
Taylan Abi
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
1.727 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
2
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Taylan Abi tarafından postalanan herşey
-
Bu soruyu "Pijamalarımı giyer, KİT'leri geceleyin satarım" diyebilen bir maliye bakanı olan ve 'Ülkemi pazarlamakla mükellefim. Bunu her ülke başbakanı yapıyor' diyebilen bir başbakanı olan hükümete sormak lazım. Ya da bu konuda fikri olan AKEPE sempatikleri bize yardımcı olur burada.
-
İmamdan şok vaaz:çalışan kadın aldatır
Taylan Abi şurada cevap verdi: Efendi Türkler başlık Güncel Konular
Soruşturma açılır açılmasına ama neler oluyor böyle durumlarda bir bakalım : ANTALYA İmam Hatip Lisesi mezunlarının düzenlediği toplantıda konuşan İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’nin eski yöneticisi "Diğer okullarda fuhuş var, uyuşturucu var" diye konuştu. Konuştu da ne oldu? 04.06.2007 Amasya’da da Kız Meslek Lisesi’nin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni yaptığı sınavda "zina" ile ilgili sorular sordu. Sordu da ne oldu? Çalı dikemeyiz dibinde fuhuş olur! diyen bir Park ve Bahçeler Müdürü vardı İstanbul'da. Sonuç? Efendim, duyamadım? Isparta Ülkü İlköğretim Okulu'nda görev yapan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Hasan Çelik'in, 8'nci sınıf öğrencilerini, dağıttığı Said Nursi'nin ifadelerinin yer aldığı notlardan sözlü yaptığı öne sürüldü. Var mı bilen akibetini? BALIKESİR'in Burhaniye İlçesi'nde, bir lise müdürünün kadın öğretmenler ve kız öğrencilerle yaptığı toplantı sırasında söylediği “Bacaklarınızı açmayın” sözleri, yerel gazete de haber olunca tartışma yarattı. İlçe Milli Eğitim Müdürü Yakup Sağban, konu hakkında inceleme başlatacaklarını kaydetti. Başlat bakalım. AKP Balıkesir Milletvekili Cemal Öztaylan, Hürriyet’in TBMM’deki milletvekillerinin kaçının eşinin türban taktığına ilişkin haberinden huylanmış. Balıkesir Odalar ve Borsalar Müşterek Toplantısı’nda şöyle konuşmuş: "Efendim, Balıkesir milletvekillerinden hangisinin karısının başı açık? Sana ne lan? İşiniz mi yok? Benim karımın başı açık mı, kapalı mı? Sana ne lan açıksa? Sana ne lan kapalıysa? Benimkisi açık Allah’tan, ben yırtmışım." Sonra? Sonra ne olmuş? Ne bekliyorsunuz ki? Sonuç mu çıksın istiyorsunuz? Bekleyin o zaman, sizi daha fazla tutmayayım. -
ATATÜRK simdi yaşasa solcu mu olurdu sağcı mı yada...?
