Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

deniz_kizi

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.893
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    7

deniz_kizi tarafından postalanan herşey

  1. Cumadandır, mübarek günün resmiyeti
  2. Biliyorum biliyorum mükemmelim Reca ederim adamım ne demek Mutlu yıllar
  3. deniz_kizi

    Mutlu yıllar rua

    Mutlu yıllarrr adamım E yaşlandın artık hediye olarak seni ne kadar düşündüğümü bir kere daha gör bak Özel tasarımlı gümüş işlemeli ya ne kadar düşünceliyim melek miyim nedir Mutlu bir yıllar diliyorum senin için en içtennnnn bak
  4. Neden hala büyük ayrım içerisindesiniz, inanın anlamıyorum... Bu çocuklar Türkiye Cumhuriyeti'nin çocuklarıdır. Aynı Ankara,İstanbul,İzmir v.s.... herhangi bir şehirdeki çocuklar gibi. onların küçücük beyinlerine ayrımcılık yüklüyorsunuz, kardeş olmaları gerekirken düşman gibi yetişiyorlar.
  5. deniz_kizi

    Babamı Kaybettim, Hükümsüzdür...

    Kelimeler bazen ne kadar da yetersiz kalıyor... Kendi kadar güçlü kızlar yetiştirmiş Acını yenecek gücünü bulabilirsin umarım.zor da olsa ...
  6. Siz Sadece Kürtler mi yaşıyor sanıyorsunuz bu ülkede? Lazlar,aleviler ve farklı etnik kökene sahip insanlar da yaşıyor.Ama türkiye cumhuriyeti üzerinde yani türk toprakları üzerinde yaşayan herkes bu cumhuriyetin vatandaşlarıdır. Neden bu ayrıma ihtiyac duyuyorsunuz ? Türküm doğruyum derken bu ülkenin vatandaşıyım diyorsunuz, kürt olsanız da bu topraklarda yaşamıyor musunuz? Neden çocuklara bu ayrımı yüklüyorsunuz ?
  7. Belediye başkanın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na katılmaması ve bir konserin prostesto edilmesini nasıl aynı kefeye koyabiliyorsunuz? Diyarbakır belediye başkanı Osman Baydemir'in prostestosu Türkiye Cumhuriyetinedir bütün halkadır o halde. Protesto edilen şey ulusal bir bayramın kutlanmasıdır. İşin daha acı yanı ise oradaki çocuklara onların bayramında ne kadar güzle bir örnek olduğudur...
  8. Aruz vezniyle yazdığı şiirlerinde, birlik, beraberlik, sevgi ve hoşgörüyü esas alarak, “Hoşçakal iki gözüm, ananı da al git” diye seslenen mutasavvıf şairimiz kimdir? a, Tatyos Efendi b, Said-i Nursi c, Sabahat Akkiraz d, Hiçbiri *** “Cibilliyetsiz, sicili lekeli, küçük beyinli” gibi rast peşrevleri olan ve son dönemde kürdili hicazkâr’a yönelerek “Kafatasçı bunlar” isimli güfteyi kaleme alan musikişinasımız kimdir? a, Mevlana b, Pir Sultan Abdal c, Yunus Emre d, Hiçbiri *** Hikmet-i riyaziye’deki “teğet” teorisiyle tanınan ve “Hem laik, hem Müslüman olunmaz, ikisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar” diyen, fenn-i fürusiyyet nazariyatı müderrisimiz kimdir? a, Ahmet Kaya b, Hacı Bayram Veli c, Âşık Veysel d, Hiçbiri *** “İki kapılı bir handayız, gidiyoruz gündüz gece, durmak yok yola devam” diyen ve eserleri görmezden gelindiği için “Gözleri var görmezler” diye sinirlenen halk ozanımızın adı nedir? a, Şoför Nebahat b, Nâzım Hikmet c, Nubar Terziyan d, Hiçbiri *** Tunceli yöresinde dağıttığı çek-yat divanlarla, divan edebiyatımızda haklı bir yere sahip olan ve lisan-ı münasiple dile getirdiği “Artislik yapma ...” risalesiyle ünlü, mütekamil nüktedanımız kimdir? a, Artist Kevın b, İstikbal Bellona c, Necip Fazıl d, Hiçbiri *** Açılımı açıklayacağına, edebiyat parçalayan ve son cümle olarak, “Hamasetle vatan kurtarmanın mümkün olmadığını söyledik” diyen devlet adamımız kimdir? a, Deniz Baykal b, Devlet Bahçeli c, Ahmet Türk d, Hiçbiri Harika bir yazı ...
      • 3
      • Beğen
  9. saglik olsun ne yapalim...

