-
İçerik Sayısı
1.105 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
95
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
''biji tirkiye'' tarafından postalanan herşey
-
CHP Lideri Deniz Baykal İstifa Etti
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: gloria başlık Güncel Konular
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) kamuya etkisi olmayan ayıpların ve günahların ifşa edilmesinden hoşlanmazdı. Böyle konulardaki itirafları bile dinlemek istemezdi. O kaseti yayınlamak şöyle dursun, izlemek bile yanlıştır. Ben izlemedim ve izlemem. Yıllardır didişip durduğumuz Deniz Baykal’ın içine düştüğü duruma sevinec...ek de değilim. Husumetin bile bir şerefi, haysiyeti, asaleti olmalı. Deniz Baykal’ın böyle bir komploya kurban gitmesini içime sindiremiyorum. İzlediği siyaset yüzünden istifa etmek zorunda kalmalıydı Deniz Baykal. Böyle bir komplo yüzünden değil. Dünkü basın toplantısını izlerken içim burkuldu. Hem Deniz Baykal için hem de Türkiye için üzüldüm. Türkiye siyaseti, birkaç komplocu ‘pornograf’ın yön verebileceği bir siyaset olmamalıydı. Hakan Albayrak Altına İmzamı atabileceğim,içimden geçenleri güzel bir şekilde tarif ediyor bu yazı... -
Yine şehit cenazeleri yine kan ve gözyaşı
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: kaplan-200 başlık Güncel Konular
Termal kameralarla kontrol altında tutulan bölgede, Abalı Karakolu'na 1,5 km uzaklıkta askerî birliğe ateş açtığı belirtilen 4 kişiyle ilgili tek bir ipucuna ulaşılamadı. Yapılan soruşturma sonucunda olay yerinde 20 askerin silahlarından çıkmış toplam 213 boş kovan bulundu. Yabancı silaha ait tek bir mermi kovanı bile bulunamadı. Şehit teğmenin kalbine isabet eden mermi çekirdeği de hangi silaha ait olduğunun belirlenmesi için kriminal laboratuvara gönderildi. Şüpheler üzerine soruşturma başlatan Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı, Teğmen Altunoğlu'nun şehit olduğu timde görev yapan askerleri dinledi. Tapantepe 5. Komando Tabur Komutanlığı'ndan 1'i astsubay 10 askerin sorgusu 8 saat sürdü. Olayın meşelik bir alanda saat 20.30 sularında meydana geldiğini dile getiren askerler, özetle şu bilgiyi verdi: "Hava karanlıktı. 4 kişiyi gördük. Teğmen ile yaralanan arkadaşımız önde yan yana yürüyordu. Ateşle birlikte biz de makineli tüfek, roketatar ve piyade tüfeklerimizle bize ateş açılan yere doğru ateş açtık. Onlar tek tek, biz ise seri bir şekilde taradık. Hava karardığı için sıcak takip yapamadık. Çatışma 15 dakika kadar sürdü." -
ASKER AİLESİNE SALDIRI
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: ilker01 başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Yapıcı olan her eleştirinize eyvallah derim,ben böyle bir yapılanmanın varlığına inanıyorum ancak buna direk herhangi bir mahkeme sonucu yokken terör örgütü demek demek doğru değildir ve bende bu konuda yanlış bir söylem kullandığımı kabul ediyorum,aynı şekilde Bdp'lilerin sözde Kck operasyonu adı altında 1 yılı aşkın bir süredir içeride tutulmaları ve halen haklarında bir iddaname bile hazırlanmamış olmasına rağmen onlarada teröristmişler gibi davranılmasınında yanlış olduğunu söylemek isterim.... -
Bildiğim Kadarı ile sadece olayda ismi geçen Müdür yrd,halbuki böyle bir olayda vali,emniyet müdürü,Milli eğitim müdürüde görevden alınmalıydı bence....
