Zıplanacak içerik

deniz_kizi

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

deniz_kizi tarafından postalanan herşey

  1. deniz_kizi şurada cevap verdi: mavianemon başlık Aşk Doktorunuz
    ŞU forumda ruayla godzi de olmasa
  2. Tanrı hangi konularda eşit davranabildi ki Sayın yam_yam, Kaldı ki kölelerle hürler konusunda eşit davranabilsin...
  3. deniz_kizi şurada cevap verdi: deniz_kizi başlık Yemek Tarifleri
    EEE cloudcum işin sırrı belki baharatlarında... Sen ibr dene güzel olursa bende isterim...
  4. REP

    deniz_kizi şurada cevap verdi: jeune başlık Öneri ve Eleştirileriniz
    Aynı tadı vermez
  5. REP

    deniz_kizi şurada cevap verdi: jeune başlık Öneri ve Eleştirileriniz
    Ben sevdiğim üyelere rep vermiyorum demedim ki sadece ahpab-çavuş ilişkisinin devam ettiğini söyledim. Kafam şuan cilveli kahveye takılmış durumda
  6. deniz_kizi şurada cevap verdi: deniz_kizi başlık Yemek Tarifleri
    Adında var çekicilik... çifte kavrulmuş, öğütülmüş badem ve iki çeşit baharattan oluşan karışımı bulabilecek misin Cloud işi bırakıyorum sendeyim birazdan...
  7. deniz_kizi şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
    Yaralı duygular... DÜN Zülfü Livaneli aradı. “En sevdiğim yazardan, tüm duygularını paylaştığım insandan böyle bir yazıyı hak etmedim” dedi... Doğrusu canım sıkıldı... O öğrenci evindeki kırkbeşlik dönmeye başladı kafamın içinde... Bir an için yazı yazmayı bırakmayı düşündüm. Bu pis siyasi çekişmelerin ortasında, bu kirli ikiyüzlülüklerin arasında... Biz de, doğuda bir köy duvarının dibinde taş oynayan küçük Kürt kızıyla aynı şeyi paylaşıyorduk aslında: Bu kirli oyunların kurbanı olmayı... * Zülfü Livaneli telefonda, “Seninle aynı duyguları, aynı düşünceleri her zaman paylaştım. AKP’nin karşı çıktığım ve karşı çıkmaya devam edeceğim birçok temel politikası var. Ama iyi bir şey yapılacaksa sırf yapandan dolayı niye engel olalım dedim. Peki asıl bunları yapması gereken CHP niye yapmıyor dedim yazımda. Sen cümlemin tamamını almamışsın. O türküleri söylemeye devam edeceğim. Çünkü laiklikten, Mustafa Kemal aydınlığından, demokrasiden yanayım. Son nefesime kadar da böyle kalacağım” dedi. Ben de ona, sadece benim değil, tüm Türkiye’nin bunu böyle algıladığını söyledim. Sabahtan beri gökten yağan okur mesajlarını ona kanıt gösterdim; “Bir tek olsun haksızsın mesajı yok” dedim. O zaman Livaneli, “Belki ben yeterince anlatamadım” diyerek bana hak verdi. * Ben anladım aslında: Ozan iyimserliği ile yazar alınganlığı çatışmıştı... Oysa muhatabımız siyasette duygular yoktu... Ne “eğil salkım söğüt” eğilir... Ne satırların arasına giren küçük kız taş oynar doğuda bir duvarın dibinde... Pis ortamın pası-kiri, yaklaşan her hoşgörüyü, her iyimserliği böyle kirletiyordu sadece... Kendini, sevenlerine belki de yeniden anlatmak Zülfü Livaneli’ye düşer... Ben ise yeniden buldum kırkbeşliği, özenle, elimi sürmeden, dirseğimle tozunu sildim, taktım makineye... Döndü kırkbeşlik... Onlara sözümüz var; çocuklarımıza aydınlık bir dünya bırakmak için didinirken, vurulan-yaralanan duygularımıza yandım bu kez...
  8. REP

    deniz_kizi şurada cevap verdi: jeune başlık Öneri ve Eleştirileriniz
    Bende anlamadım.
