dünyahepimizin tarafından postalanan herşey
-
Sultan II. Abdülhamid'in hazırlattığı haritaya göre
Ya arkadaslar bizler ne zaman birakacagiz hayalperestligi? II Abdulhamid döneminde Türkiye halaa at ve esekle geziyordu. Bilim o kadar ileri degildi ülkemizde. Madem güney dogunun tamaminda 100 yili askin petrol oldugunu biliyoruzda neden cikartmadik bu güne kadar? Yoksa AB mi bizi engelledi dersiniz? hani her beceriksizligimizi AB'in üzerine atarizya ondan sordum. Petrol haritasi cizmek kimmmmm Osmanli padisahi kim. Ha derseydiniz II Abdulhamid hangi ülkelerden kadinlarla evlenecegi listeyi cikartmis, buna inanirdim. Osmanli padisahlarinin baska enye akli eriyorduki? Karsi geleni kilictan gecir, baktin bir kadin hosuna gitmis ver topragi al onu. Bildiklerimiz bunlar Osmanli padisahlari hakkina. Petrol haritasi falan filan sadece bir hikaye.
-
TÜRKIYE'DE DERIN DEVLETE KARSIYIM VEYA HAYIR DESTEKLIYORUM
Ermeni cetelerinden özür dileme kampanyasi acanlar ve onlari alkislayanlar???? Herhalde ben baska bir seyler okuyorum burada. Demekki gercekten de bazen önümüzdeki yazilari istedigimiz gibi okumak varmis. Lütfen birisi bana Ermeni cetelerinden özür dilendigini göstersin. Evet bazilarimiz Ermeni cetelerine karsi Türk cetelerini, Catli ve arkadaslari gibilerini, tercih ediyoruz ve bunuda hukuk ve demokrasi adina yapiyoruz. Ama ben buradan diyorumki, hukukun üstünlügünü savunan kisi asla iki cete arasinda bir secim yapmaz, yapamaz. Yapanlarinda hukuka karsi sayginligi sorgulanir.
-
ALEVILER NEDEN YÜRÜR?
Bazen ne söyledigimizi ve hatta kendimize bile dokunacagini bilmeden yazdigimiz icin malesef bu tür yorumlar ara sira yaziliyor.
-
ALEVILER NEDEN YÜRÜR?
Evet mecburi din dersleri kalsin demek ülkede kaos ortami yaratmak oluyormus. Hemde mahkeme yoluyla bile haklarini aramak artik ülkemizde kaos ortami yaratmak oluyor. Gerekcelera baktigimda gercekten bayagi sasiriyorum ve iki gün önce Radikal gazetesinde yayinlanan bir arastirmanin sonucunun ne kadar dogru oldugu bir daha görmüs oluyorum. Kendi söylemleriyle celiskili yasayabilen tek insanlar toplulugu ülkemizde galiba. Dün söyledigimi bugün söylememis kabul edil, atip savurabiliyorum. Ve bunun ismide tarafsiz bir bakis acisi oluyor.
-
TÜRKIYE'DE DERIN DEVLETE KARSIYIM VEYA HAYIR DESTEKLIYORUM
Bizler burada ceteler arasi secim yapmiyoruzki sn politika. Ha Ermeni cetesi ha Türk cetesi. Biri digerinden dahami iyi dersiniz? Bu forumda Ermeni cetelerini destekleyen veya öven tek bir yorum görmedim, varsa gösterin. yoksa varsayimlarla veya hayal gücümüzle sunla veya bunlar söyleniyor diyemeyiz. Catli ve mensup oldugu ceteyi savunan ve hatta kahraman gösterenlar var bu forumda. Bir taraftan AKP ve hukukusuzlugu elestirirken diger taraftan hukuk disi isler yapanlari elestirenlere neden elestiriyorsunuz diye sormak gercekten bayagi düsündürücü. Demekki bizler herhalde sadece AKP'nin hukuksuzluguna karsiyiz, ama kendi hukuk disi eylemlerimizi ise elestirenlere kiziyoruz.
