dünyahepimizin tarafından postalanan herşey
-
MELİS KAYA...evet benim babam bir kere öldü,13 yaşındaydım!
Ben önce sizden benim pkk terörüne bakis acimi anlatmanizi rica ediyorum. Siz benim bu konudaki bakis acimi bildiginizi söylüyorsunuz. Ama umarim söylediginiz iddaayida gene benim kendi yorumlarimdan isbatlarsiniz. Sonra dieger konulara geliriz.
-
'Oyum CHP'ye' ilanı
Sn sardunyam bakin sizden bir alinti; "Benim de oyum CHP'ye... Ülkemi kaybetmek istemiyorum, Cumhuriyetimi kaybetmek istemiyorum, din maskesi altında ülkemi soyanlardan hesap sorulsun istiyorum... CHP inadına..." Ama diger taraftan yukaridaki yorumunuzda Cumhuriyetin sadece CHP tarafindan korunamayacagini vurguluyorsunuz. Ben gene sorayim 2 Temmuz 1993 de CHP nereydi? Yani dönemin basbakan yardimcisi InönüyüCHP'den saymiyormusunuz? Parti isimleri degisebilir, ama zihniyet ayni kalir. SHP veya CHP, ikiside ayni siysi cizgiyi temsil eden partilerdi ve sonunda SHP oldu CHP. 2 Temmuz 1993 de vatandas tek basina Cumhuriyeti koruyamadigi gibi, ne CHP'den ne TSK'den nede devletin diger mercilerinden destek aldi. Yoksa yaniliyormuyum? Cumhuriyeti korumak Atatürk maskesinin arkasina gecerek olmuyor, bilakis cumhuriyet düsmanlarina karsi saf tutarak korunur. Diger taraftan siz hangi korunmasi gereken cumhuriyetten bahsediyorsunuz anlamis degilim dogrusu. Benim bildigim Cumhuriyetin en gec 2 temmuz 1993 te zaten sona erdigi isbatlanmisti. Siz daha neyi koruyacaksiniz? Ha derseniz Cumhuriyeti geri getirmek icin A veya B partisine oy veririm. Orasi baska. Ama benim tanidigim öyle bir parti de yokki. CHP sayesinde zaten kaybettik cumhuriyeti, onlara güvenerek ben bir daha hic bir yere gitmem. 1923 te kurulmus diye kivanc duyarak yazmisisiniz CHP'yi ama neden 15% i bile zor alacak bir duruma düstügünühic arastirmamissiniz galiba. Dedimya bir parti program yapip insanlarin ihityaclarina uygun politika üretmek yerine kendisini Atatürkün mirascisi olarak görüp sadece Atatürk maskesi altinda bos siyaset ürettiyse ve hala da aynisina devam ediyorsa hüsrana ugramaya mecbur. Bir dönem tüm büyük sehirler CHP'nin kalesiydi ve hatta tüm Alevi vatandaslarin agirlikli olarak yasadigi Anadolu sehirleri de CHP'nin kalesiydi. Ama CHP bu oy potansiyelini kendisine verilmis bir nimet olarak gördü ve insanlara hizmet yerine rüsvet götürdü. Simdi ise sadece Izmir kaldi, Anadolu'da Aleviler bile artik CHP'ye güvenemez duruma geldi. Bunlarin sorumlusu dami AKP dersiniz? Yapmayin, eylemeyin gözünüzp acin artik. Yok efendim Kürt solculari, Türk solculari daha da ötesi Alevi solculari diye sunu bunu dislarsaniz ne Cumhuriyetiniz kalir nede bilmem neyiniz. CHP Türkiye'nin partisi olmasi gerekli. Yani Türkiye gercegini kabul eden ve o yönde politika üreten. Yoksa bugün yaptigi gibi irkciliga ve hatta dincilige kadar uzanan politikalarla degil. Baksaniza sizin SHP ile bile probleminiz var. Ama diger taraftan vatandas asli varken sahtesine asla oy vermez, yani gercek millietcilik, irkcilik ve seriatcilik yapan partiler MHP ve AKP varken, halk neden sonradan olma CHP'ye oy versinki?
-
'Oyum CHP'ye' ilanı
Konuya sunlar olmasaydi bunlar olmasaydiyla yaklasirsak cözüm hayatta olmaz. Ne yani Kürt'leri ve dincileri denizemi atalim dersiniz? 90 yil boyunca Türkiye gercegini görmeden ve kabul etmeden yönetirsen herhalde sorunlari cözemezsin. Bunlari görebilmek icin ise sadece gözünü acman yetiyor, iyi bir okula gitmene gerek kalmadan.
-
MELİS KAYA...evet benim babam bir kere öldü,13 yaşındaydım!
Sn kaplan, gercekten benim hakkimda cok yanilgi icerisindesiniz cünki ben hayatta ne PKK'yi nede yandaslarini desteklerim. Ben her zaman ve bugünde Kürt halkinin yanindayim dedim ve öyleyimde. Eger bu durusu size göre PKK yanlisi olarak degerlendiriliyorsa buyurun degerlendirin derim. Yapacak bir sey yok. Ben efendim sadece devleti elestiriyormusum a,a PKK yi akliyormusum. Duyunda inanmayin derim sadece. Bu kadarida olmazki. Ben kalkipta bir terörö örgütünü ciddiye alacak kadar saf degilimki, PKK ya dur yapma eyleme diyeyim. PKK terörö örgütü ve yaptigi her eylem kinanacak bir eylemdir. Diger taraftan ise 70 milyonun temsilcisi olan ve bizleri teröre karsi korumasi gereken ve öyle yaptiginida iddaa eden devletin PKK ve terörü karsisindaki hatalarini dile getiriyorsam bu neden yanlis olsunki. Devlet legal bir kurum ve ne yapiyorsa tabiiki vatandasina hesap vermek zorunda. Nasilki terörö örgütü yaptiklarindan dolayi devletin makamlarina hesap vermek zorunda ise, devlette bir legal kurulus olarak vatandasina karsi sorumlu. Devlet kendi adina degil vatandasi adina hareket eder. Siz en azindan devlet icerisinde ki hainlerden bahsediyorsunuz. Demekki en azami oradan baslamamiz gerekli, ama 30 yili askin devlet hangi hainlerden hesap sormus, daha dogrusu vatandasini rahatlatmak icin bu hainleri görevden uzaklastirmis? Tam aksine bir cok PKK-Katliamlarinin hala devletin bilgiis dahilinde yapildigi iddaalar var, ama bizler nedense bu tür iddaalari ciddiye almayiz. Bugün Ergenekon olayini destikce icerisinden devlet ve PKK cikiyor, iyi arastirin göreceksiniz. Ben Ergenekon basligi altinda bazi alintilar yolladim, PKK ve MIT iliskileri konusunda, istiyorsaniz bakarsiniz. Bizlere PKK'ya karsi mücadelede cok yanlis bigiler veriliyor. PKK 'ya karsi olamk demek neredeyse Kürt'lere karsi olmakla ayni anlama geliyor artik malesef, agzini acan PKK yandasi oluyor, baksaniza siz beni bile PKK yandasi olarak sucluyorsunuz. Bu bakis acisiyla bizler nasil sizin bahsettiginiz PKK yandaslarini tecrit