  9. deniz_kizi şurada bir başlık gönderdi: Yemek Tarifleri
    Manisa'da eski dönemlerde gelinlik kızlar, evlerine gelen görücülere bu kahveyi ikram edermiş. Bol köpüklü kahvenin üzerine öğütülmüş badem konurmuş. İşte o ''cilveli'' adıyla bilinen Türk kahvesi, patentle koruma altına alındı. Cilveli kahve, sunumu ve tüketiliş şekliyle diğer kahvelerden ayrılıyor. Fincana dökülen bol köpüklü Türk kahvesinin üzerine çifte kavrulmuş, öğütülmüş badem ve iki çeşit baharattan oluşan karışım dökülüyor. Kahvenin yanında bir kaşık veriliyor. Kahve içilmeden önce bademler yeniyor. Ardından kahve içiliyor. Köpükle badem ezmesinin karışımı özel bir tat oluşturuyor. Dövülmüş bademin kahvenin dibine çökmemesi için mutlaka çifte kavrulmuş olması gerekiyor Haydi Manisa'ya...
  10. Harika bir yazı...
  11. REP

    deniz_kizi şurada cevap verdi: jeune başlık Öneri ve Eleştirileriniz
    Bazı üyelere verien replere bakılınca bence asıl şimdi var ahpab-çavuş ilişkisi...
  12. "Yeni eğitim programında Atatürk yok sayılıyor" Eğitim-İş 2. Dönem 2. Başkanlar Kurulu Sonuç Raporu açıklandı. Raporda, yeni eğitim programında Atatürk ve ulusal değerlerin "yok sayıldığı", AKP iktidarının hukuk sistemini yıkma ve Cumhuriyet ile hesaplaşma çalışmalarına yoğunlaştığı sonucu çıktı. Ankara- Eğitim-İş 2. Dönem 2. Başkanlar Kurulu Sonuç Raporu açıklandı. Raporda, AKP iktidarı hukuk sistemini yıkma ve Cumhuriyet ile hesaplaşma çalışmalarına yoğunlaştığı iddia edilerek "Bu tehlikeli gidişi fark eden gazetecileri, bilim insanlarını, yurtseverleri hukuka aykırı biçimde etkisiz hale getirmekte, toplumun dinamik kesimlerini susturmaya çalışmakta ve halka gözdağı vermektedir. AKP iktidarı ile beraber devletin asli görevi olan eğitim ve öğretim, tarikat ve cemaatlerin kontrolüne bırakılmıştır" denildi. Eğitim-İş 2. Dönem 2. Başkanlar Kurulu Sonuç Raporu'nda AKP iktidarına yönelik önemli iddialarda bulunuldu. Raporda, "İktidar özellikle hukuk sistemini yıkma ve Cumhuriyet ile hesaplaşma çalışmalarını yoğunlaştırmaktadır. Bu tehlikeli gidişi fark eden gazetecileri, bilim insanlarını, yurtseverleri hukuka aykırı biçimde etkisiz hale getirmekte, toplumun dinamik kesimlerini susturmaya çalışmakta ve halka gözdağı vermektedir" denildi. Eğitim-İş Başkanlar Kurulu tarafından yapılan saptamalara dikkat çekilirken "AKP iktidarı ile beraber devletin asli görevi olan eğitim ve öğretim, tarikat ve cemaatlerin kontrolüne bırakılmıştır Yönetici atamalarında 76. Madde'ye dayanan keyfi atamalar terk edilmeli, liyakat ve kariyer ve objektif olarak görevde yükselme kriterlerine göre adil atamalar yapılmalıdır" denildi. Türkiye'deki "olumsuz gidişi" durdurabilmek için demokratik kitle örgütlerinin güç birliği yapmalarının yaşamsal önem taşıdığına işaret edilen raporda, Türkiye'nin çok ciddi sıkıntılar yaşadığı, gelecekte yaşanacak krizlerden en çok etkilenecek kesimin de "emekçiler" olacağı vurgulandı. "Yeni eğitim programında Atatürk yok sayılıyor" Yeni eğitim programında Atatürk ve ulusal değerlerin "yok sayıldığı" belirtilen raporda, "Örneğin eski programdaki Türk Dili kitaplarının kapağında Atatürk'ün Dil Devrimi'nin amacını özetleyen 'Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır' sözlerine yer verilirken bu dersin yerine gelen Dil ve Anlatım dersi kitaplarının kapağında bu görüşler yer almamakta tam tersine bakanlığın bastığı ve ücretsiz olarak dağıtmakla övündüğü kitapların genelinde önceki bakanın görüşlerine ve göreve geldiği günlerde yayınladığı Yaşayan Türkçe Genelgesi'ne uygun bir dil ve anlatım kullanılmıştır. Ödev yerine geçen uygulamaların performans, proje gibi sözcüklerle karşılanması dil konusundaki sakat tutumun göstergesidir" denildi. Eğitim - öğretim kurumlarındaki öğretmen açığının kapatılması için atama bekleyen 200 bin öğretmenin atamasının yapılmadığı da ifade edilen raporda, yeni ÖSS Sistemi'nin de eğitim sisteminin anlayış, yapı ve süreç