-
TÜRKIYE'DE DERIN DEVLETE KARSIYIM VEYA HAYIR DESTEKLIYORUM
?????????? Isimize gelmeyince karsidaki ne yazdiginin anlamini bilmiyor oluyor. *** Mafya cetesi mensubunu ve katili kahraman ilan edecegiz ve karsi gelenlerede ne yazdiklarindan haberi yok diyecegiz. Güzel bir bakis acisi.
-
TÜRKIYE'DE DERIN DEVLETE KARSIYIM VEYA HAYIR DESTEKLIYORUM
Sn taypa, anlamadan yorum yapiyorsunuz deyince aliniyorsunuz ve "evet sadecece biz yanlis anliyoruz" diyorsunuz. Benim yazimdan siz benim Catli'yi devlet adina öldürdügü Ermeni insanlarindan dolayimi yargiladimi anlyorsunuz? Ben böyle bir sey yazmadim ve konumuz bu da degil. Baska bir baslik altinda yapilanlar ne kadar dogru veya yanlis tartisilabilinir. Ama benim söyledigim Catli'nin Ermeni'leri devlet adina cikar karsiligi öldürmesi onun kahraman ve vatansever oldugunu göstermeyecegini, cünki ayni görevi Türk bile olmayan baska bir mafya mensubunun da yapabilecegini ve hatta Catli gibileri gene cikar karsiligi kendi ülkesine bile karsi eylemler yapacagi. Diger taraftan Catli devletin kendisine vermis oldugu imtiyazi gene kendi mafya cikarlari dogrultusunda kötüye kullanmistir. Benim söyledikjlerim buyken, siz ne manalar cikartmissiniz anlasilir gibi degil. Evet malesef gene anlamadan cevap vermissiniz demek zorundayim. Baska secenegim yok malesef. Catli gibilerini Milliyetci görüp savunuyorsak diyecek bir sözümde yok ve o halde milliytciligin mafya ile özdeger oldugu elestirisinede katlanmak zorundasiniz.
-
ALEVILER NEDEN YÜRÜR?
Vay beee, gene suclu bulundu. Aleviler kendileri suclu oldu. Alevi'lerde bu topraklarda yasiyorlar sn politika. Onlarda malesef devletimizin böl parcala ve gücsüz birak oyunlarina gelmisler. Ama ona ragmen ortada bircok mahkeme karari var. O kararlarin uygulanmamasi ile aleviler arasindaki celiskilerin ne alakasi var anlamis degilim. Atatürk'ün cocuklariyiz diye övünmemize ragmen hepimiz mallesef ikili oynuyoruz, yoksa yalanmi derisiniz? Ikili oynamasaydik ülkemiz seriat rejimine dogru gitmezdi. Yani ikili oynayanlar sadece Alevi yurttaslarimiz degil, sen, ben ve hepimiz ayniyiz. Ama genede sorunlara cözüm bakisiniz cok ilginc. Bu aynen Israil'in Filistin'lilere söyledigine benziyor. Hem gasp et hemde onlari suclu yap.
-
ANKARA´YI SARSAN İNTİHAR!
Su testisi su yolunda kirilirmis. Karanlik iliskilerin sonu genelde böyle biter. Demekki bayagi bir bildikleri ve yaptiklari varki bazilari sorunu ancak ortadan yok edilmesi ile cözmek istemis. Bu gidisle daha cok sözde intihar haberleri okuyacagiz.
-
ANKARA´YI SARSAN İNTİHAR!
Cetecilerden her sey beklenir. Hem öldürürler sonrada yok efendim bir vatanseveri üzerine geldikleri icin intehara zorladilar derler. Demekki Ergenekon bazilarinin da iddaa ettigi gibi icii bos degilmis.
-
ALEVILER NEDEN YÜRÜR?
