Zıplanacak içerik

''biji tirkiye''

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

''biji tirkiye'' tarafından postalanan herşey

  1. Hiç birşeyi gölgeleme derdinde değiliz,görmek istenmeyenleride göstermek istedik sadece bunuda insanlığın gereği olarak yaptık,bakın 9 yıl önce Asker tarafından çarılıp kaybedilen 2 kişi var ortada,aileleri cesetlerinin bile nerede olduğunu bilmiyor bu ne büyük acıdır bilirmisiniz? Yeşil isimli katilin bölgede katlettiği yüzlerce insan vardır,onların aileleri hiçmi aklınıza gelmiyor? Bir insan size göre yada devletin yasalarına göre yanlış bi iş yaptıysa cezasını hukukun vermesi gerekmezmi yoksa?
  2. Bugün ülkemiz için önemli işler yapmış bir gazteci aydın olan Uğur Mumcu'nun ölüm yıldönümü,aradan geçen 10'larca yıla rağmen katillerin bulunnmamış olmasıiçimizi burkuyor hala,bugün ayrıca A.Gaffar Okkan'ın ölüm yıldönümüdür,onunda katilleri hala bulunamadı,maalesef bu tür olaylar sonrasında hep 3-5 çapulcu tutuklanıyor arkası gelmiyor,daha bir kaç gün öncede Hırant Dink'i andık,onun ölümünün ardındandan ağzı süt kokan,eline barut bulaştırılmış 2 çapulcu tutuklanmadımı,daha kimlerin katl edilmesi gerekiyoır acaba bunların aydınlatılması için?
  3. İşte bu söyledikleriniz (onlarla biz kardeşiz, iç içeyiz, konuşur, şakalaşır, birlikte de türkü söyleriz. Düğünlerinde halay çeker, Kürtçe türkülerini dinler, birlikte eğleniriz. Kürt kültürü bizim mozayiğimizin en renkli desenlerinden biridir.) Cümlesini devlet kullanmadığı,Kürtleri Türkleştirmeye,aslını söylemekten korkar hale getirmeyeçalıştığı,önder olarak kabul ettiği insanları ve onların akrabalarını yerlerinden yurtlarından uzaklara sürdüğü,İsmet İnönü'nün şark ıslahat raporunu uyguladığı için,Türk yurttaşlar çıkıp ''Kürtler benim kardeşimdirler,bu ülkede benim ne hakkım varsa,dil,kültür,edebiyat,sanat anlamında Kürt kardeşiminde olmalıdır diyemediği için bugün Kürt sorunu var Bu ülkede,Kardeş olmak sadece sözle olmaz,kardeş kardeşine yapılan haksızlığa sessiz kalmaz,istesede kalamaz,kalırsa eğer işte o zaman o kardeşliğin bir manası olmaz...
  4. Güçlükonak katliamınıda anmak lazım değilmi? Eski Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Özcan Tozlu, faile meçhullerle ilgili vahim bir iddiada bulundu. Tozlu, 1996'da Şırnak'ın Güçlükonak ilçesindeki 11 korucuyu, dönemin Akçay Piyade Tugay Komutanı Albay Selahattin Uğurlu'nun emriyle, Muhabere Arama Kurtarma (MAK) timlerinin gözetiminde, 7 korucunun katlettiğini ileri sürdü. Saldırıyı yapan korucu Ahmet Özalp ve ekibinin iş için Akçay Tugay'ından 50 bin dolar aldığını iddia eden Tozlu, sonra olayın PKK'nın üzerine atıldığını kaydetti. Özalp ve ekibinin birçok faili meçhul olayda kullanıldığını, halen de kullanılmakta olduğunu iddia eden Tozlu, bu korucuların bölgede, Tugay'dan kelle başına para alarak infaz yapan tim olarak bilindiğini dile getirdi. Katliamın içyüzünü MİT'le yaptıkları ortak çalışmada ortaya çıkardıklarını, raporun MİT'te olduğunu savunan Tozlu, olayı ortaya çıkarmalarının ardından çok kez pusuya düşürüldüğünü belirterek, "MİT'in sayesinde kurtuldum. JİTEM de beni korumak istedi." dedi. JİTEM'in kurucularından Cem Ersever, Abdülkerim Kırca ve 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım, MAK Komutanı Albay Levent Göktaş, Harp Akademileri Komutan Yardımcısı Korgeneral Selahattin Uğurlu ile Doğu ve Güneydoğu, Ergenekon'un tutuklu sanıklarından Veli Küçük'le de İstanbul'da çalışan Tozlu, Güçlükonak'ta 11 korucunun katledilmesi olayını Cihan Haber Ajansı Muhabiri'ne anlattı. 2000 yılında ordudan YAŞ kararı ile atılan Tozlu, 11 korucuyu dönemin Şırnak Akçay Piyade Tugay Komutanı Albay Selahattin Uğurlu'nun himayesinde, Muhabere Arama Kurtarma timlerinin gözetiminde 7 geçici köy korucusunun katlettiğini iddia etti. BÖLGEDE ASKER'DEN HABERSİZ KUŞ BİLE UÇAMAZDI Tozlu, 1994'de Güçlükonak, 1996'de Şırnak Merkez Komutanlığı görevlerine atandığını, Albay Selahattin Uğurlu'nun bu sırada Akçay Tugay Komutanı olduğunu söyledi. Tozlu, 1996'nın 15 Ocak günü 11 korucunun Güçlükonak ilçesi Taşkonak bölgesinde öldürüldüğü haberi üzerine Şırnak İl Jandarma Komutanı Albay Tahsin Baltacıoğlu'nun kendisini çağırarak, olayla ilgili analiz yapmasını istediğini söyledi. Baltacıoğlu'nun, "Sen Güçlükonak'tan geldin. Bu olayı analiz eder misin" dediğini aktaran Tozlu, "Hareket odasına gittik. Haritadan olay yerini göstererek, tahlil yapmamı istedi. Olayın PKK'nın