edelimki. Biz daha dogru dürüst PKK yandasliginin tanimini yapamamisiz. Ben PKK yandasliginin ne oldugunu dikte ederek ögrenecek bir kisi degilim ve benden böyle bir davranis bekliyorsaniz bosuna derim. Ben her türlü terörüzme ve mafya iliskilerine karsiyim ve dolayisiyla asla bir terörüstü veya mafyayi digerinin alternatifi olarak kabul etmem. O yüzden ben Catli ve Yesil gibi mafya boslarini ve terörüstleri PKK'ya karsi referans alacak kadarda bilinsiz ve antidemokratik biriside degilim. PKK'ya karsi mücadele 70 milyonla olur ve bu demektirki bizlerin önce sorunun ana kaynagi olan Kürt vatandaslarimizi kazanmamiz gerekli. Türkiye Kürt vatandaslarini kazandigi an piyasada ne PKK kalir nede terörüst, olay bu kadar basit. Devlet bu konuda yillardan beri adim atmasi yerine olayi tirmandirdiysa benim bir vatandas olarak devletten hesap sormam gayet dogal. Devlet binlerce Kürt insanini PKK destekcisi diyerek yargisiz bir sekilde hemde faili mechul olarak yok ettirdiyse, herhalde binlerce askerin sehit olmasinda suclu devlet olur, ben veya siz degil. Sorumluluk demek sadece öldümek demek degildir, onlarin ölümüne sebeb olmakta o kadar büyük suctur. Dolayisiyla önce bizlerin terörü ve destekcilerini dogru teshis etmemiz gerekli, gecmiste ve günümüzde yaptigimiz gibi degil. Günümüzde her hak isteyen PKK destekcisi oluyor, yola dökülen terörüst oluyor veya destekcisi. Ne kadar yanlis bir bakis acisi. Bizler insanlari zorla PKK'nin kucagina atiyoruz haberimiz yok.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Ergenekon saniklarindan ve sözde en büyük Atatürkcü ve Türkiye savunucusu olan isci partisi genel baskani Perincek'in söylediklerine göre PKK'yi 1975 yilinda MIT kurmus. Konusmasini dinlemek isteyenler icin link: -http://dailymotion.virgilio.it/video/x5dgun_doyu-perincekpkkyi-myt-kurdu_news- Bende buradan devamli söylüyorum Perincek'te zaten MIT'in adami ve dolayisiyla bu konuda söyledikleri dogrudur. Kendiside MIT'in vermis oldugu görevden dolayi APO'nun yanina gidip gül dagitmisti. Dolayisiyla ERGENEKON, PKK ve MIT iliskileri gercek olan bir durum. Türkiye'nin haline bakin, ne kadar vahim bir durum!!!!!! Kimlerin eline kalmisiz yaaaa. AYDINLIK DERGISI PKK YI MIT KURDU TAMAMI! -http://www.gizlibelge.com/aydinlikpkkyimitkurdu3.html-
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
ERGENEKON VE PKK ILISKILERI: "Haber MerkeziGERÇEKLER CESARET İSTER PKK Ergenekon ilişkileri, 200 PKK’lı neden firar etti.. Ergenekon ilişkileri ortaya çıkan PKK nasıl viraj aldı. 200 PKK’lı neden firar etti.. Ergenekon davası PKK’yı sarsıyor. Örgüt kendi Ergenekon bağlantıları ortaya çıkmasın diye, militanlarına Şemdin Sakık ile Veli Küçük’ün irtibatlı olduğu propagandasını yapmaya başladı. Ergenekoncu damgası yememek için son 7 ayda 200 teröristin örgütten kaçtığı da konuşuluyor. Ergenekon soruşturmasıyla terör örgütü PKK’da başlayan çalkantı ve bunalım giderek derinleşiyor. İddianamede yer alan Ergenekon-PKK ilişkisi başta İmralı’da tutuklu bulamama teröristbaşı Abdullah Öcalan olmak üzere örgütün bütün kademelerini rahatsız etti. Örgütün bu ilişkiyi boşa çıkarıp yandaşlarını ikna etmek için yeni senaryolar ürettiği ortaya çıktı. PKK yönetimi, örgütün Ergenekon ile ilişkisini Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu Şemdin Sakık’a bağlayarak olayı bitirmek istiyor. PKK’ya göre, derin yapı ile irtibatı olan sadece Sakık, bu da örgütü bağlayan bir durum değil. İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince kısa süre önce yakalanan E.A. isimli terörist, ifadesinde çarpıcı bilgiler verdi. E.A, Ergenekon’la ilgili gelişmelerin PKK içinde ciddi krizlere yol açtığını ve tasfiye edileceklerin, ‘Ergenekoncu’ diye damgalandığını söyledi. Ergenekon soruşturmasının başlaması ile PKK’nın ana karargâh merkezinden örgütün bütün birimlerine bilgilendirme raporu geçildiğini kaydetti. E.A’nın anlattığına göre bu raporda, örgüt içerisindeki ‘bir numaralı Ergenekoncu’nun Şemdin Sakık olduğu ve Sakık’ın Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün yönlendirmesiyle hareket ettiği belirtiliyor. Ayrıca, 1993’te tezkereye giden 33 erin şehit edilmesi olayının yine Sakık tarafından gerçekleştirildiği, talimatın verilmesinde de Veli Küçük’ün etkisi olduğu vurgulanıyor. E.A. ifadesinde, PKK’nın örgütü temize çıkarmak için ‘Ergenekon ile bağlantısı var’ diyerek yüzlerce militanı sorguya aldığını da savundu. Bu sorgulamalar daha çok Ergenekon konusunun örgüt içinde konuşulmasının önüne geçmek ve tabanına ‘hainleri’ gösterip konuyu kapatma isteğinden kaynaklanıyor. Bu maksatlı en büyük olay 7 ay önce gerçekleşti. Dicle Andok, Dr. Ali (Yusuf Turhallı) ve Rubar Çele kod adlı teröristler hakkında soruşturma açıldı. Soruşturmanın gerekçelerini E.A. şöyle açıklıyor: “Örgütün bu üst düzey şahıslarına 1993 yılından itibaren Şemdin Sakık ile irtibatlı oldukları ve Ergenekon terör örgütü ile bağlantılarının bulunduğu söylendi. Ayrıca 1995 veya 1996 yılında Abdullah Öcalan’a Suriye’de düzenlenen suikastta bu kişilerin parmağının olduğu açıklandı. Bunlar aynı zamanda suikast yapacak kişilere istihbarat bilgisi vermiş. Bu nedenle soruşturma açıldı.” Aslında Aksiyon Dergisi’nin 728’inci sayısında yer alan ‘PKK’da Zaza çatlağı’ başlıklı haberde Dr. Ali’nin örgütten kaçtığı bilgisi yer alıyordu. Ancak sürecin bu şekilde gerçekleştiği, Dr. Ali ve ekibinin Ergenekon soruşturmasına tabi tutulduğu bilinmiyordu. Tutuklanıp soruşturmaya alınan üç teröristten önce Dr. Ali, ardından Dicle Andok ve son olarak Rubar