  10. fallara kim bakacakkk...:)))))))

  11. deniz_kizi

    Sessizlik

    Bir sessizlik var... Hani cıvıl cıvıl kuş sesleriyle çınlayan ormanda, bir silah patlamasıyla başlayan ani sessizlik gibi... Bir korku hali... Bir sinme... Bir suskunluk... Sesler kesildi. En sivri dilliler ortadan yok oldular. Sivil toplum örgütlerinin önderleri sıvıştılar Televizyonlarda aykırı haber yok. Yeni yayın dönemleri açıklanıyor, yorumcular tekdüze, tartışmacılar aynı fikirde... Gazetelerin manşetlerinde sudan haberler... Akademisyenler, en heyecanl, aydınlar, muhalefet, siviller, askerler içlerine kapandılar... Orman sessizle!ti... Sustu kuşlar... Bence İstiklal Marşı'mızın “Korkma...” diye başlaması öyle boşuna değildi. Telefonda bile konuşmaya korkuyor, bir teki dahi dünyaya bedel kahraman Türk... Diyelim ki otomobil sohbeti yapanlar bir anda “Ben bu hükümeti de beğenirim doğrusu...” diyorlar durup dururken... Ve kaporta-boyanın “hükümeti beğenmekle” ne alakası olduğunu düşünürken, içinize telefonun dinlendiği şüphesi düşüyor ve kaportayı-boyayı bırakıp siz de başlıyorsunuz: “Daha ne yapsın adam?..” Eğer insanlar; telefonlarının dinlendiği, yatak odalarına kadar girildiği, her an izlendikleri duygusuna kapılmışlarsa... Başlarına bir anda kötü şeylerin geleceğini hissediyorlarsa... Bu nedenle düşündüklerini söylemekten, ağızlarını açmaktan korkuyorlarsa... Dünyanın her yerinde bunun tek ad, vardır: Faşizm... Bekir Coşkun
      • 2
      • Beğen
  12. Bebeğimmmmmm enerji kaynağımmmmmm....mucuksssssssssssssssssssss

  13. deniz_kizi

    Ananemden İnciler

    Cimcimem yeni okudum yazını Ne güzel olmuş yaz tabi okuyalım bizde... Bende yeniden yazacağım ... Anneannerler harikadır...
  14. İngilizce uluslararası bir dildir.Ülkeler İngiltereye olan sevgilerinden mi okullarında ingilizceyi zorunlu olarak okutmaktalardır? Bu sadece zorunluluktandır.Herhangi bir ülkede kürtçe konuşun bakalım ya da türkçe konuşun sizi anlayabileceklerini mi sanıyorsunuz? Ama ingilizce konuşursanız eğer mutlaka sizi anlayan birileri çıkacaktır. Ekonomik anlamda bakalım sizin dediğiniz gibi...Irakta bir şirket herhangi bir ülkeye akreditif mektubunu kürtçe yazın isterseniz, size cevap geleceğinizi mi sanıyorsunuz? Uluslararası ticarette yapılan sözleşmelerde yine ortak dil ingilizcedir. Ayrıca Türkiye'de kürtçe yasak değildir,bugün yarışmalarda çocuklar kürtçe şarkılar bile söylüyorlar...
  15. Politika...
  16. Siz ona türk buna kürt demekle büyük bir ayrımcılığa giriyorsunuz, neden mi? Çünkü bu şekilde baktığınız zaman insanlığı unutuyorsunuz.Önemli olan karşınızdakinin insan olması mı türk ya da kürt olması mı? Biz ayrım yapmadan arkadaş olabildik ama siz başaramıyorsunuz ...
  17. Bayramda gelememistim de....