işi değil, askerin müsaadesiyle, bilgisi dâhilinde yapılmış olabileceğini anlattım. Çünkü bölge kurtarılmış, askerin elinde olan bir yerdi. Ayrıca PKK o dönemde silah bırakmıştı. Burada askerden habersiz kuş bile uçamazdı. Tahlil üzerine Baltacıoğlu (Saçmaladın sen. Nereden uyduruyorsun) diyerek beni odadan kovdu." açıklamasını yaptı. KATLİAMI YAPAN KORUCULAR, TUGAY'DAN PARA ALDI Tozlu, olay sonrası telsiz muhaberesinde, o sırada Güçlükonak İlçe Jandarma Karakol Komutanı olan Yüzbaşı Hüseyin Gürocak'ın üstlere bilgi aktarırken (işi Özcan Yüzbaşı'nın adamları yaptı) ifadesini kullandığını ileri sürdü. Bunun üzerine MİT'le görüşerek çalışma yaptıklarını anlatan Tozlu, "Çalışmalarda inanamadığımız bir sonuca ulaştık. Olayın oluş şekli, zamanı, mekânı, işi PKK'nın yapmadığını gösteriyordu. Çünkü ön ve arkadaki koruma araçlarına bir şey olmamış. Yananların nüfus cüzdanları sağlam, silahları kullanılmamış. Oysa araçlara yakın mesafeden atılan roketlerle yangın çıkmış, silahlarla taranmış. MİT'le yaptığımız çalışmalarda, korucuları Albay Uğurlu himayesinde, MAK timlerinin gözetiminde, tetikçi geçici köy korucularının öldürdüğünü tespit ettik. Saldırıyı Siirtli olup Güçlükonak'ın Bulmuşlar köyünde ikamet eden geçici korucu Ahmet Özalp ile yakınlarından oluşan 7 kişilik grubun icra ettiğini belirledik. Ekip saldırı yerine helikopterle getirilip, götürülmüş. Özalp ve yakınları bu işin karşılığında Tugay'dan 50 bin dolar almış. Bunları MİT biliyor." MAK BU KORUCULARI TAŞERON TETİKÇİ OLARAK KULLANIYORDU Özalp ve yakınlarının bölgede birçok faili meçhul olayda kullanıldığını, halen de kullanılmakta olduğunu iddia eden Tozlu, "Bu korucular, bölgede, Tugay'dan kelle başına paran alan infaz grubu olarak bilinir. MAK taşeron tetikçi olarak bu grubu kullanıyordu. O dönem Albay Uğurlu tarafından askeri helikopterle görev yerlerine bırakılıyorlardı." dedi. Özalp ile en son iki sene önce bir iş için gittiği Siirt'te öğretmen evinde görüştüğünü aktaran Tozlu, "Özalp, Siirt'te 350 bin TL'ye pasaj ve 15 tane otobüs almış. Personel taşıyormuş. O zamanlar bu grubun parayla iş yaptığını biliyorduk. Üst makamlarca korundukları için bir şey yapamıyorduk." değerlendirmesinde de bulundu. OLAYI ARAŞTIRDIĞIM İÇİN ÖLDÜRÜLMEK İSTENDİM Olayı araştırdığı için öldürülmek istendiğini iddia eden Tozlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Şırnak ve Cizre merkez, Milli karakol bölgesi, Mardin ve Eruh yolu üzerinde, şahsıma pusu yöntemi ve mayınla suikast düzenlendiler. Bunlardan MİT vasıtasıyla haberdar oldum ve kurtuldum. Daha sonra MİT'e sığındım. Birinde ise mayın patlamadı. MİT'le yaptığımız çalışmada, suikast girişimlerinin gönüllü geçici köy korucularına yaptırıldığını belirledik. Özür dileyerek, yanlışlıkla PKK yerine bana pusu attıklarını belirttiler. MİT, bunları da ayrıntısıyla biliyor." JİTEM BENİ KORUMAK İSTEDİ Diyarbakır JİTEM bölge komutanı ve hocası olan Abdülkerim Kırca'nın kendisine koruma vermek istediğini aktaran Tozlu şunları anlattı: "Diyarbakır'a mahkûm götürmüştüm. Kırca, beni Sur içindeki JİTEM grup komutanlığına çağırdı. Bahçede, JİTEM'in Diyarbakır tim komutanı Yüzbaşı Tünay Yanardağı ile tavla oynuyorlardı. (Oğlum çok ciddi duyumlar alıyoruz. Seni öldürecekler, korumamız lazım. Uğur Atalay Yüzbaşı'ya söyleyeyim, BOTAŞ'tan gelip seni korusun. Uğur'u istemiyorsan Tünay'ı göndereyim. Uğur o zaman JİTEM'in BOTAŞ komutanıydı. Ben Kırca'ya (Komutanım onlar kendini korusun, ben kendimi korurum) yanıtını verdim. Şırnak'a geri dönünce de beni telefonla arayıp, dikkatli olmamı istedi. Uğur Yüzbaşı birkaç kez yanıma gelip gitti. Bu esnada Milli karakolundan gelirken pusuya düşürüldüm. Kaçarak kurtuldum. Bundan sonra zırhlı araçla dolaştım." Görev süresi boyunca 350 korucu ile Gabar'da çalıştığını, öldürülen korucuların çok iyi insanlar olduğunu vurgulayan Tozlu, "Zararlı bir yanlarını görmedim. Aileleriyle görüştüm, her biri çok iyi insanlardı. Yapılan katliam, bölge insanına gözdağı ve PKK'ya yönelik operasyonlara hız vermek için." diye konuştu. (CİHAN)
  5. İlginç olan bir diğer noktada,Deniz Baykal'ın her fırsatta Akp'nin oylarının düşmesinden bahsetmesidir,kendi oylarının neden yüğkselmediğini değil Akp'nin oyunun neden düştüğünü sorgulamasıdır,Akp'nin 30'ların ardına düşmesine sevinen Baykal bunca yıllık genel başkanlığı sürecinde neden 30'ların üzerine çıkamadığını sorgulayamaması çok enteresan bir durumdur....