Çele, örgütten kaçarak Kuzey Irak’taki yerel yönetimin kontrolündeki bölgelere geçiyor. Bunlarla birlikte 200 kadar teröristin de ‘Ergenekoncu’ damgası yememek için aralıklarla PKK’dan kaçtığı yine E.A. tarafından dile getiriliyor: “Kaçan bütün arkadaşlar ‘Ergenekoncu’ ilan edildiler ve bunu bütün örgüte yaydılar.” PKK UÇAKSAVARLAR İÇİN DAĞLARA RAY DÖŞÜYOR Terör örgütünün 2003’te kurulan Öz Savunma Birlikleri’nde (ÖSB) görev alan E.A. PKK’nın son durumu ve Aktütün baskını hakkında da bilgiler verdi. Mayıs 2008’deki ilk Aktütün baskınında 8 Doçka uçaksavar kullanıldığını ve eylem için bir ay hazırlık yapıldığını söyleyen E.A, saldırının Ape Hüseyin kod adlı Kadri Çelik tarafından organize edildiğini belirtti. Bu baskında başarısız olunduğu gerekçesiyle 50 örgüt mensubunun görevden alındığını anlatan E.A, Şeyho, Baran, Ramazan kod isimli üç teröristin de ceza almamak için örgütten kaçtığını bildirdi. E.A, eylül ayında gerçekleştirilen Aktütün baskınında ise 20 uçaksavar kullanıldığını, hazırlıkların en az 2 ay sürdüğünü, operasyonun yine Kadri Çelik tarafından organize edildiğini belirtti. E.A, PKK’nın elindeki silahları da ‘deşifre’ etti. Buna göre, örgütün elinde 23.5, 14.5 ve 12.5’lik çok sayıda Doçka uçaksavar bulunuyor. Özellikle 12. Kongre’de alınan kararlar doğrultusunda, hava harekâtlarına karşı kullanılmak üzere Doçka uçaksavar teminine hız verildi. E.A. şöyle konuştu: “Kongrede, Zağros bölgesinde bulunan Mamreşo ve Kartal dağlarına 200 Doçka uçaksavardan oluşan raylı bir sistem kurulması kararı alındı. Buna MAMREŞO PROJESİ denilmekte. Proje ile Mamreşo ve Kartal dağlarına açılacak tünellere raylı sistem kurulacaktı. Raylı sistemlerin üzerine uçaksavarlar monte edilecekti. Böylece bu silahlar kamufle edilecek ve herhangi bir hava saldırısında tünelden çıkarılarak kullanılacaktı.” E.A. raylı sistemin yapımına 7 ay önce başlandığını ve bunun için örgütün 15 milyon dolarlık bir bütçe ayırdığının altını çiziyor. PKK’nın elinde çok sayıda 82’lik ve 120’lik havan topu, roketatar, Biksi, Kanas gibi silahlar bulunuyor. A-4 ve C-4 türü plastik patlayıcılar da örgütün cephaneliğinde mevcut. E.A, örgütün bu silahları nasıl temin ettiğini ifadesinde şu şekilde açıklıyor: “Kuzey Irak yerel yönetimde yüksek makamlarda akrabası bulunan Fayde Ar isimli şahıstan temin ediliyor. İranlı kaçakçılar vasıtasıyla da silah temini yapılıyor. TNT türü patlayıcıların yapımında kullanılan malzemeler Irak’taki silah tüccarlarından alınır. Irak’ta bu işi yapan, PKK’ya silah ve mühimmat temin eden silah tüccarları genellikle siyasi yapı ile ilişkili şahıslardır. Silah tüccarlarının bu kişilerin haberi ve izni olmadan, pay vermeden bu işi yapmaları mümkün değildir.” DAĞLICA BASKININDA ‘DERİN’ ŞÜPHE E.A’nın ifadesinden ilginç detaylar da ortaya çıktı. Normalde bütün baskınlarını bildiren PKK, Dağlıca saldırısını kimseye haber vermeden gerçekleştirmiş. Baskına katılacak militanlara bile bilgilendirme saldırıdan kısa bir süre önce yapılmış. Diğer bir iddia ise PKK’nın bu baskını başka bir yerden gelen talimatla yaptığı yönünde. Talimat, örgütün ana karargâhından gelmemiş. E.A, ifadesinde Dağlıca baskını ile ilgili şunları söylüyor: “Örgütün 12. kongresinde 5-10 kişilik gruplar tarafından yapılacak eylemlerden ziyade çok sayıda örgüt mensubunun katılacağı ve ses getirecek eylemlerin yapılması kararlaştırılmıştı. Dağlıca baskınının kararı da bu konferansta alınmıştı. Bahse konu eylemi, Zağros eyalet komutanı Kadri Çelik Türk Silahlı Kuvvetleri’nde subay veya astsubay iken örgüte katılmıştır) yönetti. Eylem gerçekleşinceye kadar bazı üst düzey komutanlar haricinde örgüt mensuplarının haberi yoktu. Eylem gerçekleştirildikten sonra haberimiz oldu. Dağlıca Taburu’na baskın yapan örgüt mensuplarından bir kısmı olay sonrasında Hakurk alanına geri dönerken, bizim bulunduğumuz Gelireş noktasından geçmeleri üzerine söz konusu eylemi nasıl yaptıklarını anlattılar.” 21 Ekim 2007 gecesi Dağlıca Tabur Komutanlığı’na yapılan baskında 12 asker şehit olmuş, 8 asker de PKK tarafından kaçırılmıştı. Haber: Gamze Polat/Aksiyon" Alinti: -http://habermerkezi.wordpress.com/2008/11/26/pkk-ergenekon-iliskileri-200-pkkli-neden-firar-etti/-
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Zirve katliaminda Ergenekon baaglantisi. Simdi neden arimizda bazilarinin siddetle Ergenekon icin hayal dedigini anliyorum. Onlar derin devletin ve iskencenin en sadik taraftarlari. Ülkede kaos yaratmak icin, Ermeni, Hiristiyan, Alevi, Kürt insanlari ve hatta kendi adamlarini bile kurban ederek katlettikleri teker teker ortaya cikiyorya, o yüzden telasa turusmuslar. Bizlere Ergenekon ile Deniz Feneri yolsuzlugu arasinda secim yapmamiz icin ellerinden geleni yaparak, sanki biri digerinden iyiymis görüntüsü vermeye calisiyorlar. Biz ne Ergenekon nede Deniz Feneri tarafiyiz, biz adaletten ve kardeslikten yanayiz. Insanlarimiza Kürt, Ermeni, Hiristiyan, Alevi düsmanligi yaparak en kötü günleri yasattiniz. Bir de üstüne üstelik bunlari yaparken Cumhuriyet ve Atatürk maskesini taktiniz yüzünüze, ama genede yaptiginiz tüm pislikler teker teker aydinlaniyor. Bazilarimiz hala BOTAS kuyularindan binlerce faili mechullerin cikmadigina bayram sekeri bulmus gibi sevinmesine ragmen Türkiye halki bu canilerin pesini asla birakmayacak. Onlarin sonu ayni Arjantin gibi olacak, er veya gec. Bakalim su "bölücü gazete Evrensel" hangi haberi yayinlamis. "13/03/2009 Zirve katliamında Ergenekon bağlantısı Jandarma, Zirve Yayınevi katliamının Malatya?da görülen duruşmalarında, yoğun güvenlik önlemleri alıyor. Ankara?da Ergenekon soruşturması çerçevesinde emekli Albay Mehmet Ülger gözaltına alındı. Savcı Zekeriya Öz?