- 15 cevap
-
- 1
-
-
CHP Lideri Deniz Baykal İstifa Etti
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: gloria başlık Güncel Konular
Üzülmesin kimse padişah koltuğuna geri dönecektir,Konuşmasının satır aralarında yeniden dönebilirim mesajı veriyor. Göreve talipli olduğunu söylüyor, tekrar dönerse benim için sürpriz olmaz... -
CHP Lideri Deniz Baykal İstifa Etti
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: gloria başlık Güncel Konular
Deniz Baykal'ın Türkiye'nin önünü açmak için istifa etmesini daha yıllar öncesinden beri istiyorduk,kendisi hep çözümsüzlük üzerine politikalar geliştiren bir siyasetçi ancak bu şekilde istifa etmesi insanlık adına üzüntü vericidir,kendisi yaptığı açıklamada hükümeti suçlamış ama kasetin yalan olduğunuda söyleyememiş buda bize monica olayını hatırlattı,istifa etmesi yapabileceği en doğru davranıştı,bir daha dönmemen dileği ile Baykal.... -
Yine şehit cenazeleri yine kan ve gözyaşı
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: kaplan-200 başlık Güncel Konular
1 Mayıs'ta Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Abalı Jandarma Karakolu'nda gerçekleşen ve 1 üsteğmenin öldüğü, 2 askerin de yaralandığı olayla ilgili çarpıcı bir gelişme yaşandı. Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı. HPG yaptığı açıklamada olayla bir ilgilerinin olmadığını belirterek, üsteğmenin Türk askerleri tarafından öldürüldüğünü duyurdu. HPG'nin açıklaması üzerine piyade teğmen Ahmet Altunoğlu'nun vurulmasıyla ilgili olarak Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı. ANF'de yer alan HPG Lice'deki olayla ilgili açıklaması şöyleydi: 'Operasyondan dönen birliğe, karakol güvenliğini sağlayan askerler ateş açtı. Operasyon gücü hemen karşılık verdi. Çatışmaya dönüşen olayda karakol komutanı teğmen vuruldu.' 1'İ ASTSUBAY 10 ASKER SORGULANDI Başsavcılık'ın talebi üzerine, olay gecesi teğmenle aynı timde yer alan Tapantepe 5. Komando Tabur Komutanlığı'ndan 1'i astsubay 10 asker perşembe günü sorgulandı. 8 saatlik sorguda askerler, arazi tarama faaliyetinden tek sıra halinde yürüyerek dönerken Abalı karakoluna 1.5 kilometre, Bingöl- Diyarbakır karayoluna ise 50 metre mesafede ağaçlık bir alanda kendilerine 4 namludan ateş açıldığını söyledi. Bu arada olay yerinde 20 kişilik timdeki askerlerin silahına ait toplam 213 boş kovan bulundu. Yabancı menşeli herhangi bir kovan ele geçirilemediği öğrenildi. Samsunlu teğmenin kalbine isabet eden mermi çekirdeğinin de hangi silaha ait olduğu açıklanmazken, savcılık teğmenin vücudundan çıkan mermi çekirdeğinden numuneyi kriminal laboratuara gönderdi ANF -
ASKER AİLESİNE SALDIRI
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: ilker01 başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Aynen Etö içinde aynı şey geçerlidir,ortada bir suç varsa delilleriyle birlikte mahkemeye sevk edilmeli ve suçlu bulunmaları durumunda cezalarını çekmeli,suçsuz bulunmaları halinde derhal serbest bırakılmalıdırlar,hangi ırktan olduklarına bakarak yorum yapmadım yapmamda,bu tür yorumlar yapan ancak Tayyip Erdoğan'dır,Filistin'deki çocuklar için hak hukuk istediğini söyleyen Başbakan,Kürt Çocuklarının kameralar önünde kolunu kıran,annesiyle birlikte yerlerde sürükleyen ve haklarında bir iddaname bile hazırlanmadan yıllarca cezaevinde olabilecek en ağır şartla tutulmalarına sessiz kalıyor,sonrada çıkıp o çocukların ailelerine yani Kürt'lere nankör diyor,aslında bir yönden haklıda seçimler öncesi bölgede makarna dağıtıyordu Akp,Selahattin Demirtaş bir açıklama yapmıştı o dönemde,bunların makarnasını,kömürünü alın kullanın sonrada oy vermeyin diye,Kürt halkı oyunun parayla,yemekle satılık olmadığını gösterdi ya işte bu onun hıncı aslında... -
-
Siirt'te aralarında okul müdürü, polis ve askerlerin de bulunduğu 20 kişinin 7 ilköğretim öğrencisine tecavüz etmesi olayının iddianamesinin ayrıntıları ortaya çıktı. Buna göre öğrencilere tecavüz eden okul müdürü diğer tecavüzcülere de resmi odasını tahsis etti. Öte yandan İl Milli Eğitim Müdürü'nün olaydan haberdar olduğu ileri sürüldü. Okul müdürünün odasında tecavüz Siirt'te müdür yardımcısı, polis ve askerlerin de aralarında bulunduğu en az 20 kişi tarafından 4 yıl boyunca tecavüz edilen 7 ilköğretim öğrencisine müdür odasında tecavüz edildiği ortaya çıktı. Olayla ilgili hazırlanan 19 sayfalık iddianame ise hukukçular tarafından yetersiz bulundu. Siirt'te 2'si kardeş 7 ilköğretim öğrencisi kız çocuğuna 4 yıl boyunca tecavüz edilmesiyle ilgili Cumhuriyet Savcığı'nın hazırladığı