  6. AKP tarafından hazırlanan 'Demokratik Açılım' kitapçığı dağıtıldı. Kitapçıktaki sorular ve cevapları şöyle... AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı tarafından hazırlanan 'Soruları ve Cevaplarıyla Demokratik Açılım Süreci-Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' isimli kitapçık, bugünkü AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda parti teşkilatına dağıtılmak üzere il başkanlarına paketler halinde dağıtıldı. Başbakan Erdoğan'ın sunuşuyla başlayan kitapçıkta, 30 soru ile demokratik açılım anlatıldı. Soruların cevapları ise Erdoğan'ın çeşitli programlarda yaptığı konuşmalardan alıntılarla verildi. Erdoğan'ın sunuş yazısındaki, 'Bu millet terörden ve şehitlerimin kanından beslenenlere karşı, birbirine daha fazla kenetlenerek gereken cevabı işte bu süreçte bir kez daha ve gür bir sesle verecektir. AK Parti olarak bu süreci nihayete erdirmekte, kardeşliğimizi pekiştirmekte, Türkiye'yi atılıma geçirmekte, şaha kaldırmakta son derece kararlıyız" ifadeleri dikkat çekti. Erdoğan sunuş yazısında ayrıca, bu kitapçığın milli birlik ve kardeşlik projesine karşı yürütülen haksız karalamalara, asılsız ithamlara cevap veren, soru işaretlerini ve tereddütleri gideren bir içerikle hazırlandığını belirtti. 133 sayfalık kitapçıkta, Başbakan Erdoğan'ın fotoğrafları ve Salih Memecan'ın karikatürleri de yer aldı. Erdoğan'ın fotoğrafları arasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile bir askerle sohbet ederken çekilen fotoğraf ile ABD Başkanı Barack Obama ile birlikte görüntülendiği fotoğraflar dikkat çekti. SORULAR VE CEVAPLAR Kitapçıktaki, sorular ve kısaca yanıtları şöyle: "Soru 1: Demokratik açılım süreci nedir? Hangi amaca hizmet etmektedir? Cevap 1: Milli Birlik ve kardeşlik Projesi, ülkemizin ilerlemesini, kalkınmasını, büyümesini, ulusal ve uluslar arası itibarını yükseltmesini, milletimizin refah ve huzurunun artmasını, kardeşliğimizin pekişmesini engelleyen her sorun alanını çözüm yoluna koymayı hedefliyor. Başka terör meselesi olmak üzere tüm etnik grupların, mezhep gruplarının meselelerini ve ekonomik sorunları ele almayı, bu sorun alanlarında iyileştirmeler yapmayı ve sorunları en aza indirmeyi gaye ediniyor. Soru 2: Demokratik açılım sürecinde, Türkiye'nin milleti ve devleti ile bölünmez bütünlüğü tartışma konusu mudur? Üniter devlet yapımız zedelenir mi? Cevap 2: Hayır, Türkiye Cumhuriyeti milleti ve devleti ile bölünmez bir bütündür ve böyle kalacaktır. Demokratik açılım sürecinde bundan taviz verileceği sadece kara bir propagandadan ibarettir. Üniter yapımız etrafında bir tartışma ya da 'tek devlet, tek millet, tek vatan' prensibinden taviz verilmesi asla söz konusu değildir. Soru 3: Türkçe'nin dışındaki dillerde eğitim yapılması söz konusu olacak mıdır? Devletimizin değişmez niteliklerinden taviz veriliyor mu? Cevap 3: Türkçe resmi dilimizdir ve öyle olmaya da devam edecektir. 'Resmi dil' ile anadil kavramları karıştırılmamalıdır. Resmi dil konusunda bir değişiklik gündemde hiç olmadı, olmayacaktır. Ancak insanların anadillerini öğrenmeleri, öğretmeleri, konuşmaları, müzik yapmaları veya dinlemeleri, farklı dil ve lehçelerde devlet veya özel sektör tarafından radyo ve televizyon yayınları yapılmasının önündeki tüm engeller kaldırılmaktadır. Türkçe aynı zamanda eğitim dilidir ve öyle kalacaktır. Soru 4: Demokratik açılım süreci niçin 'Kürt açılımı' 'milli birlik ve kardeşlik projesi' gibi farklı isimlerle nitelendirilmektedir? Cevap 4: Demokratikleşme sürecinde en ağır sorun alanı terör ve Kürt meselesi olduğu için başlangıçta basın yayın kuruluşları, yapılan çalışmaları 'Kürt sorunu' olarak nitelediler. Süreç, sadece Kürt meselesi gibi kavramlara indirgenemeyecek kadar geniştir. Nitekim, süreçte Alevi vatandaşlarımızın, azınlık gruplarının sorunları, hatta başta işsizlik olmak üzere ülkemizdeki ekonomik meselelerin çözüm yoluna konulması, minimize edilmesi hedeflenmiştir. Soru 5: Demokratik açılımla terör bitirilecek mi? Artık gözyaşları dinecek mi? Cevap 5: Yıllardır terörle mücadele eden güvenlik güçleri ve işin uzmanları, sadece askeri ve polisiye tedbirlerle terörün üstesinden gelinemeyeceğini ifade etmişlerdir. Dünyadaki tecrübeler de bunu göstermektedir. Terörle mücadele ekmenin ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik, sosyolojik boyutları vardır. Maalesef geçmiş hükümetler, çoğunlukla meseleyi sadece güvenlik sorunu olarak görmüşlerdir. Terörü besleyen ortamın yok edilmesi, terörün istismar ettiği sorun alanlarını çözüme kavuşturmak, terörizme mücadelenin de olmazsa olmaz gereklerindendir. Soru 6: AK Parti 7 yıldır iktidardadır. Genel olarak demokratikleşme ile ilgili birçok şey yapıldı. Peki, Doğu ve Güneydoğu ile ilgili niçin her şey 7 yıl sonrasında bırakıldı? Niçin şimdi? Cevap 6: Aksine son 7 yıldır, Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan halkımızın hayat standartlarını yükseltmek,ülke genelinde olduğu gibi bireysel hak ve özgürlüklerin kapsamını genişletmek için ekonomik, sosyal ve kültürel birçok gelişme kaydedildi. Soru 7: AK Parti'nin Programında Türkiye'nin refah ve mutluluğu kapsamında Doğu ve Güneydoğu ile ilgili olarak neler vaat edilmektedir? Cevap 7: Bölge halkının mutluluğu, refahı, hak ve özgürlüklerinin gözetileceği, farklılıkların zenginlik kabul edileceği, Türkçe'nin dışındaki dillerde yayın dahil kültürel faaliyetlerin yapılabileceği, başta OHAL olmak üzere halkı rahatsız eden uygulamaların kaldırılacağı, terör ve terörle mücadele esnasında zarar gören vatandaşların mağduriyetlerinin giderileceği, terörle baskının karşılıklı olarak birbirinden beslendiği gerçeğinden hareketle baskıların ortadan kaldırılacağı vaat edilmiştir. Soru 8: AK Parti programında konuyla ilgili hangi duyarlılıklar dile getirilmiştir? Cevap 8: AK Parti programında, 'tek devlet, tek millet, tek vatan ve tek bayrak' prensibi ile özetlenebilecek birçok vurgu mevcuttur. Asayiş mantığına dayalı, bürokratik otoriter devlet anlayışından, uzun vadede sorunların derinleştiği gerçeğinden hareketle kaçınılacağı, çözümlerin hukuk devleti içerisinde aranacağı, farklılıkların tanınıp zenginlik kabul edilirken, ortak paydaların arka plana atılmasının söz konusu olamayacağı AK Parti programında çok net ifadelerle kayıt altına alınmıştır. Soru 9: Teröre harcanan 300 milyar dolar teröre harcanmasaydı bu para ile neler yapılabilirdi? Cevap 9: Bu para ile 15 bir adet 24 derslikli okul, 900 adet 400 yataklı tam teşekküllü eğitim ve araştırma hastanesi, 150 adet boğaz köprüsü, 120 adet Atatürk Barajı veya 450 bin kilometre duble yol yapılabilirdi. Soru 10: Yaklaşık 30 yıldır devam eden terör ve çatışma ortamının Türkiye'ye olan dolaylı maddi zararları nelerdir? Cevap 10: Kırsalda boşalan yerleşim birimlerindeki milyonlarca hektar mera, tarım arazisi atıl olarak kendi haline terk edilmiştir. Yayla yasaklarından dolayı özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki küçükbaş hayvan varlığı neredeyse dörtte birlik bir orana düşmüş, bu durum ülkede et ve et ürünlerinin fiyatlarının astronomik olarak artışını tetiklemiştir. Soru 11: Demokratik açılım sürecinin dış yansımaları nasıl olacaktır? Cevap 11: Evin içi evin dışından önce gelir. Meseleye bu açıdan baktığımız zaman iç barışımız, aynı zamanda küresel ölçekte söz sahibi olmamızın da çok önemli bir destekleyici unsurdur. Soru 12: Demokratik açılım dışarıdan dayatılan bir proje midir? Cevap 12: Bu iddianın sahipleri, Türkiye'nin kendi meselelerini kendi gücü ve iradesiyle çözemeyeceğine inananlardır. Bu proje her yönüyle yerli ve milli bir projedir. Milletimiz kendi meselelerini çözebilecek kudrette ve dirayettedir. Siyasi olarak hükümetimizin bu kudret ve dirayete öncülük etmektedir. Soru 13: Demokratik açılım süreci teröre ve terör örgütüne verilen bir taviz midir? Cevap 13: AK Parti hükümeti, hiçbir illegal yapı ya da oluşuma asla taviz vermez. Milletin istifadesinde olmayan hiçbir konuda AK Parti hükümeti adım atmaz. Demokratikleşme alanında atılan adımlar asla ve asla taviz değil, vatandaşlarımıza en tabii ve doğuştan gelen, insan olmaktan kaynaklanan haklarının teslimlidir. g Soru 14: Bu sürecin muhatabı kimdir? Terör örgünün muhatap alınması söz konusu mudur? Cevap 14: Bu sürecin muhatabı 72 milyon vatandaşımız, tüm halkımızdır. Hükümetimiz çözüm konusunda söyleyecek sözü olan tüm siyasi partilerin, sivil topluk örgütlerinin, bilim adamlarının, medya mensuplarının ve kanaat önderlerinin kapısını çalmış ve çok önemli destekler almıştır. Ne var ki başta CHP ve MHP olmak üzere bazı siyasi partiler yangına benzin taşımayı tercih etmişlerdir. Soru 15: Terör Örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın affedilmesi veya yeniden yargılanması söz konusu mudur? Cevap 15: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış olan Abdullah Öcalan'ın affedilmesi veya yeniden yargılanması kesinlikle söz konusu değildir be olamaz. Böyle bir sürecin hukuki olarak gerçekleşmesi de mümkün değildir. Soru 16: Şehitlerimizin kanları boşuna mı aktı? Boşuna mu evlatlarımızı şehit verdik? Cevap 16: Bugün ki birlik ve beraberliğimizi şehitlerimizin ve gazilerimizin varlığına borçluyuz. Eğer bu ülkede terör örgütünün çabalarına rağmen bir Türk-Kürt çatışması olmamışsa, bugün üniter bir devlet olarak dünyada saygın bir noktada isek, bu konuda şehitlerimize ve gazilerimize çok şey borçluyuz. Şehitlerimizin ruhu, ülkede daha faza şehit verilmesiyle, daha fazla ölüm yaşanmasıyla, daha fazla ocağa ateş düşmesiyle değil; tam tersine ülkenin huzuru istikrar ve güvenliğe kavuşmasıyla, ölümlerin, acının, gözyaşının durmasıyla şad olacaktır. Erdoğan'ın 11 Ağustos'ta grup toplantısındaki sözleri: 'Oğlu her ne sebeple hayatını kaybetmiş olursa olsun