Taylan Abi şurada cevap verdi: delibeto başlık Mustafa Kemal Atatürk'ün Hayatı
Ütopik olmuş dediğimde de tepki gösteriyorsunuz bana. Ben teoriniz için hiçbirşey söylemem ancak pratikte ne mümkün Ayaklarınız yere bassın derken, böyle birşey işte. -
Bir tablo hayal edin... Sanat eseri. Miras... Size ait. Tuvali, Türkiye coğrafyası. Boyası, şehit kanı, alın teri. Her sabah uyanıyorsunuz... Gururla seyrediyorsunuz... Ama birileri, her sabah sizden önce uyanıp, o tablonun başına geçiyor ve orasına burasına, minik minik fırça darbeleri atıyor. Her sabah, bir minik fırça darbesi. Usta işi. Küçük küçük değişiyor tablo. Aniden değil. Milim milim. Alıştıra alıştıra. Yedire yedire. Aradan yıllar geçiyor... Tablo, o tablo olmaktan çıkmış! Komple değişmiş. Ama dedim ya... Kanıksamışsınız. Bakıyorsunuz bakıyorsunuz, o tablo, hâlâ aynı tablo zannediyorsunuz. Peki, fark, nasıl farkedilebilir? "Orijinal"in aslında ne kadar değiştiği, ne hale getirildiği, ilk bakışta "şak diye" nasıl anlaşılabilir? Tek çare var: Kıyas. Tablonun ilk haliyle... Son halini yan yana koymalı. E hadi, koyalım yan yana... Türk Telekom, Arap'ın. Telsim İngiliz'in. Kuşadası Limanı İsrailli'nin. İzmir Limanı Hong Konglu'nun... Araç muayene işi Alman'ın. Başak Sigorta Fransız'ın. Adabank Kuveytli'nin. İETT Garajı Dubaili'nin. Avea Lübnanlı'nın. Petkim? Ermeni'nin. (Kazak'a sattık, dediler. ( Kazağı bi çıkardık... Ermeni... ) N'olacak bu memleketin hali? Rakı, Amerikalı'nın. Finansbank Yunanlı'nın... Oyakbank Hollandalı'nın. Denizbank Belçikalı'nın. Türkiye Finans Kuveytli'nin. TEB Fransız'ın. Cbank İsrailli'nin. MNG Bank Lübnanlı'nın. Alternatif Bank Yunanlı'nın. Dışbank Hollandalı'nın. Şekerbank Kazak'ın. Yapı Kredi'nin yarısı İtalyan'ın. Turkcell'in yarısı Finli'nin Rus'un. Beymen'in yarısı Amerikalı'nın. Enerjisa'nın yarısı Avusturyalı'nın. Garanti'nin yarısı Amerikalı'nın. Eczacıbaşı İlaç, Çek'in. İzocam, Fransız'ın. TGRT Amerikalı'nın. Demirdöküm Alman'ın. Döktaş Fransız'ın. Süper FM Kanadalı'nın. Hepsi Türk'tü. Sadece 4.5 yıl önce. Ya, sattılar. Ya, satışa teşvik ettiler. Ya da, kasıtlı IMF politikalarıyla söke söke satışa mecbur ettiler. Taş üstüne taş koyanı, iyi kötü görmüştük de... Taş üstünde taş bırakmayanı, ben ilk defa görüyorum. Y.Özdil 07.07.2007
-
Nutella'sı ayrı dert, makarnası ayrı dert kardeşim! Al buyur komediye bak.
-
Son dönemde site içerisindeki sorunları tespit etmek, çözmek ve ahaliyi bilgilendirmek açısından iyi niyetli bir çalışma yapılmıştı. Ancak ali0_1, birce ve benim dışımda da kullanan kimseyi görmedim. Admin orada bize her ne kadar yardımcı olmaya çalışsa da "Forum Sorunları" , "Site Sorunları" , "Blog Sorunları" ve "Galeri Sorunları" hep "Öneri ve Eleştiri" bölümünde yer aldı. Eksik olan şey nedir, isterseniz fikir alışverişi yapalım. Böyle bir bölümden haberiniz mi yok? Yönetim bunu yeterince tanıtamadı mı? Buraya yazmak daha mı kolay? Pratik olmayan birşeyler mi var? Yaşadığınız sorunla ilgili daha önce birilerinin sormuş olabileceği soruları okurken haldır huldur ileti taramak hoşunuza mı gidiyor? Bir arıza var ama, bilmem artık nerede?
