Yayamaz Kayımca tarafından postalanan herşey
-
ESİN GÜNEŞ'in katiline tutuklama kararı çıktı..
Siirt Adliyesi'nde görülen Esin Güneş Davası'nda beklenen karar verildi. Esin Güneş'in uçurumdan düşmediği ile ilgili ODTÜ raporunun gelmesinin ardından bu duruşmada da katil zanlısı hakkında tutuklama kararı verildi. - Esin Güneş'in ölümü ile ilgili davanın 11'İnci duruşmasına bugün Siirt Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun avukatları ile takip ettiği ve mücadelesini yürüttüğü Esin Güneş Davasında, Duruşmaya tutuksuz sanık Güven Güneş, davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Mustafa Köse, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu avukatı Gökçesu Özgül, müdahil avukat Evin Konuk, Avukat Betül Duran Yapıcı katıldı. Duruşmada söz alan öğretmen Esin Güneş'in ailesinin avukatı Abdülhekim Gider, Jandarma Kriminal Dairesi'nce gönderilen raporun eksik olduğunu ifade ederek, "Raporda sanıklar dışındaki DNA profilinin bir bayan şahısa ait olduğu belirtilmişse bile bunun maktule ait olup olmadığını bilmiyoruz. Bunun araştırılarak yeniden raporlanmasını talep ediyoruz "dedi. Sanıkların senaryosu akıl dışı Daha sonra söz alan müdahil avukatlarından Evin Konuk, ölen Esin öğretmenin herhangi bir dış etken olmaksınız oturduğu yerden aşağı düşmesinin mümkün olmadığını belirterek, "Sanıklar ısrarla olay yerine gittikten sonra 1 saat sohbet ettiklerini söylüyorlar. Dosyadaki HTS(Telefonun bulunduğu yerden alınan sinyal) raporu ve fotoğrafların çekim saatleri bunun aksini gösteriyor. Gerekirse maktulün kemik uçlarının yeniden incelenmesi için fethi kabir yapılmalıdır "dedi. Ayrıca Avukat Evin Konuk sanıkların senaryosunun akıl dışı olduğunu ifade etti. ODTÜ'ye göre de cinayet Taşlardaki izler ve kayma itilerek atıldığını göstermiştir diyerek ODTÜ’den çıkan bilirkişi raporuna dikkat çekildi. 5 Şubat'ta tamamlanan raporda Güven Güneş'in bilerek ve planlayarak cinayet işlediğini gösteren "24 Ağustos 2010 tarihinde, 16:30 sıralarında, Siirt ilinin Aydınlar ilçesi Kale mevkiinde meydana gelen, 1985 doğumlu Esin Güneş’in “Şüpheli Ölüm Olayı” ile ilgili olarak vardığımız sonuç, herhangi bir dış etki olmadan, ikinci zemini atlayıp, üçüncü zemine düşmesi ihtimalinin neredeyse sıfır olduğudur" ifadelerini kullanılmıştı. Söz alan avukat Betül Duran Yapıcı "Artık suçun somuta erdiği noktadayiz. Türkiye'deki bütün kadınların çalışma, boşanma, yaşama hakları ve özgürlükleri için Esin'in katilleri tutuklanmalıdır." dedi. Prof Dr. Kocaeli Üniversitesi adlı tip bölüm başkanından bir bilirkişi raporu alindi. Bu rapora göre fizik bilirkişi raporu ve adlı tip raporu uyumludur denildi ve Esin öğretmenin "uçurumdan bir anda düşme seklinde" düşüşünün olmadığı düşme ve kalkmalarla olduğu, dolayısı ile bir başka kişinin Esin Öğretmeni ittiği bu raporda da ortaya çıktı. Esin öğretmenin uçuruma götürülmesi tesadüf değil Savcı Ali Akın Doğuşlu, Esin Güneş ve Güven Güneş'in her ne kadar severek evlenseler bile daha sonra sorunlar yaşadığını belirterek, "Gelinen noktada aralarında ciddi geçimsizlikler yaşanmış, bu olaylar tarafların yakınlarına da cereyan etmiştir. Sanık Güven Güneş kendisinden boşanmak isteyen eşi Esin Güneş'i öldürmekle tehdit edip, 'Bizde ölüm olur boşanma olmaz' dediği hususu sabittir. Maktülün kaledeki son kamelyadan 120 metre uzak, uçurumun dibindeki bir kayaya götürülmesi tesadüfi değil maksatlı olarak görülmektedir" dedi. Dosyayı inceleyen mahkeme, müdahil avukatların yeniden kriminal raporu alınması ve Esin Güneş'in kabrinin açılarak kemiklerinin yeniden incelenmesi talebini, dosyaya yeni bir delil katmayacağı gerekçesiyle reddetti. Esin Güneş’in kasten uçurumdan atıldığı ortaya çıktı Savcı, "Esin Güneş'in yaralanması halinde yardım istemesinin önüne geçilmesi için her iki sanık tarafından cep telefonu ve şahsi eşyaları aracın torpido