ün talimatıyla gözaltına alınan Ülger, Ankara'dan İstanbul'a getirildi. Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürülerek, sorguya alınan Ülger, Ergenekon savcılarına ifade verecek. Ali A. imzalı bir ihbar mektubuyla Ergenekon?a dahil edilen Zirve Yayınevi katliamı kapsamında gözaltına alınan emekli Albay Mehmet Ülger?in sorgusunun ardından mahkemeye sevk edilmesi bekleniyor. İhbar mektubunda, dönemin Malatya Jandarma Komutanı olan Ülger?in cinayetleri azmettirdiği iddia ediliyor. Ergenekon soruşturmasının savcısı Zekeriya Öz?ün talimatıyla emekli albayın evinde arama da yapıldı. Dün ayrıca Diyarbakır?da da bir uzman çavuş ve astsubay Ergenekon kapsamında gözaltına alındı. ?AZMETTİRİCİ MEHMET ÜLGER? İDDİASI Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Mehmet Ülger?in ismi Zirve Yayınevi katliamında geçiyordu. Zirve Yayınevi katliamı davasına bakan Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Şubat?ta görülen duruşmada Albay Mehmet Ülger?in tanık olarak dinlenmesine karar vermişti. Mehmet Ülger, Malatya?da 18 Nisan 2007?de Zirve Yayınevi?nde üç misyonerin boğazının kesilerek öldürülmesiyle sonuçlanan kanlı katliam sırasında Malatya İl Jandarma Alay Komutanı?ydı. Zirve Yayınevi katliamının soruşturma dosyasında yer alan ihbar mektubunda, Zirve Yayınevi?nde öldürülen Alman Tilmann Geske, Hristiyanlığı seçmiş olan Uğur Yüksel ve Necati Aydın?ın ölüm emrinin Malatya İl Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Mehmet Ülger?in azmettirmesiyle verildiği iddia ediliyordu. Ali A. imzalı ihbar mektubunda, ?Emre Günaydın?ı azmettiren ve yönlendiren kişi komutanımız Mehmet Ülger?in yönlendirmesiyle İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Ruhi Abat?tır. Ruhi Abat yaklaşık 4-5 aydır alay komutanımız M.Ü. ile beraber çalışmaktaydı. Alay komutanımızla irtibatı ise Şeymuz kod adlı Mehmet Çolak uzman sağlamaktadır. Ayrıca Ruhi Polat isimli şahıs ile de çok sıkı bir irtibat var. Daha fazla bilgiyi sizlere açıklarsam beni de tespit ederler ve hiç tereddüt etmeden gerekeni yapacak kadar kendilerinden geçmişlerdir...? yazıyordu. Abat, kendisiyle birlikte azmettirici olarak isimleri geçen Mehmet Ülger ve Uzman Çavuş M.Ç. ile İstihbarat Şube Müdürü H.Y?yi tanıdığını, 2003?te yetkililerin izniyle misyonerliği araştırmaya başladığını, sempozyum düzenlediğini, emniyet ve jandarmaya misyonerlik çalışmalarında destek verdiğini, yüz yüze ve telefonla görüşerek bildiriler sunduğunu anlatmıştı. CİNAYET GECESİ KIŞLAYA TELEFON Savcılığın telefon kayıtlarını istemesi ile Ruhi Abat ile Malatya İl Jandarma Komutanlığı?ndaki rütbeli subaylarar asında cinayetten önceki 6 ayda yüzlerce telefon konuşması yapıldığı ortaya çıkmıştı. Zirve katliamıyla ilgili hakkında azmettiricilikten soruşturma yürütülen İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat, savcılığa ulaşan döküme göre İl Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Şubesi ile üst düzey subay ve uzman 12 asker adına kayıtlı cep telefonlarını 6 ay boyunca ?her gün? arayarak 600?ü aşkın görüşme yapmış. Katliam günü biten dökümlere göre Ruhi Abat, İl Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Şube Müdürü H.Y. adına kayıtlı telefonları katliam gecesi de aramış. Dökümlerde dikkat çeken ayrıntılardan biri, Abat?ın her iki telefonu bazen günde 12 defa araması. Abat, uzman çavuş rütbesiyle istihbarat elemanı olarak çalıştığı ortaya çıkan İlker Çınar ve yakını Tuncer Çınar adına kayıtlı telefonları da defalarca aramış. (İstanbul/EVRENSEL) -------------------------------------------------------------------------------- UZMAN ÇAVUŞ VE ASTSUBAY GÖZALTINDI Ergenekon davası ile ilgili gözaltılar sürüyor. Ergenekon soruşturması kapsamında Diyarbakır?da görev yapan bir astsubay ve bir uzman çavuş gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı?nın talimatıyla gözaltına alınan Diyarbakır İl Jandarma Alay Komutanlığı İstihbarat Birimi?nde görevli Uzman Çavuş M.Ç, ve ismi açıklanmayan astsubay, Merkez Komutanlığı?nda ifadelerinin alınmasının ardından İstanbul?a gönderilecek. Gözaltına alınan isimlerden Uzman Çavuş M.Ç?nin adı da ihbar mektubunda geçiyordu. İhbar mektubunda ?Cinayeti M.Ü, Ruhi Abat ve M.Ç. ile beraber planlamıştır. Diyarbakır?a tayini çıkan M.Ç, tayinden sonra 83 günü Malatya?da geçirmiştir. Bunu meşrulaştırmak için eşini Diyarbakır?a götürmemiştir. Bu arada yeni olaylar planlamaları endişesini taşıyorum. Glock marka silah temin etmeye çalıştıklarını duydum...? yazıyordu. Uzman Çavuş M.Ç?nin ismi Ergenekon tutuklusu Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Abdürrahim Doğru ile birlikte de ortaya atılmıştı. Teknik takibe alınan Dicle Üniversitesi Öğretim Görevlisi Abdurrahim Doğru?nun, Uzman Çavuş M.Ç. ile sıkça görüştüğü ortaya çıkmıştı. Doğru, M.Ç. ile Diyarbakır?da 5 kez görüştüğünü, rektörlük seçimlerini konuştuklarını öne sürmüştü. Doğru, Uzman Çavuş M.Ç?nin kendisini yüzbaşı olarak tanıttığını söylemişti. Abdurrahim Doğru?nun evinde ikisi uzun menzilli, biri Glock 5 silah ele geçmişti. Silahlarla atış yapıldığı, uzun namlulardan birinin Şırnak eski Milletvekili ve Devlet Bakanı Salih Yıldırım, diğerinin OHAL eski Vali Yardımcısı, Şırnak eski Valisi, şimdi Merkez Valisi Hüseyin Başkaya adına kayıtlı olduğu tespit edilmişti." Alinti: -http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=47330-
-
BÖLÜCÜLER CHP'LİLERE SALDIRDI!..