-
KADINLAR YAŞLANIP YAŞLANMADIKLARINI;
Taylan Abi şurada cevap verdi: figgaro başlık Kadın Erkek İlişkileri
Şimdiii, şahsen bu sözün altına bir imza da ben atabilirim. Kadınlar çevrelerinden gördükleri ilginin derecesi konusunda azalan bir ivmeyi hissettikleri ilk andan itibaren sosyo-ekonomik durumlarına göre bir dizi önlem almaya çalışırlar. Anadolu kadını önce ekmeği hamur işini azaltır, yeşil çay - keten tohumu, lahana suyu vb yöntemlerle ataerkil aileyi çok fazla meşgul etmeden, dikkat çekmeden sonuca ulaşmaya çalışır. Şehir kadınlarında bunlara ilave olarak fitness salonları, koşu bantları, plates egzersizleri, tango/salsa kursları vb. eklenir. Üst gelir grubunda ise SPA merkezleri, Tayland'lı masözler, estetik operasyonlar, liposuction, botox, silikon vb. modifiye ürünler devreye girer. Demem o ki, bu kahırın çekilmesindeki en büyük etken Milan abimin tespitidir. Kendisini pek tanımam, uzaktan hoş haberlerini alırım o kadar. Oturup bi rakı sofrasında iki lafın belini kırmışlığım yoktur mesela. Benim bildiğim Milan'lardan bir kaç örnek vereyim size; Christina Milan, AC Milan ve İnter Milan -
Bu geliş-gidiş işlerine kim bakıyor yahu? 3 gün önceden kalan mangal ve Scarlett Johansson siparişi vardı hala gelmedi. Olmaz ki canım böyle. Nerede bu devlet?
-
Hatırlayacağınız gibi Zafer Üskül'ün bir isteği vardı; Atatürk'ü anayasadan çıkarmak gibi. Ne oldu? Herkes birbirine girdi, iktidar sözcüleri hemen araya girip "yahu bir durun bakalım, yapmadık etmedik, estek köstek vs" açıklama ihtiyacı hissetti. Konu ertelendi. Son kurban bayramında Kocaeli-Karamürsel'de kaymakam, vatandaşı bayramlaşmak için hükümet binasına değil de, camiye çağırdı. Sonra ortalık karıştı falan filan. İptal edildi. Sonra, Çalık Grubu Sabah Gazetesini aldı takip ettiniz olayı. Akabinde aynı gruptaki Yeni Asır Gazetesi'nin logosundaki Atatürk silüetini kaldırdılar. Millet laf edince, efendim karmaşa yaratıyordu dediler. Ne oldu? Yerine tekrar kondu. Logo dediğin basit konu ama zihniyeti önemli. Ha bunlar doğruydu madem, neden geri adımlar atıyorsunuz? İnsan doğru bildiğinden şaşar mı hiç? Yok zaten yanlışsa bunlar, bu adamları neden hala aranızda tutuyorsunuz? Mantıksız mantıksız işler işte bunlar. Benim aykırı sorum da şu; Bu deneme-yanılma yönteminden hiç vazgeçmeyecekler mi? Bu yolun ne ucuz olduğunun, bu memleketin oldu bittiye getirilemeyeceğinin farkında hiç varabilecekler mi?
-
Herkesin araştırması var belli ki. Araştırması olmayana kız verilmeyen bir memleket oldu burası. Araştırdıkları şeyin ne olduğu, nerelerde araştırıldığı, kaç kişiyle görüşüldüğü filan yok. Misal; iktidarın icraatlarının nasıl karşılandığını bir Fatih ilçesinde sorun, bir de gelin Şişli'de sorun. Fatih'te yaptığın araştırmayı Şişli'ye dayatmaya çalışırsan vatandaş yemez. "Ben araştırdım, bu böyle." Oldu canım benim, görürsem söylerim.
-
Daha araştırmayı kimin, kim için, nerede, kimlerle yapıldığını bile bilmeyen insanlar çıkıp da, sayı/oran konusunda mantıklarına uygun olanı seçiyorlarsa bu tartışmanın nereye çekilmek istendiğini de farkeder herhalde bu forum halkı. Belki sayı olarak yapıldı bu araştırma? Yok, olmaz ama. Araştırma dediğin orantı ile olur, işimize öyle geliyor çünkü. Anket/araştırma/sayı/oran bi dolu farkı anlat şimdi. Neyse. Gereksiz.