iddianame Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, tutuklu bulunan Gazi İlköğretim Müdür Yardımcısı Fahrettin Kuzu, Siirt AKP Milletvekili Yılmaz Helvacıoğlu'nun akrabası Mahmut Nedim Helvacıoğlu, Siirt İl Emniyet Müdürlüğü Polis Evi Teknik Personel olarak çalışan İsmail Toprak, Hasan Bulgaz, Zeki Filik, Sinan Çeken, Hilmi Yıldırım Tan ve babası M. Fatih Tan, Hamza Çelik, Abdulhekim Elçi, Orhan Çelik, Barış Ekinci, Hammet Beşir Ayyıldız, Faraç Eker, Metin Aldemir, Murat Akkoyun, Yusuf Kezer, Bekir Zamur, Bedri Şen ve Temel Taşçı hakkında 5237 sayılı TCK'nun 'Cinsel istismar', 'Çocuk hürriyetini tehdit etme' suç maddeleri ile cezalandırılmaları istendi. TEHDİT EDİLDİLER İddianamede, ilk olarak Müdür Yardımcısı Fahrettin Kuzu'nun 14 yaşındaki S.T.'yi kişisel işlerini yaptırmak gerekçesiyle odasına çağırırak cinsel istismarda bulunduğu belirtildi. Kuzu'nun daha sonraları S.T.'nin kızkardeşi H.T'ye de (12) aynı şekilde, okulun laboratuarında, odasında cinsel istismarda bulunduğu belirtilen iddianamede, kızkardeşlerden sonra Kuzu'nun kendi öğrencileri Ş.Y. (13) ve G.E'ye de (11) aynı şekilde cinsel istismarda bulunduğu vurgulandı. İddianamede, 'Kızkardeşler S.T. ve H.T. öğrencilerden G.E. ve Ş.Y. 2006 -2010 yılları arasında isimleri açık şekilde yazılan şüpheliler tarafından' tecavüz edildiği, 'cebir, hile ve tehditle iradeyi etkileyen davranışlar neticesinde nitelikli cinsel istismara maruz bırakıldıkları, yine cinsel davranışlarla vücut dokunulmazlıkları ihlal edilmek suretiyle hile, cebir ve tehdit altında cinsel yönden istismar edildiklerinin anlaşıldığı' kaydedildi. SAĞLIKLARI BOZULDU İddianamede, adı geçen kişilerin çocukları 'Gelmezseniz, elbiselerinizi çıkartmazsanız sizi ailelerinize söyleyeceğiz, rezil olursunuz' şeklinde tehdit edilerek, Okul Müdür Yardımcısı Fahrettin Kuzu ile adı geçen kişilerce tecavüz edildiği kaydedildi. İddianamede, tecavüzcülerin çocuklara yönelik suistimalleri de ayrıntılı olarak yer aldı. Tecavüzcülerin çocuklara birkaç lira para verdiği de kaydedilerek, olayda adı geçen kişilerden özellikle Müdür Yardımcısı Kuzu ve diğerlerinin çocukları tehdit ederek, 2009 Haziran ayına kadar tecavüz ettikleri ifadesi de yer aldı. İddianamede, Siirt Devlet Hastanesi Psikiyatri Uzmanı tarafından düzenlenen 13 Nisan 2010 tarihli adli raporda mağdur çocukların yaşadığı travmatik olayların etkisi altında oldukları ve çeşitli ruh bozukluklar yaşadıklarının tesbit edildiği kaydedildi. TECAVÜZLER 4 YIL SÜRDÜ İdianame sonucunda ise 'Kızkardeşler olan S.T. ve H.T. öğrencilerden G.E. ve Ş.Y. 2006-2010 yılları arasında isimleri açık şekilde yazılan şüpheliler tarafından' tecavüzlere maruz kaldıkları belirtilerek, 5237 sayılı TCK'nun 103/1-a, 103/3, 103/4,43, 103/6, 53 ve 63. maddeleri uyarınca her mağdur sayısında ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmesi talebinde bulunuldu. Bu arada 19 sayfa ile sınırlı tutulan iddianamede tecavüzlerin nerelerde ve kimler aracılığı ile yapıldığının belirtilmemesi ise olayın diğer ayrıntılarının gizlenmek istendiği kuşkusunu oluşturdu. Siirt Valisi, daha önce 'Gösteri yapmasınlar, fuhuş yapsınlar' demişti. Öte yandan iddilara göre iki gün önce Siirt İl Milli Eğitim Müdürü Tevfik Fikret Eteker Ankara'ya giderek resmi görüşmeler yaptı. Görüşmelerde tecavüze karışan Okul Müdür Yardımcısı'nın emeklilik başvurusunun biran önce kabul edilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yardım talep edildiği iddia edildi. SİİRT - ANF
- 15 cevap
-
- 1
-
-
ASKER AİLESİNE SALDIRI
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: ilker01 başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Ortada bir suç varsa,deliller toplanır savcılık iddanamesini hazrlar ve mahkemeye sevk eder gereği neyse mahkeme karar verir ancak ortada bir iddaname bile yokken bu insanlar içeride tutulmaktadırlar. Çocuklara gelince,Çocukların taş atma sebepleri yalan dolan haberler (para verdiler falan) bir kenara bırakılarak araştırılır cevap bulunmaya çalışılır,eksiklik neredeyse giderilmeye çalışılır,çocukları hapse atmak çözüm değildir,o çocukları o sahfaya getiren olgular doğru şekilde incelenmedikçe yeni çocuklar çıkacaktır sokağa ve şu an cezaevinde olan çocukların aklında hep kendilerini haklarında bir iddaname bile hazırlanmadan,bir mahkemeye bile çıkarılmadan cezaevinde tutan bir devlet olacaktır...- 42 cevap
-
- 1
-
-
Sayın Boşig size bu soruları sormuştum bu konular hakkında bilginiz varsa cevaplarını merak ediyorum bizi aydınlatırmısınız,şimdiden teşekkürler....