gözüne bırakılmıştır. Bu, her iki sanığın Esin’in cep telefonuna el koyup araçta bırakılarak alınmış bir tedbirdir. Yapılan tüm teknik incelemeler bir arada düşünüldüğünde Sanık Güven Güneş'in eşini kasten, tasarlayarak kayalıklardan aşağı itmek suretiyle öldürme işlemini gerçekleştirdiği, Beşir Üzüm'ün de yardımda bulunduğu anlaşılmıştır" dedi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi Cumhuriyet Savcısı mütalaanın sonunda her iki sanığın da tutuklanarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi. Duruşmayı başından beri yürüten ve bu davasında da eylem yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu adına konuşma yapan Avukat GökçesuÖzgül, şöyle dedi; "Zaten olay örgüsüne bakıldığına da hiçbir kadın şiddet gördüğü kocasının arkadaşıyla beraber bir uçurumun kenarında bulunması normal bir şey değildir. Olay örgüsünde de bu kadının şiddet gördüğünü ve bu şiddetin sonucu olarak gerçekten öldürülme niyetiyle oraya götürüldüğünü gösteriyor bize. Biz bunların hepsini beraber değerlendirdiğimizde gerçekten kadın cinayeti olduğunun farkındaydık.Türkiye 'de zaten günde ortalama 5 kadın öldürülüyor ve kadınların en çok öldürülme sebeplerinden biri kendi hayatlarına dair karar almak istemeleri. Boşanmak ve artık şiddet görmek istememek bunlardan birisi. Esin Güneş bu sebeple öldürüldü. Bugün tutuklama kararının çıkmasına çok sevindik. 2 yıldır aynı şeyin mücadelesini veriyoruz ve nihayet adalet yerini buldu. Bundan sonra da umarım ceza da aynı yönde gelecektir. Savcı her iki sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istiyor planlayarak adam öldürme suçundan dolayı. Artık kaçma şüpheleri var biri hakkında adam öldürme suçundan tutuklu olarak yargılanması istendiğinde muhtemelen kaçması söz konusu olacaktır. Bu yüzden kaçma şüphesi görüldü ve tutuklandı Güven Güneş." Platforma teşekkür Esin Güneşin annesi Fahriye Işık gazetemize şunları söyledi; "Bu davadaki savcı çok iyi bir hal içerisindeydi. Kısa ve öz anında kızımın katillerine tutuklama kararı çıkardılar. Umarım sonrasında da bu katillere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verirler tek isteğim bu zaten. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformuna çok teşekkür ederim bizi hiç yalnız bırakmadılar nihayet adalet yerini bulacak." Karar olumludur Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Türkiye Temsilcisi Gülsüm Kav ise şunları söyledi; "11 defadır kızları öldürülmüş bir aileye dava sırasında evlatlarının nasıl öldürüldüğünü tekrar tekrar dinlettirmenin çok acımasızca olduğunu düşünüyorum. Dava sürecinin bu kadar uzun sürmesini de anlamsız buluyorum ayrıca. Bugün Esin Güneş davasından çıkan karar bizce olumlu bir karardır. Çünkü bundan önceki 10 kez tekrar eden davalar sürekli olarak Adaletsizliklerle dolu ilerliyordu bugün çıkan olumlu kararda tabi ki bizim Esin Güneş’in ailesi ile birlikte yürüttüğümüz mücadelemiz sonucunda gerçekleşti. Savcının mütaalası bir kazanımdır mücadelemiz açısından, olması gereken savcının adaletsizliklerle davayı sürdürmesi değil, olması gereken kadın cinayeti davalarında bugünkü çıkan karardır. Daha henüz Esin Güneş’in öldürülmesi ile ilgili davadan karar çıkmadı, bundan sonraki süreçte de Adaletin tam tesis edilmesini istiyoruz. Esin Güneş tüm kadın cinayeti davalarına örnek olacak bir davadır. Diğer öldürülen kadın arkadaşlarımızın davalarında da Esin Güneş davasında olduğu gibi aynı türden haksızlıkların yaşandığını biliyoruz, o yüzden de bu dava diğerlerine örnek olmalıdır. Esas olan iş bu boyutuna varmadan bütün kadınların korunmasını istiyoruz. Davada 2.şahıs olan Beşir’in de henüz tutuklanmamasını yetersiz görüyoruz. Birçok ilde birçok kadın arkadaşımızla onların korunması için ve kadın cinayeti davalarında mücadelemizi sürdüreceğiz. Hiçbir adalet binasında da kadınların haklarını bırakmayacağız."