-
Şöyle de sorulabilir; Okullardaki tabelaları indirip, medreseleri ne zaman hortlatacaklar? Milli eğitimi ne zaman dini eğitim formatına kaydıracaklar? da olabilir.
-
2000 yılı nüfus tahminlerine göre Irak, 22.7 milyon kişilik bir nüfusa sahiptir. Şimdiki sayı net bilinememekle birlikte 26,7 milyon olarak telaffuz ediliyor. 2000 yılında Türkiye kaç kişidir? 67,8 milyon. Şimdi? 73 milyon civarı. ******************** Gülüp geçiniz, gülüp geçiniz.
-
YİMPAŞ'IN PATRONU KADIN HASTALIĞINA YAKALANDI
Taylan Abi şurada cevap verdi: bezgin başlık Güncel Konular
TAKAYASU hastası. Bakanların kankası Dursun Uyar hapse girdi... Bana sorarsanız, haksızlık edildi. * Bakın, iki örnek vereyim size. * Biri, rahmetli Ecevit. Hayali, Köykent Projesi’ydi. 30 yıl kafa yordu, en son başbakan oldu, "bu son fırsatım" dedi, pilot bölge seçti. Neresi? Ordu’nun 9 köyü. Ne yaptı oralarda? Eşek bile yürüyemiyordu, 160 kilometre yol yaptı, uçak indirirsin, 4’er şeritli. İki bardak yağmur yağınca çoluk çocuk boğuluyorlardı, köprüler yaptı. Zehirleniyorlardı, derelere akıtılan foseptikleri kapattı, kanalizasyon yaptı. Karda kışta tulumba basıyorlardı, içme suyu şebekesi yaptı, her eve bağladı. Telefon yoktu, bağladı. Park yoktu, yaptı, 13 tane. Yani? Yani... Türkiye’de hiç kimseye faydası olmadıysa bile, bu 9 köye oldu. Kaderlerini değiştirdi. Sonra? Sonra, seçim oldu. 1.200 seçmen vardı. Kaç oy aldı biliyor musunuz? 4. Rüyalarında bile göremeyeceklerini aldılar, günahlarını bile vermediler! * Öbür örnek... "Davul tozu minare gölgesi holding"in sahibi, dini bütün bir arkadaş. Zihin okuyan cihaz icat etti! Topladı ahaliyi camiye, anlattı... "Bu cihaz, beyinlerden geçen düşünceleri okuyor, yazıya döküyor, ama henüz tam geliştiremedik, şimdilik 72 saatlik okuyor." Tam geliştirince ne olacakmış? Onu da anlattı... "Bu cihazı geliştirirsek, kainatta mevcut bulunan, uzaydaki Hazreti İsa’nın, Hazreti Muhammed’in hayatta yaşadığı ses dalgalarını alacağız, süzeceğiz, televizyonlarda canlı olarak yayınlayacağız." Netice? Bu projeye, 2 milyar Euro verdi ahali. 2 milyar Euro! * Şimdi ağlıyorlar... Faizden vazgeçtiler, ödedikleri ana paranın uzaydan geri gelmesini bekliyorlar. * Lütfen bir daha okuyun... Dursun’un suçu var mı? Y.Özdil -
ATATÜRK simdi yaşasa solcu mu olurdu sağcı mı yada...?