  18. Yoksulluk sadece doğu bölgelerinde mi? Yurdun başka herhangi bir bölgesinde yoksulluk insan yaşamını etkileyen bir sorun değil mi? Üstelik benim gördüklerim hiç de doğu insanın yoksul olduğunu belirtmedi.Aksine altlarında son model jeepler olan insanların durumlarının iyi olduğunu gösterdi.Ama nedense bir ilgisizlik vardı çocuklara karşı.Eğitim konusunda inadına bir bir isteksizlik vardı okuma ve okutma konusunda? Neden istemiyorlardı çocuklarının okumalarını? Neden Diyarbakır? Diyarbakırdaki insanların birçogu Atatürk'ü lider olarak bile düşünmezken söylermisiniz neden Diyarbakır? Saygıyı kişinin kendisi yaratır,bunun kürt olmanız yada etnik kimliğinizle herhangi bir ilgisi yoktur. Önderiniz kim? Ayrımcılıktan bahsediyorsunuz ama; siz kendiniz yaratıyorsunuz.Yazınızın başından sonuna kadar kürtler şöyle kürtler böyle diyip ayrımcılığı siz kendiniz yaratıyorsunuz.Benim ev arkadaşım da kürtü ve biz iki yıl birlikte kaldık.Hiçbir zaman kürtler türkler olmadı aramızda.Sadece arkadaşlık vardı bizim için, önemli olan buydu bizim için.Şimdi sizin iletilerinizi okudukça inanın üzülüyorum.
  19. Tengeriin bu konudaki açıklamalarından sonra söylenecek birşey kalmadığını düşündüm ama birkaç cümlede ben yazmak istedim.Ben kendi adıma aşırı milliyetçi olmadığımı düşünsem de, ne yazıkki doğuya gittiğimde farkında olmadan içimde bir öfke oluştuğunu hissettim.Çünkü gözüme sokulan bir ayrım vardı her defasında.Anlamadığım bir dil konuşuluyordu etrafımda,üstelik benim anlamadığımı bildikleri halde.Ben evrensel olarak herkesin eşit olduğunu önemli olan sadece insan olarak varolmayı düşünürken,etrafımdaki insanlar inatla bir eşistsizlik bir ayrım olduğunu ispatlama çabalarındaydılar.Ben ayrım yapmasam da onlar yaptırıyordu... Üstelik bir nokta daha var imkanların kısıtlı olmamasından söz ediliyor.Daha iki gün önce okumuştum, İzmir'in Aliağa ilçesinde bir çocuğun dramını.Birçok bölgede köylerde aynı zor koşullarda yaşam devam etmekte.Üstelik bu şartlarda yaşamını sürdüren insanların hiçbirisi insan içerisinde değiller.İşin daha da tuhaf yanı,doğudaki insanların söz konusu kendileri olunca en pahalı arabaları alabiliyorlar ama; çocukları için en ufak kaygıları endişeleri yok.
  20. teşekkür ederim ççk :)

  21. Bakın ırkınızın bir önemi yok,etnik anlamda kürt olabilirsiniz. Ona kalırsa Almanya'da doğan insanlarda doğdukları andan itibaren alman vatandaşı oluyorlar.Onlarda etnik anlamda türkler,alman değiller ama; o ülkede yaşıyorlar ve o ülkenin vatandaşılar. Sizde Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyorsunuz ve türk vatandaşısınız.
  22. deniz_kizi