Türkiye devleti icin hukukun östünlügü anlayis asagidaki habere göre cok acik ve net sekilde gözler önüne sergileniyor. Hukuk devleti oldugunu iddaa eden Türkiye mahkeme kararlarini uygulamamakta direniyor. Bu nasil bir hukuk devletidir biri bana aciklasin lütfen. "Daha neyi bekliyorsunuz? Mahkemeler art arda zorunlu din derslerinin insan haklarına ve hukuka aykırı olduğu yönünde kararlar alıyor ama uygulama hâlâ yürürlükte. Bir mahkeme daha zorunlu din derslerinin hukuka ve insan haklarına aykırı olduğuna karar verdi. Daha önce de gerek AİHM gerekse Danıştay’ın aynı yönde kararlarına rağmen henüz bu konuda bir anayasal düzenleme yapmaya yanaşılmıyor. Başbakan Erdoğan, Alevi açılımı yapacaklarını açıklıyor ancak, tıpkı Kürtçe TV’deki gibi bunun yasal dayanaklarını oluşturma konusunda her hangi bir adım atmaya yanaşmıyor. Antalya’da bir aile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulması istemiyle açtığı davayı kazandı. Antalya 3. İdare Mahkemesi, uygulamanın öğrenci lehine yürütmesini durdurdu. Üstelik Mahkeme kararında dikkat çekilen bir nokta tartışmalara son noktayı da koyabilecek nitelikte. İdare Mahkemesi hangi dine mensup olduğuna bakılmaksızın, temel hak ve hürriyetlerden olan dini inanç özgürlüğünün uygulanması kapsamında çocuğun zorunlu sayılan dersten muaf tutulması gerektiği sonucuna vardı. Karara ilişkin görüşlerini aldığımız Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, bütün Alevilere dava açma çağrısı yaptı. ‘TELAFİSİ GÜÇ ZARARLAR DOĞAR’ Antalya 3. İdare Mahkemesi, verdiği kararda şu tespitlerde bulundu: “Dava dilekçesinde, okulda zorunlu olarak okutulan Din Kültürü ve Ahlak Öğretimi dersinin dini ve felsefi inançlarına uygun olmadığını belirten davacıların herhangi bir din mensubu olduğuna bakılmaksızın, temel hak ve hürriyetlerden olan dini inanç özgürlüğünün uygulanması kapsamında çocuğunun zorunlu sayılan dersten muaf tutulması gerektiği sonucuna varıldığından, bu istemin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden, yürütmesinin durdurulmasına oy birliğiyle karar verilmiştir.” TAM SIRASI Karara ilişkin sorularımızı yanıtlayan ABF Genel Başkanı Ali Balkız, mahkemelerin bu tür kararlar vermesini beklediklerini kaydetti. AİHM’in ve Danıştay’ın kararlarından sonra ABF’nin yönlendirmesiyle çok sayıda dava açıldığını hatırlatan Balkız, uygulamanın din ve inanç özgürlüğüne, eğitim hakkına aykırı bir uygulama olduğuna dikkat çekti. AKP’nin yerel seçimlerden sonra anayasa değişikliklerini gündeme alacağı sözünü hatırlatan Balkız, “İşte tam da sırası. Buradan başlayabilirler. Tabii Madımak’ı müze yapalım derken seramikçi dükkanına benzettikleri gibi bir değişiklik olmayacaksa” dedi. Bu tür davaları açanların, hukuki ve toplumsal ortamın etkisiyle kendilerini gizlemek zorunda kalmalarının ne anlama gelebileceğini sorduğumuz Balkız, “Tam bir boyalı kuş örneği oluşuyor. Çocuklarımız sınıf arkadaşlarından mahalle arkadaşlarından ayrı düşmüş olmanın derin psikolojik baskısı altında kalıyorlar. Mahalle baskısının yerini devlet baskısı alıyor” diye konuştu. Bunun ortadan kalkması için neler yapılabileceğini ise şöyle sıraladı: “Bu ders tümüyle kaldırılsa ya da kimi önemli reformlarla seçmeli hale getirilse ve bu dersi almak isteyen her öğrenci bu istemini öğretim yılı başında okul yönetimine bildirse bu tür sorunlar yaşanmayacak.” AİLELERE ÇAĞRI Bu kararın aynı zamanda Erdoğan’ın