Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

dünyahepimizin

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

dünyahepimizin tarafından postalanan herşey

  1. Sn sardunyam her konuda oldugu gibi bu konuda da olayi TSK ve polis ikilisin getirmissiniz ve devletin iki birimini birbirine zit olarak gösterip bizlerden TSK saflarinda yer almamizi bekliyorsunuz ve birde Taraf gazetesi ve o mantigi savunanlar olarak ithamda bulunuyorsunuz. Türkiye gercegi sizin anladiginiz gibi TSK ile polis arasinda secim yapan insanlardan olusmuyor. Bunlarin her ikisinide elestiren kesim az degil. Kimse burada bizden devlet birimleri arasinda bir secenek yapmamizi bekleyemez. Devlet bir bütündür ve ben o yönde elestirilerimi yapiyorum. Türkiye'de isleyen sistem icerisinde hem TSK hemde Emniyet defalarca hata yapmistir ve yorumlarimi takip ettiysen ben bunui defalarca söyledim. Size göre TSK ni elestirmek bir tabudan ibaret, ama polisi yerden yere vuruyorsunuz ayni zaman icerisinde. Bizler ise olaya tarafsiz acidan bakarak her ikisininde hatalarini dile getiriyoruz ve tabulari kiriyoruz, bazilarinin zorunada gitse. Ergenekon olayinda birakalim savcilari ve kahkemeli rahat calissinlarki Türkiye sonunda aydinliga kavussun. Daha bastan beri birileri avukatlik yapiyor ve birileride savcilik yapiyor. *****
  2. Aydinlari tanimadiginizi acik ve net bir dilde yazmissiniz. Siz hayal ettiginiz "sol aydin" ariyorsunuz. O hayalinizi baska yerde aramaniz gerekli. Biraz sag tarafiniza bakarsaniz hayelleriniz gercek olacak.
  3. Su devleti lütfen bir aciklarmisiniz burada? Madem söylediginiz gibiyse neden devlet AKP'nin cikislarini durdurmadi? Diger taraftan siz Kürtce konusmanin hangi dönemde bile serbest kaldigini ve yasagin yanlis oldugunu itiraf eden hükümeti bilmiyorsunuzki, her seyi AKP yapti zannediyorsunuz. Demekki gercekten bazen burada bosuna yaziyoruz ve konusuyoruz.
  4. Cok haklisiniz sayin Yakisikli. Bizler malesef ülkemizdeki azinliklari devamli kötü gözle görmüsüzdür. Binlerce yazi aktarabiliriz burada ülkemizdeki azinliklari devamli düsmanimiz gördügümüz hakkinda. Ülkemizin irkci ve fasizan zihniyetlerinin bu tür gülünc örneklerle güya Kürt'ler irz düsmani ve kimseyle gecinemeyen bir toplum olarak lanse etmeleri ne ilk ne de son olacak.
  5. Bakin burada sizinle hem fikirim. Yani Ergenekon terör örgütü üyelerine yapmis olduklari hukuk disi eylemler icin ve kendi emelleri icin insanlari öldürdükleri icin, hukuk onlar icin gecerli olmamali derim.
  6. Kimse burada teröre karsi silahli mücadele edilmesin gibi laflar etmiyor, devlet sinirlarini ve vatandaslarini teröre karsi korumakla yükümlü ve dogal olarak silah kullanacak. Tabiiki sadece silahli mücadele yeterli degil, parelel olarak demokratik cözümler gerekli diyoruz. Ama bunlarin hicbiri insanlari yargisiz infaz edilmesini gerektirmez. Bu tip gelisimler sadece demokratik olmayan ülkelerde, dikdatörlerin ve fasizan zihniyetin oldugu ülkelerde görülmüstür. Öldürülen insanlarin suclu olup olmadiklarini ne devlet kanaat getirir nede onun gizli örgütü. Bir sahsin suclu olup olmadigini sadece bagimsiz mahkemeler tesbit eder ve cezasini verir. Ergenekon saniklarida terör sucundan yargilaniyorlar ve dolayisiyla onlarida yargisiz infaz etmek devletin teröre karsi vermis oldugu bir mücadele bicimi olarak görebiliriz sizin mantiginizla. Ama en azindan faili mechullerin devlet tarafindan yapildigini yapmis oldugunuz savunma ile itiraf etmis oluyorsunuz ve Ugur Mumcu'nun katilide hala bulunamadigina göre ve devletin birimleri tüm delilleri vermemekte direndigine göre onunda katili belli derim. Yargisiz infazi savunan, hukuku hice sayan kendi inandigi ve sevdigi insanlar benzeri sekilde tutuklandigi zaman sikayet etmeye hakki yok derim.