boyutları ile uyumlu bulunmadığı kaydedildi. Yeni sistemin katsayı eşitliği uygulaması, ortaöğretim kurumlarının yönlendirme temelli, alan/dal uygulamalarını etkisizleştirdiği belirtilen raporda.yeni sistemin; öğrenci, öğrenim, yeterlik ve süreç merkezli anlayış ile çeliştiği açıklandı. Raporda, "Bu yanlış gidişe dur demek, cumhuriyetimize ve onun kazanımlarına sahip çıkmak, emek mücadelemizin bayrağını biraz daha yükseltmek, çocuklarımıza ve gençlerimize daha güzel bir gelecek sağlamak için tüm kamu emekçilerini Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu çatısı altında Eğitim-İş'te buluşmaya davet ediyoruz" denildi. 19 Ağustos 2009 - Cumhuriyet
  13. deniz_kizi şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Doğal Afetler
    "Deprem vergileri nerelere harcandı" CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, toplanan deprem vergilerinin nerelere harcandığını sordu. AA Ankara- CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu yazılı soru önergesinde, deprem vergisinin uygulamaya girmesinin ardından, yıllara göre toplanan vergi miktarını, verginin kaynaklarına göre dağılımı ile bu dönemde bağış ve hibe yoluyla ne kadar kaynak sağlandığını öğrenmek istedi. Toplanan vergilerin nerelere harcandığını ve yapılan harcamaların kalemlere göre dağılımı soran Çöllü, önergesinde şu ifadelere yer verdi: ''Deprem zararlarının ortadan kaldırılması ve olası depremlere hazırlık amacıyla kullanılması gereken kaynaktan amaç dışı harcama yapılmış mıdır? Yapılmış ise amaç dışı harcanan kaynak ne kadardır ve nerelere harcanmıştır? Toplanan bu kaynağın kullanılmayan kısmı nerede ve nasıl değerlendirilmektedir? Deprem riski taşıyan resmi kurum binalarından kaçı depreme dayanıklı hale getirilmiştir? Güçlendirme projeleri için ne kadar kaynak kullanılmıştır? Güçlendirme bekleyen kamuya ait bina sayısı kaçtır? Bu binaların illere göre dağılımı nedir? Bu kapsamdaki hastane ve eğitim kurumu binası sayısı nedir?'' 18 Ağustos 20
  14. deniz_kizi şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
    O türküyü kim söyledi?.. ZÜLFÜ Livaneli, “AKP’nin her söylediğine gözü kapalı karşı mı çıkmamız gerekir” diye soruyordu üç gün önce... Hâşâ... Ben bu soruyu aydınların geçiş dönemlerinden tanırım, iyi bir sorudur. Ve aydın yanıtını kendisi verir: “Hayır...” Nitekim Zülfü Livaneli köşesinde, “Sağcı parti (AKP) evrensel insan hakları boyutunda bir çözüm getirmeye çalışıyor, kan dursun diyor” diyerek yanıtını veriyor aslında. * Livaneli “Sağcı partinin getirmek istediği evrensel insan hakları boyutundaki o çözümün” bir tek satırını biliyorsa bize de söyleyebilir mi?.. İktidar tüm ısrarlara rağmen “açılımını” açmıyor çünkü... Bilen yok... Apo dahi hücresinden “yol haritasını” açıkladı. Ama AKP “açılımını” bir türlü söylemiyor... Peki, Zülfü Livaneli nereden biliyor çözümün “evrensel insan hakları boyutunda bir çözüm” olduğunu?.. * Pekiii... Evrensel insan hakları “hukuk” içermez mi?.. İçerirse; binlerce insanın ölümünden sorumlu bulunup cezaevinde ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmiş birisi, devleti nasıl parmağında oynatabiliyor?.. Ya da evrensel insan haklarının içinde “demokrasi” yok mudur?.. Varsa; Türkiye bilmediği bir şeyi tartışmıyor mu, toplumdan saklanarak, kapalı kapılar arkasında, gizli, esrarengiz... Peki evrensel insan haklarının içinde biraz olsun “insana saygı” bulunmaz mı?.. Bulunursa; namus-şeref yemini edip devletten maaş alanlar, devletin ordusuna kurşun sıkanları hâlâ terörist saymıyorlar... Ve ülkenin Başbakan’ı onlarla görüşürken “Başbakan” olmaktan bir saatliğine çıkıveriyor... * Zülfü Livaneli, cumhuriyet devrimlerini silen AKP’yi “İyi şeyler de yapıyor” diye destekleyebilir artık... Ama kim söyledi o türküleri?.. Gençlerimizin ellerinde “aydınlık” adına yakılmış mumlarla ve çığlıklarla katıldıkları o türküler kimindi?.. Bizim evde durmadan çalan o kırkbeşlik... Kimdi o?..
