
Taylan Abi
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
1.727 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
2
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Taylan Abi tarafından postalanan herşey
-
Giderek anlamsızlaşmaya ve bir kısır döngüye girdi bu tartışma. Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan? Size savaşın sadece devletler arasında olduğunu izah etmek için en yetkili yerden tanımını alıntıladım. Bana bu tanımın neden böyle olduğunu soruyorsunuz. Bi zahmet bunu bana değil, TDK'ya sorun. Herşeyin bir anlamı vardır, savaş kelimesinin de anlamı budur. Sözün bittiği yerdir.
-
Olay siyaset tartışmasından Türkçe dersine döndü resmen. Ancak ben size savaş kelimesinin anlamını anlatmakta ısrarlıyım. Sayın Efendi Türkler, Türk Dil Kurumu'nun Genel Türkçe Sözlük'ü vardır. Açınız kendisini; SAVAŞ kelimesinin anlamı nedir okuyunuz. İşi kolaylaştırmak için ben size o sözlükteki SAVAŞ kelimesinin ilk anlamını yazıyorum. "Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harp, cenk." Bana hala "savaşlar sadece devletler arasında olmaz" demeyin lütfen. Devletler arası olmayan çatışmanın adı katliam, terör, mücadele, cinayet vs herşey olabilir. Ama savaş olamaz. Sizin mantığınıza uymayabilir ancak işin doğrusu budur. Not: Aylar sonra yazmış olmamın sebebi, uzun zamandır siteye girmeyişimdir. 3ay sonra ilk defa, 2gün önce girdim, girdiğimde de cevabımı yazdım.Bu'dur.
-
Sayın Efendi; Konu BAYKAL VE BAHÇELİ YARGILANMALI MI konusu, enstrümanlarımız Siyaset, Türkiye, PKK, terörle mücadele vs. Sizin bahsettikleriniz Emparyalizm, İran, Küba, Vietnam, egemen devlet vs. Bu tartışma tekniği yeni mi çıktı, yoksa okuduklarımdan ben mi hiçbirşey anlamıyorum. Kusura bakmayın. Konuyu donduralım fikrinize katılmadan edemeyeceğim. Saygılar.
-
Bakınız; kafatası milliyetçisi değilim. Şövenist bir eda içinde olmayı ise hiç istemem ancak, Atatürk milliyetçisi ve ülke sevdalısı biri olarak kullandığınız "mazlum devlet" , "gerilla savaşı" vs tanımlarının üzerinden tekrar geçmenizi isterim. Misak-ı Milli sınırları içinde, akıl fikir çerçevesinde bu söyledikleriniz suç kabul edilir. Nitekim az biraz haber takip ediyorsanız, haberiniz vardır. Bunun ne emperyalizmle ne de İran'la alakası vardır. Neyi tartışıyorsunuz?
-
Sayın Efendi Türkler; Savaşlar sadece devletler arasında olur. Aksi durumlar hakkında ORTAÇAĞ coğrafyasına ve hukukuna dönmemiz gerekir. Atladığınız kelime, 21. yüzyıl'dır. Ama siz bir kelime atladığınızı sanarak, yüzyıllar atlıyorsunuz. Bu kadar kolay değil bu. Yemem kısaca (amiyane haliyle) Sapı samana karıştırmadan, maziyi gündüz yapmadan konuşalım.
-
Bu bir savaş değil. En başta söyleminizi düzeltin. Savaş 21. yüzyılda devletler arasında olur. Bu tanık olduğumuz terör, vahşet ve akıl iz'an dışı bir yaşamdır. Ve bu partiler üzeri konudur. Şimdiki hükümet'n yapamadığını önceki hükümetlere ilintileyerek izah etmek acizliğin ağababasıdır.******, mantıklı olun. Ne söylediğinizin farkında olun.
-
Şehitler'de ölür, Vatan'da bölünür...!
