Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

dünyahepimizin

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.434
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    4

dünyahepimizin tarafından postalanan herşey

  1. Ama Alevi'lerin yakildigi ve katledildigi gercegini nasil red edebilirizki? Lütfen konulari karistirmayalim. Yanan aleviler, biz yaniyoruz demeleri herhangi bir topluluga mal etmekmi oluyor? Aleviler Türkiye'de yakilmistir ve katlima ugramistir hemde Osmanli'dan günümüze kadar. Kürt'ler konusunda yeterince konusuldu ve su an gene ülke gündeminde. Onlara yapilan katliamlarida unutamayiz. Bir veya daha fazla Kürt vatandasinin ülkücü veya diger sagci partilerden olupta onlarin agziyla konusmalari diger iddaalarin yalan oldugu anlamina gelemez. Bir olayin olup olmadigini sahislara göre degil delil ve kaynaklara göre iddaa edebiliriz.
  2. Evet bilmeden tanimadan büyük laflar etmeyelim, cok dogru bir laf, ama herkes icin gecerli!!!! Ben sizin bu baslikta hesap sordugunuzu okumadim ve ona göre degerlendirdim. Siz benim özel hayattaki yasamimi biliyormusunuda hesap sormuyorum diye suclama getiriyorsunuz? Konuyu dagitmadan özüne geri dönelim daha iyidir. Siz bize cözüm önerilerinizi getirin daha uygun olur. Biz sizin hangi dernekte calistiginizi bilmedigimiz icin cözüm önerilerinizin yeri bana göre bu forum ortamidir.
  3. Insanlari degerlendirirken o insanlarin dini, mezhebi veya irki neden o kadar ön plana cikartiyor anlamis degilim? Din ve irk o kadar önemlimi yani? Ben insanlari degerlendirirken onlarin yaptiklarina ve insanliklarina bakiyorum ve böyle düsünmeyide digerine göre tercih ediyorum. Bir sahsin Alevi, Kürt, Türk, sunni, ermeni, Arap olup olmamasi önemli degil ve o sahis hakkinda hic bir bilgiyide beraberinde getirmez. O sahis gercekten insanmi? Bu noktaya bakmak gerek.
  4. Türkiye insanı önceki secimlerde CHP'den, ANAP'tan, RP'sinden, MHP'den hesap sordu mu? Bence ne siz sordunuz nede digerleri. Nedenide cok acik. Neden sormadik, cünki sen, ben ve hepimiz baskalarinin oyunu calmaya calistik, calanlari destekledik eger sectigimiz partiyse tabiiki ve bazen de basardik. Siz demokrasi mücadelesi yapin, cözüm orada. Siz insanlarimizin aydinlanmasi icin mücadele yapin, cözüm orada. Siz sadece hirsiz A'yi degil tüm hirsizlari sikayet edin ve bunlarla ortak calismayin, cözüm burada. Siz herhalde yasadiginiz ülkenin siyasi yapisini ya tanimiyorsunuz yada bilerek transit geciyorsunuz. Bana göre gargara yapmak, her secimde tüm partilerin secimler konusunda sikayetci olamlarini buraya tasimaktir. O siyasetciler peki hala kanunlari uygulayarak şikelerin önüne gecebilirler, ama yapmiyorlar. Neden acaba? Kim gargara yapiyor simdi?