  15. REP

    deniz_kizi şurada cevap verdi: jeune başlık Öneri ve Eleştirileriniz
    Cyrano, Tengeriin, Yam_yam benimde çok beğenerek okuduğum isimlerden... Sizlere verilen repler beni mutlu ediyor. Dİpnot içinde aynı fikirlerdeyim ne kadar kayıp olsa da bu aralar...
  16. deniz_kizi şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
    Harç... NEDİR bu harçlar?.. Üniversiteyi bitirip, işsiz gezmenin ilk bedeli mi?.. Çocuklar hâlâ işsiz... Hâlâ akşamları eve giderken “İş bulamadın mı?” sorusuna yanıt verememenin ağırlığından kurtulmak için, köşe başlarındaki “mekânlarda” biraz daha olsun oyalanıyorlar... Nerden bileceksiniz siz... Sofralar nasıl mutsuzdur. Babalar nedense daha sabırsızdır o soruyu sormakta. Anneler o soruyu istemezler yürekleri pır pır... Lokmalar yutulamaz... * “Harçlara zam” haberleri sizin için bir şey ifade etmiyordur. Siz nerden bileceksiniz; ailesine yük olduğunu düşünen, bunun karşılığını gelecekte veremeyeceğini kestiren, kendisini işsizliğin ve daha nice sorunların beklediğini bilen gençlerin dünyasında o “harç”ın ne denli büyük para olduğunu?.. Neyin karşılığıdır bu harçlar?.. Hangi kaliteli öğretimin?.. Hangi mutlu geleceğin?.. Hangi umudun?.. * Çocuklar hâlâ işsiz... Ne veriyorsunuz onlara o “harç” karşılığında?.. Hiçbir işe yaramayan diplomalar bu denli mi pahalı ve bedelleri bu denli mi “zam” gerektiriyor?.. Siz nerden bileceksiniz; babadan çekinip de mutfakta gizli gizli ağlayan bir anneye “harç parasını” söylemenin ağırlığını?.. Çocuklar, düzene karşı ilk dürüst ve yürekli tepkilerini koyup da “harç zamlarına hayır” dediklerinde, hafife aldığınız zamların onların dünyasında ne kadar büyük meblağ olduğunu nasıl anlayacaksınız?.. Sizin çocuklarınız gibi değil ki onlar... * Onları ittiğiniz kötü yaşamların peşinatı mı?.. Verilen emeğin karşılığını bulmamış ömürlerin, yüzü gülmemiş hayatların, kahırlarla geçecek zamanların ilk bedeli mi?.. Muhtemel acıların... Gözyaşlarının ilk taksiti mi?.. Nedir bu harçlar?..
  17. “Açılımı” açmayışlarının üç nedeni var: Bir; yaptıklarının Türkiye’ye karşı suç olduğunu bildikleri için, bekliyorlar ki başkası “açılımı” açsın... İki; açılımın ne olduğunu söylemedikleri için, her an içeriğini değiştirme olanakları var. Nitekim Bülent Arınç “Bu, Kürt açılımı değil, demokratik açılımdır” diyerek adını değiştirdi bile. Üç; dağlardan hâlâ şehitlerin tabutları gelirken, söylemeye utanıyorlardır... * Bence bu arkadaşlar, Cumhurbaşkanı’nız, Başbakan’ınız olabilirler ama “devlet adamı” olmadıklarını artık anlamanız gerek... Bunlar Türkiye’yi yönetemezler... Bakın “açılım” diye diye bir anda Türkiye’yi çıkmaza sokuverdiler... “Koşun, açılım kaçıyor”un üzerinden çok zaman geçti ve siz hâlâ “açılımın” ne olduğunu bilmiyorsunuz... Bugün 135. gün... Bekir Coşkun...