Yozgat'taki anne ile Hakkari'deki anne oğullarının başında aynı duayı ediyorsa, evladı için Yasin ve Fatiha okuyorsa, cemaat aynı kıbleye dönüyorsa, burada çok ciddi bir yanlış olduğu ortadadır.' Soru 17: Demokratik açılım sürecine rağmen terör devam ederse ne olacak? Cevap 17: Terörle mücadele eksiksiz bir şekilde ve tam bir kararlılıkla devam edecek ama eş zamanlı olarak terörü doğuran, besleyen ve terör için istismar zemini olan ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik ve diğer nedenler de ortadan kaldırılacaktır. Soru 18: Geçmişte CHP tarafından "Doğu veya Güneydoğu Sorunu" veya "Kürt Sorunu" başlıklarıyla raporlar hazırlanmış veya hazırlatılmıştır. CHP bu sürece neden karşı çıkmaktadır? Cevap 18: Bugün CHP liderinin AK Parti'yi çok ciddi bir üslupla eleştirdiği birçok konu, bu CHP raporlarında yer almış, savunulmuştur. Örneğin AK Parti herkesin ana dilini konuşması, ana dilini öğrenmesi, ana dilinde yayın yapması gibi en insani hakları savunurken, CHP lideri bunları "bölücülük" olarak suçlamaktadır. Oysa kendi hazırladıkları raporda, "özel okullarda ana dilde eğitim hakkı" dahi bulunmaktadır. CHP çok açık bir tutarsızlık sergilemektedir. Soru 19: MHP'nin demokratik açılım sürecine aşırı tepki vermesinin sebebi nedir? Cevap 19: Geçmiş seçimlerin gerçekleştirildiği koşullar ile sonuçlarını sosyolojik bir tahlile tabi tuttuğumuzda terörün artış gösterdiği dönemlerde MHP'nin oylarında bir artışın meydana geldiği görülmüştür. Türk siyasi tarihinde ciddi bir varlık gösteremeyen MHP, Doğu ve Güneydoğu'daki terörün 90'lı yıllarda iyice tırmanmasıyla 1999 seçimlerinde tarihindeki en yüksek oy oranına ulaşmıştır. MHP ve CHP'nin "birlik ve beraberlik söylemi" görünüşte olumlu görülse de bu iki parti de fiiliyatta inkarcı ve ayrımcı politikalara sahiptir. Erdoğan'ın 2010 yılı bütçe görüşmelerindeki sözleri: 'Şimdi bakıyorum, DTP'nin uç eleştirilerinin benzerini MHP yapıyor..Her iki tarafın söylemleri bile hükümetin gerçekte ne yaptığını ve ne yapmadığını ortaya koyduğu gibi, hükümetin ne kadar doğru bir yolda olduğunu da gösteriyor'. Soru 20: Bu sürecin AK Parti tarafından başlatılmasının önemi nedir? Cevap 20: Tüm halkımızı kucaklayan bir anlayışa sahip olan Ak Parti'nin bu özelliğinden dolayıdır ki, son seçimlerde 63 ile birinci parti, 18 ilde de ikinci parti olmuştur. Türkiye'nin 81 ilinin 80'inde milletvekili bulunan 7 bölgede birinci olan Ak Parti'nin bir bölgeyi diğer bölgeden üstün tutan, bir etnik unsuru diğerine tercih eden bir tavrı olamaz. Soru 21: Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yapılan bunca yatırıma, müşfik ve adil politikalara rağmen yine terör durmuyor. Terör örgütü ve onun savunucusu siyasi parti, istismara devam ediyor. Bu nasıl izah edilebilir? Cevap 21: Doğu ve Güneydoğu'ya yapılan yatırımlar, götürülen hizmetler, terör örgütünü veya onun savunucusu siyasi partiyi memnun ve tatmin etmek için değil, bir bütün olarak halkımızı memnun ve tatmin etmek için yapılmıştır. Aslında terör örgütleri kalkınmanın olmadığı, yatırım ve hizmetlerin gitmediği, işsizliğin diz boyu olduğu, baskıcı uygulamaların bulunduğu ortamlarda kendisine daha fazla taraftar bulur. Bir yandan terörle silahlı mücadele verilirken, diğer yandan terörün ürediği ve beslendiği ortamlarında ortadan kaldırılması gerekiyor. Soru 22: Kandil Dağı'ndan ve Mahmur Kampı'ndan gelenlerin ülkeye girişi esnasında Habur'da, Silopi'de ve sonrasında sergilenen görüntülere ne denir? Cevap 22: Kandil ve Mahmur'dan gelen 34 kişinin Türkiye'ye gelmesi dolayısıyla Habur, Silopi ve Diyarbakır'a kadar olan yol güzergahında sergilenen görüntüler asla tasvip edilemez. Başta Sayın Başbakanımız olmak üzere hükümetimizin ve partimizin tüm yetkilileri bu durumu çok net bir dille kınamış ve tekrarına asla müsaade etmeyeceğini ifade etmiştir. Soru 23: Bugüne kadar AK Parti iktidarında demokratikleşme adına neler yapıldı, bundan sonraki süreçte neler yapılacak? Cevap 23: Kısa orta ve uzun vadede yapılacaklar vardır. - Hükümet olarak, insan haklarına saygının ve demokratikleşmenin bir göstergesi olmak üzere göreve gelir gelmez olağanüstü hal uygulamasına sen verdik. - Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklikler yapılmıştır. Değişiklikle, terör yeniden tanımlanmış ve terör suçları yeni Türk Ceza Kanununa göre yeniden sayılmıştır. - Farklı dil ve lehçelerde kursların açılabilmesine imkan sağlayan bir yönetmelik değişikliği - Köy ve belde isimlerinin gereği halinde sakinlerin arzusu istikametinde değiştirilebilmesi, - Yol aramalarının asgariye indirilmesi - Yayla yasaklarının kaldırılması - Farklı dil ve lehçelerde propaganda yapılabilmesi için siyasi partiler kanununda değişiklik - İnsan Hakları Kurumu'nun kurulmasına dair kanun - Bağımsız kolluk şikayet mekanizmasının kurulması öngörülmektedir. Uzun vadede ise, Türkiye'nin sivil ve demokratik