  5. Önce kendi yorumlariniza bakin ve orada bana hangi cümlenizin icinde sizin şikecilerden hesap sordugunuzu gösterin. Sizin bu yorumunuzu okumadan 2 saat önce tv nin birinde şike üzerine konusma vardi ve konusmacilar CHP'den, SP'den ve AKP'dendi. Orada dikkatimi ceken tüm konusmaci partilerin şikeden söz etikleri, ama herkesin sikeyi sadece digerinin kendisine karsi yaptigiydi. Ve anlatilanlar dogruysa bu üc partide sikayette bulunduklarini dile getirdiler. Bu ne anlama geliyor? Bu demek oluyorki Türkiye'de gercektende secimlerde şike var ama bu şikeyi herkesin yaptigi. Ve dönelim gene sizin yaziniza, ne var o yazinizda, sadece CHP'lilerin cuval bulduklarindan bahsediyorsun, yani bir taraf tutma var sizde. Kendiniz şikenin bitmesi icin bir tek dahi cözüm getirmezken, bizde burada şikenin sadece bir parti tarafindan degil tüm partileri kapsadigini anlatiyoruz, ama bizim cözüm getirmedigimizden yakiniyorsunuz. Sizin cözümünüz nerede? Ve aslinda bunun cözümü cok basit. Cözüm gercek demokrasiden gecer. Gelin önce ülkemize demokrasinin gelmesi icin ugrasalim A veya B partisinin arkasinda giderek degil, oy hirsuzlari arasinda secenek yaparak degil. Ben buradan bir cok basliklar altinda ülkemizin sorunlarinin cözümünün demokrasiden gececeginin üzerine defalarca basmisimdir. Secimlerde şike yapilmasi bizim bir sorunumuz olduguna göre cözüm belli. Demokrasinin evrensel anlamda isledigi ülke haline geldigimiz zaman vatandas zaten bu tip şikelere kendisi izin vermeyecegi gibi, teknik acidanda bunlarin cözümü var. Isterseniz secim listeleri ile ilgili basliga bir göz atin ve benim orada bazi gelismis ülkeleden vermis oldugum örnekleri görün. Ama malesef kimse cözüme yanasmiyor. Yorumcular sadece AKP'nin bilmem ölmüs insanlari secim kütügünde gösterdigini veya degisik tezgahlarin yapildigini anlatiyor. Ben ise bu kargasaligin nasil cözülecegini cok acik ve net sekilde yazdim. Örnegin dün bulundugum sehirde secim bürosundan dindersleri ile ilgili yapilacak halk oylamasi icin secim davetiyemi posta ile aldim. Ilerideki her secimde, genel secim olsun, Avrupa parlementosu secimi olsun, belediye secimleri olsun otomatikmen evime posta yoluyla aliyorum ve benim cocugum sene sonunda 18 ysina girdiginde o da otomatikmen secim davetiyesini alacak, yani onun önce ülkemizde oldugu gibi her secimden önce ismini secim kütügüne falan yazdirmasina gerek yok. Yani Türkiye bazinda yasadigi bölgenin muhtarligina kayitli olmaniz yeterli ve siz her secimde posta yoluyla secim davetiyenizi aliyorsunuz. Cokmu zor bir cözüm bu? Yoo elbetteta hayir, kolay bir cözüm, ama varmi cözüm isteyen? Bence yok!!! Biz bunlari örnek olarak gösterdik ama dinleyen kimki. Sike konusunda da gene gelismis ülkelerde örnekleri var ve buralarda evrensel anlamda demokrasi isliyor. Demekki cözüm yolu belli, ama gene burada dinleyen kimki? Dolayisiyla söylediklerimiz aslinda sizin anladiginiz gibi sadece "iki kelimeden" ibaret degil, icerigi daha degisik, biraz düsünmek gerek ve aynaya bakmamiz gerek.
  6. Sn Taylan Abi malesef siz mseleyi "dür mantikla" anlamissiniz. Benim anlatmaya calistigim sizin anladiginiz gibi her dönem böyleydi simdi ne var yani bunda degil bilhassa her dönem secimlarde sike oldugu ve bugün yakinanlarin dün kendilerinin yaptigi. Dolayisiyla sikeden sikayetci siyasilerin ve partilerin tümünün aslinda sikeci olduklari ve sadece baskalarinin yaptiklarini gördükleri. Sike istemiyorsak sikeyi ortadan kaldiracak unsurlari ortadan kaldirmaya calisalim. Bu gün sikeden sikayetci olanlar gecmiste sikenin olmamasi icin neler yapmislarki? Hirsizin hirsizdan sikayetci olmaya hakki yok derim, var diyorsaniz siz bunun mantigini önce bize aciklayin. Yorumlari anlmak istedigimiz gibi okursak ortaya bu durum cikar.