-
Sayın Politika,son oylamayı izlemedim ama yazdığınıza göre 367 oyla kabul edilmiş,Akp'nin 335 milletvekili var,Bdp'nin 20 Selahattin Demirtaş Abd'de geriye kaldı 19 335+19=354,böyle olsa bile geriye kalan 13 oy sanırım Chp Ve Mhp'denmiş gibi görünüyor ki Bdp bu tasarıya destek vermeme konusunda aldığı karara sadık kalmıştır Saygılarımla....
- 4 cevap
-
- 1
-
-
Peki ben sorayım ozaman; Atatürk kurtuluş savaşı olup,ülke toprakları kurtuluncaya kadar neden ''Tek Dil,Tek Bayrak,Tek Millet'' dememiştir? Atatürk neden ''Kuracağımız yeni ülke Laik olacak,kız çocuklarınız başörtülü olarak okullara alınmayacak dememiştir? Atatürk neden yaşadığınız bölgenin ismini,şehir,kasaba ve köylerinizin ismini değiştireceğiz dememiştir?
-
"GÜLER ZERE ÖLÜRSE TÜRKİYE EKSİK KALIR"
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: Ahmet AY başlık Politika Bilimi
Halk Cephesi adına yapılan yazılı açıklamada "Gülay Zere yakalandığı kanser hastalığı sonucu şehit düştü. Güler Zere’nin katili, kanser hastalığı raporu olmasına rağmen onu uzun süre serbest bırakmayan ve tedavisini engelleyen AKP iktidarıdır." denildi. Halka Adanmış Devrimci İradesi Karşılığında Saygıyla Eğiliyoruz. Güler Zere Ölümsüzdür..Seni Ve Mücadeleni Asla Unutmayacağız..- 266 cevap
-
- 1
-
-
- GÜLER ZERE
- TÜRKİYE
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
AKP paketini desteklemeyen BDP'yi vicdansızlıkla suçlayanlar, DTP kapatıldığında ve iki bine yakın Kürt siyasetçi tutuklandığında hükümetin AKP olduğunu unutuyor AKP KUYRUKÇULUĞU YAPILIYOR Parti kapatmalarla ilgili 8'inci madde oylamasında 330'un altında kalınması üzerine kıyametler koparılıyor. AKP'nin anayasa paketini desteklemedi diye BDP, Ergenekoncularla aynı kefeye konuluyor, vicdansızlıkla suçlanıyor. BDP'nin diyaloğa açık, yapıcı önerilerine tüm kapıları kapatan hükümetin tavrı ise görülmezden geliniyor. 'BİR SİNYAL' BİLE VERİLMEDİ Destek şartını 'seçim barajının düşürülmesi' ve 'TMK'nin değiştirilmesi'ne bağlayan BDP'ye, AKP'lilerin yanıtı 'zamanı değil' oldu. Pes etmeyen BDP, paket sonrası için 'söz' istedi. Hükümet 'bir sinyal' bile vermedi. 8. maddenin 'AKP kapatılmasın, ama BDP kapatılabilir!' mantığı taşıdığı da hep perdelendi. AKP'nin anayasa paketinde parti kapatmalarla ilgili 8'inci madde, oylamada 330'un altında kalınca düştü. Bunun üzerine en çok da AKP kuyrukçuluğuna soyunan liberal ve sözde demokrat çevrelerden eleştiriler yükseldi. Eleştiriler, doğrudan BDP'yi hedef aldı. Söz konusu maddeyle parti kapatmanın zorlaştırıldığı, buna en çok da her partileri kapatılan BDP'lilerin ihtiyaç duyduğu ileri sürüldü ve BDP'nin söz konusu maddeyle ilgili oylamaya katılmayarak Ergenekoncularla aynı çizgide yer aldığı ve vicdansızlık yaptığı iddia edildi. Son derece haksız, seviyesiz ve vicdansız olan bu eleştiri sahipleri öteden beri gerçekleri görmek istemiyorlar. Öncelikle bunu belirttikten sonra nedenlerini de izah edelim. 1 - Anayasa paketiyle ilgili süreci yakından takip edenler, BDP'nin başından beri diyaloga açık olduğunu ve yapıcı bir muhalefet izleyeceğini açıkladığını, tutumunun da bu yönde olduğunu rahatlıkla göreceklerdir. 2 - BDP pakete destek şartını, yüzde 10'luk seçim barajının düşürülmesine ve Terörle Mücadele Yasası'nda değişikliklerin yapılmasına bağladı. Yüzde 10'luk seçim barajının düşürülmesine AKP'lilerin yanıtı 'Zamanı değil' oldu. Yani dünyada eşi benzeri olmayan bu son derece anti-demokratik maddeyi savunan AKP oldu. İkincisi, sıkı yönetim dönemlerinde uygulanan yasalardan bile daha anti - demokratik olan Terörle Mücadele Yasası'nı çıkaran da AKP hükümetidir. Tek bir örnek bile bu yasanın nasıl bir şey olduğunun anlaşılması için yeterli. Kamuoyunun vicdanını kanatan yüzlerce çocuğun tutuklu olması bu yasadan dolayıdır. Ancak AKP hükümeti bırakın değişikliği, teklifini bile kabul etmedi. 3 - Bu iki mütevazı teklifine olumsuz yanıt alan BDP yine de pes etmedi ve bu kez paket geçtikten sonra en azından bu iki konuda değişiklik yapacağına dair hükümetten 'bir sinyal' istedi. Hükümet seçim barajı ve TMY'de değişikliği yapmadığı gibi, 'bir sinyal' bile vermedi. 