da okuması ve gereğini yapması gereken bir karar olduğunu söyleyen Balkız, “Çünkü birkaç gün önce Alevilere seslenerek ‘Din dersleri ile ilgili şikayet ve önerileriniz neyse getirin, uzmanlar bunu değerlendirsin’ diyordu. Aleviler teşebbüs etmeden mahkeme gereğini yaptı. Erdoğan’ın da uzmanlarına gerek kalmamış oldu böylece” diyerek artık gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini kaydetti. Balkız son olarak Alevilere de çağrıda bulunarak “Türkiye’de daha böyle yüzlerce dava var. Binlercesinin açılması için, adliyelerin bunaltılması için bütün velilerimize çağrıda bulunuyorum” dedi. (HABER MERKEZİ) -------------------------------------------------------------------------------- DAVANIN SEYRİ Muratpaşa Kaymakamlığı aleyhine açılan davada Avukat Nusret Gürgöz, dava dilekçesinde, Anayasa’nın 24. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir” hükmü ile dördüncü fıkradaki, “Din ve ahlak eğitimi ve öğretimi ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din öğretimi, ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır” hükmünü hatırlattı. Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi’nin 9. maddesine dilekçesinde yer veren ve Anayasa’nın bu çerçevede, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir” kararına işaret eden Nusret Gürgöz, Eğitim ve Öğretim Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın 1990 yılında aldığı kararla, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu Hıristiyanlık ve Musevilik dinlerine mensup öğrencilerin zorunlu din dersine girmeleri zorunluluğunun bulunmadığını bildirdi. Gürgöz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de benzer istemle açılan bir davada Türkiye’yi kusurlu bulduğunu da anımsattı. Davalı Muratpaşa Kaymakamlığı da savunmasında, zorunlu dersler arasında yer alan Din Kültürü ve Ahlak Öğretimi’nden sadece Türk vatandaşı Hristiyan ve Musevilik dinine mensup olanların muaf olduğunu, davacı öğrencinin bu muafiyet kapsamı dışında kaldığını öne sürerek, davanın reddedilmesini talep etmişti." Alinti: -http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=46211-
-
İşte Türkiye!
Sn politika, AKP'yi degerlendirmekte ne kadar hakli olsaniz, haklisinizda tabiiki, ama genel tesbitlerinize katilamiyorum cünki, hukuk sirf AKP döneminde yok edilmemistir, bilakis yillardan beri söz konusudur. Bosunami yargisiz infazlara karsiyiz dersiniz? Bosunami Botas kuyularinin acilmasini isteriz dersiniz? Bosunami derin devletin yaptigi yasadisi eylemleri lanetleriz dersiniz? Gene bazilarimiz Botas kuyularinin acilmasini istiyoruz derlerken avuclarini ovarak ceset ve insan kemigi bulunmamasi icin dua ediyorlar ve bu sayede sözüm ona derin devleti haklamis olacaklar. Ama bu kadar kayip nerede diye de hic bir zaman sormazlar. Hukukun varligi veya yoklugu sadece kendime dokundugu zaman degil her dönem ve herkes icin istedigimizde sorgulamis oluruz. Hukuk ve demokrasi evrenseldir ve herkes icin gecerlidir. Malesef ülkemizde hukuk ve demokrasi sadece sahislarin kendileri icin gecerli oldugu icin, karsimiza böyle bir tablo cikiyor. Baskasinin hukuksuzlugundan sikayetci olurken kendi hukuksuzlugumu mesrulastirmak istiyoruz. Gecmisi arastirirsaniz Türkiye'nin fasist bir yola girdigini söyleyen binlerce yazi ve uyari bulacaksiniz, ama bunlari söyleyenlerin tümü gecmiste ve günümüzde vatanhaini ilan edildi. Simdimi gözümüz acildi acaba????