Taylan Abi şurada cevap verdi: LostsouL başlık Güncel Konular
İran sınırımız 560 km Irak sınırımız 394 km Suriye sınırımız 911 km Ermanistan sınırımız 328 km Gürcistan sınırımız 276 km Yunanistan sınırımız (karasal) 203 km Bulgaristan sınırımız 269 km. Toplamaktan korkmayanlara; dosta düşmana karşı; 2941 km ! Sorsanız, ülke sınırında yüz metrede bir asker olduğunu sanır bunlar... Bunların lügatındaki Ssker Mehmet, Harbiye Orduevi'ndeki Mehmet'le bir!!! Bunların dünya görüşü, yatak odalarının ışık alabildiği kadar işte. Bunlara ne desen boş. " üç beş ******** kim olduğunu bilmeyen, anasının kucağından, kocasının garip ocağından başka fikir beyan edemeyenlere sözümüz v,ar. Dinleyin; Ne kulağa ne meme ucuna ******; Ne "Gabar"a korkak, ne tezkereye heyacanlıyız. Anlamanızı istediğimiz siz "3 intihar çiçeği" iseniz, biz üçyüzbinleriz. Üçmilyonlarız. Otuz milyonlarız. Yetmişmilyonlarız. -
Büyük Ortadoğu tasarısı bağlamında Türkiye'nin konumunu ve oynayabileceği rol konusunda son günlerde çeşitli yorumlar yapıldığını görmekteyiz. Bu bağlamda, şu noktayı özellikle vurgulamakta yarar görüyorum. Türkiye, Büyük Ortadoğu tasarısının hedef aldığı ülkeler arasında olamaz. Bunun tersini düşünenler varsa, onlara bu anlayışlarını değiştirmelerini öneririm. Laik Türkiye'ye sözde "İslam Cumhuriyeti" tanımlaması getirmek ya da "Ilımlı İslam" gibi anlamsız gibi anlamsız nitelemelerle kimi modelleri bilinçaltından benimsetmeye çalışmak yersizdir ve kabul edilemez. "ılımlı islam" Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin rejimi olmadığına göre önce devletimiz için yeni bir rejim öngörüldüğü anlaşılmaktadır. ılımlı islam modeli, islam dinini kabul eden diğer ülkeler için bir ilerleme sayılsa da Türkiye Cumhuriyeti yönünden büyük bir geriye gidiş, daha açık söylemi ile İRTİCAİ bir modeldir. İşin ilginç yanı, bu modelin toplumları demokratikleştirmek için öngörüldüğünün ileri sürülmesidir. İster köktendinci olsun, din devleti ile demokrasinin yan yana getirilmesi tarihe ve bilime ters düşen bir yaklaşımdır. Türkiye, rejim seçimini Cumhuriyet'in kuruluşu ile birlikte 81 yıl önce yapmıştır. Bu rejim, Atatürk ilke ve devrimleriyle Atatürk milliyetçiliğine bağlı, laik, demokrat,ik, sosyal bir hukuk devleti temelinde biçimlenen aydınlanmacı ve çağdaş bir rejimdir. Türkiye Cumhuriyeti'ne ılımlı islam modelini uygulamayı uygun görenler ile başkalarına bu izlenimi veren ya da vermeye çalışanlar, içeriği Anayasa Mahkemesi kararları ile belirginleşmiş, anayasadaki değiştirilmez laik devlet niteliğini görmezden gelmektediler. Bu açıklamayı GÜL'ünüz mü yaptı? Valla mı? Siz öyle sanın. 10. CUMHURBAŞKANI AHMET NECDET SEZER.
-
Selamün aleyküm
Taylan Abi şurada cevap verdi: alegria başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
Tülünüm gelmişsin ama cevap neyim yazmamışsın. Kankandan mı öğrendin? -
Benim imzamda Rıfat Ilgaz'ın bir dörtlüğü var. Gençliğe Hitabe'yi özümseyemediysen bunu zor anlarsın ama oku tekrar sevgili jön. Henüz erken. Zamanı değil demiyorum, henüz erken!
-
Bence size bu GENÇLİĞE HİTABE'yi bir kez daha okutmak lazım gelir. Siz vazgeçtiyseniz, ben vazgeçmedim. Biz vazgeçmedik. Dilim varmıyor size söz söylemeye.