  7. Varsayimlardan yola cikipta bir seyler kanitlamaya calisacagimiza, bu konuda devletin aciklamasini dikkate nazara alarak konusmamamiz daha dogru olur derim, cünki Türkiye'de Kürt'lere Kürtce yasagini devlet koymustur ve bu yasaginda ne kadar yanlis oldugunu gene devlet yasagi kaldiriken itiraf etmistir. Madem yasak yoktu, neden yeniden konusma izni verildi dersiniz? Lütfen Türkiye Cumhuriyeti devletinin almis oldugu kararlari okuyalim ve ona göre cevap verelim. Bos iddaalar kimseye bir seyle getirmez.
  8. Ne yani, simdi faili mechul sekilde öldürülenleri teröre karsi verilen mücadelenin bir parcasimi diyorsunuz? Lütfen acik konusalim. Kimse burada teröre karsi mücadele edilmesin demiyor, sadece hukuk disi eylemlere karsiyiz, bu devlettende gelse. Bakin siz Ergenekon konusunda devamli hukuksuzluktan bahsediyorsunuz ve insanlarin yargisiz infaza ugradiginu iddaa ediyorsunuz ve bu durumdan sikayetcisiniz, ama diger taraftan binlerce insanin yargi önüne cikartilmadan terörü destekliyor iddaasiyla yargisiz ve faili mechul sekilde öldürülmesini teröre karsi bir mücadele gibi anlatmaya calisiyorsunuz. Bu kadarda cifte standartlik olmazki ama. Ergenekon icin hukuk disi ama digerleri icin ne yapilirsa dogrudur. Diger taraftan "Komik olan,bir tarafta terör ve terörü mesru gösterme cabalari,diger yanda teröre karsi verilen legal ve illegal mücadeleyi demokrasi mahvoldu cigirtkanligi ile dile getirenler.Terör insanlik yani insan düsmanidir,terörle ayni taktiklerle savasilir savasilmalidirda." söylemekle aslinda devletin faili mechullerden sorumlu oldugunu itiraf etmis oluyorsunuz. Yargisiz infazi ve insanlari illagel sekilde öldürmeyi hic bir saygin devlet hangi sebebten olursa olsun asla kabul etmez. Bu tür olaylar ancak bizim ülkemizde ve benzerlerinde olur.
  9. Bassavcilik faili mechul cinayete kurban giden eski HEP milletvekili Vedat Aydin cinayeti davasini tekrar raftan kaldirdi ve öncelili dosyalar arasina aldi. Umarim ülkemizdeki tüm faili mechuller (aslinda faili belliler) tek tek yargi önüne cikartilarak adaletin yerini bulmasi saglanir. "BAŞSAVCILIK, VEDAT AYDIN CİNAYETİNİ DE RAFTAN İNDİRDİ 12:09 05 Mayıs 2009 1991 yılında kaçırılarak öldürülen HEP’in Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın cinayetinin, ‘faili meçhul’ davalar içindeki dosyası, kalan 2 yıllık zamanaşımı nedeniyle Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ‘öncelikli dosyalar’ arasına alındı Diyarbakır'da 18 yıl önce kendilerini polis olarak tanıtan elleri silahlı ve telsizli kişilerce evinden alındıktan sonra cenazesi Elazığ'ın Maden ilçesi yakınlarında bulunan kapatılan Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın cinayeti dosyası, 2 yıl sonra zaman aşımına uğrayacağı gerekçesiyle öncelikli dosyalar arasına alındı. Vedat Aydın, 5 Temmuz 1991 tarihinde gece yarısı evine gelen ve kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından “İfadeniz var, bizimle gelip bir imza atacaksınız” denilerek evinden alınmış, 7 Temmuz 1991'de Maden yakınlarındaki bir köprü menfezinin altında işkence yapılmış cenazesi bulunmuştu. Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nın faili meçhul dosyaları arasında bulunan Aydın dosyası yeniden incelemeye alındı. Vedat Aydın'ı kaçırıp işkenceyle öldürenlerin 2 yıl içerisinde yakalanıp adli makamlara çıkarılmamaları durumunda dosyanın 5 Temmuz 2011 tarihinde zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılacağı belirtilerek, öncelikli incelenmesi gereken dosyalar arasına alındı. 9 ZANLIYA YENİDEN SORUŞTURMA Başsavcılık, aralarında Diyarbakır Jandarma İstihbarat eski Grup Komutanı Binbaşı Aytekin Özen'in de bulunduğu 6'sı PKK itirafçısı 9 JİTEM'ci hakkında yeniden çok yönlü soruşturma başlattı. Olaya karıştıkları iddia edilen şüpheliler hakkında yakalama emri çıkarıldı. Adı geçenlerin kendi kimlikleriyle yurt dışına giriş-çıkış yapıp yapmadıklarına dair Emniyet Genel Müdürlüğü Pasaport Daire Başkanlığı'na yazı gönderildi. Başsavcılık bu kişilerin ‘Tanık Koruma Kanunu'ndan faydalanıp yeni kimlik alıp almadıkları, eğer almışlarsa yeni kimlik bilgilerinin soruşturma dosyasına gönderilmesi için İçişleri Bakanlığı Vatandaşlık Genel Müdürlüğü'ne de yazı gönderilerek bilgi verilmesi istendi. AYGAN'IN İTİRAFLARI DOSYAYA EKLENDİ Vedat Aydın'ın öldürülmesinden sonra alınan tanık ifadeleri, eşi Şükran Aydın ile çocuklarının ifadeleri ve Şükran Aydın’ın verdiği eşkal üzerine çizilen robot resimler incelemeye alındı. Başsavcılık, gerek görülmesi halinde Aydın'ın eşi ve çocuklarının ek ifadesine de başvuracak. Başsavcılığın yürüttüğü Vedat Aydın soruşturmasına halen İsveç'te yaşayan PKK itirafçısı Abdulkadir Aygan'ın ifadelerinin yön verdiği, bu konuyla ilgili sözlerinin ihbar kabul edilerek soruşturma dosyasına eklendiği bildiriliyor. 'CEM ERSEVER PLANLADI' Cinayetle ilgili Aygan'ın soruşturma dosyasına konulan ifadeleri şöyle: “Vedat Aydın infaz edilmeden önce evinin çevresinde keşif yaptım. Olayın planlayıcısı Binbaşı Ahmet Cem Ersever'dir. İlk keşif ‘Derdo’ kod adlı itirafçı Selahattin Görgülü ile başladı. Görüşme yapmaya gitti, başarılı olamayınca Ersever'e bilgi verdi. Ersever bizi çağırıp arabayla Vedat Aydın'ın İstasyon Caddesi'ndeki evinin karşı tarafına bakan yerde bekledi. Bir kişiyi daha yanına alarak Aydın'ın oturduğu bina, daire ve kapı numarası tespit edildi. 2 gün sonra sabah JİTEM'e gittiğimde ortalıkta kimse yoktu. Nöbetçi askerlere, ‘Komutan ve arkadaşlar nerede?’ diye sorduğumda ‘Yatıyorlar’ dedi ve ‘kimse bizi rahatsız etmesin’ demişler. Cem Ersever uyandığında ‘Niye erken geldin?’ dedi. Ben de, ‘Komutanım normal saatinde geldim’ deyince ‘Ortalık zaten bozuk. Vedat Aydın’ı vurmuşlar’ dedi. Öyle deyince ben anladım, çünkü eylemin keşfini beraber yapmıştık. Yatanlara baktığımda Cem Ersever'in yardımcısı Binbaşı Aytekin Özen, itirafçılar Fethi Çetin, Ali Ozansoy'du. Ayakkabıları ve araç lastikleri tümden çamurluydu.” *** JİTEM elemanı Demir:Tetiği Hasan Adak çekti SORUŞTURMA dosyasına PKK itirafçısı ve JİTEM elemanı Murat Demir’in ifadeleri de konuldu. Demir, Aydın'ın kaçırılmasıyla ilgili daha önce şunları söylemişti: “Cinayetin işlendiği tarihte Silvan'da askerlik yapıyordum. Temmuz'un 1 veya 2’siydi. Cem Ersever geldi, ‘operasyon var’ diyerek beni, Hadi Çelik ve İlhan Çelik’i aldı. Alay Komutanı İsmet Yediyıldız, Ersever'le birlikte bize ‘Vedat Aydın’ı alıp sorgulayacağız’ dediklerinde öldürüleceğini anladım. Birkaç itirafçı ve ‘Bülent', ‘Murat' ve kod ismi ‘İmanım’ olan özel harekâtçılarla Vedat Aydın'ın evine 3 