-
"TÜRKLER YABANCI DÜSMANI VE SOSYAL MUHAFAZAKARLAR"
Dünkü Radikal gazetesinde yayinlanan bir haberi sizinle paylasmak istedim. Rahmetli Aziz Nesin'in kulaklari cinlasin. O arastirmasinda asagidakinden dahada beter bir ortam sergilemisti. Bizde bir ilerleme mi var yosa Aziz Nesin'in tesbitlerini de asan bir gerileme mi var dersiniz? Hani derlerya, malzemeye göre üretim yapilir ve kaliteside gene kullanilan malzemeye baglidir. Bizimde sanssizligimiz, elimizdeki malzemenin fazla kaliteli olmamayisi ve dolayisiyla arastirma sonuclarinin beni hic te sasirtmadigi. Taaki Osmanli'dan beri yugrulmus olan ve gecmisini irdelemeyen malzemeden de zaten baska bir sonuc beklenemez. "Türkler yabancı düşmanı ve sosyal muhafazakarlar’ The Guardian gazetesi, Konda tarafından gerçekleştirilen araştırmanın, Türkleri, “Yabancı düşmanı, ender kitap okuyan, kadınları ikinci sınıf olarak gören ve demokrasi konusunda zıt duyguları olan sosyal muhafazakar insanlarö olarak gösterdiğini yazdı Türklerin çeşitli konulara ilişkin tavırlarını ortaya koyan, Konda’nın araştırmasının sonuçları, yurt dışında da ilgi çekti. The Guardian gazetesi, araştırmanın Türkleri, “yabancı düşmanı, ender kitap okuyan, kadınları ikinci sınıf olarak gören ve demokrasi konusunda zıt duyguları olan sosyal muhafazakar insanlar” olarak gösterdiğini yazdı. İngiliz The Guardian gazetesi, “tartışmalı” olarak nitelendirdiği anketin sonuçlarını değerlendirdiği, Türkiye muhabiri Robert Tait imzalı “Türkler, ankette yabancı düşmanı, muhafazakar tavırlarını ortaya koydu” başlıklı haberinde, “Tartışmalı yeni bir araştırma, Türkleri, ’Yabancı düşmanı, ender kitap okuyan, kadınları ikinci sınıf olarak gören ve demokrasi konusunda zıt duyguları olan sosyal muhafazakar insanlar’ olarak" yansıttığını yazdı. “Kötüleyici tablonun Türkiye’nin en saygı değer kamuoyu araştırma kuruluşlarından Konda tarafında yürütülen bir çalışmadan çıktığı”nı belirten gazete, araştırma sırasında 6 bin 482 kişi ile konuşulduğunu kaydetti. Haberde araştırmanın en çarpıcı bulgularını aktaran gazete bu çerçevede Türklerin yüzde 73’ünün yabancıların mülk almasına karşı çıktığına, yüzde 70’e yakın bir bölümünün hiçbir zaman kitap okumadığına, yüzde 72’sinin hiçbir zaman ya da çok ender yeni teknoloji ürünü aldığına dikkat çekti. Gazete şunları yazdı: “Yüzde 70’ine yakın bir bölümü, evli kadınlarının çalışmak için eşlerinden izin alması gerektiğini söylerken yüzde 57’si, kadınların kolsuz bir üst parça giysi ile evden çıkmaması gerektiğine inanıyor. Yarısından fazlası da yüzde 53’ü? Türkiye’nin laik anayasasının yasakladığı, kadın yargıçlar, savcılar, öğretmenler ve diğer kamu görevlilerinin görevde İslami başörtüsünü kullanmasına izin verilmesinden yana.” The Guardian, Türklerin yüzde 88’inin ülkenin demokratik sistemle yönetilmesi konusunda mutabık olmasına karşın yüzde 48 gibi önemli bir bölümü, ordunun “lazım olduğunda” müdahale etmesi gerektiğini de söylediğine dikkat çekti. Bu arada, İngiliz gazetesi, Konda yöneticisi Tarhan Erdem’in görüşlerine de yer verdi. Erdem, araştırmanın ülkede halen devam eden sosyal değişimi anlamayı ve Türkiye’nin, insanlarının çoğunun sandığı ülke olmayı sürdürüp sürdürmediğini görmeyi amaçladığını belirtti. Tarhan Erdem, ordu müdahalesine verilen yüksek desteğin Türklerin demokrasiye ilişkin çekincelerini, kadınlara yönelik tavırların ise cinsel eşitliğin eksikliğini ortaya koyduğunu ifade ederken de “Veriler, kadınların özel yaşamlarında özgür olmadığını gösteriyor” dedi.(anka)" Alinti: -http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=923074-
-
ANKARA´YI SARSAN İNTİHAR!