bir Anayasaya kavuşturulması hedeflenmiştir. Yeni Anayasa'da ilk üç madde ve Cumhuriyetin temel nitelikleri aynen korunacaktır. Soru 24: Su işlemediklerin tespit edilen örgüt mensupları dağdan inip aramıza karıştığı zaman kendimizi güvende hissedebilecek miyiz? Cevap 24: Son 5 yılda bin kadar terör örgüt üyesi silah bırakarak dağdan inmiş ve normal hayatına dönmüştür. Bu insanların eli silahlı birer terörist olarak dağlarda olmaları mı daha iyi, silah bırakarak ailelerinin yayına dönmeleri mi daha iyi? Üzerinde durulması gereken konu burdur. Soru 25: Silah bırakarak dönen terör örgütü üyelerine iş, para ve konut verileceği iddiası doğru mudur? Cevap 25: Hayır doğru değildir. Hükümetimiz hiçbir terör örgütü mensubuna maddi menfaatler karşılığında silah bırakma teklifinde bulunmamış, bulunmayacaktır. Soru 26: Kandil Dağı'ndan ve Mahmur'dan gelenlere özel muamele mi yapıldı? Cevap 26: Diyarbakır Valiliği'nin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı başvuru üzerine, güvenlik gerekçesiyle savcılar Habur Sınır Kapısı'na gitmişlerdir. Gelen 34 kişiden 29'u suçsuz bulunmuş ve hemen serbest bırakılmıştır. 5 kişi de hakim kararıyla serbest bırakılmıştır. Hakim ve savcılar, bağımsız yargının mensuplarıdırlar. Soru 27: Dağdan inenler suç işlerlerse illegal faaliyetlerle uğraşırlarsa ne olacak? Cevap 27: Dağdan inmek kimseye dokunulmazlık kazandırmaz. Silahları bırakıp normal hayatlarına döndükleri zaman suç işlerler veya suça bulaşırlarsa herhangi bir vatandaş, hangi muameleye tabi ise onlar da aynı muameleye tabi tutulur. Soru 28: 'Ver, ver, ver. Ne zamana kadar, nereye kadar?' Diyenler vardır. Kime ne veriliyor? Cevap 28: Kimse kimseye bir şey vermiyor. Arızaları gidermek taviz vermek anlamına gelmez. Bir insanın ana dilini konuşması, öğrenmesi, öğretmesi kendinden sonraki nesillere aktarmak için gayret içerisinde olması örfü, adeti ve geleneklerini yaşatarak yaşaması onun temel insani haklarındandır. Soru 29: Demokratik açılım sürecinin sonucunda referandum yapılacak mı? Cevap 29: Hayır, çünkü temel hak ve özgürlükler referandum konusu olamaz. Soru 30: Süreç içerisinde koruculuk sistemi ne olacak? Cevap 30: Koruculuk sistemi. Teröre karşı geçici, palyatif bir tedbir olarak ihdas edilmiştir. Terör devam ettiği sürece koruculuğun ortadan kaldırılması söz konusu olamaz. Terörün bitmesi halinde mevcut korucuların mağduriyetlerine yol açmayacak bir düzenlemeye gidilecektir.
  7. Açılım denen şeyin,Türkiyenin avrupa birliğine girmek ümidiyle yapması gereken,biriysel hakları kapsayan değişiklikleri,hükümetin sanki kendi insiyatifi ile hakları iade ediyormuş gibi bir hava yaratarak oy toplama ümidiyle uydurduğu bir laf olduğu artık çok açık bir şekilde ortadadır,öyle ki;Hükümetin sözde açılımdan sorumlu bakanının açıkladığıaçılım bireysel hakları içermekten öteye gidememiştir,ülkemizde yaşayan Alevilerin,Kürtlerin ve diğer etnik ve dini grupların kollektif hakları konusunda herhangi bir adımdan bahsedilmemektedir,örneğin hükümet,Diyanet işlerini kaldırmaktan bahsedememektedir,mecliste açılımı konuşurken dahi ilgili bakan bir kez bile Kürt ismini kullanamamıştır,kardeş kardeşin ismini söylemekten korkarmı?
  8. Doğan yaptığı ilk açıklamada bunun en kötü durumlardan birinde uygulanabilecek bir seneryo olarak planlanmış bir seneryo olduğunu açıklamıştı,sormak istiyorum,en kötü olasılık olan ülkenin işgal edilmesi durumunda bile olunsa Tsk hükümete bağlı bir kurum değilnidir? Hangi akla hizmet hükümeti devirip yeni bir koalisyon oluşturma üzerine planlar yapıyorsunuz? Biri bana bunu açıklayabilirmi....
  9. Öncelikle sayın Evvelsiz; Dtp-Bdp Türkiyenin her iline gidebilen her yörenin sorunlarını meclise taşıyan bir partidir,daha önceki başlıklara bakarsanız meclis gündemine getirdiği konuların ülkenin her bölgesinden olduğunu sizde göreceksinizdir,oysa Chp ve Mhp Sivas'ın ötesinin değil sorunlarıyla ilgilenmek oralara gitme cürretini bile gösteremeyecek kadar ülkeyi bölmüş durumdadırlar. Sayın Politika,Amerikanın ırak'ı işgalini anlatırken,çıkarlardan bahsetmesini biliyorsunuz ancak ülkemizde belli zümrelerin çocuklarının evlerinin kapısında askerlik yapmalarını yada hiç aSkerlik yapmamalarını neden tartışamıyorsunuz? Bunu tartışabilmek gündeme getirmek denokratik bir haykırışta bulunmak suç oluyorda,bu kepazeliğe sessiz kalmak ne oluyor,bu savaş artık ülke bütünlüğünü koruma yada ülkeyi bölmeden öte çıkar dengesi savaşına dönüşmüştür bunun farkına varmış olmak vatan evlatlarının iki cephede bu çıkarlar uğruna ölüyor olması içimizi sızlattığı için biz bunları gündeme taşıyoruz,bunları gündemde tutmayı vatana ihanet sayanların ölenlerin arkalarında bıraktıkları fakir-fukara ailelerin ne şartlarda yaşadıklarına bakmaları gerekmektedir,ancak böyle vicdanlarında (eğer varsa) bir sızlama olurda bunları gündeme getirip sorgulayabilirler....
