniz ? Zira insan gökte görmeye alışık olduğu yıldızları yerde görünce pek kederlenir !!! Ve bu arada ne kurnazım, ne yüksek ne de deha. orta zekalı orta mevkili, yaşlı bir ihtiyarım... bozan
  19. Öncelikle mealcilerin bu hususla ilgili düşüncelerini biliyor ve saygı duyuyorum. Kimi sünni ulemanın daha en baştan bu yana teganniye karşı oldukları da ortadadır..Karşı tarafın ise Son Peygamberin ( sav ) Medine'de bir salatta ihlas suresini teganni ile okuduğu rivayeti üzerine çokça binalar eylediğini de bir kenara bırakıyorum...Bunları tali mevzular kabul edip şunu arz ediyorum... Kuran okuyuşlarında tarihte bilmediğimiz pek çok karinin inanılmaz okuyuşları vardır, oturup onları da anmak isterim. Ama onlardan birisi var ki biz ona yetiştik o herşeyden evvel tam bir sanatçıydı... Üstâz Mustafa ismail....ve bilhassa bu büyük ustanın 1961 yılında Suriyede okuduğu Neml ( karınca ) suresi... Kendisini rahmetle anıyorum... bozan
  20. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Erkalist dostum teşekkür ederim,ben de yazılarınızı takip ediyorum. Bu arada uzun süredir göremediğim sevgili nicomedias'a da teşekkür ederim... Şunu da ilave etmek isterim, Bu ülke hepimizin, yalnızca jakobenlerin değil hatta tehlikecilerin hiç değil... Bu sloganı tuttum denizler sonsuz isteyen girer donsuz...tebrik ederim dostum... bozan
  21. bozan şurada cevap verdi: grejuva başlık Güncel Konular
    Ve çünkü bu adamlar baskıcı ve tek tipçi hitler kalıntılarıdır, tek tip denize girilmelidir bu jakobenlere göre mesela mayo ve utanmasalar bir de rengini söyleyecekler, kırmızı mayo giyilmeli diye... bozan
  22. bozan şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Bir müdedettir bir haber sitesinde dikkatimi çekip duruyor, fakat bir türlü elim değmiyordu. Bayağı bir talep de olmuş bu yazıya. Yazının başlığı ''halife Denize giriyor da bunlar neden girmiyor '' gibi ancak çocuklara hitap edecek kadar basit aslında. Bir de bu efendi kendince bir tabir üretmiş ''Büfeci islam'', işte bu terim de yazı kadar komik ve saçılı. O yazıyı patlatmadan evvel şunu ilave etmek isterim, yukarıdan bakmacı hertürlü baskıcı zihniyet ancak oxisimzdir. Tepeden yaklaşımcı, sen öyle konuşma biz seni konuştururuz, öyle giyinme biz sana giydiririz, öyle düşünme biz sana düşündürürüz, ya da bu ülkeye komünizm gelecekse de onu ancak biz getiririz gibi halka düşman, hitlerci bir yaklaşımdır..Bu yaklaşım malesef Türkiyede hala egemendir...Şimdi patlatalım şu jakobenleri... ''Beyaz Türk'' teriminin tesisine katkılarımı bilen bilir. Şimdi yeni bir terim daha tesis etmek istiyorum.. Beyaz Türk terimi kadar halkı olumsuz anlatan ve hakikate uzak bir başka terim bulunamazdı.. O Orkun yazıtlarındaki kara budun akbudunla da eğer bir kişi bu terim arasında bağ kurmaya kalkarsa ancak cehaletini ispata uğraşmış olur.. Can Dündar geçen hafta Milliyet'te, son halife Abdülmecid efendinin mayolu denize girmesini örnek göstererek özetle soruyor: ''Abdülmecid efendi İslam'ın halifesi.. Ama aynı zamanda ressam, müzisyen.. Çocuklarını Avrupa'da okutuyor ve denize mayo ile giriyor. Halife böyleyse, bugünkü liderler neden mayo ile denizde görünmekten çekiniyor?'' Önce ben cevaplayayım, mayo ile denize girmek çağdaşlığın ya da şehirli olmanın bir göstergesi falamn olamaz, Adı bir yerlerden