Kim bilir, belkide gecmiste ve öldügü güne kadar yapmis oldugu yasa disi hareketleriyle sayisiz insanin canini acitmistir. Herhalde vijdani rahat etmedi ve ileride ceza alirim diye kolay yolu secerek aslinda kendi kendisinin cezasini vermis olabilir.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Tabiiki siz veya baskalarida cevap verebilir, buna bir sey söyledigimiz yok, sadece ben konu olan arkadasin kendi yorumuna karsilik bir cevap verdim, sizinkine degil. Aradaki fark bu.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Ben gene de emin degilim neye cevap verdiginizden, cünki yorumumdaki cevabin muhatabi baska birisiydi. Yani ben size söylemedimki orada yazdiklarimi.
-
ÜLKEMIZDEKI DEMOKRASI VE INSANHAKLARINDAN ÖRNEKLER
Yanlis anladiginizi söyleyen kimki? Konuyu baska yönlere götürmeye hic gerek yok. Siz Anayasayi iyi okumus olabilirsiniz, ama ben de Anayasa da yazilanlarin uygulanip uygulanmadigina bakiyorum. Demekki sadece anayasada yazili olmakla olmuyor, önemli olan kanunlarin islemesi.
-
TÜRKIYE'DE DERIN DEVLETE KARSIYIM VEYA HAYIR DESTEKLIYORUM
Abdullah Catli'nin yaptiklarini siralamissiniz ve inaninki onun yaptigini aynen para karsiligi bir Rus evya bska bir mafya üyeside yapabilirdi. O insanlar cikarlari dogrultusunda kendilerine verilen görevi yaparlar. Catli devletin kendisine verdigi imtiyazi kendi mafya cikarlari dogrultisinda kullandigi icin benim gözümde vatanperver degil, sadece normal bir mafya üyesinin yamis olacagi görevi yerine getirmistir. Catli gibileri para karsiligi kendi devletini bile satar. Onu kahraman yapanlari da taniyoruz. Tümü ayni mafya zihniyetli irkci katillerdir.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Umarim siz neye cevap verdiginizin farkindasiniz!!!! Ben fazla emin degilimde.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Dünyada var olan tüm ülkelerde marjinal ve asiri milliyetci gruplar vardirki bunlar aynen ülkemizde oldugu gibi Türkiye'den ayrilmis bir Kürt devleti isterler ve hatta inanmayacaksiniz ama ufak bir arastirma yaparsaniz Laz ve diger gruplar arasinda bile bu tür marjinal grupcuklar bulacaksiniz. Bize düsen ise milyonlarca Kürt vatandasi devamli öne sürdügümüz bölücü marjinal gruplar ile ayni kefeye koymamamiz. Tabiiki söylediginiz gibi Türkiye'den ayrilmak isteyen Kürt'ler var, aynen icimizdeki irkci milliyetci Türk'lerin varligi ve onlarinda Türk'ler disinda herkesi kovmak istemesi gibi. Akli selim cogunluktaki Kürt vatandaslarimiz ise sadece kültürel konuda ve dil konuusnda gelisme istiyorlar. Bu konuda bölücülük aramak abestir ve kötü niyetten kaynaklanir. Tüm dünya el birligi yapsa Türk ile Türkiye'de yasayan Kürt'leri hayatta kimse ayiramaz, bu aynen iki kere iki dört misali gibi. Bizler bir et ve kemik gibiyiz, akrabayiz, dayimiz var, teyzemiz var, halamiz var. Benim ezber ve kaliplasmis laflar dedigim konu, herkesin "ne mutlu Türküm diyene" sözünü Atatürk'ün agzindan ken disinin yorumlamasi. Bana Atatürk'ün kendi agzindan bir aciklama gösterebilirmisiniz "Ne mutlu Türküm diyene" den ne anlasilmasi gerektigine dair. Gösterin ona göre tekrar konusalim. Herkes kendi kafasina göre Atatürk'ü yorumluyor. Bir bakiyorsun Atatürk birilerinin yorumuna göre en keskin seritci bile oluyor. Bu konular hassastir, o halde bizlerinde cok hassa olmasi gerekli.
-
CHP’li gence öldüresiye dayak!
Hele siz bir anlatin takkiyeciligin hangi anlama geldigini. Fehtullah hocanin elini benmi öptüm yoksa?
-
TC vatandaşlarının "Ben Türk değilim, kürdüm, lazım, çerkezim...vb. " demesi iyi bir şey mi?