Taylan Abi şurada cevap verdi: delibeto başlık Mustafa Kemal Atatürk'ün Hayatı
Vatandaş olmak demek, biraz da taraf olmak demektir. Oy vermek bir görevse, hatta cezası bile varsa, seçimden seçime de olsa 'hangi tarafta' olduğunuzu devletin/milletin kendisi size sorar. Siz de tarafsız olma adına boş oy atacaksınız, kendiniz bilirsiniz. Atatürkçü olmadığı halde öyleymiş gibi görünenler, takiyyenin ağababasını yaparak dinamiti bu memleketin temeline yerleştireceklerdir. Milleti bölelim demiyorum ama ne tarafta olduğumuzu da bilelim. "Miş gibi" yapanların karşısına çıkmak lazım. Bu bile bir taraf gerektirir, engellemek için 2 taraf gerekir. Tarafsızlık, fikirsizlik gibidir. Suya sabuna dokunmak lazım. -
İlk gördüğümde çok anlamsız geldi zaten Rica ederim bu arada. İş kazası diyelim, herkesin başına gelebilir.
-
Laiklik konusunu irdelerken tabii ki AKEPE'yi konuya dahil edeceğiz. Nasıl bizim konumuz olamaz? Laikliğin tanımını değiştirmeye, uygulamasını kaldırmaya, müslüman/laik ayrımı yapmaya çalışan insanların toplantığı çatının adı AKEPE ise, konumuz dahilindedir. Ve bakınız, tekrar etmekte fayda görüyorum çünkü es geçip duruyorsunuz. "Bugünlerde kötüye gidiyoruz" cümlesinin karşılığı "zaten dün de kötüydük" değildir. Ülke geçmişimizde çektiğimiz nice sıkıntılar vardı, bugün onları daha da içinden çıkılmaz hale getiriyorsak, kötü yönetiliyoruz ve birilerine peşkeş çekiliyoruz demektir. Bunu yapan adamlar hele ki sistemin dibine dinamit koyuyorlasa ve takiyyeci kadrosu ile endişelerimizi bize sanki bir ayıpmış gibi yansıtabiliyorlarsa, sorun çok çok daha büyüktür. Siz şu üstteki son paragrafı bir kaç kez okuyun. Ülkenin elden gitmesi davul zurna ile, gürültüyle olmaz. Ne demişti Fethullah? "Adliyede, mülkiyede, askeriyede arkadaşlarımız devletin can damarları içinde dolaşıp çok ileri gidecekler... Kaymakam iseler vali olacaklar... Yargıç iseler yükselecekler... Erken vuruş yaparlarsa Müslümanların başı ezilir... Türkiye’deki devlet yapısında dengeyi kendi cephemize çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır..." "Dengeyi çevirinceye kadar her adım erken..." İşte böyle yuvarlanıyor Türkiye. Nur’lu ufuklara doğru... Tepetakla... Siz garipsemekten bahsedin. Devam edin devam edin.
-
ATATÜRK simdi yaşasa solcu mu olurdu sağcı mı yada...?
Taylan Abi şurada cevap verdi: delibeto başlık Mustafa Kemal Atatürk'ün Hayatı
Bu kadar idealizm cilde zarar! Demiyorum ki, sağ/sol ayrımı olsun. Keşke hiç olmasa. Ama ayaklarınız yere bassın. Yakın geçmiş tarihi irdeleyin, ülkenin gerçeklerini anlayın, kim kimdir / ne nedir çözümleyin öyle tartışalım. Yoksa böyle ütopik cümlelerinizin dekoratif görünümünden başka bir anlamı yok. -
Siz bugün zannetmeyin ki, karanlığa mahkum tek ülke Pakistan. BOP coğrafyasında, yaşanan suikastleri gördünüz. Hangi "muhafazakar" linç edildi şimdiye kadar? Var mı örneği? Hangi faşist sorgulandı, ne sonuç çıktı mahkemelerden? Var mı örneği? Hep bedel ödeyen, canına yandığım sosyal demokratı. Dünya yuvarlak, rakibini ona göre tanı.