  7. Sn kaplan, öyle anlamasak herhalde cevabini degisik yazardik. Eger sizi yanlis anladiysak biraz daha aciklayin tam anlayalim derim. Yoksa isimize gelmeyen yorumlari dogru anlamassin diye gecistirmeyemi kalkiyoruz acaba? Ben size Apo'yu idamdan kimlerin kurtardigini acikladim, katilirsiniz, katilmazsiniz o sizin sahsi görüsünüz. Eger siz dogrusunu biliyorsaniz ve bizim aciklamamiza katimiyorsaniz lütfen bizi aydinlatin. Basliginiza bakarsaniz koskoca bir soru isareti var? Bizde bu soru karsiliginda cevap vermeye calistik. Birde unutmadan sizin bana vermis oldugunuz sözünüzü hatirlatayim. Lütfen o sözünüzü en yakin zamanda tutun. Merak ettigim iddanizi isbatlayamayinca ne diyeceksiniz acaba? Benzeri soruyu sizde bana sordunuz hatirlarsaniz.
  8. Sn Yazicioglu gercekten cok dogru konusmus. Bakarsak TBMM catisi altina belirli dönemlerde bir cok insanin katili oldugu saptanan kisiler orada cirit attilar ve halada atiyorlar. Sonrada kalkip bazilari buradan ahkam keserek bizlere demokrasi ve özgürlük dersi vermeye calisiyorlar.
  9. Sn demirefe, siz buna tokatmi diyorsunuz? Birakin lütfen, etmeyin eylemeyin, görelim su gercekleri. Tokati yiyen devamli muhalefet. Yanlis anlasilmasin, ben AKP'nin yükselisine veya kazanmasina sevinmiyorum,a ma gercekleri görmek gerek. AKP'nin alternatifi yok ve olmadigi sürecede tokati yiyen devamli muhalefet olacak. Bakim muhalefete kim var, birisi Baykal digeri Bahceli. Bunlarmi bizi AKP'den kurtaracak? Güldürmeyin beni lütfen aksam aksam. Önce mesela CHP yillar önce Ankara ve Istanbul'u neden kaptirdiginin arastirmasini yapsinki hatasini görsün. Tokati yiyen yemis zamaninda ve o tokat öyle bir tokat olmuski Osmanli tokati onun yaninda az kalir, cünki hala kendilerine gelememisler.
  10. Birisi buradan Türkiye'de cok sistemli döneme gectigimizden günümüze kadar olan secimlerde yapilan secimlarin saibesiz yapildigini söyleyebilirmi acaba? Her dönem ve her partiden duydugumuz suclamalar, ama nedense bugüne kadar ne bir secim ertelendi nede baska durumlar oldu. Dünki secime bakiyorsunuz, CHP mesela Ankara ve Istanbul icin saibe yapildi derken AKP'de Driyarbakir'da saibe oldugu iddasinda bulundu. Buradan anlasilan ya gercekten ülkemizde secimler saibeli yapiliyor, ama her partininde bu saibede parmagi var, yada gercekten sadece secimi kaybeden partilerin cigirtganligi var. Her iki ihtimal durumunda burada kimsenin cigirtganlik yapmaya hakki yok derim. saibe varsa sikayet edende yapiyor, cünki o da ya kendisi iktidardayken yapti yada belirli sehirlerde. Secimlerde saibe aramak aslinda bizim demokrasi ve cogulculuk kültürümüzde var. Her parti kendi iktidari döneminde ya direk olarak yada belediyeler üzerinden secmenlere rüsvet vererek oy avina gitmislerdir. bakin bir cok sehirdeki gecekondulasmak ve carpik alt yapi bu secim sikelerinin sonucundandir. Su anki tüm partiler sikenin icerisindeler. Ülkeye yeni, dürüst ve seffah partiler gerekli. Bu kafayla bizler hem calariz hemde calindi diye sikayet ederiz. Demokrasi isteyenlerin bir cok antidemoktarik eylemleri destekledigi gibi. Sadece kendileri icin istenir her sey.