arabayla gittik. Eve itirafçı Hasan Adak, İmanım ve Bülent ellerinde telsizle gitti. Aldıktan sonra Elazığ'a doğru yola çıktık. Cem Ersever’in kullandığı otomobili takip ettik. Maden ilçesine 10 kilometre kala araçtan inip kırsala doğru yürüdük. Ersever, bize gösterdiği noktada, ‘Sorgulayın sabaha doğru gelirim’ dedi. Sorguda, Aydın’ın gençleri dağa gönderdiğini itiraf etmesini istiyorduk. O da öldürüleceğini anladığı için ‘Benden bir şey alamayacaksınız’ diyordu. İşkence sabaha kadar sürdü. Geceyarısı Maden tarafına götürdük. Issız yerde durduk. Vedat Aydın'ı alıp köprünün altında infaz ettiler. Tetiği itirafçı Hasan Adak çekti.”" Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1241514595&year=2009&month=05&day=05-
  10. Faili mechullerle ilgili yeni gelismeler; "FOÇA KAYIPLARININ ADRESİ JİTEM’İN ‘03 TİMİ’ ÇIKTI 12:18 05 Mayıs 2009 ÇAYAN ETHEM Her cumartesi İstanbul Beyoğlu’ndaki Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelerek kayıp çocuklarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri’nin geçen haftaki 214. buluşmasında, 31 Mart 1998 tarihinden kayıp olan dört kişinin bulunması istendi. Cumartesi Anneleri’nin geçtiğimiz günlerdeki buluşmasında konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Ferhat Kentel, Neslihan Uslu, Metin Andaç, Mehmet Ali Mandal ve Hasan Aydoğan isimli yurttaşların İzmir Foça’daki askeri alan içerisinde bulunan ve kontrgerillaya ait binalarda işkenceye maruz kaldığını, Üçkuyular semtindeki işkenceden çıktıklarını, Seferihisar ilçesi kıyısında küçük kamarası olan bir balıkçı teknesine bindirildiklerini ve daha sonra bu teknenin bomba ile infilak ettirilerek batırıldığını ifade etti. Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Teşkilatı (JİTEM) içerisinde faaliyetlerini yürüttüğü ve “03 Timi” elemanı olduğu iddia edilen Turan Ünal’ın sözkonusu kayıp olayının detaylarını hapishanede anlattığı ortaya çıktı. Turan Ünal’a ait olduğu belirtilen ifadelerde sözkonusu 4 kişinin nasıl kaybedildiği anlatılıyor. 03 TİMİ ÜYESİ TURAN ÜNAL Ünal’ın ifadeleri arasında nasıl JİTEM’e katıldığı, JİTEM’de görev alan kişilerin kimler olduğu, 1998 yılına kadar kaybedilen ve öldürülen yurttaşlar, yaptıkları işkenceler, uyuşturucu ticaretini kimlerle, nereden ve nasıl yaptıkları gibi ayrıntılar bulunuyor. Arkadaşlarıyla birlikte gerçekleştirdikleri bir gasp olayından sonra kendisine sahip çıkılmaması üzerine tutuklanarak Çankırı Hapishanesi’ne konulan Turan Ünal, yargılandığı davadan hüküm giyince kendisini kurtarmak için yardımda bulunmayan arkadaşlarına “şantaj” yapmak amacıyla bildiklerini hapishanede bulunan siyasi tutuklular ile paylaşmaya başladı. ÜNAL’IN İLK İLİŞKİLERİ EMNİYET’LE S1995 yılı mart ayında Polis Akademisi sınavlarını kazanmasının ardından Amasya Emniyet Müdürü Mümtaz Karaduman ile tanıştığını ve ilk ilişkilerini kurduğunu anlatan Turan Ünal, Karaduman’ın kendisini Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde Personel Şube Müdürü olarak görev yapan Burhan Tansu ile tanıştırdığını söylüyor. Tansu’nun da işadamı görünümündeki Tarık Ateş ve ortağı Turan isimli kişilerle kendisini tanıştırdığını ifade eden “03 Timi” üyesi Turan Ünal, bu kişileri şöyle tanımlıyor: “İhracat ve gümrükleme işleri yapıyor görünümünde her türlü