Gazi'de bugün vatandas adalet icin yürüken CHP nedense orada yoktu. Demekki CHP "bölücülerin" oyunu istiyor ama onlarin aci günlerinde yanlarinda olmayi tercih etmiyor. Binlerce "bölücü" bugün Gazi'de adalet talebinde bulundu. " Gazi'de adalet talebi haykırıldı Gazi katliamı, 14. yılında Gazi mahallesinde binlerce kişi tarafından protesto edildi -------------------------------------------------------------------------------- -------------------------------------------------------------------------------- 12 Mart 2009 16:23 Gazi katliamı, 14. yılında Gazi mahallesinde 4 bini aşkın kişinin katıldığı eylemle protesto edildi. Gazi halkı, katliamda yaşamını yitirenleri anarken, adalet talebini dile getirdi. Konuşmaların bütününde ortak mücadelenin önemine vurgu yapıldı. 12 Mart Gazi Platformu tarafından düzenlenen etkinliklerin ilki sabah saatlerinde Alibeyköy Mezarlığı'nda yapıldı. Gazi katliamında yaşamını yitirenler, mezarı başında anıldıktan sonra, platform bileşenleri Gazi Mahallesi Eski Karakol durağında bir araya geldi. Platform bileşenleri, "14. yılında Gazi katliamını unutmadık, unutturmayacağız" yazılı ortak pankart arkasında kendi pankart ve dövizleriyle kortejler oluşturdu. Kortejin en önünde Gazi katliamında yaşamını yitirenlerin aileleri yer aldı. Aileler, Gazi şehitlerinin fotoğraflarını taşıdı. Hasan Ocak yaşıyor, komutana bin selam Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), "Gazi'nin Sivas'ın Maraş'ın hesabını soracağız" yazılı pankart ile Gazi katliamının ardından gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın fotoğrafını taşıdı. ESP, önceki gün yaşanan gözaltılara da sloganlarla tepki gösterdi. ESP'liler sık sık "Hasan Ocak yaşıyor, komutana bin selam", "ESP susmadı susmayacak", "ESP umuttur, umut dimdik ayakta" sloganlarını haykırdı. DTP de yürüyüşe "Maraş, Sivas, Çorum, Lice, Gazi katliamlarının hesabı sorulacak" yazılı pankart ile katıldı. anmaya EMEP de "Bin operasyondan biri Gazi" yazılı pankart taşıdı. 4 bini aşkın kişi, sloganlarla Gazi Mezarlığı'na doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüşte sık sık "Gazi'nin katili kontrgerilla devleti" sloganı atıldı. Gazi Mezarlığı'ndaki anma, devrim şehitleri adına yapılan saygı duruşuyla başladı. Ardından 12 Mart Gazi Platformu adına açıklama yapan Sevinç Sönmez, 12 Mart 1995'de bir kahvehanenin taranmasının ardından çıkan olaylarda 17 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Gazi'nin hesabı sorulacak "Gazi katliamının yıldönümünde birarada olmanın önemi büyüktür" diyen Sönmez, Ergenekon davasına da değindi. Gazi katliamının Ergenekon soruşturması kapsamına alınmasını isteyen Sönmez, Gazi, Sivas, Maraş, Çorum katliamlarını unutturmayacaklarını, hesabını soracaklarını vurguladı. DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ile Birlikte Başarabiliriz Platformu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Akın Birdal da yaptıkları konuşmalarda Gazi katliamı aydınlatılana kadar mücadeleye devam edeceklerini belirtti. ESP sözcüsü Ersin Sedefoğlu ise, "Kontrgerilla 12 Mart'ta Alevilerle sunnileri çatıştırmayı hedefliyordu. Komünistlerin müdahalesi ile kitle karakola yöneldi. Asıl hedefi buldu. Bugüne kadar bir çok bedel ödedik, bunlardan birisi de Hasan Ocak'ın kaybedilmesiydi. Hasan'ın yolunda ilerleyerek devrim kararlılığımızı sürdürüyoruz. 8 Eylül de bu kararlılığa yapılmış bir saldırıydı" dedi. Eyleme Bahçelievler Belediye Başkan adayı Ayşe Yumli Yeter de katıldı. Gazi esnafı da katliamı kınamak için kepenk kapattı. 12 Gazi Platformu, ESP, DTP, DHF, Partizan, SDP, SGDF, EMEP'in de aralarında bulunduğu çok sayıda kurum tarafından oluşturuldu. 12 Mart Platformu'nun düzenlediği anmanın ardından Halk Cephesi de mezarda bir anma gerçekleştirdi. ESP ve SGD anmaya çağırdı Anma öncesi Sosyalist Gençlik Derneği(SGD) ve Liseli Öğrenci Birliği(LÖ, liselileri Gazi katliamının yıl dönümü nedeniyle yapılacak olan anmaya çağırdı. SGD'li ve LÖB'lü gençler, Şair Abay Kunanbay Lisesi çıkışında kuşlama yaparak liselileri 12 Mart'ta faşizmden hesap sormak için SGD kortejinde yürümeye çağırdı. Lise duvarına "Unutma Unutturma, Faşizmden Hesap Sor" ve "LÖB" yazılamaları yapıldı. 11 Mart günü akşam saatlerinde ise ESP ve SGD'liler, sokaklara çıktı, bugün yapılan anmaya çağırdı. Mahalledeki kahveleri dolaşan ESP ve SGD'liler, alevi halkın yoğun yaşadığı bölgelerde Gazi ayaklanmasına ilişkin konuşmalar yaptı. Mahalle aralarında sloganlar atarak dolaşan ESP ve SGD'lilere mahalle halkı alkışlayarak destek verdi. Gazi katliamı Ergenekon'un 2. iddianamesinde Gazi katliamı Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Osman Gürbüz'ün ifadeleriyle yeniden gündeme geldi. Gürbüz, kahvehanelerin taranması talimatını emekli tuğgeneral Veli Küçük'ün verdiğini iddia etti. Gazi katliamı, Ergenekon soruşturmasının 2. iddianamesinde de yer alıyor. Mağdurlar müdahillik talebinde bulunacak Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatlarından Özlem Gümüştaş, Özgür Gazete'ye yaptığı açıklamada, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Hanefi Avcı'nın, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ ve İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ile birlikte Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı'nda biraraya gelerek bu olayları koordine ettiklerini iddia ettiğini hatırlattı. Ancak bu ifadelerin dikkate alınmadığını ve hiçbir yetkilinin yargılanmadığını belirten Gümüştaş, Gazi Olaylarının Ergenekon davasıyla yeniden gündeme geldiğini söyledi. Avukat Gümüştaş, Ergenekon davasına müdahil olmak için başvuruda bulunacaklarını söyledi. Avukat Özlem Gümüştaş, Gazi olayları kapsamında dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Müdürü Nejdet Menzir, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ, Başbakan Tansu Çiller ve Mehmet Ağar'ın da yargılanmasını gerektiğini savundu " Alinti: -http://www.renkhaber.com/haberler/Turkiye.1/Gazi_de_adalet_talebi_haykirildi/8403.html-