-
İPTAL KARARI AĞAOĞLU'NU BAĞLAMIYOR....
Kamuoyunda tepkilere yol açan ve TMMOB tarafından mahkemeye taşınan Maslak 1453 projesi, taşkın riskinin yanı sıra İstanbul'un su kaynaklarını ve ormanlarını tehdit altında bıraktığı için iptal edildi. Ali Ağaoğlu ise mahkeme kararının kendilerini bağlamadığını iddia etti. TMMOB’nin açtığı dava neticesinde, Fatih Ormanı’nın müteahhit Ali Ağaoğlu tarafından yağmalamasına imkân tanıyan ve kamuoyunda büyük tartışma yaratan Maslak 1453 projesine durdurma kararı verildi. İptal kararıyla ilgili açıklama yapan Ağaoğlu, "Mahkeme'nin kararı bizi kapsamıyor” dedi. 2010 yılında imar planının iptali için dava açan TMMOB, 31 Ocak'ta alınan karar ile projenin, imar planının şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun bulunmaması gerekçesiyle iptaline hükmedildiğini açıklandı. İstanbul 8'inci İdare Mahkemesi'nin verdiği karar, Ağaoğlu Grubu'na geçen hafta sonunda tebliğ edildi. Mahkeme: Taşkın riskinin yanısıra su kaynakları ve ormanlar tehdit altında TMMOB avukatları İdare Mahkemesi kararının 3 kişilik heyetin oybirliği ile alındığını hatırlatarak, kararla birlikte inşaatın durması gerektiğini vurgularken, mahkemede öne çıkan hususları şöyle ifade etti: "İnşaatın yapılması durumunda taşkın riski olabilir, İstanbul’un su kaynakları olumsuz etkilenebilir, İstanbul’un Kuzey ormanları yapılaşma baskısı altına girebilir. Kararda bu üç unsur çok net bir biçimde öne çıkıyor." Ağaoğlu: “Mahkeme'nin kararı bizi kapsamıyor” Maslak 1453 projesinin iptal edildiği yönündeki haberler ile ilgili açıklama yapan Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, ise, kararın eski imar planına yönelik olduğunu kendilerini ilgilendiren bir durumun söz konusu olmadığını söyledi. Ağaoğlu, "Mahkeme'nin kararı bizi kapsamıyor. O karar eski planla ilgili. Yeni plan 2011'de geçti" dedi.. bunları bağlıyan birşey mutlaka bulunucaktır
-
Deniz Gezmiş iyiki doğdun....
http://www.youtube.com/watch?v=56bnf53M8js
-
Deniz Gezmiş iyiki doğdun....
Sana 25. yaşını çok görenler 42 yıldır ! korkuyla,utançla ve ömürsüz yaşıyorlar..! Şerefsizlik bu olsa gerek .! İyi ki doğdun Deniz Gezmiş.... ne güzel ifade etmişsin yüreğine sağlık Suavi ..... evet iyi ki doğdun DENİZ GEZMİŞ....
-
şeyyy meyaba ben geldimmm:)
Yayamaz Kayımca şurada bir başlık gönderdi: Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımhiç numara yapmayın duydum nekadar öslediğinizi , üzüldüğünüzü ,ahh ahhh çektiğinizi ve hatta ağladıgınızı neyseee sizi daha fazla üzmiyim dedim ama bende söylemeden geçemiyecegim bende sizi çokkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk ösledimmmm yaaaa
-
Meriç
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: Meriç Öztabak başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımyani dimi ben bile görmedim:)
-
KİTABA İHTİYACI OLAN OKULLAR...
Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Yardım - Gönüllü Yardım - Okul - Dernek - Yardım Kuruluşlarısayın tekinicar yazmışsınız ama ne nerede oldugunuz,ihtiyaçlarınızın tam anlatımı size ulaşılabilecek bir adres tel v.s ve kargo ücretini karşılıyabilecekmisiniz ?size yolıyacaklarda küçük bir ögrenci toplulugu olucak...saygıyla sevgiyle kalın...