kontra faaliyeti ile birlikte uyuşturucu kaçakçılığı da yapmaktadırlar.” Polis Akademisi sınavlarını kazanmasına rağmen akademiye gidemediğini, askere gitmeyi tercih ettiğini belirten Ünal, bu durumu Mümtaz Karaduman’a da bildirdiğini ve askere gitmesi için gerekli işlemlerin yapılması talimatı verildiğini anlatıyor. ASKERDEYKEN JİTEM’E GEÇİŞ YAPTI Ünal, 21 Kasım 1995’te Sivas 1. Er Eğitim Tugayı’nda askerliğe başlar. Bölük Komutanı Yüzbaşı Salih Doğan, kısa süre sonra Turan Ünal ile birlikte 29 kişiyi ayrı bir yerde toplayarak kendilerine özel bir eğitim verileceğini açıklar. Bu ekip diğerlerinden ayrılır. 29 kişilik ekibe çeşitli silahlar, atış, silah bakımı, silahlı ve silahsız savunma teknikleri, dövüş teknikleri, birlikte tim çalışmaları, çeşitli teknik cihazların kullanılması üzerine eğitim verilir. Bu eğitim çalışmalarının ardından ise Turan Ünal’a komutanları tarafından “JİTEM’e bağlı 03 Timi üyesisin artık” açıklaması yapılır. 03 TİMLERİ JOKER KONUMUNDA Turan Ünal’ın kendisinin de içerisinde yer aldığı “03 Timi”ne ilişkin verdiği bilgiler şöyle: “03 Timi joker konumunda bulunduğu için ani görevler ve son dakika görevler çıkıyor. Emniyet, MİT ve diğer askeri kuruluşlar bilgi, malzeme ve personel alanında kullanılıyor. Tim’e emirler üst düzey emniyet hizmet ve daire başkanlığından geliyor. Kolluk kuvvetlerinin sahip olduğu bütün yetkiler, kimlikler kullanılıyor.” OLAYIN KUTLAMASI YAPILDI “03 Timi”nden Turan Ünal 31 Mart 1998 dört yurttaşın kaybedilmesi olayıyla ilgili ayrıntıları şöyle anlatıyor: “Neslihan Uslu, Metin Andaç, Mehmet Ali Mandal ve Hasan Aydoğan, Çeşme Alaçatı’dan kaçırıldı. Foça’da askeri alan içerisinde olan kontrgerillaya ait binalarda işkenceli sorguya alındı. Sonra Hatay Üçkuyular semtinde kontrgerillaya ait binada 3-4 gün tutuldu. Nisan ayı sonunda ağır işkenceden çıkmış, kolları kırık ve hap ile uyutulmuş bir halde İzmir Seferihisar kıyısında küçük kamarası olan bir balıkçı teknesine bindirildi ve tekneye bomba ile patlatılarak batırıldı. Seferihisar’ı seçme nedeni dağların direk denize inmesi, ıssız, derin bir yer olmasıydı. Bu olayın kutlaması daha sonra Çeşme’de bulunan 40 dönümlük arazi üzerinde kurulan FLY-İN adında bir eğlence yerinde yapıldı. Burası kontrgerillanın sürekli eğlenmek için gittikleri bir yer. Hatta İstanbul’da da bir şubesi bulunuyor.”" Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1241515108&year=2009&month=05&day=05-
  11. Sn politika kendi yazinizla celisiyorsunuz. Bir taraftan Kürtce yasakti diyenlerin gercekleri asla söylemediklerini biliyorum diyorsunuz diger taraftan ise hemen ekleyip Kürtce'nin bir dönem yasaklandigini ve bu dönemin olaganüstü oldugunu söylüyorsunuz. Nasil bir celiski bu anlasilir degil. Kürtce yasakmiydi degilmiydi? Olaganüstü sartlarda yasaklandigi yasaklanmadiginimi gösteriri? Dolayisiyla Kürtcenin bir dönem yasak oldugunu iddaa edenler sizin söylediginiz gibi gercekleri asla söylemiyorlar diyemeyiz. Ben size dcefalarca devlet erkaninin bile bu yasagin yanlis oldugunu dile geirdigini söylememe ragmen, siz malesef her defasinda Kürcanin Türkiye'de asla yasaklanmadigini iddaa ettiniz. Buradaki yazinizda ise tam tersine bir dönem yasak oldugunu dile getiriyorsunuz. Bu celiskiye artik okuyucular karar versin.