  10. Sadece mayın temizleme işini israile verme yaygarası değil bu BOP'un gerçekleştirilmesi sürecinde,arapları,Türk'leri,Kürt'leri ve Fars'ları yönlendirebilecek bir lider yaratma çabasıdır,Tayyip Erdoğan,bir yandan israil şunu yaptı,bunu yaptı diye bağırırken diğer yandan bu saydığım halkların dini duygularını okşadığının farkındadır,öyle ki;Arap yarımadasında İsrail karşıtı eylemlerde Tayyip Erdoğan'ın posterleri taşınmaya başlamıştır,BOP için adımlar atılırken Tayyip Erdoğan'ın bir kaç sözlü muhalefeti (masa altından onayı'' ile halkların vereceği tepkiler olabildiğince asgariye indirlmek istenmektedir....
  11. Darbe planları,halkı kafese sokma çabaları vardır bu ülkede bunu hepimiz çok iyi biliyoruz,ancak benim dikkatimi çeken başka bir yönü var bu haberin,Böyle kapsamlı bir darbe planı yapanlar,bunu gerçekleştiremeyince,bununla ilgili belgeleri neden 7 sene boyunca saklamışlar?
  12. İzlenme konusunda size hak veririm,ancak şunuda anlamak lazım insanlar kendi hayatları için çok ters görünen imkansız olan şeyleri başka yerlerde görünce ilgi ile takip ederler,dizilerde anlatılan ensest ilişkilerin ülkemizdede dünyada yaşandığını gazetelerin 3. sayfalarından neredeyse hergün görüyoruz ama ''ayıp'' bildiğimiz,kültürümüze ters olduğu,çevre tepkisi korkusu bunları konuşmaya müsade etmiyor,insanlar bu tür ysak ilişkiler içeren filmleri bu psikoloji ile izliyorlar. Tıpkı Ağca'nın karşılanma merasiminin yanlış olduğu gibi,dağdan inen Pkk'lilerin karşılama merasimide yanlıştı ancak bu konu ile ilgili şunuda görmek gerekir ki; Dtp yada Pkk 1.5 milyon insanı hiçbir zaman bir araya toplayamadı,orada bölge halkı yıllardır çektiği acıların sona ermesi ümidiyle,barış olabileceği ümidiyle oraya koştu ama yanlış olan bunun ülkenin diğer bölgelerinde nasıl algılanacağını yada algılattırılacağını düşünememiş olmaktı....
  13. Devletin Başbakını çıkıpta birilerini linç etmeye çalışanlar için ''Halk Tepkisi'' derse söyleyecek fazla söze hacet kalmıyor aslında...
  14. Askerdeyken bir tabela asılıydı hem acemi birliğimde hemde usta birliğimde o tabelayı okuyunca çok hoşuma gitmişti,keşke o tabelada yazan gerçekten uygulansa demiştim içimden tabelada ''VATANINI EN ÇOK SEVEN,GÖREVİNİ EN İYİ YAPANDIR'' yazıyordu,ama ülkemizde maalesef herkes herşeyi çok iyi bildiği için herkes başkasının ihtisas konusuna karışıyor,asker,nasıl daha güçlü,daha verimli bir ordu yaratırım demelidir,insanları kafeslere sığdırmaya kalkmamalıdır örneğin.....
  15. Defalarca yazdım,yine yazmak istiyorum maalesef Türkiye medyası çok rezil bir durumdadır,bir katil hapisten çıkıyor bütün kanalların ana başlığı oluyor,bütün gazeteler bunu manşetten veriyor,hatta dün gece tv'de zapping yaparken gece saat 23:00'da canlı yayında bir haber bülteninin katilin kaldığı otelin önünden yayın yaptığını görünce dondum kaldım,sunucu tam bu sırada ''Ağcaya sesleniyorum,eğer bizi izliyorsa camdan el sallasın'' demesi içimi ürpertti,işin dahada vahişm olan kısmı ise bir katil böyle kahramanlar gibi karşılanıyorken bu ülkede,hapisten çıkıp 5 yıldızlı otelde kalabiliyorken,bütün medya peşindeyken,bizim gençlerimize katl etmenin yanlış ve zararlı bir iş olduğunu nasıl anlatacağımızı kim söyleyecek?
  16. Aynen katılıyorum nerde bir fakir fukara çocuğu var o şehit oluyor nedense.... :clover:
  17. Türkiyeyi bölen Bdp değildir,Bdp ütün Türkiyeye gidip halkın sıkıntılşarını meclise taşıma çabasında olan bir partidir,maalesef mecliste temsil edilen diğer iki parti (Chp-Mhp) sivastan ötesinin sorunlarını değil gündeme getirmek merak edip orakara bile gitme gereği duymuyorlar,buda kimin ülkeyi böldüğünün açık bir resmidir zaten,güneysoğuya yatırım derken bahsettiğiniznedir açıklamanızı beklerdim,ben bildiklerimi söyleyeyim,teşvik verilmektedir,elektrik daha ucuza verilmektedir işletmelere vs.vs,her fırsatta çok güçlü ordumuz var denmesine rağmen,88 yıldır sükunu bütün çabalara rağmen sağlayamazsanız nasıl yatırımcının yatırım yapmasını bekleyeceksiniz? faili meçhul 17000 kişinin bir tanesinin bile failini sözde bulamazken nasıl yatırımcının gelmesini hbeklersiniz? 12 yaşındaki bir çocuk babasıyla beraber evinden çıkarken polislerin kurşunlarıyla ölürken ve bu davanın delilllerini taşıyan Ptt arabası devrilip sadece bu dava delilleri kaybolurken nasıl yataırımcı gelmesini beklersiniz? Koyunlarını otlatmak için dağa giden ufacık bir kız çocuğu vurulup,vurulduğu yere savcı gitmeyen,doktorun kışlanın bahçesinde otopsi yaptığı bir bölgeye nasıl yatırcı gelmesini beklersiniz? Kitapevlerinin bombalandığı,bombalayanların halk tarafından yakalandığı,Dönemin Genelkurmay başkanının ''Tanırım iyi çocuklardır''dediği,haklarında 39'ar yıl hapis isteyen savcının görevden alındığı ve bu kişilerin serbest bırakıldığı bir bölgeye nasıl yataırım beklersiniz? Türkiye'yi kimin bölme çabasında olduğu bu kadar aşikarken hala başkalarını karalamayı doğru görmediğimide belirtmek isterim....