  11. Sn suheda, devrimci görüse sahip olmak ve o durusu göstermek demek herkesle her konuda aynin görüste olacagiz anlamina gelmez. Devrimcilik bir evrenselliktir. Ülkemizin özel sorunlari var ve bu konulara bakis acisindan cok yönlü olarak tartismak ve görüs bildirmek kadar ne iyi olabilirki. Yoksa sizin icin devrimcilik bazi milliyetci gecinenlerin ´devletin hatalari karsisindaki durusu gibi teslimiyetcimi olmak acaba? Evet burada bazi kendilerini demokrat tanimlyayan arkadaslarla fikir ayriliklarimiz var, ama asla onlarla tartisirken birbirimizi yok etmek gibi bir amacimiz yok, tehdit hic yok. Tekrar söylüyorum, ülkemize sorunlari asabilmek ve önümüzü acabilmek icin devrimci görüslere ve siyasete ihtiyac var. Onlarin disindaki görüslere sahip olan siyaset zaten yillardan beri ülkeyi yönetmekteler ve su anki durumuyla geldigimiz nokta hicte icler acici degil. Kendileri iktidardayken yapmis olduklari yanlis politikalar sonucu ülkemizi seriat tehdidiyle bas basa getirdiler ve simdide kalkmislar AKP'den yakiniyorlar. Ülkeyi düzgün yönetseydinizde AKP'nin önünü acmasaydiniz. Her dönem imamhatip okullari acmakta ve imamhatip ögrencilerini üniversite devletin yüksek mertebeli makamlarini kapilarini acmakta yarisa gittiniz. Atatürkcülükten bahserken seriatcilik ve dincilik yaptiklarini herhalde unuttunuz.
  12. CHP'nin basindan Baykali'in derhal gitmesi gerekli. Bundan sonraki baskanliga secilecek sahsin secim kaybetmesi durumunda da derhal geri cekilmesi gerekli. Türkiye'de artik siyasette saltanatlik devrinin son bulmasi ve demokratiklesmenin gelmesi gerekli. Baykal'in alternetivi yok diyorsak bu durumun tek sorumlusu gene Baykal ve kurmaylari cünki, onlar kendilerine alternatif olacak beyinleri devamli partiden dislamislardir. CHP'nin gercek sosyaldemokrasiyi savunan ve hazmeden, demokrasiden yana olan, irkciliga ve asimilasyona karsi gelen dürüst ve valiskan bir baskana ihtiyaci var. Simdiki CHP'nin siyasi cizgisine ve kadrosuna bakarsaniz benim saydiklarimin bir tanesi bile yok.
  13. Her toplum hak ettigi sistemle ve siyasilerle yönetilir. Kimsenin burada yakinnmaya hakki yok derim. Ülkemizin insanlarini öyle bir duruma getirdikki, secimlerini yaparken hizmete göre degil, dine, verdigi hediyelere (rüsvet), irka, Ergenekoncumu yoksa Deniz fenerindenmi, Türkcümü, Kürtcümü, cetelerle ve derin devletle ne kadar iyi iliskileri var, TSK'ne sadikmi yoksa elestirenlerdenmi, seriatcimi yoksa laikmi gibi görüslere bakarak oy veren bir toplum olduk. Biraz agizini acanlar ise solcu denilerek kücümseniyorlar. Evet biz bu sistemi ve politikacilari hak ettik!!!!!