halife olarak kalmış bir adam ister donla denize girsin ister donsuz halk onu taklit edecek diye birşey hiç olamaz. İslamlıkta ruhban sınıfı olmadığı için tüm din sahipleri kendi akılları ile doğruyu yanlışı araştırı ve bulmaya çalışır, yani halife denize idrar yaptı hadi biz de yapalım demez.. Anlicanız yazının başı çürük sonu ne olsun ???? Cevaplayalım . Türkiye'deki İslami hareket ''dinsel'' değil, sınıfsaldır. İslam son 70 yıldır, bu coğrafyada zenginin değil, başörtülü fakir fukaranın dini olmuştur. Bugünkü iktidar da başörtülü fakir fukaranın secimle işbaşına gelmesinden başka bir şey değildir. Demokrasilerde fukaralar da yönetime seçilebilir. Demokrasi, elit, aydın ve zengin tahakkumune izin vermediği içindir ki de iyi bir rejimdir. İslam fakire ya da zengine değil insana inmiş bir dindir, ne bugünkü iktidar ne de bundan öncekilerde hiçbir zaman fakir iktidara gelmeniştir, zaten sorun budur, başörtülü fakir ise hiçbir zaman iktidara gelemez, zaten okula da gidemez, ve de hangi yetmiş yıl, kaç kuruşluk Türkiye tarihi okudunuz ??? Abdülmecit efendinin hayat duruşunu, İslam'ın halifesi olmasına rağmen belirleyen din değil, sınıfıdır. Mayo ile denize girmek sınıfsal bir konudur. Dikkat edilirse aynı tarihlerde İngiliz aristokrasisinin de denize mayo ile girdiği görülür. Atatürk devrimleri ile birlikte burjuvazi ile din arasındaki ilişki kopunca, din köylülere kalmıştır. Oysa din köylülere bırakılamayacak kadar mühim bir şeydir, Türkler şu anda acıyla bu gerçeği öğreniyor. Dindar köylüler çok partili rejimle birlikte şehirlere göçüp ''Büfeci'' olurken köylü İslam'ını da şehirlere getirmişlerdır.. Köylülere kalan din değil efendiliktir.. Zira Atatürk köylü milletin efendisidir şeklindeki sözünü sardetmiştir.. Köy6lülere gelince onlar dinci falan değil köylüdür, durumunu belirleyen dini değil, yaşantısıdır...Din onun yaşamını değill yaşamı dinin kuşatmıştır, sen hem adama köylü de aşağıla hem adamı dinci yap sonrada bunlar fakir parası yok de !!!! Bugun Türkiye'de iktidarda olan da işte bu sınıftır. Bu sınıfın siyası ideolojisine ben ''Büfeci İslam'ı'' diyorum. Bugün iktidarda olanlar dün iktidarda olanlarla aynı kişilerdir, o da bürokrasidir bunu anlamadıysan Türkiyede kalem oynatma arkadaş, adama gülerler, yani tipi değişmiş diye dün kemiğini ısırdığın adamların bugün farklı kişiler olduğunu sanıyorsan seni Türk gasteci tahlilcilerine emanet ediyorum... Büfeci İslamı'nı biraz açalım. Büfeci, köylülükten kurtulmuş ama daha işadamı olamamıştır. Fakat önemli bir eşiktedir. İşadamı ''evrensel'' bakar ''sınıflarüstü'', ''siyaset üstü''' hatta ''dinlerüstü'' düşünür. Büfeci akrabacıdır, klancıdır. Herşeyi 3 metrekare dükkanı kadar bilir. Muhasebesi 3 metrekaredir, siyaseti 3 metrekaredir, dış politikası 3 metrekaredir. ''Serbest piyasa'' ekonomisini, ''serbest bir ekonomik rejim'' zanneder, demokrasi ve insan hakları ile entegral irtibatını bilmez. Zanneder ki Amerika zengin olduğu için insan hakları vardır. Oysa İnsan hakları olduğu için zengin olmuştur Amerika, çözemez . Dünya haritası çok sadedir büfecinin: Yahudi dünyayı sömürür. Araplar, din kardeşimizdir. Yunan düşmandır. Papa Hristiyan aleminin başkanıdır. Türkiye'miz çok güzeldir. Uğur Dündar araştırmacı gazetecidir. Kuşburnu şekere iyi gelir. Televoleler ahlakımızı