  18. Patronun gözünde hakkını aramayan makul olandır ve örnek adamdır,birde dikkatimi çeken diğer bir yönse sanki bu olaylar ilk Pkk ile başlamıştır,Cumhuriyet tarihine bir bakarsanız,ilk kurulduğu yıllarda 1920-1923 yıllarında'Yani Tekçilik ilan edilmeden önce''böyle bir sorun yok,sonra tekçilik ilan edildikten sonra çıkıyor bu sorun tekrar,ingilizlerin ayrı devlet vaatlerini reddedip ortak vatan için mücadele eden halk sözüm ona ıslah edilmeye çalışılıyor,nitekim bunu anlamak için çokta bişey yapmaya gerek yoktur,İsmet İnönü'nün ''Şark Islahat Raporu''nu okumak ve onun mecliste onaylanarak yürürlüğe konulduğunu bilmek yeterli bir bilgidir,sonrasında sürgünlere uğratılanlar,dili yasaklananlar,şehirlerinin,köylerinin ismi değiştirilenlerçocuklarına kendi atasının ismini veremeyenler,Kürdüm diyerek bir mevkiide kendine yer bulamayanlar,kendi siyasi iradesi elinbden alınanlar,örgütlenmesi engelelenenler,önder olarak gördükleri insanlar sürgüne yollananlar isimlerinin tgeçtiği her yerde ''kendini Kürt sananlar'' diye anılanlar buna tepki gösterince haksız oluyorlar tabi....
  19. Hatırlarmısınız bilmem,İstanbulda bir kültür merkezi yıkılmıştı bundan bir kaç yıl önce,ve bütün tv'ler,gazeteler aydın geçinenler çıkıp burayı yıktılar çünkü camii yapacaklar yerine demişlerdi,şimdi o yıkılan Kültür merkezinin yerine daha modern bir tesis yapıldı,ogün halkı bu söylemlerle galeyana getirip ''laiklik elden gidiyor'' söylemi geliştirenler bugün o yapıyı gördükten sonra sus pus oldular,sonra bi baktıkki yeni yalanlar bulmuşlar ülkeyi huzursuz etmek için,sözde ulusalcı(özde Irkçı ve dolandırıcılar) içeri alındığından bu yana bu tür palavralarla bu halk hep yönlendirilmeye çalışıldı ve halen bu çabaları görmekteiz maalesef....
  20. Şu yaptığınız tartışmalara bakınca açıkçası içim acıdı,öyleki asıl sorunu es geçtiğinizi fak ettim,bakın Pkk ve onun yönetiminin eroinle yada esrarla ilişikleri değil bizim sorunumuz,bizim sorunumuz Kürt asıllı vatandaşların onlara olan ilgisini,onların kullandıkları jargonları ellerinden alarak azaltmak-yok etmek olmalıdır,ülkemizde yaşayan 15 milyon Kürdün hakkını-hukukunu sağla,eşit olduğunu,kendi benliği ile,Kürt kimliği ile bu bayrağın eşit vatandaşı olduğunu hissettir ona,bak ozaman dağa çıkan kalıyormu?
  21. Evet Pire İçin yorgan yakılmaz ama o yorganı yıkayıp temizleme kudretine sahip olan devlet,bize pire ile yaşamayı dayatırsa o pire çoğalır,sonra ortada ne yorgan kalır,ne yatak,biraz yorulmamak için,Yataktan Yorgandan olmamak için artık bu yorganı yıkayıp,yorgana deyen kirli ellerin lekelerini çıkarıp atmak gerekmektedir,Türk'lük bu ülkede asla sizin dediğiniz şekilde uygulanmadı,buda bir gerçekliktir....
  22. Öncelikle şunu belirtmeliyimki hem türk,hemde Kürt kesiminde art niyetli insanların varlığı reddedilemez bir gerçektir,ancak Cumhuriyetin ilanından buyana bu ülkenin asli unsuru olan Kürtlerin dili,kültürü ve varlığı üzerine geliştirilen Türkleştirme operasyonları bu art niytli insanlara kullanabilecekleri bir koridor olmuştur,halen ülkemizde Kürt halkının varlığını reddeden-yoksayan bir yapı devam etmektedir,bu vatanı sevmek için Türk olmak şartı aranmaktadır,peki Kürt olarak bu vatan sevilemezmi,yada Kürtçe konuşarak? Elbetteki sevilir,Kürt halkı ayrı bir devlet istemediğini yıllardır gösterdi,istenilen kültürel kimliğin kabülü ve kullanımının kolaylaştırılması,üzerindeki engellemelerin kaldırılmasıdır,bölgenin,şehirlerin,köylerin isimlerinin iadesidir,çocuklarına istediği ismi verebilmektir,Kürt aydın,edebiyatçı,şair,tarihçilerin çalışmalarının engellenmemesidir aksine destelenmesidir,Anadilin öğrenimi önündeki engellerin kaldırılmasıdır (Bunu açıklamak istiyorum çünkü en fazla yanlış anlaşılan konu budur,Türkçe öğrenmek mecburi olmalıdır,eğitim Türkçe verilmelidir,anadilini doğru öğrenmek ve kullanmak için anadil eğitimine izin verilmelidir,bunların yapılması halinde kötü niyetli olanlar ellerindeki kullandıklarını ve proaganda yaptıklarını kaybetmiş olacaklardır,işte tıpkı 1993'te yaşadıklarımıza benzeyen bugünlerde yaşadıklarımızda bu kötü olnların ellerindeki kozları kaybetmemek için yaptıkları provakasyondur.....
  23. İzmir bizim şehrimizdir,bir kaç kendini bilmezin yaptığı saçmalıkları bütün izmirlilere mal edemeyiz,kimki bütün izmiri bu olayların odağı olarak göstyerir yanlış yapar,biz izmirsiz,izmirde bizsiz olamaz....

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.