  14. 30 mart Kizildere devrimci sehitlerini saygiyla aniyorum. O devrimci ruhun ve temiz yürekliligin bu günki Türkiye'sinde ne kadar gerekli oldugu her gecen gün dahada gözler önüne serilmekte. Günümüz Türkiye'sinin gencligi malesef berduslasmis, siyasetten uzak, kendine güvenmeyen, olan kötülüklere gözlerini yuman ve neredeyse irkciliga kadar degen söylemleriyle ne kadar kötü durumda olduklarini aciyla görüyoruz. Bu anlamda kendilerini sadece vatanin ve halkinin iyiligi icin siper eden tüm devrimcileri saygiyla aniyorum ve onlarin bizler icin yaptiklarini asla unutmayacagim. "KIZILDERE’NİN ‘KAN ÇİÇEKLERİ’ ANILDI 14:00 29 Mart 2009 Devrimci 78’liler Federasyonu üyeleri, düzenledikleri eylemle, 30 Mart 1972’de Kızıldere Katliamında yaşamlarını yitiren Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Ertan Saruhan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz ve Ahmet Atasoy’u andı. Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde yapılan eylemde “Gün gelecek devran dönecek darbeciler halka hesap verecek”, “Yaşasın Kızıldere direnişimiz”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm” şeklinde sloganlar atıldı. Üyeler adına konuşan Hüseyin Yılmaz, “12 Martlar, 12 Eylüller, Ergenekonlar gösteriyor ki, darbe düzenini ayakta tutan en önemli saç ayaklarından biri, yaptığı katliamlardır. Biz de Kızıldere’nin kan çiçeklerini, katledilişlerinin 37. yılında özlemle ve minnetle anıyoruz” dedi. Kızıldere direnişinin, Denizlerden, Mahirlerden, İbrahimlerden bugünlere uzanan ortak devrimci mücadelenin kilometre taşlarından biri olduğunu söyleyen Yılmaz, şunları kaydetti: “Kızıldere, halkların kurtuluşunun devrimde ve sosyalizmde olduğunu kavramış çelikten bir iradenin özgürlük yürüyüşüydü. Mahirler, Denizleri idamdan kurtarmak için, Karadeniz yollarına, dağlarına, Kızıldere’ye çıkmışlardı. Onlar, devrime adanmış bedenler ve eylemci ruhlarıyla tarihimizin ihtilalci damarını kucaklayıp soluksuz yolculuğa çıkışın adıydı.” Bu arada, Mahir Çayan ve arkadaşları 30 Mart 2009 Pazartesi günü saat 12.30’da Karşıyaka Mezarlığı’nda düzenlenecek bir törenle de anılacak." Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1238324437&year=2009&month=03&day=29-
  15. "Vatansever" gazetelerimiz faili mechul sekilde öldürülen "vatanhainlerinin" haberlerini mümkün oldugu kadar minumumda tutuklari icin bu "vatanhainlerinin" yakinlarinin acilarini paylasan haberleri dogal olarak "vatanhaini" gazeteler, mesela bu sefer "BIRGÜN" yainliyor. habere bir göz atalim isterseniz: "İŞTE HAYATIMIZI YUTAN KUYULAR 13:59 29 Mart 2009 Şırnak Cizre’de yapılan kazılarda çıkarılan kemiklerin ardından tutuklanan Albay Cemal Temizöz ve emrindekiler tarafından 14 yıl önce babasının öldürüldüğünü söyleyen Şahin Kalenderoğlu, babasının kemiklerini bulmak için başlattığı yargı mücadelesini, “Devlet kemiklerimizle ve kendisiyle yüzleşsin istiyorum” diyerek anlatmaya başlıyor. ‘KEMİKLERİMİZLE YÜZLEŞECEKLER!’ Yakın zamana kadar çarşısında kahkahalı sohbetlerin edildiği Şırnak’ı fırtına önceki sessizliğe boğulmuşken buluyoruz. Cizre’nin eski Belediye Başkanı ve emekli korucubaşı Kamil Atak ile oğlu Temel Atak’ın tutuklanmasını televizyonlarından izlerken kendilerini biraz daha güvende hisseden Cizre halkındaki umut, akşam saatlerinde bölge korucularının öfkelerinin havaya sıkılan mermilere dönüşmesiyle hapsoldukları evlerinde belki bir kez daha bu ülkede Doğu ve Batı'nın hiçbir zaman aynı şarkıyı çalamayacağı düşüncesinin karamsarlığına boğuluyor. Son birkaç haftadaki yaşananlarla belki de Türkiye’de yerel seçim telaşının tek girmediği yer olan Cizre’yi arkamızda bırakarak, Irak’a en yakın olan yerleşim birimi Silopi’ye doğru gidiyoruz. Silopi’de randevulaştığımız kayıp yakını bizi, acılarına rağmen gülümsemeye çalışan bir misafirperverlikle ağırlıyor ve en az devlet kadar ‘derin’ bir sohbet başlıyor. Kalenderoğlu’nun yarı Tükçe, yarı Kürtçe konuşmasını ilk başta çok anlamasam da, konuşmasını Şırnak muhabirimiz Emin Kınay’ın yutkunarak ve düşünerek çevirmesinden ‘hoş geldin’ sohbetinin ‘ölüm’e doğru kaydığını anlıyorum. BABASININ CESEDİNİN PEŞİNDE Şahin Kalenderoğlu 44 yaşında. Bize, onu ‘kayıp yakını’ yapan hikayesinin başladığı 1995 yılını anlatarak başlıyor geçmişe yolculuğunu. Bize ‘kaybettiği’ babasını anlatırken gözleri parlayan Kalenderoğlu; köyün muhtarı ve ‘başının tacı’ olan babasının son yolculuğunu şöyle anlatıyor: “Babamı gördüğüm son gün 2 Şubat 1995’ti. Babam her gün 73 AF 236 plakalı araçla köyle Silopi arasında gidip gelirdi. Söylediğim tarihte ise dönüşü olamadı. O gün babam, köylülerimizden Mehmet Dansık ve onun 14 yaşındaki oğlu Ahmet ile yine aynı yola koyulmuştu. Bir daha da onlardan haber alamadık. Babam ve diğer iki yolcu gideceği istikamete varamamış, 3 tane askeri arama noktası arasında kaybolmuştu.” Şahin Kalenderoğlu’na 14 yıl önce kaybettiği babasıyla ilgili ne yaptığını sorduğumuzdaysa acı acı gülerek anlatıyor: “O zaman heyet topladık ve bölük komutanı olan Abdullah Belge’ye gittik. Jitem’den kod adı Cengiz olan Mahmut Bey’e, Özcan uzman çavuşa, Bekir asteğmene, kod adı muhtar olan Ali binbaşıya, ve Cemal Temizöz’e gittik. Diyarbakır Asayiş Komutanı'na kadar gittik. Onlar ‘biz takip edeceğiz’ dedikçe, biz karanlık bir yola girdiğimizi daha çok hissettik. Bize PKK’nin onları kaçırmış olabileceği ihtimalini söyleyip durdular ama 3 arama noktası arasında PKK’nin babamları kaçırmış olma ihtimalinin, arabanın da kaybolduğunu düşündüğümüz de mümkün olmadığını biliyorduk. Babamı sorma ziyaretlerini sıklaştırdığımızda bizi tehdit edercesine konuşmalarından anladım ki, bir daha babamı göremeyecektim ve bunun sebebi benim çok uzağımda değildi.” Acılı adam, bunca yıl hukuka başvur(a)mamasını bize açıklamaya çalışırken, rütbelilerden aldığı tehditleri ve ailesinin can güvenliğinden dolayı duyduğu endişesini anlatırken takındığı mahcup tutumunu konuşmasının sonundaki inançlı sesiyle tersine çeviriyor: “Biliyorum ki babam için açtığım davadan ötürü çok büyük bir risk aldım. Biliyorum ki yarın öbür gün devletin dengeleri değiştiğinde (Jitem buraya tekrar aynı güçte yerleştirilirse) ilk hedeflerden biriyim. Ama artık korkmuyorum, bir insanın en korktuğu şey ölümdür ama