-
1978, 11 Mart - Bedrettin Cömert <LI>1978, 24 Mart - Doğan Öz <LI>1978, 17 Nisan - Hamit Fendoğlu <LI>1978, 20 Ekim - Bedri Karafakioğlu <LI>1978, 8 Aralık - Necdet Bulut <LI>1979, 1 Şubat - Abdi İpekçi (gazeteci) <LI>1979, 7 Aralık - Cavit Orhan Tütengil <LI>1980, 11 Nisan - Ümit Kaftancıoğlu <LI>1980, 27 Mayıs - Gün Sazak <LI>1980, 19 Temmuz - Nihat Erim <LI>1980, 22 Temmuz - Kemal Türkler <LI>1990, 31 Ocak - Muammer Aksoy <LI>1990, 7 Mart - Çetin Emeç (gazeteci) <LI>1990, 4 Eylül - Turan Dursun (yazar) <LI>1990, 26 Eylül - Hiram Abas <LI>1990, 6 Ekim - Bahriye Üçok <LI>1993, 17 Ocak - Eşref Bitlis <LI>1993, 24 Ocak - Uğur Mumcu (gazeteci) <LI>1994, 30 Aralık - Onat Kutlar <LI>1996, 9 Ocak - Özdemir Sabancı <LI>1998 - Gonca Kuriş <LI>1999, 21 Ekim - Ahmet Taner Kışlalı <LI>2001, 24 Ocak - Ali Gaffar Okkan <LI>2002, 18 Aralık - Necip Hablemitoğlu (yazar) <LI>2006, 17 Mayıs - Mustafa Yücel Özbilgin <LI>2007, 19 Ocak - Hrant Dink (gazeteci) Karanlığın önünde birer IŞIK'tılar. Bugün Benazir, Dün; Cömert, Öz, Fendoğlu, Karafakioğlu, Bulut, İpekçi, Tütengil, Kaftancıoğlu, Sazak, Erim, Türkler, Aksoy, Emeç, Dursun, Abas, Üçok, Bitlis, Mumcu, Kutlar, Sabancı, Kışlalı, Okkan, Hablebmitoğlu, Özbilgin. Ve Dink. Herkes üzüldü, herkes üzgün. Ancak bu, bir başlangıç sevgili okur. Sıradakilerin adını vermeye dilim varmıyor. Hazır ol. Danıştay'dan başladılar, yürüyorlar. Hesapla.
-
BİR YILI DAHA GERİDE BIRAKIYORUZ
Taylan Abi şurada cevap verdi: sardunyam başlık Havadan Sudan Konular
Dostum, kuzum; Çok incesin, seni tanımış olmaktan çok mutluyum. Allah sana herşeyin en güzelini nasip etsin. Seni sevdiğim gibi tüm forum arkadaşlarımı da seviyorum. Bazıları ile fikren uyuşmasak da, iyi ki varlar. Onlar olmasa buranın hiç tadı olur mu? Güzel günler göreceğiz çocuklar Motorları maviliklere süreceğiz Çocuklar inanın, inanın çocuklar Güzel günler göreceğiz, güneşli günler Motorları maviliklere süreceğiz... -
Al benden de o kadar! maviolmayangökyüzüne göre; derdimiz kürtler değil. ekonomik durumumuzun gelişimi de değil. (ki negatif yönlü olmasına rağmen) akp hiç değil. laiklik de değil. dincilik de. malezyalılaştırılmaya çalıştığımız ise bir mitolojik hikaye. BOP dediğin tek dişi kalmış canavar herhalde, onu da geçtik. Bu kadar örnekledik, hala nasıl daha iyi bir günü yaşıyoruz ben hiç anlamadım. Beter olanı gösterip, kötüye razı mı edelim bu memleketi? Yazıktır.