-
YAYAMAZ KAYIMCA NIN YERI!
teşekkürederimm
-
KİTABA İHTİYACI OLAN OKULLAR...
Yayamaz Kayımca şurada bir başlık gönderdi: Yardım - Gönüllü Yardım - Okul - Dernek - Yardım KuruluşlarıSelamlar...bu forumda olmasada farklı bir forumda uzun süredir kitap kıyafet yardımı yaptım..nasıl yaptım bulunduğum yerde herkeze esnafa söyledim kulaktan kulağa çabuk ulaştı MUŞ'a bayagı kitap ve kıyafet yardımı oldu tek sorun ilk önceleri ben kargo ücretlerini üstlenmişitm ama olay büyüdügü için beni aştı orada karşılıyan forumdan arkadaşlar ödemeyi üstlendi ama sonunda tıkandık...izmirde ellerinde kitapları olan çocuklar var bana yegenim tarafından haber verildi buradan bana ulaşırsanız kargo ücretini ödeyebilirseniz yönlendirebilirim..bundan sonrada toplıyacagım şeyleri yönlendirmeye çalışıyırım...sevgiyle kalın..
-
Kürtçe tabela kanuna aykırı değil....
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Kürtçe tabelalarla ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi yetkilileri hakkında başlatılan soruşturmada, 'kovuşturmaya yer olmadığı'na karar verdi. Başsavcılık, Kürtçe tabelanın kanuna aykırı olmadığını vurguladı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyarbakır-Urfa karayolunda bazı yerleşim yerlerini gösteren yön ve isim levhalarında Kürtçe isimlerin de yazılı olduğu, bunun da 1353 Sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun'a aykırı olduğu gerekçesiyle başlatılan soruşturmayı tamamladı. Savcılık, Kürtçe levhalarıyla ilgili yürüttüğü soruşturmada, belediye yetkilileri hakkında "kovuşturmaya yer olmadığı" yönünde karar verdi. Savcılığın "kovuşturmaya yer olmadığı" kararında, 1353 Sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun'un 1. maddesinde, "Şimdiye kadar Türkçe'yi yazmak için kullanılan Arap harfleri yerine Latin esasından ve merbut (bağlı, bağlanmış) cetvelde şekilleri gösterilen harfler (Türk harfleri) unvan ve hukuki ile kabul edilmiştir" şeklindeki düzenlemenin yer aldığı kaydedildi. Kararda şöyle denildi: "Kanun ile Arap harflerinin kullanımının yasaklandığı, Kürtçe dilinde ve Latin harfleri kullanılarak ibarelerin yazılması nedeniyle eylemin kanunun yasakladığı kapsama girmediği, bu yönü itibariyle eylemin ceza kanunları anlamında hapis veya adli para cezası ile cezalandırmayı gerektirmemesi nedeniyle kanunda suç olarak düzenlenmediği, ancak karayolu kenarında ve diğer yerlerde bulunacak yön ve yer gösteren levhaların hangi usulde yerleştirileceğine dair idari birimlerce yapılan düzenlemelere aykırılık halinde 2918 Sayılı Kanun'un 14. ve 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca ilgili idari birimlerce idari para cezası verilebileceği anlaşıldığından, şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir." birgün..