4 - Bu tutumlarıyla BDP mi demokrasi karşıtı oluyor, yoksa hükümet mi? BDP hükümetin bütün olumsuz yaklaşımlarına karşılık, 'Belki hükümet biraz duyarlı davranabilir' diye ilk turda parti kapatmalarla ilgili 8. maddenin geçmesi için destek verdi. Ancak hükümet hiç de duyarlı olmadığı gibi AKP'nin Sözcüsü Hüseyin Çelik, bu destekten hemen sonra BDP'lileri vicdansızlıkla suçlayan Taraf Gazetesi'ne verdiği röportajda, BDP'nin desteğini inkar etti ve 'BDP bize tam destek vermek zorundadır, yoksa Ergenekoncudur' anlamında sözler sarf etti. Acaba kim vicdansız? 5 - BDP'nin ilk turda desteklediği maddenin ikinci turda düşmesinin esas sorumlusu ise AKP'nin milliyetçileridir. Bu milliyetçiler destek vermedikleri için söz konusu madde düştü, ama BDP'yi vicdansızlıkla suçlayanlar ne hikmetse bunları görmüyor ve AKP'nin milliyetçiliğini eleştirmiyorlar. Kolay yoldan ve Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana Kürtlere reva görülen muamelede olduğu gibi 'Vurun abalıya' misali BDP'ye yükleniyorlar. 6 - Söz konusu maddeye bakıldığında da kimin demokrat olduğu ortaya çıkıyor. Söz konusu maddenin partileri kapatmayı zorlaştırdığı ileri sürülüyor. Oysa gerçek çok farklı. Gerçek şu; değiştirilmesi öngörülen iki madde Anayasa'nın 68. ve 69. maddeleri. 68. madde partilerin kapatılmasıyla ilgili gerekçeleri içeriyor, 69. madde ise kapatma yetkisinin verildiği merciyi belirliyor. Peki, hükümet nasıl bir değişiklik yaptı? AKP, 68. maddede kendisinin kapatılması için gerekçe gösterilen ve daha çok 'irticai' eylemlerle ilgili olan kısımları çıkardı, tabi ki, çıkarmalıdır. Ancak aynı duyarlılığı BDP ve takip ettiği gelenekteki partilerin kapatılması için ileri sürülen gerekçeler karşısında da göstermeliydi. Bunu yapmadığı gibi, 'bölücülük' hususunu daha belirgin bir şekilde yeni anayasa paketine koydu. Yaptığı değişiklik 'kendine demokratlığın' açık göstergesi oldu; AKP kapatılmasın, ama BDP kapatılabilir! 7 - 69. maddedeki değişiklik ise şu; parti kapatma yetkisi Anayasa Mahkemesi'den alınıyor ve Meclis'te kurulacak bir komisyona veriliyor. Bu durumda AKP ile MHP ve CHP, zaten BDP'nin kapatılmasını savunuyorlar; BDP'nin kaderi Anayasa Mahkemesi'nin elinden alınıyor, AKP, MHP ve CHP'nin eline veriliyor. 8 - Bu iki maddedeki değişiklikten sonra sizce sonuç ne olabilir? Bizce hiçbir şey değişmeyecek. Çünkü 'bölücülüğü' daha belirgin bir şekilde yeni pakete koyan ve daha 6 ay önce DTP kapatıldığında 'Onlar da kapatılmak için ellerinden geleni yaptılar, Anayasa Mahkemesi ne yapsın ki' diyen bir AKP var karşımızda. 9 - Demokratlığının sınırları bu kadar olan AKP hükümeti, aynı zamanda 6 ay önce DTP'nin kapatılmasından doğrudan sorumlu olan siyasi iradedir. Çünkü bu ülkenin hükümeti AKP'dir. AKP aynı zamanda son bir yılda 2 bine yakın Kürt siyasetçisini cezaevine koymaktan da sorumludur. Üstelik, her defasından halkın iradesinin üstünlüğünden söz eden hükümet, söz konusu BDP olunca, iradesine önem verdiğini ileri sürdüğü halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarını içeri tıkamaktan da geri durmadı. 10 - Şimdi BDP'yi vicdansızlıkla suçlayanlara soruyoruz: Haksız ve seviyesiz eleştiriler yaparken bütün bunları göz önünde bulunduruyor musunuz? Bu tabloya bakıp gerçekten elinizi vicdanınıza koyarak kimin vicdansız olduğunu bir kez daha düşünün. Tabi eğer gerçekten 'kuyrukçu' değilseniz ve vicdanını cüzdanına değişmeyenlerdenseniz... 11 - Yıllardan beri Türk ırkçlığının etkisiyle Kürtlere reva gördüğünüz bu 'Geri kalmış ve en fazla kuyrukçu olabilir' muamelesinden vazgeçin. Unutmayın, bu gün Kürt sorunu olarak tartışılan sorunun nedeni de bu yaklaşımdır. AKP'ye destek vermedi diye BDP'yi Ergenekonculukla suçlayanlar ve kendilerine demokrat diyenler, Ergenekoncuların yıllardan beri dayattığı çözümsüzlüğe asıl bu tutumlarıyla destek oluyorlar. Acaba farkındalar mı? Abdülselam GÜLSEVDİ 7 Mayıs tarihli Günlük gazetesinden alınmıştır
- 4 cevap
-
- 1
-
-
Bölgede Kamu Görevlileri Bunun İçinmi var?