-
SİVAS KATLİAMI 13.YILI
Umarim bu Ergenekon tümüyle ortaya cikarilir ve tüm katliamlarin sorumlularini ögreniriz. Yeter artik cektiklerimiz!!!!! "NTV'de yayınlanan Yazı İşleri programına katılan Radikal Gazetesi yazarı Oral Çalışlar'dan adeta 'kan dondurucu' açıklamalar. Sivas Madımak Oteli'nin yakılması ve Gazi olaylarında yaşananların Ergenekon davasındaki ikinci iddianameyle ilişkilendirilmesini yorumlayan Çalışlar, NTV'den Mirgün Cabas'a şöyle konuştu. Yıllar önceydi. Rahmetli Erdal İnönü ile bir araya geldik ve kendisine, "Siz Sivas Madımak Oteli'nin yakıldığı esnada Başbakan Yardımcısıydınız. İnsanlar orada can verdi. Bu olayları siz nasıl yorumluyorsunuz? Her yere bu kadar çabuk yetişen devlet niçin yetişmedi?" diye sordum. MİTÇİ'DEN DONDURUCU TESPİT! Çalışlar, Erdal İnönü'nün kendisine verdiği yanıtı şöyle aktardı: Sayın İnönü bu soruma karşılık olarak 'Evet bende merak ettim ve bu konuyu bir MİT mensubuyla konuştum. İstihbarat görevlisi bana aynen şöyle konuştu: Bazen bazı hareketlerin gazını almak için serbest bırakılır... GAZİ'DE DE BENZER GAZ ALMA MI? İnönü'nün bu sözlerini yorumlayan Radikal'in tecrübeli yazarı Çalışlar, Sonuç olarak Madımak Oteli olayında 'İslamcı hareket gelişiyor, bunu bırakalım, çukurun içine düşürelim' mantığı gelişmiş olabilir. Gerçekten Sivas gibi Türkiye'nin merkezinde olan bir şehirde olan-bitenlere müdahale edilmemiş olması, daracık bir otelde insanları ölüme terketmek kolay anlaşılabilir değil. Aynı metod Gazi olayları için de olabilir... " Alinti: -http://www.renkhaber.com/haberler/Turkiye.1/Kanlari_donduracak_aciklama_/8372.html-
-
Namaz kılmak, suç işlemeyi engeller mi?
Yani dinden etkilnenler Alkohol ve uyusturucudan uzakmi kaliyor diyorsunuz? Sadece ülkemizi arastirirsaniz ne kadar yanlis düsündügünüzü göreceksiniz. Bakin mesela Konya ilimize. En fazla alkol tüketimi yerlerinden birisi Konya hocam. Diger taraftan Avrupa'da hapishanelere gidin ve bakin , cogu müslüman tutuklular kadin ticaretinden ve uyusturucu ticaretinden icerdeler. hapishanelerde ramazan tutmaktan ve namaz kilmaktan vazgecmiyorlar ama yapmis olduklari suclarin inandiklari dinle ne alakasi var sorgulamiyorlar.
-
MELİS KAYA...evet benim babam bir kere öldü,13 yaşındaydım!
Bana kalirsa o tepkiyi gösterenler PKK ya gösterdikleri tepki kadar devlete de göstermeleri gerek, cünki devlet te en az PKK kadar askerlerin ölmesinde suclu. PKK ile devlet kurumlari arsinda ne kadar baglantilarin oldugunu inkar etmek veya yok demek kötü niyetin bir göstergesindir veya bilgisiszligin bir kanitidir. Koskoca Türkiye 30 yili askin kendi agziyla hitap ettigi bir avuc terörüstü etkisiz hale getiremiyorsa en büyük suclu kendisidir. Ben devamli söyledim ve hala da söylüyorum, PKK ile yapilan savas danisikli bir dögüse benziyor. Önümüze tabletle sunulan bir cok kahramanin PKK ile bile ortak eylemler yaptigi ve derin devletin PKK'yi masa olarak kullanip bazi eylemleri yaptirmis oldugunu bile herkes biliyor. Bir cok askerin pusuya düsürülerek öldürülmesi olayina devletin parmaginin oldugunu neden hala görmemezlikten geliyoruz? PKK'yi yok etmek istemiyorlarki bu sayede bizleri Kürt'lere karsi kiskirtmis oluyorlar ve bizlerde her Kürt'ü ve Kürt haklarini potansiyel bölücülük olarak niteliyoruz. Son 30 yildir zaten bizlere asilanan politikada bu. Kim agzini acsa potansiyel terörüst destekcisi ve vatanhaini oluyor. PKK'yi bitirmis olsalardi Kürt sorunu ve diger azinliklarin sorunlari dahada rahat cözülecekti. Cözümsüzlükten yana olan devletimiz ise dolayisiyla asla PKK'yi bitirmek istemiyor, ama binlerce vatan evladini kaybetmeyi göze aliyor. Yani hak vereceklerine evlatlarimizi kurban vermek istiyorlar. Istenilen hakta öyle ahim sahim bir sey olsa, birsey demiyecegim ama. Istenilen haklar gayet normal ve herkeste olmasi gerekenler. Dillerini ve kültürlerini gelistirmek. Verilen kurbanlarimizin sebebine bakin ve düsünün. Sonrada kalkiyoruz vatanseverlik adina sehit cenazelerinde kurt isaretleri ile saga sola bagiriyoruz. bagiriyorsak gercek adrese bagiralim ve o adres belli: DEVLET!!!!!
-
Namaz kılmak, suç işlemeyi engeller mi?
Namaz kilmak suc islemeyi asla engellemez, cünki islam tarihinde böyle bir olguya rastlanmamistir. Bakin müslüman ülkelere ve oradaki dine bakis acisina, sonrada o ülkelerde islenen suclara bakin ve göreceksinizki namaz kildikrtan sonra hemen suc islenebiliniyor. Arap mafyasi mesela sizce namaz kilmiyormu dersiniz? Bence hemde 5 vakit namaz kiliyorlar, belkide bazilari 7 vakitte kiliyordur. Ama GENEDE MAFYA!
-
BÖLÜCÜLER CHP'LİLERE SALDIRDI!..