    Musa

    Musa 15 yaşında... Çok başarılı öğrenciydi Musa. Öğretmen olmak istiyordu. Sabah okuluna gidiyor... Sonra çobanlık yapıyordu. Babası garibandı çünkü. ¡ Tam bir sene önce, gene böyle bir sabah... Çıktı tek göz oda, ağıldan bozma evinden kör karanlıkta, yürüye yürüye, 2 kilometre, sırtında çantası, şehirlerarası asfalta geldi... İzmir Aliağa’ya bağlı Kapıkaya Köyü’nde yaşıyordu, köyde okul yok, okul Yenişakran’da... Türkiye’nin en batı ucunda, bütün yatırımlar oraya yapılıyor denilen coğrafyada, Türkiye’nin en doğusundaki yaşıtlarıyla aynı kaderi paylaşıyordu; taşımalı eğitim... Servis bekliyordu. ¡ Yakaladı yakaladı... Kaçırdığında okuluna gitmesi imkânsız. O nedenle, gün doğmadan kalkıyor, en az 2 saat yolu hesap ederek, saat 6 civarında asfaltta oluyordu. Asfalt rampa. ¡ Göründü yarım saat sonra servis minibüsü... Manisa’nın Karaahmetli Köyü’nden başlıyor, çocukları toplaya toplaya, en son Musa’yı alıyor, Yenişakran’a varıyordu. İçerde, biri şoför, biri engelli çocuğuna refakat eden anne, toplam 27 çocuk... Musa 30’uncu. ¡ Durdu önünde her sabahki gibi, bindi Musa, hareket ettiler. Ama bir acayiplik vardı... Şoför döndü Musa’ya öfkeyle, “Bak seni almak için durduk, fren patladı, niye rampada duruyorsun, 100 metre yürüyüp düzlükte dursana!” diye bağırdı... Yer kalmadığı için ayakta dikilen Musa, büktü boynunu, ne desin, zaten bütün çocuklar ona suçlu gibi bakarken ne diyebilirdi ki? Bir ara göz göze geldi en sevdiği sınıf arkadaşı Hidayet’le... Hidayet gülümsedi, çaktırmadan şöyle bir salladı elini havada “Boşver” manasında, “boşver, üzülme...” ¡ Dandik asfaltta haldır haldır gitmeye başladılar, 1 kilometre, 2 kilometre, 3 kilometre... Yenişakran’a 4 kilometre kala, olanlar oldu, trafolar bölgesinde dik yokuşun sonundaki sert viraja daldı minibüs, “Fren boşaldı” diye bağırdı şoför, savruldular, korkuluk morkuluk yok tabii, uçtular Tütünlü Deresi’ne... Önce çığlıklar, 3 takla, 5 takla, darmadağın oldu, zaten darmadağın haldeki minibüs, sonra trajik sessizlik. ¡ İsmail oracıkta öldü. 9 yaşındaydı. Recep öldü, Murat öldü. 15’indeydiler. Ve, gülümseyerek kan kardeşine moral vermeye gayret eden Hidayet... Ambulanslar geldiğinde nefes alıp veriyordu hâlâ... Hastane, doktor, ameliyat, olmadı... Hidayet de gitti. Ya Musa? Kafası yarılmıştı, sağ el bileği ezik... Hatta, o feci kazanın haberini yapan gazeteler, Musa’nın bandajlı fotoğrafını koymuşlardı, “Açılan kapıdan fırladı, kurtuldu” diye. ¡ Kurtulmuştu hakikaten Musa... Sağ çıkmıştı o tabut minibüsten... Ama kâbuslardan kurtulamadı... Hidayet her gece rüyasına giriyor, gene gülümseyerek “Boşver, üzülme” diyor ama, şoförün “Bak seni almak için durduk!” diye bağırması kulaklarından gitmiyordu, çın çın... Bıraktı okulu. Gitmedi bi daha. ¡ Ve, bir sene sonra... ¡ Bilirkişi, en fazla 12 yaşında olması gereken servis minibüsünün, daha eski, 15 yaşında olduğunu, frenlerin kazadan çok önce patlak olduğunu tespit etti; balatalar erimişti. Aslında servis minibüsü bile değildi, öyle olsaydı, “S” plaka taşımalıydı, taşımıyordu. Buna rağmen, hiç kimse şikâyetçi olmadı... Savcı hariç... Kamu adına dava açtı, bilirkişi raporunu koydu hâkimin önüne, hâkim de, hiç tereddüt etmeden 10 sene hapis verdi şoföre... Giden gitmişti ama, hiç olmazsa suç cezasız kalmamıştı. ¡ Ve, önceki gün... Yıldönümüydü. Kapıkaya Köyü’nün kabristanında anma töreni yapıldı. İsmail, Recep, Murat ve Hidayet’in