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: ''biji tirkiye'' başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Kaynak ben Siirt'teki ilk olayda asker,polis ve okulun Müdür Yrd.cısıda vardı,şimdide Diyarbakır'daki olay,insan ister istemez art niyet arıyor değilmi? -
ASKER AİLESİNE SALDIRI
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: ilker01 başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
1 Yılı aşkın bir süredir Sözde Kck operasyonu adı altında evlerinden alınan 1000!in üzerinde Bdp'li hakkında henüz bir iddaname bile hazırlanmamıştır ve bu insanlar 1 yılı aşkın bir süredir cezaevlerinde tutulmaktadırlar,tek söylenen telefon konuşmalarının var olduğudur,keza taş atmak ile suçlanan çocuklarında büyük bir bölümü aynı şekilde içerde tutulmaktadırlar,şimdi hangi vicdan sahibi çıkıpta ''Teröre karsi mücadele vermis olan bütün subaylar tutuklanmistir'' diyorsa bunları görmemesinde bir art niyet vardır...- 42 cevap
-
- 1
-
-
Yine şehit cenazeleri yine kan ve gözyaşı
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: kaplan-200 başlık Güncel Konular
1-Alıntı yaptığım haberin hiçbir noktasında değişiklik yapmam,olduğu gibi yayınlarım. 2-Pkk yanlısı dediğiniz yayın olan Roj Tv maalesef devletimiz bizi ve dilimizi yok saydığı yıllarda kendi anadilimizde yayın yapan tek tv kanalıydı ve hala tam olarak anadilimiz ile Türkiye'de yayın yapan bir tv kanalımız yoktur buda ülkemizin ayıbıdır. 3-Her olayı Tsk'nın üzerine attığımız falan yoktur,yazımı tam olarak okusaydınız orada ''Kim yapmış olursa olsun lanetliyorum'' demişim. 4-Pkk'nın kullandığı silahlı yöntemi asla ama asla onaylamam söz konusu olamaz,bu 30 yıllık süreçte hayatını kaybeden herkes için yüreğimiz aynı derecede yanmaktadır. 5-Sizi yada bir başkasını kendi görüşlerimin ne olduğuna inandırmak zorunluluğunda değilim,bugüne kadar yaptığım her iş,içinde bulunduğum her oluşumda Türkiye Cumhuriyeti devletinin üniter yapısı dahilinde bir çözümü savundum,savunmayada devam edeceğim.... -
Aslında İnönü'yü savunmak derdinde değilim ve İnönü'nün yaptığı çok türlü haksızlık ve yanlışıda biliyorum ama onları yazmayacağım sadece şunu söylemek istiyorumki,Başbakan'ın yada daha önce İsmet İnönü hakkında konuşanların asıl hedefi İsmet İnönü değildir,asıl hedef her zaman Mustafa Kemal olmuştur ancak bunu dile getirmek ağır olduğu için hep İsmet İnönü'ye yüklenmişlerdir....