  18. Gerçekten çok üzücü... Nasıl olsa gündem doluyor birşeylerle insanlara unutturuluyor bu davalar...
  19. İzinsiz benim haberimi yazamak haaa hihhh Şikayet edeceğim seni yazamaktan :D Bak ya hiç yazım yanlışımı kabul eder miyim mütevazilik böyle birşey
  20. Aynı haberi okuyormuşuz Senin yazadığını düşündüm.
  21. deniz_kizi şurada bir başlık gönderdi: Şiir Forumu
    Can Yücel'den Ölümünün 10. yılında usta şair Can Yücel'i "Bağlanmayacaksın" şiiriyle anıyoruz. Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam” demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden… Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları… Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. “O benim.” diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin… Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, ya da pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak… 12 Ağustos 2009
  22. Arayan insanın küresel ayini Önceki gün Zagrep Havalimanı’nda kadın polisin önündeyim. Klasik polis sorusunu soruyor: "Hırvatistan’a ne amaçla geldiniz" "U2 konserini izlemek için" diyorum. Kadın polisin asık yüzü birden yumuşuyor: "Dün sadece benim önümden 100 Türk geçti. Hepsi bu konser için geliyormuş." * * * Şehirde açıkça gözlemlenen bir "U2" rüzgárı esiyor. Bono ve arkadaşları, bizim de kaldığımız Regent Esplanede Oteli’nde kalıyor. Otelin her yerine, U2 gurur damgası olarak sinmiş. Hırvat gazetelerinin birinci sayfalarında Bono’nun fotoğrafları yer alıyor. Zagrep 900 bin nüfuslu küçük bir şehir. Bütün ülkenin nüfusu 4.5 milyon. Ama burada bir değil iki U2 konseri düzenleniyor. Aslında tek konser planlanmıştı ve bu da 10 Ağustos gecesi yapılacaktı. Biletler satışa çıktığı gün tükenince ikinci konser planlanmış. * * * Zagrep Stadı’nda önceki gece 60 bin kişinin bulunduğu belirtiliyor. Stadın bütün tribünleri dolu. Futbol oynanan alana U2’nun "360 derece" sahnesi kurulmuş. İç içe iki daireden oluşan sahne tam bir teknoloji harikası ve benim şimdiye kadar gördüğüm en müthiş ses performansı elde edilmiş. Hayatımda ilk defa, stüdyo ortamından daha başarılı bir ses performansına tanık oluyorum. Sahanın geri kalan alanı da hınca hınç dolu. "U2" ekonomisinin çarpıcı gerçekleri var. Bir konser 2.5 milyon dolara mal oluyormuş. İnsan ister istemez merak ediyor. Bu kadar küçük bir ülke, böylesine büyük bir organizasyonun altından nasıl kalkabiliyor? Aslında bu sorunun cevabı belli. "U2" gibi efsaneleşmiş guruplar, böyle bir konser verince, o ülke birden merkeze dönüşüyor ve Bono ile arkadaşlarının yarattığı efsane, öteki ülkeleri birden bu merkezi besleyen periferi haline dönüştürüyor. Böylece bu konser için sadece bir sınır polisinin önünden bir mesai saatinde 100 Türk geçebiliyor. * * * Önceki gece seyrettiğimiz olay, basit bir konser değil, modern bir ayindi. Desibeli çılgınca yükselmiş bir müzik, inanılmaz bir ritm ve hepimizin 30 yıla yakın süredir dinlediğimiz şarkılar bir araya gelince, kendinizi küresel bir tarikatın ayininde hissediyorsunuz. Biz stadın localarının bulunduğu yerdeydik. Yani konserin en pahalı yerinde. Burası UEFA kupası ve Formula 1 yarışlarındaki gibi hazırlanmış. İç tarafta açık büfe var. İçki servisi yapılıyor. Ama ben, "Red zone" denilen, sahnenin dış ve iç daireleri arasında kalan bölgede seyretmeyi çok isterdim. * * * Dönüşte uçakta iki genç Türk’e rastladım. Her iki konsere de