Sn Dogrucudavut, herkes diyerek beni de kendi araniza katmaniza müsade etmiyorum. Tas catlasa "herkes" diye hitap ettiklerinin sayisi 4 ü bulmaz. Oysa bu forumda binlerce insan yorum yapiyor. Bu da bana komik geldi.
-
ÜLKEMIZDEKI DEMOKRASI VE INSANHAKLARINDAN ÖRNEKLER
Sn taypa, gercekten gene bayagi sasirtiyorsunuz beni. Ben "Nerede verilmis polise böyle bir hak?" diye sorarken, siz bunu herhalde sadece kelime anlamiyla anlamissiniz. Tabiiki bizim okumadigimiz ama sizin okudugunuz anlasilan Anayasa'da sorumun cevabini bulamayacaksiniz. Öyle oldugunu iddaa edende yok zaten. Anayasa'da böyle bir hak olmamasina ragmen birilerine veriliyorsa demekki Anayasa'ya ragmen veriliyormus. Bana sadece kanunlari siralamak yetmiyor , o kanunlarin gercek hayatta gecerliligi ve uygulanisi gösterilmeli. Anayasa'da iskence olmamasina ragmen iskence yapiliyor ve gene bazilari iskencecileri kolluyor. Demekki sadece Anayasa'yi okumak yetmiyor, Anayasa#da yazilanlarin uygulanip uygulanmadigini irdelemek önemli. Aramizdaki fark bu derim.
-
ÜLKEMIZDEKI DEMOKRASI VE INSANHAKLARINDAN ÖRNEKLER
Adalet bakani mehmet Ali Sahin'in bir soru önergesine vermis oldugu cevaba göre 2008 yilinda AHIM'e 262 iSKENCE basvurusu yapilmis. "AİHM’E 262 İŞKENCE BAŞVURUSU YAPILDI 13:01 23 Şubat 2009 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM), Türkiye'den son 6 yılda "işkence ve kötü muamele'' nedeniyle 262 başvuru yapıldı, bunlardan 123'ü hakkında ihlal kararı verildi. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'in yazılı soru önergesine yanıt verdi. Şahin'in verdiği bilgiye göre, AİHM, 2002-2008 yılları arasında Türkiye ile ilgili 1485 karar verdi. Mahkeme, 2002'de 104, 2003'te 120, 2004'te 168, 2005'te 286, 2006'da 344, 2007'de 315 ve 2008'de 148 davayı sonuçlandırdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, son 6 yılda işkence ve kötü muamele nedeniyle de 262 başvuru yapıldı. 2002'de 24, 2003'te 29, 2004'te 35, 2005'te 38, 2006'da 54, 2007'de 55 ve 2008'de 27 işkence ve kötü muamele konulu başvuru gerçekleşti. Başvurulardan 123'ü ihlal kararıyla sonuçlandırıldı, 46'sı da "dostane" çözüme kavuşturuldu. Ayrıca, Adalet Bakanı Şahin, 2002-2008 yılları arasında işkence suçu nedeniyle 9 emniyet mensubunun mahkum olduğunu, 90 personelin yargılanmasının ise halen devam ettiğini bildirdi." Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1235386885&year=2009&month=02&day=23- Demekki 262 sahis kendi ülkelerinde yargidan umutlari kesildiki, suclularin cezalandirilmasi icin umutlarini AHIM'e birakmislar. Ülkemizde güvenlik gücleri tarafindan malesef o kadar kanuna uygunsuz davranislar yapiliyorki, bazen kendi kendime soruyorum, kanunlar bizde sadece is olsun diyemi cikartiliyor? Neden hala görevini kötüye kullanan görevlileri derhal hic gözünün yasina bakmadan hak ettigi cezayi vermiyoruz? Cogu zaman bu görevliler korunuyor ve bu sayede tabiiki cesaret buluyorlar.
-
Faili Meçhuller...