onlar, bir gün bizim kemiklerimizle bile olsa cezalarını çekecekler!” Ölüm kuyuları olarak tanınan ve yöre halkının “devletin bile giremediği yer” olarak bildiği BOTAŞ kuyularına götürdüğümüz Kalenderoğlu’nun kuyuya fırlattığı “acaba burada O’na ait bir parça var mıdır?” bakışı çok şey anlatıyor. “Hem ölüm korkusundan, hem ölümden korkmamaktan bahseden şiirler yazmak istiyorum” derken Nazım Hikmet, bu yörenin insanları belki de yakınlarının kemiklerini aramak yerine sadece dua edebilmek için bir mezar bulduğu günleri düşlüyor. ŞIRNAK BARO BAŞKANI UMUTLU Muhabirimiz Emin’in özel görüşme yaptığı Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi ise konuyla ilgili şöyle konuşuyor: "Gelişmeler sevindirici ama çok sayıda kayıp yakını hala korktukları için gelip dilekçe vermiyor. Tam olarak aşılamayan korku duvarlarına rağmen yine de sesini yükseltenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Ölüm kuyularının açılmasını sağlayan başvuruların sayısı azımsanmayacak rakama ulaştı. 1990'da başlayan faili meçhullerin bulunması için daha önce girişimlerde bulunan aile sayısı bir elin parmaklarını geçmezken 23 Ocak 2009'dan bu yana Şırnak Barosu'nun verilerine göre sadece Silopi'den yapılan başvuru sayısı 70'i aştı. Cizre'de 10, Şırnak'ta 9, İdil'de ise 3 vatandaş, kayıplarının cesetlerinin bulunması için savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Bunların yanı sıra Urfa, Bingöl ve Bitlis'te de bazı yurttaşlar, savcılıklara giderek yakınlarını kaybettiklerini düşündükleri kişiler hakkında dava açılmasını istedi. Özellikle Sinan Lokantası ile Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi, BOTAŞ'taki kuyuların açılmasından sonra bulunan kemikler ve ipuçları bölge insanını daha da cesaretlendirmiş gözüküyor. Önceleri Emniyet ve Jandarma karakollarının kapılarından geçmekten bile korkan Silopi ve Cizreliler, kayıp yakınları artık içlerine gömdükleri acılarını haykırıyor.”" Bu "vatanhaini" gazetelerde islerini güclerini birakip "vatanperver" devlet destekli katillerin yakalanmasi icin elllerinden geleni yapiyorlar.
  16. Sn sadunyam burada firsattan istifade gibi bir durum yok. Konuyu duygusallastirmaya ve dveltin bir brimine sizin söylemleriniz normal olurken bizim söylemmeiz neden firsattan istifade oluyormus acaba anlayamadim. O bahsettiginiz yöneticiler ile TSK beraber calisiyorlar, hemde yeni degil taaki Türkiye cumhuriyetinin kurulusundan beri. Tekneloji üretemeyen ve evrensel düsenemniyen yöneticilerimizin oluyorda benzerleri neden TSK'de olamiyormus acaba? Biz buradan tam da bu noktada TSK'nin tekbelojiden uzak kaldigini ve dolaysiyla bu sebebten dolayida terörün bitirilemeyisine sasilmamasi gerektiginin üzerini ciziyoruz. Kimse dil falan uzatmiyor, sadece eksikliklere dikkat cekiliyor. Ama sadece savunmak amaciyla yapilan tüm elestirileride dil uzatmak olarak gördügümüz taktirde, elestirdigimiz evrensel düsünemeyen ve teknelijiden uzak olan yöneticilerden bir farkimiz olmaz. Onlar zaten bizim aynamiz. Biz malesef sadece aynenin diger tarafinda gördügümüzü söylüyoruz, oysa o gördügümüz aslinda kendimiziz.