CHP önce Gazi katliamini yapanlardan hesap sormak icin orada yasayan halkin yaninda olsun ve onlarin sorunlariyla ilglensin. Sadece secim dönemlerinde oraya gidip oy isteyecegine katilerden hesap sorsun. bakiyorumda bugün CHP oralarda gözükmüyor. Neden gitmedi oraya? Hani CHP'ye karsi gelenler sadece bir kac tane bölücüydü. Halktan oy isteyen bugün de gider onlarin yaninda saf tutardi. "13/03/2009 Gazi Katliamı bir kez daha lanetlendi GAZİ olaylarında yaşamını yitirenler 14. ölüm yıl dönümünde Gazi Mezarlığı’ndaki mezarları başında anıldı. DTP, ESP, Partizan, DHP’nin de aralarında bulunduğu birçok kitle örgütü ve siyasi partinin oluşturduğu Gazi 12 Mart Platformu, Gazi olaylarında yaşamını yitirenleri anmak için Sultangazi Gazi Mezarlığı’nda anma etkinliği düzenledi. GAZİ olaylarında yaşamını yitirenler 14. ölüm yıl dönümünde Gazi Mezarlığı’ndaki mezarları başında anıldı. DTP, ESP, Partizan, DHP’nin de aralarında bulunduğu birçok kitle örgütü ve siyasi partinin oluşturduğu Gazi 12 Mart Platformu, Gazi olaylarında yaşamını yitirenleri anmak için Sultangazi Gazi Mezarlığı’nda anma etkinliği düzenledi. İKİ KOLDAN YÜRÜNDÜ Gazi Mahallesi’nde esnafların büyük bir bölümü kepenk kapattı. Saldırının gerçekleştirildiği kahvenini camlarına karanfiller yapıştırılmıştı. Kurşunların kırdığı cam ise hâlâ yenilenmemeişti. Olayların başladığı Eski Karakol Durağı’nda bir araya gelen binlerce kişi, mezarlığa doğru iki koldan yürüyüşe geçti. Mezarlıkta sona eren yürüyüşün ardından yapılan anmaya DTP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Akın Birdal, DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, DTP İstanbul ikinci bölge belediye başkan adayları ve olaylarda yaşamını yitirenlerin yakınlarının da aralarında bulunduğu yaklaşık binlerce kişi katıldı. ‘FAİLLER YARGILANSIN’ “Katil devlet hesap verecek”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak” sloganlarının atıldığı anmada, platform adına Sevinç Sönmez basın açıklamasını okudu. Sönmez basın açıklamasında “Gazi Katliamının faili bellidir” dedi. Sönmez, sömürünün, baskının ve gözyaşının olduğu her yerde seslerini daha fazla yükselterek katliamlar karşısında susmayacaklarını, katillerden hesap soracaklarını ifade etti. Anmada konuşan Birlikte Başarabiliriz Platformu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Akın Birdal da Gazi katliamının faillerinin yargılanmasını istedi. DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise 1990’lı yılların Türkiye’nin karanlık yılları olduğunu, katliamı kimin yaptığı değil yaptıran zihniyetin önemli olduğunu ifade etti. Devlet halktan özür dilemediği sürece aydınlık bir gelecekten söz edilemeyeceğini anlatan Tuncel, yıllardır mücadele ettiklerini katliamlara karşı artık Edi Bese yeter artık dediklerini söyledi. 12 Mart Platformu’ndan sonra Halk Cephesi ayrı bir anma düzenledi. (İSTANBUL)"
-
'Oyum CHP'ye' ilanı
2 Temmuz 1993 de CHP (o dönem ismi SHP) neredeydi dersiniz? Ne yapti CHP o gün? Böylemi Cumhuriyet'i koruyacak CHP? 1993 de Cumhuriyet elden gitti zaten ve CHP sadece seyretti gidisini.
-
'Oyum CHP'ye' ilanı
Keske CHP cumhuriyetin garantisi olsada herkes versé derim , ama olay malesef öyle degilki. Ülkenin bu günki durumda CHP'nin hicmi payi yok dersiniz? Cumhuriyet bumuda kaybetmek istemiyorsunuz. Sizin bahsettiginiz Cumhuriyet yokki kaybedelim. Evet hesap sorulsun ama sadece din maskesi altinda ülkemi soyanlardan degil tüm soygunculardan hesap sorulsun mesela cumhuriyeti ve Atatürk'ü maske yapipta soyanlardan da hesap sorulsa daha iyi ve dogru olmazmi dersiniz. Ben kimseyi airmadan her soyguncudan hesap sorulsun derim. CHP'den de umutlarimizi keselim derim cünki CHP gecmisteki ve günümüzdeki yapmis oldugu yanlis politikalarla hem Cumhuriyete hemde Atatürk'e darbe vurmaktatdir. Gercekler istesekte saklanamaz.
-
İtiraf Ediyorum
Verilecek bir kurbanin varmis. Sen en iyisi en kisa bir zamanda kurban kes ve dagit.
-
MELİS KAYA...evet benim babam bir kere öldü,13 yaşındaydım!
Sn Tülay Sen ülkemiz insanlarinda o kadar bilgi eksikligi ve kirliligi varki, gercekten ben bazan yazilanlari okuyunca gözlerime inanamiyorum. Ben de DERSIM=TUNCELI diye kendisinden emin olan arkadasa bunu yanlis oldugunu ve iddaasini isbatlamasini rica ettim, umarim ya yanlisini görür yada kendi bildigi dogrulari delilleriyle bizlere isbatlar. Bizler su an öyle bir ortama gelmisizki agzini acan ve "hak" siteyen herkes ya bölücü yada vatanhaini oluyor. Ama ben bu duruma dogrusu hic sasmiyorum cünki, 12 Eylül cuntasinini bir amaci vardi ve amaclarina da vardilar. Neydi amaclari cuntacilarin? Onlar öyle bir nesil yetistireceklerki devlet erkani ne derse dogru kabul eden bir nesil yetistirilecek, kimse hak hukuk istemeyecek, onlarin hakkini ve hukukunu gene devlet verecek. Simdi bakiyorsun 12 eylülün bizlere biraktigi nesile ve görüyorsunki gercektende tam cuntacilarin istedikleri gibi yetistirilmisler. Devlet ne derse hic sorgulamadan arkasinda oluyorlar ve agzini acanlari bölücü ilan ediyorlar.
-
MELİS KAYA...evet benim babam bir kere öldü,13 yaşındaydım!
Ahmet Kaya'nin PKK yandasi olup olmadigini tartismak gayet normal bir durum. Ama bu konuyu en son tartisacak kiside Serdar Ortac'tir cünki kendisi de asker kacagidir. Türkiye'de kötü olan zaten bir cok asker kacaginin veya askere gitmnemek icin elinden gelen dalecerayi ceviren sahislarin kendi kisisel cikarlari sözkonusu oldugu zaman en keskin asker yanlisi ve PKK karsiti oluyorlar. Serdar Ortac önce gitsin vatan görevini daglarda PKK'ya karsi savasarak versin, askerden kacarak degil. Serdar Ortac gibilerini saymak istesek inaniyorumki burada sayfalar yetmez saymakla. Mesela Tuncay Özkan'da o yolun yolcusu.
-
MELİS KAYA...evet benim babam bir kere öldü,13 yaşındaydım!
Sizin Kürt ve Ermeni'lere bakis acinizi bildigim icin onlari bir kenara birakacagim ve size sunu soracagim. Siz gercekten de Alavilerin ezildigi idaasini düzmece olarakmi söylüyorsunuz? Yani Alevi vatandaslarin taaki Osmanli'dan beri devam eden haksizliklari dile getirdikleri yalanmi oluyor? Aleviler demek oluyorki Türkiye'de kendilerine verilmesi gereken tüm haklari varda sadece nankörlük yapiyorlar demekki. Ya bizler burada sadece karsi tarafin söylemlerine karsi gelmek adina daha neler söyleyecegiz anlamadim dogrusu.
-
MELİS KAYA...evet benim babam bir kere öldü,13 yaşındaydım!