- 6 cevap
-
- 1
-
-
38. yıldır unutulmayan 'Üç Fidan' Özgürleştirmek istedikleri ülkenin yargıçları tarafından dar ağıcına gönderilen devrimci gençlik liderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ı idam edilmelerinin üzerinden 38 yıl geçmesine rağmen unutulmadı. Türkiye tarihinin bir dönemine damga vuran Gezmiş ve arkadaşları günümüzde de demokratik birlikteliğin, 'Kürt Türk kardeşliğinin' sembol isimleri olmaya devam ediyor. 'Üç Fidan' olarak hafızalarda kalan devrimci gençlik hareketinin önde gelen liderlerinden olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan 38 yıl önce 1972'nin 5 Mayıs gününü 6 Mayıs'a bağlayan gecede idam edildiler. 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan üç gün sonra Yusuf Aslan Sivas Şarkışla'da, Deniz Gezmiş 16 Mart 1971'de Gemerek'te ve Hüseyin İnan da 23 Mart'ta Kayseri Pınarbaşı'nda yakalanmışlardı. Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'ndeki yapılan yargılama sonunda Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan hakkında idam kararı çıkarıldı. İdam kararında İsmet İnönü ve Bülent Ecevit direnmiş, Süleyman Demirel ise idam kararına kabul etmişti. İdam edilenlerden Deniz Gezmiş, 1965'ten sonra, Türkiye'de gelişen gençlik hareketinin önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun (THKO) kurucu ve yöneticilerindendir. 1965'de Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) Üsküdar İlçe Örgütü'ne üye oldu. İlk kez 31 Ağustos 1966'da Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik işçilerinin Taksim Anıtı'na çelenk koymaları sırasında işçileri destekleyen ve Türk-İş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alındı. Üniversite yılları 7 Kasım 1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. Ardından 19 Ocak 1967'de Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) binasının yedd-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 Kasım 1967'de öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi'nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 Ocak 1968'de Devrimci Hukukçular Örgütünü kurdu. 7 Mart 1968'de İÜ Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC genel kurul toplantısında konuşma yapan Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı. 2 Mayıs'a kadar tutuklu kalan Gezmiş, 30 Mayıs'ta 6. Filo'yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. 6. Filo eyleminde ön saflardaydı Öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek artan Deniz Gezmiş, 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi'nin işgal edilmesinde önderlik etti. İşgal Konseyi adına İÜ Senatosu ile Baltalimanı'nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı, öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. İşgalden kısa bir süre sonra İstanbul'a gelen 6. Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül'de serbest bırakıldı. Ekim 1968'de eylemlerde birlikte olduğu Cihan Alptekin, Mustafa İlker Gürkan, Mustafa Lütfi Kıyıcı, Devran Seymen, Cevat Ercişli, M. Mehdi Beşpınar, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Ömer Erim Süerkan'la birlikte Devrimci Öğrenci Birliği'ni (DÖ kurdu. 1 Kasım 1968'de TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı), AÜTB, ODTÜÖB ve DÖB'ün başlattığı Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüşü'nü düzenledi. Ardından 28 Kasım 1968'de ABD Büyükelçisi Kommer'in gelişi sırasında Yeşilköy Havaalanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı. İstanbul Üniversitesi'nde sağcı görüşlü öğrencilerin 16 Mart 1969'da girişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan Gezmiş, bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart'ta yeniden tutuklanarak 3 Nisan'a kadar hapis yattı. Filistin süreci 31 Mayıs 1969'da İÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti. Üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. Hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan Gezmiş, Haziran'ın sonunda Filistin'e gitti. Filistin'e gitmeden önce 23 Haziran 1969'da TMGT'nin topladığı 1. Devrimci Milliyetçi Gençlik Kurultayı'na kendisi gibi haklarında tutuklama kararı olan FKF Genel Başkanı Yusuf Küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi. Eylül'e kadar Filistin'de kamplarda kalan Deniz Gezmiş,1 Eylül 1969'da, 'üniversiteyi işgal' ettiği gerekçesiyle Hukuk Fakültesi'nden ihraç edildi. Hakkında tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazetecilere gizlendiği yerden demeçler verdi. 23 Eylül 1969'da Hukuk Fakültesi'nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan Gezmiş, 25 Kasım'da serbest bırakıldı. THKO'nun kuruluşu Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi'nde Battal Mehetoğlu'nun sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin Gezmiş'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alındı. 20 Aralık 1969'da yakalanan Gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. Bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürdü. Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan'la birlikte THKO'yu kurdu. 11 Ocak 1971'de THKO adına Ankara İş Bankası Emek Şubesi'nin soygununu gerçekleştirenler arasında yeraldı. 4 Mart 1971'de dört ABD'li erin Balgat'taki Tuslog Tesisleri'nden kaçırılması eyleminde de bulundu. Kaçırılan erler daha sonra serbest bırakıldılar. Yakalanış ve idam 12 Mart darbesinin ilk günlerinden sonra Yusuf Aslan ile birlikte Sivas'a gitmekteyken motosikletleri bozuldu. Bir ihbar sonucu polislerin gelmesi üzerine çıkan çatışmada Aslan ile birbirlerini kaybettiler. Aslan o esnada, Gezmiş ise 16 Mart 1971 salı günü Sivas'ın Gemerek ilçesinde etrafı sarılarak yakalandı ve Kayseri'ye getirildi. Buradan Ankara'ya dönemin İçişleri Bakanı Haldun Menteşeoğlu'nun makamına götürüldü. Menteşeoğlu, Gezmişi makamında sorguladı. Mahkemesi 16 Temmuz 1971 günü Altındağ Veteriner Okulu binasında Tuğgeneral Ali Elverdi başkanlığında Baki Tuğ savcılığında Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 no'lu Mahkemesi'nde başladı ve 9 Ekim 1971 günü bitti. Deniz ve arkadaşları 16 Temmuz 1971'de başlayan THKO-1 Davası'nda TCK'nin 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de 146/1 idam cezasına çarptırıldı. İdam cezaları o zamanlar senato tarafından onaylanmak zorundaydı. 'Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği' son sözü oldu İsmet İnönü 'Siyasi suçlar idamla cezalandırılmamalıdır' diyerek Bülent Ecevit ile birlikte red oyu kullanır. AP genel başkanı Süleyman Demirel ise infazdan yana oy kullanır. Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte 6 Mayıs 1972 tarihinde, gece 1:00-3:00 arası, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde asılarak idam edildi. İdam edildiklerinde Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan 25, Hüseyin İnan ise 23 yaşındaydı. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 1969'da öldürülen Taylan Özgür'ün yanına gömülme isteği, yerine getirilmez. ve apartopar gömülür. Deniz Gezmiş'in idam edilmeden önce söylediği son sözleri ise 'Yaşasın Marksizm-Leninizmin yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Kahrolsun Emperyalizm!' olur.