ardından dualar edildi. Musa da oradaydı... Gene kenarda, gene boynu bükük. Ve gene, bir senedir her gördüğüne söylediği gibi, “Benim yüzümden, keşke düzlükte dursaydım, benim yüzümden” diye ağlıyordu. Ne büyükleri teselli edebiliyordu onu, ne mahkemenin verdiği adil karar rahatlatabilmişti vicdanını, ne de rüyasında “Boşver” diye gülümseyen Hidayet. ¡ Bitti tören. Gitti evine. Astı kendini Musa. ¡ Bir sene dayanabilmişti buna. ¡ Evet, Japonya değil burası... Kimseden harakiri yapmasını beklemiyoruz. Alışığız, istiflerini bozmayacaklarını, istifa etmeyeceklerini de biliyoruz. Ama “Sprey yüzünden oldu, yok efendim buzullar eridi, dünyanın suçu” filan, ayıptır beyler. ¡ Başta minik Dila... 30 küsur günahsız sel kurbanından utanmıyorsunuz, bari, Musa’nın yüreğinden utanın da, hiç olmazsa bir özür dileyin. Y.Özdil Doğudaki zor yaşam şartları demek ki yurdun her yerinde görülebiliyor.Sadece doğudaki çocuklar çekmiyor çileleri okula giderken.
      • 1
      • Beğen
  23. Kesinlikle Sayın politika, bu kadarını bilemezler. Çok doğru... Saygılar benden...
  24. Başbakan'la davalık 13 yaşındaki çocuk CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Aydın mitingi sırasında hakaret ettiği gerekçesiyle, savcılık tarafından hakkında dava açılan 13 yaşındaki ilköğretim öğrencisini meclis gündemine taşıdı. CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yazılı olarak yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na soru önergesi verdi. Sevigen, soru önergesinde, Erdoğan'ın yerel seçimler öncesi Aydın mitinginde kendisini protesto ettiği için, yanına çağırıp boynunu sıktığı iddia edilen ve olayın ardından hakkında "Başbakana hakaret ettiği" gerekçesiyle dava açılan 13 yaşındaki ilköğretim öğrencisini meclis gündemine taşıdı. Tarihte ilk kez bir Başbakan yüzünden 13 yaşındaki çocuğa ceza davası açıldığını belirten Sevigen, Başbakan Erdoğan'a şu soruları yöneltti: "Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez 13 yaşındaki çocukla mahkemelik olan bir Başbakan olduğunuzun farkında mısınız? 8 Eylül 2009 Salı günü görülecek olan bu davaya, davacı olarak katılmayı düşünüyor musunuz? Basına da yansıyan görüntülerde çocuğun boynundan ciddi bir darbe aldığı görülmektedir. Bu görüntüleri izlediğinizde vicdanınız sızlamadı mı? 4 çocuk babası ve torun sahibi bir Başbakan olarak, en küçük bir tahammülsüzlükte, çocuklarınıza ve torunlarınıza da bu şekilde bir tavır sergiliyor musunuz? Olay gününe ait emniyet kameraları ve partinizin kamerası tarafından saptanan görüntülerin yok edildiği doğru mudur? Olay yerinde polislere talimat vererek asıl mağdur olan ve darp edilen çocuğun gözaltına alınması talimatını siz mi verdiniz? Bunu hangi yasaya dayanarak verdiniz? Aydın mitingine Başbakan sıfatıyla mı yoksa bir partinin genel başkanı sıfatıyla mı katıldınız? Eğer parti genel başkanı olarak katıldıysanız 'devlet büyüklerine hakaret' suçlamasıyla dava açılmasını doğru buluyor musunuz?" 4 Eylül 2009 - Cumhuriyet -------------------------------------------------------------------------------- Bu davanın, mahkeme sonuçlarının bu çocuk üzerindeki etkisi acaba düşünülmüş müdür? Daha henüz 13 yaşında ve belki de o özgür bir ülkedede yaşadığını düşünerek sadece düşüncelerini belirtmek istemişti, ya da tepkiler vermek istemişti sadece kendince. Sizce de ortada büyük bir haksızlık yok mu?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.