  12. Benim ülkemizde gördügüm ve yasadigim asla hukukun üstünlügünün olmadigi, ama bu durum bence yeni degil cok cok gerilere gitmemiz gerekli, taaki Osmali döneminden basliyor ve günümüzde de devam ediyor. O anlamda insanlarimiza da tabiiki her siyasi cevre kendi hukuk anlayisini empoze etmeye calisiyor ve birilerine göre devamli digerininkisi hukuka karsi. Türkiye'de hukukun üstünlügü bu siyasi zihniyetle ve mentalite ile asla gerceklesmez. Söyledigim gibi herkes kendi dogrularini hukuk olarak ön plana cikartiyor. Insanlarimizin aydinlanmasi gerekli ve evrensel anlamda hukuka sahip cikmamiz gerekli.
  13. Ya Mehdi kardes, sen gercekten bu anlatmis oldugun masallara inaniyormusun? Bakin bir cok arkadas size katilmadigini ve hikaye anlattiginizi yaziyor, ama siz hala hic bir elestiri yokmus gibi davranip kendi bildiklerinizi döküyorsunuz buraya. Lütfen birazda elestiri ve sorulari dikkate alarak yaziniz. Yoksa amaciniz burada paylasim yerine sadece kendi reklaminizimi yapmak?
  14. Sn bilimselci, siz iki taraftan birinin objektif olmayip dogru söylemiyor oldugu kanisina variyorsunuz, ama her iki tarafinda objektif olmadigi ihtimalini unutuyorsunuz. Illada iki kisiden birisinin konusurken objektif olacak diye bir sarti yok. Öyle olabilecegi gibi, her ikisinin de objektif olmama ihtimali var.
  15. Bence her anti - demokratik tutuma karsi gelmek kisinin demokrat oldugunu göstermez. Mesela bir seriatcinin fasist bir rejime karsi gelisinin sebebi onun demokrat oldugundan degil, sadece kendi anti - demokratik tutumuna ve görüsüne uymadigindandir. Demokratik durus demek bana göre evrensel anlamda olan bir anlayisdir. Demokratik durus kendi anti-demokratik anlayisini iktidara getirmek icin yapilan eylemler degildir.
  16. Size tümüyle katiliyorum. Malesef bende sizin gibi ayni tesbitleri yapiyorum, sadece 1 Mayis konusunda degil hemen hemen tüm konularda aynisi. Bakin sayayim isterseniz. Türkiye'deki demokrasi konusunda sadece AKP elestirilir, Türkiye devletinin zihniyeti degil, PKK konusunda gene ayni sadece AKP, sanki PKK yeni piyasaya cikti ve AKP ona karsi yanlis mücadele yapiyor, ülkemizdeki azinliklar konusu keza aynisi, AB konusuna bakiyorsunuz gene ayni, sanki diger hükümetler hep dogru davranmislar ve sadece AKP yanlis yapmis, secimlerde hile konusuna bakin gene ayni, sadece AKP hileye basvuruyormuscasina burada diger AKP gibi hileye basvuran tüm siyasi partiler ve onlarin zihniyeti savunulmakta ve korunmakta, ekonomi olsun, dis politika olsun, ABD ile iliskiler olsun devletin zihniyeti yerine sadece AKP elestiriliyor. Bizler buradan bunlarin yanlis oldugunu, sorun sadece AKP degil zihniyet ve niyet oldugunu söylerken ya AKP'yi savunuyoruz oluyoruz ya da vatanhaini. Hayir efendim bizler buradan ne AKP'yi destekliyoruz ne de Türkiye karsitiyiz. Biz sadece ülkemize gercek demokrasinin gelmesini istiyoruz.