bozmaktadır. . Büfeci islam falan olmaz, olacaksa büfeci müslüman olur, onu da yazmaya bi tarafın yemiyor heralde...Bu arada bu tanımında çalıntı ve gereksiz, bunun adı lumpendir...Engin ardıç kırk yıldır yazıyor ve dinlede bir bağlantısı yoktur, sonradan görme, şehre yeni inmiş köylüyü ifade eder... Ticareti, karı, borcu da limitlidir büfecinin. Bayilikten ne kadar kazanılıyorsa o kadar kazanır. Sigaradan 20 kuruş, gazeteden 15 kuruş. Çok bayilik almaya çalışır. Ne kadar çok bayiliği varsa durumu o kadar iyileşir. Baraj gölünde öğrenmiştir yüzmeyi. Denizle ilgisi limitlidir. Ailesi suya girerken ''İslam'' olduğu için değil, ''büfeci'' olduğu için saklanır. Büfecinin karı limitliymiş, hadi yaaaa. Biz de onları fabrikatör ya da armatör ya da gasteci tahlilciler kadar çok kazandığını zannediyorduk.. Abdülmecit efendi, ''modern halife'' olduğu için değil, ''burjuva'' olduğu için denize mayoyla giriyordu sevgili Can. Bugünkü kabinede ben saydım Başbakan dahil tam 8 tane bayii var. Bayii büyük büfeci demektir.. Atatürk'e göre Köylü milletin efendisi olduğuna göre bunun kadar tabii bir şey olamazdı..heralde Ama büfecilik kötü bir şey değildir. Bugün o, denize mayoyla girmese bile, zengin doğacak çocukları mayoyla denize girecek demektir Gelişmeye, büyümeye en yatkın kesimdir büfeciler. Yatay değil dikey büyürler. Ben mesleğimin ilk yıllarında Ankara'da çok değerli büfeciler tanıdım. Hamamönü büfesinin Mevlüt Amca'sını, Firdevs ablasını hiç unutmadım. Sevgiyle anıyorum sigara bulunmaz ''tek kanallı gizli komünist'' Türkiye'de bana sigara bulan Mevlut amcayı. ''Büfeci İslam'' terimini Giresun'un Alucra'sından Ankara'ya göçmüş bu öncü Türk büfeciye armağan ederken, kitap ve makaleleriyle beni aydınlanma köprüsünden geçiren sevgili hocalarım ve arkadaşlarım Prof. Şerif Mardin, Prof Nilüfer Göle, Prof. Nur Vergin ve Doç. Dr. Ertuğrul Özkök'e de sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Daha önceden de anlatmıştım yukarıda sosyolog numuneleri için türkiye malesef bir araştırma cenneti falan değildir, Türkiyede toplum yoktur bu yüzden sosyoloji de olmaz sosyolog hiç olmaz... Bu ülkede bürokrasi ve onlara göre adam edilmesi gereken köylü ve bürokrasinin gasteci tahlilcileri vardır, bir de edepsiz tehlikeciler.... bozan
  23. Konu ile ilgisi belki yok ama öyle ibare vardır, dilersen yollarım... dilersen nedenini de yazarım... bozan
  24. Şunu deriz sevgili dostum ... Bir meselenin olup olamaması kendi kuarllarına bağlıdır, bu kuralları koyan onun olup olamayacağını da denetleyebilir... ikincisi zulm ile zalimi bir müddeettir ayırt edemediğinizi görüyorum.. Zulm vardır, zalim de .. zulm, kim zalim kim değil belirleyicisi olandır, o sınavın sorusudur yani...Sınavın yapıcısı değil... bozan
  25. EE bir deneyelim bakalım...Ulusalcılara göre ; Ulusalcı anlayış, emperyalizme, zulme, haksızlığa, adaletsizliğe, din sömürüsüne, işçi sömürüsüne, hertürlü baskıya, kapitalizme, yani kötü olan her şeye, kardeşçe bir başkaldırıdır, ulusunu, insanları , doğayı tabiatı, sevmek, kötülere karşı olmaktır.. Ulusalcılık kısaca her anlamda güzelliktirrrrrr.. Bozan'a göre ; Emperyalizmin doldurması, boş, bir niteleme ve çabadır.. Görünüşte emperyalizme karşıdır ve fakat ona ****** eder... bozan

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.