-
Hep olaya şimdiki vatandaşımızın gözünden baktık. Biraz da geçmişteki militaristlerden bahsedelim. Okumuyoruz dedik, okumayanların neden okumadıkları konusunda tespitler yaptık. Ama okuyan, okutulan kesimler de var. Kimler bunlar? Son dönemde hedef gösterilen ve katledilen bir çok insanımız ve saldırılan gazete oldu. Danıştay baskını, Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması gibi çok yakın örnekler verebiliriz. Peki biraz daha eski geçmişe dönelim, okumuyor dediğimiz topluluğun içinden okutulan militanlar da çıkmış ve neler yapmışlar kronolojik olarak inceleyelim. Aşağıdaki liste suikast sonucu ölen gazetecilerin listesidir Türkiye'de suikast sonucu ölen gazetecilerin listesi Bunları yapan, okuyor. 500 YTL'ye adam vuran var bunların arasında. Gazete alacak parası yok sanırsın. Belki gazeteyi kendi alıp okuyor, belki başkası alıp okutuyor. Okutulmanın istesidir bu yukarıdaki. Yazık ülkemin fikir insanlarına, yazık ülkemin demokrasisine, yazık bunları göremeyenlere.
-
GENÇLİĞE HİTABE Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK, 20 Ekim 1927 Sana verebileceğim tek yanıt budur.
-
Arkadaşlar idealist düşüncelerinize saygı duymakla birlikte dikkatinizi şu anki iktidarın icraatlarına ve sempatizanlarının söylemlerine çekmek isterim. Hem konuyu toparlamak açısından, hem de bu takiyyecilerin riyakarlıklarını ortaya dökmek açısından diyorum. Nereye gidiyoruz, bizi sürükleyenler kimler, bu süreçte neler yaşayacağız, ne tepki vereceğiz vb. güncel endişelerimize kaynak olalım, birbirimize böyle destek olalım.
-
******* yaptığımız yazışmalardan çıkardığım bir kaç şeyden bahsedeyim. Ne diyoruz biz bu AKEPE hükümeti için? Şeriata giden yolun yolcusu bunlar, diyoruz. Şu anda kimsenin şeriat hükümlerine göre devleti yönettiğini söylemiyoruz, ama diyoruz ki bu yolun sonu aydınlık değil. Bunu söylerken tabii ki Cumhuriyet'ten ve onun kazanımlarından bahsediyorum. Ben bunu anlatırken tabii ki laiklikten bahsedeceğim. Tabii ki inkılaplardan bahsedeceğim. Tabii ki halkçılıktan, devletçilikten, milliyetçilikten, cumhuriyetçilikten bahsedeceğim. Böyle olduğunda ne diyorlar bize? "Slogan atma, laikliğin cumhuriyetçiliğin arkasına saklanma" diyorlar. Saklanan gizlenen birşey yok ancak nereye gittiğimizin, bizi nereye sürüklediğinizin açıklamasıdır bu ilkeler. Ya neyden bahsedecektim? Karanlığa gidiyoruz arkadaşlar, bu adamların ve bunların fikir babası dış güçlerin oyunlarından bahsettiğimizde hemen celalleniyorlar; " siz bu vatanı seviyorsunuz da, biz ne yapıyoruz, biz neciyiz" diyorlar. Sen benim kurban olduğum memleketimin yasalarından, yönetim şeklimden faydalanarak temel değerlerimin altını oyuyorsun. Gideceğin yer, ki bu benim karanlık dediğim yerdir, Malezya'nın şu anki durumudur. Bizi buraya sürüklerken, anayasayı sivilleştirmekten ve değişmez hükümlerini değiştirmek gereğinden bahsedersen, senin vatan sevginin samimiyetinden ve gerçekliğinden şüphe ederim ben. Hal böyle iken kimsenin vatan sevgisine, cumhuriyet sevdasına laf etmesin bu örümcekler. Kimin neyin maşası olduğunu izliyoruz, görüyoruz, biliyoruz.