-
Ah Godiva, sen nelere kadirsin SON günlerde... Nerede fikrimizi söylesek, hep aynı cevapla karşılaşıyoruz. - Limanlar satıldı. - Ama Ülker de Godiva’yı aldı! - Bankalar yabancıların oldu. - İyi de, Godiva da Ülker’in oldu! - Az daha Erdemir bile gidiyordu. - Godiva geldi ya! - Ne telefon kaldı, ne Petkim. - Godiva’yı duymadın galiba! - Bari nehirleri satmasalar... - Bırak bu kafayı artık, yabancıya mal satmak kötü bir şey olsa, yabancılar Godiva’yı Ülker’e satar mı? Gık diyoruz... Lafı ağzımıza tıkıyorlar. E şakır şakır "yabancıya satıldığımız" yolundaki "asılsız" iddiamız, böylesine güçlü bir argümanla çürütüldüğüne göre, "ulusalcı" olmanın bir manası yok artık... Kafayı değiştiriyorum! Teklifim şu... Fransız Telekom’u versinler... Biskrem’i verelim. İngiliz limanlarını alalım. Çokonat’ı satalım. İspanya, bankalarını bize satsın. Alsın Cola Turka’yı. Alman, Erdemir’inden vazgeçsin... Kekstra helali hoş olsun. Amerikalıların kolesterolü yüksektir. Versinler doğalgaz santrallarını... Alsınlar Kalbim Benecol’ü. Ben razıyım. Y.Özdil
-
***************** "Cesaret bile edilemez" dediğiniz şey gerçekleştiği için bu ülkenin caddelerinde meydanlarında milyonlar yürüdü. Asker bile endişesini söyleme ihtiyacı hissetti de, muhtıra tartışması çıkmadı mı? Siz neyden bahsediyorsunuz bana? Bilerek mi yazıyorsunuz, çala kalem mi gidiyorsunuz inanın anlayamıyorum. Benim mantığım Türkiye'nin şeriatla yönetilebileceğini tabii ki almaz, memlekette son Atatürkçü vatandaş kalana kadar da almayacak. Siz benim ne sorduğumdan önce bu ülkede neler oluyor onu takip edin. Sorularıma cevap vermenizi beklemiyorum artık. Eksik olsun.
-
Hezarfen Ahmet Çelebi, kendi geliştirdiği takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insandir, 17. yüzyılda Osmanlı'da yaşamış Türk bilginidir. 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Sultan IV. Murat zamanında, uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında, "Bin Fenli" anlamına gelen Hezarfen olarak anıldığı bilinmektedir. (Hezar, Farsça 1000 sayısını nitelemektedir.) İlk uçma denemelerinde, 10. yüzyıl Türk alimlerinden İsmail Cevheri'den ilham almıştır. Cevheri'nin bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen Çelebi, kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı'nda deneyler yapmıştır. Ayrıca, Leonardo Da Vinci'nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan İsmail Cevheri'den ilham aldığı sanılmaktadır. 1632 yılında lodos bir havada Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı'nı geçip 6000 m. ötede Üsküdar'da Doğancılar'a inen Hezarfen Ahmet Çelebi, Türk havacılık tarihinin en kayda değer simalarından birisidir. Bu uçuş hakkındaki belgeler şimdiye kadar sadece Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sindeki ifadesinden ibarettir. Bu olay Osmanlı Devleti'nde ve Avrupa'da büyük yankı buldu ve dönemin padişahı IV. Murat tarafından da beğenildi. Sarayburnu'ndaki Sinan Paşa köşkünden bu durumu seyreden Sultan, Ahmet Çelebi ile önce çok yakından ilgilenmiş, hatta Evliya Çelebi'ye göre "bir kese de altınla" sevindirmiş, ancak bu derece bilgili ve becerikli birisinin tehlikeli olabileceğini düşünüp, "Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelür, böyle kimselerin bakaası caiz değil" diyerek onu Cezayir'e sürgün etmiştir. Ahmet Çelebi orada 31 yaşında vefat etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti P.T.T. İdaresinin 17 Ekim 1950 Tarihinde İstanbul’da toplanan Milletlerarası Sivil Havacılık Kongresi için çıkardığı üç hatıra pulundan Zeytuni yeşil-mavi renkli 20 kuruşluk olanın taşıdığı temsili resim, Hazerfen'in Galata Kulesi’nden Üsküdar'a uçuşunu tasvir etmektedir.