-
Toplu mezar'da 8 kişi daha
Bitlis’in Mutki İlçesi'nde Jandarma Karakolu bahçesinde bugün devam eden kazılarda 8 kişiye ait kemikler ortaya çıktı. Daha önce de 9’u sivil 12 kişinin kemikleri ortaya çıkmıştı. Bitlis'in Mutki İlçesi'nde Mutki Jandarma Karakolu'nun bahçesinde bulunan ve içinde 36 PKK'liye ait cesedin bulunduğu belirtilen "Toplu mezar" ile ilgili ilk noktada başlatılan ve 12 kişiye ait kemiklerin bulunduğu kazıların ardından, iki gündür bir başka nokta olan Mutki çöplük alanındaki kazılarda da 8 kişiye ait kemikler bulundu. İki gündür çöplük alandaki çöplerin temizlemesiyle ana zemine inildikten sonra bir kayanın dibinde battaniyelere elbiseleriyle sarılmış vaziyette 8 kişiye ait kemikler bulundu. İkişer kişinin birer battaniyeye 4 kişinin de ayrı bir battaniyeye sarılmış vaziyette yan yana bulunduğu kazılarda Adli Tıp Uzmanları olay yerine geldi. Savcılık olay yerine gelen uzmanların kemikleri tespit edip olay yerinden alması için kazılara ara verdi. Kemikler alındıktan sonra kazıların devam edeceği bildirildi. 1999 yılından infaz edilen 9’u sivil 12 kişinin cesedi 5 Ocak günü Mutki Jandarma Karakolu çöplüğündeki toplu mezarda yapılan kazılar sırasında ortaya çıkmıştı. TOPLU MEZARLAR Toplu mezarın ortaya çıkması ardından bir açıklamada bulunan İnsan Hakları Derneği Bitlis temsilcisi Hasan Ceylan, Bitlis’te 100’den fazla toplu mezarın olduğuna dair kendilerine ihbar geldiğini söylemişti. Ceylan, insanların korktukları için konuşmadıklarını söylemişti. Geçen yıldan bu yana çok sayıda alanda toplu mezar ortay açıktı. KASAPLAR DERESİ Türkiye kamuoyu mezar gerçeği ile 1989 yılında Kasaplar Deresi’nin ortaya çıkması ile tanıştı. Siirt’teki bu askeri çöplük alanında en az 73 kişinin olduğuna dair isimler tespit edildi ancak kayıp aileleri ve insan hakları organizasyonlarına göre 200’ü aşkın kişi Kasaplar Deresi’ne atıldı. 1985 yılında hayatını kaybeden efsanevi gerilla komutanı Mahsun Korkmaz’ın cenazesinin de Kasaplar Deresi’nde olduğu sanılıyor. Bu toplu mezar 20 yılı aşkın bir süredir açılmayı bekliyor. birgün...
-
Erdal ca............
Suret Sen değildin görüş günü tel örgüden görünen, Boncuklarla işlediğim suretindi o senin; Gölgenin güneşe nisbeti, leylim Hem seni ben, seni görmekle görmüş değilim, Görmedikce gözlerinin gördüğünü tekmil; Sabahları çarşıya giderken, örneğin, Gece dışarıda kalmış Can Yücel...............
-
Git............Gitme..............Gidiyorum..........
hükmünü yitirmiş bir şiirdi gitmek... çok okunmuş, çok işlenmiş bir suç gibi ucuz bir kurtuluştu gitmek... yeni bir kimlik aramak gittiğin yerlerde başka hayatlar tanımak, başka limanlarda demir atmak bilmediğin fırtınaların tadına bakmak gibiydi gitmek yanaklardaki tuz tadındaydı gözlerinin ıslanması, kızarması geriye bakmaya utanmaktı gitmek.. her kağıda şiir yazmak her yazıyı şiir sanmaktı... alıntı..
-
Haz alarak okudugum karma şiirler...........
SESSİZ ÇIĞLIK Uyumadım bu gece simsiyah geceye inat Uyumak istemedim gecenin gizemini görmek gerek Nedir bu gecede ki giz neden insanı içine çeker merak ettim Anladım ki geceye inad ; geceye sessiz sessiz gidivermekmiş Ayak seslerimizin farkına varmadan köşeyi dönüvermekmiş Sessizlikteki sesleri ,sessiz çığlıkları duyuvermekmiş Çığlıkların sessizlikleri gizemin ta kendisiymiş Kulakları çınlatan çığlıkların sesiymiş Anladım ki gecelerin sesizlikleri kaderin ta kendisiymiş Gece sadece gündüzün bıraktığı karanlık bir zaman dilimiymiş Gökyüzü ağlamaklı gökyüzü hırçın Birazdan gün batacak sancılar içinde kıvranır bu gün Gece yine sessizlikler içinde geceye dair ne varsa Hepsi yaşanacak sessiz çığlıklar arasında Sesin duyulmaz ki bu kadar çığlıkların arasında Sus sakın hiç sesini çıkarma Zamana sessiz çığlık birde sen bırakma……. alıntı...
-
Haz alarak okudugum karma şiirler...........
sağollll erdal
-
Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...
nerdesin sennnnn yeterr özelttin.....