-
Hal böyleyken, bizim dışişleri ne yaptı? Nota mı verdi? Hayır. Sert bir açıklama mı yaptı? Hayır. Yaptırımlar için devletin kurumları ile mi görüştü? Hayır. Benim aslan dışişlerim yazılı bir açıklama yaptı ve dedi ki; "Türk vatandaşlarının yeni yasaya karşı Almanya'da ve olumlu bir sonuç alınamaması halinde de uluslararası yargı yoluyla haklarını geri alabileceklerine inandıklarını" söyledi. Ve ekledi; "Söz konusu aykırılıkların bugüne kadar Türk vatandaşlarının yanı sıra birçok Alman politikacı, hukukçu ve sivil toplum örgütleri tarafından dile getirildiğini hatırlattı, bu uyarıların ve Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi girişimlerin göz ardı edilmiş olmasının, hayal kırıklığı yarattığını" vurguladı. Vay vay vaaay, vurguya bak vurguya. Ben bile çok korktum ki, elin Almanı kaçacak yer arıyordur şimdi. Bütün bu olaylar sırasında dışişleri bakanı kim miydi? Gül'ünüz efendim, Gül'ünüz.
-
'Ilımlı İslam'a model olarak gösterilen Malezya'da hükümet, hukuk reformu kapsamında şeriat hükümlerine yer verilmesini öngören bir plan üzerinde çalıştığını açıkladı. Anayasadaki laiklik ilkesi de kaldırılıyor. Amerikalı diplomat Richard Holbrooke'un Türkiye ile birlikte "ılımlı İslam ülkesi" kategorisinde gösterdiği Güneydoğu Asya ülkesi Malezya'da şeriat düzenine geçilmesi tartışılmaya başlandı. Daily Telegraph'ın haberine göre, önceki gün, İngiliz yönetimine son verilip bağımsızlık ilan edilmesinin 50. yıldönümü kutlamaları yapılan Malezya'da hükümet hukuk sisteminde büyük değişiklik yaratacak bir dizi reform yapmaya hazırlanıyor. Bu kapsamda açıklamalarda bulunan Başbakan Abdullah Bedevi, ülkenin İngiliz sömürgesi olduğu dönemden kalma anayasasında yazılı olan "Malezya laik bir devlettir" maddesinin değişebileceğini kabul etti. Başkent Kuala Lumpur'da yapılan bir konferansta konuşan Malezya Yüksek Mahkemesi Başyargıcı Ahmed Fayruz da bağımsızlığın kazanılmasından bu yana geçen 50 yıl içinde Malezya'nın sömürgeciliğin kıskacından çıkamadığını savunarak, şeriatın hukuki boşlukları doldurmak amacıyla mevcut huhuk sistemine aşılanması gerektiğini bildirdi. Ahmed Fayruz, şeriat hükümlerinin özellikle örf ve adete dayanan hukuksal düzenlemelere monte edilmesini istedi. Bazı bölgelerde uygulanıyor Şeriat hükümleri Malezya'nın bazı bölgelerinde halen uygulanıyor. Şeriat çok sık olmasa da ara sıra Müslüman olmayanların davalarında da geçerli oluyor. Örneğin geçen Temmuz'da 21 senedir evli olan 6 çocuklu Müslüman-Hindu çiftin birliktelikleri yerel yetkililer tarafından şeriat hükümlerine dayanılarak hukuksal yoldan sonlandırıldı. Malezya'da nüfusun çoğunluğunu oluşturan Malaylar anayasal olarak Müslüman kabul ediliyor ve din değiştirmeleri yasaklanmış bulunuyor. Nüfusun yüzde 40'ını da Çin ve Hint kökenliler oluşturuyor. Ayrıcalıklı vatandaş sayılan Malaylar daha kolay iş bulup, kredi olanaklarından yararlanabiliyor. Ev sahipleri, Malaylardan daha düşük kira talep ediyor. Radikal İslamlaşma yönündeki son gelişmelerin Çin ve Hint kökenli Malezya vatandaşlarını alarma geçirdiği belirtiliyor. Dış Haberler Servisi, Milliyet, 02.09.2007 ------------------------------------------------------ Saatlerinizi 100 yıl geri aldınız mı?