  17. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Sn politika, bakiniz Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümetleri ve diger birimleri gecmiste Kürt'leri inkar etmekle hata yaptiklarini itiraf ederken ve dolayisiyla Kürt realitesini kabul ederken, siz hala Kürt'lerin gecmiste hic kimse tarafindan inkar edilmedigini ve benim dolayisiyla iddaalarimin provaka amacli oldugunu söylüyorsunuz. Ben size sadece kendi iddaalarimdan degil, bilakis devletin bakis acisindan bahsediyorum. Dolayisiyla bu konuda kimin provaka amacli oldugu acikca belli olmus oluyor. Benim yorumlarimi okumadan yapmis oldugunuz atiflar, benim Kürt'ler ve Ermeni'ler disinda hicbir seyi görmedigi iddaa etmeniz, baska bir provakakasyon olarak kabul ediyorum. Gecmiste yapilanlari inkar ettigimiz gibi birde benim söylemediklerimin burada iddaa edilmesi, Lozan'i ret ediyormusum, amacin ne oldugunu göstermektedir. Gelelim ciddi diye nitelediginiz kurumlarin rakamlarina. Herkesin bildigi gibi bir ülkedeki insaSanki insanlar parti tercih ettikleri gibi, bir dönem Türk'lügü, bir baska dönem Kürt'lügü secsinler. Azinliklarin gercek sayisini ögrenmek icin arastrma veya anket falan yapilmaz, bilakis genel sayim ile ögrenilir. Secim yapmiyoruzki anket ve arastirma yapilsin. Herhalde bu ciddi arastirma kurumlari mesela 1000 veya daha fazla sahisa sordular, Kürt'müsün, Türk'müsün veya baska hangi millettensin, veya Kürtlügümü tercih ediyorsun yoksa Türklügümü? Sonra aynen secim arastirmasi gibi vatandaslarin oranini hesapladilar. Inanilacak gibi degil dogrusu. Ve birde yok efendim ciddi bir arastirmaymista ve bir de ciddi kurummusta, falan filan. Olamaz böyle bir basitcilik. Burada secim söz konusu degilki arastirma yapilsin. Türm insanlar genel sayimla belirlenir ve biter bu is. Varsayimlarla bir yere varamayiz, neymis efendim genel sayim sonucu da aynen anket gibi cikarsa bu seferde sayimi inkar edermisiz. Bu konuya ne kadar ciddi baktigimiz, secim anketine benzer arastirmalari Türkiye'deki azinliklarin sayisini burada bizlere ciddi bir arastirma gibi getirilmesinden belli. Ben sunu idda ediyorum, Türkcüler, irkcilar ve fasizan düsünceye sahip olanlar Türkiye'de asla azinliklari iclerine sindirememislerdir ve ellerinden gelse azinliklari bir hic ilan ederler. Türkiye Cumhuriyetinin ve onun vatandaslarinin ülkemizde yasayan azinliklara saygilari varsa ve bunlara nüfüs varliklari oranda belirli kültürel haklar vermek istiyorsa önce dogru dürüst bir sayim yapilir ve tesbit edilir. Gerisi bana göre bos laftir. Alt kimliklerin belirlenmesi gibi bir genel sayima Türkcüler asla sicak bakmazlar, cünki gercekler isiginda inkar politikalarini devam ettiremeyecekler.
  18. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Sn mavi olmayan gökyüzü, Daha düne kadar Türkiye'de kürt'lerin olmadigini güya sözüm ona cok saglam kaynaklara dayanarak bizlere yutturmaya calisiliyordu, kimisi kaynak göstererek Kürt'lerin kara basinca kart sesi cikarttigi icin o bölgenin insanlarina Kart ve dolayisiyla Kürt denildigini, ama onlarin aslinda Türk olduklarini, hemde dag Türk'leri olduklarini bizlere inandirmaya kalkiyorlardi. Simdi artik Kürt'lerin varliklarini kabul ediyorlar, ama genede iclerine sindiremedikleri icin bu kezde yok efendim Kürt'lerin nüfusu o kadarda söylendigi gibi abartilacak sekilde cok degilmis ve en fazla 13% olabilirmis, hemde gene kendilerine göre saglam kaynaklari var. Sonucta ister bir Kürt vatandasi olsun ister 100 milyon fark eden ne, sen onlari hice saydiktan sonra? Ben buradan söylüyorum, kaynaga maynaga gerek yok, her sey ortada, yapalim bir genel sayim ve bu sayimda insanlarin alt kimlikleride belirlensin. o zaman akmi karami görecegiz. Gercekleri göstermemek icin böyle bir syima tabiiki Türkcüler yanasmayacak, onlar her zaman yaptiklari inkar politikasi ile bir yerlere varacaklarini zannediyorlar, ama nafile.