  17. Umarim sn Yazicioglu Nasuh Mitad'in tahmin ettigi gibi devrimcilerin vatanhaini olmadigini, bilhassa vani gönülden sevdiklerini anlamistir. Aradan o kadar yillar gecmesine ragmen daha hala sayisiz insanlar devrimcileri vatanhainligiyle sucluyorlar ve gercekleri ya göremiyorlar yada kasitli sekilde manupule ediyorlar. Devrimciler Türkiye'nin gercek savunucularidir. Onlari digerleriden ayiran nokta ise Türkiye'yi sevmek demek demenin ülkemizde yapilanlara kayitsiz sartsiz devamli dogru dememeleridir ve Türkiye'nin tüm insanlarini ayni sekilde kucaklamalardir.
  18. Taziye vermek zorunda hic kimse yok. Verenlar var ve vermeyenlere de saygi gösterecegiz. Kimseyi zorlamaya hakkimiz yok. Önce Hirant Dink'in ailesine taziyelerimizi sunalim. Onlara hala bu borcumuz var.
  19. Sn kaplan, neden hala sorumlular belliyken baska isimler aramaya calisiyoruz. Meclisteki oylama sadece bir göstermelik oylamaydi. Siz gercekten inaniyormusunuz Apo'nun idam edilmemesi Türkyie'de mecliste tartisildiktan sonra karara baglandigini? Yapmayin, etmeyin birda biz ne amacliyoruz bu sorularla? Koskoca devlet erkani ve TSK Amerika ve AB ve PKK, yani Apo ile anlasarak bize bir senaryo yazdilar bizde bu senaryoda hangi parti daha milliyetci veya vatanperver gibi lüzumsuz konulará kafa yoruyoruz.
  20. Almanya'nin hukuk disi uygulamasi asla kabul edilecek bir durum degil ama benim sahsi görüsüm Almanya'nin bu hukuk disi uygulamayi kimden güc alarak yapmis olmasi. Bu konuda gene bana bazilari kizacak ama önemli sorumlulugu Tükiyeyi temsil eden hükümetlerde görüyorum. Türkiye kendi vatandaslarina uygulanan hukuk disi davranislara yillardan beri suskun duruyor ve ona karsi bir tetbir almiyor. Türkyie aslinda yillar öncesinden bu konunun üzerine gidebilirdi ama gitmemeyi tercih etti , neden acaba? Bunun cevabida bana göre Türkiye'nin kendi vatandaslarina verdigi degerden kaynaklaniyr. Bu aynen suna benziyor, sen kendi öz cocuguna üvey evlat muamelesi yaparsan komsun herhalde o cocugu hic kabul etmez. Umarim ne demek istedigim anlasilmistir.
  21. Köpeklerde canli ve biz nasil kizip bagiriyorsak onlarda kizdiklari icin havliyorlar.
  22. O soruyu yorumu yapan arkadasa sormak daha mantikli olur herhalde. Anladigim kadariyla yorumdan anlasilan TSK'nin bu tip konularda fazla bir teknige sahip olmadigi ve dolayisiyla kötü teknikle tabiiki daglardaki terörüstlerin de sonunu getiremiyorsun ve 30 yil bunun bir isbati.
  23. Bugünki Gazetevatan'da TSK nin düsen halikopter ile ilgili arama konusundaki aciklamalariyla ilgili ilginc bir yorum okudum ve bu yorumu sizinle paylasmak istedim: "TSK nın artık hiçbir inandırıcılığı kalmadı. İki gün boyunca sınırlar dahilindeki düşen helikopteri bulamayan TSK dan sınırlar dışında operasyon ve savunma becerisi beklemek hayalcilik olur. PKK ile mücadelenin 30 yıldır sürmesinin nedeni de bu olsa gerek. PKK da beceriksizmiş ki bir sonuç elde edememiş allahtan başımızda İRA gibi bir örgüt yok, yoksa hepimiz yanmistik."
  24. Ülkeyi bu hale getirenler zaten her iki tarafinda milliyetcileri ve hatta sizin kelimenizle rassistleri. Bunlar icin ne Kürt ne de Türk halkinin gelecegi önemli. Önemli olan illiyetci ve rassist düsüncelerini tatmin edebilmek.
  25. Yoksa dostumuiz bir kendimize soralim hele sebebi ne acaba?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.