-
YAYAMAZ KAYIMCA NIN YERI!
ben geldimmm hepinisi komacan ösledimmmmm:)
-
degermi?
düsünme diyorum.. düsünme gececek hepsi.. rüya bittiginde yeni bir sen olacaksın diyorum.. diyorum ama dediklerime ben bile inanmıyorum ki.. senin arafına sıkısıp kalmısım, cehennemine cekip götürüyorsun beni.. hani senin oldugun yer cennetten baska bir yer olamazdı ? var bir celiski degil mi ? evet.. seninle ucuyorum.. seninle büyüyorum.. senin icin akıyor gözyaslarım.. -“deger mi lan !?” diye soranlara, basımı öne egip sessizce cevap veriyorum.. sana sorsam ne diyeceksin sevgili ? Artık nesnelerle konusma alıskanlıgıma yeniden basladım biliyor musun ? bıraktıgım ilaclar yakalıyor beni belki de.. gözümü kapattıgımda yalnızca seni görüyorum.. beyaz bir elbise icinde, elinde gül.. bana “hoşça kal” diyorsun sanki.. düsünüyorum da, acaba fiziksel iskenceden daha mı zor bunu yasamak ? dayanılmazlıgın bir parcası oldun ütopyalarımda.. “çık git” diyemiyorum, silemiyorum hafızamdan.. kalbimle aklım birbirlerine düsman olmus.. uykusuzluk en iyi arkadasım. “olacaklar sensiz olsun..” diyor müzisyen.. ya aslında hicbir sey olmayacaksa ? ya da olmayacak olanı bile seninle hayal ettiysem ?.. akıl sır erdiremiyorlarmıs yaptıklarıma.. ben ne yaptım ki bu zamana dek.. sessiz cıglıklarımla bozuyorum moralleri.. gecenin bi vakti tek basıma yürüyorum sokaklarda.. korkmuyorum.. sen aklımdayken calısmıyor korku duygularım.. son sigarayı icemiyorum, cünkü senden kalan hatırası var.. icmeye niyetlensem bile yakamam, cakmak da dogrudan senden olmasa da “hatıra”.. en iyisi gökyüzüne bakıp hava almak diyorum.. derin bir nefes.. 2-3 saniye cekiyorum havayı icime.. aynı yavaslıkta veremiyorum, bıkkınlıgın verdigi ruh hali bir anda bıraktırıyor havayı.. bu sefer de aynı sehrin havasını soludugumuz gercegi carpıyor suratıma.. gözlerim bir anda doluyor.. ah evet, buna sizofrenik belirtiler deniyor”mus”.. -"hastır ordan!" diyorum ben de onu diyenlere.. iyiyim ben.. iyiyim.. ne hayaller kurmustum oysa.. seninle elele yagmur altında dolasacaktık istiklalde.. dünyanın en sanslı erkegi sayacaktım kendimi o an.. yagmur yagdıkca ben ruhumu sana emanet edecektim.. daha fazla yazmak istiyorum seni, satırlara, paragraflara sıgma istiyorum ama parmaklarım her “enter” tusuna basmamda titriyor.. sen benim icin hayalsin, hayalden öte.. aklımın odalarını seninle doldurdugum icin yok belki de son bir aydır o “uyku” denilen yapı.. ama yine de zorlayacagım kendimi, yine basımı yastıga gömüp dudagımı ısıracagım.. sen simdi uyuyorsun ya.. …
-
AİT......
İnsanlar ne zaman bir yere ait olmadıklarını anlıyor, bilmiyorum. Ben bugün anladım… Bir yere ait olmadığını ne kadar uzun süre hissederse hissetsin bunu kendine bir türlü itiraf edemiyor insan. Bu görmezden gelme ani kızgınlıklara, büyük kırgınlıklara ve yapılan bütün fedakarlıkların bir “hiç” olduğunun fark edilmesine neden oluyor. O güne kadar yürüdüğünüz bütün yollar, kendinizi iyi hissettiğiniz bütün mekanlar yabancı… Karşılıklı oturup dertleştiğiniz, gülüp ağladığınız insanlarla sanki hiç tanışmamışsınız. İyiliğe ve güzelliğe olan bütün inancınız yitip gidiyor bir anda. Yaşadığınız hayat boşalıyor, sanki hiç yaşamamışsınız gibi… Korkuyorsunuz sevmekten… Hele güvenmekten… Hafızanız silinip gitsin istiyorsunuz ama aksine hatırlamak istemediğiniz bütün güzel anılar bir bir üşüşüyor beyninize. Bir başkasının hatıraları olduğuna inandırıyorsunuz kendinizi, bu şehirde yaşamış, kendini bu şehre ait olduğuna inandırmış birinin hatıraları sayıyorsunuz. Çünkü siz yaşamış olsaydınız sonu bu kadar kötü olmazdı. Bütün iyi anılarınız ihanet etmiş gibi size… Siz onlara yabancı, onlar size… O yere ait değilsiniz artık… Her ne yaşamış olursanız olun… Ama daha kötüsü hiçbir yere ait değilsiniz… Ait olmadığınızı anladığınız güne kadar tek bir yere ait olduğunuzu sanıyordunuz. Ve artık o yer yok… Hazırlıklı olun, artık hiçbir yere ait olmayan bir insansınız. Her gece gökyüzündeki aya bakıp, ait olduğunuz yeri bulmayı ve o yerden onu izlemeyi umacaksınız… Ait olduğunuz yeri bulmanız, bu yazıyı oradan okuyor olmanız dileğiyle… alıntı....