  19. Sn politika Türkiye'de bu tarz operasyonlar yeni degilki siz Türkiye'nin AKP döneminde adim adim polis devleti olma yoluna yönlenmesi olarak görüyorsunuz. Ben size 1980 darbesinden soraki yillarda yüzlerce benzeri operasyonlar sayabilirim. O dönemin operasyonlari ülkemizi polis devleti yapmiyordu da simdi AKP döneminin operasyonumu yapiyor dersiniz? Neden gecmise gözümüzü kapatiyoruz ve sadece AKP dönemini degerlendiriyoruz anlamis degilim. Bizler Türkiye'nin yeni degil gecmisten beri polis devleti oldugunu iddaa ederken bizleri dxevlet karsiti olarak niteliyorsunuz, ama kendiniz de benzeri tesbitlerde bulunuyorsunuz, aramizdaki fark sadece sizin gecmisten bahsetmemeniz ve sadece AKP dönemini degerlendirmeniz. Sorun sadece AKP degil bilakis sistem ve devlet.
  20. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Hangi ciddi arstirma enstitüleri Türkiye'de Kürt nüfusun 8-13% arasinda oldugunu tesbit etmis? Sadece ciddi arastirma enstitüsü yazmakla olmuyor, lütfen isim ve kaynak verin. Diger taraftan neredeyse 13 milyonluk Istanbul'un Kürt nüfusu en az 30%, Izmir'den ve Mersin'den daha bahsetmedik. Ak deniz bölgesi desen gene sayisiz Kürt göcmeniyle dolu. Bu saydiklarim Türkiye'nin Türk agirlikli bölgelerinden, birde Kürt nüfusun agirlikli oldugu sehirlere baksak, vermis oldugunuz rakamin ne kadar gülünc oldugunu hemen görecegiz. Birakalim arastirma yapmayi, dogru dürüst bir genel sayim yapilsin ve bu sayimda insanlarin alt kimlikleride sorulsun. O vakit görecegiz, yüzde kaci Kürt kökenli vatandaslarmis. Lafta hepimiz gercekleri konusuyoruz ve devamli karsimizdaki yanlis söylüyor. Kendimize güveniyorsak yapalim bir genel sayim ve ögrenelim. Grerisi bos laf. Kürt irkcilarinin kaynaklari üzerinden konusmak ne kadar objektif ise Türk irkcilarinin kaynaklari üzerinden yargiya varmakta o kadar objektiftir.
  21. Sn suheda ben mesela sizin gibi düsünmüyorum ve basta Kürt'ler olmak üzere ülkemizde tüm azinliklara haksizlik yapildigini söylüyorum. Haksizlik ve baski yapilmiyor demek Türkiye'nin resmi inkar ve ezberci politikasidir. Siz bu politikaya katilabilirsiniz, ama ben asla!!!!
  22. Malesef ilginc degil, sadece konu ile alakasi yok. Kendi avlusunun ne kadar kirli oldugunu söylerken, komsununkininde ayni kirlilige sahip oldugunu söylemeye benziyor. Komsunun avlusunun kirliligi benim avlumu temizlemez.
  23. dünyahepimizin şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Sn Diyarbakirli, siz beni yanlis anladiginiz kanisindayim. Ben yapilan asimilasyondan degil Kürt vatandaslarimizin direncli oluslarindan gurur duyuyorum. Lütfen tekrar okumanizi rica ediyorum benim yorumumu.
  24. 1 Mayis isci bayramini Taksim'de kutlanmasina izin vermeyen zihniyet gerici, anti demokratik ve fasizan bir zihniyettir. Bu zihniyet 1 mayis isci bayramini asla iclerine sindiremediler.
  25. Sn politika, dikkatinizi cekerim konunun basligi "Türk polisinden korkmayan varmi". Bu baslik altinda ne Alman polisi nede baska bir ülkenin polisi Türk polisine karsi kiyaslandi veya onlar hakkinda olumlu bir yorum yapildi. Ben size Bulgar polisinden de bahsedebilirim ve onlardan dahada fazla korkulur, ama konumuz dünya polisini degil kendi ülkemizin polisini konusmak. Size tavsiyem acin bir baska baslik ister Alman polisi ister digerbir ülkenin polisi hakkinda ve konusalim. O vakit bizimde Alman polisi hakkindaki görüsümüzü acik ve net sekilde ögrenirsiniz. Ben kendi polisini tanimayan ve tanimak istemeyen bir toplumun baska ülkenin polislerini taniyacagini zannetmiyorum.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.