gitmişler. Daha genç olanı o iç daireye girmeyi başarmış. "Edge tam önümden geçiyordu" diyor. Onların yorumu şu: İkinci, yani bizim gittiğimiz konser çok daha başarılıymış. U2 şüphesiz, 20’nci Yüzyıl sonunun en büyük müzik topluluğu. Hepimizin aklında kalan onlarca şarkıları var. Politik duruşları hepimizi etkiliyor. Yani sıradan bir müzik topluluğu olmayı çoktan aştılar. İnsan hakları, şiddet, ırçılık gibi konularda çok sıkı bir duruş sergiliyor. Bu da her yaştan insanı etkiliyor. Biz konseri locadan seyrediyorduk ama daha ikinci şarkıdan itibaren ayağa fırladık ve konser sonuna kadar yerimize oturmadık. Önceki gece bir kere daha anladım ki, rock müziğin müthiş bir değiştirici gücü var. * * * NTV’nin yayınladığı Tarih dergisinin son sayısında, Woodstock Festivali ile ilgili bir yazı vardı. İki şey düşündüm. Bir, demek ki Woodstock artık tarihe geçecek kadar eskiye dayanıyor. İki; Bu olay, yarattığı etkiler bakımından "Tarihe geçecek kadar önemli" etkiler yaratmış. U2’yu seyrederken, bu sosyolojik gerçeği bir kere daha anladım. Gündemi Ergenekon’dan, demokrasi kavramlarının yarı çapı, Kürt açılımından ibaret olanları, biraz buralarda yazılan tarihi incelemeye davet ediyorum. Demokrasi, düşünce özgürlüğü, modernleşme, toplumsal dönüşüm ve ilerleme fikri, 21’nci yüzyılına girdi. Bu yeni yüzyılın yeni insan profili, seçim meydanlarından çok, rock müziğin enerjiyi boşaltan bu toplu ayinlerinden çiziliyor. Bu ayinler, insanı kendiyle baş başa bırakabilecek yeni bir inancın temellerini de atıyor. Bu insanlar aradıkları yeni inancın ne olduğunu henüz tam olarak keşfetmiş değiller. Ama kimsenin şüphesi olmasın ki bir gün keşfedecekler . Şimdilik yaptıkları şeyin ne olduğunu ise Bono’nun hançeresinden yükselen ses anlatıyor: "Henüz bulamadım, ama aramaya devam ediyorum..." Ertuğrul Özkök
  23. deniz_kizi şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
    Açılımı’ niye kimse açamıyor?.. ASLINDA ben de size “açılım” yazısı yazmak istiyorum. Ama “açılım”ın ne olduğunu bilmiyorum bir tek... Dün Başbakan iki saat konuştu “açılım” üzerine, ama açılımın ne olduğunu-içeriğini yine de söylemedi. Neden?.. Bir Başbakan “açılım” der de, onun ne olduğunu niçin söyleyemez?.. * Bakın: Türkiye için devletin otuz yıldır belirlediği iki iç tehdit vardır. Birincisi; irtica... İkincisi; bölücülük... Anayasa Mahkemesi, iktidarın “irticai faaliyetlerin merkezi” olduğuna karar verdiğine göre... Birincisi iktidardadır... Ve birincisi, ikincisini yanına çekiyor... * Çünkü; bu ikisini bir araya getiren unsur, “Türk” tanımına karşı oluşlarıdır. AKP, Atatürk Cumhuriyeti’nin temeli olan “Türklüğü” değil, amaçladığı ılımlı İslam’ın referansı olan “İslam’ı” birleştirici unsur kılmak ister. Bölücüler ile burada uzlaşıyorlar. İşte; iktidardaki birinci tehdit, ikinci tehdide yol açmak için aylardır şu “açılımdan” söz ediyor... Ama Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı işlediği suçun ağırlığından, içeriğini dahi aylardır söyleyebilmiş değil iktidar... * En kısa anlatımıdır belki: Bu cumhuriyeti birlikte kurmuş, toprağı, suyu, ekmeği, kanı karışmış Türkler ile Kürtleri ayrıştırarak... Tıpkı “Müslümanlar-laikler”de olduğu gibi akrabaları birbirlerine düşman ederek... Çirkin bir oyunu insanlara yutturmak mıdır açılım!.. Türkiye bölünüyor... Görmüyor musunuz?.. Bekir Coşkun

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.