-
Ümit Yaşar Oğuzcan
Taylan Abi şurada yorum gönderdi Taylan Abi'nın blog başlığı içinde Taylan Abi'nin Yeri
Belki bir gün özlersin Başka adamlarla Başka şehirlerde Yürürken Okuduğun ilk roman Sevdiğin ilk adam Yasal acılarından Hatta yalnızlıktan Belki dolar gözlerin Başka adamlara Başka şehirlerde Belli etmezsin Belki bir gün özlersin Sil gözünün yalnızlıklarını O an fısılda duvarlara adımı Bin bıçak var sırtımda Biniyle de adaşsın Her biri hayran sana Belki bir gün özlersin Başka adamlarla Başka şehirlerde Yürürken Seçtiğin bu hayat Geçtiğin son adam Yasal acılarından Hatta yalnızlıktan Sessiz harfler seçersin Başka adamlara Başka şehirlerde Belli etmezsin Belki bir gün özlersin E.Aydın -
selam
Taylan Abi şurada cevap verdi: __ZeYNo__ başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
Hoşgeldiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiin -
Özgür-Der: Komutanlar ne zaman öğrenecek?
Taylan Abi şunu cevapladı bir başlık içinde Güncel Konular
-
Özgür-Der: Komutanlar ne zaman öğrenecek?
Taylan Abi şunu cevapladı bir başlık içinde Güncel Konular
-DTP'li Ahmet Türk'e soruşturma- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk'ün, 30 Ağustos resepsiyonuna davet edilmemeleri üzerine söylediği sözler ve DTP tarafından 30 Ağustos'ta “1 Eylül Dünya Barış Günü” nedeniyle yapılan yazılı basın açıklaması ile ilgili soruşturma başlattı. Türk ve DTP yöneticileri hakkında başlatılan soruşturma, Türk Ceza Kanunu'nun 301/2. maddesinde düzenlenen, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, devletin yargı organlarını, askeri ve emniyet teşkilatını aşağılama” suçu kapsamında yürütülecek. Söz konusu suçun işlenmesi halinde, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Bu 301/2'den Özgür-Der'e de bir öpücük gönderseler iyi olur bence. TSK'ya karşı "hadlerini bilmeliler deniyor, saygısızlık etmesinler deniyor, kriz çıkarmakla suçlanılıyor, hukuksuzluklar yapıldığı belirtiliyor, okkalı bir tokat yedikleri vs söyleniyor" bu liste uzar gider. Yukarda işte, tekrar okuyun. -
Tespihle boncukla işimiz yok sayın 200, Kendinizi birşeyler açıklaması gereken biriymiş gibi görüyorsunuz sanırım. Savunma mekanizması olsa gerek... Ama biz açıklamaları sizden değil, Halaçoğlu'ndan bekliyoruz. Konunun muhatabı siz değilsiniz, o bakımdan incik boncuk işini geçelim. Elinde olduğunu iddia ettiği 10bin ismin ve bunları nereden bulduğunun peşindeyiz. Suyu bulandırmayınız. Kısa ve net soruyoruz. Nereden bulmuştur? Vahiy mi gelmiştir? Nedir yani... Hem açıklamanın adı deşifre midir? Saptırılır da, bu kadar mı saptırılır yani!
-
Acayip acayip cevaplar vermeyin ya. Ne demek "niye illa bir açıklama isteniyor", evet tabii ki açıklama yapılması gerekir. Ortaya bir laf atıp, kaçıp gitmek yok öyle... Elimde 10 bin isim var dedi. Açıklasın! Açıklasın yahu. Biz de sayı saymayı biliyoruz. Adam tek tek isim sayacak, aynen söylediğiniz gibi. Sayısını bildiğini, milletten saklamayacak! Buraya cevap yazarken, yazdıklarınızı tekrar tekrar okuyun. Şu yazdığınız cevap değil. "Niye illa açıklama isteniyormuş.." okudukça gülüyorum ya.
-
Bırak dostum nefes tüketme, biz kimin neye hizmet ettiğini bilmiyor muyuz sanki...
-
Ben BURAK lehinde, LEVENT aheyhinde yazacak yürek arıyorum. Davul çalıyorum burada. Zurna üflüyorum. Neon lambalar yakıyorum. Slogan ise atıyorum, duyan duymayan kalmasın. Havai fişekler patlatıyorum. Neredesiniz?