-
Yine şehit cenazeleri yine kan ve gözyaşı
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: kaplan-200 başlık Güncel Konular
Sayın Kaplan,Kim yapmış olursa olsun lanetliyorum ancak bu açıklamayı okuyunca aklıma gelen şey Örgütler bu tür saldırıları güçlerini göstermek adına yaparlar,eğer Pkk yaptıysa neden üstlenip Bir Üsteğmen öldürmüş olup propaganda yapmıyorda böyle bir açıklama yapıyor Tsk'nın acilen otopsi raporlarını açıklaması kafalardaki soru işaretlerini giderecektir diye düşünüyorum...- 45 cevap
-
- 1
-
-
"Hıdırellez" Kutlu Olsun...
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Güncel Konular
Trakya Bölgesinde Roman Vatandaşlarımızın şehir dışından bişeyler(Çiçekti sanırım) topladığına çok şahit olmuştum,bide Newroz gibi ateş yaktıklarını biliyorum neyse bu geleneği devam ettirenler için huzur ve ve mutluluklar diliyorum....- 26 cevap
-
- 2
-
-
- Hıdırellez Günü
- Hıdırellez
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Yine şehit cenazeleri yine kan ve gözyaşı
''biji tirkiye'' şurada cevap verdi: kaplan-200 başlık Güncel Konular
1 Mayıs günü Diyarbakır'ın Lice ilçesinde bir teğmenin öldürülmesi olayına ilişkin olarak açıklama yapan HPG saldırıyla ilgilerinin olamadığını belirterek, üsteğmenin kendi askerleri tarafından öldürüldüğünü duyurdu. Günlerdir Türkiye kamuoyunda tartışılan karakol baskınına ilişkin HPG yaptığı açıklamada, yaşanan saldırının askerlerin kendi aralarında yaşanan bir çatışmanın sonucu olduğunu ifade etti. HPG tarafından yapılan açıklamaya göre Lice'nin Abalı karakolunda yaşanan olayın operasyona çıkan askerlerin geri dönüşü sırasında meydana geldi. Açıklamada operasyondan geri dönen askerlerin abalı karakolunda bulunan askerler tarafından HPG gerillaları sanılarak ateş altına alındığı meydana gelen kısa süreli çatışmada bir üsteğmenin öldüğü ve iki askerinde yaralandığı belirtiliyor.- 45 cevap
-
- 1
-
-
Bölgede Kamu Görevlileri Bunun İçinmi var?
''biji tirkiye'' şurada bir başlık gönderdi: Gazete Haberleri Paylaşımı
Son günlerde bölgede Asker,Polis ve diğer kamu görevlilerinin katıldığı cinsel istismar olaylarında artış görülmekte Önce Siirt'teki olayda Asker ve Polis ve Müdür Yrf.cısının olduğu ortaya çıktı şimdide bu olay (Biji Tirkiye) Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde 6 yaşındaki bir kız çocuğunu kaçırarak cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınan uzman çavuş tutuklandı. 2 Mayıs'ta öğle saatlerinde Kulp merkez Eski Mahalle'de arkadaşlarıyla oyun oynayan H.Y. (6) adlı kız çocuğu, Kulp 2. Motorlu Piyade Tabur Komutanlığı'nda görev yapan Uzman Erbaş M.Y.'ye (30) ait 21 LC 377 plakalı araca bindirilerek kaçırıldı. Diğer çocuklar durumu aileye haber verirken, küçük kızın ailesi Kulp Emniyet Amirliği'ne başvurdu. Uzman çavuş küçük kızı kaçırdığı bölgenin yakınına bırakarak kaçarken, polisin yaptığı araştırmada aracın Uzman Çavuş M.Y.'ye ait olduğu belirlendi. Aile, Kulp Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Küçük kızın zanlıyı teşhis etmesi üzerine şüphelinin ifadesi alındı. Alınan ifade doğrultusunda Kulp Cumhuriyet Savcısı, uzman erbaşı tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk etti. M.Y., "cinsel amaçla hile kullanarak çocuğu hürriyetinden yoksun bırakma, çocuğun cinsel istismarı" suçlarından tutuklanarak Lice Cezaevi'ne gönderildi.