Ne zamandan beri DERSIM demek esittir Tunceli oluyormus sn politika. Sunun da bir kanitini gösteririmisiniz lütfen. En azindan bilmedigimiz konularda biraz kendimizi geri cekmemiz gerekmezmi. Tabiiki Tunceli Dersim'dir ama Dersim sadece Tunceli'den olusmuyor. Kanitinizi bekliyoruz.
-
Hollanda'da THY yolcu uçağı düştü!
Benim diyecegim, asagida alintiladigim haberi okuduktan sonra, gene bizlerin nasil gene kendi düsmanlarimizi yarattigimizi animsiyorum. Siyasi tartismalara bile baktigimizda bizlerin gercek disi hayal gücümüze ve korkumuza dayali senaryolar cizdigimizi görüyorum. Hollanda'lilar el birligiyle ucagimizu düsürdü demekle neyi amacladi acaba diye bayagi düsünüyorum, ama akli basinda bir cevap bulamiyorum malesef. Ucagimizi el birligiyle düsürdüler diyen zihniyet aynen ülkemizi bölüyorlar diye masallar anlatarak gercek sorunlari kapatmak istiyorlar ve kendi kötü emellerini hepimize mal etmek istiyorlar. Evet asagidaki haberi okuyalim ve görelim nasil el birligiyle ucagimizi düsürdüklerini. "Pilotun son sözü ‘Gaz hocam’ oldu İSTANBUL Milliyet Amsterdam’da düşen uçağın tutunma zorluğu çektiği sırada ikinci pilotun ‘Gaz hocam gaz’ diye bağırdığı, bu sırada uçağı eğitimdeki pilotun kullandığı belirtildi Türk Hava Yolları’nın (THY) İstanbul-Amsterdam seferini yapan “Tekirdağ” uçağının Schiphol Havalimanı’na inişi sırasında yaşanan kazanın son anlarında, kokpitteki pilotların son konuşmaları ortaya çıktı. Altimetredeki arıza sebebiyle yükseklik algılamasındaki yanılma sonucu uçak hız keserken, tutunma zorluğu çekti. Bu sırada ikinci pilot Olgay Özgür’ün, “Gaz hocam gaz, hocam gaz gaz” diye bağırdığı kaydedildi. Uçağı eğitimdeki pilot Murat Sezer’in kullandığı, yanındaki koltukta deneyimli pilot Hasan Tahsin Arısan’ın arka ortadaki koltukta ise ikinci pilot Olgay Özgür’ün oturduğu belirtildi. Star Ana Haber Bülteni’nde Uğur Dündar, Hollandalı kaynaklardan aldığı bilgiye göre, “pilotların son anda neler konuştuklarını ve kokpit kayıtlarını” açıkladı. Kaynaklara göre, kazadan kısa süre önceki gelişmeler şöyle: Yaklaşım izni dar “Havalimanındaki kule, yoğun trafik nedeniyle “Tekirdağ” uçağını kısa sürede pist başına getirebilmek için yüksek ve dar açılı bir yaklaşma izni veriyor. Bu süreçte uçak, “altimetre arızası” sebebiyle yükseklik algılamasındaki “yanılma sonucu” hız kesip, sarsıntılarla havada tutunmaya çalışıyor. Yani, havada tutunma zorluğu başgösteriyor. İkinci pilot Olgay Özgür, “gaz hocam gaz, hocam gaz gaz” diye bağırarak uyarmaya başlıyor. Son bir gayretle gaz veriliyor. Ve uçağın burnu havaya kaldırılmaya çalışılıyor. Ancak, yerden yaklaşık 70-80 metre yükseklikte olan uçağın motorlarına giden gaz enerjiye ve hıza dönüşürken, kuyruk uçağı geriye çekiyor ve yere çarpıyor.”"
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Hala anlamak istemiyoruz galiba. Ne demisiz Deniz Feneri yolsuzlugu ile Ergenekon derin devlet arasinda bir secenek yapmamaiz gerekli. Buna cevaban ne demisiz, Deniz Feneri bir gercek ama Ergenekon bir hayal. Burada görülüyorki aramizda bazilari gercekten de yolsuzluga ve derin devlete karsi degil, onlar icin sadece bunlari kimlerin yaptigi önemli. Kendi yandaslari yapinca normal ama digerleri yapinca anormal. Biz ne diyoruz pekihala, Türkiye icin her ikiside karanlik. BOTAS kuyulari sanki tümüyle acildi ve bulunan tüm kemikler arastirildida öyle kesin konusuyoruz ve bayram sekeri almis gibi seviniyoruzki, neymis efendim BOTAS kuyulari acilmasi sanki fiyasko gibi bir durum. Madem orada degil faili mechul öldürülenler, neredeyse bulunsun efendim. Dogru olanda bu. Faili mechuller ülkemiz adina bir utanctir, bayram sekeri bulmus gibi sevinecek bir durum degil. "Yapilan kazilarda iki kemik bulundu,ne kemigi oldugu bile belli degil,aslinda o kazilarda birileri binlerce kemik bekliyordu ama heralde asit,o binlerce kemigi tamamen faili mechul yapmis olacak." Nerede acaba bu faili mechul sekilde öldürülen binlerce insan dersiniz? Orada olmadigina cok emin gibisiniz.
-
EKONOMİK KRİZ KAPIDA
Basbakan cok partili döneme gectigimizden beri politikacilarin ve basbakanlarin uyguladigi bir siyasi görüsü sergiliyor. Ha simdiki basbakan hada gecmisteki basbakanlar. Aralarinda ekonomik kiriz ve tesbitleri konusunda ne fark varki? Türkiye'de basbakan olabilmen icin yalanci, ******, donadirici ve anti-demokrat olacaksin. Dolayisiyla Tayyip Erdogan iyi bir basbakanlik sergiliyor, cünki gecmis ülkemize yakisir bir basbakanlik sergiliyor, basil davranmasi gerektigini gecmis basbakanlardan güzel bir sekilde üstlenmise benziyor. Gelecek bir baska basbakandan da alisa gelmisin disinda bir tutum beklemek saflik olur derim.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Su anki iktidarin yolsuzluk ve ceteler konusunda diger hükümetlerden degisik bir tutum izledigini söyleyemeyiz. Bu anlamda tabiiki AKP gercekten yolsuzlugun ve derindevletin alternatifi degildir ve olamazda. Ama AKP'nin Deniz Feneri yosuzlugunun üzerine gitmemesi illada Ergenekon cetesinin masum oldugu anlamina da gelmez. Gercek demokratlik, gercekten de yolsuzluga ve derindevlete karsi durus demek ne Deniz Feneri ne de Ergenekon taraftari olmaktir. Bizler ne Deniz Fenerini istiyoruz nede Ergenekonu. Kimse burada bizlere ikisi arasinda secim yapmamiz dogrultusunda anlasilan beyanlar yapamasina gerek yok, cünki ikisde Türkiye icin karanlik.
-
CUMHURIYET MITINGLERI
O resimlerin o sitede ne isi var dersiniz? Ben buradan mitinglere veya parti kurmalara karsi falan degilim. Ama birilerinin de beni kullanmasina izin vermemeliyim.