-
YALNIZLIK .....
“Herkes gitmişse, sakince arkana dön bir bak Dostun kalmış mı, aşkın solmuş mu… Dön bak dünyaya…” Başlığı çok sık yazıp çizmişimdir, yalnızlığımın ardına “+1″ koyacak biri daha var mı acaba diye… İnsanın yalnızlığını anlatabilecek binlerce örnek verilebilir. En çok bilinenidir “yalnız olduğunu söyleyebileceğin biri bile olmaması”. Bu hafta ben yalnızlığın bir başka biçimini yaşadım. Yalnızlık nedir biliyordum, çok kere de tecrübe etmiştim ama “acı”yla birlikte tadınca, çok şey değişti duygusal damağımda… Öyle anlar vardır ki herkesin birbirine kenetlendiğini görürsünüz. Bir sürü insanın etrafındakilerden destek alıp ayağa kalkmaya çalıştığını… Kalkamasa bile uzatılan ele sıkı sıkıya sarılıp, umut ettiğini… Kayıplarda ortaya çıkar bu görüntüler en çok… Biri “en değerlisi”ni kaybettiğinde… Acısı hayatın tam ortasına yerleştiğinde… Ortak bir kayıpsa yaşanan, el uzatılması gereken birden fazlası varsa, yalnızlık çıkar ortaya… Ayağa kalkmaya çalışmak yerine, sürekli birilerini kaldırmaya uğraşırsınız… Herkes perişanken siz dik durmaya çalışırsınız. Acınızı değil, başkalarını acısını yaşarsınız. Kimse görmez duvarlarınızın ardında ağlayan küçük kız çocuğunu. Zordur… Gelelim bu yazının yalnızlık tanımına: “Yalnızlık en acı çektiğiniz, en destek beklediğiniz anda acı çektiğinizi anlayıp, size sessizce sarılacak kimsenizin olmamasıdır…” ya da “Yalnızlık, acınızı paylaşacak birini bulamamanızdır.” ya da “Yalnızlık, siz dik durmaya çalışırken, elinizi tutacak kimsenin olmamasıdır.” Sahi sizin yalnızlık tanımınız var mı? Doldurun öyleyse: “Yalnızlık, ………….. ”
-
Haz alarak okudugum karma şiirler...........
Bizden Sonra Doganlara.. I Gerçekten, karanlık günlerde yaşıyorum! Doğru söz delilik. Düz alın Kanıtı vurdumduymazın. Gülen ki Korkunç haberi Henüz almamış. Ne günlere kaldık, ki Neredeyse suçtur ağaç üzerine bir konuşma İçerir çünkü susmayı bunca kötülük üstüne! Orda ağırdan caddeyi geçen Erişilmez mi dara düşen Arkadaşları için? Doğrudur: geçimimi sağlıyorum daha Ama inanın: bu bir rastlantı yalnız. Yaptığım Hiçbir iş doyma hakkını vermiyor bana. Rasgele korunmuşum. (Talihim dönüverse. Yokum.) Bana diyorlar: ye iç! Bak keyfine! Nasıl yer içerim, kaparsam Yiyeceğimi bir açın elinden ve Bardaktaki suyum bir susuzda yoksa? Ve yiyip içiyorum gene de. İsterdim bilge olmak. Eski kitaplarda yazılı nedir bilge Kavga dışı kalmak dünyada ve kısa yaşamını Korkusuz geçirmek Zora başvurmadan edebilmek Kötülüğe iyilikle karşılık vermek İsteklerine ermeyip, unutmak İşi bilgenin. Yapamam bütün bunları: Gerçekten, karanlık günlerde yaşıyorum! II Şehre geldim bozuk düzen günlerde Açıklık sürerken. İnsan arasına karıştım ayaklanmada Ve onlarla birlikte öfkelendim. Böyle geçti zamanım Yeryüzünde. Yemeğimi yedim iki savaş arası Katillerin arasında yattım Sevgiye saygısız Ve doğaya sabırsız baktım. Böyle geçti zamanım Yeryüzünde Her yol batağa çıkardı benim zamanımda. Dilim durmaz ele verirdi beni. Elimden gelen