Ülkemizdeki faili mechullerin aydinlatilmasini cani gönülden isteyen her birey, demokrasi ve özgürlüklerden yana olan tüm insanlar BOTAS kuyularinin acilmasini sabirsizlikla bekliyor. "BOTAŞ KUYULARI HEMEN AÇIN VE GİTTİĞİ YERE KADAR GİDİN! 13:01 23 Şubat 2009 OZAN BİLİR Türkiye Barış Meclisi, BOTAŞ kuyularının açılması ve faili meçhullerin bulunması için İstanbul Taksim'deki Gezi Parkı’nda oturma eylemi gerçekleştirdi. Eylemde konuşan Diyarbakır Barosu’ndan Tahir Elçi, Ergenekon davasının Fırat’ın doğusunu da kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini belirtirken, avukat Mebusa Tekay, artık hiç kimsenin ‘görmedik, duymadık ve bilmiyoruz’ diyemeyeceğini ifade etti. Ergenekon davasıyla yeniden gündeme gelen faili meçhul yurttaşların gömüldüğü yerlerden birisi olarak gösterilen BOTAŞ kuyularının açılmasına ilişkin girişimlere sürüyor. Geçtiğimiz hafta Şırnak’ta kuyuların bulunduğu tesislerde bir heyet tarafından inceleme yapılmış ve görevli savcı kuyuların açılabileceği yönünde görüş bildirmişti. Türkiye Barış Meclisi üyeleri de dün Taksim Gezi Parkı’nda oturma eylemi yaptı. "Faili meçhuller bulunsun, BOTAŞ kuyuları açılsın" pankartı açan grup, Ergenekon davasının Fırat'ın doğusuna geçmesini talep etti. ELÇİ: RESMİN TAMAMINI GÖRMELİYİZ Devlet içinde örgütlenmiş ve binlerce karanlık olaydan sorumlu olanların tümüyle ortaya çıkarılması gerektiğini Diyarbakır Barosu üyesi Avukat Tahir Elçi, Diyarbakır'da süren JİTEM Davası'ndaki gelişmelere değindi. Elçi, "Savcının sözünü ettiği örgüt JİTEM'dir ve JİTEM’in kadroları şimdi Ergenekon davasında tutuklu bulunuyor. Tek tek suçların mahalli savcılar tarafından soruşturulması, resmin tamamının görülmesini engellemekte ve başka delillere ulaşılmasını imkansız kılmaktadır. Tüm soruşturmaların birleştirilerek tek elden yürütülmesi, her zamankinden daha yaşamsal bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor” diye konuştu. “JİTEM olmadan Ergenekon’un ne olduğunu tam olarak kavramak, kalıcı bir toplumsal barışa ulaşmak mümkün olmayacak, Kürtlerin de hukuka, adalete ve devlete olan güveni tesis edilemeyecektir. Bu konularda hükümeti ve parlamentoyu tarihi bir sorumluluk bekliyor. Ergenekon ile yakalanan tarihi fırsat kaçırılmamalıdır" diyen Elçi, Ergenekon davasının Fırat'ın doğusunu da ele alarak genişletilmesi gerektiğinin altını çizdi. TEKAY: YÜZLEŞME ZAMANI Türkiye'nin topraklarından mermiler, bombalar ve cansız bedenler yerine hayatın fışkırmasını istediklerini belirten İstanbul Barosu Avukatı Mebuse Tekay ise, "Canımızı yakan herşeyle yüzleşmenin ve geleceğimize sahip çıkmanın tam zamanıdır. Görmedik, duymadık ve bilmedik diyemeyiz. Çünkü herşey gözlerimizin önünde oldu. Ülkenin yurttaşları olarak yargı, yürütme ve yasamaya sesleniyoruz: Ergenekon sürecinin derinleştirin, gittiği yere kadar götürün ve artık Fırat'ın doğusuna geçin. Faili meçhulleri bulun ve kuyuları açın" dedi. BİRDAL: KUYULAR TÜRKİYE’NİN UTANCI Oturma eylemine DTP Diyarbakır Milletvekili ve İstanbul Belediye Başkan Adayı Akın Birdal da katıldı. Birdal, BOTAŞ kuyularının açılmamasının ülkenin utancı olacağını belirterek, TBMM'de siyasi iradenin de faili meçhullerin bulunması ve karanlığın aydınlatılması için sürece katılması gerektiğini söyledi." Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1235386860&year=2009&month=02&day=23-