azdı. Ama hükmedenler Daha rahat olurdu bensiz, buydu umudum. Böyle geçti zamanım Yeryüzünde. Gücüm azdı. Hedef Uzak mı uzak. Apaçık belliydi, benim ulaşmam Mümkün değildiyse de. Böyle geçti zamanım Yeryüzünde. III Siz, siz ki çıkacaksınız Battığımız tufandan Düşünün Eksiklerimizden söz ederken Karanlık çağı da Sizin kurtulduğunuz. Gittiydik, ayakkabıdan çok ülke değiştirip Sınıf savaşları arasından, umarsız Yalnız haksızlık var da baş kaldırma yoktuysa. Biliyoruz oysa: Alçaklıktan nefret bile Çarpıtır çizgileri Haksızlığa öfke bile Kısar sesi. Ah, biz Hazırlamak isterken dostluk yolunu Dost olamadık kendimiz. Siz ama, o gün gelince İnsanın insana el uzattığı Anın bizi Hoşgörüyle. ... O gün mavi eylül ayında Sessiz körpe bir erik ağacı altında Tuttum onu, sessiz beyaz aşkı Kolumda kutsal bir düş gibi. Ve üstümüzde güzel yaz göğünde Bir bulut vardı, çoktan gördüğüm Çok beyazdı ve çok yukarılarda Ve başımı kaldırıp baktığımda, değildi orda. O günden beri birçok, birçok aylar Geçti sessiz aşağı kaydılar Yok oldu o bütün erik ağaçları Ve bana sorarsan aşk n'oldu diye Sana derim ki: hatırlayamıyorum Ama gene de, inan ki, biliyorum ne demek istediğini. Ama gene de gerçekten hatırlamıyorum onun yüzünü. Yalnız: o zamanlar öpmüştüm onu, biliyorum. Ve bu öpücüğü de çoktan unutmuş olurdum O bulut olmasaydı orada Onu bugün de hatırlıyorum ve hep hatırlayacağım Çok beyazdı ve yukarılardan geliyordu Erik ağaçları belki çiçek açıyordur gene de Ve o kadının belki de şimdi yedi çocuğu olmuştur Ama o bulut yalnız birkaç dakika için açtı Ve yukarı baktığımda, rüzgârda kayboluyordu bile. Bertolt Brecht
-
Haz alarak okudugum karma şiirler...........
Bir Gün Gelecek Yararsız Olacağım Ben de Bir gün gelecek, oh diyecek insanoğlu: Silahları bırakın, artık ihtiyaç kalmadı! Güzel yıllar gelecek birbiri ardınca. Çıkaracaklar depodan silahları bir gün, Bakacaklar ki paslanmış hepsi. Ben de atılmak isterdim,açıkçası, son okurumun elinden. Son insan olsun o, yeter ki, köpeklerin ısırdığı son insan! Bertolt Brecht
-
Git............Gitme..............Gidiyorum..........
GÖLGELERİME EŞLİK EDİYOR GÖZYAŞLARIM .. Senden kalma hayalleri çektim üzerime Hüzün ayazlarında üşürken Bir tarafım akarken delice sana Bir tarafım ise geliyor peşinden Kaç kere gittin gecelerimden Kaç kere firar etti aklım sensizlikte Sığıntılarda mutluluklarım Köşe bucak kaçıyorken kendimden Sokaklarımız vardı Sevgimiz vardı bir çocuk kadar masum Gölgelerime eşlik ediyor gözyaşlarım Sen gitmişken benden Oysa umutlarımız vardı gökyüzüne doğan Şimdi ise gözyaşlarım kaldı Her gece üzerime yağan… Onur YILMAZ
-
Git............Gitme..............Gidiyorum..........
gene yakalandım saatin farkında degilmişim ama senin yakalamaların beni mutlu kılıyor sevgili birce iyiki varsın
-
Bilyormuydun?
Yayamaz Kayımca şurada yorum gönderdi Yayamaz Kayımca'nın blog başlığı içinde Yayamaz Kayımca's Blogevet sevgili tango ve kosovalı kız etkilendigim için sizlerle paylaşmak istedim teşekkürler